Learn the English Phrases SCARED STIFF and BORED STIFF

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, to be facto

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim

to be scared stiff.

.

When you're scared stiff,

Sert bir şekilde korktuğunda,

it just means that you're really, really scared.

bu gerçekten çok korktuğun anlamına gelir. Bu,

It means something's happened,

bir şey olduğu anlamına gelir

and you went kind of like this,

ve sen böyle bir şey yapmışsındır,

like your whole body is stiff as a board.

sanki tüm vücudun bir tahta gibi kaskatı kesilmiştir.

Now I'm exaggerating a bit.

Şimdi biraz abartıyorum. Vücudunuz öyle gitmese

We use this phrase, even if your body didn't go like that.

de biz bu tabiri kullanıyoruz .

I think I told you the story before

Sanırım size

of how, when I was younger, I hid behind the tree at night.

gençken geceleri ağacın arkasına nasıl saklandığımın hikayesini anlatmıştım.

And when my sister walked by, I jumped out, and said boo.

Kız kardeşim yanımdan geçtiğinde, atladım ve yuh dedim.

And she was definitely scared stiff when I did that.

Ve bunu yaptığımda kesinlikle çok korkmuştu.

She was also very angry with me.

O da bana çok kızmıştı.

So don't do that.

Öyleyse bunu yapma.

I don't know how many of you like to play practical jokes

Kaçınızın insanları korkutmak için pratik şakalar yapmaktan hoşlandığını bilmiyorum

where you scare people.

.

It's not very nice.

Bu pek hoş değil.

And when you do it, sometimes people get so scared,

Ve bunu yaptığınızda, bazen insanlar o kadar korkarlar ki,

you would describe them by saying that they're scared stiff.

onları çok korktuklarını söyleyerek tanımlarsınız. Bugün size öğretmek

The other phrase I wanted to teach you today

istediğim diğer bir tabir de çok

is to be bored stiff.

sıkılmak.

Now, I certainly hope this doesn't happen in my classroom.

Şimdi, umarım bu benim sınıfımda olmaz.

When you're bored stiff, you look like this.

Sıkıldıkça böyle görünüyorsun.

It's when you're in a class,

Bir sınıftayken

or you go watch a movie that's really boring,

ya da gerçekten sıkıcı bir film izlemeye gittiğinizde

or you're doing something in life

ya da hayatta

that's just not very exciting or enjoyable.

çok heyecan verici ya da eğlenceli olmayan bir şey yaptığınızda.

You would say that you're bored stiff.

Sert sıkıldığımı söylerdin.

It's just a way of emphasizing

Bu

that you're really, really bored.

gerçekten, gerçekten sıkıldığınızı vurgulamanın bir yolu.

You could say that the movie was really, really boring,

Film gerçekten çok sıkıcıydı diyebilirsiniz

but you could also say, I was bored stiff during that movie.

ama o filmde çok sıkıldım da diyebilirsiniz .

It just was not very good.

Sadece çok iyi değildi. Bir daha

So to review, when you are scared stiff,

gözden geçirecek olursak, çok korktuğunuz zaman,

it means you're really, really scared.

bu gerçekten ama gerçekten korktuğunuz anlamına gelir.

And when you are bored stiff,

Ve çok sıkıldığınızda,

it means that you're really, really bored.

gerçekten ama gerçekten sıkılmışsınız demektir. İngilizce'de bir şeyleri söylemenin

I don't know why we have so many ways

neden bu kadar çok yolu olduğunu bilmiyorum

of saying things in English.

.

Sometimes I feel like we should have less,

Bazen daha azına sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum

but it's just another way of saying it.

ama bu sadece bunu söylemenin başka bir yolu.

And by the way, I heard both of these phrases

Ve bu arada, geçen hafta bu iki cümleyi de duydum

in the last week.

.

So they are something,

Yani bunlar

phrases that are very common in English.

İngilizcede çok yaygın olan ifadelerdir.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Alex.

Bu yorum Alex'ten.

