Live English Lesson - 30th September 2018 - Police / Law / Phrasal Verbs / Duncan and Steve

so here we are all together again on the final day of September yes a new month

işte eylül ayının son gününde yine bir aradayız evet yeni bir ay

is just on the horizon it will arrive soon

ufukta belirdi yakında gelecek

October is on its way coming up on today's livestream have you ever been in

ekim geliyor bugün canlı yayında polisle başınız derde girdi mi bir

trouble with the police we will take a look at words associated with law and

göz atacağız kanun ve

order and the police in general mr. Steve will be here with us to share some

düzen ve genel olarak polisle ilgili kelimelerde mr. Steve zekasını ve bilgeliğini paylaşmak için burada olacak

of his wit and wisdom and of course you are more than welcome to get involved on

ve tabii ki

the live chat you know the world of English is a fern an exciting place to

canlı sohbete katılabilirsiniz.

be I'm so glad you could join me for another lesson

live from Much Wenlock in England on a Sunday afternoon this is

Pazar öğleden sonra İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı başka bir ders için bana katılın bu

live English

canlı İngilizce

tip tip tip tip tip to do DPB a la la Lala Lulu Lulu

ipucu ipucu ipucu ipucu ipucu DPB a la la Lala Lulu Lulu

welcome everyone here we go again

herkese hoş geldiniz tekrar başlıyoruz yine

it's Sunday once more and live English is on the air hi everybody this is mr.

Pazar ve canlı İngilizce yayında herkese merhaba bu bay

Duncan in England how are you today are you okay

Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy well are you happy I really really hope so

umarım çok mutlusundur peki mutlu musun Gerçekten gerçekten umarım öyleyse işte

here we go it is the final day of September 2018 a new month is just

başlıyoruz Eylül 2018'in son günü yeni bir ay hemen

around the corner October is knocking at the door it's

köşede Ekim kapıyı çalıyor beni içeri al diyor ben

saying let me in let me in I want to be your new month and that will happen

senin yeni ayın olmak istiyorum ve bu

tomorrow as October arrives of course October is a very important month for me

yarın ekim gelince olacak tabi ekim benim için çok önemli bir ay

I know yes it's very self-indulgent I'm talking

biliyorum evet çok rahatına düşkünüm kendimden bahsediyorum

about me and also my work my work here on YouTube so that's what it's all about

işimi burada YouTube'da çalış, yani her şey bununla ilgili

you see that's why I'm getting so excited about

görüyorsun, bu yüzden Ekim'in gelmesi beni çok heyecanlandırıyor, bu yüzden

October arriving so next month I will be celebrating my 12th year on YouTube can

gelecek ay YouTube'da 12. yılımı kutlayacağım,

you believe it 12 years so on the final day of October we will be celebrating my

inanabiliyor musun 12 yıl yani Ekim'in son günü

12th anniversary I can't believe all those years ago when I was still living

12. yıl dönümümü kutlayacağız Tüm bu yıllar önce hala

in China I started making my English lessons on YouTube way back in 2006 can

Çin'de yaşarken inanamıyorum YouTube'da İngilizce derslerimi vermeye 2006'da başladım,

you believe it all that time ago and here we are today still doing the same

inanabiliyor musun buna o kadar zaman önce ve bugün hala buradayız

thing now do you remember in 2013 as one of this many celebrations one of the

şimdi aynı şeyi hatırlıyor musun 2013'te, bu birçok kutlamadan biri olarak, YouTube'daki

many many celebrations of my English lessons on YouTube I did a very special

İngilizce derslerimin birçok kutlamasından biri olarak, dunk towba'yı hatırlayan dunk towba adlı çok özel bir

series of lessons called dunk towba who remembers dunk towba and

dizi ders yaptım ve

during that period I made a new lesson every day during October

bu süre zarfında yeni bir tane yaptım. Ekim ayı boyunca her gün ders

now I thought it would be fun today to have a look at one example of my series

şimdi, bugün smaç tober dersleri dizimden bir örneğe bakmanın eğlenceli olacağını düşündüm, bu

of dunk tober lessons so instead of October

yüzden Ekim yerine

I said dunk towba so I thought we would start off today by having a look at one

smaç towba dedim, bu yüzden bugün bunlardan birine göz atarak başlamayı düşündüm.

of my dunk Tober lessons and here it is right now do you remember when I went

smaç Tober derslerim ve işte şimdi

out and about in the car 31 days of dunk Toba day 13 hi everybody and good

arabada dışarı çıkıp dolaştığımı hatırlıyor musunuz 31 gün smaç Toba 13. gün herkese merhaba ve

morning welcome to day 13 of 31 days of October today I am doing something a

günaydın Ekim'in 31. gününden 13. güne hoşgeldiniz bugün biraz bir şeyler yapıyorum

little different because I'm going out on the road

farklı çünkü ben burada yola çıkıyorum, arabayla

here we are driving through the middle of Much Wenlock this is the main road

Much Wenlock'un ortasından geçiyoruz, bu ana yol

going in too much wind block but we're not going to Much Wenlock today no we're

çok fazla rüzgar bloğunda gidiyor ama bugün Much Wenlock'a gitmiyoruz hayır,

going somewhere a little further come on granddad put your foot down

biraz daha ileri bir yere gidiyoruz hadi dede ayağını indir

now here's something I've never done before I'm making a lesson in the car

şimdi işte daha önce hiç yapmadığım bir şey araba hareket halindeyken arabada ders yapıyorum

while the car is moving today I'm going to Anne Murray and the reason why I'm

bugün Anne Murray'e gidiyorum ve

going there is because I'm going to see mr. Steve's mum because she was in

oraya gitmemin sebebi Bay'ı görmeye gidiyorum . Steve'in annesi çünkü

hospital earlier in the year and I'm going today to try and cheer her up and

yılın başlarında hastanedeydi ve bugün onu neşelendirmeye gideceğim ve

perhaps also she'll be cheering me up as well because she's lovely a lot of

belki de beni de neşelendirecek çünkü o çok sevimli, birçok

people ask me mr. Duncan why don't you have a car why don't you drive and well

insan bana soruyor bayım. Duncan neden bir araban yok neden sürmüyorsun ve

there isn't a simple answer it's just probably because I've never really been

basit bir cevabı yok çünkü muhtemelen

interested in cars to be honest never I used to play with cars when I was a kid

arabalarla hiç ilgilenmedim, dürüst olmak gerekirse arabalarla hiç oynamadım. bir çocuktum

but I never really grew fond of cars I never really got into them in a big way

ama arabalara hiçbir zaman gerçekten düşkün olmadım, onlara hiçbir zaman büyük bir şekilde kapılmadım,

my passion as a teenager was motorbikes I loved motorbikes a lot and I used to

gençken tutkum motosikletlerdi, motosikletleri çok severdim ve ben

ride a motorbike as well a couple of my friends rode motorbikes the one sadly

de motosiklet kullanırdım, birkaç arkadaşım motosiklet kullanırdı. ne yazık ki

died and the other was seriously injured on his but I continued to ride mine

öldü ve diğeri ciddi şekilde yaralandı ama

until one day when I had almost an accident not quite an accident but it

bir gün neredeyse kaza yapana kadar benimkini sürmeye devam ettim, tam olarak kaza değil ama bu

scared me enough to get rid of my motorbike after that one terrible

beni motosikletimden kurtulacak kadar korkuttu, o korkunç

incident I never rode the motorbike again and I solve it so these days I

olaydan sonra hiç motosiklete binmedim tekrar çözüyorum ve bu aralar

like to sit in the car as a passenger it's much more comfortable and of course

yolcu olarak arabada oturmayı seviyorum çok daha rahat oluyor ve tabi ki

mr. steve is a very good driver

bayım. steve çok iyi bir sürücü,

there he is behind the wheel it's mr. Steve I don't look at the camera mr.

direksiyonun arkasında o var, bu bay. Steve kameraya bakmam bayım.

Steve because I don't really want the car to crash into a tree thank you very

Steve, çünkü gerçekten arabanın bir ağaca çarpmasını istemiyorum, çok teşekkür ederim,

much there is mr. Steve he's a fantastic car driver he's probably the best driver

Mr. Steve, o harika bir araba sürücüsü, muhtemelen tanıdığım en iyi sürücü,

I know do you know sometimes when you're in a car and you're with someone and

biliyor musun, bazen bir arabadayken ve birisiyle birlikteyken araba

their driving is so terrible that the two buttocks clenched together you're

kullanmak o kadar korkunç ki, iki kalça birbirine kenetlenmiş,

actually holding onto the seat with your fingers because you're so afraid that

gerçekten de koltuğa tutunuyorsun. parmaklarınızla çünkü

the car might crash at any moment Oh mr. Steve is not that type of driver

arabanın her an çarpabileceğinden çok korkuyorsunuz Ah bayım. Steve o tip bir sürücü değil

he's a very good driver

o çok iyi bir sürücü

oh we are becoming very creative with these angles aren't we there is a phrase

oh biz bu açılardan çok yaratıcı oluyoruz değil mi

in English to lose your nerve if you lose your nerve then you become

terrified you suddenly lose your confidence you lose your nerve you can

sinirini kaybet,

also lose your bottle it's a great phrase that so if you suddenly get

ayrıca şişeni de kaybedebilirsin, bu harika bir söz, bu yüzden aniden

scared or you suddenly panic you can say I'm sorry

korkarsan veya aniden paniğe kapılırsan, özür dilerim,

I've lost my bottle I've lost my nerve

şişemi kaybettim, cesaretimi kaybettim,

don't worry I haven't lost my nerve today I'm still feeling very confident

endişelenme, yapmadım' diyebilirsin. bugün cesaretimi kaybettim hala kendime çok güveniyorum

and I hope you are too

ve umarım sen de öylesindir

do you open a car would you like to own a car do you know how to drive a car

araba açar mısın araba sahibi olmak ister misin araba kullanmayı biliyor

would you like to one day drive a car some people don't like driving they hate

musun bir gün araba kullanmak ister misin bazı insanlar bilmiyor Araba kullanmak gibi Nefret ediyorlar

it they hate sitting in the traffic jams they hate waiting in the cubes driving a

Trafik sıkışıklığında oturmaktan nefret ediyorlar Küplerde beklemek Araba sürmek

car can be a very stressful thing to do just in case you thought I had forgotten

çok stresli bir şey olabilir Unuttuğumu düşündüyseniz

about them here are today's special hellos a big

işte bugünün özel merhabaları büyük bir

hello to Kurt go Shane hello Bertha Xavier Hank

merhaba Kurt go Shane merhaba Bertha Xavier Hank

Eamonn rajashekar Khalid Jemma Adelson penny

Eamonn rajashekar Khalid Jemma Adelson kuruş

don't forget tomorrow I will begin saying hello to places where are you

unutma yarın bildiğin yerlere merhaba demeye başlayacağım

know please let me know

lütfen bana haber ver

okay we're just coming into Bamburgh now or day is about to begin and this is

tamam şimdi Bamburgh'a geliyoruz yoksa gün başlamak üzere ve bu

where I leave you this is mr. Duncan in England on day 13

seni bıraktığım yer burası mr. Duncan İngiltere'de

of 31 days of donkey Toba saying enjoy the rest of your day and I will see you

31 günlük eşek Toba'nın 13. gününde günün geri kalanının tadını çıkar ve

tomorrow bright and early for day 14 this is mr. Duncan in the car in England

yarın parlak ve 14. gün için erken görüşürüz diyor bu bay. Duncan İngiltere'de arabada

saying thank you for watching and of course guitar for now

izlediğiniz için teşekkür ediyor ve tabii ki şimdilik gitar tabii ki hiçbir

of course you don't have to go anywhere because we are not leaving just yet

yere gitmenize gerek yok çünkü henüz ayrılmıyoruz

doo-doo-doo yes it's Sunday and it's live English I hope you enjoyed that

doo-doo-doo evet bugün Pazar ve canlı İngilizce umarım beğenmişsinizdir az

that particular video clip you just saw was filmed way back in 2013 during my

önce gördüğünüz video klibin 2013'te, YouTube kanalımın kuruluş

special celebration of the anniversary of my YouTube channel being created and

yıldönümünü kutladığım özel kutlama sırasında çekildiğini ve bu Ekim'de

we are doing something very similar during this October

çok benzer bir şey yapıyoruz,

there will be some new lessons posted and of course don't forget there will be

bazı yeni dersler yayınlanacak ve tabii ki yapmayın unutun

a new lesson posted every Wednesday for those who haven't seen them yet there is

henüz görmemiş olanlar için her Çarşamba

actually a new series of grammar lessons at the moment and they will be posted

yeni bir ders yayınlanacak

every Wednesday but there will be some new lessons as well coming over the

period of October the first right through to October the 31st so lots of

Ekim'in ilk döneminden 31 Ekim'e kadar pek çok

new things coming your way something special as a way of celebrating October

yeni şey yolunuza çıkıyor Ekim'i kutlamanın bir yolu olarak özel bir şey

and also my 12th anniversary to be honest with you I can't believe I've

ve ayrıca size karşı dürüst olmam gerekirse 12. yıl dönümüm

been doing this for so many years it seems unreal so all of that to come next

Bunu bu kadar uzun süredir yaptığıma inanamıyorum. uzun yıllar gerçek dışı görünüyor yani bunların hepsi önümüzdeki

month which starts tomorrow it's a very unsettled day here shall we have a look

ay gelecek, yani yarın başlıyor burada çok huzursuz bir gün

out the window first of all so there is the view at the moment outside very

öncelikle pencereden dışarı bakalım yani şu anda manzara var dışarıda çok

cloudy very gray fortunately it is not raining I hate the rain so much so it

bulutlu çok gri neyse ki değil yağmur yağıyor Yağmurdan o kadar nefret ediyorum ki yağmur

isn't raining but it's very cloudy and quite windy very windy indeed can I just

yağmıyor ama hava çok bulutlu ve oldukça rüzgarlı gerçekten çok rüzgarlı Haberlerde duymuş olabileceğiniz veya oradaki haberlerde görmüş olabileceğiniz gibi Endonezya'da izleyen

say a special hello to my viewers watching in Indonesia as you may have

izleyicilerime özel bir merhaba diyebilir miyim?

heard on the news or seen on the news there was a large earthquake and also a

büyük bir deprem ve aynı zamanda

resulting tsunami that hit in Indonesia so can I say a special hello to all my

Endonezya'yı vuran bir tsunamiydi, bu yüzden Endonezya'da izleyen tüm güzel izleyicilerime özel bir merhaba diyebilirim,

lovely viewers watching in Indonesia I hope you are safe where you are

umarım izleyicilerden bahsettiğiniz yerde güvendesinizdir,

talking of viewers well of course we have the live chat don't we we can't

elbette canlı sohbetimiz var.

forget about the live chat so there it is the live chat is now on the screen

canlı sohbeti unutamayız, bu yüzden canlı sohbet artık ekranda

but of course the big question is who was first on the live chat let's go back

ama tabii ki asıl soru canlı sohbette ilk kimin olduğu, zamanda geriye gidelim

in time shall we and have a look right back to the beginning of the live stream

mi ve hemen geriye bir bakalım. canlı yayının başlangıcı

but who was first oh hello to Olga Olga was first on the

ama ilk kim oldu oh Olga'ya merhaba Canlı sohbette ilk Olga oldu

live chat well done to you congratulations I suppose I should give

ellerinize sağlık tebrikler sanırım size

you a round of applause yes I hope you enjoyed that also hello to matrix

bir alkış vermeliyim evet umarım bundan keyif almışsınızdır herkese merhaba diyen matrix'e merhaba

who says hi everyone Blue Thunder Pedro is here satury know is here Mardy

Blue Thunder Pedro burada doyumsuz biliyorum burada Mardy

is here Cris quien also shrink hello to you I

burada Cris quien de küçült sana merhaba ben şu

where are you watching at the moment I don't recognise your name are you new

anda nerede izliyorsun adını tanımıyorum yeni misin

here is it your first time on the live stream

burada ilk kez mi canlı yayına giriyorsun

please let me know if it is your first time Dima is here as well and we have

lütfen izin ver Bilin bakalım ilk kez mi Dima da burada ve

blue thunder Belarusian Belarusian and blue thunder are here as well ma vie

mavi şimşeğimiz var Belaruslu Belaruslu ve mavi şimşek de burada ma vie

hello - ma vie who is watching in Turkey at the moment also - yo yo man who is

merhaba - ma vie şu anda Türkiye'de izliyor ayrıca - yo yo man

watching in India I know that we have many new viewers watching now in India

Hindistan'da izliyor Şu anda Hindistan'da izleyen birçok yeni izleyicimiz olduğunu biliyorum, bu

so a big special hello to everyone watching in India at the moment Irene is

yüzden şu anda Hindistan'da izleyen herkese büyük bir özel merhaba Irene

here also tran Maria hello to Maria Silvana is here

de burada trans Maria Maria Silvana'ya merhaba burada

Mika hallo Tamika as well watching in Japan Chris Francisco also we have

Mika merhaba Tamika ve Japonya'da izliyor Chris Francisco da bizde var

connell is here hello connell I haven't seen you for a long time so it's very

connell burada merhaba connell sizi uzun zamandır görmüyorum bu yüzden

good to see you hi mr. Duncan and every body I'm not too bad thank you I was

sizi görmek çok güzel merhaba bayım. Duncan ve herkese çok kötü değilim, teşekkür ederim

busy this morning trying to get my phone to work because during the night my

bu sabah telefonumu çalıştırmaya çalışmakla meşguldüm çünkü gece boyunca

phone has had an update my iPhone so now I am running the iOS 12 system in my

telefonumun iPhone'umda bir güncellemesi vardı, bu yüzden şimdi iPhone'umda iOS 12 sistemini çalıştırıyorum.

iPhone so and and one of two things have changed inside the phone because of the

ve uygulamanın güncellenmesi nedeniyle telefonun içindeki iki şeyden biri değişti,

application being updated so I'm just getting used to that I had a few

bu yüzden daha yeni alışıyorum ki

problems this morning getting my phone to work already people are complaining

bu sabah telefonumu çalıştırırken birkaç sorun yaşadım zaten insanlar

about the new update on Apple they are saying why why doesn't it work properly

Apple'daki yeni güncellemeden şikayet ediyorlar diyorlar neden düzgün çalışmıyor

and this always happens every time they have an update every time they change

ve bu her güncelleme yaptıklarında,

the software you can always guarantee that there will be some sort of problems

yazılımı her değiştirdiklerinde oluyor, her zaman bazı sorunların olacağını garanti edebilirsiniz, bu

so I have updated it one thing I have noticed already there is something

yüzden onu güncelledim bir şey fark ettim zaten bir şeyler var

different on the phone and now the phone will tell you how long you've been using

telefonda farklı ve şimdi telefon size sosyal medyayı ne kadar süredir kullandığınızı söyleyecek,

social media for so if you've been on social media if you if you've been

yani sosyal medyadaysanız,

watching videos on YouTube the phone will now tell you how long you have been

YouTube'da video izliyorsanız, telefon artık size ne kadar süredir sosyal medya kullandığınızı söyleyecektir.

doing it and also you couldn't you can get your phone to tell you to stop

Bunu yapıyordunuz ve yapamıyorsanız, telefonunuzun size

watching so if you have been watching things for too long if you have been

izlemeyi bırakmanızı söylemesini sağlayabilirsiniz, bu nedenle, çok uzun süredir bir şeyler izliyorsanız, örneğin

watching too many of my English lessons for example your phone will now tell you

İngilizce derslerimi çok fazla izliyorsanız, örneğin telefonunuz şimdi size söyleyecektir.

that you've been doing it for too long so that's an interesting development I

bunu çok uzun süredir yapıyorsun, bu yüzden bu ilginç bir gelişme

must say back to the live chat lots of things going on today we are talking

canlı sohbete geri dönmeliyim ki bugün pek çok şey oluyor

about all sorts of things including law and order we are talking about the

kanun ve düzen dahil her türlü şeyden bahsediyoruz polisten bahsediyoruz

police because there is a new lesson coming very soon and I will be covering

çünkü var çok yakında yeni bir ders geliyor ve

those particular topics in great detail so all of that coming

bu belirli konuları çok detaylı bir şekilde ele alacağım bu yüzden bunların hepsi

in a few days time also of course today we are talking about the police the big

birkaç gün içinde gelecek tabii ki bugün de polis hakkında konuşuyoruz bugünün en büyük

question today is have you ever been in trouble with the police have you ever

sorusu polisle başınız hiç belaya girdi mi? polis

been in trouble with the police you don't have to give any full details

polisle başınız hiç belaya girdi mi tam ayrıntı vermek zorunda değilsiniz

but if you have had a moment of time where the police have been involved with

ama polisin bir şeye karıştığı bir an yaşadıysanız,

something you've been doing maybe something that wasn't serious maybe

yaptığınız bir şey olabilir belki ciddi olmayan bir şey olabilir

something that was very trivial or small so have you ever been in trouble with

çok önemsiz veya küçük bir şey, bu yüzden hiç başınız belaya girdi mi,

the please

so all of that coming later on we'll be talking about words connected to the

lütfen, bunların hepsi daha sonra gelecek, polisle ve ayrıca kanun ve düzen ile bağlantılı kelimeler hakkında daha sonra konuşacağız.

