LISTEN TO ENGLISH - LIVE LESSON - 26th MAY 2019 - What makes you cry? / TEARS & CRY IDIOMS

oh hello boys and girls welcome to another live stream here on YouTube and

merhaba erkekler ve kızlar YouTube'da başka bir canlı yayına hoş geldiniz ve

can you see where I am today? I'm at a place called Ludlow castle which is in

bugün nerede olduğumu görebilir misiniz?

Shropshire quite a few miles away from my home town very far away from Much

Shropshire'da, memleketimden epeyce birkaç mil uzakta, Much Wenlock'tan çok uzakta, Ludlow kalesi denen bir yerdeyim,

Wenlock we will be seeing more of this a little bit later on of course you are

biraz sonra bundan daha fazlasını göreceğiz elbette

more than welcome to join in as well on the live chat after all it's a Sunday

katılabilirsiniz canlı sohbette de sonuçta bir Pazar

afternoon it's just after 2 o'clock here in the UK and this is English in your ear...live

öğleden sonra Birleşik Krallık'ta saat 2'den hemen sonra ve bu kulağınızda İngilizce... canlı teşekkür

thank you thank you thank you so much thank you oh thank you thank you so much

ederim teşekkür ederim teşekkür ederim çok teşekkür ederim oh teşekkür ederim teşekkür ederim

here we go again yes it is once more Sunday and yes we are live right here on

işte yine başlıyoruz evet yine bir Pazar ve evet tam burada YouTube'da canlı yayındayız

YouTube hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today

herkese merhaba ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

are you okay I hope so are you happy well are you happy I really really hope

umarım çok mutlusundur peki mutlu musun gerçekten gerçekten umarım

so we are all together back again did you

tekrar birlikteyiz

miss me last week I missed you mr. Steve's mum was here last week stopping

geçen hafta beni özlediniz mi ben de sizi özledim bayım. Steve'in annesi geçen hafta

with us for a few days to have a little bit of rest and relaxation and now we

biraz dinlenmek ve rahatlamak için birkaç günlüğüne buradaydı ve şimdi

are back here as usual on a Sunday so can I say a big thank you to all those

her zamanki gibi bir Pazar günü buradayız, bu yüzden bana yazan ve biz olduğumuzu söyleyen herkese çok teşekkür edebilir miyim?

who wrote to me saying we miss you mr. Duncan sunday is not the same without

seni özledim bayım Duncan pazar YouTube'da sensiz aynı değil

you on YouTube so I do apologize for that but we are back to normal today yes

bu yüzden bunun için özür dilerim ama bugün normale döndük evet

we're all here together once again however last Sunday there was a new full

yine buradayız ancak geçen Pazar yeni bir tam

English lesson did you see it last week and I have some good news there will be

İngilizce dersi vardı geçen hafta gördünüz mü ve ben iyi haberlerim var,

a new full English lesson next week as well so I will start over the next few

gelecek hafta yeni bir tam İngilizce dersi de olacak, bu yüzden önümüzdeki birkaç

weeks posting new full English lessons I have had a lot of requests for me to

hafta içinde yeni tam İngilizce dersleri yayınlamaya başlayacağım. Onları tekrar yapmaya başlamam için çok fazla istek aldım, bu yüzden

start making them again so I thought yeah why not let's have a look outside

evet neden olmasın diye düşündüm. hadi dışarıya bir bakalım olur mu

shall we because today is rather nice let's have a look outside the Sun has

çünkü bugün oldukça güzel dışarıya bir bakalım güneş

just broken through the clouds it was a bit cloudy earlier but right now outside

bulutların arasından yeni çıktı az önce hava biraz bulutluydu ama şu anda

the window there it is a live view outside you can see that it's looking

pencerenin dışında canlı bir görüntü var dışarıda onu görebilirsiniz.

rather bright and very colourful as well we will be taking a closer look at those

oldukça parlak ve aynı zamanda çok renkli bir

plants and hours in my next full English lesson

sonraki tam İngilizce dersimde o bitkilere ve saatlere daha yakından bakacağız

that's all I'm saying for now I don't want to give everything away I don't

şimdilik söyleyeceklerim bu kadar her şeyi vermek istemiyorum

want to tell you everything that is going on so now we know who I am and now

size anlatmak istemiyorum olan her şey bu yüzden artık kim olduğumu biliyoruz ve şimdi

we know why we are here yes of course we are here to improve our English that is

neden burada olduğumuzu biliyoruz evet elbette İngilizcemizi geliştirmek için buradayız bu doğru evet

true yes that's the reason why we are here today so I hope you are feeling

bugün burada olmamızın nedeni bu yüzden umarım kendinizi

good of course I can't do the livestream without you on the live chat so can I

iyi hissediyorsunuzdur. Elbette canlı yayını sensiz canlı sohbette yapamam, bu yüzden

first of all say hello to everyone who has decided to give up their Sunday

öncelikle Pazar öğleden

afternoons or perhaps Sunday mornings or maybe Sunday evenings to join me here

sonralarını veya belki Pazar sabahlarını veya belki Pazar akşamlarını burada YouTube'da bana katılmak için bırakmaya karar veren herkese merhaba diyebilir miyim

here on YouTube isn't it lovely oh my goodness I must admit when I first came

? çok güzel aman tanrım itiraf etmeliyim ki

into the studio this morning I couldn't remember what to do it's it's very

bu sabah stüdyoya ilk geldiğimde ne yapacağımı hatırlayamadım çok

strange maybe it's my age but for a moment or two I couldn't actually

garip belki benim yaşım ama bir iki an

remember what to do and and there I was with my fingers poised to press the

ne yapacağımı gerçekten hatırlayamadım ve ve orada parmaklarım düğmelere basmaya hazır haldeydim

buttons and then suddenly I couldn't remember which buttons to press isn't it

ve sonra aniden hangi düğmelere basacağımı hatırlayamadım, bu

strange so there you go let's have a look at the live chat because of course

yüzden canlı sohbete bir göz atalım çünkü tabii ki

you are more than welcome to join in it's not a problem so don't worry here

hoş geldiniz katılın sorun değil o yüzden merak etmeyin

we go who is on the live chat well I'm going to show you right now because it's

başlıyoruz canlı sohbette kim var peki şimdi size göstereceğim çünkü

on the screen there it is and we will have a look at who was first today let

ekranda var ve bugün kimin birinci olduğuna bir göz atacağız izin verin

us go back to the beginning of the livestream just to see who was first Oh

sadece kimin birinci olduğunu görmek için canlı yayının başına dönüyoruz Oh

once again well done - Khyber Khyber you are first on the live chat today so well

bir kez daha aferin - Hayber Hayber bugün canlı sohbette ilk sizsiniz o kadar

done to you and as usual that deserves a lovely round of applause

aferin size ve her zamanki gibi güzel bir alkışı hak ettiğinize

I believe you do here we go again oh I've had such a busy week I've been

inanıyorum yine başlıyoruz oh o kadar yoğun bir hafta geçirdim ki,

outside in the garden enjoying some of the beautiful sunshine filming another

bahçede, güzel güneşin tadını çıkararak

episode of mr. Duncan's full English and that will be published next week also

Mr. Duncan'ın tam İngilizcesi ve önümüzdeki hafta yayınlanacak, ayrıca

some good news we have another public holiday weekend so on Monday there is a

bazı iyi haberler de var, hafta sonu başka bir resmi tatilimiz var, bu yüzden Pazartesi günü bir

public holiday so here in the UK many people are enjoying a lovely long

resmi tatil var, bu nedenle burada, Birleşik Krallık'ta birçok insan güzel, uzun bir

weekend we are relaxing not for two days but for three days so there isn't

hafta sonunun tadını çıkarıyor, biz iki gün değil, birkaç gün dinleniyoruz. üç gün yani

another public holiday isn't that great can I also say hello to Martha hello

başka bir resmi tatil yok o kadar harika değil mi Martha'ya da merhaba diyebilirim merhaba

Martha in Poland Chris is here as well on the live chat lolly is here Bonjour

Polonya'dan Martha Chris de burada canlı sohbette lolly burada Bonjour size

to you FA is here also Louis hello Louie also in France Maria is here as well

FA burada ayrıca Louis merhaba Louie de burada Fransa Maria da burada

hello Maria thank you for coming back and joining us today

merhaba Maria bugün geri gelip bize katıldığınız için teşekkür ederim

Hallie's that is here also dual do we an I hope I pronounced your name right

Hallie'ninki de burada ikili mi?

kaiba says sure mr. Duncan's channel and please advertise it so he can become he

Duncan'ın kanalı ve lütfen reklamını yapın ki o

can have a million subscribers well I have a strange feeling that I'm not

bir milyon aboneye sahip olsun, bende

going to reach 1 million subscribers during may I still have about two

1

hundred and twenty thousand subscribers to get before I get to 1 million

milyon aboneye mayısta ulaşamayacağıma dair garip bir his var. 1 milyon

subscribers so I still have a long way to go also we have connell hello Connell

aboneye, bu yüzden daha gidecek çok yolum var ayrıca connell'imiz var merhaba Connell

nice to see you back here as well on the live stream Rita also Massimo who is now

sizi canlı yayında tekrar burada görmek güzel Rita ve şu anda

watching my English lesson on the sofa so you are in a very relaxed position at

kanepede İngilizce dersimi izleyen Massimo, yani çok iyisiniz şu anda rahat bir konumdayım

the moment I am always very interested find out where you are watching my

lessons especially during the livestream I'm always rather intrigued to know

özellikle canlı yayın sırasında derslerimi nerede izlediğinizi öğrenmekle her zaman çok ilgilenirim Nerede olduğunuzu bilmek her zaman ilgimi çeker

where you are kleider is here hi everyone and good

kleider burada herkese merhaba ve

morning good morning to you and ghoulia good afternoon from the UK Jeff is here

günaydın size ve ghoulia'dan günaydın iyi günler Birleşik Krallık Jeff burada

hello Jeff nice to see you back can I also say thank you to those who joined

merhaba Jeff seni tekrar görmek güzel.

me during the week on Tuesday night I did a very long livestream and I have

Hafta içi Salı gecesi bana katılanlara da teşekkür ederim. Çok uzun bir canlı yayın yaptım ve

posted an edited version of the live stream on my youtube channel so we had

canlı yayının düzenlenmiş bir versiyonunu youtube kanalımda yayınladım. Salı akşamı Güneş batarken

quite a lot of fun watching the birds and listening to them and looking at the

kuşları izlerken, onları dinlerken ve

lovely nature all around us on Tuesday evening as the Sun set and it might be

etrafımızdaki güzel doğayı seyrederken oldukça eğlendik ve yaklaşık 3 saat civarında

one of the longest live streams I've done at around about 3 hours and 40

yaptığım en uzun canlı yayınlardan biri olabilir. ve 40

minutes I was on 4 but you can see the edited highlight of that as I sit on the

dakika 4'teydim ama bunun düzenlenmiş vurgusunu,

sofa talking to you just before going to bed and that is now available on my

yatmadan hemen önce kanepede oturup sizinle konuşurken görebilirsiniz ve bu artık

youtube channel Maria is here great news there will be more full English lessons

youtube kanalımda mevcut Maria burada harika haberler daha dolu İngilizce olacak dersler

yes full English number 27 is on its way I'm

evet tam ingilizce 27 numara yolda şaka

not joking happy Sunday mr. Duncan from Miguel also hello to Yang and accent

yapmıyorum mutlu pazarlar efendim. Miguel'den Duncan ayrıca Yang'a merhaba ve aksan

hello to you as well if it is your first time watching today please let me know

da size merhaba, eğer bugün ilk kez izliyorsanız lütfen

now here's something that I featured a few weeks ago and I haven't done it for

şimdi bana bildirin, burada birkaç hafta önce öne çıkardığım bir şey var ve

a long time so I thought today it would be interesting to do it because we

uzun zamandır yapmamıştım, bu yüzden düşündüm bugün yapmak ilginç olurdu çünkü

haven't done it before certainly not in this particular form

daha önce kesinlikle bu şekilde yapmadık

now I showed you the top 10 countries that have been watching over the past 7

şimdi size son 7 gündür izleyen ilk 10 ülkeyi gösterdim

days well today I thought I would change it slightly so today we are going to

bugün biraz değiştireyim dedim o yüzden bugün size

show you the top 20 top 20 so here it is the top 20

ilk 20'yi göstereceğiz, bu yüzden burada geçen hafta boyunca izleyen ilk 20 ülke var

countries that have been watching over the past week in fact this is from the

aslında bu

past two weeks so you can see that in 20th place we have South Korea so hello

son iki haftadan, yani 20. sırada Güney Kore'nin olduğunu görebilirsiniz, bu yüzden merhaba

to everyone watching in South Korea at the moment and congratulations I believe

şu anda Güney Kore'de izleyen herkese ve tebrikler, sanırım

one of your filmmakers recently picked up an award for their film 19 Germany

film yapımcılarınızdan biri kısa süre önce filmiyle bir ödül aldı 19 Almanya

also Egypt hello to Egypt and Germany Thailand

ayrıca Mısır Mısır ve Almanya'ya merhaba Tayland Tayland

hello Thailand also Canada yes we do have a lot of people watching in Canada

merhaba Tayland ayrıca Kanada evet Kanada'da izleyen çok sayıda insan var

it might seem strange but there are many people in Canada learning English as a

garip gelebilir ama Kanada'da Türkiye'ye de İkinci Dil olarak İngilizce öğrenen birçok insan var

Second Language also to Turkey as well hello Turkey

merhaba Türkiye

Argentina Mexico chechi air and also Japan hello to Japan I have a lot of

Arjantin Meksika chechi air ve ayrıca Japonya Japonya'ya merhaba

lovely subscribers in Japan also chechi and Mexico Argentina and Turkey number

Japonya'da da birçok sevimli abonem var ayrıca chechi ve Meksika Arjantin ve Türkiye numara

10 Poland hello to everyone watching in

10 Polonya şu anda Polonya'da izleyen herkese merhaba

Poland at the moment also India hi India I know I have a lot of people watching

Hindistan da merhaba Hindistan biliyorum ülkenizde izleyen çok insan var şu anda

in your country how many are watching at the moment I'm wondering France hello to

kaç kişi izliyor merak ediyorum Fransa Fransa'ya merhaba

France a big bonjour to you france was in the news this week did you

Fransa size büyük bir bonjour oldu fransa bu hafta haberlerde gördünüz mü

see it did you see the strange occurrence that happened in France we

Fransa'da meydana gelen garip olayı gördünüz mü

will talk about that later on also Brazil hi Brazil nice to see you here we

daha sonra Brezilya'da da bunun hakkında konuşacağız merhaba Brezilya sizi burada görmek güzel

have Spain joining us as well the United States yes I have a lot of viewers

İspanya'nın yanı sıra ABD'nin de bize katılması var evet bende çok şey var

watching in the USA also United Kingdom as well which again might seem strange

ABD'de ve Birleşik Krallık'ta izleyen izleyicilerin oranı yine garip gelebilir

but it's true and at number 3 Russia Oh lota Russia a big privat to everyone

ama doğru ve 3 numarada Rusya Oh lota Rusya Rusya'da izleyen herkes için büyük bir özel

watching in Russia at number two it is it is Italy hello Italy a big hello to

iki numarada İtalya merhaba İtalya size büyük bir merhaba

you as well and not surprisingly because I do have a lot of subscribers in this

ayrıca ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde çünkü bu ülkede çok sayıda abonem var

particular country also Vietnam as well so hello to everyone so there it is the

ve ayrıca Vietnam da çok herkese merhaba bu yüzden orası

top 20 countries of course there are many others as well watching around the

ilk 20 ülke tabii ki dünya çapında izleyen birçok ülke var

world if you want me to say hello to your country well it's not a problem

eğer beni isterseniz ülkenize merhaba deyin sorun değil

feel free just just ask ask mr. Duncan please can you show my country can you

rahat olun sadece sorun bay'a sorun. Duncan lütfen ülkemi gösterir misiniz lütfen

please say hello to the place in which I live and it's not a problem don't worry

yaşadığım yere merhaba diyebilir misiniz ve sorun değil merak etmeyin bayım

about it mr. Steve will be here soon yes mr. Steve is back he was very busy

. Steve yakında burada olacak, evet bayım. Steve geri döndü,

last week taking care of his mother

geçen hafta annesine bakmakla çok meşguldü,

yes mr. Steve will be with us in around about 15 minutes

evet bayım. Steve yaklaşık 15 dakika sonra bizimle olacak

doo-doo-doo-doo it's very nice to be back I must say I did miss you last week

doo-doo-doo-doo geri dönmek çok güzel Söylemeliyim ki geçen hafta

even though we did have a super-duper brand-new full english lesson last week

süper-kandırıcı yepyeni bir tam İngilizce dersimiz olmasına rağmen geçen hafta seni özledim

as well so yes there you go yes and there's another one coming next

pekala evet, buyurun evet ve haftaya bir tane daha geliyor

week as well oh I am spoiling you today we're talking about lots of things

oh bugün sizi şımartıyorum, size göre

including what in your opinion is the difference between having an opinion and

bir fikre sahip olmakla gerçek arasındaki farkın ne olduğu da dahil olmak üzere pek çok şeyden bahsediyoruz

fact because it would appear that these days opinion in fact have kind of been

çünkü görünüşe göre bunlar günlerin görüşleri aslında

combined to mean the same thing so just because someone thinks something

aynı şeyi ifade edecek şekilde birleştirildi, bu yüzden sırf biri bir şey düşünüyor

or expresses something other people misunderstand it and think that it's

veya bir şey ifade ediyor diye diğer insanlar onu yanlış anlıyor ve bunun

true or real and why is this so also yes I suppose I can't do a livestream

doğru veya gerçek olduğunu düşünüyor ve bu neden böyle de evet sanırım canlı yayın yapamam

without talking about this particular subject because this week the Prime

bu özel konu hakkında konuşmadan, çünkü bu hafta

Minister of the UK said goodbye and today as a way of commemorating this we

Birleşik Krallık Başbakanı veda etti ve bugün bunu anmanın bir yolu olarak

are going to have a feature called crying tears and idioms and phrases so

ağlayan gözyaşları ve deyimler ve deyimler adlı bir özelliğimiz olacak, bu nedenle

phrases idioms connected with the subject of crying and tears and there

ağlama ve gözyaşları konusuyla bağlantılı deyimler ve orada

there is tourism a crying outside number 10 Downing Street as she says goodbye to

Downing Caddesi 10 numaranın dışında

the country but don't worry Teresa because guess what you can spend the

ülkeye veda ederken ağlayan bir turizm var ama merak etme Teresa çünkü tahmin et

next 10 maybe 15 years traveling the world and making millions and millions

önümüzdeki 10 belki 15 yılı dünyayı dolaşarak ve konuşmalar yaparak milyonlarca ve milyonlarca

of pounds giving speeches so it so it isn't all over so don't worry about it

sterlin kazanarak geçirebilirsin. bu yüzden her şey bitmedi, bu yüzden endişelenme

Teresa there's even money more money to be made

Teresa kazanılacak daha çok para var, bu yüzden daha

so that's what we're talking about later on crying tears the idioms and phrases

sonra ağlayarak, onunla bağlantılı deyimler ve deyimler hakkında konuşacağımız şey bu

connected to it and mr. Steve will be joining us for that also another thing

ve bay. Steve bunun için bize katılacak ayrıca bahsetmemiz gereken başka bir şey de

to mention did you see on the news this week something very

bu hafta haberlerde gördünüz mü

dramatic happened in France someone decided to climb up the side of the

Fransa'da çok dramatik bir şey oldu birisi

Eiffel Tower virtually to the top now I don't know

Eyfel Kulesi'nin yan tarafından neredeyse zirveye tırmanmaya karar verdi şimdi

about you but I don't like Heights I suffer quite badly from vertigo

sizi bilmem ama Yükseklikleri sevmiyorum Baş dönmesinden çok muzdaripim Baş [ __ ] var mı

do you have vertigo vertigo is a common problem that affects many people and it

Vertigo birçok insanı etkileyen yaygın bir sorundur ve bu

simply means that you are afraid of heights and if you are very high up

basitçe yükseklikten korktuğunuz anlamına gelir ve eğer

looking now you will feel very dizzy and sick so that's what happened this week

şimdi çok yükseğe bakarsanız, başınız dönecektir ve hasta yani bu hafta

in France now of course here it is the famous landmark in France the Eiffel

Fransa'da olan buydu şimdi tabii ki burası Fransa'daki ünlü dönüm noktası Eyfel

Tower a very beautiful place and mr. Steve and myself we actually visited

Kulesi çok güzel bir yer ve mr. Steve ve ben

this place three weeks ago we were in Paris but here is something that I want

burayı aslında üç hafta önce ziyaret ettik, Paris'teydik ama işte

to show you now something slightly different now this looks like Paris but

size şimdi biraz farklı bir şey göstermek istediğim bir şey var, bu Paris'e benziyor ama

in fact it isn't so do you know where this is so this is a certain place in

aslında öyle değil, bunun nerede olduğunu biliyor musunuz? dünyada belli bir yer

the world it looks like Paris but it isn't so

Paris'e benziyor ama öyle değil

there is the real Eiffel Tower and there is what looks like the Eiffel Tower in

gerçek Eyfel Kulesi var ve Eyfel Kulesi'ne benzeyen bir yer var

fact it looks very Parisian but it isn't but where is it it is somewhere else in

aslında çok Parisli görünüyor ama öyle değil ama nerede bir yerlerde dünyanın başka yerlerinde

the world I will give you the answer later on also for those thinking of

cevabı daha sonra vereceğim, ayrıca

going up the the mountain called Everest you might not want to now there have

Everest denilen dağa çıkmayı düşünenler için şimdi gitmek istemeyebilirsiniz, bu hafta

been some terrible stories coming from this place this week but apparently if

buradan bazı korkunç hikayeler geliyor ama görünüşe göre

you go there now there are over 300 people climbing at the side of Mount

oraya şimdi giderseniz orada Şu anda Everest Dağı'nın kenarına tırmanan 300'den fazla insan var,

