Improve your Vocabulary: Stop saying I KNOW!

How to get one million followers... hey, you know, I was just reading this book and we

Bir milyon takipçi nasıl edinilir... biliyorsun, sadece bu kitabı okuyordum ve

could get lots of people to watch us if we changed a couple of things.

birkaç şeyi değiştirirsek bizi izleyecek bir sürü insan bulabiliriz.

Oh, I know.

Biliyorum

Huh.

Huh.

Hi, James from engVid.

Merhaba, ben engVid'den James.

Mr. E seems to know everything.

Bay E her şeyi biliyor gibi görünüyor.

You know what's interesting about knowing everything?

Her şeyi bilmekle ilgili ilginç olan nedir?

You actually stop knowing anything at all.

Aslında hiçbir şey bilmiyorsun.

Hi.

Merhaba

What I want to do on today's lesson is I want to talk about the word "I know".

Bugün ki derste yapmak istediğim şey, "I know" kelimesi hakkında konuşmak.

It is a word that is used by many English speakers who are just starting to learn the

Dili öğrenmeye yeni başlayan, İngilizce konuşanlar tarafından kullanılan bir kelimedir.

language.

dil.

In fact, it's used a lot by native speakers, unthinkingly, to cover all sorts of situations.

Aslında, anadili konuşanlar tarafından, düşünmeden, her türlü durumu kapsayacak şekilde çok kullanılır.

In today's lesson, I'm going to give you some new phrases, I'm going to give you some new

Bugünün dersinde size bazı yeni ifadeler vereceğim, size "I know" dan gelen aynı fikri alabileceğimiz

vocabulary that we can take the same idea that comes from "I know" and use it to further

ve bunu iletişim becerilerimizi ilerletmek için kullanabileceğimiz

our communication skills.

bazı yeni kelimeler vereceğim.

Now, why is this important?

Şimdi, bu neden öneml?

A lot of times, we watch videos and they give you the tools but don't explain why or where

Çoğu zaman, videoları izliyoruz ve size araçlar veriyorlar ancak bunları neden veya nerede

you'll use them.

kullanacağımızı açıklamıyorlar.

I like to make sure I take an opportunity in this video to make sure I not only teach

Bu videoda sadece nedenini değil, aynı zamanda yeni kelimeleri kullanmanızın en faydalı olduğu yeri öğretmek

you why but where it is most beneficial for you to use the new vocabulary.

için de bir fırsat bulduğumdan emin olmak istiyorum.

You ready?

Hazır mısın?

Let's go to the board.

Hadi tahtaya dönelim.

Now, when you look at the words here "I know", I've outlined or really put "no" in a big

Şimdi, buradaki "Biliyorum" kelimelerine baktığınızda, büyük bir anlamıyla özetlediğim gibi

sense.

"hayır" ı koydum.

We even say the word "no", and when in English we say "no" it means "stop" or "I don't like"

Hatta "hayır" kelimesini bile söyleriz ve İngilizce'de "hayır" derken "dur" veya "Sevmiyorum"

or something negative.

ya da olumsuz bir şey deriz.

When you use "I know" in a sentence and it's not used in its most effective manner, it

"Biliyorum" kelimesini bir cümlede kullandığınızda ve en etkili şekilde kullanılmadığında,

tends to stop conversation or make people feel as though you're not listening and they're

konuşmayı durdurma veya insanları dinlemiyormuşsunuz gibi hissettirme eğilimindedir ve

not understood, which makes difficult conversations actually more difficult and go on longer.

anlaşılmazlar, bu da zor konuşmaları gerçekten zorlaştırır ve daha uzun sürer.

Now, before I say another word, I want to say hello to Prachi and Andrew.

Şimdi, başka bir kelimeyi söylemeden önce, Prachi ve Andrew'e merhaba demek istiyorum.

We met at the McCaul eating area, and you guys were having a conversation and you were

McCaul yemek alanında bir araya geldik ve siz de bir görüşme yapıyordunuz ve

really graceful and great and allowed me to use some of this lesson on you and help me

gerçekten zarif ve harikaydınız ve bu dersin bir kısmını üzerinizde kullanmama

fix this lesson up, so I greatly appreciate that.

ve bu dersi düzeltmeme yardımcı olmama izin verdiniz, bu yüzden çok minnettarım.

And this English saves conflict resolution.

Ve bu ingilizce anlaşmazlığı çözerek kaydeder.

I want to use a quote from Theodore Roosevelt.

Theodore Roosevelt'ten bir alıntı kullanmak istiyorum.

He's a former American president.

Eski bir Amerikan başkanı.

Most of you won't know who he is because he's been dead a long time.

Çoğunuz onun kim olduğunu bilmeyeceksiniz çünkü uzun zaman önce öldü.

One of their better presidents, and he had a quote that I really like that kind of helps

Onların daha iyi başkanlarından biri ve bu derste bu tür yardımları gerçekten sevdiğime dair bir alıntısı vardı.

with this lesson.

bu dersle.

Theodore said, "Nobody cares how much you know until they know how much you care".

Theodore "Hiç kimse senin ne kadar bildiğini önemsemez ta ki ne kadar önemsediğini bilene kadar." derdi.

I want to change that last statement of "care" to "understand".

Bu son "care" ifadesini "understand" olarak değiştirmek istiyorum.

Once people understand that you have an interest in what you're saying, then they know that

İnsanlar söylediklerinize ilgi duyduğunuzu anladıktan sonra

you care.

önemsediğinizi biliyorlar.

And, funny enough, "understand" is one of the words we're going to use instead of "know"

Ve yeterince komik olan "understand", daha iyi iletişim becerileri oluşturmak için "know"

in order to create greater communication skills.

yerine kullanacağımız kelimelerden biridir.

Now that you know why we're doing the lesson:

Artık dersi neden yaptığımızı bildiğinize göre:

* To further your communication *

* İletişiminizi ilerletmek için *

* Make sure you're understood *

* Anladığınızdan emin olun *

* Let people know you understand them *

* İnsanlara onları anladığınızı bildirin *

Why don't we get to the lesson, right?

Neden derse gelmiyoruz, değil mi?

Now, the best way to go about this is to look at what does "know" mean?

Şimdi, bunu yapmanın en iyi yolu "know" ne anlama geliyor?

It's a short form of "knowledge", it's a verb, which is nice, but what it really means is

Bu kısa bir "bilgi" biçimidir, güzel bir fiildir, ama asıl anlam

to know something means you know something through information, observation, or inquiry.

ifade etmek, bir şeyi bilmek, bilgi, gözlem veya sorgulama yoluyla bir şey bildiğiniz anlamına gelir.

Inquiry means to ask questions.

"Inquiry" soru sormak demektir.

If you ask a question, then you'll get to know something, alright?

Bir soru sorarsanız, bir şeyler öğreneceksiniz, tamam mı?

"Why is the sky blue?"

"Neden gökyüzü mavi?"

Blah blah blah blah, I will tell you, now you know.

Filan filan filan filan, sana söyleyeceğim, şimdi biliyorsun.

Observation, now you watch.

Şimdi izle.

You see two bunnies running across the grass, it's springtime, one bunny jumps atop the

Çimlerin üzerinden geçen iki tavşanı görüyorsun, ilkbahar,

other bunny, they're playing, you know why they're doing that, alright?

bir tavşan diğer tavşanın üstüne atlar, oynuyorlar, bunu neden yaptığını biliyorsun, değil mi?

And information; you read something or you watch a video or a YouTube video and you learn.

Ve bilgi; bir şey okuyorsunuz veya bir video veya bir YouTube videosu izliyorsunuz ve öğreniyorsunuz.

Now, that's knowing something.

Şimdi, bu bir şey biliyor.

But if you notice something, when we talk about knowing in this particular case, knowing

Ancak bir şey fark ederseniz, bu özel durumda bilmek hakkında konuşurken,

is not actually talking about understanding.

bilmek aslında anlayıştan bahsetmez.

