Learn the English Phrases BEATS ME and BEAT-UP

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase beats me.

İngilizce ifadeyi yener beni öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is actually a really simple phrase.

Bu aslında çok basit bir söz.

It simply means I don't know.

Bu sadece bilmiyorum anlamına geliyor.

I remember once I was at a school event,

Hatırlıyorum, bir keresinde bir okul etkinliğindeydim

and there was a car in the parking lot,

ve otoparkta bir araba vardı

and the alarm was going off,

ve alarm çalıyordu,

the car was going beep, beep, beep.

araba bip, bip, bip diye bağırıyordu.

And my boss came to me, and said,

Patronum yanıma geldi ve

do you know whose car that is?

kimin arabası olduğunu biliyor musun dedi.

And I said, beats me.

Ve dedim ki, beni yener.

Basically, all I was saying is, I don't know.

Temel olarak, tek söylediğim, bilmiyorum.

Sometimes I have this in class as well.

Bazen bu benim sınıfta da oluyor.

I'll say to a student, what's the answer to this question?

Bir öğrenciye diyeceğim ki, bu sorunun cevabı nedir?

And the student might shrug,

Ve öğrenci omuz silkebilir

and say, I don't know, beats me.

ve bilmiyorum, beni yener diyebilir.

So they might say, I don't know, and beats me,

Yani, Bilmiyorum diyebilirler ve beni aşarlar,

basically, those things mean the same,

temelde bu şeyler aynı anlama gelir,

those phrases mean the same thing,

bu ifadeler aynı anlama gelir,

but they might say both just to make sure

ancak her ikisini de sadece onların ne olduğunu bilmediklerini gerçekten bildiğimden emin olmak için söyleyebilirler.

that I really know

that they don't know what I'm talking about.

Hakkında konuşuyorum.

They'll just say beats me.

Sadece beni yener diyecekler.

Anyways, the other phrase I wanted to teach you today

Her neyse, bugün size öğretmek istediğim diğer cümle

is kind of more of a way of describing something.

daha çok bir şeyi tanımlamanın bir yolu.

It's beat up.

Dövülmüş. Bu

So you might be familiar with the phrasal verb to beat up,

nedenle,

which means to like beat someone up with your fists,

birini yumruklarınızla dövmek

or to hit them, not a nice thing to do.

veya onlara vurmak gibi hoş bir şey olmayan dövmek fiiline aşina olabilirsiniz.

But when we say that something is beat up,

Ama bir şeyin hırpalandığını söylediğimizde,

it means that it's not in good shape.

bu onun iyi durumda olmadığı anlamına gelir.

You can say this, my brother bought a car.

Şöyle diyebilirsin kardeşim araba aldı.

It's not a brand new car.

Bu yepyeni bir araba değil.

It's a used car, and it's a little bit beat up.

Kullanılmış bir araba ve biraz hırpalanmış. Biraz eskimiş

He bought a car that's a little bit beat up.

bir araba aldı .

That would mean it has some dents in it.

Bu, içinde bazı ezikler olduğu anlamına gelir.

It has some rust on it.

Üzerinde biraz pas var.

It's just not in perfect condition.

Sadece mükemmel durumda değil.

It's a little bit beat up.

Biraz hırpalanmış.

A lot of the farm equipment that I buy

Satın aldığım çiftlik ekipmanlarının çoğu

is older farm equipment.

eski çiftlik ekipmanları.

And sometimes it's a little bit beat up,

Ve bazen biraz yıpranmış

and then I have to do a few repairs on it.

ve sonra üzerinde birkaç onarım yapmam gerekiyor.

So to review, if someone says to you beats me,

Yani gözden geçirmek gerekirse, eğer biri size beni yener derse,

it simply means they don't know the answer

bu onlara sorduğunuz sorunun cevabını bilmedikleri anlamına gelir

to whatever question you are asking them.

.

And if you describe something as being beat up,

Ve bir şeyi hırpalanmış olarak tanımlarsanız,

it means that it's getting old.

bu eskidiği anlamına gelir.

If it's a piece of equipment that can rust,

Paslanabilecek bir ekipmansa,

it might be a little rusty.

biraz paslanmış olabilir.

