Learn the English Expression SH%# and the Phrases ON THE SAME PAGE and TO TURN THE PAGE

In this English lesson I wanted to help you learn

Bu İngilizce dersinde

the English phrase on the same page.

aynı sayfada İngilizce cümleyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim. Bir

When you are on the same page as someone else,

başkasıyla aynı sayfadaysanız,

it means you are thinking the same thing.

aynı şeyi düşünüyorsunuz demektir.

It means that you agree with each other.

Bu, birbirinizle aynı fikirde olduğunuz anlamına gelir.

Today at work I was talking with a colleague,

Bugün işte bir meslektaşımla konuşuyordum,

I was talking with a coworker,

bir iş arkadaşımla konuşuyorduk

and we were in charge of planning an event,

ve bir etkinlik planlamakla görevliydik,

but we decided that we can't have the event

ancak etkinliği

because of COVID.

COVID nedeniyle yapamayacağımıza karar verdik.

We hadn't talked about it,

Bunun hakkında konuşmamıştık

but today when we talked,

ama bugün konuştuğumuzda

we realized we were on the same page.

aynı fikirde olduğumuzu fark ettik.

We realized that when we were talking

and thinking about that event

O olay hakkında konuşurken ve düşünürken

that we were thinking the same thing.

aynı şeyi düşündüğümüzü fark ettik.

So in English, when you are on the same page

Yani İngilizce'de, başka biriyle aynı sayfada olduğunuzda

as someone else,

,

it means that you are thinking the same thing

aynı şeyi düşündüğünüz

and that you agree with them.

ve onlarla aynı fikirde olduğunuz anlamına gelir. Bugün size öğretmek

The other phrase I wanted to teach you today

istediğim bir diğer deyim de

is the phrase turn the page.

sayfayı çevir deyimi.

When you turn the page,

Sayfayı çevirmeniz,

it doesn't mean you're turning a page in a book necessarily.

mutlaka bir kitapta bir sayfa çevirdiğiniz anlamına gelmez.

It could mean that you're,

Bu senin, yağmur

it's starting to rain, shit.

yağmaya başladığın anlamına gelebilir, kahretsin.

Sorry, should I just continue the lesson?

Pardon, derse devam edeyim mi?

Was that funny for you?

Bu senin için komik miydi?

I was sitting there and all of a sudden

Orada oturuyordum ve birdenbire yağmur

it just started to rain.

yağmaya başladı. Her

So anyways, I'll sit here in my junkie shed.

neyse, burada keş kulübemde oturacağım.

And you also heard me say the S-H-I-T word,

Ayrıca normalde çok sık söylemediğim S-H-I-T kelimesini söylediğimi duydunuz

which I normally don't say very often, but anyways,

, ama her neyse,

sometimes in life you turn the page.

hayatta bazen sayfayı çevirirsiniz.

It means that you're doing one thing

Bu, bir şey yaptığınız

and you decide to start doing something different.

ve farklı bir şey yapmaya karar verdiğiniz anlamına gelir.

Sometimes when we're having meetings at work,

Bazen iş yerinde toplantı yaparken

my boss will say, "Okay, we've talked about this enough.

patronum "Tamam, bu konuyu yeterince konuştuk.

"It's time to turn the page and let's move on."

"Sayfayı çevirmenin zamanı geldi ve devam edelim" der.

So once again, when you are on the same page

as someone in English,

İngilizce'de biri olarak,

it means that you are thinking the same thing,

aynı şeyi düşündüğünüz anlamına gelir

and when you turn the page,

ve sayfayı çevirdiğinizde,

it can mean that you are turning a page in a book,

bir kitapta bir sayfa çevirdiğiniz anlamına gelebilir,

but it can also mean that you are just

ancak aynı zamanda

starting to do something differently.

farklı bir şey yapmaya başladığınız anlamına da gelebilir.

Sometimes in class, I'll say this as well.

Bazen sınıfta şunu da söylerim,

I'll say, "We're done with this part of the lesson.

" Dersin bu kısmını bitirdik.

"We're gonna turn the page

"Sayfayı çevireceğiz

"and we're going to do something different now."

"ve şimdi farklı bir şey yapacağız."

So it simply means that you're doing something different.

Yani bu, sizin farklı bir şey yaptığınız anlamına gelir.

Hey, let's look at a comment.