Although people confuse these two words, they don't really appreciate how those two words

İnsanlar bu iki kelimeyi karıştırsalar da, bu iki kelimenin bir konuşmayı

can affect a conversation.

nasıl etkileyebileceğini gerçekten anlamıyorlar.

I'm going to borrow a cell phone for a second, and I want to show you something.

Bir saniye cep telefonu ödünç alacağım ve size bir şey göstermek istiyorum.

All of you have used cell phones before, and you know how to use them.

Hepiniz daha önce cep telefonu kullandınız ve bunları nasıl kullanacağınızı biliyorsunuz.

I know you do, right?

Yaptığını biliyorum, değil mi?

I say to text me "blah blah blah" send me this "blah blah blah".

Bana "blah blah blah" mesaj atmak için bana "blah blah blah" gönderin.

Now, what happens if I took this cell phone, I took it apart to all the smallest parts

Şimdi, bu cep telefonunu aldım,

and laid them on the floor, okay?

en küçük parçalara ayırdım ve onları yere koydum, tamam mı?

And I said to you "Put them together".

Ben de "Onları bir araya getirin" dedim.

Could you do that?

Bunu yapabilir misin?

No.

Hayır.

So you know how to use the technology, but you don't understand how it works to put it

Yani teknolojiyi nasıl kullanacağınızı biliyorsunuz, ama koymak için nasıl çalıştığını anlamıyorsun

back together again.

tekrar birlikte geri dönelim.

And that's the power of the words that I'm going to give you now.

Ve işte bu kelimelerin gücü şimdi sana vereceğim.

That'll give you that power of putting it back together and even creating something

Bu, onu bir araya getirme ve hatta yeni bir şey yaratma ve

new out of it and creating greater communication skills.

daha büyük iletişim becerileri yaratma gücünü verecektir.

So, let's start over here.

Şimdi buradan başlayalım.

I said stop saying "I know".

"Biliyorum" demeyi bırak dedim.

I give you five phrases to improve the communication, so let's talk about number one: "recognize".

İletişimi geliştirmek için size beş cümle veriyorum, Şimdi bir numaradan bahsedelim: "recognize".

Right in the middle of "cog" means "thinking".

Tam "cog" nin ortasında "thinking" anlamına gelir.

"Cognition", thinking, and recognize means to go back and to think.

"Cognition", düşünme ve recognize geri dönüp düşünmektir.

The meaning of "recognize" here is to acknowledge a truth, existence, or validity of something.

Burada "tanımanın" anlamı kabul etmektir bir şeyin gerçeği, varlığı veya geçerliliği.

That's a lot of noise and movement.

Bu çok fazla gürültü ve hareket.

It's to say I notice what you said and what you said had some truth to it.

Ne dediğini ve ne olduğunu fark ettiğimi söylemek onun için bazı gerçekler olduğunu söyledin.

Notice I didn't say "I know", I said "I noticed".

"Biliyorum" demedim, "farkettim" dedim.

I could say "I know what you said, and when you said it to me, there was some truth that

"Ne dediğini ve ne zaman olduğunu biliyorum Bana dedin ki, bazı gerçekler vardı

I have to say is true".

"Söylemeliyim doğru".

When something's valid, we say there's truth to it and acknowledge saying "I'm going to

Bir şey geçerli olduğunda, doğruluk olduğunu söylüyoruz ve "Ben gideceğim

say this is true".

bunun doğru olduğunu söyle ".

So, that's more than I know.

Yani, bu benim bildiğimden daha fazla.

When you say - if I say to you "It's raining outside" and you go "I know" and I might say

Söylediğin zaman - eğer sana söylersem "Yağmur yağıyor Dışarıda "ve" Biliyorum "diye gidiyorsun ve diyebilirim ki

that I recognize that the weather is bad, not only do I have this knowledge, I'm saying

havanın kötü olduğunun farkındayım, sadece bu bilgiye sahip değil, aynı zamanda

there's validity to what you're saying, alright?

söylediklerinin geçerliliği var, tamam mı?

Cause it's not just "it's raining", you're saying the weather is bad, there's a bit more

Çünkü bu sadece "yağmur yağıyor" değil, havanın kötü olduğunu söylüyor, biraz daha var

to it.

ona.

And on that, I'm going to come back when I talk about understanding intent.

Ve bunun üzerine, ben geri döndüğümde anlama niyeti hakkında konuşmak.

The second, and this is different than "I know", but it's "from my perspective".

İkincisi ve bu "Ben ama "benim açımdan".

When you say "from my perspective", it is to give your opinion and attitude on a subject,

"Benim bakış açımdan" dediğinde, bir konuda görüş ve tutumunuzu vermek,

but "spec" meaning "to look at", you're actually saying "I see this".

ama "spec" demek "bakmak", aslında "Bunu görüyorum" der.

I see what you're saying because I'm aware of what you're saying.

Ne dediğini anlıyorum çünkü farkındayım söylediklerinin

In other words, I know what you're saying, and I see from this knowledge of knowing what

Başka bir deyişle, ne dediğini biliyorum, ve bu bilgiden neyi bildiğimi görüyorum

you are saying to me.

bana diyorsun.

That was nice, right, from this knowledge of knowing, I have an opinion on that.

Bu bilgiden güzeldi, doğru bilerek, bunun hakkında bir fikrim var.

So, I have the same knowledge you have, but the way I interpret it, the way I feel about

Yani, sahip olduğunuz aynı bilgiye sahibim, ama nasıl yorumladığım, nasıl hissettiğim

it, the way I see it is different than you.

benim gördüğüm gibi senden farklı.

So that is acknowledging the person saying I know it, got it, okay, cool, but I see it

Yani bu kişi Biliyorum, anladım, tamam, havalı, ama görüyorum

in a different way.

farklı bir şekilde.

For instance, I'm standing here.

Mesela ben burada duruyorum.

And when I'm standing here, they're different positions, although we're in the same room,

Ve burada durduğumda farklılar aynı odada olmamıza rağmen,

cool.

güzel.

So, you can use that one.

Yani, bunu kullanabilirsiniz.

So, "From my perspective, that's an interesting point" means I know what you're talking about

Yani, "Benim açımdan, bu ilginç point "demek ne demek istediğini biliyorum

and I like it.

ve onu beğendim.

"Appreciate".

"Takdir etmek".

Appreciate is an interesting word, because by itself, I always think "appreciate" means

Takdir etmek ilginç bir kelimedir, çünkü kendi başına, her zaman "takdir et" anlamına gelir

"to be thankful", to say thanks for something.

"minnettar olmak", bir şey için teşekkür etmek.

"I appreciate you helping me", I'm really -- I'm thankful for it.

"Bana yardım ettiğin için minnettarım", gerçekten - Bunun için minnettarım.

When I look at appreciate and we use it instead of "I know", it's saying I recognize the implications

Takdir ettiğimde ve onun yerine kullandığımızda "Biliyorum", bunun etkilerini tanıdığımı söylüyor

and true value of the subject.

ve konunun gerçek değeri.

An example of this would be if someone says to you "Hey look, if you don't get enough

Buna örnek olarak birisi Sana "Hey bak, eğer yeterince alamazsan

sleep tonight, you won't be able to catch the train in the morning because it's really

bu gece uyu, yakalayamayacaksın sabah tren çünkü gerçekten

early."

erken."

And I might say instead of "Oh, I know", I go "I appreciate you telling me that".

Ve "Oh, biliyorum" yerine, "Bana bunu söylediğin için teşekkür ederim".

It means "thank you" because there are implications if I don't get up, I will miss my train, and

Bu "teşekkür ederim" anlamına gelir çünkü etkileri vardır kalkmazsam trenimi özleyeceğim ve

there's a value to you telling me that because getting the train is important to me.

bana şunu söylemenin bir değeri var çünkü trene binmek benim için önemli.

