Caught in a LIE / Are your pants on fire? - English Addict / LIVE learning / WED 1st JUNE 2022

Are we on? Are we live? Yes, we are.

Açık mıyız? canlı mıyız Evet öyleyiz.

Here we go again. Hi.

Yine başlıyoruz. MERHABA.

Welcome to another one of those

O

very strange live streams.

çok garip canlı yayınlardan birine daha hoş geldiniz. Görünüşe

Apparently some people watch and they still have no idea what is going on.

göre bazı insanlar izliyor ve hala neler olup bittiğine dair hiçbir fikirleri yok.

Well, maybe today all the answers will be revealed.

Pekala, belki bugün tüm cevaplar ortaya çıkar.

Here we are.

Buradayız.

It is English addict extra.

Ekstra bir İngiliz bağımlısıdır.

Yes, an extra one just for you.

Evet, sadece senin için fazladan bir tane.

Coming to you live from the birthplace of the English language, which just happens to be.

Size İngilizcenin doğum yerinden canlı olarak geliyor , ki bu tesadüfen oluyor. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

It's England.

İngiltere.

I am looking for your likes today.

Bugün beğenilerinizi arıyorum.

Please don't forget to give me a lovely thumb

Lütfen

under this video to show that you like what you watch.

izlediğiniz şeyi beğendiğinizi göstermek için bu videonun altına bana güzel bir başparmak vermeyi unutmayın.

And I will be reminding you quite a lot today about this

Ve bugün size bunu epeyce hatırlatacağım, sanki

I feel as if I want to have a little bit of love,

biraz sevgi istiyorum,

a little bit of love directed my way.

biraz sevgi yoluma yönlensin istiyorum.

Wouldn't that be nice?

Bu güzel olmaz mıydı?

So please click the like button.

Bu yüzden lütfen beğen butonuna tıklayın.

If you like it, click and show

Beğendiyseniz, tıklayın ve bana

that you can send a little bit of love my way.

biraz sevgi gönderebileceğinizi gösterin.

It would be ever so nice. Hi, everybody

Her şey çok güzel olurdu. Herkese merhaba, Ben

This is Mr. Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you OK?

?

I hope so.

Umarım. Mutlu

Are you happy?

musun?

I hope you are feeling happy today.

Umarım bugün kendini mutlu hissediyorsundur.

Not too bad.

Çok kötü değil.

Here we are once again.

İşte bir kez daha buradayız.

And yes,

Ve evet,

it is a new month.

yeni bir ay.

The months of summer arriving

Gelen yaz ayları

It is the special month.

Özel aydır.

It always comes too soon and always goes just as fast.

Her zaman çok erken gelir ve her zaman aynı hızla gider.

Of course, I am talking about June.

Tabii ki Haziran'dan bahsediyorum.

It is June, the first, a brand new month,

Haziran ayı ilki, yepyeni bir ay,

a brand new live stream.

yepyeni bir canlı yayın.

But unfortunately, it is the same old presenter.

Ama ne yazık ki, aynı eski sunucu.

My name is Mr. Duncan.

Benim adım Bay Duncan.

I look at English.

İngilizceye bakıyorum.

I talk about English.

İngilizce hakkında konuşuyorum.

Quite often. I will even speak English.

Oldukça sık. İngilizce bile konuşacağım.

You may notice from time to time I do use English.

Zaman zaman İngilizce kullandığımı fark etmişsinizdir.

In fact, I would say for almost 100% of the time I use English.

Aslında, neredeyse %100 İngilizce kullandığımı söyleyebilirim.

And that's what I do.

Ben de öyle yapıyorum.

I talk about the English language, and if you are a fan like me,

İngilizce hakkında konuşuyorum ve benim gibi bir hayranıysanız,

maybe you are one of those up there.

belki de oradakilerden birisiniz.

Perhaps you are an English addict.

Belki de bir İngiliz bağımlısısın.

Just like me.

Aynı benim gibi.

I love the English language very much.

İngilizce dilini çok seviyorum.

So here we are then.

İşte o zaman buradayız. Bir

We have made it all the way to the middle of another week.

haftanın daha ortasına kadar geldik.

It is a new month.

Yeni bir aydır.

And I suppose also I should mention that there are

Ve sanırım

some special things happening here

in the United Kingdom over the next four days.

önümüzdeki dört gün boyunca Birleşik Krallık'ta bazı özel şeylerin olacağını da belirtmeliyim.

I'm sure you know what they are.

Eminim ne olduklarını biliyorsundur.

Yes, it is Wednesday

Evet, Çarşamba

Beep, beep, beep.

Bip, bip, bip.

Beep. Beep. Beep, beep.

bip bip Bip bip.

Beep. Beep, beep.

bip Bip bip.

Beep, beep, beep.

Bip, bip, bip.

Wednesday has arrived

Çarşamba geldi

and we are all here together again as well.

ve yine buradayız. Çarşamba günleri

I know not everyone can join me

herkesin bana canlı katılamayacağını biliyorum

live on Wednesdays because a lot of people have work,

çünkü ben dahil birçok kişinin işi var

including me.

. Şu

I'm doing it right now.

anda yapıyorum.

I hope your week has been OK. So far.

Umarım haftanız iyi geçmiştir. Şu ana kadar.

Don't forget, I want to see your lights today.

Unutma, bugün ışıklarını görmek istiyorum.

Please give me a lovely firm

Lütfen beni önemsediğinizi gösterecek güzel bir firma verin

to show you care and don't forget, if you want to tell other people

ve unutmayın, diğer insanlara

about my English lessons and my live streams,

İngilizce derslerimden ve canlı yayınlarımdan bahsetmek istiyorsanız,

then feel free to share

paylaşmaktan çekinmeyin

You are more than welcome to do so.

.

We have some photographs coming up later on for my lovely students.

Sevgili öğrencilerim için daha sonra gelecek bazı fotoğraflarımız var.

Of course, I am talking about you watching out there

Tabii ki, senin dışarıyı izlemenden bahsediyorum

because without you there would be no me.

çünkü sensiz ben olmazdım.

I suppose

Sanırım

if anyone wants to cast any blame,

biri suçlamak isterse,

you can't blame me.

beni suçlayamazsın.

You can blame my viewers

İzleyicilerimi

for encouraging me to come back again and again

beni

so you can watch me every Wednesday and also every Sunday.

her çarşamba ve ayrıca her pazar izleyebilmeniz için tekrar tekrar gelmeye teşvik ettikleri için suçlayabilirsiniz.

As I mentioned a few moments ago, there is something special happening this weekend

Birkaç dakika önce bahsettiğim gibi, bu hafta sonu Birleşik Krallık'ta özel bir şey oluyor

across the UK and I'm sure you've heard all about it

ve eminim ki bunu

For the next four days, in fact, from tomorrow.

önümüzdeki dört gün boyunca, hatta yarından itibaren duymuşsunuzdur.

And it will commence over four days until Sunday

Ve Pazar gününe kadar dört gün boyunca başlayacak.

It is, of course, the Jubilee celebration taking place here as we celebrate

Tabii ki, İngiltere Kraliçesi ve onun 70. yılını kutladığımız için burada gerçekleşen Jübile kutlaması

70 years of the Queen of England

and her

and we will be with you on Sunday with

ve Pazar günü sizlerle birlikte olacağız,

well I suppose we will be talking about it

sanırım bundan bahsediyor olacağız. Perşembeden Pazara önümüzdeki dört gün boyunca burada pek çok kutlamanın yapıldığı gerçeğini

It would be very hard to ignore

göz ardı etmek çok zor olurdu

the fact that there are lots of celebrations taking place here

over the next four days from Thursday to Sunday.

.

Day, with Sunday being the

Gün, Pazar günü kutlamaların

the end and also the climax

sonu ve aynı zamanda doruk noktası

of the celebrations

And we will be on live

ve

at the same time with our usual English addict

her zamanki İngiliz bağımlımızla aynı anda canlı yayında olacağız,

who what will we be will we be doing anything special?

kim olacağız, özel bir şey yapacak mıyız?

Not everyone is interested.

Herkes ilgilenmiyor.

So maybe you are you have no interest.

Yani belki de ilgin yok.

Maybe you couldn't care less about the queen of England.

Belki de İngiltere kraliçesini daha az umursayamazsınız.

And there are many people in this country feeling the same way.

Ve bu ülkede aynı şekilde hisseden birçok insan var.

To be honest, not everyone is enjoying the celebration.

Dürüst olmak gerekirse, herkes kutlamadan keyif almıyor.

Some people are deciding to do something completely different.

Bazı insanlar tamamen farklı bir şey yapmaya karar veriyor .

Some people are just going to go off for a long walk.

Bazı insanlar sadece uzun bir yürüyüşe çıkacaklar.

And of course, we have an extra

Ve tabii ki

two days added to the weekend.

haftasonuna iki günümüz daha eklendi.

So from tomorrow, there is a four day holiday

Yani yarından itibaren

Thursday, Friday, Saturday and Sunday, of course.

Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri tabii ki dört gün tatil var.

For most people, Sunday is a holiday

Çoğu insan için Pazar

anyway, because it's the weekend So that's what's happening here.

zaten tatil çünkü hafta sonu. Yani burada olan da bu.

A lot of people excited.

Birçok insan heyecanlandı.