police and also law and order as well all of that coming later on on the live

canlı

stream but meanwhile it's me mr. Duncan live on YouTube mr. Steve will be here

yayın ama bu arada benim mr. Duncan YouTube'da canlı yayında mr. Steve

later on for those wondering where mr. Steve is yes he is somewhere special

nerede merak edenler için daha sonra burada olacak bay. Steve, evet, bugün özel bir yerde

today but the big question is where in the world is mr. Steve

ama asıl soru, Bay'ın dünyanın neresinde olduğu. Steve

hmm mr. Steve will be here in around about 5 minutes time

hmm bayım Steve yaklaşık 5 dakika sonra burada olacak,

did do yes it's live English on a Sunday afternoon coming up in a few moments we

yaptım evet, bir Pazar günü öğleden sonra canlı İngilizce, birkaç dakika içinde gelecek, geçen yıl

have an excerpt from something we did last year now in the garden there are

yaptığımız bir şeyden bir alıntı var, şimdi bahçede bir

lots of flowers lots of plants and there is one particular flower that grows very

sürü çiçek, bir sürü bitki var ve orada bahçede çok iyi yetişen özel bir çiçek

well in the garden in fact so well it gets very very big so at the end of the

aslında o kadar iyi oluyor ki çok çok büyüyor bu yüzden

summer season we have to cut this particular plant down in a few moments I

yaz mevsiminin sonunda bu özel bitkiyi birkaç dakika sonra kesmemiz gerekiyor

will show you what happened last year when we had to cut that particular plant

geçen yıl ne olduğunu size göstereceğim o bitkiyi kesmek zorunda kaldık

down because it was so big it took two of us mr. Steve and myself we had to

çünkü o kadar büyüktü ki iki kişiydik bay. Steve ve ben

struggle in the garden cutting down that particular plant coming up in a moment

bahçede birazdan çıkacak olan belirli bir bitkiyi kesmek için mücadele etmek zorunda kaldık

but of course as mentioned last week I was going to do a mystery idiom last

ama elbette geçen hafta bahsedildiği gibi geçen hafta gizemli bir deyim yapacaktım

week and I I completely ran out of time so today before we go any further I'm

ve zamanım tamamen tükendi, bu yüzden bugün herhangi bir yere gitmeden önce ayrıca

going to put the mystery idiom on the screen right now for those who love to

gizemli deyimin ne olduğunu denemeyi ve tahmin etmeyi sevenler için hemen şimdi ekrana gizemli deyimi koyacağım işte

try and guess what the mystery idiom is so here it is here is today's mystery

burada bugünün gizem

idiom mmm do you know what it is a well-known phrase in English all you

deyimi mmm iyi bilinen bir deyimin ne olduğunu biliyor musunuz? İngilizce tek

have to do is tell me what that particular phrase is it is the mystery

yapman gereken o özel cümlenin ne olduğunu bana söylemen gizemli bir

idiom just say what you see what you see on the screen just say it say it to

deyim sadece ne gördüğünü söyle ekranda ne gördüğünü kendi kendine söyle

yourself or maybe you can go round to your neighbor and tell them or perhaps

ya da belki komşuna gidip onlara anlatabilirsin ya da belki

you could shout it out of the window maybe I will hear you so the mystery

pencereden bağırabilirsin belki seni duyacağım bu yüzden gizemli deyim

idiom is now on your screen if you think you know the answer let me know on the

şimdi ekranında, cevabı bildiğini düşünüyorsan

live chat because you are more than welcome to do so meanwhile let's have a

canlı sohbette bana haber ver çünkü memnuniyetle bunu yapabilirsin bu arada hadi biraz eğlenelim

look at something that happened last year mr. Steve and myself were in the

geçen yıl olan bir şeye bakın bayım . Steve ve ben

garden and we were very busy a year ago I can't believe that a year

bahçedeydik ve bir yıl önce çok meşguldük Bir yılın

has gone by so fast oh hello mr. Steve hello there mr. Duncan and hello

bu kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum oh merhaba bayım. Steve merhaba bayım. Duncan ve merhaba

everyone watching out there in YouTube land we are out in the garden it's a

YouTube'da izleyen herkese merhaba, bahçedeyiz,

beautiful evening it's a little bit chilly but we are out here for a special

güzel bir akşam, biraz soğuk ama burada özel bir nedenden dolayı buradayız

reason because we are going to cut down the dung killas the big dunk ulis that

çünkü gübre öldürmeyi büyük dunk ulis olarak azaltacağız. şu

is growing at the moment in the garden so what are we going to do mr. Steve

an bahçede büyüyor peki ne yapacağız bey? Steve

well the full name of the plant is a car Duncan us and of course we bought this

pekala bitkinin tam adı bir araba Duncan us ve tabii ki bu

particular plant because it's got a mention of your name in it so car dunk

özel bitkiyi satın aldık çünkü içinde sizin adınızdan bahsediliyor, bu yüzden car dunk

ulis sounds like Duncan which is of course your first name I actually

ulis kulağa Duncan gibi geliyor ki bu tabii ki sizin ilk adınızdır

spotted this plant in the shop I said to mr. Steve I said look mr. Steve this

Bu bitkiyi gerçekten fark ettim dükkanda bay dedim . Steve bak bay dedim. Steve bu

plant is called car dunk ulis and my name is Duncan

bitkinin adı car dunk ulis ve benim adım Duncan

so I couldn't resist I said to mr. Steve I said let's buy one and then we can

bu yüzden dayanamadım Bay'a dedim. Steve bir tane alalım dedim sonra

have a dunk ulis growing in the garden yes mr. Duncan you wanted to have a

bahçede büyüyen bir dunk ulis yapabiliriz evet bayım. Duncan, bahçede bir bitkiye sahip olmak istedin, sanki

plant in the garden that sounded like it was named after you what an ego of

senin adın verilmiş gibiydi, ne büyük bir ego

course I couldn't resist buying it because it's called car dunk ulis and my

tabii ki onu satın almaktan kendimi alamadım çünkü adı car dunk ulis ve benim

name is Duncan mr. steve is busy pulling up the sticks that have been holding up

adım Duncan mr. Steve

the dung Kilis for so long come on mr. Steve give it a good pull there it goes

Kilis'in gübresini uzun süredir tutan sopaları sökmekle meşgul hadi bayım. Steve onu iyice çek, işte gidiyor,

you're very good at this

bunda çok iyisin,

you can see mr. Steve is thinking about it will he be able to carry out this

görebilirsin bay. Steve, bu

huge task because of course this is a very big plant look at the size of it so

büyük görevi yerine getirebilecek mi diye düşünüyor, çünkü elbette bu çok büyük bir bitki, büyüklüğüne bakın, peki

what do you think mr. Steve do you think you'll be able to do it yes this plant

siz ne düşünüyorsunuz bayım? Steve, bunu yapabileceğini düşünüyor musun, evet, bu bitkinin

needs two chopping down because it's a dies off in the winter and therefore if

iki kez kesilmesi gerekiyor çünkü kışın ölüyor ve bu nedenle

we leave it out it won't look very nice because you can see the one behind is

onu dışarıda bırakırsak pek hoş görünmeyecek çünkü arkasındakini

already dying off this is what you call a perennial plant which means that it

zaten görebiliyorsun. ölmek üzere olan buna çok yıllık bitki diyorsunuz yani

dies off during the winter months and comes back again in the spring

kış aylarında ölüyor ve baharda tekrar geri geliyor

so this plant will kind of regenerate itself yes so this plant here will die

yani bu bitki bir nevi kendini yenileyecek evet yani buradaki bitki ölecek bu

off so we will cut it away and then next year a new plant will reappear as if by

yüzden onu keseceğiz ve sonra gelecek yıl yeni bir bitki yeniden ortaya çıkacak, sanki

magic it's grown this height in one growing season and the new baby plants

sihirle bir büyüme mevsiminde bu yüksekliğe ulaşmış ve yeni yavru bitkiler

are already present at the base that's incredible

zaten tabanda mevcut, bu inanılmaz,

can you see this particular thing here mr. Steve it is called a capitulum or as

burada bu özel şeyi görebiliyor musunuz bayım? Steve buna kapitulum denir ya da

it's more commonly known a flower head

daha yaygın olarak bilinen adıyla çiçek kafa

careful mr. Steve we wouldn't want that big plant to fall on your head

dikkatli olun bay. Steve, o koca bitkinin başınıza düşmesini istemeyiz,

so mr. Steve will now put all of the bits of the dunk ulis into the wheelie

bu yüzden bayım. Steve şimdi dunk ulis'in tüm parçalarını tekerlekli çöp kutusuna koyacak Kabul etmeliyim ki

bin

I must admit this is turning out to be a very busy evening job done and there it

bu akşam yapılan çok yoğun bir iş oldu ve orada

is already you can see next year's car dunk

şimdiden gelecek yılki car dunk

Ulis growing and a year from now we'll be cutting this one down

Ulis'in büyüdüğünü ve bundan bir yıl sonrasını görebilirsiniz bunu keseceğiz

did it do - yes a year ago all of that was going on in

yaptı mı - evet bir yıl önce bahçede olup bitenlerin hepsi oldu mu yaptı mı bugün

the garden

did it do it is Sunday it's a fun day it's live English day that's what it is

Pazar eğlenceli bir gün canlı İngilizce günü işte böyle

you see that's what we're doing right now at 25 minutes away from 3 o'clock

görüyorsunuz işte biz böyleyiz şu anda burada, İngiltere'de saat 3'ten 25 dakika uzakta,

here in the UK I don't know what time it is where you are because I'm not there

nerede olduğunuzu bilmiyorum çünkü ben orada değilim,

later on we're going to take a look at words to do with law and order and also

daha sonra hukukla ilgili kelimelere bir göz atacağız. ve emir ve ayrıca

to do with the police as well also another little question what does mr.

polisle ne yapacağı da başka bir küçük soru, bay ne yapar?

Duncan that's me and mr. Steve look like in Russian yes I will show you a little

Duncan bu ben ve Bay. Steve Rusça'ya benziyor evet, size biraz

bit later on the names our names in the Russian language because I was kind of

sonra Rus dilindeki isimlerimizi göstereceğim çünkü

intrigued to find out what our names look like so that coming later on but

isimlerimizin neye benzediğini öğrenmek biraz ilgimi çekmişti, bu yüzden daha sonra gelecek ama

right now here he is live somewhere in the world but the big question is where

şu anda burada bir yerlerde yaşıyor dünyada ama büyük soru,

in the world is mr. Steve we are about to find out right now mr. Steve I'm just

dünyanın neresinde bay. Steve, şu anda öğrenmek üzereyiz, Bay. Steve

trying to get through to here I've got my finger in my ear because that's what

buraya gelmeye çalışıyorum parmağımı kulağıma soktum çünkü

they do on the television mr. Steve are you receiving Melo are you there mr.

televizyonda öyle yapıyorlar bayım. Steve Melo'yu alıyor musunuz orada mısınız bayım?

Duncan are you there oh there he is mr. Steve ah mr. Duncan hello hello to you

Duncan orada mısın oh işte o bay. Steve ah bey Duncan merhaba sana merhaba

how are you I'm okay thank you I know you're there ensconced in the studio

nasılsın ben iyiyim teşekkür ederim biliyorum

ensconced ensconced and I am live here in a mystery town yes Petrie I'm just

stüdyodasın

wondering now what we will do we will first of all ask on the live chat if

canlı sohbette

anyone knows where you are so there is mr. Steve he is somewhere somewhere

nerede olduğunuzu bilip bilmediğini sorun, yani bay var. Steve o

quite famous he's not in America he's not in New York he's somewhere a little

oldukça ünlü bir yerde Amerika'da değil New York'ta değil

closer to home how about a few clues mr. Duncan well

eve biraz daha yakın bir yerde birkaç ipucuna ne dersiniz bayım? Duncan, her şeyden önce,

first of all we will see first of all if anyone has got it right

herhangi birinin doğru anlayıp anlamadığını göreceğiz

because you know some of our viewers are very very very smart and I have a people

çünkü bazı izleyicilerimizin çok çok çok akıllı olduğunu biliyorsunuz ve orada bir insanım var

out there mr. Duncan clever people and I was going to say cleverer the nurse who

bay. Duncan zeki insanlar ve ben daha zeki diyecektim ki onların

I'm sure they're clever the Nets I'm pretty sure of it I think about the law

zeki olduğundan emin olduğum hemşire Nets Bundan oldukça eminim Ortalamalar kanunu hakkında düşünüyorum

of averages there will be cleverer people out there

than us so where does anyone want to guess no one's guessing at the moment

bizden daha zeki insanlar olacak o yüzden kimse nerede tahmin etmek istiyorum, şu anda kimse tahmin etmiyor

where mr. Steve is but he's somewhere very well-known a place where lots of

bay nerede? Steve, ama o çok iyi bilinen bir yer, çok sayıda

tourists visit lots of tourists visit the river or the River Avon oh close

turistin ziyaret ettiği bir yer, çok sayıda turist nehri veya Avon Nehri'ni ziyaret ediyor oh,

through the center of this particular town that way let's say we are in

bu belirli kasabanın merkezine yakın, bu şekilde, diyelim ki

England okay we are in England because we blend the budgets we went to Russia

İngiltere'deyiz, tamam, İngiltere'deyiz çünkü biz

the week before America last week has no money left so I've just driven up the

geçen hafta Amerika'da hiç para kalmadığından bir hafta önce Rusya'ya gittiğimiz bütçeleri harmanlayın, bu yüzden

road to a town I'm actually in England today and this particular town is 92

bir kasabaya doğru yola çıktım, bugün aslında İngiltere'deyim ve bu kasaba Londra'nın 92

miles or about 170 kilometers northwest of London okay that's quite a long way

mil veya yaklaşık 170 kilometre kuzeybatısında tamam orası Londra'dan oldukça uzun bir yol

from London yes go up the m-40 and come off at Junction 50 approximately and you

evet m-40'a çıkın ve yaklaşık olarak 50.

will come to this particular town the birthplace have a very famous playwright

and poet probably the preeminent playwright and poet in the entire world

mm-hmm I think clues they should have got it by

-hmm bence ipuçları şimdiye kadar almış olmalı

now some good clues there and we have some correct answers already you see

bazı iyi ipuçları var ve bazı doğru cevaplarımız var zaten

happy we were right clever people clever people out there and almost too clever

mutluyuz biz haklıydık zeki insanlar zeki insanlar orada ve neredeyse fazla zeki

yes too clever yes mr. Duncan today I'm in Stratford

evet fazla zeki evet bayım. Duncan bugün Stratford'dayım

Stratford upon Avon struck effort it's full name because the river even flows

Stratford, Avon'un çaba sarf etmesi üzerine Stratford, tam adı çünkü nehir bile

through the town through the center of the town yes and it would have been

kasabanın içinden kasabanın içinden akıyor evet ve William Shakespeare

completely non famous town if it wasn't for the fact that William Shakespeare

olmasaydı, tamamen ünlü olmayan bir kasaba olurdu.

the famous poet and playwright was born there in fact in

ünlü şair ve oyun yazarı aslında 15 yılında orada doğdu

15 I've got my notes in 1564 he was but he was born in this right in this very

notlarım var 1564 yılında doğdu ama tam da

house here that we have on the screen and as you can see from that he didn't

burada, ekranda gördüğümüz bu evde doğdu ve buradan da görebileceğiniz gibi doğmadı'

come from a poor family because if he was born in a house that big in 1564 he

Fakir bir aileden gelmiyor, çünkü 1564'te bu kadar büyük bir evde doğmuşsa

must have come from quite a wealthy house and in fact he did his father was

oldukça varlıklı bir aileden gelmiş olmalı ve aslında babası

a glove maker a very successful glove maker and wool merchants are of the time

eldivenciydi, çok başarılı bir eldiven üreticisi ve zamanın yün tüccarlarıydı.

and his mother came from a family of rich landowners and farmers so

ve annesi zengin toprak sahipleri ve çiftçilerden oluşan bir aileden geliyordu, bu yüzden

Shakespeare's parents were chronic wealthy there are quite wealthy so he

Shakespeare'in ebeveynleri kronik zengindi, orada oldukça zenginler, bu yüzden

had a very good education which of course must have helped him a lot when

çok iyi bir eğitim aldı, bu elbette iş oyun yazmaya geldiğinde ona çok yardımcı olmuş olmalı,

it came to writing plays but he obviously had a natural aptitude for

ama belli ki doğal bir yeteneği vardı.

writing plays and I'm recounting the the human story and which he did very

oyun yazma yeteneği ve insan hikayesini anlatıyorum ve

successfully of course and we have many eight great 132 sorry 39 plays and 154

tabii ki çok başarılı bir şekilde yaptı ve sekiz harika 132 pardon 39 oyun ve

sonnets which is the type of poem as I said he was the son of a successful

dediğim gibi şiir türü olan 154 sonemiz var başarılı bir adamın oğluydu.

glove maker and but he didn't actually write his plays in Stratford because he

eldiven yapımcısı ve oyunlarını aslında Stratford'da yazmadı çünkü

moved to London when he was I think in his late teens early twenties and it was

sanırım ergenlik çağının sonlarında yirmili yaşlarının başındayken Londra'ya taşındı ve

in London that he wrote all of his plays or certainly most of his plays there

tüm oyunlarını ya da kesinlikle oyunlarının çoğunu Londra'da yazdı. O kadar

isn't that much information you would think that they didn't keep very good

çok bilgi olmasa,

records back then and Shakespeare himself didn't write a diary so that we

o zamanlar çok iyi kayıtlar tutmadıklarını ve Shakespeare'in kendisinin bir günlük yazmadığını düşünürsünüz, bu yüzden

know that a lot about his personal life we don't really know in fact there's

onun kişisel hayatı hakkında pek çok şey bilmediğimizi biliyoruz, aslında

been lots of programs about it but a lot of its basically made up don't actually

çok şey var. bununla ilgili programların çoğu ama temelde uydurulmuş bir çoğu aslında

know a lot about his private life fact we don't even really know its exact date

özel hayatı hakkında pek bir şey bilmiyoruz aslında tam olarak doğum tarihini bile bilmiyoruz

of birth but we know when he was christened but we don't know exactly

ama ne zaman vaftiz edildiğini biliyoruz ama tam olarak bilmiyoruz

what his date of birth was is it was a long time ago I know all so wait

doğum tarihi ne, çok uzun zaman önceydi, hepsini biliyorum, bu yüzden bekle

waymarsh really way back in the sixteenth century he became yes now when

waymarsh gerçekten on altıncı yüzyılda evet oldu, şimdi

he went to London he became very successful as a play

Londra'ya gittiğinde bir oyun olarak çok başarılı oldu

right and he made quite a lot of money in his own right and he teamed up with a

ve epeyce yaptı. kendi başına para kazandı ve bir

group of people and they built their own theater in London called the Globe

grup insanla ekip oluşturdu ve Londra'da Globe Theatre adında kendi tiyatrolarını kurdular

Theatre which is still there today office it's not the same building no cuz

ki bugün hala orada ofis aynı bina değil çünkü

didn't the original globe burned down I think it did burn down I think I think

orijinal küre yanmadı sanırım o yandı sanırım

you're right it could well it might it probably did but imagine it did it was

haklısın olabilir olabilir ama yandı bir düşünün

it was made completely of wood he was also at the time writing his plays and

tamamen tahtadandı o sırada oyunlarını da yazıyordu ve

he was an actor as well himself so he used to appear in his own plays and

kendisi de bir aktördü bu yüzden o kendi oyunlarında ve

other plays on in the Globe Theatre and he was writing at the time when bubonic

Globe Theatre'daki diğer oyunlarda yer alırdı ve

plague was rife well in England so that that went on for I think 1603 to route

İngiltere'de hıyarcıklı vebanın çok yaygın olduğu zamanlarda yazıyordu, bu yüzden sanırım 1603'ten 1610'a kadar devam etti

1610 there were plagues these regular plays

vebalar vardı bu normal oyunlarda

thousands and thousands of people dying that he didn't die from bubonic plague

binlerce ve 53 gibi

although he did die at the relatively young age of 53 but but I think that but

nispeten genç bir yaşta ölmesine rağmen hıyarcıklı vebadan ölmediği için binlerce insan ölüyor ama bence öyle ama

that period Steve that period of time I think I think mid fifties was actually

o dönem Steve sanırım ellili yaşların ortası aslında

quite old wasn't it well other than the average age then was probably about 36

oldukça yaşlı değildi o zamanlar ortalama yaşın çok dışında muhtemelen 36 civarındaydı ki

that you would die yes sir he lived quite a quite a good

ölecektiniz evet efendim oldukça iyi bir

age it's why it's worth noting that people people in the 16th century people

yaşta yaşadı bu yüzden kayda değer ki 16. yüzyıldaki insanlar

didn't live that long they didn't live very long quite often also it was very

o kadar uzun yaşamadılar, yaşamadılar çok uzun oldukça sık ayrıca

common for for women to die during childbirth

kadınların doğum sırasında ölmesi çok yaygındı

exactly so well it was I think he was I think his mother and father had about 8

tam olarak o kadar iyiydi ki sanırım annesi ve babasının yaklaşık 8

children don't know how many of them survived but as you can see from this

çocuğu vardı kaç tanesi hayatta kaldı bilmiyorum ama buradan da görebileceğiniz gibi Bu

house his parents had quite a lot of money of their own because he was a

ev, ailesinin oldukça fazla parasına sahipti, çünkü o

successful businessman he came from a rich family now the house itself is

başarılı bir iş adamıydı, zengin bir aileden geliyordu, şimdi evin kendisi,

typical of houses of its time so it's made of a wooden frame with what

zamanının evlerine özgü, bu yüzden,

we call wattle and daub in between so the white in between that the timber

bizim dal ve çamur dediğimiz ahşap bir çerçeveden yapılmış. aradaki beyaz,

frames you can see is a type of it's like a type of plaster which is made

gördüğünüz ahşap çerçeveler, bir

from sort of mud and clay and Anibal dung and straw and all sorts of things

çeşit çamur ve kil ve Anibal gübresi ve saman ve her türlü şeyin

mixed together and you sort of pack it in between the in between the wooden

birbirine karıştırılmasından yapılmış bir tür sıva gibi ve siz bir nevi paketlersiniz. ahşap kuyunun arasında

well there was a wooden lattice which is the wattle and then the door vis the

ahşap bir kafes vardı, bu da sazdı ve sonra

plaster you put on top so there was like fine wooden lattice it's quite amazing

üstüne koyduğunuz sıvaya bakan kapı, yani ince ahşap kafes gibiydi, oldukça şaşırtıcı