While "I know" just means "I have the information, I have the knowledge" but it shows no value

"Biliyorum" sadece "Bilgiye sahibim" anlamına gelirken, Bilgim var "ama hiçbir değer göstermiyor

in saying "thank you for doing that for me".

"Bunu benim için yaptığınız için teşekkür ederim" diyerek.

So, you notice a lot of times if you say "Oh, I appreciate you saying that", people will

Yani, "Oh, Söylediğin için minnettarım ", insanlar

step back and give you some room because you're saying "thank you", so they know "Oh, you

geri çekil ve sana biraz yer ver çünkü sen "teşekkür ederim" diyorlar, böylece biliyorlar ki "Ah, sen

heard me and you like - not like, but are thankful for me saying it".

beni duydun ve beğendin - beğenmedin ama "dediğim için şükrediyorum".

You may have to go on and say something different, but they will appreciate that you took the

Devam etmeniz ve farklı bir şey söylemeniz gerekebilir, ama onlar senin

time to listen instead of saying "I know".

"biliyorum" demek yerine dinlemek için zaman.

"Understand".

"Anlama".

Now, I started off over here talking about understand and I said it was an important

Şimdi buradan başladım anlamak ve önemli olduğunu söyledim

one.

bir.

The difference, as I showed you with the cell phone, between "understand" and "know", when

Fark, size hücre ile gösterdiğim gibi telefon, "anlamak" ve "bilmek" arasında,

you know something you have the information.

bilgiye sahip olduğunuz bir şey biliyorsunuz.

When you understand, here's what's important - you perceive the intended meaning.

Anladığınızda, önemli olan - amaçlanan anlamı algılarsınız.

Now, I used the difference between being able to put a cell phone together and knowing how

Şimdi, yetenekli olmak arasındaki farkı kullandım. cep telefonunu bir araya getirmek ve

to use one, okay?

birini kullanmak, tamam mı?

When people are speaking to you, sometimes they're trying to say more than the words

İnsanlar seninle konuşurken bazen kelimelerden daha fazlasını söylemeye çalışıyorlar

they give you and saying "I know" doesn't show that you actually have paid attention

sana veriyorlar ve "biliyorum" derler gerçekten dikkat ettiğini göster

and you got the message they were really trying to get to you.

ve gerçekten denedikleri mesajı aldınız sana ulaşmak için.

An example would be when someone says - if you said, "Look, if you keep being late, it's

Birisi şöyle dediğinde örnek olur - eğer "Bak, geç kalmaya devam edersen,

not great.

harika değil.

You might end up losing your job", you say "I understand" versus "I know".

Sonunda işini kaybedebilirsin "diyorsun "Anlıyorum" karşı "biliyorum".

"I know" means "of course", that's what happens, you keep telling me I'm late, I lose my job.

"Biliyorum" tabii ki "demek", olan budur, Bana geç kaldığımı söylüyorsun, işimi kaybediyorum.

"I understand" means "Okay, you're giving me an opportunity, you hope I recognize what

"Anlıyorum" demek "Tamam, sen veriyorsun bana bir fırsat, umarım neyin farkındayım

I'm doing is incorrect right now and you hope I change my behavior".

Şu anda yanlış yapıyorum ve umarım "Davranışımı değiştiriyorum".

Whoa, where did that come from?

Whoa, bu nereden geldi?

Well, that's what understand means.

Anlamak bu anlama geliyor.

It means I heard you, I'm taking some information in, I know what you're intending to say to

Bu demek oluyor ki seni duydum, biraz bilgi alıyorum ne demek istediğini biliyorum

me and I'm not getting fired yet, but it's a possibility if the behavior doesn't change.

ben ve henüz kovulmuyorum ama bu davranış değişmezse bir olasılık.

"I know", saying "I know" in this case means I'm aware of the situation, I know your part,

"Biliyorum", bu durumda "Biliyorum" demek Durumun farkındayım, senin rolünü biliyorum,

my part, or your position, my position, but it doesn't give us any room of, like, I understand

benim parçam, ya da pozisyonun, benim pozisyonum, ama bize bir oda vermiyor, anlıyorum

where you're coming from, because it's saying something like "You're always late and if

nereden geliyorsun, çünkü diyor ki "Her zaman geç kaldın ve

you continue you might lose your job", you're saying you're actually kind of concerned about

devam edersen işini kaybedebilirsin " aslında biraz endişelendiğini söyleyerek

me losing my job, and saying "I know" kind of doesn't give back that emotional bond.

işimi kaybediyorum ve "biliyorum" türünü söylüyorum bu duygusal bağı geri vermez.

And this is what I was talking about with communication.

Ve ben bundan bahsettim iletişim.

You can say anything you like and you don't even have to take this lesson at all.

Beğendiğin her şeyi söyleyebilirsin bu dersi almak zorunda bile.

You can say "Yeah whatever, I know is good enough", but by varying your speech, you'll

"Evet her neyse, biliyorum iyi yeterli ", ancak konuşmanızı değiştirerek

notice that you're giving back not only information "I understand what you're saying and I was

sadece bilgi vermekle kalmayıp, "Ne dediğini anlıyorum ve öyleydim

listening to you", alright, but also "I care", or in some cases "Thank you for saying it",

seni dinliyorum "tamam, ama aynı zamanda" umursuyorum ", veya bazı durumlarda "Söylediğin için teşekkürler",

or "I heard what you said but I see it differently, "I recognize some of what you say is true."

veya "Ne dediğini duydum ama farklı görüyorum, "Söylediklerinden bazılarının doğru olduğunu biliyorum."

Alright, and this is changing it, and it shows the mastery - your mastery of my language,

Tamam, ve bu onu değiştiriyor ve gösteriyor ustalık - benim dilime hakimiyetin,

of the English language, cool?

İngilizcenin dili?

So, understand is very good one, "I understand", because it means I do know what you're saying

Yani anlamak çok iyi, "anlıyorum", çünkü bu ne dediğini biliyorum demek

and there's even more, I'm getting more out of it, what you're trying to give me, and

ve daha fazlası var, daha fazla çıkıyorum bana ne vermeye çalışıyorsan ve

that is your intended meaning.

amaçladığınız anlam budur.

Perceive is to see.

Algı görmek.

Now, I said perceive is "to see".

Şimdi, algılamanın "görmek" olduğunu söyledim.

Funny enough, number five: I see.

Yeterince komik, beş numara: Anlıyorum.

This is a really good one, because it's similar to the rest and "I see" doesn't seem to be

Bu gerçekten iyi bir şey, çünkü benzer geri kalanı ve "görüyorum" gibi görünmüyor

"I know it all", like, they're not even related.

"Her şeyi biliyorum" gibi, hatta ilgili bile değiller.

More on that in a second.

Bir saniye içinde daha fazlası.

I actually had a friend who told me a few weeks ago he had a situation where he was

Aslında bana birkaç tane söyleyen bir arkadaşım vardı haftalar önce olduğu bir durum vardı

going to look at an apartment and he really wanted the landlord to know he was serious

bir daireye bakacak ve gerçekten ev sahibinin ciddi olduğunu bilmesini istedi

about taking the apartment.

daire almak hakkında.

Now, when the landlord was showing him the fuse box or this little electric thing, it

Şimdi, ev sahibi ona sigorta kutusu veya bu küçük elektrikli şey,

wasn't a big deal, he said "Oh I know" and all this stuff, he never said that.

çok önemli değildi, "Ah biliyorum" dedi ve bütün bu şeyleri asla söylemedi.

He said, on purpose, "I see, I see", hm.

O, bilerek, "görüyorum, görüyorum", hm.

Smart guy.

Akıllı adam.

He could have said "I know" and probably would have gone off, you know, gone along with it,

"Biliyorum" diyebilirdi ve muhtemelen gitti, biliyorsun, onunla birlikte gitti,

but he knew the landlord might not like it or perceive him as arrogant or talking down,

ama ev sahibinin hoşuna gitmeyeceğini biliyordu veya onu kibirli veya aşağı konuşurken olarak algılayabilir,

but his saying "I see" was a way for him to say "I'm listening to you.

ama "görüyorum" demesi onun için bir yoldu "Seni dinliyorum.