Everest at the moment it's got pretty crowded up there to say the least

orası oldukça kalabalık, en hafif tabirle bu,

so that is another news story that a lot of people were talking about so

pek çok insanın bahsettiği başka bir haber hikayesi, yani

apparently if you go to Mount Everest at the moment and why would you because it

görünüşe göre şu anda Everest Dağı'na giderseniz ve neden yapsın çünkü bu

looks like a very dangerous thing to do I wouldn't do it personally because I'm

çok tehlikeli bir şey gibi görünüyor şahsen yapmam çünkü

let's face it I'm a bit of a coward so I wouldn't do it but apparently the

kabul edelim biraz korkağım o yüzden yapmam ama görünüşe göre

situation is such that there are too many people trying to climb up the side

durum öyle ki Everest Dağı'nın yamacına tırmanmaya çalışan çok fazla insan var

of Mount Everest and there are so many people now that it's become very crowded

ve şimdi o kadar çok insan var ki çok kalabalık

and in some cases very dangerous as well so there is something that people have

ve bazı durumlarda da çok tehlikeli hale geldi, bu yüzden insanların diğer konuların yanı sıra bu hafta hakkında konuştuğu bir şey var.

been talking about this week amongst other subjects as well we went

to a lovely place last week because mr. Steve's mum was staying here with us

geçen hafta çok güzel bir yere gittik çünkü Mr. Steve'in annesi burada bizimle kalıyordu

so we decided to visit somewhere very lovely and I will show you a few video

bu yüzden çok güzel bir yeri ziyaret etmeye karar verdik ve daha sonra size birkaç video

clips later on also I will give you some information about the place we visited

klip göstereceğim ayrıca size ziyaret ettiğimiz yer hakkında bazı bilgiler vereceğim

all I will say for now is that it was a very old place it was a castle we went

şimdilik tek söyleyeceğim çok güzel bir yer olduğu. eski yer orası bir kaleydi

to visit a castle last week with mr. Steve's mum so we will have a look at

geçen hafta bir kaleyi ziyarete gittik bey ile Steve'in annesi, buna biraz sonra bir göz atacağız, canlı sohbete

that a little bit later on a quick look at the live chat before we go to

hızlıca bir göz atacağız,

something else the live chat is very busy now thank you very much it's lovely

başka bir şeye geçmeden önce canlı sohbet şu anda çok meşgul, çok teşekkür ederim,

to see you again it's nice to be back I must admit mr. Duncan you have seven

sizi tekrar görmek çok güzel, geri dönmek güzel itiraf etmeliyim ki bay Duncan yedi

thousand three hundred and twenty subscribers yes this is true

bin üç yüz yirmi abonen var evet bu doğru

but I do need quite a few more before I reach 1 million sooo cat is here hello

ama 1 milyona ulaşmadan önce birkaç taneye daha ihtiyacım var çok kedi burada merhaba

sue cat nice to see you back again hi everyone I'm in bed watching you because

sue kedi seni tekrar görmek güzel herkese merhaba yataktayım seni izliyorum çünkü

I have a cold oh there's nothing worse than having a cold it makes you feel

Soğuk algınlığım var oh soğuk algınlığından daha kötü bir şey yoktur, kendinizi havanın altında hissetmenize neden olur, bu

rather under the weather so I hope today we will cheer you up

yüzden umarım bugün sizi

sooo cat during your period of illness so I hope you get well soon also we have

hastalık döneminizde çok neşelendireceğiz, bu yüzden umarım yakında iyileşirsiniz ayrıca

Ryan or Rianne hello to you also the juin van van I know a lot of

Ryan veya Rianne de var merhaba sana da juin van van Vietnam'da izleyen bir çok insan tanıyorum

people watching in Vietnam definitely Paris is very beautiful yes I

kesinlikle Paris çok güzel evet

agree kleider Paris is a very beautiful country a very beautiful city and France

katılıyorum kleider Paris çok güzel bir ülke çok güzel bir şehir ve Fransa çok

is a beautiful country by the way we are going away in a few weeks time we're

güzel bir ülke bu arada uzaklara gidiyoruz birkaç hafta sonra

going somewhere else I won't tell you just yet michael says mr. duncan someone

başka bir yere gideceğiz, sana henüz söylemeyeceğim michael diyor ki bay. duncan

with the same name as you recently won the Eurovision Song Contest yes you are

geçenlerde sizinle aynı adı taşıyan biri Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazandı evet

right thank you Michael yes someone called Duncan not me by the

haklısın teşekkür ederim Michael evet bu arada Duncan diyen biri ben değil İsrail'de düzenlenen

way came first in the recent Eurovision Song Contest which was held in Israel

Eurovision Şarkı Yarışması'nda birinci oldu

also we have someone watching in China oh I see I know what you are doing you

ayrıca Çin'de izleyen birileri var ah görüyorum ne yaptığınızı biliyorum Çin'in

are going around the Great Firewall of China yes

Büyük Güvenlik Duvarı'nın etrafında dolaşıyorsunuz evet

mount everest is becoming very polluted i would agree with you there

everest dağı çok kirleniyor orada size katılıyorum

definitely oh my goodness I can't believe that I see photos which photos

kesinlikle aman allahım fotoğrafları gördüğüme inanamıyorum hangi fotoğraflardan

are you talking about Ryan says I love you mr. Duncan you are doing a great

bahsediyorsunuz Ryan seni sevdiğimi söylüyor bayım. Duncan harika bir iş çıkarıyorsun İngilizcemizi

work you are doing a great job by streaming and talking to us to develop

geliştirmek için bizimle konuşarak ve yayın yaparak harika bir iş çıkarıyorsun bunu

our English well the reason why I do that isn't is not just about English

yapmamın nedeni sadece İngilizce değil aynı zamanda

it's also about improving your listening skills as well so yes can you believe

dinleme becerilerini de geliştirmekle ilgili yani evet

300 people were climbing Mount Everest at the same time I can't believe it

300 kişinin aynı anda Everest Dağı'na tırmandığına inanıyorsunuz ben de inanamıyorum

either Valentin says hi everybody maybe the

Valentin herkese merhaba diyor belki

prices will go up in a few days yes apparently it is quite expensive if you

birkaç gün içinde fiyatlar yükselir evet görünüşe göre oldukça pahalı, eğer

want to have someone to guide you to the top of Mount Everest it is very

size rehberlik edecek birini istiyorsanız Everest Dağı'nın zirvesi çok

expensive and also because so many people want to do it it is also very

pahalı ve aynı zamanda birçok insan bunu yapmak istediği için de çok

crowded as well mr. Steve is going to be with us soon but first I thought we

kalabalık, ayrıca Mr. Steve yakında bizimle olacak ama önce tam İngilizce derslerimden

would have a look at an excerpt from one of my full English lessons because there

birinden bir alıntıya bir göz atalım diye düşündüm çünkü

will be a brand-new I'm not joking there will be a brand-new full English lesson

yepyeni bir tam İngilizce dersi olacak şaka yapmıyorum yepyeni bir tam İngilizce dersi olacak

next week so I thought we would have an excerpt from one of my earlier ones and

gelecek hafta, daha öncekilerimden birinden bir alıntı yapacağımızı düşündüm ve

can you see what I'm pushing here it's a very useful piece of God and apparatus a

buraya ne ittiğimi görebiliyor musunuz, bu çok faydalı bir Tanrı parçası ve aparat, büyük yükleriniz ve ağır nesneleriniz

handy thing to have about when you have large loads and heavy objects to move

olduğunda yanınızda olması gereken kullanışlı bir şey.

around this is a wheelbarrow you will often see builders and gardeners pushing

bu bir el arabasıyla dolaşın inşaatçılar ve bahçıvanların bunlardan birini iterek sık sık göreceksiniz

one of these around you can transport heavy and cumbersome things safely in a

bir el arabasında ağır ve hantal şeyleri güvenle taşıyabilirsiniz

wheelbarrow you can put garden debris such as dead

ölü

leaves and pulled up weeds into a wheelbarrow so they can be taken away

yapraklar ve sökülmüş yabani otlar gibi bahçe kalıntılarını alınabilmeleri için bir el arabasına koyabilirsiniz uzakta

and disposed of more conveniently on building sites you will often see

ve inşaat alanlarında daha rahat bir şekilde imha edildiğinde, genellikle

wheelbarrows used for moving heavy material such as cement or bricks from

çimento veya tuğla gibi ağır malzemeleri

one place to another a wheelbarrow typically has one central wheel which

bir yerden başka bir yere taşımak için kullanılan el arabalarını göreceksiniz.

can either be air filled or solid this particular wheelbarrow has been designed

to be lightweight while at the same time robust and sturdy this is what makes the

hafif, aynı zamanda sağlam ve sağlam olması,

wheelbarrow an essential tool for making those heavy duty jobs much easier to

el arabasını bu ağır işleri çok daha kolay hale getirmek için önemli bir araç yapan şeydir,

carry out but be careful not to overfill it or it might tip over leaving you with

ancak aşırı doldurmamaya dikkat edin, aksi takdirde devrilerek size

an even bigger mess to clear up

daha da büyük bir karmaşa bırakabilir. açıklığa kavuşturmak için

here's a word that seems to be pronounced one way but is in fact

burada bir şekilde telaffuz edilmiş gibi görünen ama aslında

pronounced another the word is cumulative the first syllable this word

başka bir şekilde telaffuz edilen bir kelime var kelime birikimli ilk hece bu kelime

sounds like the letter Q the word cumulative is an adjective and means

Q harfi gibi geliyor kümülatif kelimesi bir sıfattır ve

increasing or increased in quantity degree or force by successive editions

miktar olarak artan veya artan anlamına gelir derece veya kuvvet birbirini izleyen baskılar,

for example the addition of other things over time creates a cumulative effect we

örneğin, zaman içinde başka şeylerin eklenmesi kümülatif bir etki yaratır sağlık sorunlarını tartışırken

often talk about a cumulative effect when discussing health issues the damage

genellikle kümülatif bir etkiden söz ederiz

caused to the human body by years of poor diet and neglect can be described

yıllarca yetersiz beslenme ve ihmalin insan vücuduna verdiği zarar

as being cumulative we often talk about the cumulative effect on the environment

kümülatif olarak tanımlanabilir sık ​​sık hakkında konuşuruz sürekli ekolojik ihmalin çevre üzerinde neden olduğu kümülatif etki

caused by steady ecological neglect a cumulative effect normally occurs over a

kümülatif etki normalde belirli bir

period of time sometimes over many years the process of accumulation is

zaman periyodunda meydana gelir, bazen uzun yıllar boyunca oluşur birikim süreci

cumulative accumulating growing progressive accruing snowballing

kümülatiftir, giderek artar, kartopu gibi büyür ve

mounting poor health in middle-age is seen as being caused by cumulative

orta yaşta artan kötü sağlık kümülatif neden olarak görülür

neglect we can also use the word accumulative in this way to whenever we

ihmal, biriktirici kelimesini bu şekilde de kullanabiliriz, yani ne zaman bir

talk about something being subjective what are we actually saying well the

şeyin öznel olduğundan bahsedersek, aslında neyi iyi

word subjective is often used when discussing opinions and points of view

we often refer to the subjective nature of something the word subjective relates

söylüyoruz?

to each individual's view or perception of something that can be translated in

her bireyin bir şey hakkındaki görüşü veya algısı ile ilgilidir,

many ways a good example of this occurs when talking about art a painting or

bu birçok şekilde tercüme edilebilir, bunun iyi bir örneği sanattan bahsederken ortaya çıkar, bir şeyin resmi veya

drawing of something might be interpreted in many ways when we look at

çizimi, genellikle üzerinde çalışmaya çalıştığımız bir esere baktığımızda birçok yönden yorumlanabilir.

a piece of we often try to work out what its

anlamının ne olduğunu

meaning is what is the artist trying to convey what are they expressing of

sanatçının neyi aktarmaya çalıştığını ortaya çıkarmak ne ifade ettiğini

course one person's interpretation might differ from others there might be many

elbette bir kişinin yorumu diğerlerinden farklı olabilir

ways of looking at this particular piece of artwork so in this case we can say

bu sanat eserine bakmanın birçok yolu olabilir bu durumda

that the views are all subjective each view expressed is a personal point of

görünümlerin hepsi olduğunu söyleyebiliriz. sübjektif ifade edilen her görüş kişisel bir bakış

view so any opinion expressed concerning a topic or issue can be described as

açısıdır, bu nedenle bir konu veya sorunla ilgili olarak ifade edilen herhangi bir görüş sübjektif olarak tanımlanabilir,

being subjective it is an individual point of view it is a personal opinion

bireysel bir bakış açısıdır, kişisel bir görüştür,

it is open for debate it is subjective thank you for watching me teaching you

tartışmaya açıktır, sübjektiftir, beni izlediğiniz için teşekkür ederim size

and of course Tatar for now there it was an excerpt from one of my full English

ve tabii ki Tatarca öğretiyorum şimdilik orada tam İngilizce derslerimden birinden bir alıntıydı

lessons and there will be another one a brand new one coming next week

ve bir tane daha olacak gelecek hafta yepyeni bir tane geliyor işte o

here he comes then it's the man you've all been waiting for yes boys and girls

zaman hepinizin beklediği adam bu evet çocuklar ve kızlar bayanlar

ladies and gentlemen put your hands together because it is the one the only

baylar ellerinizi birleştirin çünkü tek

it is definitely mr. Steve you've been making lessons I've been entertaining my

o kesinlikle mr. Steve sen ders veriyorsun ben annemi eğlendiriyorum

mother well we both have you've done a very good job and mother's gone back the

ikimiz de çok iyi iş çıkardın ve annem stüdyoya geri döndü

studio is now returned to being a studio from being a bedroom for my mother and

şimdi annemin yatak odasından stüdyoya döndü ve

all has returned to normal and so here I am mr. Duncan it's great to see you look

her şey geri döndü normale ve işte buradayım bay. Duncan,

very colorful today you've got a kind of it looks blue but on the camera it

bugün çok renkli göründüğünü görmek harika, bir tür mavi görünüyorsun ama kamerada

doesn't look blue it looks gray isn't that straight gray I don't look gray mr.

mavi görünmüyor, gri görünüyor, o kadar düz gri değil, ben gri görünmüyorum bay.

Duncan oh I didn't say you I said what you were wearing all right

Duncan oh sana demedim ne giyiyorsun dedim tamam

I don't know the technology is up to you mr. Duncan

bilmiyorum teknoloji sana bağlı bayım Duncan

I just appear and you have to sort out all the technology and make me look

sadece ortaya çıkıyorum ve tüm teknolojiyi çözmelisin ve beni

beautiful I thought you deliberately make miracoli

güzel göstermelisin Kasten miracoli yaptığını düşündüm

yeah but the problem is though I never know what you're going to wear now you

evet ama sorun şu ki ne giyeceğini asla bilemesem de şimdi

have to be prepared for all eventualities yeah I don't know what

tüm olasılıklara hazırlıklı olmalısın evet

that means by the way you told me never to wear green so I don't wear green

Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum, bu arada bana asla yeşil giymememi söyledin, bu yüzden yeşil giymem,

that's good but blue I suppose is quite close to green so it might be

bu iyi ama mavi sanırım yeşile oldukça yakın, bu yüzden

interfering with your camera it's very stress it's very strange isn't it I

kameranı engelliyor olabilir, çok stresli, çok garip öyle değil mi

don't know oh you mean yes I can see myself now on the monitor no colour

bilmiyorum oh evet demek istiyorsun şimdi kendimi monitörde görebiliyorum renk yok

I've got no colour mr. Duncan yeah I'm in a black and white world it's like I'm

bende renk yok bayım Duncan evet, siyah beyaz bir dünyadayım, sanki

a dog or a cow that can't see any colour yes

hiçbir rengi göremeyen bir köpek ya da inek gibiyim evet bu yüzden amaurayı

so you suck amaura so at the moment at the moment we are actually seeing things

emiyorsunuz yani şu anda biz aslında her şeyi

as as a cow or an animal that has no sense or even a dog because apparently

bir inek ya da inek olarak görüyoruz. hiçbir anlamı olmayan bir hayvan ve hatta bir köpek çünkü görünüşe göre

dogs are colorblind as well I didn't know that but apparently they are and so

köpekler de renk körüdür, bunu bilmiyordum ama görünüşe göre onlar ve

are Bulls so if you there's this myth about holding up a red

Boğalar da öyle, bu yüzden kırmızı bir

flag or wearing a red jumper will make you more susceptible to being to being

bayrak tutmak veya kırmızı bir süveter giymekle ilgili bir efsane varsa yapacaksın

hunted down by a bull and chased by a bull is is a myth yes it's not it's not

bir boğa tarafından avlanmaya ve bir boğa tarafından kovalanmaya karşı daha duyarlısınız bu bir efsane evet bu

real so you've got a you've got the rest of this lesson to try and make you look

gerçek değil bu yüzden bu dersin geri kalanında sizi renkli göstermeye çalışmak var

colorful yeah because this is blue not gray this is this is blue this bit here

evet çünkü bu gri değil mavi bu bu mavi bu biraz burası

very strange very strange is actually well you have changed the camera I've

çok garip çok garip aslında iyi kamerayı değiştirdiniz

got a much smaller camera now mr. Duncan's but beyond he's downgraded me

şimdi çok daha küçük bir kameram var bayım. Duncan'ın ama ötesinde, beni alt etti, biliyorsun

you know that smaller camera yeah you know that doesn't make any difference

o küçük kamerayı biliyorsun, evet, bunun bir önemi yok

because cameras now you can have a camera in your button so you can have

çünkü kameralar artık düğmende bir kamera olabilir, böylece o kadar küçük kameralara sahip olabilirsin ki

cameras that are so small you can't even see them so where so don't don't judge

onları göremezsin bile. bu yüzden

cameras by their size because that's that size East well I can say is I've

kameraları boyutlarına göre yargılamayın çünkü bu Doğu boyutu,

got no colour mr. Duncan you're in full glorious colour you can see the red

hiç rengim yok diyebilirim Bay. Duncan tam renklisin

white and blue of your tie yes and what about my eyes my eye my I've got blue

kravatının kırmızı beyazını ve mavisini görebiliyorsun evet peki ya benim gözlerim benim gözlerim benim mavi

eyes you see are they being seen by the viewers yes this is all very

gözlerim var görüyorsun izleyiciler tarafından görülüyor mu evet bunların hepsi çok

uninteresting by the way does anyone care about this I'm thinking not we had

ilgi çekici değil bu nasıl kimsenin umurunda değil mi diye düşünüyorum

a busy week last week though didn't we we did indeed yes my mother came to stay

geçen hafta yoğun bir hafta geçirdik ama yapmadık mı gerçekten evet annem kalmaya geldi

and we had a lovely time we went to visit some lovely places we took her to

ve güzel vakit geçirdik onu götürdüğümüz bazı güzel yerleri ziyarete gittik

see the sights of Shropshire and we had to we struggled a bit to think where

Shropshire'ın manzaralarını görmek için biraz uğraşmamız gerekti ve annemi farklı bir yere nereye götürebileceğimizi düşünmek için biraz uğraşmamız gerekti

could we take my mother somewhere different because isn't that the problem

çünkü

you have when people come to visit and they've come quite a few times you when

insanlar sizi ziyarete geldiklerinde yaşadığınız sorun bu değil mi ve onlar ilk geldiklerinde birkaç kez geldiler.

they first come and they don't know the area you've got all you've got several

gelip bölgeyi bilmiyorlar, sahip olduğunuz her şeye sahipsiniz,

places you know you can take them oh that's a nice scenic area or there's a

onları götürebileceğinizi bildiğiniz birkaç yer var oh orası güzel manzaralı bir alan ya da

nice walk there or a nice building or an old ancient monument you can take people

orada güzel bir yürüyüş yolu var ya da güzel bir bina ya da eski bir antik anıt var.

to see but eventually you run out of places that they've been to so you want

görecek insanlar var ama sonunda gittikleri yerler tükeniyor, bu yüzden

to always impress your visitors with somewhere new to take them so we

ziyaretçilerinizi her zaman onları götürebileceğiniz yeni bir yerle etkilemek istiyorsunuz, bu yüzden

struggled a bit but we came up with the lovely town of Ludlow and we had a

biraz uğraştık ama sevimli Ludlow kasabasını bulduk ve çok güzel bir yerimiz oldu.

lovely time because we hadn't been there it's the sort of de facto capital of

zaman çünkü orada bulunmamıştık, Shropshire'ın bir tür fiili başkenti

Shropshire and well it sort of Lee everyone said

ve bir nevi Lee, herkes

it's not really a name a capital but I suppose Ludlow

bunun gerçekten bir başkent olmadığını söyledi ama sanırım Ludlow,

well Shrewsbury is probably the capital but Ludlow is seen as the sort of

Shrewsbury muhtemelen başkent ama Ludlow bir tür olarak görülüyor.

