13 Common ACRONYMS & ABBREVIATIONS in English

Do do do do, what’s the worm talking about?

Yapma, solucan ne hakkında konuşuyor?

Bob, what’s the ETA on the ROI?

Bob, YG'deki ETA nedir?

I don’t even know what that means, but I’m going to teach you a lesson and you’ll understand

Bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum, ama ben Sana bir ders verecek ve anlayacaksın

what the worm’s talking about and you’ll be able to use some acronyms and abbreviations

solucan ne hakkında konuşuyor ve sen bazı kısaltmaları ve kısaltmaları kullanabilme

that are used in business and texting and emailing.

iş ve manifaturada kullanılan ve e-posta gönderme.

Let’s go to the board and we’ll start off with – first of all, what’s an abbreviation?

Tahtaya gidelim ve başlayalım off - her şeyden önce, bir kısaltma nedir?

An abbreviation is a shortening of the word, and you can think of an abbreviation for “will

Kısaltma, kelimenin kısalmasıdır, ve "irade" için bir kısaltma düşünebilirsiniz.

not” is “won’t”, we take two words and we shorten by putting them together and

değil ”“ olmaz ”, iki kelime alıyoruz ve onları bir araya getirerek kısaltırız ve

contracting them, but it’s shortened.

onları kısaltır, ama kısalır.

An acronym is when you take the first letter of each word and you put them together.

Kısaltma, ilk harfi aldığınız zamandır. ve her kelimeyi bir araya getirirsiniz.

For example, in “ETA”, it’s estimated time of arrival.

Örneğin, "ETA" da, varış zamanı.

On the board, an abbreviation for “attention” would be right here, “att”, and we get

Tahtada, “dikkat” in kısaltması tam burada olurdu, "att" ve

rid of all the words, and I did a video about commas and contractions, you can check it

ve tüm kelimelerden kurtuldum. virgül ve kasılmalar, kontrol edebilirsiniz

out, but that comma says something is missing – sorry, apostrophe, not comma – ugh,

ama bu virgül bir şeyin eksik olduğunu söylüyor - üzgünüm, kesme işareti, virgül değil - ugh,

it’s in the space.

uzayda.

The apostrophe says there are words missing or letters missing, so we contract it.

Kesme işareti diyor kelimeler eksik veya harfler eksik, bu yüzden sözleşmemiz var.

So, now that we know what an abbreviation is and an acronym is, why don’t we go to

Yani, şimdi ne kısalttığını biliyoruz ve bir kısaltma, neden gitmiyoruz

the board and try to figure out what’s going on?

tahta ve neler olduğunu anlamaya çalışın üzerinde?

If you notice, I drew a clock and there’s no particular order, so don’t think one

Fark ederseniz, bir saat çizdim ve orada özel bir sipariş yok, bu yüzden bir tane düşünmeyin

is better than the other, it’s just to give you an idea where we’re going to go and

diğerinden daha iyi, sadece vermek nereye gideceğimize dair bir fikir ve

I’ve got a couple of other ones that you’ll find in the bonus section, that’s why those

Yapacağın başka birkaç tane daha var bonus bölümünde bul, bu yüzden

spaces are there.

boşluklar var.

So, let’s start with the first one: for your information, FYI people will say, and

İlk olarak başlayalım: için Bilgileriniz, FYI kullanıcıları diyecek ve

you’ll hear that a lot, FYI.

bunu çok duyacaksın FYI.

Well, saying it as well as writing it and in text, it means for your information, you

Bunu yazmanın yanı sıra, metinde, bilginiz için,

don’t know this, so I’m going to let you know, I’m going to inform you, give you

bunu bilmiyorum, bu yüzden sana izin vereceğim biliyorum, seni bilgilendireceğim, sana vereceğim

information you don’t have.

sahip olmadığınız bilgiler.

Next one is “by the way”.

Bir sonraki adım “bu arada”.

Another way of saying by the way is “incidentally” and incidentally means something to be added

Bu arada söylemenin başka bir yolu da “tesadüfen” ve tesadüfen eklenecek bir şey anlamına gelir

and so “By the way, Johnny will be late for the party”, right?

ve böylece “Bu arada, Johnny geç kalacak parti için ”, değil mi?

I’m just going to add that in and bring it in there, it might not even be part of

Sadece ekleyeceğim ve getireceğim orada, hatta bir parçası olmayabilir

the regular conversation, right, so we’re going to be needing you.

düzenli konuşma, değil mi? sana ihtiyacım olacak.

For cards, we’re going to have to buy some cards for the party, oh by the way, incidentally,

Kartlar için biraz satın almamız gerekecek parti için kartlar, bu arada, bu arada,

Johnny will be late today.

Johnny bugün geç kalacak.

Adding that in because it comes in “by the way”, not directly.

Bunu eklemek, çünkü doğrudan değil ".

N/A: not applicable, means does not apply.

N / A: uygulanamaz, araçlar geçerli değildir.

It means it’s not part of it, so taxes are not applicable on this item, because it’s

Bunun bir parçası olmadığı anlamına gelir, bu yüzden vergiler bu öğeye uygulanamaz, çünkü

made in Canada, there are – they won’t apply to the product.

Kanada'da yapılmış, var - olmayacak ürüne uygulayın.

So, not applicable – doesn’t apply, has no effect.