I'm really paying attention.

Gerçekten dikkat ediyorum.

I'm taking this information in, and thank you, I got it".

Bu bilgiyi alıyorum ve teşekkürler sen, anladım ".

I see - to show you are paying attention and understanding.

Görüyorum - dikkat ettiğinizi göstermek için ve anlayış.

He knew that.

Bunu biliyordu.

Now, most of you when I said "I know, I know" and you're saying "I'm smart, I get it", but

Şimdi çoğunuz "Biliyorum, biliyorum" dediğimde "Akıllıyım, anladım" diyorsun, ama

you want the person to know you're actually listening and paying attention, "I see" is

kişinin aslında senin gerçek olduğunu bilmesini istiyorsun dinliyor ve dikkat ediyor, "anlıyorum"

good.

iyi.

And even the way we say it, we go "I see, I see", we slow it down.

Ve söylediklerimiz bile, gidiyoruz "Anlıyorum, Görüyorum ", yavaşlatıyoruz.

"I see... yeah...

"Anlıyorum ... evet ...

I see... yeah, I see".

Anlıyorum ... evet, anlıyorum ".

And all of the sudden, magically, "I know" becomes "I see" and the person is like "You

Ve birdenbire, sihirli bir şekilde, "biliyorum" "görüyorum" olur ve kişi "Siz

really listened very well" versus "I know, mmhmm, I know" because even when I say it

çok iyi dinledim "karşı" biliyorum, mmhmm, biliyorum "çünkü bunu söylediğimde bile

like this [slower] "I know" means I have a better idea or another idea versus "I see".

böyle [yavaş] "biliyorum" demek, daha iyi bir fikir ya da başka bir fikir "anladım".

All the same tonality, but one is I'm taking in what you're saying, you're important, I

Aynı tonalite, ama bir tane alıyorum söylediğin şeyde, sen önemlisin, ben

need to understand you, versus everything I do is more important, cool?

herşeye karşı seni anlamalı Yapmam daha önemli, havalı mı?

Okay.

Tamam.

So now that I've taught you why we're doing this, and we've talked about - I gave you

Şimdi size neden yaptığımızı öğrettiğime göre bu ve biz konuştuk - sana verdim

some things about a change in grammar and form.

dilbilgisindeki değişiklik hakkında bazı şeyler ve form.

Oh, and before I go there, I want to talk about another way of saying "I know", which

Oh, ve oraya gitmeden önce konuşmak istiyorum "biliyorum" demenin başka bir yolu hakkında

is what is what we call colloquial, the common people use it, and it's not to say "I know"

yaygın olarak adlandırdığımız şey budur insanlar bunu kullanıyor ve "Biliyorum" demek değil

but it's to change it up so you're not just saying words, you have some phrases.

ama bunu değiştirmek, böylece sadece kelimeler söyleyerek, bazı ifadeler var.

That was part of the deal when I said how we're going to change it, I will teach you

Nasıl dediğimde anlaşmanın bir parçasıydı değiştireceğiz, size öğreteceğim

phrases.

ifadeler.

Here are some phrases.

İşte bazı ifadeler.

What's interesting about these phrases is that they follow the kinesthetic, auditory,

Bu ifadelerle ilgili ilginç olan şey Kinestetik, işitsel,

and visual models.

ve görsel modeller.

That's right, I was ready for you to go "What is he talking about?

Bu doğru, gitmen için hazırdım "Ne hakkında konuşuyor mu?

I don't know, he just went crazy!

Bilmiyorum, sadece delirdi!

Brain does not work!"

Beyin çalışmıyor! "

Okay, auditory - sound, audio.

Tamam, işitsel - ses, ses.

Visual - to see.

Görsel - görmek için.

And kinesthetic, that nice long word, is just movement, body movement, though I don't rock

Ve kinestetik, bu güzel uzun kelime, hareket, vücut hareketi, ben sallamasam da

like I used to, okay.

eskisi gibi, tamam.

Now, not everybody - we actually speak and we learn in three different modes.

Şimdi, herkes değil - aslında konuşuyoruz ve üç farklı modda öğreniyoruz.

I've done a couple of videos where I've mentioned them before, some of the best ways of learning

Bahsettiğim birkaç video yaptım Onlardan önce, en iyi öğrenme yollarından bazıları

and how you can use the auditory, visual, and kinesthetic way to improve your learning

ve işitsel, görsel, ve kinestetik, öğrenmenizi geliştirmenin yolu

of English or any subject for that matter, but we also speak in this way.

İngilizce veya herhangi bir konu için, ama biz de bu şekilde konuşuyoruz.

Not all the time, but depending on how a person is thinking, they may use one of these models

Her zaman değil, bir kişinin nasıl olduğuna bağlı olarak düşünüyorlar, bu modellerden birini kullanabilirler

to explain what's going on or the thought process in their head at this time.

neler olduğunu veya düşünceyi açıklamak için şu anda kafasında süreç.

And one of the best ways to communicate you're listening and understand them is to what I

Ve sizinle iletişim kurmanın en iyi yollarından biri onları dinlemek ve anlamak benim

call "copy" that model.

bu modeli "kopyala" deyin.

If someone says something like "That looks good", you can say "I see what you mean".

Birisi "Görünüşe göre iyi "," Ne demek istediğinizi anlıyorum "diyebilirsiniz.

I'm using "look" and "see" which are similar verbs to show that I'm thinking the same way

Benzer olan "bak" ve "gör" ü kullanıyorum aynı şekilde düşündüğümü gösteren fiiller

you are, and it shows a connection.

ve bir bağlantı gösterir.

It enhances or helps the communication get better, cool?

İletişimin gelişmesine yardımcı olur veya yardımcı olur daha iyi, havalı mı?

So, these three phrases are in different ways of communicating your thought pattern to people

Yani, bu üç kelime öbeği farklı şekillerde düşünce modelinizi insanlara aktarma

in the audio, visual, or kinesthetic model, cool?

işitsel, görsel veya kinestetik modelde, güzel?

I know, I got all schoolsy there, oh, I got goosebumps.

Biliyorum, orada tüm okullarım var, oh, anladım goosebumps.

So, the first one is "I hear what you're saying", alright.

Birincisi, "Ne dediğini duyuyorum", Peki.

It's like "I know", "Yeah, I get it", "I hear what you're saying", "I have the knowledge

"Biliyorum", "Evet, anladım", "Duyuyorum ne diyorsun "," bilgim var

you're giving me now".

şimdi bana veriyorsun ".

Remember we talked about how you get information?

Nasıl bilgi aldığınızdan bahsettiğimizi hatırlıyor musunuz?

Someone gives you information, you can say "I know".

Birisi size bilgi verir, diyebilirsiniz "Biliyorum".

Well you can say "I hear what you're saying".

"Söylediklerini duyuyorum" diyebilirsiniz.

I'm receiving the information, and that is auditory.

Bilgileri alıyorum ve bu işitsel.

The next one we can use, which is visual, is "I get the picture".

Bir sonraki kullanabileceğimiz görsel olan "Resmi anladım".

I see a picture in my head of what you mean, so now I know.

Kafamda ne demek istediğinle ilgili bir resim görüyorum, şimdi biliyorum.

If someone says "I want a red sweater with a hood" "Okay, I get the picture".

Birisi "Kırmızı kazak istiyorum bir başlık "" Tamam, resmi anladım ".

I can see it in my head, okay.

Kafamda görebiliyorum, tamam.

And you can say "I see what you mean", alright, "I see what you mean".

Ve "Ne demek istediğini anlıyorum" diyebilirsiniz, tamam, "Ne demek istediğini anlıyorum".

And that's visual.

Ve bu görsel.

The last one is "I catch your drift".

Sonuncusu "Ben senin sapmanı yakalarım".

