🥵 It’s Too hot for trousers!

They're okay.

Onlar iyi.

They're just curious.

Sadece merak ediyorlar.

That was interesting.

Bu ilginçti.

Hi, everybody.

This is Mr.

Selam millet.

Ben

Duncan in England. Hello. Welcome.

İngiltere'den Bay Duncan. Merhaba. Hoş geldin.

And as you can see, the cows are out at the back of the house.

Gördüğünüz gibi inekler evin arka tarafında.

I hope you can hear me okay.

Umarım beni iyi duyabilirsin.

And I hope you can see me all right as well

Ve umarım beni de iyi görebilirsin, bu da

is another lovely look.

başka bir güzel bakış.

The cows, we don't often see the cows,

İnekleri pek görmeyiz

but when we do, it's always a nice surprise.

ama gördüğümüzde her zaman hoş bir sürpriz olur.

Hello. Moo cows.

Merhaba. Moo inekler.

Hello. More moo cows.

Merhaba. Daha fazla moo inek.

In fact, they're not all cows.

Aslında hepsi inek değil.

Some of them are bulls

Bazıları

anyway. Would you like to see me?

zaten boğa. Beni görmek ister misin?

Okay, then.

Tamam o zaman.

I'm here somewhere.

Burada bir yerlerdeyim.

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr.

Duncan Ning

Ben Bay

Duncan Ning

and how are you today?

ve bugün nasılsınız? İyi misin

Are you okay?

?

I hope so.

Umarım.

Are you feeling happy today? Yes.

Bugün mutlu hissediyor musun? Evet.

We are back with one of our strange live street.

Garip canlı sokaklarımızdan biriyle tekrar karşınızdayız.

I've just been into town and

Şehre yeni geldim ve

I rushed back because I wanted to do a live stream.

canlı yayın yapmak istediğim için aceleyle geri döndüm.

I was going to do one from the town centre.

Şehir merkezinden bir tane yapacaktım.

I was actually going to stand in the town square, but I forgot to take my phone.

Aslında kasaba meydanında duracaktım ama telefonumu yanıma almayı unuttum.

Sometimes I can be very stupid, so that's what I did.

Bazen çok aptal olabiliyorum, öyle yaptım.

I forgot my phone.

Telefonumu unuttum.

So instead we are going to do a live stream here in my garden.

Bunun yerine burada, bahçemde canlı yayın yapacağız .

Just a short one.

Sadece kısa bir tane.

A short live stream.

Kısa bir canlı yayın.

Say hello to the apple tree.

Elma ağacına merhaba deyin. Şu anda

There are lots of apples on the apple tree at the moment.

elma ağacında çok sayıda elma var .

Of course, here is my lovely gazebo

Tabii ki burası benim güzel çardağım

and you will also be able to see behind me

ve siz de arkamda,

the beautiful landscape outside.

dışarıdaki güzel manzarayı görebileceksiniz.

Just one moment.

Bir dakika.

Voila, whilst I set my camera up.

Voila, ben kameramı kurarken.

Hopefully that will

Umarım bu

work properly.

Oh, yes.

düzgün çalışır.

Oh evet.

It looks as if we're okay. Very nice.

İyiyiz gibi görünüyor. Çok güzel.

Very nice indeed.

Gerçekten çok iyi.

So here we are.

İşte buradayız.

They were back out in the garden and it is Friday.

Bahçeye geri döndüler ve günlerden Cuma.

I don't normally do live streams on Friday, but today I am doing well

Normalde Cuma günleri canlı yayın yapmam ama bugün iyiyim

because I felt like it.

çünkü öyle hissettim.

Of course I wasn't with you yesterday.

Tabii ki dün seninle değildim.

I didn't do one yesterday because we had a lot going on. Mr.

Dün bir tane yapmadım çünkü çok şey oluyor. Bay

Steve was doing his first performance

Steve dün gece ilk performansını yapıyordu

last night, so I had to do some things for him.

, bu yüzden onun için bazı şeyler yapmam gerekiyordu. Evden çıkmadan önce

I had to make his meal and take care of him before he left the house.

yemeğini yapmalı ve onunla ilgilenmeliydim .

And to be honest with you,

Ve size karşı dürüst olmak gerekirse,

I didn't have time to do a live stream yesterday,

dün canlı yayın yapmaya vaktim olmadı

but here we are anyway.

ama yine de buradayız.

Together. I hope you are okay. Just a short one.

Birlikte. Umarım iyisindir. Sadece kısa bir tane.

So this is only going to be a short live stream.

Yani bu sadece kısa bir canlı yayın olacak.

Nothing too heavy, nothing too difficult.

Hiçbir şey çok ağır, hiçbir şey çok zor değil. Hafta sonuna doğru gelmek

Just a lovely way to

için güzel bir yol

to come towards the weekend.

