Improve Your Vocabulary: Stop Saying BAD!

Well, well, well, don't we look snazzy?

Pekala, pekala, şık görünmüyor muyuz?

Hi.

MERHABA.

James from engVid.

engVid'den James.

Mr. E is wearing a top hat, has a cane, and a bow tie.

Bay E silindir şapka takıyor, bastonu ve papyonu var.

He looks very snazzy.

Çok şık görünüyor.

You're probably going, "What is snazzy?

Muhtemelen "Şıklık nedir?

Is that a good thing or a bad thing?"

Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?"

Because he kind of looks a little funny for a dressed-up worm.

Çünkü kılık değiştirmiş bir solucan için biraz komik görünüyor.

Well, what I want to introduce you to are some words that...

Pekala, size tanıtmak istediğim bazı kelimeler...

Some words that are going to mean bad, because this lesson is actually on stop saying bad,

Kötü anlam ifade edecek bazı kelimeler, çünkü bu ders aslında kötü demeyi bırak üzerine,

but not for what you think or the reason why you think.

ama ne düşündüğünüz veya neden düşündüğünüz için değil.

I'm going to introduce some words that actually describe things in a bad way, but then I'm

Aslında bazı şeyleri kötü bir şekilde tanımlayan bazı kelimeler tanıtacağım, ama sonra

going to throw on the other side some opposite words that you can use.

diğer tarafa kullanabileceğiniz bazı zıt kelimeler ekleyeceğim.

Snazzy is one of them.

Snazzy'de onlardan biri.

The reason why I'm doing this particular lesson is, do you need other words that don't mean

Bu özel dersi yapmamın nedeni , kötü anlamına gelmeyen başka kelimelere ihtiyacınız var mı

bad?

?

Because bad is a great word.

Çünkü kötü harika bir kelime.

Bad means it doesn't work, not a good quality, it's a great, great word.

Kötü, işe yaramadığı anlamına gelir, iyi bir kalite değil, harika, harika bir kelime.

But when we talk about people and things, sometimes we want to dress up the words, and

Ama insanlardan ve şeylerden bahsederken bazen lafı dolandırmak isteriz ve

it will take us from an intermediate stage.

bu bizi bir ara aşamadan alır.

I've got a student named Liliana, and she found that when she learned words like this,

Liliana adında bir öğrencim var ve bunun gibi kelimeleri öğrendiğinde

she went from intermediate to an advanced stage.

orta seviyeden ileri seviyeye geçtiğini fark etti.

And that's what you want to do.

Ve yapmak istediğin şey bu.

Are you going to use these words all the time?

Sürekli bu kelimeleri mi kullanacaksın?

No.

Hayır.

Will you encounter these words?

Bu kelimelerle karşılaşacak mısınız?

Sure.

Elbette.

So, once you go from basics, you're going to read books, talk to different people, and

Yani, temelden çıktığınızda, kitaplar okuyacaksınız, farklı insanlarla konuşacaksınız ve

then these words are going to come up, like snappy, snazzy, dusty.

sonra bu kelimeler ortaya çıkacak, çabuk, şık, tozlu gibi.

And you're going to want to know what they mean, not just an idea of them, right?

Ve ne anlama geldiklerini bilmek isteyeceksiniz , sadece onlar hakkında bir fikir değil, değil mi?

So, today I'm going to give you, I think it's about six words, we're going to go to the

Bugün size vereceğim, sanırım yaklaşık altı kelime, tahtaya gideceğiz

board, and I'm going to give you their opposites.

ve size bunların karşıtlarını vereceğim.

So, stop saying bad.

O yüzden kötü demeyi bırak.

Something is always bad.

Bir şeyler her zaman kötüdür.

Let's use some different words, some better words.

Biraz farklı kelimeler kullanalım, daha iyi kelimeler.

You ready?

Hazır mısın?

Let's go to the board.

Gelelim tahtaya.

All right, E, you do look snazzy.

Pekala E, şık görünüyorsun. İnsanların

I don't care what the people say.

ne dediği umurumda değil .

Now if you look at it, the bad words are going to be in red.

Şimdi bakarsanız, kötü sözler kırmızı olacak.

I love seeing this on YouTube.

Bunu YouTube'da görmeyi seviyorum.

Don't say these words.

Bu sözleri söyleme.

The good words are going to be in black, okay?

Güzel sözler siyah olacak, tamam mı?

So, first one I'm going to talk about is dowdy.

