Learn the English Phrases TO PUT INTO MOTION and TO GO THROUGH THE MOTIONS

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

İngilizce ifadeyi öğrenmenize,

to put into motion.

harekete geçirmenize yardımcı olmak istedim.

In English, when you say that you are

İngilizce'de

going to put something into motion,

bir şeyi harekete geçireceğinizi söylediğinizde,

it means you're going to start doing it.

onu yapmaya başlayacaksınız demektir.

Usually it means that you have some new plans,

Genellikle bazı yeni planlarınız

or new ideas that you're going to start to do.

veya uygulamaya başlayacağınız yeni fikirleriniz olduğu anlamına gelir .

A good example would be this.

İyi bir örnek şu olabilir.

When the school year starts,

Okul yılı başladığında, harekete geçirmek istediğim

I have a lot of ideas that I want to put into motion.

birçok fikrim var .

I have a lot of planning to do.

Yapacak çok planım var. Başlamak istediğim

I have a lot of things that I want to get started on.

çok şey var .

So I think about those new things over the summer.

Bu yüzden yaz boyunca bu yeni şeyleri düşünüyorum. Bu yıl

What do I wanna do in my classes this year?

derslerimde ne yapmak istiyorum ?

And then when the end of August comes,

Ve sonra Ağustos'un sonu,

the beginning of September,

Eylül'ün başı geldiğinde,

I put into motion all of those new ideas.

tüm bu yeni fikirleri harekete geçiririm.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim bir diğer deyim de

is the phrase to go through the motions.

hareketlerden geçmek deyimidir.

When we say that someone

is going through the motions in English,

İngilizce'de birisinin hareketlerden geçtiğini söylediğimizde,

it means they're just basically doing the bare minimum,

bu,

maybe at work, or in a relationship.

belki işte veya bir ilişkide, temelde asgari düzeyde yaptıkları anlamına gelir. Harekete geçen

If I was to describe a colleague

bir meslektaşı tarif edecek olursam

who was going through the motions,

,

they would come to work, they would do their job.

işe gelirler, işlerini yaparlar.

They wouldn't do a good job,

İyi bir iş yapmazlardı,

they wouldn't do a really bad job, but they would be there.

gerçekten kötü bir iş yapmazlardı ama orada olacaklardı.

And then at the end of the day, they would go home.

Ve günün sonunda eve gideceklerdi.

They would just be going through the motions.

Sadece hareketlerden geçeceklerdi.

In a relationship, sometimes a husband and wife

Bir ilişkide, bazen karı koca

don't get along anymore,

artık anlaşamazlar,

but instead of getting separated or divorced,

ama ayrılmak ya da boşanmak yerine,

they just go through the motions.

sadece önergeleri gözden geçirirler.

So they still live together, they still eat together.

Yani hala birlikte yaşıyorlar, hala birlikte yemek yiyorlar.

Maybe they just don't do anything fun anymore.

Belki de artık eğlenceli bir şey yapmıyorlardır.

And that's kind of sad,

Ve bu biraz üzücü,

but they just go through the motions.

ama onlar sadece hareketlerden geçiyorlar.

So to review, when you put something into motion,

Yani gözden geçirmek gerekirse, bir şeyi harekete geçirmeniz,

it means that you get it started.

onu başlattığınız anlamına gelir.

Sometimes the government will decide on

Bazen hükümet

new things that they want to do.

yapmak istedikleri yeni şeylere karar verir.

Here in Canada, we don't have to show a vaccine passport

Kanada'da

to go to a restaurant anymore.

artık bir restorana gitmek için aşı pasaportu göstermemize gerek yok.

So, the government has put into motion

Dolayısıyla hükümet,

the plan to ease the restrictions, so that's kind of cool.

kısıtlamaları hafifletme planını uygulamaya koydu, yani bu çok havalı.