Yani, geçerli değil - geçerli değil, etkisi yok.

BRB: be right back.

Hemen döneceğim.

It means we’re in the middle of conversation, I have to stop right now, go somewhere else,

Yani konuşmanın ortasındayız, Şimdi durmam, başka bir yere gitmem lazım,

but I will be back later, okay?

ama daha sonra döneceğim, tamam mı?

So, I’m going to come and continue the conversation later.

Bu yüzden gelip konuşmaya devam edeceğim sonra.

You can even say it in real life, like “Hey, be right back.”, means stop, hold where

Hatta bunu gerçek hayatta bile söyleyebilirsin, “Hey, geri dön. ”, dur demek, nerede durmak

we are, I’ll come back in a second or two.

biz, bir iki saniye içinde geri döneceğim.

IMO: in my opinion, meaning there may be some facts, but the way I think about it is this

IMO: Bence, bazıları olabilir gerçekler, ama benim düşüncem bu

way.

yol.

So, in my opinion, yellow is the best color in the world, because it is, and it is, that’s

Bence sarı en iyi renk dünyada, çünkü öyle, ve öyle, bu

my opinion, right?

benim fikrim, değil mi?

Is it a fact?

Bu bir gerçek mi?

We live in a world now of non-facts, so maybe it is a fact in my world, because my perception.

Şimdi gerçek olmayan bir dünyada yaşıyoruz, belki bu benim dünyamda bir gerçek, çünkü benim algılamam.

Let’s forget I even said all that, okay?

Bunların hepsini bile söylediğimi unutalım, tamam mı?

Something just went through my head, but it’s not a fact, it’s my opinion.

Bir şey kafamdan geçti, ama gerçek değil, bu benim görüşüm.

You are entitled to your own opinions, but not your own facts.

Kendi görüşlerine hakkınız var, ama kendi gerçekleriniz değil.

The sun is hot, it’s a fact.

Güneş sıcak, bu bir gerçek.

Yellow is a great color is my opinion, okay?

Sarı harika bir renk benim görüşüm, tamam mı?

Science will back up one, not the other.

Bilim birini destekleyecek, diğerini desteklemeyecek.

SOP: it doesn’t mean “son of a bitch”, it’s standard operating procedures.

SOP: "orospu çocuğu" demek değil, standart çalışma prosedürleri.

What SOP stands for, when you have a complex organization or something that is difficult

Kompleksiniz olduğunda SÇP ne anlama geliyor? organizasyon ya da zor bir şey

to do, run an operation, for instance, McDonald’s, although you might think it’s cheap, disgusting

bir işlem yapmak, örneğin McDonald's, ucuz, iğrenç olduğunu düşünebiliyor olsan da

food, which it is, there are certain ways McDonald’s operates that makes it very efficient

yiyecek, ki belli yollar var McDonald's çalışmasını çok verimli hale getiriyor

and effective in delivering the food to you.

ve yiyeceklerin size ulaştırılmasında etkilidir.

They have certain procedures, and these are standardized, meaning there are six hamburgers

Belirli prosedürleri var ve bunlar standartlaştırılmış, yani altı hamburger var

that go on and are flipped every two minutes.

ve her iki dakikada bir çevriliyor.

They get flipped, they box the buns, the bun person does this.

Ters çevrilirler, çörekler, topuzlar kişi bunu yapar.

There are procedures that are standardized, and all the employees know each step and follow

Standartlaştırılmış prosedürler vardır, ve tüm çalışanlar her adımı biliyor ve takip ediyor

each one to take a difficult process and simplify it.

her biri zor bir süreç ve basitleştirmek için o.

Whew.

Whew.

That’s why we stay “standard operating procedure” because you saw all the words

Bu yüzden “standart çalışma çünkü tüm kelimeleri gördünüz

I had to say in order to explain it.

Bunu açıklamak için söylemeliydim.

We just say “SOP”, do the damn rules.

Biz sadece “SOP” diyoruz, lanet olası kuralları yapın.

There are rules, follow them.

Kurallar var, onları takip et.

If you follow them, everything works out.

Onları takip ederseniz, her şey yolunda gider.

SOP.

SOP.

YTD: in this case, it means “year to date”.

YTD: bu durumda “bugünden bugüne” anlamına gelir.

What have you done up to this part of the year?

Bu bölüme ne yaptın? yıl?

If – let’s pretend this is November the 9th.

Eğer - Kasım ayı gibi davranalım 9.

Well, we’re now 11 months into the year, so you to year to date, from January to now,

Şimdi seneye 11 ay kaldık, yani sizden bugüne, Ocak'tan bugüne,

this is what has happened.

olan buydu.

What’s the year to date, what’s going on in this particular part of the year, from

Bugüne kadar geçen yıl ne olacak yılın bu bölümünde,

the year to date, we’ve done this much, this much, this much, okay?

bugüne kadar bu kadar çok şey yaptık, bu kadar, bu kadar, tamam mı?

ROI: return on investment.

YG: yatırım getirisi.

This is an interesting one because it’s taken from business, it means if I take some

Bu ilginç bir şey çünkü işten alınırsa,

money and I put this money into something to make money because an investment is something

ve ben bu parayı bir şeye koydum para kazanmak çünkü yatırım bir şeydir

– invest means investus, it means to put in a vest, I wish I had one on.

