ENGLISH IN YOUR EAR - LIVE - 10th March 2019 - Chat and Learn Whilst Having Fun !

Welcome to a very wet and windy England yes the wind is blowing the weather forecast said

Çok ıslak ve rüzgarlı bir İngiltere'ye hoş geldiniz evet rüzgar esiyor hava durumu tahmini

that there would be gales today and they have arrived it's Sunday afternoon and welcome

bugün fırtına olacağını söyledi ve Pazar öğleden sonra geldiler ve

to a new live show yes it's English in your ear because it's a Sunday it's a fun day it's time to improve your English.

yeni bir canlı gösteriye hoş geldiniz evet kulağınızda İngilizce çünkü bugün Pazar, eğlenceli gün İngilizcenizi geliştirme zamanı.

do do do do dooo...here we go yes we are back on a very windy day look at the weather outside it is a very stormy day here in England

do do do dooo...işte başlıyoruz evet çok rüzgarlı bir güne geri döndük dışarıdaki havaya bakın burada İngiltere'de çok fırtınalı bir gün

I don't know what the weather is like where you are but right now here we are having a big storm

Sizin bulunduğunuz yerde hava nasıl bilmiyorum ama şu anda burada büyük bir fırtına yaşıyoruz hava

it's very windy I was outside earlier I was going to do a lot of filming in the garden but unfortunately

çok rüzgarlı az önce dışarıdaydım bahçede çok fazla çekim yapacaktım ama ne yazık ki

my camera kept blowing away so I decided in the end not to do it well mmm what can we

kameram uçmaya devam etti bu yüzden sonunda iyi yapmamaya karar verdim mmm

say except for hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay

dışında ne söyleyebiliriz Herkese merhaba, bu Mr. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy are you happy I really hope you are happy because I'm very excited

umarım mutlusundur mutlusundur gerçekten umarım mutlusundur çünkü çok heyecanlıyım geri döndük

we are back I have been away for the past two weeks I have been so busy I can't begin

son iki haftadır yoktum çok meşguldüm yapabilirim Son 14 gündür

to tell you how busy I have been over the past 14 days many sleepless nights many things

ne kadar meşgul olduğumu anlatmaya başladım birçok uykusuz gece birçok şey

went wrong many problems arose but I managed to sort them all out and here we are oh my

ters gitti birçok sorun çıktı ama hepsini halletmeyi başardım ve işte geldik aman

goodness it is Sunday it's a fun day it's time to improve your English and yes you may

tanrım bugün pazar eğlenceli bir gün zamanı geldi İngilizcenizi geliştirmek için ve evet,

have noticed that some things have already changed we have a new look new theme music

bazı şeylerin çoktan değiştiğini fark etmiş olabilirsiniz, yeni bir görünüme sahibiz yeni tema müziğimiz

new title yes it's English in your ear that is the name of this special live stream which

yeni başlığımız evet, İngilizce kulağınızda, her Pazar günü yolunuza çıkacak olan bu özel canlı yayının adı budur.

will be coming your way every Sunday from 2 p.m. UK time sadly it's the same old presenters

öğleden sonra 2 İngiltere saati ne yazık ki aynı eski sunum yapan kişiler

and very sorry about that it's mr. Duncan and also coming later on also we have Oh guess

ve Mr. Duncan ve daha sonra gelenler de var Bilin bakalım

who's coming later on yes it's mr. Steve [Music] [Music] hmm so think of this as a radio show

kim daha sonra geliyor evet bu bay. Steve [Müzik] [Müzik] hmm, bunu bir radyo programı olarak düşünün,

but besides hearing the voices you can also see the people involved so that's the way

ancak sesleri duymanın yanı sıra dahil olan insanları da görebilirsiniz, bu yüzden

in which I would like you to view all of this from now on when we are live think of it is

bundan sonra canlı yayındayken tüm bunları izlemenizi istiyorum. Bunun

a sort of radio show with pictures not only that just like a normal radio show quite often

resimli bir tür radyo programı olduğunu düşünün, sadece normal bir radyo programı gibi değil, sık sık

you can phone in well here we have the live chat coming up later on we have mr. Steve

telefon edebilirsiniz, burada canlı sohbet daha sonra gelecek, bayımız var. Steve

joining in but at the moment it's only me so let's have a look shall we let's have a

katılıyor ama şu anda sadece ben varım, o yüzden

look what's going on on the live chat a lot of people already joining in and you will

canlı sohbette neler olup bittiğine bir bakalım mı, birçok insan zaten katılıyor ve

see that the live chat also looks a little bit different today so I have been away for

canlı sohbetin de bugün biraz farklı göründüğünü göreceksiniz. bu yüzden

the past 14 days thank you very much for all of your messages and loads of very nice messages

son 14 gündür uzaktaydım, tüm mesajlarınız için çok teşekkür ederim ve sizden soran bir sürü çok güzel mesaj

from yous asking mr. Duncan where are you why why aren't you here well I'm back now

bay. Duncan neredesin neden burada değilsin peki şimdi geri döndüm

and let's have a look at the live chat shall we oh yes there are a few people talking now

ve canlı sohbete bir göz atalım mı oh evet şimdi canlı sohbette konuşan birkaç kişi var

on the live chat you will see that I am here in this little box and over there later on

benim burada olduğumu göreceksin küçük kutu ve orada daha sonra

mr. Steve will be sitting as well so don't worry mr. Steve will be here we have Jimmy

Mr. Steve de oturacak bu yüzden merak etmeyin bayım. Steve burada olacak Jimmy bizde

you are first on the live chat congratulations and I think that deserves a round of applause

canlı sohbette birincisiniz tebrikler ve bence bu bir alkışı hak ediyor aferin

well done Jimmy you are first on the live chat on the new look live show it's English

Jimmy yeni görünümde canlı sohbette birincisiniz canlı şov İngilizce'yi

in your ear Blue Thunder is here as well go see ya thanks for joining us also Tomek matrix

kulağınıza getiriyor Blue Thunder olarak burada Pekala, görüşürüz, bize katıldığınız için teşekkürler ayrıca Tomek matrix

olga wow so many people already on the live chat thanks a lot for joining us today also

olga vay canına birçok kişi zaten canlı sohbette bize katıldığınız için çok teşekkürler ayrıca

Chris Gloria Belarusian Pedro blue thunder once again oh yes quite a few changes one

Chris Gloria Beyaz Rusya Pedro mavi gök gürültüsü bir kez daha oh evet bir

or two of you have already noticed that some things are a little different hi there you

veya ikinizde epey değişiklik var zaten bazı şeylerin biraz farklı olduğunu fark ettim merhaba,

are missed mr. Duncan please don't do it again well there was a good reason for it I did

özlendiniz bayım. Duncan lütfen bunu bir daha yapma bunun için iyi bir nedenim vardı

have a good excuse for being away because I've been very busy redesigning the studio

Uzakta olmak için iyi bir bahanem vardı çünkü stüdyoyu yeniden tasarlamakla

rebuilding everything trying some new technology as well as well as mr. Steve and myself both

her şeyi yeniden inşa etmekle çok meşguldüm bazı yeni teknolojileri ve ayrıca Mr. Steve ve ben

being sick I'm not joking we were both ill now if you remember two weeks ago mr. Steve

hasta olduğumuz için şaka yapmıyorum ikimiz de hastaydık, eğer iki hafta öncesini hatırlarsanız bay. Steve

had a very bad cold but can you believe it I also ended up catching a cold and I have

çok kötü bir soğuk algınlığı geçirdi ama buna inanabiliyor musun ben de sonunda üşüttüm ve içimde

a feeling it was mr. Steve's cold that I caught so not only did Steve hadn't have a bad cold

bir his var ki bu Bay Steve soğuk algınlığına yakalandım, bu yüzden Steve kötü bir soğuk algınlığı geçirmemişti,

I also had one as well so I must admit I wasn't feeling very well during my first week of

benim de bir soğuk algınlığım vardı, bu yüzden itiraf etmeliyim ki yeni görünüşüme hazırlanmaya başladığım ilk hafta boyunca kendimi pek iyi hissetmiyordum,

preparing my new looks to do it really was quite hard work Beatriz is here oh hello Beatriz

bunu yapmak gerçekten oldukça zordu. iş Beatriz burada oh merhaba Beatriz

sue cat hello mr. Duncan how cool at last I couldn't enter the livestream hello everyone

sue kedi merhaba bay. Duncan ne kadar havalı sonunda canlı yayına giremedim herkese merhaba

well I hope you are here now on the livestream if you're not then maybe I am just imagining

umarım şimdi canlı yayında buradasınızdır eğer değilseniz o zaman belki ben sadece

things Maria says happy Sunday everyone black wolf hello like wolf hello to you Chris Morelli's

Maria'nın söylediği şeyleri hayal ediyorum mutlu pazarlar herkese kara kurt merhaba kurt gibi merhaba size merhaba Chris Morelli

is here Wow cold weather yes it's very cold here in the UK and last night we had a little

burada Vay canına hava soğuk evet burası Birleşik Krallık'ta çok soğuk ve dün gece

bit of snow is well we had some snow everything is going on at the moment hi mr. Duncan hello

biraz kar yağdı iyi de biraz kar yağdı şu anda her şey yolunda gidiyor merhaba bayım. Duncan merhaba

Michelle Oh Michelle Michelle Colin la console hello to you is it your first time here if

Michelle Oh Michelle Michelle Colin la konsol merhaba size ilk kez mi geliyorsanız

it is please let me know Chris has noticed that the cherry blossom is on the trees yes

lütfen bana bildirin Chris ağaçlarda kiraz çiçeği olduğunu fark etti evet

it looks very nice at the moment would you like to have another look outside so there

şu anda çok güzel görünüyor bir tane daha ister misiniz dışarıya bakın, şu

is the view at the moment outside it's very windy that is a live view and you can see

anda manzara var, çok rüzgarlı, bu canlı bir görüntü ve

the cherry blossom on the trees and in the distance you can see the beautiful Shropshire

ağaçların üzerindeki kiraz çiçeklerini görebilirsiniz ve uzaktan güzel Shropshire

landscape it's looking very nice today back to the live chat because a lot of people are

manzarasını görebilirsiniz, bugün çok güzel görünüyor, canlı sohbete geri dönün çünkü birçok insan

saying hello oh one or two people don't seem to know what we are doing here what is this

merhaba diyor oh bir veya iki kişi burada ne yaptığımızı bilmiyor gibi görünüyor

all about well as the name suggests on the screen we are here to learn English we are

ekrandaki adından da anlaşılacağı gibi İngilizce öğrenmek için buradayız

here to improve our listening skills we have korchi we have sea monkey hello hello to sea

dinlememizi geliştirmek için buradayız becerilerimiz korchi'miz var deniz maymunumuz var merhaba

monkey who is watching in Vietnam Tian hello I'm not in the UK please have a good day thank

Vietnam'da izleyen deniz maymununa merhaba Tian merhaba Birleşik Krallık'ta değilim lütfen iyi günler teşekkür

you Tian that's very kind of you lui is here you you have changed your changes are extraordinary

ederim Tian çok naziksiniz lui buradasınız değiştiniz değişiklikleriniz olağanüstü

I like them very much you know that you are an artist Oh Thank You Louis that's very kind

onları çok seviyorum bir sanatçı olduğunu biliyorsun Ah, teşekkürler Louis bunu söylemen çok nazik bir davranış

of you to say I know I'm going to mention this a few times today but I have been so

biliyorum bugün bundan birkaç kez bahsedeceğim ama

busy preparing all of this I have completely taken my studio apart and rebuilt it so everything

tüm bunları hazırlamakla o kadar meşguldüm ki tamamen yaptım stüdyomu parçalara ayırdım ve yeniden inşa ettim, böylece

you can see now is different and new sometimes it is nice to make changes don't you think

şimdi görebildiğiniz her şey farklı ve yeni, bazen değişiklik yapmak güzel değil mi?

so they say that they say that thank you very much show me somebody is really saying some

nasty things on the live chat I don't know why why are you being so nasty to me stop

canlı sohbet Neden bana karşı bu kadar kötü davrandığını bilmiyorum, bu

being so nasty well that's not a very nice way to start a live stream is it some some

kadar iğrenç olmayı bırak, bu canlı yayın başlatmak için pek hoş bir yol değil,

bad language I know that we all swear from time to time but I think having it on the

kötü bir dil mi, hepimizin zaman zaman küfür ettiğini biliyorum ama

live stream sometimes isn't a good idea there might be young people watching so the reason

Bazen canlı yayında olması iyi bir fikir değil, izleyen gençler olabilir bu yüzden

why we are here well we are here to help ourselves improve our English listening I am a teacher

burada olmamızın nedeni İngilizce dinlememizi geliştirmek için buradayız. Ben bir

of English I've been teaching English on YouTube for over 10 years in fact I am now into my

İngilizce öğretmeniyim. 10 yılı aşkın bir süredir YouTube'da İngilizce aslında

thirteenth year on YouTube can you believe it some people getting very angry on a live

YouTube'da on üçüncü yılıma giriyorum buna inanabiliyor musunuz bazı insanlar canlı sohbette çok kızıyor

chat I don't know why we've only been on for a few minutes chris says your changes are

Neden sadece birkaç dakikadır birlikteyiz bilmiyorum chris senin diyor değişiklikler harika çok

great thank you very much I must admit I was feeling a little bit nervous this morning

teşekkür ederim itiraf etmeliyim bu sabah biraz gergindim

I was feeling slightly nervous I don't know why mr. Duncan please read my name hello Trang

biraz gergindim neden bilmiyorum bay Duncan lütfen adımı okuyun merhaba Trang

hello to you I believe you are also watching in Vietnam Kedar is here as well hello mr.

size merhaba Vietnam'da da izlediğinize inanıyorum Kedar da burada merhaba bayım.

Duncan greetings from Somalia well you're welcome thank you very much for joining today

Duncan Somali'den selamlar, hoşgeldiniz, bugün katıldığınız için çok teşekkür ederim,

we have a lot of things to show you today we have some clips from my youtube videos

bugün size gösterecek çok şeyimiz var, youtube videolarımdan bazı klipler var,

we also have mr. Steve coming later on and a lot of people ask well what is English all

ayrıca bayımız var. Steve daha sonra geliyor ve pek çok insan İngilizcenin ne olduğunu soruyor, bu

about what is it all about so I thought it would be fun to have a brief history of the

yüzden İngilizcenin kısa bir geçmişine sahip olmanın eğlenceli olacağını düşündüm,

English language hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you

herkese merhaba, ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın

ok I hope so are you happy I hope so I have a question for you when is an English word

iyi misin umarım çok mutlusundur umarım bu yüzden bugünün dersinde

not an English word when it's a foreign word used both inside and outside the language

hem dilin içinde hem de dışında kullanılan yabancı bir kelime olduğunda İngilizce bir kelime İngilizce değil ne zaman sana bir sorum var.

in today's lesson we are going to look at those words that may sound foreign to non

English speakers but are commonly used by many native speakers every day in some cases

İngilizce bilmeyenlere yabancı gelebilecek ama ana dili İngilizce olan birçok kişi tarafından her gün yaygın olarak kullanılan ve bazı durumlarda

without them even realizing it confused not for much longer I hope as we take a look at

onlar farkına bile varmadan kullanılan bu kelimelere bakacağız.

what I like to call for English the English language has become one of the most spoken

İngilizce çağrısı İngilizce dünyada en çok konuşulan dillerden biri haline geldi

in the world it has been described by some as a global language over the years it has

Yıllar boyunca bazıları tarafından küresel bir dil olarak tanımlandı

been viewed as a language of freedom and a symbol of oppression its uses still on the

Bir özgürlük dili ve baskının sembolü olarak görüldü Kullanımları hala

increase and remains a never dominating medium on the world stage having said that to describe

artıyor ve

English as a unique language would be a misnomer as we will be finding out today even modern

İngilizceyi benzersiz bir dil olarak tanımlamanın yanlış bir isim olacağını söyleyerek, dünya sahnesinde hiçbir zaman hakim olmayan bir araç olmaya devam ediyor, çünkü bugün modern

spoken English regularly contains words taken straight from other languages some examples

konuşulan İngilizcenin bile düzenli olarak doğrudan diğer dillerden alınan sözcükler içerdiğini öğreneceğiz, bazı örneklerini

of which we will take a close look at later but first let's take a close look at how it

alacağız. daha sonra yakından bakın ama önce her şeyin nasıl başladığına yakından bakalım. MS

all started with a brief history of the English language [Music] the English language was

formed in four distinctive stages in its original form we usually refer to it as Old English

this is the earliest form of the language which was created between 500 and 1100 AD

500 ve 1100 yılları arasında

by the invaders of ancient Britain from Southern Denmark and Jutland who were known as the

Güney Danimarka ve Jutland'dan eski Britanya'nın işgalcileri tarafından oluşturulan ve

angles the angles along with the Saxons and Jutes spoke a language which in modern times

Saksonlar ve Jütler ile birlikte açılar olarak bilinen dilin en eski biçimi, modern zamanlarda

became known as Old English the word English comes from angles the land of angles which

Eski olarak bilinen bir dili konuştu. İngilizce kelimesi İngilizce açılardan gelir açılar diyarı

is where we get England you could also see this influence in the French word illunga

İngiltere'yi aldığımız yer bu etkiyi Fransızca illunga latere kelimesinde de görebilirsiniz.

latere there were four distinctive dialects of Old English Northumbrian Mercian West Saxon

and Kentish all of which were related to the different regions of early England which still

Erken İngiltere'nin

exists today as Northumbria Mercia Wessex and Kent the next big change came with the

bugün hala Northumbria Mercia Wessex ve Kent olarak var olan farklı bölgeleri, bir sonraki büyük değişiklik, 1066'da İngiltere'yi işgal eden Fatih

Norman Conquest led by William the Conqueror who invaded England in 1066 ad with this invasion

William liderliğindeki Norman Fethi ile geldi.

came a new language this time the integration the French language occurred which formed

into what we now call middle English through the changes caused by the realignment of power

gücün yeniden hizalanmasının neden olduğu değişikliklerle şimdi orta İngilizce dediğimiz şeye dönüşen

the language of Latin was also integrated into English the romancing of the English

Latince dili de İngilizceye entegre edildi, İngiliz

language was by then well underway in fact the Roman influence had occurred earlier albeit

dilinin romantizmi o zamana kadar çoktan başlamıştı, aslında Roma etkisi küçük de olsa daha önce meydana gelmişti. 7. yüzyılda İngiltere'de

in a small way after the introduction of Christianity to England during the 7th century it is worth

Hristiyanlığın tanıtılmasından çok sonra,

noting that even at this time the English spoken bore very little resemblance to the

o zamanlar bile konuşulan İngilizcenin bugün kullandığımız dille çok az benzerlik taşıdığını,

language we use today but its influence on modern English cannot be ignored a large portion

ancak modern İngilizce üzerindeki etkisinin modern İngilizce kelimelerin büyük bir bölümünü göz ardı edilemeyeceğini belirtmekte fayda var.

of modern English words are in essence foreign words which came into being during the early

özünde,

invasions by the anglo-saxons and the Vikings [Music] from 1204 ad a division formed this

anglo-saksonlar ve Vikingler [Müzik] tarafından 1204'ten itibaren erken istilalar sırasında ortaya çıkan yabancı kelimelerdir, bir bölünme oluştu, bu,

was due to the fall of Normandy and King John to the King of France this caused a division

Normandiya ve Kral John'un Fransa Kralı'na düşmesinden kaynaklanıyordu, bu bir bölünmeye neden oldu

between France and the English Normans the ruling class by this time were known as the

Fransa ve İngiliz Normanlar arasında bu zamana kadar yönetici sınıf soylular olarak biliniyordu.

nobles the next big change occurred after the Great Plague which wiped out a huge portion

Bir sonraki büyük değişiklik, nüfusun büyük bir bölümünü yok eden

of the population and led to a surge in the so called laboring class these events led

ve sözde işçi sınıfında bir artışa yol açan Büyük Veba'dan sonra meydana geldi.

to another surge in the use of English as a common language middle English had taken

İngilizcenin ortak dil olarak kullanımındaki bir başka artış, Orta İngilizce

hold of the country and would go on to develop yet again into what we now refer to as early

ülkeyi ele geçirmişti ve şimdi erken modern İngilizce olarak adlandırdığımız şeye yeniden gelişmeye devam edecekti,

modern English with this came the period known as the Renaissance it signaled the birth of

bununla birlikte Rönesans olarak bilinen dönem geldi ve doğumun sinyalini verdi.

modern literature philosophy and science which would go on to shape not only this country

Sadece bu ülkeyi değil,

but also many parts of the world from this would come what we now refer to as modern

aynı zamanda dünyanın birçok bölgesini şekillendirmeye devam edecek olan modern edebiyatın felsefesi ve bilimi bundan, şimdi modern İngiliz olarak adlandırdığımız şey gelecekti.

English people often ask me why I'm so fascinated by a language I have spoken all my life and

hayatım boyunca konuşuldu ve

used daily why am I not bored of hearing English spoken all the time this would be a fair question

her gün kullanıldı neden sürekli İngilizce konuşulduğunu duymaktan sıkılmadım bu adil bir soru olurdu

my love of English comes from not just how it is used but from how it came into being

İngilizce sevgim sadece nasıl kullanıldığından değil, nasıl

used English is more than a language it is an essence of all which came before it carries

kullanılmaya başlandığından da gelir İngilizce bir kelimeden daha fazlasıdır dil, kendisinden önce gelen her şeyin özüdür, dokuz yüz yıllık

with it traditions thoughts and ways of living from over the past nine hundred years the

gelenekleri, düşünce ve yaşam biçimlerini beraberinde taşır,

changes that have occurred indelibly left their marks on this language as Wars and invasions

Savaşlar ve istilalar

were carried out and attitudes altered so the language changed to the marks left by

yapıldıkça ve tavırlar değiştikçe meydana gelen değişiklikler bu dilde silinmez bir şekilde iz bıraktı. dil değişti,

the Romans anglo-saxons Vikings and the many rulers of this country ever since have shaped

Romalılar anglo-saksonlar Vikingler ve bu ülkenin birçok hükümdarı o zamandan beri

the way in which English is used right up to this very day the historical impact of

İngilizcenin kullanım şeklini şekillendirdi bugüne kadar İngilizcenin tarihsel etkisi

English remains with us new countries were formed through this language sometimes by

bizde kaldı yeni ülkeler oluştu Bu dil aracılığıyla, bazen kendi

choice and sometimes not the modern use of English does more than merely allow dialogue

seçimimizle, bazen de değil, İngilizce'nin modern kullanımı, sadece diyaloğun

to take place it gives us a common ground it serves as a means for us to understand

gerçekleşmesine izin vermekle kalmaz, bize ortak bir zemin sağlar,

each other as I have said before whether we agree or disagree with each other is irrelevant

daha önce de söylediğim gibi, hemfikir olsak da olmasak da birbirimizi anlamamız için bir araç olarak hizmet eder. birbirimizle ilgisiz

the important thing is that we are all talking so there you have it an introduction to the

önemli olan şey, hepimizin konuşuyor olmamız, bu yüzden orada İngilizce diline bir girişiniz var, bu

English language

so now there should be no confusion I might play that every week because a lot of people

yüzden artık hiçbir karışıklık olmamalı, bunu her hafta oynayabilirim çünkü birçok insan

ask me mr. Duncan can you please explain all about the English language and why we use

bana soruyor bay. Duncan lütfen İngilizce hakkında her şeyi ve neden

English and why on earth is it so popular well if you check out my youtube channel you

İngilizce kullandığımızı ve neden bu kadar popüler olduğunu açıklayabilir misiniz youtube kanalıma bakarsanız,

will find that there are lots of things on my channel to help you learn about why we

kanalımda neden İngilizce konuştuğumuzu öğrenmenize yardımcı olacak birçok şey olduğunu göreceksiniz.

have the English language and why it is so popular so I hope you will check those out

İngilizceye sahipsin ve neden bu kadar popüler bu yüzden umarım bunları kontrol edersin

the English Channel is well you know the address by now if you are watching the live stream

İngiliz Kanalı iyi şimdi adresini biliyorsun canlı yayını izliyorsan

you will know exactly what it's all about because you're watching now we have the live

tam olarak ne hakkında olduğunu anlayacaksın çünkü şimdi izliyorsun canlı

chat we have mr. steve-o and also I think it's a good time to mention that Spring has

sohbetimiz var bizde bay steve-o ve ayrıca bence Bahar'ın geldiğinden bahsetmek için iyi bir zaman

arrived and do you know how I know that do you know how I know that Spring has arrived

ve bunu nasıl anladığımı biliyor musun Bahar'ın iyi geldiğini nasıl bildiğimi biliyor musun

well I will give you a little clue [Music] [Applause] [Music] is not lovely some lovely

sana küçük bir ipucu vereceğim [Müzik] [Alkış] [ Müzik] hoş değil

scenes in the garden today because well spring has arrived even though at the moment it's

bugün bahçedeki bazı güzel sahneler çünkü bahar geldi şu anda

rather windy outside look at the weather at the moment it is so windy in fact quite a

dışarısı oldukça rüzgarlı olmasına rağmen şu anda havaya bakın çok rüzgarlı aslında

few of my daffodils have been destroyed because of the wind which isn't very nice really we

epeyce nergislerim yüzünden yok oldu. gerçekten çok hoş olmayan rüzgar

have mr. Steve coming very soon you may notice there are some slight changes today things

bizde mr. Steve çok yakında geliyor, bugün bazı küçük değişiklikler olduğunu fark edebilirsiniz, her şey

do look a little bit different yes I look different quite a few people have already

biraz farklı görünüyor evet, ben farklı görünüyorum epeyce kişi zaten

asked mr. Duncan where is your hat where is your hat well no more hats no more t-shirts

bay beye sordu. Duncan şapkan nerede şapkan nerede peki artık şapka yok tişört yok

from now on it's formal dress as you can see I'm also wearing my my Union flag tie as well

bundan sonra resmi elbise, görebileceğiniz gibi aynı zamanda Union bayrağı kravatımı da takıyorum

because a lot of people ask where are you mr. Duncan where do you broadcast from well

çünkü birçok insan neredesiniz diye soruyor bayım . Duncan nereden yayın yapıyorsun

I broadcast from England and just as a way of showing it there you can see my Union flag

İngiltere'den yayın yapıyorum ve bunu göstermenin bir yolu olarak Birlik bayrağımı görebilirsin

just to show that yes I am broadcasting to you from the United Kingdom talking of which

sırf evet sana Birleşik Krallık'tan yayın yapıyorum ki

oh we have something to mention here something very important just 19 days to go before brexit

burada bahsetmemiz gereken bir şey var. Brexit'e sadece 19 gün kala çok önemli bir şey aman

oh my goodness it's true only 19 days before the UK leaves the European Union but the big

tanrım bu İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasına sadece 19 gün kala doğru ama asıl

question is will it actually happen I don't think I can remember a period of time when

soru şu ki bu gerçekten olacak mı İnsanların tartıştığı bir dönemi hatırlayabildiğimi sanmıyorum

people have argued so much over one issue so just 19 days before the UK leaves the European

Bir sorundan çok daha fazlası, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasına sadece 19 gün kaldı,

Union but will it happen because next Tuesday just two days from now there will be a big

ancak bu gerçekleşecek mi çünkü bundan sadece iki gün sonra önümüzdeki Salı,

vote on whether or not to delay the brexit decision so we'll see what happens mr. Steve

ayrılma kararının ertelenip ertelenmeyeceği konusunda büyük bir oylama yapılacak, bu yüzden ne olacağını göreceğiz. Bay. Steve

we'll be here soon I can't believe half an hour already half an hour has gone by the

birazdan burada olacağız Yarım saat inanamıyorum zaten yarım saat geçti

live chat is on for those who want to join in yes for those who want to see what the

canlı sohbet katılmak isteyenler için açık evet canlı sohbetin neler yaptığını görmek isteyenler için

live chat is up to there it is oh thank you very much so many lovely comments today thanks

orada oh çok teşekkür ederim bugün pek çok güzel yorum çok teşekkürler

a lot really the spring looks very beautiful Thank You Corki for that and also we have

gerçekten bahar çok güzel görünüyor Bunun için Corki'ye teşekkür ederim ve ayrıca

Khyber and tsukete Louie Mendes what a change very beautiful and the daffodils and the music

Khyber ve tsukete Louie Mendes'imiz var ne değişiklik çok güzel ve nergisler ve

which goes with it well spring has arrived I always like this time of year because it

onunla iyi giden müzik bahar geldi her zaman yılın bu zamanını severim çünkü bu,

means that things are changing and quite often they are changing for the better well did

bazı şeylerin değiştiği anlamına gelir ve çoğu zaman daha iyiye doğru değişirler

you see that there is mr. Steve now sitting down he's taking his place he will be on in

. Steve şimdi oturuyor, birazdan üzerinde olacağı yerini alıyor,

a moment so that looks like the team is together yes we're all together mr. Steve will be here

öyle görünüyor ki takım bir arada, evet hepimiz bir aradayız bayım. Steve birazdan burada olacak

in a moment you can already see his lovely smiling face I have a few things to talk about

onun sevimli gülen yüzünü şimdiden görebilirsiniz Bu arada bugün konuşacak birkaç şeyim var

today by the way before Steve arrives one of the things I want to talk about is this

Steve gelmeden önce bahsetmek istediğim şeylerden biri de bu

week there was a documentary on American television and also here in the UK all about Michael

hafta Amerikan televizyonunda bir belgesel vardı ve ayrıca burada Birleşik Krallık'ta Michael Jackson hakkında her şey

Jackson it's 10 years nearly 10 years since Michael Jackson died can you believe it's

10 yıl oldu Michael Jackson öleli neredeyse 10 yıl

been 10 years? and this week once again people talking about Michael Jackson but not in a

oldu 10 yıl geçtiğine inanabiliyor musunuz? ve bu hafta bir kez daha insanlar Michael Jackson hakkında konuşuyor ama

nice way and I'm just wondering do you still listen to Michael Jackson despite the fact

hoş bir şekilde değil ve merak ediyorum,

that a lot of people seem to have a negative view of Michael Jackson it would appear that

pek çok insanın Michael Jackson hakkında olumsuz bir görüşü olduğu gerçeğine rağmen hala Michael Jackson'ı dinliyor musunuz?

his music is still very popular so do you still listen to Michael Jackson do you still

müziği hala çok popüler bu yüzden hala michael jackson dinliyor musun

like his music do you still listen to his songs maybe early in the morning when you

müziğini seviyor musun hala onun şarkılarını dinliyor musun belki sabah erken

get up maybe for your morning exercise you might do a little moonwalk around the bedroom

kalktığında belki sabah egzersizin için yatak odasında biraz ay yürüyüşü yapabilirsin

or maybe you do a little bit of thriller or perhaps you beat it who knows here he comes

ya da belki biraz gerilim filmi yaparsın ya da belki onu yenersin kim bilir işte geliyor o

it's mr. Steve everyone oh I'm just so excited mr. Steve is on his way [Music] here he comes

bay. Steve millet oh ben sadece çok heyecanlıyım bayım. Steve yolda [Müzik] işte geliyor

mr. steve is here now the big question is how comfortable is mr. Steve at the moment

bayım. Steve şimdi burada, asıl soru şu ki, Mr. Steve şu anda

is he comfortable or is he feeling a little uncomfortable because every week he complains

rahat mı yoksa biraz rahatsız mı hissediyor çünkü her hafta

all about the fact that he feels uncomfortable standing up so today he has a lovely comfortable

ayakta durmaktan rahatsız olduğu gerçeğinden şikayet ediyor, bu yüzden bugün çok güzel ve rahat bir

chair hello oh hello hello everybody out there in the world of English Wow yes well I'm a

sandalyesi var merhaba oh merhaba merhaba İngilizce dünyasındaki herkes Vay canına evet pekala ben

little comfortable here mr. Duncan I'm on a nice comfortable chair are you enjoying

burada biraz rahatım bayım. Duncan, güzel ve rahat bir sandalyedeyim,

the new comfortable surroundings I'll tell you at 4 o'clock okay because you've rearranged

yeni rahat ortamın tadını çıkarıyor musunuz, size saat 4'te söyleyeceğim tamam çünkü

everything mr. Duncan mr. Duncan has been I haven't seen him for two weeks mr. Duncan

her şeyi yeniden düzenlediniz bayım. Duncan bey Duncan, onu iki haftadır görmedim, Bay. Duncan

has been hiding away in on this studio of his I've heard lots of banging lots of noise

bu stüdyosunda saklanıyor Bir sürü gümbürtü duydum bir sürü gürültü havada uçuşuyor Küfürler duydum

soaring I've heard swearing I've heard the sound of computers blowing up there has been

Patlayan bilgisayarların sesini duydum orada

a lot of swearing well mr. Duncan has been working extremely hard despite being ill updating

bir sürü küfür oldu pekala bayım. Duncan, stüdyosunu güncellemek ve yeni bir görünüm bulmak için hasta olmasına rağmen son derece sıkı çalışıyor ve

his studio and coming up with a new look trying to make it look fresh and newer and of course

onu daha taze ve daha yeni göstermeye çalışıyor ve elbette

my request for some time now has been that I wouldn't have to stand up for an hour and

bir süredir benim isteğim, bir saat boyunca ayağa kalkmak zorunda kalmamamdı. ve

a half yes because it used to make me very tired so Oh I'm now sitting down on a comfortable

bir buçuk evet çünkü eskiden beni çok yorardı yani Oh şimdi

chair in a different part of the studio in fact in a different studio altogether is this

stüdyonun farklı bir bölümünde rahat bir koltuğa oturuyorum aslında tamamen farklı bir stüdyoda bu

studio 6 mr. Duncan I'm sitting in now that's right what I've done actually I've

stüdyo 6 mr. Duncan şu an oturuyorum yaptığım doğru aslında

converted every room in the house to a studio now at the moment you might not believe it

evdeki her odayı stüdyoya çevirdim şu an

you might not believe it but Steve at the moment is actually sitting on the toilet that's

inanmayabilirsin ama Steve şu an gerçekten oturuyor tuvalet işte bu,

it I'm on the toilet so Steve is actually having a giant poo at the moment and he's

tuvaletteyim, bu yüzden Steve aslında şu anda dev bir kaka yapıyor ve o

yes see oh yeah it just won't come out mr. Duncan it's good job I'm not having a wee okay

evet, bakın oh evet, dışarı çıkmıyor bayım. Duncan bu iyi bir iş çiş yapmıyorum tamam

here's here's the good part now not only can we have Steve on the screen we could also

işte işin iyi yanı şimdi sadece Steve'i ekranda görmekle kalmayıp

have me on the screen at the same time oh yes that's better we're together now oh hello

aynı zamanda beni de ekranda görebiliriz oh evet bu daha iyi şimdi birlikte olmamız oh merhaba

Steve hello hello mr. Duncan how are you I'm okay thank you who you are reunited reunited

Steve merhaba merhaba bayım. Duncan nasılsın iyiyim teşekkür ederim kimsin yeniden bir araya geldin

even though we are separated by several hundred miles because I'm in another part of the country

birkaç yüz mil uzakta olmamıza rağmen yeniden bir araya geldik çünkü ülkenin başka bir yerinde

in a completely different studio well I could be I could be yes because I'm not standing

tamamen farklı bir stüdyodayım eh olabilirim evet olabilirim çünkü ben'

right next to you and no that makes no sense but I could be anywhere in the world couldn't

Hemen yanında durmuyorum ve hayır bu hiç mantıklı değil ama dünyanın herhangi bir yerinde olabilirdim, değil mi

I mr. Duncan you could be but you're not where am I then I'm not on the toilet but it's like

bayım? Duncan olabilirsin ama değilsin neredeyim ben o zaman tuvalette değilim ama sanki

that fact that you accused me of sitting on a toilet safe if you don't know where you

beni tuvalet kasasının üstüne oturmakla suçladın eğer nerede olduğunu bilmiyorsan o zaman

are then there no one will I'm only about five foot from you in fact okay what why do

kimse bilmeyecek Senden sadece bir buçuk metre kadar uzaktayım aslında tamam ne yani neden

you keep explaining all of the things that you're explaining it or no I'm just explaining

her şeyi açıklayıp duruyorsun açıkladığın ya da hayır ben sadece

things in a comical way I think I'll have a glass of water anyway this is all going

komik bir şekilde her şeyi açıklıyorum zaten bir bardak su alacağımı düşünüyorum

very well so far they'll believe you what have you been talking about mr. Duncan well

şimdiye kadar her şey çok iyi gidiyor, ne hakkında konuştuğunuza inanacaklar bay. Duncan,

we've only been on for about 35 minutes so we've been talking about the weather because

sadece yaklaşık 35 dakikadır yayındayız, bu yüzden hava hakkında konuşuyoruz çünkü

it's windy outside it's very I also mentioned the fact that you you gave me a cold I caught

dışarısı rüzgarlı, çok rüzgarlı, bana soğuk verdiğinden de bahsetmiştim, ben üşüttün, sen

your cold you did I had a very bad cold then I had to be in a show so I I'd lost about

üşüttün, ben çok kötü oldum. soğuk o zaman bir şovda olmak zorunda kaldım, bu yüzden

the top four notes of my range which was a bit annoying yes talking about me by the way

aralığımın ilk dört notasını kaybettim, bu biraz can sıkıcıydı evet bu arada benim hakkımda konuşmak

and then mr. Duncan caught it and he came along to see the the concert version of a

ve sonra mr. Duncan bunu anladı ve bir şovun konser versiyonunu görmeye geldi

show yes which I think I've spoken about in previous and no one's interested in that well

evet, sanırım daha önce bahsettiğim ve kimsenin o kadar iyi ilgilenmediği, daha

they were when I showed it before I'm not gonna go into details mr. Duncan I'm just

önce gösterdiğimdeydi, ayrıntılara girmeyeceğim bayım. . Duncan, sadece

saying I was in a show yeah me in a show but that's not what we're talking the stage okay

bir şovda olduğumu söylüyorum, evet ben bir şovdaydım ama sahneden bahsettiğimiz şey bu değil tamam

Steve we're talking about me catching your bloody cold yes well it's not my fault so

Steve, senin kanlı soğuk algınlığına yakalanmamdan bahsediyoruz evet, bu benim hatam değil, bu yüzden

I had this wonderful plan for the first week I was going to tear the studio to pieces I

harika bir planım vardı. ilk hafta stüdyoyu yerle bir edecektim bir

was going to do so many things and then on the second day I came down with mr. Steve's

sürü şey yapacaktım sonra ikinci gün Mr. Steve'in

fever I caught it from him I don't know how I don't know that you caught it from me you

ateşi ondan kaptım Nasıl bilmiyorum nasıl benden kaptığını bilmiyorum

could have caught it from anyone it was definitely your cold mind you you don't actually come

herhangi birinden kapabilirdin kesinlikle senin soğuk aklındı ​​sen

into contact with anybody else apart from me so it probably was me what does that mean

dışında kimseyle temasa geçmiyorsun benden bu yüzden muhtemelen bendim, bu ne anlama geliyor

we aren't exactly the most sociable of human beings are you mr. Duncan no no are you trapped

biz tam olarak en sosyal insan değiliz, siz bayım. Duncan hayır hayır kapana kısıldın mı

steady sneeze you Diaz steady Steve you are you are really really on very thin ice at

sürekli hapşırıyorsun Diaz sabit Steve sen gerçekten şu anda gerçekten çok ince bir buz üzerindesin,

the moment if we are going to start revealing things so so what are we going to talk about

eğer bir şeyleri ifşa etmeye başlayacaksak, o halde ne hakkında konuşacağız

mr. Duncan yes I'd leave it there if I were you I'm on about being sociable I'm not being

bay. Duncan evet, senin yerinde olsam orada bırakırdım sosyal olma taraftarıyım

social so I I noticed last week you were on the stage but I noticed also you were doing

sosyal değilim bu yüzden geçen hafta sahnede olduğunu fark ettim ama

a few Michael Jackson moves on the stage you were you were grabbing your crotch now and

sahnede birkaç Michael Jackson hareketi yaptığını da fark ettim. ara sıra kasıklarını tutuyordun ben

again I was not I saw you moonwalking but the big question is are you still a fan of

değildim seni ayda yürürken gördüm ama asıl soru şu ki, onun hakkında

Michael Jackson despite everything that keeps coming out about him well it's a case of you

sürekli ortaya çıkan her şeye rağmen hala michael jackson

know can you or should you separate the man from the music and I think I don't know but

hayranı mısın? adamı müzikten ayır ve sanırım bilmiyorum ama

I mean I would still listen to Michael Jackson's music yes because I grew up with it okay so

demek istediğim yine de michael jackson'ın müziğini dinlerdim evet çünkü onunla büyüdüm tamam o yüzden

we don't need to talk what well I think we with you know it's one of those difficult

konuşmamıza gerek yok ne güzel bence senle bunun olduğunu biliyoruz şu zorlardan biri

one good ones isn't it people lots of people are being interviewed now I've noticed in

iyi olanlardan biri değil mi insanlar şu anda pek çok insanla röportaj yapılıyor

the UK because his music has been banned from certain countries okay and they keep being

Birleşik Krallık'ta fark ettim çünkü müziği belirli ülkelerde yasaklandı tamam ve onlara sürekli

asked a question Oh or will you still listen to Michael Jackson's music and they the answer

soru soruluyor Ah yoksa hala dinleyecek misin? Michael Jackson'ın müziği ve

that most people seem to be giving because they feel very uncomfortable saying yes - that

çoğu insanın evet demekten çok rahatsız oldukları için verdikleri yanıt - bu

answer is that well I didn't really use to listen to Michael Jackson's music anyway so

cevap o kadar iyi ki zaten Michael Jackson'ın müziğini pek dinlemezdim, bu yüzden

that's how they seem to be getting out of the question by pretending that they're never

onlar bu şekilde çıkıyor gibi görünüyorlar. zaten onun müziğini dinlemeye hiç alışık değillermiş gibi davranarak soru sorun

really used to listen to his music anyway okay and they all look very uncomfortable

tamam mı ve ne

whenever I've seen people being interviewed on television and they're being asked they're

zaman televizyonda röportaj yapılan insanları görsem hepsi çok rahatsız görünüyorlar ve onlara soruluyor,

all sort of you know oh how shall I answer that how shall I answer that without upsetting

hepiniz bilirsiniz ah nasılsınız kimseyi üzmeden buna nasıl cevap vereyim

anybody and I think it's a case of and I don't know the answer do you separate the man and

ve bence bu bir dava ve cevabı bilmiyorum adamı ve

what he was I think he was actually convicted wasn't he no cause this no he was never convicted

ne olduğunu ayırıyor musunuz bence gerçekten mahkum edildi değil mi hayır çünkü bu hayır

of anything wasn't he right okay well sorry okay can you please tell me when Michael Jackson

hiçbir şeyden hüküm giymedi haklı değil miydi tamam pekala özür dilerim tamam lütfen bana Michael Jackson'ın ne zaman

was in prison cuz I don't remember him going to prison well there was a court case well

hapiste olduğunu söyler misin çünkü onun hapse girdiğini hatırlamıyorum pekala bir mahkeme davası vardı

yeah but he was acquitted okay so and so the other alleged to have done or what people

evet ama beraat etti tamam öyleyse ve böylece diğerinin yaptığı iddia edilen veya insanların

are accusing him of having done and do you separate that from the music yes and I think

onu ne yapmakla suçladığı ve bunu müzikten ayırıyor musunuz evet ve sanırım

if you I don't know for some people they probably can't. I'm done and do you separate that from

siz bilmezseniz bazı insanlar muhtemelen yapamazlar. Bitirdim ve bunu müzikten ayırıyor musunuz

the music yes and I think if you I don't know for some people they probably can't but one

evet ve sanırım bazı insanlar için bilmiyorsanız muhtemelen bilmiyorlar ama

of my favorite all-time songs is Billie Jean okay so I'm not gonna stop listening to that

tüm zamanların en sevdiğim şarkılarından biri Billie Jean tamam o yüzden yapmayacağım bunu dinlemeyi bırak

because I like the song that doesn't mean that I'm endorsing anything the may or may

çünkü şarkıyı seviyorum, bu kişinin yapmış olabileceği veya yapmayabileceği hiçbir şeyi desteklediğim anlamına gelmiyor

not have done so person but the problem is music okay the problem I have it with do all

ama sorun müzik tamam sorun bende var tüm

of this the problem I have with this is the is the hypocrisy of it so people sometimes

bunları yap sorunum Bunun ikiyüzlülüğü budur, bu yüzden insanlar bazen kötü bir

will will cherry-pick they decide that they don't like that person because they did something

şey yaptıkları için o kişiyi sevmediklerine karar verirler,

bad but then they will let another person off even though that even though they've done

ancak daha sonra kötü şeyler yapmış olsalar bile başka birini serbest bırakırlar.

bad things as well so what i needed ly have done yes what what i don't like is the hypocrisy

ayrıca yapmam gereken şey evet, sevmediğim şey

of it so people who keep changing their minds but i think it's a difficult one and can you

bunun ikiyüzlülüğü, bu yüzden sürekli fikirlerini değiştiren insanlar ama bence bu zor ve

believe the other thing i can't believe is it's ten years since Michael Jackson died

inanamadığım diğer şeye inanabiliyor musunuz? Michael Jackson'ın ölümünün üzerinden on yıl geçti,

no that is a long time mr. Duncan I wonder what other people are saying I think a voice

bu çok uzun bir zaman sayın Bay. Duncan, diğer insanların ne dediğini merak ediyorum, sesli bir

chat I think of all the shocking things I think the fact that it's ten years since he

sohbet düşünüyorum, tüm şok edici şeyleri düşünüyorum, bence ölümünün üzerinden on yıl geçmiş olması

died is the most shocking one that where is the time gone that's what I can't believe

en şok edici şey, zaman nereye gitti, işte bu yüzden inanamıyorum hadi

so let's have a look shall we let's have a look at the live chat we can have the live

bir göz atalım mı canlı sohbete bir göz atalım canlı

chat we can also have mr. Steve and myself at the same time oh wow look at that so there

sohbeti de yapabiliriz bay. Steve ve ben aynı anda oh vay şuna bak, işte

you go Steve are you happy now you can see the live chat now I can indeed I can sort

başlıyorsun Steve şimdi mutlu musun canlı sohbeti görebilirsin şimdi

of see it it's a bit smaller than it used to be okay mate maybe this will help oh thank

gerçekten görebiliyorum eskisinden biraz daha küçük tamam dostum belki bu yardımcı olacak oh

you mr. Duncan that's better look at that Oh what was petrol been saying yes it's a

teşekkür ederim bay Duncan, şuna daha iyi bak Oh, petrol ne diyordu evet, bu bir

case of I think can you separate the man from the music is what people seem to be saying

durum, sanırım adamı müzikten ayırabilir misin, insanlar evet diyor gibi görünüyor

yes and I think it's just a personal decision I you know I I'm still going to because I

ve bence bu sadece kişisel bir karar, biliyorsun ben ben hala devam edecek çünkü

do like some of his music yes so the answers that would be yes of course whatever he's

onun bazı müziklerini seviyorum evet bu yüzden cevaplar evet olur tabii ki ne

done if it's true would be you know wrong well I've got to endorse what he's done as

yaptıysa eğer bu doğruysa yanlış biliyor olabilirsin pekala onun bir insan olarak yaptıklarını onaylamalıyım

a person well no one slow music is a you know it's separate because I mean let's face it

iyi hiç kimse yavaş müzik bu ayrı bir şey çünkü yani kabul edelim

if you look if you were to take any musician and examine their lives in great detail you

eğer herhangi bir müzisyeni alıp hayatlarını ayrıntılı bir şekilde incelerseniz,

would probably discover that they were or probably a lot of them have done very questionable

muhtemelen onların yaptıklarını veya muhtemelen birçoğunun çok şüpheli

things I would imagine because I mean we talk about the me to movement now don't be in the

şeyler yaptığını keşfedersiniz. çünkü demek istediğim, şimdi hareket etme hareketi hakkında konuşuyoruz,

UK and a lot of around the world it obviously it's a was directed of course against sexual

Birleşik Krallık'ta ve dünyanın pek çok yerinde, açıkça görülüyor ki bu,

misconduct by actors against male actors against female actors and now that of course is is

aktörlerin erkek oyunculara karşı kadın oyunculara karşı cinsel suiistimaline yönelikti ve şimdi bu elbette ki

going across into the music industry so now we've got certain musicians now are being

müzik endüstrisine giriyor, bu yüzden şimdi bazı müzisyenler

accused of similar bad behaviour and some people are saying it's about time because

benzer kötü davranışlarla suçlanıyor ve bazı insanlar bunun zamanı geldiğini söylüyor çünkü

the music music industry of course some of the lyrics by some of the songs or some artists

müzik müzik endüstrisi elbette bazı şarkıların veya bazı sanatçıların sözlerinin bir kısmı

of quite outlandish and some of the some of the things that they're saying and you might

oldukça tuhaf ve söyledikleri bazı şeyler ve

not agree with that at all so we're in this situation now where musicians are going to

buna hiç katılmayabilirsiniz, bu yüzden şimdi müzisyenlerin davranışları

be very closely looked at about about their behaviour so if you were to not listen to

hakkında çok yakından inceleneceği bir durumdayız.

someone's music because of something that they've done just probably not going to be

Birinin müziğini yaptıkları bir şey yüzünden dinlemeyecektik, muhtemelen

many artists out there that you would ever be able to listen to because this is the very

dışarıda dinleyebileceğin pek çok sanatçı olmayacak çünkü

nature of this music is that you are likely to be the fairly extreme person in in your

bu müziğin doğası bu, muhtemelen sen de öyle olacaksın. davranışınızda oldukça aşırı olan kişi

behavior yes we're getting okay then I said point I'm making yeah you probably have to

evet, iyiye gidiyoruz sonra bir noktaya değindim dedim evet muhtemelen

stop listening to everybody yeah okay that's good we can we get the point that's that was

herkesi dinlemeyi bırakmalısınız evet tamam bu iyi bir noktaya varabiliriz bu

a point well made but the thing I don't like is the hypocrisy of it all after David Bowie

iyi düşünülmüş bir noktaydı ama Sevmediğim şey, tüm bunların ikiyüzlülüğü, David Bowie'den sonra, yaptığı iddia edilen

I'd a lot of stories came out about things that he allegedly did which which was very

şeyler hakkında pek çok hikaye çıktı, ki bu çok

unsavoury but but no one cared and these these were stories that were published in in many

tatsızdı ama kimsenin umursamadı ve bunlar, içinde yayınlanan hikayelerdi. birçok

magazines one particular magazine ran a long story all about the things that David Bowie

dergi, belirli bir dergi, David Bowie'nin başarmış olması gereken şeyler hakkında uzun bir hikaye yayınladı

was supposed to have got up to but no one cares about that because he's a he's a musical

ama kimse bunu umursamıyor çünkü o bir müzik

genius so that's the thing how do we take these things and look at them equally but

dehası, bu yüzden bu şeyleri nasıl alıp onlara bakacağız? eşit ama

we don't we we we sometimes allow people a free pass with with the things that they've

biz yapmıyoruz biz bazen insanlara geçmişte yanlış yaptıkları şeyleri serbest bırakmalarına izin veriyoruz

done wrong in the past it's very strange isn't it so so maybe sometimes in politics a politician

bu çok garip değil mi, belki bazen siyasette bir politikacı

might go to prison and then come out of prison and then write a book all about their time

hapse girebilir ve sonra gelebilir hapisten çıkıp sonra cezaevinde geçirdikleri süre hakkında bir kitap yazıyorlar

in prison but people will still go out and buy the book even though this this politician

ama insanlar yine de dışarı çıkıp bu politikacı hapse girmiş olsa bile kitabı alacaklar

has been to prison and that's the problem I I don't like the hypocrisy of it yes some

ve sorun bu Ben bunun ikiyüzlülüğünü sevmiyorum evet

some people seem to be able to get away with with things and others calm but often say

bazı insanlar şeylerden paçayı sıyırabiliyor gibi görünüyor ve diğerleri sakin ama sık sık

this have Donald Trump and they and the fairly outlandish things he says and the allegedly

bunun Donald Trump'a sahip olduğunu söylüyor ve onlar ve söylediği oldukça tuhaf şeyler ve söylediği iddia edilen yalanlar

lies lot of lies he tells another politician wouldn't get away with it it seems that some

başka bir politikacının söylediği pek çok yalan, görünüşe göre bundan paçayı sıyırmıyor bazı

people the rules apply it seemed to apply in different ways to different people and

insanlara kurallar uygulanıyor, farklı insanlara farklı şekillerde uygulanıyor gibi görünüyordu ve

I think it's the same with and sooo cat just made a point about about certain film stars

bence bu aynı ve sooo cat, son zamanlarda kötü davranışları nedeniyle ilgi odağı olan bazı film yıldızları hakkında bir noktaya değindi,

who have been in the spotlight recently for their bad behavior is that it's yeah who would

bu evet kim

you watch because if you were to examine everybody's nobody is whiter than white obviously some

İzler miydiniz çünkü herkesin kim olduğunu incelerseniz kimsenin beyazdan daha beyaz olmadığı açıktır ki bazı

crimes are a lot worse than others that's a very interesting phrase to use them yes

suçlar diğerlerinden çok daha kötüdür bu onları kullanmak için çok ilginç bir tabir evet

whiter than white is a phrase of course we use to describe somebody who's has done nothing

beyazdan daha beyaz tabi ki hiçbir şey yapmamış birini tarif etmek için kullandığımız bir tabir

wrong and but yeah who would you who would you watch who would you listen to who's your

yanlış ama evet kimi izlerdin kimi izlerdin

famous film star who's your famous musician if you were to know everything about their

ünlü film yıldızın kim ünlü müzisyenin kim onların özel hayatları hakkında her şeyi bilseydin

private lives you probably and then base whether you listen or watch them on that then you

muhtemelen ve sonra onları dinlesen de izlesen de buna dayandırsan o zaman sen

probably wouldn't be able to look or watch it anybody so show it show it just agree that

muhtemelen kimse bakamayacak veya izleyemeyecektir, bu yüzden göster göster göster sadece

everyone has something that they want to hide so it's so evenness maybe maybe there's some

herkesin saklamak istediği bir şey olduğu konusunda hemfikir ol bu yüzden çok düzgünlük belki belki

skeleton in in the in the cupboard that we don't want to people to know about but but

dolapta bizim istemediğimiz bir iskelet vardır. insanlar hakkında bilgi sahibi olabilir ama

it depends on how bad it is yes that's independent identities yes exactly so would you like to

ne kadar kötü olduğuna bağlı evet bu bağımsız kimlikler evet tam olarak bu yüzden

have a look at the live chat because there are a lot of people talking at the moment

canlı sohbete bir göz atmak ister misiniz çünkü şu anda konuşan birçok insan var

sue Kat says Lily Carr Dennis obviously no but we can still listen to their music oh

sue Kat diyor ki Lily Carr Dennis kesinlikle hayır ama yine de müziklerini dinleyebiliriz oh

I think sue Kat is replying to someone yes so if you listen to the music of someone who's

bence sue Kat birine evet diye cevap veriyor yani

been to prison or done something really badly what what if Hitler had made some songs what

hapse girmiş veya gerçekten kötü bir şey yapmış birinin müziğini dinlerseniz ya Hitler bazı şarkılar yapsaydı ya

if Hitler had written some songs and they were really good and everyone loved them would

Hitler bazılarını yazsaydı şarkılar ve gerçekten iyiydiler ve herkes onları severdi,

you still listen to those so that's the thing you see how bad does the thing that the person

onları hala dinler miydiniz, yani bu kişinin ne kadar kötü

does have to be before you stop listening to them or watching their movies now Woody

olması gerektiğini, onları dinlemeyi veya filmlerini izlemeyi bırakmadan önce Woody

Allen is a very good thing to mention a very good point to mention because there have been

Allen çok bahsetmek güzel bir şey bahsetmek çok güzel bir nokta çünkü

things going on around him for many many many many years yes that's wrong at a su-kam mentioned

onun etrafında çok uzun yıllardır bir şeyler oluyor evet bir su-kam'ın ondan bahsetmesi yanlış

him and yet would you not watch his films because of things that he's allegedly done

ve yine de yaptığı iddia edilen şeyler yüzünden filmlerini izlemez misiniz?

guadalupe's a couple of people have said can I repeat the phrase whiter than white huh

Guadalupe'de birkaç kişi beyazdan daha beyaz ifadesini tekrar edebilir miyim dedi ha

yes because I think there might be some misunderstanding there all right okay yes you explain what

evet çünkü orada bazı yanlış anlaşılmalar olabilir pekala tamam evet

that phrase means II know these days the words white and black are not words that you just

bu ifadenin ne anlama geldiğini açıklayın ben bugünlerde beyaz ve siyah kelimelerinin sizin anlamadığınız kelimeler olduğunu biliyorum.

say without thinking because this week a Member of Parliament got into trouble by vice by

düşünmeden söyleyin çünkü bu hafta bir milletvekili hata yaparak

slipping up I think it was a slip of the tongue but they use the word black in the wrong way

başını belaya soktu bence bir dil sürçmesi oldu ama kara kelimesini yanlış kullanıyorlar

but I don't think they meant to do it so if you are whiter than white it means you are

ama kastettiklerini sanmıyorum beyazdan daha beyazsanız, bu sizin

a good person maybe you are angelic or pure so it doesn't refer to a person's race so

iyi bir insan olduğunuz anlamına gelir, belki de meleksi veya safsınız, bu nedenle bir kişinin ırkına atıfta bulunmaz, bu nedenle

when we say a person is whiter than white it means they they are a good person their

bir kişinin beyazdan daha beyaz olduğunu söylediğimizde, bu onların iyi bir insan olduğu anlamına gelir.

image is an honorable one would you say Steve yes because the white is associated with the

Onurlu biri Steve'e evet diyebilir misin çünkü beyaz,

cleanliness and godliness and all things pure like like snow for example his white pure

temizlik ve dindarlıkla ilişkilendirilir ve kar gibi saf olan her şey, örneğin onun beyaz saf karı

snow is white so that's just nothing to do with race as you say so if you say somebody

beyazdır, yani sizin dediğiniz gibi bunun ırkla hiçbir ilgisi yoktur, yani birisinin öyle olduğunu söylerseniz

is whiter than white it means they're the purest of the pure there they are beyond reproach

beyazdan daha beyaz, safların en safları oldukları anlamına gelir, orada suçlanamazlar,

they are seen to be somebody who is absolutely faultless and blameless and you often use

kesinlikle kusursuz ve suçsuz biri olarak görülürler ve sıklıkla

that dose it's in such a thinks that they're whiter than white they think that there's

bu dozu kullanırsınız, öyle düşünürler ki, beyazdan daha beyaz olduklarını düşünürler.

that there's is quite often if you judge somebody because of their bad behavior somebody might

Birini kötü davranışlarından dolayı yargıladığınızda oldukça sık bir durum vardır, birileri

say huh what do you think you're whiter than white in other words they're saying well I'm

hah ne düşünüyorsun sen beyazdan daha beyazsın başka bir deyişle iyi söylüyorlar

sure you've got some areas of your life that you're on that you've done some wrong or you're

eminim senin de bazı bölgelerin vardır üzerinde olduğun hayat bazı yanlışlar yaptın ya da

not you you know you're you you haven't all you haven't always been you you must have

değilsin sen biliyorsun sensin

committed some sins in your lifetime so it's often used when some when somebody thinks

bazıları birisi sizin

you're being hypocritical yes yes it's a phrase to mean that that you are you've never done

ikiyüzlü olduğunuzu düşündüğünde evet evet bu sizin hiç

anything wrong yes you're a good person nobody is whiter than white okay we've got that now

yanlış bir şey yapmadığınız anlamına gelen bir ifadedir evet siz iyi bir insansınız kimse beyazdan daha beyaz değildir tamam bizde artık

so angelic an angelic person a person who has no faults a person has the thought which

çok melek gibi melek gibi insan hiçbir kusuru olmayan bir insan bir düşünceye sahiptir ki bu

of course doesn't exist so the phrase is usually used to mean though you know don't you criticize

elbette yoktur bu yüzden bu ifade genellikle şu anlama gelir, ancak bilirsiniz,

me because you're not whiter than white in other words you you you've done wrong in the

beni eleştirmeyin çünkü beyazdan daha beyaz değilsiniz, başka bir deyişle siz sizsiniz. geçmişte yanlış yaptın, çünkü

past you must have done cuz everybody has because to err is human yes that's it I tell

herkes yaptı çünkü hata yapmak insandır evet bu kadar diyorum

you suddenly can't by the way somebody's used the phrase the blacker than black you can't

sana birdenbire yapamazsın bu arada birisi karadan daha kara ifadesini kullandı yapamazsın

that there's no such phrases that there's those phrases no although they're odd there

ki böyle ifadeler yok o ifadeler var hayır tuhaf olsalar da

are a lot of terms for the word black most of which are negative which we don't tend

siyah kelimesi için çoğu olumsuz olan ve

to use nowadays Anna says for sure Michael Jackson had a lot of contradictions and a

bugünlerde kullanma eğiliminde olmadığımız pek çok terim var Anna, Michael Jackson'ın pek çok çelişkisi ve

fragile personality oh yes I know how that feels yes no you wouldn't use the phrase somebody

kırılgan bir kişiliği olduğunu kesin olarak söylüyor oh evet bunun nasıl hissettirdiğini biliyorum evet hayır birisi

is totally black you just don't use it that way round you use somebody to describe somebody

tamamen siyahtır ifadesini kullanmazsınız sadece bu şekilde kullanmazsınız birini

who is virtuous pure who has never committed any sins or transgressions or never been bad

asla günah işlememiş veya günah işlememiş veya hiç olmamış erdemli saf birini tarif etmek için kullanırsınız

to anybody or never sworn or never talked badly about somebody you would say that they

kimseye kötü ya da asla yemin etmedim ya da biri hakkında asla kötü konuşmadım onun

were whiter than white yes but of course nobody is so that phrase is usually used no sarcastically

beyazdan daha beyaz olduğunu söylerdiniz evet ama tabii ki kimse öyle değil yani bu ifade genellikle alaycı bir şekilde kullanılıyor

yes but it's rarely used nowadays because of the misunderstanding that goes with it

evet ama maalesef beraberinde gelen yanlış anlaşılma nedeniyle günümüzde nadiren kullanılıyor

unfortunately because everyone is nothing to do with race at all it's nothing to do

çünkü herkesin yarışla hiçbir ilgisi yok,

with race so I think we've definitely cleared that one up having spoken about it for the

bu yüzden son 20 dakikadır bunun hakkında konuşarak bunu kesinlikle açıklığa kavuşturduğumuzu düşünüyorum,

last 20 minutes so Steve it's been a busy week and yes once again mr. Steve has picked

bu yüzden Steve yoğun bir hafta oldu ve evet bir kez daha bay. Steve bir

up another award can you believe it we can't believe that mr. Steve has another award last

ödül daha aldı, inanabiliyor musunuz, buna inanamayız bay. Steve'in geçen hafta bir ödülü daha olduğunu

week we found out that mr. Steve has picked up yet another award I don't know I don't

öğrendik ki Mr. Steve bir ödül daha aldı

know what it's for but but it would appear that on a weekly basis you are now picking

Ne için olduğunu bilmiyorum ama görünen o ki haftalık bazda sen şu anda

up Awards is this true Steve what's what's going on so what yes that's true Jeff as use

Ödüller alıyorsun Ödüller bu gerçek mi Steve neler oluyor yani ne evet bu doğru Jeff kullanım olarak,

you can use the phrase black sheep of the family just to just to end there yes meaning

ailenin kara koyunu ifadesini sadece orada bitirmek için kullanabilirsiniz evet,

somebody who is the bad person in the family yeah yes I have picked up another award mr.

ailedeki kötü kişi olan biri anlamına gelir evet evet, başka bir ödül aldım bay.

Duncan yes for my in my job yes for some strange reason not picked up an award was a couple

Duncan evet işimde benim için evet garip bir nedenden dolayı bir ödül almadım birkaç

of weeks ago for being number one in the UK yes and now it's I'm number one in Europe

hafta önce Birleşik Krallık'ta bir numaraydım evet ve şimdi Avrupa'da da bir numarayım

as well because I'm going on another trip I can't believe this this is incredible so

çünkü başka bir yere gidiyorum gezi Bunun inanılmaz olduğuna inanamıyorum, bu

so now you have this string of awards so I'm so successful mr. Duncan so next week when

yüzden şimdi bu ödül dizisine sahipsiniz, bu yüzden çok başarılıyım bay. Duncan, bu yüzden gelecek hafta

I introduce you I will have to say a multi-award-winning it doesn't count it doesn't have much kudos

sizi tanıştırdığımda, çok ödüllü bir ödül sayılmayacağını söylemek zorunda kalacağım, çok fazla övgüye sahip değil, çok

it doesn't count for much so it doesn't matter in my in my line of work what sorry you've

fazla sayılmaz, bu yüzden benim sıramda önemli değil. Ne kadar çalış,

got two awards for your work but it doesn't refer to your work well I mean it's not known

işin için üzgünüm iki ödül aldın ama bu senin işini iyi ifade etmiyor yani

outside the industry that I work in so it's not something that you could say I've got

çalıştığım sektör dışında bilinmediği için bu benim ödülüm var diyebileceğin bir şey değil.

an award for this and every one word you know I'm not gonna be on television for it that

ve bildiğin her bir kelime için televizyonda olmayacağım bunun

doesn't matter now you know you know nowadays it doesn't matter if you've been on television

artık bir önemi yok biliyorsun biliyorsun bu günlerde televizyonda

for more than five seconds you're now a celebrity you know that I've been on television lots

beş saniyeden fazla kalsan da artık bir ünlüsün Bir çok kez televizyona çıktığımı biliyorsunuz bayım

of times mr. Duncan on your show okay thank you people to congratulate me yes oh yes my

. Duncan şovunuzda tamam, beni tebrik eden insanlara teşekkür ederim evet oh evet

head is swelling is it still on the screen mr. Duncan Oh as it's well beyond the reaches

başım şişiyor hala ekranda mı bayım? Duncan Oh, kameranızın ulaşamayacağı kadar ötesinde, zaten

of your camera well it's it's already it's it's always a bit swollen that's true so Steve

zaten her zaman biraz şişkin, bu doğru, bu yüzden Steve'in

has now a multi awards not just one so this is also happened during the past two weeks

artık birden fazla ödülü var, bu yüzden bu, biz yokken son iki hafta içinde oldu

whilst we've been away and today today sorry I did work very hard last year okay if my

ve bugün bugün özür dilerim geçen yıl çok çalıştım tamam

boss is watching what he knows that anyway well we all know that because you've got an

patronum izliyorsa bildiğini zaten hepimiz biliyoruz ki bir ödülünüz var çünkü

award that's what I'm saying I've worked hard to get it so you do realize when you pick

ben bunu almak için çok çalıştım, siz de yapın

up an Oscar they don't say oh I made some good films this year we know that you've got

Oscar'ı elinize alınca demiyorlar ki ah bu yıl bazı iyi filmler yaptım, biliyoruz ki zaten

an Oscar in your hand anyway I think sometimes Steve is a little what's the word I'm looking

elinizde bir Oscar var sanırım bazen biraz Steve ne kelime arıyorum

for a little modest now we are talking about a few things today we're going to take a break

biraz mütevazı şimdi bugün birkaç şeyden bahsediyoruz

in a moment we're going to talk about numbers and this is something that I I am go to say

birazdan ara vereceğiz sayılardan konuşacağız ve bu benim söyleyeceğim bir şey umrumda

it I don't care who knows one of my weak points is using numbers and mathematics I'm going

değil kimin bildiğini zayıf noktalar sayıları ve matematiği kullanmak

to say it now so that is one of my weak points but now we are going to take a look at an

Şimdi söyleyeceğim, bu benim zayıf noktalarımdan biri ama şimdi

excerpt from one of my English lessons and this is where I talk all about numbers and

İngilizce derslerimden birinden bir alıntıya göz atacağız ve burası sayılardan bahsettiğim yer ve

then we will be back with the live chat and more of mr. Steve

ardından canlı sohbet ve Mr. Steve

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay I hope so are

herkese merhaba ben Mr. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım

you happy I hope so in today's lesson we are going to take a look at some things that we

mutlusundur umarım bugünkü dersimizde günlük hayatımızda kullandığımız bazı şeylere bir göz atacağız

use in our everyday life something that comes in very useful when we need to add up or subtract

eklememiz gerektiğinde çok faydalı olan bir şey yukarı, çıkarma

or multiply in today's lesson we are going to talk all about numbers

veya çarpma bugünün dersinde hepsi sayılardan bahsedeceğiz

the word number derives from the Latin numerous and the numbers we use today originated in

sayı kelimesi Latince sayısızdan türemiştir ve bugün kullandığımız sayılar

Arabic form during the eighth century the original design of the numbers was based on

sekizinci yüzyılda Arapça formda ortaya çıkmıştır sayıların orijinal tasarımı

geometric shapes the amount of angles used in each character showed the number value

geometrik şekillere dayanıyordu her karakterde kullanılan açı miktarı sayı değerini gösteriyordu

so number one has just one angle number two has two angles number three has three angles

yani bir numaranın sadece bir açısı var iki rakamının iki açısı var üç rakamının üç açısı var

and so on these Arabic characters have changed very little over the years and are now used

ve bu yüzden bu Arapça karakterler yıllar içinde çok az değişti ve artık

by everyone everywhere there are many ways to express a number it can be expressed as

herkes tarafından her yerde kullanılıyor bir sayıyı ifade etmenin birçok yolu kelime olarak ifade edilebilir şekil

a word as a symbol as a figure a number represents a particular quantity or amount you count

olarak bir sembol olarak bir sayı belirli bir miktarı veya miktarı temsil eder sayıları

using numbers calculations use numbers this is called mathematics or maths for short in

kullanarak sayın hesaplamaları kullanın sayıları kullanın buna Amerikan İngilizcesinde kısaca matematik veya matematik denir

American English it is pronounced as math numbers express quantity numbers express dimensions

matematik olarak telaffuz edilir Sayılar niceliği ifade eder Sayılar boyutları ifade eder

the height width length circumference and even the appearance of an object can be expressed

Yükseklik Genişlik Uzunluk Çevre ve hatta bir nesnenin görünüşü sayılarla ifade edilebilir Bir

using numbers the weight of something or the mass of an object is also expressed as a number

şeyin ağırlığı veya bir nesnenin kütlesi de sayı olarak ifade edilir

there were 200 guests at the wedding party the tree is 10 meters tall the field is 100

200 misafirin olduğu düğüne ağaç 10 metre boyunda tarla 100

meters wide the pole is 15 meters long the circle is 10 inches in diameter the house

metre genişliğinde direk 15 metre uzunluğunda daire 10 inç çapında evin

has two doors and eight windows I weigh 11 stone time and distance are also expressed

iki kapısı ve sekiz penceresi var ağırlığım 11 taş Zaman ve mesafe ayrıca

using numbers how long something takes to occur and when it occurs and how far away

bir şeyin ne kadar sürede ve ne zaman meydana geldiğini sayılarla ifade edilir. meydana gelir ve bir şeyin ne kadar uzakta

something is or the distance between one thing and another can all be expressed using numbers

olduğu veya bir şey ile diğeri arasındaki mesafe, bunların tümü kesinlikle rakamlarla ifade edilebilir

they certainly can [Music] yes it's live English it is mr. Duncan and mr. Steve today we are

[Müzik] evet, canlı İngilizce, mr. Duncan ve Mr. Steve bugün

doing something slightly different in fact it will be different from now on because we

biraz farklı bir şey yapıyoruz, aslında bundan sonra farklı olacak çünkü

have a new look a new name English in your ear now when you say English in your ear you

yeni bir görünüme sahibiz yeni bir isim Kulağınızda İngilizce şimdi kulağınızda İngilizce derken

have to do this as well so don't just say it but do it as well so English in your ear

bunu da yapmalısınız o yüzden öylece durmayın söyle ama öyle de yap ki İngilizce kulağınıza gelsin

English in your ear is here for you two minutes away from three o'clock mr. Steve is also

İngilizce kulağınıza saat üçe iki dakika kala sizin için burada bayım . Steve de

here today oh here he is mr. Steve what are you doing there what are you doing I just

bugün burada oh işte o bay. Steve ne yapıyorsun orada ne yapıyorsun ben de

thought I'd go and pick a daffodil out of the garden scissored he said I think it was

gidip bahçeden makasla bir nergis koparayım dedim

sooo cat can we see your lovely daffodils so there is one and I'll put it under there

çok güzel kediymiş dedi güzel nergislerini görebilir miyiz yani bir tane var onu koyayım bunun altında çok

like that it's a lovely yellow glow I think that makes me look very attractive baby daffodil

güzel bir sarı parıltı bence bu beni çok çekici gösteriyor bebek nergis

how are you we might actually we might actually get people saying that they would rather see

nasılsın aslında insanların nergisi görmeyi

the daffodil than you who knows wouldn't be for the first time it is live English it's

senin kim bilir ilk kez görmeyeceğinden daha çok tercih edeceklerini söylemelerini sağlayabiliriz canlı ingilizce bugün

a Sunday and we are back yes we've been away for two weeks mr. Steve was really an happy

bir pazar ve geri döndük evet iki haftadır yoktuk bayım. Steve

last week he was unhappy because he was missing the live stream I was missing it I had lots

geçen hafta gerçekten mutluydu, mutsuzdu çünkü canlı yayını kaçırıyordu

of messages from people asking where are you mr. Duncan yeah mr. Duncan where are you were

. Duncan evet bayım. Duncan neredesin

waiting for you to come on to the live stream of course last week I wasn't here but now

canlı yayına gelmeni bekliyordun tabi geçen hafta yoktum ama şimdi

we are back and we will be with you every single Sunday we might have a few absences

geri döndük ve her Pazar sizlerle olacağız çeşitli sebeplerden dolayı bir kaç eksikimiz olabilir

for various reasons but most Sunday's we will be here live and look mr. Steve it's three

ama çoğu Pazar günleri canlı yayında burada olacağız ve bay beye bakacağız. Steve saat üç

o'clock oh hello there so we have some words and phrases to do with numbers coming up now

oh merhaba işte şimdi yaklaşan sayılarla ilgili bazı kelimelerimiz ve deyimlerimiz var

Steve I think that you are very good at mathematics would I be right um average I would say average

Steve bence matematikte çok iyisin haklı mıyım um ortalama ortalama derdim

I wasn't very good at school at maths or as they say in America math yes of course because

pek iyi değildim okulda matematik ya da Amerika'da dedikleri gibi matematik evet tabii ki çünkü

it's fair to point out that that there is a difference with the the word usage and also

kelime kullanımında ve

the way it said so in British English we will normally say maths so the shorthand version

İngiliz İngilizcesinde bunu söyleme şeklinde bir fark olduğunu belirtmek adil olur, biz normalde matematik diyeceğiz, yani kelimenin kısa versiyonu

of mathematics mathematics I'm going to maths class at 3 o'clock and in the United States

matematik matematik saat 3'te matematik dersine gideceğim ve Amerika'da

they will say meth meth so did you do your math homework and here in the UK we will say

meth meth diyecekler yani matematik ödevini yaptın mı ve burada İngiltere'de

did you do your maths homework we shouldn't S on the end which is short for mathematics

matematik ödevini yaptın mı diyeceğiz yapmamalıyız S sonunda matematiğin kısaltması

and of course you can also use the word arithmetic as well so I think you're pretty good at maths

ve tabii ki aritmetik kelimesini de kullanabilirsiniz, bu yüzden matematikte oldukça iyi olduğunuzu düşünüyorum

Steve especial well I I think you are I had to retake my you take exams in the UK called

Steve özellikle de bence öylesiniz İngiltere'deki sınavlarıma tekrar girmek zorunda kaldım

out levels when you're 16 well you used to I think you'd still do I think levels that

seslendi 16 yaşındayken seviyeler iyi alışmıştın bence hala yaparsın sanırım

exists virtually CSE's when you're 16 you take you take that level a certain level don't

neredeyse var olan seviyeler ÖAM 16 yaşındayken o seviyeyi alırsın o seviyeyi alırsın

you of exams and I failed my maths Oh level I had to retake it but then I had a very good

sınavlarda yok mu ve ben matematiğimde başarısız oldum Oh seviyede tekrar almak zorunda kaldım ama sonra çok iyi bir

teacher and I got I got quite a high grade in it so I think it depends on on the quality

öğretmenim vardı ve oldukça yüksek bir not aldım bu yüzden bunun öğretmeninizin kalitesine bağlı olduğunu düşünüyorum,

of your teacher often with a lot of subjects certainly with maths or math it if you're

çoğu konuda kesinlikle matematik veya matematik ile Amerika'dasın o zaman

in America then that is an important thing to have a good teacher because you've got

iyi bir öğretmene sahip olmak önemli bir şey çünkü

to understand the basics so yes I'm quite good with men my mother is brilliant at mental

temelleri anlamalısın yani evet erkeklerle aram oldukça iyi

arithmetic really so when we say mental arithmetic that means being is being able to add up figures

varlık, kafandan rakamları toplayabilmek

in your head or subtract figures and do percentages and things like that because of course my

veya rakamları çıkarabilmek ve yüzdeler ve bunun gibi şeyler yapabilmektir çünkü tabii ki

mother is in her eighties now and she grew up in an era when there were no calculators

annem şimdi seksenlerinde ve hesap makinelerinin olmadığı bir dönemde büyüdü,

electronic calculators so you had to be able to add up numbers very quickly in your head

elektronik hesap makineleri, bu yüzden sen olmak zorundaydın. kafanızda çok hızlı bir şekilde sayıları toplayabiliyor

and she's very very good at that she can add subtract divide numbers very very quickly

ve o çok çok iyi toplama bölmeli sayıları çok çok hızlı bir şekilde yapabiliyor ya da

or she knows how to do it you know writing it out on a paper on paper yes very good you

nasıl yapıldığını biliyor biliyor musunuz bir kağıda kağıda yazarak evet çok iyi

asked my mother to add up any figures and she does it very very quickly indeed and if

anneme sordunuz herhangi bir rakamı toplamak için ve bunu gerçekten çok hızlı bir şekilde yapıyor ve

you work in a shop my mother used to work I think she used to work in like an accountants

annemin eskiden çalıştığı bir dükkanda çalışıyorsanız, sanırım eskiden muhasebeci gibi bir yerde çalışıyordu, bu yüzden satırlar

office something like that so she had to add up lots of figures like rows if you give my

gibi birçok rakam toplamak zorunda kaldı

mother a row of figures to add up lots and lots of figures she can just do it very very

Anneme bir sürü rakamı toplaması için bir dizi rakam verirseniz, bunu

quickly by hand and that's a skill that has been lost on the younger generations now because

elle çok çok hızlı bir şekilde yapabilir ve bu, şimdi genç nesillerde kaybolan bir beceri çünkü

of course we've got calculators those those damn young people but I but I grew up being

elbette hesap makinelerimiz var. lanet olası gençler ama ben

able to do mental arithmetic because calculators didn't weren't available until I was probably

zihinsel aritmetik yapabilecek şekilde büyüdüm çünkü hesap makineleri ben olana kadar mevcut değildi, muhtemelen

I don't know about sort of 12 or 13 electronic calculators didn't come in and certainly weren't

bilmiyorum 12 veya 13 elektronik hesap makinesi gelmedi ve kesinlikle değildi' t

around in the 1960s no they came in around about the the if it was in fact the early

1960'lı yıllarda hayır, eğer aslında

1970s can you believe it that calculators first appeared electronic calculators and

1970'lerin başındaysa, hesap makinelerinin ilk kez elektronik hesap makineleri olarak ortaya çıktığına ve

of course even though they were available you weren't allowed to use them in your exams

elbette mevcut olmalarına rağmen bunları sınavlarınızda kullanmanıza izin verilmediğine inanabiliyor musunuz?

no I think you can now but even when I was taking my sort of old level maths exams you

hayır bence şimdi yapabilirsin ama ben eski seviye matematik sınavlarıma girerken bile

couldn't use a calculator during the exam what I point you had to be able to but now

sınav sırasında hesap makinesi kullanamazdın, işaret ettiğim şeyi yapabilmen gerekiyordu ama şimdi

of course I think it's allowed what's the point of doing that what's the point of having

tabii ki izin verildiğini düşünüyorum ne anlamı var bunu yapmak, matematik sınavına girmenin ne anlamı var

a maths test and then you take a calculator into the maths test and then they let you

ve sonra matematik sınavına bir hesap makinesi alıyorsun ve sonra

use a calculator it's a bit like it's a bit like if you had a geography exam and and they

hesap makinesini kullanmana izin veriyorlar, bu biraz coğrafya sınavına girmiş gibisin ve

let you take a sat-nav with you you know it's it's just too easy so yes so those of us of

oturmana izin veriyorlar -sizinle dolaşın, bunun çok kolay olduğunu biliyorsunuz, bu yüzden evet, yani

a certain age who were born in the 1950s or 60s will still be able to do mental arithmetic

1950'lerde veya 60'larda doğmuş belirli bir yaştaki bizler, yine de zihinsel aritmetik,

add up figures and do percentages and which is quite useful it's useful to be able to

sayıları toplama ve yüzdeler yapabilecek ve bu oldukça yararlı, yararlı

do that but of course it's not necessary now because if you've got a smartphone then you're

bunu yapabilmek ama tabii ki şimdi gerekli değil çünkü eğer bir akıllı telefonunuz varsa o zaman

going to be able to do all those functions you're going to be able to have a calculator

tüm bu işlevleri yapabileceksiniz zaten telefonunuzda bir hesap makinesine sahip olabileceksiniz

on your phone anyway yeah it's just nice to be able to do it because I think he keeps

evet bunu yapabilmek güzel çünkü bence o

you your brain sharp and alert so oh so don't don't test me there mr. Duncan don't doubt

sizin beyninizi keskin ve tetikte tutuyor o yüzden beni orada test etmeyin bayım. Duncan,

I don't want to be tested so what we've learnt what we've learned from that is that mr. Steve's

test edilmek istemediğimden şüphe duymuyor, bu yüzden bundan öğrendiğimiz şey şu ki, Mr. Steve'in

mum is very good at arithmetic in her head which is why she's very good at splitting

annesi kafasında aritmetik konusunda çok iyidir, bu yüzden yemeğin sonunda yemek yerken faturayı bölüşmede çok iyidir

the bill when it when we are having a meal at the end of the meal yes Steve's mum is

evet Steve'in annesi

always very good it's splitting the bill she can do it very quickly so now we know why

her zaman çok iyidir hesabı bölüşür bunu çok iyi yapabilir hızlı bir şekilde şimdi neden

it is live English it is English in your ear I want to see mr. Steve do it as well here

canlı İngilizce olduğunu biliyoruz, kulağınızda İngilizce olduğunu görmek istiyorum bay. Steve de yap işte

we go one two three it's English in your ear I didn't know you were going to do that mr.

başlıyoruz bir iki üç kulağınıza İngilizce Bunu yapacağınızı bilmiyordum bayım.

Duncan didn't you know I did tell you that's new to me I did tell you I we didn't rehearse

Duncan bilmiyor muydun sana bunun benim için yeni olduğunu söylediğimi söyledim sana

that mr. Duncan we haven't rehearsed anything you've been upstairs watching videos on your

o Mr. Duncan biz hiçbir şey prova yapmadık sen üst kattasın

computer of Ford Mustangs well not not this morning I haven't okay I've been watching

bilgisayarında Ford Mustang videoları izliyorsun peki bu sabah değil tamam yapmadım ben

videos of the expense the expense which is a science-fiction programme that we like to

bir bilimkurgu programı olan masraf masraf videolarını izliyorum

watch yes it finished yesterday we watched the last episode of season three of the expense

izlemeyi seviyorum evet bitti dün bitti masraflı harika programın 3.sezonunun son bölümünü izledik

wonderful programme if you are into sci-fi but even if you're not into sci-fi I think

bilimkurgu seviyorsanız ama bilimkurgu sevmiyorsanız bile yine de keyif

you'd still enjoy it because the plots are very very clever and the acting is very good

alacağınızı düşünüyorum çünkü olay örgüsü çok çok zekice ve oyunculuk çok iyi

and the sets are amazing yes so yeah we like it much better than much better than the star

ve setler harika evet yani evet şu anda

trek program which is on at the moment which which we've actually stopped watching because

yayında olan ve gerçekten izlemeyi bıraktığımız star trek programından çok daha çok daha çok seviyoruz çünkü bu

it's such a little rubbish yes we don't watch now oh yeah we have been watching Star Trek

çok az saçmalık evet şu an izlemiyoruz oh evet

Discovery over the past few weeks but we've stopped watching it now because we don't like

son birkaç haftadır Star Trek Discovery izliyoruz ama artık izlemeyi bıraktık çünkü beğenmedik

it it's really rubbish however the for however there was a good program we watched last night

gerçekten saçma ama ne olursa olsun izlediğimiz güzel bir program vardı dün gece

a new show that's available on Netflix with Ricky Gervais and it's called afterlife British

Netflix'te Ricky Gervais ile yeni bir şov var ve adı öbür dünya İngiliz

comedian an actor and III must admit the language was rather strong but it was very funny I

komedyen bir aktör ve III itiraf etmeliyim ki dil oldukça güçlü ama çok komikti

think we laughed quite a few times didn't we stay if we laughed out loud so yeah a pretty

sanırım epeyce güldük, güldüysek kalmadık mı yüksek sesle yani evet oldukça

good show I would recommend it Ricky to face Ricky Gervais his new show called afterlife

iyi bir dizi tavsiye ederim Ricky'nin Ricky Gervais ile yüzleşmesini tavsiye ederim öbür dünya adlı yeni şovu

and it's a little bit depressing but it's also very funny as well it's one of those

ve biraz iç karartıcı ama aynı zamanda çok komik de onlardan biri buna

it's what we call bittersweet so if something is bittersweet it means it is delightful but

acı tatlı diyoruz yani bir şey acı tatlıysa onu keyifli olduğu anlamına gelir ama

also a little maybe uncomfortable at the same time so it might be it might be a show that's

aynı zamanda biraz rahatsız edici olabilir, bu yüzden

not for everyone dark comedy dark comedy so that comedies we sometimes do here we go again

herkese göre olmayan bir şov olabilir kara komedi kara komedi yani komediler bazen yaparız işte tekrar gideriz

that is afraid that's used yes I don't think anyone says black comedy anymore they do they

korkarım bu kullanılır evet ben yapmam' Artık kimsenin kara komedi dediğini sanmıyorum,

don't they really really don't mr. Duncan they say they say dark comedy well well what

yapıyorlar, gerçekten yapmıyorlar bayım. Duncan kara komedi dediklerini söylüyorlar peki

do you think viewers are we still on that's fine I don't know why you worry about these

izleyiciler ne düşünüyorsun biz hala sorun değil Bu şeyler için neden endişeleniyorsun bilmiyorum

things they're phrases that I use we don't need to be embarrassed about them I'm not

onlar benim kullandığım ifadeler onlar hakkında utanmamıza gerek yok ben'

embarrassed I'm just you know this is the unfortunately this is how we live nowadays

utanmıyorum ben sadece siz biliyorsunuz maalesef bugünlerde böyle yaşıyoruz

we're not politically correct mr. Duncan well I know that so we don't need to be but I'm

politik olarak doğru değiliz bayım. Duncan, bunu biliyorum, bu yüzden olmamıza gerek yok ama

trying to keep trying to keep my viewers you see I'm trying to attract everyone from everywhere

izleyicilerimi görmeye devam etmeye çalışıyorum, her yerden herkesi çekmeye çalışıyorum,

oh I think I think people can can separate the phrase from from any sort of race undertones

bence insanlar ifadeyi herhangi bir ifadeden ayırabilir bir tür ırk vurgusu

which not even there anyway that is just a phrase it's dark comedy black comedy it just

ki zaten orada bile değil bu sadece bir deyim bu kara komedi kara komedi sadece

means is its comedy that's that is what it takes it's taking comedy from tragedy yes

komedisi olduğu anlamına geliyor bu olması gereken bu komediyi trajediden alıyor evet

really things that are things that are unpleasant maybe maybe a comedy show about death or maybe

gerçekten hoş olmayan şeyler olan şeyler belki bir komedi şovu ölüm hakkında veya belki

a comedy show about loss if you've lost someone due to illness so that is pretty much like

birini hastalık nedeniyle kaybettiyseniz kayıp hakkında bir komedi programı yani bu,

the Ricky Gervais show that we watched last night so the theme of that is a person coming

dün gece izlediğimiz Ricky Gervais şovuna çok benziyor, bu yüzden bunun teması bir kişinin

to terms with the death of his wife so is it but it's very good i I thoroughly enjoyed

karısının ölümüyle yüzleşmesi. öyle mi ama çok iyi ben çok keyif aldım

it it's very rare that you watch the first episode of a program and you like it straight

bir programın ilk bölümünü izleyip hemen beğenmeniz çok nadirdir

away normally it takes a while to start sort of liking the show so normally you have to

normalde diziyi beğenmeye başlamanız biraz zaman alır bu yüzden normalde

watch a few episodes before you like it but but yes I thought it was good the Ricky Gervais

birkaç tane izlemeniz gerekir bölümleri siz beğenmeden önce ama evet, Ricky Gervais'in iyi olduğunu düşündüm,

his new show is called F their life and now I believe it's available on Netflix and anywhere

yeni şovu F onların hayatı ve şimdi Netflix'te ve onu çalabileceğiniz başka herhangi bir yerde mevcut olduğuna inanıyorum

else where you can steal it mr. Steve I believe you have some words and phrases I do to do

bay. Steve, sayılarla ilgili bazı kelime ve deyimlerin olduğuna inanıyorum,

with numbers we are going to have a look at that in a moment but first of all are you

buna biraz sonra bakacağız ama her şeyden önce

okay I thought we're gonna do it now you said words and phrases wasn't that fine you go

iyi misin, şimdi yapacağımızı sanıyordum, sen kelimeler ve deyimler değildin' t o kadar iyi sen

ahead you're the producer I am apparently here's something sorry fine go ahead no what

devam et yapımcı sensin görünüşe göre burada bir şey var üzgünüm tamam devam et hayır ne dedin ne dediğini

did you say I didn't hear what you said you said I've got an itch oh okay let's move on

duymadım kaşıntım var dedin oh tamam hadi devam edelim devam edelim

move on grace that's really great look what I got through the post the other day Steve

zarafet bu gerçekten harika bak geçen gün postadan ne anladım Steve

wonderful isn't that great are you going to do it this is this is something that came

harika o kadar da iyi değil mi bunu yapacak mısın bu

through the letterbox the other day Steve and it says prearranged your funeral and reduce

geçen gün posta kutusundan gelen bir şey Steve ve cenazeni önceden ayarladığını ve endişeni azalttığını söylüyor.

the worry for loved ones now can I just say something when I'm dead I'm not really going

sevdiklerim şimdi öldüğümde bir şey söyleyebilir miyim

to be very worried about anyone really because I'm dead so to be honest with you I'm not

Gerçekten kimse için çok endişelenmeyeceğim çünkü gerçekten öldüm bu yüzden size karşı dürüst olmak gerekirse

I'm not all that bothered in fact I tell you what Steve we will do this now when I'm dead

ben değilim Aslında o kadar da rahatsız değilim Sana ne diyeceğim Steve, bunu şimdi ben öldüğümde yapacağım,

you could just take my body and you can just throw it on the rubbish tip how does that

sadece bedenimi alabilirsin ve onu çöp kutusuna atabilirsin, bu

sound? how does that sound that sounds about the most ridiculous idea I've ever heard miss

kulağa nasıl geliyor? bu nasıl kulağa şimdiye kadar duyduğum en saçma fikir gibi geliyor bayan

Lillian I think so I think that's it so that saves everything it saves all the hassle of

Lillian sanırım bu yüzden her şeyi kurtarıyor

having to arrange anything it's it's it's much easier I don't think it's legal Oh mr.

herhangi bir şeyi ayarlama zahmetinden kurtarıyor bu çok daha kolay bence değil yasal Ah bey

Duncan anyway I'll should be rather upset so I'd probably the last thing I'm going to

Duncan her halükarda biraz üzülmeliyim, bu yüzden muhtemelen yapacağım son şey,

do is dump your body in a refuse tip that's ridiculous mr. Duncan you know what I've worked

vücudunuzu bir çöplüğe atmak olur, bu çok saçma Bay Duncan. Duncan, ne hesapladığımı biliyorsun,

out I've also worked out that because because we have these big bins on wheels you can actually

bunu da çözdüm çünkü tekerlekli büyük çöp kutularımız olduğu için

fit a whole human body into one of those bins so so you don't have to take me to the rubbish

bütün bir insan vücudunu o kutulardan birine sığdırabilirsin böylece beni o kutuya götürmek zorunda kalmazsın. çöp

tip you don't have to take me to the rubbish dump you can just push me you can squeeze

ipucu beni çöplüğe götürmek zorunda değilsin sadece itebilirsin

me into one of those big dust bins that we have outside our houses yeah I think I'll

beni evlerimizin dışındaki büyük çöp bidonlarından birine sıkıştırabilirsin evet

fit in there maybe you would mr. Duncan but I think that the the refuse collectors I might

oraya sığacağımı düşünüyorum belki siz bayım. Duncan ama bence çöp toplayıcılar, çöp kutusunun kapağını

get rather upset if they were to open the open the lid of the bin as they have to check

açarlarsa biraz üzülebilirler çünkü

now in case that we're recycling everything correctly now you are resize fuse collectors

her şeyi doğru bir şekilde geri dönüştürüp dönüştürmediğimizi şimdi kontrol etmeleri gerekiyor, şimdi sigorta toplayıcılarını yeniden boyutlandırıyorsunuz,

you look inside our bins now but you are recycling yes but you couldn't go in the black bin mr.

içine bakıyorsunuz şu an çöplerimiz var ama siz geri dönüşüm yapıyorsunuz evet ama siyah çöp kutusuna gidemediniz bayım.

Duncan because that's not the proper recycling bin of course you could put me in the green

Duncan çünkü bu doğru geri dönüşüm kutusu değil tabii ki beni yeşil çöp kutusuna koyabilirsin

bin yes but that's only for garden waste there isn't actually a recycling bin that we have

evet ama bu sadece bahçe atıkları için aslında bir tür geri dönüşüm kuruluşu için sahip olduğumuz bir geri dönüşüm kutusu yok tamam bak

for sort of recycling bodies okay look I don't think we have one I think even if your dog

elimizde olduğunu sanmıyorum bence köpeğiniz

dies or your pet your cat I don't think you can just throw the body into a bin and expect

ölse veya evcil hayvanınız kediniz ölse bile cesedi öylece bir çöp kutusuna atıp

the refuse collectors yes but this might be something but this might be something for

çöp toplayıcıları bekleyebileceğinizi düşünmüyorum evet ama bu bir şey olabilir ama bu

the future to think about so maybe in the future when we we become more environmentally

gelecekte üzerinde düşünülmesi gereken bir şey olabilir yani belki gelecekte daha çevre

friendly we might start having a little dust bin some sort of refuse collection bin outside

dostu olduğumuzda, evimizin dışında ölü hayvanlar ve insanlar için küçük bir çöp kutusu bir tür çöp toplama kutusu yapmaya başlayabiliriz,

our house for dead animals and people so so in you know you could take them somewhere

böylece onları bir yere götürüp geri dönüştürebileceğinizi bilirsiniz.

and recycle them you could turn them into glue rather do that with horses don't they

Yapıştırıcıya daha çok bunu atlarla yap, değil mi, evet,

yes well that's what I'm saying I don't know whether they still do but that used to be

ben de öyle söylüyorum, hala yapıyorlar mı bilmiyorum ama eskiden

everybody used to know that when a horse died it was turned into glue hmm I don't know whether

herkes bilirdi ki, bir at öldüğünde onun yapıştırıcıya dönüştüğünü hmm ben 'Bilmiyorum hala

I don't know whether you can still buy glue that is made from horses well it I I don't

atlardan yapılan yapıştırıcıyı satın alıp alamayacağınızı bilmiyorum. At yapıştırıcısı

remember ever seeing a brand of glue called horse glue no I don't think they actually

diye bir yapıştırıcı markası gördüğümü hiç hatırlamıyorum hayır, aslında

told you it came from there I didn't I don't know I don't know what sort of glue it was

size bunun oradan geldiğini söylediklerini sanmıyorum. Bilmiyorum Ne tür bir yapıştırıcıya dönüştüğünü bilmiyorum

turned into but they used to have glue factories and everybody knew that that's where the that's

ama eskiden tutkal fabrikaları vardı ve herkes

where horses went when they died okay then charming so would you like to have a look

atların öldüğünde oraya gittiklerini bilirdi tamam o zaman sevimli yani ister misin canlı sohbete bir göz atmak için

at the live chat Steve yes please well can you see it there it is on the screen now yes

Steve evet lütfen görebiliyor musunuz, şimdi ekranda, evet evet,

yes I can see it's a bit sour there we go that's better yes you don't go up a bit mr.

biraz ekşi olduğunu görebiliyorum, gidiyoruz, bu daha iyi evet, biraz yukarı çıkmayın bayım.

Duncan all back can I get up a bit or back I'll try I'll try my best Steve I'll see what

Duncan geri dönebilir miyim biraz ayağa kalkıp geri gelebilirim Deneyeceğim Elimden gelenin en iyisini yapacağım Steve Ne

I can do okay this is very exciting mmm yes that's a yes okay I just wanted to see what

yapabileceğime bakacağım tamam bu çok heyecan verici mmm evet bu bir evet tamam sadece orada ne olduğunu görmek istedim

was there mr. Duncan oh good this is very fascinating for people watching oh okay then

bayım . Duncan oh iyi bu izleyen insanlar için çok büyüleyici oh tamam o zaman

that'll do mr. Duncan okay anything you want to comment on anything I want to comment now

bu olur bay. Duncan tamam herhangi bir şey hakkında yorum yapmak istediğin herhangi bir şey hakkında yorum yapmak istiyorum şimdi

normally you're the one it wants to look at the live chat for goodness sake Wow go forward

normalde yorum yapmak istediğim kişi sensin Allah aşkına canlı sohbete bakmak istiyor Vay canına ileri git o zaman devam

then go forward okay anything catches your eye no not yet Vlad

tamam herhangi bir şey dikkatini çekiyor hayır henüz değil Vlad

says I'm going to read something now Vlad says the best English channel ever greetings

diyor ki ben şimdi bir şeyler okuyacağım Vlad, şimdiye kadarki en iyi İngilizce kanalı diyor

from Columbia thanks a lot for that David lumbars says we can put the body on a fire

Columbia'dan selamlar bunun için çok teşekkürler David lumbars cesedi ateşe verebileceğimizi söylüyor

oh of course yes I forgot about that we could you could just have a little bonfire in the

oh tabii evet

garden Steve and you can burn me on the bonfire now in India do you know what they do in India

bahçe Steve ve sen beni şimdi Hindistan'da şenlik ateşinde yakabilirsin Hindistan'da ne yaptıklarını biliyor musun

Steve yes in India there is a very sacred river called the Ganges and what a lot of

Steve evet Hindistan'da Ganj adında çok kutsal bir nehir var ve

people do who are very spiritual they will take the body down by the Ganges and they

çok ruhani olan birçok insanın yaptığı gibi bedeni alacaklar Ganj nehrinin aşağısında ve

will burn the body they will burn it and then they will scatter what is left in the Ganges

cesedi yakacaklar onu yakacaklar ve sonra Ganj'da kalanları etrafa saçacaklar

did you know that yes it's creating a bit of a problem there isn't it because of course

biliyor muydunuz evet bu biraz sorun yaratıyor orada değil mi çünkü tabii ki

yes there are so many people in India it's quite a highly populated country and this

evet çok fazla var Hindistan'daki insanlar oldukça yüksek nüfuslu bir ülke ve

is the problem now yeah it was fine when there weren't that many people and maybe you know

şimdi sorun bu evet, o kadar çok insan olmadığında iyiydi ve belki

one person died a week or something but now of course when the population increases you've

haftada bir kişi falan ölüyor biliyorsunuz ama şimdi tabii ki nüfus

got a lot more people dying and then you've just got bodies everywhere I believe it's

arttığında çok daha fazla insan ölüyor ve sonra her yerde cesetler var inanıyorum ki bu

become a bit of a problem in India people burning bodies on the Ganges yes so that's

Hindistan'da biraz sorun haline geldi insanlar Ganj'da cesetleri yakıyor evet yani bu yüzden bence bu

so that's what I think that's a brilliant suggestion I love that such I'm gonna make

harika bir öneri bayılıyorum böylesine

a note of that let me just make a note here burn mr. Duncan on bonfire there we go that's

Bunu bir yere not edeceğim, buraya bir not düşmeme izin verin, yanık bayım. Duncan şenlik ateşinde işte başlıyoruz bu

sorted out again I'm not allowed to do that the law won't allow me to do that and anyway

yine çözüldü Bunu yapmama izin verilmiyor, kanun bunu yapmama izin vermiyor ve her neyse, sana

you're overlooking the fact that I would be quite upset and distraught if something had

bir şey olsaydı benim oldukça üzüleceğimi ve perişan

happened to you the last thing I'd want to do is drag your body into the garden and burned

olacağımı gözden kaçırıyorsun. Yapmak isteyeceğim en son şey, senin cesedini bahçeye sürükleyip yakmak

it or do anything with it so I don't have to arrange my own funeral there's there's

ya da onunla herhangi bir şey yapmak, böylece kendi cenazemi ayarlamak zorunda kalmayayım,

no need to do that I can just get mr. Steve to to put me on the compost heap now you see

buna gerek yok, sadece Mr. Steve'e beni kompost yığınına koyması için şimdi

that you prearranged your own funeral to to so that the people that you've left behind

kendi cenazenizi önceden ayarladığınızı görüyorsunuz, böylece geride bıraktığınız

yeah who are caught up in grief and distress okay don't have to suddenly make all these

evet, keder ve sıkıntıya kapılan insanlar, tamam, tüm bunları birdenbire

arranged because you've already made the arrangements for them that's the whole point of it okay

düzenlemek zorunda kalmasın. çünkü onlar için düzenlemeleri zaten yaptınız, bütün mesele bu tamam,

so that it just becomes you know they just make one phone call and then suddenly it's

böylece sadece bir telefon görüşmesi yaptıklarını ve sonra aniden olduğunu

and then everything is taken care of without them having to worry about having to dispose

ve sonra her şeyi elden çıkarma konusunda endişelenmelerine gerek kalmadan her şeyin halledildiğini anlıyorsunuz.

of your dead body I don't know how we got into this subject mr. Duncan it's very dark

Cesedinizin bu konuya nasıl girdiğini bilmiyorum bayım. Duncan çok karanlık pekala

well I got onto this subject but by having this through my door the other day see that

bu konuya girdim ama geçen gün bunu kapımdan geçirerek anlayın ki bu

that's why we're talking about that we don't want to see that coming through your door

yüzden bahsediyoruz ki kapınızdan içeri girildiğini görmek istemiyoruz size

you don't have to be reminded of death I must admit I it didn't cheer me up he made the

hatırlatılmasına gerek yok ölümün itiraf etmeliyim ki bu beni neşelendirmedi o

rest of my day very gloomy now both of us this week we have reapplied for our passports

günümün geri kalanını çok kasvetli yaptı şimdi bu hafta ikimiz de pasaportlarımız için yeniden başvurduk

haven't we Steve we have indeed we have we have reapplied for the passports now we decided

değil mi Steve bizde gerçekten var pasaportlar için yeniden başvurduk şimdi

to take our own pictures for our passports didn't we yes because you can now the new

pasaportlarımız için kendi fotoğraflarımızı çekmeye karar verdik, öyle değil mi, evet çünkü artık Birleşik Krallık'ta pasaportunuzu

application process for renewing your passport in the UK means you can do it all online and

yenilemek için yeni başvuru sürecini yapabilirsiniz, bu, dışarıdaki

instead of having to go to one of those booths outside the post office where you have to

stantlardan birine gitmek yerine hepsini çevrimiçi yapabileceğiniz anlamına gelir. oturmanız gereken postane

sit draw the curtain across and sit there and wait for the the flashes and then wait

perdeyi çekin ve orada oturun ve flaşları bekleyin ve ardından

five minutes for the photograph to be developed and they come out you can now do it yourself

fotoğrafın gelişmesi için beş dakika bekleyin ve onlar ortaya çıkıyor, artık

if you've got a smartphone and then and then you can use that photograph to apply for your

akıllı telefonunuz varsa kendiniz yapabilirsiniz ve sonra ve sonra o fotoğrafı pasaportunuz için başvurmak için kullanabilirsiniz,

passport so you can do it at home now you can just take a picture on your smartphone

böylece bunu evde yapabilirsiniz, şimdi akıllı telefonunuzda bir fotoğraf çekip

and send it to them that's right would you like to have a look at the passport photos

onlara gönderebilirsiniz, bu doğru, pasaport fotoğraflarına bir göz atmak ister misiniz

Oh mr. Duncan that we have used would you like to see mr. Steve's passport photo no

? . Kullandığımız Duncan'ı görmek ister misiniz Mr. Steve'in vesikalık fotoğrafı hayır

this is the actual passport photo that Steve has used for his passport I know you're gonna

bu Steve'in pasaportu için kullandığı gerçek vesikalık fotoğrafı Bunun

kill me for this I think Steve might kill me literally he's going to rather know here

için beni öldüreceğini biliyorum Steve'in beni tam anlamıyla öldürebileceğini düşünüyorum işte

we go it's not on the screen yet don't get too carried away Steve it's not there yet

gidiyoruz bilmeyi tercih edecek henüz ekranda değil Kendini fazla kaptırma Steve henüz orada değil

but it is now oh my goodness none of us like looking at our passport photographs do we

ama şimdi aman tanrım hiçbirimiz vesikalık fotoğraflarımıza bakmaktan hoşlanmıyoruz

you know what that looks like Steve that looks like a wanted poster well it's always a source

Steve'in neye benzediğini biliyor musun bu aranıyor posteri gibi görünüyor pekala her zaman

of fun hilarity humor when when you're going on holiday and you're there with your friends

eğlenceli bir mizah kaynağı tatile gittiğinizde ve orada arkadaşlarınızla

or work colleagues for example if you're going on a work trip and everybody wants to look

veya iş arkadaşlarınızla birlikteyken, örneğin bir iş gezisine gidiyorsanız ve herkes

at your passport photograph because they want to look at it and laugh because nobody takes

pasaport fotoğrafınıza bakmak istediği için ona bakmak ve kimse olmadığı için gülmek istediğinde

a good passport photograph because of course you have to there are certain rules you have

iyi bir vesikalık fotoğraf çeker çünkü tabi ki mecbursun uyman gereken bazı kurallar var

to abide by you're not allowed to smile you're not allowed to have any expressions and of

gülümsemene izin verilmiyor ifade vermene izin verilmiyor ve

course everybody feels you feel self-conscious when you're having a passport photograph taken

tabi ki herkes utandığını hissediyor vesikalık fotoğraf çektirmek

and what I'm waiting for mr. Duncan is for you to put up your passport photograph that

ve beklediğim şey Sn. Duncan, pasaport fotoğrafınızı koymanız için

really will I think cause a reaction oh the viewers because I've got to say and I will

gerçekten izleyicilerin tepkisine neden olacağını düşünüyorum çünkü söylemem gerekiyor ve

say it's probably the worst passport photograph I've ever seen and cause a great deal of hilarity

bunun muhtemelen şimdiye kadar gördüğüm en kötü vesikalık fotoğraf olduğunu ve çok fazla neşeye neden olduğunu söyleyeceğim. kendi

to myself so here is usually to talk in a stranger's way sometimes it will cause some

kendime bu yüzden burada genellikle bir yabancının tarzında konuşmak, bazen

hilarity to myself who talks like that well the art of being able to talk live mr. Duncan

böyle iyi konuşan kendimde biraz komikliğe neden olur, canlı konuşabilme sanatı bay. Duncan hiç

is is not to have any hesitation oh okay and but you must complete your sentences without

tereddüt etmemektir oh tamam ve ama cümlelerinizi

hesitation okay and that is what I'm attempting to do but when you do that of course sometimes

tereddüt etmeden tamamlamalısınız tamam ve ben de bunu yapmaya çalışıyorum ama bunu yaptığınızda tabii ki bazen normalde

you use words and phrases which you may not use in normal English oh I see we're getting

kullanamayacağınız kelime ve deyimler kullanıyorsunuz. İngilizce oh görüyorum

some questions about the passport now the passport Thank You Sergio the passport is

pasaportla ilgili bazı sorular alıyoruz şimdi pasaport Teşekkürler Sergio pasaport

not sorry are we - are we doing two separate livestreams here now the passport is nothing

üzgün değil değil mi - burada iki ayrı canlı yayın mı yapıyoruz şimdi pasaportun

to do with brexit so which we're getting new passports because mine has expired and Steve's

brexit ile ilgisi yok bu yüzden yeni alıyoruz pasaportlar çünkü benimkinin süresi doldu ve Steve'inkinin

is about to expire yes so that's the reason why so we are we are renewing our passports

süresi dolmak üzere evet bu yüzden pasaportlarımızı yeniliyoruz hadi

let's have a look at Steve's photograph again look at this okay let's have a look at mine

Steve'in fotoğrafına tekrar bir bakalım buna bakalım tamam benimkine bir bakalım bence

I don't think prepare yourself viewers for a great shock now we were talking about Michael

kendinizi hazırlamayın izleyicileri büyük bir şok için şimdi

Jackson earlier and I don't know why this photograph of me looks very creepy I put it

daha önce Michael Jackson hakkında konuşuyorduk ve bu fotoğrafımın neden çok ürkütücü göründüğünü bilmiyorum

on Oh mr. Duncan that is awful that is dreadful That's not me how can that be me that's not

. Duncan bu korkunç bu korkunç Bu ben değilim o nasıl ben olabilirim ki ben değilim

me I'm sorry so there's Steve there's this Steve's passport photograph which i think

Özür dilerim Steve var Steve'in pasaport fotoğrafı var ki bence

is slightly amusing but he you know you wouldn't you wouldn't be frightened and I'm not sure

biraz eğlenceli ama o bilirsin yapmazsın korkmazsın ve bundan emin değilim

about that and here's mine mr. Duncan that is just awful do you think so yes and I think

ve işte benim bayım. Duncan bu çok kötü sizce öyle mi ve bence canlı yayındaki

if we were to look at the comments on the livestream you don't like a convicted murderer

yorumlara bakarsak hüküm giymiş bir katili sevmiyorsunuz

mr. Duncan do i yes you look you look awful thanks for that and I tried to suggest that

bay. Duncan, evet, berbat görünüyorsun, bunun için teşekkürler ve bir

you take another one but you just seemed to say that that one was all right what are you

tane daha almanı önermeye çalıştım ama sen onun iyi olduğunu söylüyor gibiydin, ne

talking I took about 50 what are people saying mr. Duncan about about your passport photograph

konuşuyorsun ben yaklaşık 50 tane aldım, insanlar ne diyor bay. Duncan vesikalık fotoğrafınız hakkında

I'm not sure if I want to know what people think here we go knocks out of ten oh my oh

İnsanların ne düşündüğünü bilmek isteyip istemediğimden emin değilim, işte on kişiden nakavt oh aman ah

my Athiya Thor says Davey okay then Davey says I'm afraid yes it's fearful is that Photoshop

benim Athiya'm Thor Davey der tamam sonra Davey korkarım evet Photoshop'un

says pal mera no it's not you're not allowed to use photoshopped photographs on your passport

ahbap demesi korkunçtur der mera hayır pasaportunuzda photoshoplu fotoğraflar kullanmanıza izin verilmiyor, bu

so Julia creepy says Julia Julia says it looks for Jeff OMG yeah you look like a serial

yüzden Julia ürkütücü diyor ki Julia Julia bunun Jeff OMG'ye benzediğini söylüyor evet bir seri katil gibi görünüyorsunuz

killer blimey which is a very British phrase is it yes blimey okay yes they don't use that

blimey ki bu çok İngiliz bir tabirdir bu evet blimey tamam evet onlar yok Bunu

in America so where does that come from I don't know if they'll suddenly shocked about

Amerika'da kullanın, bu nereden geliyor, aniden bir şey hakkında şok olup olmayacaklarını bilmiyorum

something and surprise you go blimey look at that yes well it's it's a cockney thing

ve şaşıracaksınız, buna bakın, evet, bu bir kokney olayı,

it's it's London you see Londoners that's where it comes from and it comes from blind

Londra, Londralıları görüyorsunuz, geldiği yer orası gelen ve gelen kör

me oh yes oh you're so clever mr. Duncan but but in London if you are a cockney you will

ben oh evet oh çok zekisiniz bayım. Duncan ama ama Londra'da eğer bir Londralıysan,

say cor blimey cor blimey look at mr. Duncan he looks like a nonce that sort of thing well

kor vay canına, kor vay be bay diyeceksin. Duncan o bir hiç gibi görünüyor o tür şeyler iyi

some people seem to think it's reasonable I think they're being kind Davidson Davidson

bazı insanlar bunun makul olduğunu düşünüyor bence nazik davranıyorlar Davidson Davidson

Felix says it's not so bad it's not so good either or either Beatrice says my god mr.

Felix o kadar da kötü olmadığını söylüyor o kadar iyi değil ya da Beatrice aman tanrım diyor

Duncan you look horrendous I know I don't know why why is it now this is who would be

Duncan, korkunç görünüyorsun, biliyorum, neden şimdi bilmiyorum, bu kim

ready to let you through the border says Sergio I know I'm just thinking but the thing is

senin sınırdan geçmene izin vermeye hazır?

they also say nowadays that you're not allowed to wear your glasses so normally I wear my

gözlüklerini takmana izin var o kadar normal ki

glasses on my passport photograph but they don't even let you wear your spectacles anymore

pasaport fotoğrafımda gözlüğümü takıyorum ama artık senin gözlüklerini takmana bile izin vermiyorlar bu

so that's the reason why I it's just very strange it doesn't look like me that is not

yüzden ben çok garip bana benzemiyor ben olmayan

me I don't know I don't know what frame of mind you worry mr. doing I don't know it and

ben değilim 'biliyorum, hangi ruh halinde endişelendiğinizi bilmiyorum bayım . yapıyor bilmiyorum ve

there Steve's this is terrible we should never show these photographs ever again ever but

işte Steve bu korkunç, bu fotoğrafları bir daha asla göstermemeliyiz ama

they are like you might get in they are I might get in but you won't oh who says that

onlar sanki sen girebilirsin onlar ben girebilirim ama sen giremezsin oh kim diyor ki

go stop don't come in so okay okay can I talk now without your talking over me yes okay

git dur yapma içeri gel, tamam tamam, sen benim yerime konuşmadan şimdi konuşabilir miyim evet tamam o zaman

then every time I start talking you start talking it's like being on on Ellen so yes

ne zaman konuşmaya başlasam konuşmaya başlıyorsun, bu Ellen'da olmak gibi yani evet

mr. Steve wants to look at the live chat there it is do you feel better now Martha says I

bayım. Steve oradaki canlı sohbete bakmak istiyor, şimdi daha iyi hissediyor musun Martha, yüzünün şişmiş göründüğünü

think you should change your photo how I see your face looks puffy mr. Duncan puffy I didn't

gördüğüm için fotoğrafını değiştirmen gerektiğini söylüyor . Duncan puf

have taken it in the morning so Jamila it wasn't in the morning it was actually in the

sabah çekmedim o yüzden Jamila sabah değildi aslında

evening yes imagine what he looks like in the morning imagine oh dear nobody looks good

akşamdı evet hayal et sabah nasıl göründüğünü hayal et canım kimse

in a passport photograph no have you ever seen anybody's passport photograph and thought

pasaport fotoğrafında güzel görünmüyor hayır sen hiç görmedin mi herhangi birinin pasaport fotoğrafını gördüm ve düşündüm ki,

oh that looks amazing probably ever looks good Palmyra Palmyra says Mr Duncan you look

bu harika görünüyor, muhtemelen her zaman iyi görünüyor Palmyra Palmyra, Bay Duncan'a

like you've had chemotherapy Thanks why are you saying thanks well I'm saying what you

kemoterapi görmüş gibi göründüğünüzü söylüyor, Teşekkürler, neden teşekkür ediyorsunuz peki,

might have said oh very handsome says a min oh there you go what did they mean me of course

söylemiş olabileceğinizi söylüyorum oh çok yakışıklı bir dakika diyor oh işte bana ne demek istediler tabii ki bu kadar

that's it I'll see the thing is in some countries that that look is probably very sexy I'm not

Göreceğim bazı ülkelerde bu görünüm muhtemelen çok seksi

going to comment on that okay he must be kidding says Pedro we are going to have a look at

bunun hakkında yorum yapmayacağım tamam şaka yapıyor olmalı diyor Pedro

some words later on but first of all here here's an interesting question Steve and this

bazı kelimelere daha sonra bir göz atın ama her şeyden önce burada ilginç bir soru var Steve ve bu, Amerika Birleşik Devletleri hakkında bir haber

is something I've noticed whenever you see a news report about the United States and

gördüğünüzde fark ettiğim bir şey

and maybe they go to a local area where people live maybe a residential area I've noticed

ve belki de insanların yaşadığı yerel bir bölgeye, belki bir yerleşim yerine gidiyorlar. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki

one thing that's very peculiar about people in the United States and that's that quite

insanlar hakkında çok tuhaf olan bir şey fark ettim ve bu,

often they will have flags or one flag outside their house of the American flag the Stars

çoğu zaman evlerinin dışında Amerikan bayrağı olan Stars and Stripes bayrakları veya tek bir bayrak olacak,

and Stripes now it's interesting isn't it because you never see that here in the UK

şimdi bu ilginç, değil mi çünkü hiç görmüyorsunuz burada Birleşik Krallık'ta

do you very rarely very rarely do you see people putting their that putting flanks if

çok nadiren çok nadiren insanların o kanatlarını koyduklarını görüyor musunuz

you put a flag up in your garden it means you're patriotic yes very patriotic you you're

bahçenize bir bayrak asarsanız bu sizin vatansever olduğunuz anlamına gelir evet çok vatanseversiniz

very patriotic about your country so you you you're proud to be American if you're putting

ülkeniz hakkında çok vatanseversiniz yani siz Amerikalı olmaktan gurur duyuyorsunuz, eğer

up an American flag in your garden it means you're very proud and I think a lot of American

bahçenize bir Amerikan bayrağı asıyorsanız, bu çok gururlu olduğunuz anlamına gelir ve bence pek çok

people are very proud to be American whereas I think in this country we've forgotten what

Amerikalı Amerikalı olmaktan gurur duyuyor, halbuki bence bu ülkede unuttuk

it's like to be proud of being British because now it's seen as a negative you're seen as

İngiliz olmaktan gurur duymak nasıl bir şey çünkü artık olumsuz olarak görülüyorsunuz,

you're seen as being maybe extreme in your views if you if you express any kind of patriotism

görüşlerinizde aşırı olarak görülüyorsunuz, eğer herhangi bir vatanseverlik ifade ediyorsanız

and of course since the Second World War it's been discouraged patriotism and nationalism

ve tabii ki İkinci Dünya Savaşı'ndan beri bu Genellikle birbiriyle ilişkilendirilen vatanseverlik ve milliyetçilik,

which are often associated with each other has been has been something that has been

discouraged since the Second World War because it can they think that it leads to it was

İkinci Dünya Savaşı'ndan beri cesareti kırılan bir şey olmuştur çünkü bunun buna yol açtığını düşünebilirler mi,

certainly nationalism can lead to Wars can't it so yeah it's being discouraged on I would

kesinlikle milliyetçilik Savaşlara yol açabilir, öyle değil mi, evet bu Cesaretim kırıldığı için

say is the word yes Ypres cause put up the George Cross don't they at certain times the

evet Ypres kelimesi olduğunu söyleyebilirim çünkü George Cross'u koyarlar,

year in the UK some people will fly the George Cross in their garden but they're often seen

Birleşik Krallık'ta yılın belirli zamanlarında bazı insanlar bahçelerinde George Cross'u uçururlar, ancak genellikle

as maybe a bit odd okay and maybe they would be seen as people having extreme views yes

biraz tuhaf olarak görülürler tamam ve belki de aşırı görüşlere sahip insanlar olarak görülürler evet

I don't think the same applies in America no that's the strange thing isn't it that

Amerika'da aynı şeyin geçerli olduğunu düşünmüyorum hayır garip olan bu o kadar iyi değil mi Amerika

well that's the point I'm making in the United States it's it's seen as a positive thing

Birleşik Devletleri'nde anlatmak istediğim bu yapılacak olumlu şey

to do yes in certain parts of the United States maybe in the south maybe it occurs more often

evet, Amerika Birleşik Devletleri'nin bazı bölgelerinde belki güneyde belki daha sık oluyor

but you might see this flag sometimes flown you can see today I'm wearing my union flag

ama bu bayrağı görebilirsiniz bazen dalgalanıyor bugün görebilirsiniz sendika bayrağımı takıyorum

but quite often this flag is seen as being a little controversial isn't it that's the

ama çoğu zaman bu bayrak bir bayrak olarak görülüyor biraz tartışmalı değil mi, bu

Union Jack isn't it so not it's called the Union flag but if you are in distress you

Union Jack değil mi, bu yüzden ona Union bayrağı denmiyor ama eğer tehlikedeyseniz,

fly it upside down and then it's called the Union Jack ah so you only call it the Union

onu baş aşağı uçurursunuz ve sonra ona Union Jack denir ah, bu yüzden ona yalnızca Union

Jack when it is being flown in distress if you are in trouble otherwise it's called the

Jack dersiniz. tehlikede uçuyor, eğer başın beladaysa, yoksa buna

Union flag maybe you should fly it upside down now mr. Duncan well not just that but

Birlik bayrağı denir, belki de şimdi ters dalgalandırmalısın bayım. Duncan sadece bu değil,

of course just a few days left before Brexit as well how many days nineteen days to go

elbette Brexit'e sadece birkaç gün kaldı ve kaç gün on dokuz gün kaldı bundan

we're all sick of it but this week they keep saying every week they say it's a crucial

hepimiz bıktık ama bu hafta her hafta

week 19 days before Brexit nothing's gonna happen I don't think it just gets more and

Brexit'e 19 gün kala çok önemli bir hafta olduğunu söyleyip duruyorlar.

more complicated as every week passes and I think the consensus of opinion now is that

Her hafta geçtikçe daha da karmaşıklaşacağını düşünmüyorum ve bence şu anda fikir birliği,

we're probably going to get apply for an extension because basically we can't sort it out between

muhtemelen uzatma için başvuracağımız yönünde çünkü temelde bunu şu an arasında halledemeyiz.

now and the end of March yes well it's just 19 days together nobody wants to vote on the

ve Mart'ın sonu evet, birlikte sadece 19 gün var, kimse

deal that's been worked out between Theresa May and and Europe but that so nobody wants

Theresa May ile Avrupa arasında yapılan anlaşmaya oy vermek istemiyor ama bu yüzden kimse

to the Parliament won't vote to go ahead with that but then they won't vote to go ahead

Parlamento'ya gitmek istemiyor, devam etmek için oy kullanmayacak ama sonra kazandılar

with a No Deal Brexit so if they won't vote for the deal and they won't vote for leaving

Anlaşmasız bir Brexit ile devam etmek için oy kullanmayacaklarsa, anlaşma için oy kullanmayacaklarsa ve

Europe without a deal there's only one alternative and that's to vote for an extension and then

Avrupa'yı anlaşmasız bırakmak için oy kullanmayacaklarsa, tek bir alternatif var ve bu da bir uzatma için oy kullanmak ve sonra

hope to come up with another deal by the end of that extend well when they say extension

gelmeyi ummak başka bir anlaşma ile bu sürenin sonunda iyi bir şekilde uzatmayı söylediklerinde

they want to actually delay Brexit actually occurring for a few more months or even years

aslında Brexit'in gerçekleşmesini birkaç ay hatta birkaç yıl daha geciktirmek istiyorlar

yes but on Tuesday the vote will be taking place we will find out on Tuesday what's going

evet ama Salı günü oylama yapılacak Salı günü ne olacağını öğreneceğiz

to happen they are going to vote in the houses of parliament in London whether or not to

Londra'daki parlamento evlerinde

extend Brexit or just to get on with it Jeff's got a rainbow flag and yes I've got one too

Brexit'i uzatıp uzatmamak ya da sadece devam etmek için oy kullanacaklar Jeff'in gökkuşağı bayrağı var ve evet bende de var

they were on the same page talking of flags Steve I could have her I could have a yes

aynı sayfada bayraklardan bahsediyorlardı Steve yapabilirdim ona sahip olabilirdim evet

go on talking of flags would you like to have a look at some of the flags for around the

bayraklardan bahsetmeye devam et dünyadaki bayraklardan bazılarına bakmak ister misin

world because there are so many there are would you like to have a look at some of the

çünkü çok fazla var

flags from around the world right now yes let's do it then [Music] where we are sir

dünya şu anda evet yapalım o zaman [Müzik] bulunduğumuz yerde efendim

there's so many people around the world watch my English lessons and also my live stream

dünya çapında pek çok insan İngilizce derslerimi ve ayrıca canlı yayınımı izliyor

as well [Music] yes it's Sunday afternoon every Sunday 2:00 p.m. UK time you can catch

[Müzik] evet her Pazar öğleden sonra 14:00. İngiltere zamanı

us live on YouTube it's true I'm not joking it is real yes and just to prove it here I

bizi YouTube'da canlı yakalayabilirsiniz bu doğru Şaka yapmıyorum bu gerçek evet ve sadece bunu kanıtlamak için

am right now also mr. Steve is here as well if you'd like to get in touch you are more

şu anda buradayım ben de bay. Steve de burada, eğer iletişime geçmek isterseniz,

than welcome to the live chat is open right now we will have a look at the live chat right

canlı sohbete hoş geldiniz, şu anda açık, canlı sohbete şimdi bir göz atacağız,

now because mr. Steve is here in the studio as well and he always gets so excited when

çünkü mr. Steve de burada stüdyoda ve

the live chat is on anything interesting Steve there are a lot of flags there mr. Duncan

canlı sohbet ilginç bir şey olduğunda her zaman çok heyecanlanıyor Steve orada bir sürü bayrak var bay. Duncan

I hope we didn't miss anybody out I think I think there are almost every flag in the

umarım kimseyi kaçırmamışızdır sanırım dünyadaki hemen hemen her bayrak var

world every flag in the world I might have missed one or two out but I always try my

dünyadaki her bayrak bir veya ikisini kaçırmış olabilirim ama her zaman elimden gelenin

best so I might have missed one or two out but if I did miss your flag I I do apologize

en iyisini yapmaya çalışırım bu yüzden bir veya iki tanesini kaçırmış olabilirim ama bayrağını özlediysem,

ever such a lot I really really do so the live chat is now on and oh we have Minh in

gerçekten çok özür dilerim, gerçekten özür dilerim, bu yüzden canlı sohbet şu anda açık ve oh Vietnam'da Minh var ve

Vietnam who is in Vietnam at the same time is me oh yes David says we are live yes we

aynı zamanda Vietnam'dayım, oh evet David canlı yayında olduğumuzu söylüyor evet

are live right now on YouTube at 3:37 on a Sunday afternoon hello Kent oh hello Kent

şu anda bir Pazar öğleden sonra saat 3:37'de YouTube'da canlı yayındayız merhaba Kent oh merhaba Kent

hi Steve oh yeah I think you've got a fan I'm just saying hello yes I I have a feeling

merhaba Steve oh evet sanırım bir hayranınız var Sadece merhaba diyorum evet evet

that some people are going to to complain about me missing their flag off the list but

bazı insanların geleceğini hissediyorum bayraklarını listeden çıkardığımdan şikayetçi ama

I I think almost every country is on there almost so we're going to have a look at some

sanırım hemen hemen her ülke orada, bu yüzden şimdi bazı kelimelere bir göz atacağız

words now Steve words to do with numbers now can I just confess to you now that I was not

Steve sayılarla ilgili kelimeler şimdi size itiraf edebilir miyim, şimdi ben değildim

very good at maths at school I was absolutely awful at maths I remember mr. West actually

okulda matematikte çok iyiydim matematikte kesinlikle berbattım, hatırlıyorum bay. West aslında lisede bana matematik öğreten

I could even remember the name of the teacher who used to teach me maths at high school

öğretmenin adını bile hatırlıyordum,

I was absolutely awful it maths and he would often shout at me he would say Duncan pay

matematikte kesinlikle berbattım ve sık sık bana bağırırdı, Duncan'ın dikkatini vermesini söylerdi

attention and I would always be looking out the window I'd be watching the birds flying

ve ben her zaman pencereden dışarı bakardım. Uçan kuşları izliyor

by or staring at the clouds floating across the sky and mr. West would always get very

ya da gökyüzünde yüzen bulutlara bakıyor ve Mr. West,

angry with me during my maths class and I was absolutely rubbish at maths it's true

matematik dersim sırasında bana her zaman çok kızardı ve matematikte kesinlikle berbattım, bu doğru,

even now I'm terrible at maths I can't add anything up in my head I don't know why I

şimdi bile matematikte berbatım, kafamda hiçbir şey ekleyemiyorum, neden yaptığımı bilmiyorum,

have I think what I have and this this might be a real thing Steve I think I have numeric

ne düşünüyorum? Bende var ve bu gerçek bir şey olabilir Steve Sanırım sayısal

blindness that's what I think so I think I'm actually blind to numbers so I think that

körlüğüm var bence bu yüzden aslında sayılara karşı körüm, bu yüzden

I can see the numbers but when it comes to actually adding them up I don't have the ability

sayıları görebildiğimi düşünüyorum ama sıra onları toplamaya gelince ben

to do it isn't that strange don't you think that's strange I don't know you don't know

bunu yapacak yeteneğin yok o kadar garip değil sence de garip değil mi bilmiyorum bilmiyorum bilmiyorsun

say you blind optically and author also mathematically well I'm not blind well you have to wear out

deme optik olarak körsün ve yazar ayrıca matematiksel olarak da iyi kör değilim iyi giyinmek zorundasın

you would be blind if it wasn't for the glasses yes I'm short-sighted but when it comes to

gözlük olmasaydı kör olurdun evet miyopum ama iş

adding numbers up in my head I am absolutely useless Jeff says something very interesting

kafamda sayıları toplamaya gelince kesinlikle işe yaramazım Jeff çok ilginç bir şey söylüyor

Steve okay apparently the time has changed here in the USA okay so British summer time

Steve tamam görünüşe göre burada zaman değişmiş ABD tamam, İngiliz yaz saati

now we we will be altering the clocks in about two weeks time is that right but in the United

şimdi yaklaşık iki hafta içinde saatleri değiştireceğiz zaman doğru ama Amerika Birleşik

States today they have actually started daylight saving time so that's already started today

Devletleri'nde bugün aslında yaz saatine başladılar, bu yüzden bu bugün çoktan başladı

okay so thanks Jeff for letting us know we will also be doing the same thing weren't

tamam, Jeff bize bildirdiğiniz için teşekkürler. biz de aynı şeyi yapmıyor muyduk

we in a couple of weeks time yes the clocks will change apparently I look like a French

birkaç hafta sonra evet saatler değişecek anlaşılan ultram'a göre bir fransız futbolcusu gibi görünüyorum oh

football player according to ultram oh yes don't know who that is Zizi damn I'll have

evet onun kim olduğunu bilmiyorum Zizi kahretsin

to look that one up yes thank you for that I think you even got long mr. Duncan I've

buna bakmam gerekecek bir yukarı evet bunun için teşekkür ederim bence uzun bile kaldınız bay. Duncan

got lots of words here we've only got 20 minutes left I think his name is zit Sudan I'll have

burada bir sürü kelime var sadece 20 dakikamız kaldı sanırım adı zit Sudan

to look that up later thank you I don't mind being associated with a sport that normally

Buna daha sonra bakmam gerekecek teşekkür ederim Normalde çok şey içeren bir sporla ilişkilendirilmeyi umursamıyorum

contains a lot of sexy people Guadalupe makes a very interesting point before we carry on

seksi insanların yüzdesi Guadalupe devam etmeden önce çok ilginç bir noktaya değiniyor

now you are a communicator so do you think it is difficult to have both abilities I mean

artık bir iletişimcisiniz yani her iki yeteneğe de sahip olmanın zor olduğunu düşünüyor musunuz

to communicate and know maths as a normal habit I think that's true yes so I have a

normal bir alışkanlık olarak iletişim kurmayı ve matematiği bilmeyi kastediyorum bence bu doğru evet bu yüzden güçlü bir yeteneğim var

strong point but I also have a weak point so my strength is communicating and using

nokta ama benim de zayıf bir noktam var bu yüzden gücüm iletişim kurmak,

words and talking but my weak point is mathematics so I think that's fair to say yes so thank

kelimeleri kullanmak ve konuşmak ama zayıf noktam matematik bu yüzden evet demek adil olur bu yüzden bunun

you very much for that I think that's a very good way of putting it so we are live and

için çok teşekkür ederim bence bunu böyle ifade etmenin çok iyi bir yolu canlı yayındayız ve

mr. Steve is also with us you have some words and and I know that Steve has been very desperate

Mr. Steve de bizimle, bazı sözleriniz var ve Steve'in bunları anlatmak için çok çaresiz olduğunu biliyorum, bu

to get these on so here is mr. Steve now with some words to do with the subject that we

yüzden işte bay. Steve şimdi bugün konuştuğumuz konuyla ilgili birkaç sözle

are talking about today Oh Daffy says he wants a coffee that's very interesting coming to

Oh Daffy, bana çok ilginç gelen bir kahve istediğini söylüyor

me and I agree I think I need one as well right no words connected with numbers here's

ve ben de buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorum, sayılarla ilgili hiçbir kelime yok, işte

the first one days are numbered so there I've put some dots there so indicating that we

ilk günler numaralandırılmış yani oraya bazı noktalar koydum yani

could put another word in front so we might say your days are numbered her days are numbered

önüne başka bir kelime koyabileceğimizi belirtmek için sizin günleriniz sayılı diyebiliriz onun günleri sayılı

his days are numbered it means that you're putting a limit on something a time limit

onun günleri sayılı bu bir şeye bir defada bir sınır koyduğunuz anlamına gelir limit

and it's usually a phrase which is used as a warning so if you said something for example

ve bu genellikle bir uyarı olarak kullanılan bir ifadedir, bu yüzden örneğin bir şey söylerseniz, patronla tartıştığı

his days are numbered in this company since he argued with the boss so you're saying there

için bu şirkette günleri sayılı, yani orada

that he's going to be sacked from his job so from this point onwards you can probably

işinden kovulacağını söylüyorsunuz, bu yüzden Bu noktadan itibaren, muhtemelen bu şirkette

count the number of days that he would be working in this company so previously he'd

kaç gün çalışacağını sayabilirsiniz, bu nedenle daha önce

been working for the company you didn't know how long he might work for but he does something

şirkette ne kadar süredir çalışabileceğini bilmediğiniz ama bir şeyler yapıyor

or she does something and certainly their days are numbered it means that at a fixed

ya da bir şeyler yapıyor ve kesinlikle onların günler sayılı, bu şirketteki performansınızı yakında iyileştirmezseniz, belirli bir

point in time something is going to happen if you don't improve your performance soon

zamanda bir şeyler olacağı anlamına gelir,

at this company your days will be numbered so that's a warning to say you'd better start

günleriniz sayılı olacaktır, bu nedenle bu, işinizde iyi olmaya başlamanız gerektiğini söylemek için bir uyarıdır.

getting good at your job or you're gonna be leaving so it's putting it it's putting a

ya da gideceksin, bu yüzden koyuyor,

limit on the number of days you might be doing something it's used as a warning your days

gün sayısına bir sınır koyuyor, bir şey yapıyor olabilirsin, bir uyarı olarak kullanılıyor, günlerin

are numbered right so here's another is a phrase which is similar to that one's number

sayılı, bu yüzden işte buna benzer bir ifade daha var.

is up so you're one meaning you or me so one is finished what it means is that when you

yani sen birsin yani sen ya da ben yani biri bitti demek,

say that your number is up it means that when it can mean that you're going to you're about

sayının arttığını söylediğinde, bu

to die it means that you're finished ruined or about to die your numbers up I know you

senin gideceğin anlamına gelebildiği zaman ölmek üzere olduğun anlamına gelir. İşiniz mahvoldu ya da ölmek üzeresiniz, biliyorum

have been stealing from the company you're saying to somebody at work I know you've been

şirketten çalıyordunuz işte birine söylüyorsunuz

stealing from the company your numbers up so you're gonna be sacked from the job that's

Şirketten numaralarınızı çaldığınızı biliyorum, bu yüzden işten kovulacaksınız. bu

the last time he cheats on me his numbers up so you're gonna divorce him because he's

beni son kez aldatışıydı, bu yüzden ondan boşanacaksın çünkü o

been cheating on you oh so yes it can be that's a very British phrase your numbers up your

seni aldatıyordu oh yani evet bu çok İngiliz bir deyim

numbers up it means act literally could mean somebody's about to die would you agree mr.

olabilir öl, kabul eder misin bayım?

Duncan mr. Duncan wanders off. you can do a number on somebody if you do a number on

Duncan bey Duncan uzaklaşıyor.

somebody that means to defeat them or humiliate them a trick or manipulate them in a calculated

Birini yenmek veya küçük düşürmek için bir numara yaparsanız veya

way to do a number on somebody for example John said he would be interested in the new

birine bir numara yapmak için hesaplı bir şekilde manipüle ederseniz, birine bir numara yapabilirsiniz, örneğin John yeni oh ben ile ilgileneceğini söyledi

oh I can't read my own writing mr. Duncan Betty has stolen my boyfriend she's really done

kendi yazımı okuyamıyorum bay Duncan Betty erkek arkadaşımı çaldı, gerçekten

a number on me so Betty's stolen somebody's boyfriend and it means that she's been talking

bana bir numara yaptı, bu yüzden Betty birinin erkek arkadaşını çaldı ve bu,

to your boyfriend behind your back and she's stolen him away from you so she's done a number

erkek arkadaşınla arkandan konuştuğu ve onu senden çaldığı, bu yüzden sana bir numara yaptığı,

on you she's humiliated you tricked you manipulated you in some way so that's that one to do a

seni kandırdığını aşağıladığı anlamına gelir. sizi bir şekilde manipüle etti, yani bu, birine

number on somebody it means that you manipulate somebody in some way okay right to get somebody's

numara yapmak, birini bir şekilde manipüle ettiğiniz anlamına gelir, tamam, birinin numarasını almak doğru,

number this doesn't mean to get somebody's telephone number but if you get someone's

bu birinin telefon numarasını almak anlamına gelmez, ancak birinin

number it means you understand how they think how they operate and it's usually referred

numarasını alırsanız, anladığınız anlamına gelir nasıl düşündükleri nasıl çalıştıkları ve genellikle

to people's bad behavior you know somebody's real character or their motives you you get

insanların kötü davranışlarına atıfta bulunulur birinin gerçek karakterini veya güdülerini bilirsiniz

somebody's number so he keeps phone for example he keeps phoning me for a chat pretending

birinin numarasını alırsınız yani telefonu saklar örneğin arkadaşım gibi davranarak sohbet için beni arayıp duruyor

to be my friend but I know he's trying to find out how our team operates successfully

ama denediğini biliyorum ekibimizin nasıl başarılı bir şekilde çalıştığını öğrenmek için

I've got his number so it's somebody he's phoning you for a chat but he's trying to

numarasını aldım, bu yüzden birisi sizi sohbet etmek için arıyor ama

find out some information in order to get one over on you and in order to find out why

sizi ele geçirmek ve neden

you're so successful so you've got his number you've made a note of something yes you've

bu kadar endişeli olduğunuzu öğrenmek için bazı bilgiler bulmaya çalışıyor. başarılı yani numarasını aldınız bir şeyi not ettiniz evet bir

made a note of something he found out how somebody's operating in an unscrupulous way

şeyi not ettiniz o birinin nasıl vicdansız bir şekilde

to try and usurp you is another word to try and get one over on you to do to do better

sizi gasp etmeye çalıştığını öğrendi olduğundan daha iyisini yapmak için yapman gereken

than you are you've got somebody's number if somebody's a bad person or if they're secretive

birinin numarası var, eğer birisi kötü biriyse veya gizliyse sen

you and you find out what they read you can say huh I've got your number I know what you're

ve ne okuduklarını öğreniyorsun, ha diyebilirsin, numaran bende var, ne olduğunu biliyorum

like I know what your behaviors really layered you can say that you've noted something I've

davranışlarınızın gerçekten katmanlı olduğunu biliyormuşum gibi, bir şeyi not ettiğinizi söyleyebilirsiniz,

noted it yeah and and I will remember this element I've got your number so if yeah I

evet not ettim ve bu öğeyi hatırlayacağım, numaranızı aldım, bu yüzden

could say that to mr. Duncan I've got your number I know what you're after so if you

evetse bunu baya söyleyebilirim. Duncan, numaranı aldım, neyin peşinde olduğunu biliyorum, bu yüzden bir

do something by the numbers to do something by the numbers that means you perform a task

şeyi rakamlarla yapmak için rakamlara göre bir şey yaparsan, bu,

by following a strict set of rules or guidelines or procedures so if you say to somebody do

bir dizi katı kural veya yönerge veya prosedüre uyarak bir görevi yerine getirdiğin anlamına gelir. birinin

something I want you to do something by the numbers it means you want them to follow a

bir şey yapması Rakamlarla bir şey yapmanızı istiyorum, bu onların

strict procedure in order to avoid or to minimize the risk of making any mistakes so for example

herhangi bir hata yapma riskini önlemek veya en aza indirmek için katı bir prosedür izlemelerini istediğiniz anlamına gelir, örneğin

you might be a team coach to a football team and you might say before the game right we've

bir futbol takımının takım koçu olabilirsiniz ve siz maçtan önce diyebilir ki

got to win this game so let's do it by the numbers so what you're saying there is everybody

bu maçı kazanmamız lazım o yüzden hadi sayılarla yapalım yani dediğin gibi herkes

work and do what they're supposed to do their individual part and the team don't go off

çalışıyor ve üzerine düşeni yapsın ve takım gitmesin kapatın

and do something that you're not supposed to do everybody stick to their set task and

ve yapmamanız gereken bir şey yapın, herkes kendi görevine sadık kalın ve

then we will be successful do something by the numbers or you know that you could use

sonra başarılı olacağız, sayılarla bir şeyler yapın veya başka bir tür olan

that the phrase do it by the book which is another sort of a sin a synonym of that yes

kitaba göre yapın ifadesini kullanabileceğinizi bilirsiniz. günah bunun eşanlamlısı evet

do this by the numbers which means you don't go off don't go off and do your own thing

bunu sayılarla yapın, bu da gitmeyeceğiniz anlamına gelir

do it by a strict set of rules and guidelines and stick to that mr. Duncan you were going

. Duncan bir

to say something I was to do something accurately as well we can say you do it by it by the

şeyi söyleyecektin, ben de bir şeyi doğru yapacaktım, bunu

numbers or by the number yes but we're not referring to action numbers just to do something

sayılarla veya sayıyla yaptığını söyleyebiliriz evet ama eylem sayılarından bahsetmiyoruz, sadece sayılarla bir şeyler yapmak için yapıyorsun

by the numbers means you do something accurately yes and you thought you you follow what you're

demek doğru bir şey evet ve yapmanız gereken şeyi takip ettiğinizi düşündünüz, bu

supposed to do what is it what is the strict set of guidelines that will enable that tasks

nedir, görevlerin başarılı bir şekilde yapılmasını sağlayacak katı kurallar dizisi nedir

have become to be done successfully yes know what it reminds me of it reminds me of when

evet, bana neyi hatırlattığını bana ne zaman hatırlattığını biliyorum

I was little and and we used to do these things where you would paint a picture but but the

küçüktü ve biz bunları bir resim çizeceğiniz şekilde yapardık ama

the picture was already there in the form of a sketch and then each little area where

resim zaten bir eskiz şeklinde oradaydı ve sonra renkleri koyacağınız her küçük alanda

you would put the colors have a little number painting by numbers painting by numbers painting

küçük bir numara var sayılarla boyama sayılar

them so yes it's it's a very similar thing so you have to do something very accurately

onları boyuyor yani evet bu çok benzer bir şey bu yüzden bir şeyi çok doğru

or in a certain way or you do it in your way that it's supposed to be done so you might

veya belirli bir şekilde yapmalısınız ya da bunu kendi tarzınıza göre yapın ki

often said to like teams and there's a group when there's a team and you might have like

sık sık takımları sevdiğinizi söyleyebilirsiniz ve bir grup olduğunda bir takım var ve

in a football team for example hmm you've got so many people in that football team and

bir futbol takımında olduğu gibi olabilir, örneğin hmm o futbol takımında o kadar çok insan var ve

they've all got different roles that they need to perform you've got a a goalkeeper

hepsinin yerine getirmeleri gereken farklı rolleri var, bir kaleciniz var

and you've got a striker and everyone everyone's got task routes they're good at and which

ve sizin de bir forvet ve herkesin iyi oldukları ve

they perform best at and and for a team to operate successfully everybody has to do their

en iyi performans gösterdikleri görev rotaları vardır ve bir takımın başarılı bir şekilde çalışması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir

part yes and not try and do somebody else's job because that's when it all falls apart

evet ve başka birinin işini yapmaya çalışmamalı çünkü işte o zaman her şey alt üst olur

so if you do things by the numbers it means everybody in that team is performing successfully

İşleri rakamlara göre yaparsanız, bu, o takımdaki herkesin başarılı bir şekilde performans gösterdiği

and performing according to how they're supposed to have what they were trained to do what

ve başka bir konuda en iyi oldukları şeyi yapmak için eğitildikleri şeye sahip olmaları gerektiği şekilde performans gösterdiği anlamına gelir.

they're best at another one a nice little number a nice little number that's got two

iki

meanings it can actually mean a person usually a woman oh she's a she's a a nice little number

anlamı vardır, aslında bir kişi anlamına gelebilir, genellikle bir kadın oh o bir o küçük hoş bir sayı

it just means an attractive person really she's a nut she's a cute little number that

bu sadece çekici bir insan anlamına gelir gerçekten o bir kaçık o sevimli küçük bir sayı

one you don't usually say that towards a man you usually say it about a woman a nice little

bunu genellikle bir erkeğe söylemezsin bir kadın hakkında hoş bir küçük

number a person really a nice person or usually means cute or sexy but it's also used can

numara bir insan gerçekten iyi bir insan veya genellikle sevimli veya seksi anlamına gelir ama aynı zamanda

be used to describe an admired object usually usually an item of clothing

beğenilen bir nesneyi tanımlamak için de kullanılabilir genellikle genellikle

that's a nice little number you're wearing and you might say yes it's by Dior and little number hues

giydiğiniz küçük güzel bir numara olan bir giysi parçası ve evet deyin, bu Dior'dan ve az sayıdaki tonlar

refer to a nice dress wouldn't you say mr. Duncan yes nice little number something that's

güzel bir elbiseyi ifade ediyor, değil mi bay? Duncan evet hoş küçük bir sayı

attractive to the eye or something that looks nice so a person might look nice quite often

göze çekici gelen bir şey ya da hoş görünen bir şey yani bir kişi oldukça sık güzel görünebilir

a female or an item of clothing or maybe a nice little car well that's and that's a nice

bir kadın ya da bir giysi parçası ya da belki hoş bir küçük araba pekala bu ve bu güzel

little number yes usually it's clothing and was it Audrey Hepburn that used to wear that

küçük bir sayı evet genellikle giyimdir ve Audrey Hepburn, filmlerinin

who wore that iconic black dress in a lot of her films and that would that you would

çoğunda o ikonik siyah elbiseyi giyeni giyen kişi miydi ve

refer to that as a nice little number hmm oh that's a nice number you've got on you

buna hoş bir küçük numara

can say that you can say that to people hmm good right so that's all to do with numbers

demenizi ister miydiniz? bunu insanlara söyleyebilirsin hmm iyi tamam o yüzden hepsi sayılarla ilgili

now I've got some other phrases which are related to numbers a ballpark figure huh a

şimdi bende sayılarla ilgili başka ifadeler var

ballpark number is an estimate of what the actual figure will be it's a best guess really

gerçekten

when you there are a lot of variables and you can't were to work out exactly what something

çok fazla değişkeniniz olduğunda ve bir şeyin tam olarak ne kadara

will cost or how many for example you might give a ballpark figure how much will it cost

mal olacağını veya kaç tanesine mal olacağını hesaplayamadığınızda, örneğin bir basketbol sahası rakamı verebilirsiniz,

to repair the damage to my car you might say to somebody in a garage and they might say

arabamdaki hasarı onarmanın ne kadara mal olacağını söyleyebilirsiniz. garajda biri ve diyebilirler ki, size

well I can't tell you exactly now because there are so many damaged parts well and then

tam olarak şimdi söyleyemem çünkü çok fazla hasarlı parça var ve o zaman bana

you might say well can you give me a ballpark figure you're really saying can you give me

bir basketbol sahası rakamı verebilir misiniz diyebilirsiniz, gerçekten söylüyorsunuz, bana

an estimate and they might say oh it'll be two thousand pounds I think they're about

bir tahminde bulunabilir misiniz ve diyebilirler ah iki bin pound olacak Sanırım onlar yaklaşık

that's my ballpark figure so the ballpark is another example the ballpark figure for

benim tahminim bu yüzden

building the new nuclear power station is 200 million you don't know how much exactly

yeni nükleer santral inşa etmek için uygun rakam 200 milyon tam olarak ne kadar olduğunu bilmiyorsunuz

it's going to cost to build that nuclear power station so many variables involved the ballpark

o nükleer enerji santralini inşa etmenin maliyeti o kadar çok değişkeni içeriyordu ki, kaba

figures 200 million oh well I don't have much it cost to build a nuclear power station it's

rakamlar 200 milyon oh pekala, bir nükleer santral inşa etmenin maliyeti

a lot of money and they always underestimate is that building projects isn't it building

çok fazla yok ve onlar her zaman inşaat projelerini hafife alıyorlar, değil mi? bina

projects they're always quite often underestimated but the ballpark figure could be roughly this

projeleri her zaman oldukça sık hafife alınır, ancak basketbol sahası rakamı kabaca bu

amount you haven't worked it out exactly you're just taking a best guess so when we refer

miktar olabilir, tam olarak hesaplamadınız, sadece en iyi tahminde bulunuyorsunuz, bu nedenle

to a ballpark figure it is a rough estimate we are making a rough guess we are here's

bir basketbol sahası rakamına atıfta bulunduğumuzda, kabaca bir tahmin yapıyoruz. kabaca bir tahmin buradayız

another one a quantum leap a quantum leap that means to make a significant improvement

başka bir tane kuantum sıçraması önemli bir iyileştirme yapmak anlamına gelen kuantum sıçraması

a significant measurable improvement or a dramatic enhancement a quantum leap quantum

önemli ölçülebilir bir gelişme veya dramatik bir gelişme kuantum sıçraması kuantum

of course comes from the word or the word quantity is very similar to the word quantity

elbette kelimeden veya kelimesinden gelir miktar miktar kelimesine çok benzer

which is something which is a measurable amount so for example John has shown a quantum leap

bu ölçülebilir bir miktardır, örneğin John satış performansında büyük bir sıçrama gösterdi

in his sales performance and in and should get a pay rise so what John has done is he's

ve maaş artışı alması gerekiyor, yani John'un yaptığı şey, satış sonuçlarında

shown of real measurable significant improvement in his sales results and as a result of that

gerçekten ölçülebilir önemli bir gelişme gösterdiği ve bunun sonucunda

he's been recommended for a pay rise the 2019 Ford Mustang model is a quantum leap ahead

2019 Ford Mustang modeli, 2017 modeline göre bir kuantum sıçraması,

from the 2017 model so what you're saying is that the the new model has has made significant

bu nedenle, yeni modelin önemli

improvements real measurable improvements a quantum leap in its performance which is

iyileştirmeler, gerçek ölçülebilir iyileştirmeler, performansında bir kuantum sıçraması yaptığını söylüyorsunuz.

interesting because then you think that would be derived from the sort of physics phrase

ilginç çünkü o zaman bunun bir tür fizik tabiri olan kuantumdan türetileceğini düşünüyorsunuz

quantum but it doesn't really derive from that although the word quantum means a small

ama aslında bundan türetilmiyor kuantum kelimesi

measurable amount of energy in physics a quantum is is is a measurement of energy it's actually

fizikte ölçülebilir küçük bir enerji miktarı anlamına gelse de kuantum bir enerji ölçümüdür aslında

a very small measurement of energy so it's therefore not really related to the term quantum

çok küçük bir enerji ölçümü, bu nedenle kuantum sıçraması terimiyle gerçekten ilgili değil,

leap which I think probably comes from the word quantity which means a measurable amount

bence muhtemelen ölçülebilir bir miktar anlamına gelen nicelik kelimesinden geliyor, bu

so if you make mr. Duncan has made a quantum leap forward in the new presentation of his

nedenle mr. Duncan, canlı İngilizce akışlarının yeni sunumunda ileriye doğru bir kuantum sıçraması yaptı,

live English streams whoo there we go so when I think of quantum leap I always think of

whoo işte gidiyoruz, bu yüzden kuantum sıçramasını düşündüğümde, her zaman

my one of my most favorite TV shows from the 1990s which was a show called quantum leap

1990'lardaki en sevdiğim TV şovlarından biri olan kuantum sıçraması adlı bir şovu düşünüyorum.

it was about a guy that could that could go back in time and he would put things right

zamanda geriye gidebilen ve

that once went wrong quantum leap Scott Bakula and he was always hoping that the next leap

bir zamanlar ters giden şeyleri düzeltebilen bir adam hakkındaydı kuantum sıçraması Scott Bakula ve her zaman Bangala'nın bir sonraki sıçramasının her

of Bangala he would always hope that the next leap would be the leap home do you remember

zaman bir sonraki sıçramanın eve dönüş olmasını umacağını umuyordu.

that program I I love that program you don't like it I don't know why you seemed that you

o programı hatırlıyor musun ben o programı seviyorum sen beğenmiyorsun neden bilmiyorum Scott

seem to have a problem with Scott Scott Bakula I'm not a fan why don't you like him? he's

Bakula ile bir sorunun varmış gibi göründün hayran değilim neden onu sevmiyorsun? o

all right nobody's in now he's in he's in CSI CSI Texas or whatever it's cold I don't actually

tamam kimse yok şu anda içeride o CSI CSI Texas'ta ya da hava her ne soğuksa aslında

watch it so yes of the implications behind the title of that program is that it's something

izlemiyorum bu yüzden evet o programın başlığının arkasındaki çıkarımlardan biri bunun

to do with physics oh it's New Orleans it’s CSI New Orleans right okay you mentioning

fizikle ilgili bir şey olması oh orası New Orleans bu CSI New Orleans, tamam,

a lot you're promoting a lot of programmes today mr. dink I'm not promoting anything

pek çok şeyden bahsediyorsunuz, bugün pek çok programın tanıtımını yapıyorsunuz bayım. hiçbir şeyi desteklemiyorum

yes quantum physics it's nothing to do with that quantum physics is it's about the study

evet kuantum fiziğinin bununla hiçbir ilgisi yok kuantum fiziği

of very small particles like atoms or subatomic particles thing things that are even smaller

atomlar veya atom altı parçacıklar gibi çok küçük parçacıkların incelenmesiyle ilgili şey atomlardan bile daha küçük şeyler

than atoms yes that's quantum mechanics that's really really small very small as opposed

evet bu kuantum mekaniği gerçekten çok küçük çok küçük

to sort of the study of large physical objects so two different branches of physics anyway

büyük fiziksel nesnelerin incelenmesinin aksine, yani fiziğin iki farklı dalı zaten

we don't get into that what's the opposite then what's the opposite well they call it's

neyin zıttı olduğuna girmiyoruz, o zaman zıt ne diyorlar buna

more like classical physics where you're where you're looking at the effects of gravity and

daha çok klasik fizik gibi, baktığınız yerde yerçekiminin ve

motion on large objects so big physics is just basically physics but very very tiny

hareketin büyük cisimler üzerindeki etkileri o kadar büyük fizik sadece temelde fizik ama çok çok küçük

small physics is the other one yes because we've pretty much got the movement of large

küçük fizik diğeri evet çünkü biz hemen hemen büyük

objects sorted in terms of is very easy to get we can calculate all that now they'll

cisimlerin hareketi açısından sıraladığımız hareketi elde etmek çok kolay elde edebiliyoruz tüm bunları hesaplayın, şimdi

have planets move we know how for example if I drop this piece of paper it's we can

gezegenlerin hareket etmesini sağlayacaklarını biliyoruz, örneğin bu kağıdı düşürürsem,

measure that it's all that's all been sorted out inertia and all that sort of acceleration

tüm bunların eylemsizlik ve görebildiğimiz büyük fiziksel nesnelerin tüm bu tür ivmelerinin sıralandığını ölçebiliriz

of large physical objects that we can see but when it comes comes to the quantum world

ama kuantum dünyasına gelince,

ie very small particles that we can't see nuclei and electrons and things like that

yani çekirdekleri ve elektronları göremediğimiz çok küçük parçacıklar ve bunun gibi şeyler

they they don't follow the same rules and as yet physics has yet to be able to marry

aynı kuralları takip etmiyorlar ve fizik henüz

those two theories of the theories of La how a large objects move and small particles move

bu iki teoriyi birleştirebilmiş değil. La'nın teorileri, büyük nesnelerin nasıl hareket ettiği ve küçük parçacıkların nasıl hareket ettiği, her şeyin

they haven't that we haven't got this theory of everything which there anyway we're getting

bu teorisine sahip olmadığımıza dair değiller ki, zaten orada dikkatimiz

distracted mister don't know I've got a couple of it seems as if you're you are venturing

dağılıyor bayım bilmiyorum bende birkaç tane var gibi görünüyor sen

into areas that are unknown to you but I'm not I'm not a physicist no but I do know that

senin bilmediğin alanlara giriyorsun ama ben değilim ben fizikçi değilim hayır ama fiziğin

they are looking for the theory of everything which which marries those two branches of

bu iki dalını

physics together okay right he's a couple of words that are to do with quantities okay

birleştiren her şeyin teorisini aradıklarını biliyorum tamam mı o miktarlarla ilgili birkaç kelime tamam

a dozen a dozen mr. Duncan now this is a this is a phrase that we grew up with I don't know

bir düzine bir düzine bay. Duncan şimdi bu, birlikte büyüdüğümüz bir deyim. Bilmiyorum

but quite a lot because that this is an old sort of way of measuring things it doesn't

ama oldukça fazla çünkü bu, şeyleri ölçmenin eski bir yolu.

what is it doesn't if you see does and what does that mean to you how many objects and

bu senin için ne anlama geliyor ve

are a dozen I just love the way you say that that's sort of a thing that you heard when

bir düzine nesne var Büyürken duyduğun türden bir şey olduğunu söylemene

you were growing up I think we still you still say dozen yes we do it's a very it's a very

bayılıyorum hala bir düzine evet yapıyoruz çok

old based on a very old system measurement yeah we're the number 12 that's a is is used

eski çok eski bir sistem ölçüsüne göre evet biz 12 sayısıyız bu a kullanılır evet

yes so it's dozen means 12 we say dozen so if you want a dozen of something you want

yani düzine 12 demektir düzine diyoruz yani bir düzine bir şey istiyorsanız

12 of yes of that item exactly and you know what a baker's dozen is mr. Duncan a baker's

o öğeden 12 evet tam olarak istersiniz ve bilirsiniz bir fırıncının düzinesi nedir bay. Duncan bir düzine

dozen so if I go into the baker's shop and I ask for a baker's dozen that normally means

fırıncı yani eğer fırıncıya gidip bir düzine fırıncı istersem bu normalde bir düzine altı anlamına gelir

six of something oh no mr. ding ok yes what I thought is it you know I've always thought

oh hayır bay. ding tamam evet ne düşündüm biliyor musun her zaman düşündüm

that so is it 13 things 13 things yes yes half a dozen it is 6 half a dozen doesn't

ki öyle mi 13 şey 13 şey evet evet yarım düzine 6 yarım düzine değil mi

it six half a dozen a dozen is 12 half a dozen is 6 a baker's dozen which we don't really

altı yarım düzine bir düzine 12 yarım düzine 6 bir fırıncı ki

use that phrase anymore very much I haven't heard it used for years but if you've ever

bu deyimi artık çok fazla kullanmıyoruz yıllardır kullanıldığını duymadım ama

heard it means 13 because originally apparently people hundreds of years ago people were worried

duyduysanız 13 anlamına geliyor çünkü aslen görünüşe göre insanlar yüzlerce yıl önce insanlar

about they wanted 12 or so it say they wanted 12 loaves of bread okay but sometimes they

12'yi istedikleri için endişeleniyorlardı. ya da öyle 12 somun ekmek istediklerini söylüyorlar tamam ama bazen

thought they were getting diddled by the baker because maybe one of them was burnt they owned

fırıncı tarafından kandırıldıklarını düşünüyorlardı çünkü belki bir tanesi sahip oldukları yanmıştı,

yet they only ended up with 11 so you do realize that nowadays being diddled means something

ancak sonunda sadece 11 ekmek kaldı, bu yüzden bugünlerde kandırılmanın başka bir şey ifade ettiğini anlıyorsunuz. evet demek, demek istediğim, bu

else well it means to be yes I mean the way the way I'm using the phrase is it means that

ifadeyi kullanma şeklim,

you've been done out of something you've been you thought you were getting 12 but you only

12 alacağınızı sandığınız bir şeyi yaptığınız anlamına gelir, ancak yalnızca

got 11 so you know somebody you've stolen one off year the person who runs our local

11'iniz var, bu yüzden birini tanıyorsunuz. Bir yılda bir çaldım, yerel fırınımızı işleten kişi

bakery shop got very worried then and when we said that we we haven't been diddles by

o zaman çok endişelendi ve biz şaka yapmadığımızı söylediğimizde,

uh apparently Bank is used to used to if somebody wanted 12 or something 12 rolls or 12 loaves

görünüşe göre Bank, biri 12 falan 12 rulo veya 12 somun istediğinde buna alışkındı.

of bread they do 13 and then if they'd baked 13 then if one of them was burnt or there's

ekmeği 13 yaparlar ve sonra 13 pişirmişlerse, o zaman biri yanmışsa veya bir sorun varsa, 12'yi

something wrong with it they'd still have 12 to be able to give to whoever ordered the

sipariş edene verebilmek için hala 12'si olur, bu yüzden eskiden yaptıkları buydu

12 so that's that's what they used to do yes 12 is a very handy it's the most ancient way

evet 12 çok kullanışlı bir

measure form of measurement is 12 it goes back thousands of years because it's actually

ölçüm biçimidir, 12'dir, binlerce yıl öncesine gider çünkü aslında

quite a quieter there are it's quite a nice way of measuring things and when we've got

oldukça daha sessizdir, bir şeyleri ölçmenin oldukça güzel bir yolu vardır ve

the metric system now based on 210 isn't it but 12 is a is it's a very we still buy a

artık metrik sisteme sahip olduğumuzda 210 değil ama 12 a çok biz hala bir

dozen eggs don't worry hmm or half a dozen eggs you don't buy 10 eggs or 5 eggs and I

düzine yumurta alıyoruz merak etmeyin hmm veya yarım düzine yumurta 10 yumurta veya 5 yumurta almıyorsunuz ve

think there's a very good reason for that because if you if you're packaging things

bence bunun için çok iyi bir sebep var çünkü Eğer bir şeyleri paketliyorsanız,

up it's much easier to package things in sixes and twelves than it is in fives and tens because

şeyleri altılı ve on ikili olarak paketlemek, beşli ve onlulara göre çok daha kolaydır, çünkü bunu

if you think about it you end up you try and arrange if you arrange six eggs in a box it's

düşünürseniz, bir kutuya altı yumurta koyarsanız, sonunda denersiniz ve düzenlersiniz.

quite neat it's two rows of three whereas if you were to try and sell five eggs you

bu iki sıra üçlü, oysa beş yumurta satmaya çalışırsanız

would have three and then an odd - it would look weird in the box you'd be wasting packaging

üç ve sonra bir tekiniz olur - kutuda garip görünür, ambalajı boşa harcamış olursunuz, bu

so it's much easier to to divide 12 well 12 again 12 can be subdivided many times so you

nedenle 12'yi bölmek çok daha kolaydır 12 tekrar 12 kutu 12'yi birçok kez alt bölümlere ayırın, böylece

can divide 12 by 2 by 3 and by 4 wheras you can only divide 10 by sort of 2 and 5 so it's

12'yi 2'ye 3'e ve 4'e bölebilirsiniz, halbuki 10'u yalnızca 2 ve 5'e bölebilirsiniz, bu yüzden

much easy to divide things 12 up so that's why they still use it because it's just easier

12'yi bölmek çok kolaydır, bu yüzden hala kullanıyorlar çünkü bu sadece daha kolay

and for some reason your brain it is easier to think apparently as well they used to count

ve için nedense beyninin düşünmesi daha kolay görünüşe göre eskiden

12 it was easy to count on one hand because you hear 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 you could

12'ye sayarlardı tek elle saymak kolaydı çünkü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

count easily like that if you didn't have a pen and paper which they wouldn't have done

öyle kolayca sayabilirdin eğer yapmasaydın' Yüzlerce yıl önce yapmayacakları bir kalem ve kağıdım yok,

hundreds of years ago anyway I'm getting I'm going off-piste so to speak a gross but what's

zaten alıyorum Pistten çıkıyorum, tabiri caizse iğrenç ama bu ne

a gross quickly put up the live chat what is it gross wait there Steve we're there Steve

iğrenç hemen canlı sohbeti açın ne iğrenç orada bekleyin Steve biz oradayız Steve

let me just show you something that is gross here's something that's very it's an another

sana iğrenç bir şey göstermeme izin ver, burada çok iğrenç bir şey var,

meaning of the word gross there's something that's gross something which is unattractive

iğrenç kelimesinin başka bir anlamı var, iğrenç bir şey var,

but the gross there we go somebody's probably got it by now can you put up the live chat

ama iğrenç, işte gidiyoruz, muhtemelen şimdiye kadar birisi anlamıştır, koyabilir misin? canlı sohbeti açın

mr. Duncan no no I can't I don't want to nobody's got it yet well I'll tell you because when

mr. Duncan hayır hayır yapamam İstemiyorum henüz kimse anlamadı size söyleyeceğim çünkü

we're going it's 144 12 by 12 and it just it does take about 45 seconds for your message

giderken 144 12'ye 12 ve mesajınızın yayılması yaklaşık 45 saniye sürüyor

to get out yes got it yes yes there's a time delay and I'm now going to have to explain

evet anladım evet evet bir zaman gecikmesi var ve şimdi

all the basics of live streaming again to Steve so when we say things it takes over

canlı yayının tüm temellerini tekrar Steve'e açıklamam gerekecek, bu yüzden bir şeyler söylediğimizde

half a minute for it to go out into the outside world and then another half a minute for what

dış dünyaya çıkması yarım dakikadan fazla sürüyor ve sonra bir başkası

people are writing to get like to get back to us so it's around about one minute and

insanların yazdıklarının bize geri [ __ ] için yarım dakika, bu yüzden yaklaşık bir dakika

10 seconds it takes so I'm not giving people long enough no basically question basically

10 saniye sürüyor, bu yüzden insanlara yeterince uzun süre sormuyorum hayır temelde soru temelde temelde

basically that's what's happening yes okay there we go I hope that never isn't a baker's

olan bu evet tamam işte başlıyorum umarım bu asla bir

dozen half a dozen and a grouse it is not gross as our Samba that's nice yes we'll have

düzine yarım düzine ve bir orman tavuğu değildir Sambamız kadar iğrenç değildir bu güzel evet

one last look at our passport photos I think this is how we should end today you see on

pasaport fotoğraflarımıza son bir kez bakacağız bence bugünü böyle bitirmeliyiz

a high so there's me oh and and there is mr. Steve so those are our passport photographs

yüksek görüyorsun yani ben varım ve bir de bayım var. Steve, bunlar bizim vesikalık fotoğraflarımız,

can you believe it the eyebrows need touching out I don't know what it is whenever you take

inanabiliyor musun, kaşların rötuşlanması gerekiyor Ne olduğunu bilmiyorum ne zaman

a passport photo it never looks like you it never looks like it looks different why what's

bir vesikalık fotoğraf çeksen asla sana benzemiyor asla farklı görünmüyor neden oluyor bu yüzden

going on so I pass for mr. Duncan so every time I go through the airport from now on

geçiyorum Bay. Duncan, bundan sonra ne zaman havaalanından geçsem,

I'm going to have to show this picture to the person who has got so I get it mr. Duncan

bu resmi alan kişiye göstermek zorunda kalacağım, o yüzden anlıyorum Bay. Duncan

they have to decide whether or not I can hack and actually enter their country Jeremy thanks

hackleyip ülkelerine gerçekten girip giremeyeceğime karar vermeleri gerekiyor Jeremy teşekkürler

Steve one last look at the live chat let's see if anything interesting is happening off

Steve canlı sohbete son bir kez bakalım ilginç bir şeyler oluyor mu

you go Steve amazing a nice stream I like the white shirt tie without the Hat oh nice

git Steve harika güzel bir akış Şapkasız beyaz gömlek kravatını beğendim oh güzel

Tata for now says Belarus yes yes sir like like poofy with the hat and other people have

Tata şimdilik Beyaz Rusya diyor evet evet efendim şapkalı puf gibi ve diğer insanlar

said that they prefer you without the Hat so it's a matter of opinion it's interesting

sizi Şapkasız tercih ettiklerini söylediler bu yüzden bu bir fikir meselesi ilginç

what I love about this is Steve says put the live chat up I put it on and then you sit

bu konuda sevdiğim şey Steve canlı sohbeti aç diyor ben tak ve sonra

there in silence I'm not always read something out okay then the rose means rude that's it

sessizce otur ben her zaman bir şeyler okumuyorum tamam o zaman gül kaba demektir evet öyle

yes Rosie if you say something's gross it means it's disgusting or rude or unpleasant

Rosie eğer bir şey iğrenç dersen bu iğrenç veya kaba veya

like my face or ugly thank you Steve so we're going now we are running slightly over but

benim yüzüm gibi nahoş veya çirkin teşekkür ederim Steve yani şimdi gidiyoruz biraz üzerinden geçiyoruz ama

it doesn't matter it's our first live stream after our break and we've had a slight now

önemli değil bu aradan sonraki ilk canlı yayınımız ve şimdi biraz yayın yaptık buna

they call it retooling in television so if you stop if you stop your TV show and then

televizyonda tadilat diyorlar yani durursanız dizinizi durdurursunuz ve sonra

you come back later with some changes we call it retooling okay so that's what we've been

daha sonra bazı değişikliklerle geri gelirsiniz biz buna yeniden donanım diyoruz tamam yani

doing over the past two weeks we have been retooling so we'll see you next week Steve

son iki haftadır yaptığımız şey buydu yenileniyoruz bu yüzden haftaya görüşürüz Steve

will do the weather by the way outside is terrible I have a look outside Steve look

havayı bu arada halledecek bu arada dışarısı çok kötü bende var Steve'in dışından bir bak bak

look at this it's blowing a gale the weather is awful today yes I went outside earlier

şuna bak, fırtına esiyor bugün hava çok kötü evet daha önce dışarı çıktım

and it was very windy and very cold it is it's awful outside I've got to go and walk

ve hava çok rüzgarlı ve çok soğuktu dışarısı çok kötü

the neighbour’s dog now oh you poor thing do my duty I have a feeling Steve you will

Şimdi gidip komşunun köpeğini gezdirmeliyim ah seni zavallı bir şey görevimi yap içimde bir his var Steve bunu

be doing that forever I think Steve will be walking our neighbor's dog forever and ever

sonsuza kadar yapacaksın bence Steve sonsuza kadar ve

and ever the dogs already 12 so I don't think I'll be doing it for that much longer oh okay

sonsuza dek köpekleri gezdirecek zaten 12 bu yüzden bunu daha uzun süre yapacağımı sanmıyorum oh tamam

then it will be interesting to see who goes first you are the dog omit me or the neighbour

o zaman ilk kimin gideceğini görmek ilginç olacak, sen köpeksin, beni ya da komşuyu boşver

I didn't say that so we're going now and we will say goodbye to mr. Steve Jeff got some

ben öyle demedim, o yüzden şimdi gidiyoruz ve bayla vedalaşacağız. Steve Jeff bir

day use of the word set in maybe reworked the set well done Jeff okay so bye-bye then

gün set kelimesini kullandı belki seti elden geçirdi aferin Jeff tamam o yüzden güle güle o zaman

see you next week so mr. Steve is waving goodbye there he is our goodbye mr. Steve Hot Cross

haftaya görüşürüz, bu yüzden bay. Steve orada veda ediyor, o bizim vedamız bay. Steve Hot Cross

Buns and a cup of tea that's what I'm going to make I can't wait that sounds like a good

Buns ve bir fincan çay yapacağım, sabırsızlanıyorum, bu bana iyi bir

idea to me and we'll catch mr. Steve later and it's almost time for us to go unfortunately

fikir gibi geliyor ve Mr. Steve daha sonra ve neredeyse gitme zamanımız geldi ne yazık ki çok

isn't that a shame oh it's time to say goodbye I hope you've enjoyed the new look the new

yazık değil mi oh veda zamanı umarım yeni görünümden hoşlanmışsınızdır

style of everything that's happening next week we will be back of course same time 2

gelecek hafta olan her şeyin yeni tarzından elbette aynı zamanda geri döneceğiz 2

p.m. UK time and next week we'll be talking about an interesting subject signs that you

öğleden sonra. İngiltere zamanı ve gelecek hafta ilginç bir konudan bahsedeceğiz,

are getting older signs that you are getting older things that you notice that let you

yaşlandığınızın belirtileri

know that you are getting a little bit older that coming next week until then this is mr.

Bay.

Duncan saying thank you so much let's have one last look at the live chat on last look

Duncan çok teşekkür ederim diyerek canlı sohbete son bir kez bakalım son bakışta

thank you very much to Sega Frederico Wan Pedro Elinor also Jeff and we will see you

Sega Frederico Wan Pedro Elinor'a da çok teşekkür ederim Jeff ve daha

later this is mr. Duncan in the birthplace of English saying thank you very much for

sonra görüşürüz bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan, izlediğiniz için çok teşekkür ederim diyor

watching and of course we are back next week same time same YouTube channel and of course

ve elbette önümüzdeki hafta aynı saatte aynı YouTube kanalındayız ve tabii ki bir dahaki sefere

until next time you know what's coming next yes I will still be saying my final...

ne olacağını öğrenene kadar evet yine de finalimi söyleyeceğim...

ta ta for now. 8-)

ta ta şimdilik. 8-)