If it's a car,

Bir araba ise,

I could even use it to describe my first camera,

ilk kameramı,

the first camera I bought used,

ilk aldığım kamerayı kullanmak için bile kullanabilirim

and the camera was a little bit beat up.

ve kamera biraz hırpalanmıştı.

It had some scuffs around the edges,

Kenarlarında biraz sıyrıklar vardı

and it was definitely not in perfect condition,

ve kesinlikle mükemmel durumda değildi,

but hey, let's look at a comment from a previous video.

ama hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment, if Google Translate serves me correctly,

Bu yorum, Google Çeviri bana doğru hizmet ediyorsa,

this comment is from Roman.

bu yorum Roman'dan. Rusya'daki konumumuzda

The soil has already frozen to a depth

toprak zaten bir kürek derinliğine kadar donmuş durumda

of one shovel in our location in Russia.

.

And my response, we're not quite there yet.

Ve cevabım, henüz tam olarak orada değiliz.

We'll probably have another month or so before that happens.

Bu olmadan önce muhtemelen bir ay kadar daha zamanımız olacak.

So for those of you that aren't aware

Yani

what the world is like in the winter.

kışın dünyanın nasıl olduğunun farkında olmayanlarınız için.

I know some of you live in countries

Bazılarınızın kış olmayan ülkelerde yaşadığını biliyorum

where there is no winter.

.

When we have winter, eventually the ground freezes.

Kış geldiğinde, eninde sonunda toprak donar.

Here in Ontario, Canada,

Burada, Kanada, Ontario'da,

the ground freezes to a depth of two or three feet,

zemin iki veya üç fit derinliğe,

almost a meter deep, the ground will freeze in the winter.

neredeyse bir metre derinliğe kadar donar, zemin kışın donar.

And that's why we put things like fence posts,

İşte bu yüzden çit direkleri gibi şeyler koyduk,

this fence post here.

bu çit direği buraya.

If you can see it, hopefully that's in the frame.

Eğer görebiliyorsanız, umarım o kadrajdadır.

I think it is.

Sanirim oyle.

We put our fence posts over three feet in the ground.

Çit direklerimizi yerin üç fit üzerine koyduk. Kanada, Ontario'da

Whenever we put things in the ground in Ontario, Canada,

ne zaman bir şeyi yere koysak ,

we make sure they are at least three feet down.

en az üç fit aşağıda olduklarından emin oluruz.

Usually fence posts,

Genellikle çit direkleri,

or even the telephone poles along the road,

hatta yol boyunca uzanan telefon direkleri,

what we call hydro poles,

hidro direk dediğimiz şey,

everything is at least three feet or deeper,

her şey en az üç fit veya daha derindir,

because if you don't put things deep enough,

çünkü bir şeyleri yeterince derine koymazsanız

when the ground freezes,

, zemin donduğunda

it pushes them up slowly but surely out of the ground.

onları yavaşça yukarı iter ama kesinlikle yerden. Burada, Ontario, Kanada'da

If you put a fence post like half a meter deep,

yarım metre derinliğinde

or a couple feet deep here in Ontario, Canada,

veya birkaç fit derinliğinde bir çit direği koyarsanız ,

in about five or 10 years,

yaklaşık beş veya 10 yıl içinde,

it would slowly come out of the ground.

yavaşça yerden çıkacaktır.

The ground would freeze and thaw around it,

Zemin, etrafındaki donar ve çözülür

and eventually it would fall out.

ve sonunda düşerdi.

So I know you came here to learn English,

Buraya İngilizce öğrenmek için geldiğinizi biliyorum,

but you just got a whole lesson

ancak

on how deep you should put your fence posts

if you build a fence.

bir çit inşa ederseniz çit direklerini ne kadar derine koymanız gerektiğine dair koca bir ders aldınız.

You never know what you're gonna learn

on Bob's Short English Lesson channel.

Bob'un Kısa İngilizce Dersi kanalında ne öğreneceğinizi asla bilemezsiniz.

Today, you learned a little bit about fencing.

Bugün, eskrim hakkında biraz bilgi edindiniz.

Anyways, I hope you're having a good day.

Her neyse, umarım gününüz iyi geçiyordur.

I'll see you in a couple of days

Birkaç gün sonra

with another short lesson, bye.

başka bir kısa dersle görüşürüz, hoşçakalın.