Remember when I told you about new vocabulary?

Size yeni kelimeleri anlattığımda hatırlıyor musunuz?

Here it comes, son!

İşte geliyor oğlum!

Drift is a movement, but when you're drifting, you're not going in a straight direction,

Sürüklenme bir harekettir, ama sürüklerken düz bir yöne gitmiyorsun,

like this is direct.

bunun gibi doğrudan.

If you're drifting, you're kind of going this way and that way.

Eğer sürüklüyorsanız, böyle gidiyorsunuz ve bu şekilde.

A good example is me through high school, I drifted through there.

İyi bir örnek lise aracılığıyla benim, Oradan sürüklendim.

It wasn't straight like this, it was like grade 9... grade 10... grade 11... not direct

Bu böyle düz değildi, şöyleydi 9. sınıf ... 10. sınıf ... 11. sınıf ... doğrudan değil

route, okay?

rota tamam mı?

If that doesn't help you, sometimes when they're falling asleep when they're driving, the car's

Bu size yardımcı olmazsa, bazen araba sürerken uykuya dalmak, araba

going, woo, it's drifting.

gidiyor, woo, sürükleniyor.

It's going in a direction, but it's going kind of a little off, so it's movement.

Bir yöne gidiyor, ama gidiyor Biraz uzakta, bu yüzden hareket.

Drift is a movement, not a direct movement, it's like a subtle, soft movement.

Sürüklenme bir harekettir, doğrudan bir hareket değildir, ince, yumuşak bir hareket gibi.

So, when someone says "I catch your drift", it means you're giving me something and you're

Yani, birisi "Kaybınızı yakalarım" dediğinde, bana bir şey veriyorsun ve sen

giving me an idea and I'm like "Okay, I've got it.

bana bir fikir veriyor ve ben "Tamam, ben anladım.

I've got that information now".

Bu bilgiyi şimdi aldım ".

So, I catch your drift.

Yani, sürüklenmenizi yakaladım.

I catch what you're saying, cool?

Söylediklerini yakaladım, havalı mı?

So, these are for the auditory, visual, and the kinesthetic.

Bunlar, işitsel, görsel ve kinestetik.

So, you've got three phrases, you've got another two, I guess, we've got one new phrase and

Yani üç ifadeniz var, başka bir ifadeniz var iki, sanırım, yeni bir cümle var ve

four new words for "I know".

"biliyorum" için dört yeni kelime.

So, I think if we've learned enough we always do the quiz, so I think it's time for us to

Sanırım yeterince öğrenmiş olsaydık hep testi yap, sanırım bizim için zamanı

see, and I know you see what I'm going to get at, right?

bakın, ne yapacağımı gördüğünüzü biliyorum olsun, değil mi?

Quiz time, are you ready?

Test zamanı, hazır mısın?

Let's go!

Hadi gidelim!

Okay, it is quiz time, and I know you're looking forward to it, right?

Tamam, sınav zamanı ve baktığını biliyorum ileri, değil mi?

And I don't blame you.

Ve seni suçlamıyorum.

There's something really exciting about getting knowledge, yeah?

Almak için gerçekten heyecan verici bir şey var bilgi, evet?

So, let's go to the board and take - I want to do a quick quiz and then I want to talk

Yani, tahtaya gidip alalım - istiyorum hızlı bir test yapmak ve sonra konuşmak istiyorum

about where we can use or apply this knowledge.

bu bilgiyi nerede kullanabileceğimiz veya uygulayabileceğimiz konusunda.

Sometimes, I think we miss this in the videos where we teach you these things, we say "here

Bazen videolarda bunu özlediğimizi düşünüyorum size bu şeyleri öğrettiğimiz yerde, "burada

you go, great!" and then we forget to say "You know what, it's best to use this when

harika gidiyorsun! "ve sonra söylemeyi unuturuz "Biliyor musun, bunu kullanmak en iyisi

you're doing this...", okay?

bunu yapıyorsun ... ", tamam mı?

So, let's go over here.

Hadi buraya gidelim.

The first one I want to look at is "I don't like the sound of that".

İlk bakmak istediğim "Yapmıyorum bunun sesi gibi ".

Now, when I gave you an example and we were talking about speaking to people for better

Şimdi size bir örnek verdiğimde insanlarla daha iyi konuşmak için konuşmak

communication, this is a question that's going to reveal if you understand what would be

iletişim, bu devam eden bir soru ne olacağını anlarsan ortaya çıkarmak

the best way, because they're quite similar, so let's look at "I don't like the sound of

en iyi yol, çünkü oldukça benzerler, hadi bakalım "Sesini sevmiyorum

that".

O".

Which one should you - or which one is the best one to use, the best response to use

Hangisini yapmalısınız - hangisi kullanmak için en iyi, kullanmak için en iyi yanıt

to show that you understand them?

onları anladığını göstermek için?

* I hear what you are you saying? *

* Ne dediğini duyuyorum? *

or

veya

* I appreciate what you are saying.

* Söylediklerini takdir ediyorum.

* Good.

* İyi.

You thought about it and you looked at the key difference, or you looked at something

Bunu düşündün ve önemli fark, ya da bir şeye baktın

that we talked about: auditory learning.

konuştuğumuz: işitsel öğrenme.

And here we're talking about sound and hearing.

Ve burada ses ve işitme hakkında konuşuyoruz.

So, although they say - you know, I appreciate is like "Thank you, thanks for saying that,

Yani, her ne kadar söyleseler de - bilirsiniz, takdir ediyorum "Teşekkür ederim, söylediğin için teşekkürler,

giving me the information", it sounds so great, but hold on a second, if you really want to

bana bilgi veriyor ", kulağa harika geliyor, ama bir saniye bekle, eğer gerçekten istiyorsan

hit it on the head, you want to get it as close as you can, "hear" and "sound" are talking

kafasına vur, onu almak istiyorsun olabildiğince yakın, "duy" ve "ses" konuşuyor

about auditory way of communicating, and that would be the best one to use, even though

işitsel iletişim yolu hakkında ve olsa bile, kullanmak için en iyisi olurdu

both could be appropriate, this would be the best one.

her ikisi de uygun olabilir, bu en iyisi.

See, this quiz isn't about knowing whether to say "appreciate" or "see" or what have

Bakın, bu testin "takdir etmek" veya "görmek" demek veya

you, it's how well you understand it, alright?

sen, bunu ne kadar iyi anlarsın, tamam mı?

So, we get to the best communication we can, the best level of communication.

Böylece, elimizden gelen en iyi iletişime ulaşırız, en iyi iletişim seviyesi.

What about the next one?

Sırada ne var?

"What I'm telling you could get a lot of people hurt if this information is used incorrectly."

"Sana söylediklerim birçok insanı alabilir bu bilgi yanlış kullanılırsa incin. "

What is the best answer here?

Burada en iyi cevap nedir?

Once again, both work, because I know some of you right now when you see:

Bir kez daha, ikisi de işe yarıyor, çünkü bazılarını biliyorum şu anda gördüğünüzde:

* I understand.

* Anlıyorum.

* and

* ve

* I see.

* Anlıyorum.

* go "Look, 'I understand' works and 'I see'

* "Bak," anlıyorum "çalışmaları ve" Anlıyorum "

works!".

İşler!".

Yes, but in the lesson I gave you specific reasons why you might want to change and might

Evet, ama derste sana özel verdim değiştirmek isteyebileceğiniz ve değiştirebileceğiniz nedenler

want to use one over the other.

birini diğerinin üzerinde kullanmak istiyorum.

I want to see if you caught that and think which it might be.

Bunu yakalayıp yakalamadığınızı görmek ve düşünmek istiyorum olabilir.

Okay, people getting hurt.

Tamam, insanlar inciniyor.

If you were going to get hurt, would you want someone to listen very carefully to why you

Eğer incinecek olsaydın, ister misin neden seni çok dikkatli dinleyecek biri

might get hurt?

incinebilir?