.

And of course, it's going to be a hot one.

Ve tabii ki, sıcak olacak.

I'm not sure where you are, but here we are

Nerede olduğundan emin değilim ama burada

going to have a hot weekend.

sıcak bir hafta sonu geçireceğiz.

It is going to get very hot, I would say.

Çok sıcak olacak, derdim.

In fact, it is

Aslında

true to say true.

doğru demek doğrudur.

Very true.

Çok doğru.

In fact, to say that

Aslında

it is too hot for trousers.

pantolon için fazla sıcak olduğunu söylemek gerekiyor. Bu

It is.

.

I should not be wearing my trousers today, but I am.

Bugün pantolonumu giymemeliydim ama giyiyorum. Bugün üzerimde

I have my big, thick, heavy jeans

büyük, kalın, ağır kot pantolonum var

on today.

.

I should be wearing my shorts, but I'm not.

Şortumu giymem gerekirdi ama değilim.

So at the moment I am boiling hot.

Yani şu anda sıcaktan kaynıyorum.

It is hot anyway.

Her halükarda hava sıcak.

It is around 26 Celsius today,

Bugün hava yaklaşık 26 Santigrat,

but this weekend it is going to get very hot indeed because apparently

ama bu hafta sonu hava gerçekten çok sıcak olacak çünkü görünüşe göre

it's going to be in the thirties on Sunday, maybe 32 or three

Pazar otuzlarda, belki Pazar günü 32 veya üç

or even 35 on Sunday.

ve hatta 35 derece olacak.

And then next week, Monday or Tuesday,

Ve gelecek hafta, Pazartesi veya Salı,

it might get as hot as 40 here in England.

İngiltere'de hava 40 dereceye kadar çıkabilir.

And people already are going crazy over it.

Ve insanlar şimdiden bunun için çıldırıyor.

They are saying it's too hot,

Çok sıcak diyorlar,

it's too hot, 40 degrees.

çok sıcak, 40 derece.

It's it's too hot.

Çok sıcak. İşin

The strange thing is

garip yanı,

I will share this with you.

bunu sizinle paylaşacağım.

Now, the strange thing is a lot of people

Şimdi, garip olan şey,

go away on holiday at this time of year

yılın bu zamanında pek çok insan tatile gidiyor

and they will travel to places that are hot.

ve sıcak yerlere seyahat edecekler.

However, if they stay here

Ancak burada kalırlarsa

and the temperature is hot,

ve sıcaklık yükselirse

they will think it is a bad thing.

bunun kötü bir şey olduğunu düşünürler.

However, every year lots and lots of people travel abroad.

Ancak her yıl çok sayıda insan yurt dışına seyahat etmektedir.

They will go to another country to enjoy the sun and the heat.

Güneşin ve sıcağın tadını çıkarmak için başka bir ülkeye gidecekler .

Isn't that strange?

Bu garip değil mi?

So I suppose it depends on your point of view.

Yani bence bakış açınıza bağlı.

Of course, on a serious point.

Elbette ciddi bir noktada.

And I suppose we should be serious.

Ve sanırım ciddi olmalıyız.

There are people who are vulnerable during this particular time.

Bu belirli zamanda savunmasız olan insanlar var.

Elderly people, young people.

Yaşlılar, gençler.

So when it is hot, I suppose they will need

Bu yüzden hava sıcak olduğunda, ekstra bakıma ihtiyaç duyacaklarını düşünüyorum

extra care.

.

There is an aeroplane going over but it is no ordinary aeroplane.

Üzerinden geçen bir uçak var ama bu sıradan bir uçak değil.

It is a large RAAF

Büyük bir RAAF

carrier.

taşıyıcısıdır.

It's one of those big planes, the trucks

O büyük uçaklardan biri, kamyonlar

and the artillery can drive into the back of

ve [ __ ] Wow'un arkasına girebilir

Wow, that's a big one,

, bu büyük bir uçak,

very big one flying overhead at the moment.

şu anda tepemizde uçan çok büyük bir uçak.

I always call that particular playing the Brize Norton bus

Brize Norton otobüsünü oynarken her zaman buna özel derim

because it flies normally from Brize Norton,

çünkü bu,

which is an airbase here in the UK.

İngiltere'de bir hava üssü olan Brize Norton'dan normal olarak uçar.

So hello everyone. Thanks for joining. I'm Duncan.

Herkese merhaba. Katıldığınız için teşekkürler. Ben Duncan'ım.

That's my name, by the way. Don't wear it out.

Bu arada, benim adım bu. Onu takma.

And I'm talking to you live from England.

Ben de sizinle İngiltere'den canlı konuşuyorum. Görünüşe

Apparently on the live chat, we have a lot of people talking as well.

göre canlı sohbette de birçok insan konuşuyor.

