Learn the English Phrases YOU GET WHAT YOU PAY FOR and ON THE MONEY - A Short English Lesson

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

"You get what you pay for."

"Ne için ödersen onu alırsın" İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is something we say to someone after they buy something

Bu, birine belki de olması gerektiği kadar para harcamadığı bir şey satın aldıktan sonra söylediğimiz bir şey

where they didn't spend as much money

as maybe they should have.

.

A great example would be this.

Harika bir örnek bu olurdu.

Let's say your friend is wanting to buy a used car,

Diyelim ki arkadaşınız kullanılmış bir araba almak istiyor

and they're looking at a Honda Civic.

ve bir Honda Civic'e bakıyorlar.

And a Honda Civic, let's say it is a 2010 Honda Civic.

Ve bir Honda Civic, diyelim ki 2010 Honda Civic.

It's a complex story.

Bu karmaşık bir hikaye.

And normally, 2010 Honda Civics go for $4,000,

Ve normalde, 2010 Honda Civics 4.000$'a gidiyor

and your friend buys one for $1,000

ve arkadaşınız 1.000$'a bir tane alıyor

and then a week later, it breaks.

ve bir hafta sonra bozuluyor.

We would say, "Well, you know, you get what you pay for."

"Biliyorsun, ödediğin şeyi alırsın" derdik.

So when you say the English phrase,

Dolayısıyla, "Ödediğinizin karşılığını alırsınız" İngilizce ifadesini söylediğinizde,

"You get what you pay for,"

you're basically telling someone, if they are cheap,

temelde birine, eğer ucuzlarsa

and if they don't spend enough money on something

ve bir şeye yeterince para harcamazlarsa

and it breaks,

ve bir şey bozulursa, "

"Well, what were you expecting?

Peki, sen neydin?" bekliyor musunuz?

"You didn't pay enough for the thing you bought.

" Satın aldığınız şey için yeterince para ödemediniz.

"You get what you pay for."

"Ne ödediysen onu alırsın."

The other English phrase I wanted to talk about today

Bugün hakkında konuşmak istediğim diğer İngilizce deyim,

is the English phrase, "On the money."

"On the Money" İngilizce deyimidir.

When you say that someone is on the money,

Birinin paranın üzerinde olduğunu söylediğinizde,

you are saying that they are correct.

onların haklı olduğunu söylüyorsunuz.

Let's say you are in a meeting at work,

Diyelim ki iş yerinde bir toplantıdasınız

and you say a few things during the meeting

ve toplantı sırasında

that everyone agreed with,

herkesin hemfikir olduğu birkaç şey söylüyorsunuz,

you say a few things during the meeting

toplantı sırasında

that were very true and very accurate.

çok doğru ve çok doğru olan birkaç şey söylüyorsunuz.

After the meeting, someone might say to you,

Toplantıdan sonra biri size

"Hey, Bob, in that meeting,

"Hey Bob, o toplantıda

"what you said was on the money.

parayla ilgili demiştin" diyebilir.

"You were on the money

"Toplantıda

"when you said what you said in the meeting."

söylediğinizi söylediğinizde "paranın üzerindeydiniz ."

So when you say that someone is on the money,

Yani birisinin paranın üzerinde olduğunu söylediğinizde,

it means that they are saying something

bu onların

that's true or accurate or correct.

doğru veya kesin veya doğru bir şey söylediği anlamına gelir.

Oh, and to review, if you say you get what you pay for,

Oh, ve gözden geçirmek gerekirse, Ödediğinizin karşılığını aldığınızı söylüyorsunuz,

you simply are saying to someone,

sadece birine,

"Hey, if you only pay $10 for a $50 item,

"Hey, 50$'lık bir ürün için yalnızca 10$ öderseniz

"and later it breaks or it doesn't work right,

"ve daha sonra ürün bozulursa ya da düzgün çalışmazsa,

"what were you expecting?

"ne bekliyordunuz?

"You get what you pay for."

"Ne ödediysen onu alırsın."

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from the video

Bu yorum,

where I talked about the phrase, "Free rein".

"Serbest dizginler" sözünden bahsettiğim videodan.

And this comment is from Oleg.

Ve bu yorum Oleg'den.

It's a bit long, but let me read it.

Biraz uzun oldu ama okuyayım.

Oleg says, "The expression free rein originated

Oleg, " Serbest dizgin ifadesi," dizginleri tutma eylemine atıfta bulunan

"as horseback riding jargon,

"at binme jargonu" olarak ortaya çıktı

"referring to the act of holding the reins,

, "bu

"that's my little holding the reins action,

benim dizginleri tutma eylemim,

"the straps by which a rider controls the horse loosely,

"bir binicinin atı gevşek bir şekilde kontrol ettiği kayışlar

"so as to allow the horse to freely move along

". atın

"at its own pace and in its desired direction."