- yatırım, yatırım anlamına gelir. ... bir yelek giysem keşke.

There are pockets you put it in and it’s safe and secure.

İçine koyduğun cepler var ve güvenli.

So, when you have money and you don’t just want to keep it in a bank and you want to

Yani paranız olduğunda ve sadece bankada tutmak ve

make the money larger, you put it in an investment.

parayı büyüt, bir yatırıma koy.

Maybe you buy a house, maybe you buy stocks in a company, okay, and you get money back

Belki bir ev alırsın, belki hisse senetleri alırsın bir şirkette, tamam, ve parayı geri alıyorsun

from that.

Bundan.

Return on investment is how much money you get back from putting it in.

Yatırımın geri dönüşü ne kadar paranız geri koymaktan geri dön.

So, if I take 1000 dollars and I put it in, say, Apple stocks, I buy some Apple.

Yani, 1000 dolar alıp içine koyarsam, Diyelim ki Apple hisse senetleri, biraz Apple alıyorum.

And a year later, I have 1,100, I had a 10% return on my investment, being 10% of the

Ve bir yıl sonra, 1100'üm var,% 10'um vardı yatırım getirisi,% 10

money, I got 10% more money from putting it in Apple than keeping it in my pocket.

para, koymaktan% 10 daha fazla para aldım Apple benim cebimde tutmaktan daha.

Business.

İş.

A return on investment can also be if I put energy into something, what do I get back?

Yatırım getirisi de enerjiyi bir şeye dönüştürürüm, ne alırım?

Hm?

Hımm?

You have a relationship.

Bir ilişkiniz var.

You have a girlfriend or a boyfriend, you spend a lot of time with them.

Kız arkadaşın veya erkek arkadaşın var, sen onlarla çok zaman geçirin.

Do they take you out, do nice things for you, give you massages?

Seni dışarı çıkarıyorlar mı, senin için güzel şeyler yapıyorlar mı, masaj yapar mısın?

You’re return on investment is very good.

Yatırım getiriniz çok iyi.

Situation B: you spend a lot of time with them.

Durum B: ile çok zaman harcıyorsunuz onlar.

They drink, eat fish and chips on the couch, burp, and fart and that’s all they do.

Kanepede içerler, balık ve cips yerler, geğirmek ve osuruk ve tüm yaptıkları bu.

Your return on investment is very bad.

Yatırım getiriniz çok kötü.

You’re getting nothing for the time you’re putting in.

Şu an için hiçbir şey almıyorsun içine koymak.

You need to move on into a new relationship.

Yeni bir ilişkiye geçmeniz gerekiyor.

So, although this is a business term, you can use it.

Yani, bu bir iş terimi olmasına rağmen, kullanabilirsiniz.

A few of these can be used in different conversations and different contexts.

Bunlardan birkaçı farklı konuşmalarda kullanılabilir ve farklı bağlamlar.

Let’s look over here, moving up the clock.

Şuraya bakalım, saati yukarı hareket ettirelim.

ETA: I’m terrible, and many people will say that to me, they’ll go “What’s your

ETA: Ben berbatım ve birçok insan bana söyle, onlar gidecekler.

ETA?” because literally like “When are you going to get here?” or when is something

ETA?” çünkü kelimenin tam anlamıyla “Ne zaman buraya gelecek misin? ” veya ne zaman bir şey

going to happen?

olacak?

ETA is “time of arrival” but it can mean when it something going to happen?

ETA “varış zamanı” dır, ancak bu bir şey ne zaman olacak?

What’s the ETA for the birthday, what’s the ETA – estimated.

Doğum günü için tahmini varış süresi nedir tahmini varış süresi.

They don’t want the exact minute, they want an approximate, 20 minutes, 30 minutes, give

Tam dakikayı istemiyorlar, istiyorlar yaklaşık, 20 dakika, 30 dakika, vermek

me some time to work with, alright?

çalışmak için biraz zamanım, tamam mı?

If someone’s pregnant, you can say “Hey, what’s the ETA on the baby?”.

Birisi hamileyse, “Hey, bebeğin ETA'sı nedir? ”.

They might go “Oh, probably March 19th or March 27th.”, estimate the baby will come

“Oh, muhtemelen 19 Mart ya da 27 Mart. ”, Bebeğin geleceğini tahmin et

at this time, before the baby pops out.

şu anda, bebek dışarı çıkmadan önce.

Attention!

Dikkat!

Okay, my bad Italian or whatever accent that was.

Tamam, benim kötü İtalyan'ım ya da bunun aksanı oldu.

Attention, it means to somebody, say “Pay attention”, attention K-Mart shoppers, oh

Dikkat, birisi için, “Öde dikkat ”, dikkat K-Mart müşterileri, oh

I shouldn’t have said that because K-mart doesn’t exist anymore, so nobody knows what

Bunu söylememeliydim çünkü K-mart artık mevcut değil, bu yüzden kimse ne olduğunu bilmiyor

I just said.

Sadece söyledim.

But you can say “Attention, Amazon online shoppers”, it means I want your attention,

Ancak “Dikkat, Amazon çevrimiçi alışveriş yapanlar ”anlamına gelir.

attention to you, please pay attention, look at this.

dikkat, lütfen dikkat et, bak bu işte.

Attention (Att’n).

Dikkat (Att'n).

Hmm.

