Learn the English Phrases TO BITE YOUR TONGUE and BITE YOUR TONGUE!

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, dilini ısırmak için

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadeyi öğrenmene yardım etmek istedim

to bite your tongue.

.

Now, sometimes you're chewing food

Şimdi, bazen yemek çiğniyorsunuz

and you accidentally bite your tongue,

ve yanlışlıkla dilinizi ısırıyorsunuz

and that doesn't feel very good.

ve bu pek iyi hissettirmiyor.

It hurts quite a bit.

Biraz acıyor.

But we use the phrase to bite your tongue

Ama belirli bir durumda bir şey söylememeye çalıştığınızda konuşmak için dilinizi ısırmak için ifadeyi kullanırız

to talk about when you try not to say something

in a certain situation.

.

Maybe your boss is telling you

Belki patronunuz size

that you've done something poorly

kötü bir şey yaptığınızı

and you want to say something back to your boss.

ve patronunuza bir şeyler söylemek istediğinizi söylüyordur.

It's probably not a good idea.

Muhtemelen iyi bir fikir değil.

It's probably a good time to bite your tongue.

Muhtemelen dilini ısırmak için iyi bir zaman.

I had this when I was a kid as well.

Çocukken bende de vardı bu. Bir

Once my dad was a little bit annoyed

keresinde babam

with me about something,

bir konuda bana biraz kızdı

and then I said something, but I should not have done that.

ve sonra bir şey söyledim ama bunu yapmamalıydım. Geriye

When I think back, I think,

dönüp baktığımda,

it probably would have been a better idea to bite my tongue

muhtemelen bir şeyler söylemektense dilimi ısırmanın daha iyi bir fikir olacağını düşünüyorum

than to say something,

,

because it just made my dad a little bit more annoyed.

çünkü bu babamı biraz daha sinirlendirdi.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle

is the same phrase, but as a command.

aynı cümle ama bir emir olarak.

You can say to someone, "Bite your tongue,"

Birine "Dilini ısır" diyebilirsin

and it basically means that you want them to stop talking.

ve bu temelde onun konuşmayı bırakmasını istediğin anlamına gelir.

So, if someone is talking to you

Yani, birisi sizinle konuşuyorsa

and they're not being very nice

ve pek kibar davranmıyorsa

and you want to tell them to shut up.

ve siz ona susmasını söylemek istiyorsanız.

That's kind of a mean thing to say.

Bu söylenecek kötü bir şey.

You could also say, "Bite your tongue,"

"Dilini ısır" da diyebilirsin

but it's not a nice thing to say to someone.

ama bu birine söylenecek hoş bir şey değil.

When you say, "Bite your tongue," it's very direct.

"Dilini ısır " dediğinde bu çok doğrudandır.

It's very, it's definitely a command.

Bu çok, kesinlikle bir emirdir.

It's maybe something a parent would say to a child,

Bu belki de bir ebeveyn, çocuğuna

if they're very, very frustrated

çok, çok hüsrana uğramışsa

or annoyed with their child.

veya çocuğuna kızmışsa ona söyleyeceği bir şeydir.

They might say, "Bite your tongue,"

"Dilini ısır" diyebilirler

and it's also used a lot when people use bad words,

ve ayrıca bir ebeveyn gibi insanlar kötü sözler kullandığında çokça kullanılır, örneğin

like a parent, if a child said the F-word, for instance,

bir çocuk F kelimesini söylediğinde,

a parent might say, "Hey, bite your tongue.

bir ebeveyn "Hey, dilini ısır.

Don't use swear words.

Küfür kullanma.

That's bad."

Bu kötü."

Anyways, to review, to bite your tongue

Her neyse, gözden geçirmek, dilini ısırmak

is simply to stop yourself from talking.

kendini konuşmaktan alıkoymaktır.

I guess, if you actually did bite your tongue a little bit,

Sanırım, dilini gerçekten biraz ısırmış olsaydın,

that does stop you from saying something, doesn't it?

bu seni bir şey söylemekten alıkoyar, değil mi?

And when you tell someone to bite their tongue,

Ve birine dilini ısırmasını söylediğinde

or if you say, "Bite your tongue,"

ya da "Dilini ısır" dediğinde

it means that you want them to shut up.

bu onun susmasını istediğin anlamına gelir.