"kendi hızında ve istediği yönde" serbestçe hareket etmesine izin verin.

By the way, that comment from Oleg,

Bu arada, Oleg'den gelen o yorum, size

I have to give you the footnote,

dipnotu vermeliyim,

it is from the Merriam-Webster dictionary.

Merriam-Webster sözlüğünden.

And Panthera Nori responds and says, "Great note, thanks."

Ve Panthera Nori yanıt verir ve "Harika not, teşekkürler" der.

Hi, Panthera.

Merhaba Panthera.

And then my response was, "Awesome,

Sonra yanıtım, "Harika," oldu,

"thanks for researching the origin of this phrase.

bu ifadenin kaynağını araştırdığınız için teşekkürler.

"It can really help people picture it

"İnsanların onu "akıllarında "hayal etmelerine gerçekten yardımcı olabilir

"in their minds, good work."

, aferin."

So sometimes when I teach phrases,

Bu yüzden bazen deyimleri öğretirken, eğer

I try to give the origin if I know it,

biliyorsam kökenini vermeye çalışırım

but the funny thing with English is,

ama İngilizcenin komik yanı,

there are so many phrases,

çok fazla deyim var

and we don't know all the origins,

ve tüm kökenleri bilmiyoruz

and sometimes they don't even matter.

ve bazen önemli bile değiller.

Isn't that weird?

bu garip değil mi?

We think about things like when we say, "Hold your horses,"

"atlarınızı tutun" dediğimizde,

which probably means to pull the reins of the horse,

muhtemelen atın dizginlerini çekmek anlamına gelen,

or to give someone free rein,

ya da birisine dizginleri serbest bırakmak,

which is probably from the action

ki bu muhtemelen

of giving the horse freedom with the reins,

as Oleg mentioned.

Oleg'in bahsettiği gibi dizginleri ata verme eyleminden kaynaklanmaktadır.

By the way Oleg, thank you for leaving that comment.

Bu arada Oleg, bu yorumu bıraktığın için teşekkür ederim.

So the origin of these phrases and these idioms

Yani bu ifadelerin ve bu deyimlerin kaynağı

sometimes is a mystery even to us as native speakers,

bazen bir ana dili İngilizce olan bizler için bile bir gizem,

so it is cool to see sometimes the origin

bu yüzden bazen bir

of where something came from.

şeyin nereden geldiğini görmek harika.

It's just really cool to see that.

Bunu görmek gerçekten harika.

Hey, if you're wondering why I'm laughing,

Hey, neden güldüğümü merak ediyorsan,

it's because I came outside and it wasn't raining,

bunun nedeni dışarı çıkıp yağmur yağmıyordu

and it's starting to rain now.

ve şimdi yağmur yağmaya başlıyor.Ve kamera ekipmanımla yağmur yağarken dışarıda

And I don't like being outside when it's raining

olmayı sevmiyorum

with my camera equipment, but I think it'll stop soon.

ama yakında duracağını düşünüyorum.

We're not sure, it's been raining every day here.

Emin değiliz, burada her gün yağmur yağıyor.

It's kind of a weird fall.

Garip bir düşüş. Hava

It was really hot,

çok sıcaktı,

then for a few nights, it was really cold,

sonra birkaç gece çok soğuktu

and then this week, they said it was gonna rain every day

ve sonra bu hafta her gün yağmur yağacağını söylediler

and so far, it has rained every day this week,

ve şimdiye kadar bu hafta her gün yağmur yağdı,

so pretty cool.

çok güzel. Her neyse

So anyways, I'm not sure

,

what the weather is like where you are,

senin bulunduğun yerde havanın nasıl olduğundan emin değilim

and I'm not sure if your language

ve senin dilin de İngilizce gibi

has all these funny phrases like the English language does,

tüm bu komik ifadelere sahip mi emin değilim

but if it does,

ama varsa,

I always love it in the comments when people tell me,

yorumlarda her zaman hoşuma gidiyor. insanlar bana diyor ki,

"Oh, in our language, we have a similar phrase,

"Bizim dilimizde buna benzer bir deyim var,

"and it goes like this."

"ve şöyle devam ediyor."

So anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob,

another short, little English lesson for you today.

bugün senin için başka bir kısa İngilizce dersi daha.

Hope you're having a good day,

Umarım iyi geçiyordur. gün

and I'll see you tomorrow

ve yarın

with another little English lesson.

başka bir küçük İngilizce dersi ile görüşürüz.