Learn the English Phrases BACK-TO-SCHOOL and TO GET SCHOOLED

Hi, Bob the Canadian here.

Merhaba, Kanadalı Bob burada.

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase back to school.

okula dönüş İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

It is back to school time here in Ontario, Canada.

Kanada, Ontario'da okul zamanı.

That doesn't mean that school has started,

Bu, sınıfımda oturmama rağmen okulun başladığı anlamına gelmez

even though I'm sitting in my classroom.

.

It means that everyone is getting ready

Bu, herkesin

for the start of school in September.

Eylül'de okulların başlaması için hazırlandığı anlamına gelir.

So is called back to school time.

Yani okula dönüş zamanı denir. Şu anda mağazalarda

There are a lot of sales right now at stores.

çok fazla indirim var .

If you watch television, there are a lot of commercials.

Televizyon izliyorsanız, çok fazla reklam var. Okula dönüş zamanının geldiğini söyleyen

There are a lot of advertisements saying that it is time

birçok reklam var

for back to school.

.

There are a lot of back to school sales.

Çok fazla okula dönüş satışı var. Okula dönüş mevsimi olduğu için şu anda

You can buy a lot of things, like paper, and binders,

kağıt, klasörler, kalemler

and pens and pencils for a lot cheaper right now

ve kurşun kalemler gibi birçok şeyi çok daha ucuza satın alabilirsiniz

because it is the back to school season.

.

So in Ontario, Canada,

Yani Ontario, Kanada'da

and in many English-speaking parts of the world,

ve dünyanın İngilizce konuşulan birçok yerinde,

we would say that it is currently back to school season.

şu anda okula dönüş sezonunun başladığını söyleyebiliriz.

So school doesn't start till September 8th,

Yani okul 8 Eylül'e kadar başlamıyor,

but at the same time,

ama aynı zamanda

you can see I'm in my classroom, because I'm here

sınıfımda olduğumu da görebilirsiniz, çünkü

to just start to get ready.

hazırlanmaya başlamak için buradayım.

Things are gonna look a little bit different.

İşler biraz farklı görünecek.

And I had another phrase with the word school in it.

Ve içinde okul kelimesi olan başka bir cümlem daha vardı.

And it's the phrase to get schooled.

Ve bu okula gitme ifadesidir.

This phrase is best explained by using sports.

Bu ifade en iyi spor kullanılarak açıklanır.

In sports, if someone is better at you than the sport,

Sporda, eğer birisi sizde spordan daha iyiyse,

we would say that they would school you.

sizi okuturlar deriz.

So let's say you are playing soccer or football

Diyelim ki futbol oynuyorsunuz

and you are playing against a better player.

ve daha iyi bir oyuncuya karşı oynuyorsunuz.

And as he approaches you, he moves the ball one way

Ve size yaklaşırken, topu bir yöne

and then the other, and then the other,

, sonra diğerine ve sonra diğer yöne hareket ettirir

and he gets past you.

ve sizi geçer.

We would say that you got schooled.

Okula gittin diyeceğiz.

Basically what it means is that the other player

Temel olarak bunun anlamı, diğer oyuncunun

was so much better than you,

sizden çok daha iyi olması,

that they are like the teacher or the master,

onun öğretmen veya usta gibi olması

and you are like the student in that situation.

ve sizin de bu durumda öğrenci gibi olmanızdır.

So we would say that you got schooled.

Yani okullu olduğunuzu söyleyebiliriz.

Whenever you play a sport and you play against someone

Ne zaman bir spor yapsan ve

who is way better than you, oftentimes during the game,

senden çok daha iyi olan birine karşı oynasan, çoğu zaman oyun sırasında, oynarken

you will get schooled while you are playing.

ders alırsın .

Basically, it's like the better player

Temel olarak, daha iyi bir oyuncunun

when they beat you with a certain move,

sizi belirli bir hamleyle yenmesi gibi,

they taught you something.

size bir şey öğrettiler.

So you got schooled.

Böylece okullu oldun.

I did want to talk about a comment though,

Yine de dünkü bir videodan bir yorum hakkında konuşmak istedim

from a video from yesterday.

. Bahsetmek

The video that I wanna talk about is the one

istediğim video,

where I use the phrase nose around or nosing around.

burnunu sokmak ya da burnunu sokmak deyimini kullandığım video.