Yani, ilk bahsedeceğim şey pasaklı.

Dowdy is like old-fashioned or not very stylish.

Dowdy eski moda gibi ya da çok şık değil.

Now it's usually used for women.

Şimdi genellikle kadınlar için kullanılıyor.

I'm not saying it can't be used for men, but if it's a young woman and she's wearing like

Erkekler için kullanılmaz demiyorum ama genç bir kadınsa ve üzerine tam oturmayan

a dress that doesn't fit her and it's baggy and it's old-fashioned, let's say she looks

bir elbise giyiyorsa, bolsa ve modası geçmişse

rather dowdy.

biraz pasaklı diyelim.

Like, you can say it for men, but it's usually used for women, so just understand that.

Erkekler için söyleyebilirsin ama genellikle kadınlar için kullanılır, o yüzden bunu anla.

The opposite of that is actually snazzy, stylish, looking good, right?

Bunun tam tersi aslında şık, şık, iyi görünüyor değil mi?

When you're being stylish or snazzy, right?

Şık veya şık olduğunuzda, değil mi?

That's what my man looks like.

Adamım böyle görünüyor. Buna ne dersin

How about this one?

?

Cheesy.

Sevimsiz.

Okay.

Tamam aşkım.

I don't care where you're from.

Nereli olduğun umurumda değil.

I'm sure you've seen a movie where it's about teenagers and they're going through so much,

Eminim gençlerle ilgili bir film izlemişsinizdir ve onlar çok,

so many problems and having so much angst or stress, and they're being played by 35-year-old

çok sorun yaşıyorlar ve çok fazla kaygı ya da stres yaşıyorlar ve onları 35 yaşındaki

adults.

yetişkinler oynuyor.

You know, they've got the beard and they're like, "Sally's really sad!"

Sakalları var ve "Sally gerçekten üzgün!" diyorlar.

It's like, you're old, why are you playing a teenager?

Sanki, yaşlısın, neden bir genci oynuyorsun?

And then they're like, "Ah, high school, it's just so horrible!"

Ve sonra "Ah, lise, çok korkunç!"

That's cheesy.

Bu sevimsiz.

We say it's inauthentic, insincere.

Gerçek değil, samimiyetsiz diyoruz.

Also, sometimes something is cheesy, like you go to a restaurant and they've got the

Ayrıca, bazen bir şeyler sevimsizdir, örneğin bir restorana gidersiniz ve

plastic on the tables and, like, those brown bottles with candles inside of them, and you're

masaların üzerinde plastik vardır ve içlerinde mumlar olan kahverengi şişeler vardır ve siz

like, "Oh god, this place is so cheesy", right?

"Aman Tanrım, burası çok güzel" dersiniz. sevimsiz", değil mi?

And we're saying it's cheap, and then because of that, it could be considered unpleasant,

Ve bunun ucuz olduğunu söylüyoruz ve bu nedenle tatsız olarak kabul edilebilir,

right?

değil mi?

When something's cheesy, it makes you, ugh, alright?

Bir şey sevimsiz olduğunda, seni, ah, tamam mı?

The opposite of being cheesy is elegant, stylish, and manner.

Sevimsiz olmanın zıt anlamlısı zarif, şık ve üsluptur. Keşke

I wish I had a better - yeah, I do.

daha iyisi olsaydı - evet, istiyorum.

Elegant.

Zarif.

Elegant.

Zarif.

Elegant.

Zarif.

Elegant.

Zarif.

Elegant.

Zarif.

Stylish.

Şık.

Alright?

Peki?

Think James Bond.

James Bond'u düşünün.

Now, let's go over here.

Şimdi buraya geçelim.

Dusty.

Tozlu.

I didn't want to leave the women out, because some of you women are like, "James is so sexist.

Kadınları dışarıda bırakmak istemedim çünkü bazılarınız "James çok cinsiyetçi.

He talks about women being dowdy.

Kadınların pasaklı olduğundan bahsediyor.

What about the men?"

Peki ya erkekler?"

Well, I have one for the men, ladies.

Erkekler için bir tane var bayanlar.

So when you're out, and you're at the club, and you see some guy who hasn't showered in

Yani dışarıdayken ve kulüpteyken bir haftadır duş almamış bir adamın

a week standing there, can't afford a drink, he's broke, has no money, maybe he looks very

orada dikildiğini görürsün, içki alacak parası yoktur, meteliksizdir, parası yoktur, belki çok

disgusting, you go, "He's dusty."

iğrenç görünür. , "Tozlu."

