'CLEAR' + 'UNCLEAR' words and phrases - English Addict EXTRA - LIVE Lesson + CHAT - Wed 5th OCT 2022

I must say I am feeling

rather pleased with myself today because I was here on time

Bugün kendimden oldukça memnun olduğumu söylemeliyim çünkü saat

at exactly 2 p.m..

tam 2'de zamanında buradaydım.

Mmmm did you notice that?

Mmmm, fark ettin mi?

So I am feeling rather pleased with myself.

Bu yüzden kendimden oldukça memnun hissediyorum.

Sometimes it's good to feel a little bit of pride with something you've done,

Bazen,

even if it's something very small.

çok küçük bir şey olsa bile, yaptığınız bir şeyle biraz gurur duymak iyidir.

Here we are again on a very windy day.

Yine çok rüzgarlı bir günde buradayız.

It is miserable outside but felt fortunately in the studio.

Dışarısı sefil ama neyse ki stüdyoda hissediliyor.

Everything is rather than ice, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse her şey buz değil.

This is English addict coming to you live

Bu, İngiliz dilinin doğum yerinden canlı olarak size gelen bir İngiliz bağımlısı

from the birthplace of the English language, which just happens to be, oh, my goodness,

, orası da, aman Tanrım,

it's England.

orası İngiltere.

You mean

we are back together again?

Yeniden birlikte olduğumuzu mu söylüyorsun?

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr.

Duncan. This is me. Me right here now.

Bu Bay

Duncan. Bu benim. Ben şimdi buradayım.

Mr. Duncan in England.

Bay Duncan, İngiltere'de.

How are you today? Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so.

Umarım. Mutlu hissediyor musun

Are you feeling happy?

?

I hope you are feeling good today.

Umarım bugün iyi hissediyorsundur. Hayat

We have made it to another day of this thing we call

dediğimiz bu şeyin bir gününü daha geride bıraktık

life.

.

Isn't it strange?

Bu garip değil mi? Hayatı

I don't think I will ever completely

hiçbir zaman tam olarak anlayacağımı sanmıyorum

understand life.

.

To be honest.

Dürüst olmak gerekirse. Sıklıkla

I often see life as a puzzle

hayatı asla ama asla tamamlayamayacağınız bir yapboz olarak görüyorum

that you will never, ever complete.

.

Maybe some of the pieces will fit.

Belki bazı parçalar sığar.

Maybe some of them will be clear and obvious to you.

Belki bazıları sizin için açık ve net olacaktır.

But I would say that's a lot of life is also quite unclear as well.

Ama şunu söyleyebilirim ki, hayat da oldukça belirsiz.

So I believe that life is fun.

Bu yüzden hayatın eğlenceli olduğuna inanıyorum.

We all have a good time.

Hepimiz iyi vakit geçiriyoruz.

Sometimes. Quite often we have a smile.

Bazen. Oldukça sık bir gülümsememiz var.

But of course sometimes there are reasons not to smile as well.

Ama elbette bazen gülümsememek için de sebepler vardır.

Everything in life comes at you sometimes

Hayatta her şey bazen

as a surprise, sometimes out of the blue.

bir sürpriz olarak bazen de birdenbire karşınıza çıkar.

If something comes out of the blue, it means it appears without you

Bir şey birdenbire ortaya çıkıyorsa, siz

having any warning, it comes suddenly.

hiçbir uyarıda bulunmadan ortaya çıkıyor, aniden geliyor demektir.

Maybe a surprise or a shock, maybe something that you weren't expecting.

Belki bir sürpriz ya da şok, belki de beklemediğiniz bir şey.

So that is life, really.

Demek hayat bu, gerçekten.

We don't know what's going to happen next.

Bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz.

Imagine if we did,

Yapsaydık,

would that be a good thing or a bad thing?

bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olurdu? Başınıza gelecekleri

Would it be good if you if you could actually foresee

gerçekten öngörebilseydiniz iyi olurdu

the things that would happen to you, but then again, if you could,

ama sonra tekrar, eğer yapabilseydiniz,

maybe you would change those things, in which case

belki bunları değiştirirdiniz, bu durumda da

you wouldn't be able to foresee them.

onları önceden göremezdiniz.

It's a little bit of a paradox, really.

Bu gerçekten biraz paradoks.

That's why when when anyone ever goes back in time, there is always some sort of paradox

Bu nedenle, biri zamanda geriye gittiğinde, her zaman bir tür paradoks vardır

because you can't change the past without altering the present.

çünkü bugünü değiştirmeden geçmişi değiştiremezsiniz.

That's one of the reasons why many people who write science fiction,

Bilimkurgu yazan pek çok insanın,

if they write stories about time travel,

zamanda yolculuk hakkında öyküler yazdıklarında

there are many paradox cases, many things

pek çok paradoks vakasının, anlamsız oldukları için anlamlandırılamayan pek çok şeyin olmasının nedenlerinden biri de budur

that cannot be made sense of because they make no sense.

.

Time travel, certainly to the past, is one of those things.

Zaman yolculuğu, kesinlikle geçmişe, bu şeylerden biri.

It is a bit of a paradox, so I suppose it is a good thing

Bu biraz paradoks, bu yüzden

that we can't see what will happen next to us.

bizden sonra ne olacağını göremememiz iyi bir şey sanırım.

What a confusing world that would be.

Ne kadar kafa karıştırıcı bir dünya olurdu.

Anyway, I hope you're feeling good today.

Her neyse, umarım bugün kendini iyi hissediyorsundur.

Yes, my name is Duncan.

Evet, benim adım Duncan.

I talk about English.

İngilizce hakkında konuşuyorum.

I am one of those up there.

Ben oradakilerden biriyim.

Can you say right up there?

Orada söyleyebilir misin?

I'm an English addict and I have a feeling

Ben bir İngiliz bağımlısıyım ve

that you might be one of those as well.

senin de onlardan biri olabileceğine dair bir his var içimde.

As I said, we have made it to the middle of the week.

Dediğim gibi hafta ortasına geldik.

We are here once more with a special English addict extra.

Özel bir İngiliz bağımlısı ekstra ile bir kez daha karşınızdayız.

An extra slice of the English language.

İngilizce dilinden fazladan bir dilim.

Yes, it's Wednesday.

Evet, bugün Çarşamba.

Talking of things that are unclear

Net olmayan şeylerden

and sometimes things that are clear.

ve bazen net olan şeylerden bahsetmek.

Oh, yes, ma'am.

Evet, hanımefendi.

Today we are looking at words and phrases connected

Bugün, görülebilen

to clear and unclear

açık ve net olmayan

things that can be seen and things that are hard to see.

şeyler ile görülmesi zor olan şeylerle bağlantılı kelimelere ve ifadelere bakıyoruz.

I suppose a good example would have been this morning outside my window.

Sanırım iyi bir örnek bu sabah penceremin dışında olabilirdi.

Everything outside was quite unclear.

Dışarıda her şey oldukça belirsizdi.

It was raining.

Yağmur yağıyordu.

The visibility was very poor.

Görüş çok zayıftı.

We couldn't see very far this morning.

Bu sabah çok uzağı göremedik.

Fortunately, now outside, you can see that everything is looking rather nice.

Neyse ki, şimdi dışarıda her şeyin oldukça güzel göründüğünü görebilirsiniz.

You might even notice a little bit of autumn.

Hatta biraz sonbahar fark edebilirsiniz.

Some autumn colours are now starting to appear

Bazı sonbahar renkleri artık

in the garden and also in the distance.

bahçede ve ayrıca uzakta görünmeye başlıyor.