Some people not excited

Bazı insanlar,

by the Platinum Jubilee celebrations taking place.

gerçekleşen Platin Jübile kutlamalarından heyecan duymuyor.

To be honest, I have heard a lot about it.

Dürüst olmak gerekirse, hakkında çok şey duydum.

Almost too much

Neredeyse çok fazla

So just be thankful that you are where you are

Bu yüzden, bulunduğunuz yerde olduğunuz

and you don't have to listen to the news in the radio and on the Internet.

ve radyodan ve internetten haberleri dinlemek zorunda olmadığınız için şükredin .

All of the local news talking about the platinum jubilee.

Tüm yerel haberler platin yıldönümünden bahsediyor.

In fact, we've been talking about it for about the last four months.

Aslında, son dört aydır bunun hakkında konuşuyoruz.

So I think a lot of people are already sick and tired.

Bu yüzden birçok insanın zaten hasta ve yorgun olduğunu düşünüyorum.

They don't want to hear any more.

Artık duymak istemiyorlar.

Hello to the live chat I suppose I should say hello.

Canlı sohbete merhaba, sanırım merhaba demeliyim.

Who was first on today's live chat?

Bugünün canlı sohbetinde ilk kim vardı?

Let's have a look.

Bir bakalım.

Oh, hello to Vitesse.

Oh, Vitesse'ye merhaba.

Guess what?

Ne oldu?

Once again,

Bir kez daha,

for the millionth time,

milyonuncu kez,

you are first on today's live chat.

bugünün canlı sohbetinde birincisiniz.

Well done, Vitesse.

Aferin, Vitesse.

We all want to know what your secret is.

Hepimiz sırrınızın ne olduğunu bilmek istiyoruz.

I want to know.

Bilmek istiyorum.

To be honest,

Dürüst olmak gerekirse,

I have a feeling that Vitesse

Vitesse'nin

is on the live chat before I am

benden önce canlı sohbete girdiğini hissediyorum.

How can you be on here before me?

I don't know how that's even possible.

Bunun nasıl mümkün olduğunu bile bilmiyorum.

Congratulations, Vitesse.

Tebrikler, Vitesse.

Also, we have joining us today once again.

Ayrıca bugün yine aramıza katıldık.

Louis Mendez is here as well.

Louis Mendez de burada.

Hello, Louis.

Merhaba Louis.

Nice to see you.

Sizi görmek güzel.

So, Decker, we also have Paolo Hello to you as well.

Pekala Decker, sana da Paolo Merhaba'mız var.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel. Bu

Oh, by the way, you might notice today we have the live view.

arada, bugün canlı görüntümüz olduğunu fark etmişsinizdir.

So that is looking out of the window right now.

Yani bu şu anda pencereden dışarı bakıyor. Ara

You might see the occasional bird fly by.

sıra kuşun uçtuğunu görebilirsiniz.

You might notice something.

Bir şey fark edebilirsiniz.

Some animal creeping by.

Sürünen bir hayvan.

Who knows?

Kim bilir?

But that is life, by the way.

Ama bu arada hayat bu.

A lot of people still believe me, but that is alive view right now.

Pek çok insan hala bana inanıyor, ama bu şu anda canlı bir görüntü.

And you can see lots of lovely blossom has come out on one of the bushes in the garden.

Ve bahçedeki çalılardan birinde çok güzel çiçeklerin çıktığını görebilirsiniz .

Very nice.

Çok güzel.

We also have unique life design.

Ayrıca benzersiz yaşam tasarımımız var.

Hello to you. And that is Diana.

Merhaba sana. Ve bu Diana'dır.

Hello, Diana.

Merhaba Diana.

We also have Mario Alba.

Mario Alba'mız da var.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Thank you for joining me once again.

Bana bir kez daha katıldığınız için teşekkür ederim.

During the week, we have an extra

Hafta boyunca,

English addict that happens during the week.

hafta boyunca meydana gelen fazladan bir İngiliz bağımlımız var. Hafta içi yayında olduğumun

There are still many people who don't realise

hala farkında olmayan birçok insan var

that I'm on during the week.

.

So please

Bu yüzden,

share it with your friends in case they don't realise

that there is an extra English addict on Wednesdays.

çarşamba günleri fazladan bir İngiliz bağımlısı olduğunu fark etmezlerse lütfen arkadaşlarınızla paylaşın.

Hello, Mr. Duncan.

Merhaba, Bay Duncan.

And all your classmates. Hello, Paul. Hey.

Ve tüm sınıf arkadaşların. Merhaba paul. Hey.

Nice to see you back as well. Ricardo is here.

Seni de görmek güzel. Ricardo burada.

Claudia.

Claudia.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

I have been a very naughty boy

because I have been neglecting my emails.

E-postalarımı ihmal ettiğim için çok yaramaz bir çocuk oldum.

So this morning I decided to check my email box.

Bu sabah e-posta kutumu kontrol etmeye karar verdim.

It was very full.

Çok doluydu.

A lot of it was junk and spam, unfortunately.

Ne yazık ki çoğu gereksiz ve istenmeyen postaydı.

But there were some lovely things in there as well, including photographs.

Ama içinde fotoğraflar da dahil olmak üzere bazı güzel şeyler de vardı .

And I've just mentioned Claudia So I am going to show your photographs right now.

Az önce Claudia'dan bahsetmiştim, bu yüzden şimdi fotoğraflarını göstereceğim.

Claudia.

Claudia.

There is Claudia

Claudia

in the kitchen cooking something So we can actually see

mutfakta bir şeyler pişiriyor yani

Claudia's pot.

Claudia'nın tenceresini gerçekten görebiliyoruz.

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia is our new feature

Claudia,

that we do every Sunday where we find out not only what

her Pazar yaptığımız ve sadece

Claudia is cooking, but also what you are cooking as well.

Claudia'nın ne pişirdiğini değil, aynı zamanda sizin de ne pişirdiğinizi öğrendiğimiz yeni özelliğimizdir. Bunu

It is always fun to find out so thank you,

öğrenmek her zaman eğlencelidir, bu yüzden

Claudia, for your lovely photograph of you in the kitchen.

mutfakta çekilmiş güzel fotoğrafınız için teşekkürler Claudia.

Very nice.

Çok güzel. Bir

Another one.

diğeri.

Claudia has sent a photograph

Claudia,

where you are feeding a lovely horse.

sevimli bir atı beslediğiniz bir fotoğraf gönderdi.

One of our neighbours actually owns two horses.

Komşularımızdan birinin aslında iki atı var.

They have stables and everything.

Ahırları falan var.

They even have one of those little areas where your horses can be trained

Hatta atlarınızın belirli bir şekilde dolaşmak için atlamak üzere eğitilebileceği o küçük alanlardan birine bile sahipler

to jump into to walk around in a certain way.

.

A Minaj.

Bir Minaj.

Oh, I like that one.

Bunu beğendim.

So when we talk about Minaj,

Yani Minaj hakkında konuştuğumuzda,

it means meeting or gathering.

buluşmak veya toplanmak demektir.

You are together.

Siz berabersiniz.

And also, it can be used

Ve ayrıca, kapalı bir alan olan engel atlama amacıyla

to describe an area where a horse is trained

bir atın yetiştirildiği bir alanı tanımlamak için kullanılabilir

for the purpose of showjumping, an enclosed area.

.

So thank you, Claudia, for that.

Bunun için teşekkürler Claudia.

Would you like to see another photograph

Başka bir fotoğraf görmek ister misiniz?

This is from Olga, also in the kitchen.

Bu da Olga'dan, yine mutfaktan.

And we can also see what you are cooking in your pocket as well.

Ayrıca cebinizde ne pişirdiğinizi de görebiliriz .

So thank you, Olga, for sending that.

Bunu gönderdiğin için teşekkürler Olga.

It's always nice to see your photographs, and I will show you the email in a moment

Fotoğraflarınızı görmek her zaman güzeldir ve

if you want to send something my way to my email box.

e-posta kutuma bir şey göndermek isterseniz, size birazdan e-postayı göstereceğim.

You are more than welcome to do so.

Bunu yapmaktan memnuniyet duyarız.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Also, again, to thank you also to Sandra

Ayrıca,

Gonzalez for this lovely,

beautiful view from a hotel in Buenos Aires.

Buenos Aires'teki bir otelden bu hoş, güzel manzara için Sandra Gonzalez'e de tekrar teşekkür ederiz.

I believe the name is the Olivia

Adın

Olivia Hotel looking over.

baktığım Olivia Olivia Oteli olduğuna inanıyorum.

Well, that looks like the river.

Bu nehre benziyor.

And also in the distance, you can see lots of buildings as well.

Ayrıca uzaktan pek çok bina da görebilirsiniz.

Very colourful.

çok renkli

I love the purple colour, as you know.

Bildiğiniz gibi mor rengi çok seviyorum.

I do like the colour purple.

Ben mor rengi severim.

Thank you very much, Sandra.

Çok teşekkür ederim Sandra.

Also, we have a photograph from Nelly as well.

Ayrıca Nelly'den de bir fotoğrafımız var.

Nelly Doshi.

Nelly Doshi.

Now, I hope I pronounce your name right.

Şimdi, umarım adını doğru telaffuz edebilirim.

Isn't this amazing?

Bu harika değil mi?

In my life, I hope one day

Hayatımda umarım bir gün

I will have the chance to see the Northern Lights.