It means - imagine dust, and you know what dust is when you go in your furniture?

Bunun anlamı - tozu hayal edin ve mobilyanıza girdiğinizde tozun ne olduğunu biliyor musunuz?

It's like he's so old and dirty, he's got dust on him.

Sanki çok yaşlı ve kirli, üzerinde toz var.

So if a guy looks dusty, he's going to look bad, he probably has no money, he might be

Yani bir erkek tozlu görünüyorsa, kötü görünecektir, muhtemelen parası yoktur,

ugly, right?

çirkin olabilir, değil mi?

Disgusting.

İğrenç.

You go, "He's dusty looking."

"Tozlu görünüyor."

Usually used for men, not women, so there.

Genellikle erkekler için kullanılır, kadınlar için değil, yani orada.

That's from me to you, gift, okay?

Bu benden sana hediye, tamam mı?

Next time you tell your girlfriend, "Your boyfriend looks dusty", she goes, "I need

Bir dahaki sefere kız arkadaşına " Erkek arkadaşın tozlu görünüyor" dediğinde, "

a new man."

Yeni bir erkeğe ihtiyacım var" diyor.

All right, so the opposite of "dusty" is "successful" and "affluent".

Pekala, "tozlu"nun zıddı "başarılı" ve "zengin"dir.

I want to use my glasses again and show you, it's like that man who's got the big watch,

Gözlüklerimi tekrar kullanmak ve size göstermek istiyorum, büyük saati olan,

the nice suit, looking good, they're successful and affluent, and that's the opposite of being

güzel takım elbiseli, iyi görünen, başarılı ve zengin olan adam gibi ve bu tozlu olmanın tam tersi

dusty.

.

How about this one, "nasty"?

Buna ne dersin, "iğrenç"?

Well, nasty means disgusting, awful, or rude.

Kötü, iğrenç, korkunç veya kaba anlamına gelir.

If someone's being nasty to you, they could be rude.

Biri size kötü davranıyorsa, kaba olabilir.

You know, you go into a store, and they're like, "What do you want?"

Bilirsin, bir mağazaya girersin ve "Ne istiyorsun?" derler.

And you go, "You don't have to be nasty", right?

Ve "Kötü olmana gerek yok" diyorsun, değil mi?

Or it could be disgusting, like, "Ew, what's on the floor?

Ya da iğrenç olabilir , "Ew, yerde ne var?

That's nasty!"

Bu iğrenç!" Adım atmak

You don't want to step in it.

istemezsin.

The opposite of that is "pleasant", right?

Bunun tersi "hoş" değil mi?

Nice, charming, and likable.

Güzel, çekici ve cana yakın.

If someone is a nasty person, they're not very nice, but if they're pleasant, they're

Birisi kötü biriyse, pek hoş değildir, ama hoşsa çekicidir

charming, right?

, değil mi?

Like me.

Benim gibi.

No, not like me, like the word.

Hayır, benim gibi değil, kelime gibi.

"Gross".

"Brüt".

Ew, gross, that's gross, yes, that is gross.

Ah, iğrenç, bu iğrenç, evet, bu iğrenç.

Something disgusting.

İğrenç bir şey.

It could also be ugly, right?

Çirkin de olabilir değil mi?

Some people think insects are gross, or weeds are gross, which I find funny.

Bazı insanlar böceklerin ya da yabani otların iğrenç olduğunu düşünüyor ki ben bunu komik buluyorum. Yabani

Weeds are just flowers we don't like, just saying.

otlar sadece sevmediğimiz çiçeklerdir, sadece söylüyorum.

Anyway, the opposite of being gross is being nice or beautiful.

Her neyse, iğrenç olmanın zıttı iyi ya da güzel olmaktır.

If you say to somebody, "You look lovely", right?

Birine "Harika görünüyorsun" dersen, değil mi?

It's another way of saying "beautiful", which is a nice word, right?

"Güzel" demenin başka bir yolu, ki bu güzel bir kelime, değil mi?

I actually have a video on stop saying "nice" and "beautiful", check it out.

Aslında "güzel" ve "güzel" demeyi bırakmakla ilgili bir videom var, bir göz atın.

That's the opposite of "lovely" is "gross".

Bu "sevimli"nin zıttı "iğrenç"tir.

Now, how about this one, "corny"?

Şimdi, buna ne dersin, "bayat"?