Let's have another view, shall we?

Başka bir görüşe bakalım, olur mu? Bir

There is another one.

tane daha var.

So you can see quite a contrast between the leaves on the trees.

Böylece ağaçlardaki yapraklar arasında oldukça kontrast görebilirsiniz.

Some of the trees in the garden, of course,

Bahçedeki ağaçların bir kısmı elbette

do not lose their leaves.

yapraklarını dökmüyor.

So now we are heading into autumn and you will notice

Yani şimdi sonbahara gidiyoruz ve

some of the trees in my garden

bahçemdeki bazı ağaçların

are not changing colour because they are evergreen.

her zaman yeşil oldukları için renk değiştirmediğini fark edeceksiniz.

They will stay around and look lovely

Etrafta kalacaklar ve

for the whole of the year.

tüm yıl boyunca güzel görünecekler.

But you will also notice that there are some leaves on the trees

Ancak ağaçlarda renk değiştiren bazı yapraklar olduğunu

that are changing colour and they are starting to

ve

change their shade.

gölgelerini değiştirmeye başladıklarını da fark edeceksiniz.

I think so.

Bence de.

Autumn has arrived.

sonbahar geldi

I think it is easy to say and easy to see.

Bence söylemesi ve görmesi kolay.

It is very clear.

Bu çok açık.

In fact, hello to the live chat.

Aslında canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here. We don't have many people watching today.

Seni burada görmek güzel. Bugün bizi izleyen çok kişi yok.

I don't know why this is something that has

Bunun neden beni oldukça hüsrana uğratmış bir şey olduğunu bilmiyorum

made me rather frustrated.

.

I always like to send out messages on Facebook.

Facebook'ta mesaj göndermeyi her zaman severim.

If you haven't followed me

Beni takip etmediyseniz

or if you haven't joined me on Facebook.

veya Facebook'ta bana katılmadıysanız. Canlı yayınlarım da dahil olmak üzere gelecek ve yaklaşan derslerim hakkında

I do have a Facebook page with all of the information

tüm bilgileri içeren bir Facebook sayfam var

about my forthcoming and upcoming lessons,

including my live streams as well.

.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Oh, very interesting.

Çok ilginç.

The champion is back at the top.

Şampiyon yine zirvede.

I can't believe it.

inanamıyorum

Well done, Vitesse.

Aferin, Vitesse. Batı'nın en

You are once more the champion with the fastest finger in the West.

hızlı parmak şampiyonu yine sensin .

You are first on today's live chat.

Bugünkü canlı sohbette birincisiniz.

Very good.

Çok güzel.

Very good.

Çok güzel.

Vitus Palmira is here.

Vitus Palmira burada.

We also have Luis Mendez. This

Bir de Luis Mendez'imiz var.

is here today,

Bugün burada,

also said Seka Mazen is joining us today on the live chat as well.

canlı sohbette bugün de Seka Mazen'in aramıza katıldığını söyledi .

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

We also have Claudia here as well.

Claudia'mız da burada.

And if you are a regular viewer, you will know that each week we always ask

Düzenli bir izleyiciyseniz, her hafta

Claudia what she has cooking.

Claudia'ya ne pişirdiğini sorduğumuzu bileceksiniz.

We like to sing a little song that goes like this.

Böyle devam eden küçük bir şarkı söylemeyi seviyoruz.

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia What have you got in the past?

Claudia Geçmişte neyin var?

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia Is it something spicy and hot?

Claudia Baharatlı ve sıcak bir şey mi?

Is it something salty or not?

Tuzlu bir şey mi, değil mi?

Oh, Claudia,

Claudia,

what is in the pot? Oh,

tencerede ne var? Ah,

what is in the pot today?

bugün tencerede ne var?

Claudia, please let us know on the live chat.

Claudia, lütfen canlı sohbette bize haber ver.

I am feeling rather hungry.

Oldukça aç hissediyorum.

I will be honest with you, I.

Sana karşı dürüst olacağım, ben.

I really feel like eating.

Canım gerçekten yemek yemek istiyor.

I wonder what I could eat.

Ne yiyebilirim merak ediyorum.

Maybe a sandwich, maybe a slice of pizza.

Belki bir sandviç, belki bir dilim pizza. Kulağa

Oh, that sounds very nice.

çok hoş geliyor.

In fact, I think tonight.

Aslında bu gece düşünüyorum.

I think tonight I'm going to make pizza for my supper.

Sanırım bu akşam akşam yemeğim için pizza yapacağım.

And Mr.

Ve Bay

Steve, also, we'll be having the same thing as well.

Steve, biz de aynı şeyi yaşayacağız.

So just in case you are watching in your office, Mr.

Ofisinizde izliyorsanız diye söylüyorum Bay

Steve,

Steve,

we are having pizza tonight

bu akşam

with some baked beans.

kuru fasulyeli pizza yiyoruz.

Does that sound good?

Kulağa iyi geliyor mu?

Well, I hope so, because that's what we're having.

Umarım öyledir, çünkü sahip olduğumuz şey bu.

Hello.

All so to a magdalena is here as well.

Merhaba.

Hepsi bir magdalena için de burada.

Nice to see you back on the live chat.

Seni tekrar canlı sohbette görmek güzel.

We also have Monica. Hello, Monica.

Monica'mız da var. Merhaba Monica.

Hello also to Christina.

Christina'ya da merhaba.

I hope you are feeling better today.

Umarım bugün daha iyi hissediyorsundur.

Also, we have Beatrice, we have Anna.

Ayrıca Beatrice'imiz var, Anna'mız var.

Hello, Anna. Anna John.

Merhaba Anna. Anna John.

Interesting.

İlginç.

Thank you very much for joining me as well.

Bana katıldığınız için de çok teşekkür ederim.

I have a feeling maybe you are three people,

İçimden bir his belki de üç kişisiniz,

Anna, Benny, John.

Anna, Benny, John.

So I'm now wondering if you are actually

Şimdi,

three people watching my life stream right now.

şu anda benim hayat akışımı izleyen gerçekten üç kişi olup olmadığınızı merak ediyorum.

I thought maybe you were just one person, but you might be three.

Belki bir kişisindir diye düşünmüştüm ama üç kişi de olabilirsin.

You might be three people now sitting in front of your computer

Şu anda bilgisayarınızın başında oturup

watching all of this silliness.

tüm bu saçmalıkları izleyen üç kişi olabilirsiniz.

Hello. Also, who else is here today?

Merhaba. Ayrıca, bugün başka kimler burada?

Oh, very interesting.

Çok ilginç.

Hello. Is Sam?

Merhaba. Sam mi?

Yeah, goof.

Evet, şapşal.

Now, I'm not going to try to read your last name

Şimdi, soyadını okumaya çalışmayacağım

because I might make a mistake, but hello to you

çünkü hata yapabilirim ama sana

as well, Palmira.

da merhaba Palmira.

Oh, Palmira makes an observation

Oh, Palmira

about her eyesight.

görme yeteneği hakkında bir gözlemde bulunuyor.

Very interesting.

Çok ilginç.

I feel that I can't see the comments.

Yorumları göremediğimi hissediyorum.

I can see them, but they are unclear.

Onları görebiliyorum ama net değiller.

Maybe it means my eyesight.

Belki de benim görme yeteneğim anlamına gelir. Görme

My eyesight.

yeteneğim.

