TIME IDIOMS part 2 - Live English Lesson - Learn New Words - Interactive Chat - 15th july 2018

a word similar to that chronology chronology is the study of the sequence

bu kronolojiye benzer bir kelime kronoloji,

of events or the timeline he comes from Cronus the Greek word for time and of

olayların sırasının veya zaman çizelgesinin incelenmesidir, Yunanca zaman anlamına gelen Cronus kelimesinden gelir ve elbette el

course of course el ogy the end means the study of

ogy son,

something in this case it's not the study of time it's the study of the

bir şeyin incelenmesi anlamına gelir bu durumda bu, zamanın incelenmesi değildir. bu,

sequence of events so if we wanted to look at the for example the first world

olayların sırasının incelenmesidir, yani örneğin birinci dünya

war 1914-1918 if you looked at the chronology of that you would be saying

savaşı 1914-1918'e bakmak isteseydik, bunun kronolojisine bakarsanız,

what happened at particular dates so if you're studying what happened in a

belirli tarihlerde neler olduğunu söylerdiniz, yani ne olduğunu çalışıyorsanız

sequence of events for any particular event that's the chronology of how it of

belirli bir olay için bir olaylar dizisinde, bu,

the sequence of events the different events that happened over a period of

olayların sırasının kronolojisidir, belirli bir süre boyunca meydana gelen farklı olaylar,

time so that's a chronology and then we've got a chronometer a chronometer

yani bu bir kronolojidir ve sonra bir kronometremiz var, bir kronometre,

which is a device used for measuring time but it's usually I mean you could

bunun için kullanılan bir cihazdır. zamanı ölçmek ama genellikle demek istediğim,

in theory describe a watch or a clock as a chronometer but it's usually used for

teoride bir saati veya saati kronometre olarak tanımlayabilirsiniz, ancak genellikle

marine chronometer it's usually used for mechanical devices or electronic devices

deniz kronometresi için kullanılır, genellikle

that are on onboard a ship or in a big

bir gemide veya astronomi için büyük bir gemide bulunan mekanik veya elektronik cihazlar için kullanılır.

for astronomy as well so it's usually big devices it's probably worth

bu yüzden genellikle büyük cihazlardır, muhtemelen

mentioning Steve can I just mention something that we have just actually

bahsetmeye değer Steve, canlı yayını gerçekten kaybettiğimize dair bir şeyden bahsedebilir miyim, şimdi

lost the livestream have we we're back now well I just wasted the last 5 min I

geri döndük mü, son 5 dakikayı boşa harcadım,

don't I don't know if you've wasted the last five minutes but there was a

bilmiyorum eğer sen ' son beş dakikayı boşa harcadım ama

problem I can actually see here on the screen as well that the chat has been

aslında burada ekranda da görebildiğim bir sorun vardı, sohbet bağlantısı

disconnected and a lot of people are asking why there is again there is well

kesildi ve birçok insan neden tekrar olduğunu soruyor, peki

you don't have to start again because we don't know where we we were cut off well

tekrar başlamanıza gerek yok çünkü nerede kesildiğimizi bilmiyoruz

maybe someone can tell us where were we cut off halo pensil look at that isn't

belki birileri bize nerede kesildiğimizi söyleyebilir halo pensil bak bu

that lovely SIL says a couple of sissies

o kadar sevimli değil SIL birkaç hanım evladı diyor

wow we admit to that hello to you hello and now and now pencil is here we have

vay canına o merhabayı sana merhaba ve şimdi kabul ediyoruz şimdi kalem burada

three sis's it's not great what a lovely party we're having also Julie says I

üç ablamız var harika değil ne güzel bir parti veriyoruz ayrıca Julie

want to go back in time to see my mother again isn't that lovely

geçmişe gidip annemi tekrar görmek istediğimi söylüyor o kadar güzel değil mi

how kind so nice I'm going to see if we can get the live chat working because I

ne kadar nazik çok güzel göreceğim eğer canlı sohbeti çalıştırabiliriz çünkü

know what's going to happen because we've been disconnected the live chat

ne olacağını biliyorum çünkü bağlantımız kesildi, canlı sohbet

now will not work so I need to make sure that the live chat will actually

artık çalışmayacak, bu yüzden canlı sohbetin gerçekten

function so this is the problem now let me just see if we can get that working

çalışacağından emin olmam gerekiyor, bu yüzden sorun bu şimdi bir bakayım eğer bunu çalıştırabilirsek

if you like carry on talking in the meantime in the meantime yes wait there

bu arada konuşmaya devam etmeyi seversen evet orada bekle evet

yes don't get too excited Steve you mean we might not be back on we're back on

fazla heyecanlanma Steve demek istediğin tekrar başlayamayabiliriz

now oh right oh we are on it's just that we haven't got the live chat working

şimdi geri döndük oh doğru oh başladık sadece canlı sohbeti çalıştıramadık

Millie you need the live chat we can't possibly exist without the live chat

Millie, canlı sohbete ihtiyacınız var canlı sohbet olmadan var olamayız

please try again later should I mention another word mr. Duncan oh here we go it

lütfen daha sonra tekrar deneyin, başka bir kelimeden bahsedersem bay. Duncan oh işte başlıyoruz,

looks like we're back successfully connected we are now back yes just just

görünüşe göre tekrar başarılı bir şekilde bağlantı kurduk, şimdi geri döndük evet sadece

carry on with the next one Steve sorry about that it's not my fault it's

bir sonrakine devam et Steve bunun için üzgünüm benim hatam değil bu

YouTube I don't know what they're doing at the moment that they're doing all

YouTube, şu anda ne yaptıklarını bilmiyorum her

sorts of silly things testing if someone could tell us where we blacked out did

türlü aptalca şeyi test ediyorlar eğer biri bize nerede kararttığımızı söyleyebilirse,

you see any of the words that I just showed which word did you blackout was

az önce gösterdiğim kelimelerden herhangi birini gördünüz mü, hangi kelimeyi kararttınız, onun

it her ology did you see her ology did you see chronometer did you see

lojisi miydi, onun lojisini gördünüz mü, kronometreyi gördünüz mü?

chronology please tell us you can go back right so we'll carry on with

kronolojiyi görüyorsun lütfen bize sağa dönebileceğini söyle ki kronometri ile devam edelim kronometri

chronometry chronometry which is the science of the measurement of time yes

zamanı ölçme bilimi olan kronometri evet

not to be confused with chronology I hope you got some idioms there I have I

kronoloji ile karıştırılmaması için umarım orada bazı deyimler vardır bende

have mr. Duncan who so crumb chronometry is the scientific study of the

var bayım. Kronometri kırıntısı olan Duncan,

measurement of time usually applies to electronic devices such as atomic clocks

zamanın ölçümünün bilimsel çalışmasıdır, genellikle atomik saatler, dijital saatler gibi elektronik cihazlar için geçerlidir,

digital clocks don't get chronometry mixed up with chronology because

kronometriyi kronoloji ile karıştırmaz çünkü

chronology of we've already looked at that one is the study of the events in a

kronolojiye zaten bakmıştık, o bir çalışmadır. bir

sequence of time yes or you can have an order but where something happened you

zaman dizisindeki olaylar evet veya bir sıralamanız olabilir, ancak bir şeyin olduğu yerde

can have chronological order that's it so chronological order means that you

kronolojik sıraya sahip olabilirsiniz, bu yüzden kronolojik sıra,

are showing something in the order that it happened in time from the earliest to

bir şeyi en erkenden en geçe

the latest or the most recent like geographical periods

veya en geç olana kadar zaman içinde olduğu sırayla gösteriyorsunuz demektir. yakın zamandaki benzer coğrafi dönemler

that's a kings and queens of England yes in the order that they came to the

İngiltere'nin kralları ve kraliçeleri evet tahta çıktıkları sıraya göre yani

throne so chronological order yes that's what that's what it said earlier that's

kronolojik sıraya göre evet daha önce söylediği buydu daha

what I was talking about earlier when I said chronology there we go study of the

önce kronoloji derken bahsettiğim buydu işte gidiyoruz sıralamanın incelenmesi

sequence of events actually writing down when those events occurred that's good

olayların aslında o olaylar meydana geldiğinde yazılması iyi oldu

have we Chronos is the god of time exactly that's where it came from

biz Chronos zamanın tanrısı tam olarak oradan geldi o zaman Yunan mitolojisinden

then it's amazing how many words though do come from Greek mythology so that I

kaç tane kelime geldiği şaşırtıcı, bu yüzden

wanted to do those words even if they even even the days of the week yes I

o kelimeleri bile yapmak istedim. haftanın günleri evet,

want you to go through those because they were important little markers words

bunları gözden geçirmenizi istiyorum çünkü bunlar önemliydi küçük belirteçler

that are often used when you're talking about the measurement of time or the

zamanın ölçümünden veya

study of time so why why is minute called minute I don't know going back to

zamanın incelenmesinden bahsederken sıklıkla kullanılan kelimelerdi, öyleyse neden dakikaya dakika deniyor ben yapmıyorum onun lojisine geri dönmenin zaman