Probably so, right?

Muhtemelen öyle, değil mi?

You'd be like "I hope you understand.

"Umarım anlarsın.

Listen to me carefully and understand".

Beni dikkatlice dinle ve anla ".

"I understand" is part of it.

"Anlıyorum" bunun bir parçası.

"I understand" means I understand.

"Anlıyorum" demek anladığım anlamına gelir.

"I see" means "I'm listening very carefully and I understand".

"Anlıyorum" demek "çok dikkatli dinliyorum ve ben anlıyorum".

That deepens your communication skills or your listening skills.

İletişim becerilerinizi derinleştiren veya dinleme becerileriniz.

Do you remember what I said at the beginning of the video that we're going to be working

Başlangıçta ne dediğimi hatırlıyor musun çalışacağımız videonun

on listening skills, and it's like "Well how, we're using the word 'I know'".

ve "Nasıl, "biliyorum" kelimesini kullanıyoruz ".

You have to listen well to give the right answer back to the person listening.

Doğru vermek için iyi dinlemelisin dinleyen kişiye cevap verin.

"I see" is the correct one here simply because you're saying not only do I understand, of

"Anlıyorum" burada doğru olanı çünkü sadece anlıyorum değil,

course, but I'm listening very carefully right now and to any further information you might

ama çok dikkatli dinliyorum şimdi ve daha fazla bilgi için

give me, because a lot of people might get hurt.

ver bana, çünkü birçok insan canını yakmak.

This is important stuff.

Bu önemli şeyler.

It's not enough to understand, cool?

Anlamak yeterli değil, havalı mı?

Alright.

Peki.

Because I know a lot of people go "They're similar!"

Çünkü birçok insanın gittiğini biliyorum. benzer!"

I know, but it's the little differences that make the big difference in being understood

Biliyorum, ama bu küçük farklılıklar anlaşılmakta büyük fark yaratır

by other people and people go "Oh okay, you're listening, cool, we can have a real conversation".

diğer insanlar ve insanlar tarafından "Ah tamam, sen dinliyor, havalı, gerçek bir sohbetimiz olabilir ".

Now, this one.

Şimdi, bu.

"I __________ what you're saying has some merit."

"Söylediğin şeyin bir kısmı var __________ liyakat."

Merit means value, so we're saying value or some truth to it, alright?

Değer değer demektir, bu yüzden değer diyoruz veya bazı gerçekler, tamam mı?

So, which one would be the best one to say?

Öyleyse hangisi söylenecek en iyisi olurdu?

"I recognize", or "I know"?

"Biliyorum" mu, "Biliyorum" mu?

* recognize *

* tanımak *

* know *

* biliyorum *

Yeah, you remember when I talked about using recognize, we talked about something being

Evet, hatırlamaktan bahsettiğim zaman farket, bir şey hakkında konuştuk

valid, or having validity, right?

geçerli ya da geçerliliğe sahip değil mi?

So, you saying "I know" is kind of okay, but "recognize" is adding like, almost doubling

Yani, "Biliyorum" diyorsun, tamam, ama "tanımak" gibi, neredeyse iki katına

it, like I recognize the merit.

liyakati tanıdığım gibi.

I see the value of what you're saying and I know it's got some truth to it.

Söylediklerinin değerini görüyorum ve Bunun bir gerçeği olduğunu biliyorum.

That's why we'd use this one, so A's the best answer here.

Bu yüzden bunu kullanardık, bu yüzden A'nın en iyisi burada cevap.

You could say "I know", but once again, it's showing a limited understanding of the English

"Biliyorum" diyebilirsiniz, ama bir kez daha, İngilizce hakkında sınırlı bir anlayış gösteren

language.

dil.

You learn one word and use it like a multitool, they have little pegs, you get like a knife,

Bir kelimeyi öğrenir ve çok amaçlı bir alet gibi kullanırsınız, küçük mandalları var, bıçak gibi olursun,

you get a screwdriver, sometimes a little gun, oh there's no gun in a multitool, you

bir tornavida alıyorsun, bazen biraz silah, oh çok amaçlı el aletinde silah yok, sen

wish!

diliyoruz!

But instead of using it like that, you're like "Hey, you know what, I've got tools in

Ama böyle kullanmak yerine, "Hey, biliyor musun, aletim var

my pocket, and I want to start using them to show that I'm an intelligent individual

cebim ve onları kullanmaya başlamak istiyorum zeki bir birey olduğumu göstermek için

who is adaptable and can use different words or vocabulary or phrases in the appropriate

uyarlanabilir ve farklı kelimeler kullanabilen veya kelime veya kelime öbekleri

situation instead of using the same one over and over like a robot", and we know you're

aynı şeyi kullanmak yerine ve bir robot gibi "

not a robot, because we made you do that test before you watched the video.

bir robot değil, çünkü o testi yaptık videoyu izlemeden önce.

Alright.

Peki.

Finally, "I have _________ her for 5 years.

Sonunda, "5 yıldır onun _________ var.

She is a good woman."

O iyi bir kadın. "

Would we say I have

Sahip olduğumu söyleyebilir miyiz

* seen *

* görüldü *

* known* *

* bilinen * *

(Hint hint: asterisk).

(İpucu ipucu: yıldız işareti).

I'll give you a second to figure it out.

Anlamanız için bir saniye vereceğim.

Alright, some of you were like well look, a couple of things are going on.

Pekala, bazılarınız iyi görünüyorsunuz, birkaç şey oluyor.

James is saying don't use "know", that's the new word, we've got new words.

James diyor ki "bilmek" kullanma, bu yeni kelime, yeni kelimelerimiz var.

And "seen" is the a present perfect being used properly, both of them are.

Ve "görüldü" şimdiki mükemmel varlıktır Her ikisi de doğru kullanılır.

But hold on a second.

Ama bir saniye.

I didn't talk about "known".

"Bilinen" hakkında konuşmadım.

Knowledge, remember, we talked about is information, inquiry, right, that's how you get it, or

Bilgi, hatırla, bahsettiğimiz bilgi, soruşturma, doğru, bunu nasıl elde edersiniz veya

observation.

gözlem.

Well, another meaning for to know someone is to have a relationship with them.

Birini tanımanın başka bir anlamı onlarla bir ilişki kurmaktır.

So, if I have known Mr. E for ten years, it means we have a relationship.

Yani, Bay E'yi on yıldır tanıyorsam, bir ilişkimiz var demektir.

We talk to each other, we hang out or whatever, we have some kind of connection.

Birbirimizle konuşuyoruz, takılıyoruz ya da her neyse, bir çeşit bağlantımız var.

It's not just having information on that person or observing them or asking questions, there's

Sadece o kişi hakkında bilgi sahibi olmak değil ya da onları gözlemlemek ya da soru sormak,

a relationship.

bir ilişki.

And I do this because sometimes when people learn some new information, they throw all

Ve bunu yapıyorum çünkü bazen insanlar yeni bilgiler öğrenir, hepsini atarlar

the old information out.

eski bilgi.

In English we have an idiom, it's called "throwing the baby out with the bathwater".

İngilizcede bir deyimimiz var, buna "fırlatma" bebeği banyo suyuyla çıkar ".

You never want to do that!

Bunu asla yapmak istemezsin!

You wash your baby, she's clean, the last thing you want to do is take the dirty water

Bebeğini yıkarsın, temiz, sonuncusu yapmak istediğin şey kirli suyu almak

and the baby and go "Okay, out we go!".

ve bebek ve "Tamam, dışarı çıkıyoruz!"

No, you want to keep the baby, maybe get rid of some of the stuff that wasn't necessary.

Hayır, bebeği tutmak istiyorsun, belki kurtul gerekli olmayan şeylerden

And in this case, I want to come back to known saying sometimes the best word to word is

Ve bu durumda, bilinenlere geri dönmek istiyorum bazen kelime için en iyi kelime

"know" or "known", especially if we're talking about relationships.