gastronomical sort of center the hub of hub of activity in Shropshire well it is

gastronomik bir tür merkez Shropshire'daki faaliyet merkezi, Shropshire'ın

the largest town in the south of Shropshire yes and it's supposed to be a

güneyindeki en büyük kasaba evet ve

bit posh and there's lots of posh restaurant it's supposed to be one of

biraz lüks olması gerekiyor ve çok sayıda lüks restoran var, yemek

the best places to eat in the UK can I tell you a story so we took your mum to

yenecek en iyi yerlerden biri olması gerekiyor İngiltere size bir hikaye anlatabilir miyim, bu yüzden annenizi

see this lovely castle we are going to see that by the way in a few minutes the

bu sevimli şatoyu görmeye götürdük, bu arada birkaç dakika sonra

castle that we visited but the first thing I noticed in Ludlow is there are a

ziyaret ettiğimiz şatoyu da göreceğiz ama Ludlow'da ilk fark ettiğim şey çok

lot of elderly people living there everyone seemed to be driving around in

fazla şato olması. orada yaşayan yaşlı insanlar, herkes

those little disabled buggies or as they call they call them in the United States

o küçük engelli arabalarıyla dolaşıyor gibiydi ya da Amerika Birleşik Devletleri'nde onlara

they call them Rascals a bit dangerous we run over by them on that on the

biraz tehlikeli diyorlar, kaldırımda üzerlerinden geçiyoruz

pavement and a lot of people were walking around with sticks and a lot of

ve birçok insan yürüyordu. ortalıkta sopalarla ve bir sürü

elderly people I noticed that we went for this lovely meal didn't wait a

yaşlı insanla fark ettim ki bu güzel yemek için gittik

lovely place but I'm not gonna say where for reasons that will become obvious

güzel bir yer beklemedik ama nedenlerini yakında belli olacak bir yer diyemeyeceğim

soon but we went for a lovely meal and you you had a nice meal here mum had a

ama güzel bir yemek için gittik ve siz sizsiniz burada güzel bir yemek yedim annem

nice meal I had something with a little Italian touch

güzel bir yemek yedi biraz İtalyan dokunuşlu bir şeyler yedim

I had spaghetti bolognaise but later on after we returned home I felt unwell you

spagetti salam yedim ama daha sonra eve döndükten sonra kendimi kötü hissettim siz

two were okay weren't you yes but I I wasn't feeling too well and at the end

ikiniz iyiydiniz değil mi evet ama ben kendimi pek iyi hissetmiyordum ve sonunda kendimi

because I had to hide the fact that I was feeling unwell because I didn't want

kötü hissettiğim gerçeğini saklamak zorunda kaldım çünkü

to make your mum worried because because sometimes your mum worries about us a

anneni endişelendirmek istemedim çünkü bazen annen bizim için çok endişeleniyor bu yüzden

lot so I didn't want to make your your mum worried or concerned so I knew I was

anneni endişelendirmek ya da endişelendirmek istemedim bu yüzden hasta olacağımı biliyordum kusacağımı biliyordum

going to be sick I knew I was going to throw up something weird was going on in

midemde garip bir şeyler oluyordu

my stomach so instead of making a noise in the house I actually went outside

bu yüzden evde gürültü yapmak yerine dışarı çıkıp

into the garden I went into the corner of the garden and I decided to vomit

bahçeye çıktım bahçenin köşesine gittim ve Orada kusmaya karar verdim,

there so I was throwing my guts up I was vomiting a lot in the garden I won't

bu yüzden midemi bulandırıyordum Bahçede çok kusuyordum Size

tell you where but I didn't even know this was going on

nerede olduğunu söylemeyeceğim ama bunun olup bittiğini

no one knew because I was trying levers I was trying to hide it from you yes I

kimse bilmiyordu çünkü manivelaları deniyordum. senden sakla evet

think you'd had spaghetti bolognaise and it was it was very oily hmm and I think

sanırım spagetti salam yemiştin ve çok yağlıydı hmm ve bence

you reacted to the excess of oil yeah the excess of oil yes yes they put

fazla yağa tepki verdin evet fazla yağ evet evet

a lot of olive oil in I remember whilst eating it I was thinking they've put too

içine çok fazla zeytinyağı koymuşlar yemek yerken hatırlıyorum

much olive oil in this it was like it was like eating an oil slick but of

Bunun içine çok fazla zeytinyağı koyduklarını düşündüm, sanki bir yağ tabakası yemek gibiydi ama

course later on I realized that there was definitely too much olive oil

tabii daha sonra bahçede kustuğum için kesinlikle çok fazla zeytinyağı olduğunu fark ettim

because I was vomiting in the garden and I did it in secret so mr. Steve mum

ve yaptım. gizlice yani bay Steve annem

wouldn't worry about me so I was suffering on my own in the corner of the

benim için endişelenmezdi bu yüzden bahçenin bir köşesinde tek başıma acı çekiyordum

garden you know next time you're suffering apply that same method and go

biliyorsun bir dahaki sefere acı çektiğinde aynı yöntemi uygula ve

outside so I can't see when you're suffering fortunately I don't suffer

dışarı çık böylece acı çektiğini göremem neyse ki ben

very often yes I had a calzone I think it must have been an Italian restaurant

çok sık acı çekiyorum evet bir calzone yedim sanırım bir italyan restoranı olmalı

because mother had pasta yeah Oh mum keep saying mother I never called him

çünkü annem makarna yedi

mother that sounds at that if he's called your your your your mum mother it

usually is is a slightly not aggressive tone but you're sort of almost

biraz agresif olmayan bir ton ama sen neredeyse

disapproving tone yeah mother I should say mum or mama not mummy I'm not a

onaylamayan bir tonsun evet anne anne ya da anne demeliyim anne değil

child anymore yes yes ma mad pastor and I had a calzone mmm it was spectacular

artık çocuk değilim evet evet ma deli papaz ve bir calzone yedim mmm muhteşemdi

yes sort of a big pastry sort of thing with with with with a nice vegetable e

evet bir nevi büyük hamur işi, güzel bir sebze ile ve

goats cheese filling audacious this is this is interesting

keçi peyniri dolgulu cüretkar, bu ilginç

but the the really interesting part was I actually paid for the meal and

ama asıl ilginç olan kısım, aslında yemeğin parasını ben ödedim ve

ironically I was the one that ended up being sick that was the really shocking

ironik bir şekilde, sonunda hasta olan bendim, bu gerçekten

bit you offered to pay for the meal mr. Duncan that's a bit sarcastic Steve are

Mr. Duncan bu biraz alaycı Steve

you starting to pick on me today I know

bugün benimle alay etmeye mi başladın biliyorum

fell off my seat cuz you know it's probably not a good thing to do pick on

koltuğumdan düştüm çünkü biliyorsun muhtemelen bana sataşmak iyi bir şey değil bu yüzden

me so we had a very nice of you to do so we had a lovely time with your mum and

sana çok iyi davrandık bu yüzden çok güzel zaman geçirdik annenle ve

now we're going to have a look at our little tour around the castle actually

şimdi şatonun etrafındaki küçük turumuza bir göz atacağız aslında her

first of all shall we have a look at the live chat go on because everyone has

şeyden önce canlı sohbete bir göz atalım devam et çünkü herkes

been missing you I don't believe it mwah for two weeks you we haven't been

seni özlüyor İnanmıyorum iki kişilik mwah haftalardır

here because your mum was staying so let's have a look shall we at the live

burada değildik çünkü annen kalıyordu o yüzden canlı sohbete bir göz atalım

chat just to see what is going on oh there it is the live chat appears very

sadece neler olup bittiğini görelim oh işte canlı sohbet bugün çok meşgul görünüyor

busy today Oh Belarus here is now here can we send

Ah Beyaz Rusya işte şimdi burada yapabilir miyiz

our best wishes to your mum again Belarusian Bella woke up with a headache

annene tekrar en iyi dileklerimizi ilet Belaruslu Bella bugün baş ağrısıyla uyandı bu işe

today that's no good is it oh actually I had a bit of a headache didn't I yeah I

yaramadı mı oh aslında biraz başım ağrıyordu değil mi evet

was complaining to Steve that I had a slight headache but it's gone now well

Steve'e hafif bir başım ağrıdığından şikayet ediyordum ama şimdi geçti peki bizi daha iyi

it's not gonna get any better watching us better I can tell you it's only gonna

izleyerek daha iyi olmayacak sana söyleyebilirim ki sadece daha da

get worse well mate I'm only joking maybe we'll

kötüye gidecek dostum şaka yapıyorum belki

take your mind off off your headache Barcia is here hello Barcia

kafanı ağrından kurtarabiliriz Barcia burada merhaba Barcia

biotech hi dearest I always watch your videos and I've learnt a lot from you

biotech merhaba canım videolarını her zaman izliyorum ve sizden çok şey öğrendim,

however it's my first time to watch you directly loads and loads of love from as

ancak sizi ilk kez doğrudan izliyorum ve sizi sevgiyle izliyorum,

is wonderful who is watching in Morocco thank you very much via comment we love

Fas'ta izleyenler harika, yorum yoluyla çok teşekkür ederim yorumları seviyoruz

comments yes we like to see your comments and we like to to hear from you

evet, yorumlarınızı görmek istiyoruz ve biz senden haber almak istiyorum bana e-

you can email me you can talk to me live on the livestream what are people saying

posta gönderebilirsin canlı yayında benimle konuşabilirsin insanlar bana ne diyor bana

hello to me thank you very much thanks to your your lovely greeting that's what

merhaba dediğin için çok teşekkür ederim güzel selamın için çok teşekkür ederim bende

I said everyone was missing you well I'm not surprised

öyle dedim herkes seni çok özledi şaşırmadım

they're only human exactly that's what that's what that's what you would say

onlar sadece insan tam olarak öyle bu ne diyeceksiniz

mr. Duncan you're going a bit quick with the with the live chat I haven't got

bayım. Duncan canlı sohbetle biraz hızlı gidiyorsun

time to read it I'm just moving down slightly yes recess

bunu okumaya zamanım yok sadece biraz aşağı iniyorum evet teneffüste

now you look very happy your mum was very good for you well you could you

şimdi çok mutlu görünüyorsun annen sana çok iyi davrandı peki diyebilirdin

could say that or you could you could actually imply that I'm happy because

o gittiği için gerçekten mutlu olduğumu ima edebilirsin

she's gone Oh that's not true that is not true just in

Oh bu doğru değil bu doğru değil anneler izliyordur diye söyleyebileceğim

case mums watching all I can say is I hope your mum isn't watching at the

tek şey umarım annen şu

moment well if your mum is watching if your mother is watching can I say hello

anda izlemiyor, eğer annen izliyorsa izliyorsa eğer annen izliyorsa Steve'in annesine merhaba diyebilir miyim

to Steve's mum and and yes it was lovely having you here we had a super-duper

ve evet senin burada olman çok güzeldi süper harika

time would you like to have a look at where we went

zaman geçirdik nereye gittiğimize bir göz atmak ister misin

I would allow sure everyone else would too

eminim diğer herkes de

so here is a short video and this is something showing where we went last

öyle yapar kısa bir video ve geçen

week with mr. Steve's mum a very interesting place an old castle can you

hafta Mr. Steve'in annesi çok ilginç bir yer eski bir şato

believe it a very old castle all I have to do is find it there it is so here it

inanabiliyor musunuz çok eski bir şato tek yapmam gereken onu orada bulmak o yüzden işte

is a short video it's only three minutes long don't worry it won't be an hour or

kısa bir video sadece üç dakika uzunluğunda merak etmeyin bir daha olmayacak saat ya da

two hours it's just three minutes and 26 seconds with our tour around a very

iki saat sadece üç dakika 26 saniye çok özel bir yerdeki turumuzla

special place

you

siz

and there it was the place we visited last week with mr. Steve's mum

ve orada geçen hafta Mr. Steve'in annesi saat

ten minutes away from three o'clock here in the UK it's a Sunday afternoon I

üçe on dakika uzaklıkta burada Birleşik Krallık'ta bir pazar öğleden sonra

don't know what time it is where you are but look look at the view outside isn't

senin olduğun yerde saat kaç bilmiyorum ama bak dışarıdaki manzara

that lovely look there is the view right now you can see lots of colour it's a

o kadar güzel değil mi manzara tam şu anda sen çok fazla renk görebilir,

very windy day by the way very blustery the Sun keeps trying to come through the

çok rüzgarlı bir gün, bu arada çok şiddetli Güneş bulutların arasından geçmeye çalışıyor

clouds but it's it isn't being very successful to be honest and it's a long

ama dürüst olmak gerekirse pek başarılı olamıyor ve uzun bir

weekend which makes mr. Steve very happy because it means that he gets to have an

hafta sonu, bu da Mr. Steve çok mutlu çünkü bu onun fazladan bir gün tatili olacağı anlamına geliyor

extra day off so Steve feeling very happy about that you're pretty happy

bu yüzden Steve çok mutlu olduğu için çok mutlu sen

about that aren't you Steve I am indeed I get an extra day's holiday very cool

bu konuda oldukça mutlusun değil mi Steve Ben gerçekten fazladan bir tatil günü alıyorum çok havalı

because we've had a lot of bank holidays very close together this year because

çünkü biz Bu yıl birçok resmi tatil birbirine çok yakın çünkü

Easter was very late so every other week we've been getting the Monday's off

Paskalya çok geç oldu, bu yüzden iki haftada bir Pazartesi günlerini tatil yapıyoruz

because of just general bank holidays it's an incredible to think that that

çünkü sadece genel resmi tatiller,

castles that you know over a thousand years old or nearly a thousand years old

bildiğiniz şatoların bin yıldan daha eski olduğunu düşünmek inanılmaz. neredeyse bin yaşında, böyle

it's absolutely incredible that they were building structures like that it

yapılar inşa etmeleri kesinlikle inanılmaz, ilk

must have looked amazing when it was first built yeah well as I wrote in the

yapıldığında harika görünmüş olmalı, evet, videoda yazdığım gibi,

video it was actually one of the first stone castles ever to be built and also

aslında inşa edilecek ilk taş kalelerden biriydi ve ayrıca

it's still even now it's considered is one of the finest castles in the country

hala şimdi bile ülkenin en iyi kalelerinden biri olarak kabul ediliyor

and those stairs were very dose spiral staircases were very dangerous in fact

ve bu merdivenler çok dardı, sarmal merdivenler çok tehlikeliydi, aslında

there were several points when when we could walk up the spiral staircases to

birkaç nokta vardı, kaledeki yüksek noktalara döner merdivenlerden çıkabildiğimizde

the high points in the castle there wasn't a lot to stop you just falling

yoktu. uçurumdan düşmenizi engelleyecek çok şey var

over the edge but a bit dangerous in places but we had a lovely time there

ama bazı yerlerde biraz tehlikeli ama orada güzel zaman geçirdik

and the weather stayed very nice which is always a bonus

ve hava çok güzel kaldı ki bu her zaman bir bonus evet

yes needless to say we didn't take your mother up the stairs

annenizi merdivenlerden yukarı çıkarmadığımızı söylemeye gerek yok.

we didn't so even even we had difficulty climbing up and down them people were

Yani biz bile inip çıkmakta zorluk çekiyorduk, insanlar

climbing up and down those stairs soldiers with bows and arrows

o merdivenlerden inip çıkıyorlardı, bilirsiniz,

you know nearly a thousand years ago would have been climbing up those steps

yaklaşık bin yıl önce bildiğiniz oklu, yaylı askerler

to protect the city against invaders you know haka and we were actually

şehri işgalcilere karşı korumak için çıkarlardı o basamakları, bilirsiniz haka ve Aslında

walking up and down on the top of those some of those towers where soldiers

o kulelerin bazılarının tepelerinde bir aşağı bir yukarı yürüyorduk,

would have been with as I say with bows and arrows watching over the rivers it

dediğim gibi askerlerin yanında okları ve yaylarıyla nehirleri gözetliyorlardı,

would have all been just forests everywhere and you know waiting for

her yer orman olurdu ve bilirsiniz

invaders to come and to try and get over it's quite incredible to think that we

işgalcilerin gelmesini beklerdiniz ve denemek ve üstesinden gelmek oldukça inanılmaz, insanların yürüdüğü

were walking on the same stones and up the same staircases as people were

aynı taşlar üzerinde ve aynı merdivenlerden yukarı yürüdüğümüzü düşünmek oldukça inanılmaz,

walking you know nine hundred thousand years ago yes nine hundred thousand

bilirsiniz dokuz yüz bin yıl önce evet dokuz yüz bin

years ago that's very old yes I think you mean a thousand years old I do well

yıl önce bu çok eski evet sanırım bin demek istiyorsunuz yaşındayım,

it was used for 700 years so for seven hundred years it was in use in some form

700 yıl boyunca kullanıldı, yani yedi yüz yıldır bir şekilde kullanılıyordu

or other and there were a lot of notable guests including that the two princes

ve iki prens de dahil olmak üzere birçok önemli konuk vardı.

have you heard of the two princes that were murdered in the Tower of London no

Tower of London hayır,

apparently they were evacuated and they they were actually staying at Ludlow

görünüşe göre tahliye edilmişler ve aslında

castle for a short time before they were sent back to London where they met their

kısa bir süreliğine Ludlow şatosunda kalıyorlardı, Londra'ya geri gönderilmeden önce

rather grisly fate we were we were all right mr. Duncan they didn't I didn't

oldukça tüyler ürpertici kaderleriyle karşılaştılar, biz iyiydik bayım. Duncan yapmadılar mı

capture us and do anything nasty to us no although we did we did get to sample

bizi yakalayıp bize kötü bir şey yapmadım hayır yapmış olmamıza rağmen şimdiye kadar içtiğim en

the biggest cup of coffee I've ever drink that's true we asked for a mug of

büyük fincan kahveyi tadabildik bu doğru bir fincan

coffee and well it was nearly a pint of coffee

kahve istedik ve neredeyse oldu bir bardak kahve

I've never drink so much coffee in one go we were high as kites on the caffeine

Bir seferde hiç bu kadar çok kahve içmemiştim kafeinle uçurtma kadar sarhoştuk

we were walking around at low castle like we were on some kind of drug yes

alçak şatoda dolaşıyorduk sanki bir çeşit uyuşturucu kullanıyormuşuz

well which which we basically were because caffeine is a drug so if you

evet pekala ki temelde öyleydik çünkü kafein bir uyuşturucu bu yüzden şimdiye kadarki

want to sample the largest cup of coffee ever go to a little low castle because I

en büyük fincan kahveyi tatmak istiyorsanız küçük bir alçak şatoya gidin çünkü ben daha sonra kelimenin tam

was I was literally flying around afterwards I was hovering above the

anlamıyla

ground because I had drank so much coffee and I'm not used to it you see

etrafta uçuyordum çünkü çok fazla kahve içmiştim ve buna alışkın değilim.

anything on the live-chat Palmyra says that

canlı sohbette herhangi bir şey Palmyra

she saw a news report hmm and pal Mira where does Palmyra live I can't remember

bir haber gördüğünü söylüyor hmm ve dostum Mira Palmyra nerede yaşıyor Hatırlayamıyorum

but it's not in this country and she saw a news report about Shropshire sheep I'm

ama bu ülkede değil ve Shropshire koyunları hakkında bir haber gördü Ben

a news report we're saying that they're very peculiar sheep because they eat the

bir haber haberimiz' çok tuhaf koyunlar olduklarını söylüyorsunuz çünkü

weeds that's true rather than the grass well we haven't heard this news reports

ot yerine yabani otları yiyorlar bu doğru ki bu haberi duymadık

that would be very interested to to see that and my just boys pal Mira I can't

görmek çok ilgimizi çekecek ve sadece oğlum dostum Mira

remember now well I I can't remember either

şimdi hatırlayamıyorum peki ben de hatırlayamıyorum

but the fact thanks for saying it three times I don't know sir how many

ama gerçeği üç kez söylediğin için teşekkürler bilmiyorum efendim yaşadığınız yerde kaç tane hatırlatıcı olduğunu bilmiyorum özür dileriz

reminders where you live we can't remember do apologize yes Mira says that

evet Mira

it looks very creepy it does it was a bit creepy and there were lots of very

çok ürkütücü göründüğünü söylüyor biraz ürkütücüydü ve bir sürü çok

deep sort of underground storage areas the cellars and things like that and it

derin yeraltı depolama alanı vardı, mahzenler ve bunun gibi şeyler ve

was it was fascinating and we had a lovely meal afterwards whether you know

büyüleyiciydi ve sonrasında güzel bir yemek yedik,

you know what was underneath they were there were there was a big dungeon

altında ne olduğunu biliyor musunuz, oradaydılar, büyük bir zindan vardı

really yes that there was there was part of it that is actually underground so I

gerçekten evet aslında yeraltında olan bir kısmı vardı, bu yüzden

know that you can go into it anymore but there was a large area that was

artık içine girebileceğinizi biliyorum ama yeraltında geniş bir alan vardı

underground and part of that was where they kept some of the prisoners there

ve bunun bir kısmı bazı mahkumları tuttukları yerdi

was a large dungeon where they would torture the prisoners it's true

orada büyük bir zindan vardı. mahkumlara işkence ederdi bu doğru

jameelah says she she was expecting a princess to appear maybe my third huge

jameelah bir prensesin görünmesini beklediğini söylüyor belki üçüncü büyük

pointed hats I did see at least one queen in the video thanks mr. Duncan I

sivri şapkalarım Videoda en az bir kraliçe gördüm teşekkürler bay. Duncan,

think there was probably more than one I was talking about your mum by the way

sanırım annenden bahsettiğim birden fazla kişi vardır, bu arada, şu anda

how lovely anything else not at the moment mr. Duncan well that was that was

olmayan her şeyin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum Bay. Duncan, bu

worth spending ten minutes so sorting out the the tablet device for

on dakika harcamaya değdi, bu yüzden Lois için tablet cihazını ayırdım

Lois and no my mother didn't go up the steep steps there must have been more

ve hayır annem dik basamakları çıkmadı, daha fazlası olmalı,

must have been about four to your 60 steps up to the top I mean

yaklaşık dört üzeri 60 adımınız olmalıydı. o merdivenlerin hala orada olması,

it's a great testament to the way the the way that building was constructed

binanın nasıl inşa edildiğinin harika bir kanıtı anlamına geliyor, o sarmal merdivenleri nasıl inşa ettiklerini anlamaya

that those steps are still there I was looking at them quite carefully to try

çalışmak için onlara oldukça dikkatli bakıyordum,

and work out how they built those spiral staircases

it's fascinating they were doing all that you know hundreds and hundreds of

bildiğiniz yüzlerce ve yüzlerce şeyi yapıyor olmaları büyüleyici. yüzlerce

years ago well a thousand years ago that's right yeah it's amazing at least

yıl önce yani bin yıl önce bu doğru evet harika en azından artık böyle

you couldn't build a structure like that anymore it would cost far too much we've

bir yapı inşa edemezdiniz çok pahalıya mal olurdu

had this conversation before yes it's like not read am trying to reconstruct

bu konuşmayı daha önce yapmıştık evet okumamış gibiyim yeniden kurmaya çalışıyorum

that if that had completely collapsed there's no way it could ever have been

bunu eğer tamamen çökmüştü,

rebuilt because it would have discussed a prohibitive amount of money well you

yeniden inşa edilmesinin hiçbir yolu yoktu çünkü çok büyük miktarda parayı tartışacaktı,

know what they want to do now they want to turn not true Dam Cathedral into it

şimdi ne yapmak istediklerini biliyorsunuz, gerçek olmayan Dam Katedrali'ni

into a big eco Church what's that well they're going to put a giant glass roof

büyük bir eko Kilise'ye dönüştürmek istiyorlar, o kadar iyi olan nedir? tepesine dev bir cam çatı koyacaklar

on the top and grow plants in all sorts of fauna and flora inside can you

ve içinde her türlü fauna ve floradan bitkiler yetiştirecekler.