her ology is to study the measurement of time but it's also the art of making

ölçümünü incelemek olduğunu biliyorum ama aynı zamanda

clocks and watches so if if you're her ology is also the art of making clocks

saatler ve saatler yapma sanatıdır, bu yüzden eğer onun lojisiyseniz, aynı zamanda sadece

and watches not just the study of those clocks and watch so it's not just the

bu saatleri incelemek ve izlemek değil, aynı zamanda saatler ve saatler yapma sanatıdır. Bu sadece

subject of time it's also the actual making or manufacturing of yes watches

zamanın konusu değil, aynı zamanda evet saatlerin ve saatlerin gerçek yapımı veya imalatıdır ki bu

and clocks which you wouldn't expect because it's got ology on the end you

beklemezsiniz çünkü sonunda loji vardır,

would think it was just a study of it but in fact it's also the art of making

bunun sadece bir çalışma olduğunu düşünürsünüz ama aslında bu aynı zamanda sanattır.

them making which is interesting because we were watching a programme of the

yapmalarını ilginç kılıyor çünkü

present that talks a lot about likes to sell

şimdiki zamanın saatler ve saatler satmayı sevdiğinden çokça bahseden bir programını izliyorduk

clocks and watches and he uses the world this is the art of her ology we thought

ve o dünyayı kullanıyor bu onun loji sanatı,

he was using the word incorrectly but he's not so her ology is either the

kelimeyi yanlış kullandığını düşündük ama öyle değil onun lojisi ya

study of time or the manufacture of time pieces yes so a clock or a watch is a

zamanın incelenmesi ya da zaman parçalarının imalatıdır evet yani bir saat ya da kol saati bir

timepiece so that's another way of describing something that measures or

kronometredir yani bu, zamanı ölçen ya da tutan bir şeyi tanımlamanın başka bir yoludur

keeps time a timepiece somebody is said there Sergio says minutes is is mini

bir kronometre biri orada söylenir Sergio dakikaların mini olduğunu söylüyor yani

which means small so a small measurement of time yes it's a bit it's a bit like a

küçük çok küçük bir zaman ölçümü evet biraz

mini wept a minuet something the recipe there is a piece of classical music all

mini gibi ağladı bir dakika bir şey tarif var bir klasik müzik parçası tüm

the minuet walls all the minute walls because it only lasts for 60 seconds is

dakika duvarları tüm dakika duvarları çünkü sadece 60 saniye sürüyor içinde

that right well isn't a piece of piano music in it just let that dad I don't

bir piyano müziği yok sadece bırak babana bunun

know whether that's a minuet I wouldn't know I think that just means a small

bir minuet olup olmadığını bilmiyorum bilemezdim sanırım bu sadece küçük bir

piece of music yes but that is also the where minute derives from as well

müzik parçası anlamına geliyor evet ama bu aynı zamanda dakikanın da nereden geldiği

yes meanings meaning small hello mr. Duncan says are armed' yes I we had a

evet küçük merhaba bay anlamına gelen anlamlar. Duncan silahlı olduğunu söylüyor 'evet

slight problem with the connection but I'm pretty sure it's YouTube it's not us

bağlantıyla ilgili küçük bir sorun yaşadık ama YouTube olduğundan eminim biz değiliz

okay are we back on can everyone see isn't he rose months apparently are

tamam mı geri dönüyoruz herkes görüyor mu o gül ayları görünüşe göre

named after the Roman gods and goddesses yes I didn't say months I said days of

Roma tanrı ve tanrıçalarının adını taşıyor evet Aylar demedim, haftanın günleri dedim,

the week just adding something in there yes but okay Blue Thunder you're like is

sadece oraya bir şeyler ekleyerek evet ama tamam, Blue Thunder

gone I don't know what that means Judy gee it's working now everyone's

gitti gibisin Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum Judy vay canına, şimdi çalışıyor herkes

talking about the connection that no one is actually talking about the subject

kimsenin olmadığı bağlantıdan bahsediyor aslında bahsettiğimiz konudan bahsediyoruz,

that we're talking about they're all talking and talking about the fact that

hepsi

the connection isn't very good today it's not my fault it's YouTube or maybe

bugün bağlantının pek iyi olmadığı gerçeğinden bahsediyor ve bu benim hatam değil YouTube ya da belki

maybe mr. Steve's terrible terrible internet connection who knows I've got a

bayım. Steve'in korkunç korkunç internet bağlantısı kim bilir benim

very good internet connection mr. Duncan yes we'll see only time will tell

çok iyi bir internet bağlantım var bayım. Duncan evet göreceğiz sadece zaman gösterecek

ah we have Linda Duncan idioms and expressions

ah bizde Linda Duncan deyimleri ve ifadeleri var

time will tell connected that people can see this livestream or not connected to

zaman gösterecek insanların bu canlı yayını görebileceğini ya da zamana bağlı olmadığını söyleyecektir

time so if you use the phrase only time will tell it means something that will

bu yüzden ifadeyi kullanırsanız sadece zaman bunun olmayacak bir şey anlamına geldiğini söyleyecektir

not be proven until a later date the truth of something cannot be determined

daha sonraki bir tarihe kadar kanıtlanmış bir şeyin gerçeği

right now it can it will only be revealed at a later date for example

şu anda belirlenemez, ancak daha sonraki bir tarihte ortaya çıkabilir, örneğin, operasyonun başarılı olup olmadığını kesin olarak

there is no way of knowing for sure if the operation was a success only time

bilmenin bir yolu yoktur,

will tell will President Trump be good for America only time will tell so you

Başkan Trump'ın iyi olup olmayacağını yalnızca zaman gösterecek Amerika için sadece zaman gösterecek, bu yüzden

you're saying you don't know what will happen that you can't tell what's gonna

ne olacağını bilmediğinizi,

happen in the future about a particular event so if you say

belirli bir olay hakkında gelecekte ne olacağını bilemeyeceğinizi söylüyorsunuz, bu yüzden

only time will tell it means that obviously over a period of time usually

sadece zaman gösterecek derseniz, bu açıkça belli bir süre sonra anlamına gelir. zaman periyodu genellikle

a long period of time the truth will be revealed because often things are

uzun bir zaman periyodu gerçek ortaya çıkar çünkü çoğu zaman olaylar

unpredictable and you can't tell exactly how it's going to go that's an

tahmin edilemez ve tam olarak nasıl gideceğini söyleyemezsin

interesting example by the way oh I like the example that you use they're very

bu arada bu ilginç bir örnek ah kullandığın örneği çok beğendim

interest thank you you're welcome and here's another one in the nick of

ilgi teşekkür ederim rica ederim ve işte tam zamanında bir tane daha var

time oh I'll wait till you've let that graphic pass-throughs what graphic what

oh o grafik geçişlerine izin verene kadar bekleyeceğim o ne grafik o zaman

is it then describe it's baby shrimp hmm in graphical form in the nick of time it

yavru karidesi tanımla hmm tam zamanında grafik biçimde mümkün olan

means almost too late at the last possible moment the critical moment if

son anda neredeyse çok geç demektir kritik an, eğer 1500'lerdeki

it comes from the the the old the word Nick in the 1500s imagine this 15

eski Nick kelimesinden geliyorsa, bu 15

hundredths they used the word Nick to mean the critical moment for example he

yüzde birini hayal edin, Nick kelimesini kritik an anlamında kullandılar, örneğin

arrived at the wedding just in the nick of time

düğüne tam olarak geldi. Zamanın kısalığı

hmm so he just arrived at the critical point with moments to spare hands to

hmm, bu yüzden kritik noktaya geldi, ellerini ayıracak anları

spare with moments to spare mr. Steve arrived for the live stream today just

ve ayıracak anları var Bay. Steve bugün canlı yayın için

in the nick of time so I just arrived at the point where mr. Duncan was

tam zamanında geldi, bu yüzden ben de Mr. Duncan

introducing me had I been any later yeah you wouldn't have seen me the ambulance

beni tanıştırıyordu, ben daha geç gelseydim, evet, beni görmezdiniz, ambulans

arrived in the nick of time two minutes later and the patient would

iki dakika sonra tam zamanında geldi ve hasta

have been dead great so that's how you use that expression I love your cheerful

ölmüş olacaktı, bu yüzden o ifadeyi böyle kullanıyorsunuz, neşeli örneklerinizi seviyorum ne