Steve quite amazing that's how they used to build houses at those days it's

Steve oldukça şaşırtıcı, eskiden evler inşa ederlerdi. o zamanlar

amazing they they actually use poop yes they used animal dung mixed with clay

inanılmaz gerçekten kaka kullanıyorlar evet bunu paketlemek için kil ve samanla karıştırılmış hayvan pisliği

and straw and all sorts of stuff to pack this in and actually it was well I mean

ve her türlü malzemeyi kullanıyorlardı ve aslında iyiydi yani

it was a very successful building material because it still houses that

çok başarılı bir yapı malzemesiydi çünkü hala

were built with it all those hundreds of years ago is still standing and I've

inşa edilen evler tüm bu yüzlerce yıl önce hala ayakta ve bende

still got the original plaster work actually in the building this of course

hala orijinal sıva işi var aslında bu binada elbette

has been restored an interesting fact about this house was that the famous

restore edilmiş bu ev hakkında ilginç bir gerçek şuydu ki ünlü

showman Barnum PT Barnum in 1846 I wanted to buy this house okay and take

şovmen Barnum PT Barnum 1846'da satın almak istedim bu ev tamam ve

it apart and rebuild it in America and at that time there was a lot of

onu parçalara ayırın ve Amerika'da yeniden inşa edin ve o zamanlar Shakespeare'e olan ilgide çok fazla canlanma oldu

resurgence in the interest in Shakespeare and they were horrified at

ve

the thought that Shakespeare's birthplace might end up in another

Shakespeare'in doğum yerinin başka bir ülkede olabileceği düşüncesiyle dehşete kapıldılar ve birlikte

country so they they got a committee together and and and I've got some money

bir komite kurdular. ve ve ve birlikte biraz param var

together and I actually bought it themselves to prevent it being sent out

ve Amerika'ya gönderilmesini önlemek için aslında kendim satın aldım,

to America so it could have ended up there like one of the London bridges did

böylece Londra köprülerinden birinin yaptığı gibi orada sona erebilirdi, bu

so it's almost an early version of activism yes

yüzden bu neredeyse aktivizmin erken bir versiyonu, evet

exactly well they just got together to prevent it being sold abroad the house

kesinlikle iyi onlar Yurtdışına satılmaması için bir araya getirilen ev

now is in fact a museum so you can go there and it's sort of laid out in in

şimdi aslında bir müze yani oraya gidebilirsiniz ve

the decorations and style of that particular time so you can wander around

o zamanın dekorasyonlarına ve tarzına göre düzenlenmiştir, böylece dolaşıp

and see what life was like for Shakespeare growing up in the 16th

hayatın nasıl bir şey olduğunu görebilirsiniz. Shakespeare 16.

century and you can alter it so it's a kind of a mecca for people interested in

yüzyılda büyüyor ve onu değiştirebilirsiniz, böylece yaratıkla ilgilenen insanlar için bir tür mekke bu yüzden

creature so when I say I'm like a mecha it's like a pilgrimage people will go

ben bir mecha gibiyim dediğimde hac gibi insanlar gidecek

it's a mecca with inverted commas so we're not talking about a pilgrimage for

orası tırnaklı bir mekke yani biz'

for Muslim people like the city in Saudi Arabia but it's a similar when we say

Suudi Arabistan'daki şehir gibi Müslüman insanlar için bir hacdan bahsetmiyoruz ama benzer bir şey,

something's a mecca for something then that means people will go there and

bir şeyin bir şey için mekke olduğunu söylediğimizde, bu, insanların oraya gidip

celebrate something and worship in this case literature and Shakespeare yes you

bir şeyi kutlayacağı ve bu durumda edebiyat ve Shakespeare'e tapınacağı anlamına gelir, evet siz

can also say a place that draws a large crowd yes for a particular purpose

de yapabilirsiniz büyük bir kalabalığı çeken bir yer söyleyin evet belirli bir amaç için

somethings famous about that place like Mecca is obviously the birthplace of

o yer hakkında ünlü şeyler Mekke açıkça

Islam and Muhammad where is that this is the birthplace of literature of

İslam'ın ve Muhammed'in doğum yeridir burası

world-class literature certainly modern literature because you have to also bear

dünya çapında edebiyatın doğduğu yerdir kesinlikle modern edebiyat çünkü aynı zamanda

in mind that Shakespeare's worth had had a very big effect on the English we use

Shakespeare'in değerinin bugünlerde kullandığımız İngilizce üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu aklınızda bulundurun

nowadays yes and apparently I was reading at the time there was a lot of

evet ve görünüşe göre o zamanlar okuyordum, oldukça iyi eğitimli olmasına rağmen sahip olmadığı için

criticism people used to criticize him because he didn't have although he was

insanlar onu eleştiren pek çok eleştiri vardı.

quite well educated apparently he wasn't university educated hmm so he wasn't

görünüşe göre üniversite eğitimi almamıştı hmm yani o zamanın

regarded as amongst fellow playwrights and poets at the time elitist they were

oyun yazarları ve şairleri arasında elitist olarak görülmüyorlardı

yes he wasn't regarded as in the top they were a bit jealous of him because

evet zirvede sayılmıyorlardı onu biraz kıskanıyorlardı çünkü

he was writing very good plays and they probably weren't they're a bit jealous

çok iyi oyunlar yazıyordu. ve muhtemelen onu biraz kıskanmıyorlar,

of him I mean imagine if you were a playwright trying to make make a name

demek istediğim, 1600'lerde kendinize bir isim yapmaya çalışan bir oyun yazarı olduğunuzu

for yourself in the 1600s and you happen to be born at the same time as William

ve William Shakespeare ile aynı zamanda doğduğunuzu hayal edin,

Shakespeare that's very unfortunate yes yeah because if he hadn't have been

bu çok talihsiz evet evet, çünkü o

born at the time there'd been somebody else around it would have been very

doğmamış olsaydı, o zamanlar etrafta başka biri olsaydı çok

famous but imagine being born you're a playwright and you want to write plays

ünlü olurdu ama doğduğunuzu hayal edin, oyun yazarısınız ve oyun yazmak istiyorsunuz

and you're born at the same time as Shakespeare you're never going to be

ve aynı zamanda doğuyorsunuz. Shakespeare olarak hiçbir zaman

famous just happy no wonder they were criticizing him and also at that time

ünlü olamayacaksın, sadece mutluyum, onu eleştirdiklerine şaşmamalı ve ayrıca o zamanlar

people were still very suspicious of new things that came along so that people

insanlar ortaya çıkan yeni şeylerden hâlâ çok şüpheleniyorlardı, bu yüzden insanlar

were quite distrusted they they wouldn't accept things straight away new ideas

oldukça güvensizdi, yeni şeyleri hemen kabul etmiyorlardı. fikirler

new concepts new ways of expressing yourself

yeni kavramlar kendinizi ifade etmenin yeni yolları on

so so way back in a sixteenth century things were still developing is it in

altıncı yüzyılda çok eskilerde bir şeyler hala gelişiyordu,

the form of the way human beings think when you think nearly 600 years ago

yaklaşık 600 yıl önce düşündüğünüzde insanların düşündüğü şekilde mi bu

that's incredible credibly long period of time yeah it's

inanılmaz inandırıcı bir şekilde uzun bir zaman dilimi evet

just amazing to think that all that was going on you can't imagine them as much

sadece inanılmaz Tüm bunların olup bittiğini düşünün, onları

civilization at the time but obviously there was so there aren't many actual

o zamanlar çok fazla medeniyet olarak hayal edemezsiniz ama belli ki vardı, bu yüzden

facts about Shakespeare that are very reliable though there are some things

Shakespeare hakkında çok güvenilir olan pek çok gerçek gerçek yok, ancak bence bazı şeyler

that have been I think made up over the years especially when it when it comes

uyduruldu. yıllar özellikle

to his love life yes it's all I think it's all practically made up he had two

aşk hayatı söz konusu olduğunda evet bence hepsi bu kadar pratikte uydurulmuş iki

daughters he had two daughters and a wife and Hathaway of course is I think

kızı vardı iki kızı ve bir karısı vardı ve Hathaway tabii ki bence

she was famous in her own right wasn't she yes she had her own cottage exactly

o kendi başına ünlüydü değil o evet o geldiğinde tam olarak kendi kulübesi vardı

well when he came he didn't actually but I mean there is the famous theater the

o aslında yoktu ama yani Stratford'da ünlü tiyatro

Royal Shakespeare Theatre in Stratford yes

Royal Shakespeare Theatre var evet

but that was nothing to do with Shakespeare because he didn't really

ama bunun Shakespeare ile hiçbir ilgisi yoktu çünkü o gerçekten

spend that much time after he left apparently didn't spend that much time

o kadar fazla zaman geçirmedi ayrıldıktan sonra görünüşe göre Stratford'da o kadar fazla zaman geçirmemiş, ölmeden

in Stratford he went back there three years before he died but he never he

üç yıl önce oraya geri dönmüş ama asla on sekizde inşa edilmiş bir

never opened a theater in Shakespeare that was built in eighteen no

Shakespeare tiyatrosu açmamış.

1930-something Massell abrasion are of his life but there wasn't a theater in

in Stratford before that and so that had nothing to do with him so it's quite

Bundan önce Stratford'da bir tiyatro değildi ve bu yüzden onunla hiçbir ilgisi yoktu, bu yüzden

interesting go to the Royal Shakespeare Theatre in in in stratford-upon-avon and

Stratford-upon-avon'daki Royal Shakespeare Theatre'a gitmek oldukça ilginç ve yüzyıllar sonra inşa edilen

it had nothing to do with him that was built many centuries later yeah I think

onunla hiçbir ilgisi yoktu. evet, bence

this is a musician this is a misconception some people have they

bu bir müzisyen, bu bir yanılgı, bazı insanlar

think the theater in Stratford is actually the one he built but it isn't

Stratford'daki tiyatronun aslında onun inşa ettiği tiyatro olduğunu düşünüyorlar ama

it's actually in London 1932 it was built yes the theatre that he was

aslında Londra 1932'de inşa edilmiş değil mi, evet,

responsible for forming was with a group of

oluşturmaktan sorumlu olduğu tiyatro bir grup

was was the Globe Theater in London but the Royal Shakespeare Theatre have

Londra'daki Globe Theatre'dı ama Royal Shakespeare Theatre'ın

nothing to do with him at all is it wasn't built until 1932 I remember when

onunla hiçbir ilgisi yok, 1932'ye kadar inşa edilmemişti.

we went to stratford-upon-avon to meet some students and also a teacher yeah

Stratford-upon-avon'a bazı öğrenciler ve bir öğretmenle tanışmak için gittiğimizi hatırlıyorum. evet,

come here from from South Korea we did and I remember that particular day it

Güney Kore'den buraya geldik ve o günü hatırlıyorum,

was absolutely full of people the whole place we did actually visit

her yer kesinlikle insanlarla doluydu, aslında

Shakespeare's house but we didn't go in because there were so many people

Shakespeare'in evini ziyaret ettik ama içeri girmedik çünkü

queuing and waiting to go in two and a half million people visit Stratford

sıraya giren ve gitmeyi bekleyen çok fazla insan vardı. ve her yıl yarım milyon insan Stratford'u ziyaret ediyor

every year and just basically tourists coming to to learn about more about

ve sadece turistler Shakespeare hakkında daha fazla bilgi edinmek için geliyor

Shakespeare and and it's a beautiful spot because there's a lovely River wide

ve burası güzel bir yer çünkü güzel tekne gezilerine

river flowing to the center seat so you can go on nice boat trips you can have a

çıkabilmeniz için orta koltuğa akan nehir çapında güzel bir nehir var.

meal on the river we had a lovely day with with with those students and the

nehirde bir yemek, o öğrencilerle ve

teacher from South Korea they'd had an awful they'd have an awful journey here

Güney Koreli öğretmenle birlikte güzel bir gün geçirdik, korkunç bir yolculuk geçirdiler, burada korkunç bir yolculuk yapacaklardı

and not a particularly nice time I seem to remember but we had a nice day and

ve pek iyi bir zaman hatırlamıyor gibiyim ama güzel bir zaman geçirdik. gün ve

we've got film to prove it all I'm sure that many of your viewers would have

hepsini kanıtlayacak filmimiz var eminim izleyicilerinizin çoğu

watched it yes I had to take that video off by the way because of there was some

onu izlemiştir evet bu arada o videoyu kaldırmak zorunda kaldım çünkü

music on there that came up for copyright infringement well perhaps you

orada bazı müzikler telif hakkı ihlali nedeniyle ortaya çıktı. belki

can reload it with some of your own music or mr. Duncan yes yes actually you

kendi müziğinizden bazılarıyla yeniden yükleyebilirsiniz veya mr. Duncan evet evet aslında

know you know what III had almost I had almost forgotten all about that that we

biliyorsun III'ün neye sahip olduğunu neredeyse unutmuştum bunu yaptığımızı neredeyse unutmuştum ve bunların

did that and that was all so many years ago maybe six so maybe seven years ago

hepsi çok uzun yıllar önceydi belki altı yani belki yedi yıl önceydi

Steve so yeah you know what I'm going to do that so do you have any more

Steve yani evet ne yapacağımı biliyorsun bizim için daha fazla bilginiz var mı,

information for us I think that's about it mr. Duncan oh there's 27,000 people

sanırım bu kadar bay. Duncan oh

live in stratford-upon-avon oh it's a quest

stratford-upon-avon'da 27.000 insan yaşıyor oh bu bir görev

that's that's quite that's quite a few you mate you just normally just shorten

bu oldukça az sayıda dostum sen normalde kısalt

it just Stratford you don't the on Aven a lot there's lots of towns in and

sadece Stratford Aven'de çok fazla kasaba ve

cities in England that have on something after it the name of the town then on

şehirler var Bundan sonra bir şeyin üzerinde kasabanın adı olan İngiltere o zaman

yeah normally if the name is the same another place yes a newcastle-upon-tyne

evet normalde ad aynıysa başka bir yer evet bir newcastle-upon-tyne evet

yes oh there's a river tyne flowing through it because there's that there's

oh içinden akan bir nehir var çünkü daha

more there's more than one new castle and there's more than one stratford

fazlası var birden fazla yeni var kale ve birden fazla stratford var, bu

that's it so they so that the one with the river is stratford-upon-avon so

yüzden nehri olan stratford-upon-avon, yani

that's how you can differentiate them to tell them apart have you noticed

onları birbirinden ayırmak için bu şekilde ayırt edebilirsiniz,

something that I'm wearing mr. Duncan that doesn't belong to me yes you you

giydiğim bir şey fark ettiniz mi bay. Duncan bu bana ait değil evet sen benim

you are wearing my hat I'm wearing your red cap yes I've noticed which I thought

şapkamı takıyorsun senin kırmızı bereni takıyorum evet fark ettim ki

well I'm wearing a red shirt I need something to match it so I

iyi düşündüm kırmızı bir gömlek giyiyorum buna uygun bir şeye ihtiyacım var bu yüzden

grabbed mr. Duncan's famous baseball cap before I left the house and drove to

mr. Evden çıkıp Stratford'a gitmeden önce Duncan'ın ünlü beyzbol şapkasını

Stratford and I thought I wonder if mr. Duncan will notice and will he be angry

taktım ve acaba mr. Duncan fark edecek ve kızacak mı

I did notice and I'm not angry good well do you want me to come back to

Fark ettim ve kızgın değilim pekala, stüdyoya geri dönmemi ister misiniz

the studio mr. doom we will see you a little bit later Steve yes it'll take me

Bay. doom, seninle biraz sonra görüşeceğiz Steve evet,

about oh I'd say about 30 seconds a drive back from Stratford that's pretty

yaklaşık 30 saniyemi alır, Stratford'dan arabayla yaklaşık 30 saniye sürer, bu oldukça

fast we'll see you in a short while bye that's mr. Steve he will be back in the

hızlı, kısa bir süre içinde görüşürüz hoşçakal, bu bay. Steve

studio live in a few moments but seeing that we are talking all about the

birkaç dakika sonra canlı yayında stüdyoda olacak ama tamamen İngilizce hakkında konuştuğumuzu görünce tam İngilizce derslerimden

English language I thought it would be fun to take a look at an excerpt from

birinden bir alıntıya bakmanın eğlenceli olacağını düşündüm

one of my full English lessons and in this particular clip we are talking all

ve bu özel klipte biz tüm

about phrasal verbs

öbek fiillerden bahsediyoruz

what exactly is a phrasal verb well first of all a verb is a word that

tam olarak bir öbek fiil nedir peki her şeyden önce bir fiil

expresses an action it is a doing word it shows in action phrasal verbs are

bir eylemi ifade eden bir kelimedir o bir yapan kelimedir eylemde gösterir öbek fiiller

formed by two or more words usually consisting of an adverb and a main verb

genellikle bir zarf ve bir zarftan oluşan iki veya daha fazla kelimeden oluşur. ana fiil

they can be transitive or intransitive good examples of phrasal verbs include

geçişli veya geçişsiz olabilir deyimsel fiillerin iyi örnekleri şunları içerir:

run out you run out of petrol you've used up all the petrol the petrol has

tükendi benzininiz bitti tüm benzini tükettiniz benzin

run out the car has used up all the petrol

bitti araba tüm benzini tüketti

another good phrasal verb is hang up too when the telephone conversation is to

başka bir iyi deyimsel fiil de kapat telefon konuşması

hang up you hang up on someone you hang up on the person you were talking to

kapatılacağı zaman telefonu birine kapatıyorsun konuştuğun kişiye kapatıyorsun o zaman

then there is hand in you hand in your homework you give the homework to your

el ele ödevinde el ele ödevi öğretmenine veriyorsun

teacher another phrasal verb is mix up this can

başka bir phrasal verb mix up bu

be the action of combining or mixing two or more things together mix URP can also

olabilir iki veya daha fazla şeyi birleştirme veya karıştırma eylemi karıştırma URP aynı zamanda

mean to mistake one thing for another phrasal verbs are used as a way of

bir şeyi başka bir şeyle karıştırmak anlamına da gelebilir deyimsel fiiller

expressing an action in an informal way they can often be confusing to those

bir eylemi gayri resmi bir şekilde ifade etmenin bir yolu olarak kullanılırlar, genellikle

learning English as a second language

ikinci dil olarak İngilizce öğrenenler için kafa karıştırıcı olabilirler.

