Learn the English Phrases BANG ON and A BANG UP JOB

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase bang on.

İngilizce deyimi bang on öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

In English, when we say something is bang on,

İngilizce'de bir şeyin mükemmel olduğunu söylediğimizde

we mean that it's perfect,

bunun mükemmel olduğunu kastederiz

and I think this might be a North American saying.

ve bence bu bir Kuzey Amerika atasözü olabilir.

I'm not sure, but I hear this all the time.

Emin değilim ama bunu hep duyuyorum.

Let's say I went to a party

Diyelim ki

for my sister's birthday last week,

geçen hafta kız kardeşimin doğum günü için bir partiye gittim

and my brother-in-law planned the party,

ve kayınbiraderim partiyi planladı

and the planning was bang on.

ve planlama patladı.

That means he did a really, really good job

Bu, partiyi planlarken gerçekten çok iyi bir iş çıkardığı anlamına gelir

planning the party.

.

Let's say my van needed to be painted

Diyelim ki minibüsümün boyanması gerekiyor

and I want the paint job to look perfect.

ve ben boya işinin mükemmel görünmesini istiyorum.

I would go to a certain person I know who paints vehicles,

Tanıdığım, araç boyayan birine giderdim,

because the job they do is always bang on.

çünkü yaptıkları iş her zaman başarılı olmaktır.

So when you say something's bang on,

Yani bir şeyin patladığını söylediğinizde,

it just means that it's done perfectly.

bu sadece mükemmel bir şekilde yapıldığı anlamına gelir.

I try to make sure my English lessons are bang on

whenever I make them.

Ne zaman yapsam İngilizce derslerimin başarılı olduğundan emin olmaya çalışıyorum.

I wanna make them current

Onları güncel kılmak

and I wanna make them

ve

something that helps you learn a bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olacak şeyler yapmak istiyorum.

I want them to be bang on.

Başarmalarını istiyorum. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci ifade,

is the phrase a bang up job.

a bang up job ifadesidir.

Now, bang is actually a word that means

Bang aslında

when two things hit together, right?

iki şeyin birbirine çarpması anlamına gelen bir kelime değil mi?

Like one car can bang into another.

Sanki bir araba diğerine çarpabilir.

But in these two sentences,

Ama bu iki cümlede,

we're using bang to talk about something good.

iyi bir şeyden bahsetmek için bang kullanıyoruz.

A bang up job means a really, really good job.

Başarılı bir iş, gerçekten çok iyi bir iş demektir.

Sometimes people do a bang up job

Bazen insanlar

when they're making supper for someone else.

başka biri için akşam yemeği hazırlarken harika bir iş çıkarıyorlar.

If I go and eat at my sister's place,

Ablamın yerine gidip yemek yersem,

I know that she's going to do a bang up job

when she prepares dinner.

akşam yemeğini hazırladığında harika bir iş çıkaracağını biliyorum.

She's just a really good cook.

O gerçekten iyi bir aşçı. Neredeyse her şeyin tadını harika kılmak için

She knows how to use just the right amounts

doğru miktarda

of salt and pepper and spices

tuz, karabiber ve baharat kullanmayı biliyor

to make almost anything taste amazing.

.

She always does a bang up job.

Her zaman bir patlama işi yapıyor.

So to review, when you say something is bang on,

Yani gözden geçirecek olursak, bir şeyin çok iyi olduğunu söylediğinizde,

you mean that it's perfect.

bunun mükemmel olduğunu kastediyorsunuz.

When I come outside, I always think to myself,

Dışarı çıktığımda, her zaman kendi kendime,

the work that Jen does is bang on,

Jen'in yaptığı iş çok iyi

and I'll show you some of her work in a bit.

ve birazdan size onun çalışmalarından bazılarını göstereceğim diye düşünürüm.

And when someone does a bang up job,

Ve birisi harika bir iş yaptığında,

it's kind of similar, isn't it?

bu biraz benzer, değil mi?

When someone does a bang up job,

Birisi harika bir iş yaptığında,

it means that they've done something really, really well.

bu onların bir şeyi gerçekten çok iyi yaptıkları anlamına gelir.

I hope when you go to work,

Umarım işe gittiğinde,

you do a bang up job everyday.

her gün harika bir iş çıkarırsın.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Andres.

Bu yorum Andres'ten.

"I really enjoy the weekend.

"Hafta sonunu gerçekten çok seviyorum.