examples what I'm going to say that that of course Nick refers to slice so when

ben Tabii ki Nick'in dilimden bahsettiğini söyleyeceğim, bu yüzden tam

they say in the nick of time it refers to a slice so maybe a small moment so

zamanında bir dilime atıfta bulunduklarını söylediklerinde, yani belki küçük bir an, bu yüzden

you only made it with maybe a moment to spare or a moment left mercy get caught

sadece belki ayıracak bir dakikayla başardınız veya yakalanmak için bir saniye merhametiniz kaldı

into the dictionary it derives from the word Nick which means the critical

sözlüğe kritik an anlamına gelen Nick kelimesinden türemiştir

moment okay used in the 1500s just making it up I

tamam 1500'lerde kullanılmış sadece uyduruyorum

don't have a shave today I've just realized I haven't shaved I was so late

bugün tıraş olmadım şimdi farkettim tıraş olmadım bugün çok geç kaldım

today I haven't even had a shave no window

tıraş olmadım traş bile vardı pencere yok iyi

well mr. Duncan it isn't working there's no time like the present

baylar. Duncan çalışmıyor şimdiki zaman gibi bir zaman yok

ha do you see how I'm using that phrase there there is no time like the present

ha bu ifadeyi nasıl kullandığımı görüyor musun şimdiki zaman gibi bir zaman yok

which means now is the right or the best time to do something conditions are

bu da bir şeyi yapmak için şimdi doğru ya da en iyi zaman olduğu anlamına geliyor.

favorable right now to do something it's advice really it's advice to make the

bir şey yap bu tavsiye gerçekten bu tavsiye

most of the day or this particular moment I want to cut the grass but I

günün çoğunu ya da bu belirli anı en iyi şekilde değerlendirmek için çimleri biçmek istiyorum ama

can't be bothered and someone might say gee well it might be raining later so do

rahatsız olamam ve birisi vay diyebilir, daha sonra yağmur yağıyor olabilir, o yüzden

it now there's no time like the present so take advantage of situation now to do

şimdi yap gibi bir zaman yok şimdi bir şey yapmak için durumdan yararlanın bu bir

something it's advice yes before it's too late before it's too late

tavsiye evet çok geç olmadan çok geç olmadan

do it now that now so maybe there is a plan that you have with your life maybe

şimdi yapın yani şimdi belki hayatınızla ilgili bir planınız vardır belki

something you want to do with your life you know you know if you move that

hayatınızla yapmak istediğiniz bir şey vardır bilirsiniz Biliyorsun, eğer o kadar yaklaşırsan,

nearer it just goes out of focus oh right well I didn't know that of

sadece odaktan çıkıyor oh pekala, bunu bilmiyordum tabii ki hayır, eğer

course not so if there are people out there with

orada planları olan insanlar varsa

plans maybe something you want to do with your life maybe something you want

belki hayatında yapmak istediğin bir şey belki hayatında yapmak istediğin bir şey belki

to do you must not wait you must not hesitate there is no time like the

sen yapmak istediğin bir şey beklememelisin tereddüt etmemelisin şimdiki zaman gibi bir zaman yok işte bu

present

here's another one in the meantime in the median to move to the center in the

arada ortancada bir tane daha var bu arada merkeze gitmek eş zamanlı olarak başka

meantime it simultaneously that means do something while waiting for something

bir şeyin olmasını beklerken bir şeyler yapmak demektir

else to occur so if you're waiting for something else to happen and you've got

yani bekliyorsan başka bir şeyin olması ve

some time in between that means you're doing something in the mean time for

arada biraz zamanınız olması, bu arada bir şey yaptığınız anlamına gelir,

example I'll see you for next week's lesson aha in the meantime why don't you

örneğin, gelecek haftaki derste görüşürüz aha, bu arada neden

practice your alphabet so we've got to wait a week till next I've got to wait

alfabenizi pratik yapmıyorsunuz, biz de Bir sonraki canlı yayına kadar bir hafta beklemem gerekiyor

till Wednesday to the next live stream so in the meantime why don't you

Çarşambaya kadar bir sonraki canlı yayına kadar beklemem gerekiyor bu arada neden

practice your English at home in front of the mirror in the meantime doing

evde aynanın karşısında İngilizce pratik yapmıyorsun bu arada

something while something else is also going on in the background the meal

başka bir şeyle uğraşırken başka bir şeyle uğraşmıyorsun? arka planda da devam ediyor

won't be ready for 20 minutes so why don't you go and phone your mother in

20 dakika yemek hazır olmayacak peki bu arada neden gidip annene telefon etmiyorsun

the meantime or the me the meal won't be ready for 30 minutes so why get why

yoksa ben 30 dakika yemek hazır olmayacak neden al neden

don't you go and mow the grass always comes back to mowing the grass haha so

olmasın gidip çimleri biçiyorsun her zaman çimleri biçmeye geri dönüyorsun haha ​​o yüzden

do something else whilst something else is going on here's another one from time

başka bir şey olurken başka bir şey yap ara

to time which means every now and then occasionally at periodic intervals

sıra bir tane daha oluyor yani ara sıra periyodik aralıklarla

nonspecific intervals you're not putting any any specific time on when these

belirli olmayan aralıklarla herhangi bir şey koymuyorsun bu

events are going to happen so for example I i've izit my family from time

olayların ne zaman gerçekleşeceğine dair belirli bir zaman, yani örneğin, ailemi zaman zaman izliyorum,

to time it just means you go there occasionally

bu sadece oraya ara sıra

maybe once a month once a week and then once every two months so no specific

belki ayda bir, haftada bir ve sonra iki ayda bir, yani belirli bir

time interval just now and then from time to time can we meet up from time to

zaman aralığı yok sadece Arada sırada, projenin programa uygun olduğundan emin olmak için ara sıra buluşabilir miyiz? şu ana

time just to make sure the project is on schedule

so your boss might say to you you've got a project at work and he just wants to

keep track of it so he might say well that you're doing very well so far but

kadar çok iyi gittiğini söyleyebilirsin ama ara sıra

let's meet from time to time just to make sure everything's on track from

buluşalım her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için zaman zaman

time to time it's the right that's it so here's

bu doğru o yüzden işte

another one race against time it's nearly 3:30 so we're racing against

zamana karşı bir yarış daha var saat 3:30 gibi yani biz' Şimdi zamana karşı yarışmak, bir

time now that means the effort to do something within a fixed usually short

şeyi sabit, genellikle kısa bir süre içinde yapma çabası anlamına gelir.

period of time a race against time in a situation usually pressured where there

is short time to get a task done it was a race against time to get everything

prepared for today's live stream yes mr. Duncan I'm just reading your hand your

bugünün canlı yayını evet bay. Duncan, sadece el

handwriting is terrible by the way how do you read that it looks like a spider

yazını okuyorum, bu arada, bir örümceğin

has has fallen into the inkwell and then gone across the page it's just terrible

mürekkep hokkasına düştüğünü ve sonra sayfanın karşısına geçtiğini nasıl okuyorsun, sadece korkunç,

we've only been on for 13 minutes pardon because we were cut off that the

biz sadece 13 dakikadır konuşuyoruz pardon çünkü

previous part of the live stream has gone now and now we've only been on for

canlı yayının bir önceki kısmı gitti ve şimdi sadece

13 minutes well we're still going at 3:30 I have no idea why that happened I

13 dakikadır varız hala 3:30'da gidiyoruz Bunun neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yok

have a feeling it may have been at this end because sometimes we do lose the

İçimde bir his var bu sona geldik çünkü bazen

internet connection here he said so I'm not sure it may be here it may be

burada internet bağlantımızı kaybediyoruz dedi bu yüzden burada olabilir emin değilim

somewhere else but very unfortunate race against time we're racing against time

başka bir yerde olabilir ama çok talihsiz zamana karşı yarışıyoruz zamana karşı yarışıyoruz

our students do something within a fixed field for example well I've said that

öğrencilerimiz sabit bir aralıkta bir şeyler yapıyor örneğin alan, ben

already it was a race against time to get the live stream prepared for today

zaten her sabah bugün için hazırlanan canlı akışı elde etmek için zamana karşı bir yarış olduğunu söyledim,