did do and if we have time we will take another look at one of my live English

yap ve zamanımız olursa canlı İngilizce derslerimden birine bir kez daha bakacağız

lessons but now here he is you know what's coming next

ama şimdi burada, sırada ne olacağını biliyorsun

doot-doot it is Sunday afternoon it's coming up to three o'clock here in the

doot-doot Pazar öğleden sonra saat üçe geliyor burada Birleşik

UK I don't know what time it is where you are because I'm not there can I say

Krallık'ta bilmiyorum nerede olduğunuzu bilmiyorum çünkü ben orada değilim

a big hello to TS watching in Indonesia it's nice to see you here and a big

Endonezya'da izleyen TS'ye büyük bir merhaba diyebilirim sizi burada görmek güzel ve hepinize büyük bir

welcome to you all so guess who has just arrived in the studio here he comes oh

hoşgeldiniz tahmin edin stüdyoya yeni kim geldi o geliyor oh

oh mr. Duncan oh I had to drive like a

oh bay Duncan ah, bugün Stratford'dan buraya gelmek için manyak gibi araba kullanmam gerekti

maniac to get here today all the way from Stratford I've broken every law

what an entrance it's mr. Steve hello hello hello

. Steve merhaba merhaba merhaba evet

yes I've driven like a maniac mr. Duncan talking about the law

manyak gibi araba kullandım bay. Duncan kanundan bahsediyor

I went faster than any police car could catch up with me on the way back to Much

Ben herhangi bir polis arabasının bana yetişebileceğinden daha hızlı gittim Much

Wenlock we are talking about the police today some words and expressions to do

Wenlock'a dönerken bugün polis hakkında konuşuyoruz polisle ilgili bazı sözler ve ifadeler

with the police

so all of that coming later on mr. Stevie but but you're okay now I love

yani bunların hepsi daha sonra gelecek Bay. Stevie ama ama sen iyisin şimdi

this shirt by the way well I wonder if anyone else is noticed

bu gömleği seviyorum bu arada peki başka fark eden var mı merak ediyorum

we'll look at the live chat in a minute where did I get this from mr. Duncan do

canlı sohbete bakacağız birazdan bunu nereden aldım bay Stevie. Duncan

you remember I think if I remember right didn't you buy it all on one of our

hatırlıyor musun yanlış hatırlamıyorsam hepsini tatilimizin birinde almamıştın ben

holidays I did I bought it from Turkey oh okay Zeki when we went to Turkey I

almıştım ben türkiyeden almıştım ah tamam Zeki türkiyeye gittiğimizde

went to a market and one actually was quite a quite a high-class shop in which

bir markete gitmiştim ve bir tanesi gerçekten oldukça hoştu birinci sınıf bir dükkan

would have been let me think where would that have been was that in cash it could

nerede olurdu diye düşünmeme izin verirdi ki bu nakitte

have been cash yes or would it have been wet fethiye it

nakit olabilir miydi evet yoksa ıslak mı fethiye

could have been 38 or what could have been cash no I can't remove it was cash

38 olabilirdi veya ne nakit olabilirdi hayır yapamam kaldır nakitti

but yes and I've never I think I've worn it once

ama evet ve ben hiç sanırım bir kere giydim

hmm because I bought it when you're on a holiday you buy shirts and you think

hmm çünkü tatildeyken aldım gömlek alırsın ve

what's a nice shirt then you get it you get it home and you lose confidence in

gömlek ne güzel diye düşünürsün sonra onu alırsın eve alırsın ve

wearing it so I lost a bit of confidence so I haven't worn it probably when did

onu giymekle güvenini kaybedersin, ben de biraz güvenimi kaybettim, bu yüzden giymedim muhtemelen ne zaman

we go to Turkey how long ago many years many years ago mr. Duncan when did we

Türkiye'ye gittik, ne kadar zaman önce, yıllar, yıllar önce bay. Duncan

last go to Turkey six seven years ago less time you are not gonna believe it

Türkiye'ye en son altı yedi yıl önce ne zaman gittik daha az zaman inanamayacaksınız

yes it's about seven seven years ago since we went to Turkey see this is

evet yaklaşık yedi yedi yıl önce Türkiye'ye gittikten sonra bu

quite a stylish shirt do you notice there on the on the sleeve on the sleeve

oldukça şık bir gömlek fark ettiniz mi kolunda Kolu

don't undo it mr. Duncan doesn't need to be undone I went to have a look where

çözmeyin Bay. Duncan'ın geri alınmasına gerek yok Nereye bakabilirsin diye bakmaya gittim

you could do it there's a black on that side and and a different colored one

o tarafta siyah ve o bedende farklı renkte bir tane var

that size this is a style yes I like this shoot I'm gonna start wearing it

bu bir tarz evet bu çekimi beğendim tekrar giymeye başlayacağım

again let's see if I get some good comments about it very stylish I must

bakalım bu konuda iyi yorumlar alacak mıyım çok şık

say you know a million dollars it goes very well with my red hat yes

bir milyon dolar bildiğini söylemeliyim kırmızı şapkamla çok iyi gidiyor evet

that's why I put it on so do you would you like to have a look at the live chat

bu yüzden taktım canlı sohbete bir göz atmak ister misin

Steve yes I would mr. Duncan let's have a look right now there it is

Steve evet bay ederim Duncan şu anda bir bakalım

on the screen Olga likes my shirt Olga loves your shirt secured there is

ekranda Olga gömleğimi beğeniyor Olga gömleğinizi seviyor güvenli

Pedro though and Ali Valley is from Turkey this is a Turkish shirt yes this

Pedro var ama Ali Valley Türkiye'den bu bir Türk gömleği evet bu

from Turkey so this shirt came all the way from Turkey there we go yes maybes

Türkiye'den yani bu gömlek ta Türkiye'den geldi işte başlıyoruz evet belkiler

looked up for that cash and a fetch a and Olga said she noticed this shirt

o parayı aradı ve bir getir a ve Olga bu gömleği en başından beri fark ettiğini söyledi

right from the beginning yes I'm going to go through my entire wardrobe in a

evet bir yıl içinde tüm gardırobumu gözden geçireceğim

year and then we're gonna start from the beginning I wonder if I've got fifty two

ve sonra baştan başlayacağız ben acaba elli iki gömleğim var mı bayım bu ne

shirts mister do you know what that is a brilliant idea maybe one week on the

harika bir fikir biliyor musunuz belki bir hafta

live stream one Sunday we could talk about our own clothing so we could show

canlı yayında bir pazar günü kendi kıyafetlerimizden bahsedebiliriz böylece

some of our clothes maybe we could show some of our favorite clothes but also

kıyafetlerimizden bazılarını gösterebiliriz belki de bazılarımızı gösterebiliriz en sevdiğimiz giysiler ama aynı zamanda

maybe some of the things that we bought in the past but would never wear again

geçmişte aldığımız ama bir daha asla giymeyeceğimiz şeylerden bazıları

oh yes that's a good idea now I know for a fact I know that Steve

oh evet bu artık iyi bir fikir

has a lot of clothing that he bought and this was during the time when I was away

in China and you bought some very strange clothes well yes that the other

Çin'de uzaktayken ve sen çok tuhaf kıyafetler aldığında evet diğer

friends said that looked good on me that they said looked good on you but in fact

arkadaşlar bunun bana yakıştığını söylediler sana yakıştığını söylediler ama aslında

it didn't just say I was going out to a lot of nightclubs at the time I was

bu sadece bir sürü gece kulübüne gideceğimi söylemiyordu. o zamanlar

hanging around with a lot of sort of friends who were probably he bother they

pek çok arkadaşla takılıyordum, muhtemelen

were younger than me okay and they were trying to get me to go out with them and

benden genç olmalarını rahatsız ediyordu ve onlarla dışarı çıkmamı ve

become more trendy and this isn't one of the shirts because we brought this

daha moda olmamı sağlamaya çalışıyorlardı ve bu gömleklerden biri değil çünkü bunu

together on holiday but they did try to get me to wear clothes which probably

tatilde bir araya getirdik ama bana o

were too young for me at the time yes this is the problem though so sometimes

zamanlar muhtemelen benim için çok genç olan kıyafetleri giydirmeye çalıştılar evet sorun bu ama bu yüzden bazen

you can buy an item of clothing in it in maybe someone says oh that looks great

içine bir giysi satın alabilirsin belki birileri oh o diyor

on you but really later you realize that that particular item of clothing does

sana çok yakışıyor ama gerçekten sonra o belirli giysinin

not look good No so maybe we could do that one week we could have a look at

iyi görünmediğini fark ediyorsun

some of our clothes from the past things that we used to wear or maybe things

that we bought and decided that maybe we shouldn't wear it because it looks

aldık ve belki de giymememiz gerektiğine karar verdik çünkü

dreadful that's a very interesting subject because some people go out

korkunç görünüyor bu çok ilginç bir konu çünkü bazı insanlar

shopping don't they mr. and they they don't spend very much time

alışverişe çıkıyor değil mi baylar? ve onlar karar vermek için çok fazla zaman harcamıyorlar

deciding they just say well like that that that and they just buy it and take

sadece bunu böyle iyi söylüyorlar ve sadece satın alıyorlar ve eve götürüyorlar

it home they make very quick decisions on purchases of clothes by Pedro Pedro

Pedro Pedro tarafından kıyafet alımı konusunda çok hızlı kararlar veriyorlar

going already yes have rude they probably got

zaten evet kaba davrandılar muhtemelen

something else to do doesn't matter we don't mind we know you'll be back and

başka bir şeyleri var yapmak önemli değil aldırmıyoruz geri döneceğini biliyoruz ve

but some people like myself go out shopping and I thought shall I have that

ama benim gibi bazı insanlar alışverişe çıkıyor ve ben de alayım mı dedim

shan't I does that look quite right doesn't it I

değil mi çok doğru görünüyor değil mi

my head gets filled with indecision and then I end up going home buying nothing

kafam kararsızlıkla doluyor ve sonunda eve hiçbir şey almadan gidiyorum Sana

I'll tell you something never go shopping with my sister Oh your sister

bir şey söyleyeceğim asla kız kardeşimle alışverişe gitme Ah kız kardeşin

loves shopping my sister is a Shopaholic I shouldn't say that but she loves going

alışverişe bayılıyor, benim kız kardeşim bir Alışverişkoliğin bunu söylememeliyim ama o alışverişe gitmeyi seviyor

shopping but she will I went out shopping once with my sister when I was

ama yapacak ben yirmili yaşlarımın başındayken bir keresinde kız kardeşimle alışverişe çıkmıştım

in my early twenties and she just told me to buy and buy that that'll suit you

ve bana sadece sana uygun olanı almamı ve almamı söyledi

buy that but you know I never wore any of them no spent a fortune and never

ama biliyorsun hiçbirini giymedim, bir servet harcadım ve

warrant got them home and I didn't like them yeah there are two things you

onları eve götürmeyi asla garanti etmedim. ve ben onları beğenmedim evet

should never do there are two things you should never do and this is this is a

asla yapmaman gereken iki şey var asla yapmaman gereken iki şey var ve bu

little tip from me you should never go shopping with other people if you are

benden küçük bir ipucu eğer kıyafet alıyorsan asla başka insanlarla alışverişe gitmemelisin

buying clothes because quite often you can make a bad purchase and the other

çünkü oldukça sık kötü bir satın alma yapabilirsin ve diğer bir

thing I don't necessarily agree with you there yes but but they might persuade

şey de seninle aynı fikirde değilim evet ama

you to wear something that because they're trying to change your image but

seni bir şey giymeye ikna edebilirler çünkü imajını değiştirmeye çalışıyorlar ama

maybe they're trying to change your image too much or maybe they're getting

belki de imajını da değiştirmeye çalışıyorlar çok ya da belki

bored and they just want to go out of the shop and they just tell you to buy

sıkılıyorlar ve sadece dükkandan çıkmak istiyorlar ve sadece sana onu almanı söylüyorlar

it you can get out of the shop and go for a cup of coffee

dükkandan çıkıp bir fincan kahve içebilirsin

yes that's it so it's a and another thing is well talking of buying things

evet bu kadar, bu bir ve başka bir şey Bir şeyler satın almaktan bahsetmişken, açsanız

never go to the supermarket to buy food if you are hungry never so never do your

asla yiyecek almak için süpermarkete gitmeyin,

grocery shopping if you are hungry and the reason why I say that is because you

açsanız asla market alışverişi yapmayın ve bunu söylememin nedeni, sepete daha

are more tempted to put lots of things into the basket if you are hungry so

çok şey koymaya daha yatkın olmanızdır. açsın bu yüzden

never go food never go shopping for clothes if you clothes are getting tatty

asla yemek yemeye gitme kıyafetlerin yırtık pırtık oluyorsa asla kıyafet alışverişine gitme

yes because otherwise you buy anything I'd say you might be tempted to buy

evet çünkü aksi takdirde herhangi bir şey alırsan

anything I Pedro see you Pedro buy what Pedro is going to do

herhangi bir şey satın almak isteyebilirsin diyebilirim Pedro seni görüyor Pedro Pedro'nun yapacağını alıyor ben

I'm very interested no maid luck says ts okay then why good luck oh I don't know

çok ilgileniyor hizmetçi şans ts diyor tamam o zaman neden iyi şanslar oh bilmiyorum

maybe maybe maybe Pedro's going somewhere maybe for an interview or a

belki belki Pedro bir yere gidiyor belki bir röportaj ya da

date a date yes now I'm very interested a lot of new people on the live chat

randevu için evet şimdi çok ilgileniyorum bugün canlı sohbette birçok yeni insan var

today mr. Duncan shall we have another look the live chat there it is - Germany

Bay. Duncan canlı sohbete bir kez daha bakalım mı orada - Almanya

says edeltraut Schmidt Belarus es always saying but goodbye - ts there we go I

edeltraut diyor Schmidt Beyaz Rusya her zaman veda ediyor ama hoşçakal - işte başlıyoruz

saw somebody new but I couldn't pronounce their name because it's in is

yeni birini gördüm ama adını telaffuz edemedim çünkü

it syllabic second from the top oh yes of course

üstten hece ikinci sırada mı oh evet tabii ki

that looks let me just get that back again now if I'm not mistaken that looks

öyle görünüyor şimdi onu tekrar geri almama izin ver, eğer yanılmıyorsam,

like I want to say Thai really I think that might be from Thailand hello this

Tayca demek istiyorum gibi görünüyor gerçekten sanırım bu Tayland'dan olabilir merhaba bu

is the first time for me nice to meet you all and I think that

benim için ilk kez hepinizle tanıştığıma memnun oldum ve Sanırım bu

might be Thai I hope I'm not wrong but I think it is I think it's Thai World of

Tayland dili olabilir, umarım yanılmıyorum ama sanırım öyledir Tayland World of

Tanks oh ok good games World of Tanks talker by Pedro and what that means

Tanks oh tamam iyi oyunlar World of Tanks konuşmacısı Pedro ve bunun anlamı

ok then Pedro good luck good luck in what hello - yes well I'm very intrigued

tamam o zaman Pedro iyi şanslar iyi şanslar ne merhaba - evet pekala çok meraklıyım gerçekten

I'm really interested I want to know what Pedro is doing yes

ilgileniyorum Pedro'nun ne yaptığını bilmek istiyorum evet

tell us before you go don't leave me in suspense

gitmeden önce bize söyle

next Monday says Carrodus is a day without buying it don't buy anything

gelecek Pazartesi beni merakta bırakma Carrodus onu satın almadan bir gün geçti diyor hiçbir şey satın alma

oh is this a special event taking place around the world so according to Cara -

oh Cara'ya göre bu, dünyanın her yerinde gerçekleşen özel bir etkinlik -

next Monday is a day without buying anything

önümüzdeki Pazartesi, ekonomi için gerçekten çok iyi olan hiçbir şey satın almadığınız bir gün.

blimey that were very good for the economy really no so so one day a year

no one goes to the shops no one orders anything off the internet so yes I don't

internet yani evet

see that going down very well with governments no I don't think so or even

bunun hükümetlerle pek iyi gittiğini görmüyorum hayır öyle düşünmüyorum ya da

large businesses they won't like a know buying day but I think it's a very good

büyük işletmeler bile bir satın alma gününden hoşlanmayacaklar ama bence bu çok iyi bir şey, eskiden

well it used to be Sunday Sunday traditionally in this country but yeah a

geleneksel olarak Pazar Pazarıydı bu ülkede ama evet bir

day run all the shops were shut literally Oh

gün tüm dükkanlar kelimenin tam anlamıyla kapalıydı Ah

of them say you couldn't buy anything but now of course they're open all year

bir şey satın alamazsınız diyor ama şimdi tabii ki tüm yıl boyunca açık

round yes up from certain bank holidays I

evet bazı resmi tatillerden sonra

don't think the shops are ever closed anymore

dükkanların hiç kapalı olduğunu sanmıyorum artık kapalı sanırım

I think we've got a holdout once do you remember I think there's one day I think

bir kez ara verdik hatırlıyor musun sanırım bir gün var bence

they still shut on Christmas Day and not all of them that the one I think it is

hala noel günü kapalılar ve hepsi değil bence o

Steve I think it might be if Easter yes falls oh no I think it's it's good

Steve sanırım paskalya olursa olabilir evet düşer oh hayır bence bugün iyi

friday or is Easter Sunday there's no Easter Sunday because of course many

cuma ya da Paskalya Pazarı Paskalya Pazarı yok çünkü tabii ki pek çok

shops now open on Sunday so all of those old laws that don't exist anymore after

dükkan artık Pazar günleri açık, bu yüzden artık var olmayan tüm o eski yasalar

chatter for and and if Easter Sunday well Easter Sunday always falls on a

gevezelikten sonra ve ve eğer Paskalya Pazarı iyiyse Paskalya Pazarı her zaman denk geliyor bir

Sunday so you can't open your shops at all so you are not allowed to do it so

Pazar, yani dükkanlarınızı hiç açamazsınız, bu nedenle bunu yapmanıza izin verilmez, yani

that's the only day of the year that you're not allowed to actually open

yılın

your shop on Easter Sunday but all the rest of the days even Christmas Day

Paskalya Pazarında dükkanınızı gerçekten açmanıza izin verilmeyen tek günü, ama geri kalan tüm günlerde bile Noel Günü

pending on your religion and Matt can you believe it even Christmas Day now

dininize bağlı ve Matt buna inanabiliyor musunuz Noel Günü bile şimdi

some shops are open incredible anyway enough about Christmas we have of course

bazı dükkanlar açık zaten Noel hakkında yeterince inanılmaz tabii ki

we're a multicultural society now of many religions yes and a lot of these

artık birçok dinden oluşan çok kültürlü bir toplumuz evet ve

laws about shop openings are to do with the attitude with religion so Church of

mağaza açılışlarıyla ilgili bu yasaların çoğu Dinle ilgili tutumla ilgisi var, bu yüzden

England so we're a multi-faith country yes so obviously that's a lot of other

İngiltere Kilisesi yani biz çok inançlı bir ülkeyiz evet çok açık ki bu birçok başka

faiths will keep their shops open actually we're secular aren't we I think

inanç dükkanlarını açık tutacak aslında biz laikiz değil mi sanıyorum Birleşik

you'll find the UK is a secular country we are but traditionally that's why the

Krallık biz laik bir ülkeyiz ama geleneksel olarak bu yüzden bu ülkede

shops would be closed on a Sunday in this country because it was a day of

pazar günleri dükkanlar kapalı olurdu çünkü o bir

worship so everything's a bit more free and easy

ibadet günüydü yani her şey biraz daha özgür ve kolay

now of course game for anything yes we are talking about lots of things today

şimdi tabii ki her şey için oyun evet pek çok şeyden bahsediyoruz bugün işler şimdi ne

now what we are talking what's wrong Irene said she had a fine house a hen

konuşuyoruz sorun ne Irene güzel bir evi olduğunu söyledi kümes

house oh okay yuria is that a house with hens in it we had a fire in our hen

oh tamam yuria içinde tavukların olduğu bir ev

house last week the firemen came and it took two hours to extinguish the flames

geçen hafta kümesimizde yangın çıktı itfaiyeciler geldi ve söndürmesi iki saat sürdü alevler

now what I want to know is how how did this fire start now were the hens

şimdi benim bilmek istediğim bu yangın nasıl çıktı şimdi tavuklar

worthy playing with fire were they smoking so so may be that all of the

ateşle oynamaya layık mıydı sigara içiyorlardı yani belki de tüm

hands were in the henhouse and they were having a cigarette because sometimes

eller kümesteydi ve sigara içiyorlardı çünkü bazen

they do these animals they can they could I don't know how they hold the

bunları yapıyorlar hayvanlar yapabilirler yapabilirler bilmiyorum sigarayı bu arada nasıl tutuyorlar

cigarette by the way maybe they mean maybe they hold it with their wing or

belki demek istiyorlar belki kanatlarıyla tutuyorlar ya da

maybe they hold it between their foot one of one of their feet to ours that's

belki ayaklarının arasında tutuyorlar ayaklarından biri bizimkine bu

a bad fire yes a lot a roast chicken that's incredible

kötü bir ateş evet a çok kızarmış bir tavuk bu inanılmaz

so did yes shouldn't be nasty no I'm just joking Steve said that not me

yani yaptım evet iğrenç olmamalı hayır sadece şaka yapıyorum Steve dedi ki ben değil

did any hens die that's what we want to know yes how are the tragedy how are the

hiç tavuk öldü bilmek istediğimiz bu evet trajedi nasıl

hens how are the hens are they okay were

tavuklar nasıl tavuklar nasıl onlar tamam

there any boiled eggs oh dear anyway I hope everything's all right seriously

haşlanmış yumurta var mıydı canım her neyse umarım her şey yolundadır cidden bir dahaki sefere

the first thing next time we will ask Pedro what he did yes we want to know

Pedro'ya ne yaptığını soracağız evet

what what Pedro is up to today because it must be very important if he's

Pedro'nun bugün ne yaptığını bilmek istiyoruz çünkü gerçekten bizi terk ediyorsa bu çok önemli olmalı bizi izlemekten

leaving us actually what could be more important than watching us what could be

daha önemli ne olabilir

more important than this just tell now you must be meeting the Queen or

bundan daha önemli ne olabilir şimdi söyle kraliçeyle falan tanışıyor olmalısın

something like that or you must have been invited to the presidential palace

ya da başkanlık sarayına davet edilmiş olmalısın

I think something's going on there's got to be something spectacular yes all we

bence bir şeyler oluyor muhteşem bir şeyler olmalı evet

have the mystery idiom let's show the mystery idiom very briefly whilst mr.

Gizemli deyime sahip olduğumuz tek şey, çok kısaca gizemli deyimi gösterelim.