"Corny" is something that is obvious and unsophisticated.

"Bayat" bariz ve karmaşık olmayan bir şeydir.

It means it's very simple, very easy, low, like for children.

Çocuklar için olduğu gibi çok basit, çok kolay, düşük anlamına gelir.

So if someone tells you a corny joke - now, let me think of a corny joke.

Yani biri size bayat bir şaka söylerse - şimdi bana bir bayat şaka düşüneyim.

See, I can't - I don't go that way, because I am sophisticated, I am not.

Bak, yapamam - Ben o şekilde gitmem, çünkü ben sofistikeyim, değilim.

But a corny joke might be like, "Why did the chicken cross the road?"

Ancak bayat bir şaka, "Tavuk neden yolun karşısına geçti?"

To get to KFC, but don't - that's so corny.

KFC'ye gitmek için, ama yapma - bu çok bayat.

To become chicken?

Tavuk olmak mı?

For food?

Yemek için?

It's a corny, unsophisticated, obvious joke.

Bu bayat, basit, bariz bir şaka.

Or when they say to get to the other side, whatever.

Ya da diğer tarafa geçin dediklerinde, her neyse.

Sophisticated means worldly.

Sofistike, dünyevi demektir.

Worldly means they have knowledge because they've traveled the world, they've read,

Dünyevi bilgi sahibi oldukları anlamına gelir çünkü dünyayı gezdiler, okudular,

they've met interesting people, been to interesting places.

ilginç insanlarla tanıştılar, ilginç yerlere gittiler.

That's worldly.

Bu dünyevi.

"Complex" means many details.

"Karmaşık", birçok ayrıntı anlamına gelir.

The "complex" and "detailed" is opposite of the "corny", which is obvious and easy, right?

"Karmaşık" ve "ayrıntılı" , bariz ve kolay olan "bayat"ın zıttıdır, değil mi?

And not sophisticated.

Ve sofistike değil.

I guess that's what that is.

Sanırım olan bu.

Now, "tacky".

Şimdi, "yapışkan".

"Tacky" is interesting, because tacky - if something's tacky, it means it kind of - it

"Yapışkan" ilginçtir, çünkü yapışkan - eğer bir şey yapışkansa, bu bir nevi yapışkan olduğu anlamına gelir - o

sticks, too.

da yapışır.

But in this case, when we talk about someone being tacky, they have bad taste, right?

Ama bu durumda, birinin yapışkanlığından bahsettiğimizde, zevkleri kötü, değil mi?

They're ugly, they're loud.

Çirkinler, gürültülüler. İnsanlar

A lot of times, people show Americans as being tacky.

çoğu zaman Amerikalıları yapışkan olarak gösterir.

They'll have, like, red and white and blue, and they'll have, like, a red-white hat on,

Kırmızı, beyaz ve mavi gibi olacaklar ve kırmızı-beyaz bir şapka takacaklar

and they're like, "America's number one!"

ve "Amerika'nın bir numarası!"

We consider that tacky.

Bunu yapışkan olarak kabul ediyoruz.

Now, am I saying Americans are tacky?

Şimdi, Amerikalıların yapışkan olduğunu mu söylüyorum?

No.

Hayır.

I've seen a few trolls or haters, the people who will go underneath going, "How dare you

Birkaç trol veya düşman gördüm, "

talk about America and saying it's bad?"

Amerika hakkında konuşmaya ve onun kötü olduğunu söylemeye nasıl cüret edersin?"

I said, "Other people say", and they put pictures showing that.

“Başkaları söylüyor” dedim ve bunu gösteren resimler koydular.

I'm not saying Americans are tacky.

Amerikalıların yapışkan olduğunu söylemiyorum.

But that's an example that people will go, "Yeah, I've seen that."

Ama bu, insanların "Evet, bunu gördüm" diyebileceği bir örnek.

Many people do that.

Birçok insan bunu yapar.

"Tacky" is being loud.

"Yapışkanlık" gürültülü oluyor.

That person in the restaurant who's speaking loudly and being - I don't want to say "boisterous",

Restoranda yüksek sesle konuşan ve - "Gürültülü" demek istemiyorum

because it's just another word for you.

çünkü bu senin için başka bir kelime.

So, they're loud, they're - see, I'm thinking of all these other words I don't want to introduce

Yani, onlar gürültülü, onlar - bakın, şu anda tanıtmak istemediğim diğer tüm bu kelimeleri düşünüyorum

right now, but they're loud, and they're noisy, and they're just - ugh.