every morning if you've got children you'll resonate with this one every

eğer çocuklarınız varsa, her sabah bununla rezonansa gireceksiniz,

morning it's a race of race against time to get the kids to school because they

zamana karşı bir yarış. çocukları okula, çünkü

never get up in time you can use the phrase a race against the clock as well

asla zamanında kalkamazlar, zamana karşı yarış ifadesini de kullanabilirsiniz,

hmm instead of race against time you could say race against the clock so if

hmm zamana karşı yarış yerine zamana karşı yarış diyebilirsiniz, bu nedenle

you've got a limited time to get something done uni rushing around he's

sınırlı bir süreniz varsa bir şeyler yapmak için uni etrafta koşuşturmak

got to be done by a certain time you can also say that you can also say that

belli bir zamana kadar yapılması gerekiyor ayrıca bir

something is being done against the clock so you are racing a time limit so

şeyin zamana karşı yapıldığını da söyleyebilirsin yani bir zaman sınırıyla yarışıyorsun yani

there is a time limit and you are racing or you are against the clock so maybe

bir zaman sınırı var ve yarışıyorsun ya da zamana karşısın saat yani belki de

the clock is ticking

saat

down it's ticking down and you have to beat the clock you are against the clock

ilerliyordur ve siz saati yenmek zorundasınız

time and again this is the last one mr. Duncan to blame and again mm-hmm

zamana karşısınız ve yine bu son bayım. Duncan'ı suçlamak ve tekrar mm-hmm

or time after time something that's happening over and over again and again

ya da defalarca olan bir şey tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar ve tekrar tekrar tekrar ve tekrar tekrar ve tekrar

time and again over and over again and again time after time that all sin it's

tüm günah

synonyms really ah I've told you time and again to get up earlier so it's no

eşanlamlıları gerçekten ah sana tekrar tekrar almanı söyledim daha önce kalktı, bu yüzden tekrar

surprise you've missed the bus again I've watched that film time and again so

otobüsü kaçırmanız sürpriz değil, o filmi defalarca izledim, bu yüzden tekrar

it's just something that you do over and if you've been very distracting mr.

tekrar yaptığınız bir şey ve eğer çok dikkatinizi dağıttıysanız, bayım.

Duncan I'm trying to do something you know distracting me so time after time

Duncan, dikkatimi dağıttığını bildiğin bir şey yapmaya çalışıyorum, bu yüzden

time after time mr. Duncan you distract me away from what I'm trying to do to

defalarca Bay Duncan. Duncan, beni İngilizce dünyasında izleyicilerinize yapmaya çalıştığım şeyden uzaklaştırıyorsunuz,

your viewers out there in the world of English you're forgiving mr. Duncan come

affediyorsunuz Bay. Duncan geri dön

back that's okay then that's nice apparently why did you say you're here

tamam o zaman bu güzel görünüşe göre neden çarşamba günü buradayım dedin

on Wednesday when you're not aren't I well you said you're not you said last

değilken ben iyi değilim dedin geçen

week you're not here on way no I'm not but if you haven't pointed that out

hafta burada değilsin yolda yokum hayır ben hayır ama bunu belirtmediysen umarım biliyorsundur,

I hope you've known I love the fact that people who don't even know as personally

kişisel olarak bile bilmeyen insanların ne

are more aware of what you're doing why did somebody say that I'm not here on

yaptığının daha fazla farkında olması gerçeğini seviyorum neden birisi benim burada olmadığımı söyledi

Wednesday yes you you you said you were and someone on the live chat said you're

Çarşamba evet sen öyle olduğunu söyledin ve canlı sohbetteki biri öyle

not I was just using it to show how that phrase is used doesn't have a clue it's

olmadığını söyledi Ben sadece bu ifadenin nasıl kullanıldığını göstermek için kullanıyordum hiçbir fikrim

not a literal meaning I am NOT here on Wednesday in fact but there we go that's

yok gerçek bir anlamı yok Aslında Çarşamba günü burada DEĞİLİM ama işte başlıyoruz,

um uses idioms and phrases do you know we're getting Thunder bugs coming in

deyimler ve deyimler kullanıyor biliyor musunuz, gelen Thunder böceklerini alıyoruz,

have you noticed yes my new little black bugs that we get

fark ettiniz mi evet, yılın bu zamanında aldığımız yeni küçük siyah böceklerim onlar

at this time of the year they're they're that they're crawling all over my skin

sürünüyorlar cildimin her yerinde bunlara

they're called 'the ribs thrips thrips thrips thr IPS or thunder books they

'kaburgalar thrips thrips thrips thr IPS veya gök gürültüsü kitapları' deniyor

tend to come out in hot weather they're very small get a thunderstorm they're

sıcak havalarda ortaya çıkıyorlar çok küçükler fırtına oluyor

very small and annoying because they're they itch or they're crawling over your

çok küçükler ve can sıkıcı çünkü kaşınıyorlar veya kaşınıyorlar teninin üzerinde sürünüyorsun

skin and you get thousands and thousands of them they're a pain in the neck

ve binlerce ve binlerce alıyorsun onlar baş belası

time after time is a song time after time I tell myself that I'm so lucky to

defalarca bir şarkıdır defalarca kendime seni sevdiğim için çok şanslı olduğumu söylüyorum

be loving you lucky to be along with the neighbors were complaining the other day

komşular geçen gün şikayet ediyorlardı

we actually have complaints from the neighbors they said they said sometimes

aslında komşulardan şikayetler alıyoruz dediler dediler bazen

we can hear Steve singing we're not sure if it's we're not sure if it's Steve

Steve'in şarkı söylediğini duyabiliyoruz Steve'in mi

singing or maybe there is a dog being castrated when but do you know I

şarkı söylediğinden emin değiliz ya da belki bir köpek ne zaman hadım ediliyor ama yap

wondered if someone would notice that Wilson Alonso Geraldo quit ian has

Wilson Alonso Geraldo'nun bıraktığını birinin fark edip etmeyeceğini merak etmiştim ian,

realized that time after time is a song yes and it is well done for spoke yes

defalarca bir şarkı olduğunu fark etti evet ve aferin konuştu evet

but it's not the song that you're on about

ama bu senin hakkında defalarca söylediğin şarkı değil

time after time is is a song by Cyndi Lauper well there's that one as well

bir şarkı Cyndi Lauper'dan pekala o da var

time after time ah but do do do do do time after time so yes there's two songs

zaman zaman ah ama yap yap yap yap yap yap defalarca yap yani evet iki şarkı var ki bunun

with that I imagine there are lots and lots of songs that have time in the

başlığında zamanı olan çok ama çok şarkı olduğunu hayal ediyorum

title talking of time my most favorite time travel I wondered how long it would

zamandan bahsetmek benim en sevdiğim Zamanda yolculuk

be before you went on about that my time travel movie the one that I love back to

Benim zaman yolculuğu filmimden geleceğe dönmeyi sevdiğimden bahsetmeden önce ne kadar zaman geçeceğini merak etmiştim.

the future there were three Back to the Future films so they are my favorite

time travel movies of course there are many others as well but my favorite time

benim de en sevdiğim zaman

travel movies back to the future the trilogy now of course a lot of

yolculuğu filmleri geleceğe dönüş üçlemesi şimdi tabi ki bir çok

people say that this film has a lot of flaws a lot of problems

kişi bu filmin bir çok kusuru olduğunu söylüyor bir çok sorunu var

one of the biggest problems is the thing they call the grandfather paradox are

en büyük sorunlarından biri dede paradoksu dedikleri şey

you aware of that when you go back in time and try and

farkındamısınız Zamanda geriye gidip

kill one of your ancestors and then said what happens to you yes well that's not

atalarınızdan birini öldürmeye çalıştığınızda ve sonra size ne oluyor dediğiniz zaman evet peki

actually what I was talking about the grandfather paradox is the thing that is

aslında bahsettiğim şey bu değil dede paradoksu

actually talked about in the movie but not directly and that is the problem if

filmde aslında konuşulan ama doğrudan olmayan şey. ve

you go back in time to change the past and if that event is directly well

geçmişi değiştirmek için zamanda geriye giderseniz sorun budur ve eğer bu olay doğrudan iyiyse, kişisel olarak

that's what I said connected to you personally then if you are changing the

size bağlı dediğim şey buysa, o zaman geçmişi değiştiriyorsanız, o

past then what follows will also change which includes you going back in time so

zaman zamanda geri gitmenizi de içeren takip eden şeyler de değişecektir. yani

if you can't go back in time how can that event change and that is what they

zamanda geriye gidemezseniz, o olay nasıl değişebilir ki ve paradoks dedikleri şey de bu,

call a paradox you can't go back in time to change the past if it affects your

geleceğinizi etkiliyorsa geçmişi değiştirmek için zamanda geriye gidemezsiniz

future because then you probably won't be able to go back in time because if

çünkü o zaman muhtemelen yapamazsınız. zamanda geriye git çünkü eğer

you for example a good example yeah yes that was a good example Steve I was

örneğin iyi bir örneksen evet evet bu iyi bir örnekti Steve ben de buna değinecektim ki bana

going to get onto that it's just that you you jump the gun where you asked me

sorduğun yerde silahını atlıyorsun

I just asked if you knew and then you say yes that's it the butterfly effect

ben sadece bilip bilmediğini sordum ve sonra evet diyorsun kelebek etkisi bu

yeah that's why I don't think time travel is possible because well if it

evet bu yüzden zamanda yolculuğun mümkün olduğunu düşünmüyorum çünkü eğer

was possible we'd be seeing people coming back yes they're in time they'd

mümkün olsaydı insanların geri geldiğini görürdük evet zamanında geldiler

be here they'll be popping up everywhere it's like saying hello hello I'm from

burada olurlardı her yerde birden ortaya çıkarlar merhaba demek gibi, ben

2085 and I've got to tell you something everything is worse now than it was in

2085'tenim ve size bir şey söylemeliyim, şu anda her şey 2018'de olduğundan daha kötü,