So when we talk about your eyesight,

Dolayısıyla, görme yeteneğiniz hakkında konuştuğumuzda, önünüzdeki şeyleri ne kadar

we are talking about how clearly you can see

net görebildiğiniz

how clearly you can see things in front of

you, how clearly your eyes

, gözlerinizin

convert all of the light going into them

onlara giren tüm ışığı ne kadar net bir şekilde dönüştürebildiği

and what your brain does with it afterwards.

ve daha sonra beyninizin bununla ne yaptığı hakkında konuşuyoruz.

Sometimes you can have lots of problems with your eyes.

Bazen gözlerinizle ilgili birçok sorun yaşayabilirsiniz.

You may have noticed that I wear glasses.

Gözlük taktığımı fark etmiş olabilirsiniz.

Does it bother me?

Beni rahatsız ediyor mu?

Not really.

Tam olarak değil.

I know a lot of people don't like wearing glasses.

Birçok insanın gözlük takmayı sevmediğini biliyorum.

I don't know why. I can tell you something.

Neden bilmiyorum. Sana bir şey söyleyebilirim.

If you wear glasses, people will think you are really,

Gözlük takarsan, insanlar senin gerçekten çok

really clever.

zeki olduğunu düşünür.

I have been getting away with it since I was seven years old.

Yedi yaşımdan beri bundan paçayı sıyırıyorum.

That's when I started wearing glasses.

İşte o zaman gözlük takmaya başladım.

So maybe Palmira, maybe you've been staring

Belki Palmira, belki de

at the computer screen for too long.

bilgisayar ekranına çok uzun süredir bakıyorsun.

You see, that's what they say.

Bakın, öyle diyorlar.

They say if you look at the computer for too long, you will start to have

Bilgisayara çok uzun süre bakarsan

problems with your eyes. Mm.

gözlerinde sorun olmaya başlayacağını söylüyorlar. mm.

So maybe, maybe that's what's happening.

Yani belki, belki de olan budur.

Maybe you need to wear sunglasses and then everything will be much clearer.

Belki güneş gözlüğü takmanız gerekiyor ve o zaman her şey çok daha net olacak. Açık ve belirsiz olmakla

We are looking at words and phrases connected

bağlantılı kelimelere ve ifadelere bakıyoruz

to being clear and unclear.

.

Hello, Louis?

Alo?

Oh, Louis says yesterday I came back to Paris.

Oh, Louis dün Paris'e döndüğümü söylüyor.

Hello to you.

Merhaba sana.

Thank you very much

for telling us about that.

Bize bundan bahsettiğin için çok teşekkür ederim.

I'm always interested to find out about your travels,

Seyahatlerinizi,

all of you, wherever you happen to go to.

hepinizi, nereye giderseniz gidin, öğrenmek her zaman ilgimi çekmiştir.

If you are going somewhere nice, you can always tell me.

Güzel bir yere gidiyorsan, bana her zaman söyleyebilirsin. Palmira, "

And of course you can always send a photograph as well

Tabii ki, istersen e-posta adresime her zaman bir fotoğraf da gönderebilirsin"

to my email address if you feel like it, Palmira says.

diyor.

Mr. Duncan, it is International Teacher's Day.

Bay Duncan, bugün Uluslararası Öğretmenler Günü.

I didn't know that.

Bunu bilmiyordum.

I've been rather distracted this week.

Bu hafta dikkatim biraz dağıldı.

I have to be honest.

Dürüst olmak zorundayım.

You may know, you may know, you may not know.

Bilebilirsin, bilebilirsin, bilmiyor olabilirsin.

But we did go to Mr.

Ama

Steve's mum's funeral on Monday.

Pazartesi günü Bay Steve'in annesinin cenazesine gittik. Demek istediğim

So things were quite, I want to say, unhappy, but they weren't.

, işler oldukça mutsuzdu, ama değildiler. Steve'in annesinin arkadaşlarıyla

We had a lot of lovely conversations with Steve's mother's friends

çok güzel sohbetler ettik

and we had a lovely get together afterwards after the service.

ve ayin sonrası çok güzel bir araya geldik . Bu

So we actually did have quite a nice time sharing all of our memories of Mr.

yüzden aslında Bay Steve'in annesiyle ilgili tüm anılarımızı paylaşarak oldukça güzel zaman geçirdik

Steve's mother.

. Muhtemelen tahmin edebileceğiniz gibi

So I have been slightly distracted this week,

, bu hafta biraz dikkatim dağıldı

as you can probably imagine, but apparently, yes, it is

, ama görünüşe göre, evet, bugün

International Teacher's Day.

Uluslararası Öğretmenler Günü.

I didn't know that, but thank you very much for your compliment as well.

Bunu bilmiyordum ama iltifatın için de çok teşekkür ederim.

Mohsin makes an observation about life.

Mohsin hayat hakkında bir gözlem yapar.

Sometimes life is tough and sometimes we have good luck.

Bazen hayat zordur ve bazen şansımız yaver gider.

Despite everything, I will not give up.

Her şeye rağmen pes etmeyeceğim.

Maybe I will succeed in something.

Belki bir şeyde başarılı olurum.

I hope so.

Umarım.

Well, I suppose one of the things that we all have,

Sanırım hepimizin sahip olduğu

and it's very hard to take away

ve

or take it away from a person, is hope.

onu bir insandan almanın ya da almanın çok zor olduğu şeylerden biri de umut.

We wish for things to be good.

İşlerin iyi olmasını diliyoruz.

We hope things will be better, especially at the moment

Özellikle şu anda işlerin daha iyi olacağını umuyoruz

because it would appear all over the world

çünkü tüm dünyada

things are not going as well as they could.

işler olabileceği gibi gitmeyecek gibi görünüyor.

However, we always have hope, optimism.

Ancak, her zaman umudumuz, iyimserliğimiz var. Olaylara iyi tarafından bakmak için

We always try our best to look on the bright side of things.

her zaman elimizden gelenin en iyisini yaparız .

I think so.

Bence de.

Hello, Mariam.

Merhaba Meryem.

Where is Steve?

Steve nerede?

Mr. Steve today is a little busy.

Bay Steve bugün biraz meşgul.

He's doing lots of things this week.

Bu hafta çok şey yapıyor.

I won't go into

Ayrıntılara girmeyeceğim

the details, but he is a little bit busy today.

ama bugün biraz meşgul.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

Palmira says I wear glasses only for reading books.

Palmira sadece kitap okumak için gözlük taktığımı söylüyor.

You are lucky. I like that.

Şanslısın. Bunu sevdim.

Sometimes I find wearing glasses annoying.

Bazen gözlük takmayı sinir bozucu buluyorum.

Not always, only at certain times.

Her zaman değil, sadece belirli zamanlarda.

Maybe if I go outside in the rain and the rain will fall

Belki yağmurda dışarı çıkarsam yağmur yağar

and also my glasses will become covered with raindrops.

ve camlarım da yağmur damlalarıyla dolar.

And then I can't see out of my glasses, which is not good.

Ve sonra gözlüklerimden göremiyorum ki bu iyi değil.

And of course, during the pandemic, everyone had to wear their masks.

Ve tabii ki pandemi sürecinde herkes maskesini takmak zorunda kaldı.

In fact, in some countries people are still wearing masks.

Hatta bazı ülkelerde insanlar hala maske takıyor.

And I used to hate it because when you went into a shop,

Ben de bundan nefret ederdim çünkü bir dükkana girdiğinizde

your glasses would immediately

camlarınız hemen

steam up, condensation would appear on your glasses,

buharlaşır, camlarınızda buğu oluşur

and then you couldn't see a thing.

ve sonra hiçbir şey göremezdiniz.

Fortunately here we don't have to do that anymore.