Chatting, which is always nice to see.

Görmek her zaman güzel olan sohbet.

Hello, Florence.

Merhaba, Floransa.

Valentino, Saida.

Valentino, Saida.

Hello, Saida.

Merhaba Saida.

Nicole, nice to see you as well.

Nicole, ben de seni görmek güzel.

We. Claudia is here.

Biz. Claudia burada.

Can Chan is also here.

Can Chan da burada.

I have noticed that you are using my photograph on your profile.

Profilinde benim fotoğrafımı kullandığını fark ettim.

I've seen it.

Onu gördüm.

I suppose I should be flattered.

Sanırım gurur duymalıyım.

I should be honoured by the fact

that you want to have my photograph displayed on your YouTube profile.

Fotoğrafımın YouTube profilinizde gösterilmesini istemeniz beni onurlandırır.

Hello. Ahmed Beatriz is here as well.

Merhaba. Ahmed Beatriz de burada.

We also have Juan. Juan Manuel.

Bir de Juan'ımız var. Juan Manuel.

What a lovely guard.

Ne güzel bir gardiyan.

And thank you very much is very kind of you to say.

Ve çok teşekkür ederim, söylemen çok nazik.

It is looking very nice at the moment.

Şu anda çok güzel görünüyor.

I was talking to Steve the other day and I said to Steve,

Geçen gün Steve ile konuşuyordum ve Steve'e

the garden has never looked so good.

bahçenin hiç bu kadar güzel görünmediğini söyledim.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

This year everything looks perfect.

Bu yıl her şey mükemmel görünüyor.

And of course, Mr.

Ve tabii ki, Bay

Steve enjoyed that comment very much.

Steve bu yorumdan çok keyif aldı.

He was quite pleased.

Oldukça memnundu.

Hello.

Merhaba.

Also to Ahmed Bahar Aisa as well.

Ayrıca Ahmed Bahar Aisa'ya da.

Hello to you. New Wind.

Merhaba sana. Yeni Rüzgar.

Hello, new in.

Merhaba, yeni.

New in watching in Vietnam.

Vietnam'da izleme konusunda yeni.

Hello, Vietnam.

Merhaba, Vietnam.

Live now in England.

Şimdi İngiltere'de yaşayın.

And I have viewers watching in Vietnam.

Ve Vietnam'da izleyen izleyicilerim var.

Claudia says, in Argentina, we will have holidays soon

Claudia, Arjantin'de yakında tatil yapacağımızı

and many people will go where there is snow.

ve birçok insanın karın olduğu yere gideceğini söylüyor.

Yes, I suppose so.

Evet, sanırsam. Şu

There are many places at the moment here where there is snow

anda burada

because it's so hot.

çok sıcak olduğu için kar olan birçok yer var.

It's hot today.

Bugün sıcak.

The sun has decided to to come out.

Güneş çıkmaya karar verdi.

So, yes, it is it is hot today

Evet, bugün

here in England, but I think it will be quite hot.

İngiltere'de hava sıcak ama bence oldukça sıcak olacak.

The weekend as well.

Hafta sonu da.

Who else is here today? Oh,

Bugün başka kim var? Ah,

Masood Sharif is here.

Mesud Şerif burada. Oraya gitmekten onların süresine kadar

I am a big fan of you for a long span of time span

uzun bir süre boyunca senin büyük bir hayranınım

from go from going

over there to over their span.

.

Maybe one thing will stretch across span

Belki de bir şeyi kaplayacak şekilde uzayacak bir şey,

to span something is to move across,

karşıya geçmek,

go across from one place to another span.

bir yerden başka bir alana geçmektir.

We often talk about a person's life span

Sık sık bir insanın ömründen bahsederiz,

that is how long something lives for

yani bir şeyin ne kadar yaşadığıdır, çünkü

a human being has a certain life span.

bir insanın belirli bir ömrü vardır.

That is the length of time that a person lives for.

Bu, bir insanın yaşadığı sürenin uzunluğudur.

You can be doing something for a long span or a long period of time as well.

Bir şeyi uzun bir süre ya da uzun bir süre yapıyor olabilirsiniz.

It is possible to say that

Sandra Gonzalez is here today.

Sandra Gonzalez'in bugün burada olduğunu söylemek mümkün.

It's very nice to see your rosy face

Pembe yüzünün ekranımdan parladığını görmek çok güzel

shining from my screen.

.

Sandra Gonzalez, again.

Yine Sandra Gonzalez.

Hello. Also to Fawad.

Merhaba. Ayrıca Fawad'a.

Hello. Hello.

Merhaba. Merhaba.

Your side looks like it might be cold,

Senin tarafın soğuk olabilir

but Luton is hot.

ama Luton sıcak. Güneydoğu'nun nasıl bir yer olduğunu

I'm very interested to know what it's like in the South-East

bilmek beni çok ilgilendiriyor

because apparently that is where the worst weather is going to be.

çünkü görünüşe göre en kötü hava orası olacak.

When I say the worst weather, I mean the hottest weather.

En kötü hava derken en sıcak havayı kastediyorum.

So if you are in the south east of England, that is the place,

Yani İngiltere'nin güney doğusundaysanız, orası

that is the area where it will be very hot indeed next week.

gelecek hafta gerçekten çok sıcak olacak bölge.

Hello. Oh, Sandra says.

Merhaba. Ah, diyor Sandra.

Very nice to see you, teacher.

Sizi görmek çok güzel öğretmenim.

The best.

En iyisi.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

This morning I have posted a new Instagram

Bu sabah oradaki profilimde yeni bir Instagram

video on my profile over there.

videosu yayınladım.

I have been so busy this week.

Bu hafta çok meşguldüm.

Hello to Abu Zahid,

Merhaba diyen Abu Zahid,

Abu CID Ismail Mohammed, who says hello, Mr.

Abu CID Ismail Mohammed,

Duncan from Sudan.

Sudan'dan Bay Duncan.

Can I say hello to everyone watching in Sudan?

Sudan'da izleyen herkese merhaba diyebilir miyim?

It is so nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek çok güzel.

Hello.

Also, Masood, who says I am happy to see you live.

Merhaba.

Ayrıca sizi canlı gördüğüme sevindim diyen Mesud.

Yes, I am alive.

Evet, yaşıyorum.

For those who are wondering.

Merak edenler için.

Let's have a look.

Bir bakalım.

I don't know if you can see my watch, but yes, it is now

Saatimi görüyor musun bilmiyorum ama evet, saat

approaching 4 p.m..

16:00'a yaklaşıyor.

It is approaching 4 p.m.

in the afternoon on Friday, Friday, the 15th of July.

15 Temmuz Cuma günü öğleden sonra.

We are now officially halfway through this month.

Artık resmen bu ayın yarısına geldik.

I can't believe how fast this month is going.

Bu ayın ne kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum.

And of course, as you know, if you are a regular viewer,

Ve elbette, bildiğiniz gibi, düzenli bir izleyiciyseniz, doğum

you will know that my birthday is coming.

günümün yaklaştığını bileceksiniz.

I hope

Umarım

you will buy something nice for me.

benim için güzel bir şey alırsın.

No pressure.

Baskı yok.

I don't want to put any pressure on you.

Sana baskı yapmak istemiyorum.

Well, maybe a little.

Şey, belki biraz.

But you don't have to buy anything nice for me.

Ama benim için güzel bir şey almak zorunda değilsin.

Oh. Oh, we have Lewis spending.

Ah. Oh, Lewis harcamalarımız var.

Lewis Mendez is here today.

Lewis Mendez bugün burada.

I'm sorry. I was trying to do my echo.

Üzgünüm. yankımı yapmaya çalışıyordum.

I can't do it today because I am outside.

Bugün dışarıda olduğum için yapamam.

But I tried to imitate the sound of the

Ama

little little echo.

küçük küçük yankının sesini taklit etmeye çalıştım.

That probably sounded awful.

Bu muhtemelen kulağa korkunç geliyordu.

Hello? Franco.

Merhaba? Franko.

Franco Ferrari.

Franko Ferrari.

I like your name, by the way.

Bu arada ismini beğendim. En

It is one of my favourite cars.

sevdiğim arabalardan biridir.

Sports cars.

Spor arabalar.

When you see someone driving down the road

Yolda Ferrari ile giden birini gördüğünüzde

in a Ferrari,

,

you cannot help

bakmadan edemiyorsunuz

but look.

.

You have to look at the car.

Arabaya bakmalısın.

Quite often. Sports cars.

Oldukça sık. Spor arabalar.

One thing I've noticed about sports cars, they are always bright colours

Spor arabalarla ilgili fark ettiğim bir şey, her zaman parlak

orange, yellow, bright blue,

turuncu, sarı, parlak mavi

or sometimes silver as well.

veya bazen de gümüş rengi olmaları.

I noticed that.

Onu farkettim.

I think if I had a sports car, I don't think

Sanırım bir spor arabam olsaydı

I would have a bright colour because then it would be too obvious.

parlak bir rengim olmazdı çünkü o zaman çok bariz olurdu.

I think then you would attract the wrong type of person.

Bence o zaman yanlış tipte insanı çekersin.

I think so.

Bence de.

If you had an expensive car.

Eğer pahalı bir arabanız olsaydı.

So I think if I had an expensive car, which I don't,

Yani bence pahalı bir arabam olsaydı, ki araba

because I don't drive, there is very little chance of me

kullanmadığım için araba kullanmam,

ever driving a sports car because I don't drive at all.

hiç araba kullanmadığım için bir spor araba kullanma şansım çok düşük olurdu.

I know it sounds strange, doesn't it, Alberto?

Kulağa garip geldiğini biliyorum, değil mi Alberto?

Hello, everyone from Gran Canaria.

Gran Canaria'dan herkese merhaba.

Mild weather over here.

Burada hava ılıman. Şikayet

Cannot complain. Really?

edemez. Gerçekten mi?

Well, it's not too bad here, but we are preparing ourselves.

Burada durum o kadar da kötü değil ama kendimizi hazırlıyoruz.

In fact, things are so bad at the moment

Aslında, şu anda İngiltere'de işler o kadar kötü ki

here in England, we

,

have declared a national emergency.

ulusal acil durum ilan ettik.

Oh, apparently, yes.

Ah, görünüşe göre, evet.

It's never happened before.

Daha önce hiç olmadı.

We are declaring a national emergency here

Burada ulusal acil durum ilan ediyoruz

because the weather next week is going to be so hot.

çünkü önümüzdeki hafta hava çok sıcak olacak.

Mm hmm.

Hmm.

Claudia?

Claudia mı?

Yes, I suppose I should ask.

Evet, sanırım sormalıyım.

What's cooking? Claudia?

Ne pişiriyor? Claudia mı?

What have you got in your pot?

Tencerende ne var?

What's cooking, Claudia?

Ne pişiriyorsun, Claudia?

Is it something spicy and hot?

Baharatlı ve sıcak bir şey mi?

Is it something salty or not?

Tuzlu bir şey mi, değil mi?

Oh, Claudia.

Ah, Claudia.

What is in the pot?

Tencerede ne var?

Brussels sprouts, apparently.

Görünüşe göre Brüksel lahanası.

It must be having something else.

Başka bir şeye sahip olmalı.

You can't just have Brussels sprouts on their own.

Brüksel lahanasını tek başına yiyemezsin.

You must be having something else.

Başka bir şey yaşıyor olmalısın.

Maybe some meat or maybe some other vegetables.

Belki biraz et ya da belki başka sebzeler.

Maybe some potatoes.

Belki biraz patates.

I hope so.

Umarım.

We went into town

just before I started my livestream.

Canlı yayınıma başlamadan hemen önce şehre gittik.

Oh, Claudia says fried fish today with carrots and onions.

Oh, Claudia bugün havuç ve soğanlı kızarmış balık diyor.

That sounds quite savoury.

Kulağa oldukça lezzetli geliyor.

I would describe that as maybe a savoury meal.

Bunu belki de lezzetli bir yemek olarak tanımlardım.

I think so.

Bence de.

Too much heat is no good.

Fazla ısı iyi değil. Size

I agree with you.

katılıyorum.

I think it is going to be quite hot over the weekend

Hafta sonu

and also the beginning of next week as well.

ve ayrıca önümüzdeki haftanın başında da oldukça sıcak olacağını düşünüyorum.

It's going to be very, very hot.

Çok, çok sıcak olacak.

So just before I started my livestream, Mr.

Canlı yayınıma başlamadan hemen önce, Bay

Steve and myself went into town because Steve

Steve ve ben şehre gittik çünkü Steve yaptığı şovda performans sergilerken

is taking a short holiday for a couple of days

birkaç günlüğüne kısa bir tatil yapıyor

whilst he is performing in the show that he's doing.

.

Inaki. Hello, Inaki.

Inaki. Merhaba Inaki.

Hello. Also, Dewi, who is watching in Indonesia.

Merhaba. Ayrıca Endonezya'da izleyen Dewi.

Nice to see you here today as well.

Bugün de seni burada görmek güzel.

Florence is sending congratulations to Paolo

Florence,

for his song that he dedicated to me on Sunday.

Pazar günü bana adadığı şarkısı için Paolo'ya tebrikler gönderiyor.

Did you see it?

Bunu gördün mü?

Did you see the song?

şarkıyı gördün mü

Was it Sunday?

Pazar mıydı?

Oh, no, it was Wednesday.

Hayır, çarşambaydı.

I'm getting confused because I've done so many live streams this week.

Bu hafta çok fazla canlı yayın yaptığım için kafam karıştı.

I'm actually getting confused by the number of live streams that I've done.

Aslında yaptığım canlı yayınların sayısı kafamı karıştırıyor. İşte

So that's the reason why.

nedeni bu.

But yes, Paolo sent me a very nice song

Ama evet, Paolo bana canlı yayınlarım hakkında söylediği çok güzel bir şarkı gönderdi

that he sang all about my live streams, and he was asking Mr.

ve Bay

Duncan,

Duncan'a

twice a week is not enough.

haftada iki kez yeterli olmadığını soruyordu.