Kuzey Işıklarını görme şansım olur.

So isn't that amazing?

Yani bu harika değil mi?

Absolutely glorious.

Kesinlikle şanlı.

And this was taken by Nelly earlier this year.

Bu da Nelly tarafından bu yılın başlarında çekildi.

During a business trip.

Bir iş gezisi sırasında. Bu

So I like this photograph, and I've never seen

yüzden bu fotoğrafı beğendim ve

the Northern Lights or the Aurora or.

Kuzey Işıklarını veya Aurora'yı hiç görmedim.

It's not easy to say.

Söylemesi kolay değil.

By the way, the Aurora Burrup Bullier.

Bu arada, Aurora Burrup Bullier. Yanlış

I'm surprised mispronounced that It's not easy to say.

telaffuz edildiğine şaşırdım Söylemesi kolay değil.

That's why a lot of people prefer to say the Northern Lights, because it's much easier to say.

Bu yüzden birçok insan Kuzey Işıkları demeyi tercih ediyor çünkü söylemesi çok daha kolay.

You see,

Thank you, Nelly, for that.

Bunun için teşekkürler Nelly.

Very lovely, very beautiful scenery.

Çok güzel, çok güzel bir manzara.

And Nelly has also sent another photograph.

Ve Nelly başka bir fotoğraf daha gönderdi.

This looks like is it your Wisteria Tree?

Görünüşe göre bu senin Wisteria Ağacın mı?

I believe it is.

olduğuna inanıyorum.

I recognise this particular tree

Bu özel ağacı tanıyorum

and I'm going to tell you a short story.

ve size kısa bir hikaye anlatacağım.

So you can have a little sleep.

Böylece biraz uyuyabilirsin.

When we moved here to this house,

Bu eve taşındığımızda,

there was a large wisteria bush growing outside

dışarıda büyük bir salkım çalısı vardı

and we were quite alarmed to find out that the wisteria

ve salkımların uzun süredir kesilmediğini öğrenince oldukça paniğe kapıldık

had not been cut for a long time.

.

And because of that, all of the branches and all of the roots

Ve bu nedenle, gerçek ağaçtan veya çalıdan büyüyen tüm dallar ve tüm kökler

and all of the things that grow from

ve tüm şeyler

the actual tree or bush

were actually going into the brickwork

aslında tuğla işçiliğine,

and into the construction and the structure of the house,

evin inşaatına ve yapısına giriyordu

and it was starting to destroy it.

ve yok etmeye başlıyordu. BT.

So even though the Wisteria Bush is a lovely thing

Wisteria Bush'a bakmak güzel olsa da

to look at, it is purple and I love purple.

mor ve ben moru seviyorum.

But sadly, we had to cut the wisteria back.

Ama ne yazık ki, salkımları kesmek zorunda kaldık.

Unfortunately, it was causing so much damage to the house.

Ne yazık ki, eve çok fazla zarar veriyordu.

And I often wonder that whenever I see someone's house

Ve ne zaman birinin evini görsem

and they have lots of wisteria growing up the front,

ve ön tarafında bir sürü salkım büyüse, çalıların altında

I always wonder underneath

how much damage is actually taking place underneath the bush.

gerçekte ne kadar hasar olduğunu merak ederim .

I always wonder that.

Bunu hep merak ederim.

But thank you very much for your photographs,

Ama fotoğraflarınız için çok teşekkür ederim,

and if you want to send something to me,

bana bir şey göndermek isterseniz o zaman

then I will put the address on the screen right now.

adresi hemen ekrana yazarım.

Let's have a look, shall we?

Bir bakalım, olur mu?

If you want to stay in touch, this is the address.

İletişimde kalmak isterseniz adres burası.

You can stay in touch through e-mail And at the bottom of the page,

E-posta yoluyla iletişimde kalabilirsiniz ve sayfanın altında

you can see there it is

my email address.

benim e-posta adresim olduğunu görebilirsiniz.

I will keep it on the screen for a few more moments.

Birkaç dakika daha ekranda tutacağım.

And then you can write it down.

Ve sonra onu yazabilirsin.

You can send me a photograph or if you just want to say hi, Mr.

Bana bir fotoğraf gönderebilirsin ya da sadece merhaba demek istersen, Bay

Duncan. Hello,

Duncan. Merhaba,

You are more than welcome to do that as well.

Siz de bunu yapmaktan memnuniyet duyarsınız.

Stay in touch through e-mail.

E-posta yoluyla iletişimde kalın.

And if you send me something nice, maybe a photograph

Ve bana güzel bir şey gönderirseniz, belki bir fotoğraf

or maybe a nice greeting, I will

veya belki hoş bir selamlama,

maybe

maybe I will show it on my live stream.

belki canlı yayınımda gösteririm.

Maybe if I remember.

Belki hatırlarsam.

But I do have a very good excuse before anyone complains.

Ama kimse şikayet etmeden önce çok iyi bir mazeretim var .

I have a very good excuse.

Çok iyi bir mazeretim var.

And the reason why my my inbox, my email inbox was so full

Ve gelen kutumun, e-posta gelen kutumun bu kadar dolu olmasının nedeni,

is because I had Corona virus a few weeks ago,

birkaç hafta önce Corona virüsü geçirmemdi

and unfortunately, I had lots of e-mails, and I,

ve maalesef çok fazla e-postam vardı ve ben,

I didn't keep up with my email inbox.

e-posta gelen kutuma yetişemedim.

So there were a lot of things going on

Yani

over the past few weeks.

son birkaç hafta içinde pek çok şey oldu.

Hello, Marois

Merhaba, Marois

Marois says, Mr.

Marois diyor ki, Bay

Duncan, I sent a photograph of my twin daughters several months ago.

Duncan, birkaç ay önce ikiz kızlarımın bir fotoğrafını gönderdim .

Oh, OK. I will have to check.

Ah tamam. kontrol etmem gerekecek

I will have to make sure I'm going to have a look in my inbox later.

Daha sonra gelen kutuma bir göz atacağımdan emin olmalıyım.

And I will I will personally search for that email I will.

Ve yapacağım o e-postayı kişisel olarak arayacağım.

I'm going to do that. I will write it down right now.

Bunu yapacağım. Hemen şimdi yazacağım.

Mm hmm.

Hmm.

Marwa twin

Marwa'nın ikiz

daughters, Erica Done.

kızları Erica Done.

Done.

Tamamlamak.

I will do that later.

Bunu daha sonra yapacağım.

So if you want to get in touch once again, I will quickly show you the email address

Bu nedenle, bir kez daha iletişime geçmek isterseniz, kaçırmış olma ihtimalinize karşı size hızlı bir şekilde e-posta adresini göstereceğim

in case you missed it.

.

There is the email address.

E-posta adresi var.

Stay in touch through e-mail.

E-posta yoluyla iletişimde kalın.

Do people still use email?

İnsanlar hala e-posta kullanıyor mu?

I don't know why whenever I say email.

Neden e-posta dediğimi bilmiyorum.

It always sounds old fashioned.

Her zaman eski moda geliyor. 1950'lerden bir şeyden

It sounds like I'm talking about something from the 1950s

bahsediyormuşum gibi geliyor

because I know a lot of people nowadays don't even use email.

çünkü bugünlerde pek çok insanın e-posta kullanmadığını biliyorum. Facebook'ta WhatsApp ve Messenger gibi

They use those new trendy chat services

yeni moda sohbet hizmetlerini kullanıyorlar

like WhatsApp

and Messenger on Facebook.

.

So so there there are a lot of people that don't even use

Yani kullanmayan pek çok insan var, artık

they don't even use email anymore.

e-posta bile kullanmıyorlar.

Hello.

Also 20

Merhaba.

Ayrıca 20

thank you dark shadow.

teşekkür ederim dark shadow. Burada

Thank you also to

Mohsin'e de teşekkür ederim

Mohsin is here.

.

Hello Mohsin. Nice to see you back as well.

Merhaba Muhsin. Seni de görmek güzel.

I had a very strange visitor this morning.

Bu sabah çok garip bir ziyaretçim vardı.

A very unusual visitor.

Çok sıradışı bir ziyaretçi.

A big surprise when we came downstairs

Aşağı indiğimizde büyük bir sürprizle

we saw something sitting outside our back door.

arka kapımızın dışında oturan bir şey gördük.

I don't know why it was sitting there.

Neden orada oturduğunu bilmiyorum.

And we've never seen this happen before.

Ve daha önce bunun olduğunu hiç görmemiştik.

It was a very unusual moment of time.

Çok sıra dışı bir an oldu.

Would you like to have a look? Here it is.

Bir göz atmak ister misin? İşte burada.

So this is this morning and we came downstairs

Bu sabah, aşağı indik

and sitting outside our back door

ve arka kapımızın önünde

was Mr.

Bay

Pheasant.

Sülün oturuyordu.

Hello, Mr Pheasant.

Merhaba, Bay Sülün. Sülün

We couldn't work out what was going on because normally

normalde bu kadar cesur olmadığı için ne olduğunu çözemedik

the pheasant is not this bold.

.

Normally they're quite shy or they will just run away when they see someone

Normalde oldukça utangaçtırlar ya da birini gördüklerinde hemen kaçarlar

but if for some reason, and I have no idea

ama eğer bir nedenden dolayı ve neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yok

why, I don't know why this particular pheasant

, bu özel sülün neden kendini

was feeling very tame.

çok evcil hissediyordu bilmiyorum. O

It didn't it didn't seem all that bothered.

kadar rahatsız görünmüyordu.

So we did feel a little bit worried. At first.

Bu yüzden biraz endişeli hissettik. Başta.

We thought maybe there was a problem with the pheasant.

Sülünle ilgili bir sorun olabilir diye düşündük.

We weren't sure if the bird was injured

Kuşun yaralanıp yaralanmadığından

or maybe if it had flown into the window

veya belki de pencereye uçtuğundan emin değildik

because it does happen sometimes quite often we do get birds

çünkü bu bazen oldukça sık oluyor, kuşların

flying into our windows.

penceremize uçmasına neden oluyoruz.

Sometimes they survive

Bazen hayatta kalıyorlar

and sometimes they don't survive, unfortunately.

bazen de maalesef hayatta kalmıyorlar.

But this particular pheasant was sitting right outside our door and we don't know why.

Ama bu özel sülün kapımızın hemen dışında oturuyordu ve nedenini bilmiyoruz.

But then after a few moments it got up

Ancak birkaç dakika sonra ayağa kalktı

and it decided to have a little stretch

ve etrafta dolaşırken biraz gerinmeye karar verdi

as it walked around.

. Sanırım

I think it was also calling out to its friends as well.

arkadaşlarına da sesleniyordu.

There

Orada, bunu

so when it does that, it normally

yaptığında, içeride olduğumuz için sesi duyamasanız da, normalde böyle

makes a loud screeching sound

yüksek bir çığlık sesi çıkarır

like that,

although you can't hear the sound because we are indoors.

.

So there it is, the lovely pheasant.

İşte orada, sevimli sülün.

It woke up this morning by our door

Bu sabah kapımızın yanında uyandı

and we were quite fascinated by it because we've never seen it before.

ve onu daha önce hiç görmediğimiz için oldukça büyülendik.

So we're not sure what happened to the pheasant.

Yani sülüne ne olduğundan emin değiliz.

We're not sure if it was injured or maybe it was sleeping

Yaralı olup olmadığından emin değiliz ya da uyuyordu,

so perhaps it was sleeping outside the door all night.

belki de bütün gece kapının dışında uyuyordu.

Steve said it was waiting for us to put some food out

Steve, belki biraz yiyecek çıkarmamızı beklediğini söyledi

maybe. Maybe that's true.

. Belki bu doğrudur.

I must admit, I do like pheasants.

İtiraf etmeliyim ki sülünleri severim.

They look lovely.

Güzel görünüyorlar.

And of course, at certain times of the year, people do eat pheasants as well.

Ve tabii ki yılın belirli zamanlarında insanlar sülün de yerler.

During Christmas and the beginning of January,

Noel'de ve Ocak ayının başında,

many people will go out and they will shoot the pheasants and have them

birçok insan dışarı çıkacak ve sülünleri vuracak ve onları öğle

for their for their lunch

yemeği

or supper or maybe breakfast.

, akşam yemeği veya belki de kahvaltı için yiyecek.

So I hope you enjoyed that.

Umarım bundan zevk almışsındır.

A little glimpse into the garden this morning when we woke up.

Bu sabah uyandığımızda bahçeye küçük bir bakış . Kırsal

And one of the things about living in the countryside is

kesimde yaşamanın bir yönü de

you never know what you are going to see next.

bundan sonra ne göreceğinizi asla bilememenizdir.

You never actually know what is going to appear

outside your window or even

Pencerenizin dışında ve hatta

the back of your garden.

bahçenizin arkasında ne görüneceğini asla bilemezsiniz.

You never know what's going to happen next.

Bundan sonra ne olacağını asla bilemezsin.

So you

Yani sen

and there it was,

ve oradaydın,

some cows at the back of the house.

evin arkasında birkaç inek vardı.

They are the ones that are actually behind the house now.

Artık evin arkasında olan onlar.

And sadly, they are often covered

Ve ne yazık ki çoğu zaman üzerleri sineklerle kaplı

with flies unfortunately,

maalesef,

I sometimes feel very sorry for them because they have to put up with those flies

bazen onlar için çok üzülüyorum çünkü sürekli etraflarında vızıldayan sineklere katlanmak zorundalar

buzzing around them all the time.

.

They believe it is

İnanıyorlar

Don't forget

to give me a like don't forget to show.

bana like atmayı unutmayın göstermeyi unutmayın.

You can give me a lovely like under this video,

Bu videonun altından bana güzel bir like atabilir, baş

give me a thumbs up and maybe

parmağınızı yukarı kaldırabilirsiniz ve belki bugünkü canlı yayının sonunda

a lovely smile will appear on my face at the end of today's live stream.

yüzümde sevimli bir gülümseme belirir . Bu

So don't forget to give me a thumbs up.

yüzden bana bir başparmak vermeyi unutma.

It's very easy to forget, you say?

Unutmak çok kolay mı diyorsun?

I think so because you are enjoying my show so much quite often you will forget to give me a like.

Sanırım şovumdan o kadar çok keyif alıyorsun ki bana like atmayı unutacaksın.

So they're a very friendly reminder right now.

Yani şu anda çok dostça bir hatırlatma.

Do, do, do do do you give me a light

Yap, yap, bana orada ışık veriyor musun

there?

?

I will remind you again later on.

Daha sonra tekrar hatırlatırım.

Oh, by the way, we have a subject to talk about today, a subject

Ha bu arada bugün konuşacak bir konumuz var,

that we all do from time to time.

hepimizin zaman zaman yaptığı bir konu.

The subject is something that we often do

Konu, sıklıkla yaptığımız bir şeydir

or we might do in certain situations

veya

where we have to cover something up or hide something

bir şeyi örtbas etmemiz veya bir şeyi saklamamız gereken belirli durumlarda yapabileceğimiz

or maybe if we want to mislead another person into thinking something

veya belki başka birini yanıltarak

that is not true, we are talking about lying

doğru olmayan bir şey düşündürmek istediğimizde,

telling lies at the moment.

yalan söylemekten bahsediyoruz. an

There are

several people,

several well-known people in the public eye here in the UK.

Burada, Birleşik Krallık'ta halkın gözünde birkaç tanınmış kişi var.

And if I said that they are in the British government, you might know what I'm talking about.

Ve eğer İngiliz hükümetinde olduklarını söylersem, neden bahsettiğimi anlayabilirsiniz.

A lot of people at the moment being accused of lying,

Şu anda pek çok kişi yalan söylemekle itham ediliyor,

so I thought we would refresh ourselves

bu yüzden

with the subject of lying a little bit later on

biraz sonra merhabalar yalan konusuna kendimizi tazeleyelim diye düşündüm

hello.

.

100 dhobi.

100 dhobi.

Apparently a very short time ago, a Bengal tiger

Görünüşe göre çok kısa bir süre önce

appeared in front of a house in the USA.

ABD'de bir evin önünde bir Bengal kaplanı belirdi.

There are moments of time where you might suddenly

Aniden evinizin önünde

find a very unusual

çok sıra dışı

or in some cases dangerous animal in front of your house.

veya bazı durumlarda tehlikeli bir hayvan bulabileceğiniz anlar vardır.

So yes, it can happen.

Yani evet, olabilir.

Did anyone see the video of the guy in Australia

Avustralya'da

who was fighting a kangaroo?

bir kanguruyla dövüşen adamın videosunu gören oldu mu?

Now kangaroos are lovely animals,

Şimdi kangurular sevimli hayvanlar

but they can also be quite violent as well.

ama aynı zamanda oldukça şiddetli olabilirler.

And they are as tall as a human being and that's another thing that it is.

Ve bir insan kadar uzunlar ve bu da başka bir şey.

It is easy to forget that male kangaroos

Erkek kanguruların

can be as tall as a grown person.

bir yetişkin kadar uzun olabileceğini unutmak kolaydır.

That's very big.

Bu çok büyük.

And there was this wonderful video last night

Ve dün gece

that I watched on the news

of a guy fighting off a kangaroo,

bir kanguruyla savaşan bir adamın haberlerinde izlediğim harika bir video vardı

and it was just like two people having a fight,

ve bu tıpkı iki kişinin kavga etmesi gibiydi,

a physical fight, except

fiziksel bir kavgaydı, tek fark

one of them was a man and the other one was a kangaroo.

biri erkek, diğeri bir erkekti. kanguru.

It's very strange.

Çok garip.

To look at.

And and it suddenly reminded me, I remembered many years ago,

Bakmak için.

Ve birdenbire bana, yıllar önce hatırladım,

there used to be side shows where

kangaroos would box each other.

kanguruların boks yaptığı yan şovlar vardı.

They would actually fight each other.

Aslında birbirleriyle savaşacaklardı.

I don't think it happens anymore because many people see it as cruel,

Bunun artık olduğunu düşünmüyorum çünkü birçok insan bunu zalimce görüyor, ki

which it is, of course.

bu elbette ki öyle.

But I thought it was quite funny.

Ama bence oldukça komikti.

And the other one I remember I think it was last year

Ve diğerini hatırlıyorum, sanırım geçen yıl

where a family in the United States, they actually had

ABD'de bir aile,

a bear

in their swimming pool,

yüzme havuzlarında bir ayı vardı,

swimming around a bear

bir ayının etrafında yüzüyorlardı

and bears might look cuddly and cute,

ve ayılar sevimli ve sevimli görünebilir,

but they can also tear your arms off if they decide to.

ama aynı zamanda kollarınızı da koparabilirler. eğer karar verirlerse.

So they are quite dangerous creatures, quite deadly.

Yani oldukça tehlikeli yaratıklar, oldukça ölümcül.

In fact, in some cases, I think I think the worst one,

Aslında bazı durumlarda, bence en kötüsü,

the worst one has to be the polar bear

en kötüsü kutup ayısı olmalı

because polar bears look lovely, don't they?

çünkü kutup ayıları çok güzel görünüyorlar, değil mi?

Whenever you think of polar bears, you always think of cute

Kutup ayıları deyince aklınıza hep sevimli

and cuddly animals and they look so lovely.

ve sevimli hayvanlar gelir ve çok sevimli görünürler.

In fact, they are incredibly violent.

Aslında, inanılmaz derecede şiddetlidirler.

They are incredibly violent creatures.

İnanılmaz derecede vahşi yaratıklardır.

And there have been people who've been to to to watch

Ve

or be near polar bears and they've ended up being killed,

kutup ayılarını izlemek veya yakınında olmak için giden insanlar oldu ve sonunda kutup

torn to pieces literally by the polar bear.

ayısı tarafından öldürüldüler, kelimenin tam anlamıyla parçalandılar.

So sometimes in nature you might find that

Bu yüzden bazen doğada

certain animals look lovely and cute and cuddly.

bazı hayvanların hoş, sevimli ve sevimli göründüğünü görebilirsiniz.

But my advice is

Ama benim tavsiyem

sometimes it is best to stay away and not cuddle them at all.

bazen uzak durmak ve onları hiç kucaklamamak en iyisidir.

I think so.

Bence de.

Hello, Farhad.

Merhaba Ferhat.

Hello, also Ana and Vera.

Merhaba, ayrıca Ana ve Vera.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Christine is here also on the live chat.

Christine canlı sohbette de burada.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I always appreciate it when you give your time.

Vakit ayırdığınız zaman bunu her zaman takdir ediyorum.

I always appreciate those moments that you have

that are free

Ücretsiz olduğun

and you can spend a little bit of time with me as well.

ve benimle biraz zaman geçirebildiğin anları her zaman takdir ediyorum. Pazar ya da çarşamba olsun,

It's always nice to see you here, whether it is on Sunday

sizi burada görmek her zaman güzel

or on Wednesday,

,

I I'm a big boy now.

ben artık koca bir çocuğum.

You certainly are.

Kesinlikle öylesin.

A great big child.

Harika bir çocuk.

Maybe

Belki

OK, all right.

tamam, tamam.

Calm down.

Sakin ol.

Yes, OK.

Evet tamam.

Another animal

that looks cuddly and cute is the killer whale.

Sevimli ve sevimli görünen bir diğer hayvan da katil balinadır.

Over the years, a lot of people have gone.

Yıllar içinde birçok insan gitti.

I think it's in Florida.

Sanırım Florida'da.

There is a place where they show off the killer whales and they train them to do tricks.

Katil balinaları gösteriş yaptıkları ve onları numara yapmaları için eğittikleri bir yer var.

But sometimes the killer whales decide that they want

Ancak bazen katil balinalar

to live up to their name and do a little bit of killing.

adlarına uygun yaşamak ve biraz öldürmek istediklerine karar verirler.

So they have actually in the past killed their trainers,

Yani geçmişte eğitmenlerini,

the person training them.

onları eğiten kişiyi öldürdüler.

And whilst the person has been training them, suddenly

Ve kişi onları eğitirken, birdenbire

the killer whale will think I'm a little bit hungry, I fancy something to eat,

katil balina benim biraz aç olduğumu düşünecek, canım yiyecek bir şeyler istiyor

and then they will they will eat a person.

ve sonra bir insanı yiyecekler.

And it has happened.

Ve oldu.

Certain animals are not easy to train.

Bazı hayvanları eğitmek kolay değildir.

So I would imagine the wilder the animal, the harder

Bu yüzden, hayvan ne kadar vahşiyse, onu gerçekten eğitmenin o kadar zor olduğunu hayal ediyorum

it is to actually train it.

.

Claudia says My friend was hurt by a cat.

Claudia, arkadaşımın bir kedi tarafından yaralandığını söylüyor.

She was injured on her head

Kafasından yaralanmıştı

and needed stitches well, that is one thing about cats.

ve dikişe ihtiyacı vardı, bu da kedilerle ilgili bir şey.

Cats can be really horrible.

Kediler gerçekten korkunç olabilir.

They can turn on anyone, even their owners.

Herkese düşman olabilirler, sahiplerine bile.

So I've had many experiences where a cat

Bu yüzden bir kedinin bana geldiği birçok deneyim yaşadım

has come up to me and they seem all lovely.

ve hepsi çok güzel görünüyor.

And friendly, and then the next moment

Ve dostça ve sonra bir sonraki an

they they turn

dönerler

and they become angry and vicious.

ve kızgın ve gaddar hale gelirler.

Where like that.

Nerede böyle.

And then they scratch you

Ve sonra seni kaşıyorlar, bu

it's happened to me many times,

birçok kez başıma geldi

and that's probably one of the reasons why I don't like cats very much.

ve muhtemelen kedileri pek sevmememin sebeplerinden biri de bu.

I'm not a big fan of cats.

Kedilerin büyük bir hayranı değilim.

If I was honest, with you, I'm not a big fan at all.

Dürüst olmam gerekirse, senin için büyük bir hayran değilim.

I've heard in Italy that pigeons are being given

İtalya'da güvercinlere üremelerini engellemek için

contraception pills or Cointreau sceptics

doğum kontrol hapları veya Cointreau şüphecileri

or contraception

veya doğum kontrolü verildiğini duydum

to stop them from multiplying.

.

Is that true?

Bu doğru mu?

Well, I know for a fact that in Italy they do have a problem with pigeons

Pekala, İtalya'da güvercinlerle ilgili bir sorunları olduğunu kesin olarak biliyorum

or should I say pigeon poop

ya da bina güvercinlerinin üzerine güvercin pisliği mi demeliyim güvercinler can

on the building

pigeons can be annoying, but that's interesting.

sıkıcı olabilir, ama bu ilginç.

I'm just wondering how they are doing it.

Sadece nasıl yaptıklarını merak ediyorum.

What are they doing

Ne yapıyorlar

what are they giving to the pigeons?

güvercinlere ne veriyorlar?

So. So the lady pigeons don't get pregnant.

Bu yüzden. Böylece dişi güvercinler hamile kalmıyor.

What are they doing

Ne yapıyorlar,

please don't tell me.

lütfen bana söyleme.

Please don't tell me.

Lütfen bana söyleme.

So today let's have a look.

Öyleyse bugün bir göz atalım.

Let's have a look.

Bir bakalım.

What we're doing now we are looking at today's subject

Şimdi ne yapıyoruz bugünün konusuna bakıyoruz

and the subject is caught in a lie.

ve konu yalana yakalanmış durumda.

Have you ever been caught in a lie?

Hiç yalan söylerken yakalandınız mı?

Sometimes when you lie, maybe you do it because you are panicking.

Bazen yalan söylediğinde, belki de paniklediğin için yapıyorsundur.

Or maybe you are feeling nervous about something and maybe you lie.

Ya da belki bir şey hakkında gergin hissediyorsunuz ve belki de yalan söylüyorsunuz.

But the problem is, sometimes you can become caught in the lie.

Ama sorun şu ki, bazen yalana yakalanabilirsiniz.

So to be caught in the lie

Yani yalana yakalanmak,

means that you have lied about something.

bir konuda yalan söylediğiniz anlamına gelir.

And now you have to continue lying about it.

Ve şimdi bu konuda yalan söylemeye devam etmelisin.

And we will look at the subject of that right now.

Ve şimdi bunun konusuna bakacağız.

So if you are caught in a lie,

Yani bir yalana yakalanırsanız, bu

it means you have become part of the lie,

yalanın,

the lie that is being told

söylenen

or done or created or written.

, yapılan, yaratılan veya yazılan yalanın bir parçası haline geldiğiniz anlamına gelir.

The act of telling a lie is to create an untruth.

Yalan söyleme eylemi, gerçek olmayan bir şey yaratmaktır.

So the untruth is the thing that is said or written.

Yani gerçek olmayan, söylenen veya yazılan şeydir.

That is not true.

Bu doğru değil.

It is an untruth.

Bu bir gerçek değil.

The untruth is a lie.

Gerçek olmayan bir yalandır.

It is not true.

Bu doğru değil.

Something untrue and misleading.

Gerçek olmayan ve yanıltıcı bir şey.

The information has been told

Bilgiler söylenmiş

or given so untrue and misleading

veya verilmiş çok yanlış ve yanıltıcı

information has been told or given.

bilgiler söylenmiş veya verilmiş.

A person has said something that is untrue.

Bir kişi doğru olmayan bir şey söyledi.

It is not real.

Bu gerçek değil.

It is a lie.

Bu bir yalan.

Misleading.

Yanıltıcı.