Neyse ki burada artık bunu yapmak zorunda değiliz.

We don't have to wear

masks anymore here.

Artık burada maske takmak zorunda değiliz.

Fortunately.

Neyse ki.

But for now,

Ama şimdilik

things might change.

işler değişebilir.

Of course, as I said earlier, at the start of today's livestream,

Elbette, daha önce de söylediğim gibi, bugünkü canlı yayının başında,

you never know what is going to happen next.

bundan sonra ne olacağını asla bilemezsiniz.

Sometimes things are very hard to work out.

Bazen bazı şeyleri halletmek çok zordur.

They are unclear.

Onlar belirsiz.

Oh, that's what we're talking about today.

Ah, bugün bundan bahsediyoruz.

Clear and unclear words and phrases.

Açık ve net olmayan kelimeler ve ifadeler.

Hello.

Also to who else is here today, Viet Cong.

Merhaba.

Ayrıca bugün burada başka kim var, Viet Cong.

NGUYEN Oh, hello to you, formerly known as Blue Thunder.

NGUYEN Oh, sana merhaba, eski adıyla Blue Thunder.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Today, Claudia is having

Bugün, Claudia

something fishy.

şüpheli bir şeyler yaşıyor.

I mean,

Yani,

tuna pie.

ton balıklı turta.

I've never tried fish pie.

Balık böreği hiç denemedim.

Isn't that strange?

Bu garip değil mi?

Now, when I think of pie, I always think of something with pastry.

Artık turta deyince aklıma hep hamur işi bir şeyler geliyor.

But of course, you can have

Ama tabii ki balıklı

a type of fish pie that has potato on top.

börek çeşitlerinden patates kızartması da yiyebilirsiniz.

So I'm just wondering if your fish pie

Balık turtanızın

is actually made with potato on top,

gerçekten patatesle yapılıp yapılmadığını merak ediyorum,

because that's the type of fish pie we normally have here.

çünkü burada normalde yaptığımız balık turtası türü bu . Bu

So when we do have fish in a pie, quite often

nedenle, bir turtada balık yediğimizde, genellikle hamur işi

it is with potato on top, not pastry.

değil, üstünde patates olur.

So it can

Bu yüzden

be very different.

çok farklı olabilir.

In fact,

Aslında,

thank you, Claudia, for letting us know

what you are cooking and what is in your pot today.

bugün ne pişirdiğini ve tencerende ne olduğunu bize bildirdiğin için teşekkürler Claudia.

Very nice. Very good.

Çok güzel. Çok güzel.

Hello. Also,

Merhaba. Ayrıca

who else is here?

burada başka kim var?

I'm trying to look at the live chat.

Canlı sohbete bakmaya çalışıyorum.

Nico.

Nico.

Hello, Nico.

Merhaba Nico.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

On the live chat, English addict is with you

Canlı sohbette, İngiliz bağımlısı

every Wednesday and also on Sunday as well from 2 p.m.

her Çarşamba ve ayrıca Pazar günü saat 14:00'ten itibaren sizlerle.

UK time.

İngiltere saati.

I'm going to put my email on the screen

because I have realised that I don't mention my email address very often.

E-posta adresimi çok sık belirtmediğimi fark ettiğim için e-postamı ekrana koyacağım.

So very quickly, here it is.

Çok hızlı, işte burada.

This is my email address

Bu,

for those who want to stay in touch.

iletişimde kalmak isteyenler için e-posta adresim. İşte

There it is.

burada. Adresi

You can see at the bottom of the screen that is the address.

ekranın alt kısmında görebilirsiniz .

If you want to send me a picture

Bana

of maybe somewhere you've visited, maybe you've had a lovely break somewhere.

belki ziyaret ettiğiniz bir yerin fotoğrafını göndermek isterseniz, belki bir yerde güzel bir tatil geçirmişsinizdir.

To be honest with you, I would love to see your photographs of your travels

Dürüst olmak gerekirse, seyahat fotoğraflarınızı

if you want to send them.

göndermek isterseniz görmek isterim.

There is the address at the bottom

of the screen right now.

Şu anda ekranın altında adres var.

It's gone.

Gitti.

But don't worry, I might show it again

Ama merak etmeyin,

later on if I remember.

daha sonra hatırlarsam tekrar gösterebilirim.

Hello also to who else is hello working account.

Başka kimlere merhaba çalışan hesabına da merhaba.

I don't recognise your name.

Adını tanımıyorum.

Are you here to improve your English?

İngilizcenizi geliştirmek için mi buradasınız?

Maybe you are.

Or maybe you are just curious.

Belki öylesindir.

Ya da belki sadece merak ediyorsundur.

Quite often in life we.

Oldukça sık hayatta biz.

We become curious about something.

Bir şeyi merak ederiz.

Something that maybe we see or hear about

Belki gördüğümüz veya duyduğumuz

and we want to know more about it.

ve hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğimiz bir şey.

We will become curious.

Meraklı hale geleceğiz.

You want to know more?

Daha fazla bilmek ister misin?

You feel inquisitive.

Meraklı hissediyorsun.

Oh, I like that word in inquisitive.

Oh, bu kelimeyi meraklı olarak seviyorum.

A person who is inquisitive is

Meraklı bir kişi,

a person who likes finding out new things,

yeni şeyler keşfetmeyi seven

or maybe they like finding out certain things

veya

about a particular subject or thing.

belirli bir konu veya şey hakkında belirli şeyler bulmayı seven kişidir.

So maybe you are curious.

Yani belki merak ediyorsundur.

You want to find out more about this,

this very strange thing that appears on the Internet.

İnternette ortaya çıkan bu çok garip şey hakkında daha fazlasını öğrenmek istiyorsunuz.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I am talking about a subject with opposite meanings today,

Bugün zıt anlamlara sahip,

clear and unco clear.

açık ve net olmayan bir konudan bahsediyorum.

All of that coming up in a little while.

Bunların hepsi birazdan ortaya çıkıyor.

But now a short break and then I will be

Ama şimdi kısa bir ara ve sonra

right back with you.

hemen geri döneceğim.

It is a wet one today.

Bugün ıslak.

We have a lot of rain, very grey,

Çok yağmur yağıyor, çok gri,

very cloudy and quite cool as well.

çok bulutlu ve oldukça da serin.

I don't need to say anything else really, do I?

Gerçekten başka bir şey söylememe gerek yok, değil mi?

Except hello and welcome.

Merhaba ve hoşgeldin dışında.

If you've just clicked on my lovely face, can I,

Güzel yüzüme tıkladıysanız,

can I say thank you for joining me today

bugün bu canlı yayında bana katıldığınız için teşekkür edebilir miyim?

on this livestream.

Hello. Also to the live chat as well.

Merhaba. Ayrıca canlı sohbete de.

Joining us right now, apparently

Şu anda bize katılan, görünüşe göre

I have already received some photographs.

şimdiden bazı fotoğraflar aldım.

I can't show them today because I can't get to

Bugün onları gösteremiyorum çünkü şu an

my email box where I'm standing at the moment, unfortunately.

bulunduğum e-posta kutuma maalesef ulaşamıyorum.

But I will show your photographs on Sunday.

Ama Pazar günü fotoğraflarınızı göstereceğim.

So if you want to send a photograph on my next

Bu nedenle, bir sonraki canlı

or for my next live stream, feel free to do so.

yayınım için veya bir sonraki canlı yayınım için bir fotoğraf göndermek isterseniz, çekinmeden gönderebilirsiniz.