believe that that'll be no doubt a lot cheaper than because it will all be

about money but that's what a sad thing to have to replace that that amazing

o harika

roof structure yeah with a glass dome you know it always amazes me you you

çatı yapısını değiştirmek zorunda olan şey evet cam bir kubbe ile beni her zaman şaşırtıyor seni

because your mother goes to church sometimes and I always have collections

çünkü annen bazen kiliseye gidiyor ve benim her zaman koleksiyonum var

don't know they always collect some money at the end of the service don't

bilmiyorum ayin sonunda her zaman biraz para topluyorlar

they they do and and it's always fascinated me how how that they've never

öyle değil mi ve şimdi nasıl para

come across a better way of raising money now I've always wondered why

toplamanın daha iyi bir yolunu bulamamaları beni her zaman büyüledi

churches don't have people sponsoring them so maybe you could have an

advertising board outside the church and you could charge people to advertise on

kilisenin dışında ve insanlardan

the board outside or you could have a big screen like like in Times Square you

dışarıdaki tahtada reklam vermeleri için ücret alabilir veya Times Meydanı'ndaki gibi büyük bir ekrana sahip olabilirsiniz, çan kulesinin

could have a big screen honest on the top of the steeple and you could

tepesinde büyük bir ekrana sahip olabilirsiniz ve

advertise products you could advertise soft drinks or maybe motor cars you

alkolsüz içeceklerin veya alkolsüz içeceklerin reklamını yapabileceğiniz ürünlerin reklamını yapabilirsiniz. belki motorlu arabalar

could advertise all sorts of things and make revenue from that so I've always

her türlü şeyin reklamını yapabilir ve bundan gelir elde edebilirsin, bu yüzden

wondered white churches and at any place that

beyaz kiliseleri ve

needs funds on a regular basis why they don't have sponsorships you could you

düzenli olarak fona ihtiyacı olan herhangi bir yerde neden sponsorlukları olmadığını merak ettim,

could actually go into the church and you could have sponsored sermons so that

gerçekten kiliseye gidebilir misin? ve vaazlara sponsor olabilirdin,

so the the priest or the vicar will stand up and say dearly beloved today's

böylece rahip veya papaz ayağa kalkıp canım sevgilim desin, bugünkü

sermon is brought to you by pepsi-cola it's the refreshing taste that goes up

vaaz size pepsi-cola tarafından getirildi, burnunuza gelen ferahlatıcı tat,

your nose I don't think people would like that in a church and now let us

insanların bundan hoşlanacağını sanmıyorum Bir kilisede ve şimdi

pray I don't think they would I don't they want inappropriate advertising but

dua edelim Yapacaklarını sanmıyorum Uygunsuz reklam istemiyorlar

it but it does seem like a thing that it might happen eventually because not many

ama bu eninde sonunda olabilecek bir şey gibi görünüyor çünkü bu ülkede artık pek çok

people go to church anymore in this country and one of the things that they

insan kiliseye gitmiyor ve biri

could do to raise money is have sponsorship so you could you can have a

Para toplamak için yapabilecekleri şeylerden biri, sponsorluk almaktır, böylece

big sign on the side of the church or maybe have some sponsorship inside maybe

kilisenin yan tarafına büyük bir tabela koyabilirsiniz veya belki içeride biraz sponsorluk yapabilirsiniz, belki

on the back of the vicar you could have a lot like they have within football

rahibin arkasına, onların içinde sahip olduklarına benzer birçok şeye sahip olabilirsiniz. futbol

teams you could have sponsorship and then you would raise loads of money then

takımlarına sponsorluk alabilirsin ve sonra bir sürü para toplayabilirsin sonra

lots and lots of money I think so don't think that's gonna work mr. Duncan okay

çok ama çok para bence bu yüzden bunun işe yarayacağını düşünmeyin bayım. Duncan tamam pekala

well I thought of it first if anyone starts doing that it was me

ilk ben düşünmüştüm eğer biri yapmaya başlarsa bunu ben

that thought of it okay days I'm 100 I think you could be new you're saying

düşündüm tamam günler 100 yaşındayım sanırım yeni olabilirsin

hello from Saudi oh hello to Saudi Arabia haven't seen you before so

Suudi Arabistan'dan merhaba diyorsun ah Suudi Arabistan'a merhaba seni daha önce görmemiştim

welcome and please make as many comments as you like what are we talking about

hoşgeldiniz ve lütfen istediğiniz kadar yorum yapın

today mr. Duncan we we are talking about one thing in particular because this

bugün neden bahsediyoruz bayım. Duncan biz özellikle bir şeyden bahsediyoruz çünkü bu

week here in the UK yes I suppose we can't get through one of our live

hafta burada Birleşik Krallık'ta evet sanırım canlı yayınlarımızdan birini

streams without talking about brexit and politics because this week there she is

Brexit ve siyaset hakkında konuşmadan geçemeyiz çünkü bu hafta orada

there's Theresa May outside the houses of well number 10 Downing Street crying

Theresa May var evlerin dışında 10 numara Downing Caddesi

there she is getting very emotional so today we're talking about crying crying

orada ağlıyor çok duygusallaşıyor bu yüzden bugün ağlayarak ağlamaktan

and years idioms and phrases so all those

ve yılların deyimlerinden ve deyimlerinden bahsediyoruz yani orada gerçekten üzüldüğünü söyleyen tüm bu

things do you like that says she's really getting upset there I don't know

şeyleri seviyor musunuz

why she's getting upset because as soon as she stops being the Prime Minister

Neden üzüldüğünü bilmiyorum çünkü Başbakan olmayı bırakır bırakmaz

she can go around the world and give speeches to all these big companies and

dünyayı dolaşabilir ve tüm bu büyük şirketlerde konuşmalar yapabilir ve

make millions and millions and millions of pounds so I don't know why she's

milyonlarca, milyonlarca ve milyonlarca sterlin kazanabilir, bu yüzden

getting so sad there well I don't know whether she could do that she certainly

orada neden bu kadar üzüldüğünü bilmiyorum. bunu yapabilir mi, kesinlikle

is a lady of principle of course she'll do it what I'd like to know is what do

prensip sahibi bir hanımefendidir, elbette yapacak, benim bilmek istediğim,

you see for us you and I watching that hmm that's our prime minister okay

bizim için ne görüyorsun, sen ve ben izliyoruz, hmm, bu bizim başbakanımız, tamam,

she's been broadcast around the world and she starts to cry at the end of a

dünya çapında yayınlandı. ve bir konuşmanın sonunda ağlamaya başlıyor

speech I don't know if I've ever seen that before I've never seen I've never

bilmiyorum daha önce hiç görmedim mi bunu daha önce hiç

seen a world leader cry so what do has anybody else seen that this is the first

ağlayan bir dünya lideri görmemiştim bu yüzden başka kimse ne gördü ki bu ilk

time you're seeing it as if so or if you saw it on your news at home okay what

zaman öyleymiş gibi görüyorsun ya da evindeki haberlerinde gördüysen tamam

impression did you have of the UK seeing our prime minister resigning and then

İngiltere'nin başbakanımızın istifa ettiğini görmesi ve

crying at the end well maybe some people might feel sympathy but but I thought it

sonunda ağlaması hakkında nasıl bir izlenimin vardı peki belki bazı insanlar sempati duyabilir ama ama ben düşündüm

was rather undignified because she got through it but at the very last moment

oldukça onursuzdu çünkü üstesinden geldi ama en son

at the very last moment those last words she said I believe in Britain and now

anda, en son anda söylediği o son sözler İngiltere'ye inanıyorum ve şimdi

I'm going to cry and everyone around the world will see it so if she could have

ağlayacağım ve dünyadaki herkes bunu görecek, eğer yapabilseydi

only held held that back for a few more seconds it would have been a very

sadece onu birkaç saniye daha tutsaydı çok

different situation so crying crying in public now you know I have a big

farklı bir durum olurdu bu yüzden toplum içinde ağlamak şimdi biliyorsun benim büyük bir

complaint don't you Steve against you know I have a big complaint okay about

şikayetim var değil mi Steve sana karşı büyük bir şikayetim var tamam mı

people who cry openly all the time especially on television it really

açıkça ağlayan insanlar hakkında her zaman, özellikle televizyonda

annoys me so it we do appear to live in an age where people are willing to cry

beni gerçekten rahatsız ediyor, bu yüzden insanların açıkça sık

openly often quite often in public or just to get up

sık toplum içinde ağlamaya istekli oldukları ya da sadece

set over nothing so maybe they I don't know they maybe they're they're having a

hiçbir şey için tuzağa düşmeye istekli oldukları bir çağda yaşıyor gibi görünüyoruz, bu yüzden belki onlar bilmiyorum belki onlar

lovely ice-cream in the park and then they drop the ice-cream on the floor and

parkta çok güzel dondurma yiyorlar ve sonra dondurmayı yere düşürüyorlar ve

then they get really upset about it and start well of course when we grew up mr.

sonra buna çok üzülüyorlar ve iyi başlıyorlar tabii ki biz büyüdüğümüzde Mr.

Duncan was and certainly the image people have of British people is the

Duncan öyleydi ve kesinlikle insanların İngilizler hakkındaki imajı,

stiff upper lip that no matter what happens no matter what emotion is is is

ne olursa olsun, hangi duygu olursa olsun

inside you must not ever let it show in public that's the the stoic sort of

içinizde olan katı bir üst dudaktır, toplum içinde gösterilmesine asla izin vermemelisiniz,

stiff upper lip British way that we tend to behave or have done but that of

bu, İngiliz tarzının metanetli bir tür katı üst dudağıdır. davranma eğilimindeyiz veya yaptık ama elbette bu

course that's really gone now I don't think that exists anymore but certainly

gerçekten gitti artık bunun artık var olduğunu düşünmüyorum ama kesinlikle

when we grew up and just after the war and our parents it was always the stiff

büyüdüğümüzde ve savaştan hemen sonra ve ebeveynlerimiz her zaman sert

upper lip yeah no you never showed your feelings or emotions in public British

üst dudaktı evet hayır asla göstermedin İngiliz

people were always renowned for that whereas other continental countries

halkı her zaman bununla ünlüdür, oysa diğer kıta ülkeleri,

they're more what other countries are more willing or or less embarrassed to

diğer ülkelerin duygularını göstermekten daha çok istekli veya daha az utangaç oldukları halde, siz

show their feelings when you know you've got to hold it all in with British

İngilizlerle her şeyi içinizde tutmanız gerektiğini bildiğinizde duygularını göstermekten daha az utanırlar.

people you must never let it out that's it to be stoic yes stoic is that right

asla izin vermemeli metanetli olmak budur evet metanet bu doğru stoacıdır evet

stoic yes a review to be to be brave and and not to show any emotions and to bear

bir inceleme cesur olmak ve herhangi bir duygu göstermemek ve

up to the weight of emotion that that that's inside you that's that you keep

duygunun ağırlığına katlanmak içinizde olan budur

it in you keep it all in you don't let it out yes I'm not I'm not saying don't

her şeyi içinde tut dışarı izin verme evet değilim beni yanlış

misunderstand me I'm not saying you shouldn't cry but there are moments

anlama demiyorum ağlamamalısın demiyorum ama öyle anlar vardır ki bir şey

where where it's good to cry about something something sad happens I'm not

için ağlamak iyidir Üzücü bir şey olur

saying you shouldn't cry but just for those few more moments if only if only

ağlamamalısın demiyorum ama sadece o birkaç saniye için keşke

she'd just held it back she could have gone into number 10 and cried and cried

kendini tutsaydı 10 numaraya gidip

and weeped on the floor and kicked her shoes off and really had a good cry but

yerde ağlayıp ağlayıp ağlayıp onu tekmeleyebilseydi. ayakkabılarını çıkardı ve gerçekten iyi ağladı ama

but known because what happens is everyone now will remember that moment

ama bilinen şey şu ki, artık herkes o anı hatırlayacak,

they will remember the moment when tourism a stood outside she resigned and

turizmin dışarıda durduğu anı hatırlayacak ve istifa etti ve

pride that's it how mayor is saying that we're being very unfair bullying Theresa

gurur, belediye başkanının Theresa'ya çok haksız davrandığımızı söylemesi bu kadar

no well we're not saying what we want to know is what do you think hmm you know

hayır peki biz bilmek istediğimizi söylemiyoruz ne düşünüyorsunuz hmm bilirsiniz

if for example your Prime Minister made a speech and burst into tears you know

mesela başbakanınız bir konuşma yapsa ve ağlasa ülkeniz

would you be embarrassed about that for your country how would you feel hmm what

adına bundan utanırmısınız hmm ne hissedersiniz

impression is it giving you yes of the state of our country to yes makes a very

izlenimi veriyor mu ülkemizin durumuna evet demeniz çok

good point suit TR says you must not show your emotions in public especially

iyi bir noktayı ifade ediyor TR duygularınızı toplum içinde belli etmemeniz gerektiğini söylüyor özellikle

if you are a public figure it shows your weakness yes especially if you are a

tanınmış biriyseniz zayıflığınızı gösteriyor evet özellikle de

leader can you can you imagine what would happen if if if I don't know if

liderseniz yapabilir misiniz Eğer

Barack Obama started crying uncontrollably now I know what you're

Barack Obama'nın şimdi kontrolsüz bir şekilde ağlamaya başlayıp başlamadığını bilmezsem ne olacağını hayal edebiliyor musun?

going to say you're going to say when Roberta Flack was it Roberta know Aretha

Franklin Aretha Franklin was performing in front of a Barack Obama he started

bir Barack Obama'nın önünde

crying he he left out a little tear but he wasn't crying uncontrollably or

ağlamaya başladı, biraz gözyaşı bıraktı ama kontrolsüz bir şekilde ağlamıyor ya da hıçkıra hıçkıra

sobbing that's a great word we're going to talk about that later on twisty we're

ağlamıyordu, bunun hakkında daha sonra konuşacağız kıvrımlı gözyaşlarıyla

going to look at words connected with tears and crying as well because it's we

bağlantılı kelimelere bakacağız ve ağlıyor çünkü bazen

don't just throw this together sometimes we we plan some of this live

bunu bir araya getirmiyoruz, öyle görünmese de bu canlı yayının bir kısmını planlıyoruz

stream even though it doesn't look like it

Anna says have we voted for the UK Parliament yet yes we have it was on

Anna diyor ki Birleşik Krallık Parlamentosu için oy kullandık mı evet evet

Thursday and we both went down and and expressed ourselves in a democratic way

Perşembe günüydü ve ikimiz de aşağı indik ve kendimizi demokratik bir şekilde ifade ettik ve

and voted and what the result abhi we don't know and in fact Maria is going

oy kullandık ve sonuç ne oldu abhi bilmiyoruz ve aslında Maria

off to vote now oh I see Maria Giovanna la Rosa is going to vote for the

şimdi oylamaya gidiyor oh görüyorum Maria Giovanna la Rosa Avrupa Parlamentosu için oy kullanacak

European Parliament so so they must be having their their voting today we had

yani bu yüzden bugün oylamalarını yapıyor olmalılar,

ours on Thursday I think it's sort of different countries are having it at

bizimkini Perşembe günü yaptık, bence bu farklı ülkeler

different times it's very controversial of course us voting in the European

farklı zamanlarda yapıyor, bu çok tartışmalı tabii ki bizim Avrupa'da oy vermemiz

because we were supposed to be out of the European Union or these elections

çünkü Avrupa Birliği'nin dışında olmamız gerekiyordu ya da bunlar seçimler

took place this is crazy not that we want you we are remain as we wanted to

oldu bu çılgınca değil seni istiyoruz biz kalmak istediğimiz gibi kalıyoruz

stay yes okay in the European Union but yes yes but but yes well not we're not

evet tamam Avrupa Birliği'nde ama evet evet ama evet peki hayır

talking about our point of view we're talking about the general situation I

kendi bakış açımızdan bahsetmiyoruz genelden bahsediyoruz durum iyi

won't well that's it the general situation a general situation is that

olmayacağım bu genel durum genel bir durum şu ki,

now we have to vote for for something that apparently over half the country

görünüşe göre ülkenin yarısından fazlasının

doesn't want to be a part of so we have to vote for something that we don't

parçası olmak istemediği bir şey için oy kullanmalıyız, bu yüzden istemediğimiz bir şey için oy kullanmalıyız'

actually want and and that's how crazy things have got and now we have until

Aslında istemiyoruz ve işler bu kadar çılgınca bir hal aldı ve şimdi

the 31st of October don't we Steve we do - want me to wait for the final brexit

31 Ekim'e kadar vaktimiz var Steve, son ayrılığı beklememi

or to see if we get yet another extension yes

veya başka bir uzatma alıp almadığımızı görmemi istiyor musunuz, evet

interestingly enough somebody's asked Palmeiras said do we want who do we want

ilginç bir şekilde birisi sordu Palmeiras, kimin bir

to be the next prime minister well we have to be careful there because it's

sonraki başbakan olmasını istiyor muyuz, kim istiyoruz, orada dikkatli olmalıyız çünkü

all ongoing so we're not going to give our opinions on that because it's not

her şey devam ediyor, bu yüzden bu konuda fikirlerimizi vermeyeceğiz çünkü bunu

right to do so but yes I suppose I suppose that there are a lot of

yapmak doğru değil ama evet sanırım ben

differing opinions at the moment and this is something I wanted to talk about

şu anda pek çok farklı görüş olduğunu varsayalım ve bu bugün de hakkında konuşmak istediğim bir şey

today as well Steve when does an opinion become a fact and can they be the same

Steve bir fikir ne zaman gerçeğe dönüşür ve aynı

thing because we do seem these days because of the Internet and and the way

şey olabilir mi çünkü bugünlerde internet sayesinde görünüyoruz ve ve

that people communicate nowadays Steve it would appear that sometimes opinion

bugünlerde insanların iletişim kurma şekli Steve, bazen fikirlerin

in fact become confused and the same thing so just because a person thinks

aslında kafası karışıyor gibi görünüyor ve aynı şey, yani sırf bir insan bir

something or considers something in a certain way it's then interpreted as

şeyi düşündüğü veya bir şeyi belirli bir şekilde değerlendirdiği için, o zaman

being something that's actually true or real and I think this is partly due to

gerçekten doğru veya gerçek olan bir şey olarak yorumlanıyor ve bence Bunun nedeni kısmen,

the fact that you have maybe social media sites like Twitter where people

Twitter gibi insanların

say things or they repeat things and then another person repeats what someone

bir şeyler söylediği veya tekrarladıkları ve sonra başka birinin bir

else is said as an opinion and then eventually it becomes almost fact like

başkasının söylediklerini bir fikir olarak tekrarladığı ve sonunda

even though it isn't a fact so a fact in its roar a sense is just

öyle olmasa bile neredeyse gerçeğe dönüştüğü gerçeğinden kaynaklanmaktadır. t bir gerçek yani kükreyen bir gerçek, bir anlamda sadece

something that can be proved a thing that is definite and can be proved but

kanıtlanabilecek bir şeydir, kesin ve kanıtlanabilir bir şeydir, ancak

on the internet you might find that people just type or say or write

internette insanların

anything whether it's true or not so so that is the strange conflict we have now

doğru olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir şey yazdığını veya söylediğini veya yazdığını görebilirsiniz. şu anda sahip olduğumuz garip çatışma bu

and certainly this has has crept into politics don't you think well yes

ve kesinlikle bu siyasete sızdı, sizce de iyi değil mi, evet

because politicians of cause knowing that people are very lazy now and

çünkü davanın politikacıları, insanların artık çok tembel olduğunu ve

they've all got busy lives and probably can't be bothered to go and check our

hepsinin meşgul hayatları olduğunu ve muhtemelen bunlarla uğraşamayacaklarını biliyorlar. Gidin çiftliğimizi kontrol edin

farm or liable to come out with lies and mistruths

ya da argümanlarını siyasi sahnede desteklemek için yalanlar ve yanlışlarla ortaya çıkmakla yükümlü

in order to to prop up their their arguments on the political stage and you

ve

know that there are many politicians around today is one in particular who is

biliyorsunuz ki bugün etrafta birçok politikacı var, özellikle de

accused constantly of not telling the truth of just making up facts and

sürekli doğruyu söylememekle suçlanan bir politikacı. sadece gerçekleri uydurmak ve

constantly lying but because I think most people haven't got the time or the

sürekli yalan söylemek ama bence çoğu insanın o kişinin ne söylediğini kontrol edecek zamanı veya eğilimi olmadığı için

inclination to check what that person is saying they just accept it as fact and

onu sadece gerçek olarak kabul ediyorlar ve

it's very easy to distort the truth because it depends on on somebody

gerçeği çarpıtmak çok kolay çünkü bu birine bağlı

actually checking it for themselves and then everybody somebody tells that if a

aslında bunu kendileri için kontrol ediyor ve sonra herkes diyor ki, eğer bir

politician tells a lie about something twenty thirty years ago they would have

politikacı yirmi otuz yıl önce bir şey hakkında yalan söylerse

been instantly dismissed from their position mmm but now politician can lie

anında görevden alınırdı mmm ama şimdi politikacı bir

about something and just apologize and and and just they just get on with it

şey hakkında yalan söyleyebilir ve sadece özür dileyebilir ve ve sadece alırlar bununla devam ederler

they just move on with their jobs or they might have done something seriously

sadece işlerine devam ederler ya da ciddi bir şey yapmış olabilirler

they come back five years later as well as forgiving this happens a lot though

beş yıl sonra geri gelirler ve affetmek de bu çok olur ama

in in British politics there are there are many MPs in various places and and

İngiliz siyasetinde çeşitli yerlerde ve görev yapmış birçok milletvekili vardır.