2018 so either it's not possible to travel back in time or the human race

yani ya zamanda yolculuk mümkün değil ya da

dies out before we invent time travel kind of just the other explanation and I

biz zaman yolculuğunu icat etmeden önce insan ırkı yok oluyor. sadece diğer açıklama ve ben

just say that the human race is not going to die out we will just die out

sadece diyorum ki insan ırkı yok olmayacak biz sadece öleceğiz sadece

we will just we were just evolved into something else we could blow ourselves

başka bir şeye evrildik kendimizi havaya uçurabilirdik

up a giant asteroid could hit the earth

dev bir asteroit dünyaya çarpabilirdi

well let's think how long do you think it will take to invent time travel let's

ne kadar süreceğini düşünelim Sence zaman yolculuğunu icat etmek

say it takes 200 you know I think that can happen in 200 years

200 yıl sürer diyelim, biliyorsun bence bu 200 yılda olabilir evet

well yes but it doesn't exist because no one is coming back and now that's what I

ama yok çünkü kimse geri dönmüyor ve şimdi demek istediğim bu,

mean well I was out yes but when we invent

ben dışarıdaydım evet ama

time travel yes I don't know what's the point of that though well time travel

zaman yolculuğunu icat ettiğimizde evet, bunun ne anlamı olduğunu bilmiyorum ama zamanda yolculuk

could be possible but because the human race dies out before we invented we're

mümkün olabilir ama insan ırkı biz icat etmeden önce öldüğü için

not seeing people coming back in time yes but that doesn't make any sense does

insanların zamanda geri döndüğünü görmüyoruz evet ama bu değil bir anlam ifade ediyor

yeah but how do you know that well maybe I don't know maybe we're just really

evet ama bunu nereden biliyorsun belki bilmiyorum belki gerçekten

rubbish it working out how to travel through time and the human race survives

saçmalıyoruz zamanda nasıl yolculuk yapacağımızı araştırıyoruz ve insan ırkı bir

for another million miles I'm saying either time travel aren't possible at

milyon mil daha hayatta kalıyor diyorum Hiç mümkün değil

all or if it is we don't know because the human right

ya da olup olmadığını bilmiyoruz çünkü insan hakları

race dies out if time travel is possible then we will invent it at some point in

yarışı yok oluyor, eğer zamanda yolculuk mümkünse, o zaman onu gelecekte bir noktada icat edeceğiz,

the future we won't so I know I don't think we will either but no if it was

yapmayacağız, bu yüzden biliyorum, yapabileceğimizi sanmıyorum ya olacak ama hayır eğer

possible people will be coming back in time yes

mümkün olsaydı insanlar zamanda geri gelecekler evet

unless we died out before we invented it yes but how do we know that we died out

icat etmeden önce ölmemişsek evet ama

before we invented it but we don't know do we we just we just never invent it

onu icat etmeden önce öldüğümüzü nasıl bilebiliriz ama bilmiyoruz değil mi biz sadece biz sadece asla icat etmeyin

because we don't know how to do it I think that's more likely to be the case

çünkü nasıl yapacağımızı bilmiyoruz bence böyle olma olasılığı daha yüksek kimse bilmiyor kimse bilmiyor

nobody knows nobody knows that's it even scientists there are scientists with

bilim adamları bile koca kafalı bilim adamları var hiç

great big heads have you ever seen a scientist he's got a really big head and

bir bilim adamı gördünüz mü gerçekten büyük bir kafası var ve zaman

you can see you can see that his brain is going all inside his skull even they

don't know even they have no idea about time travel or what time is they they

yolculuğu ya da zamanın kaç olduğu hakkında hiçbir fikirleri olmadığı halde

have theories but they can't really prove it it's very very hard

teorileri var ama bunu gerçekten kanıtlayamıyorlar bu çok çok zor

ts says Doraemon does time travel yes I know that Doraemon is a very clever

ts Doraemon'un zamanda yolculuk yaptığını söylüyor evet, Doraemon'un çok zeki küçük bir robot olduğunu biliyorum

little robot and doramin can go back in time here's a little cat

ve doramin zamanda geriye gidebiliyor işte küçük bir kedi

he's not a robot he's actually a cat but he has this magic ability that allows

o bir robot değil aslında bir kedi ama zamanda geriye gitmesini sağlayan bu sihir yeteneğine sahip

him to go back in time and travel and he has a little friend as well so yes I

ve seyahat ediyor ve onun da küçük bir arkadaşı var bu yüzden evet

know all about doraemon cuz i used to watch him when I was living in China

doraemon hakkında her şeyi biliyorum çünkü Çin'de yaşarken onu izlerdim zamanda

do you know you can travel forward in time we know that because they can

ileriye yolculuk yapabileceğinizi biliyor musunuz bunu biliyoruz çünkü

measure that if you go very fast going to plane and fly very fast we've

çok hızlı giderseniz bunu ölçebilirler uçağa gitmek ve çok hızlı uçmak

discussed this before hmm you have a clock on the plane a clock on

bunu daha önce tartışmıştık hmm uçakta bir saatiniz var yerde bir

the ground the one of the grounds going slower than the aircraft speeds it

saatiniz var zeminlerden biri uçaktan daha yavaş gidiyor hızlanıyor saniyenin

speeding you know by billionth of a second but in fact you can measure that

milyarda biri kadar hızlanıyor biliyorsunuz ama aslında siz

you go faster in time if you travel very fast yes so so that's all to do with

çok hızlı seyahat ederseniz zamanda daha hızlı gittiğinizi ölçebilirsiniz evet yani bu tamamen

light so you have it you have to travel but to make a big difference you have to

ışıkla ilgili yani buna sahipsiniz seyahat etmeniz gerekiyor ama büyük bir fark yaratmak için

actually travel faster than light to make a big difference

gerçekten ışıktan daha hızlı seyahat etmeniz gerekiyor büyük bir fark yaratmak için

yes so that close to yes but yes but what about time travel so that's the

evet yani evete yakın ama evet ama peki ya zaman yolculuğu yani bu

only way it's possible is to you've got to travel it's um well if you wanted

mümkün olan tek yol seyahat etmek zorundasın eğer

measurably travel in time well that's what we're talking about we're talking

zamanda ölçülebilir bir şekilde yolculuk yapmak istiyorsan pekala peki biz de

about traveling I was just saying that it obviously is possible to travel

bundan bahsediyoruz sadece

forward in time because you can measure that today on the earth yes but but I'm

zamanda ileriye gitmenin mümkün olduğunu söylüyordum çünkü bugün dünyada bunu ölçebilirsiniz evet ama

actually all about physically climbing into a big pod or maybe a DeLorean and

aslında tamamen fiziksel olarak büyük bir bölmeye veya belki bir DeLorean'a tırmanmaktan ve

getting it up to 88 miles and doing that up today well yes that's I know I've

onu 138 mile çıkarmaktan bahsediyorum. ve bunu bugün yapmak iyi evet bu biliyorum az önce

just I've said that about arguing with you I've said that about six times

seninle tartışmakla ilgili bunu söyledim altı kez

nobody's doing it because it doesn't exist because if it did exist people

kimsenin bunu yapmadığını söyledim çünkü yok çünkü olsaydı insanlar

would be coming back in saying back in time yes well well I'm just talking

geri gelirdi zamanda geriye gitmek evet pekala ben sadece zaman

about time travel time travel generally maybe you could go back to next week or

yolculuğundan bahsediyorum genel olarak zaman yolculuğu

maybe to the start of this livestream and maybe I have a solver I could just

well no I would I think it's a good idea because then we could just not do it oh

bu iyi bir fikir çünkü o zaman bunu yapamazdık ah canım neyse

dear anyway it's nearly time to go time I

neredeyse gitme vakti geldi

know we've only been on for 15 minutes it's nearly time to go yes ts says

biliyorum sadece 15 dakikadır yayındayız neredeyse gitme vakti geldi evet ts

you are right mr. Stephen mr. Duncan because the real time-travel machine is

haklı olduğunuzu söylüyor bayım. Stephen bey Duncan çünkü gerçek zaman yolculuğu makinesi