Today we are looking at words and phrases

Bugün bir şeyle bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz,

connected to something that I suppose

sanırım

as we go through life, we often come across things

hayattan geçerken sık sık bir şeylerle karşılaşıyoruz

or we discover things that we we don't really understand.

ya da gerçekten anlamadığımız şeyleri keşfediyoruz .

Things can seem unclear,

Bazı şeyler belirsiz görünebilir,

maybe something you don't fully understand, maybe something

belki tam olarak anlamadığınız bir şey, belki de

that you can't completely see.

tam olarak göremediğiniz bir şey.

It is un clear.

Bu net değil.

And of course we have the opposite.

Ve tabii bizde tam tersi var.

We have the opposite word which is clear.

Açık olan zıt kelimemiz var.

Something is clear.

Bir şey açık.

So that's what we're doing today.

Demek bugün yaptığımız şey bu.

We are looking at words and phrases connected to clear

Açık ve net olmayan bir şeyle bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz,

and unclear something,

as it appears, can be clear,

göründüğü gibi, açık olabilir,

it can be visible, it can be seen

görülebilir,

also.

ayrıca görülebilir.

It can be used as a verb as well.

Bir fiil olarak da kullanılabilir. Bir

If you are moving things around,

şeyleri hareket ettiriyorsanız,

maybe you are moving things out of a certain place.

belki de bir şeyleri belirli bir yerden dışarı taşıyorsunuzdur.

You clear something out.

Bir şeyi temizlersin.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

The word clear relates to something visible

Açık kelimesi, görünür ve anlaşılır bir şeyle ilgilidir

and understandable.

.

So if you understand something, it means in your mind it is clear.

Yani bir şeyi anlıyorsanız, bu zihninizde net olduğu anlamına gelir.

Something clear is something you can see,

Net bir şey, görebildiğiniz,

something you can understand easily.

kolayca anlayabildiğiniz bir şeydir.

So the most basic definitions of that particular word

Dolayısıyla, söz konusu kelimenin en temel tanımları,

relate to things that are clearly visible, things

açıkça görülebilen şeylerle ilgilidir,

you can clearly see something that is clear,

açıkça görebildiğiniz şeyler, net olan,

something that is understandable.

anlaşılır olan şeyler.

You understand that thing.

O şeyi anlıyorsun.

It goes into your brain clearly, and you have complete

Beyninize net bir şekilde giriyor ve siz

understanding of that thing.

o şeyi tam olarak anlıyorsunuz.

Maybe a certain subject

Belki belli bir konu

may be a difficult subject that you understand.

sizin anladığınız zor bir konu olabilir.

It is clear to you, maybe to other people it isn't,

Senin için açık, belki başkaları için değil

but to you it is.

ama senin için öyle.

It is very clear.

Bu çok açık.

A clear thing can be transparent or translucent.

Berrak bir şey saydam veya yarı saydam olabilir.

I like those words.

Bu sözler hoşuma gitti.

They have very similar meanings.

Çok benzer anlamları var.

It means that light can pass through, but also you can see through that thing as well.

Bu, ışığın geçebileceği anlamına gelir, ama aynı zamanda o şeyin içini de görebilirsiniz.

I suppose a good example would be the bottle that I'm using today.

Sanırım iyi bir örnek bugün kullandığım şişe olabilir.

It is clear.

Bu açıktır.

So this particular bottle is transparent.

Yani bu özel şişe şeffaftır.

You can see through it.

Bunu görebilirsin.

It is also translucent.

Aynı zamanda yarı saydamdır.

It is allowing light to pass through.

Işığın geçmesine izin vermektir.

So that is the way of using the word clear.

Açık kelimesini kullanmanın yolu budur.

We can also say that something is

Bir şeyin

in focus or sharp,

odakta veya keskin olduğunu da söyleyebiliriz,

so if something is in focus,

yani bir şey odaktaysa,

it means you can see it very clearly.

onu çok net görebildiğiniz anlamına gelir. Çok uzakta

It is something that is not

olmayan bir şey

far away or may be something that is very visible.

veya çok görünür bir şey olabilir.

It is clear it can be in focus and sharp,

Odaklanmış ve keskin olabileceği açıktır, bu

something you can see very clearly.

çok net bir şekilde görebileceğiniz bir şeydir.

An obvious idea or thought is clear.

Bariz bir fikir veya düşünce açıktır.

So maybe something you already understand

Yani belki zaten anladığınız bir şey,

that another person is talking about that subject

başka birinin o konudan bahsettiği

or that topic is clear to you because you already understand it.

veya o konunun sizin için açık olduğu, çünkü zaten anladığınızdır.

An obvious idea or thought is clear.

Bariz bir fikir veya düşünce açıktır.

It is something that a person has said that you fully understand.

Bu, bir kişinin tamamen anladığınızı söylediği bir şeydir.

And it might also be very obvious as well

Ayrıca

that that is the meaning of what they are saying.

söylediklerinin anlamının bu olduğu da çok açık olabilir. Yanlış

There is no misunderstand and think and let's be honest in life

anlama yoktur ve düşünelim ve dürüst olalım hayatta

quite often things can be misunderstood.

çoğu zaman bazı şeyler yanlış anlaşılabilir.

Maybe a person says something to you, or maybe you overhear

Belki birisi size bir şey söylüyordur ya da

somebody talking about a certain thing

birisinin belirli bir şey hakkında konuştuğuna kulak misafiri olursunuz,

you might misunderstand.

yanlış anlayabilirsiniz.

But normally when we hear a person talking about something we are familiar with,

Ama normalde bir kişinin aşina olduğumuz bir şey hakkında konuştuğunu duyduğumuzda,

then that thing will be clear.

o şey netleşir. En ufak bir

There is no misunderstanding

yanlış anlaşılma yok

at all. Here we go.

. İşte başlıyoruz.

So as an action to remove many things from

Yani birçok şeyi bir yerden kaldırmak için bir eylem olarak

one place is clear.

açıktır.

So maybe you need to clear something out.

Bu yüzden belki de bir şeyi temizlemen gerekiyor.

You need to make space.

Yer açmanız gerekiyor.

Maybe you have a room that is full of junk.

Belki de ıvır zıvırla dolu bir odan vardır.

We all have one.

Hepimizin bir tane var.

Everyone has a room in their house that is full of junk.

Herkesin evinde ıvır zıvırla dolu bir odası vardır.

We do.

Yaparız.

We have.

We have a place in our house that's full of junk.

Sahibiz.

Evimizde ıvır zıvırla dolu bir yerimiz var. Çatı

It's the attic above the house, in the roof space.

boşluğunda, evin üstündeki çatı katı.

It is full of junk, rubbish.

Çöplerle dolu, ıvır zıvır.

A lot of things that probably we don't need one day.

Muhtemelen bir gün ihtiyacımız olmayacak birçok şey.

We keep saying that we will go up to the attic

Çatı katına çıkacağımızı

and we will clear the attic.

ve tavan arasını boşaltacağımızı söyleyip duruyoruz.

We will clear everything out.

Her şeyi temizleyeceğiz. İhtiyacımız olan

We will try to sort out the things that we do need

şeyleri ihtiyacımız

with the things that we don't need.

olmayan şeylerle ayırmaya çalışacağız.

An example here in a sentence, I need to clear the old furniture from the shed.

Burada bir cümleyle örnek vermek gerekirse, eski mobilyaları kulübeden temizlemem gerekiyor.

I need to clear the old furniture from the shed.

Kulübedeki eski mobilyaları temizlemem gerekiyor.

That means that you are going to remove those things.

Bu, o şeyleri kaldıracağınız anlamına gelir.