And to go through the motions

Ve hareketleri gözden geçirmek

means to just kind of do the basic actions at work,

işteki temel eylemleri yapmak,

to not do a good job, but not do a bad job,

iyi bir iş yapmamak ama kötü bir iş yapmamak

or in a relationship to just kind of stay together,

veya bir ilişkide sadece bir arada kalmak anlamına gelir,

but there isn't really anything there anymore.

ancak gerçekten hiçbir şey yoktur. orada artık.

It's kind of sad, isn't it?

Biraz üzücü, değil mi?

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Alaa.

Bu yorum Alaa'dan.

Hello, Mr. Bob, thanks for the lesson.

Merhaba Bay Bob, ders için teşekkürler.

You said that your hayfield is covered by water.

Samanlık alanınızın suyla kaplı olduğunu söylediniz.

Do you grow hay by certain type of seeds,

Samanı belirli türde tohumlarla mı yetiştiriyorsunuz

or it grows by itself?

yoksa kendi kendine mi büyüyor?

And my response was it is a hayfield,

Cevabım, burası bir samanlık,

so it grows back every spring by itself.

bu yüzden her bahar kendi kendine büyüyor.

And I picked this comment,

because that answer isn't 100% correct.

Ve bu yorumu seçtim

çünkü bu cevap %100 doğru değil.

It's mostly correct.

Çoğunlukla doğru.

When we plant a hayfield,

Bir samanlık diktiğimizde,

when I plant a hayfield, I do plant it using seeds.

bir samanlık diktiğimde onu tohum kullanarak ekerim.

And then that hayfield,

Ve sonra o samanlık, oradaki mesafeyi

not sure if you can see it way in the distance over there,

görebildiğinden emin değilim ,

that hayfield will grow back every year

o samanlık

for about five or 10 years.

yaklaşık beş veya 10 yıl boyunca her yıl yeniden büyüyecek.

But it's usually a good idea

Ancak,

after about four or five years to work up the ground again,

yaklaşık dört veya beş yıl sonra zemini yeniden işlemek

and to plant the hayfield again.

ve yeniden otlak dikmek genellikle iyi bir fikirdir.

So yeah, that hay field down there,

Evet, aşağıdaki saman tarlasını

I planted it about five or six years ago.

beş altı yıl önce ekmiştim.

It's probably still good for another year or two.

Muhtemelen bir veya iki yıl daha iyidir.

And then what I'll have to do

Ve sonra yapmam gereken şey,

is I'll have to get out my tractor and my equipment,

traktörümü ve ekipmanımı çıkarmak zorunda kalacağım

and I'll have to work up the soil.

ve toprağı işlemek zorunda kalacağım.

I'll have to plow the field, and disc the field,

Tarlayı sürmem ve tarlayı disklemem gerekecek

and then I'll have to plant a new hayfield.

ve ardından yeni bir samanlık dikmem gerekecek.

If you let a hayfield go too long,

Bir saman tarlasını çok uzun süre bırakırsanız,

eventually it just doesn't grow back really well.

sonunda gerçekten iyi büyümez.

There's a lot of weeds in it.

İçinde çok fazla yabani ot var. İçine ektiğiniz

Some of the varieties of hay that you have planted in it

bazı saman türleri

don't last a really long time.

çok uzun süre dayanmaz.

So they grow about five or six years,

Böylece yaklaşık beş veya altı yıl büyürler

and then they start to,

ve sonra başlarlar,

the field gets a bit thin we would say, starts to thin out.

alan biraz incelir, diyebiliriz ki, incelmeye başlar.

So anyways, talking about seeds,

Her neyse, tohumlardan bahsetmişken,

I'm excited for spring to come, and for things to grow.

baharın gelmesi ve bir şeylerin büyümesi için heyecanlıyım.

Hopefully that happens sooner than later.

Umarım bu daha erken gerçekleşir.

Again, I'm talking about the weather a lot.

Yine, hava durumundan çok bahsediyorum.

I must really be looking forward to spring.

Gerçekten baharı dört gözle bekliyor olmalıyım .

Anyways, I'll see you in a couple days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşürüz, hoşçakalın.