Learn the English Phrases HAVE IN MIND and DO YOU MIND

In this English lesson, I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde,

the English phrase "have in mind."

İngilizce "have in mind" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

We usually use this phrase in two questions.

Bu cümleyi genellikle iki soruda kullanırız.

You might hear the question, what do you have in mind?

Şu soruyu duyabilirsiniz, aklınızda ne var?

And you might hear the question, who do you have in mind?

Ve şu soruyu duyabilirsiniz, aklınızda kim var?

Here's an example.

İşte bir örnek.

Let's say Jen says,

Diyelim ki Jen,

"Hey, I think we should go out this Saturday night."

"Hey, bence bu Cumartesi gecesi dışarı çıkmalıyız" diyor.

I can say to her, "What do you have in mind?"

Ona " Aklında ne var?" diyebilirim.

What I'm asking is, what are you thinking we should do?

Sorduğum şey, ne yapmamız gerektiğini düşünüyorsun?

Or what are you planning?

Ya da ne planlıyorsun?

What do you think would be fun for us to do?

Ne yapmamızın eğlenceli olacağını düşünüyorsun?

So I would say to her, "What do you have in mind?"

Ben de ona "Aklında ne var?" derdim.

Let's imagine another situation.

Başka bir durum düşünelim.

Maybe Jen wants to hire someone to work on our flower farm.

Belki Jen, çiçek çiftliğimizde çalışması için birini işe almak ister.

I could say, "Who do you have in mind?"

"Aklında kim var?" diyebilirim.

And basically what I'm asking her is,

Ve temelde ona sorduğum şey,

who is the person you are thinking of hiring?

işe almayı düşündüğün kişi kim?

So when you say to someone, "What do you have in mind?"

Yani birine "Aklında ne var?"

It means, what are you thinking?

Ne düşünüyorsun?

And when you say to someone, "Who do you have in mind?"

Ve birine "Aklında kim var?"

We're asking, who are you thinking about?

Soruyoruz, kimi düşünüyorsun? Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today

istediğim ikinci cümle,

is the phrase "Do you mind?"

"Sakıncası var mı?"

This is a polite way to ask someone

Bu, birine

if they can do something.

bir şey yapıp yapamayacaklarını sormanın kibar bir yoludur.

Sometimes in my classroom, I'll say to a students,

Bazen sınıfımda bir öğrenciye diyeceğim,

I'll say to a student, sorry,

bir öğrenciye pardon,

"Do you mind closing the window?"

"Pencereyi kapatır mısınız?" diyeceğim.

Or, "Do you mind opening the window?"

Veya "Pencereyi açar mısınız?"

It's just a polite way to ask someone to do something.

Birinden bir şey yapmasını istemenin kibar bir yolu.

Sometimes in the kitchen, Jen will say,

Bazen mutfakta Jen,

"Hey Bob, do you mind handing me a fork?"

"Hey Bob, bana bir çatal verir misin?"

Or, "While you're up, do you mind getting cups

Veya, "Hazırsınız, tüm çocuklara bardak getirir misiniz

for all of the children?"

?"

So when you say to someone, "Do you mind?"

Yani birine, "Sakıncası var mı?"

and then you ask them to do something,

ve sonra onlardan bir şey yapmalarını istersiniz,

it's just a polite way to ask them to do it.

bu sadece onlardan bunu yapmalarını istemenin kibar bir yoludur.

So to review, when you use the phrase,

Yani gözden geçirmek için, ifadeyi kullandığınızda,

"Who do you have in mind?" or "What do you have in mind?"

"Aklınızda kim var?" veya "Aklında ne var?"

you're asking basically what the person is thinking about

temelde kişinin ne düşündüğünü

or who they are thinking about.

veya kimi düşündüğünü soruyorsunuz.

And when you say to someone, "Do you mind?"

Ve birine, "Bunun sakıncası var mı?"

and then you ask them to do something,

ve sonra onlardan bir şey yapmalarını istersen,

it's just a really polite way to ask them

bu onlardan senin için bir şey yapmalarını istemenin gerçekten kibar bir yolu

to do something for you.

. Bu

So I always say things like this,

yüzden her zaman şöyle şeyler söylerim,

"Do you mind clicking the thumbs up on this video?"

" Bu videoyu beğenenlere tıklamanın bir sakıncası var mı?"

Or actually I usually say, "Would you mind?"

Ya da aslında genellikle , "Sakıncası olur mu?" derim.

in that case, don't I?

bu durumda, değil mi?

Yeah, interesting, 'cause you can use both.

Evet, ilginç çünkü ikisini de kullanabilirsiniz.

I could say to a student,

Bir öğrenciye

"Would you mind opening the window?"

"Pencereyi açar mısın?" diyebilirim. Ben

And I could say, "Do you mind opening the window?"

de " Pencereyi açar mısın?" diyebilirdim.