, ama onlar gürültülü ve gürültülü ve onlar sadece - öf.

It's tacky.

Yapışkan.

They're bringing unwanted attention because they're very, very - well, it's kind of gross,

İstenmeyen ilgi çekiyorlar çünkü çok, çok - yani, bu biraz iğrenç,

nasty, corny.

iğrenç, bayat.

Not nice.

İyi değil.

It's unpleasant.

Bu tatsız.

Okay?

Tamam aşkım?

So, when you see something that is ugly, loud, or unpleasant and in bad taste, that's tacky.

Yani, çirkin, gürültülü veya nahoş ve zevksiz bir şey gördüğünüzde, bu pejmürdedir.

Cool?

Serin? Yapışkan

The opposite of being tacky is being tasteful.

olmanın zıttı, zevkli olmaktır.

That is being modest, not showing too much, not making too many - too much noise.

Bu mütevazı olmak, çok fazla göstermemek, çok fazla ses çıkarmamak.

Being good taste, right?

Zevk sahibi olmak, değil mi?

Wearing the appropriate clothing in the appropriate place, right?

Uygun kıyafeti uygun yerde giymek değil mi?

Or speaking in such a way that is acceptable and pleasant to people.

Ya da insanların hoşuna gidecek ve hoşlarına gidecek şekilde konuşmak.

Tasteful.

Zevkli.

So, now that I've said - stopped saying "bad" and shown you the other things you can say

Artık söylediğime göre - "kötü" demeyi bıraktım ve size

instead of "bad" in given situations, and then I went a little further and said, "Hey",

belirli durumlarda "kötü" yerine söyleyebileceğiniz diğer şeyleri gösterdim ve sonra biraz daha ileri gittim ve "Hey" dedim

and you don't have to say that.

ve siz söylemediniz. Bunu söylemek zorunda değilim.

Sometimes you want to say the opposite, and I've given you words that are the exact opposite

Bazen tam tersini söylemek istersin ve ben sana tam tersi kelimeler verdim ki

so you can use those.

onları kullanabilesin. Kelime

You've doubled your vocabulary.

dağarcığınızı ikiye katladınız.

Why don't we do a little bit of a test and see how well you've learned, and then I want

Neden biraz test yapmıyoruz ve ne kadar iyi öğrendiğini görmüyoruz, sonra

to show you some words they use on the other side of the pond.

sana havuzun diğer tarafında kullandıkları bazı kelimeleri göstermek istiyorum.

If you haven't heard that phrase, it means when you're in Canada or the United States,

Bu cümleyi duymadıysanız, bu, Kanada veya Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğunuzda

it means England, and when you're in England, it means Canada or the United States.

İngiltere anlamına gelir ve İngiltere'de olduğunuzda Kanada veya Amerika Birleşik Devletleri anlamına gelir.

So, I'll give you a couple from the other side of the pond that are pretty cool that

Bu yüzden, size havuzun diğer tarafından,

you can slip into your vocabulary and start using right away.

kelime dağarcığınıza girip hemen kullanmaya başlayabileceğiniz oldukça havalı bir çift vereceğim.

All right?

Elbette? Hadi

Let's go.

gidelim.

So, it's time to do the quiz.

Yani, sınav yapma zamanı.

We did it.

Yaptık. Size

I gave you definitions.

tanımlar verdim.

Now, let's see how well you learned them.

Şimdi bunları ne kadar iyi öğrendiğinizi görelim.

First question.

İlk soru.

"She took him to a something hotel that had rats and cockroaches everywhere."

"Onu her yerde fareler ve hamamböcekleri olan bir otele götürdü."

Well, if you're like Indiana Jones, you may not like rats or snakes or what have you.

Indiana Jones gibiyseniz, fareleri, yılanları ya da sahip olduklarınızı sevmeyebilirsiniz.

And what kind of hotel would that be?

Ve bu ne tür bir otel olurdu?

Yeah, that'd be nasty, right?

Evet, bu iğrenç olurdu, değil mi? Hoşun

The opposite of pleasant.

tersi.

Not a nice place to be.

Olmak için güzel bir yer değil.

What about number two?

Peki ya iki numara?

"When Mr. E gets drunk, he tells a lot of something jokes about farts."

"Bay E sarhoş olduğunda, osurmakla ilgili bir sürü şaka yapıyor."

Okay, some of you are going to go, "What's a fart?"