Every time you pick the paper

to read out a previous comment to us,

Bize bir önceki yorumu okumak için kağıdı her seçtiğinizde,

it sounds like for me, and the Oscar goes to,

bana öyle geliyor ki Oscar gidiyor

and my response is ha ha,

ve benim cevabım ha ha,

I should maybe have music start playing

belki de

when I have 10 seconds left to talk.

konuşmak için 10 saniyem kaldığında müzik çalmaya başlasam iyi olur.

So I'm not sure if you're familiar with the Oscars.

Bu yüzden Oscar'lara aşina olup olmadığınızdan emin değilim .

The Oscars are awards that are given out in Hollywood

Oscar'lar Hollywood'da

for people who did a really good job making a movie,

bir film çekerek,

or starring in a movie, or doing the writing for a movie.

bir filmde oynayarak ya da bir film için senaryo yazarak gerçekten iyi bir iş çıkarmış insanlara verilen ödüllerdir.

And when you win an Oscar,

Ve Oscar kazandığınızda

the person at the front opens an envelope,

öndeki kişi bir zarfı açıp

and says, and the Oscar goes to.

der ve Oscar gider.

And that's kind of what Alex was talking about there.

Ve Alex'in orada bahsettiği şey de buydu.

Whenever I go to read a comment,

Ne zaman bir yorum okumaya gitsem elimi

I reach into my pocket, and I pull it out.

cebime atıp çıkarıyorum.

And for him, that reminds him

Ve onun için, bu ona

of when he's watching the Oscars,

Oscar'ları izlediği zamanı hatırlatıyor

and they say, and the Oscar goes to.

ve derler ki Oscar gidiyor.

And my joke there was that maybe I should have a timer

Ve oradaki şakam, belki bir zamanlayıcım olması gerektiğiydi

where after I talk for a certain amount of time,

, belirli bir süre konuştuktan sonra

the timer goes off,

zamanlayıcı kapanıyor

or on the Oscars what happens

veya Oscar'larda olan şey,

is the microphone goes down I think.

sanırım mikrofon kapanıyor.

I think when you've talked for too long,

Bence çok uzun konuşunca

the microphone starts to go down.

mikrofon alçalmaya başlıyor.

So maybe I should do that.

Yani belki de bunu yapmalıyım.

I'm trying to find a spot here where it's not too bright,

Burada çok parlak

and not too windy.

ve çok rüzgarlı olmayan bir yer bulmaya çalışıyorum.

Maybe I should do that for my videos

Belki videolarım için bunu

when I get close to the four minute mark,

dört dakikaya yaklaştığımda yapmalıyım,

maybe the microphone should start to go down,

belki mikrofon aşağı inmeye başlamalı

or maybe the camera should start to move down.

veya belki kamera aşağı doğru hareket etmeye başlamalı.

And that would indicate to me

Ve bu

that it's time for me to stop talking.

bana konuşmayı bırakma zamanımın geldiğini gösteriyor.

Hey, I'm just gonna head this way a bit.

Hey, ben biraz bu tarafa gideceğim.

It's a little windier than I expected.

Beklediğimden biraz daha rüzgarlı. Dışarı

It wasn't windy when I came out,

çıktığımda rüzgarlı değildi

but for some reason, it's windy now.

ama nedense şimdi rüzgarlı.

I know I showed you this in the last video already,

Bunu size son videoda gösterdiğimi biliyorum

but the river is very, very flooded.

ama nehir çok ama çok taşkın.

It's way bigger than it normally is.

Normalde olduğundan çok daha büyük.

And it's quite frozen right now.

Ve şu anda oldukça donmuş durumda.

I'm a little worried,

Biraz endişeliyim,

because way back there, I have a hayfield,

çünkü orada bir saman tarlam var

and that hayfield is underwater.

ve o samanlık sular altında.

Thankfully, the hay isn't growing right now.

Neyse ki, saman şu anda büyümüyor.

It would be worse

if it was the middle of the spring or summer.

İlkbahar ya da yaz ortası olsaydı daha kötü olurdu.

But right now the grass is dormant in the hayfield.

Ama şu anda samanlıktaki çimenler uykuda.

So hopefully it goes away, the water goes away,

Yani inşallah gider, su gider

and it grows nicely in the spring.

ve baharda güzelce büyür.

Anyways, see you in a few days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşmek üzere, hoşçakalın.