Learn the English Phrases DOWN TO A SCIENCE and IT'S NOT ROCKET SCIENCE

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce cümleleri

down to a science.

bir bilim haline getirmenize yardımcı olmak istedim.

When you have something down to a science,

Bir bilime dayalı bir şeyiniz olduğunda,

it means you have every step of a process figured out

bu, bir sürecin her adımını çözdüğünüz

and you do it smoothly and efficiently.

ve bunu sorunsuz ve verimli bir şekilde yaptığınız anlamına gelir. Bir bilimle ilgili

When you have something down to a science,

bir şeye sahip olduğunuzda ,

it means you're really good at it.

bu, o konuda gerçekten iyi olduğunuz anlamına gelir.

Jen has growing flowers down to a science.

Jen, bir bilime kadar çiçek yetiştiriyor.

She knows how to start the seeds,

Tohumları nasıl ekeceğini biliyor,

she knows how to plant the tiny baby plants in the ground,

minik yavru bitkileri toprağa nasıl ekeceğini biliyor, güzel görünmeleri için

she knows how to grow them so they look beautiful.

onları nasıl büyüteceğini biliyor .

She has the whole process down to a science.

Tüm süreci bir bilime indirgiyor.

So when you have something down to a science,

Yani bir bilimle ilgili bir şeye sahip olduğunuzda ,

it means you're pretty good at it.

bu, o konuda oldukça iyi olduğunuz anlamına gelir.

It means you've learned every step

Bu, her adımı öğrendiğin

and you know how to do it really well.

ve bunu nasıl yapacağını gerçekten iyi bildiğin anlamına gelir.

The second phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim ikinci ifade,

is the phrase it's not rocket science.

roket bilimi değil ifadesidir.

Now, I taught this phrase actually in a previous lesson

Şimdi, bu cümleyi aslında önceki bir derste öğrettim,

I think about a year ago, but it had the word science in it,

sanırım bir yıl kadar önce, ama içinde bilim kelimesi vardı,

so I thought I would throw it in here as well.

o yüzden buraya da atayım dedim.

We say this to someone if they're having trouble

figuring out how to do something simple,

Basit bir şeyi nasıl yapacaklarını bulmakta güçlük çeken birine bunu söylüyoruz,

we say, "Ah, come on, it's not rocket science."

"Ah, hadi ama, bu roket bilimi değil" deriz.

So let's say someone's trying

Diyelim ki biri

to fill a glass of water from the tap

musluktan bir bardağa su doldurmaya çalışıyor

and they can't get the water to go in the cup.

ve suyu bardağa alamıyor.

It's such a simple process.

Bu çok basit bir işlem.

In that situation, you might say to the person,

Bu durumda kişiye,

"Come on, it's not rocket science,

"Hadi ama, bu roket bilimi değil,

put the cup under the tap so the water goes in the cup."

bardağı musluğun altına koy ki su bardağa girsin" diyebilirsiniz.

So it's not a nice thing to say,

Yani söylemesi hoş bir şey değil

but when you say to someone, "It's not rocket science,"

ama birine "Bu roket bilimi değil" dediğinizde,

what you're saying is, "Hey, that task you're doing

"Hey, yaptığınız görev

or whatever you're doing, it's actually really simple."

veya her ne yapıyorsanız, aslında çok basit" diyorsunuz. ."

So to review, when you have something down to a science,

Yani bir bilimle ilgili bir şeye sahip olduğunuzda, bu

it means there's a number of steps

birkaç adım olduğu

and you have every step working really well

ve her adımın gerçekten iyi çalıştığı

or you just know how to do

veya

each step really well and efficiently.

her adımı nasıl gerçekten iyi ve verimli bir şekilde yapacağınızı bildiğiniz anlamına gelir.

And when you say to someone, "It's not rocket science,"

Ve birine, "Bu roket bilimi değil" dediğinizde,

you're basically saying to them,

onlara temelde

"Whatever you're doing is really simple

"Yaptığınız her şey gerçekten basit

and it shouldn't cause you too many problems."

ve size çok fazla sorun çıkarmamalı" diyorsunuz.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Cida,

Bu yorum Cida'dan

and Cida says, "Bob, I love your lessons,

ve Cida, "Bob, senin derslerine bayılıyorum

but with the cat, it became more than interesting.

ama kediyle ders ilginç olmaktan çıktı.