Quite often when a person says something or gives information

Çoğu zaman, bir kişi tamamen doğru olmayan bir şey söylediğinde veya bilgi verdiğinde

that is not entirely true.

.

We can say that they are misleading other people.

Başkalarını yanıltıyorlar diyebiliriz.

They are telling you something so you will think in a certain way.

Belli bir şekilde düşünmen için sana bir şeyler söylüyorlar.

But that thing is not true.

Ama bu doğru değil.

They are misleading you

a lie is made, created, told, or written.

Bir yalan uydurulur, yaratılır, söylenir veya yazılırsa sizi yanıltıyorlar.

So when a person lies, there are many ways of doing it.

Yani bir kişi yalan söylediğinde, bunu yapmanın birçok yolu vardır.

We can say that a person has made something up.

Bir kişinin bir şeyler uydurduğunu söyleyebiliriz.

They have made it up.

Bunu uydurdular.

It is not true.

Bu doğru değil.

It is not real. It is a lie.

Bu gerçek değil. Bu bir yalan.

So a lie is made created, told or written.

Yani bir yalan yaratılır, söylenir veya yazılır.

Many ways of lying

Birçok yalan söyleme şekli

and many ways of expressing that lie to other people.

ve bu yalanı diğer insanlara ifade etmenin birçok yolu.

The problem with telling a lie is that you must remember it.

Yalan söylemenin sorunu, onu hatırlamanız gerektiğidir.

And that is why sometimes people are not very good at lying.

İşte bu yüzden bazen insanlar yalan söylemekte pek iyi değildir.

Because if you tell a lie, if you make something up,

Çünkü bir yalan söylerseniz, bir şeyler uydurursanız,

you then have to remember the lie

o zaman yalanı hatırlamanız gerekir

and some people are not very good at that.

ve bazı insanlar bunda pek iyi değildir.

So that is one of the things you must always remember.

Bu, her zaman hatırlamanız gereken şeylerden biri.

If you are thinking of telling lies, always

Yalan söylemeyi düşünüyorsanız,

remember what the lie is.

yalanın ne olduğunu daima hatırlayın.

All the details,

Tüm ayrıntılar,

the untrue

information or story must be consistent.

doğru olmayan

bilgi veya hikaye tutarlı olmalıdır.

And not change.

Ve değişmemek.

So do not change your lie.

Bu yüzden yalanınızı değiştirmeyin.

Do not change the story or else people will start to become suspicious.

Hikayeyi değiştirmeyin yoksa insanlar şüphelenmeye başlar.

They will think perhaps you are lying,

Belki yalan söylediğini düşünecekler,

maybe you are telling a lie.

belki yalan söylüyorsun.

So the untrue information or story must always be consistent.

Bu nedenle, doğru olmayan bilgi veya hikaye her zaman tutarlı olmalıdır.

This often happens when a person accuses

Bu genellikle bir kişi

another person of doing something bad

başka birini kötü bir şey yapmakla suçladığında olur

and maybe their story will will be one thing.

ve belki onların hikayesi bir şey olur.

But later, when they repeat the story,

Ancak daha sonra hikayeyi tekrarladıklarında

they miss something out

bir şeyi atlıyorlar

or they add something that wasn't there before.

ya da daha önce olmayan bir şeyi ekliyorlar.

And then people become suspicious because your story keeps changing.

Ve sonra hikayen sürekli değiştiği için insanlar şüphelenmeye başlar.

There have been many incidents where people have accused of the people

İnsanların insanları

of doing things, and then later

bir şeyler yapmakla suçladığı ve daha sonra

it turns out that the other person had done nothing.

diğer kişinin hiçbir şey yapmadığı ortaya çıkan birçok olay olmuştur.

And that is because

Çünkü

the story that they were telling, the lie kept changing.

anlattıkları hikaye, yalan sürekli değişiyordu.

So the untrue informational story must always be consistent.

Bu nedenle, gerçek olmayan bilgilendirici hikaye her zaman tutarlı olmalıdır.

If you want to be a good liar, you have to remember what the lie is

İyi bir yalancı olmak istiyorsanız,

some people see lying as digging a hole.

bazı insanların yalan söylemeyi çukur kazmak olarak gördüğü yalanın ne olduğunu hatırlamanız gerekir.

I like this expression.

Bu ifade hoşuma gitti.

We often use this expression a person is digging a hole.

Bir kişi çukur kazıyor bu ifadeyi sıklıkla kullanırız. Sonunda kaçamayacakları

They are doing something or saying something that eventually

bir şey yapıyorlar ya da bir şeyler söylüyorlar

they will not be able to escape from.

.

So imagine if you are digging a hole in the ground

Öyleyse, zeminde bir çukur kazdığınızı

and then slowly you will get lower and lower,

ve sonra kazarken çukurun içine yavaşça alçaldığınızı, daha

deeper and deeper into the hole whilst you are digging.

derine indiğinizi hayal edin.

That is what telling a lie is like.

İşte yalan söylemek böyle bir şeydir.

So a lot of people do say that it's very similar to digging a hole.

Pek çok insan bunun bir çukur kazmaya çok benzediğini söylüyor.

When you lie, you are literally

Yalan söylediğinde, kelimenin tam anlamıyla

digging a hole for yourself.

kendine bir çukur kazıyorsun.

And as we know, if the hole becomes too deep,

Ve bildiğimiz gibi, delik çok derinleşirse,

you won't be able to get out of it.

oradan çıkamazsınız.

The longer the lie continues,

Yalan ne kadar uzun sürerse,

the deeper the hole becomes.

boşluk o kadar derinleşir.

So the more you lie, the deeper the hole will become

Yani ne kadar çok yalan söylersen o boşluk o kadar derinleşecek

and eventually you will not be able to get out of the hole

ve eninde sonunda o delikten

or the lie.

ya da yalandan çıkamayacaksın. Yalan

And that is one of the problems with lying.

söylemenin sorunlarından biri de budur. Bir kez

Once you start it, quite often you can't stop

başladıktan sonra çoğu zaman duramıyorsunuz

because maybe you have to create another lie

çünkü belki de ilk yalanı örtbas etmek için başka bir yalan yaratmanız gerekiyor

to cover up the first lie.

.

And the hole continues to get deeper

Ve delik derinleşmeye devam ediyor

and deeper and deeper

ve derinleşiyor ve derinleşiyor

a lie can also be described as a web interesting.

bir yalan ilginç bir ağ olarak da tanımlanabilir.

So quite often we will use the term web of lies.

Bu yüzden sıklıkla yalan ağı terimini kullanacağız.

A person will create

İnsan

a web of lies like a spider's web.

örümcek ağı gibi yalanlardan bir ağ kuracak.

So imagine a spider's web.

Öyleyse bir örümcek ağı hayal edin.

You are creating something

that gets larger and larger and becomes more complicated.

Büyüdükçe büyüyen ve daha karmaşık hale gelen bir şey yaratıyorsunuz.

Because if you ever see a spider's web, it's always very complex,

Çünkü bir örümcek ağı görürseniz, her zaman çok karmaşıktır,

it's very intricate, and very complex.

çok girifttir ve çok karmaşıktır.

So quite often when you lie, you also create a web.

Çoğu zaman yalan söylediğinizde bir ağ da yaratırsınız.

So so we can describe a lie

Yani bir yalanı,

as being a hole that you are digging

kazdığınız bir çukur

or a web that you are creating.

veya yarattığınız bir ağ olarak tanımlayabiliriz.

The person telling the lie is spinning a web

Yalan söyleyen kişi, bir

of deceit and treachery.

aldatma ve ihanet ağı örüyor.

Oh, I like that word.

Ah, bu kelime hoşuma gitti. Kulağa

It sounds a little bit old fashioned, but can I just say

biraz eski moda geliyor ama

it is not treachery, deceit.

bunun ihanet, aldatma olmadığını söyleyebilir miyim?

So if you deceive someone, you are telling a lie.

Yani birini kandırıyorsan, yalan söylüyorsun.

Something you have said is not true.

Söylediğin bir şey doğru değil.

We can describe it as treachery or deceit.

Bunu ihanet ya da aldatma olarak tanımlayabiliriz.

That person has been untrue.

O kişi yalan oldu.

They have been telling you lies

Sana yalan söylüyorlar

here is a good saying.

burada güzel bir söz.

This is a phrase that we often use in English.

Bu, İngilizce'de sıklıkla kullandığımız bir ifadedir. 1800'lerin başlarında Sir Walter Scott'ın yazdığına inandığım

It is a famous quote from a poem

bir şiirden ünlü bir alıntı,

I believe it was by Sir Walter Scott

in the early 1800s, referring to a man

who was having an affair

ilişkisi olan

and he was trying to hide it

ve bunu saklamaya çalışan bir adama gönderme yapıyor

I think it's connected to Henry the eight.

.

It's it's an old, very old, very old poem.

Bu eski, çok eski, çok eski bir şiir.

But in the poem there is a very interesting line

Ama şiirde çok ilginç bir mısra var

and this is the line that a lot of people quote nowadays

ve bu günümüzde pek çok insanın alıntıladığı mısra

Oh, what a tangled web we weave

Ah, ilk kez aldatmaya çalıştığımızda ne kadar karışık bir ağ örüyoruz

when first we practise to deceive.

.