who have served in various positions who've been who've been sacked or

çeşitli görevlerde bulunanlar işten atılanlar veya

they've had to resign but later they come back and carry on doing another job

istifa etmek zorunda kalanlar ama daha sonra geri gelip başka bir departmanda başka bir iş yapmaya devam edenler

in another Department and this has happened certainly in this country over

ve bu ülkede

the past few years are not saying who or where but there is of course the old

son birkaç yılda bu kesinlikle oldu kim olduğunu söylemiyoruz. veya nerede ama elbette

joke about how can you tell when a politician is lying and the answer is

bir politikacının yalan söylediğini nasıl anlayacağınıza dair eski bir şaka var ve cevap şu:

their mouth is moving so a lot of people do take what politicians say with what

ağzı hareket ediyor, bu nedenle pek çok insan politikacıların söylediklerini bir tutam tuz dedikleri şeyle alıyorlar. Onlara

they call a pinch of salt they tend not to trust what they're being told the

söylenene güvenin,

problem is if you are a politician when you think of members of a cabinet or MPs

sorun şu ki, eğer bir politikacıysanız, bir kabine üyelerini veya milletvekillerini düşündüğünüzde,

a lot of them have got into that job in the first place because they want the

birçoğu bu işe en başta gücü istedikleri için girmiştir

power and particularly if you've got people who are now we've got a

ve özellikle siz sahipseniz. şu anda bir

leadership election all these but how can you trust any of these people at all

liderlik seçimimiz var tüm bunlar ama bu insanlardan herhangi birine nasıl güvenebilirsiniz, onlar

they just want to be leaders and there's one or two in particular and one person

sadece lider olmak istiyorlar ve özellikle bir veya iki kişi var ve suçlanan

in particular named Rose who who is being accused of just constantly lying

Rose adında özellikle bir kişi var. pozisyonunu güçlendirmek için sürekli yalan söylüyor

all the time in order to strengthen his position because all he's concerned

çünkü onun tek derdi

about or she is getting into power and some people would say or do anything to

ya da iktidara gelmek ve bazı insanlar iktidara gelmek için her şeyi söyler ya da yapar

get into power and as you say some you have to assume that politicians are

ve siz bazılarını söylediğiniz gibi politikacıların

always lying because I think thou thou or at least distorting the truth to try

her zaman yalan söylediğini varsaymanız gerekir çünkü Bence siz veya en azından

and prop up their arguments yes but we don't we don't talk about specific

argümanlarını desteklemek için gerçeği çarpıtıyorsunuz evet ama biz belirli kişiler hakkında konuşmuyoruz

people but around the world of course there have been many elections taking

ama dünya çapında elbette birçok seçim yapıldı,

place we had the indian election so in India there was an election and

Hindistan seçimleri yaptık yani Hindistan'da bir seçim vardı ve

president mozi has got back in so he's actually back in with with a huge

başkan Mozi geri döndü, bu yüzden aslında büyük bir çoğunluk ile geri döndü, bu

majority so he has a lot of support in India also Indonesia as well there was

yüzden Hindistan'da ve Endonezya'da da çok fazla desteği var,

election there and there were some some protests as well taking place there and

orada bir seçim vardı ve bazı protestolar da gerçekleşti. orada ve

now here in the UK but the strange thing is here Steve what we are not voting for

şimdi burada Birleşik Krallık'ta ama garip olan şey burada Steve,

a new leader of country it is just an internal thing

yeni bir ülke lideri için oy vermiyoruz, bu sadece

within the party that is actually in power so that's a that's a very strange

parti içinde fiilen iktidarda olan dahili bir şey, yani bu çok garip bir

situation where whoever takes over from Teresa may will actually not be elected

durum, kim alırsa alsın. Teresa'dan gelenler aslında

by by the country so that's that's rather unusual isn't it yeah they'll

ülke tarafından seçilmeyebilir, bu yüzden bu oldukça sıra dışı değil mi, evet onlar

just be elected by by the party members and I think the politicians have a say

sadece parti üyeleri tarafından seçilecek ve bence politikacıların da

ever ever saying it as well in terms of who they might who they might support

bunu terimlerle söyleme konusunda söz hakkı var. kimi destekleyebilecekleri

but yes that they won't be tested until the next general election yes as to

ama evet, bir sonraki genel seçime kadar test edilmeyecekler, evet,

whether but we're in a very dangerous situation at the moment because

ama şu anda çok tehlikeli bir durumdayız çünkü

depending on who gets into power could have a profound effect on our

kimin iktidara geleceğine bağlı olarak derin bir etkisi olabilir

relationship with Europe I mean if we get somebody who is prepared to is

Avrupa ile ilişkimiz hakkında demek istediğim, eğer anlaşmayı değiştirmezsek Avrupa Birliği'ne evet demeye hazır biri çıkarsa,

prepared to say to the European Union unless we get a change of deal we're

going to crash out yes and it's going to have very serious consequences and I

evet, bunun çok ciddi sonuçları olacak ve ben

just don't trust any other politician to be quite honest with you because they

sadece Başka herhangi bir politikacının size karşı oldukça dürüst olacağına güvenmeyin çünkü zaten Brexit referandumu

all lied and distorted the facts before the the the brexit referendum anyway and

öncesinde hepsi yalan söyledi ve gerçekleri çarpıttı ve

nobody actually knows whether we'll be better off in Europe or not or out of

aslında hiç kimse Avrupa'da daha iyi durumda olup olmayacağımızı veya Avrupa dışında olup olmayacağımızı bilmiyor.

Europe or not nobody really knows you could be impossible to predict

tahmin etmenin imkansız olabileceğini biliyor,

I say it's incredibly selfish to pull out of the European Union on the basis

that we one country might be slightly better off in the future because of the

huge risks that poses to to safety and everything that the whole risk of the

güvenliğe yönelik büyük riskler ve tüm riskin taşıdığı her şey nedeniyle gelecekte bir ülkenin biraz daha iyi durumda olabileceğimiz temelinde Avrupa Birliği'nden çekilmenin inanılmaz derecede bencilce olduğunu söylüyorum.

breakup the of the European what what you mean safety I don't understand what

ayrılığın Avrupa'nın ne demek istediğini güvenlik ne demek istediğini anlamıyorum

you mean well I think we're I think we're definitely I shouldn't got to be

iyi bence biz

careful what I say because I'm not supposed to give my political views but

siyasi görüşlerimi verin ama bir

you kind of have yes but I mean there the whole argument of the people wanting

şekilde evet diyorsunuz ama demek istediğim, Avrupa'yı terk etmek isteyen insanların tüm argümanı, bizim Avrupa'da seçilmemiş liderler

to leave Europe is that they don't want us to be controlled by what they see as

olarak gördükleri şeyler tarafından kontrol edilmemizi istememeleridir,

unelected leaders in Europe but I mean my argument would be that really we

ama demek istediğim, benim argümanım Olsun, gerçekten

don't have much say it in what we do anyway because even if you vote a

yaptığımız işte bunu söyleyecek pek bir şeyimiz yok çünkü bir

political party into power then you they have a manifesto which they can easily

siyasi partiyi iktidara getirseniz bile o zaman onların kolayca çiğneyebilecekleri bir manifestoları var

break and a lot of people have already commented that much of the rules and

ve birçok insan zaten kuralların bu kadarını yorumladı. ve şu anda takip ettiğimiz

regulations that have been applied to Europe that we now follow we would have

Avrupa'ya uygulanan düzenlemeler,

done ourselves anybody there's nothing that probably there's nothing that

herhangi bir şey olsa kendimize yapardık, muhtemelen hiçbir şey yoktur, o

that's that much different then we wouldn't do ourselves anyway no so I

zaman o kadar farklı olan hiçbir şey yoktur, o zaman zaten kendimiz yapmazdık hayır, bu yüzden

don't think that argument really holds up and I can't see what bad has come out

bu argümanın gerçekten geçerli olduğunu düşünmüyorum ve Nasıl olsa bundan ne kötülük çıkacağını göremiyorum

of it anyway and yet the only other argument is to

ve yine de diğer tek argüman,

say that we're going to be somehow richer and better off as a country

bir şekilde ülke olarak daha zengin ve daha iyi durumda olacağımızı

because we'll be able to do our own deals with all these different countries

çünkü herkesle kendi anlaşmalarımızı yapabileceğimizi söylemek. bu farklı ülkeler

but I think that's incredibly selfish all right well look well which which see

ama bence bu inanılmaz derecede bencilce tamam pekala iyi bak ki

I don't even know what the different countries are I mean the countries that

hangi farklı ülkelerin ne olduğunu bile bilmiyorum yani

we'll be trying to deal with are probably the same countries that we're

uğraşmaya çalışacağımız ülkeler muhtemelen bizim olduğumuz ülkelerle aynı

dealing with now yes but we've already set up an agreement through the European

şimdi uğraşıyoruz evet ama biz zaten Avrupa Birliği aracılığıyla bir anlaşma yaptık,

Union so why they're going to want to set up separate ones with us and how

neden bizimle ayrı anlaşmalar yapmak isteyecekler ve

long it's going to take who knows it's a huge risk which is why we wanted to stay

bunun ne kadar süreceğini kim bilir çok büyük bir risk, bu yüzden istedik kalmak

in because nobody knows life's quite good we've had quite a good life in the

çünkü kimse hayatın oldukça iyi olduğunu bilmiyor son 40 yılda Avrupa Birliği'nde oldukça iyi bir hayatımız oldu

European Union in the last 40 years I can't see any reason to change it and

bunu değiştirmek için bir neden göremiyorum ve

the European Union is the most successful collaboration of countries

Avrupa Birliği şimdiye kadar var olan en başarılı ülkeler işbirliğidir.

that's ever existed on the planet hmm 500 million people not that there have

gezegende hmm 500 milyon insan

been many of them yes that's the other problem I mean it's only that well when

pek çoğu olduğundan değil evet bu diğer sorun yani sadece o kadar iyi

you think about I want to I want to say the Soviet Union so that might be and of

düşündüğünüzde Sovyetler Birliği demek istiyorum yani bu olabilir ve tabii ki Amerika

course the United States so maybe maybe Europe is the third one to do it so it's

Birleşik Devletleri yani belki avrupa bunu yapan üçüncü ülkedir yani insanlık tarihindeki

the largest collaboration of countries in human history oh yes by I'm saying

en büyük ülke işbirliği oh evet derken

how many million people plus I've got it I've got working together with a common

kaç milyon kişi artı bende ortak bir anlaşma ile birlikte çalışıyorum

agreements free-trade people you know anyway that we've said enough

ücretsiz- ticaret yapan insanları zaten biliyorsun yeter dedik bu benim o

that's my that's my little Mon little today I wouldn't say I wouldn't describe

benim küçük Pzt küçük bugün

that as a little moan but yeah yes it's it's a long it's a long thing it's a big

bunu küçük bir inilti olarak tarif etmem demezdim ama evet evet bu uzun uzun bir şey büyük bir

thing to change I suppose many people would say it's 40

şey değişim Sanırım birçok insan, 40

years of things that have happened and things that have been established that

yıldır olanların ve artık yerleşmiş olanların ayrılması gerektiğini söyler,

have now got to be taken apart if and it's a big if if it happens that's the

eğer olursa ve bu büyük bir eğer olursa, bu o yüzden bizi takip etmeye

one so stay tuned as the saga of whether or not the UK leaves the European Union

devam edin. Birleşik Krallık Avrupa Birliği'nden ayrılmıyor

are not continues we will find out at the end of October

devam etmiyor Ekim sonunda öğreneceğiz evet

yep the other point is note the other point with us being in Europe is we had

diğer nokta not Avrupa'da olmamızın diğer bir noktası da

a say in these rules and regulations and that there are all these members come

bu kurallar ve düzenlemelerde söz sahibi olmamız ve tüm bu üyelerin var olması

countries they don't know how many 20 something isn't it 20 something and if

ülkeler gelip kaç tane olduğunu bilmiyorlar 20 bir şey 20 bir şey değil ve eğer

one member if they're if they're voting on new latest new legislation if one

bir üyeyse eğer yeni en son yeni mevzuat için oy veriyorlarsa bir

country doesn't agree with it then it doesn't get passed anyway so you know we

ülke buna katılmıyorsa o zaman alamıyor yine de geçti, yani

had a say 27 that's it I knew I knew it was a lot 27 countries all working

bir söz hakkımız olduğunu biliyorsun 27 işte bu, biliyordum çok şey olduğunu biliyordum 27 ülke hep

together 20 something so yep anyway we said enough know you've said enough

birlikte çalışıyordu 20 bir şey yani evet zaten yeteri kadar söyledik biliyorum yeterince söyledin

probably I'll be pulled up for for saying that I probably shouldn't look at

muhtemelen bunu söylediğim için ceza alacağım Muhtemelen

that 3,400 Lori's from Rotterdam to England

Rotterdam'dan İngiltere'ye 3.400 Lori'ye bakmamalıyım

how will it be managed after brick breaks isn't exactly I thought I thought

tuğla kırılmalarından sonra nasıl idare edilecek tam olarak değil

you were going to say that the the the 3400 lorries were going up Mount Everest

3400 kamyonun Everest Dağı'na çıktığını söyleyeceğinizi düşündüm

piasa said the Commonwealth countries do they have an input for the into the

piasa dedi İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerin brexit aldatma kararı için bir girdileri var mı

brexit deceit decision no they don't it's only only people in the UK that

hayır onlar sadece Birleşik Krallık'taki insanlar buna

that could vote on that that's a good point though that's a good point no

oy verebilir, bu iyi bir nokta olsa da bu iyi bir nokta

doubt this will dominate this kind politics for decades to come yes well

şüphesiz bu tür siyasete onlarca yıl hakim olacak gelmek evet pekala hayatımızın geri kalanında

we'll ever be talking about to the for the rest of our life yeah and probably

her zaman hakkında konuşuyor olacağız evet ve muhtemelen

for the rest of the livestream today but yet yeah it's worth mentioning that the

bugünkü canlı yayının geri kalanında ama yine de evet, İngiliz Milletler

Commonwealth countries are mainly ceremonial now so they're so that the

Topluluğu ülkelerinin şu anda çoğunlukla törensel olduğunu belirtmekte fayda var, bu yüzden onlar öyle ki

ties are are mainly ceremonial so so when the Queen or well not so much the

bağlar esas olarak törenseldir, bu yüzden Kraliçe ya da pek de Kraliçe değil

Queen now because she is 93 years old but Prince Charles and all the rest of

çünkü o 93 yaşında ama Prens Charles ve

them they're going to have to get into a very big plane because there are so many

diğerleri çok büyük bir uçağa binmek zorunda kalacaklar çünkü çok var birçoğu

of them now so when they go around the world quite often they will visit

artık dünyayı dolaştıklarında sık sık İngiliz

Commonwealth countries so countries that used to have a direct connection to the

Milletler Topluluğu ülkelerini ziyaret edecekler, yani eskiden İngiltere ile doğrudan bağlantısı olan ülkeler

UK but nowadays it's more it's more a sort of ceremonial thing to be honest so

ama bugünlerde dürüst olmak daha çok törensel bir şey, bu yüzden

we go see Tomic is this as commented about what about what I've said and he's

gidip Tomic'i görmeye gidiyoruz. bu benim söylediklerimle ilgili olarak yorumlandı ve o

very right every policy that comes from the EU was approved by our politicians

çok haklı AB'den gelen her politika politikacılarımız tarafından

by our elected politicians it's never been imposed by force it's exactly right

seçilmiş politikacılarımız tarafından onaylandı asla zorla dayatılmadı bu tamamen doğru

and a lot of people have already said that we'll probably keep most of the

ve birçok insan zaten bizim dedik Muhtemelen

rules and laws anyway so you know it's not like there's been some major I mean

kuralların ve yasaların çoğunu yine de tutacağız, bu yüzden bilirsiniz ki bazı önemli şeyler olmamış gibi yani

the cause farmers and fisheries that fisheries has been it has been a big

çiftçiler ve balıkçılar için balıkçılık,

contentious issue about where we can fish and who can fish in our waters but

nerede balık tutabileceğimiz ve bölgemizde kimin balık tutabileceği konusunda büyük çekişmeli bir konu olmuştur. sular ama

you know there's difficult decisions have to be made sometimes anyway let's

biliyorsun bazen alınması gereken zor kararlar var zaten neyse daha fazla

not go on about that anymore it's not going about it you've been talking about

uzatmayalım bu konu geçmiyor

the last 20 minutes I wasn't planning on that this is the problem sometimes I

son 20 dakikadır konuşuyorsun planlamamıştım sorunun bu olduğundan bazen

will mention something just offhand I will I will just raise a moment of

bahsedeceğim hazırlıksız bir şey yapacağım bir şeyin bir anını gündeme getireceğim

something and then Steve will talk about it for 20 minutes right let's talk about

ve sonra Steve 20 dakika boyunca bunun hakkında konuşacak tamam hadi

crying yes because this week Theresa May was getting very upset and I

ağlamaktan bahsedelim evet çünkü bu hafta Theresa May çok üzülüyordu ve bir göz

thought it would be interesting to take a look at some words and phrases in

atmanın ilginç olacağını düşündüm İngilizce'de gözyaşları ağlamak kelimelerini içeren bazı kelimeler ve deyimler

English that involved the words tears crying anything to do

with having a good cry now Steve showed me something very interesting earlier

şimdi iyi bir ağlama ile ilgisi var Steve daha önce bana çok ilginç bir şey gösterdi,

didn't you ah can you show that a bit later mr. Duncan

değil mi ah bunu biraz sonra gösterebilir misiniz bay. Duncan, daha

I will show it later but there was something that Steve showed me and I

sonra göstereceğim ama Steve'in bana gösterdiği bir şey vardı ve

thought it was quite a quite interesting yes so we'll have a look at that later

bunun oldukça ilginç olduğunu düşündüm, evet, ona daha sonra bakacağız

also I need to give you the answer to the question that I asked earlier so can

ayrıca daha önce sorduğum sorunun cevabını size vermem gerekiyor, bu yüzden

you see on the screen now there it is the wonderful Eiffel Tower and this week

şimdi ekranda görebiliyor musunuz, işte muhteşem Eyfel Kulesi ve bu hafta

it was in the news because someone tried to climb to the top in fact he got all

haberlerde yer aldı çünkü birisi tepeye tırmanmaya çalıştı, aslında

the way to the top but it was eventually after about seven hours arrested and

tepeye kadar çıktı ama sonunda yaklaşık yedi saat sonra tutuklandı ve

taken away and he hasn't been seen since I think I think he's probably sitting in

götürüldü ve o zamandan beri görülmedi sanırım muhtemelen

the Bastille Bert can you see something else

Bastille Bert'te oturuyor başka bir şey görebiliyor musun

there is another Eiffel Tower can you believe it Steve there is another Eiffel

başka bir Eyfel Kulesi var buna inanabiliyor musun Steve başka bir Eyfel

Tower and another Paris there it is look at that

Kulesi ve başka bir Paris var şuna bak

but that isn't in France that is somewhere else do you know where it is

ama bu Fransa'da değil başka bir yerde Steve nerede olduğunu biliyor musun

Steve no tell me where that it's at a model no it's a full-scale it's

hayır bana bir modelde nerede olduğunu söyle hayır bu tam ölçekli

everything it's a it's a full-scale reproduction of Paris and yes you can

her şey bu Paris'in tam ölçekli bir reprodüksiyonu ve evet

probably guess where it is it is actually in China Oh southern China and

muhtemelen yapabilirsin tahmin edin aslında nerede Çin'de Ah güney Çin ve

this particular place is is China's own version of of Paris but the sad thing is

bu özel yer Paris'in Çin'deki versiyonu ama üzücü olan şu ki

hardly anyone lives there it's one of those famous Chinese ghost towns and

orada neredeyse hiç kimse yaşamıyor, o ünlü Çin hayalet kasabalarından biri ve

this particular place was constructed in I think construction started in 2007 so

bu özel yer sanırım inşa edildi inşaat 2007'de başladı,

the same year I left China to return to the UK this particular place was

aynı yıl İngiltere'ye dönmek için Çin'den ayrıldım, bu özel yer

actually constructed so that is actually in China so here's the real one and

aslında inşa edildi, yani aslında Çin'de, işte gerçek olan ve

there is the fake one is it the same Sarris it isn't okay it but it's very

sahte olan da aynı mı Sarris, tamam değil ama çok

clever the way they've done it I don't think it is is tall it's not as tall as

zekice yapmışlar bence uzun değil orijinali kadar uzun değil

the original but it's still that's still pretty

ama yine de

impressive I must say very impressive but it is a shame that no one is really

çok etkileyici söylemeliyim çok etkileyici ama kimsenin gerçekten

living there because most people can't afford to actually live in that place

yaşamaması çok yazık orada çünkü çoğu insan maalesef o yerde yaşamayı göze alamıyor, o

unfortunately so there it was the answer to that question now mr. Steve you have

yüzden şimdi o sorunun cevabı oradaydı bayım. Steve bugün konuştuğumuz konuyla

some words and phrases connected to the subject that we have been talking about

bağlantılı bazı kelimeler ve deyimler var

today yes Teresa may was crying outside number 10 so we have some crying and

evet Teresa 10 numaranın dışında ağlıyordu, bu yüzden bizde ağlayan ve

tears idioms and phrases with mr. Steve why here we go let's start with the word

ağlayan deyimler ve bay ile deyimler var. Steve neden buradayız kelimenin

itself I start with tears or tears shall we a tear obviously something that

kendisiyle başlayalım Gözyaşlarıyla mı yoksa gözyaşlarıyla mı başlıyorum?