I love animals.

Hayvanları seviyorum.

By the way, where's Oscar?"

Bu arada Oscar nerede?"

So that's from a previous video from a few days ago

Bu, birkaç gün önce

where the cats were visiting me during the lesson.

kedilerin ders sırasında beni ziyaret ettiği önceki bir videodan.

My reply was this:

Cevabım şuydu:

"I think the cats have finally figured out

"Sanırım kediler sonunda

that I don't have treats on me.

bana ödül vermediğimi anladılar. Videolarda

It will be hit or miss if they appear in the videos.

görünürlerse vurulur ya da ıskalanır .

PS: Oscar is always with Jen at this time of year."

Not: Oscar, yılın bu zamanında her zaman Jen'in yanındadır. "

So yes, you've probably noticed a couple of things.

Yani evet, muhtemelen birkaç şey fark etmişsinizdir.

One is that the cats seemed to be around me

Birincisi, kediler

as they were in the last video,

son videodaki gibi etrafımdaymış gibi göründüler,

but they've, I think, figured out that it's not me

ama sanırım, ikramların bende olmadığını

that has the treats, it's actually my daughter,

, aslında kızım olduğunu anladılar, bu

so now, today even, there are no cats here at all.

yüzden şimdi, bugün bile var. burada hiç kedi yok.

I don't see a single cat.

Tek bir kedi görmüyorum.

And at this time of year, Oscar is always with Jen.

Ve yılın bu zamanında Oscar her zaman Jen'in yanındadır.

Jen is very busy out in the flower fields.

Jen çiçek tarlalarında çok meşgul.

In fact, one of the reasons I didn't do

Aslında, birkaç gün önce

a short English lesson a couple of days ago

kısa bir İngilizce dersi almamamın sebeplerinden biri,

is because I was helping Jen for a couple of days,

birkaç gündür Jen'e yardım ediyor olmam, çiftliği

just starting to get the farm ready

to plant flowers and to grow flowers.

çiçek dikmek ve çiçek yetiştirmek için hazırlamaya yeni başlamamdı.

So at this time of year,

Yani yılın bu zamanında

Oscar spends a lot of time with Jen.

Oscar, Jen'le çok zaman geçiriyor.

He loves being with Jen because he finds little mice,

Jen ile birlikte olmayı çok seviyor çünkü küçük fareler buluyor,

he chases other animals.

diğer hayvanları kovalıyor.

He actually found a rabbit the other day

Aslında geçen gün bir tavşan buldu

and chased it all the way across the field.

ve tarla boyunca onu kovaladı. Çok

He didn't catch it, thank goodness.

şükür tutmadı.

I don't want him out there catching rabbits.

Dışarıda tavşan yakalamasını istemiyorum.

Rabbits are kind of cute.

Tavşanlar biraz sevimli.

I don't like it when Oscar chases them,

Oscar'ın onları kovalaması hoşuma gitmiyor

but yes, at this time of year,

ama evet, yılın bu zamanında

Oscar spends almost all his time with Jen.

Oscar neredeyse tüm zamanını Jen'le geçiriyor.

Hey, the other reason I didn't make a video this week

Hey, bu hafta video çekmememin bir diğer nedeni de burada

is because it is spring break here and I'm taking a break.

bahar tatili olması ve ara vermem.

It was really fun just to do some outdoor work.

Sadece bazı dış işler yapmak gerçekten eğlenceliydi.

I do really enjoy farm work.

Çiftlik işlerinden gerçekten zevk alıyorum. Yapmak istediğim çiftlik işini yapmak için

I don't always have enough time

her zaman yeterli zamanım olmuyor

to do the farm work that I want to do,

but the other day and yesterday as well,

ama geçen gün ve dün de

I was able to do quite a bit of work on the farm with Jen.

Jen ile çiftlikte oldukça fazla iş yapabildim.

We got quite a few things ready.

Pek çok şeyi hazırladık.

I'll give you a tour of the farm

in about a month and a half

Bir buçuk ay sonra

when things really start to grow.

işler gerçekten gelişmeye başladığında sana çiftliği gezdireceğim.

But as you can see, it's really greening up out here.

Ama gördüğünüz gibi, burası gerçekten yeşilleniyor.

Anyways, see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere.