Live English Lesson - 14th October 2018 - Fame / Celebrity / Sentimentality / Weight

oh hello there here we are already halfway through October and another

oh merhaba, burada zaten Ekim ayının ortasındayız ve bir

Sunday has arrived as you can see it's raining the UK right now is being bashed

Pazar günü daha geldi, gördüğünüz gibi yağmur yağıyor Birleşik Krallık şu anda

and thrashed by lots of storms and the rain is falling quite fast today I'm

birçok fırtına tarafından eziliyor ve yağmur oldukça hızlı yağıyor bugün

standing here literally getting wet just for you coming up on today's livestream

burada duruyorum tam anlamıyla ıslanıyorum Bugünkü canlı yayında sadece sizin için, ünlü olmak da

we have lots of things including being famous a great subject and something

dahil olmak üzere pek çok şeyimiz var ve şu anda

that lots of people are talking about at the moment because it would appear that

pek çok insanın bahsettiği harika bir konu çünkü

the only way to get on in life right now is to be a celebrity would you like to

şu anda hayatta ilerlemenin tek yolu gibi görünüyor. ünlü ünlü olmak ister misiniz ünlü

be famous would you like to be well-known we'll find out later on also

olmak ister misiniz daha sonra öğreneceğiz ayrıca

mr. Steve will be here as well talking about lots of things I will be taking a

bay. Steve de burada olacak pek çok şey hakkında konuşacak 1960'ların sonlarında çocukken izlediğim

look at the first TV show that I ever watched as a child way back in the late

ilk TV programına bir göz atacağım

1960s I'm not joking and of course you are more than welcome to join in as well

Şaka yapmıyorum ve tabii ki katılabilirsiniz

on the live chat after all it's just after 2 o'clock here in the UK it's a

canlı sohbette de sonuçta saat 2'den hemen sonra burada Birleşik Krallık'ta hava

wet Sunday afternoon and this is live English live from Much Wenlock in

yağmurlu bir Pazar öğleden sonra ve bu Pazar öğleden sonra İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı İngilizce canlı

England on a Sunday afternoon this is live English

bu canlı İngilizce

it sure is boys and girls

kesinlikle erkekler ve kızlar

go on give us your best smile give me a big smile show me those lovely white

hadi bize en iyi gülümsemeni ver bana kocaman bir gülümseme ver bana o güzel beyaz

teeth hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay

dişleri göster millet merhaba ben bay. Duncan, İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy well are you happy are you really really really happy

umarım çok mutlusundur peki mutlu musun gerçekten gerçekten çok mutlusun

I hope so here we go again it's Sunday once more

Umarım yine başlıyoruz bugün yine Pazar

and already we are halfway through October I can't believe we are just a

ve şimdiden Ekim ayının yarısına geldik inanamıyorum

few weeks away from the end of the year it seems amazing really don't you think

yıl sonuna sadece birkaç hafta kaldı harika görünüyor gerçekten sence de öyle değil mi

so today a very special lesson we are talking all about being famous as you

bugün çok özel bir ders ünlü olmaktan bahsediyoruz gördüğünüz gibi

can see I am wearing my superstar clothing today I am dressed as a

bugün süperstar kıyafetlerimi giydim süperstar gibi giyindim

celebrity even though in real life I'm not a lot of people think that I'm

ünlü olmama rağmen gerçek hayatta pek çok insan

famous but I'm not honestly I'm not a famous person not as famous as this guy

ünlü olduğumu düşünmüyor ama dürüst değilim ünlü biri değilim bu adam kadar ünlü değilim

yeah coming up later on we have lots of things to talk about but first of all as

evet daha sonra ortaya çıkacak çok şeyimiz var hakkında konuşun ama her şeyden önce daha önce de belirttiğim gibi

I've already mentioned it is a little bit wet outside let's take a look

dışarısı biraz ıslak hadi

outside shall we so there it is the view right now it is a very gloomy miserable

dışarıya bir bakalım o yüzden manzara şu anda

wet day outside in the garden and as you can see the rain is falling we have been

bahçede çok kasvetli, sefil, yağışlı bir gün ve elinizden geldiğince bak yağmur yağıyor hırpalandık hırpalandık

battered battered literally battered by storms this week we've had so much rain

tam anlamıyla fırtınalarla hırpalandık bu hafta o kadar çok yağmur yağdı ki

I can't begin to tell you how much rain we've had so it's still raining outside

ne kadar yağmur yağdığını size anlatamam bu yüzden şu anda dışarıda hala yağmur yağıyor hadi bir daha bakalım

at the moment let's have another look in a different direction shall we so let's

farklı bir yöne gidelim mi,

have a look over there you can see the or terminal leaves are out on the trees

oraya bir bakalım, ağaçların üzerindeki terminal yaprakları

looking very nice and we were outside yesterday as well having a lovely walk

çok güzel görünüyor ve biz de dün dışarıda güzel bir yürüyüş yapıyorduk,

would you like to see some shots of the war

savaştan bazı kareler görmek ister misiniz?

we had yesterday and we decided to take a bit of a risk yesterday because we

dün vardı ve dün biraz risk almaya karar verdik çünkü

walked out in the windy weather and there you can see the trees are really

rüzgarlı havada yürüdük ve orada ağaçların gerçekten bir o yana bir bu

swaying from side to side it was a very windy day yesterday but mr. Steve and

yana sallandığını görebilirsiniz dün çok rüzgarlı bir gündü ama bayım. Steve ve

myself we decided to brave the elements we went outside and we took a lovely

ben doğa şartlarına göğüs germeye karar verdik, dışarı çıktık ve güzel bir

walk we went into town to have something to eat

yürüyüş yaptık, yiyecek bir şeyler yemek için şehre indik

but it was so windy and as we were walking under the trees we realized that

ama hava çok rüzgarlıydı ve ağaçların altında yürürken

some of the branches had actually fallen off and there you can see some of them

bazı dalların gerçekten düşmüş olduğunu fark ettik. kapalı ve orada bazılarını görebilirsiniz,

some huge branches and can I just say if one of those was to hit me on the head I

bazı büyük dallar ve şunu söyleyebilir miyim: eğer bunlardan biri kafama vursaydı,

think it would kill me instantly and there is one that fell yesterday during

sanırım beni anında öldürürdü ve dün yürüyüşümüz sırasında düşen bir tane var

our walk and you can see that's a pretty big piece of wood there a pretty large

ve bunu görebilirsiniz oldukça büyük bir tahta parçası orada oldukça büyük bir

branch and there's mr. Steve posing by the branch yes Steve we get the message

dal ve orada Mr. Steve dalın yanında poz veriyor evet Steve,

it is a very magnificent piece of tree and now into the garden you can see that

bunun çok muhteşem bir ağaç parçası olduğu mesajını aldık ve şimdi bahçede

autumn is really really getting underway now there is my lovely damson tree you

sonbaharın gerçekten gerçekten başladığını görebilirsiniz, şimdi benim güzel mürdüm ağacım var,

can already see that many of the leaves have fallen and the leaves that are on

yaprakların çoğunu şimdiden görebilirsiniz. düştü ve ağaçtaki yapraklar

the tree have now turned a beautiful gold color I know I said this last week

şimdi güzel bir altın rengine döndüler biliyorum bunu geçen hafta söyledim

and I know I say it quite often I love autumn

ve biliyorum bunu oldukça sık söylüyorum sonbaharı seviyorum bence

I think autumn is a wonderful time of year very colorful and it's definitely a

sonbahar yılın harika bir zamanı çok renkli ve kesinlikle bir

season that gets many people excited because of the wonderful nature that you

can see at this time of the year if you are lucky enough to have the seasons

Yılın bu zamanında görebileceğiniz harika doğa nedeniyle birçok insanı heyecanlandıran mevsim, eğer mevsimlere sahip olacak kadar şanslıysanız, o zaman

then this is what you will see autumn is a wonderful time and there you can see

göreceğiniz şey budur sonbahar harika bir zamandır ve orada

many of the different league on the floor on the ground lying on the

pek çok şeyi görebilirsiniz. farklı lig yerde yerde yatarken

grass lots of different colors gold red green there are even some brown leaves

çimlerin üzerinde çok sayıda farklı renk altın kırmızı yeşil hatta bazı kahverengi yapraklar var

so as you can see the the leaves turn many different colors so quite a variety

yani görebileceğiniz gibi yapraklar birçok farklı renge dönüşüyor yani

of color can be seen during the autumn months and a few people have asked about

sonbahar aylarında oldukça çeşitli renkler görülebiliyor ve birkaç kişi

the daily air mr. Duncan how is your daily ax well there it is it is still

günlük havayı sordu bay. Duncan günlük baltanız nasıl iyi orada hala

flowering can you believe it so the daily ax this year has been very very

çiçek açıyor buna inanabiliyor musunuz bu yıl günlük balta çok çok

crazy producing lots of different flowers all through the year and there

çılgınca tüm yıl boyunca birçok farklı çiçek üretti ve orada

you can see it is still in flower so I hope you enjoyed that and of course the

hala çiçekte olduğunu görebilirsiniz bu yüzden ben umarım beğenmişsinizdir ve tabii ki

rain is falling it's not a very nice day to day everything has changed so we had

yağmur yağıyor çok güzel bir gün değil her şey değişti bu yüzden

wind yesterday and today we have lots and lots of rain and also wind as well

dün rüzgar vardı ve bugün çok ama çok yağmur var ve ayrıca rüzgar ve

as if it wasn't bad enough now it is raining and it's really really coming

sanki şimdi yeterince kötü değilmiş gibi yağmur yağıyor ve gerçekten

down quite fast later on we are going to check out the spidercam it's been a

çok hızlı yağıyor daha sonra örümcek kamerasına bakacağız uzun zaman oldu

while since we've checked in on the spiders so today that's exactly what

örümcekleri kontrol etmeyeli bu yüzden bugün tam olarak yapacağımız şey bu

we're going to do I have placed one of the spiders in front of the camera so we

kameranın önündeki örümcekler, bu yüzden bugün

will be taking a look at the spiders today yes we still have the spiders

örümceklere bir göz atacağız evet, örümcekler hala elimizde,

it's nearly 5 months now that we've been looking after these spiders for one of

yaklaşık 5 aydır bu örümceklere Steve'in bir arkadaşı için bakıyoruz,

Steve's friends so the spiders are still here and lots of people are interested

bu yüzden örümcekler hala burada ve pek çok insan ilgileniyor

they want to find out how the spiders are doing they are ok I think they're

örümceklerin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorlar sorun yok bence

getting bigger I've noticed that one of them seems to be getting larger and

büyüyorlar Birinin gittikçe büyüdüğünü fark ettim Şöhretten

larger we are talking about Fame have you ever met anyone famous we will be

bahsediyoruz hiç kimseyle tanıştın mı ünlü, tamamen Şöhret hakkında yaptığım

taking a look at one of my video lessons that I made all about Fame we will take

video derslerimden birine göz atacağız,

a look at some excerpts from that lesson a little bit later on also today

o dersten bazı alıntılara biraz sonra da bakacağız, bugün de

something we mentioned last week that I haven't actually got around to showing

geçen hafta bahsettiğimiz ama aslında pek anlamadığım bir şey size göstermek için

you so today we will have the weigh-in we will be weighing me I can't believe

bugün tartıya çıkacağız beni tartacağız buna inanamıyorum bu

it so today we will find out exactly how much I weigh and perhaps you would like

yüzden bugün tam olarak kaç kilo olduğumu öğreneceğiz ve belki de

to make a guess at how much my body mass is so here we go it is the live English

vücut kütlemin ne kadar olduğunu tahmin etmek istersiniz işte başlıyoruz

stream for a Sunday afternoon lots of things to come have you ever met anyone

bir Pazar öğleden sonra için canlı İngilizce akışı gelecek çok şey var hiç

famous would you like to be famous would you like to be a big celebrity do you

ünlü biriyle tanıştınız mı ünlü olmak ister misiniz ünlü olmak ister misiniz büyük bir ünlü olmak ister misiniz

think it's easy being famous or do you think it's very difficult let's have a

ünlü olmanın kolay olduğunu mu sanıyorsunuz yoksa siz mi sanıyorsunuz? çok zor

look at the live chat shall we because of course we are here with the live chat

canlı sohbete bir göz atalım olur mu çünkü tabii ki canlı sohbetle buradayız

and Wow quite a few people are already on so let's see who is there the big

ve Vay canına epeyce kişi zaten açık, bu yüzden kimler var görelim büyük

question is who was first on the live chat today so let's go right back to the

soru bugün canlı sohbette ilk kimin olduğu hadi en başa dönelim en

beginning to see who was first eventually oh it's very busy today I've

sonunda kimin birinci olduğunu görelim sonunda oh bugün çok meşgul

just noticed it's very busy on the live chat already Wow

canlı sohbette çok meşgul olduğunu fark ettim zaten

welcome everyone first on the live chat today was matrix matrix Trix 2018 says

hi you are first on the live chat and of course that means that you get a big

canlı sohbette birinci ve tabii ki bu, büyük bir

round of celebrity applause

ünlü alkışı

well done you are now officially famous matrix tricks in second place once again

aferin demektir, artık resmi olarak ünlüsün matrix hileleri bir kez daha ikinci sırada

Tomac is in second place you are second today on the live chat Blue Thunder is

Tomac ikinci sırada canlı sohbette bugün ikincisin Blue Thunder

here also Chris Morales Julie hello Julie Mathilde is here as well Sam Anne

burada ayrıca Chris Morales Julie merhaba Julie Mathilde de burada Sam Anne

Connell also is here on the live chat Anna Sheeran hello to Sheeran is well hi

Connell de burada canlı sohbette Anna Sheeran Sheeran'a merhaba iyi Laila'dan

everyone from Laila oh Laila hello to you do you know there was a song that

herkese merhaba oh Laila merhaba size yıllar önce yazılmış bir şarkı olduğunu biliyor musunuz?

was written many years ago by I think it was Eric Clapton called Layla and also

Sanırım Eric Clapton Layla'yı aradı ve

omit Rita and SK limited oh hello there it's nice to see you again the one thing

Rita'yı atladı ve SK sınırlı oh merhaba seni tekrar görmek güzel

I notice about the live chat is everyone uses false names well almost everyone

canlı sohbet hakkında fark ettiğim tek şey herkesin sahte isimler kullanması iyi hemen hemen herkes

hello to emit watching in India also Mika hello Mika nice to see you back

merhaba Hindistan'da izlerken yaymak için ayrıca Mika merhaba Mika seni tekrar görmek güzel

again what's the weather like in Japan right now here it's terrible it's wet

Japonya'da hava nasıl şu anda burada korkunç, ıslak, rüzgarlı

it's windy we've had rain all night and all day as well

bütün gece ve bütün gün yağmur yağdık

oh hello hello to China are you actually watching in China ak47 that's a very

oh merhaba Çin'e merhaba gerçekten Çin'de mi izliyorsun ak47 bu çok

interesting name there you've got also we have V tests and Belarusian hello

ilginç bir isim var ayrıca V testlerimiz var ve Belarusça merhaba Belarusça

Belarusian Belarusian is already asking or should I say answering the question

Belarusça zaten soruyor ya da soruyu cevaplarken mi demeliyim hayır

no I don't want to be famous well just a little but not too much too much not too

ünlü olmak istemiyorum sadece biraz ama çok fazla değil çok fazla değil çok

famous hello mr. Duncan and hello to the

ünlü değil merhaba Bay. Duncan ve

classmates thank you very much also am it and let's go further down oh hello

sınıf arkadaşlarına merhaba çok teşekkür ederim ben de öyleyim ve daha da aşağılara inelim oh merhaba

there vinamra hi sir your philosophy helps us

vinamra merhaba efendim felsefeniz

face the world in fact they are indispensable in our lives and an asset

dünyayla yüzleşmemize yardımcı oluyor aslında onlar hayatımızda vazgeçilmez ve toplum için bir değer

to society thank you very much VIN Armour vinamra

çok teşekkür ederim VIN Armor vinamra

I'm very very flattered by that thank you very much it's very kind of you and

bundan çok çok gurur duydum çok teşekkür ederim çok naziksiniz ve şu

it's worth mentioning at the moment that I am the final I am the last I am the

anda final olduğumu söylemeye değer ben sonuncuyum şu anda düzenli olarak canlı İngilizce rüyaları

only English teacher who now does regular live English dreams there were

gören tek İngilizce öğretmeniyim

quite a few people a few months ago quite a few people were putting on live

birkaç kişi birkaç ay önce epeyce kişi

streams teaching English but most of them have disappeared in fact I think I

İngilizce öğreten canlı yayınlar yayınlıyordu ama çoğu kayboldu aslında sanırım

might be the only English teacher who is still giving live English lessons on

YouTube'da hala canlı İngilizce dersi veren tek İngilizce öğretmeni ben olabilirim

YouTube I might be the only one left and the reason why so many people have given

sadece ben olabilirim ayrıldı ve bu kadar çok insanın pes etmesinin nedeni, bunu

up is because it's not easy to do it's not easy it's a difficult thing to do to

yapmanın kolay olmaması,

stand in front of a camera talking live it's very very hard indeed Mardy is here

kamera önünde durup canlı konuşmanın zor bir şey olması, gerçekten çok çok zor, gerçekten Mardy burada,

hello everybody also Martha in Poland hello Martha nice

herkese merhaba, ayrıca Martha, Polonya'da merhaba Martha da

to see you as well sue Jean is here and also Alessandro and

seni görmek güzel sue Jean burada ve ayrıca Alessandro ve

M x.25 eh oh hello there I haven't seen you for a long time thanks for joining

M x.25 eh oh merhaba seni uzun zamandır görmüyorum tekrar bize katıldığın için teşekkürler

us again hello from Indonesia and once again for the wrong reason Indonesia is

Endonezya'dan merhaba ve bir kez daha yanlış sebep için Endonezya

in the news some more terrible weather conditions and natural events taking

haberlerde bazı daha korkunç hava koşulları ve doğa olayları

place there el land as URI hello el land as re-watching Ecuador Wow

yaşanıyor orada el kara URI olarak merhaba el kara Ekvador'u yeniden izliyor Vay be

people watching all around the world today it's so nice apparently SK Limited

insanlar bugün dünyanın her yerinden izliyor çok güzel görünüşe göre SK Limited

is in Vietnam oh hello to you I know I have a lot of viewers watching in

Vietnam'da oh merhaba sana biliyorum Vietnam'da izleyen pek çok izleyicim var

Vietnam Olga is here Ralph is here as well and all

Olga burada Ralph da burada ve hepsi bu

so Anna Giovanni Muhammad Amin and Palmyra in fact so many people are on

yüzden Anna Giovanni Muhammed Amin ve Palmyra aslında şu anda pek çok kişi

the live chat right now and now we are up to date hello - sweetness Connell

canlı sohbette ve şimdi güncel bilgileri alıyoruz merhaba - tatlım Connell

Trang Sharif Caroline and motor motor Husein thank you very much

Trang Sharif Caroline ve motor motor Husein çok teşekkür ederim

motor is watching in Bangladesh I am wearing my sunglasses because we are

motor Bangladeş'te izliyor Güneş gözlüklerimi takıyorum çünkü

talking all about Fame today being famous so I've decided to look like a

bugün hepimiz Şöhretin ünlü olmasından bahsediyoruz bu yüzden gerçek hayatta buna izin vermememe rağmen bir ünlü gibi görünmeye karar verdim

celebrity even though in real life I'm not let's have a look at something

that's very suitable for today because it is raining and that can only mean one

bugün için çok uygun bir şeye bakın çünkü yağmur yağıyor ve bunun tek bir anlamı olabilir

thing it's time to do the puddle dance

su birikintisi dansı yapma zamanı

it is Sunday afternoon it is the 14th of October we are already halfway through

14 Ekim Pazar öğleden sonra zaten ayın yarısına geldik

the month I can't believe how fast October is going by

inanamıyorum Ekim ne kadar hızlı geçiyor

it's whizzing by it's going by very quickly

vızıldayarak geçiyor çok hızlı geçiyor bir

talking of doing things quickly there are many ways of telling a person to do

şeyleri hızlı yapmaktan bahsetmek bir kişiye bir

something quickly or quicker first of all you can say hurry up hurry

şeyi hızlı veya daha hızlı yapmasını söylemenin birçok yolu var öncelikle acele et diyebilirsin acele

up if you want a person to do something quicker maybe they are going too slowly

et eğer bir kişinin yapmasını istiyorsan daha hızlı bir şey belki çok yavaş gidiyorlar acele edin

you can say hurry up hurry up mr. Duncan you're walking too slowly hurry up hurry

acele edin bay diyebilirsiniz. Duncan çok yavaş yürüyorsun acele et

up with your essay you need to get it in by tomorrow hurry up so there is one way

makaleni hazırla acele et yarına kadar teslim etmelisin

of telling a person to do something quicker you can tell them to hurry up

also you can say come on come on if you want to encourage a person to move

hadi, bir kişiyi hızlı veya daha hızlı hareket etmeye teşvik etmek istiyorsanız, hadi, hadi, bu

quickly or faster you can say come on come on it's a way of saying hurry up do

acele edin demenin bir yolu, çabuk bir

something quickly come on another way of telling people to do something quickly

şeyler yapın hadi, insanlara bir şeyi hızlı yapmalarını söylemenin başka bir yolu, harekete geçin harekete geçin harekete geçin diyebilirsiniz.

get a move on get a move on do something faster than you are right now tell them

bir şeyi şu anda olduğundan daha hızlı

to do it quicker get a move on do it quickly

yapmalarını söyle, daha hızlı yapmalarını söyle, harekete geç, çabuk yap, pirzola pirzola pirzola, bu acele et

also you can say chop chop chop chop that means hurry up quickly chop chop

don't be so slow do it quicker chop chop he is possibly my favorite of all pull

çabuk çabuk pirzola pirzola o kadar yavaş olma daha hızlı yap pirzola pirzola o muhtemelen diyebilirsiniz hepsinden favorim

your finger out pull your finger out if we tell someone to pull their finger out

parmağını çek parmağını dışarı çek eğer birine parmağını çekmesini söylersek

it means that we want them to do something quicker we want them to stop

bu onların bir şeyi daha hızlı yapmalarını istediğimiz anlamına gelir bu

being so slow or maybe they are behaving in a lazy way you want them to do

kadar yavaş olmayı bırakmalarını istiyoruz veya belki de tembel bir şekilde davranıyorlardır.

something quickly but they are taking too long

bir şeyi hızlı bir şekilde yapmaları ama çok uzun sürüyorlar,

you can say pull your finger out pull your finger out like that when it's

parmağınızı dışarı çekin diyebilirsiniz, parmağınızı böyle çekin,

quite nice that you can simply say quickly quickly do it quickly and you

çok güzel olduğunda, basitçe hızlı, hızlı, hızlı yapın diyebilirsiniz ve

will notice also there is an exclamation mark at the end of the word so we are

ayrıca, yanında bir ünlem işareti olduğunu fark edeceksiniz. kelimenin sonu bu yüzden

telling someone to do something quickly quickly finally we can also say I

birine hızlıca bir şeyler yapmasını söylüyoruz en sonunda

haven't got all day I haven't got all day

bütün günüm yok bütün günüm yok

that means I'm in a hurry I can't wait around for you to finish you need to do

yani acelem var demektir seni bekleyemem bitirmek

it quickly you need to hurry up I haven't got all day so I hope those help

çabuk yapmalısın acele etmelisin bütün günüm yok bu yüzden umarım bunlar

you out with your word power and your English in general back to the live chat

sana kelime gücünde ve genel olarak ingilizcende yardımcı olur canlı sohbete geri dön

and then we are going to take a look at something that commemorates an event

ve sonra şuna bir göz atacağız bu hafta olan bir olayı anan bir şey

that happened this week Oh already lots of people are joining in with the the

Oh şimdiden birçok insan gaza

words and sentences you can say hit the gas oh thank you NP yes you can also say

bas diyebileceğiniz kelimelere ve cümlelere katılıyor oh teşekkür ederim NP evet

hit the gas if you tell someone to hit the gas or hit more gas you normally say

birine gaza basmasını söylerseniz gaza bas da diyebilirsiniz veya daha fazla gaza bas, normalde gaza

hit the gas so hit the gas means hurry up go go

bas, bu yüzden gaza bas, acele et git git anlamına gelir,

quite often you will say this whilst driving a car you might want the person

bunu araba kullanırken sık sık söylersiniz, araba

driving to go faster you can say hit the gas go faster we have also carried ass

kullanan kişinin daha hızlı gitmesini isteyebilirsiniz, gaza bas daha hızlı git diyebilirsiniz, biz de kıç taşıdık

here today oh hello there Kari - nice to see you here sue yo-yo says hello Thank

bugün burada oh merhaba Kari - sizi burada görmek güzel sue yo-yo merhaba diyor Teşekkürler bay

You mr. Duncan for your zeal teaching English live thank you very much I think

. Duncan, İngilizceyi canlı olarak öğretme gayretiniz için çok teşekkür ederim, sanırım

I might be the only person now doing live English streams on YouTube because

şu anda YouTube'da canlı İngilizce yayınları yapan tek kişi ben olabilirim çünkü

most of the other people have given up because it's so difficult to do you have

diğer insanların çoğu pes etti çünkü bunu yapmak çok zor,

to put so much energy into doing this and of course you get a whole two hours

yapmak için çok fazla enerji harcamanız gerekiyor bunu ve tabii ki iki saatlik

of live English and no one else on YouTube is doing that not one person

canlı İngilizce alıyorsunuz ve YouTube'da bunu yapan başka kimse yok,

just just me oh and also mr. Steve is well talking of mr. Steve

sadece ben değil, oh ve ayrıca mr. Steve Bay'dan iyi bahsediyor. Steve

there he is mr. Steve will be coming later on okay I've taken my sunglasses

işte o bay. Steve daha sonra gelecek tamam, şimdi güneş gözlüklerimi çıkardım

off now because I couldn't really see what I was doing to be honest so let's

çünkü dürüst olmak gerekirse ne yaptığımı gerçekten göremedim,

have a look at something special this week we celebrated here in the UK we

bu hafta özel bir şeye bakalım bu hafta burada Birleşik Krallık'ta kutladık

celebrated national egg day and I thought it would be interesting to take

ulusal yumurta gününü kutladık ve

a look at an excerpt from something I did on one of my live streams

canlı yayınlarımdan birinde yaptığım bir alıntıya bakmanın ilginç olacağını düşündüm

oh hello there welcome to my lovely little kitchen I hope you are enjoying

oh merhaba benim sevimli küçük mutfağıma hoşgeldiniz umarım

today's live English stream of course we are back together today because I wasn't

bugünün canlı İngilizce akışının keyfini çıkarıyorsunuzdur elbette bugün tekrar birlikteyiz çünkü

here last week I do apologize once again for not being here last week but I have

Geçen hafta burada değildim, geçen hafta burada olmadığım için bir kez daha özür dilerim ama

a lot of things to do right now for instance I have a lot of things to do

şu anda yapacak çok işim var, mesela şu anda yapacak çok işim var,

right now I am making some eggs for mr. Steve's lunch and also I going to have

Mr. Steve'in öğle yemeği ve ben de

some as well of course you can't have eggs without toast

biraz yiyeceğim tabii ki

as you can see earlier on I put some bread in the toaster and then eventually

daha önce de görebileceğiniz gibi tostsuz yumurta yiyemezsiniz Tost makinesine biraz ekmek koyuyorum ve sonunda

becomes toast of course so I have the toast ready all I have to do now is to

tost oluyor tabii ki o yüzden elimdeki tek şey tost hazır. şimdi yapmamız gereken

make the eggs now of course there are many ways of making eggs you can boil

yumurtaları yapmak tabi ki yumurta yapmanın bir çok yolu var

them you can fry them you can scramble the eggs if you wish but today we are

onları haşlayabilirsin kızartabilirsin dilersen yumurtaları çırpabilirsin ama bugün

going to poach the eggs and that means that we are going to make the eggs

yumurtaları haşlayacağız ve bu demek oluyor ki gidiyoruz yumurtaları

become very hot over boiling water so we don't put the eggs actually in the water

kaynayan suda çok kızdırmak için yumurtaları aslında suya koymuyoruz

we cook them over the water and of course the water has to be very very hot

onları suyun üzerinde pişiriyoruz ve tabii ki su çok çok sıcak olmalı ki

which it is now so the water behind me is now boiling on the stove

bu şimdi öyle yani arkamdaki su şimdi ocakta kaynatıyoruz

and we will make some poached eggs of course eggs are super duper food look at

ve biraz haşlanmış yumurta yapacağız tabii ki yumurtalar süper kandırıcı yiyecekler bak

that a lovely box of eggs there are six eggs which of course is half a dozen as

şuna güzel bir yumurta kutusu altı yumurta var ki tabii ki

I said earlier when you poach eggs it means you cook them over boiling

daha önce de söylediğim gibi yarım düzine yumurta haşladığınızda onları pişirmişsiniz demektir. kaynayan

water you don't put them in the water so first of all we have to break some eggs

suyun üstüne koymayın o yüzden önce biraz yumurta kırmalıyız

there is a great expression in English which goes you can't make an omelet

ingilizcede çok güzel bir tabir vardır yumurtaları kırmadan omlet yapamazsınız

without breaking some eggs of course eggs are very good for you they have

tabi ki yumurtalar size çok iyi gelir

lots of protein and also lots of good cholesterol as well many years ago

çok fazla protein ve aynı zamanda çok fazla iyi kolesterol içerirler, ayrıca yıllar önce

people thought that eggs were bad for you but now a lot of people believe that

insanlar yumurtaların sizin için kötü olduğunu düşündüler ama şimdi birçok insan

eggs are actually quite good for you in fact they recommend that you eat at

yumurtaların aslında sizin için oldukça iyi olduğuna inanıyor, aslında

least one egg every day I'm not sure how true that is but I love eggs and so does

en az bir yumurta yemenizi tavsiye ediyorlar. Her gün bunun ne kadar doğru olduğundan emin değilim ama yumurtaları severim ve

mr. Steve so without any further messing around let's get on with today's meal we

Bay Smith de öyle. Steve, daha fazla oyalanmadan bugünün yemeğine geçelim,

are making some poached eggs we need to make sure that the eggs don't stick to

biraz haşlanmış yumurta yapıyoruz, yumurtaların bu küçük bardaklara yapışmadığından emin olmalıyız,

these small cups can you see so we are going to break the

görüyor musunuz,

egg each egg and put it in one of these small non-stick cups but I'm going to

her yumurtayı kırıp koyacağız. bu küçük yapışmaz kaplardan birine koyun ama yumurtanın yapışmaması için

put a little bit of oil in there as well just to make sure that the egg doesn't

oraya da biraz yağ koyacağım

stick so just a little bit of oil not too much doo-doo-doo

yani sadece biraz yağ çok fazla olmasın -doo

now mr. Steve only wants one egg and I'm only having one egg as well so the

şimdi bayım Steve sadece bir yumurta istiyor ve ben de sadece bir yumurtaya sahibim, bu yüzden

really difficult part is going to be breaking the egg now of course there are

gerçekten zor olan kısım yumurtayı kırmak olacak, tabii ki

many ways to break an egg I prefer the old-fashioned way which is to just use a

bir yumurtayı kırmanın birçok yolu var, ben eski moda olan sadece kullanmayı tercih ederim. bir

knife and break the shell at the edge so

bıçakla kabuğu kenarlarından kıralım o yüzden

let's do that shall we let's break some eggs I also have to make sure that and I

şunu yapalım yumurtaları kıralım mı bundan da emin olmalıyım ve

take some of the oil out of the cups so I'm going to take some of the oil out

bardaklardan yağın bir kısmını alıyorum bu yüzden yağın bir kısmını dışarı çıkaracağım

because there might be too much in there so there we go

çünkü orada çok fazla olabilir bu yüzden işte başlıyoruz

oh yes that's looking very nice very oily and the other one so we have some

oh evet bu çok güzel görünüyor çok yağlı ve diğeri bu yüzden

nice oil in there to make sure that the eggs don't stick okay here comes the

yumurtaların yapışmamasını sağlamak için oraya biraz yağ koyuyoruz tamam işte

really difficult part now we are going to break some eggs first of all I will

şimdi gerçekten zor kısım geliyor ilk önce biraz yumurta kıracağım

break the first egg then I will put it into the small nonstick cup

ilk yumurtayı kıracağım sonra küçük yapışmaz bardağa koyacağım evet ilki bu

yeah that's the first one broken and now I will break the second egg

kırıldı ve şimdi ikinci yumurtayı kıracağım evet

yeah and he's dead so both of the eggs

ve o öldü yani yumurtaların ikisi de

are now broken and they are in the non-stick cup so there they are can you

şimdi kırıldılar ve yapışmaz kabın içindeler, işte oradalar, görebiliyor musunuz

see and they are now waiting to be poached so here we go what - that's it

ve şimdi haşlanmayı bekliyorlar, işte başlıyoruz -

that's all we have to do we now have to wait for around four minutes for the

hepsi bu kadar, şimdi yaklaşık dört dakika beklememiz gerekiyor.

eggs to go solid and then I will serve them on a plate with some toast for mr.

yumurtalar katılaşsın ve sonra onları bir tabakta biraz tostla birlikte bayım için servis edeceğim.

Steve of course some people don't like eating eggs they don't like eating

Steve tabii ki bazı insanlar yumurta yemeyi sevmezler,

anything connected with animals and we call these people vegans so vegans don't

hayvanlarla ilgili hiçbir şeyi yemeyi sevmezler ve biz bu insanlara vegan diyoruz, bu nedenle veganlar

touch anything that has come from an animal and that includes eggs

bir hayvandan gelen ve yumurta da dahil olmak üzere hiçbir şeye dokunmazlar.

dip dip dip do it is a Sunday afternoon and there to commemorate national egg

Bir Pazar öğleden sonra ve orada, iki gün önce Birleşik Krallık'ta düzenlenen ulusal yumurta gününü anmak için,

day which took place here in the UK two days ago

I thought we'd have a look at the time when I decided to make some eggs for mr.

Mr.

Steve I hope you enjoyed that now we are live again and guess who is in the

Steve umarım şimdi tekrar canlı yayındayız ve tahmin edin stüdyoda kim var

studio with me I will give you a clue it is something very creepy something that

benimle size bir ipucu vereceğim bu çok ürkütücü bir şey

makes a lot of people scared and something that well terrifies little

birçok insanı korkutuyor ve küçük çocukları çok korkutan bir şey

children yes it's the giant spider did you think I was going to say mr. Steve

evet bu dev örümcek bey diyeceğimi mi düşündün? Steve peki

well okay then what I meant to say was here is mr.

tamam o zaman demek istediğim burada bay.

Steve hello hello mr. Jenkin hello to everybody out there in the world of

Steve merhaba merhaba bayım. Jenkin, İngilizce dünyasındaki herkese

English once again it's I'm very happy to be

bir kez daha merhaba, burada sizinle olmaktan çok mutluyum

here with you mr. Duncan on this well not a very nice day it is very rainy

bay. Duncan bu konuda pek güzel bir gün değil, hava çok yağmurlu,

today it's a bit miserable there but we're inside nice and dry look at that

bugün orası biraz perişan ama içimizde güzel ve kuru bir bak bu

feeling happy I'm feeling happy just like Snow White

mutlu duyguya, tıpkı Pamuk Prenses gibi mutlu hissediyorum

some people would say I just noticed you showed that video of you making some

bazılarının söylediğini fark ettiğimi fark ettim. yumurta yaptığın o video

eggs yeah mr. Duncan or some people described my head a shape like an egg

evet bayım. Duncan ya da bazı insanlar kafamı yumurta gibi bir şekil olarak tanımladılar

this is looking like an egg there's an egg head this is true oh is that it I

bu bir yumurtaya benziyor bir yumurta kafa var bu doğru oh öyle mi

thought yes or some people do you know when you haven't got any hair some

düşündüm evet ya da bazı insanlar biliyor musunuz saçınız yokken bazı

people say oh it's got a bit of an egg head but of course a people like us

insanlar oh diyor biraz yumurta kafalı ama tabii bizim gibiler

don't care because I'm used to not having any hair and although it

umursamıyor çünkü hiç saçım olmamasına alışkınım ve bu

devastated me my early twenties it doesn't anymore oh hello what are you

beni yirmili yaşlarımın başında mahvetmesine rağmen artık öyle değil ah merhaba ne

doing mr. Duncan okay wait do you want to hold it so today we are

yapıyorsunuz bayım. Duncan tamam bekle, tutmak ister misin, bugün

talking about being a celebrity put your head up slightly that's it so today we

ünlü olmaktan bahsediyoruz, başını hafifçe yukarı kaldır, bu yüzden bugün

are talking about being a celebrity and today we have a special guest in the

ünlü olmaktan bahsediyoruz ve bugün stüdyoda özel bir konuğumuz var,

studio it's Bruce Willis Bruce Willis from

Bruce Willis, Bruce Willis'den

from such films as Hudson Hawk do you remember that film Hudson Hall no it's

Hudson Hawk gibi filmlerden, o Hudson Hall filmini hatırlıyor musunuz, hayır,

one of the worst films ever made and Bruce Willis was the star you will never

şimdiye kadar yapılmış en kötü filmlerden biriydi ve Bruce Willis,

see that film on his oh you're gonna have to wear this the entire lesson

o filmi asla onun üzerinde görmeyeceğiniz yıldızdı, oh, bunu tüm ders boyunca takmanız gerekecek, bu

resident so today we are talking about being a celebrity being famous and we

yüzden bugün bir ünlü olmaktan ünlü olmaktan bahsediyoruz ve

have Bruce Willis here in the studio now what I love about Bruce Willis is he

şimdi burada stüdyoda Bruce Willis var Bruce Willis hakkında sevdiğim şey

doesn't care he has he has no worries about appearing bald and I love that so

onun kel görünmekle ilgili hiçbir endişesi olmamasını umursamaması ve bunu seviyorum bu yüzden

that's the reason why and I think sometimes mr. Steve does look a little

nedeni bu ve bence bazen mr. Steve

bit like Bruce Willis let's take this off so let's reveal mr. Steve so can you

biraz Bruce Willis'e benziyor, hadi bunu çıkaralım, böylece Bay'ı ortaya çıkaralım. Steve,

see there so I think Steve looks a little bit like Bruce Willis what's that

orayı görebiliyor musun, bence Steve biraz Bruce Willis'e benziyor, o

expression I'm trying to get that sort of it's well it's mean it's mean and mad

ifade nedir, o tür bir ifadeyi anlamaya çalışıyorum, bu iyi, bu demek oluyor ki, bu

show trying to get the mean and Mac I've never been good at mean in macho know

kaba ve kaba olmaya çalışan çılgınca bir gösteri ve Mac ben hiç olmadım maçoda iyi kabadayı biliyorum fark ettim şimdi

I've noticed I just I just saw that then let's just put that back there we go I

gördüm bunu o zaman hadi onu oraya koyalım gidelim

think we'll just keep that there for the rest of the day there we go

bence bunu günün geri kalanında orada tutacağız işte böyle

is that more pleasing do you think to your viewers eye that is more pleasing

daha keyifli olur mu sence izleyicilerinizin gözünde bu

to myself and also everyone watching out there so today Bruce I'm not having that

benim ve ayrıca orada izleyen herkes için daha hoş, bu yüzden bugün Bruce, ayrıldığımız bir

on my head for the whole hour and a half that we have left mr. Duncan okay you

buçuk saat boyunca bunu kafamda tutmuyorum bay. Duncan tamam, görüyorsun ki,

see I should have I should have not shaved today and actually he's more of

bugün tıraş olmamalıydım ve aslında o

an egghead than I am yes I think so so yes so his head looks more like an egg

benden daha zeki, evet bence de öyle, bu yüzden kafası Bay Duncan'dan çok yumurta gibi görünüyor

than mr. Steeves anyway last week talking of things that are round we were

. Steeves zaten geçen hafta yuvarlak şeylerden bahsediyorduk

talking last week about my my stomach being very round see from the front

geçen hafta midemin çok yuvarlak olduğundan bahsediyorduk önden bakın

people can't tell now today we decided to we're going to start this off

insanlar şimdi söyleyemezler bugün buna

officially today so it is my big diet it is Duncan's diet dd so this morning we

resmi olarak bugün başlayacağımıza karar verdik yani bu benim büyük diyet bu Duncan'ın diyeti dd yani bu sabah

weighed ourselves or should I say I did mr. Steve weighs

kendimizi tarttık mı yoksa tarttım mı demeliyim bay. Steve

himself every day he runs up behind people and goes way so

her gün kendini tartıyor, insanların arkasından koşuyor ve gidiyor, bu yüzden

I weighed myself earlier shall we have a look so let's put them on the floor some

daha önce kendimi tarttım, bir bakalım mı, onları yere koyalım,

surprised that you didn't break them that's very you are suggesting that I'm

onları kırmadığına biraz şaşıralım, bu çok, çok şişman olduğumu ima ediyorsun

very fat I did they did we get over the limit of the scales ability to measure

Yaptım mı yaptılar mı tartı sınırını aştık

weight well before we before we have a look at that show you shall we ask

ağırlığı ölçmek için çok daha önce o şova bir göz atmadan önce

people to guess on the live chat because the live chat is there and there it is

insanlardan canlı sohbette tahminde bulunmalarını isteyelim çünkü canlı sohbet orada ve işte

the live chat yes lots of people want to say hello to mr. Steve and they say oh

canlı sohbet evet birçok insan bay'a merhaba demek istiyor. Steve ve onlar oh

yes apparently you do look like Bruce Willis

evet görünüşe göre Bruce Willis'e göre benziyorsun diyorlar oh oh I ol I

according to oh oh I ol I Muhammad says you look like Bruce Willis isn't that

Muhammed Bruce Willis'e benzediğini söylüyor o kadar iyi değil

nice I've got to know okay yes I need to have

bilmeliyim tamam evet

match oh and yet and yet have have emotions at the same time that's what

eşleşmeye ihtiyacım var oh ve henüz ve henüz aynı zamanda duyguları olan

men want that's what women want isn't it women want men who look like Bruce

erkeklerin istediği de kadınların istediği de bu kadınlar Bruce Willis gibi görünen erkekleri istemez mi