which are produced by the glands in the corner of your eye tears of course is

the is the plural version and you get tears of course which you to some kind

Tabii ki, sizi bir

of emotional upset sadness or you could decry from happiness sometimes people

tür duygusal üzüntüye, üzüntüye ya da mutluluktan kınayabilirsiniz, bazen insanlar

cry from happiness them they they're not sad they're just so happy they cry and

mutluluktan ağlarlar, onlar üzgün değiller, sadece çok mutlular, ağlarlar ve

sometimes you you get tears in your eyes if you get something stuck in your eyes

bazen bir şeye takılırsanız gözlerinizde yaş olur.

you get smoke in your eye or dust but that doesn't mean that you're upset

gözünüze duman veya toz kaçar ama bu, bir şeye üzüldüğünüz anlamına gelmez, bu

about something that's just a mechanical reaction to getting something in your

sadece gözünüze bir şey kaçmasına mekanik bir tepkidir,

eye so you can say that he or she had a tear in their eye or they had tears in

böylece onun gözünde yaş olduğunu söyleyebilirsiniz veya onların gözlerinde yaş vardı,

their eyes if you have a tear in your eye

eğer gözünüzde yaş varsa

that's quite a sort of mild emotional thing you might shed a tear you might

bu oldukça hafif duygusal bir şeydir, bir gözyaşı dökebilirsiniz,

have a half a tear say your car broke down and it had to go to the I had to go

yarım gözyaşınız olabilir, arabanız bozuldu ve gitmesi gerekiyordu, gitmem gerekiyordu.

to the neck as yard I'd have to be broken up you couldn't repair it anymore

Boynuma avlu gibi Kırılmak zorunda kalırdım artık tamir edemezsin o

it was so old you might say goodbye to it with a tear in your eye

kadar eskiydi ki ona gözünde bir yaşla veda edebilirsin bu

so you're not desperately upset you've just slightly emotional and you have a

yüzden çaresizce üzülmezsin sadece biraz duygusallaşırsın ve

little tear in your eyes over the the loss of something you can be in tears if

gözlerinde biraz yaş var bir şeyin kaybından dolayı gözyaşı içinde olabilirsin eğer

you're in tears it means there's another word for crying he or she was crying he

gözyaşı içindeysen ağlamanın başka bir adı var demektir o ağlıyordu o

or she was in years you can shed it here

yıllarda oldu burada dökebilirsin

that means to Schiff you shed it here that just means a tear is is dropping

Schiff'e göre buraya döktün, bu sadece

down your face from the corner of your eye you shed a tear at the loss of your

gözünüzün köşesinden bir gözyaşı damladığı anlamına gelir, sevdiğiniz birini kaybettiğinizde bir gözyaşı dökersiniz,

loved one for example you could be in floods of tears crying uncontrollably in

örneğin, gözyaşı selinde kontrolsüz bir şekilde ağlayarak

floods of tears so it's like the so many tears it's causing a flood so that's an

gözyaşı selinde olabilirsiniz. o kadar çok gözyaşı sele neden oluyor ki bu

expression we sometimes use that person was so upset they were in floods of

bazen kullandığımız bir ifade o kişi o kadar üzüldü ki

tears over the death of their cat for example if you feel emotion kassay

kedisinin ölümü üzerine gözyaşları sel oldu mesela duygu kassay

you're watching a film or someone is telling you a sad story

bir film izliyorsun ya da biri sana acıklı bir hikaye anlatırken

you might feel tears welling up you're not actually crying but you can feel the

gözyaşlarının dolduğunu hissedebilirsin aslında ağlamıyorsun ama

tears that that feeling you get when tears are coming in your eyes it's

gözyaşlarını hissedebiliyorsun ki bu hissin gözlerinden yaşlar akarken

actually quite can be quite painful can't it but there is a feeling when

aslında oldukça acı verici olabilir değil mi ama var

tears are welling up when they're starting to appear in your eyes your

gözlerinde yaşlar belirmeye başladığında,

eyes might go a bit glassy looking or a bit watery you're not actually crying

gözlerin biraz camsı görünebilir veya biraz sulanabilir, aslında ağlamıyorsun,

the tears are starting to form they're welling up in your eyes she welled up

yaşlar oluşmaya başlıyor, gözlerinden fışkırıyorlar o iyileşti

with sadness you can burst into tears so you suddenly from nowhere start crying

Üzüntüden sonra gözyaşlarına boğulabilirsin yani birdenbire hiçbir yerden ağlamaya başlayabilirsin bu

it's a sudden sudden emotional something happens it makes you suddenly very sad

ani bir duygusal bir şey olur seni birdenbire çok üzer

or upset and you burst into tears you suddenly start crying you can be tearful

veya üzer ve gözyaşlarına boğulursun aniden ağlamaya başlarsın ağlamaklıysan ağlamaklı olabilirsin

if you're tearful it means you're about to cry your tearful you get it it's a

anlamına gelir ağlamak üzeresin, anladın mı, bu

bit like welling up with tears you're getting tearful you're you're you're

biraz gözyaşlarıyla dolmak gibi, ağlamaya başlıyorsun,

starting to get to the point where you might start actually crying you could be

gerçekten ağlamaya başlayabileceğin bir noktaya gelmeye başlıyorsun,

bored to tears it's an expression that we sometimes use if you're so bored with

sıkılmış olabilirsin Gözyaşları bazen kullandığımız bir ifadedir eğer

something then you say that you're bored to tears you would you will you will do

bir şeyden çok sıkıldıysan o zaman canın sıkıldı diyorsun gözyaşlarına boğulursun yaparmısın can sıkıntısını

anything even crying to break the boredom

kırmak için ağlayarak bile her şeyi yaparsın

what that expression means bought it yeah I went to I went to work today and

bu ifadenin anlamı satın aldım evet gittim bugün işe gittim ve çok sıkıldım yapacak

I was bored to tears you had so little to do you were just bored that's an

çok az şeyin vardı sadece sıkıldın bu

expression you can sometimes use you can be moved to tears you can go and watch a

bazen kullanabileceğin bir ifade gözyaşlarına boğulabilirsin gidip bir

film and it can be very sad film telling a story or someone sad life somebody

film izleyebilirsin ve çok üzücü bir film anlatmak olabilir hikaye ya da biri üzücü hayat biri

dies or something happened two lovers a love story and one of them dies you you

ölür ya da bir şey oldu iki sevgili bir aşk hikayesi ve biri ölür sen

may be moved it is so emotional that you actually cry yourself you moved to tears

duygulanmış olabilirsin o kadar duygusalsın ki aslında kendin ağlarsın gözyaşlarına boğuldun

now I've got a cup for you of these on on bits of paper yes so if you go to

şimdi senin için bunlardan bir fincanım var kağıt parçaları üzerinde evet, yani

watch a film that moves you to tears you could say that was a tearjerker a

sizi gözyaşlarına boğan bir film izlemeye giderseniz, bunun çok ağlatan bir film olduğunu söyleyebilirsiniz,

tearjerker so it's a it's a particular genre of film that is deliberately

bu nedenle bu,

designed to make you emotional and to make you cry that film was a t is a

sizi duygulandırmak ve sizi ağlatmak için kasıtlı olarak tasarlanmış özel bir film türüdür. film

tearjerker so it could have been a sad story a love story was a famous film

ağlatan bir filmdi yani hüzünlü bir hikaye olabilirdi bir aşk hikayesi

from the nineteen story the nineteen seventies and you could describe that as

ondokuz hikayesinden 1970'lerdeki ünlü bir filmdi ve bunu ağlatan bir film olarak tanımlayabilirsin

a tearjerker where do I begin... gets you crying oh I tell you another can be a simple

nereden başlayayım... seni ağlatıyor oh sana söylüyorum bir başkası

truth about the love she brings to me Oh where do I start I was going to say

bana getirdiği aşk hakkında basit bir gerçek olabilir Ah nereden başlasam

another good film if you want to have a good cry is ghost ghost there that's a

başka bir iyi film diyecektim, eğer iyi bir ağlamak istiyorsan hayalet hayalet var,

tearjerker classic that always gets me I must admit there are some movies that

beni her zaman etkileyen ağlatan bir klasik orada itiraf etmeliyim beni ağlatan bazı filmler var

make me cry and I think I think ghost is a very good example

ve bence hayalet çok iyi bir örnek,

especially when Sam has to say goodbye his Whoopi Goldberg says it's time to go

özellikle Sam veda etmek zorunda kaldığında Whoopi Goldberg gitme zamanının geldiğini söylüyor

Sam and Sam has to say goodbye and he goes

ve Sam vedalaşmak zorunda ve o

off into the light you know Righteous Brothers start see

ışığa doğru gidiyor. Kardeşler başlayın bakın

you don't cry that point in that film you're a hard

siz o filmde o noktada ağlamayın siz zor bir

person i'll pull yourself together mr. Duncan pull yourself together

insansınız toparlayacağım kendinizi bay. Duncan kendini toparla,

you say to people if they're crying uncontrollably and you want to try and

insanlara kontrolsüz bir şekilde ağlıyorlarsa ve

support well actually mom you're not trying to support them you might be

iyi bir şekilde destek olmak istiyorsan, aslında anne, onları desteklemeye çalışmıyorsan

annoyed and you'll say come on pull yourself together let's go and get a cup

sinirlenebilirsin ve hadi kendini topla, hadi gidelim ve gidelim diyeceksin. bir fincan

of tea is that how you give supporters it's do well yourself well it depends on

çay, taraftarlara nasıl verdiğindir, kendin iyi yap

how you say it do you slice it do you slap them as well

nasıl söylediğine bağlı, dilimler misin onları da tokatlar mısın

Oh pull yourself together well you're very so that so that's worth what the

Oh kendini toparla, çok öylesin ki bu

bruises were on your mum's face is your whole life very sad

morluklara değdi annenin yüzünde tüm hayatın çok üzgün mü yoksa

or are you going through a particularly prolonged period of sadness or upset yes

özellikle uzun bir üzüntü veya üzgünlük döneminden mi geçiyorsun evet

you could say that your life is a vale of tears a vale of tears Shakespeare yes

hayatının bir gözyaşı vadisi olduğunu söyleyebilirsin Shakespeare evet

exactly the veil being the situation or your life itself that's sort of tragic a

tam olarak durum ya da hayatın olan perde kendisi bu bir nevi trajik bir

tragedy unhappy tragedy your life is say well you could say for example that a

trajedi mutsuz bir trajedi hayatınız iyi diyebilirsiniz mesela

loved one has died in your life it's very sad and of course that sadness

hayatınızda bir sevdiğiniz öldü diyebilirsiniz bu çok üzücü ve tabi ki bu üzüntü

extends for a period of time and you could describe that period as a veil of

bir süre uzar ve bu dönemi şöyle tanımlayabilirsiniz Gözyaşı perdesi

Tears because you literally probably have been

çünkü kelimenin tam anlamıyla muhtemelen

upset or sad for a long time and you might want to escape from this veil of

uzun süredir üzgün veya üzgünsünüz ve bu Gözyaşı perdesinden kaçmak isteyebilirsiniz,

Tears one day we will meet again beyond this veil of Tears you might say if your

bir gün bu Gözyaşı perdesinin ötesinde tekrar buluşacağız,

loved one had terminal illness for example and you wanted to to say that

sevdiğiniz birinin ölümcül bir hastalığı olsaydı diyebilirsiniz örneğin ve

you will meet them again someday my life is a veil of Tears how can I change it

bir gün onlarla tekrar karşılaşacağını söylemek istedin, hayatım bir Gözyaşı perdesi onu nasıl

for the better so lots of things could have gone wrong in your life you might

daha iyi hale getirebilirim ki hayatında birçok şey ters gidebilirdi

have lost your job you cried because of that you your partner might have left

işini kaybedebilirdin bunun için ağladın partnerin seni terk etmiş olabilir bunun için ağladın

you you cried about that you might have crashed your car you cried about that

arabanı çarpmış olabilirsin bunun için ağladın

and lots of things happening like that you might describe your life as a veil

ve bunun gibi bir çok şey oluyor hayatını bir gözyaşı perdesi olarak tanımlayabilirsin

of Tears I need to change my life and leave this vale of tears behind yes not

hayatımı değiştirmeli ve bu gözyaşı vadisini terk etmeliyim arkasında evet

often used these days but it could be used to describe your light of its yeah

bu günlerde pek kullanılmıyor ama senin ışığını tarif etmek için kullanılabilir evet

constantly sad yes Shakespeare wrote about the the burden of his existence so

sürekli hüzünlü evet Shakespeare varoluşunun yükünden bahsetti yani

he talked about the weight of existence and the the thousand natural shocks that

varoluşun ağırlığından ve tenin mirasçı olduğu binlerce doğal şoktan bahsetti

flesh is heir to and to leave this vale of tears so it was Shakespeare that

ve bu gözyaşı vadisini terk etmek için, bu

coined that particular phrase and wonder if he coined this one crocodile tears

belirli ifadeyi icat eden Shakespeare'di ve bunu kendisinin icat edip etmediğini merak ediyorum timsah gözyaşları

crocodile tears these are false this is when you when you say someone's got

timsah gözyaşları bunlar yanlıştır, bu, birinin timsah gözyaşları olduğunu söylediğinizde,

crocodile tears you are referring to the fact that they are displaying false or

onların olduğu gerçeğine atıfta bulunuyorsunuz. yanlış ya da

or insincere sadness or remorse so they're pretending to be sad they're not

samimiyetsiz üzüntü ya da vicdan azabı göstererek üzgün gibi davranıyorlar

really sad but they're pretending to be sad because they think that socially

gerçekten üzgün değiller ama üzgün gibi davranıyorlar çünkü sosyal olarak

they should behave in this way it's a it's a false belief well they used it

bu şekilde davranmaları gerektiğini düşünüyorlar bu yanlış bir inanç iyi kullandılar

they actually believed that crocodiles this comes from a an actual expression

Timsahların avlarını yakaladıklarında

from hundreds of years ago they used to think that crocodiles were would cry

ağlayacaklarını düşünürlerdi

when they caught their prey and at them it was actually a belief that crocodiles

ve aslında timsahların onlara karşı duydukları

were expressing sadness they were that they didn't really want to eat their

üzüntüyü ifade ettiklerine inanılırdı. Avlarını gerçekten

prey alive and that they would cry while they were actually consuming their

canlı canlı yemek istiyorlardı ve aslında kurbanlarını tüketirken ağlayacaklardı

victims but of course the idea is that they weren't really sad they were

ama tabii ki fikir şu ki gerçekten üzgün değillerdi

actually gobbling up their victims but they were appearing to be sad but they

kurbanlarını yutuyorlardı ama üzgün görünüyorlardı ama onlar

really weren't so if somebody appears to be sad or upset over something but

gerçekten öyle değildi eğer birisi bir şeye üzülmüş veya üzülmüş gibi görünüyorsa ama

really you know they're not you describe that as crocodile tears it doesn't mean

gerçekten öyle olmadığını biliyorsun bunu timsah gözyaşları olarak tanımlarsan bu

they're actually crying sometimes there may be for example you might say Jane

onların gerçekten ağladıkları anlamına gelmez bazen olabilir örneğin Jane

shed crocodile tears when Monica didn't get the promotion at work

döküldü diyebilirsin Monica işte terfi alamayınca timsah gözyaşları,

so say you had a friend or somebody you you pretend to have a you've got

yani diyelim ki bir arkadaşınız ya da varmış gibi davrandığınız biri var, işte

somebody at work and your your arrival to them at work and they go for a job

biri var ve işte ona varıyorsunuz ve onlar gizlice bir iş pozisyonuna gidiyorlar.

position secretly you're hoping that they don't get it because you want that

Alamamalarını umuyorsun çünkü sen o

position yourself and then they go for that job they go for the interview and

pozisyonu kendin istiyorsun ve sonra o işe gidiyorlar mülakata gidiyorlar ve

then they're told they don't get it and they're crying and you go up to the mean

sonra onlara anlamadıkları söyleniyor ve ağlıyorlar ve sen yukarı çıkıyorsun demek ki

you try and can solve them so uh I'm so sorry you didn't get that job you work

çözmeye çalışıyorsun o yüzden o işi alamadığına çok üzüldüm o kadar

so hard that was really the job for you but really you don't mean it so you're

çok çalışıyorsun ki bu gerçekten sana göre bir işti ama gerçekten bunu kastetmiyorsun yani

really secretly pleased somebody if they knew that you didn't really want that

içten içe memnun oluyorsun o

person to get their job get that job you might say that you were shedding

kişinin işini almasını gerçekten istemediğini biliyorlardı, o işi al,

crocodile tears but doesn't it normally mean if you are actually crying well it

timsah gözyaşları döktüğünü söyleyebilirsin ama bu normalde gerçekten iyi ağlıyorsan

can do yeah but somebody did you don't have to be actually crying because it's

ağlayabilir evet ama birileri yapmadın anlamına gelmez mi? Aslında ağlamak zorunda değilim, çünkü bu

just an insincere show of emotion that's very interesting you say you say about

sadece samimiyetsiz bir duygu gösterisi, bu çok ilginç,

crocodiles crying when they're eating things because I often cry when I'm

timsahların bir şeyler yerken ağladığını söylüyorsunuz, çünkü genellikle

eating a large tub of Ben & Jerry's I'm often crying for different reasons

büyük bir Ben & Jerry's fıstığı yerken ağlarım. farklı sebeplerden ağlayarak gidebilirsin

you might go you might somebody might die in you might go to the funeral you

içinde biri ölebilir cenazeye gidebilirsin

might be pretending to cry you're upset that they died but in fact you hated

ağlıyormuş gibi yapıyor olabilirsin onların ölmesine üzülüyorsun ama aslında

them really and in fact everybody knew you

onlardan gerçekten nefret ediyordun ve aslında herkes

hated them and they see you crying at the funeral and they say well what's

onlardan nefret ettiğini biliyordu ve görüyorlar cenazede ağlarsın da derler ya neye

what are they crying for they never get on before they were always enemies

ağlarlar neye ağlarlar eskiden anlaşamazlar hep düşmandırlar yani

that's crocodile tears that is so you can't trust somebody because they're

timsah gözyaşları yani

showing an insincere display oh you know you know it always impresses me I'm

samimiyetsiz bir görüntü sergiliyorlar diye birine güvenemezsin ah bilirsin bilirsin

always impressed by actors who are able to cry for real when they're playing

apart so that there is one movie Shadowlands Shadowlands might be one of

Shadowlands Shadowlands

the saddest movies I've ever watched is it a tearjerker it is not just a

izlediğim en hüzünlü filmlerden biri olabilir, göz yaşartıcı mı değil mi? sadece bir

tearjerker but it does contain a lot of crying and there is a scene Shadowlands

gözyaşı ama çok fazla ağlama içeriyor ve Shadowlands'de Antony Hopkins'in rol aldığı bir sahne var

stars Antony Hopkins and it it has a scene where where one of

ve ana kahramanlardan birinin öldüğü bir sahne var

the main protagonists dies and so I'm not gonna give a give it away I don't

ve bu yüzden pes etmeyeceğim.

give it away you see I'm just saying that in the movie there is a moment

boşver bak, sadece söylüyorum, filmde birinin öldüğü bir an var

where someone dies in the film and then Anthony Hopkins is comforting a young

ve sonra Anthony Hopkins genç bir

boy and they are both crying and it the scene goes on for a very long time it's

çocuğu teselli ediyor ve ikisi de ağlıyor ve sahne çok uzun sürüyor.

very hard to watch I don't think I've ever seen a scene or watched a scene in

İzlemesi çok zor

a movie that's made me feel so uncomfortable and upset because they cry

Bir filmde beni bu kadar rahatsız eden ve üzen bir sahne gördüğümü veya izlediğimi sanmıyorum çünkü

and cry and cry for a very long time it goes on for ages Shadowlands it's a

çok uzun süre ağlıyorlar, ağlıyorlar ve ağlıyorlar.

