Learn the English Phrases "to be in the way" and "to get out of the way"

In this English lesson I wanted to help you learn the English phrase to be in the way.

Bu İngilizce dersinde, yolda olmak için İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

When you are in the way, it means someone is trying

Yolda olduğunuzda, birisi

to go somewhere and you’re blocking their path.

bir yere gitmeye çalışıyor ve siz onların yolunu kapatıyorsunuz demektir.

Sometimes at the grocery store when I go down an aisle, there will be someone

Bazen markette reyondan aşağı indiğimde

in the way and I'll have to ask them to move because I can't get my cart through the aisle.

yoluma biri çıkar ve arabamı reyondan geçiremediğim için ondan gitmesini istemek zorunda kalırım.

So when you are in the way, with...

Bu yüzden, yolunuza çıktığınızda, ...

you think someone is going to be in the way

birinin yolunuza çıkacağını düşündüğünüzde,

it means they're going to be in your path when you're trying to get somewhere.

bu, siz bir yere varmaya çalışırken o kişinin yolunuza çıkacağı anlamına gelir.

I'm trying to think of another good example.

Başka bir iyi örnek düşünmeye çalışıyorum.

Sometimes when I'm trying to get into my classroom, there will be students in the way.

Bazen sınıfıma girmeye çalıştığımda , yolumda öğrenciler oluyor.

They'll be standing in the doorway and I'll have to ask them to move

Kapı eşiğinde duracaklar ve sınıfıma girebilmek için onlardan hareket etmelerini istemek zorunda kalacağım

so that I can get into my classroom.

.

So to be in the way simply means to block someone's path

Yani yolda olmak, birisi

when they're trying to get somewhere.

bir yere varmaya çalışırken yolunu kesmek demektir. Bugün

The other phrase I wanted to teach you today is the phrase to get out of the way.

size öğretmek istediğim bir diğer deyim de yoldan çekilmek deyimi.

I'm offering the solution to the problem from the first phrase.

Sorunun çözümünü ilk cümleden sunuyorum.

When you see someone in the way, sometimes it's nice to ask them to get out of the way.

Yolda birisini gördüğünüzde, bazen onlardan yoldan çekilmelerini istemek güzeldir.

Sometimes we even say this directly.

Hatta bazen bunu doğrudan söylüyoruz.

We'll say, Get out of the way!

Diyeceğiz ki, çekil yoldan!

You might even yell it if your car was rolling along with

Hatta arabanız kimsenin sürmediği halde yuvarlanıyorsa

no one driving it and there was someone walking, you might yell, Get out of the way!

ve yürüyen biri varsa, " Yoldan çekilin!" diye bağırabilirsiniz.

to them so that they will be safe, meaning that they need to get out of the way of the vehicle.

onlara güvende olmaları için, yani aracın yolundan çekilmeleri gerektiği anlamına gelir. Aşağıya indiği

They need to not be in the path that it is traveling down.

yolda olmamaları gerekir .

So to review, to be in the way means to

Yani gözden geçirmek, yolda olmak,

yeah, be in the way.

evet, yolda olmak demektir.

I can't define it by using the phrase.

Cümleyi kullanarak tanımlayamam.

But if I was standing in my driveway and Jen wanted to leave, I would be in the way.

Ama garaj yolumda dursaydım ve Jen gitmek isteseydi, yoluma çıkardım.

And so I would need to get out of the way so that she could leave.

Ve böylece onun gidebilmesi için yoldan çekilmem gerekecekti.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

Let me see which pocket I put it in.

Bakalım hangi cebe koyacağım.

Here it is right here

İşte tam burada

it is from Andrey

Andrey'den mi yoksa

or Andrey. Maybe I'm pronouncing it wrong.

Andrey'den mi. Belki de yanlış telaffuz ediyorum. Videoyu çektiğiniz

Such a comfy place on your farm where you're filming the video.

çiftliğinizde çok rahat bir yer .