Both work.

İkisi de çalışır.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Aleksey and Aleksey says,

Bu yorum Aleksey'den ve Aleksey şöyle diyor:

"Thumbs up and only then watching the video over again.

"Beğendim ve ancak o zaman videoyu tekrar izliyorum. Aynı anda

Listening to Bob's voice, reading the subtitles,

Bob'un sesini dinliyor, altyazıları okuyor

and speaking aloud at the same time

ve yüksek sesle konuşuyorum

'cause there's no time for farting around."

çünkü osurmak için zaman yok."

Great use of the phrase, by the way.

Bu arada, ifadenin harika kullanımı.

"Finally writing the comment.

"Sonunda yorumu yazıyorum.

This is my simple plan for learning English

Bu, en sevdiğim öğretmenle adım adım uyguladığım İngilizce öğrenmek için basit planım

which I follow step by step with my favorite teacher.

.

Thank you very much."

Çok teşekkür ederim."

And my response to Aleksey is this,

Aleksey'e cevabım şu oldu:

"This is an awesome plan.

"Bu harika bir plan.

I'm glad you recognize the importance

of combining different modes of learning.

Farklı öğrenme modlarını birleştirmenin önemini anlamana sevindim.

You've got reading, writing, listening, and speaking

Okuma, yazma, dinleme ve konuşmanın

all happening from one video.

hepsini tek bir videodan yapıyorsun.

Great job Aleksey."

Harika iş çıkardın. Aleksey."

So I do wanna talk about that for a bit.

O yüzden biraz bundan bahsetmek istiyorum.

Thanks for the comment, by the way, Aleksey.

Bu arada yorumun için teşekkürler Aleksey.

Aleksey, you've kinda keyed into what I think

Aleksey, İngilizce öğrenmenin çok önemli olduğunu düşündüğüm bir şeye kilitlendin

is a very important aspect of learning the English language

and I'm going to sound a bit like a broken record here

ve burada biraz bozuk bir rekor gibi konuşacağım

because I say this all the time,

çünkü bunu her zaman söylüyorum,

you really need to work on all the areas.

gerçekten her şey üzerinde çalışman gerekiyor Alanlar.

You need to be reading. You need to be listening.

Okumanız gerekiyor. Dinlemen gerekiyor.

You need to be speaking. You need to be writing.

Konuşman gerekiyor. Yazıyor olmanız gerekiyor.

I hope I didn't forget one.

Umarım birini unutmamışımdır.

And then I always add at the end,

Ve sonra her zaman sonuna ekliyorum,

you need to be learning new vocabulary

yeni kelimeler öğrenmen gerekiyor, bu

which kind of happens when you're doing the first four

ilk dördünü yaptığın zaman oluyor

and lately I've been saying as well that you need to do,

ve son zamanlarda ben de yapman gerektiğini söylüyorum,

you need to learn a little bit of grammar along the way.

biraz öğrenmen gerekiyor yol boyunca gramer.

I think it's important to learn just a tiny bit of grammar.

Bence çok az gramer öğrenmek önemli.

So anyways, Aleksey, great comment.

Her neyse, Aleksey, harika yorum.

I'm glad you're taking a little four minute English lesson

that I'm creating and turning it into something more.

Yarattığım ve onu daha fazla bir şeye dönüştürdüğüm dört dakikalık küçük bir İngilizce dersi aldığın için memnunum.

That's kind of the hallmark of a good learner.

Bu, iyi bir öğrencinin ayırt edici özelliğidir.

A hallmark is like a sign of someone that's doing,

Bir ayırt edici özellik, yapan birinin işareti gibidir,

a sign of something someone is doing well.

birinin iyi yaptığı bir şeyin işaretidir.

So I'm really glad to see that

Bunu gördüğüme gerçekten çok sevindim

and I hope some of you can take that as a challenge.

ve umarım bazılarınız bunu bir meydan okuma olarak kabul edebilir.

Certainly, these videos can seem

Elbette bu videolar,

like just a simple four minute video

of some English guy talking, teaching two phrases,

bir İngiliz çocuğun konuşurken iki cümle öğrettiği dört dakikalık basit bir video gibi görünebilir,

but they're also great for listening practice.

ancak aynı zamanda dinleme pratiği için de harikadır.

You can listen to them twice.

Onları iki kez dinleyebilirsiniz. Dinlerken

You can read the subtitles while you listen.

alt yazıları okuyabilirsiniz .

There's a transcript below if you need it.

İhtiyacınız olursa aşağıda bir transkript var.

This is more than just some crazy guy speaking English

Bu, dört dakika İngilizce konuşan çılgın bir adamdan daha fazlası

for four minutes, see ya.

, görüşürüz.