"biliyoruz" veya "biliniyor", özellikle konuşuyorsak ilişkiler hakkında.

So, in this case, I have known her for five years.

Yani, bu durumda, onu beş yıldır tanıyorum yıl.

We have had a relationship for five years.

Beş yıldır bir ilişkimiz var.

And that's how I know she is a good woman, it's not just observation, it's through our

İşte bu yüzden iyi bir kadın olduğunu biliyorum, bu sadece gözlem değil, bizim

relationship.

ilişkisi.

To say I have seen her is correct grammar, yes, but not the correct meaning, and this

Onun doğru gramer olduğunu gördüğümü söylemek için, evet, ama doğru anlam değil, ve bu

is what this whole lesson was about, improving your communication skills, your understanding

bütün bu dersin neyle ilgili olduğunu, iletişim becerileriniz, anlayışınız

of English, and you being able to be understood and having people understand you.

ve anlaşılabilir olmanız ve insanların sizi anlamasını sağlamak.

And I know you did a good job on this quiz, so I know that you have passed with flying

Ve bu sınavda iyi bir iş çıkardığını biliyorum, bu yüzden uçarak geçtiğini biliyorum

colors.

renkler.

See, I said "I know" through observation, right?

Bak, gözlem yoluyla "biliyorum" dedim, sağ?

Now, as always, we have our bonus section because now you've learned the main lesson.

Şimdi, her zamanki gibi, bonus bölümümüz var çünkü şimdi ana dersi öğrendiniz.

What's the opposite of "I know"?

"Biliyorum" un tam tersi nedir?

"I don't know", or "I didn't know".

"Bilmiyorum" veya "Bilmiyordum".

So we'll learn the positive and the negative so you don't keep saying "I don't know" "I

Bu yüzden pozitif ve negatifleri öğreneceğiz bu yüzden "Bilmiyorum" demeye devam etmiyorsun

don't know", you can say different things.

bilmiyorum ", farklı şeyler söyleyebilirsiniz.

One thing we say instead of saying "I don't know" is "I misread it".

Söylediğimiz tek şey, "Yapmam biliyorum "yanlış okudum".

Now, can I tell you something funny about all these things here?

Şimdi sana komik bir şey söyleyebilir miyim tüm bunlar burada mı?

I'm going to read them and then explain them.

Onları okuyacağım ve sonra açıklayacağım.

Misread, misunderstood, mixed up, confused.

Yanlış, yanlış anlaşılmış, karışık, karışık.

It's funny, when I know something is very direct, "I know, I know!".

Çok komik bir şey olduğunu bildiğimde doğrudan, "Biliyorum, biliyorum!".

But when we don't know something, it's like "I was confused!

Ama bir şey bilmediğimizde, "Kafam karışmıştı!

It's not my fault!

Benim hatam değil!

I was mixed up, I was in the wrong direction, I misread it, I mean, I thought I knew but..."

Karıştırıldım, yanlış yöndeydim, Yanlış okudum, yani bildiğimi düşündüm ama ... "

see, it's never our fault.

bakın, bu asla bizim hatamız değil.

So, when we don't know something; "It's not my fault, man, it's not my fault, I misread

Yani, bir şey bilmediğimizde; "Değil benim hatam, adamım, bu benim hatam değil, yanlış okudum

the situation".

durum".

But when I get it right it's "I know, I knew, I have known!

Ama doğru bulduğumda "biliyorum, biliyordum, Biliyordum!

Hahaha", puff our chest out.

Hahaha ", göğsümüzü şişir.

Just this little aside, because you'll notice like "mis, mis, mis" mixed up, confused, it's

Sadece bu küçük kenara, çünkü fark edeceksin "mis, mis, mis" gibi karışık, karışık,

all like "the air did it", "a birdie did it", "It wasn't me, it was not my fault", but knowing

hepsi "hava yaptı", "bir kuş yaptı", "Ben değildim, benim hatam değildi", ama bilmek

has the arrogance of "yes, yes, me know right, me always good" alright?

"evet, evet, doğru biliyorum, her zaman iyi "tamam mı?

Just getting that out there.

Sadece oraya götürüyorum.

English is a very funny language.

İngilizce çok komik bir dildir.

Pay attention, you'll laugh like me.

Dikkat et, benim gibi güleceksin.

So, to misread something.

Yani, bir şeyi yanlış okumak.

You know what to read means.

Ne okuyacağınızı biliyorsunuz.

To misread it means you read it but you maybe made a mistake, so instead of seeing "an"

Yanlış okumak, onu okuduğunuz anlamına gelir, ancak belki bir hata yaptı, "an" yerine

you saw "and" or you saw "and" by mistake you said "Oh, I thought it was the chicken

yanlışlıkla gördün mü ve gördün mü? "Oh, tavuk olduğunu düşündüm

and steak, I didn't know it was chicken or steak, I misread it", okay.

ve biftek, tavuk olduğunu bilmiyordum veya biftek, yanlış okudum ", tamam.

It means to judge or interpret something incorrectly.

Bir şeyi yanlış yargılamak veya yorumlamak demektir.

So, you're looking at it and maybe you think "Um I'm two feet away" and you jump and say

Yani, ona bakıyorsunuz ve belki de "Um ben iki metre uzağım" ve sen zıpla ve söyle

"Oh, I was three feet away.

"Oh, ben üç metre ötedeydim.

I misread it."

Yanlış okudum. "

Made a small mistake, okay?

Küçük bir hata yaptın, tamam mı?

So I didn't know.

Yani bilmiyordum.

"Misunderstood" is an incorrect judgement.

"Yanlış anlaşıldı" yanlış bir karardır.

They are very similar, but the whole point of this lesson is not to teach you one thing

Çok benzerler, ama bütün mesele bu dersin size bir şey öğretmemesi

and teach you they're all the same thing.

ve size hepsinin aynı şey olduğunu öğretir.

We want to be able to change up our language, okay.

Dilimizi değiştirebilmek istiyoruz, Tamam.

So, I misunderstood you.

Seni yanlış anladım.

Misreading is like "I see it, I look at it, I make a wrong judgement".

Yanlış anlama, "Anlıyorum, bakıyorum, Yanlış bir yargıya varıyorum ".

Misunderstood was when I had one idea and I thought you meant this but that's not what

Yanlış anlaşıldığım bir fikrim olduğunda ve Bunu kastettiğini sanıyordum ama bu değil

you meant.

demek istedin.

I misunderstood you.

Seni yanlış anladım.

So, I had this idea I had in my head, I judged it, I got the information wrong in my head,

Bu yüzden kafamda olan bu fikrim vardı, yargıladım kafamda yanlış bilgi var,

so I misunderstood you, alright?

yani seni yanlış anladım, tamam mı?

Now, that's an incorrect judgement.

Şimdi, bu yanlış bir yargı.

"Mix something up" is to be confused.

"Bir şeyleri karıştırın" karıştırılmalıdır.

So, if you mix something up, let me give you an example.

Eğer bir şeyi karıştırırsan, sana vereyim Bir örnek.

I have three markers, okay.

Üç tane kalemim var, tamam.

I put them down and I want to keep the blue marker in my hand, but because I got blue

Onları yere koydum ve maviyi tutmak istiyorum elimde kalem var, çünkü mavim var

and black and I wasn't paying attention and I switched them because they were in my hand

ve siyah ve ben dikkat etmiyordum ve Onları değiştirdim çünkü elimdeydi

like this, I switched it like this, I wanted to keep the blue but I put the blue down by

böyle, ben böyle değiştirdim, istedim maviyi tutmak için ama maviyi

accident because I mixed them up.

kaza çünkü onları karıştırdım.

Oh, I mixed them up and I wanted the other one.

Oh, onları karıştırdım ve diğerini istedim bir.

Here's a great example.

İşte harika bir örnek.

Mr. E and I are going out for drinks.

Bay E ve ben içki içmeye gidiyoruz.

This one is gin and this one is vodka.