Willis do they somebody who's really match oh but at the same time is kind

onlar gerçekten uyumlu biri ama aynı zamanda kibar

and gentle and won't beat them up I'm not sure I'm not sure if if Bruce Willis

ve nazik ve onları dövmeyecek Emin değilim Bruce Willis

plays kind and gentle people quite often he plays violent people violent people

nazik ve nazik insanları oynarsa, sık sık şiddet yanlısı insanları oynarsa,

at the same time he's going to be you know he's not going to be impossible to

aynı zamanda sizin de olacağından emin değilim,

live with as a partner he's a good guy he's a good guy underneath he's violent

onun bir ortak olarak birlikte yaşaması imkansız olmayacak. iyi bir adam, altında iyi bir adam, şiddetli

but he's a good guy okay let's have a look at the live chat mr. Steve is

ama o iyi bir adam, tamam, canlı sohbete bir göz atalım bay. Steve

famous it isn't necessary to put another celebrities face over him exactly Thank

ünlü, onun yerine başka bir ünlüyü koymaya gerek yok tam olarak teşekkür

You Rosa for that I am famous throughout the world mr. don't as you know my many

ederim Rosa bunun için dünya çapında ünlüyüm bayım . bildiğiniz gibi Wolverhampton gibi yerlerde ünlü

stage performances over the years I am famous in in places such as

olduğum yıllar boyunca birçok sahne performansım var

Wolverhampton yes talking of which shall we mention what happened on Tuesday oh

evet hangisinden bahsetsek Salı günü olanlardan bahsedelim oh

yes the disaster was a bit of a bit of a bit of a bit of a traumatic it was a bit

evet felaket birazcık birazcık travmatikti biraz

of a little burning wasn't it was it was definitely a bit of a bit of a I'm gonna

yakıcıydı değil mi kesinlikle birazcık öyleydi Sırf sözlerimin

pull me up just because I stuttered a bit of my words mr. Duncan that wasn't

birazını kekelediğim için beni yukarı çekeceğim bayım . Duncan bu değildi, olay

that that was my reaction when it happened I went bit of a bit of a bit

olduğunda benim tepkim buydu Biraz gittim

of a it was a bit of a disaster now I don't usually show the scales first and

biraz felaket oldu şimdi genellikle önce tartıyı göstermem ve gülüp

we can have a laugh or a laugh as you would say mr. Steve can't wait now it

gülebiliriz bey dediğin gibi Steve şimdi bekleyemez

was are we gonna say what happened on Tuesday we'll have we'll mention that in

Salı günü ne olduğunu söyleyecek miydik söyleyeceğiz bundan birazdan bahsedeceğiz devam etti

a moment carried on no okay you said you wanted

hayır tamam istediğini söyledin o yüzden işte

it so here we go here I am on the scales earlier now how much do I weigh I must

başlıyoruz tartıya daha erken çıktım şimdi nasıl ağırlığım ne kadardır

point out that this will be in stone stones stoned pounds in stone yes

bunun taş taşlarda olacağını belirtmeliyim taş taş taş taş evet

because I still like to use stones we have no idea what kilograms on I don't

çünkü hala taşları kullanmayı seviyorum hangi kilogramın üzerinde hiçbir fikrimiz yok

know what killing I don't relate to a kilogram I have no idea what a kilogram

ne öldürmeyi bilmiyorum bir kilogramla ilgili değilim ben kilogramın ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok,

is it means nothing are you ready are you ready Steve yes so

hiçbir şey ifade etmiyor, hazır mısın Steve, evet

here it is this is mr. Duncan's weight this is something I did just before

işte burada, bu bay. Duncan'ın ağırlığı bu benim yayına girmeden hemen önce yaptığım bir şey

going on air now how much do I weigh that is the big question

şimdi ne kadar kilom var bu büyük soru

don't keep us waiting much longer listed you get they'll keep us waiting yes okay

bizi daha fazla bekletme listelenmiş anla bizi bekletecekler evet tamam

you don't have to shout in my ear here it comes now what appeared to be shocked

bağırmana gerek yok kulağıma şimdi ne geldi şok oldum neymiş

what is mr. Duncan's weight here we go whoo oh my goodness oh dear that is 12

mr. Duncan'ın ağırlığı işte gidiyoruz whoo aman aman aman aman canım bu 12

and a half stone or twelve stone five and a half pounds that is let's put that

buçuk taş veya on iki taş beş buçuk pound yani bunu bir

in perspective well that did you weigh when we first met nearly 30 years ago

perspektife koyalım peki ilk tanıştığımızda yaklaşık 30 yıl önce ilk tanıştığımızda tarttınız mı

when we first met 30 years ago I was about eight and a half stone eight and a

30 yıl önce yaklaşık sekiz buçuk taştım sekiz

half because eight yes yes we heard it the first time eight and a half stone I

buçuk çünkü sekiz evet evet ilk kez duyduk sekiz buçuk taş

was very very slim very skinny but over the years of course I've

çok çok zayıftım çok zayıftım ama yıllar geçtikçe tabii ki

put weight on I've got a little fatter especially over the last couple of

kilo aldım Özellikle son birkaç

months and that's the reason why I am going to have a little diet I'm going to

ayda biraz daha şişmanladım ve bu yüzden biraz diyet yapacağım,

eat less junk you were probably a bit underweight when we first met so

daha az abur cubur yiyeceğim, ilk tanıştığımızda muhtemelen biraz zayıftın, bu yüzden

probably I would say your healthy weight is around ten maybe ten and a half stone

muhtemelen senin derdim sağlıklı kilon on belki on buçuk kilo civarında

because you're no you're not you're not you're slightly built your frame or your

çünkü sen hayır değilsin sen değilsin biraz yapılısın çerçeven veya

skeleton you haven't got a big skeleton well I'm tall you've quite tall but

iskeletin büyük bir iskeletin yok peki ben uzunum sen oldukça uzun ama

you're not very broad so I would say I think about ten and a half would be a

çok geniş değilsin, bu yüzden bence on buçuk, hedefini

good way to you say you knew your target you need to lose about a couple of stone

bildiğini söylemek için iyi bir yol olurdu, birkaç taş kadar kaybetmen gerektiğini

I reckon so so my weight at the moment is twelve and

düşünüyorum, bu yüzden şu anki kilom on iki buçuk, bu

a half so I need to lose two stone which is quite a lot that's a lot of weight

yüzden iki kilo vermem gerekiyor ki bu oldukça fazla, bu çok fazla kilo vermem gerekiyor, bu da daha az abur cubur

I've got to lose so that means that I've got to eat less junk less rubbish fewer

yemem gerektiği anlamına geliyor, daha az çöp, daha az ikram,

treats less snacks fewer snacks and more exercise and much more exercise so

daha az atıştırmalık, daha az atıştırmalık ve daha fazla egzersiz ve çok daha fazla egzersiz, işte bu kadar, bu yüzden

that's it that that's it so it's it started I am now twelve and a half stone

başladı, şimdi on iki buçuk taşım var,

I've got to lose to stone and I'm hoping to do that by the end of the year so

taşa kaybetmem gerekiyor ve bunu yıl sonuna kadar yapmayı umuyorum, çok iyi,

well ideally you don't want to lose more than a couple of pounds a week maximum

ideal olarak siz yapmayın Haftada maksimum birkaç pounddan fazla kaybetmek istiyorum

that's it like we said last week yes so eight pounds a month so gradually and

geçen hafta söylediğimiz gibi evet yani ayda sekiz pound çok kademeli ve

we've got we've got two and a half months left I think I can do it

iki buçuk ayımız kaldı sanırım yapabilirim

so 2020 I you could do it you could do it I think it would be stretching it to

yani 2020, yapabilirsin, yapabilirsin, sanırım

lose to stone by Christmas I think I can do it I think that might be too fast

Noel'e kadar taşa kaybetmek için esnetmek olur, sanırım yapabilirim, kelimenin

time to determine to literally a stone okay if I can lose okay but I really

tam anlamıyla bir taşa karar vermek için çok hızlı bir zaman olabilir, tamam, eğer kaybedebilirsem tamam ama gerçekten

want to I'm determined to do it I'm going to do whatever it takes even if I

istiyorum yapmaya kararlıyım

have to cut my arm off to lose it away green mister don't if I have to cut my

kaybetmek için kolumu kesmem gerekse bile ne gerekiyorsa yapacağım yeşil bayım

arm off to lose the weight I will I'm determined avidin

kolumu kaybetmek zorunda kalırsam yapma kilo vereceğim kararlıyım avidin

that is my end of year resolution so most people have resolutions in the new

bu benim yıl sonu kararım yani çoğu insanın yeni yılda kararı var

year I'm going to have my resolution now before the end of the year something a

şimdi kararımı yıl bitmeden alacağım

bit different how about a bit of liposuction what's that a medical

biraz farklı bir şey biraz liposuction nasıl olur ne olur

procedure where they suck the fat out of your body and under your skin they put a

Vücudunuzdaki yağları emdikleri ve cildinizin

big vacuum clean vacuum cleaner under your skin and they suck they suck suck

altına büyük bir elektrik süpürgesi koydukları tıbbi bir prosedür ve emiyorlar

all of the fat of your body I don't like the sound of that you're not going to be

vücudunuzun tüm yağını emiyorlar, bunun sesini sevmiyorum

able to do it on diet alone you're gonna have to up your exercise regime yes I've

bunu sadece diyetle yapamayacaksın egzersiz rejimini yükseltmen gerekecek evet bunu

said that already we've said that we already said they're having week twice

daha önce söylemiştik bugün iki kez hafta geçirdiklerini söylemiştik

today and last week I'm going to get more exercise more exercise yes more

ve geçen hafta ben daha fazla egzersiz yapacağım daha fazla egzersiz evet daha fazla

walking which is going to be a challenge now that we're into autumn approaching

yürüyüş bu zor olacak artık sonbahara girdiğimiz ve kışa yaklaştığımız için

winter the weather's going to be bad so you're gonna have to pick your moments

hava kötü olacak bu yüzden anlarınızı seçmek zorunda kalacaksınız bu

so that's the only problem the weather at the moment look at that outside at

yüzden tek sorun bu şu an hava şuna bak şu

the moment it's horrible it's raining and misty and quite damp so yes I've got

an dışarısı korkunç yağmur yağıyor ve puslu ve oldukça nemli yani evet

a big job to do there a big job indeed now today we are talking about being

orada yapacak büyük bir işim var gerçekten de bugün ünlü olmaktan bahsediyoruz

famous would you like to be famous Steve now I know that now and again you like

ünlü olmak ister misiniz Steve şimdi biliyorum ki ara sıra

to walk on the stage and the other night we went to see a show and that's when

sahnede yürümekten hoşlanıyorsun ve geçen gece bir şov izlemeye gittik ve o zaman

the big disaster happened so instead of being in the show we actually went along

büyük felaket oldu bu yüzden şovda olmak yerine aslında

to see the show so we were in the audience but on the way we had a couple

şovu izlemeye gittik ve biz de öyleydik. Seyirciler arasında ama yolda

of rather dramatic events take place one of them whilst driving along the

oldukça dramatik birkaç olay yaşadık, bunlardan biri

motorway suddenly there was a big traffic jam so the traffic slowed right

otoyolda giderken aniden büyük bir trafik sıkışıklığı oldu, bu yüzden trafik

now and we were stuck but then something even worse happened whilst we were

şu anda yavaşladı ve sıkıştık ama sonra daha da kötü bir şey oldu.

sitting in the car someone hit the car from behind someone booth

arabada oturuyorduk arkadan biri arabaya çarptı kabinden biri arkamıza

ran into the back of us we were rear-ended rear-ended not in a good way

çarptı biz arkadan bitmedik iyi bir şekilde

it's been a while since I've been rear-ended mr. Duncan yes somebody ran

arkadan bitmedim epeydir bay bey. Duncan evet, biri

into the back of us I was so annoyed I crashed into the back of I'm gonna bang

arkamıza çarptı, o kadar sinirlendim ki, arkama çarptım, aniden patlayacağım

suddenly and mr. Duncan twisted his neck I hurt my neck slightly and I jumped out

ve mr. Duncan boynunu büktü Boynumu hafifçe incittim ve dışarı atladım

and ready for a fight you were very angry I was furious Steve was serious

ve kavgaya hazırlandım sen çok kızmıştın Ben çok sinirlenmiştim Steve ciddiydi Steve

Steve was saying some really really disgusting words like words beginning

with the letter F words beginning with the letter B and Island but I think I

F harfiyle başlayan kelimeler B harfiyle başlayan kelimeler gibi gerçekten çok iğrenç sözler söylüyordu ve Ada ama

think one one of the words began with C no it didn't

sanırım kelimelerden biri C ile başlıyordu hayır yoktu hayır doygundu o

no it's saturated he didn't know I didn't he said the c-word well I I line

bilmiyordu ben c kelimesini söylemedim peki ben çizgiye bakarım

look after my cars wait Ben I don't know how he went into

arabalarıma bakarım bekle Ben yapmam arkamıza nasıl girdiğini biliyorum

the back of us but yeah I left out I think we know he wasn't concentrating I

ama evet dışarıda kaldım sanırım konsantre olmadığını biliyoruz

think he was texting on his phone because when he got out of the car he

sanırım telefonuna mesaj atıyordu çünkü arabadan indiğinde

had his phone in his hand but the other thing of course was when he got out the

telefonu elindeydi ama diğer şey tabii ki arabadan indiğinde

car he was very apologetic he was really worried that you were going to phone the

çok özür diliyordu gerçekten arayacaksın diye endişelenmişti

police

polis

beat him up give me all your money I need he said to him how dare you going

onu dövdü tüm paranı bana ver ihtiyacım var ona arabamı çalmaya nasıl cüret edersin

to knock at my car right boom stop stop stop doing I became Bruce Willis's Steve

sağ bom dur dur dur yapmayı bırak Bruce Willis'in Steve'i oldum

you're breaking you're breaking the entry for a fight mr. Duncan nobody goes

kırıyorsun kavga için girişi bozuyorsun bayım. Duncan kimse

into the back of me and gets away with it I'm gonna reduce my stress levels

benim arkama girip paçayı sıyırmış stres seviyemi düşüreceğim bu benim

it's made my stress levels go up I was angry

stres seviyemi yükseltmiş kızgındım evet

yes okay but luckily I mean have you ever had anybody sorry but run into the

tamam ama neyse ki arkana binip de üzgün olan biri oldu mu hiç

back of you you realize a hovering I've been drying off of our audience it's

bir havada süzüldüğümü fark edersin seyircimizden kurudum onun

just gone because of her harp there are people watching with headphones never

arpı yüzünden gitti gitti kulaklıkla izleyenler var asla

the other half excited and fired a watch even more but but half of our audience

diğer yarısı heyecanlanıp daha fazla kol kola ateşledi ama seyircimizin yarısı

are now deaf oh they won't be dead mr. Duncan okay

artık sağır oh kazandılar ölmeyin bayım Duncan tamam

but the thing is when some of this somebody went into the back of me only

ama mesele şu ki, bu birisi sadece

about six months ago it's happened twice in the last six months this which is

altı ay önce arkama girdiğinde, son altı ayda iki kez oldu bu,

it's never happened to me ever before in in 30 odd years of driving and suddenly

30 küsur yıllık araba kullanmada daha önce hiç başıma gelmemişti ve aniden

twice within six months and both times it's people on their phones texting Tess

iki kez altı ay içinde ve her iki seferde de insanlar telefonlarında Tess'e mesaj atıyor

but the worst part was the guy who who hit the car didn't have any insurance no

ama en kötüsü arabayı çarpan adamın sigortası yoktu sigortası yok

anything no insurance he begged me not to call the police yes he said don't

sigortası yoktu polisi aramamam için bana yalvardı evet arama dedi

call the police please don't call the police please don't call the police now

polis lütfen polisi aramayın lütfen şimdi

luckily for him and he's quite often the case in these sort of low impact rear

onun şansına polisi aramayın ve bu tür düşük etkili arkadan

collisions he's probably only going between five and ten miles an hour

çarpışmalarda sıklıkla böyle oluyor muhtemelen saatte sadece beş ila on mil arasında gidiyor

yes there was it done no damage to my car at all I see anything yes so that

evet bitti arabamda hiç hasar yok bir şey görüyorum evet yani

there might be a very tiny scratch but fortunately there isn't any damage and

çok küçük bir çizik olabilir ama neyse ki herhangi bir hasar yok ve

of course and of course this is something we're moving on to later

tabii ve tabii ki bu daha sonra geçeceğimiz bir konu

because we're talking about cars and and this this is this is the well yes we

çünkü bahsettiğimiz şey arabalar ve bu bu kuyu evet biz

this is the thing we discussed just before we started the livestream please

bu canlı yayına başlamadan hemen önce tartıştığımız şeydi lütfen

tell me you remember yes oh thank goodness for that so we're talking about

bana hatırladığını söyle evet oh çok şükür bunun için

cars later and also being sentimental as well are you a sentimental person now I

arabalardan sonra bahsediyoruz ve aynı zamanda duygusal da artık duygusal bir insansın

think mr. Steve is quite a sentimental person maybe more sentimental than I am

sanırım bay Steve oldukça duygusal bir insan, belki benden daha duygusal,

you like to hold on to things that remind you of the past I do I do I don't

sana geçmişi hatırlatan şeylere tutunmayı seviyorsun, yaparım, yaparım,

like to throw anything away I keep hold of everything I keep all

hiçbir şeyi atmayı sevmem, her şeyi tutarım, her

sort of old things that have gone past their best yes I also really like to

türlü eski şeyi tutarım. ellerinden gelenin en iyisini geçenler evet ben de devam etmeyi gerçekten seviyorum

keep on I also mr. Duncan I also keep hold of old things things that have

ben de mr. Duncan ayrıca eski şeyleri de tutuyorum,

passed their best you know you could get rid of them and get something new you'd

geçmiş şeyleri en iyi şekilde biliyorsun, onlardan kurtulabilir ve yeni bir şey alabilirsin,

have to keep shouting by the way I'm not shouting I'm just talking to him now

bu arada bağırmaya devam etmelisin, bağırmıyorum, sadece onunla konuşuyorum şimdi

getting excited you know how I get excited mr. dinner

alıyorum heyecanlıyım nasıl heyecanlandığımı bilirsiniz bayım . akşam yemeği

well we've noticed I'm in front of a live cameras okay we've noticed that

peki fark ettik canlı kameraların önündeyim tamam fark ettik ki fark ettik

we've noticed it we've noticed that people are gonna start thinking you're

insanların senin

on drugs or something I'm not I'm just high on life okay

uyuşturucu falan kullandığını düşünmeye başlayacağını fark ettim ben değilim ben değilim tamam,

which is the opposite of what I was like a few days and maybe we need to cut that

ki bu benim birkaç günkü halimin tam tersi ve belki de bu arzı kısaca kesmemiz gerekiyor, bu yüzden

supply off briefly so yes sentimentality so would you like

evet duygusallık yani

to be famous Steve that's a very difficult question

ünlü olmak ister misin Steve bu çok zor bir soru

it is I don't think I would I'd like to be sort of not very no I wouldn't want

bence değil Bir nevi çok olmak isterdim hayır

to be very famous no because I think your life becomes very difficult you

çok ünlü olmak istemezdim hayır çünkü bence hayatın çok zorlaşıyor canın ne istiyorsa onu

don't just do what you like everybody recognizes you so I think the answer to

yapmıyorsun herkes seni tanıyor bu yüzden bence

that would be no so it depends on how famous you are so so whether you are

bunun cevabı hayır yani ne kadar ünlü olduğuna bağlı o yüzden

just a small celebrity not not very famous yes I wouldn't mind being

küçük bir ünlü olsan da çok ünlü olmasan da evet bir

successful in something and then you know not not that you'd be recognized in

şeyde başarılı olmayı umursamıyorum ve o zaman sokakta tanınacağını bilmiyorsun Bundan hoşlanacağımı

the street all the time I don't think I'd like that and then people following

sanmadığım zamanlar ve sonra insanların seni takip etmesi

you and taking photographs of you I think that would that think that would

ve senin fotoğraflarını çekmesi bence bu

make your life very difficult that happened to me that happened to me in

senin hayatını çok zorlaştırır mıydı benim başıma gelenler Çin'de benim başıma gelenler

