Learn the English Phrases TO HIT YOUR STRIDE and TO TAKE SOMETHING IN STRIDE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, adımlarını atmak için

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce ifadeyi öğrenmene yardım etmek istedim

to hit your stride.

.

When you hit your stride, it means you're very comfortable

Adımınızı attığınızda,

and efficient doing something.

bir şeyler yaparken çok rahat ve verimli olduğunuz anlamına gelir.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek. Eninde

Eventually, Jen and I will bring flowers to market,

sonunda Jen ve ben pazara çiçek getireceğiz ama

not yet though, because winter has just ended

henüz değil çünkü kış yeni bitti

and spring is just beginning.

ve bahar daha yeni başlıyor.

We don't have flowers yet,

Henüz çiçeğimiz yok,

but eventually we'll go and the first week

ama sonunda gideceğiz ve

or two at market will be a little bit rough,

pazardaki ilk veya iki hafta biraz zor olacak,

but eventually though, we will hit our stride.

ama sonunda, adımlarımızı atacağız.

This means that eventually at market,

Bu, sonunda pazarda

we will feel comfortable, we'll remember how to sell flowers

rahat hissedeceğimiz, pazarda nasıl çiçek satacağımızı hatırlayacağımız anlamına gelir

at the market.

.

We'll remember how everything goes in our van

Minibüsümüzde her şeyin nasıl gittiğini

and how we set up, eventually we will hit our stride

ve nasıl kurulduğumuzu hatırlayacağız, sonunda adımlarımızı atacağız

and everything will go smoothly.

ve her şey yolunda gidecek.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci cümle,

is to take something in stride.

adım adım bir şeyler yapmaktır.

Now, when you take something in stride,

Şimdi, bir şeyi yoluna koyduğunuzda,

it means something happens to you

başınıza bir şey geliyor demektir

and it doesn't really affect you much at all.

ve bu sizi pek etkilemiyor.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

Sometimes in my classroom, a student will ask a question

Bazen sınıfımda bir öğrenci elini kaldırmadan soru sorar

without putting their hand up

or a student will speak when I'm speaking

veya ben konuşurken bir öğrenci konuşur

and I just take that in stride.

ve ben bunu adım adım yaparım.

I don't get mad.

kızmıyorum

I don't get angry.

kızmıyorum

Sometimes I'll just calmly remind the student

Bazen öğrenciye

to please be a little bit more polite,

sakince biraz daha kibar olmasını hatırlatırım,

but I don't react in an extreme way,

ama aşırı bir tepki vermem,

I just take it in stride.

sadece adım adım giderim.

Once in my classroom, a student threw something at the board

Bir keresinde sınıfımda bir öğrenci tahtaya bir şey fırlattı

and instead of yelling and getting angry,

ve bağırıp kızmak yerine,

I just took it in stride and I just turned and said,

adımımı attım ve döndüm ve

with no emotion I just said,

hiçbir duygu olmadan dedim ki,

please don't throw things in class.

lütfen sınıfa bir şeyler fırlatmayın.

I'm not a very mean or strict teacher,

Ben çok kaba veya katı bir öğretmen değilim,

but usually when I ask for things, students do listen,

ama genellikle bir şey sorduğumda öğrenciler dinler,

so I'm thankful for that.

bu yüzden bunun için minnettarım.

Anyways, to review, to hit your stride

Her neyse, gözden geçirmek, adımını atmak,

means you're doing something

bir şeyi yapmakta olduğun

and you've become comfortable doing it again.

ve onu tekrar yapmaktan rahat ettiğin anlamına gelir.

At the beginning of the school year

Okul yılının başında,

after a few days of teaching, I usually hit my stride

birkaç günlük öğretmenlikten sonra, genellikle adımımı atarım

and I like doing it again

ve bunu tekrar yapmaktan hoşlanırım ve

and to take something in stride

bir şeyi normale döndürmek,

means to not react emotionally, to not get angry

duygusal olarak tepki vermemek, kızmamak

or anything like that, but to just kind of not react at all

veya bunun gibi bir şey değil, sadece nazik olmak demektir.

when something happens,

bir şey olduğunda hiç tepki vermemek,

but hey, let's look at a comment from a previous video.

ama hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Iris.

Bu yorum İris'ten.

Hello teacher Bob, thank you for the amazing lesson

Merhaba öğretmen Bob, her seferinde harika ders için teşekkür ederim

every time.