Steve drinks some more vodka the mystery idiom there it is a well-known phrase

Steve biraz daha votka içiyor gizemli deyim orada iyi bilinen bir söz

I'm sure you know what it is Steve I've already guessed it yes yeah I can guess

eminim ne olduğunu biliyorsundur Steve zaten tahmin etmiştim evet evet tahmin edebiliyorum

that you are sews you are so smart usually very good at those sorts of

ki dikiyorsun çok akıllısın genellikle bu konularda çok iyisin bu tür

things so smart so there is his if anyone doesn't get that no I'll I would

şeyler çok zekice, yani onunki var, eğer kimse bunu anlamıyorsa, hayır, kimse bunu anlamazsa

know how can I be diplomatic well if anyone doesn't get that one I

nasıl diplomatik olabileceğimi bilirdim, bence

think it's too late then I would say that maybe they've never heard of it

çok geç, o zaman belki onlar' derdim

before Carrodus says was the rooster on fire with the hens yes maybe they were

Carrodus horozun tavuklarla yandığını söylemeden önce hiç duymamıştım evet belki

getting very passionate hmm and maybe they were getting so passionate

çok tutkuluydular hmm ve belki o kadar tutkuluydular ki

that sparks started to fly off the birds and that's that's maybe that's how it

kıvılcımlar kuşlardan uçmaya başladı ve bu belki de böyle

happened maybe that's how the fire started

oldu belki de böyle yangın başladı

other people are joining in with the the roast chicken jokes oh I see so we do

diğer insanlar kızarmış tavuk şakalarına katılıyor oh anlıyorum,

apologize if it if it is causing offence yes to the person whose name has now

eğer gücendiriyorsa özür dileriz evet adı

gone off the screen whose henhouse did it burn down we want more details can we

ekrandan silinen kişiden kimin kümesi yandı daha fazla ayrıntı istiyoruz kümes

have more detail or details please about the henhouse I hope I hope nothing's

hakkında daha fazla ayrıntı veya ayrıntı alabilir miyiz lütfen umarım

really really bad happened near us we are both in so much trouble

yakınımızda gerçekten çok kötü bir şey olmamıştır ikimizin de başı çok belada

we've been watching a new comedy series haven't we Richard halfway which is

yeni bir komedi dizisi izliyoruz değil mi Richard yolun yarısındayız ki bu da diyelim ki

let's just say the people in it are not particularly nice people okay comedy but

içindeki insanlar pek iyi insanlar değil tamam komedi ama diğer insanlara

they they don't really have any respect or any any empathy or any thoughts for

gerçekten saygıları veya empatileri yok veya düşünceleri yok onlar

other people they're just very selfish people in this sitcom it's extremely

sadece bu sitcomdaki çok bencil insanlar son derece

funny It's Always Sunny in Philadelphia that's the name of it that's the name of

komik Philadelphia'da Her Zaman Güneşlidir bu adı bu

the show and we started watching it a few days ago and it's hilarious it's so

dizinin adı bu ve onu birkaç gün önce izlemeye başladık ve çok komik çok

funny and the people in it do all sorts of unmentionable things they are really

komik ve içindeki insanlar her türlü ağza alınmayacak şeyleri yapıyorlar gerçekten çok

really horrible people besides that it's very funny to watch it's a bad influence

korkunç insanlar bunun yanında izlemesi çok komik bu bir kötü etki

because you and you end up our voices going mr. Duncan you end up sort of

çünkü sen ve sen sonunda sesimiz bay oluyor. Duncan sonunda bir şekilde

thinking about behaving they say you you you are what you what you think and what

davranmayı düşünmeye başlarsın onlar sen sen sen ne düşünürsen osun ve ne

you watch what you eat don't they say if you watch programs life if you are what

izlersen ne yersin derler değil mi programları izlersen hayat eğer

you think yes well that's it well what's going on up here is probably how you're

düşündüğün gibiysen evet peki bu kadar iyi ne oluyor yukarda muhtemelen

going to behave in real life yes anyway right

gerçek hayatta nasıl davranacaksın evet neyse doğru

so today we are talking about the police shall we have a look at this I I love

yani bugün polisten bahsediyoruz buna bir bakalım mı bu

this clip please police this is this is my favorite thing today

klibe bayılıyorum lütfen polis bu bugün en sevdiğim şey

so this is what we're talking about today have you been in trouble with the

bu bugün ne hakkında konuşuyoruz polisle başın belaya girdi mi

police police words police words and expressions as well now I must admit

polisin sözleri polisin sözleri ve ifadeleri de şimdi itiraf etmeliyim ki

I've never been in trouble with the police ever knew goody two-shoes I've

polisle hiç başım derde girmedi hiç bildim güzel iki ayakkabı Başım

never been in trouble with the police however hi I have been in trouble with

hiç derde girmedi polisle ne olursa olsun yetkililerle başım belada

the authorities certain authorities now that word Authority can mean anyone who

controls the rules or make sure that the rules are carried out so the rules must

be obeyed so I have been in trouble as a child because of course when you are a

çünkü tabii ki

child you you do things sometimes the usual thing that you shouldn't you do

çocukken bir şeyler yaparsın bazen olağan şeyler yapmaman gereken

things that you shouldn't you do silly things when you are young and I remember

şeyler yapmaman gereken şeyler gençken aptalca şeyler yaparsın ve hatırlıyorum

at school III was punished I was punished for

okulda III cezalandırılmıştı Zarar verme suçundan cezalandırılmıştım

damaging a tree damaging a tree in the school so that's what happened so it

bir ağaç okuldaki bir ağaca zarar verdi yani olan bu yani

wasn't just me it was to other people as well we were we were all hanging off

sadece ben değil diğer insanlara da oldu hepimiz

this small tree and one of the branches broke off and the teacher saw it happen

bu küçük ağaçtan sarkıyorduk ve dallardan biri kırıldı ve öğretmen bunun olduğunu gördü

and we were all taken to the headmistress where she punished us she

ve hepimiz müdireye götürüldük ve orada bizi cezalandırdı

slapped our hands very very hard I remember it being very painful and I was

ellerimizi çok sert bir şekilde tokatladı çok acı verici olduğunu hatırlıyorum ve

so embarrassed afterwards I was really embarrassed and then of course if you

sonrasında çok utandım gerçekten çok utandım ve sonra tabii ki

are in trouble at school they will always tell your parents as well so that

okulda başın belaya girerse sana her zaman söylerler ebeveynler de bu yüzden bu

was a very embarrassing moment for me and I was only I was only about seven or

benim için çok utanç verici bir andı ve ben sadece yedi ya da

eight and he is old Duncan you were so bad

sekiz yaşlarındaydım ve o yaşlı Duncan,

damaging a tree waitin so what are you telling me Steve are you

bir ağaca zarar vermek için çok kötüydün, bu yüzden bana ne diyorsun Steve,

telling me that you've never been in trouble with anyone Oh

bana bunu mu söylüyorsun? Ah,

damaging a tree that that's the worst thing you ever did as a child blimey mr.

bir ağaca zarar vermek, çocukken yaptığınız en kötü şeydi, lanet olsun bayım.

Duncan Mike you haven't lived can you beat that

Duncan Mike yaşamadın o kadar iyi yenebilir misin Yenebileceğimden

well I'm not sure I can beat it what are you saying have I ever been in trouble

emin değilim ne diyorsun polisle başım hiç derde girdi mi

with the police have you ever been in no I'm a hardened criminal mr. Duncan

hiç girdin mi hayır Ben sert bir suçluyum bay. Duncan,

I've done time can I just tell you now don't be taken in by mr. Steeves

zamanımı doldurdum, şimdi sana söyleyebilirim ki, Bay Duncan'a aldanma. Steeves'in

innocent smile and his sparkling eyes beneath this exterior there is a

masum gülümsemesi ve parıldayan gözleri bu dış görünüşün altında

hardened criminal a mastermind of crime a crime no I mean I've had I haven't

sertleşmiş bir suçlu var bir suçun beyni var bir suç hayır yani

really I have had the odd brush with the law

gerçekten yaşamadım Kanunla tuhaf bir şekilde karşılaşmadım

obviously all that's a good one I like the wash well I haven't actually got

açıkçası tüm bunlar iyi hoşuma gitti yıkama kuyusu aslında onu almadım

that one no if you have a brush with the law rush with the law I can write that

hayır eğer kanunla bir fırçan varsa kanunla acele et bunu yazabilirim

down you can write that down if we've missed that out I've missed that one out

eğer onu atladıysak onu yazabilirsin Fırçayla onu kaçırdım

a brush with the law it just means that you might have done something that

yasaya göre, bu sadece,

wasn't necessarily a crime but the police have maybe had words with you

mutlaka suç olmayan bir şey yapmış olabileceğiniz anlamına gelir, ancak polis size söz

giving you a bit of a warning maybe maybe you were driving erratically

vermiş olabilir, sizi biraz uyarmış olabilir, belki düzensiz bir şekilde

speeding or maybe you were hanging around in the park or doing something

hız yapıyordunuz veya belki de etrafta dolanıyordunuz. park ederken veya yapmamanız gereken bir şey yaparken

you shouldn't be the police might come up to you and give you a bit of a

polis yanınıza gelebilir ve sizi biraz

warning so you have it you've had a brush with the laws so it's just like

uyarabilir, bu yüzden yasalardan rahatsız oldunuz, bu yüzden sanki

somebody brushing you you know you know it's not nothing serious you don't like

biri sizi fırçalıyor gibi, öyle olmadığını biliyorsunuz ciddi bir şey değil hoşlanmıyorsun

you've been put into handcuffs no it'll taken off to jail you haven't

kelepçelendin hayır hapse atılacak cezaevine kapatılmadın

been locked in prison you haven't been locked in prison but

cezaevine kapatılmadın ama

you could have been no you could have been taken in for questioning hmm you

olabilirdin hayır hapse atılabilirdin hmm sorgulamak için

might somebody might you might police might come to your door and say no I

belki birisi olabilir belki polis kapınıza gelip hayır diyebilir

want to come in and ask you some questions this is this is one of the

içeri girip size bazı sorular sormak istiyorum bu

stinking this is one of the things we always say about the police now I

pis kokulardan biri bu şimdi polis hakkında hep söylediğimiz şeylerden biri ben

remember growing up we would always make fun of the police and we would always

hatırla büyürken polisle hep dalga geçerdik ve polisi taklit

put on a very strange voice when we imitated the police we would always

ettiğimizde hep çok garip bir ses çıkarırdık

imagine the policeman saying ello ello ello

polisin hep alo alo alo dediğini hayal ederdik

what's going on here then we do that's how we yes that's how we would picture

burada ne oluyor sonra öyle yaparız evet böyle yaparız Bay resim olurdu aman

mr. plod Oh mr. plod Louie Louie loop because policemen used to patrol the

bey gürültülü Louie Louie döngüsü çünkü polisler sokaklarda devriye gezerdi çünkü

streets it was a reassuring sign for for many many years but of course recently

bu uzun yıllar boyunca güven verici bir işaretti ama elbette son zamanlarda

since the sort of 1960s 1970s the amount of police patrolling the streets has

1960'lar 1970'ler gibi sokaklarda devriye gezen polislerin sayısı

gone down and down mm-hm and my new crime hasn't

azaldı mm-hm ve benim yeni suçum

necessarily gone up as a result no certain crimes I think have but but

sonuç olarak mutlaka artmadı, bence belirli suçlar yok ama

generally actually in the in in in the Western world crime apparently has come

genel olarak Batı dünyasında suç görünüşte geldi

grant has been coming down for decades I suppose it depends it depends which type

hibe onlarca yıldır düşüyor Sanırım bu, hangi tür

of crimes type of crime so maybe some crimes don't occur because you could be

suçların türüne bağlı olduğuna bağlı suç yani belki bazı suçlar oluşmuyor çünkü

caught more easily and then other crimes that are harder to solve they they go up

daha kolay yakalanabiliyorsunuz ve sonra çözülmesi daha zor olan diğer suçlar artıyor

or stay where they are but as societies become more wealthy

ya da oldukları yerde kalıyor ama toplumlar zenginleştikçe

yeah that there's a direct correlation between the wealth of a society

evet, zenginlik arasında doğrudan bir ilişki var. bir toplum

correlation and the amount of crimes what does correlation mean it connected

korelasyonu ve suç miktarı korelasyon ne demek

with yes so the two things are connected so so one thing is connected to

evet ile bağlantılı yani iki şey bağlantılı yani bir şey

something else it is associated with it so yes so if there is if as if a country

başka bir şeyle bağlantılı yani evet yani varsa sanki bir ülke

is quite rich a lot of wealth everyone's there could be full you know

oldukça zenginmiş gibi oradaki herkesin zenginliği dolu olabilir bilirsiniz

good high employment nice socio-economic conditions socio-economic conditions yes

iyi yüksek istihdam güzel sosyo-ekonomik koşullar sosyo-ekonomik koşullar evet

a harmonious place to live then there'll be less crime because people generally

yaşanacak uyumlu bir yer o zaman daha az suç olur çünkü insanlar genellikle

commit crimes because they want something somebody else has got so they

başka birinin sahip olduğu bir şeyi istedikleri için suç işlerler yani

want it's robbery if you've got lots of drugs to be lots of drug-related crime

Hırsızlık istiyorlar, eğer çok uyuşturucun varsa uyuşturucuya bağlı suç çok, bak

look at certain parts of this country like in other parts of the country

ülkenin başka yerlerinde olduğu gibi bu ülkenin de belli yerlerinde

anyway but anyway we're getting bogged down we're getting stuck in all of this

ama nasılsa batağa saplanıyoruz, hepsinde sıkışıp kalıyoruz. bunun

oh how I've been involved with mr. plod we will have a look in a bit we

oh ben bay ile nasıl dahil oldum. biraz sonra bir göz atacağız,

find out about mr. Steve's life of crime but first let's have a look at some

Bay hakkında bir şeyler öğreneceğiz. Steve'in suç hayatı ama önce bugün bahsettiğimiz şeyle ilgili bazı kelimelere bir göz atalım

words associated with what we're talking about today first police well police is

önce polis iyi polis

a noun but we normally refer to that word as the police so quite often or

bir isimdir ama biz normalde bu kelimeye polis olarak çok sık atıfta bulunuruz ya da

more often than not we will say the police it will be treated as a plural a

çoğu zaman söylemeyeceğiz polis çoğul olarak ele alınacak

plural not the pop group the civil force of a state responsible for the

pop grubu değil çoğul olarak ele alınacak

prevention and detection of crime and the maintenance of public order so when

Suçun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasından ve kamu düzeninin korunmasından sorumlu bir devletin sivil gücü bu nedenle

we talk about public order we mean society being kept in some sort of

kamu düzeninden bahsettiğimizde toplumun bir şekilde tutulmasını kastediyoruz.

control and that's why we have laws also you can say members of a police force so

kontrol ve bu yüzden yasalarımız var ayrıca bir polis gücünün üyeleri diyebilirsiniz, bu nedenle

the police force is the organization in charge of maintaining and observing law

polis gücü, yasayı

and keeping law and order or should we say public order as well so that is the

ve kanunu ve düzeni korumakla ve gözetmekle görevli kuruluştur veya kamu düzeni de mi demeliyiz, yani

word police also as we continue you can use it as a verb as well so of the

polis kelimesi bu ayrıca devam ederken bunu bir fiil olarak da kullanabilirsiniz yani

police force with the group that is in charge of keeping law in order also

polis kuvveti ile kanunları korumakla görevli grup için ayrıca

there are some rather interesting terms as well police terms some of them are

oldukça ilginç terimler de var polis terimleri de bu

offensive by the way now I don't I've only put them here today just to show

arada bazıları saldırgan. Bugün sadece size göstermek için onları buraya koydum

you but I don't agree with these words before anyone starts to complain so

ama kimse şikayet etmeye başlamadan önce bu sözlere katılmıyorum, bu yüzden argo terimler

there are some police names including slang terms you can have boys in blue

içeren bazı polis isimleri var mavili oğlanlar olabilir

these would be ones used in in the UK yes say where you can use some of these

bunlar kullanılanlar olurdu Birleşik Krallık'ta evet nerede kullanabileceğinizi söyleyin bunlardan bazıları

in the UK some of them can be used in other countries as well so the boys in

Birleşik Krallık'ta bazıları başka ülkelerde de kullanılabilir yani

blue that is a term that describes the police because they

mavili çocuklar polisi tanımlayan bir terimdir çünkü

uniforms are very dark blue although I always think they look black yes but

üniformaları çok laciverttir her zaman olmama rağmen siyah göründüklerini düşünüyorum evet ama

I've never chain but apparently are they are dark blue also coppers coppers

ben hiç zincirlemedim ama görünüşe göre koyu maviler de bakırlar bakırlar bakırlar yani bakırlar

coppers so coppers the coppers so copper a

yani bakırlar yani bakır bir

copper is a policeman and in the United States quite often the police will be

bakır bir polistir ve Amerika Birleşik Devletleri'nde polise oldukça sık

referred to as cops cops and the reason why we use that word of course is

polis olarak atıfta bulunulacaktır. Bu kelimeyi kullanmamızın sebebi elbette

because the word cop means to catch someone if you grab someone or catch

polis kelimesinin birini yakalamak anlamına gelmesi, eğer birini yakalarsan ya da yakalarsan, polis yaparsın, onları tutabilirim, kesersin, evet, elinde

hold of them you cop them I might hold of them

you cut hold yes you cup hold of them so that's the reason why they are called

tutarsın, bu yüzden onların sebebi bu.

cups because because they catch people the next one is filth that is offensive

kupa denir çünkü insanları yakaladıklarından bir sonraki pisliktir bu rahatsız edicidir geceyi bir hücrede geçirmekten

never ever say that to a policeman unless you like spending the night in a

hoşlanmıyorsan bunu asla bir polise söyleme

Cell also fuzz is well the fuzz there is a movie called hot fuzz so fuzz is

another word an informal word for police here's one that I remember growing up

polis için gayri resmi bir kelime işte büyürken hatırladığım bir kelime

old bill the old bill the old bill of course relates to the police the next

eski fatura eski fatura tabii ki polisle ilgili bir sonraki

one is very offensive this is the worst of all I'm not even going to say it so

çok saldırgan bu en kötüsü bunu söylemeyeceğim bile o yüzden

yeah I real Oh Steve wants to say it why yes pigs pigs out pigs the pigs are here

evet gerçek Oh Steve bunu söylemek istiyor neden evet domuzlar domuzları dışarı çıkarıyor domuzlar burada

the police are here yeah look out the pigs are coming so it's that offensive

polis burada evet dikkat domuzlar geliyor bu yüzden bu çok saldırgan

oh well it would be to a policeman I think to a policeman or policewoman or

oh pekala bu bir polise olur Bence bir polise veya kadın polise veya

police neutral gender it would be very very offensive and finally we have roses

polise tarafsız cinsiyet çok çok saldırgan olurdu ve sonunda güllerimiz oldu

I don't know what that means or where it comes from

Bunun ne anlama geldiğini veya nereden geldiğini bilmiyorum hayır

no I'm not sure how that came about but Rosa so the roses again that is a term

Bunun nasıl olduğundan emin değilim ama Rosa yani güller yine bu

that is normally used in the UK so that is often used in this country

normalde kullanılan bir terimdir. Birleşik Krallık, bu ülkede rozzers olsa da sık sık kullanılıyor,

though rozzers so there you can see some terms some terminology for the police I

yani orada polis için bazı terimler görebilirsiniz.

am in the process of making us a long special lesson all about law and order

Bize kanun, düzen ve polis hakkında uzun bir özel ders hazırlama sürecindeyim

and the police and that will be coming during October because it's an exciting

ve bu sıralarda gelecek. Ekim, çünkü Ekim ayı heyecan verici bir

month in October is it your 100th livelesson no it is my

ay, bu sizin 100. canlı dersiniz mi, hayır,

12th anniversary on YouTube well belli Rusia earlier said that she

YouTube'daki 12. yıl dönümüm, iyi belli Rusya daha önce

thought it was your 100th live lesson was going to occur in October really yes

100. canlı dersinizin Ekim'de gerçekleşeceğini düşündüğünü söyledi, gerçekten evet, sanırım

I think I noticed that she said that right at the beginning I think I've done

öyle dediğini fark ettim o başlangıçta

more than a hundred yes your 12th year hmm so that's growth anniversary so my

yüzden fazla yaptığımı düşünüyorum evet 12. yılınız hmm yani bu büyüme yıldönümüm yani