Hmm.

And two question marks.

Ve iki soru işareti.

It’s not a question of whether I did my work – which I did!

Bu benim iş - ki ben yaptım!

The question is “What’s in the bonus section?”, which you will find out.

Soru “Bonus bölümünde neler var?”, hangi bulacaksınız.

Are you ready?

Hazır mısın?

Let’s go to the other board and have some fun.

Diğer panoya gidelim ve biraz eğlence.

But just before we do, quick review.

Ama bizden hemen önce, hızlı inceleme.

I like that.

Bunu sevdim.

Just before we do – quick review.

Hemen yapmadan önce - hızlı inceleme.

It rhymes.

Tekerlemeler.

For your information, I’m going to tell you something.

Bilginiz için söyleyeceğim bir şey.

By the way, oh did I forget, I should mention this as well.

Bu arada, oh unuttum, bahsetmeliyim bu da.

Bring it in for you.

Senin için getir.

Non applicable, don’t worry about it.

Geçerli değil, bunun için endişelenme.

Be right back, hold on a second, I’m coming back.

Hemen dön, bir saniye bekle, geliyorum geri.

In my opinion, of course, my opinion is always right.

Benim düşünceme göre, elbette, benim düşüncem her zaman sağ.

Standard operating procedure, think McDonald’s and those hamburgers.

Standart çalışma prosedürü, McDonald's'ı düşünün ve bu hamburgerler.

Don’t think too much about the hamburgers, but think about how they go from the back

Hamburgerler hakkında fazla düşünmeyin, ama arkadan nasıl geçtiklerini düşünün

to you.

sana.

Year to date, what have you done this year?

Yılbaşından bugüne ne yaptınız?

Return on investment, remember the relationship thing I talked about, right?

Yatırımın geri dönüşü, ilişkiyi hatırla bahsettiğim bir şey değil mi?

What are you getting back for what you’re giving?

Ne için geri dönüyorsun veren?

ETA, what’s the estimated time of arrival?

Tahmini varış süresi, tahmini varış zamanı nedir?

When is this going to happen?

Bu ne zaman olacak?

Att’n: pay attention.

Dikkat: Dikkat et.

And then, well you know, it’s time.

Ve sonra, bilirsiniz, zamanı geldi.

Let’s go see the other board, see how well you’ve learned this.

Gidip diğer tahtayı görelim, ne kadar iyi olduğunu görelim bunu öğrendin.

Hi, okay, before we go to the next screen, something I wanted to bring up, so I’ll

Merhaba, tamam, bir sonraki ekrana gitmeden önce, getirmek istediğim bir şey, bu yüzden

bring it up now really quickly before we do our little test.

biz yapmadan önce şimdi çok çabuk getir bizim küçük testimiz.

I mentioned that some of these things can be used verbally, that means you say it, and

Bunlardan bazılarının sözlü olarak kullanılmalı, demek istediğin demek ve

some things are only done for writing, so I want to bring it up right now.

bazı şeyler sadece yazmak için yapılır, Hemen şimdi ortaya çıkarmak istiyorum.

For instance, I want to bring this to your attention: att’n is only ever written, and

Örneğin, bunu senin dikkat: att'n sadece hiç yazılmamış ve

usually when you use that one, you put the person’s name after.

genellikle bunu kullandığınızda, sonra kişinin adı.

So, you might say “Att’n Mr. E.”, okay?

Yani, “Att'n Bay E.” diyebilirsiniz, tamam mı?

You never would actually say that one.

Asla bunu söylemezdin.

Ones you would say, so you’re going to keep this in mind, for instance, ETA, people will

Olanlar diyeceksin, o yüzden tutacaksın bunu akılda tutarak, örneğin, ETA, insanlar

say “What’s your ETA.”.

“ETA'nız nedir?” deyin.

They will also say, in business, so this would be said in a private setting as well, it could

Ayrıca iş dünyasında, özel bir ortamda da söylenebilir,

be written, but they will actually say it.

ama aslında söyleyecekler.

ROI will also be said, mostly by businesspeople.

Yatırım getirisi, çoğunlukla iş adamları tarafından da söylenecek.

You won’t see the average person saying, so what’s the ROI on that beer?

Ortalama bir insanın dediğini görmeyeceksin, o biradaki yatırım getirisi nedir?

They won’t say that unless, I don’t know, they’re joking, being really sarcastic,

Onlar, bilmiyorum, şaka yapıyorlar, gerçekten alaycı oluyorlar,

but businesspeople will say that.

ama iş adamları bunu söyleyecektir.

They will also say verbally “SOP”, because this takes way long to say, they might say

Ayrıca sözlü olarak “SOP” derler, çünkü bunu söylemek çok uzun sürüyor, diyebilirler

“What’s the SOP in this particular situation?” and it makes perfect sense.

“Bu özel durumda SOP nedir?” ve bu çok mantıklı.

Don’t ever say “BRB”.

Asla “BRB” demeyin.

You can write it down, but if you say “BRB” they’ll say “Okay, Urkel.”

Yazabilirsiniz, ancak “BRB” derseniz “Tamam Urkel” derler.

Urkel is a very uncool guy from the 1980s, check him out, don’t be that guy.

Urkel 1980'lerden çok soğukkanlı bir adam, onu kontrol et, o adam olma.

And no one’s going to say “IMO”.