China I became a a minor celebrity in China and that did actually happen so I

Küçük bir ünlü oldum Çin'de ve bu gerçekten oldu, bu yüzden Çin'de yaşarken

had a taste of being famous whilst living in China you did and I I must

ünlü olmanın tadına vardım ve sen yaptın ve itiraf etmeliyim ki

admit I I didn't really like it all that much I found it a little annoying have

bundan pek hoşlanmadım biraz sinir bozucu

we got anybody famous watching us now is there anybody watching us now who is in

buldum bizi izleyen ünlü biri var mı şimdi şu anda bizi izleyen birileri var,

fact a celebrity really famous on the terrible you'd what you don't know could

aslında korkunç derecede ünlü bir ünlü, bilmediğiniz bir şey,

have people watching us who are famous there was somebody watching earlier who

ünlü olan insanların bizi izlemesini sağlayabilirdi, daha önce izleyen biri vardı,

was a professional musician in fact there were two people so they could be

profesyonel müzisyendi, aslında iki kişi vardı yani ünlü olabilirler anlıyorum

famous I'm just see that's the sort of thing

sadece bu tür bir şey bir

I'd like to be very good at something but not necessarily notice I'm just

şeyde çok iyi olmak isterim ama fark etmem gerek sadece merak ediyorum

wondering I'm just wondering how many people we've made deaf so let's have a

kaç kişiyi sağır ettiğimizi merak ediyorum o yüzden hadi bir

look at the live chat so let's go back slightly oh yes so one pound equals

canlı sohbete bakın, biraz geri dönelim oh evet yani bir pound,

point forty five kilogram that's about right

kırk beş kilograma eşittir bu yaklaşık doğru

okay then I still don't know what that is yeah because a an old 2 pound bag of

tamam o zaman hala bunun ne olduğunu bilmiyorum evet çünkü eskiden kullandığımız 2 poundluk eski bir

sugar that we used to when you buy a bag of sugar in the UK used to be 2 pounds

şeker torbası Birleşik Krallık'ta bir torba şeker satın almak eskiden 2 pounddu hala

still is just no it's a kilogram now oh is it so that is that is just under it's

sadece hayır şimdi bir kilogram oh öyle mi yani bu

very come to 2 pounds very very confusing yeah that's right so a stone

2 pound'a çok çok kafa karıştırıcı evet bu doğru yani bir taş

is six point three five kilograms says belarus belarus here who only six yeah

altı virgül üç beş kilo belarus belarus diyor burada kim sadece altı evet

that's all right well 55 stones is six point three five kilograms is that right

sorun değil 55 taş altı virgül üç beş kilo öyle mi

Oh 80 kilograms apparently I weigh I weigh 80 kilograms

Oh 80 kilo görünüşe göre kilom 80 kilo

that doesn't sound right to me seventy nine point sixty nine kilograms

bu bana doğru gelmiyor yetmiş dokuz virgül altmış dokuz kilo

gret so Gretel was guessing that that's how a heavy I ha ha

gret yani Gretel, bunun ne kadar ağır olduğunu tahmin ediyordu

I am twelve and a half stone so there it is mr. steve is furious yes he was I

. steve çok kızdı evet öyleydi

hope it didn't hurt your ears - Thank You Albert

umarım kulaklarınızı yakmamıştır - Teşekkürler Albert

Oh Thank You Albert yes Albert has guessed all of the word now I didn't use

Oh Teşekkürler Albert evet Albert artık tüm kelimeyi tahmin etti

the last word mr. day are you sure I am sure okay that only is the first one

Son kelimeyi kullanmadım bay. gün emin misin tamam mı bu sadece ilki

apparently we we've we've damaged Albert's ears Albert says his ears have

görünüşe göre biz Albert'in kulaklarına zarar verdik Albert kulaklarının

been damaged already hey serves you right for having headphones Chris says I

zaten hasar gördüğünü söylüyor hey kulaklık aldığın için sana hak veriyor Chris

meet local movies oh I met so the past tense of meat is met I met a local movie

yerel filmlerle tanıştığımı söylüyor oh tanıştım yani Memleketimden yerel bir film

star from my country and here's my best friend and he knows me Oh Chris so Chris

yıldızıyla tanıştım ve işte benim en iyi arkadaşım ve o beni tanıyor Ah Chris yani Chris'in

has a famous celebrity friend well ah are you invited to all the celebrity

ünlü bir ünlü arkadaşı var peki ah tüm ünlülerin partilerine davetli misin

parties well do you get invited to to all the events that your local movie

peki davet edilir misin yerel film

star goes to and what is what is his name so now we need to learn a we need

yıldızınızın gittiği tüm etkinliklere ve onun adı ne bu yüzden şimdi

to get to know Chris very well so maybe he can he can find a way in to show

Chris'i çok iyi tanımamız gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor, böylece belki

business for us yes yeah so who is it Chris who do you

bizim için şov dünyasına girmenin bir yolunu bulabilir evet evet öyleyse kim o Chris kim

know this famous this is our big film star this is our big chance

bu ünlüyü tanıyorsun bu bizim büyük film yıldızımız bu bizim büyük şansımız

Martha asks how tall are you mr. Duncan I am just over 183 centimeters 183 so

Martha ne kadar boyunuz olduğunu soruyor bayım. Duncan, 183 santimetreden biraz daha uzunum 183 yani boyum

just over six feet in height so Mars is running quite tall that's why I look

1,8 metreden biraz fazla yani Mars oldukça uzun koşuyor, bu yüzden

taller than mr. Steve you see I can get right up on my toes mr. Duncan yes so

Bay Duncan'dan daha uzun görünüyorum. Steve, görüyorsunuz, ayak parmaklarımın üzerinde yükselebiliyorum Bay. Duncan evet, ben böyle

this is this is what I look like this is this is what you look like to me mr.

görünüyorum, siz de bana böyle görünüyorsunuz bayım.

Steve don't exaggerate don't exaggerate hello I'm mr. Steve I'm

Steve abartma abartma merhaba ben bay. Steve ben

very short Jack so many Polish people yes there were there were some those

çok kısayım Jack çok fazla Polonyalı var evet

people on the motorway the other night that went into the back of me yes I am

geçen gece otoyolda arkamdan giren insanlar vardı evet

very tall happy lion I am glad you're fine

çok uzunum mutlu aslan İyi olduğuna sevindim

and it wasn't anything serious no it wasn't too serious fortunately but it

ve öyle değildi' t ciddi bir şey yok hayır çok ciddi değildi neyse ki ama

was a bit shocking night I was rather shaken and when we when we arrived in

biraz sarsıcı bir geceydi oldukça sarsıldım ve

town can you believe it later on we witnessed a fight in the street so there

şehre vardığımızda inanabiliyor musun daha sonra sokakta bir kavgaya tanık olduk ve orada

this group of people there's a group of men all having this fist fight in the

bu grup insan var bir grup erkek sokakta yumruk yumruğa kavga ediyor

street so it was a very dramatic night wasn't it yeah so we had real drama on

bu yüzden çok dramatik bir geceydi öyle değil mi yani yollarda gerçek drama yaşadık evet

the roads yes fake drama in in in the when we went to watch this musical on

sahnede bu müzikali izlemeye gittiğimizde sahte drama vardı

the stage and then more drama real drama came it was just a very dramatic night

ve sonra daha fazla drama gerçek drama geldi

fight between about 6 people someone was hitting someone's head onto a car bonnet

yaklaşık 6 kişi arasında çok dramatik bir gece kavgasıydı birisi birinin kafasını arabanın kaportasına çarpıyordu evet

yes people were beating each other up in the street yes so here's a warning if

insanlar sokakta birbirlerini dövüyordu evet bu yüzden

you want to come to the UK to live or to study don't go to Wolverhampton well

Birleşik Krallık'a gelmek istiyorsanız işte bir uyarı yaşamak ya da okumak için Wolverhampton'a gitmeyin pekala diğer şehir merkezlerinden

it's not I don't think it's any worse than any other town centre are you sure

daha kötü olduğunu düşünmüyorum emin misiniz

positive it was voted last year the worst place to live in the UK was it

geçen yıl Birleşik Krallık'ta yaşanacak en kötü yer seçildi

yeah ok I'm sorry the statistics have spoken mm-hmm well I never thought it

evet tamam ben' Üzgünüm istatistikler iyi konuştu mm-hmm Eskiden

was that when it used to be crying now that's that's why we moved away so you

şimdi ağlarken bu yüzden taşındığımızı hiç düşünmemiştim yani bu

know that's probably does show how bad it's become anyway in a few moments I'm

muhtemelen birkaç dakika içinde ne kadar kötü hale geldiğini gösteriyor zaten

very embarrassingly oh my parents came to see me once it was trying to just

çok utanıyorum oh ailem bir kez beni görmeye geldi,

trying to move the show on I would live well lived in Wolverhampton a long time

şovu devam ettirmeye çalışıyordu, uzun süre Wolverhampton'da iyi yaşardım

and I'd thought war my parents are coming over I'll take them to a nice

ve ailemin savaş geleceğini düşünmüştüm, onları oradaki güzel bir

restaurant there was a lovely restaurant in Wolverhampton but from the car I

restorana götüreceğim Wolverhampton'da güzel bir restorandı ama arabadan,

thought our parking the car park very close to the to the restaurant so that

otoparkımızın restorana çok yakın olduğunu düşündüm, böylece

we won't have to see any incidents on the streets

sokaklarda herhangi bir olay görmek zorunda kalmayacağız, bu

so probably the car park was 50 yards from the restaurant and in that short

yüzden muhtemelen otopark restorandan 50 metre uzaktaydı ve O kısa sürede

space of time we saw two people arguing and fighting the street so which I

sokakta tartışan ve kavga eden iki kişi gördük bu yüzden

didn't impress my parents very much not at all and your parents your parents you

annemi babamı pek etkilemedim ve annen baban

know expect high quality from everything well well I know your father isn't

her şeyden yüksek kalite bekler bilirsin baban da öyle değil biliyorum artık

around anymore but yes very high-class so probably going to Wolverhampton and

etrafta ama evet çok yüksek sınıf, bu yüzden muhtemelen Wolverhampton'a gitmek ve

wasn't a good idea apparently Jack used to live in Wolverhampton in a place

görünüşe göre iyi bir fikir değildi Jack eskiden Wolverhampton'da Penn adında bir yerde yaşardı Eskiden

called Penn I used to live in Penn I used to live in Penn Jack whereabouts

Penn'de yaşardım Penn Jack'te yaşardım nerede

there's nothing to be proud of I was on Mount Road where were you Jack and where

olacak hiçbir şey yok Mount Road'da olduğumdan gurur duyuyorum, neredeydin Jack ve

are you now you just go to share what's that phrase that people say you know

şimdi neredesin, insanların bildiğini söylediği o cümlenin

what when you when you meet people you know this it's a small world it is a

ne olduğunu paylaşmak için gidiyorsun, insanlarla tanıştığında bunun küçük bir dünya olduğunu biliyorsun,

small world that's getting smaller but a big world but it's a small world because

gittikçe büyüyen küçük bir dünya daha küçük ama büyük bir dünya ama bu küçük bir dünya çünkü

there's somebody from that used to live in Wolverhampton in Penn yes you know

eskiden Penn'deki Wolverhampton'da yaşayan biri var evet biliyorsun

that only means like Penn you know that only means something to you and Jack it

bu sadece Penn gibi anlamına geliyor bunun sadece senin ve Jack için bir anlamı olduğunu biliyorsun

does yes Jack's got some cool sunglasses on brother look at it very very cool

evet Jack'in üzerinde havalı güneş gözlükleri var kardeşim şuna bak çok çok havalı

Ilana you're a bike rider I like your sunglasses

Ilana sen bir bisiklet sürücüsüsün güneş gözlüklerini seviyorum

tell us where you lived in Wolverhampton in pen I was on Mount Road well I don't

bize kalemde Wolverhampton'da nerede yaşadığını söyle Mount Road'daydım pek fark etmez hayır evet yeni

think it does it matter no yes I want to know it's just taken over now it's me

çekildiğini bilmek istiyorum artık ben

and Jack I mean it's about I mean you're not there anymore we're going to be

ve Jack yani demek istediğim artık orada değilsin demek

sentimentalizing about about Wolverhampton

Wolverhampton hakkında duygusallaşacağız

sentimentalizing they get made up a word there I don't I don't think anybody

duygusallaşacağız orada bir kelime uyduracaklar sanmıyorum bu

listening by the way sentimentalizing isn't a real word hi bank could be we

arada kimsenin dinlediğini sanmıyorum duygusallaştırma gerçek bir kelime değil merhaba banka olabilir

arms out we are going to get sentimental in a few moments but we are also talking

kollarımızı uzatabiliriz birkaç dakika sonra duygusallaşacağız ama aynı zamanda

about fainted a so what I want to do now is to show you an excerpt from one of my

bayılmaktan bahsediyoruz bu yüzden şimdi size İngilizcemden bir alıntı göstermek istiyorum

English lessons and this is where we talk all about being famous all I have

dersler ve burası ünlü olmaktan bahsettiğimiz yer,

to do now is find it so would you like to be famous what are the words

şimdi tek yapmam gereken onu bulmak, bu yüzden ünlü olmak ister misiniz, şöhretle bağlantılı kelimeler nelerdir,

connected with fame you can find the full video underneath this livestream so

bu canlı yayının altında videonun tamamını bulabilirsiniz, o yüzden hadi

let's take a look at an excerpt from my fame lesson

bir göz atalım şöhret dersimden alıntı

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok I

herkese merhaba ben mr. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

hope so are you happy I hope so

umarım mutlusundur umarım

in today's lesson we are going to take a look at something that seems to take up

bugünün dersinde bugünlerde dikkatimizi çok fazla çeken bir şeye bakacağız

so much of our attention these days in this lesson we are going to take a look

bu derste

at Fame and being a celebrity

Şöhrete ve ünlü olmaya bir göz atın

the word famous is an adjective that means publicly known easily recognizable

Ünlü kelimesi, halk arasında bilinen, kolayca tanınan, tanınmış, ünlü, ünlü, halkın gözünde ünlü anlamına gelen bir sıfattır.

prominent well-known celebrated eminent in the public eye we use the word fame

to state that a thing is famous so fame is a noun and famous is an

bir

adjective we can also describe a person who is famous as a star the word is

sıfattır, yıldız olarak ünlü olan bir kişiyi de tanımlayabiliriz. Sözcük

often prefixed with the thing they are famous for doing or the field that they

genellikle yaptığı ünlü şeyle veya içinde bulunduğu alanla gelir

are in music star football star TV star movie star pop star a famous person can

müzik yıldızı futbol yıldızı TV yıldızı film yıldızı pop yıldızı ünlü bir kişi

be described as a star personality or as a celebrity more often than not the word

olabilir Bir yıldız kişiliği ya da bir ünlü olarak tanımlanan ünlü sözcüğü, özellikle

celebrity is used especially when describing an event where famous people

ünlülerin

will be seen a celebrity dinner or a celebrity gala the word glitzy can also

bir ünlü yemeğinde ya da ünlü bir galada izleneceği bir olayı anlatırken kullanılır.

be used which describes an event where many famous people will be

insanlar

it is possible to be famous for anything fame is often achieved for doing

herhangi bir şeyle ünlü olmak mümkün olacak Şöhret genellikle olumlu bir şey yaparak elde edilir,

something positive normally a famous person will have some

normalde ünlü bir kişinin bir

sort of outstanding talent or ability of course it is also possible to be famous

tür olağanüstü yeteneği veya yeteneği olacaktır elbette olumsuz bir nedenden dolayı ünlü olmak da mümkündür.

for a negative reason being well-known for doing something bad is a kind of

kötü bir şey yapmak bir tür

fame but in this case we will often described them as infamous someone who

şöhrettir, ancak bu durumda onları genellikle rezil olarak tanımlayacağız,

has gone down in history for doing something despicable and barbaric will

tarihe aşağılık ve barbarca bir şey yaptığı için geçen biri,

more often than not be described as being infamous

çoğu zaman rezil olarak tanımlanmayacaktır, bugün

it's a Sunday afternoon and everything is okay in the studio outside it's wet

bir Pazar öğleden sonra ve her şey yolunda Dışarıdaki stüdyoda hava ıslak

and miserable but here in the studio it's ever so nice because we've got

ve sefil ama burada stüdyo her zamankinden daha güzel çünkü

Steve and me mr. Duncan live on YouTube we are the only people now that do live

Steve ve ben varız Mr. Duncan YouTube'da yaşıyor Artık YouTube'da canlı İngilizce yayın yapan tek kişi biziz,

English streams on YouTube everyone else has finished of quit I can't stand the

diğer herkes işi bıraktı

pressure tell all your friends get them all to watch us yes it's only mr. Duncan

. Duncan

and mr. Steve now live every Sunday on YouTube let's put the details up on the

ve Mr. Steve artık her Pazar YouTube'da canlı yayında,

screen for those who are interested so every Sunday this is the only live

ilgilenenler için detayları ekrana koyalım, bu yüzden her Pazar,

English stream that is on every week everyone else is quit they've stopped

her hafta yayınlanan tek İngilizce canlı yayın bu, diğer herkes bıraktı, durdurdular,

they can't do it it's too much presh loses it's too much pressure what a

yapamıyorlar. çok fazla presh kaybeder çok fazla baskı ne bir

bunch of losers losers losers no we're only joking I want to see if jack has

grup kaybedenler kaybedenler hayır sadece şaka yapıyoruz Jack'in cevap verip vermediğini görmek istiyorum

answered oh okay my query about where he lived in pen do you know jack I don't

oh tamam kalemde nerede yaşadığıyla ilgili sorum jack'i tanıyor musunuz

know him no you don't know jack let's see if Jack's back oh he's not going to

onu tanımıyorum hayır Jack'i bilmiyorsun, Jack'in geri gelip gelmediğine bir bakalım oh

tell us he's getting to shunt Jack's back let's have a look shall we

bize Jack'i geri çevireceğini söylemeyecek hadi bir bakalım mı

so there is the live chat but the big question is I don't think Jack's going

yani canlı sohbet var ama asıl soru şu ki Jack'in söyleyeceğini sanmıyorum

to tell you it's a secret bless you Steve just in this studio mr. doose is

sen bu bir sır seni korusun Steve sadece bu stüdyoda mr. Doose

going well Jack I lived him oh no that's it I think I don't think Jack wants to

iyi gidiyor Jack Onu yaşadım oh hayır işte bu sanırım Jack

tell you I think it must be a secret are you too shy Jack come on tell us where

sana söylemek istemiyor Bence bu bir sır olmalı sen çok mu utangaçsın Jack hadi bize nerede yaşadığını söyle

you lived I think he's probably embarrassed he's

Bence

probably embarrassed to tell people that he lived in Wolverhampton he has told

muhtemelen utanmıştır muhtemelen İnsanlara Wolverhampton'da yaşadığını söylemekten utanıyor

people yes but I think he's you know it's probably it's probably it's

insanlara evet dedi ama sanırım o siz biliyorsunuz muhtemelen muhtemelen

probably burning his computer right now and getting changing his name Tedrow

şu anda bilgisayarını yakıyor ve adını değiştiriyor Tedrow

says that he's lost three kilograms oh okay that's six pounds so that's quite

üç kilo verdiğini söylüyor oh tamam bu altı kilo yani bu oldukça aferin aferin

well done that's good well done Pedro it isn't easy losing weight you need you

Pedro kilo vermek kolay değil

need a lot of such as willpower and motivation and you

irade ve motivasyon gibi birçok şeye ihtiyacın var ve bunu

really need to to believe that you can do it you need to tell yourself that yes

yapabileceğine gerçekten inanman gerekiyor kendine evet

I can do this by the end of the year I want to lose some weight and I think I'm

bunu yapabilirim demelisin yıl sonuna kadar biraz kilo vermek istiyorum ve sanırım bunu

going to do it I'm determined to lose at least one stone but but you know we'll

see what happens anyway the only problem is Steve I will probably put all the

yapacağım muhtemelen Noel'de tüm ağırlığı geri almışsındır

weight back on over Christmas hmm because that's what

hmm çünkü

happens when you when Christmas time comes you always eat too much food so

Noel zamanı geldiğinde hep çok fazla yemek yersin bu yüzden

there is a good chance that I put a couple of pounds back on so I might I

birkaç pound geri alma şansım yüksektir, böylece

might actually put more weight back on Pedro's going Pedro has got a better

gerçekten daha fazla kilo alabilirim Pedro'nun gidişinde Pedro'nun yapması gereken daha iyi bir

thing that he needs to do yes so well nice to see you Pedro I wonder what

işi var evet seni görmek çok güzel Pedro Pedro'nun şimdi ne yaptığını merak ediyorum