12th anniversary 12 years ago on the 31st of October I started doing my life

12. yıl dönümüm 12 yıl önce 31 Ekim'de

my recorded English lessons in China and Here I am a bedroom in Wolverhampton no

Çin'de kayıtlı İngilizce derslerimi hayatımı yapmaya başladım ve İşte ben Wolverhampton'da bir yatak odasıyım

are you talking about over in China yes in China

hayır Çin'den mi bahsediyorsun evet Çin'de Birleşik Krallık'taki

I thought you meant the first one proper one here in the UK no no when I first

ilk uygun kanalı kastettiğini sandım hayır hayır

started my youtube channel so Tom accounting that one right

youtube kanalımı ilk başlattığımda bu yüzden Tom doğru olanı hesaplıyor

Tomic says I used to live in a police state when I was 7 I was chased by a

Tomic eskiden yaşadığımı söylüyor 7 yaşımdayken polis devletinde bir polis tarafından kovalandım

policeman I'm not going to say what you said for no particular reason and he hit

Belirli bir sebep olmadan söylediklerini söylemeyeceğim ve

me once with a long stick on my back I was completely innocent Oh Tomic so

bir keresinde sırtıma uzun bir sopayla vurdu Ben tamamen masumdum Oh Tomic yani

Tomic says he was innocent he hadn't done anything wrong as I state that's an

Tomic diyor ki masumdu yanlış bir şey yapmamıştı çünkü

interesting phrase quite often the police will carry a weapon in their

ilginç bir tabir bu çok sık polis ellerinde silah taşır

hands normally a large stick here we call it a

normalde büyük bir sopa burada biz ona

trench and that's it so a truncheon is a large rubber stick with wood in the

siper diyoruz ve bu yüzden cop tahtalı büyük bir lastik çubuktur

middle and yes so they used to be made of wood but I think nowadays they're

ortada ve evet yani eskiden tahtadan yapılıyorlardı ama sanırım şimdilerde

made of rubber yes hard rubber and you you beat the person if you are trying to

kauçuktan yapılıyorlar evet sert kauçuktan ve sizi dövüyorsunuz

control them of course nowadays they also use a thing that will send

onları kontrol etmeye çalışıyorsanız tabi ki günümüzde onlar da gönderecek bir şey kullanıyorlar

electricity through their body and it's called a Taser

vücutlarından elektrik geçer ve buna Taser denir,

pays a gun a lot of people die from those yes sometimes if they've got a

tabancayı öder bir çok insan bunlardan ölür evet bazen

weak heart or heart conditions so if they get tasered they can die because of

zayıf bir kalpleri veya kalp rahatsızlıkları varsa bu yüzden şok alırlarsa reaksiyon nedeniyle ölebilirler

the reaction because they're also carry guns and of course the big one

çünkü onlar da taşırlar silahlar ve tabii ki büyük olan evet büyük

yes the big one of course not here necessarily all over the place so the

olan elbette burada her yerde olmayabilir, bu nedenle

police in this country in England or in the UK don't all carry guns

bu ülkede İngiltere'de veya Birleşik Krallık'ta polislerin hepsi silah taşımaz,

some do it depends what type of policeman they are so if they are

bazıları ne tür polis olduklarına bağlıdır, yani eğer

protecting the government or a building where important people are meeting so

hükümeti veya önemli kişilerin toplandığı bir binayı koruyorlar, bu yüzden

may they will then carry a gun but out on an average day on a normal day the

silah taşıyabilirler, ancak normal bir günde ortalama bir günde

police do not carry guns however in the United States they do and in lots of

polis silah taşımaz, ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde ve

other countries they do that's it yes so here most of our policemen the ones you

diğer birçok ülkede taşırlar öyle yapıyorlar evet bu yüzden burada polislerimizin çoğu

see on the street generally don't carry guns so let's go back to the live chat

sokakta gördüğünüz polisler genellikle silah taşımazlar o yüzden canlı sohbete geri dönelim

and then we will find out what mr. Steve did when he was a child he did something

ve sonra bayın ne olduğunu öğreneceğiz. Steve çocukken öyle bir şey yaptı ki

that apparently how do you know well you you said you've said just now that you

görünüşe göre nasıl iyi biliyorsun dedin az önce

did something when I want to reveal what I used to do and your child mind gee

bir şey yaptığını söylediğin zaman benim ne yaptığımı ve çocuğunun aklını kaçırmak zorunda kaldık

we've got to be careful what we say when we did as a child based on what we've

seen on on the US television recently oh yes of course that you did in your

Son zamanlarda ABD televizyonunda gördüklerimize dayanarak çocukken ne söylediğimize dikkat edin oh evet tabii ki gençlik yıllarınızda yaptığınız şeyler başınızı

teenage years can be used to get you into a lot of trouble well I think it

bir sürü belaya sokmak için kullanılabilir pekala bence

depends how serious the crime is yes yes there is a difference between what you

suçun ne kadar ciddi olduğuna bağlı evet evet sizin

did and what exactly the person what I did mr. Duncan ah now you're making

yaptığınız ile benim yaptığım kişinin tam olarak ne yaptığı arasında fark var bayım . Duncan ah şimdi köstebek yuvasından

you're making a mountain out of a molehill well that's what I'm trying to

dağ yapmana sebep oluyorsun benim demeye çalıştığım şey bu

say I'm just I'm trying to say that the thing you did wasn't that serious oh

sadece yaptığın şeyin o kadar da ciddi olmadığını söylemeye çalışıyorum oh

look sujin when she was that's very brave

bak sujin ne zaman o çok cesurdu

when she was at university she took part in a student's demonstration oh okay we

üniversitedeyken bir öğrenci gösterisine katıldı oh tamam

said in the blood for a day they gave us food it was delicious

bir gün kan içinde dedik bize yemek verdiler çok lezzetliydi

oh is it have they agreed with your cause that's interesting so sujin says

oh senin fikrine katıldılar mı bu ilginç yani sujin

apple when I was at universe I took part in a student's yes I'm

elma diyor ne zaman evrendeydim bir öğrencinin etkinliğine katıldım evet

reading it myself there it is an English lesson so when I was at university or

kendim okuyorum orada ingilizce dersi var bu yüzden üniversitedeyken ya da

when I was a university student I took part in a student's demonstration so I'm

üniversite öğrencisiyken bir öğrenci gösterisine katılmıştım bu yüzden

just correcting outright I say yes Rodan that's what we're doing is here it's an

hemen düzeltiyorum Evet Rodan, bizim yaptığımız da bu, burada bir

English lesson I I took part in a students demonstration I was caught by

İngilizce dersi Ben bir öğrenci gösterisine katıldım Diğer

the police like some other students we were

bazı öğrenciler gibi polis tarafından

detained now you can say you were detained that's a great word so to be

yakalandım gözaltına alındık şimdi gözaltına alındı ​​diyebilirsin bu harika bir söz

detained means you you are held you are held against your will so you don't want

gözaltındasın demek alıkonuldun demektir iraden dışında tutuluyorsun yani

to be there you are held in place you are detained so we were detained by the

orada olmak istemiyorsun yerinde tutuluyorsun yani alıkonuldun yani polisler tarafından

police officers for a day and they gave us food which was very delicious

bir gün gözaltında kaldık ve bize çok lezzetli yemek verdiler

so yes another word we can use is custody yes you are taken into custody

yani evet kullanabileceğimiz başka bir kelime gözaltı evet gözaltına alındınız

you are taken into a police station and you are held there held there you are in

karakola götürüldünüz ve orada tutuldunuz orada tutuldunuz

custody yes there's a good joke about that mr. Duncan is that yes yes a milk

gözaltındasınız evet bununla ilgili güzel bir şaka var bayım . Duncan, evet evet bir süt

lorry and a flower lorry collided on the motorway in a serious accident the

kamyonu ve bir çiçek kamyonu otoyolda ciddi bir kazada çarpıştı,

drivers were both taken into custody custody his custard is something that

sürücülerin ikisi de gözaltına alındı, muhallebi

you put on here on your pudding and made from flour and eggs and milk that's a

burada pudinginizin üzerine sürdüğünüz ve un, yumurta ve sütten yapılan bir şey.

bit of a joke obviously mr. Duncan has lost his sense of humor hilarious

biraz şaka açıkçası bay Duncan mizah anlayışını çok komik kaybetti

oh we have some new people joining would you like to have a look there Steve I

oh aramıza yeni katılanlar var oraya bir göz atmak ister misin Steve

know Steve loves the live chat oh we've got dough Haman Doh haynam is watching

Steve'in canlı sohbeti sevdiğini biliyorum oh paramız var Haman Doh haynam

in Vietnam so I am Vietnamese I am watching in Viet Nam so hello to you if

Vietnam'da izliyor bu yüzden ben Vietnamlıyım Vietnam'da izliyorum, size

it is your first time please let me know Danny Lo is here as well hallo hello mr.

ilk kez geliyorsa merhaba, lütfen Danny Lo'nun da burada olduğunu bana bildirin, merhaba merhaba bay.

Duncan please send me a hi to Brazil hello to Brazil Brazil I believe Vietnam

Duncan lütfen bana Brezilya'ya bir merhaba gönderin Brezilya'ya merhaba Brezilya Vietnam'a inanıyorum

I believe Steve you have some words I do some word words connected with actually

Steve'e inanıyorum bazı sözleriniz var Aslında polisle değil yasayla ilgili bazı sözler yapıyorum

not the police but with law with the law we are talking all about the law today

bugün tamamen yasadan bahsediyoruz

yeah and one of the big questions today is have you ever been in trouble with

evet ve bir bugünün en büyük sorularından biri, hiç kanunla başınız derde girdi mi,

the law anybody told it well I only had one person so far that has admitted

kimse iyi anlattı, şimdiye kadar polisle başının belada olduğunu kabul eden tek bir kişi vardı,

being in trouble with the police mmm interesting

mmm ilginç,

I expect lots of people have been caught like I have speeding when you drive a

birçok insanın yakalanmasını bekliyorum, benim hız yaptığım gibi

lot of miles eventually yoga if you tend to speed

çok kilometre sürüyorsun sonunda yoga hız yapmaya meyilliysen

eventually you will get caught law of averages will come on to that later so

eninde sonunda yakalanacaksın ortalamalar kanunu buna daha sonra gelecek yani evet

yes you'll get caught eventually and of course I've been caught a few times

eninde sonunda yakalanacaksın ve tabii ki birkaç kez

by cameras speed cameras and in fact once I was stopped by the police yes so

kameralara yakalandım hız kameralarına ve aslında bir kez polis tarafından durduruldum, evet,

this is something I wanted to get on to so you were stopped by the police but

bu benim de üzerine gitmek istediğim bir şeydi, bu yüzden polis tarafından durduruldun ama

also when I used to ride my motorbike I was always always if the police would

aynı zamanda eskiden motosikletimi sürerken, ben her zaman polis yakınlarda olsaydı ben de oradaydım.

nearby when I was on the road they would often pull me over were they and asked

sık sık beni kenara çekerlerdi ve

to see my license all right because I'd well I don't know

ehliyetimi görmelerini isterlerdi çünkü pekâlâ yapardım çünkü neden

why was it because they couldn't see me because I yes I had a helmet on a lot of

beni göremedikleri için bilmiyorum çünkü evet bir sürü kask taktım

a lot of young people tend to ride motorbikes without a license

pek çok genç motosiklete ehliyetsiz binme eğiliminde

yes so they're probably just they were doing like a spot check yes but that

evet, bu yüzden muhtemelen sadece yerinde kontrol yapıyorlardı evet ama

probably they wouldn't need to do that now because your number plate would come

muhtemelen bunu şimdi yapmalarına gerek kalmayacaktı çünkü plakanız

up on on a computer so it's when you were growing up

bir bilgisayarda görünecekti. sen büyürken dünyadaki

there wouldn't have had all these computer systems in the world with all

tüm bu bilgisayar sistemleri tüm

the information in a central spot yes but we used to have to carry our license

bilgileri merkezi bir noktada bulamazdı evet ama biz lisansımızı taşımak zorundaydık sen artık

you don't carry your license anymore no so they could just take a picture of

lisansını taşımıyorsun hayır yani onlar sadece

your number plate on your car and they know all of the details about the driver

arabanızın plakasının fotoğrafını çekin ve sürücüyle ilgili tüm detayları bilirler

the the tax in the insurance no T instantly it's instantly very very

sigortadaki vergi T yok anında anında çok çok

clever but the big question is what was your brush with the law that was it mr.

zekice ama asıl soru şu ki, kanunla fırçanız neydi o baydı .

Duncan I was I was on the motorway and actually I was trying to get home I was

Duncan, otoyoldaydım ve aslında eve gitmeye çalışıyordum,

probably about 26 mr. Duncan and I was going 90 miles an hour when the speed

muhtemelen 26 yaşlarındaydım. Duncan ve ben, hız sınırı 70 iken saatte 90 mil hızla gidiyorduk

limit was 70 and I got pulled over by the police at about nine o'clock at

ve gece saat dokuzda polis tarafından durduruldum

night what what happened to you he said he didn't give me a ticket because I was

sana ne oldu bana ceza vermediğini söyledi çünkü

I remember somebody telling me if you ever get stopped by the police be as

bendim. birinin bana polis tarafından durdurulursan

polite as possible and I was very apologetic and I just saying in fact it

olabildiğince kibar ol dediğini hatırlıyorum ve ben çok özür diliyordum ve sadece bunun

was true I was in a hurry to get home to see my mother and father and it was the

doğru olduğunu söyledim eve annemi ve babamı görmek için acelem vardı ve

road was quite empty but I was doing 90 so I got stopped so that's probably

yol buydu oldukça boştu ama 90 yapıyordum, bu yüzden durdum, bu muhtemelen

about 120 kilometres an hour so it was well over the speed limit

saatte yaklaşık 120 kilometre yani hız sınırının oldukça üzerindeydi

but actually I've got to admit something else when I was when I was younger mr.

ama aslında daha gençken başka bir şeyi itiraf etmeliyim bay .

Duncan what nothing mr. Duncan when I was younger I had a

Duncan ne hiçbir şey bay. Duncan, ben daha gençken bir

friend it was a very very naughty and I think lots of people you you have you

arkadaşım vardı, çok çok yaramazdı ve bence pek çok insan, sen, sen, sen, sen,

mr. Duncan used to steal apples I think children always do this when you're a

bay. Duncan eskiden elma çalardı Bence çocuklar bunu hep yapar

certain age children you you eating you'd sort of get excited and know what

belli bir yaşa geldiğinde çocuklar sen yerken heyecanlanırsın ve

to do different things it sounds like get excited now are you

farklı şeyler ne yapacağını bilirsin kulağa heyecanlanmak gibi geliyor şimdi

getting excited I had a friend and they Eid used to lead me astray he was very

heyecanlanıyor musun bir arkadaşım vardı ve bayramlar beni yoldan çıkarırdı çok

naughty and he used to say oh come on let's go let's go and Nick things from

yaramazdı ve ah hadi gidelim ve Nick dükkanlardan bir şeyler çalar

the shops steal stealing so we used to we used to sometimes do

hırsızlık yapardı bu yüzden eskiden bazen yapardık

it was very naughty and if it got caught once mr. Duncan we actually got caught

çok yaramazdı ve yakalanırsa bir kez bay Duncan biz gerçekten yakalandık

so that's my brush with the law I can't believe the ticking off I find

yani bu benim kanunla olan yakınlığım Bu işe yaradığına inanamıyorum Bunu

this incredible I remember years ago when you first told me this and I was

inanılmaz buluyorum Yıllar önce bunu bana ilk söylediğin zamanı hatırlıyorum ve

really shocked my my mouth was was open my jaw my jaw dropped I think I was only

gerçekten şok olmuştum ağzım açıktı çenem düştü Sanırım o zamanlar sadece 13 yaşındaydım,

about 13 at the time for routine something like that so when you were 13

böyle rutin bir şey için, yani 13

years old you used to go with your friend and you used to go into the shops

yaşındayken arkadaşınla giderdin ve dükkanlara

and you'd you'd steal things just just as a joke this is a bit as a date was

giderdin ve tıpkı bir şeyler çalardın. şaka, bu biraz randevu gibi,

more like a dare but let's see it was a dare actually right see what you can get

daha çok bir cüret gibiydi ama bakalım bu bir cesaret miydi, bakalım ne elde edebilirsin, biliyorsun,

you know we didn't realize the consequences of what we were doing we

yaptığımız şeyin sonuçlarını anlamadık, o

were very we were young at the time anyway we got caught and we got a severe

zamanlar çok gençtik her neyse, yakalandık ve ciddi bir şekilde azarlandık,

telling off I can tell you and the police gave us a gritty good talking-to

size söyleyebilirim ki polis bize çok güzel bir konuşma yaptı

and that that was like that actually that maybe you see maybe I could have if

ve bu aslında böyleydi, belki görüyorsunuz ya yakalanmasaydık ben de yapabilirdim.

we hadn't have been caught I could have been on I've been going down a path of a

olabilirdi Canlı olarak suçla dolu bir hayatın yolunda ilerliyordum,

life of crime alive I don't think I would have happened no because it was

olacağını sanmıyorum hayır çünkü bu

just like a bit of a prank so the story I'm trying to wrap this up move on move

sadece biraz şaka gibiydi, bu yüzden hikayeyi tamamlamaya çalışıyorum bu hamle hareket halindeyken hayır hiçbir şey hiçbir şey yok

on no there's nothing there's nothing but there is but this is a very good

ama var ama bu çok iyi

story why it's a good story because there is a moral to the story don't

bir hikaye neden bu iyi bir hikaye çünkü hikayenin bir ahlaki var

steal don't steal and also it puts you on the right Road well I suppose it

çalma çalma ve ayrıca seni doğru yola sokar iyi ben farz et

might have done yes as you see because I didn't I didn't do anything naughty and

gördüğün gibi evet yapmış olabilir çünkü ben yapmadım Yaramaz bir şey yapmadım ve

haven't done anything naughty so you that day so since you were 13 you've

yaramaz bir şey yapmadım yani sen o gün 13 yaşından beri

done nothing illegal no nothing so you have stopped at all as you have stopped

yasa dışı hiçbir şey yapmadın hayır hiçbir şey bu yüzden durdun

me you have stopped shoplifting you no longer shoplift you have to keep

beni durdurduğun gibi dükkandan hırsızlık yapmayı da bıraktın artık dükkandan hırsızlık yapmıyorsun

saying that word mr. Duncan it was just a childhood prank and anyway you've got

o kelimeyi söylemeye devam etmek zorundasın bayım. Duncan, bu sadece bir çocukluk şakasıydı ve her neyse,

to push the boundaries a bit you know find out what you can get away with what

sınırları biraz zorlaman gerektiğini biliyorsun, nelerden paçayı kurtarabileceğini bul, nelerden paçayı

you can't get away with you know you can't lead a boring life you told me

kurtaramayacağını biliyorsun, sıkıcı bir hayat süremeyeceğini biliyorsun, bana söylemiştin

that you found it very no harm was done you said it was very

çok

exciting I can't remember mister don't just remember by the way does your

heyecan verici olduğunu söylemiştin hatırlayamadım bayım sadece hatırla bu arada

mother know about this I'm gonna I'm gonna steal this pen mr. Duncan I like

annenin bundan haberi var mı bu kalemi çalacağım bay Duncan

this pen I'm having it it's mine does your mother know I'm having this peg as

bu kalemi beğendim bende var o benim annen biliyor mu bu mandal bende

well it's mine does your mother know that you were arrested by the police

de var o benim annen biliyor mu polis tarafından tutuklandığını sen

when you weren't arrested by the police it wasn't that it was it was it was

polis tarafından tutuklanmadığın zaman değilmiş öyleydi diyelim ki

let's just say I was grounded for a few days for being a bit of a naughty boy

biraz yaramaz bir çocuk olduğum için birkaç gün cezalıydım

naughty mr. Steve I can't believe this well it wasn't nothing particularly

yaramaz bay. Steve Buna inanamıyorum, özellikle ciddi bir şey değildi,

serious no armed no no harm done no unless of course you are the poor

silahsız, zararsız, hayır tabii ki sen zavallı

shopkeeper oh they make enough money

dükkan sahibi değilsen oh, yeterince para kazanıyorlar

Cory says TSI was yes yes but I'm a reformed character this is it but that's

Cory, TSI'nin evet evet olduğunu söylüyor ama ben yenilenmiş bir karakterim bu o ama

the point the point it's a positive story in the fact that you learnt your

mesele bu olumlu bir hikaye aslında dersini iyi öğrenmişsin

lesson well yes so you you were going you were going off the straight you were

evet yani gidiyordun dümdüz gidiyordun

going into something a little shady shady illegal something naughty but by

biraz gölgeli gölgeli yasadışı bir şeye giriyordun yaramaz bir şey ama

by being caught by the police they they took you away and they had a word as a

tarafından yakalanarak polis seni götürdüler ve bir söz söylediler ya

you see if I if I had not been caught or if I might have thought you see but I

yakalanmasaydım ya da görseydim

could have said to myself ah now next time yeah I'm going to be more careful

düşünebilirdim ama kendi kendime ah şimdi bir dahaki sefere evet olacağım diyebilirdim daha dikkatli

and I could develop new ways of becoming undetectable by the police and I could

ve polis tarafından tespit edilemez olmanın yeni yollarını geliştirebilirdim ve

have actually become a high level criminal maybe I could have gone into

gerçekten üst düzey bir suçlu olabilirdim belki

bank robbing yes ah sir and don't a sophisticated crime nurse a cyber crime

banka soygununa girebilirdim evet ah efendim ve sofistike bir suç hemşiresi olmasaydım bir siber suç

it could have been a drug lord I exactly I could have been worth millions now it

olabilirdi bir uyuşturucu lordu ben tam olarak milyonlar değerinde olabilirdim şimdi bu

would never have happened it was you know I was always a very well behaved

asla olmazdı bilseydiniz ben her zaman çok uslu bir

chattering thank you very much for your honesty well you just outed me mr.

gevezeydim dürüstlüğünüz için çok teşekkür ederim az önce beni aştınız bayım.