Ve hiç kimse “IMO” demeyecek.

They’ll say, “In my opinion”, but they will write it, but the other ones they will

“Bence” derler, ama onlar yazacak, ama diğerleri yazacak

say.

söyle.

They will say “FYI” and then some will sarcastically, like “FYI, the sun is hot!”,

“FYI” derler ve sonra bazıları alaycı bir şekilde, “FYI, güneş sıcak!” gibi,

not necessarily the same but people will say it in that kind of circumstance, okay?

ille de aynı değil ama insanlar bu tür bir durumda, tamam mı?

Anyway, I gotta get going because we’re going to go back to the other board, see you

Her neyse, gitmeliyim çünkü biz diğer panele geri döneceğim, görüşürüz

in a second.

bir saniye içinde.

Okay, so listen, we’re back and ooh, look at all that stuff on the board!

Tamam, dinle, biz geri döndük ve ooh, bak tahtada tüm bu şeyler!

Ooh, we’re going to have to look and shrink it down with maybe an abbreviation or an acronym.

Ooh, bakmak ve küçültmek zorundayız belki bir kısaltma veya bir kısaltma ile.

So, let’s go to the board first and some of you are like, really good and you have

İlk önce tahtaya gidelim ve bazıları gibi, gerçekten çok iyi ve

it down, or you can do this mini-test for yourself before you go to www.engvid.com and

ya da bu mini testi www.engvid.com adresine gitmeden önce kendiniz ve

do the test.

testi yap.

What I want you to do is take a look here and look at what we can possibly change and

Yapmanı istediğim şey buraya bir göz atmak ve neleri değiştirebileceğimize bakalım ve

put those new abbreviations and acronyms in, okay?

bu yeni kısaltmaları ve kısaltmaları Tamam?

So, if you pay attention here, you can also use this as a teaching aid for yourself.

Yani, burada dikkat ederseniz, bunu kendiniz için bir öğretim yardımcısı olarak kullanın.

You’ll notice I’ve written this twice.

Bunu iki kez yazdığımı fark edeceksiniz.

You can always go back and see the changes that I’ve made from one board to the other.

İstediğiniz zaman geri dönüp değişiklikleri görebilirsiniz bir tahtadan diğerine yaptığım.

I did it so you could actually see what’s here and what we’ve done to make it new.

Bunu yaptım böylece ne olduğunu görebiliyordun burada ve yeni yapmak için yaptıklarımız.

Keep that in mind and use it as a teaching tool.

Bunu aklınızda tutun ve bir öğretim olarak kullanın aracı.

Go back, watch the video, and see how – if you can figure out why the changes were made.

Geri dönün, videoyu izleyin ve nasıl olduğunu görün - eğer değişikliklerin neden yapıldığını öğrenebilirsiniz.

So, I’m going to give you a couple of seconds, okay?

Size birkaç saniye vereceğim, Tamam?

For those of you who are jumping in now, go ahead, write it down, and you can jump ahead

Şimdi atlayanlar için git önde, yaz ve ileri atlayabilirsin

in a couple of seconds.

birkaç saniye içinde.

And the rest of you guys, if you want, you stay with me and we’ll start the process,

Ve geri kalanlarınız, isterseniz, siz benimle kal ve sürece başlayalım,

okay, of figuring it out.

Tamam, anlamaya çalışıyorum.

Good.

İyi.

Let’s go.

Hadi gidelim.

So, the first thing we need to look at is “Marcus bought a ticket” – sorry, “Marcus

Yani, bakmamız gereken ilk şey “Marcus bir bilet aldı” - üzgünüm, “Marcus

bought a plane ticket to go to Japan on business.

Japonya'ya iş için gitmek için uçak bileti aldım.

When he got to Japan, he visited his friend Rino.

Japonya'ya geldiğinde arkadaşını ziyaret etti Rino.

The ticket had a great return on investment” wink wink, that one’s easy, on investment

Biletin büyük bir yatırım getirisi vardı ” wink wink, bu kolay, yatırım

“with the added visit.

“Ek ziyaret ile.

Rino was excited to see him and asked when he would arrive in Japan.

Rino onu görmekten heyecan duydu ve ne zaman Japonya'ya gelirdi.

Incidentally, Rino said ‘I will have to attend a party when you come.’

Bu arada, Rino dedi ki: geldiğinde partiye katıl. '

Marco said, ‘that sucks badly!’”

Marco, 'bu çok kötü!' Dedi.

Poor Marco does the better language.

Zavallı Marco daha iyi bir dil yapıyor.

We’ll help him with that one.

Ona bu konuda yardımcı olacağız.

“Rino said, ‘I think you are more important than a party.

“Rino, 'Bence sen daha önemlisin bir partiden daha.

I will meet you instead’.”

Onun yerine seninle buluşacağım. ”

Now, let’s outline the errors and the things that we should change and in the second part,

Şimdi hataları ve şeyleri özetleyelim değişmeliyiz ve ikinci bölümde,

we’ll actually make the changes.

aslında değişiklikleri yapacağız.

“Marcus bought a plane ticket to go to Japan on business.”

“Marcus Japonya'ya gitmek için uçak bileti aldı iş üzerinde."

Straightforward.

Basit.

“When he got to Japan, he visited Rino.

“Japonya'ya geldiğinde Rino'yu ziyaret etti.