When Friday morning arrives,

Cuma sabahı geldiğinde,

I feel that the weekend is so close that I can taste it.

hafta sonunun o kadar yakın olduğunu hissediyorum ki tadını alabiliyorum.

Recently, I've been taking an online course

Son zamanlarda

about engineering, completely in English.

mühendislikle ilgili tamamen İngilizce olan çevrimiçi bir ders alıyorum.

I could take it in Spanish,

İspanyolca alabilirdim.

but I just want to get a taste of studying in English.

ama ben sadece İngilizce öğrenmenin tadına varmak istiyorum.

Thanks, Mr. Bob."

Teşekkürler, Bay Bob."

And my response was this.

Ve cevabım şu oldu.

"Your usage of both phrases is bang on,"

"Her iki ifadeyi de kullanışın çok başarılı"

and then in brackets, "That means correct."

ve ardından parantez içinde "Bu doğru anlamına geliyor."

So I used the phrase I taught earlier to respond to Andres.

Ben de Andres'e yanıt vermek için daha önce öğrettiğim ifadeyi kullandım.

Yes, your use of both phrases from the video before,

Evet, daha önce videodaki her iki ifadeyi de kullanmışsınız ,

the phrase to get a taste of,

tadına bakmak için bu ifade

and oh, I just forgot the other one.

ve ah, diğerini unutmuşum.

It slipped my mind.

Aklımdan çıkmış.

What was the other one?

Diğeri neydi?

To get a taste of, and so close that I can taste it.

Tadını almak için ve tadabileceğim kadar yakın.

I should have remembered that one.

Bunu hatırlamalıydım.

Anyways, bang on.

Her neyse, devam et.

You did a bang up job on those two.

O ikisiyle harika bir iş çıkardın.

Hey, I was going to show you over here today,

Hey, bugün size burayı gösterecektim, tarlaya

we have been planting a lot of flowers into the field,

bir sürü çiçek ekiyoruz

but we still have a lot more to plant.

ama daha ekecek çok şeyimiz var.

So behind me, you can see what's kind of this covered wagon.

Arkamda, bu kapalı vagonun ne olduğunu görebilirsiniz. Işık geçebildiği için

We call it our greenhouse wagon

ona sera vagonu diyoruz

because light can come through.

.

I'll give you a little peek inside here for a minute.

Sana bir dakikalığına buraya küçük bir göz atacağım .

So you can see, we have some stuff on the ground here.

Gördüğünüz gibi, burada yerde bazı şeyler var.

I actually think these are gourds, some mini pumpkins.

Aslında bunların su kabakları olduğunu düşünüyorum, bazı mini balkabakları.

And then over here in our greenhouse wagon,

Ve sonra burada sera vagonumuzda

we have a lot, oh, these haven't done so well.

çok şey var, oh, bunlar pek iyi gitmedi.

That happens sometimes when you farm.

Bu bazen farm yaparken olur. Ekmemiz gereken

We have a lot of things that we need to plant.

çok şey var .

You can see all of these seedlings in here.

Bu fidanların hepsini burada görebilirsiniz. Bunların hepsini tarlaya dikmek için

We have quite a bit of work to do

yapacak çok işimiz var

to get all of these planted out in the field.

.

And then you can see this little funny thing we do.

Ve sonra yaptığımız bu küçük komik şeyi görebilirsiniz.

We use these black sleds.

Bu siyah kızakları kullanıyoruz.

These are actually kid's sleds for sledding in the winter,

Bunlar aslında kışın kızakla kaymak için çocuk kızakları

and we use them to water all of these trays.

ve biz bu tepsilerin hepsini sulamak için kullanıyoruz.

So hopefully Jen didn't mind

Umarım Jen, sana

me giving you a little look in there.

biraz bakmamdan rahatsız olmamıştır.

Sometimes she's not happy

Bazen

when I show people things that have died,

insanlara ölmüş şeyleri gösterdiğimde mutlu olmuyor

but honestly, that is just something that happens

ama dürüst olmak gerekirse, bu sadece

when you're a farmer.

bir çiftçi olduğunuzda olan bir şey.

Sometimes things die.

Bazen bir şeyler ölür.

Anyways, I hope you enjoyed this lesson.

Her neyse, umarım bu dersi beğenmişsinizdir.

Hope you're having a good day,

Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur

and I'll see you in a few days

ve birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.