Duncan I thought you wanted to talk about it so

Duncan

you didn't want to mention that on the live stream not particularly mr. Jenkin

canlı yayında özellikle Mr. Jenkin

heretic have I done bad you have a natural penance you later

sapkın kötü mü yaptım, doğal bir kefaretiniz var daha sonra

Oh look forward to that don't wait so yes a moral lesson I think so

Oh bunu dört gözle bekleyin bekleme çok evet ahlaki bir ders bence bu yüzden

don't steal don't be a thief Dimas 31 says can you turn the globe

çalma hırsız olma Dimas 31 diyor dünyayı çevirebilir misin yani

around so that you can see Russia oh okay which globe okay it doesn't go

Rusya'yı görebiliyorsun oh tamam hangi küre tamam

round very easily there it is are you sure there's Russia yes Russia Russia

pek kolay dönmüyor orada Rusya olduğundan emin misin evet Rusya Rusya

see it yes it's green it's the tilt of the earth means that you can't actually

görüyor evet yeşil dünyanın eğimi onu gerçekten göremediğin anlamına geliyor o

see it that clearly is Lithuania on there where your your lovely watch comes

güzel saatinizin geldiği yer Litvanya belli ki orda

from oh you watch on you haven't got your Vostok watch on today I've got my

watch on because I forgot I was rushing most of Europe watch which I bought you

for your birthday present I was Russian leave you I was rushing around Russian

şimdiki ben rustum bırakın seni rusça konuşup ortalıkta koşuşturuyordum

talking of which do you want to sell your 20 minutes ago mister I've got all

20 dakika önce hangisini satmak istiyorsun bayım bende bütün

these words do you want to see our names in Russian go on there it is which is

bu kelimeler var isimlerimizi rusça görmek ister misin devam et oradaki hangisi hangisi yani

which so the first one is me okay no okay the dashing it actually yes

ilki benim tamam hayır tamam atılgan aslında evet bu

that's Russian for Duncan so that that is Duncan so that basically says Duncan

Duncan için Rusça yani bu Duncan yani temelde Duncan

right and the other one is you that say Steve it says Steven Steven Deven yes

doğru diyor ve diğeri siz Steve diyen siz Steven Steven Deven evet

most about corn today no mister vodka is not here because he

bugün en çok mısır hakkında hayır mister vodka burada değil çünkü

wrote tea centers that lovely video yes in pronouncing the Russian alphabet

o güzel videoyu çay merkezlerini yazdı evet Rus alfabesini telaffuz etmede bu kadar o yüzden

that's it so there it is so well I I researched this last night so there we

orada çok iyi Ben bunu dün gece araştırdım o yüzden işte

go so Duncan and Steven in Russian ts is laughing saying

başlıyoruz Duncan ve Steven Rusça ts

destroying tree branches is a crime I think what you did was far worse than

ağaç dallarını yok etmenin bir suç olduğunu söyleyerek gülüyor ben senin yaptığın benim yaptığımdan çok daha kötüydü

what I did really yes destroying a tree branch is a serious crime

gerçekten evet ağaç dalını yok etmek ciddi bir suç

so you think damaging a tree is worse than stealing from someone's business

bu yüzden ağaca zarar vermenin birinin işinden çalmaktan daha kötü olduğunu düşünüyorsun

yes exactly okay then if you say so come on 20 minutes mr. Duncan I've got all

evet kesinlikle tamam o zaman öyle diyorsan hadi 20 dakika bayım. Duncan,

these words to go through we've got 20 minutes left and then mr. Steve and

gözden geçirmem gereken tüm bu kelimeler var, 20 dakikamız kaldı ve sonra Mr. Steve ve

myself will go so let's have a look what if you got Steve first one are you above

ben gideceğiz o halde bir bakalım ne olur Steve'i alsan birincisi sen

the law above the law that means somebody who thinks that they they

kanunların üstünde misin yani

operate outside the normal laws of society uh-huh a common expression that

toplumun normal kanunlarının dışında faaliyet gösterdiğini düşünen biri mi?

is used if somebody is very rich or let's say say they're a policeman or

biri çok zengin ya da diyelim ki polis ya da

they've got lots of money and then they break the law a high profile or a

çok parası var ve sonra kanunları çiğniyor yüksek profilli ya da

celebrity you can use the expression that nobody is above the law in other

ünlü kimse kanunların üstünde değildir tabirini kullanabilirsiniz

words it doesn't matter your status in society how much money you have or

yani öyle değil'' Toplumdaki statünüz ne olursa olsun, ne kadar paranız olursa

whether you you know what your job is if you commit a crime you must be punished

olsun veya işinizin ne olduğunu bilseniz de, bir suç işlerseniz, o ülkenin

according to the law of the land which is for everybody there are no exceptions

kanunlarına göre cezalandırılmanız gerekir ki bu herkes içindir, istisna yoktur,

but sometimes some people think that they are above the law and the laws

ancak bazen bazı insanlar şöyle düşünür: kanunların üzerindedirler ve kanunlar

don't apply to them and they can do what they like and we often see this

onlar için geçerli değildir ve istediklerini yapabilirler ve bunu

sometimes people used to when we had the banking crisis then say that a lot of

bazen insanlar bankacılık krizi yaşadığımızda görürüz, sonra

the a lot of the banking companies thought that they brought above the law

bankacılık şirketlerinin çoğunun düşündüğünü söylerler yasaların üstüne çıkardılar

because they would do whatever they liked and just got away with it

çünkü canları ne isterse onu yapacaklardı ve bundan paçayı sıyırdılar

and I think it's probably true to say that the more money you've got the less

ve bence ne kadar çok paran olursa

likely you are to go to prison for a crime because you can pay people off you

bir suçtan dolayı hapse girme ihtimalin o kadar azalır çünkü bunu yapabilirsin insanlara para ödeyebilirsin,

can you can do all sorts of things if you've got lots of money so sometimes

eğer çok paran varsa her türlü şeyi yapabilirsin, bu yüzden bazen

people will say that rich people think that are above the law they can do what

insanlar zenginlerin kanunların üzerinde olduğunu düşündüklerini söylerler, istediklerini yapabilirler mi,

they like can I think they do often get away with

bence çoğu zaman bundan paçayı sıyırırlar.

it because you can pay people off if you've got lots of many kinds yes we

çünkü birçok çeşidiniz varsa insanlara para ödeyebilirsiniz evet

said that we could say that the person will flout the law flap the law so that

dedik ki kişi kanunu çiğner kanunu çiğnesin ki

they flout the law they think that the law doesn't apply to them because they

kanunu hiçe saysınlar kanunun kendileri için geçerli olmadığını düşünüyorlar çünkü

are special they think because they have lots of money they don't have to obey

özel olduklarını düşünürler çünkü çok paraları vardır kurallara uymak zorunda değildirler

the rules and this happens a lot in society it can be used sometimes not

ve bu toplumda çok olur bazen

necessarily referring to sort of crimes like like murder and theft and things

cinayet, hırsızlık gibi suçlar ve bunun gibi şeyler için zorunlu olarak kullanılmayabilir

like that it can be you can use it flippantly

hadi küstahça kullanabilirsiniz

yeah that's raised flippantly so do you think you're above the law yes it might

evet bu küstahça yükseltilmiş yani kanunların üstünde olduğunuzu mu düşünüyorsunuz evet iş

be to do with your workplace and and things that happen at work and the

yeriniz ve ve işte olan şeylerle ilgili olabilir ve tam

opposite of course is no one is above the law I said that I said that so

tersi tabi ki kimse kanunların üstünde değildir dedim o kadar dedim

that's it yes I didn't say I didn't say you didn't say it take the law into your

evet demedim demedim sen demedin kanunu

own hands if someone takes the law into their own

kendi eline al eğer birisi kanunu kendi

hands it means that they don't follow the normal procedures involved in in

eline alıyorsa bu normale uymuyor demektir Birinin kovuşturulmasında yer alan prosedürler,

prosecuting somebody so if you think so for example somebody murders your wife

yani öyle olduğunu düşünüyorsanız, örneğin birisi karınızı öldürüyorsa

for example and that and you decide that the police are taking too long to solve

ve polisin bu suçu çözmesinin çok uzun sürdüğüne karar verirseniz,

this crime you think you know who it is and you go out there and you go and kill

onun kim olduğunu bildiğinizi düşünürsünüz ve oraya gidersiniz ve gidersiniz. ve

somebody the person you think has murdered your wife and so you take the

karınızı öldürdüğünü düşündüğünüz kişiyi öldürün ve böylece

law into your own hands so instead of waiting for the police to get the

kanunu kendi elinize alırsınız, bu yüzden polisin delilleri toplayıp

evidence together and take them to court and prosecute them then you take the law

mahkemeye çıkarmasını ve kovuşturmasını beklemek yerine kanunu kendi içinize alırsınız, karar verirsiniz

into you you decide you become the judge and the jury and the executioner and you

yargıç , jüri ve cellat oluyorsunuz ve bununla kendiniz

decide that you're going to take care of this yourself of course this itself is a

ilgileneceğinize karar veriyorsunuz tabii ki bu başlı başına bir

crime and because unless you collect the evidence you could be completely wrong

suç ve çünkü kanıtları toplamazsanız tamamen yanılıyor olabilirsiniz

yes well this is the problem people take revenge on somebody who they think has

evet sorun bu millet Kendileri olmayan bir şey yaptığını düşündükleri birinden intikam alırlar

done something and it's not them and then they end up committing a serious

ve sonunda kendileri ciddi bir

crime themselves and end up in prison and in a civilized society you have to

suç işlerler ve sonunda hapse girerler ve medeni bir toplumda

let the law take its process otherwise we will be living in fact the laws of

kanunun işini yapmasına izin vermelisiniz, aksi takdirde gerçekten yaşıyor olacağız. ormanın kanunları

the jungle well it'll be lawless lawless society

pekala kanunsuz kanunsuz bir toplum olacak

yet so to take the law in your own house you take something into your own hands

ama bu yüzden kanunu kendi evinizde almak için bir şeyi kendi elinize alıyorsunuz siz

you you you act as if you are the police yes you act as if the law is yours of

polismişsiniz gibi davranıyorsunuz evet kanun sizinmiş gibi davranıyorsunuz

course sometimes sometimes somebody is guilty of a crime but they can't get

Tabii bazen bazen birisi bir suçtan suçlu olur ama onları

enough evidence together to prosecute them and which sometimes happens because

kovuşturmak için yeterli delili bir araya getiremezler ve bu bazen olur çünkü

the process means you have to be guilty if you're found guilty so you have to be

süreç, suçlu bulunursanız suçlu olmanız gerektiği anlamına gelir, bu nedenle

proved you know a reasonable doubt yes you have to be found guilty so there has

makul bir yol bildiğinizin kanıtlanması gerekir. şüphe evet suçlu bulunmalısın bu yüzden

to be evidence there has to be proof that you did that thing exactly so take

kanıt olmalı o şeyi tam olarak yaptığına dair kanıt olmalı bu yüzden

the law into your own hands can backfire on usually do bad you give out your own

kanunu kendi ellerine al geri tepebilir genellikle kötü yaparsın

punishment at your own punishment yes here's another one a law unto him or

kendi cezana kendi cezanı verirsin evet işte başka bir kanun,

herself huh if you if somebody describes you as

ha, eğer biri sizi kendi başına kanun olan biri olarak tanımlıyorsa,

somebody who is a law unto unto himself or herself it means you're a bit of a

bu sizin biraz başına buyruk biri olduğunuz anlamına gelir,

maverick it means that you don't necessarily not necessarily talking

bu ille de yasal haklardan bahsetmeniz gerekmediği anlamına gelir.

about legal law here we're not talking about somebody who would go out and

burada hukuk, dışarı çıkıp

commit crimes if he's described somebody's a law unto themselves it's

suç işleyen birinden bahsetmiyoruz, eğer birisinin kendisine bir yasa olduğunu tanımladıysa, bu

more about it work for example if they don't necessarily follow all the rules

daha çok çalışmakla ilgili, örneğin, toplumun tüm kurallarına zorunlu olarak uymuyorlarsa,

of society it doesn't mean they're literally committing crimes it means

bu onların olduğu anlamına gelmez. Kelimenin tam anlamıyla suç işliyorlar,

that they follow their own path they do things their own way so we can describe

kendi yollarını takip ettikleri anlamına geliyor, işleri kendi yollarıyla yapıyorlar, yani

somebody at work for example as if you're trying to if you're in for

işteki birini tanımlayabiliriz, örneğin siz yapmaya çalışıyorsunuz,

example I'm in sales and and the company might say to you right this year we want

örneğin ben satıştayım ve ve şirket diyebilir ki size bu yıl

you to sell this this this and this this is what we want you to do you work if it

şunu satmanızı istiyoruz bunu bunu ve bunu yapmanızı istiyoruz çalışmanız

could not be sales it could be anything and this is what we want you to achieve

satış olamazsa her şey olabilir ve sonunda bunu başarmanızı istiyoruz.

at the end of the year and this is how we think you should do it but somebody

yıl ve bu şekilde yapmanız gerektiğini düşünüyoruz, ancak

who's a law unto themselves will just go off and do it their own way often

kendi başına bir yasa olan biri gidip kendi bildiği gibi yapacak, genellikle

they're not punished because they often do achieve results in something but they

cezalandırılmıyorlar çünkü genellikle bir şeyde sonuç elde ediyorlar ama

do it their own way yeah it's actually very successful it's actually very

bunu kendi yöntemleriyle yapıyorlar. evet aslında çok başarılı aslında çok

similar it's similar to the the one you had earlier so you're making up your own

benzer daha önce sahip olduğunuza benziyor bu yüzden kendi

rulz you are well that one's a bit different

kurallarınızı oluşturuyorsunuz iyisiniz bu biraz farklı evet

yes but it's kind of similar as well because you're you're making your own

ama aynı zamanda benzer çünkü siz sizsiniz kendi

rules you're going against the things that you should do and you're doing

kurallarını koyuyorsun yapman gereken şeylere karşı çıkıyorsun ve

things your own way yes so that's not not exactly the same I know but that's

işleri kendi bildiğin gibi yapıyorsun evet yani bu tam olarak aynı değil biliyorum ama bu

referring to actual crimes yes whereas this isn't isn't necessarily

gerçek suçlardan bahsediyor evet oysa bu zorunlu değil

referring to a crime that's it it's referring to just the way you do things

bir suçtan bahsediyorsak bu sadece günlük yaşamda bir şeyleri yapma şeklinize atıfta bulunuyor bu bir suç işleyeceğiniz

in everyday life it doesn't mean you're gonna commit a crime no that's it just

anlamına gelmez hayır bu sadece

generally you you do things your own way you do things your own way that's right

genel olarak siz işleri kendi tarzınıza göre yaparsınız kendi tarzınıza göre yaparsınız bu doğru

another one to get on the wrong side of the law get on the wrong side of the law

bir diğeri kanunun yanlış tarafına geçmek, kanunun yanlış tarafına geçmek

means that you've you've committed a crime and the police arrests you and

demek, bir suç işlediniz ve polis sizi tutukladı ve

you've done something bad you're on the wrong side of the law so you're in the

kötü bir şey yaptınız, yanlış taraftasınız demektir. yasa bu yüzden

bad diet that one's fairly self-explanatory I think it's an

kötü bir diyet içindesiniz ki bu oldukça açıklayıcı bir terim bence bu, bir ara vermeden hemen

interesting term just before we'll be just taking a break from that we can

önce ilginç bir terim,

have law in order terms and he's a good one the long arm of the law and you know

kanunları düzene sokabiliriz ve o iyi bir uzun kol. kanun ve biliyorsunuz ki

I haven't already got that one mr. Duncan well I just guessed you you you

ben zaten buna sahip değilim bayım. Duncan ben sadece seni tahmin ettim sen tahmin

hadn't I I just guessed so the long arm of the law so this

etmemiştin Ben sadece tahmin ettim ki kanunun uzun kolu yani bu

relates to the power held by those with authority such as the police and those

polis gibi otoriteye sahip olanların ve kanunları kullanabilmeleri

with the power of authorities so they can use the laws of the land to tell

için yetkililerin gücüne sahip olanların sahip olduğu güçle ilgilidir. arazi

people what to do the long arm of the law yes and it often refers to the fact

insanlara ne yapmaları gerektiğini kanunun uzun kolu evet ve çoğu zaman adaletten kaçamayacağınız gerçeğine atıfta bulunur

that you you can't escape justice yes it means that that that authorities will go

evet bu, yetkililerin

after you for a long time so that the the the police that the the law is

uzun süre peşinizde olacağı anlamına gelir, böylece polis kanunun

coming you know you can't escape the law it means there's always the fingers of

geldiğini bilir kanundan kaçamayacağınızı bilirsiniz bu polisin ve yetkililerin parmaklarının her zaman dışarıda olduğu anlamına gelir

the police and authorities out there to get you yes so you can't escape that's

evet bu yüzden kaçamazsınız

it the asset the long arm of the law for

kanunun uzun kolu bu kadar

example if you committed a crime in this country and then you went and moved

örneğin bu ülkede bir suç işlediyseniz ve sonra

abroad somewhere you still might be caught mmm because wherever you go

yurt dışına gidip bir yere taşındıysanız, yine de yakalanabilirsiniz mmm çünkü nereye giderseniz gidin o zaman

then justice can be found that's all we search for you if you've committed a bad

adalet bulunur, tek aradığımız bu kadar kötü bir

crime yes you can be hunted down lay down the law I'm going to lay down the

suç işlediyseniz evet olabilirsiniz avlandım yasayı koydum

law now this is ready in sort of domestic situations or at work it's the

şimdi yasayı koyacağım bu bir tür ev içi durumlarda veya işte hazırdır bu

law of the household so for example if you if you went out if you were a

evin yasasıdır yani örneğin dışarı çıksaydınız

teenager living at home and you kept being laid back you have your parents

evde yaşayan bir genç olsaydınız ve sen rahat olmaya devam ediyorsun anne baban

call you smoking and taking drugs and you were staying out late and drinking a

seni sigara içiyor ve uyuşturucu kullanıyor diye çağırıyor ve sen geç saatlere kadar dışarıda kalıyor ve çok içiyordun anne

lot your parents might lay down the law to you in other words tell you what

baban sana kanun koyabilir, başka bir deyişle

remind you how you could need to conduct yourself if you're going to live in live

sana kendini nasıl idare etmen gerektiğini hatırlatan ne olabilir Eğer

in your parents house they'd sit down to you and and lay down the law they give

anne babanın evinde yaşayacaksan, sana otururlar ve kanunu koyarlar,

you a good telling off so they tell you what the rules are and the things you

seni azarlarlar, böylece sana kuralların ne olduğunu ve

must obey so telling off really you lay down the law you might be in a

uyman gereken şeyleri söylerler, bu yüzden azarlamak gerçekten kanunu sen koyuyorsun, senin

relationship as well so your wife might lay down the law to you I want you home

de bir ilişkiniz olabilir bu yüzden karın sana kanun koyabilir evde

you've got to be home for tea at five o'clock she's laying down the law to you

olmanı istiyorum saat beşte çay içmek için evde olmalısın o sana kanunu koyuyor

I'm making the tea and you've got to be here ready for it a nagging wife

ben Çayı yapıyorum ve buna hazır olmalısın dırdır eden bir eş

well not nagging but you know that's phrase that's laid right so here's

dırdır değil ama biliyorsun bu doğru ifade bu yüzden işte bir

another one Oh possession is nine points of the law is an expression that we hear

tane daha

from time to time possession is nine points of the law so what does that mean

zamana sahip olmak yasanın dokuz maddesidir, öyleyse bu ne

it means that if you actually own something if you actually got something

anlama geliyor, eğer gerçekten bir şeye sahipseniz,

even if it really isn't yours you can then in when you go to court

gerçekten sizin olmayan bir şeye gerçekten sahipseniz, o zaman mahkemeye gittiğinizde

says say you borrowed something say you borrowed something from somebody and

bir şey ödünç aldığınızı söyleyin, diyebilirsiniz. birinden bir şey ödünç aldınız ve

then a book for example or a watch and you'd had it for a long time and then

sonra örneğin bir kitap ya da bir saat ve uzun süredir sizdeydi ve sonra

the person that owned it suddenly wanted it back it could be a car it could be

sahibi aniden onu geri istedi bu bir araba olabilir

could be anything or a sofa and then that person wanted it back you could you

herhangi bir şey olabilir ya da bir kanepe olabilir ve o zaman o kişi onu geri istedi, gerçekten

could actually claim that it was yours if you went to court you could say well

sizin olduğunu iddia edebilirdiniz, mahkemeye giderseniz, iyi ki

I've got it therefore it's mine and unless you can really prove prove that

aldım, öyleyse benimdir diyebilirsiniz ve gerçekten size ait olduğunu kanıtlayamazsanız,

it's yours chances are that your successfully keep it so unless

muhtemelen onu başarılı bir şekilde elinizde tutabilirsiniz. yani

you stolen it that's different we're not talking about

çalmadıysan bu farklı

theft but possession is nine is nine points of the law there used to be nine

hırsızlıktan bahsetmiyoruz ama bulundurma dokuzdur kanunun dokuz maddesi eskiden

points of the law powers oh so it was nine-tenths of the law

kanunun yetkilerinin dokuz noktası vardı oh yani kanunun onda dokuzuydu

oh yes or nine-tenths yeah nine points or 9/10 that's always the expression I'm

oh evet veya onda dokuzu evet dokuz puan veya 9/10 bu her zaman aşina olduğum ifadedir,

familiar with so nine points of law or nine-tenths it means you've got a strong

yani dokuz nokta veya onda dokuz,

legal case for owning something if you've actually got it yes so for

bir şeye gerçekten sahipseniz, sahip olduğunuz için güçlü bir yasal davanız olduğu anlamına gelir evet yani

example another example would be if you've got a family heirloom if you've

örneğin başka örnek olarak, eğer bir aile yadigârınız varsa, eğer

got a watch handy down to the family and say for example I had it my sister said

aile için elinizin altında olan bir saatiniz varsa ve örneğin bende vardı kız kardeşim dedi ki ah

that oh but my father said I could have it but you could but that you could go

ama babam bende alabilirim dedi ama sen alabilirsin ama sen alabilirsin

to court say but I've got it so you know it's my it's mine I've got it she hasn't

mahkemeye git söyle ama bende var yani benim olduğunu biliyorsun bende var onda yok

got it and the law would probably come down on your side because if you

ve kanun muhtemelen senden yana olacaktır çünkü

actually possess that thing then you probably sir is yours so how does it

o şeye gerçekten sahipsen o zaman muhtemelen sensin efendim seninki peki farklı bir şey çaldığında bu nasıl oluyor

work when you steal something well that's different we're not talking about

if I steal my neighbor's bike and then I'm riding around on it and then my

komşumun bisikletini çalıp sonra ben onunla dolaşıyorum ve sonra

neighbor says I want my bike back I can say no it's mine i I've nine nine-tenths

komşum bisikletimi geri istiyorum derse hayır o benim diyebiliyorum i Yasanın onda dokuzuna sahibim

of the law well yeah we're going to have to mercy

pekala evet merhamet etmek zorunda kalacağız

no because then they can prove that you stole it so yes that's it the law of the

hayır çünkü o zaman onu çaldığını kanıtlayabilirler yani evet

jungle five minutes all these in the law of the jungle it's an expression that

ormanın kanunu bu beş dakika bunların hepsi orman kanununda Bu

actually comes from Rudyard Kipling's book of Jungle Book okay but it's not

aslında Rudyard Kipling'in Jungle Book kitabından gelen bir ifade tamam ama

used in the same way so it means really survival of the fittest or survival of

aynı şekilde kullanılmıyor yani gerçekten en uygun olanın hayatta kalması veya en güçlünün hayatta kalması anlamına geliyor, artık

the strongest that's how we use it in society now it describes a situation

toplumda böyle kullanıyoruz, insanların olduğu bir durumu anlatıyor.