the plane exactly yes if you're shrinking time if you travel by plane

uçaktır kesinlikle evet zamanı kısaltıyorsanız uçakla seyahat ederseniz

you you do actually alter time maybe just a little bit but barber does ts

gerçekten zamanı değiştirirsiniz belki birazcık ama berber

mean that you traveling in time because obviously if you walked somewhere you're

zamanda yolculuk yaptığınız anlamına gelmez çünkü belli ki yürüdüyseniz bir yerde

actually going far you're travelling fast you're getting somewhere ahead of

gerçekten uzağa gidiyorsun hızlı seyahat ediyorsun vaktinden önce bir yere varıyorsun

time because you're traveling much faster not literally traveling in time

çünkü çok daha hızlı seyahat ediyorsun tam anlamıyla zamanda yolculuk yapmıyorsun

but oh I see oh just saving ton of course you could be talking about time

ama oh görüyorum oh sadece ton tasarrufu sağlıyor tabii ki zaman dilimlerinden bahsediyor olabilirsin

zones or at saving time by traveling on a plane yes instead of going on a boat

veya tekneyle gitmek yerine uçakla seyahat ederek zamandan tasarruf etmede evet

yes but I think also it's about what ts means it's also about just time zones so

evet ama bence bu aynı zamanda sadece zaman dilimleriyle ilgili yani

I could be here and go yes back in time but I'm not really going back in time

burada olabilir ve zamanda geriye gidebilirim evet ama gerçekten geri gitmiyorum zamanda

I'm just going to a previous time zone you could go to America and go seven

ben sadece önceki bir saat dilimine gidiyorum Amerika'ya gidebilir ve

seven hours back in time yes but the problem is it would take you eight or

zamanda yedi yedi saat geriye gidebilirsin evet ama sorun şu ki

nine hours to get there so you couldn't actually do it physically you would then

oraya gitmen sekiz veya dokuz saat sürer, bu yüzden bunu fiziksel olarak yapamazsın o zaman

have to travel very quickly oh this is a big subject but I thought it was a good

çok hızlı seyahat etmek zorunda kalırsın oh bu büyük bir konu ama iyi bir konu olduğunu düşündüm

one because today it is the anniversary of my livestream starting and can you

çünkü bugün canlı yayınımın başlama yıl dönümü ve

believe it we had a technical problem thanks YouTube or mr. Steve's internet

inanabiliyor musun teknik bir sorun yaşadık teşekkürler YouTube veya bey. Steve'in internet

provider so it's one of them nothing wrong with my internet provider mr.

sağlayıcısı, bu yüzden onlardan biri benim internet sağlayıcımla ilgili yanlış bir şey değil Bay.

denham well we have we have in the past had a lot of problems with the internet

denham peki bizde geçmişte internetle ilgili pek çok sorun yaşadık

here where you ought to hit your own then instead of blaming me yes I think I

burada kendi başınıza vurmanız gerekiyor o zaman beni suçlamak yerine evet sanırım

might I think I might as it time for us to go then almost time yes I'm just

olabilir sanıyorum gidebilirim o zaman bizim için gitme zamanı o zaman neredeyse zaman evet

making it for the Pilate um are you making up for lost time mr. doom I'm

Pilate için yapıyorum, kaybettiğiniz zamanı telafi ediyor musunuz bayım? doom

making it for lost time another phrase that we didn't mention today we have

Kaybedilen zaman için yapıyorum bugün bahsetmediğimiz başka bir cümle kayıp zaman için

lost some time up for lost time we have lost some time so you do a lot of things

biraz zaman kaybettik biraz zaman kaybettik bu yüzden birçok şeyi

very quickly cram them all into a short space of time because you've wasted or

çok hızlı bir şekilde yapıyorsunuz hepsini kısa bir zaman alanına sıkıştırın çünkü

lost some time beforehand I'm I'm wondering now about Jeff Jeff

önceden biraz zaman harcadın ya da kaybettin, şimdi Jeff'i merak ediyorum Jeff

says I would go back in time to mr. Duncan sexy biking shorts and tear them

zamanda geriye gideceğimi söylüyor mr. Duncan'ın seksi bisiklet şortlarını çıkar ve onları

off okay all right okay that's an interesting moment there of time Jeff

yırt tamam tamam tamam bu ilginç bir an Jeff

thank you Jeff for that for that offer not mine there isn't what I tear my

bu teklif için teşekkür ederim Jeff o teklif için benim değil şortumu yırttığım şey yok tek

shorts off all I can say is I'm glad that time travel does not exist

söyleyebileceğim buna sevindim zaman yolculuğu yok

Belarusian how do you know what are we having that conversation again it

Belarusça ne biliyorsun yine o sohbeti yapıyoruz o

doesn't exist because no one's coming back to say hello I'm from the future -

yok çünkü kimse merhaba demek için geri gelmiyor ben gelecekten -

well he can't be from the past you can't have a time machine in the past because

pekala o geçmişten olamaz sen olamazsın geçmişte bir zaman makineniz var çünkü

that's impossible but you can have a time machine in the future but we know

bu imkansız ama gelecekte bir zaman makineniz olabilir ama biliyoruz

that there aren't any because no one is coming back in time Sergio makes an

ki yok çünkü kimse zamanda geri gelmiyor çünkü

interesting point there for this to be possible the past has to be somewhere

bunun mümkün olması için Sergio orada ilginç bir noktaya değiniyor. bir yerde olmalı

but where what's happening to the life mr. Duncan are we go he going back in

ama nerede ne oluyor hayata bay. Duncan mı gidiyoruz zamanda geriye mi gidiyoruz

time I think was that what's happening I think we're in a wormhole I've forgotten

Sanırım olan şey şuydu Sanırım bir solucan deliğinin içindeyiz

who made that comment now can you go back to these somewhere where I just

Bu yorumu kimin yaptığını unuttum şimdi bunlara

read a comment oh you want me to go back

bir yorum okuduğum bir yere geri dönebilir misin oh benden istiyorsun

here we go forward didn't I have to go oh yeah we should

buraya geri dön, ileri gidiyoruz, gitmek zorunda değil miydim oh evet geri dönmeliyiz o zaman tamam

back go back then okay go back a bit more I'm sorry about this lead oh there

biraz daha geri git

we go stop Sergio go go back up again

Sergio for this to be possible the past has to be somewhere so where well there

Geçmişin bir yerde olması mümkün, bu yüzden orada olması gereken

that's interesting point to make because on that program we saw the other night

ilginç bir nokta çünkü geçen gece gördüğümüz o programda

one scientist said that I mean there is this theory of time that there is this

bir bilim adamı dedi ki, bu zaman teorisi var demek istiyorum, bu

block of time so all events are happening all the time the past the

zaman bloğu var, bu yüzden tüm olaylar oluyor. zaman geçmiş

present and the future right from the beginning of time right to the end of

şimdiki zaman ve gelecek zamanın başlangıcından zamanın sonuna kadar

time they're all happening all the time

hepsi her zaman oluyor

so but we just happen to be moving through this so in other words that all

yani ama biz sadece bunun içinden geçiyoruz yani başka bir deyişle tüm

the future is already mapped out it's all there the past is still there it's

gelecek zaten haritalanmış durumda her şey orada geçmiş hala orada

all just all happening and this scientist said the dinosaurs are still

her şey sadece oluyor ve bu bilim insanı dinozorların eskiden

doing whatever they used to do every past event is still going on it's just a

yaptıkları her şeyi hala yaptıklarını söyledi.

big block of time but we just happen to be here now moving through it that's

içinden geçmek

just makes you that makes your mind boggle it's but it's it's rubbish

seni şaşırtıyor ama bu saçmalık

because then you'd be Israel but it is rubbish because then you be aware of it

çünkü o zaman İsrail olursun ama bu saçma çünkü o zaman bunun farkında olursun

well I don't know how that would work so if we're constantly doing this I mean

Bunun nasıl işe yarayacağını bilmiyorum öyleyse eğer biz sürekli bunu yapıyorum ya

for goodness sake I can't think of it I can't think of a worse scenario in my

allah aşkına aklıma gelmiyor

brain than than an everlasting live stream imagine if this live stream went

aklıma hiç bitmeyen canlı yayından daha kötü bir senaryo gelmiyor aklıma bu canlı yayın

on forever sometimes it feels like it's going on forever like today for example

sonsuza kadar devam etse bazen sonsuza kadar devam edecekmiş gibi geliyor bugün örneğin