Pekala, bazılarınız "Osuruk nedir?" diyecek.

Gas that comes out the bottom.

Alttan çıkan gaz.

This is a burp.

Bu bir geğirme.

I can't even burp.

Geğiremiyorum bile.

I don't know how to burp.

Nasıl geğireceğimi bilmiyorum.

That's a burp.

Bu bir geğirme.

And if it comes out the other way, that's a fart.

Ve diğer taraftan çıkarsa, bu bir osuruktur. Gaz, geçen rüzgar için

It's a colloquial term or a low or slang term for gas, passing wind.

günlük bir terim veya alçak veya argo bir terim.

Okay?

Tamam aşkım?

So, if someone's telling jokes and they're drunk, and they're about farts, yeah.

Yani, eğer birisi şaka yapıyorsa ve sarhoşsa ve osurmaktan bahsediyorsa, evet.

One second.

Bir saniye.

I've got leaves.

Yapraklarım var.

What the heck is leaves?

Yapraklar da ne?

What the heck is leaves?

Yapraklar da ne?

Gross.

Brüt.

If you got this wrong, this is on you.

Bunu yanlış anladıysan, bu senin suçun.

Jeez, come on.

Tanrım, hadi ama.

Leaves is clearly wrong.

Yapraklar açıkça yanlıştır.

Lovely.

Sevimli.

So, which one is it?

Peki hangisi?

Gross.

Brüt.

And I made a gross mistake, a very bad mistake, at putting leaves on the board.

Ve tahtaya yaprak koymakla büyük bir hata, çok kötü bir hata yaptım.

Ah, okay.

Ah tamam.

Next.

Sonraki.

"Her something green dress was very stylish and looks great on her."

"Yeşil bir şey olan elbisesi çok şıktı ve ona çok yakışmış."

What would that be, if it's stylish and looked great?

Şık ve harika görünüyorsa, bu ne olurdu?

Would it be dowdy or snazzy?

Pasaklı mı şık mı olurdu?

Yeah.

Evet.

If you remember Mr. E, I said he looked snazzy, right?

Bay E'yi hatırlarsanız, şık göründüğünü söylemiştim, değil mi?

Because that would be in style, stylish, versus dowdy, which means not, old-fashioned.

Çünkü bu modaya uygun, modaya uygun, pasaklıya karşı olurdu, yani eski moda değil.

Number four.

Dört numara.

"John liked something - restaurants - where you could get excellent meals and a great

"John bir şeyi - harika yemekler ve harika bir

atmosphere."

atmosfer yiyebileceğiniz restoranları - beğendi."

And atmosphere means, you know, like if there's music and good lighting, okay, so what's the

Ve atmosfer, bilirsiniz, müzik ve iyi ışık varsa, tamam,

atmosphere like?

atmosfer nasıl olur?

It's nice, it's bright, it's new, what have you.

Güzel, parlak, yeni, neyiniz var.

Describes the setting.

Ayarı açıklar.

Well, elegant, because we know what cheesy is, right, it's inauthentic, not sincere,

Pekala, zarif, çünkü sevimsizin ne olduğunu biliyoruz , değil mi, gerçek değil, samimi değil,

it's cheap.

ucuz.

Well, we're going to go elegant.

Pekala, zarif bir şekilde gideceğiz.

An elegant restaurant, opposite of a cheesy restaurant.

Sevimsiz bir restoranın karşısında zarif bir restoran.

And finally, "Jodie's new man looked something.

Ve son olarak, "Jodie'nin yeni erkeği bir şeye benziyordu.

He hadn't showered in days."

Günlerdir duş almamıştı."

Yeah, last time I saw Elon Musk, Warren Buffet, I'm trying to think of anyone else, Jeff Bezos.

Evet, Elon Musk'ı, Warren Buffet'yi en son gördüğümde başka birini, Jeff Bezos'u düşünmeye çalışıyorum.

Yeah, they weren't looking - no, they weren't looking dusty.

Evet, bakmıyorlardı - hayır, tozlu görünmüyorlardı.

If you guys were going, "Yes, very successful without the shower look!"

Beyler gidiyorsanız, "Evet, duş olmadan çok başarılı görünüyorsunuz!"

No, he was looking dusty.

Hayır, tozlu görünüyordu. Tozlu görünmeyen çok parası

I mentioned a whole bunch of guys who have lots of money who would not look dusty.

olan bir sürü adamdan bahsettim .

Remember we said dusty, unattractive, dirty in this place?