You need to clear that space.

O alanı temizlemeniz gerekiyor.

Maybe you have to put something else in there to replace it.

Belki de yerine başka bir şey koymalısın .

You have to take it out.

Onu çıkarmalısın.

So in that situation, we are using it as a verb.

Yani bu durumda onu bir fiil olarak kullanıyoruz.

We are saying that we are doing that thing.

Biz bu işi yapıyoruz diyoruz.

We are removing things from a certain space, perhaps in your computer as well.

Belirli bir alandan, belki bilgisayarınızda da bir şeyler kaldırıyoruz.

Sometimes.

Bazen.

Sometimes you have to clear the memory in your computer.

Bazen bilgisayarınızdaki belleği temizlemeniz gerekir. Bilgisayarınızda

If there there is too much information or data in your computer,

çok fazla bilgi veya veri varsa,

sometimes you have to clear the memory.

bazen belleği temizlemeniz gerekir.

To clear out is to remove unwanted things.

Temizlemek, istenmeyen şeyleri ortadan kaldırmaktır.

So maybe you are going to throw things away.

Yani belki bir şeyleri çöpe atacaksın.

Maybe there are things that you don't need any more,

Belki artık ihtiyacın olmayan şeyler vardır,

things that you are going to throw out.

atacağın şeyler.

We often say that you clear out that space

Sıklıkla o alanı boşalttığınızı

or you clear out a certain type of thing.

veya belirli bir tür şeyi temizlediğinizi söyleriz.

Maybe there is lots of old furniture in a certain place

Belki belirli bir yerde çok sayıda eski mobilya vardır

and you have to clear out that furniture.

ve bu mobilyaları temizlemeniz gerekir.

It all needs to be removed.

Hepsinin kaldırılması gerekiyor.

Quite often in shops you might see a clear out sale.

Çoğu zaman mağazalarda net bir indirim görebilirsiniz.

Maybe there is lots of stock that they need to sell

Belki de satmaları gereken çok fazla stok vardır

because they need space in their stock room

çünkü stok odalarında alana ihtiyaçları vardır

and they will often have a clear-out sale.

ve genellikle net bir satış yapacaklardır.

Clear out everything must go.

Temizle her şey gitmeli.

Everything is half price.

Her şey yarı fiyatına.

Items that are unwanted are cleared away.

İstenmeyen öğeler temizlenir.

Something you don't need any more.

Artık ihtiyacın olmayan bir şey. Sahip

Something that you have but you never use.

olduğun ama asla kullanmadığın bir şey.

You clear that thing out,

O şeyi temizle,

you clear it away.

temizle.

Maybe there is a miss.

Belki bir eksiklik vardır.

Maybe there is a lot of dirt on your floor.

Belki zeminde çok fazla kir vardır.

Maybe you have to clear away all of the dirt

Belki de

and the dust on your floor or on your furniture.

zemindeki veya mobilyalarınızdaki tüm kiri ve tozu temizlemeniz gerekir. Bir şeyi

To clarify or explain

açıklığa kavuşturmak veya açıklamak,

something is done to make that thing clear.

o şeyi açıklığa kavuşturmak için yapılır.

So sometimes you might hear something that you don't understand,

Bu yüzden bazen anlamadığınız bir şey duyabilirsiniz ,

maybe something that is not clear to you.

belki sizin için net olmayan bir şey.

You don't understand it.

anlamıyorsun

To clarify or explain, something is done

Açıklığa kavuşturmak veya açıklamak için,

to make that thing clear,

o şeyi açıklığa kavuşturmak için bir şey yapılır,

you might have to explain the way something is done.

bir şeyin nasıl yapıldığını açıklamanız gerekebilir.

You might have to explain something to another person.

Başka birine bir şey açıklamak zorunda kalabilirsiniz. O

And then the thing you are talking about will become clear.

zaman bahsettiğin şey netleşecek.

They will

hopefully understand what you are saying.

Umarım ne dediğinizi anlarlar.

An uninterrupted view is clear.

Kesintisiz bir görüş nettir.

You might look out of your window in the morning

Sabahları pencerenizden dışarı bakıyorsunuz

and there are no clouds in the sky and maybe the sun is out.

ve gökyüzünde hiç bulut yok ve belki de güneş doğuyor.

Isn't that lovely?

Bu çok hoş değil mi?

You might say that the weather is clear.

Hava açık diyebilirsiniz.

It is a clear day today because you can see for a long way

Bugün açık bir gün çünkü uzun bir yoldan

a distinct thing is clear.

belirgin bir şeyin net olduğunu görebilirsiniz.

It can be clearly seen and understood.

Açıkça görülebilir ve anlaşılabilir.

So something that is distinct

Yani farklı olan bir şey,

is something that you can see easily,

kolayca görebildiğiniz bir şeydir,

maybe something that you understand

belki çok kolay anladığınız bir şeydir

very easily, or maybe something you see very clearly.

veya belki de çok net bir şekilde gördüğünüz bir şeydir.

It is distinct, something that stands out from other things.

Farklı, diğer şeylerden öne çıkan bir şey.

You can see it very clearly.

Bunu çok net bir şekilde görebilirsiniz.

It can be clearly seen and understood.

Açıkça görülebilir ve anlaşılabilir.

To hear something perfectly is clear.

Bir şeyi mükemmel bir şekilde duymak açıktır.

A thing is going into your ears

Kulağınıza bir şey giriyor

and it sounds clear.

ve kulağa net geliyor.

You can hear that thing perfectly.

Bu şeyi mükemmel bir şekilde duyabilirsiniz.

You are coming through as clear as a bell.

Bir çan gibi net bir şekilde geliyorsun.

That is an expression.

Bu bir ifadedir.

We often use the English.

Genellikle İngilizce kullanırız. Bu

So in English we will often say that something is coming through as clear as a bell.

yüzden İngilizcede sık sık bir şeyin bir zil kadar net bir şekilde geldiğini söyleriz.

It means you can hear it perfectly.

Mükemmel duyabildiğiniz anlamına gelir.

It is coming through clearly

Açıkça

clear is obvious,

net, açık,

distinct, understandable,

belirgin, anlaşılır,

clear, of course,

net, elbette,

uninterrupted, complete and visible.

kesintisiz, eksiksiz ve görünür olarak geliyor.

So a clear thing can be seen through

Yani net bir şey görülebilir

or it can be easily seen.

veya kolayca görülebilir.

Or it is something that is easily

Ya da kolayca anlaşılabilen bir şeydir

understood.

.

Then we have two interesting words that are connected to the word clear.

O zaman clear kelimesiyle bağlantılı iki ilginç kelimemiz var .

We have clarity, the presence of being clear,

Açıklığa sahibiz, net olmanın varlığına,

something that you are expressing or something that you are saying

ifade ettiğiniz bir şeye veya bir

because you want to make something understood.

şeyin anlaşılmasını sağlamak istediğiniz için söylediğiniz bir şeye.

You want other people to understand.

Başkalarının anlamasını istiyorsun.

So sometimes clarity

Yani bazen netlik,

is the state of being clear.

net olma halidir.

You have clarity.

Netlik var.

You can see things clearly,

Her şeyi net bir şekilde görebilirsiniz

and maybe you have to clarify something.

ve belki de bir şeyi açıklığa kavuşturmanız gerekir.

So that means you have to explain

Bu,

to be understood or to make something clear.

anlaşılmak veya bir şeyi açıklığa kavuşturmak için açıklamanız gerektiği anlamına gelir. Bu

So quite often you will have to clarify something,

yüzden sıklıkla bir şeyi,

maybe something that is very complicated,

belki de çok karmaşık bir şeyi açıklığa kavuşturmanız gerekecek

and you will have to explain it in a simple way.

ve bunu basit bir şekilde açıklamanız gerekecek.