Pedro gets up to now yes he keeps believing early where you going what are

evet nereye gittiğine erkenden inanmaya devam ediyor ne yapıyorsun

you up to yes who are you going to see hmm is it somebody new in your life so

evet kime gidiyorsun bak hmm hayatında yeni biri mi yani bu

that's more important than us I can't believe is it I can't believe that that

bizden daha önemli mi buna inanamıyorum

Pedro is dumping us for someone else it is for somebody else I can sense it I

Pedro'nun bizi başkası için terk ettiğine inanamıyorum başka biri için bunu hissedebiliyorum

know I can feel it as well friend maybe somebody new I'm am i my spider senses

biliyorum hissedebiliyorum o da arkadaş belki yeni biri ben benim örümcek duyularım

are tingling yes they really are talking of spiders

karıncalanıyor evet gerçekten örümceklerden bahsediyorlar

we have to live spider cam today would you like to see the spider there

bugün örümcek kamerasını yaşamak zorundayız örümceği orada görmek ister misin

it is now every time I turn the camera away from the spider it starts moving

şimdi kamerayı her çevirdiğimde örümcek hareket etmeye başlıyor

around and as soon as I put the camera on it stops moving it's rather annoying

ve kamerayı taktığım anda hareket etmeyi bırakıyor, aslında oldukça can sıkıcı, yani

actually so there it is the spider cam if you are afraid of spiders I'm ever so

işte örümcek kamerası, eğer örümceklerden korkuyorsanız, çok

sorry and now we're back something even more scary we are talking about

üzgünüm ve şimdi daha da fazla bir şeye geri döndük korkutucu

sentimentality today are you a sentimental person now I think Steve you

bugün duygusallıktan bahsediyoruz şimdi sen duygusal bir insan mısın Steve bence sen

are probably more sentimental than I am I think sometimes I'm a bit of a hard

muhtemelen benden daha duygusalsın bence bazen ben biraz katı

nosed person if you are hard nosed it means you you tend to be a bit more a

burunlu bir insanım eğer sen dikkafalıysan bu senin bir tür olma eğiliminde olduğun anlamına gelir biraz daha biraz

bit less sensitive although years ago I was a very sensitive

daha az hassas ama yıllar önce çocukken çok hassas bir

Laur as a child but as I've gotten older as I've got older as I've become a man I

Laur'dum ama yaşlandıkça yaşlandıkça erkek oldum

suppose I've been I don't know I've become a little bit more cynical and not

sanırım öyleydim bilmiyorum ben Biraz daha alaycı oldum ve o

so sentiment in achill but I think you are sensitive so are you a sentimental

kadar da hassas değilim ama bence sen hassassın, bu yüzden artık duygusal bir

person now mr. Steve has some words to show that word yes that's great I didn't

insan mısın bayım? Steve'in bu kelimeyi gösterecek bazı sözleri var evet bu harika

know you were going to do that as well mr. Duncan well we keep looking have one

sizin de bunu yapacağınızı bilmiyordum bayım. Duncan, aramaya devam ediyoruz,

each yours is bigger than mine nothing new sentimental what does it mean mr.

sizinki benimkinden daha büyük, yeni bir duygusallık yok, bu ne anlama geliyor bay.

gay means you're sort of indulging your emotions doesn't it yes you're sort of

gey, bir nevi duygularınızı şımarttığınız anlamına gelir, öyle değil mi, evet, bir nevi

thinking about past events often happy events from your childhood or happy

geçmiş olayları düşünüyorsunuz, genellikle çocukluğunuzdaki mutlu olaylar veya mutlu

relationships a sentimental person will hold on to the past they will hold on to

ilişkiler, duygusal bir insan geçmişe tutunur,

things that means something to them they will always look back with fondness they

bunun anlamı olan şeylere tutunur onlara bir şeyler hep sevgiyle bakacaklar

will try to hold on hold on to things like your your childhood yes or things

çocukluğunuz evet ya da

that happened in your past then it made you happy and you don't want to let them

geçmişte yaşananlar gibi şeylere tutunmaya çalışacaklar o zaman bu sizi mutlu etti ve onları

go and as this time of the year approaches autumn moving into winter

bırakmak istemiyorsunuz ve bu şekilde yılın zamanı sonbahara yaklaşıyor ve kışa geçiyor

because we have very distinct seasons hmm here in in Europe

çünkü çok farklı mevsimlerimiz var hmm burada Avrupa'da

well in many parts of the world do but some parts of the world don't have

dünyanın birçok yerinde var ama dünyanın bazı bölgelerinde

distinct seasons so when we're moving into autumn and then through to winter

belirgin mevsimler yok bu yüzden sonbahara geçtiğimizde ve sonra kış boyunca

it's a sort of it's sort of you start to become a bit more sentimental I think

bu bir nevi biraz daha duygusal olmaya başlıyorsun

because suddenly you're you're plunged into winter which is often you're

çünkü birdenbire kışa dalıyorsun ki bu genellikle

getting member thought of things dying off cold winters approaching death and

üyelere soğuk kışlardan ölen şeyleri ölüme yaklaşan şeyleri düşündürüyor.

so it tends to make you more reflective you tend to think more about the past

sizi daha fazla düşünmeye yöneltiyor geçmiş hakkında daha fazla düşünmeye meyillisiniz

you've probably got more time on your hands yes inside because it's with the

muhtemelen daha fazla zamanınız var evet içeride çünkü

weather's bad outside and you may become more sentimental he may be thinking of

dışarıda hava kötü ve daha duygusal olabilirsiniz o

fond memories from the past and being sentimental it's it's not

geçmişten güzel anıları düşünüyor olabilir ve duygusal olmak,

if it goes too far you can become quite ill through it currently you can become

çok ileri gitmez, bunun sayesinde oldukça hasta olabilirsin, şu anda

quite negative and and emotional and depressed you become too sentimental

oldukça olumsuz, duygusal ve depresif hale gelebilirsin, çok duygusal olabilirsin,

yeah living in the past well I think living in the past is something you tend

evet, geçmişte yaşamak, bence geçmişte yaşamak eğiliminde olduğun bir şey.

to do as you get older anyway I think if you ever talk to someone who is elderly

yine de yaşlandıkça yap bence yaşlı biriyle

quite often they will talk about the past and some some times certainly

çok sık konuşursan geçmişten bahsederler ve bazen kesinlikle demans ve Alzheimer gibi

through certain illnesses such as dementia and Alzheimer's that they might

bazı hastalıklar nedeniyle

actually end up living in the past as if they are actually at that point in time

aslında sonunda sanki geçmişte yaşamaya başlayabilirler. onlar aslında zamanın o noktasındadırlar,

so these are the fond memories that they are literally literally reliving because

bu yüzden bunlar, kelimenin tam anlamıyla yeniden yaşadıkları sevgi dolu anılardır çünkü

their mind is slowly going and fading so the only things they have the only

zihinleri yavaş yavaş gidip gelir, bu yüzden sahip oldukları tek şey,

memories they have left are the ones from many many years ago so I think

uzun yıllar öncesinden kalan hatıralardır, bu yüzden ben

sentimentality is something we all get but but you you were feeling a little

duygusallığın hepimizde olan bir şey olduğunu düşünüyorum ama

down last week a little unhappy because you had to say goodbye to your to your

geçen hafta kendinizi biraz moraliniz bozuktu biraz mutsuzdunuz çünkü güzel arabanıza veda etmek zorundaydınız

lovely car I did yes mr. Steve had to say goodbye to his car I know my eight

evet bayım. Steve arabasına veda etmek zorunda kaldı

year old car that's done high mileage and sadly I had to sell it last week

Yüksek kilometre yapmış sekiz yaşındaki arabamı biliyorum ve ne yazık ki geçen hafta onu satmak zorunda kaldım

because I've got a new car which work has given me to you yes because they

çünkü işin bana verdiği yeni bir arabam var evet evet çünkü

won't let me use my car my old car work anymore I used it for many years for

izin vermiyorlar arabamı kullanıyorum artık eski arabam çalışıyor onu uzun yıllar iş için kullandım

work so now Steve has a company car and because of that he had to get because we

ve şimdi Steve'in bir şirket arabası var ve bu yüzden almak zorunda kaldı çünkü

haven't got space to keep two cars yes and also the other thing is that the

iki arabayı tutacak yerimiz yok evet ve diğer bir şey de az önce kurtulduğun, az önce sahip olduğun, yeni sattığın Mercedes'in daha yeni

Mercedes that you you've just got ridden of you've just got you've just sold had

lots of problems with it just starting yes hi eight miles I've done a hundred

başlarken bir sürü sorunu olduğunu evet merhaba sekiz mil

and seventy-five thousand miles in it anybody who drives you get attached to

onunla yüz yetmiş beş bin mil yaptım kimse

your car I was very attached to that car and I didn't realize how much I was

o arabaya çok bağlıydım ve onu çözene kadar ona ne kadar bağlı olduğumu fark etmemiştim

attached to it until I solved it and I was very very upset yes but you said I

ve çok çok üzüldüm evet ama sen

was more upset over that car then I was over my father's death

o arabaya daha çok üzüldüğümü söyledin sonra ben babamın ölümünün üzerindeydi

yes it is incredible so I don't think I've ever seen you so I was beside

evet inanılmaz bu yüzden seni daha önce gördüğümü sanmıyorum bu yüzden

myself you were beside yourself he was so district' you at literally distressed

kendimden geçmiştim sen kendi yanındaydın o o kadar mahalleydi' seni tam anlamıyla sıkıntılı

boys I was it's taking me well I would say over a week to get over it so it was

erkeklerde ben beni iyi götürüyordu bitti derdim üstesinden gelmek için bir hafta bu yüzden

just stupid really you sold the car a few days ago and since then you you you

aptalcaydı gerçekten arabayı birkaç gün önce sattın ve o zamandan beri sen

haven't really been able to a week ago over a week to Tom over it now yes

gerçekten bir haftadan uzun bir süre önce bunu Tom'a anlatamadın şimdi evet sen

you're over it now but it does take time it does take time but but I think yes if

aştın şimdi ama zaman alıyor ama zaman alıyor ama bence evet, eğer bir gün

ever if ever there was a sign that mr. Steve is sentimental that has to be here

bir işaret olsaydı, bay. Steve duygusal biri, burada olması gerekiyor

because I'd like to hold on to things from the past I hate getting

çünkü geçmişten gelen şeylere tutunmak istiyorum, özellikle sahip olmaktan nefret ediyorum, zaten sahip

particularly I don't like buying new things if the thing I've already got is

olduğum şey

still working if that really I don't like throwing out things if they're

hala çalışıyorsa, gerçekten işe yaramıyorsa yeni şeyler almayı sevmiyorum. Bir şeyleri atmayı sevmem, eğer

still workable they're still serviceable I like to have something and use it till

hala çalışır durumdalarsa, hala kullanışlıdırlar, bir şeye sahip olmayı ve parçalanana kadar kullanmayı severim, bu

it falls apart it's the same with clothes shoes anything I don't just buy

elbise ayakkabı ile aynıdır, sadece

something new so part of it is that enjoyment of having something and and

yeni bir şey satın almam, bu yüzden bunun bir parçası da bu zevktir. bir şeye sahip olmak ve

using it throughout its entire life and I thought ooh this car would have

onu tüm hayatı boyunca kullanmak ve ooh bu arabanın

probably lasted at least 20 years so I wanted to sort of hang onto this car not

muhtemelen en az 20 yıl dayanacağını düşündüm, bu yüzden bu arabaya

for eight years but for 20 years and but it would have I logically I made it I

sekiz yıl değil, 20 yıl dayanmak istedim ve ama mantıksal olarak Verdim

made a decision I made a made a head over heart decision so I used logical

Bir karar verdim Baştan sona bir karar verdim bu yüzden mantıklı düşünmeyi kullandım,

thinking to say well it's no point in keeping all to this car I'm not going to

her şeyi bu arabada tutmanın bir anlamı yok,

be using it it's just going to deteriorate but I just wanted it they're

onu kullanmayacağım, sadece kötüleşecek ama ben sadece istedim

still there gave me comfort anyway it's gone it's gone the car is no

hala oradalar bana rahatlık verdiler nasılsa gitti gitti araba artık

more please don't cry again are you really getting upset there we must get

yok lütfen bir daha ağlama orda gerçekten üzülüyor musun

through can we get Bruce Willis back ok what can we have no I got Bruce Willis

üstesinden gelmeliyiz Bruce Willis'i geri alabilir miyiz tamam elimizde ne olabilir hayır bende var Bruce Willis

never cries no you never you never see Brut there we go that's it you can wear

asla ağlamaz hayır sen asla asla Brut'u görmezsin işte o kadar

the mask the mask of Bruce Willis I think you're a really good acting

maske takabilirsin Bruce Willis'in maskesi Bence sen gerçekten iyi bir oyuncusun

Oh mr. Denker but I was fight to getting slightly excited I'm not sure if that's

Oh bay. Denker ama biraz heyecanlanmakta zorlanıyordum Bunun

an option all right okay just just just take it to beautiful take

bir seçenek olup olmadığından emin değilim tamam tamam sadece sadece güzele götür

a deep breath put put put yeah your head space on or whatever it is 3 s I started

derin bir nefes al koy koy evet kafanı boşluğa koy ya da her neyse 3 sn

doing that but your meditation you're meddling waiter mr. Steve is is doing

bunu yapmaya başladım ama meditasyonunla burnunu sokuyorsun garson bey. Steve

his meditation so do you have an example of something that you've kept for many

meditasyon yapıyor yani yıllardır sakladığın bir şeye örnek var mı

years strangely enough I've got lots of plates I think you've got one in your

garip bir şekilde bende bir sürü tabak var sanırım kafanda bir tane var işte

head here's one see this plate here it's

bir tane bu tabağı gör burada

smoked it's toughened glass but it's smoked okay which you can't find anymore

tütsülenmiş bu sertleştirilmiş cam ama tütsülenmiş tamam ki artık bulamazsınız

and I've had this but I bought this plate when I was a student back in 1980

ve bende vardı ama bu tabağı 1980'den

to 1981 and I've still got it to this day and I still use it most days and it

1981'e kadar öğrenciyken aldım ve bugüne kadar hala elimde ve hala en çok kullanıyorum günler ve

I don't know why I just like this plate it's tough it's I don't know I just like

neden bu tabağı sevdiğimi bilmiyorum zor bu bilmiyorum sadece

this plate so I I keep using this plate and look at these look at these lovely

bu tabağı seviyorum bu yüzden bu tabağı kullanmaya devam ediyorum ve bunlara bakıyorum şu sevimli

Tate's here mr. Duncan now they look very old these are my holding these

Tate's'e bakın bayım. Duncan şimdi çok yaşlı görünüyorlar, bu tabaklar benim elimde bu

plates were my grandparents plates so they use these every day and they've got

tabaklar, büyükannem ve büyükbabamın tabaklarıydı, bu yüzden bunları her gün kullanıyorlar ve

all sorts of different colors there's a green one there's a grey one maybe this

her türlü farklı renkleri var, bir yeşil var, bir gri var belki bu, şu,

one is that one's yellow and pink and you don't see plates like this anymore

sarı ve pembe ve artık böyle tabaklar görmüyorsunuz

and when they died I I remember I remember these plates and I wanted them

ve öldüklerinde hatırlıyorum bu tabakları hatırlıyorum ve onları istiyordum

and we still use them yes but they look they look they look like

ve hala kullanıyoruz evet ama görünüşe göre

something that the Queen might eat her sandwich because people of that

kraliçenin sandviçini yiyebileceği bir şeye benziyorlar çünkü o

generation sort of that grew up during the war years they used to like to have

neslin insanları savaş yıllarında büyüdüler,

expensive cutlery and expensive plates and things like that to eat off it was

pahalı çatal bıçak takımlarına ve pahalı tabaklara sahip olmayı severlerdi ve bunun gibi şeyleri yemek o tabağa

just something that people did if you look at that plate No and bizarrely

bakarsanız insanların yaptığı bir şeydi Hayır ve

enough you wouldn't think that plate these plates must be

yeterince tuhaf bir şekilde bunu düşünmezsiniz plaka bu plakalar

nearly a hundred years old so these plates are nearly the approximate I

yaklaşık yüz yaşında olmalı, bu yüzden bu plakalar yaklaşık olarak yaklaşık

would say 100 years old well probably I would say they probably

100 yaşında diyebilirim, muhtemelen

bought them after the war no so probably

onları savaştan sonra satın aldıklarını söyleyebilirim hayır, muhtemelen bakalım

let's see if they let's see how strong they are I would get mad again mr.

ne kadar güçlü olduklarını görelim tekrar sinirlen bey

Duncan I'm going to take these very carefully away I'm not sure have you

Duncan, bunları çok dikkatli bir şekilde kaldıracağım

ever stopped being mad today I think you've been mad for the whole broad can

Bugün kızmayı hiç bıraktın mı emin değilim Bence bütün kadın için kızdın galiba

I think they're about 70 80 years old oh okay not a hundred okay what you see

onlar yaklaşık 70 80 yaşındalar oh tamam yüz değil tamam ne görüyorsun

I've got my grandparents old table and chairs that's are you gonna say bodies

bende dedemlerin eski masaları ve sandalyeleri var orası organları mı diyeceksin

my old grandparents table and chairs which are which I use the table in my

eski dedemlerin masa ve sandalyeleri ofisimde kullandığım masa ve

office and I used a chair as well and though that's probably they probably are

sandalye de kullandım ve muhtemelen öyledir

a hundred years old I mean they're worthless it's not very good quality but

yüz yaşında yani değersizler çok kaliteli değiller ama

I like keeping hold of these things I like these links to the past we've

ben bunları tutmayı seviyorum geçmişe ait bu bağlantıları beğendim

noticed or the past as you would say okay then I really did think that you

fark ettik ya da geçmişe tamam diyeceğiniz gibi o zaman gerçekten senin olduğunu düşündüm

were going to say I've got my grandparents bodies maybe you've got

büyükbabamın vücutlarına sahibim diyeceğim belki

them in an in a sort of big cardboard box somewhere sort of like mummified

onları bir tür büyük karton kutunun içinde bir yerde mumyalanmış gibi saklarsın

these cups of years old yes these glasses yes these glasses aren't these

bu eski bardaklar evet bu bardaklar evet bu bardaklar değil mi bu

glasses are fairly new here is something that I've got and this is something that

bardaklar burada oldukça yeni sahip olduğum bir şey ve bu

I'm very sentimental about I'm sure you will recognize it Steve because it is

konuda çok duygusalım

the first gift you ever gave to me nearly 30 years ago so this is the first

thing mr. Steve gave to me can you guess what it is

Steve bana verdi bunun ne olduğunu tahmin edebilir misin

it is a little cat playing with a ball so there is the first thing Steve ever

küçük bir kedi topla oynuyor yani Steve'in

gave to me a present that he gave to me in nineteen eighty nine ninety nine in

bana verdiği ilk şey bu hediye bana bin dokuz

the nineteen eighties Steve gave this to me isn't that lovely

yüz seksenli yıllarda verdiği hediye Steve bunu verdi bana göre o kadar hoş değil mi

the irony is that I don't really like cash yes'm

ironi şu ki parayı gerçekten sevmiyorum evet

but I didn't know that the times I didn't know you very well so that's the

ama o zamanlar seni çok iyi tanımadığımı bilmiyordum bu yüzden

real irony is I'm not a big fan of cats I probably only known you a couple of

gerçek ironi şu ki ben büyük biri değilim kedi hayranı seni muhtemelen sadece birkaç

weeks I tell you what else is a pain well maybe you nights cats are buying

haftadır tanıyorum sana başka ne acıdır diyorum belki sen geceler kediler bunu alıyor

that I'll tell you what else is a pain Steve barking dogs I got that blowing I

sana başka ne acı olduğunu söyleyeceğim Steve havlayan köpekler O üfleme var

can't stand barking dogs so the head okay I don't like cats and I'm not a not

dayanamıyorum havlayan köpekler yani kafa tamam Kedileri sevmem ve

a big fan of dogs either especially barking dogs I got that from her from a

köpeklerin büyük bir hayranı değilim, özellikle havlayan köpekleri ondan

a jumble sale okay.thank they were selling off old

karmakarışık bir satıştan aldım tamam.