Bu yerde tozlu, itici, kirli dediğimizi hatırlıyor musun?

Smelly, too.

Kokulu da.

Whoosh.

Vızıldamak.

Alright.

Peki. Sınava

I'm going to put five out of five on the quiz.

beş üzerinden beş vereceğim .

Even if I made a mistake, you should get five out of five, because I gave you one.

Bir hata yapsam bile, beşte beş almalısın, çünkü sana bir verdim.

That's what we call a gimme.

Biz buna gimme diyoruz.

Now I'm going to give you some from across the pond that they might use in England.

Şimdi size gölün ötesinden İngiltere'de kullanabilecekleri bir miktar vereceğim .

Sketchy.

Kabataslak.

Well, that looks rather sketchy now, doesn't it?

Pekala, bu şimdi biraz kabataslak görünüyor, değil mi?

It means not safe or dishonest, or if he's a sketchy character - I don't trust him, he's

Güvenli ya da sahtekâr değil ya da yarım yamalak bir karakterse - Ona güvenmiyorum,

a bit dishonest.

biraz sahtekâr.

If you're walking across a bridge and he goes, "Well, that looks rather sketchy," it means

Bir köprüden karşıya geçiyorsanız ve o "Pekala, bu biraz yarım yamalak görünüyor" derse, bu

maybe it's going to break on you.

belki de sizi kıracağı anlamına gelir.

How about dodgy?

Dodgy'ye ne dersin?

A bit dodgy.

Biraz tehlikeli.

Now, you've got to watch one of my favourite movies, the Christmas movie, and they talk

Şimdi, en sevdiğim filmlerden biri olan Noel filmini izlemelisiniz ve

about this.

bunun hakkında konuşuyorlar.

It's Love Actually, and they talk about Wadsworth, the dodgy end, yeah, the dodgy end, and if

Aslında Aşk ve Wadsworth hakkında konuşuyorlar, tehlikeli son, evet, tehlikeli son ve

you don't know what it means, potentially dangerous.

bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, potansiyel olarak tehlikeli.

It's a bad area.

Kötü bir bölge.

So, if someone's dodgy, they look dishonest, they're unreliable, or potentially dangerous.

Yani, eğer biri tehlikeliyse, sahtekâr görünür, güvenilmezdir veya potansiyel olarak tehlikelidir.

Right?

Sağ?

So, that's dodgy.

Yani, bu çok tehlikeli.

Now, what about grotty?

Peki ya grotty?

Grotty comes from the word "grotesque", which means ugly.

Grotty, çirkin anlamına gelen "grotesk" kelimesinden gelir .

In this case, when we shorten it, and English people say it's grotty, they mean it's unpleasant

Bu durumda, kısalttığımızda ve İngilizler bunun iğrenç olduğunu söylediğinde, tatsız

or of poor quality, right?

veya kalitesiz olduğunu kastediyorlar, değil mi? Giydiğin

That's a rather grotty shirt you're wearing.

oldukça acayip bir gömlek.

Poor quality, unpleasant, disgusting, no good.

Kalitesiz, tatsız, iğrenç, iyi değil.

These are basically British, but hey, if you're in North America, spice up your vocabulary

Bunlar temel olarak İngilizdir, ancak hey, Kuzey Amerika'daysanız kelime dağarcığınızı zenginleştirin

and use them.

ve kullanın.

People will ask you, "What does that mean?" and you'll get to have a conversation by saying,

İnsanlar size "Bu ne anlama geliyor?" ve

"Well, it's a British word that means this", right?

"Pekala, bu şu anlama gelen İngiliz bir kelime " diyerek sohbet edeceksiniz, değil mi?

And if you're in England and you're learning language, here's some of the things when they're

Ve eğer İngiltere'deyseniz ve dil öğreniyorsanız, işte

talking about you.

sizin hakkınızda konuşurken bazı şeyler.

Look, look at that grotty man over there, and you're like, "Yes, I'm grotty.

Bakın, oradaki huysuz adama bakın ve "Evet, huysuzum.

I just got off the boat from another country.

Başka bir ülkeden tekneden yeni indim.

I'm grotty."

Ben huysuzum" dersiniz.

No, it's insulting, so you should know this, all right?

Hayır, bu aşağılayıcı, o yüzden bunu bilmelisin, tamam mı?