great film but incredibly depressing don't want to watch that mr. Duncan

harika bir film ama inanılmaz derecede iç karartıcı, onu izlemek istemiyorum bay. Duncan

no here's the last one he's the last one mr. Duncan okay he's an expression it

hayır işte sonuncusu o sonuncusu bay. Duncan tamam o bir ifade,

will all end in tears this is quite a common expression that we use in the UK

her şey gözyaşlarıyla bitecek, bu Birleşik Krallık'ta oldukça yaygın olarak kullandığımız bir ifadedir,

it's used when you know something is doomed to failure and will cause a lot

bir şeyin başarısızlığa mahkum olduğunu bildiğinizde kullanılır ve

of heartache to the people involved but the people that are involved don't know

dahil olan ama dahil olan insanlar için çok fazla kalp ağrısına neden olur. bunun olacağını bilmiyorum

that that's going to happen but you do so you can see that something Bad's

ama sen yapıyorsun, böylece Kötü bir şey

going to happen but the people that are involved in it don't know and that's

olacağını görebiliyorsun ama buna dahil olan insanlar bilmiyor ve işte o

when you use that expression for example everyone knew that their business

zaman bu ifadeyi kullanıyorsun, örneğin herkes iş

venture would end in tears so the a couple of people might have set

girişiminin olacağını biliyordu. sonu gözyaşlarıyla biten birkaç kişi

up business together and you might have advised against it or other people might

birlikte iş kurmuş olabilir ve siz buna karşı tavsiyede bulunmuş olabilirsiniz veya başkaları

have advised against it for various reasons it was never going to succeed it

çeşitli nedenlerle buna karşı tavsiyede bulunmuş olabilirler asla başarılı

was doomed to failure perhaps they were trying to enter a

olamayacaktı başarısızlığa mahkumdu belki de girmeye çalışıyorlardı

market that was dying or they couldn't get on together and you might say then

Ölmek üzere olan veya birlikte hareket edemeyen bir piyasa ve o zaman

you would use that expression in that context stock markets are currently very

bu ifadeyi bu bağlamda kullanabilirsiniz diyebilirsiniz, borsalar şu anda çok

unstable and for a lot of investors it will all end in tears

istikrarsız ve birçok yatırımcı için her şey gözyaşları içinde bitecek,

so stock markets are volatile people might put their money into it

bu nedenle borsalar dalgalı insanlar. paralarını yatırabilirler diyebilir,

might say for example at the moment stock markets are riding high it might

örneğin borsalar yükseliyorken,

be not a good time to invest somebody might advise you against it but you go

yatırım yapmak için iyi bir zaman olmayabilir, birisi size buna karşı tavsiyede bulunabilir, ancak yine de devam edersiniz

ahead anyway and then you lose half your money and somebody might say to you well

ve sonra paranızın yarısını kaybedersiniz ve birisi şunu söyleyebilir: peki

I told you it'd all end in tears doesn't mean you're gonna literally cry it just

sana her şeyin gözyaşlarıyla biteceğini söylemiştim, bu gerçekten ağlayacağın anlamına gelmiyor, sadece bir

means it's something's doomed to failure and people are going to be upset as as a

şeyin başarısızlığa mahkum olduğu ve bunun sonucunda insanların üzüleceği anlamına geliyor,

result you use this expression a lot in relationships as well to describe

bu ifadeyi ilişkilerde çok kullanıyorsun. iyi bitmeyen ilişkileri tarif etmek için

relationships that don't end well that relationship you might say will end in

o ilişkinin gözyaşları içinde biteceğini söyleyebilirsiniz

tears so two people for example there might be of different religious

yani örneğin iki kişi farklı dini

backgrounds but they fall in love and you say that relationship will end in

geçmişlere sahip olabilir ama birbirlerine aşık olurlar ve siz bu ilişkinin gözyaşları içinde biteceğini

tears because the parents won't agree or there weren't all they'll be cast out by

çünkü ebeveynler kazanacağını söylersiniz. Kabul etmeyin veya hepsi yoktu,

the one family or the other it may be that there may be a big age difference

bir aile veya diğeri tarafından dışlanacaklar, örneğin büyük bir yaş farkı olabilir

for example and you know that that's not going to succeed in the long run so you

ve bunun uzun vadede başarılı olmayacağını biliyorsunuz, bu yüzden

say that relationship will end in tears it might be that they one lives you know

diyorsunuz o ilişki gözyaşları içinde bitecek olabilir belki biri

a thousand miles away from the other one they fall in love on holiday and then

diğerinden binlerce kilometre uzakta yaşar tatilde aşık olurlar ve sonra

they think that they can make the relationship work but it won't it all

ilişkiyi yürütebileceklerini düşünürler ama her şey

ends in tears and probably literally in the Lange case I tell you something the

gözyaşlarıyla bitmeyecek ve muhtemelen Lange davasında size bir şey söylüyorum,

live chat is very busy guess who is here today I haven't seen for ages I haven't

canlı sohbet çok meşgul tahmin edin bugün burada kim var Uzun zamandır görmemiştim

seen mr. Bruno mr. Bruno Bruno is here I haven't seen mr. Bruno on the live chat

Bay'ı görmemiştim. Bruno bey Bruno Bruno burada bay görmedim. Bruno

for such a long time so can I say welcome back mr. Bruno I can't see mr.

uzun süredir canlı sohbette, bu yüzden tekrar hoş geldiniz diyebilir miyim bayım? Bruno Bay'ı göremiyorum.

Bruner there thank you very much for joining us and also we have an Tonio who

Bruner bize katıldığınız için çok teşekkür ederim ve ayrıca maalesef gitmek zorunda olan bir Tonio'muz var

has to go unfortunately thanks for joining me today

bugün bana katıldığınız için teşekkürler tes

tes yes you are right there is a phrase crocodile tears the one that mr. Steve

evet haklısınız bir ibare var timsah yırtıyor o bay. Steve

mentioned so sometimes people cry but they don't really mean it they are

bazen insanların ağladığından bahsetmişti ama gerçekten

crying because they feel as if they have to do it or they they must do it also

ağladıklarını kastetmiyorlar çünkü bunu yapmak zorundalarmış gibi hissediyorlar ya da yapmak zorundalar.

tearful ending so if something is tearful a person can

be tearful it means they are about to cry or they are they are feeling as if

ağlamak üzereler ya da ağlayacakmış gibi hissediyorlar

they are going to cry or something can be tearful maybe a

ya da bir şey ağlatabilir belki bir

movie that's sad or teary as well so this is an interesting one in theory we

film aynı zamanda hüzünlü ya da ağlatan bir film yani bu teoride ilginç bir film

can describe a person as teary it means it means they they their eyes

bir insanı ağlayacakmış gibi tanımlayabiliriz bu demek oluyor ki onlar ağlıyor

appear very wet and glassy as Steve said so they are very teary Palmeiro says

Steve'in dediği gibi gözleri çok ıslak ve camsı görünüyor, bu yüzden çok ağlıyorlar Palmeiro,

that of course you can cry from happiness which we've already mentioned

elbette mutluluktan ağlayabileceğinizi söylüyor ki daha önce bahsettiğimiz gibi,

you see that a lot now in reality TV shows don't you when the parents are all

bunu artık realite TV şovlarında çok görüyorsunuz, ebeveynler olduğunda siz de öyle değil mi? hepsi

watching for example what's the one I'm thinking of mr. Duncan where the singers

izliyor mesela benim aklıma gelen nedir bay Duncan, şarkıcıların

are there and they're trying to trying to be successful they come onto the

orada olduğu ve başarılı olmaya çalıştıkları yerde sahneye çıkıyorlar

stage and the judges of their X Factor the X Factor that cities are , that's

ve X Factor, X Factor şehirlerin jüri üyeleri,

the one I'm thinking of and they do this amazing performance and the judges say

düşündüğüm tek şey bu ve bu harika performansı sergiliyorlar ve jüri

they're wonderful and the parents are there they're crying with happiness

harika olduklarını söylüyor ve ebeveynler orada mutluluktan ağlıyorlar

because their son or daughter has done so well are in this talent contest tears

çünkü oğulları veya kızları bu yetenek yarışmasında çok başarılı oldu

of happiness it's not even about that anymore I think I think people just cry

mutluluk gözyaşları artık bununla ilgili bile değil bence insanlar sadece ağladıkları

because they think it's it's somehow it's somehow looks good it looks good to

için ağlıyorlar bence bu bir şekilde bir şekilde iyi görünüyor

other people if you cry about something maybe you win an award or maybe you are

diğer insanlara iyi görünüyor eğer bir şey için ağlarsan belki bir ödül kazanırsın ya da belki

talking about something that happened in your life now genuinely it might be

hayatında olan bir şeyden bahsediyorsun şimdi gerçekten

upsetting but I think it's it's it's all too easy nowadays just to just start

üzücü olabilir ama bence bu çok fazla bugünlerde sadece ağlamaya başlamak kolay, sanki buna mecburmuşsun

crying it it's almost as if is if you have to this is one of the things that

gibi bu, haberleri

always makes me a little annoyed when I watch the news and they interview

izlediğimde ve biriyle röportaj yaptıklarında beni her zaman biraz sinirlendiren şeylerden biri

someone and the person asking the questions is trying to get the person

ve soruları soran kişi anlamaya çalışıyor.

they are interviewing to cry they're trying to get them to cry yes because it

ağlamak için röportaj yaptıkları kişi onları ağlatmaya çalışıyorlar evet çünkü

looks better it's a better news story it's a horrible thing to say but this

daha iyi görünüyor bu daha iyi bir haber hikayesi korkunç bir şey ama

this is the world we now live in tears tears our views tears our clicks

bu artık yaşadığımız dünya gözyaşları görüşlerimiz gözyaşları bizim tıklamalarımız

they are something we can never understand you see a lot on the news

onlar asla anlayamayacağımız bir şey, haberlerde çokça

that somebody might get stabbed a teenager might get stabbed which seems

biri bıçaklanabilir bir genç bıçaklanabilir ki

to happen a lot these days in this country and then the next the same day

bu ülkede bu günlerde çokça oluyor ve ertesi gün

they're interviewing the parents on television and they say a few words and

televizyonda ebeveynlerle röportaj yapıyorlar ve onlar birkaç kelime söyleyin ve

then that the the interviewers are deliberately as you say trying to

sonra görüşmecilerin kasıtlı olarak sizin söylediğiniz gibi

encourage the person to cry and it's it's a disgraceful

kişiyi ağlatmaya çalıştıklarını ve bu

according as you say because they're only trying that they've got to get

sizin söylediğinize göre utanç verici çünkü sadece

people to cry because that will make the report their report seemed worth

insanları ağlatmak zorunda olduklarını, çünkü bu raporu izlemeye değer buluyor

watching because people love to see in a horrible way they love to see other

çünkü insanlar korkunç bir şekilde diğer

people suffering as well some people are yes that's right and and well I think

insanların acı çektiğini görmeyi seviyorlar bazı insanlar evet bu doğru ve bence

possibly the majority of people like to see other people suffering because it

muhtemelen insanların çoğunluğu diğer insanların acı çektiğini görmekten hoşlanıyor çünkü bu

makes them feel better about their own lives yeah but this this actually goes

kendi hayatları hakkında daha iyi hissetmelerini sağlıyor evet ama bu aslında genel olarak televizyonun

to another subject about the the state of of television in general I mean we

durumuyla ilgili başka bir konuya gidiyor yani

have a TV show here where families confront each other over over various

burada ailelerin çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle karşı karşıya geldiği

disagreements and sometimes they get very violent or angry but it has become

ve bazen çok şiddetli veya şiddetli oldukları bir TV programımız var. kızgın ama

entertainment for people to watch and it's recently being being axed it's

izlemesi insanlar için bir eğlence haline geldi ve son zamanlarda iptal ediliyor

actually being stopped because one of the people that were appeared on there

aslında durduruluyor çünkü orada görünen insanlardan biri

took part in a lie-detector test and he failed and a few days later he died now

yalan makinesi testine katıldı ve başarısız oldu ve birkaç gün sonra şimdi öldü

I'm assuming from that we don't know the full details that he must have maybe

ben tüm detayları bilmediğimizi varsayarsak belki de

took his own life yes the TV show I think he did so that's it so so because

kendi canına kıymıştır evet tv programı öyle yapmıştır bence öyledir

of this need to entertain people with other people's misery and misfortune one

bu yüzden insanları başka insanların sefaleti ve talihsizliği ile eğlendirmeye ihtiyaç duyan bir

person has taken their own life so that's what it appears to be anyway

kişi kendi canına kıydı, yani öyle görünüyor ki zaten

and so this particular program has now been axed it has been stopped it will

ve bu özel program şu anda iptal edildi, durduruldu, artık

not appear anymore but I think it is a kind of a kind of hint a kind of sign of

görünmeyecek ama bence bu bir tür ipucu, İnsanlığın nerede olduğuna dair bir tür işaret.

where Humanity is gone we do like watching people on television who don't

televizyonda durumu pek iyi olmayan ya da

seem to be as well off or it always good or is is talented is what we think we

her zaman iyi ya da yetenekli görünen insanları izlemeyi seviyoruz ve

are and I'm not talking from from our point of view but I'm talking generally

bizim bakış açımızdan bahsetmiyorum ama konuşuyorum genel olarak

and it's quite sad really I think it's a very sad indictment of the way we we we

ve oldukça üzücü gerçekten bence bu

look for entertainment nowadays mr. Duncan would you like I can we've used

günümüzde eğlence için aradığımız şeklin çok üzücü bir suçlaması bayım. Duncan ister misin? Ağlamakla

words and expressions connected with connected with tears mmm we can now move

bağlantılı kelimeler ve ifadeler kullandık mmm şimdi ağlamak

on to words and expressions to do was crying yeah and I found a very funny

için kelime ve ifadelere geçebiliriz evet ve çok komik bir

graph because crying there are lots of different types of crying and I found

grafik buldum çünkü ağlamanın pek çok farklı ağlama türü vardır. ve

something quite funny on the internet which I thought I'd like to share with

internette oldukça komik bir şey buldum ve sizinle paylaşmak istediğimi düşündüm, bu,

you it's a graph that looks at the patheticness the level of patheticness

acınasılığa, alttaki acınasılık düzeyine

at the bottom and the amount of sympathy that you would get from this type of

ve bu tür

crying so for example if we go start at the right at the top right if you

ağlamalardan alacağınız sempati miktarına bakan bir grafik. örneğin sağdan başlarsak sağ üstten

weeping is a type of crying if you're weeping that's the type of crime that

ağlıyorsan bir tür ağlamadır eğer ağlıyorsan bu tür bir suç

gets you that there is low on the pathetic scale so if you're weeping so

seni alır ki acıklı ölçekte düşük yani ağlıyorsan yani

you could be weeping because somebody's died and you're very upset if somebody

sen biri öldüğü için ağlıyor olabilirsiniz ve biri

describes you if you're actually weeping then you that is seen as as not pathetic

sizi tarif ederse çok üzülürsünüz, eğer gerçekten ağlıyorsanız, o zaman zavallı olarak görülmezsiniz

and you will get a high amount of sympathy from it but at the other end

ve bundan yüksek miktarda sempati alırsınız, ancak diğer

down at the bottom right down at the bottom left if you are blubbering which

uçta sağ altta sol altta ağlıyorsanız ki bu

is the type of a type of crying then people will see that as pathetic

bir tür ağlamadır, o zaman insanlar görecektir ki acınası olsanız da bundan

you will get you won't get much sympathy from it blubbering is what children

pek sempati görmezsiniz ağlamak çocukların

often do and and it's very it's very it's very obvious so if somebody's

sıklıkla yaptığı bir şeydir ve bu çok çok bariz bu yüzden eğer biri

crying loudly and making lots of noise then generally that scene is pathetic

yüksek sesle ağlıyorsa ve çok gürültü yapıyorsa, o zaman genellikle o sahne acınası olur

and you won't get much sympathy if you blubber really loudly crying and you and

ve gerçekten yüksek sesle ağlarsanız ve siz ve bir

making lots of noises that's embarrassing and and people will see

sürü ses çıkarırsanız çok fazla sempati görmezsiniz, bu utanç vericidir ve ve ve insanlar

that as pathetic and you won't get much sympathy I think I think I'm about to

bunu zavallı ve fazla sempati görmeyeceksin sanırım

burst into tears from yes from this so I can see I can see so so the line going

bundan evetten gözyaşlarına boğulmak üzereyim yani görebiliyorum yani yukarı doğru giden çizgi

upwards is the sympathy that Allah sympathy level that yes I'm saying that

sempati ki Allah sempati seviyesi ki evet ben

now the sympathy level going upwards and at the bottom going across from high to

şimdi sempati seviyesinin yukarıya doğru ve aşağıdan yüksekten aşağıya doğru gidişinin

low is the patheticness yeah now I think that's a very strong word to use but

zavallılık olduğunu söylemek

maybe also you could say the the the the weakness or the the outward frailty of a

person's character so I think that's another way of putting it I think

kişinin karakteri bu yüzden bence bu başka bir ifade şekli bence

patheticness is a bit strong well it was it was it's it's meant meant really as

zavallılık biraz güçlü, gerçekten

humor is it this is yes and it made me laugh so I thought I wanted to share it

mizah amaçlıydı bu evet mi ve beni güldürdü bu yüzden insanlarla paylaşmak istediğimi düşündüm

with people because when you cry openly in public this is the people crying

çünkü toplum içinde açıkça ağladığınızda bu,

openly in public isn't it really then you will either you will get more

toplum içinde açıkça ağlayan insanlardır, öyle değil mi, o zaman ya

sympathy depending on on the event that's happened and the and the way that

olan olaya ve

you actually cry okay so blubbering is is something that the children tend to

gerçekte nasıl ve nasıl ağladığınıza bağlı olarak daha fazla sempati alacaksınız, tamam yani ağlamak çocukların yapma eğiliminde olduğu bir şey

do and soda and sniveling sniffing a lot at the same time of crying and and and

ve aynı zamanda gazoz ve sümüklü bir şekilde burnunu çekmek ve ve ve ve

children will often do this and it's seen as a little pathetic and you won't

çocuklar bunu sıklıkla yapacak ve bu biraz acıklı olarak görülüyor ve

get very much sympathy at so so so starting from the bottom blubbering is

çok fazla sempati görmeyeceksiniz, bu yüzden şu andan itibaren Alttaki zırıltı

is highly pathetic yeah and also you get very little sympathy exactly then

son derece zavallı evet ve aynı zamanda çok az sempati duyuyorsunuz, o zaman

Snively it's sorry mr. Duncan and the

Snively, üzgünüm bayım. Duncan ve

implication is that when you're blubbering you're really crying over

ima edilen şu ki, ağlarken

something that really isn't that important so it could be that you've

gerçekten o kadar da önemli olmayan bir şey için gerçekten ağlıyorsun, bu yüzden

just for example dropped your ice cream onto your trousers and you burst into

örneğin dondurmanı pantolonunun üzerine düşürmüşsün ve

tears that's pathetic it's only ice cream dropped on your trousers and

acınası bir şekilde gözyaşlarına boğulmuş olabilirsin. sadece pantolonunuza düşen dondurma ve bundan

you're not gonna get very much sympathy from that are you mr. doe what if your

pek sempati duymayacaksınız, değil mi bayım? peki ya

family has just been killed in a car crash so so maybe they were driving

ailen bir araba kazasında öldüyse, bu yüzden belki

along the road and then suddenly

yolda araba kullanıyorlardı ve sonra birdenbire

described your type of crying there is blubbering yes but what if you are

senin ağlama tarzını tarif ettiler, hıçkırık var evet ama ya

blubbering you would be weeping you would be sobbing just wring the graph

ağlıyorsan ağlıyor olurdun hıçkıra hıçkıra ağlardın grafik

back mister don't guess but what if what if you what if you're your type of

geri bayım tahmin etmeyin ama ya eğer sizseniz ya eğer siz sizin

crying because people cry in different ways yes but a blubber is a cry over

ağlama tarzınızsanız çünkü insanlar farklı şekillerde ağlar evet ama zırvalık

something minor so what if what if maybe that's their only way of showing emotion

önemsiz bir şey için ağlamaktır yani ya eğer ya eğer belki onların tek yolu buysa duygu göstermek

though wouldn't you would weep over the death of somebody in your family you

ama ailenden birinin ölümüne ağlamaz mısın

would weep openly weep or you would sob sobbing is a kind of a louder weeping

açıktan açığa ağlarsın ya da ağlarsın hıçkıra hıçkıra ağlamak biraz daha yüksek bir ağlama

isn't it I suppose it that it depends who it is really well that's it so if

değil mi sanırım bu kimin olduğuna bağlı gerçekten iyi bu yani

you sob or weep you're you're going to get a high level of sympathy because

ağlarsan ya da ağlarsan yüksek düzeyde sempati göreceksin çünkü

that is something really serious that's happened or very sad and you are well

bu gerçekten ciddi ya da çok üzücü bir şey oldu ve

within your rights to weep so there's a very good justification for crying okay

ağlamaya hakkın var bu yüzden ağlamak için çok iyi bir gerekçe var tamam mı

and so that's weeping or sobbing sobbing slightly less sympathy because it's

ve bu ağlıyor ya da hıçkırarak hıçkırarak biraz daha az sempati çünkü

louder okay louder the type of crying generally

daha yüksek tamam daha yüksek ağlamanın türü genellikle

the less sympathy you get like we need to move on with people feel as though

daha az sempati duyuyorsunuz sanki duygularınızı kontrol etmişsiniz gibi hisseden insanlarla devam etmemiz gerekiyor

you've controlled your emotion yeah I wish I wish you would control yourself

evet keşke kontrol edebilseydiniz sen de

as well because we've only got five minutes fine and I've got a few

çünkü sadece beş dakikamız var ve birkaç

expressions so yeah yes there are many different types of crying so from the

ifadem var bu yüzden evet evet ağlamanın pek çok farklı türü var yani

the simpering blubbering right up to the uncontrollable weeping

surat asarak ağlamaktan kontrol edilemeyen ağlamaya

and bawling that's another type of crying bawling okay and a child often

ve haykırmaya kadar, bu da ağlamanın başka bir türü. tamam ve bir çocuk genellikle

this is described as bawling okay and that that's sort of gets a medium level

bu haykırmak olarak tanımlanır tamam ve bu orta düzeyde bir

of sympathy okay because they might have fallen over and graze they're hurt their

sempati alır tamam çünkü düşüp sıyrılmış olabilirler dizlerini incitmiş olabilirler

knee okay and they will bawl out loud but yeah you'll get some sympathy

tamam ve yüksek sesle haykıracaklar ama evet alacaksın biraz sempati

because maybe a little injuries occurred whereas blubbering that's over something

çünkü belki biraz yaralanmalar meydana gelirken zırıldamak aptalca bir şey yüzünden

silly you don't get much sympathy okay words and expression to do with crying

çok fazla sempati görmüyorsun tamam kelimeler ve ifade ağlamak için

cry wolf and dancing the song from AHA cry wolf time to worry now or something

ağlamaklı kurt ve AHA'dan şarkı dans etmek ağlamaklı kurt şimdi endişelenme zamanı ya da bilmediğim bir şey