And my response? It was a nice little corner.

Ya cevabım? Güzel bir küçük köşeydi.

I might have to find another one.

Başka bir tane bulmam gerekebilir.

It's going to be really windy all this week, so it's a little windy right now, but not too bad.

Bütün hafta gerçekten rüzgarlı olacak, bu yüzden şu anda biraz rüzgarlı ama çok kötü değil.

But I found this little corner because I wanted to show you that yes, spring

Ama bu küçük köşeyi buldum çünkü size evet, baharın

is definitely starting.

kesinlikle başladığını göstermek istedim.

One of the first signs of spring for me

Benim için baharın ilk işaretlerinden biri,

is when

Jen starts to put the little baby plants outside.

Jen'in küçük yavru bitkileri dışarıya koymaya başlaması.

So you can see it's warm enough here

Yani bugün burasının yeterince sıcak olduğunu görebilirsiniz

today, you can see quite a few of them,

,

that Jen has some

Jen'in bazı

of the plants out.

bitkilerden kurtulmuş olduğunu görebilirsiniz.

So she's decided that it's warm enough today that the plants can be outside for a little bit.

Bu yüzden, bugün bitkilerin biraz dışarıda kalabileceği kadar sıcak olduğuna karar verdi.

So what was I saying?

Peki ben ne diyordum?

Yes, I picked that comfy corner.

Evet, o rahat köşeyi seçtim. Geçen gün

I had a nice comfy corner over there the other day.

orada güzel ve rahat bir köşem vardı .

It's not as windy right now, though.

Ama şu an hava o kadar rüzgarlı değil.

This morning it was super windy, so I was worried that I wouldn't be able

Bu sabah hava çok rüzgarlıydı, bu yüzden

to find a good place to do this.

bunu yapacak iyi bir yer bulamayacağımdan endişelendim.

Anyways, what was I going to talk about?

Her neyse, ne hakkında konuşacaktım?

Spring is starting.

Bahar başlıyor.

Here's another little look down here.

İşte aşağıya başka bir küçük bakış.

You can see that the daffodils are just starting to pop out of the ground.

Nergislerin yerden yeni çıkmaya başladığını görebilirsiniz.

Another sure sign that spring is coming.

Baharın geldiğinin bir başka kesin işareti.

And I was going to show you all the geese in the river, but they all flew away.

Ben de sana nehirdeki bütün kazları gösterecektim ama hepsi uçup gitti.

But there's definitely a lot of Canadian geese and there is either

Ama kesinlikle çok fazla Kanada kazı var ve ya

white geese or swans.

beyaz kazlar ya da kuğular var.

I'm not sure which it is because I haven't been able to get close.

Hangisi olduğundan emin değilim çünkü yaklaşamadım.

I know they were flying overhead the other day, but I can just sense

Geçen gün tepelerinde uçtuklarını biliyorum, ama

right now that spring is just around the corner.

şu anda baharın hemen köşede olduğunu hissedebiliyorum.

Actually, it did start yesterday.

Aslında dün başladı.

Yesterday was the first day of spring.

Dün baharın ilk günüydü.

I guess I should have mentioned that one of the reasons I'm talking about spring

Sanırım bahardan bahsetmemin nedenlerinden birinin

is because yesterday literally was the first

dün kelimenin tam anlamıyla ilk günü olması,

I think today's the first full day of spring.

sanırım bugünün baharın ilk tam günü olduğunu söylemeliydim.

But spring did start yesterday, yesterday afternoon for us.

Ama bahar bizim için dün, dün öğleden sonra başladı.

Anyways, thanks for watching this little English lesson.

Her neyse, bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

It should become greener and greener out here as I make these lessons,

Ben bu dersleri yaparken burası daha da yeşil olmalı,

so hopefully I can share that with you. Have a good day. Bye.

umarım bunu sizinle paylaşabilirim . İyi günler. Hoşçakal.