Learn the English Phrase TO COME AROUND and TO GET YOUR HEAD AROUND SOMETHING

In this English lesson

Bu İngilizce dersinde

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim,

to come around.

to come out.

Now, this phrase has a lot of different meanings.

Şimdi, bu cümlenin birçok farklı anlamı var.

I think it has five (laughs) or six meanings,

Sanırım beş (gülüyor) altı anlamı var

but I'm gonna talk about just one meaning today.

ama bugün sadece bir anlamdan bahsedeceğim.

When you are waiting for someone to come around,

Birinin ortaya çıkmasını beklediğiniz zaman, onun da

it means that you are waiting for them

to think the same way as you about something.

bir konuda sizinle aynı şekilde düşünmesini beklediğiniz anlamına gelir.

Maybe you think getting the COVID vaccine is a great idea,

Belki COVID aşısı olmanın harika bir fikir olduğunu düşünüyorsun,

I do too, but maybe you have a friend

ben de öyle ama belki

who doesn't think it's a good idea

bunun iyi bir fikir olmadığını düşünen bir arkadaşın var

and you just hope that eventually they come around

ve sonunda onların da

to thinking it's a good idea as well.

bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmelerini umuyorsun.

So when you are waiting for someone to come around,

Yani birinin gelmesini beklerken,

you're waiting for them to agree with you

onun da sizinle aynı fikirde olmasını

or to think the same way as you.

ya da sizinle aynı şekilde düşünmesini bekliyorsunuz.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci deyim

is the phrase, to get your head around something.

, bir şeyi kafanıza takmak deyimidir.

When you are trying to get your head around something

Bir şeyi kafanızda canlandırmaya çalıştığınızda,

it means you are trying to understand it.

onu anlamaya çalışıyorsunuz demektir.

You might notice that I'm wearing a jacket today

Bugün bir ceket

and just a single shirt.

ve sadece tek bir gömlek giydiğimi fark etmişsinizdir. Gerçekten

I'm really trying to get my head around the fact

that winter is probably over.

kışın muhtemelen bittiği gerçeğini kafamda canlandırmaya çalışıyorum.

I'm trying to understand and believe that spring is here,

Baharın geldiğini anlamaya ve inanmaya çalışıyorum,

I'm just trying to get my head around it.

sadece kafamı toparlamaya çalışıyorum.

Sometimes it takes me a while to get my head around it

Bazen kafamı toparlamam biraz zaman alıyor

because I'm always worried

çünkü her zaman kar

that it's gonna really snow hard

gerçekten sert yağacak

and get really cold next week.

ve gelecek hafta gerçekten soğuk olacak diye endişeleniyorum.

Spring is kind of weird, March is a weird month

Bahar biraz tuhaf, Mart olabilecek tuhaf bir ay

that can happen but definitely

ama kesinlikle

I'm just trying to get my head around the fact

that spring is here.

baharın burada olduğu gerçeğini kafamda canlandırmaya çalışıyorum.

I'm trying to believe that it's here,

Geldiğine inanmaya çalışıyorum,

I'm trying to understand that it is spring.

bahar olduğunu anlamaya çalışıyorum.

So to review, when you are waiting for someone

Yani tekrar gözden geçirecek olursak, birinin sizin

to come around to your point of view,

bakış açınıza gelmesini beklerken,

when you're waiting for someone to come around,

birinin size gelmesini beklerken,

it simply means that you're waiting for them

bu basitçe onun da

to think the same way as you do about something.

bir şey hakkında sizinle aynı şekilde düşünmesini beklediğiniz anlamına gelir. .

And then when you are trying

Ve sonra

to get your head around something,

bir şeyi kafanıza sokmaya çalıştığınızda,

it simply means you're trying to understand it

bu basitçe onu anlamaya

or believe it.

veya ona inanmaya çalıştığınız anlamına gelir.

But hey let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Vito, and Vito says

Bu yorum Vito'dan ve Vito şöyle diyor

and he wrote a little like a play here

ve burada

starring Bob and the cat.

Bob ve kedinin oynadığı bir oyun gibi yazdı.

Vito says, "Bob, if I give you a sardine later,

Vito, "Bob, sana daha sonra bir sardalya verirsem,

can you run by on the video?"

videoya uğrayabilir misin?" diyor.

And the cat replies, "That's fine with me."