The ticket had a great return on investment”.

Biletin büyük bir yatırım getirisi vardı ”.

Well, there we go right here, I will say, that looks like a thing we might want to change,

İşte buraya gidiyoruz, diyeceğim, değiştirmek isteyebileceğimiz bir şeye benziyor,

“with the added visit.

“Ek ziyaret ile.

Rino was excited to see him and asked when he would arrive in Japan.”

Rino onu görmekten heyecan duydu ve ne zaman Japonya'ya gelirdi. ”

I think we can look at this one.

Sanırım buna bakabiliriz.

“Incidentally, Rino said”, we’re going to hit that, I think, “I will have to attend

"Bu arada, Rino dedi", gidiyoruz vurmak için, bence, “katılmak zorundayım

a party when you come.’

geldiğinizde bir parti. '

‘That sucks badly!’”

'Bu çok kötü!' ”

You knew that was coming, because that was just horribly said.

Bunun olacağını biliyordun, çünkü sadece korkunç dedi.

“Reno said ‘I think you are more important than a party.

“Reno,“ Bence sen daha önemlisin bir partiden daha.

I will meet you instead.’”

Onun yerine seninle buluşacağım. ”

Hm, that seems like it’s okay, but I think we could change that one.Now, I’ve outlined

Hm, bu iyi gibi görünüyor, ama bence şimdi değiştirebiliriz.

one, two, three, four, five things we can change.

yapabileceğimiz bir, iki, üç, dört, beş şey değişiklik.

So, what can we do?

Öyleyse ne yapabiliriz?

Let’s go to the second – the other board and we’ll make those changes, okay?

İkincisine gidelim - diğer tahta ve biz bu değişiklikleri yapacağız, tamam mı?

Are you ready?

Hazır mısın?

Let’s go.

Hadi gidelim.

So, “Marcus bought a plane ticket to go to Japan on business.”, cool.

Böylece, Marcus gitmek için bir uçak bileti aldı Japonya'ya iş için. ”, havalı.

“When he got to Japan, he visited his friend Rino.”

“Japonya'ya geldiğinde arkadaşını ziyaret etti Rino.”

Okay.

Tamam.

And here, we said “return on investment”, so we already know what that one is because

Burada “yatırım getirisi” dedik, bu yüzden bunun ne olduğunu zaten biliyoruz çünkü

we did it, I wrote it out for you literally – ROI, and we said a return on investment

yaptık, tam anlamıyla senin için yazdım - YG ve yatırım getirisi dedik

is what you get back from what you give.

verdiğiniz şeyden geri döndüğünüz şeydir.

So, ROI, okay? “with the added visit.”

Yani, YG, tamam mı? “Ek ziyaretle.”

First, he invested money to fly to Japan and because he was able to do that, he was able

İlk olarak Japonya'ya uçmak için para yatırdı ve çünkü bunu yapabildi,

to meet his friend, Rino.

arkadaşı Rino ile tanışmak.

Wow, he invested this, he got this extra.

Vay, bunu yatırdı, fazladan aldı.

“with the added visit.

“Ek ziyaret ile.

Rino was excited to see him and asked when he would arrive in Japan.”

Rino onu görmekten heyecan duydu ve ne zaman Japonya'ya gelirdi. ”

Seems perfectly normal English and it would, but you could say “ask”, sorry, I’m

Tamamen normal İngilizce görünüyor ve olur, ama "sor" diyebilirsiniz, üzgünüm, ben

going to go here.

buraya gidecek.

I have to change a couple of words, though.

Yine de birkaç kelimeyi değiştirmek zorundayım.

“for” – I’m going to go here – and I don’t have to say, “in Japan”, because

“İçin” - buraya gideceğim - ve “Japonya'da” demek zorunda değilim, çünkü

already know he’s going to Japan, so “asked for his” – sorry – “his ETA”.

Japonya'ya gideceğini zaten biliyor, bu yüzden “ onun için "- üzgünüm -" onun ETA ".

Just for his ETA, when are you going to come here?

Sadece ETA'sı için, ne zaman geleceksin buraya?

Your estimated time of arrival.

Tahmini varış zamanınız.

“Incidentally,” remember I underlined incidentally, what do we use for that one?

"Bu arada," unutma altını çizdim bu arada, bunun için ne kullanıyoruz?

Get rid of “incidentally” and put “by the way”, right?

"Bu arada" kurtulmak ve "tarafından yolu ”, değil mi?

“I will have to attend a party when you come.’

“Sen bir partiye katılmam gerekecek gel.'

Marco said, ‘that sucks badly!’”.

Marco, 'bu çok kötü!' Dedi. ”

Hm, I haven’t taught you that one because it’s actually in the bonus section, so you’re

Hm, sana bunu öğretmedim çünkü aslında bonus bölümünde, bu yüzden

going to have to wait a second to find out what he wants to say instead, but know that

öğrenmek için bir saniye beklemek zorunda kalacak onun yerine ne söylemek istiyorsa

this is going to be gone in five seconds, okay?

bu beş saniye içinde gidecek, Tamam?

“Rino said ‘I think you’re more important than a party, I will meet you’”.

“Rino dedi ki 'Sanırım daha önemlisin partiden ziyade seninle buluşacağım ”dedi.