That means that when you begin lying,

Bu, yalan söylemeye başladığınızda yankı

you create something that will resonate.

uyandıracak bir şey yarattığınız anlamına gelir.

There will be implications.

Etkiler olacak.

There will be consequences to that one lie

Bu tek yalanın sonuçları olacaktır

and as I mentioned a few

ve biraz önce de bahsettiğim gibi

moments ago, we can describe lying as spinning a web,

, yalanı bir ağ, bir yalanlar ağı örmek olarak tanımlayabiliriz

a web of lies

and that particular phrase comes from an old poem written

ve bu söz 19. yüzyılın başında yazılmış eski bir şiirden gelmektedir.

at the beginning of the 19th century

hello to the live chat.

canlı sohbet.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

My neighbour has put a bottle of water over the fence

Komşum çitin üzerine bir şişe su koydu

and birds will come and drink and bathe and do you know what I think?

ve kuşlar gelip içip yıkanacaklar ve ben ne düşünüyorum biliyor musunuz?

I think about your videos, Mr.

Videolarınızı düşünüyorum, Bay

Duncan. Your videos, your lovely videos.

Duncan. Videolarınız, güzel videolarınız.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

That's very kind of you, Paris.

Çok naziksin, Paris.

Says now the world is watching.

Şimdi dünyanın izlediğini söylüyor. Her geçen gün

A person who continues to create more and more lies

daha fazla yaratmaya devam eden bir kişi,

in the courtroom and doesn't feel embarrassed at all.

mahkeme salonunda yatar ve hiç utanmaz.

I wonder who you could be talking about.

Kimden bahsediyor olabileceğini merak ediyorum.

I have no idea who you're talking about.

Kimden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.

There

once a lie has been told

Bir yalan bir kez söylendi mi

so begins the web or

internet ya da

the domino effect have you ever heard of that?

domino etkisi başlar bunu hiç duydunuz mu?

The domino effect is when lots of things are created and eventually

Domino etkisi, pek çok şeyin yaratıldığı ve sonunda

they all fall down

hepsinin düştüğü

or they all become one big problem.

veya hepsinin büyük bir sorun haline geldiği zamandır.

The domino effect.

Domino etkisi.

We might also say chain reaction as well.

Zincirleme reaksiyon da diyebiliriz.

So a chain reaction can be described as the domino effect.

Dolayısıyla bir zincirleme reaksiyon, domino etkisi olarak tanımlanabilir.

One thing leads to another thing

Bir şey başka bir şeye yol açar

and then that thing leads to something else.

ve sonra o şey başka bir şeye yol açar.

And then you have the domino effect.

Ve sonra domino etkisine sahipsiniz.

And eventually when your lie is discovered,

Ve sonunda yalanın ortaya çıktığında,

all of the dominoes will fall.

tüm domino taşları düşecek.

At the same time, they will all fall

Aynı zamanda hepsi düşecek

and your lie will be exposed just for what it is.

ve yalanınız olduğu gibi ortaya çıkacaktır.

So once a lie has been told, so begins the web or the domino effect

Yani bir yalan bir kez söylendiğinde, web veya domino etkisi de başlar,

quite often one lie will lead to another

sıklıkla bir yalan diğerine yol açar,

as more and more the original lie is covered up and that is what I mentioned earlier.

çünkü orijinal yalan giderek daha fazla örtülür ve daha önce bahsettiğim şey de buydu. Yalan

One of the problems with lying is quite often you will have to lie again

söylemenin sorunlarından biri, çoğu zaman

to cover up the lie that you told originally.

ilk başta söylediğiniz yalanı örtbas etmek için tekrar yalan söylemek zorunda kalacak olmanızdır.

So if you try to hide something, if you try to make something up,

Yani bir şeyi saklamaya çalışırsanız, bir şeyler uydurmaya çalışırsanız,

if you say something that is not true,

doğru olmayan bir şey söylerseniz,

quite often you will have to follow that with other lies.

çoğu zaman bunu başka yalanlarla takip etmek zorunda kalırsınız. Yalan

And that is the problem with lying.

söylemenin sorunu da budur.

And that is the reason why we often say that eventually you will

Ve sık sık eninde sonunda iyileşeceğinizi

well, you will be exposed

, ifşa olacağınızı söylememizin nedeni budur

and that can be rather embarrassing

ve bu en hafif tabirle oldukça utanç verici olabilir

to say the least.

.

So quite often one lie will lead to another.

Bu yüzden çoğu zaman bir yalan diğerine yol açar.

Of course, the worst part of telling

Elbette yalan söylemenin en kötü yanı

a lie is being found out.

ortaya çıkmaktır.

As I mentioned a few moments ago, the problem with lying

Birkaç dakika önce bahsettiğim gibi, yalan söylemenin sorunu,

is you have to make sure the lie continues to be believed.

yalana inanılmaya devam edildiğinden emin olmanız gerektiğidir.

And then once people start to doubt what you've said,

Ve sonra insanlar söylediklerinizden şüphe etmeye başladıklarında,

maybe they will

belki

investigate, maybe they will look for clues,

araştıracaklar, belki ipuçları arayacaklar,

maybe they will try to work out why your story

belki de hikayenizin neden

keeps changing all the time.

sürekli değiştiğini anlamaya çalışacaklar.

So originally your lie was one thing,

Yani başlangıçta yalanın bir şeydi

but over time, the lie changes.

ama zamanla yalan değişir.

It becomes another thing.

Başka bir şey olur.

And then another thing.

Ve sonra başka bir şey.

And eventually people will become suspicious

Ve sonunda insanlar şüphelenecek

and they will suspect that you are lying

ve yalan söylediğinizden şüphelenecekler,

so lies normally are bad things.

bu yüzden yalanlar normalde kötü şeylerdir. Yalan

We often see lying as a bad thing.

söylemeyi genellikle kötü bir şey olarak görürüz.

Although I don't think it's in the Ten Commandments, is it?

On Emir'de olduğunu düşünmeme rağmen , değil mi?

That shalt not lie.

Bu yalan söylemez. Öldürmeyeceğimiz

I don't think it's in that

lots of other things are in there

pek çok şeyin orada olduğunu sanmıyorum

that we shall not kill.

.

That's a good one.

Bu iyi bir tanesi.

I think that's a good one, although I think that should be at number one, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse, bunun bir numara olması gerektiğini düşünmeme rağmen, bence bu iyi bir şey.

That should always be top of the list.

Bu her zaman listenin başında olmalı. Bu

So of course

yüzden elbette

the worst part of telling a lie is to be found out.

yalan söylemenin en kötü yanı ortaya çıkmaktır.

Your lie has been uncovered.

Yalanınız ortaya çıktı. Yalan

It has been exposed

the person caught telling

söylerken yakalanan kişinin

the lie might be accused of lying

through their teeth

dişleri arasından yalan söylemekle suçlanabileceği ortaya çıkmıştır,

it is an expression we use in English.

bu bizim İngilizce kullandığımız bir ifadedir.

If a person lies, we might say

Bir kişi yalan söylerse,

we might accuse them of lying through their teeth.

onu apaçık yalan söylemekle suçlayabileceğimizi söyleyebiliriz.

I don't trust you.

sana güvenmiyorum

I don't trust what you're saying.

Söylediklerine güvenmiyorum.

I think you are lying through your teeth

Bence yalan söylüyorsun, sana

it is an expression that means we don't trust you.

güvenmiyoruz anlamına gelen bir ifade.

We don't believe a word you say.

Söylediklerinin bir kelimesine inanmıyoruz.

And one of the problems with lying one of the problems with telling lies

Ve yalan söylemenin sorunlarından biri, yalan söylemenin sorunlarından biri de,

is quite often in the future you won't be believed

gelecekte

by other people.

diğer insanlar tarafından inanılmayacak olmanızdır.

Whatever you say, even if the thing you are saying is completely true,

Ne söylerseniz söyleyin, söylediğiniz şey tamamen doğru olsa bile,

you might find that other people will not believe you.

diğer insanların size inanmayacağını görebilirsiniz.

They will doubt what you say.

Söylediklerinden şüphe edecekler.

They will not believe you.

Sana inanmayacaklar.

Because if you lie in the past,

Çünkü geçmişte yalan söylersen,

you will find that in the future, people will not trust you.

gelecekte insanların sana güvenmeyeceğini göreceksin.

They will not believe you.

Sana inanmayacaklar.

Unfortunately, society forces people to lie sometimes,

Ne yazık ki toplum bazen insanları yalan söylemeye zorluyor

and if they don't they can't survive in this crazy world.

ve eğer yapmazlarsa bu çılgın dünyada hayatta kalamazlar.

Parisa. Yes, I think you are right.

Parisa. Evet, bence haklısın.

Sometimes lying is necessary

Bazen yalan söylemek gerekir,

I suppose one of the most common forms of lying comes

sanırım yalan söylemenin en yaygın biçimlerinden biri

when you are applying for a job

iş başvurusu yaparken gelir kabul edelim

let's face it, we all do it.

, hepimiz yaparız.

We all change

Hepimiz

the details. Of

detayları değiştiriyoruz.

our experience in the past,

Geçmişteki deneyimlerimizden,

the things we've done in our lives, maybe the qualifications

hayatımızda yaptıklarımızdan, belki de

we have quite often we will make small changes

sıklıkla sahip olduğumuz niteliklerden küçük değişiklikler yapacağız, bu nedenle

so when you are writing

about your past experience, it is very tempting and very easy

geçmiş deneyimlerinizi yazarken, bir şeyler eklemek çok cazip ve çok kolay.

to add something or change something.

bir şeyi değiştir

Or maybe to leave something out.