We want more of Mr.

Bay Duncan'dan daha fazlasını istiyoruz

Duncan.

.

Well, this week you have been getting lots of me because I have been doing some

Pekala, bu hafta benden çok şey alıyorsunuz çünkü

very unusual live streams on my phone,

telefonumda çok sıra dışı canlı yayınlar yapıyorum ve

as well as my normal live streams

as well on Sunday and Wednesday from 2 p.m.

ayrıca Pazar ve Çarşamba günleri saat 14.00'ten itibaren normal canlı yayınlarım da var. Birleşik

UK time is when I'm here with you.

Krallık zamanı, burada seninle olduğum zamandır.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

Yes. Before I started today's live stream, I

Evet. Bugünkü canlı yayına başlamadan önce,

was in town with Mr.

Bay Steve'le kasabadaydık

Steve

and we went to a small cafe,

ve küçük bir kafeye gittik,

one of the small cafes in much Wenlock.

Wenlock'taki küçük kafelerden biri.

Mr. Steve had chilli con carne,

Bay Steve acılı con carne yedi

but he said that it was not as nice as his.

ama onunki kadar güzel olmadığını söyledi.

I had something simple.

Basit bir şeyim vardı.

I had soup,

Çorba içtim

but it was very nice. Homemade soup.

ama çok güzeldi. Ev yapımı çorba.

It was lovely.

Çok hoştu.

So I did.

Ben de yaptım.

I did enjoy that very much.

Bundan çok keyif aldım.

Claudia says I like these live streams so much.

Claudia, bu canlı yayınları çok sevdiğimi söylüyor.

Thank you, Mr.

Duncan.

Teşekkürler, Bay

Duncan.

Well, I always worry. You know, I always worry.

Ben her zaman endişelenirim. Bilirsin, her zaman endişelenirim.

I am a person who sometimes worries, especially about this.

Ben bazen endişelenen bir insanım, özellikle bu konuda.

I always worry that maybe this will be a little boring or tedious

Her zaman bunun biraz sıkıcı ya da usandırıcı olacağından

or maybe not interesting to you.

ya da senin için ilginç olmayacağından endişeleniyorum. Bu

So I often worry about whether or not

yüzden sık sık bunun ilginç olup olmadığı konusunda endişeleniyorum

this is interesting.

.

I do.

I worry all the time about these sorts of things.

Evet.

Bu tür şeyler hakkında her zaman endişeleniyorum.

I take this very seriously, even though sometimes I do act the fool.

Bazen aptal gibi davransam da bunu çok ciddiye alıyorum.

I like to play the fool sometimes.

Bazen aptalı oynamayı seviyorum.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Yes, we have a lot of people joining in.

Evet, katılan çok sayıda insan var.

Who else is here today?

Bugün başka kimler burada?

Oh, it's not good to be worried, Mr.

Endişelenmek iyi değil, Bay

Duncan.

Duncan.

You are definitely the best teacher.

Sen kesinlikle en iyi öğretmensin.

Well, the thing that I find frustrating

Şey, sinir bozucu bulduğum şey

and, you know, I always like to talk about things that affect me,

ve bilirsiniz, beni etkileyen şeyler hakkında konuşmayı her zaman severim

and I always like to hear about the things that affect you as well.

ve sizi de etkileyen şeyleri her zaman duymayı severim.

I worry about the fact that even though

right now I have over a million subscribers, which is great,

Şu anda bir milyondan fazla abonem olmasına rağmen, ki bu harika,

don't get me wrong, I appreciate it,

beni yanlış anlamayın, bunu takdir ediyorum,

but I don't often get many viewers

ancak

for my videos or my live streams,

videolarım veya canlı yayınlarım için genellikle çok fazla izleyici bulamıyorum

and I've tried everything to do it.

ve Bunu yapmak için her şeyi denedim.

I've tried everything.

Her şeyi denedim.

So that's the only thing that really does worry me or annoy me, because sometimes I feel

Beni gerçekten endişelendiren veya sinirlendiren tek şey bu, çünkü bazen

as if the YouTube algorithms are being a little unfair.

YouTube algoritmalarının biraz adaletsiz olduğunu düşünüyorum.

And a lot of people have complained about this over the years, not just me.

Ve yıllar içinde sadece ben değil birçok insan bundan şikayet etti. Bu

So I'm not the only person

yüzden

complaining about this many other YouTubers.

diğer birçok YouTuber'dan şikayet eden tek kişi ben değilim.

Big YouTubers have also complained

Büyük YouTubers,

about the fact that they don't seem to get the viewers

izleyicileri

that they probably should.

muhtemelen almaları gerektiği gibi alamadıklarından da şikayet ettiler.

It's just simple mathematics, really.