Bu cin ve bu votka.

Gin and vodka look almost exactly the same by the way.

Cin ve votka neredeyse tamamen aynı görünüyor bu arada.

They are both white liquids of alcohol.

Her ikisi de beyaz alkol sıvılarıdır.

Now this one's gin, this one's vodka.

Şimdi bu cin, bu votka.

Mr. E loves his vodka and I only love gin.

Bay E votkasını seviyor ve ben sadece cinleri seviyorum.

But, by accident, I put the glasses down, I turn around, I come back, and I give him...

Ama yanlışlıkla gözlükleri bıraktım, Arkamı dönüyorum, geri geliyorum ve ona veriyorum ...

you noticed they're in the wrong place?

yanlış yerde olduklarını fark ettin mi?

Well, I've mixed them up, I changed their position.

Onları karıştırdım, değiştirdim durum.

So, they're both still valid but I've moved them and put them in the wrong place.

Yani ikisi de hala geçerli ama taşındım onları yanlış yere koyun.

And that's why when we say you've mixed something up, in my head, I mixed it up.

İşte bu yüzden bir şey karıştırdığınızı söylediğimizde kafamda karıştırdım.

I had the information, but I put it in the wrong place so I got the wrong answer.

Bilgilere sahibim, ama yanlış yer bu yüzden yanlış cevap aldım.

Similar thinking to this is "confused".

Buna benzer düşünce "karışıktır".

When I'm confused about something, I have information but I don't really understand

Bir şey hakkında kafam karıştığında, bilgi ama gerçekten anlamıyorum

it.

o.

My thinking on it is not clear, I couldn't make a picture in my mind to really understand

Bu konudaki düşüncem net değil, yapamadım gerçekten anlamak için aklımda bir resim yap

what I was looking at to know it for 100 percent.

Yüzde 100 için bilmek istediğim şey.

So, sometimes some people say "I got confused when you said this or that" which means similar

Bazen, bazı insanlar "kafam karıştı bunu ya da şunu söylediğinizde "bu benzer anlamına gelir

to "mixed up", is to take two things and put them in different places, like I confused

"karıştırmak", iki şey alıp onları farklı yerlerde, kafam karıştı

Johnny with Tommy, alright?

Johnny ile Tommy, tamam mı?

I mixed them up.

Onları karıştırdım.

I confused your meaning.

Anlamını karıştırdım.

I thought you meant this, but you meant this, but I confused it.

Bunu kastettiğini sanıyordum, ama bunu kastettin, ama kafam karıştı.

I got the wrong answer, or I was not clear on my thinking on that.

Yanlış cevabı aldım ya da net değildim benim düşüncem üzerine.

Cool?

Güzel?

Alright.

Peki.

I've given you bonus, I've given you a test, there's only one more thing I would like you

Sana bonus verdim, sana bir test verdim, senden istediğim sadece bir şey daha var

to do.

yapmak.

And I'd like to say this is, like, my thank you to you, because at the end of the videos

Ve bunun, teşekkür ederim size, çünkü videoların sonunda

I usually say "thank you" and you go "How does giving me homework say 'thank you'"?

Ben genellikle "teşekkür ederim" diyorum ve sen nasılsın bana ödev vermek 'teşekkür ederim' der mi? "

Well, if you stayed this long and worked this long, you've really wanted to learn and I've

Peki, bu kadar uzun süre kalsaydın ve çalışsaydın uzun, gerçekten öğrenmek istedin ve ben

always wanted to give you a tool you can use afterwards to improve your learning or enhance

size her zaman kullanabileceğiniz bir araç vermek istedim daha sonra öğrenmenizi geliştirmek veya geliştirmek için

your learning.

öğreniyor.

One of the tools is to do homework to give you something to, you know, go deeper, go

Araçlardan biri vermek için ödev yapmaktır bir şey biliyorsun, biliyorsun, daha derine git, git

study on your own.

kendi kendinize çalışın.

Another one is to get you involved with a community of people who are also studying

Bir diğeri sizi bir aynı zamanda okuyan insan topluluğu

English so that you can exchange information.

İngilizce bilgi alışverişi yapabilirsiniz.

I've seen it happen before, and then people get to grow that way, by getting more people

Daha önce olduğunu gördüm ve sonra insanlar bu şekilde büyümek, daha fazla insan almak

interested in the same thing they are.

aynı şeyle ilgileniyorlar.

And, in this case, this is one of those things right now.

Ve bu durumda, bu şeylerden biri şimdi.

I've got two statements, so I want you to correct one of these statements in the comments

İki ifadem var, bu yüzden yapmanı istiyorum yorumlarda bu ifadelerden birini düzelt

and you will receive one million points!

ve bir milyon puan alacaksınız!

That's right!

Doğru!

No cheapness, no one, no one thousand, one million points you will get.

Ucuzluk yok, hiç kimse, bin, bir milyon puan kazanacaksınız.

So, the two comments I have for you, and I want you to look at them carefully.

Sizin için iki yorumum var ve ben Onlara dikkatlice bakmanı istiyorum.

In the black, I want you to change, or exchange the thing in the black to one of the things

Siyah renkte, değiştirmenizi veya takas etmenizi istiyorum siyahtaki şeyden birine

I've taught you today.

Bugün sana öğrettim.

Either the top five things you can say instead of "I know", or one of the phrases (hint hint,

Bunun yerine söyleyebileceğiniz ilk beş şey "Biliyorum" ifadesi veya ifadelerden biri (ipucu ipucu,

it's not a phrase), or it might be something from the bonus section, okay, the "I don't

bir ifade değil) veya bir şey olabilir bonus bölümünden, tamam, "bilmiyorum

know" statements.

bilmek "ifadeleri.

Now remember, if the person gets it right, you are to give it a thumbs up.

Şimdi hatırlayın, eğer kişi doğru yaparsa, bir başparmak vermelisin.

If they've got it wrong, give it a thumbs down.

Eğer yanlış yaparlarsa, bir başparmak verin aşağı.

So you're going to get instant information on whether you get your million, ten million,

Böylece anında bilgi alacaksınız milyonunuzu, on milyonunuzu alıp almadığınızı

fifteen or seventeen million points, alright?

on beş veya on yedi milyon puan, tamam mı?

So the first one is "I am thankful for the information".

Birincisi "Ben şükrediyorum bilgi".

I want you to think about one of the five that I gave you that talks about being thankful,

Beş kişiden birini düşünmeni istiyorum size minnettar olmaktan bahsettiğimi,

alright?

Peki?

The second one is "I confused which drink went with whom".

İkincisi "Hangi içeceği karıştırdım kiminle gitti ".

Whom means "to who", okay?

Kim "kime" demek, tamam mı?

So, those are the two statements.

Yani, bunlar iki ifade.

I want you to think about it now, kind of helped you a little bit, I think you'll do

Şimdi düşünmeni istiyorum, biraz Sana biraz yardım etti, sanırım yapacaksın

a great job.

harika bir iş.

Once again, thank you very much for watching our videos.

Bir kez daha izlediğiniz için çok teşekkür ederim videoları.

I appreciate that you take your time out of a busy day to come watch and learn with us,

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim izlemek ve bizimle öğrenmek için yoğun bir gün,

and I love doing this for you.

ve bunu senin için yapmayı seviyorum.

Now, if you want to get more videos like this, okay, and do the actual quiz that will go

Şimdi, bunun gibi daha fazla video almak istiyorsanız, tamam ve gidecek gerçek sınavı yap

a little bit deeper into what we've learned today, I'd like you to go to www.engvid.com

öğrendiklerimize biraz daha derin bugün www.engvid.com adresine gitmeni istiyorum

and do the quizzes there and look at the other teachers that we have available.

ve orada testler yapın ve diğerine bakın öğretmenlerimiz var.

Anyway, you have a brilliant day and I'll see you soon, okay?

Her neyse, harika bir günün var ve ben yakında görüşürüz tamam mı?