.

I have a question.

Bir sorum var.

What does it mean, this week has been a zoo?

Bu hafta hayvanat bahçesi oldu ne demek?

Is it kind of this week has been busy?

Bu hafta biraz yoğun mu?

Thank you in advance.

Şimdiden teşekkür ederim.

And my response, it means it has been crazy and busy.

Ve cevabım, çılgınca ve meşgul olduğu anlamına geliyor.

So that was from my last lesson.

Yani bu benim son dersimdendi.

In my last lesson, I mentioned that my week had been a zoo.

Son dersimde, haftamın tam bir hayvanat bahçesi olduğundan bahsetmiştim.

So when you say that something has been a zoo,

Yani bir şeyin hayvanat bahçesi olduğunu söylediğinizde,

it means it's been crazy.

bu çılgınca olduğu anlamına gelir.

If I said to Jen, hey, my class today was a zoo.

Jen'e, hey, bugünkü sınıfım bir hayvanat bahçesiydi.

It means that the students were loud and jumping around

Bu, öğrencilerin yüksek sesle, zıplayarak

and crazy and things didn't go as planned.

ve çılgınca olduğu ve her şeyin planlandığı gibi gitmediği anlamına gelir.

It would just mean that it wasn't calm and peaceful

Bu, normalde olduğu gibi sakin ve huzurlu olmadığı anlamına gelir

in the way it normally is,

,

but hey, let's look at a few things here.

ama hey, burada birkaç şeye bakalım.

Over here, you could see that I'm at a park

Burada, bir parkta olduğumu görebilirsin

and maybe you could see the soccer goals,

ve belki de futbol gollerini görebilirsin,

soon kids will be playing soccer again.

yakında çocuklar tekrar futbol oynamaya başlayacak. Gerçekten

We're really close, it's going to start in a few weeks.

çok yakınız, birkaç hafta içinde başlayacak.

You can see here too, that there is a sign.

Burada da bir işaret olduğunu görebilirsiniz.

It says, dog on leash, stoop and scoop,

Diyor ki, tasmalı köpek, eğil ve kepçe, evcil

pick up after your pet

hayvanının peşinden git

and then there's a little thing here that says,

ve sonra burada küçük bir şey var,

if your dog poops, you should pick it up.

köpeğin kakasını yaparsa, onu almalısın.

It's always a kind thing to do.

Her zaman yapılacak nazik bir şeydir. Biriyle

When you share a public space with someone,

ortak bir alanı paylaştığınızda, hayvanlarınızın arkasını

it's always kind to clean up after your animals

temizlemek her zaman nazik bir davranıştır

because no one wants to accidentally step in dog poop.

çünkü kimse yanlışlıkla köpek kakasına basmak istemez.

That's something that usually annoys me quite a bit.

Bu genellikle beni biraz rahatsız eden bir şey.

I hate it when I'm at a park

Parktayken

and someone hasn't cleaned up after their dog,

birinin köpeğinin arkasını temizlememesinden nefret ediyorum, bu

just kind of annoying.

biraz sinir bozucu.

Anyways, the other thing I wanted to show you,

Her neyse, size göstermek istediğim diğer şey,

I'm not sure if you can see,

görebildiğinizden emin değilim

but that house over there has solar panels on top of it

ama şuradaki evin üzerinde güneş panelleri var

and the sun is just starting to come out more and more

ve güneş

in Canada.

Kanada'da daha yeni yeni yeni çıkmaya başlıyor.

We are seeing houses with solar panels on them.

Güneş panelli evler görüyoruz.

I know you can see out where I live

Yaşadığım yerde

that there are a lot of wind turbines,

çok fazla rüzgar türbini olduğunu görebileceğinizi biliyorum,

but we are also starting to see a lot more solar panels

ama aynı zamanda çok daha fazla güneş paneli görmeye başlıyoruz ki

which is kind of cool

bu biraz havalı

because eventually we can use less coal and natural gas

çünkü sonunda daha az kömür, doğal gaz

and nuclear power to create electricity.

ve nükleer enerji kullanabiliyoruz. elektrik.

Anyways, thanks for watching this little English lesson

Her neyse, bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler

and I'll see you in a couple days

ve birkaç gün sonra

with another one, bye.

başka bir derste görüşürüz, hoşçakalın.