Now, “I think” seems so perfectly perfect that there’s no reason to change it, but

Şimdi, "sanırım" çok mükemmel görünüyor değiştirmek için bir neden yok, ama

she doesn’t really mean I think, what she means is “In my opinion”, you’re more

bence ne demek istediğini anlamıyor "Bence" demek,

important than a party.

partiden daha önemli.

Someone else’s opinion might be different.

Başkasının görüşü farklı olabilir.

It’s not a fact, we’ve talked about that before.

Bu bir gerçek değil, bundan bahsettik önce.

Facts are something you find in Science or reality, and opinion is just something you

Gerçekler Bilimde bulduğunuz bir şeydir veya gerçeklik ve fikir sadece sizin

think.

düşünüyorum.

In her opinion, he’s more important than any party.

Ona göre, o daha önemli herhangi bir parti.

But you’re probably going “James, what about this one, you haven’t changed it.”

Ama muhtemelen gidiyorsunuz “James, ne bunun hakkında siz değiştirmediniz. ”

Well, I gave you business acronyms and abbreviations, now I’m going to give you some acronyms

Sana iş kısaltmaları ve kısaltmalar verdim, şimdi sana bazı kısaltmalar vereceğim

and abbreviations that aren’t quite businesslike.

ve oldukça ticari olmayan kısaltmalar.

You shouldn’t put this in – when you go to work, you don’t want to put these in

Bunu koymamalısınız - gittiğinizde çalışmak, bunları koymak istemezsin

any work memos or work texts.

çalışma notları veya çalışma metinleri.

It might be your last day on the job!

İşteki son günün olabilir!

So, some not so businesslike acronyms.

Yani, bazıları çok iş gibi olmayan kısaltmalar.

WTF.

O NE LAN.

You might go “WTF?”

"WTF?"

You wouldn’t actually say it, no, you wouldn’t say it, but you’ll see on paper “WTF”

Aslında söylemezdin, hayır, söylemezdin söyle, ama "WTF" kağıdını göreceksin

and it could mean one of two things: who the f*ck and what the f*ck?

ve şu iki şeyden biri anlamına gelebilir: f * ck ve ne f * ck?

Hm?

Hımm?

When I don’t know who someone is and they’re doing something strange, or somebody’s doing

Birisinin kim olduğunu bilmediğimde garip bir şey yapıyor, ya da biri yapıyor

something I don’t like who – they’re doing something to me that I don’t like,

kimden hoşlanmadığım bir şey - onlar bana sevmediğim bir şey yapmak,

I’m going to go “Who the f*ck are you?”, or “Who do you think you are?” or “Who

“Sen kimsin?” Diye gideceğim. veya “Kim olduğunu düşünüyorsun?” veya kim

the f*ck is that?”

f * ck bu mu? ”

like I don’t know who that person is.

sanki o kişinin kim olduğunu bilmiyorum.

“What the f*ck?”

“Ne oluyor?”

means, like, “What’s happening, this is just crazy?”

şu anlama gelir, “Ne oluyor, bu sadece deli mi? ”

They go “What the f*ck happened here?”

“Burada ne oldu?”

What’s happening, this is just crazy, it’s insane.

Neler oluyor, bu sadece çılgınca, deli.

Now, Mr. Marco is coming all the way from Brazil, I forgot to mention up here, he bought

Şimdi, Bay Marco Brezilya, burada bahsetmeyi unuttum, satın aldı

a ticket from Brazil to go to Japan to see Rino.

görmek için Brezilya'dan Japonya'ya gitmek için bir bilet Rino.

This is a great story of friendship.

Bu harika bir dostluk hikayesi.

When Rino says “I have to go a party and it’s more important than you flying from

Rino, “Partiye gitmem gerekiyor ve senden daha önemli

Brazil to Japan.”, he said “That sucks badly”.

Brezilya'dan Japonya'ya. ”Dedi. kötü".

To be quite honest, most people won’t say “That sucks badly.”.

Dürüst olmak gerekirse, çoğu insan söylemez “Bu çok kötü.”.

They might say “That sucks” or “That’s too bad”, but they’re not going to say

“Bu berbat” veya “Bu berbat” diyebilirler. çok kötü ”, ama söylemeyecekler

that.

söyledi.

But I wanted to give you a couple of words that would make you understand why my man

Ama sana birkaç kelime vermek istedim bu neden adamım

might say – I’m going to get rid of this now – FML.

diyebilirim - bundan kurtulacağım şimdi - FML.

F*ck my life!

Hayatım!

It means “Oh, my life is so terrible because of this present situation.

“Ah, hayatım çok korkunç çünkü Bu mevcut durumun.

F*ck my life!”

Hayatım!

Sometimes, we say “f*ck me”, like personally like, “f*ck me”, like “Oh, I’m in

Bazen bizzat “f * ck me” diyoruz "Ah * ck me" gibi, "Ah, ben varım

such trouble, f*ck me, why did I do that?

böylesine bir sorun var, neden böyle yaptım?

I put myself in a bad situation.”, alright?

Kendimi kötü bir duruma soktum. ”, Tamam mı?

Now, I gave you one more: TBH, it means “to be honest”.

Şimdi size bir tane daha verdim: TBH, “ dürüst ol".