So, here's my question for you, because as always, we have to have our homework as well

İşte size sorum şu, çünkü her zaman olduğu gibi,

as the extra information.

ekstra bilgilerin yanı sıra ödevimizi de yapmalıyız.

Which one of these is your favourite?

Bunlardan hangisi senin favorin?

Like when you were sitting there, what were you going, "I love that one.

Mesela orada otururken "Bunu seviyorum.

I love it."

Bunu seviyorum."

If you love it so much, please, even if it's two or three, make a sentence using this vocabulary.

Madem bu kadar çok seviyorsunuz lütfen iki üç tane de olsa bu kelime dağarcığını kullanarak bir cümle kurunuz.

Put it in there.

Şuraya koy.

"The grotty man went to an elegant restaurant and was quickly escorted out."

"Huysuz adam zarif bir restorana gitti ve hemen dışarı çıkarıldı."

Okay?

Tamam aşkım?

And now that you've written a sentence about it, think about where you're going to use

Ve şimdi bununla ilgili bir cümle yazdığınıza göre , onu nerede kullanacağınızı düşünün

it.

.

Because the truth of the matter is, it's nice to think about it, watch this video and learn

Çünkü işin aslı şu ki, bunu düşünmek, bu videoyu izleyip öğrenmek

it, and maybe smile a bit, maybe hopefully I've not just entertained, but educated you.

ve belki biraz gülümsemek, belki sizi eğlendirmekle kalmayıp aynı zamanda eğitmeyi umuyorum.

But if you're not going to use it, you're taking time out of your life for no reason,

Ama kullanmayacaksan, hayatından boş yere zaman çalıyorsun

and I don't want that.

ve ben bunu istemiyorum.

So, plan ahead, think of where you can use it, because these words aren't just - as I

Öyleyse, önceden plan yapın, onu nerede kullanabileceğinizi düşünün , çünkü bu kelimeler sadece -

said, it's about not saying the word "bad", but these aren't bad words.

dediğim gibi, "kötü" kelimesini söylememekle ilgili değil, ama bunlar kötü kelimeler değil.

They're words to help you be more sophisticated in your way of explaining how you see things,

Bunlar, şeyleri nasıl gördüğünüzü açıklama şeklinizde daha sofistike olmanıza yardımcı olacak

and gives you more sincerity, so you're not inauthentic, because you've got words that

ve size daha fazla samimiyet verecek kelimelerdir, bu nedenle gerçek olmayan değilsiniz, çünkü

show, "This is how I actually feel about it."

"Aslında ben de BT."

Cool?

Serin?

Now, before I go, you know I got a quote, and this quote is pretty good.

Şimdi, gitmeden önce, bir teklifim olduğunu biliyorsun ve bu teklif oldukça iyi. Havuzun karşısından

Remember I said from across the pond?

dediğimi hatırlıyor musun ?

This guy is from across the pond, from way, way back.

Bu adam göletin öte yanından, çok çok eskilerden.

His name is William Shakespeare, okay?

Adı William Shakespeare, tamam mı?

Here's his quote.

İşte onun alıntısı.

"There is nothing either good or bad but thinking that makes it so."

"Düşünmekten başka iyi ya da kötü bir şey yoktur."

That thinking that makes it so.

Onu böyle yapan bu düşünce.

And as I said to you, these words aren't good or bad, they're just adding to your arsenal,

Ve sana söylediğim gibi, bu sözler iyi ya da kötü değil, onlar sadece senin cephaneliğine,

your ability to communicate with others, alright?

başkalarıyla iletişim kurma kabiliyetine katkıda bulunuyorlar, tamam mı?

So, this video is about stop saying "bad".

Yani, bu video "kötü" demeyi bırakmakla ilgili.

You can now.

Şimdi yapabilirsin.

You've got, like, 13 ways to do it.

Bunu yapmanın 13 yolu var.

Have a good one, but before I go, I need you to go to YouTube, hit underneath the subscribe

İyi seyirler, ama gitmeden önce YouTube'a gitmenizi, abone ol düğmesinin altındaki tuşa basmanızı

button, ring the bell on the notifications, and while you're there, press like, because

, bildirimlerdeki zili çalmanızı ve oradayken beğen'e basmanızı istiyorum, çünkü

if you're talking - if you're still here, you clearly liked the video.

konuşuyorsanız - eğer Hala buradasın, videoyu beğendiğin belli.

Anyway, thank you again, and we'll see you soon.

Her neyse, tekrar teşekkürler ve yakında görüşürüz.

Ciao.

Çav.