You need to clarify that thing.

O konuya açıklık getirmeniz gerekiyor.

You want to make it clear so it can be easily understood.

Kolayca anlaşılabilmesi için açıklığa kavuşturmak istiyorsunuz.

The live chat is very busy, Christine says.

Canlı sohbet çok meşgul, diyor Christine.

There is a subject that I don't know very well

Benim çok iyi bilmediğim bir konu var

the subject of black holes,

kara delikler konusu şu

when everyone at the moment is talking about space again.

sıralar yine herkes uzaydan bahsederken.

Because for many years we we sort of ignored space.

Çünkü yıllarca uzayı bir nevi görmezden geldik. Uzun bir süre

We didn't really talk about outer space for quite a while.

uzay hakkında gerçekten konuşmadık .

It came it became a bit dull, to be honest,

Geldi biraz sıkıcı oldu açıkçası

but now it's one of the hottest topics

ama artık en sıcak konulardan biri

going to space, going to Mars, going to the moon,

uzaya gitmek, Mars'a gitmek, aya gitmek,

exploring the universe, using high

evreni keşfetmek, yüksek

powered telescopes to look not only into deep space

güçlü teleskoplar kullanarak sadece uzayın derinlerine değil,

but also into the past as well.

aynı zamanda uzaya da bakmak. geçmişe de.

And that is something that you can do if you can see

Ve bu,

further enough away into the past.

geçmişin yeterince uzağını görebilirseniz yapabileceğiniz bir şeydir.

You need also to be able to see at a great distance.

Ayrıca çok uzakları görebilmeniz gerekir.

So the further away something is, the older it will be.

Yani bir şey ne kadar uzaktaysa, o kadar eski olacaktır.

It's interesting that I always find that quite fascinating.

Bunu her zaman oldukça büyüleyici bulmam ilginç.

But yes, you are right. Black holes

Ama evet, haklısın. Kara delikler,

are are things that people don't fully understand.

insanların tam olarak anlayamadığı şeylerdir.

Even now we have our theories and there have been some

Şimdi bile teorilerimiz var ve

some possible sightings of black holes.

bazı olası kara delik gözlemleri oldu.

But there is still a lot we need to learn.

Ama hala öğrenmemiz gereken çok şey var.

So not everything is clear.

Yani her şey net değil.

Hello Ismail yields Iran.

Merhaba İsmail İran'ı teslim eder.

Hello Ismail yield iran.

Merhaba İsmail verim İran.

Nice to see you here. Welcome.

Seni burada görmek güzel. Hoş geldin.

It is your first time on the live chat and can I say a big welcome to you.

Canlı sohbete ilk kez katılıyorsunuz ve size büyük bir hoş geldiniz diyebilir miyim?

Thank you for joining me.

Bana katıldığın için teşekkür ederim.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

So we've looked at being clear.

Bu yüzden net olmaya baktık.

What about the opposite?

Peki ya tersi?

What about if we look at unclear

Peki ya muğlak ifadenin zıddına bakacak olursak

the opposite statement,

,

the word unclear is used as the opposite

muğlak kelimesi net olarak görülemeyen bir şeyin net olarak zıddı olarak kullanılmaktadır

to clear something that can't be seen clearly is unclear.

.

Something that is visible,

Görünen bir şey,

something that is not visible, it is not clear.

görünmeyen bir şey net değildir.

So maybe you can see something, but you can't see it very well.

Yani belki bir şey görebilirsin ama çok iyi göremezsin.

Maybe it's too far away.

Belki de çok uzaktır.

Or maybe there is something covering the thing you are looking at.

Ya da baktığınız şeyi örten bir şey olabilir .

Also, if you are going to understand

Ayrıca,

something, it will need to be clear.

bir şeyi anlayacaksanız, net olması gerekir.

However, maybe there is something you don't understand,

Ancak belki de anlamadığınız bir şey vardır,

something that is not clear

net olmayan bir şeyi

we can describe it as unclear.

net olmayan olarak nitelendirebiliriz.

It is not easy to understand.

Anlamak kolay değil.

A thought or idea is hard to understand.

Bir düşünceyi veya fikri anlamak zordur.

So that is how we express the feeling of not understanding something.

Demek ki bir şeyi anlamama hissini böyle ifade ediyoruz.

Maybe a thought or an idea,

Belki bir düşünce ya da fikir,

maybe something a person is talking about

belki bir insanın bahsettiği

and it is hard to understand.

ve anlaşılması zor bir şey.

It is not clear.

Açık değil.

You can say that it is unclear.

Belli değil diyebilirsiniz.

It can't be understood and it can't be seen.

Anlaşılamaz ve görülemez.

Something that is hard to say.

Söylemesi zor bir şey.

Always obscured is unclear.

Her zaman belirsiz olan belirsizdir.

So if you obscure something

Yani bir şeyi karartıyorsanız,

it means you are covering or hiding something.

bir şeyi örtüyor veya saklıyorsunuz demektir.

So maybe you might say, Mr.

Yani belki Bay

Duncan, we can't see your face because it is

Duncan, net olmadığı için yüzünüzü göremiyoruz diyebilirsiniz

unclear.

. Görmek

It is not clear

net değil

to see.

.

It is not visible,

Görünmez,

it is obscured by your hands.

elleriniz tarafından gizlenir.

So to cover something

Yani bir şeyin üzerini örtmek

and to make something unclear is to cover it.

ve bir şeyi muğlak kılmak onu örtmektir.

Maybe if you are looking out of your window and there is a lot of mist or fog,

Belki pencerenizden dışarı bakıyorsanız ve çok fazla sis veya sis varsa,

you might say that you can't see the view.

manzarayı göremediğinizi söyleyebilirsiniz.

There is no view because there is a lot of mist

Manzara yok çünkü çok sis var

or maybe it is raining like it was here this morning.

ya da belki bu sabah burada olduğu gibi yağmur yağıyor.

It was raining a lot this morning.

Bu sabah çok yağmur yağıyordu.

These photographs are all out of focus.

Bu fotoğrafların hepsi odak dışı.

Interesting. I like that phrase.

İlginç. Bu cümle hoşuma gitti.

So if something is out of focus,

Yani bir şey odak dışındaysa,

if something is unclear and you can't see, it

bir şey net değilse ve göremiyorsanız,

clearly you might say that it is out of focus.

net bir şekilde odak dışı olduğunu söyleyebilirsiniz.

It is there in front of you,

O orada, gözünüzün önünde

but you don't know exactly what it is.

ama tam olarak ne olduğunu bilmiyorsunuz.

It is not clear to your eyes.

Gözlerin için net değil.

Everything is just a blur without my glasses.

Gözlüklerim olmadan her şey bir bulanık.

So if I take my glasses off, I won't be able to see anything.

Yani gözlüğümü çıkarırsam hiçbir şey göremeyeceğim.

Everything will be unclear.

Her şey belirsiz olacak.

It will all be blurred.

Her şey bulanık olacak.

To blur something is to make

Bir şeyi bulanıklaştırmak,

something appear unclear.

bir şeyin belirsiz görünmesini sağlamaktır.

So everything is just a blur without my glasses.

Yani gözlüğüm olmadan her şey bir bulanık.

If I can't see what I'm doing,

Ne yaptığımı göremiyorsam,

if I can't see what I'm looking at,

neye baktığımı göremiyorsam

we can say that everything around me is unclear.

etrafımdaki her şeyin belirsiz olduğunu söyleyebiliriz.