It means that you want them to stop saying

Bu, ne söylüyorlarsa söylemeyi bırakmalarını istediğiniz anlamına gelir

whatever they're saying.

.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Liu.

Bu yorum Liu'dan.

"After spending an afternoon at a social event,

" Sosyal bir etkinlikte bir öğleden sonra geçirdikten sonra

I was tuckered out.

sıkıldım.

I'm not good at socializing.

Sosyalleşme konusunda iyi değilim.

It's always hard for me to find topics

Konu bulmak ve sohbeti sürdürmek benim için her zaman zor

and to keep the conversation going."

."

And then my reply.

Ve sonra cevabım.

"Social events can be exhausting."

"Sosyal olaylar yorucu olabilir."

Now, I've mentioned this before a few times,

Şimdi, bundan daha önce birkaç kez bahsetmiştim, burada YouTube'da bu

that as much as I seem like this happy, friendly person

kadar mutlu, arkadaş canlısı biri gibi görünsem

here on YouTube,

and that you might think that I'm really outgoing

ve benim gerçekten dışa dönük biri olduğumu

and love social events,

ve sosyal etkinlikleri sevdiğimi düşünebilirsiniz.

I'm actually similar to Liu.

Liu.

When I go to a social event,

Sosyal bir etkinliğe gittiğimde

it can be a little bit draining.

biraz yorucu olabiliyor.

We learned the English phrase to be tuckered out,

which means to be really tired.

Gerçekten yorgun olmak anlamına gelen İngilizce "tucked out" deyimini öğrendik.

Sometimes when I go to social events, at the end of it,

Bazen sosyal etkinliklere gittiğimde, sonunda,

I'm just really, really tired and exhausted,

gerçekten, gerçekten yorgun ve bitkin oluyorum,

more like mentally exhausted, if you know what I mean.

daha çok zihinsel olarak tükenmiş gibiyim, ne demek istediğimi anlıyorsan.

My favorite kind of event

En sevdiğim olay türü,

is the event where there's just a few people,

sadece birkaç kişinin olduğu,

not a lot of people just, I don't know,

çok fazla insanın olmadığı, ne bileyim,

three or four people sitting around a campfire.

üç veya dört kişinin bir kamp ateşi etrafında oturduğu olaydır.

That is my favorite type of event.

Bu benim en sevdiğim olay türüdür.

Well, hey, I was gonna show you.

Hey, sana gösterecektim.

Maybe I can get this in this frame.

Belki bu karede bunu yakalayabilirim.

You could see this tree.

Bu ağacı görebilirsin.

There's a few buds on this tree.

Bu ağaçta birkaç tomurcuk var.

It seems to me, if we're quiet as well,

Bana öyle geliyor ki, biz de sessiz olursak

(birds chirping)

(kuş cıvıltıları)

that I can hear birds chirping.

kuş cıvıltılarını duyabiliyorum.

So we're definitely well on our way to spring.

Yani kesinlikle bahar yolundayız.

I'm wearing my winter coat today.

Bugün kışlık montumu giyiyorum.

I'm not sure why.

I probably could have just worn my spring jacket.

Neden olduğundan emin değilim.

Muhtemelen bahar ceketimi giyebilirdim.

By the way, my spring jacket and fall jacket are,

Bu arada benim bahar ceketim ve sonbahar ceketim

they're the same jacket,

aynı ceket

but we sometimes will use the same name

ama bazen

to describe both of them.

ikisini de tanımlamak için aynı ismi kullanırız.

Maybe I should have worn my spring jacket today.

Belki de bugün baharlık ceketimi giymeliydim.

It's a beautiful, lovely day out here.

Burada güzel, sevimli bir gün var.

Let me just spin you around,

Sizi biraz döndüreyim

and you can see the fire pit, which we'll be using soon.

ve yakında kullanacağımız ateş çukurunu görebilirsiniz .

Oh, there's a bottle in there.

Oh, orada bir şişe var.

I should clean that up.

Bunu temizlemeliyim.

We have a nice grill that we use to grill things as well.

Bir şeyleri ızgara yapmak için de kullandığımız güzel bir ızgaramız var.

Anyways, see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.

Bye!

Hoşçakal!