And Qiu Park has this question.

Ve Qiu Park'ın bu sorusu var.

"Hi, Bob.

If I step into a shop and I'm just looking around,

"Merhaba Bob.

Bir dükkana girersem ve sadece etrafa bakarsam,

could I say I'm nosing around?

etrafı karıştırdığımı söyleyebilir miyim?

Thank you."

Teşekkürler."

You would probably not say that.

Muhtemelen bunu söylemezsin.

You would probably say that you are just looking.

Muhtemelen sadece baktığınızı söylersiniz.

You would probably say that you are just browsing,

Muhtemelen sadece göz attığınızı söylersiniz,

because nosing around has kind of a negative connotation.

çünkü etrafa göz gezdirmenin bir tür olumsuz çağrışımı vardır.

That means nosing around is not the kind of behavior

Bu, etrafta dolanmanın

that people appreciate.

insanların takdir ettiği türden bir davranış olmadığı anlamına gelir.

So when you're a nosy person and you are nosing around,

Yani meraklı biriyseniz ve etrafı karıştırıyorsanız, bu insanlara

it's not something you would say to people.

söyleyeceğiniz bir şey değildir .

I might say to Jen,

Jen'e

"Hey, I'm gonna go look at that flower booth.

"Hey, ben gidip şu çiçekçi kulübesine bakacağım.

I'm just going to nose around a bit."

Biraz etrafı kurcalayacağım" diyebilirim.

But then between Jen and I, we know what I'm doing.

Ama Jen ve ben ne yaptığımı biliyoruz.

So nosing around isn't bad,

Yani etrafta dolaşmak kötü değil,

but nosing around kind of has this,

ama etrafta dolaşmak bir nevi var, sanki

like you're spying on someone,

birisini gözetliyormuşsun gibi,

that's kind of what you're doing.

yaptığın şey bu.

So in that situation, I would say,

Bu durumda,

"I'm just looking around," or, "I'm just browsing."

"Sadece etrafa bakıyorum" veya "Sadece göz atıyorum" derdim.

And I think someone did reply with that.

Ve sanırım birisi bununla cevap verdi.

"I guess you should be saying I'm browsing.

" Taradığımı söylemelisin sanırım.

But concerning nosing around I'm puzzled."

Ama ortalıkta dolanma konusunda kafam karıştı."

So hopefully that cleared things up for both of you.

Umarım bu, ikiniz için de bir şeyleri açıklığa kavuşturmuştur.

When you nose around, it's not a polite thing to do.

Etrafta burnunu soktuğunda, yapılacak kibar bir şey değil.

Anyways, as you can see, I'm in my classroom.

Her neyse, gördüğün gibi sınıfımdayım.

The desks are too close together right now.

Masalar şu anda birbirine çok yakın.

I'm here today to just start to figure out

Bugün,

how many students can I fit in this classroom

bu sınıfa kaç öğrenci sığdırabileceğimi

and still have them two meters apart?

ve yine de aralarında iki metre mesafe olmasını sağlayabileceğimi anlamaya başlamak için buradayım.

Everyone needs to be two meters or six feet apart.

Herkesin birbirinden iki metre veya altı fit uzakta olması gerekir.

I have my mask.

benim maskem var

This is what I look like wearing my mask.

Maskemi takarken böyle görünüyorum. Ders verirken

I will probably also have a visor on when I'm teaching,

muhtemelen siperliğim de olacak

but this is what I will look like

ama

when I start teaching this fall.

bu sonbahar ders vermeye başladığımda böyle görüneceğim.

I'm not sure what it will be like.

Nasıl olacağından emin değilim.

We will see.

Göreceğiz.

I hope everything goes really, really well,

Umarım her şey gerçekten çok iyi gider,

because I certainly didn't mind teaching online,

çünkü kesinlikle çevrimiçi öğretmeyi umursamıyorum,

but I would prefer to teach in the classroom.

ama sınıfta öğretmeyi tercih ederim.

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob,

I hope you enjoyed this short English lesson

umarım bu kısa İngilizce dersini beğenmişsinizdir

and I'll see you with another short lesson

ve birkaç gün sonra başka bir kısa derste görüşürüz

in a couple days.

.