It's all out of focus.

Her şey odak dışı.

An unknown result or outcome is unclear.

Bilinmeyen bir sonuç veya sonuç belirsizdir.

And this goes back to what I was talking about at the start of today's livestream.

Ve bu, bugünkü canlı yayının başında bahsettiğim şeye geri dönüyor.

Even if we don't know what is going to happen next,

Bundan sonra ne olacağını bilmesek bile, ki

and most of us don't,

çoğumuz bilemeyiz,

especially when we're talking about life,

özellikle hayattan söz ederken,

an unknown result or outcome is unclear.

bilinmeyen bir sonuç ya da sonuç belirsizdir.

You don't know what will happen next.

Bundan sonra ne olacağını bilmiyorsun.

In a sentence, we can say

Bir cümle ile

that it is unclear how the patient will react to the medicine.

hastanın ilaca nasıl tepki vereceği belli değil diyebiliriz.

We don't know.

Bilmiyoruz.

We will have to try

and treat the patient.

Hastayı tedavi etmeye çalışmalıyız.

We will give them the medicine.

Onlara ilacı vereceğiz.

But we don't quite know.

Ama tam olarak bilmiyoruz.

We don't understand or we are unsure about the result.

Anlamıyoruz veya sonuçtan emin değiliz.

We don't know what will happen.

Ne olacağını bilmiyoruz.

It is unclear how the patient will react to the medicine.

Hastanın ilaca nasıl tepki vereceği belli değil.

We do not know what will happen next.

Bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz.

It is unclear.

belirsiz.

To be unclear is undefined

Belirsiz olmak tanımsızdır,

blurred out of focus

bulanıktır, odak dışıdır

and intelligible obscured

ve anlaşılır,

hidden from view.

gözden gizlenmiştir.

Something that is not clear is something you can't see

Net olmayan bir şey, göremediğiniz

and something that is very hard to understand.

ve anlaşılması çok zor olan bir şeydir.

I hope my explanations today have been clear.

Umarım bugünkü açıklamalarım anlaşılır olmuştur.

I hope you have understood most of what I have said.

Umarım söylediklerimin çoğunu anlamışsındır.

And if you can't, don't worry, you can watch this again later.

Ve eğer yapamazsan, merak etme, bunu daha sonra tekrar izleyebilirsin.

You can watch all of this and follow the words on the screen

Tüm bunları ekranda izleyebilir ve kelimeleri takip edebilirsiniz

because there will be captions later on.

çünkü daha sonra altyazılar olacaktır.

You can put the captions on the screen later on.

Altyazıları daha sonra ekrana koyabilirsiniz.

Oh, Paolo is here.

Ah, Paolo burada.

Hello, Paolo, you are a little bit light.

Merhaba Paolo, biraz hafifsin.

Slightly light,

Biraz hafif,

but you are here and that's all it matters.

ama sen buradasın ve önemli olan da bu.

I will be back with you on Sunday.

Pazar günü aranızda olacağım.

Back on Sunday with Mr. Steve as well.

Pazar günü de Bay Steve ile birlikte.

He will be joining us live in the studio as well.

O da stüdyoda canlı olarak bize katılacak.

Christina asks

Christina

a very interesting question about intelligence.

zeka hakkında çok ilginç bir soru soruyor.

When we talk about intelligence, we are talking about intellect.

Zekadan bahsettiğimizde akıldan bahsediyoruz.

The way a person understands things or maybe the knowledge

Bir insanın bir şeyleri anlama şekli veya belki de

that they have stored up

here, the things they can understand.

burada biriktirdiği bilgiler, anlayabilecekleri şeyler.

Some people do believe that

Bazı insanlar

intellect or being intelligent

zekanın veya zeki olmanın

is something that might be hereditary,

kalıtsal olabilecek bir şey olduğuna,

that there does seem to be a certain instance where people do seem

insanların

within certain families

belirli ailelerde

or a genetic line.

veya genetik bir çizgide göründüğü belirli bir örnek varmış gibi göründüğüne inanıyor.

People do seem to have more intelligence.

İnsanlar daha fazla zekaya sahip görünüyor.

To be honest with you.

Dürüst olmam gerekirse.

I think your environment also has a role to play as well.

Çevrenizin de oynayacağı bir rol olduğunu düşünüyorum.

So I don't think it is just about your your family.

Yani bunun sadece ailenle ilgili olduğunu düşünmüyorum.

If you have a clever family, it doesn't necessarily mean you are going to be clever.

Zeki bir ailen varsa, bu senin zeki olacağın anlamına gelmez.

I think there are many things that happen in your life that might also affect

Hayatınızda olup biten ve

the way you learn and the way you understand the world around you.

öğrenme şeklinizi ve çevrenizdeki dünyayı anlama şeklinizi etkileyebilecek birçok şey olduğunu düşünüyorum.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Oh, so many people are here now.

Oh, şu anda birçok insan burada.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

It's always lovely to see you here on the live chat.

Canlı sohbette sizi burada görmek her zaman çok güzel.

Know I love being here with you whenever I can

Elimden geldiğince burada sizinle olmayı sevdiğimi bilin

and I will be back with you on Sunday from 2 p.m.

ve Pazar günü saat 14: 00'ten sonra sizinle döneceğim.

UK time.

İngiltere saati.

Don't forget I am back with you on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'ten itibaren sizlerle birlikte olacağımı unutmayın.

UK time.

İngiltere saati.

I hope today's live stream has been clear

Umarım bugünkü canlı yayın net olmuştur

and I hope you have understood it very well.

ve umarım bunu çok iyi anlamışsınızdır.

Apparently Claudia won't be here on Sunday.

Görünüşe göre Claudia Pazar günü burada olmayacak.

You are going to the seaside.

Deniz kenarına gidiyorsun.

As we mentioned last week, Mr.

Geçen hafta bahsettiğimiz gibi, Bay

Steve and myself, we are hoping to have a little break because it has been a very hectic

Steve ve ben, biraz ara vermeyi umuyoruz çünkü çok yoğun

and difficult few weeks, I will be honest with you.

ve zor bir kaç hafta geçirdik, size karşı dürüst olacağım.

So we are also looking forward hopefully to having a little break as well.

Bu yüzden, umarım küçük bir mola vermeyi de dört gözle bekliyoruz.

Thanks for your company. I am going now.

Şirketiniz için teşekkürler. Şimdi gidiyorum.

See you on Sunday 2 p.m.

Pazar 14:00'da görüşmek üzere. Birleşik

UK time is when I'm back with you.

Krallık zamanı, seninle geri döndüğüm zamandır.

I hope you've enjoyed this and I hope you enjoy the rest of your week

Umarım bundan hoşlanmışsınızdır ve umarım

until we meet here again.

burada tekrar buluşana kadar haftanın geri kalanında eğlenirsiniz.

This is Mr.

Bu, İngiliz dilinin

Duncan in the birthplace of the English language, saying, Thanks for watching.

doğum yerindeki Bay Duncan , "İzlediğiniz için teşekkürler" diyor.

See you again soon.

Yakında tekrar görüşmek üzere.

And of course, until the next time we meet right here

Ve elbette, bir dahaki sefere tam burada,

inside this little box on your screen,

ekranınızdaki bu küçük kutunun içinde buluşana kadar,

you know what's coming next.

sonra ne olacağını biliyorsunuz.

Yes, you do...

Evet,

ta ta for now.

şimdilik... ta ta yapıyorsun.