Ve kedi "Benim için sorun yok" diye cevap verir.

Maggie gives a couple of smiley faces

Maggie birkaç gülen surat verdi

and my response was this.

ve benim cevabım bu oldu.

"That's how it goes, ha ha.

"İşte böyle gidiyor, ha ha. "Ders daha ilginç olsun diye

"I bribe the animals to make appearances

hayvanlara "görüntü yapmaları için rüşvet veriyorum

"so the lesson is more interesting." (laughs)

." (gülüyor)

I was laughing at that one Vito,

Şu Vito'ya gülüyordum,

thanks for that comment Vito.

bu yorum için teşekkürler Vito.

Yeah, it did make me laugh and it made me smile.

Evet, beni güldürdü ve beni güldürdü. Hayvanların

I don't know why sometimes the animals appear

neden bazen ortaya çıktığını

and why sometimes they don't.

ve bazen neden görünmediğini bilmiyorum.

I do know this, if I make my video later in the day

Bunu biliyorum, videomu günün ilerleyen saatlerinde çekersem

and if it's close to the time when Jen normally feeds Oscar

ve Jen'in normalde Oscar'ı beslediği

and feeds the cats, if I make the video around four o'clock,

ve kedileri beslediği zamana yakınsa, videoyu saat dört civarında

I think sometimes the cats think I'm Jen

çekersem, bazen kediler benim ' m Jen

or they think I'm going to give them some cat food.

yoksa onlara biraz kedi maması vereceğimi düşünüyorlar.

And I'm not the one that feeds them, that's not my job.

Ve onları besleyen ben değilim, bu benim işim değil.

That's one of the jobs that Jen does on the farm.

Jen'in çiftlikte yaptığı işlerden biri de bu.

If I was in charge of feeding the cats,

Kedileri beslemekten sorumlu olsaydım,

I would forget quite often.

sık sık unuturdum.

And they are farm cats,

Ve onlar çiftlik kedileri,

I mean they do hunt and they do find their own food

yani avlanırlar ve kendi yiyeceklerini bulurlar, ne demek istediğimi

if you know what I mean, but we do feed them as well.

anlıyorsanız, ama onları da besliyoruz.

We're not going to just let them live in our barn

Onlara

without giving them cat food every day

her gün kedi maması vermeden ahırımızda yaşamalarına izin vermeyeceğiz,

so we do take care of our cats.

böylece kedilerimize bakacağız.

Sometimes there's a lot of them though.

Bazen birçoğu var ama.

And I know my daughter loves the fact

Ve kızımın

that we have many many cats

çok sayıda kedimiz olmasına bayıldığını biliyorum

but sometimes when I'm buying the bag of cat food,

ama bazen bir paket kedi maması alırken

I sometimes wonder why we have so many of them.

neden bu kadar çok kedimiz olduğunu merak ediyorum.

But yes let's get back to the weather,

Ama evet, havaya geri dönelim,

it is beautiful out here today.

bugün burası çok güzel.

I actually haven't seen my mum for several weeks.

Aslında birkaç haftadır annemi görmedim.

We're going to go and visit my mom this afternoon.

Bu öğleden sonra gidip annemi ziyaret edeceğiz. O

She will sit on her porch and we will sit in her driveway.

verandasında oturacak ve biz de onun garaj yolunda oturacağız.

We'll sit at least two meters or more apart

En az iki metre veya daha fazla ayrı oturacağız

and we will visit her outside to be safe

ve güvende olmak için onu dışarıda ziyaret edeceğiz

but I am really looking forward to seeing my mom.

ama gerçekten annemi görmeyi dört gözle bekliyorum.

I do talk to her on the phone usually once or twice a week.

Onunla genellikle haftada bir veya iki kez telefonda konuşurum.

I know when the pandemic started

Pandemi başladığında

I was phoning her every day,

onu her gün aradığımı biliyorum

but that was a year ago. (laughs)

ama bu bir yıl önceydi. (gülüyor)

So I do usually talk to her a couple of times a week

Bu yüzden onunla genellikle haftada birkaç kez konuşurum

but I just thought it'd be fun to pop by.

ama uğramanın eğlenceli olacağını düşündüm.

Such beautiful weather we can just sit outside,

Hava o kadar güzel ki dışarıda oturabiliriz,

it should be really enjoyable, see yah.

gerçekten keyifli olmalı, görüşürüz.