I don't know what the words are but that is a song from God's sake

kelimeler ne ama bu Allah aşkına bir şarkı

it's an old fable crying wolf it means that it's from Aesop's fables so there

eski bir masal ağlayan kurt yani Ezop'un masallarından geliyor yani kasa tutan

was a shepherd who kept a safe you're not gonna tell

bir çoban varmış

the story oh yeah now that the whole story but if you complain about

hikayeyi anlatmayacaksın oh evet şimdi tüm hikaye bu ama

something when nothing's really wrong and you keep complaining about it and

Hiçbir şey gerçekten yanlış değilken bir şey hakkında şikayet ederseniz ve bu konuda şikayet etmeye devam ederseniz ve

people come to your aid and they can see that nothing is wrong you keep doing it

insanlar yardımınıza gelirler ve hiçbir şeyin yanlış olmadığını görürlerse, bunu yapmaya devam ederseniz,

people eventually become numb to that and then they won't really help you will

insanlar sonunda buna duyarsızlaşır ve o zaman gerçekten yardımcı olmazlar,

believe you when something really serious is happening so if in the fable

inanırsınız gerçekten ciddi bir şey olduğunda sen yani eğer masalda

the the shepherd the shepherd boy kept saying please help me there's a wolf

çoban çocuk çobanın durup dururken lütfen bana yardım et

coming to eat the Sheep and they went to help him and there wasn't a wolf he was

Koyunları yemeye gelen bir kurt var ve ona yardım etmeye gittiler ve yalan söylediği bir kurt yoktu.

lying he was making it up so then he shouted again that there was a wolf

coming to eat the Sheep they came again to help him and this hasn't happened

koyunu yemeye gelen bir kurt olduğunu tekrar bağırdı ona yardım etmek için tekrar geldiler ve bu

several times in the end what they said we're not going to help him and then the

birkaç kez olmadı sonunda ona yardım etmeyeceğimizi söylediler ve sonra

Riddhi was a wolf that came along and at all the sheep and but they didn't come

Riddhi koyunların arasında gelen bir kurt ama

to help him because he was he was before he lied about it we all know people who

ona yardım etmeye gelmediler çünkü o bu konuda yalan söylemeden önce de öyleydi

it's it's like you're raising a false alarm about something and if you keep

doing that people eventually won't believe you and then when something

bunu yapmaya devam et, insanlar sonunda sana inanmayacak ve sonra

really serious does happen nobody will come to your aid or to your help John is

gerçekten ciddi bir şey olduğunda kimse senin yardımına gelmeyecek ya da yardımın John

always crying wolf over his work and gets us to help him out and so

her zaman işi için ağlıyor ve ona yardım etmemizi sağlıyor ve böylece

everyone will help him out so somebody at work might be saying well I'm so busy

herkes ona yardım edecek yani işteki biri şöyle diyebilir: ben çok meşgulüm

I someone's got to help me I'll never get all this work done and then you go

birinin bana yardım etmesi gerekiyor tüm bu işi asla bitiremeyeceğim ve sonra sen

to help him and actually he wasn't really that busy at all but then when he

ona yardım etmeye gidiyorsun ve aslında o gerçekten o kadar da meşgul değildi ama sonra o

really is snowed down under work and and and and it says that he wants people to

gerçekten işin altında kar yağıyor ve ve ve ve insanların ona yardım etmesini istediğini söylüyor,

help her nobody goes to help him because he's lied about it before so to claim

kimse ona yardım etmeye gitmiyor çünkü daha önce bu konuda yalan söyledi, bu yüzden gerçekten

you're in danger or in trouble when you're really not and then no one

tehlikede olmadığınızı veya başınızın belada olduğunu iddia etti ve sonra hayır insan

believes you and your video to cry wolf everybody knows people who do that so

senin ve videonun ağlayacağına inanıyor herkes bunu yapan insanları tanıyor bu yüzden

you said you weren't gonna tell a story but then you did well it's likely don't

hikaye anlatmayacağım dedin ama sonra iyi yaptın büyük ihtimalle

cry over spilt milk no or spilled milk you can spilt a foot spilt on there but

dökülen süte ağlama hayır ya da dökülen süt bir ayağını dökebilirsin orada ama

you could in in English you can use the word spilt SPI double led okay which

İngilizce'de dökülen kelimeyi kullanabilirsiniz.

means the same thing yes I attempted to be in American English it's a saying

don't cry over spilt milk so so if P so it's a waste of time getting upset or

worrying about something that's happened and can't be changed so if something

olmuş ve değiştirilemeyecek bir şey için üzülmek veya endişelenmek, yani bir şey

happens and you can't do anything about it somebody might say to you well

olursa ve bu konuda hiçbir şey yapamazsanız, biri size diyebilir ki,

there's no use crying over spilt milk in other words it's already happened

dökülen süt için ağlamanın bir anlamı yok, başka bir deyişle, zaten oldu,

there's nothing we can do to change it you lost the match but you tried your

bizim hiçbir şeyimiz yok değiştirmek için yapabilirsin maçı kaybettin ama elinden gelenin en

best so there's no use crying over spilt milk it was an accident

iyisini yaptın yani dökülen süt için ağlamanın bir anlamı yok bu bir kazaydı

it's no use crying over spilt milk there we go so that's that expression very

dökülen süt için ağlamanın bir faydası yok işte gidiyoruz yani bu ifade çok

good we're running out of time for crying out loud is an expression

güzel zamanımız azalıyor yüksek sesle ağlamak, bir şeye hüsrana

that you use when you're frustrated or surprised or angry or irritated at

uğradığınızda, şaşırdığınızda, kızdığınızda veya bir

something Oh for crying out loud how many times have I told you to shut the

şeye sinirlendiğinizde kullandığınız bir ifadedir Ah, yüksek sesle ağlamak için size kaç kez buzdolabının kapısını kapatmanızı söyledim,

fridge door how are we gonna say that it's it's a euphemism for crissake

bunun bir örtmece olduğunu nasıl söyleyebiliriz? crissake

author sake what it's an expression you use when you're frustrated

yazar aşkına bu ne bir ifade canın

something if I crying out loud will someone answer that damn phone so you're

sıkıldığında bir şey için hüsrana uğradığında yüksek sesle ağlarsam birisi o lanet telefona cevap verir mi yani

frustrated about something and it's just an expression you use to express your

bir şey için hüsrana uğramışsındır ve bu sadece hüsranını veya bir şeye olan öfkeni ifade etmek için kullandığın bir ifadedir

frustration or your anger over something what if I crying out loud will you just

Eğer yüksek sesle ağlarsam acele edip hazırlanır mısın,

hurry up and get ready we're gonna be late

geç kalacağız

Steve says that a lot to me you might say we might use a big expression

Steve bunu bana çok fazla söylüyor, onun yerine büyük bir ifade kullanabiliriz diyebilirsin

instead but that was I think you almost did I know it's a crying shame a crying

ama bence az kalsın yapacaktın, bunun çok yazık olduğunu biliyorum

shame if something's a crying shame it's an unfortunate situation a real shame a

ayıp bir şey varsa ayıp ayıp talihsiz bir durum gerçekten ayıp

crying shame it's almost so bad it might make you cry it's a crying shame that in

ayıp ayıp neredeyse o kadar kötü ki sizi ağlatabilir

this society people have to sleep out on the streets is an expression that a

bu toplumda insanların sokaklarda uyumak zorunda kalması ayıptır bir politikacının söyleyebileceği bir ifadedir

politician might make to describe people who are homeless and sleepy it's a

evsiz ve uykulu insanları tarif etmek, çok yazık, o

crying shame it's so bad you almost want to cry about it it's a crying shame that

kadar kötü ki, neredeyse bunun hakkında ağlamak isteyeceksiniz, çok yazık ki

mr. Duncan doesn't have more viewers than he already has because he worked so

bay. Duncan'ın halihazırda sahip olduğundan daha fazla izleyicisi yok çünkü

hard it's a crying shame

çok çalıştı, bu çok yazık,

you can cry off if you cry off it means that you you break a promise or an

ağlarsanız ağlayabilirsiniz, bu bir sözü, bir

agreement or a commitment and you use a pathetic excuse

anlaşmayı veya bir taahhüdü bozduğunuz anlamına gelir ve acınası bir bahane kullanırsınız.

so you cry a bill with what bill was supposed to help me move house today

bugün evi taşımama yardım etmesi gereken faturayı hangi faturayla ağla faturayı bugün

bill was supposed to move make that bill was supposed to help me move house today

taşımama yardım etmesi gerekiyordu faturanın bugün evi taşımama yardım etmesi gerekiyordu

but he cried off at the last minute so in other words he bill was supposed to

ama son dakikada ağladı yani başka bir deyişle faturanın

get help moving house but his friend cried off I know bill there were

taşınmaya yardım etmesi gerekiyordu ev ama arkadaşı ağladı Bill'in

supposed to help me move house today but he made it move a pathetic excuse and

bugün evi taşımama yardım etmesi gerektiğini biliyorum ama o bunu acıklı bir bahane yaptı ve

cried off and my tennis partner cried off this morning so we will have to

ağladı ve tenis partnerim bu sabah ağladı, bu yüzden

cancel the match sadly Sally won't be coming on the trip

maçı ne yazık ki iptal etmek zorunda kalacağız Sally yapmayacak geziye geleceği için

she's cried off so it's some pathetic excuse so for example if I was going to

ağladı, bu yüzden bu acınası bir bahane, örneğin

help somebody to do something and the last minute I found

birine bir şey yapması için yardım edecek olsaydım ve son anda onu "

him said oh oh I've got a bit of a cold today they would say that you've cried

oh oh bugün biraz üşüttüm" dediğini görsem bunu söylerlerdi

off it's a pathetic you've used some pathetic excuse to get out of doing

ağladın bu acınası bir şey yapmaktan kaçmak için zavallı bir bahane kullandın bu yüzden

something so in a bill cried off and he said that he just didn't feel very riled

bir faturada ağladı ve o gün çok sinirli hissetmediğini bu

that day so he couldn't help his friend move house you just use a pathetic

yüzden arkadaşının hareket etmesine yardım edemediğini söyledi ev sadece acınası bir

excuse it's not a real genuine excuse it's a it's a pathetic excuse her Oh

bahane kullanıyorsun bu gerçek bir gerçek bahane değil bu acınası bir bahane onun Oh

they've cried off that's it mr. Duncan I'm finished

ağladılar bu kadar mı bayım? Duncan bitirdim

no sometimes a person can also have a very sad story to tell you and maybe the

hayır bazen bir insanın size anlatacak çok acıklı bir hikayesi olabilir ve belki

story is so sad it might make the other person cry and we can call these things

hikaye o kadar acıklıdır ki diğer insanı ağlatabilir ve bunlara

sob stories yeah but sometimes we can use it also sarcastically so if a person

hıçkırıklı hikayeler diyebiliriz evet ama bazen bunu alaycı bir şekilde de kullanabiliriz yani bir insan

is trying to get sympathy you can say oh he came round last night he was telling

sempati kazanmaya çalışıyorsa diyebilirsiniz ki ah dün gece geldi

me all about his life he gave me the whole sob story so maybe something that

bana hayatı hakkında her şeyi anlatıyordu bana tüm hıçkırık hikayesini anlattı bu yüzden belki

they're telling you that is sad but maybe you have no real interest in or

size anlattıkları üzücü bir şey ama belki de yok gerçek ilgi veya

maybe something that that they are blowing out of proportion they are

belki de orantısız bir şekilde üfledikleri bir şey, onu

making it seem worse than it really is so yes there are many ways of using

gerçekte olduğundan daha kötü gösteriyorlar, bu yüzden evet, gözyaşlarını kullanmanın ve ağlamanın birçok yolu var

tears and cry Jeff that's got one there crying a beer

cry in your beer and your beer that that's an expression used to describe

Bu üzgün ve üzgün erkekleri tanımlamak için kullanılan bir ifade

men who are upset and sad and I might go to a pub and they know that they tell

ve ben bir bara gidebilirim ve onlar

people about all the sad things that have happened and they've got a pint of

insanlara olan tüm üzücü şeyleri anlattıklarını bilirler ve önlerinde bir bardak

beer in front and they're crying in their beer and they're drinking alcohol

biraları vardır ve onlar biralarının içinde ağlıyorlar ve

to try and make themselves feel better yes also of course when you do start to

kendilerini daha iyi hissetmek için alkol alıyorlar evet tabii ki

cry so like Theresa May last week when she was giving her resignation speech

ağlamaya başladığınızda da geçen hafta Theresa May istifa konuşmasını yaparken olduğu gibi

you can break down so there's an interesting yes interesting phrase

yıkılabilirsiniz yani ilginç bir evet ilginç cümle

breakdown so a person can break down emotionally they break down in tears or

dökümü böylece bir insan duygusal olarak yıkılabilir Gözyaşlarına boğulurlar ya da ağlamaya

they start to cry they break down so they begin crying or they start to get

başlarlar Yıkılırlar bu yüzden ağlamaya başlarlar ya da

upset about something they break down how Mira's asked how would

bir şeye üzülmeye başlarlar Mira'nın nasıl sorduğu

you describe Teresa maid crying well I think you would say that she broke down

Teresa'nın hizmetçinin ağlamasını nasıl tanımlarsın iyi diye düşünüyorum gözyaşlarına boğulduğunu söyleyebilirsiniz

in tears yes so she tried to hold them back she tried her best to hold the

evet bu yüzden onları tutmaya çalıştı gözyaşlarını tutmak için elinden geleni yaptı

tears back but unfortunately well we know what

ama ne yazık ki sonra ne olduğunu biliyoruz

happened next she could not hold it back yeah we're

o

not we're not trying to to say that crying is wrong we all need to let our

tutamadı evet denemiyoruz denemiyoruz Ağlamanın yanlış olduğunu söylemek için hepimizin

emotions out I think that's why British people now tend to display their

duygularımızı dışa vurmasına izin vermemiz gerekiyor bence bu yüzden İngilizler artık

emotions more because it's supposed to be healthier to to not to hold your

duygularını daha fazla sergileme eğilimindeler çünkü duygularını içinde tutmamak daha sağlıklı olmalı, izin vermen daha

emotions in it's supposed to be healthier to let it out but sometimes

sağlıklı olmalı dışarı ama bazen

you know if you let your emotions out in public you don't receive you know a very

biliyorsun duygularını toplum içinde açığa vurursan kabul etmezsin çok

good hearing you know who I blame crying a river Steve yes you know who I blame I

iyi bir duruşma biliyorsun nehirde ağlamakla kimi suçladığımı biliyorsun Steve evet kimi suçladığımı

know who I'm asking you a question I Anna Princess Diana it's her fault yes

biliyorsun Sana kimi sorduğumu biliyorum ben Anna Prenses Diana bu onun suçu evet

no hmm go on nobody nobody cried in public until Princess Diana died and

hayır hmm devam et kimse kimse toplum içinde ağlamadı ta ki Prenses Diana ölünceye kadar ve

then everyone everyone it was almost like a contest that was the big shock

sonra herkes neredeyse bir yarışma gibiydi bu büyük şok

wasn't it when Princess Diana died that the the ouch pouring of emotion in

Prenses Diana öldüğünde ah ah duygu seline kapılmadı mı

public was something we'd never seen in British people before yes but at the

toplum içinde daha önce İngilizlerde hiç görmediğimiz bir şeydi evet ama

point I'm trying to make is it crossed into something else and it never left

benim yapmaya çalıştığım noktada başka bir şeye dönüştü ve İngiliz düşünce tarzını asla terk etmedi,

the British Way of thinking it never left us since 1997 when she died there

1997'de orada öldüğünden beri bizi hiç terk etmedi.

was a sort of I don't want to be unkind because it was a we was a very sad thing

Bir nevi kaba olmak istemiyorum çünkü bu biz çok üzgün bir şeydik

but there was a sort of what was the feeling of hysteria where people were

ama insanların

just feeling they were feeling sad because they felt that they should be

sadece üzülmeleri gerektiğini hissettikleri için üzgün hissettikleri bir tür histeri duygusu vardı.

sad and then they felt as if they weren't showing enough emotion so they

ve sonra yeterince duygu göstermiyormuş gibi hissettiler, bu yüzden

tried to get more emotion out and in the end they're just crying but but I think

daha fazla duygu çıkarmaya çalıştılar ve sonunda sadece ağladılar ama bence

I think nothing is nothing is being the same though since Princess Diana died

hiçbir şey eskisi gibi değil ama Prenses Diana öldüğünden beri

I'm not saying it isn't sad what I'm saying is the way we show our emotion

ben' Üzücü olmadığını söylemiyorum, söylediğim şey duygularımızı gösterme şeklimiz

and the way we express ourselves quite often even with with small things or

ve kendimizi ifade etme şeklimiz, küçük şeylerde veya

trivial things we get we overreact we get far too upset over things you can

önemsiz şeylerde bile, aşırı tepki gösteriyoruz, sizin de yapabileceğiniz şeylere çok üzülüyoruz.

either agree with me or disagree it's up to you because we're going now you can

benimle aynı fikirde olup olmaman sana kalmış çünkü şimdi gidiyoruz çünkü

cry a river means you're crying a lot hmm as a song isn't that yes we're going

bir nehir ağlayabilirsin demek çok ağlıyorsun demektir hmm şarkı olarak öyle değil mi evet

now Stevie okay mr. Duncan that is he cakes and a cup of tea are coming up

şimdi gidiyoruz Stevie tamam mr. Duncan yani kekler ve bir fincan çay geliyor

shortly tea cakes and a cup of tea coming up

kısaca çay kekler ve bir fincan çay geliyor

thanks to mr. Steve for for your help today it's been lovely well I hope

Mr. Steve bugün yardımın için çok güzeldi umarım

you've enjoyed it and I hope you've enjoyed it and that you've learnt

beğenmişsindir ve umarım beğenmişsindir ve

something and that I've been useful today I'd like to be useful it certainly

bir şeyler öğrenmişsindir ve ben bugün faydalı oldum faydalı olmak isterim kesinlikle

taught me a lesson so we'll see you next week Steve hopefully hopefully yes

öğretti bana bir ders bu yüzden haftaya görüşürüz Steve umarım evet umarım

you'll be here okay I'll be there mr. Duncan says I'll be there so unless your

burada olursunuz tamam orada olacağım bay. Duncan, annen tekrar gelmedikçe orada olacağımı söylüyor

mum's coming again No is your mother coming nope not next Sunday okay then

Hayır, annen gelecek hayır, gelecek Pazar değil, tamam o zaman

we'll see you next week then bye-bye and there mr. Steve goes he'll be back

haftaya görüşürüz, sonra hoşçakal ve orada bay. Steve gidiyor,

next week same time 2 p.m. UK time it's time to say goodbye I hope you've

gelecek hafta aynı saatte 14:00'da dönecek. İngiltere zamanı, veda zamanı, umarım kısa bir aradan sonra

enjoyed today's livestream returning after our short absence because mr.

geri dönen bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir, çünkü Mr.

Steve's mother was staying with us but now she she has gone back home let's

Steve'in annesi bizimle kalıyordu ama şimdi eve döndü, hadi

have a quick look outside oh my goodness it's so bright outside my camera almost

dışarıya bir göz atalım aman tanrım, dışarısı o kadar parlak ki kameram neredeyse

can't stand it so there it is outside at the moment look how bright it is Wow

buna dayanamıyor, bu yüzden işte şu anda dışarısı var bak ne kadar parlak Vay

it is so bright out there and windy so there you will see well you can see

canına orası çok parlak ve rüzgarlı yani orada iyi göreceksin

right now that it's windy and the leaves are blowing all over the place and we

şu anda rüzgarlı olduğunu ve her yerde yaprakların uçuştuğunu görebiliyorsun ve

will see more of that during the week because I'm going to be back with a

hafta boyunca bunu daha çok göreceğiz çünkü ben bir ile geri döneceğim

brand new I'm not joking I'm not joking a brand new full English

yepyeni şaka yapmıyorum şaka yapmıyorum yepyeni bir tam ingilizce

stream yes we have a brand new full English dream coming during the week it

akışı evet hafta içinde gelecek yepyeni bir tam ingilizce rüyamız var

should be around Wednesday it will be published so there is something to look

çarşamba civarında olmalı yayınlanacak bu yüzden dört gözle bekleyecek bir şey var

forward to thanks for your company I will say goodbye to the live chat as

teşekkürler şirketinize canlı sohbete de veda edeceğim bugün

well thank you very much for your company today thank you mr. Bruno Thank

şirketiniz için çok teşekkür ederim teşekkür ederim bayım. Bruno Teşekkür Ederim

You Nguyen thanks you thanks to TS Bella Anna and also just just variation as my

Nguyen, TS Bella Anna sayesinde teşekkür ediyor ve ayrıca

voice starts to break what a lovely view outside yes it's lovely out there at the

sesim kırılmaya başladığında sadece varyasyon, dışarıda ne güzel bir manzara var evet, şu anda dışarısı çok güzel

moment I think I might have my cup of tea outside today

Sanırım bugün bir fincan çayımı dışarıda içebilirim

I think so so I will go just before my voice starts to sound like to resume I

sanırım öyle düşünüyorum Sesim devam edecekmiş gibi gelmeye başlamadan hemen önce gideceğim Gidiyorum,

am going so I'll see you next Sunday 2:00 p.m. UK time

gelecek Pazar 14:00'te görüşürüz. İngiltere saati,

this is mr. Duncan that's me by the way in the birthplace of English saying

bu bay. Duncan, bu arada İngilizcenin doğum yerindeki ben,

thank you very much for watching I hope you have a super week take care because

izlediğiniz için çok teşekkür ederim, umarım süper bir hafta geçirirsiniz, kendinize iyi bakın çünkü

I would like to see you back here next Sunday and of course until the next time

önümüzdeki Pazar sizi burada ve tabii ki

we meet here on YouTube live...

YouTube'da bir dahaki buluşmamıza kadar burada görmek isterim. yaşa...

ta ta for now 8-)

ta ta şimdilik 8-)