Jeff said you never showed the picture of your white shorts hehe no you didn't

Jeff beyaz şortunun resmini hiç göstermediğini söyledi hehe hayır

you didn't positively pornographic that's why I could never show that

kesinlikle pornografik göstermedin bu yüzden bunu asla gösteremedim

because I would have to blur how much you could always charge you could charge

çünkü her zaman ne kadar ücret alabileceğini bulanıklaştırmam gerekirdi

Jeff a fee to to see him in your white shorts that's the power of love what a

Jeff'ten bir ücret alabilirsin onu beyaz şortunla görmenin bedeli aşkın gücü işte bay

CEO misters don't get in them now I don't think then that we'd want to know

CEO'ların şimdi onlara giremediği şey

see you in those lycra shorts now because you can't turn back time look at

zamanı geri al bak

that I think I'm having a baby see that that is now there that's added sort of a

şuna bir bebek doğuracağımı düşünüyorum

millimeter to your waistline laughs I think it's more than a millimeter

beline bir milimetre daha eklenmiş olduğunu görüyorum kahkahalar sanırım bir milimetreden fazla oldu bayım

mr. vodka drink it is now drinking vodka and I thought I'm gonna call you from

. votka iç şimdi votka içiyor ve bundan sonra seni arayacağımı düşündüm,

now on I don't blame you mr. vodka I think I might start drinking something

seni suçlamıyorum bay. votka Sanırım kendim bir şeyler içmeye başlayabilirim

myself Oh Perry the football match is about to

Oh Perry futbol maçı

start Oh we'd better go then cuz well everyone will go what's the tennis match

başlamak üzere Oh gitsek iyi olur o zaman çünkü herkes gidecek tenis maçı ne

doing I wouldn't I think everyone's gone anyway you know when we got cut off

yapıyor Sanmıyorum zaten herkes gitti biliyorsun kesildiğimizde

Wimbledon final over women'll Wimbledon is taking place I don't think it's over

Wimbledon dışında bayanlar Wimbledon finali oynanıyor Bence daha bitmedi, bence

yet I think that's still actually happening

bu hala oluyor, bu yüzden

so a lot of sport taking place of course England got thrashed last week yeah in

pek çok spor yapılıyor tabii ki İngiltere geçen hafta hezimete uğradı evet

the football and also in the cricket as well cricket as well we're not doing

futbolda ve krikette de kriket de

very well the English teams are not doing very well we don't have any

pek iyi değiliz İngiliz takımları pek iyi durumda

British players in Wimbledon the finals we don't have any anything to bring home

Wimbledon finallerinde hiç İngiliz oyuncumuz yok Dünya Kupası'nda Rusya'dan eve getirecek hiçbir şeyimiz yok

from Russia in the World Cup you don't get anything for fourth place and also

siz yok dördüncülük için herhangi bir şey olsun ve ayrıca

cricket we got thrashed last week I think it was

kriket geçen hafta yenildik sanırım güle güle

bye I want to say Pakistan I think it was Pakistan they thrashed England we're

Pakistan demek istiyorum İngiltere'yi yenen Pakistan'dı

not very good at winning sporting events we haven't got that killer spirit we

spor karşılaşmalarını kazanmakta pek iyi değiliz o öldürücü ruha sahip değiliz biz

haven't got that that edge we sort of were quite happy to be sort of second or

o üstünlüğe sahip değiliz, ikinci veya üçüncü olduğumuz için oldukça mutluyduk,

third we haven't got that real winning spirit hmm and of course if you're being

o gerçek kazanma ruhuna sahip değiliz, hmm ve tabii ki

paid as we discussed this earlier if you're a footballer and you're being

bunu daha önce tartıştığımız gibi para alıyorsanız, bir futbolcuysanız ve size

paid half a million pounds a month or more in some cases where's the incentive

ayda yarım milyon pound veya daha fazla ödeme yapılıyor, bazı durumlarda kazanma teşviki var

to win yeah because you're going to get that money anyway that's it the thing

evet çünkü zaten o parayı alacaksınız

about the World Cup is it's just a slight diversion from what they normally

Dünya Kupası'nın özelliği bu, onların yaptıklarından biraz saptırma normalde

do so normally they play football for the for their local teams and they get a

öyle yaparlar normalde yerel takımları için futbol oynarlar ve çok

huge amount of money's there are some football players they get half a million

büyük miktarda para alırlar bazı futbolcular vardır ayda yarım milyon

half a million pounds a month and some are on some actually earn a million a

yarım milyon pound alırlar ve bazıları da ayda bir milyon pound kazanırlar

month it's incredible and that's that's just the start of it because then

bu inanılmaz ve bu sadece başlangıç ​​çünkü o zaman

they're doing all these advertising deals promoting that's it sportswear

tüm bu reklam anlaşmalarını spor giyim

sponsorship sponsorships so that's just you know that that's

sponsorluk sponsorluklarını tanıtıyorlar, yani sadece bunun

going to probably double or treble there but the point come the point that I'm

muhtemelen ikiye veya üçe katlanacağını biliyorsunuz ama asıl mesele şu ki benim

making is the World Cup is just a small thing to them it's just a tiny thing so

değindiğim nokta Dünya Kupası onlar için sadece küçük bir şey, bu sadece küçücük bir şey, yani

now now they're knocked out or now they they've they've been completely knocked

şimdi elendiler ya da tamamen

out and in the final is about take place they can just go to their

elendiler ve final gerçekleşmek üzere, sadece istedikleri yere gidebilirler.

Caribbean island or back to their big mansion with the gold bathtub and with

Karayip adasına ya da altın küvetli büyük malikanelerine ve

our beautiful wife and their big sports car so really they don't really care

güzel eşimiz ve büyük spor arabalarına geri dönüyorlar, bu yüzden gerçekten umursamıyorlar

because they they're not losing anything they won't have money taken off them

çünkü hiçbir şey kaybetmiyorlar, üzerlerinden paraları alınmayacak.

they're still all millionaires I think that that was the point that Pedro was

hala tüm milyonerler sanırım geçen hafta Pedro'nun değindiği nokta buydu, işin

making last week he said there's a lot of money involved and it would appear

içinde çok para olduğunu ve

that some football players are very greedy well there was a I can't remember

bazı futbolcuların çok açgözlü göründüğünü söyledi, hatırlayamıyorum hangisi olduğundan eminim

which I'm sure it was it was it the North Korean football team or maybe it

Kuzey Kore futbol takımı mıydı, belki de

was a Russian team North Korea years ago I can't remember what sporting event it

yıllar önce Kuzey Kore bir Rus takımıydı, şimdi hangi spor müsabakası olduğunu hatırlayamıyorum, tam

was now they were literally if they didn't do well they were going to be

anlamıyla iyi yapmazlarsa olacaklardı,

they were going to be injured or killed when they got back home mmm this

gideceklerdi. eve döndüklerinde yaralanmak veya ölmek mmm bu

happened at a sporting events I mean that's the threat you want yes you

bir spor etkinliğinde oldu yani istediğin tehdit bu evet

played for the country if you don't win we're gonna kill you when you come back

ülke için oynadın kazanamazsan seni öldüreceğiz geri döndüğünde seni öldüreceğiz

you know there's a good incentive so though I can't remember which country it

biliyorsun iyi bir şey var teşvik yani hangi ülke

wasn't no no I can't remember which sporting event it you have to make sure

olduğunu hatırlayamasam da hayır hayır hangi spor müsabakasını hatırlayamıyorum

you get in right you got to say anything saying somebody did let's just say let's

doğru girdiğinizden emin olmalısınız herhangi bir şey söylemek zorundasınız birisinin yaptığını söyleyelim sadece

just say China could mean China I don't want saying I know who it is I'm

diyelim ki Çin yapabilir Çin'i kastediyorum Kim olduğunu biliyorum demek istemiyorum Bilmiyorum diyorum

saying I don't know it's just sound like the sort of thing that China would do I

Çin'in yapacağı türden bir şey olduğunu sanmıyorum

don't think it was I think it was North Korea I can't remember maybe somebody

Sanıyorum Kuzey Kore'ydi Yapabilirim' Hatırlamayın, belki birisi

can tell us right I'm off mr. Duncan cuz I've got things to do time waits for no

bize izinli olduğumu söyleyebilir. Duncan çünkü benim yapacak işlerim var zaman kimseyi beklemez