where people who are strong and do not care about other people are the most

güçlüdürler ve diğer insanları umursamazlar en

successful so that's what it's that's what it's describing so for example if

başarılı olanlardır yani tarif ettiği şey budur yani örneğin

you work on the stock market's if you're working banks if you're if you

borsada çalışıyorsanız bankalarda çalışıyorsanız

have a drug pusher then in those situations it's the law of the jungle

uyuşturucu taciriniz varsa o zaman bunlarda durumlarda ormanın kanunu en

the fittest survive the strongest without care for anybody else which

uygun olan en güçlü olan başka kimseyi umursamadan hayatta kalır ki

actually is not how the expression was used

aslında bu ifade böyle değildi

the book itself in rudyard kipling i did the younger book I don't think Rudyard

kitabın kendisi rudyard kipling'de ben genç kitabı yaptım Rudyard

Kipling was referring to drug pushers well he was referred there actually was

Kipling'in uyuşturucu tacirlerinden bahsettiğini pek sanmıyorum aslında

a law and you weren't supposed to go that the animals in the jungle weren't

bir yasa vardı ve gitmemen gerekiyordu, ormandaki hayvanların

supposed to were supposed to abide by certain rules but the way it was it's

belirli kurallara uyması gerekmiyordu ama

used in society now it's very differently it literally is you know in

toplumda kullanıldığı şekliyle şimdi çok farklı, kelimenin tam anlamıyla öyle iş hayatında biliyorsun

business in if you're it could be in business yes but if you are involved in

eğer iş yapıyorsan bu iş olabilir evet ama eğer

drugs then if you're selling drugs I mean that that's you know it's the law

uyuşturucu işine bulaşıyorsan o zaman uyuşturucu satıyorsan demek istediğim bu

of the jungle and certain certain areas of certain towns there's there are

orman kanunu ve belli kasabaların belli bölgelerinde var

lawless where there's no no the police won't even go into I don't remember I

hiç polisin girmeyeceği yerde kanunsuzdur Hatırlamıyorum

don't remember reading Jungle Book I don't remember a scene in Jungle Book

Jungle Book okuduğumu hatırlamıyorum Jungle Book'ta

where Baloo was standing on a street corner selling crack cocaine I've just

Baloo'nun bir sokak köşesinde durup crack kokain sattığı bir sahne hatırlamıyorum I' sadece

thought about different examples of crimes good law of averages the law of

farklı suç örneklerini düşündüm iyi ortalamalar kanunu

averages the eye this is an idea that no one result will happen all the time okay

ortalamalar kanunu göz bu hiçbir sonucun her zaman olmayacağı fikridir tamam

even if that result is unlikely so the law of averages we use that expression a

bu sonuç olası olmasa bile bu yüzden ortalamalar kanunu bu ifadeyi çok kullanırız

lot so the law of averages says that if I toss a coin in half 50% of the time

yani ortalamalar kanunu der ki, eğer bir madeni parayı yarıya kadar atarsam %50 oranında tura

it'll come up heads 50% of the time says it'll come up tails that's the law of

gelir %50 oranında yazı gelir der bu

averages if I do it enough times but if I only did it say two or three times it

ortalamalar kanunudur, eğer bunu yeterince kez yaparsam ama eğer sadece iki veya üç kez yazı gelebileceğini söyledi

might come up tails might come up the same way three times in a row but I

arka arkaya üç kez aynı şekilde gelebilir ama ben

advocate out over a locked a lot of times and it eventually will come out

birçok kez kilitlenmeyi savunuyorum ve sonunda

50/50 so the more you do something that that law of average will even out it

50/50 çıkacak, yani bir şeyi ne kadar çok yaparsanız

will even out so for example if you're not very good at playing football or

Örneğin, futbol oynamakta çok iyi değilseniz veya

even if you just play football and you haven't scored a goal for a long time

sadece futbol oynuyorsanız ve uzun süredir gol atmamış

but you have score goals in the past someone might say to you well don't

olsanız bile, bu ortalama yasası eşitlenecektir. geçmiş birisi sana diyebilir ki

worry carry on playing the law of averages says that you will score a goal

endişelenme ortalamalar kanununu oynamaya devam et eninde sonunda bir gol atacağını söylüyor

eventually hmm if you just keep doing you might might only score one goal in

hmm böyle devam edersen her on maçta sadece bir gol atabilirsin bu

every ten games that might be your average so if you don't score any for

senin ortalaman olabilir yani

nine games then it might be twenty games and then you

dokuz maçta hiç gol atamazsanız, o zaman yirmi maç olabilir ve sonra siz

and he scored two goals yes the law of averages may be something you will

ve o iki gol atmış olabilirsiniz evet ortalamalar yasası sonunda yapacağınız bir şey olabilir

eventually do it given enough time yes so that that's actually a good way of

yeterli zaman verilirse evet bu aslında iyi bir yol

also explaining that the the proverb about never giving up so try and try

asla pes etmemekle ilgili atasözünün bu yüzden dene ve

again so the more you try to do something the more you endeavor the more

tekrar dene, bu yüzden bir şeyi ne kadar çok yapmaya çalışırsan o kadar çok çabalarsın ve bir

you pursue something that the more you do it then the greater the chance is

şeyin peşinden koşarsan, onu ne kadar çok yaparsan o zaman

that you will succeed yes it you might say oh yes that's it yes oh that's it

başarılı olma şansın o kadar artar evet o sen diyebilir oh evet bu kadar evet oh bu kadar

giving enough time then that something will eventually happen no wrong result

yeterli zaman veriyor o zaman sonunda bir şey olacak yanlış sonuç

will happen all the time I like it the law of diminishing returns okay that's a

her zaman olacak hoşuma gidiyor azalan getiriler kanunu tamam bu

complicated that's quite complicated we'll add image intro this is the idea

karmaşık bu oldukça karmaşık bu oldukça karmaşık görsel ekleyeceğiz bu giriş Bir proje yaptığınız

that any measurement of a result like I put you're doing a project might be a

gibi bir sonucun herhangi bir ölçümünün bir

product it could be an organization mm-hmm will eventually begin to flatten

ürün olabileceği fikri, bir organizasyon olabilir mm-hmm,

over time as more effort and time and money is put into it so when you're

daha fazla çaba, zaman ve para harcandıkça zamanla düzleşmeye başlayacaktır.

doing something then you have to have it you put in a certain amount of effort to

Bir şey yapıyorsanız, o zaman onu elde etmeniz gerekir,

get a result and at first the more effort you put in you get more results

bir sonuç elde etmek için belirli bir çaba harcarsınız ve ilk başta ne kadar çok çaba harcarsanız o kadar çok sonuç alırsınız

coming out but then eventually it flattens out the curve flattens out and

ama sonra sonunda düzleşir, eğri düzleşir ve daha çok

the more effort you put in it doesn't necessarily getting you any greater

Harcadığınız çabanın size daha fazla getiri sağlaması gerekmez,

returns in fact you could end up getting less returns so for example you're

aslında daha az getiri elde edebilirsiniz, örneğin

training to be a to be a runner or training in tennis or or training for

koşucu olmak için antrenman yapıyorsunuz veya tenis antrenmanı yapıyorsunuz veya

anything you'll put a lot of effort in and you'll get better and better and

koyacağınız herhangi bir şey için antrenman yapıyorsunuz. çok çaba sarfedersin ve daha iyi, daha iyi ve

better and then eventually if you want to get a little bit better you've got to

daha iyi olursun ve sonunda biraz daha iyi olmak istiyorsan, daha fazla gelişmek için küçük

put much more effort in to get even a small amount of of change to improve

bir miktar değişiklik bile elde etmek için çok daha fazla çaba sarf etmelisin.

anymore it's the law of diminishing returns it's the same when a car if

azalan verim yasası, bir

you're trying to get a car to go faster and faster and faster most cars will get

arabanın daha hızlı , daha hızlı ve daha hızlı gitmesini sağlamaya çalışıyorsanız, çoğu araba

look and go up to 50 or even 100 miles an hour now but to go to 200 miles an

bakıp şimdi saatte 50 hatta 100 mile çıkacak, ancak 200 mile çıkacaksa, aynıdır. bir

hour you've got to you've got to that the higher the speed the more

saat yapman gerekiyor bunu yapmak zorundasın hız ne kadar yüksek olursa o kadar fazla

energy and effort you have to put in to go faster and faster because there's

enerji ve çaba daha hızlı ve daha hızlı gitmek için harcaman gerekir çünkü

resistance and all sorts of things like that take place if you do homework

direnç var ve bunun gibi her türlü şey ev ödevini yaparsan gerçekleşir sen

you're trying to learn English for example you might say well our study ten

' Örneğin, İngilizce öğrenmeye çalışıyorsanız, bizim

minutes a day fine but if you studied 20 minutes a day you'll you'll probably get

günde 10 dakika çalışmamız iyi diyebilirsiniz ama günde 20 dakika

twice as good if you study an hour a day you'll probably get three times as good

çalışırsanız muhtemelen iki kat daha iyi alırsınız. kez daha iyi

but if you start to do it two hours three hours four hours you you won't get

ama bunu iki saat üç saat dört saat yapmaya başlarsan,

that much better because you can only do so much put so much effort into it the

o kadar iyi olamazsın çünkü ancak şu kadarını yapabilirsin, o kadar çok çaba sarf edebilirsin

law of diminishing returns there's an optimal point of effort for any task and

azalan verimler yasası için en uygun çaba noktası vardır. herhangi bir görev ve bunun

if you go over that you have to put a lot more energy into it

üzerinden geçerseniz, ona çok daha fazla enerji harcamanız gerekir,

yeah to get even a small increase in the result I think learning is a good way of

sonuçta küçük bir artış elde etmek için evet, öğrenmenin de bunu ifade etmenin iyi bir yolu olduğunu düşünüyorum, bu yüzden

expressing that as well so yes that's why it takes such a long time to learn a

evet bu yüzden bu kadar uzun zaman alıyor bir konuyu öğrenmek için

subject so if you want to be a doctor you might have to go to university or to

yani doktor olmak istiyorsanız üniversiteye gitmeniz veya

study for seven years and that's because it takes a long time

yedi yıl okumanız gerekebilir ve bunun nedeni ne kadar çok bilgi toplarsanız o kadar uzun zaman alır ve

the more knowledge you gather then the longer it will take to actually succeed

gerçekten başarılı olmanız

or to learn everything that's involved yes a bit like learning English that's

veya öğrenmeniz o kadar uzun sürer. dahil olan her şey evet biraz İngilizce öğrenmek gibi

it so I mean another example would be because they everyone gets homework at

o kadar yani demek istediğim başka bir örnek, herkesin okulda ödev yapması olabilir

school but if you you would think that if you give a student twice as much

ama eğer bir öğrenciye iki kat daha fazla

homework they would they would get twice as good but it's not necessarily case

ödev verirseniz iki kat daha iyi alacağını düşünürsünüz ama bu mutlaka bir durum değildir

because then it becomes stressful and they can end up being worse off here's

çünkü o zaman stresli hale gelir ve daha kötü duruma gelebilirler işte burada bir

another one Carrodus has already beat beating me there to the post with an

tane daha var Carrodus zaten beni orada yendi bir

expression Murphy's Law which in the UK we use the phrase sods law but they are

ifadeyle Murphy Yasası ki Birleşik Krallık'ta sods yasası ifadesini kullanıyoruz ama onlar

one and the same do you want to put that up mr. Duncan so anything that can go

bir ve aynı şekilde bunu koymak ister misiniz bay. Duncan yani ters gidebilecek her şey

wrong anything you go wrong will go wrong Murphy's Law oh yes I like that

senin yanlış gittiğin her şey ters gidecek Murphy Yasası oh evet Amerika'da kullandıkları ifade

it's pretty cool they used Murphy's Law that's the expression they use in

Murphy Yasasını kullanmaları çok güzel

America but in the UK we use the ferret phrase sods law the same thing and it

ama Birleşik Krallık'ta gelincik tabiri sods law aynı şeyi kullanıyoruz ve

basically means it's a bit of a humorous expression really that means if

temelde biraz komik bir ifade olduğu anlamına gelir, gerçekten yani

something can go wrong it probably will yes and we use that expression either

bir şey ters gidebilirse muhtemelen evet olur ve bu ifadeyi ya bir

before doing something or or even after it's gone yeah a good example of course

şey yapmadan önce ya da hatta gittikten sonra kullanırız evet güzel bir örnek tabii ki

tomorrow I want to go outside to do some filming I really want to I've planned to

yarın dışarı çıkmak istiyorum biraz çekim yapmak Gerçekten istiyorum

do some lovely filming outside yes you do a lot of planning for this and then I

Dışarıda güzel bir çekim yapmayı planladım evet bunun için çok plan yapıyorsunuz ve sonra ben

go outside to start filming and then it's it begins to rain and I think oh

çekime başlamak için dışarı çıkıyorum ve sonra yağmur yağmaya başlıyor ve bence

that's south sods law Murphy's Law they just went wrong right at the point when

bu güney sods kanunu Murphy's Kanun tam o noktada ters gitti, bir

you wanted to do something you could be going on holiday and you've got to catch

şey yapmak istediniz, tatile gidiyor olabilirsiniz ve

a flight from an airport and then you missed the flight because on the way

bir havaalanından uçağa yetişmeniz gerekir ve sonra yolda

there's a traffic jam and you think oh every day I come up this road it's

trafik sıkışıklığı olduğu için uçağı kaçırırsınız ve düşünürsünüz. oh her gün bu yoldan geliyorum,

perfectly all right but the the time I decide to go on holiday sods law there's

kesinlikle sorun değil ama tatile gitmeye karar verdiğim zaman

an accident and I'm late that's it so if something can go wrong it probably will

bir kaza oluyor ve geç kalıyorum o kadar yani eğer bir şeyler ters gidebilirse, muhtemelen tam da şu noktada ters gidecektir Bir

quite probably just at the point you don't want it to quite often if you're

in a hurry to do something you you will often find that Murphy's Law or sods law

şeyi yapmak için aceleniz varsa, sık sık Murphy Yasasının veya sods yasasının devreye girdiğini görürsünüz;

will come into play which time for us to go after an excuse for not preparing

properly it's because if you were doing a doing an important project at work

işte önemli bir proje yapıyorsanız,

then you would try to take an account of all the things that could go wrong - so

ters gidebilecek her şeyi hesaba katmaya çalışırsınız - böylece

the sods law murphy's law wouldn't apply it's time to go mr. Duncan he wouldn't

sods yasası murphy yasası uygulanmaz, gitme zamanı bayım. Duncan o

be Elish those words I feel that's a bit of a rush no it wasn't that's perfect

Elish olmazdı bu sözler Bunun biraz aceleye geldiğini hissediyorum hayır mükemmel değildi

your your tempo your timing was perfect so don't worry before we go we're going

temponuz zamanlamanız mükemmeldi bu yüzden endişelenmeyin gitmeden önce gizeme

to have a look at the mystery idiom there it is now on your screen and I got

bir göz atacağız deyim işte şimdi ekranınızda ve bunu ben aldım,

this one even Steve got it and and you know that's saying something

Steve bile anladı ve ve biliyorsunuz bu samanlıkta iğne gibi bir şey söylüyor

needle-in-a-haystack the meaning well this is an expression that means

anlamı pekala bu bir şey bulmanın zor olduğu anlamına gelen bir ifade bir

something is hard to find a situation where something is hard to find can be

şeyin olduğu bir durum bulması zor samanlıkta iğne

described as being like looking for a needle in a haystack

aramak gibi tanımlanabilir bulması

something that is hard to find is a needle in a haystack and that's it

zor olan bir şey samanlıkta iğnedir ve bu kadar

another mystery idiom coming next week don't forget we have our special series

başka bir gizemli deyim gelecek hafta gelecek unutmayın

of lessons about grammar a new lesson will be appearing on Wednesday how's

gramer hakkında özel ders serimiz var Çarşamba günü yeni bir ders çıkacak

your grammar a guide to the English language that will be coming on

grameriniz nasıl İngilizce için bir rehber

Wednesday and we have some new lessons coming during October it is the first of

Çarşamba günü gelecek ve Ekim ayı boyunca gelecek bazı yeni derslerimiz var,

October tomorrow it is we will be back next Sunday just on the screen now you

yarın Ekim'in 1'i, önümüzdeki Pazar günü tam olarak geri döneceğiz. ekranda artık

will see the time live English every Sunday from 2 p.m. UK time and that is

her Pazar saat 14:00'ten itibaren saati canlı olarak göreceksiniz. Birleşik Krallık zamanı ve işimiz

it we're done we are done I'm going to dust my hands because another live

bitti, ellerimi tozlayacağım çünkü başka bir canlı

stream has come to an end thanks a lot Steve for your company Thank You mr.

yayın daha sona erdi, çok teşekkürler Steve, şirketiniz için teşekkürler Mr.

Duncan thanks for your special where in the world is mr. Steve where will I be

Duncan, dünyanın neresinde olursa olsun özeliniz için teşekkürler Bay. Steve

next week ah that's the big question where in the world will mr. Steve be

gelecek hafta nerede olacağım ah bu dünyanın neresinde bay olacak büyük soru. Steve

next week all will be revealed all I can say Steve is stay away from the shops we

haftaya olacak her şey açığa çıkacak tek söyleyebileceğim Steve dükkanlardan uzak dur

will see you later I'm going to make a tea cake and a cup of tea right now mr.

sonra görüşürüz hemen şimdi bir çay keki ve bir bardak çay yapacağım bay.

Duncan that sounds like a good idea thank you very much to blue thunder

Duncan, kulağa iyi bir fikir gibi geliyor, mavi gök gürültüsüne çok teşekkür ederim

Irene Belarusian sack thank you to Vitesse thanks a lot for

Irene Beyaz Rusya çuvalı Vitesse'ye teşekkür ederim şirketiniz için çok teşekkürler

your company and that is it we are completely out of time thank you Steve

ve işte bu kadar zamanımız tamamen doldu teşekkür ederim Steve

Thank You mr. Duncan you may say your goodbyes bye-bye everybody and look

Teşekkürler Bay. Duncan, herkese veda edebilirsiniz ve

forward to seeing you all next week and I will see you next week as well this is

gelecek hafta hepinizi görmeyi dört gözle bekliyorum ve ben de haftaya görüşürüz, bu

mr. Duncan in the birthplace of English saying thank you very much for watching

bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan, beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim,

me say hello to you live a big hello once again

size canlı olarak merhaba diyorum, Tias'a bir kez daha merhaba diyorum,

to Tias it's very nice to see you on the live chat glad to see that you are okay

sizi canlı sohbette görmek çok güzel, iyi olduğunuzu gördüğüme sevindim

and of course you know what's coming next yes you do ta ta for now?

ve tabii ki ne olacağını biliyorsunuz sonraki evet, şimdilik ta ta yapar mısın?

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)