Ya da belki bir şeyi dışarıda bırakmak için.

If you are trying to get a job somewhere

Bir yerde iş bulmaya çalışıyorsanız

and this happens all the time, people do

ve bu her zaman oluyorsa, insanlar

embellish the truth.

gerçeği süslüyor.

So technically it's not lying,

Yani teknik olarak yalan söylemiyor

but it is in fact, lying.

ama aslında yalan söylüyor.

But everyone does it.

Ama herkes yapıyor. Bu

So sometimes you have to tell little lies.

yüzden bazen küçük yalanlar söylemeniz gerekir.

You have to make things appear

Olayların

different to what they actually are.

gerçekte olduğundan farklı görünmesini sağlamalısınız.

And it does happen.

Ve olur.

It happens quite often.

Oldukça sık olur.

I think we all do it from time to time.

Bence hepimiz zaman zaman yaparız.

Some people might describe these as white lies.

Bazı insanlar bunları beyaz yalanlar olarak tanımlayabilir.

A white lie is a lie.

Beyaz yalan yalandır.

That's the person telling the lie.

Yalan söyleyen kişidir.

Believes

it is harmless, it won't cause any harm.

Zararsız olduğuna, zarar vermeyeceğine inanır.

We often describe that as a white lie,

Bunu genellikle beyaz bir yalan,

a little lie because we don't want to hurt someone else's feelings.

küçük bir yalan olarak tanımlarız çünkü başka birinin duygularını incitmek istemiyoruz.

Maybe your friend has just bought a new dress

Belki arkadaşın yeni bir elbise aldı

and she's showing you the dress

ve sana elbiseyi gösteriyor

and you're thinking, Oh, I don't think that dress is suitable for you,

ve sen, Ah, bu elbisenin sana uygun olduğunu düşünmüyorum

but you don't want to say it

ama

because you know you will hurt your friend's feelings.

canının yanacağını bildiğin için söylemek istemiyorsun, diye düşünüyorsun. arkadaşının duyguları.

So instead you say, Hmm, yeah, it looks good.

Bunun yerine, Hmm, evet, iyi görünüyor diyorsunuz.

It looks nice. Yes. It's not too bad.

Güzel görünüyor. Evet. Çok kötü değil.

It's not too bad.

Çok kötü değil.

So sometimes a friend might lie.

Yani bazen bir arkadaş yalan söyleyebilir. Arkadaşlarının duygularını incitmek istemedikleri için

They will tell a little white lie because they don't want to hurt

küçük beyaz bir yalan söyleyecekler

their friend's feelings.

.

Hello to

Cömert

generous.

merhaba.

Generous. Three, three. Say hello to you.

Cömert. Üç üç. sana merhaba de.

Thank you very much for your super sticker

with the little character who looks like they're going for a run

Koşuya çıkıyormuş gibi görünen

and they're doing a little dance at the same time.

ve aynı zamanda biraz dans eden küçük karakterin olduğu süper çıkartman için çok teşekkür ederim.

Hey, you as well.

Hey, sen de.

Thank you very much for your super chat.

Süper sohbetiniz için çok teşekkür ederim.

I don't get very many super chats,

Çok fazla süper sohbet almıyorum,

so when I do get them, I'm always very pleased.

bu yüzden onları aldığımda her zaman çok memnun oluyorum.

Don't forget also to like this live stream.

Bu canlı yayını beğenmeyi de unutmayın.

I am asking today specially

Bugün özel olarak

specially

a big special like for my live stream.

canlı yayınım için büyük bir özel beğeni istiyorum.

Today would be lovely.

Bugün çok güzel olurdu.

Riccardo says.

Riccardo diyor.

When we sometimes say like these unnecessarily,

Bazen gereksiz yere böyle söylediğimizde

we often believe our own lives.

çoğu zaman kendi hayatımıza inanırız.

Yes, I always remember

Evet, klasik bir komedi dizisi olan

a very funny line from Seinfeld,

Seinfeld'den hep çok komik bir replik hatırlıyorum

which is a classic comedy series,

and I believe it was the character George who often lies,

ve George karakterinin sık sık yalan söylediğine inanıyorum

and he was giving advice to another character in one of the episodes.

ve bölümlerin birinde başka bir karaktere tavsiye veriyordu .

And he said, Remember

Ve dedi ki, Eğer inanırsan

it's not a lie

bu bir yalan değildir unutma

if you believe it.

.

I think that's that's a great line.

Bence bu harika bir söz.

So if you tell a lie,

Yani bir yalan söylersen,

the best way to tell it is to believe it.

söylemenin en iyi yolu ona inanmaktır.

You believe that that lie is actually real.

O yalanın aslında gerçek olduğuna inanıyorsun.

Of course, some people go too far.

Tabii ki, bazı insanlar çok ileri gidiyor.

They start to make crazy lies.

Çılgın yalanlar söylemeye başlarlar.

They start to create lots of different lies about themselves.

Kendileri hakkında birçok farklı yalan üretmeye başlarlar.

Maybe things that they've done in the past that cannot be proven.

Belki de geçmişte yaptıkları kanıtlanamayan şeyler.

So you do have to be careful

Bu yüzden dikkatli olmalısınız,

thank you very much for your company today.

bugün şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I think we will leave it there as we have just approached and passed through it.

Az önce yaklaşıp içinden geçtiğimiz için sanırım orada bırakacağız.

Clock lying is good or lying is bad.

Saatin yalan söylemesi iyidir ya da yalan söylemesi kötüdür.

Sometimes we lie because we have to.

Bazen mecbur olduğumuz için yalan söyleriz.

Sometimes we have to do it. To survive.

Bazen yapmak zorundayız. Hayatta kalmak.

Sometimes we have to do it to protect ourselves.

Bazen kendimizi korumak için yapmak zorunda kalırız.

But I think it is safe to say

Ama

quite often lying is not the best way to go.

çoğu zaman yalan söylemenin en iyi yol olmadığını söylemenin güvenli olduğunu düşünüyorum.

Thank you for your comments.

Yorumlarınız için teşekkür ederim.

Today. Thank you very much for your input.

Bugün. Katkıların için teşekkür ederim.

Joining in

I am going in a moment.

Katılıyorum birazdan gidiyorum.

Thanks for your company.

Şirketiniz için teşekkürler.

Don't forget I'm back on Sunday and don't forget also

Pazar günü döneceğimi unutmayın ve

give me a light as well.

bana da bir ışık yakmayı unutmayın.

I will keep this on the screen.

Bunu ekranda tutacağım.

For a few moments.

Birkaç dakikalığına. Videonun altında

Don't forget to give me a lovely thumbs up under the video as well.

bana güzel bir başparmak vermeyi de unutmayın.

And then hopefully more

Ve umarım daha fazla

people will find out about my live streams.

insan canlı yayınlarımı öğrenir.

Thanks, Mara Wall.

Teşekkürler, Mara Duvarı.

Thank you very much, Jemmy.

Çok teşekkür ederim Jemmy.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

To Claudia also, Lewis, Ricardo,

Claudia için de, Lewis, Ricardo,

mm interesting.

mm ilginç.

Oh, I see. Yes.

Ah anlıyorum. Evet.

OK, some interesting comments coming through.

Tamam, bazı ilginç yorumlar geliyor.

I will read those later.

Bunları sonra okuyacağım.

I always like to watch my live stream again.

Canlı yayınımı her zaman tekrar izlemeyi severim.

Thank you very much. For joining me.

Çok teşekkür ederim. Bana katıldığın için.

We are back on Sunday.

Pazar günü geri döndük.

Of course, we have the platinum jubilee celebrating

Tabii ki,

70 years of the Queen of England

İngiltere Kraliçesi'nin

sitting on her big golden throne.

büyük altın tahtına oturmasının 70. yılını kutlayan platin jübilemiz var.

So all of that coming up on Sunday. Mr.

Yani bunların hepsi Pazar günü geliyor. Bay

Steve will be here as well on Sunday.

Steve de Pazar günü burada olacak.

Of course he will of course.

Elbette yapacak elbette.

So you might say that there will be three queens

Yani Pazar günü üç kraliçenin kutlanacağını söyleyebilirsiniz

being celebrated on Sunday.

.

This is Mr.

Duncan in the birthplace of English, saying, thanks for watching.

Bu,

İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler diyor.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

Hopefully on Sunday. From 2 p.m. U.K. time

Pazar günü inşallah. öğleden sonra 2'den itibaren Birleşik Krallık zamanı

You know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsunuz.

You know what is coming next. I'm sure.

Sırada ne olduğunu biliyorsun. Eminim.

You know, don't forget to press that like button

Bilirsin, o beğen düğmesine basmayı

and also smash the subscribe button as well.

ve ayrıca abone ol düğmesini de parçalamayı unutma.

You can you can subscribe and follow everything that I do.

Abone olup yaptığım her şeyi takip edebilirsiniz.

If you want And of course,

Ve tabii ki bir

until the next time.

dahaki sefere kadar.

Ta ta. For now.

Ta ta. Şimdilik.