man yes time time waits for no man which

evet zaman kimseyi beklemez bu da

means there's a certain urgency to get things done if I don't get it done it'll

demek oluyor ki işleri halletmenin kesin bir aciliyeti var eğer ben bitirmezsem

be dark and and I won't have got all the jobs in the garden done that I need to

karanlık olacak ve ben yapmayacağım bahçede yapmam gereken tüm işleri yaptım,

do that's it mr. doom it actually expresses the fact that nature is always

bu kadar bay. doom aslında doğanın her zaman hareket ettiği gerçeğini ifade eder

moving time and tide wait for no man yes time waits for no man

zaman ve gelgit kimseyi beklemez evet zaman kimseyi beklemez

time and tide waits for no man I think he's actually Shakespeare

zaman ve gelgit kimseyi beklemez sanırım o aslında shakespeare bence

I think Shakespeare coin that we'll never know unless someone

biri

tells us okay Steve you're going I'm going I can tell I'm going because I

bize söylemedikçe asla bilemeyeceğimiz shakespeare parası tamam Steve, gidiyorum gidiyorum, gittiğimi söyleyebilirim çünkü gitmek

want to I'm thirsty as well and as I said I've got jobs to do and I can't

istiyorum ben de susadım ve dediğim gibi yapacak işlerim var ve

stay here any longer mr. Duncan so I won't see you on Wednesday

daha fazla burada kalamam bayım. Duncan bu yüzden seni çarşamba günü görmeyeceğim

no I will see you next Sunday I'm going to see a friend of mine in in Birmingham

hayır gelecek pazar görüşürüz Cumartesi günü Birmingham Litchfield'da bir arkadaşımı göreceğim

Litchfield on Saturday and so I may be a bit worse for wear I may be a bit worse

ve bu yüzden biraz daha kötü olabilirim biraz daha kötü olabilirim

for wear or maybe a bit you know feeling like I haven't had enough sleep well

giy ya da belki biraz bilirsin yeterince uyumamış gibi hissediyorum iyi

I've had too much to drink so what state I will be in on Sunday will be anyone's

çok içtim bu yüzden Pazar günü nasıl bir durumda olacağımı kimse

guess well only you know that I do right goodbye everyone goodbye mr. Duncan mr.

tahmin edemez peki sadece sen bilirsin ki doğru yapıyorum elveda herkese hoşçakal bay . Duncan bey

Steve is going on a salmon later because I will be cooking some salmon we're

Steve daha sonra somon balığı yiyecek çünkü ben biraz somon pişireceğim

having salmon tonight we always do on a Sunday Thank You mr. Stevens at

bu akşam somon yiyoruz Pazar günleri her zaman yaparız Teşekkürler bay. Stevens

half-price by the way in the week they were doing a sale I've got loads of it

yarı fiyatına bu arada bir hafta indirim yapıyorlardı bende bir sürü

half-price get you home I get you half-price salmon are you gonna fade me

yarı fiyatına seni eve götür sana yarı fiyatına somon balığı alıyorum beni gözden mi çıkaracaksın

out or should I just walk off I'm going to put a beautiful sight over you there

yoksa çekip mi gitmeliyim ben' Size güzel bir manzara sunacağım,

we go mr. Steve has now left the building he's

gidiyoruz bayım . Steve şimdi en

left by the nearest exit and there is the view today isn't it beautiful

yakın çıkıştan ayrıldığı binayı terk etti ve bugün manzara var, güzel değil mi güzel

beautiful view today it is absolutely scorching hot it is so hot I hope you've

manzara bugün kesinlikle kavurucu sıcak çok sıcak Umarım

enjoyed today's live stream it's been a little strange because we had a slight

bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir biraz tuhaf oldu çünkü Ufak bir

technical problem that's the reason why we stayed on a little longer for those

teknik sorun yaşadık o yüzden aramıza katılanlar için biraz daha uzun süre kaldık ondan

who joined us after that after we were disconnected can you believe it

sonra bağlantımız koptu inanabiliyor musunuz

YouTube's disconnected me I can't believe it

YouTube bağlantımı kesti inanamıyorum

so I will be back on Wednesday but there will be no mr. Steve on Wednesday he

çarşamba günü döneceğim ama olacak bay olmamak Steve Çarşamba günü

won't be here isn't that terrible maybe so Wimbledon is taking place the

burada olmayacak, o kadar da kötü değil, belki de bu yüzden Wimbledon

World Cup also is about to take place and I thought we would end with

Dünya Kupası düzenleniyor ve Dünya Kupası da yapılmak üzere ve

things a little bit of tennis in the garden and also the ending of my very

bahçede biraz tenis oynayarak ve ayrıca biten şeylerle bitireceğimizi düşündüm.

first live stream two years ago today I will see you on Wednesday 10:00 p.m. UK

iki yıl önce bugün ilk canlı yayınım çarşamba 22:00'de görüşmek üzere. Birleşik Krallık

time thanks a lot for your company thank you very much to Jeff and also Manoj

zamanı, şirketiniz için çok teşekkürler Jeff'e ve ayrıca Manoj

Stanislav Belarusian Sheeran Sergio ana tsukete Umrah wardi thank you

Stanislav'a çok teşekkür ederim Belaruslu Sheeran Sergio ana tsukete Umre wardi bugün

very much to all of you for watching us today once again apologies for the

bizi izlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

slight technical problem it's not my fault honestly I like salmon very much

Ben somonu çok severim

says amry wadey me too I love salmon that is it's there is no more

diyor amry wadey ben de somonu severim yani artık yok

this is mr. Duncan in the birthplace of English saying thank you very much for

bu bay. Duncan, İngilizcenin doğum yerinde bugün beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim diyor.

watching me today I'm not sure how this live stream will appear later because

Bu canlı yayının daha sonra nasıl görüneceğinden emin değilim çünkü

now there are two parts unfortunately I might delete the whole

artık iki bölüm var maalesef tüm

live stream and then just edit it together so we'll see what happens and

canlı akışı silip sonra birlikte düzenleyebilirim. Ne olacağını göreceğiz ve

of course until the next time we meet right here on the World Wide Web

tabii ki bir dahaki sefere burada, World Wide Web'de buluşana kadar,

this is mr. Duncan saying thanks for watching my live streams for the last

bu bay. Duncan, son iki yıldır canlı yayınlarımı izlediğin için teşekkür ediyor

two years and of course you know what's coming next yes you do...

ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsun evet biliyorsun...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)

okay I'm going to wrap it up now because I've been on for three and a half hours

tamam şimdi bitireceğim çünkü devam ediyorum üç buçuk saat

and I think we should end it there I will be back next week don't worry I

ve sanırım orada bitirmeliyiz haftaya döneceğim merak etmeyin beni nereden izlediğinize bağlı olarak

will be here on your video screen or mobile device or TV set depending on

video ekranınızda veya mobil cihazınızda veya TV setinizde burada olacağım

where you watch me I will be back next Friday at 1 o'clock UK time in the

Önümüzdeki Cuma döneceğim

United Kingdom it's 1 o'clock it's around about 7 hours a later in Asia 7

Birleşik Krallık'ta Birleşik Krallık saatiyle 1'de saat 1 civarında, Asya'da yaklaşık 7 saat sonra

hours later in Asia and about 5 6 hours before in other parts of the world so

Asya'da 7 saat sonra ve dünyanın diğer bölgelerinde yaklaşık 5 6 saat önce yani

for some people it's the morning and for others it's late at night and for me

bazı insanlar için sabah ve diğerleri için gece geç vakit ve benim için

it's afternoon it's now 29 minutes past 4:00 and I think it's time for me to end

öğleden sonra saat 4:00'ü 29 geçiyor ve sanırım

this lesson I hope you've enjoyed it I hope this is being fun and I will be

bu dersi bitirme zamanım geldi umarım beğenmişsinizdir umarım bu eğlencelidir ve

with you next week live is live can be and just in case you missed it earlier

bundan sonra sizinle birlikte olacağım hafta canlı yayında olabilir ve daha önce kaçırmış olabilirsin diye

this this thing is for catching spiders it is a spider capture you can catch the

bu şey örümcekleri yakalamak için bu bir örümcek avı

spiders without killing them ok that's all from me for today I will

örümcekleri öldürmeden yakalayabilirsin tamam bugünlük benden bu kadar

see you very soon thanks a lot for watching me if you have been watching me

çok yakında görüşürüz çok teşekkürler beni izlediğiniz için

for the last three and a half hours or even just for the last 20 seconds thanks

son üç buçuk saattir hatta son 20 saniyedir beni izliyorsanız dünyanın her yerinde

a lot for watching me talking to you live across the world this is mr. duncan

sizinle konuşmamı izlediğiniz için çok teşekkürler bu bay. Duncan,

in england saying enjoy English and you know what's coming next what's coming next

İngiltere'de İngilizcenin keyfini çıkarın ve sırada ne olduğunu biliyorsunuz, şimdilik sırada ne var diyor

ta ta for now