Bu sadece basit bir matematik, gerçekten. YouTube kanalınıza

If 1 million people are subscribed

1 milyon kişi abone olduysa

to your YouTube channel,

you should get at least a certain percentage.

en azından belli bir yüzde almalısınız.

A certain percent of people should be watching.

İnsanların belirli bir yüzdesi izliyor olmalı.

So that is the only thing that annoys me sometimes.

Yani bazen beni rahatsız eden tek şey bu .

I think sometimes maybe the algorithms on YouTube are a little unfair.

Bazen YouTube'daki algoritmaların biraz adaletsiz olduğunu düşünüyorum.

Maybe certain people are getting priority

Belki belirli kişilere öncelik veriliyor

or they are given priority.

veya onlara öncelik veriliyor.

I've had a lot of messages asking about my YouTube award.

YouTube ödülümle ilgili soran çok sayıda mesaj aldım.

Mr. Duncan, you have a million subscribers now.

Bay Duncan, artık bir milyon aboneniz var.

When will you get your award?

Ödülünü ne zaman alacaksın?

My answer is never.

Cevabım asla.

I don't think I will ever get an award.

Ödül alacağımı hiç sanmıyorum.

I never got one for 100,000.

100.000'e hiç almadım.

And I don't think I will get one for 1 million.

Ve 1 milyona bir tane alacağımı sanmıyorum.

I don't think so.

Öyle düşünmüyorum.

Mm. Alberto says never boring.

mm. Alberto asla sıkıcı olmadığını söylüyor.

Mr. Duncan, you are never boring, but I try not to be anyway.

Bay Duncan, asla sıkıcı değilsiniz ama ben yine de öyle olmamaya çalışıyorum.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

That's very kind of you to say.

Bunu söylemen çok nazik.

I am not looking for compliments.

İltifat aramıyorum.

I'm not trying to find sympathy.

Sempati bulmaya çalışmıyorum.

But it is something that annoys me.

Ama bu beni rahatsız eden bir şey.

It's very hard sometimes to

Bazen

to let these things go from your mind. Hmm.

bu şeylerin aklınızdan gitmesine izin vermek çok zordur. Hmm.

Yes. Oh.

Evet. Ah.

Oh, very nice.

Oh çok güzel.

Fernando says I've been following you since 2011.

Fernando seni 2011'den beri takip ettiğimi söylüyor.

Wow. That's a very long time ago.

Vay canına. Bu çok uzun zaman önceydi.

Incredible.

İnanılmaz.

11 years ago.

11 yıl önce.

Watching

you watch me for the first time.

İlk defa beni izlediğini görüyorum. Beni nasıl bulduğunu

I'm always interested to find out how you found me.

öğrenmek her zaman ilgimi çekmiştir .

How a lot of people say.

Ne kadar çok insan söylüyor.

Well, sometimes people will recommend me

Bazen insanlar beni size öneriyor ki

to you, which I think is very nice.

bence bu çok güzel.

Dewey asks, Where are you, Mr.

Dewey, "Neredesiniz, Bay

Duncan?

I am talking to you now.

Duncan?" diye sorar.

şimdi seninle konuşuyorum

Live from England.

İngiltere'den canlı.

Sunny England.

Güneşli İngiltere.

It's not too warm today.

Bugün çok sıcak değil.

I think it's around 26, maybe 25

Sanırım bugün burada 26, belki 25

or 26 Celsius here today.

veya 26 Santigrat civarında.

So it's not really warm.

Yani gerçekten sıcak değil. Bir

And we have a beautiful breeze as well blowing by.

de güzel esen rüzgarımız var.

One of the things I love about summer

Yaz hakkında sevdiğim şeylerden biri de

is is the fresh summer breeze.

taze yaz esintisidir.

Doo doo doo doo doo doo doo doo doo doo.

Doo doo doo doo doo doo doo doo doo doo.

Summer breeze.

Yaz esintisi.

Makes me feel fine.

Beni iyi hissettiriyor.

Blowing through the jasmine in my mind.

Zihnimde yasemin esiyor.

Lovely song.

Güzel şarkı.

Well, not my version.

Benim versiyonum değil.

My version is awful, but the song is very nice.

Benim versiyonum berbat ama şarkı çok güzel.

Summer breeze.

Yaz esintisi.

Who remembers that song?

O şarkıyı kimler hatırlıyor?

Claudia is going now.

Claudia şimdi gidiyor.

I think Claudia is busy entertaining today.

Sanırım Claudia bugün eğlenmekle meşgul.

Enjoy your fish, your onions,

Balıklarınızın, soğanlarınızın,

your Brussels sprouts, and your carrots.

Brüksel lahanalarınızın ve havuçlarınızın tadını çıkarın.

Enjoy them, please, and think of me

Lütfen tadını çıkarın ve

whilst you're eating them.

onları yerken beni düşünün.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

I am going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gidiyorum.

This is just a short one today just to say hello.

Bugün sadece merhaba demek için kısa bir gün. Bazen

I like to

connect my phone to the internet sometimes and say hello.

telefonumu internete bağlayıp merhaba demeyi seviyorum.

I hope you don't mind.

Umarım sakıncası yoktur.

Of course I will be with you on Sunday.

Pazar günü elbette yanınızda olacağım.

I might not be with you tomorrow.

Yarın yanında olmayabilirim.

I don't think I will do a live stream tomorrow because it's Saturday.

Yarın cumartesi olduğu için canlı yayın yapmayı düşünmüyorum .

And also guess what?

Ve ayrıca tahmin et ne oldu?

I am going to see Mr.

Steve perform him in his show tomorrow.

Yarın Bay Steve'in şovunda onu canlandırdığını göreceğim.

So I will be there watching Mr.

Bu yüzden Bay

Steve dancing and singing and acting on the stage.

Steve'in sahnede dans etmesini, şarkı söylemesini ve oyunculuk yapmasını izliyor olacağım.

I might even

even though I've been told I can't,

Yapamayacağım söylenmesine rağmen,

I might actually record

aslında

some short video clips of Mr.

Bay Steve'in sahnede gösterdiği bazı kısa video klipleri kaydedebilirim

Steve performing on the stage.

.

I will see what happens because I've been warned,

Ne olacağını göreceğim çünkü uyarıldım,

I've been told that I'm not allowed to.

izin verilmediği söylendi.

But I might I might record maybe two or three

Ama belki iki üç

short video clips and share them on Sunday.

kısa video klip çekip pazar günü paylaşabilirim.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz.

So I won't be with you tomorrow, but I will be with you on Sunday.

Yani yarın yanınızda olmayacağım ama Pazar günü yanınızda olacağım.

Definitely. You see? Definitely.

Kesinlikle. Anlıyorsun? Kesinlikle.

I don't like this hand.

Bu eli sevmiyorum.

This hand looks weird on camera.

Bu el kamerada tuhaf görünüyor.

It looks strange.

Garip görünüyor.

It doesn't look like a hand. It looks like something else.

Bir ele benzemiyor. Başka bir şeye benziyor.

This hand looks great.

Bu el harika görünüyor.

I think this hand is okay.

Bence bu el tamam.

It looks okay that that's okay.

Sorun yok gibi görünüyor.

But this one we it it looks so strange.

Ama bu biz çok garip görünüyor.

This one. Okay.

Bu. Tamam aşkım.

This one looks like an old potato.

Bu eski bir patatese benziyor.

I will see you on Sunday Times.

Sunday Times'da görüşürüz.

Forget the time 2 p.m.

Saat 2'yi unutun.

UK time is when I'm with you next

İngiltere zamanı, bir sonraki seninle olduğum zamandır,

please

lütfen

there's a little bird behind me in the bush

arkamda küçük bir kuş var, çalıların arasında,

Just behind me over there as a little bird singing away.

hemen arkamda, küçük bir kuş öterken.

Thank you very much for company.

Şirket için çok teşekkür ederim.

Yes, I will see you on Sunday.

Evet, Pazar günü görüşürüz.

Hope you will enjoy the rest of your day as well.

Umarım günün geri kalanından da keyif alırsınız.

This is just a short livestream just to say hi

Bu sadece merhaba demek için kısa bir canlı yayın

and now I am saying bye.

ve şimdi güle güle diyorum.

Catch you later.

Sonra görüşürüz.

Enjoy the rest of your day.

Günün geri kalanının tadını çıkar.

Enjoy your Saturday as well and you can watch this again with captions later.

Cumartesi gününüzün de tadını çıkarın ve bunu daha sonra altyazılı olarak tekrar izleyebilirsiniz.

Definitely.

Kesinlikle.

Thank you very much, Valentyn.

Valentyn'e çok teşekkür ederim.

Thank you, Florence.

Teşekkürler, Floransa.

Thank you, Beatrice.

Teşekkürler Beatrice.

I'm glad you like it

Beğenmenize sevindim

and I'm also happy to hear that you're not bored with it,

ve sıkılmadığınızı duyduğuma da sevindim ,

which always puts a smile on my face.

bu da yüzümü her zaman gülümsetiyor.

To be honest, this is Mr.

Dürüst olmak gerekirse, bu,

Duncan in the birthplace of English, saying, Thanks for watching me for the short time.

İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, " Beni kısa süreliğine de olsa izlediğiniz için teşekkürler.

See you on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'den itibaren görüşmek üzere.

UK time.

İngiltere saati.

And of course you know what's coming next.

Ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Take care everyone and stay cool and of course

Herkese iyi bakın ve sakin kalın ve tabii ki

ta ta for now.

şimdilik ta ta.