they what happens when somebody dies they do a House Clearance and then they

ölürler bir Ev Tasfiyesi yaparlar ve sonra

sell the stuff off to whoever wants to buy it in like a jumble sale so and so

eşyaları karma bir satış gibi satın almak isteyenlere satarlar, yani

this belonged to a dead person might drop it

bu ölü bir kişiye aitti, düşürebilir, bu

so this belonged to a dead person might have done I just saw it it was all this

yüzden bu ölü bir kişiye ait olabilirdi, az önce gördüm hepsi bu kadar ıvır

it was all this sort of junk they were selling it in this in the Town Hall in

zıvırdı bunu annemle

where I used to wear my parents used to live and I just saw that and for some

babamın yaşadığı belediye binasında satıyorlardı ve ben bunu şimdi gördüm ve nedense belki

reason I thought maybe maybe mr. Duncan likes well I didn't call you mr. Duncan

bayım diye düşündüm. Duncan'ın hoşuna gidiyor, ben sana Bay demedim. Duncan,

they know you didn't call me mr. Duncan then maybe Duncan the internet wasn't

bana bay demediğini biliyorlar. Duncan o zaman belki Duncan internet

invented then 1989 likes cats in 1989 there was no YouTube but there was no

icat değildi o zaman 1989 kedileri sever 1989'da YouTube yoktu ama

internet there was no no no household computers people didn't have computers

internet yoktu ev bilgisayarı yoktu insanların

in their houses there was no YouTube there was no Facebook there was no email

evlerinde bilgisayar yoktu YouTube yoktu Facebook yoktu oralarda e-posta yoktu,

so all we had was was was things that dead people used to own and that's what

bu yüzden elimizdeki tek şey, ölülerin sahip olduğu şeylerdi ve bu da

mr. Steve gave to me in 1989 this beautiful little

bay. Steve bana 1989'da bu güzel küçük

cat well I would hold it a little more carefully than you are she can become

kediyi verdi, onu senden biraz daha dikkatli tutardım,

sentimental about memories I'm not so sentimental now I know that this came

anılar konusunda duygusallaşabilir, şimdi o kadar duygusal değilim, bunun

from a dead person you can be sentiment the mother obviously not alive anymore

ölü bir insandan geldiğini biliyorum, anne gibi hissedebilirsin. belli ki artık yaşamıyor

it can be sentimental about about past memories but you can also get

geçmiş anılar hakkında duygusal olabilir ama aynı zamanda

sentimentally attached to material things hmm like that so if that got

maddi şeylere duygusal olarak bağlanabilirsiniz hmm öyle yani bu

smashed up you would you'd be upset because that reminds you of a happy

parçalanırsa üzülürsünüz çünkü bu size geçmişinizdeki mutlu bir

event in your past yes and I was sentimentally attached to that car but

olayı hatırlatır evet ve o arabaya duygusal olarak bağlıydım ama

it's gone I'm over it now mr. Steve's car I'll never forget it mr.

gitti, artık aştım bayım . Steve'in arabasını asla unutmayacağım bayım.

Steve's car is no more so sure yes Gretel I am a car lover I'm you know I

Steve'in arabası artık o kadar emin değil, evet Gretel, ben bir araba aşığıyım, biliyorsun, sahip olduğum

would like to keep every car I've ever owned

her arabayı elimde tutmak isterim,

somebody tell me recently that they knew somebody who has never got rid of any of

yakın zamanda biri bana

their old cars and I keep them all under under Polly tunnels what our big plastic

eski arabalarından hiçbirini atmamış birini tanıdıklarını söylesin. ve hepsini Polly tünellerinin altında tutuyorum,

tents that farmers used to grow crops in I used to have a friend at school called

çiftçilerin mahsul yetiştirmek için kullandıkları büyük plastik çadırlarımız eskiden okulda Polly tüneli adında bir arkadaşım vardı

Polly tunnel really yes lovely girl

gerçekten evet sevimli kız

Jamila no I don't like cats I I hate cats in fact okay

Jamila hayır kedileri sevmem Kedilerden nefret ederim aslında tamam

I don't even know why I bought that I hate cats because they kill birds you

Neden aldığımı bile bilmiyorum, kedilerden nefret ederim çünkü kuşları öldürürler, bilirsiniz,

know I'm getting more and more confused of the motive by the motivation that you

had for buying this first of all it's it's probably been owned by dead person

bunu satın alma motivasyonunuz giderek daha fazla kafamı karıştırıyor, her şeyden önce muhtemelen sahibi ölmüş bir kişiye ait.

and to Steve doesn't like cats and he had no idea whether or not I like cats

ve Steve kedileri sevmiyor ve kedileri sevip sevmediğim hakkında hiçbir fikri yoktu, bu

so so I might actually just throw this in a dustbin

yüzden aniden bitirdikten sonra bunu bir çöp kutusuna atabilirim.

after we finished suddenly I don't feel so sentimental about this I've got some

other words that are similar in menial connected with that being sentimental

bunun duygusal olmakla bağlantılı aşağılık bakımından benzer olan

miss I like the sound of that I like the sound of that very much okay then so

sesini seviyorum bunun sesini çok seviyorum tamam o zaman

show us some of these words then please maudlin are maudlin maudlin

bize bu kelimelerden bazılarını göster o zaman lütfen maudlin maudlin maudlin

that means extremely sentimental or extreme sentimentality almost

bu aşırı derecede duygusal veya aşırı duygusallık neredeyse

embarrassingly so self-pity sad well it's it's it's sentimentality that gets

utanç verici bir şekilde anlamına gelir kendine acıma, duygusallığın

a bit out of control and then goes into self-pity sadness often after somebody's

biraz kontrolden çıkması ve ardından kendine acıma üzüntüsüne dönüşmesidir, çoğu zaman birileri

had too much to drink too much alcohol they might get very maudlin and talk

çok fazla alkol içtikten sonra çok maudlin olabilir ve

about the past or things that went wrong things they regret doing and should have

geçmiş veya ters giden şeyler hakkında konuşabilirler. Yaptıklarına pişman oldukları ve

done differently they just they just go on a lot and dwell on negative past

farklı yapmaları gereken şeyler sadece çokça devam ederler ve geçmişteki olumsuz olaylar üzerinde dururlar

events so it's it's it's sentimentality but it's the negative side of

bu yüzden bu duygusallıktır ama bu duygusallığın olumsuz yanıdır

sentimentality they dwell so much on the past it becomes almost an obsession yes

geçmişe o kadar çok takılırlar ki neredeyse bir saplantı haline gelir evet

it's embarrassing they can't get out of the habit it's almost embarrassing when

bu utanç verici Alışkanlıklarından kurtulamazlar, neredeyse utanç verici,

some no I'm so sorry I oh I should never treat you that way it was all you know

bazıları hayır, çok üzgünüm, oh, sana asla böyle davranmamalıyım, tek bildiğin buydu, onlar bu konuda,

they go on and on and on about it like that about past events and they're

geçmiş olaylar hakkında böyle ve onlar hakkında böyle devam edip duruyorlar ve onlar

they're very self pitying really that's a maudlin so that's it you don't see

Kendilerine çok acıyorlar mı gerçekten bu bir maudlin yani

that word use very very often yeah more disturbing so maudlin I think I think

bu kelimenin çok sık kullanıldığını görmüyorsunuz evet daha rahatsız edici yani maudlin bence

these people still use it it's just sort of in certain situations yes here's

bu insanlar hala onu kullanıyor bu sadece belirli durumlarda bir çeşit evet işte

another word more casual I like this word this is okay this is a word that

başka daha gündelik kelime Bu kelimeyi seviyorum bu tamam bu

that always resonates in my head because yes yes I will get onto that in a moment

her zaman kafamda yankılanan bir kelime çünkü evet evet buna birazdan değineceğim

but after I've explained what it means okay so more Koosh it's again it's a

ama ne anlama geldiğini açıkladıktan sonra tamam çok daha fazla Koosh yine bu bir

type of sentimentality but it's insincere

tür duygusallık ama samimiyetsiz mide bulandırıcı tadı

sickening really sickening in flavor so it's it's a type of sentimentality

gerçekten mide bulandırıcı bu yüzden bu bir tür duygusallık

that's sort of almost false it's sort of when you're trying to draw out sadness

ki neredeyse yanlış bu bir nevi

or sentimentality in somebody and it's for entertainment purposes almost so

birinin içindeki üzüntüyü veya duygusallığı çıkarmaya çalıştığınızda ve neredeyse eğlence amaçlı yani bir

it's sort of insincere and you want to say something about more Koosh mortgage

nevi samimiyetsiz ve televizyondaki Koosh ipotek davranış makinisti hakkında daha fazla bir şeyler söylemek istiyorsun

behavior machinist on television I'm guessing oh

sanırım oh

yes now that's the thing that really irritates me nowadays about watching

evet, bugünlerde televizyon izlemekle ilgili beni gerçekten rahatsız eden şey bu,

television everyone has to cry at some point you can't appear on television

herkes bir noktada ağlamak zorunda,

anymore without crying and I don't know why and that word more Koosh really does

artık ağlamadan televizyona çıkamıyorsun ve ben nedenini bilmiyorum ve bu Koosh kelimesi,

describe so well the way that TV now manipulates our emotions they make

televizyonun artık duygularımızı manipüle etmesini gerçekten o kadar iyi açıklıyor ki

everything so over sentimental they they get people to cry especially on the news

her şeyi o kadar duygusal hale getiriyorlar ki insanları özellikle haberlerde ağlatıyorlar lütfen

please tell me about your sad thing please please cry people like to see

bana üzücü olan şeyi anlatın lütfen lütfen ağlayın insanlar

other people crying their tears are like are like beautiful lovely diamonds

diğer insanların gözyaşlarını ağlarken görmekten hoşlanıyorlar sanki

running down their faces and I think it's terrible it's terrible so quite

yüzlerinden aşağı akan güzel elmaslar gibiler ve bence bu korkunç, bu yüzden

often nowadays speech people are manipulated into getting upset over

günümüzde oldukça sık konuşma insanları

something maybe more upset than they normally would be so yes I think

bir şeye üzülmeye yönlendiriliyor, belki normalde olduğundan daha fazla üzülüyor, bu yüzden evet ben

television is a very good example of that especially on the news or maybe if

televizyonun buna çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum, özellikle haberlerde ya da belki

they're talking to a celebrity about their life and they start to remember

bir ünlüyle hayatları hakkında konuşuyorlarsa ve bir şeyler hatırlamaya başlıyorlarsa

things

Wehling too much insincere hmm insincere sentimentality

Wehling çok fazla samimiyetsiz hmm samimiyetsiz duygusallık

really soppy soppy someone who's sentimental it's it's really another

gerçekten ıslak ıslak duygusal biri bu gerçekten başka bir

word for maudlin really silly it's a bit silly silly sentimentality if you're a

kelime maudlin için gerçekten aptalca bu biraz aptalca duygusallık eğer

soppy person you're somebody who's who's just a bit too soft hmm who's just a bit

ıslak bir insansan sen biraz fazla yumuşak birisin hmm biraz

too sentimental and and and sort of too sensitive about other people's feelings

fazla duygusal ve ve ve diğer insanların duyguları konusunda fazla hassas da diyebilirsin

you might also say that that's a sort of informal use so it's it's soppy maybe a

bu bir tür gayri resmi kullanım, bu yüzden ıslak, belki

sad romantic film yes a soppy film or a romantic piece of music you can say it's

hüzünlü bir romantik film evet, ıslak bir film veya romantik bir müzik parçası,

very soppy yes there we go and a similar word selassie effusive or insincerely

çok ıslak diyebilirsiniz, evet, işte başlıyoruz ve benzer bir kelime selassie taşkın veya samimiyetsizce

emotional so is slushy it means that there you have a

duygusal, bu yüzden slushy anlamına geliyor

slushy story a slushy film it's a sentimental film it's it's it's when

slushy bir hikayen var slushy bir film bu duygusal bir film bu

you're just being if I was to say it's overly sentimental things to you in in

sadece olduğun zaman sana aşırı duygusal şeyler söylesem

an almost insincere way you would say that I was slushy yes if I was to say

neredeyse samimiyetsiz bir şekilde benim slushy olduğumu söylerdin evet eğer ben bey demekti

mr. Tom Kenobi Oh many years ago me is always so wonderful when we first met oh

Tom Kenobi Oh, yıllar önce, ilk tanıştığımızda ben her zaman çok harikaydım, oh

you're just a beautiful mr. Duncan and you've just got lovely eyes and look at

sen sadece güzel bir baysın. Duncan ve senin çok güzel gözleriniz var ve

the shape of your nose are and you just being too mushy and obviously I'm being

burnunuzun şekline bakın ve çok duygusalsınız ve açıkçası ben

insincere I can't disagree with anything you're saying there I could of course be

samimiyetsizim Orada söylediğiniz hiçbir şeye karşı çıkamam tabii ki şu

syrupy as well syrupy which is which is a type of sentimentality sort of sweet

kadar şuruplu olabilirim pek şuruplu, bu da bir tür duygusallıktır, bir tür tatlı

emotional sentimentality being very syrupy almost sickly sickly yes like

duygusal duygusallık, çok şuruplu olmak, neredeyse hastalıklı, evet

syrup so if you please sweet eat too much syrup you might feel sick and if

şurup gibi, bu yüzden lütfen tatlı, çok fazla şurup yiyin, kendinizi hasta hissedebilirsiniz ve eğer

someone is too sentimental or they are they are being very insincere with their

birisi çok duygusalsa ya da çok davranıyorsa duygusallıklarıyla samimiyetsiz

sentimentality you might say that it is very syrupy that's right simp simply too

diyebilirsiniz ki bu çok şuruplu bu doğru basit çok

slushy really somebody's slushy those two a quite similar a sob story the sobs

sulu gerçekten birileri slushy o ikisi oldukça benzer bir hıçkırık hikayesi

literally sobbing means weeping yes so if somebody tells you a sob story it's a

tale of personal distress intended to arouse sympathy hmm so it's a

sempati uyandırmayı amaçlıyor hmm yani bu

sentimental story possibly and you tell this story to somebody because you want

muhtemelen duygusal bir hikaye ve bu hikayeyi birine anlatıyorsun çünkü

them to feel sympathetic towards you because you might want them to do

onların sana karşı sempati duymasını istiyorsun çünkü onların

something for you for example a sob story you might just be simply after a

senin için bir şeyler yapmasını isteyebilirsin, örneğin acıklı bir hikaye biraz sonra olabilirsin

bit of emotional support you're upset and you just want you bit of an

duygusal destek konusunda üzgünsün ve sadece biraz

attention seeker probably you're just probably telling somebody about a sad

ilgi arayan biri olmak istiyorsun, muhtemelen birine

story about when you cat died or something and you go on and on and on

kedinin ne zaman öldüğüne dair üzücü bir hikaye anlatıyorsun ya da başka bir şey ve

about it and you're almost pretending to be a

bu konuda durup durup duruyorsun ve sen neredeyse öyleymiş gibi davranıyorum

because you want you want somebody to come and comfort you yes ah a sob story

çünkü birinin gelip seni teselli etmesini istiyorsun evet ah acıklı bir hikaye

so a sob story maybe your dog maybe your dog has run away maybe your dog has gone

yani acıklı bir hikaye belki köpeğin belki köpeğin kaçtı belki köpeğin

missing its back outside yeah I don't know it's it's a pain in the neck so

dışarıda sırtını kaybetti evet bilmiyorum bu bir boyun ağrısı, bu yüzden

maybe your dog has run away maybe it's disappeared and and perhaps

belki köpeğiniz kaçtı, belki ortadan kayboldu ve belki de

you're so desperate but you need the attention as well you think it makes you

çok çaresizsiniz ama aynı zamanda ilgiye ihtiyacınız var, bunun sizi

feel important because your dog has gone missing

önemli hissettirdiğini düşünüyorsunuz çünkü köpeğiniz kayboldu, bu yüzden

so you you get lots and lots of people involved it's a great opportunity for

çok şey alıyorsunuz ve dahil olan birçok insan çevrenizdeki herkesin tüm sempatisini kazanmanız için harika bir fırsat bu

you to get all of the sympathy from everyone around you so yes yes there are

yüzden evet evet

many ways of telling your sob story the word sob means to cry uncontrollably

hıçkırık hikayenizi anlatmanın birçok yolu var hıçkırık kelimesi kontrolsüz bir şekilde ağlamak anlamına gelir ki

which is what I was doing when I sold my car so I asked Wednesday so mr. Steve

ben de arabamı satarken bunu yapıyordum bu yüzden Çarşamba'ya sordum, bu yüzden bay. Steve

gave us a bit of a sob story I did because it's only ik its a sob story is

bize biraz acıklı bir hikaye verdi, çünkü bu sadece ik, bu bir acıklı hikaye

something anything but it's not really that sad it's a bit stupid a bit silly

herhangi bir şeydir ama gerçekten o kadar üzücü değil biraz aptalca biraz aptalca

really maybe it's sad the person involved but

gerçekten belki olaya dahil olan kişi üzgün ama

not to anyone else and maybe they they've they've sort of gone a bit over

başkası için değil ve belki onlar biraz abarttılar

the top and they don't realise bit how silly it is really I mean I was sobbing

ve bunun ne kadar aptalca olduğunun farkında değiller, yani

uncontrollably over selling the car but really if you were to look at it step

arabayı satmak için kontrolsüz bir şekilde ağlıyordum ama gerçekten ona bakacaksanız

back and look at it you would think how ridiculous isn't just a mechanical just

geri çekilin ve bakın Sadece bir tamircinin sadece

a car just to get a new one it's just a lump

bir arabanın yenisini almak için bir araba olmasının ne kadar saçma olduğunu düşünürdünüz, sadece bir metal parçası ve

of metal but because you become emotionally attached to objects

nesnelere duygusal olarak bağlandığınız için

sometimes that makes you sad as if if I was to smash one of my grandparents

bazen bu sizi sanki bir tanesini parçalayacakmışım gibi üzüyor. büyükanne ve büyükbaba

accidentally one of their plates I would be upset about it so I suppose it's a

yanlışlıkla tabaklarından birini buna üzülürdüm, bu yüzden sanırım

bit like this thing that mr. Steve bought for me he gave me this as a gift

biraz şuna benziyor bay. Steve benim için satın aldı, bunu bana 1989'da hediye olarak verdi,

back in 1989 so I suppose if this broke if it were to smash I would feel very

bu yüzden sanırım bu kırılırsa ve parçalanırsa çok

upset because this is the first thing mr. Steve ever gave to me isn't that

üzülürüm çünkü bu Bay'in ilk yaptığı şey . Steve'in bana verdiği hiç

nice even though it's depicting a creature that you don't even like it's a

hoş değil, sevmediğin bir yaratığı tasvir etse de, bu bir

cat yes a lot of people have already said

kedi, evet birçok insan zaten

I can't believe you don't like cats they just hunt because they are doing it in

kedileri sevmediğine inanamıyorum, onlar sadece avlıyorlar çünkü onlar Bunu doğada yapıyorlar

nature but the problem with cats is when they catch something they torture it so

ama kedilerle ilgili sorun, bir şeyi yakaladıklarında yememek için ona işkence ediyorlar,

they don't even eat it they just torture it and slowly kill it

sadece işkence edip yavaşça öldürüyorlar, bu

so that's one of the reasons why I'm not a big fan of cats an atonia has said yes

yüzden kedilerin büyük bir hayranı olmamamın sebeplerinden biri de bu. bir atoni evet dedi