I find it – I honestly find it funny that we actually use the word “honest” when

Ben buldum - dürüst olmak gerekirse komik buluyorum ki aslında “dürüst” kelimesini

we speak to people, like, “I want to be honest with you”.

insanlarla konuşuyoruz, “Ben olmak istiyorum sana dürüst olacağım".

My assumption is that you are honest with me all the time.

Benim varsayım, dürüst olduğun Ben her zaman.

The fact that you have to say you want to be honest with me makes me think you must

İstediğini söylemek zorunda olduğun gerçeği bana karşı dürüst ol bana zorunluluk olduğunu düşündürüyor

lie to me all the time and today’s the exception to the rule.

bana her zaman yalan söyleyin ve bugün istisna kurala.

People normally put down “To be honest, the product was good” or “To be honest,

İnsanlar normalde “Dürüst olmak gerekirse, ürün iyiydi ”veya“ Dürüst olmak gerekirse,

I wasn’t satisfied with this.”

Bundan memnun değildim. ”

Shouldn’t they just say, “I wasn’t satisfied”?

Sadece “Memnun kalmadım” dememeliler mi?

That’s honest, but it’s usually used for emphasis, like I want to tell you, this is

Bu dürüst, ama genellikle Vurgu, size söylemek istediğim gibi, bu

really coming from my heart.

gerçekten kalbimden geliyor.

I’m really wondering where it came from before then.

Gerçekten nereden geldiğini merak ediyorum bundan önce.

Hm, anyway.

Neyse, yine de.

So, these are three that are not so businesslike that you can use.

Yani, bunlar çok ticari olmayan üç kullanabilirsiniz.

Once again, don’t say them, you don’t say to anyone “FML!”, they’ll go “What

Bir kez daha söyleme onlara herkese “FML!” deyin, “Ne?

is that, a sandwich of some type?” but you write it down and they’ll go “I get what

bu bir çeşit sandviç mi? ” ama sen yaz ve onlar gidecekler.

you’re trying to say, you’re trying to be polite.”

söylemeye çalışıyorsun kibar ol."

Once again, please don’t write it in company emails or company texts, not appropriate,

Bir kez daha, lütfen şirkete yazmayın uygun olmayan e-postalar veya şirket metinleri,

but it’s good for after you write it to the boss, then write to your friend, “FML,

ama yazdıktan sonra sonra arkadaşınıza “FML,

I’m going to lose my job.”

İşimi kaybedeceğim. ”

Okay, next, what are we going to do for homework?

Tamam, sonra, ödev için ne yapacağız?

Homework’s simple in this case.

Bu durumda ödev basittir.

I want you to write an email or a text to someone who speaks English.

E-posta veya metin yazmanı istiyorum İngilizce bilen biri.

Or, if you don’t know anyone who speaks English, write an email or a text to a friend

Veya konuşan birisini tanımıyorsanız İngilizce, bir arkadaşına e-posta veya metin yaz

that’s learning English and use some of these abbreviations and acronyms.

İngilizce öğreniyor ve bu kısaltmalar ve kısaltmalar.

It’s a great thing to do because what’s going to happen is they’re going to say

Yapmak harika bir şey çünkü ne olacaklar, söyleyecekler

“What do you mean, F, FM?

“Ne demek istiyorsun, F, FM?

Or what do you mean, WTF?

Veya ne demek istiyorsun, WTF?

What do these things mean?”

Bunlar ne anlama geliyor? ”

You will take the time not only to practice in writing and using them appropriately, but

Sadece pratik yapmak için zaman ayırmayacaksın bunları uygun bir şekilde yazıp

you’ll get to explain it to someone which means you will learn it, you know, you’ll

bunu birisine yani öğreneceksin, biliyorsun, yapacaksın

be better at learning it because you’ve had to explain it to someone else, so you’ve

öğrenmede daha iyi ol çünkü sen başka birine açıklamak zorunda kaldım,

had to clarify it in your brain.

beyninde açıklığa kavuşturmak zorunda kaldı.

Cool?

Güzel?

I like that.

Bunu sevdim.

Anyway.

Neyse.

I gotta get going, so I want to say this to you, I should have said “mind”, not “brain”.

Gitmem gerek, bu yüzden şunu söylemek istiyorum siz, “beyin” demeliydim, “zihin” demeliydim.

Time for me to go.

Gitme zamanı.

I would like you to do your homework and I’d like you to visit www.engvid.com where you

Ödevini yapmanı istiyorum ve yapardım sizin gibi www.engvid.com ziyaret etmek gibi

can do the test, www.engvid.com , do your test there, but don’t forget to subscribe,

testi yapabilir, www.engvid.com, orada test edin, ancak abone olmayı unutmayın,

please.

Lütfen.

You’ll see a bell, hit that bell, you’ll get the latest videos that I do, and as always,

Bir zil göreceksin, o zile vurdun, yaptığım en yeni videoları ve her zamanki gibi

thank you very much.

çok teşekkür ederim.

I always appreciate the fact that you come back and watch these videos and it makes me

Geldiğiniz gerçeğini her zaman takdir ediyorum geri dön ve bu videoları izle ve bu beni

try to think of things that will be more useful for you in the future, okay?

daha faydalı olacak şeyleri düşünmeye çalış Gelecekte senin için, tamam mı?

Anyway, it’s always a pleasure and we’ll see you soon.

Her neyse, bu her zaman bir zevk ve biz yakında görüşürüz.