Hey, bir yoruma bakalım.

Sorry, I'm still laughing

Üzgünüm, hala gülüyorum

because I wasn't expecting it to rain.

çünkü ben Yağmur yağmasını beklemiyordum.

That was kind of funny.

Bu biraz komikti. Arkamı

I should turn around, shouldn't I,

dönüp size

and show you the actual.

gerçeği göstermeliyim.

Sorry, I'm knocking the camera all over the place today.

Üzgünüm, bugün kamerayı her yere çarptım.

But yeah, there's definitely drops coming down.

Ama evet, kesinlikle yağmur yağıyor. Aşağı geliyor.

Let me sit down here again, sorry.

Tekrar oturayım, kusura bakmayın.

Today's comment is from Julia,

Bugünün yorumu Julia'dan

and Julia says this.

ve Julia şöyle diyor:

"It's not as big of a pain when cheap things get broken,

" Ucuz şeylerin kırılması,

"compared to expensive things.

pahalı şeylere kıyasla o kadar büyük bir acı değil ".

"Two years ago, I bought an expensive pair of boots,"

"İki yıl önce, Pahalı bir çift çizme,

sorry, "two years ago I bought expensive boots

özür dilerim, "iki yıl önce pahalı çizmeler aldım

"which I expected to wear for two or three years,

" ve iki üç yıl giymeyi bekliyordum

"but that same winter they were completely ruined.

"ama aynı kış tamamen mahvoldular.

"The leather cracked and the sole came unstuck.

"Deri çatladı ve taban çözüldü.

"Maybe it happened because of the reagents

"Belki de sokağa serpilen reaktifler yüzünden olmuştur

"sprinkled on the street.

. "

"That was real buyer's remorse then."

O zaman gerçek alıcının pişmanlığı buydu."

My reply was, "I feel bad for you.

Cevabım, "Sana üzüldüm.

"It is never fun when you pay for something

"Bir şey için para ödediğinde asla eğlenceli olmuyor

"and it doesn't last as long as you expected."

"ve beklediğin kadar uzun sürmüyor."

So thank you Julia, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Julia.

I feel bad for you.

We have the same problem here in Canada.

Senin için üzülüyorum.

Burada, Kanada'da da aynı sorun var. Kışın yere ve yola koydukları

There's a lot of salt and a lot of de-icing things

çok fazla tuz ve buz çözücü şey var

that they put on the ground and on the road

during the winter,

and it can really wreck your boots and your shoes,

ve botlarınızı ve ayakkabılarınızı gerçekten mahvedebilir, bu

so I'm sorry.

yüzden üzgünüm.

And then I'm glad you used the phrase buyer's remorse.

alıcının pişmanlığı ifadesi.

Buyer's remorse is when you buy something

alıcının pişmanlığı, bir şey satın aldığınızda

and then later you regret buying it.

ve daha sonra onu aldığınıza pişman olduğunuzdadır.

So you buy something and you're happy with it

yani bir şey satın alırsınız ve

maybe for a little while,

belki kısa bir süre onunla mutlu olursunuz,

but then eventually either it breaks or you don't like it,

ancak sonunda ya bozulur ya da beğenmezsiniz ,

or maybe it didn't fit if it's an article of clothing,

ya da belki bir giyim eşyasıysa uymuyordu

and you have some buyer's remorse

ve gerçekten beğenmediğin için alıcının vicdan azabı çekiyorsun.

because you didn't actually like it.

So anyways, again Julia, thank you for that comment.

Her neyse, Julia, yorumun için tekrar teşekkür ederim.

I'll use the last few seconds

Son birkaç saniyeyi kullanacağım ben eve dönerken

just to take all of you for a walk out here in the rain

hepinizi yağmurda yürüyüşe çıkarmak için

as I head back to the house.

. Bunları dışarıda

It's lots of fun doing these things outside.

yapmak çok eğlenceli.

It's lots of fun doing these lessons outside,

Bu dersleri dışarıda yapmak çok eğlenceli

but every once in a while, the weather doesn't cooperate.

ama arada bir, hava kötü oluyor. işbirliği yapma.

The sky doesn't look as dark for you as it does for me,

Gökyüzü benim için göründüğü kadar karanlık görünmüyor

but anyways, thanks for watching, see you later.

ama yine de izlediğiniz için teşekkürler , sonra görüşürüz.