Titanic the film Titanic is a very sentimental film yes I really it's

Titanic Titanic filmi çok duygusal bir film evet gerçekten senin

harking on about thee it's really it just it's talking about that those were

hakkında konuşuyor bu gerçekten sadece o

good old days of sort of world class steam like the good old days of people

eski güzel günlerin olduğundan bahsediyor, insanların boğulduğu eski güzel günler gibi birinci sınıf buhar

drowning in ships okay then yes it's it's it's it's harking back to those hay

gemiler tamam o zaman evet,

days the heydays of when when when Britain was making these fabulous ships

İngiltere'nin bu muhteşem gemileri yaptığı o samanlık günlere geri dönüyor,

but they did we were you know it's part of its that part of its history

ama biz yaptık, biliyorduk, bu onun tarihinin

nostalgia but but the focus of the film wasn't really on the Titanic sinking it

nostaljisinin bir parçası ama filmin odak noktası gerçekten Titanic'in batışında değildi

was actually on this this very soppy syrupy yeah love love story so yeah so

aslında bu çok ıslak şuruplu evet aşk aşk hikayesi üzerindeydi yani evet bu yüzden

so they they mate maybe it was a little bit too romantic a bit too sake I think

çiftleşiyorlar belki biraz fazla romantikti biraz fazla aşkına bence bu

so it was too long the music then of course the music by wasn't sharing I

yüzden müzik çok uzundu o zaman tabi ki müzik paylaşmıyordu

want to say share but it wasn't a shit it definitely wasn't shares that French

paylaş demek isterdim ama bi [ __ ] değildi kesinlikle paylaşım değildi o fransız

woman like I can I can imagine share my heart will go on and all the name I

kadın benim gibi hayal edebiliyorum paylaşmaya devam edecek kalbim devam edecek ve yapamayacağım tüm isimler

can't remember name it was Celine Dion got it I wrote it oh so you didn't know

adını hatırla Celine Dion'du anladım onu ​​ben yazdım oh demek ki

Celine Dion yes okay then that that song my heart will go on that everybody who

Celine Dion'u tanımıyordun evet tamam o zaman o şarkı kalbim devam edecek

has come to detest that of that song now cause it this song that will go on and

o şarkıdan nefret etmeye gelen herkes şimdi ona neden olacak bu şarkı durup dururken bu kadar

on and on that's it but of course now everyone has the song from frozen you

ama tabii ki artık herkes frozen'dan bir şarkıya sahip,

see as the one that they really hate so they liked it at first but now they hate

gerçekten nefret ettikleri şarkı olarak görüyorsunuz, bu yüzden ilk başta beğendiler ama şimdi frozen'dan nefret ediyorlar, işte bu kadar

the song from frozen so that's it you see so so you start liking it and then

görüyorsunuz, böylece sevmeye başlıyorsunuz ondan ve

eventually you hate it yes because it becomes it then becomes

sonunda ondan nefret edersiniz evet çünkü o zaman

too sentimental and you can only take so much of that kind of more kiss sort of

çok duygusal hale gelir ve o kadar çok öpücük alabilirsin

soapy solution a way of way of thinking and eventually

sabunlu solüsyon gibi bir düşünme şekli ve sonunda

you've got to snap back into reality yes quite a few people are saying that you

gerçekliğe geri dönmelisin evet epeyce kişi senin

are more sentimental than me now is he he pretends mr. Duncan pretends not to

benden daha duygusal olduğunu söylüyor şimdi o baymış gibi davranıyor. Duncan öyle değilmiş gibi davranıyor

be but tease you you're quite emotionally fragile whereas I am more

ama seninle dalga geçiyor sen duygusal olarak oldukça kırılgansın oysa ben daha

resilient I think I would say I think you like to pretend you're not but

dirençliyim Sanırım öyle değilmişsin gibi davranmayı sevdiğini söyleyebilirim ama

underneath your honour

apparently Olga has said every time you start your dog barking my dog also goes

görünüşe göre Olga, köpeğin havlamaya her başladığında bunu söyledi. köpek de

crazy really yes no so don't worry Olga we're not going to do it again we're not

çıldırıyor gerçekten evet hayır bu yüzden endişelenme Olga bunu bir daha yapmayacağız

we're definitely not going to have the barking dog again so don't worry missing

kesinlikle havlayan köpeği bir daha yaşamayacağız bu yüzden endişelenme

everything down boy sit sit what's Holden saying about in China many people

her şeyi kaçıracağım oğlum otur otur ne var Holden, Çin'de pek çok kişinin

are used actually Holden is talking about VPNs which is a way of getting

kullanıldığını söylüyor aslında Holden, Çin'deki YouTube dahil her şeyi engelleyen güvenlik duvarını aşmanın bir yolu olan VPN'lerden bahsediyor,

around the the firewall in China which blocks everything including YouTube

so yes VPN you may sit in China for instance but people will be thinking you

yani evet VPN, örneğin Çin'de oturabilirsiniz ama insanlar sizin

are in the UK so yes that's how a VPN works let's to private network that's it

içinde olduğunuzu düşüneceklerdir. Birleşik Krallık yani evet, bir VPN böyle çalışır, hadi özel ağa gidelim,

yes so you can be anywhere in the world so it will be as if you are in a

evet, böylece dünyanın herhangi bir yerinde olabilirsiniz, böylece sanki

different place and that's what many people use in China so can I say a big

farklı bir yerdeymişsiniz gibi olacak ve Çin'de birçok insan bunu kullanıyor, bu yüzden büyük bir şey söyleyebilir miyim?

hello to those watching in China Nihao and I used to live in China for

Çin'de izleyenlere merhaba Nihao ve ben

many years working teaching appearance on Oh appearing on television yes but

uzun yıllar Çin'de yaşardık, televizyonda görünmek için öğretmenlik yapardık.

there are many people that don't know just because you know doesn't mean other

people aren't interested I'm only joking franceska says this is very funny thank

sadece şaka yapıyorum franceska bunun çok komik olduğunu söylüyor

you very much franceska I hope you will join us again next week so we are

çok teşekkür ederim franceska umarım haftaya tekrar bize katılırsın bu yüzden

talking about lots of things today sentimentality do you have another word

bugün pek çok şeyden bahsediyoruz duygusallık bizim için başka bir sözün var

for us to you well not this one isn't really connected with it could be

mı peki bu değil' Bununla gerçekten bağlantılı olmayabilir

connected with sentiment melodramatic OS ooh melodramatic

duygu melodramatik OS ooh melodramatik

somebody that is a bit over the top in the way that they are behaving or

reacting in certain situation so they exaggerate they exaggerate a lot their

belirli bir durumda davranışlarında veya tepkilerinde biraz abartılı biri bu yüzden abartıyorlar çok fazla abartıyorlar duygularını

emotions their emotions exactly and and it's often about something silly reason

tam olarak ve ve sık sık aptalca bir şey hakkında

it makes people laugh oh you don't be so melodramatic my dog my dog where is my

insanları güldürüyor oh bu kadar melodramatik olma köpeğim köpeğim nerede köpeğim Devam

dog I can't go on I can't live any longer without my dog

edemem artık köpeğim olmadan yaşayamam

oh I'm hot where could my dog be I think I will go hi is that melodramatic taking

oh ateşliyim köpeğim nerede olabilir Sanırım gideceğim merhaba o melodramatik

the mickey out of somebody no it's just an example yes you you sort of obviously

birinden mickey'i çıkarmak mı hayır bu sadece bir örnek evet sen bir bakıma

drama being dramatic acting a bit so if you're and you could do this from a

dramatik oynuyorsun biraz yani eğer öyleysen ve bunu

sentimental point of view you know you could recount the story hmm and you

duygusal bir bakış açısıyla yapabilirsin biliyorsun hikayeyi anlatabilirsin hmm ve sen

could be her I was devastated about the loss of my cat my cat I don't know harm

o olabilirsin kedimin kaybından dolayı mahvoldum kedim zarar verir mi bilmiyorum git

go to live on you could go out that would be over-the-top sort of acting

yaşamaya devam et dışarı çıkabilirsin bu

really over something so I've only used it in the context there because it is

gerçekten bir şey için abartılı bir davranış olurdu bu yüzden onu sadece oradaki bağlamda kullandım çünkü

sort of connected with sentimentality and go on and on about things do you

bir şekilde duygusallıkla bağlantılı ve

know anyone who's melodramatic I think you are Sumpter I think you are

melodramatik olan birini tanıyor musun, Sumpter olduğunu düşünüyorum, bazen öyle olduğunu düşünüyorum,

sometimes I think you were very melodramatic last week about your car

geçen hafta çok melodramatik olduğunu düşünüyorum araban hakkında

yes possibly the fact that you you were getting up in the middle of the night

evet muhtemelen senin gecenin bir yarısı kalkıp

and sitting downstairs thinking about your car you were thinking deeply about

aşağıda oturmuş arabanı düşünmen derin derin arabanın

where your car is now I just I just love that car and I didn't realize how much

şimdi nerede olduğunu düşünmen ben sadece o arabayı seviyorum ve nasıl olduğunu anlamadım çok şey

until it had gone sometimes you don't realize how much you love things until

gidene kadar bazen bir şeyleri ne kadar sevdiğini onlar

they're gone so maybe we will have to try that out on something else there is

gidene kadar fark edemezsin bu yüzden belki bunu başka bir şey üzerinde denememiz gerekecek belki belki

maybe maybe I could go and we will see what happens maybe I could just vanish

gidebilirim ve ne olacağını görürüz belki yapabilirim ortadan kaybol

and disappear and then you'll be on your own how will you survive Steve how will

ve kaybol ve sonra kendi başına kalacaksın nasıl hayatta kalacaksın Steve nasıl

you get by I'm still young and handsome enough to

geçineceksin hala yeni birini bulabilecek kadar gencim ve yakışıklıyım

find somebody new yes I think you are still quite a catch

evet bence hala oldukça çekicisin evet

yes yes I'm sure there is some desperate person out there who would take you on

evet eminim oradadır seni

with all of your foibles and strangely Indian comes from Canada that's right

tüm zaaflarınla ​​karşı karşıya getirecek umutsuz bir insan ve garip bir şekilde Hintli Kanada'dan geliyor bu doğru o

she is french-canadian but I remember seeing Celine Dion many years ago she

Fransız-Kanadalı ama Celine Dion'u yıllar önce

was on a TV show and and before she had all of the plastic surgery hmm so she's

bir TV programında gördüğümü hatırlıyorum ve her şeyi olmadan önce Estetik ameliyatın hmm yani

had a lot of plastic surgery on her face so she's made her teeth smaller they

yüzünde çok fazla estetik ameliyat oldu bu yüzden dişlerini küçülttü

don't stick out like this anymore and then she's had a little bit of a nose

artık böyle çıkmıyorlar ve sonra

job as well to make her nose look a little bit more nice little bit more

burnunu küçük göstermek için biraz da burun estetiği yaptırdı. biraz daha güzel biraz daha

attractive so yeah Belarus here has used interesting word their phrase crocodile

çekici yani evet Belarus burada ilginç bir kelime kullandı timsah

tears ah yes you could connect that with being melodramatic

gözyaşları ah evet bunu melodramatik

crocodile tears isn't that when they're not real tears there for you somebody's

timsah gözyaşları olmakla ilişkilendirebilirsin, onlar gerçek gözyaşları olmadığında orada senin için birileri

forcing tea yes again you were kind of looking for you're kind of looking for

çay zorluyor evet yine bir bakıma

attention or you are you are just pretending to be really upset about

ilgi arıyordun ya da gerçekten bir şeye

something or of course you're pretending to be sorry about something so you might

pretend to get really upset about the thing ever so sorry I'm so sorry about

gerçekten üzülmüş gibi davranıyorsun çok üzgünüm yaptığım şey için çok üzgünüm

what I did wasn't but really you don't care you couldn't care less and that's

ama gerçekten umursamıyorsun daha az umursayamazsın ve

it I've got a nice poem as well that I want to read out which is connected with

işte bu kadar benim de okumak istediğim güzel bir şiirim var ve onunla bağlantılı

autumn maybe we will save that towards the end yes we'll we'll have that

sonbahar belki onu sona doğru saklarız evet elimizde olur

towards the end we are going to talk about something different in a moment

sonlara doğru birazdan farklı bir şeyden bahsedeceğiz

we're going to talk about the first TV show that I ever watched as a child and

çocukken izlediğim ilk diziden bahsedeceğiz ve

we are going to go right back to the late 1960s I know it seems strange it

1960'ların sonlarına geri döneceğiz, 1960'ların sonlarında çocuk olabilmem garip,

seems strange and maybe even impossible that I could have been a child in the in

hatta belki imkansız görünüyor biliyorum

the late 1960s but yes I was I was a child in the late 1960s just as you were

ama evet öyleydim, 1960'ların sonlarında çocuktum sadece

true slightly older than me but they so we'll be talking about that in a

benden biraz büyük olduğun doğru ama onlar birazdan bunun hakkında konuşacağız

moment but first of all we're going to look at something I was going to have a

ama her şeyden önce bir şeye bakacağız

mystery idiom today but I've completely forgotten all about it can you believe

bugün gizemli bir deyimim olacaktı ama tamamen unuttum inanabiliyor musun

that Steve till late now it's very too late very too late so let's have a look

Steve geç saatlere kadar şimdi çok geç çok geç bu yüzden

at one of my full English lessons shall we and then we will come back with more

tam İngilizce derslerimden birine bir göz atalım olur mu ve sonra daha fazla gevezelik ile geri geleceğiz

chitchat and we will take a look at the first ever TV show that I watched as a

ve şimdiye kadarki ilk TV'ye bir göz atacağız yıllar önce bir çocuk olarak izlediğimi göster

child many many years ago but now here is an excerpt from full English number

ama şimdi burada tam İngilizce 10 numaradan bir alıntı var,

10

you

do you have an affinity with something is there something or someone you have

bir şeye yakınlığınız var mı, bir şey veya biri var mı, yakınlık kelimesiyle

an affinity with the word affinity means a natural liking for or an understanding

yakınlığınız var mı, yakınlık doğal bir hoşlanma anlamına gelir veya bir bir

of something a natural connection means that you do not have to force yourself

şeyi anlamak doğal bir bağlantı, kendinizi

to do it the connection or understanding comes naturally for example to have an

bunu yapmaya zorlamanız gerekmediği anlamına gelir bağlantı veya anlayış doğal olarak gelir örneğin sayılarla bir yakınlığınız olması

affinity with numbers means that you are naturally good at arithmetic a

aritmetikte doğal olarak iyi olduğunuz anlamına gelir iki kişi arasındaki

relationship can form from the affinity between two people they get along

yakınlıktan bir ilişki oluşabilir kendilerini zorlamaya

together naturally without the need to force themselves long-term friendships

ihtiyaç duymadan doğal olarak bir araya gelirler, uzun vadeli arkadaşlıklar kurarlar

and relationships are often built on a mutual affinity to have an affinity

ve ilişkiler genellikle karşılıklı bir yakınlık üzerine kuruludur, bir yakınlığa sahip olmak

could also mean a connection between things with similar characteristics when

aynı zamanda benzer özelliklere sahip şeyler arasında bir bağlantı anlamına da gelebilir,

two things relate they have an affinity the affinity shared between animals

iki şey birbiriyle ilişkili olduğunda bir yakınlıkları vardır, aralarında paylaşılan yakınlık hayvanlar

plants places and languages it's time to take a look at another current buzzword

bitkiler yerler ve diller başka bir güncel moda kelimeye bakmanın zamanı geldi

a buzz word is a phrase or sentence that is used frequently or often today's buzz

a vızıltı kelime sık sık veya sıklıkla kullanılan bir deyim veya cümledir günümüzün vızıltı

word is engage or engagement the word engage is used a lot these days to

kelimesi meşgul veya nişandır meşgul kelimesi bu günlerde

express the interest or attention given by those watching or viewing something

ilgiyi veya ilgiyi ifade etmek için çokça kullanılmaktadır. Bir şey izleyen veya görüntüleyenlerin

to engage with someone is to connect with them so as to get their attention

biriyle etkileşime geçmek için verdiği dikkat, onların dikkatini çekmek için onlarla bağlantı kurmaktır,

interest or involvement if you engage with a person then they are more likely

eğer bir kişiyle ilişki kurarsanız, o zaman sizinle kalma olasılıkları daha yüksektir,

to stay with you a television program must engage with a person or else they

bir televizyon programı bir kişiyle veya aksi halde

will stop watching movie makers politicians newspaper editors all try to

film yapımcılarını izlemeyi bırakacaklar politikacılar gazete editörleri bağlantı kurmak istedikleri kişilerle bağlantı kurmaya çalışarak

keep people interested and involved by trying to engage with those they wish to

insanların ilgisini ve katılımını sağlamaya çalışıyorlar,

connect with in engagement is the action of connecting

with something TV producers are finding it harder to engage with their audience

TV yapımcılarının izleyicileriyle ilişki kurmayı daha zor buldukları bir şeyle bağlantı kurma eylemi

politicians need to engage more with the young

politikacılar gençlerle daha fazla ilişki kurmam gerekiyor

I don't know about you but I love receiving good news hearing something

sizi bilmem ama ben iyi haberler almayı seviyorum, olumlu bir şey duymak

positive can really perk you up it makes you feel uplifted and warm

sizi gerçekten canlandırabilir, kendinizi iyi hissetmenizi ve sıcak hissetmenizi sağlar,

there are many ways of expressing surprise and joy at someone's good news

birinin harika bir iyi haberine şaşkınlığı ve sevinci ifade etmenin birçok yolu vardır

that's awesome really that's incredible that's amazing

gerçekten bu inanılmaz bu inanılmaz

fantastic Wow I'm pleased to hear that if the good

harika Vay canına, eğer iyi

news involves the person telling it to you you can say I'm pleased for you

haber bunu size söyleyen kişiyi içeriyorsa, sizin adınıza sevindim diyebilirsiniz

congratulations well done good for you you might express complete shock and

tebrikler aferin sizin için aferin iyiye tam bir şok ve inançsızlık ifade edebileceğinizi duyduğuma sevindim

disbelief at the good news no way you're kidding oh my goodness for real I'm

haberler kesinlikle şaka yapmıyorsun aman tanrım gerçekten suskun kaldım

speechless there are many ways of expressing joy at someone's good news

birinin iyi haberine sevincini ifade etmenin birçok yolu var en

when was the last time you receive some good news how did you react to it with

son ne zaman iyi bir haber aldın buna

surprise shock or disbelief

sürpriz şok veya inanamayarak nasıl tepki verdin?

can you see what I'm doing here I'm making myself a sandwich a sandwich

bakın burada ne yapıyorum kendime bir sandviç yapıyorum bir sandviç

is a very convenient snack you can make one easily you can wrestle up a sandwich

çok uygun bir atıştırmalık kolayca yapabileceğiniz bir sandviçi

very fast to wrestle up means to produce or create a meal with little preparation

çok hızlı bir şekilde hazırlayabilirsiniz güreşmek az hazırlık veya zaman harcayarak bir yemek üretmek veya oluşturmak anlamına gelir şu anda biri

or time you can wrestle up a meal for someone right now I'm wrestling up a

için bir yemek hazırlayabilirim

snack for myself I will cut a couple of slices of bread from this loaf spread

Kendim için bir şeyler atıştırmak için mücadele ediyorum Bu somundan birkaç dilim ekmek keseceğim

some butter on each slice then I will add some filling something to go inside

her dilime biraz tereyağı sürelim sonra biraz dolgu ekleyeceğim sandviçin içine girecek bir şeyler

the sandwich you can put almost anything inside a sandwich cheese lettuce tomato

yapabilirsin bir sandviçin içine hemen hemen her şeyi koyun peynir marul domates

peanut butter even slices of banana today I'm going to put some Jam in this

fıstık ezmesi hatta muz dilimleri bile bugün bu sandviçe biraz reçel

sandwich some people just eat one slice of bread

koyacağım bazı insanlar

with something spread on top you can toast a sandwich and enjoy it

üzerine bir şey serpilmiş bir dilim ekmek yer siz bir sandviçi kızartabilir ve

heated up the sandwich is often considered as being a very British snack

ısıtarak tadını çıkarabilirsiniz Sandviç genellikle çok İngiliz bir atıştırmalık olarak kabul edilir ve

which is not surprising when you consider that it was invented by an

bir

Englishman John Montagu the 4th Earl of Sandwich yes

İngiliz John Montagu the 4th Earl of Sandwich tarafından icat edildiğini düşündüğünüzde şaşırtıcı değildir evet

sandwich is not only a snack it is also a place

sandviç sadece bir atıştırmalık değil, aynı zamanda bir yerdir

don't forget you can catch up with all of my English lessons by clicking on the

unutmayın yapabilirsiniz

playlists learning English with mr. Duncan

mr. ile İngilizce öğrenme çalma listelerine tıklayarak tüm İngilizce derslerimi takip edin. Duncan, Bay'a

ask mr. Duncan the word stop and of course my full English lessons as well

sor. Duncan kelimeyi durdurur ve tabii ki tam İngilizce derslerim de

with all of these lessons you will discover that the world of English is

tüm bu derslerle birlikte, İngilizce dünyasının

indeed a fun and exciting place to be

gerçekten eğlenceli ve heyecan verici bir yer olduğunu keşfedeceksiniz.

ten minutes away from a four o'clock here in the UK I don't know what time it

'Nerede olduğunun saat kaç olduğunu bilmiyorum

is where you are because I'm not there and we have just ten minutes to go but

çünkü ben orada değilim ve sadece on dakikamız var ama merak

don't worry we will be back next week for those wondering a time is 2 p.m.

etme saatin 14:00 olduğunu merak edenler için haftaya döneceğiz.

every Sunday live English we are now the only people doing regular live English

her Pazar canlı İngilizce artık dünyada YouTube'da düzenli olarak canlı İngilizce yayın yapan tek kişi biziz buna

streams on YouTube in the world can you believe that

inanabiliyor musunuz ve

and don't forget also this month I'm celebrating my 12th year on YouTube it's

unutmayın bu ay YouTube'da 12. yılımı kutluyorum,

incredible really when you think about it you haven't aged a bit I I think I

düşününce gerçekten inanılmaz biraz yaşlanmadım bence

look quite quite good even though I need to lose a little bit of weight are you

oldukça iyi görünüyorum biraz kilo vermem gerekmesine rağmen

getting sentimental about your 12 years a little bit I YouTube to be honest the

12 yılınız hakkında biraz duygusallaşıyor musunuz I YouTube dürüst olmak gerekirse

the emotion that I have is just disbelief I don't quite believe that

sahip olduğum duygu sadece inançsızlık I

I've been on YouTube for nearly 12 years it's quite an achievement or I talk

Yaklaşık 12 yıldır YouTube'da olduğuma pek inanmayın, bu oldukça büyük bir başarı ya da bundan

about that another time I know that well we will save it for our anniversary

başka bir zaman bahsederim, bunu çok iyi biliyorum ki, onu 31 Ekim'deki yıl dönümümüz için saklayacağız,

which is on the 31st of October I believe you have something for us Steve

inanıyorum ki sizde bir şeyler var. bizim için Steve

I've got a powering do you want me to leave that to me you say that to the

benim bir gücüm var onu bana bırakmamı ister misin

energy you want me to read it now I think we'll read it now so then we're

onu şimdi okumamı istediğin enerjiye diyorsun sanırım şimdi okuyacağız o zaman o kadar da

not not in such so much of a rush at the end so here is a beautiful poem and I

fazla değiliz Sonunda bir telaş var, bu yüzden işte güzel bir şiir ve

think we will have some some lovely shots of autumn whilst you read the poem

bence sonbaharın bazı güzel karelerini alacağız, buna

what's it called it's called autumn leaves and it's quite a well-known

sonbahar yaprakları deniyor ve oldukça iyi bilinen

sentimental poem also written for song as well written to music and many

duygusal bir şiir, aynı zamanda şarkı için yazılmış. müziğe iyi yazılmış ve birçok

different artists have performed it the falling leaves drift by my window the

farklı sanatçı icra etti düşen yapraklar penceremden sürükleniyor

autumn leaves of red and gold I see your lips the summer kisses the sunburned

kırmızı ve altın sonbahar yaprakları dudaklarını görüyorum yaz sen gittiğinden

hands I used to hold since you went away the day's grow long and soon I'll hear

beri tuttuğum güneş yanığı elleri öpüyor gün uzuyor ve yakında ben

old winters song but I miss you most of all my darling

eski kışların türküsünü duyacağım ama en çok seni özlüyorum sevgilim

when autumn leaves start to fall isn't that lovely thank you very much to you

sonbahar yaprakları dökülmeye başladığında o kadar da güzel değil mi çok teşekkür ederim

that's a very well-known poem written actually by a French poet called Jacques

bu aslında çok bilinen bir şiir jacques sapık adlı bir fransız şair tarafından yazılmış olmasına

pervert although the version that I just read

rağmen sapık az önce okuduğum versiyon

out was adapted by the famous songwriter Johnny Mercer oh okay you write many

ünlü söz yazarı Johnny Mercer tarafından uyarlandı oh tamam,

songs such as Moon River the days of wine and roses to name but a few you

Moon River the days of wine and roses gibi birçok şarkı yazıyorsunuz ama birkaç tanesi

wrote 1,400 different songs and about 20 20 over 20 stage shows musicals and that

1.400 farklı şarkı ve yaklaşık 20 20 20'den fazla sahne şovu müzikali ve o belirli şarkının

has there was a couple of famous versions of that particular song I'm

birkaç ünlü versiyonu vardı,

going to sing it to you of course you know the tune mr. De Luca I'm not sure

onu size söyleyeceğim tabii ki melodiyi biliyorsunuz bay. De Luca Hala telif hakkıyla korunup korunmadığından emin değilim,

if it's still in copyright that's the only problem you know what YouTube is

tek sorun bu, YouTube'un ne olduğunu biliyorsunuz, bunun

live version of it with that being copy I'm not sure well it if the song if the

kopya olduğu canlı versiyonu, şarkının

tune and the lyrics are in copyright then we might get told off we might get

melodisi ve sözleri telif hakkına tabiyse, o zaman biz de emin değilim. azarlanabiliriz

punished by YouTube we might do so I won't sing it then way back in 1969

YouTube tarafından cezalandırılabiliriz yapabiliriz bu yüzden onu söylemeyeceğim o zaman 1969'da

imagine a four year old boy Vinny oh I see I haven't finished mr. Duncan what

dört yaşında bir erkek çocuk hayal edin Vinny oh görüyorum ki bitirmemişim mr. Duncan

there's more of the poem yes the what I was going to say that the poem is

şiirden başka ne var, evet, söyleyecek olduğum şey, şiir

expressing a sort of wistfulness a sort of a longing sadness and longing from

bir tür özlem ifade ediyor,

the past as autumn often does leading to winter dark days of death and despair

sonbaharın çoğu zaman kışa götürdüğü gibi, geçmişten gelen bir tür özlem, hüzün ve özlem, ölüm ve umutsuzluğun karanlık günlerine

thanks and so yes it's you you you it's talking about a past relationship and

teşekkürler ve yani evet sensin sen eski bir ilişkiden bahsediyorsun ve

they've left and gone away but because autumns coming it's healthy you just

gittiler ve gittiler ama sonbaharın gelmesi sağlıklı olduğu için sadece

sort of remembering those past events and of course the song itself is written

geçmiş olayları hatırlıyorsun ve tabii ki şarkının kendisi

in a minor key which makes it sound very sad and it is it's a very sad song a

minör bir tonda yazılmış ve bu da kulağa hoş geliyor çok üzücü ve bu çok hüzünlü bir şarkı

very sentimental song but also strangely uplifting at the same time

çok duygusal ama aynı zamanda garip bir şekilde canlandırıcı bir şarkı bu yüzden işte

so there we go I finished now carry on imagine a four year old boy sitting in

başlıyoruz şimdi devam etmeye devam edin dört yaşında bir çocuğun televizyonun önünde oturduğunu hayal edin

front of the television and he Tunes in every weekday to watch his favorite TV

ve hafta içi her gün

show I'm now going to share with you the first ever television program that I

şimdi sizinle

started watching as a child and this was way back in 1969 and I can imagine now a

çocukken izlemeye başladığım ilk televizyon programını paylaşacağım ve bu 1969'daydı ve şimdi

lot of people are doing this on their fingers trying to work out how old I am

birçok insanın bunu parmaklarıyla yaptığını hayal edebiliyorum. kaç yaşında olduğumu öğren, işte

so here it is this is the TV show that I used to watch as a child and it's the

bu benim çocukken izlediğim bir dizi ve

first show that I actually remember watching on our little black-and-white

küçük siyah-beyaz televizyonumuzda izlediğimi gerçekten hatırladığım ilk dizi ve

television and you can see the title is actually in French so this was a French

başlığını görebilirsiniz aslında Fransızca yani bu bir Fransız

TV show Steve lemaise I did to do it May it means the house of the dog or the

TV şovuydu Steve lemaise Bunu yapmak için yaptım Fransızcada köpeğin evi veya

dog's house in French but in this country in the UK it was called Hector's

köpeğin evi anlamına gelebilir ama İngiltere'deki bu ülkede buna Hector'un

house and there were some interesting characters there was a frog and can you

evi deniyordu ve orada bazı ilginç karakterler vardı. bir kurbağa ve onun

believe it also a cat so there was a little frog between you and me I always

da bir kedi olduğuna inanabiliyor musun, bu yüzden aramızda küçük bir kurbağa vardı, kurbağayı her zaman

found the frog to be very annoying and also the cat was quite annoying as

çok sinir bozucu buldum ve ayrıca kedi de oldukça sinir bozucuydu, bu yüzden

well so so maybe that's the reason why I grew up hating cats but the star of the

belki de bu yüzden kedilerden nefret ederek büyüdüm ama dizinin yıldızı

show was a character called Hector and he is a little dog he is a dog that

Hector adında bir karakterdi ve o küçük bir köpek o

quite often makes mistakes in quite in fact quite often in every episode he

oldukça sık hata yapan bir köpek aslında oldukça sık her bölümde sık

would often say Omar surly old Hector but one of the things I remember most of

sık Ömer derdi huysuz yaşlı Hector ama hatırladığım şeylerden biri en önemlisi

all Steve is quite often he would walk around brandishing a shotgun and there

Steve, sık sık elinde bir av tüfeği sallayarak ortalıkta dolanırdı ve işte

he is now this is something I can't quite

şimdi bu, bugünlerde bunun olduğunu tam olarak hayal edemediğim bir şey, biliyor musunuz,

imagine this happening nowadays you know can you imagine what would happen if if

a puppet on a children's TV show was walking around waving a loaded gun

bir çocuk TV şovundaki bir kukla yürüyor olsaydı ne olurdu hayal edebiliyor musunuz? Dolu bir silah sallayarak

I don't think it would happen happen now so this just shows how how things have

bunun şimdi olacağını düşünmüyorum bu yüzden bu sadece işlerin yıllar içinde nasıl değiştiğini gösteriyor

changed over the years are you becoming sentimental over this program mr. Duncan

bu program hakkında duygusallaşıyor musunuz bayım? Duncan

I I don't think I'm becoming sentimental but I am making a point as to how things

Ben duygusallaştığımı düşünmüyorum ama yıllar içinde işlerin nasıl değiştiğine dair bir noktaya değiniyorum

have changed over the years so this is this is a program made in 1969 and here

yani bu 1969'da yapılmış bir program ve işte

is Hector again once again waving his gun around in fact almost every episode

Hector bir kez daha silahını ortalıkta sallıyor aslında neredeyse her bölümde

he would say I better get my gun and he would just walk around waving

silahımı alsam iyi olur derdi ve

this gun around it's incredible I can't imagine this happening now where you'd

ortalıkta bu silahı sallayarak dolaşırdı bu inanılmaz Şimdi, karakterlerden

have a children's TV show where one of the characters just walks around holding

birinin elinde silahla ortalıkta dolaştığı bir çocuk TV şovunun olduğu bir yerde bunun olacağını hayal bile edemiyorum.

a gun not a very good role model not a great role model so there it is that the

çok iyi bir rol model değil, harika bir rol model değil, bu yüzden 1960'ların

show I used to watch as a child way back in the late 1960s oh my god I was only

sonlarında çocukken izlediğim şov aman tanrım, o

four years old then Steve very self-indulgent of you mr. Duncan well

zamanlar sadece dört yaşındaydım Steve size karşı çok hoşgörülüydü bayım. Duncan,

it's not really self-indulgent it's just something that I can relate to and I

bu gerçekten kendini beğenmişlik değil, sadece ilişki kurabileceğim bir şey ve

think that's the reason why I grew up so weird watching that show that's the

bence o şovu izleyerek bu kadar tuhaf büyümemin nedeni bu,

reason why watching Hector's house and for those that are interested if you are

Hector'un evini izlememin nedeni bu ve ilgilenenler için

interested in watching the show there are episodes right here on YouTube so

izlemekle ilgileniyorsanız Şovun burada, YouTube'da bölümleri var, bu yüzden

just look for Hector's house and you will find lots of episodes and try to

sadece Hector'un evini arayın ve birçok bölüm bulacaksınız ve

count how many times he gets his gun prepared to be underwhelmed

silahını kaç kez yetersiz kalmaya hazırladığını saymaya çalışın,

there is brilliant it's a brilliant show it's so funny even though two of the

harika, harika bir şov, iki olmasına rağmen çok komik

characters are slightly annoying back to the live chat and then we will go

karakterlerin bir kısmı canlı sohbete biraz can sıkıcı geliyor ve sonra

anything there Steve somebody talking about Kara death talking about political

herhangi bir şeye gideceğiz Steve birisi Kara ölüm hakkında konuşuyor siyasi

correctness oh we talked about that last we talked about that last week you know

doğruluk hakkında konuşuyor oh bundan bahsettik geçen hafta bunun hakkında konuştuk biliyorsunuz

no I think I might have said too much last week because during the week I had

hayır sanırım ben de söylemiş olabilirim geçen hafta çok çünkü hafta boyunca

some messages saying mr. Duncan you said you don't like to talk about politics

mr diyen bazı mesajlar aldım. Duncan, siyaset hakkında konuşmayı sevmediğini söyledin

but you seemed to be expressing some points of view now I'm not talking

ama şimdi bazı bakış açılarını ifade ediyor gibiydin,

about my own personal point of view of course sometimes we will play devil's

kendi kişisel bakış açımdan bahsetmiyorum elbette bazen şeytanın avukatını oynayacağız, bu yüzden bazen temalar veya

advocate so sometimes we will introduce themes or say things right here on the

temalar sunacağız veya

live stream just to generate a conversation so not everything you hear

sadece bir sohbet oluşturmak için burada canlı yayında bir şeyler söyleyin, böylece duyduğunuz her şey

is our personal opinion so sometimes we will play devil's advocate and that

bizim kişisel görüşümüz değildir, bu nedenle bazen şeytanın avukatını oynayacağız ve bu,

means you will go along with the other side of the argument or maybe the

tartışmanın diğer tarafını veya belki de

argument that people would disagree with so maybe you will raise the counterpoint

insanların yapacağı tartışmayı kabul edeceğiniz anlamına gelir. katılmıyorum, bu yüzden belki kontrpuan yükseltirsiniz,

which means the opposite the opposite opinion so that is to get people talking

bu da karşıt görüş anlamına gelir, yani bu, insanları konuşturmak için

to get people talking and also to to be fair as well oh sorry yes go on

insanları konuşturmak ve aynı zamanda adil olmak için oh üzgünüm evet devam edin

Noah mentioned that she's she's googled autumn leaves and found a version by

Noah, Google'da sonbahar yapraklarını arattığını ve bulduğunu söyledi.

Frank Sinatra huh there was another famous version by Nat King Cole okay

Frank Sinatra'nın bir versiyonu ha, Nat King Cole'un başka bir ünlü versiyonu daha vardı tamam

then he said Nat King Kong Nat King Cole also said but lots and lots of singers

o zaman Nat King Kong dedi Nat King Cole da dedi ama pek çok şarkıcının bir tane

have so another I think women have sung it as well but yes it's it's a famous a

daha var bence kadınlar da söyledi ama evet bu ünlü

famous song good we have someone watching in India now I know that we

ünlü bir şarkı iyi, artık Hindistan'da izleyen biri var,

have a lot of Indian viewers Laxman Kumar Sharma hello to you nice to see

çok sayıda Hintli izleyicimiz olduğunu biliyorum

you here on the live chat you are just in time to say goodbye because we are

about to go it's coming up to 4 o'clock here in the UK and we will see you next

Birleşik Krallık'ta saat 4'e geliyor ve her Pazar saat 14:00'te canlı İngilizce yayınına gitmeden önce

week just to give you an idea of when we are on before we go the live English

size bir fikir vermek için önümüzdeki hafta görüşürüz.

stream every Sunday 2 p.m. UK time and ever get check the time difference where

İngiltere saati ve dünyanın neresinde olursanız olun saat farkını kontrol edin,

you are in the world so you never miss one of our live streams that's it we

böylece canlı yayınlarımızdan birini asla kaçırmazsınız, bu kadar

will see you next week thank you very much to everyone on the

haftaya görüşürüz

live chat today for joining in and we will see you next Sunday at 2 p.m. UK

bugün canlı sohbetteki herkese katıldığınız için çok teşekkür ederiz ve göreceğiz gelecek Pazar saat 14:00'te Birleşik Krallık

time thanks also of course mr. Steve or should I say mr. Bruce

zamanı da tabii ki teşekkürler Mr. Steve mi yoksa bay mı demeliydim? Bruce

Willis so you see what's happened there mr. Steeves greasy head I don't want

Willis yani orada neler olduğunu görüyorsunuz Bay. Steve'in yağlı kafası,

that stuck on me mr. Duncan I am my own man I do not need to be compared to a

bunun üzerime yapışmasını istemiyorum Bay. Duncan, ben kendimin adamıyım, yaşlanan bir film yıldızıyla karşılaştırılmaya ihtiyacım yok,

aging film star so thank you very much to Bruce Willis otherwise known as mr.

bu yüzden Bay Duncan olarak da bilinen Bruce Willis'e çok teşekkür ederim.

Steve I'm not tough enough to be a Bruce Willis and we'll see you next week will

Steve, Bruce Willis olacak kadar güçlü değilim ve haftaya görüşürüz,

do bye bye mr. Steve is going as we take one last look outside Oh

güle güle bayım. Steve gidiyor, biz dışarıya son bir kez bakıyoruz Oh güle güle

bye Steve bye he's going the rain is falling the rain is falling on my

Steve güle güle gidiyor yağmur yağıyor yağmur pencereme düşüyor

windowpane hopefully we will be able to go for a walk later let's have one last

umarım daha sonra yürüyüşe çıkabiliriz hadi örümceğe son bir kez bakalım

look at the spider the spider is okay yes

örümcek tamam evet

the spider is still asleep it is doing absolutely nothing and that would appear

örümcek hala uyuyor kesinlikle hiçbir şey yapmıyor ve bu

to be a good time to say goodbye I'll see you next week it's mr. Denker and

veda etmek için iyi bir zaman gibi görünüyor haftaya görüşürüz ben bay. Denker ve

that's me by the way saying thanks a lot for joining me I hope you will join me

bu arada bana katıldığınız için çok teşekkür ederim umarım

again next Sunday also don't forget to look out for my new grammar lessons as

önümüzdeki Pazar bana tekrar katılırsınız ayrıca yeni gramer derslerime

well grammar lessons every Wednesday you will find some new grammar lessons on my

ve her Çarşamba gramer derslerime bakmayı unutmayın burada bazı yeni gramer dersleri bulacaksınız

youtube channel this is mr. duncan in the birthplace of

youtube kanalım bu mr. duncan ingilizcenin doğum yerinde

English saying thanks for watching us see you next Sunday and of course you

bizi izlediğiniz için teşekkürler diyor önümüzdeki pazar görüşürüz ve tabii ki

know what's coming next yes you do what is coming next I hear you ask...

sırada ne olduğunu biliyorsunuz evet şimdi sırada ne var diye sorduğunuzu duyar gibiyim...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)