Confessions of a Recovering People Pleaser | Baron Ryan | TED

Çeviri: Bilal Aytekin Gözden geçirme: Emel Çırakoğlu

I heard a good one today.

Bugün güzel bir fıkra duydum.

A chicken, a doctor and a lawyer all walk into a bar,

Bir tavuk, bir doktor ve bir avukat bir bara girmiş.

and the bartender says, "What is this, some kind of joke?"

Barmen de demiş ki “Ne bu, fıkra mı?”

(Laughter)

(Kahkaha)

I can't sleep.

Uyuyamıyorum.

I don't know about you,

Sizi bilmem ama bu melatonin sakızları bende işe yaramıyor.

but those melatonin gummies, they don't work.

I told my doctor I talk to myself,

Doktoruma kendi kendime konuşuyorum dedim.

and she asked me what I talk to myself about.

Ne konuştuğumuzu sordu.

And to be honest, I don't know.

Ne yalan söyleyeyim, bilmiyorum. Ben ne dediğimi duymam pek.

I never hear myself.

What was that? Nothing.

Efendim? Bir şey yok.

No, I said something.

Hayır, bir şey dedim.

No I didn't. I could have sworn I did.

Demedim. Dedim gibi geldi.

Well whatever I said, I wasn’t listening, so forget it.

Bir şey dediysem de zaten dinlemiyormuşum, boş ver.

You know, you get to a point in the evening,

İnsan gece öyle bir noktaya geliyor ki,

well, in your life, really,

daha doğrusu hayatta bir noktada

when you can't sleep your problems away.

sorunlarını uyumakla çözemiyorsun.

You know?

You're trapped in this skin suit. Stuck being you.

Bu deriyi üstünden çıkarıp atamıyorsun. Kendinden kaçamıyorsun.

I'm stuck being that guy. Yeah.

Mesela ben şu adam olmaya mecburum.

I'm in a toxic relationship with that guy,

Toksik bir ilişkimiz var.

and I really ought to break up with him.

Şimdiye ayrılmamız lazımdı da

But, you know, you need a lot of self-respect

ne bileyim, birinden ayrılmak için kendine saygın yüksek olmalı.

to go through with a breakup.

I'm in a bit of self-respect debt right now.

Ben o konuda biraz içerideyim şu ara.

See, I'm what you would call a serial people pleaser.

İleri derece memnuniyet bağımlısıyım ben.

I live to please anybody but myself.

Kendimden başka herkesin memnuniyeti için yaşıyorum.

I have this insufferable need to be liked, and I've done the analysis.

İnsanların takdirine müthiş ihtiyaç duyuyorum ve sebebini çözdüm.

I think it's a survival instinct to be liked.

Bence takdir edilmek bir hayatta kalma içgüdüsü.

See, if you don't like me, I will die.

Beni sevmezsen öleceğim.

And that is what all of this leads to.

Hepsinin çıktığı yer bu. Anlatabiliyor muyum?

You know?

See, belonging and being liked,

Aidiyet hissi ve takdir edilmek güzel çünkü ölmekten kurtuldum sanıyorsun.

it feels good because it feels like surviving.

You know, I developed this sense of death and belonging as a kid.

Ölüm ve aidiyet konularına böyle bakmaya çocukken başladım.

Because if I didn't win someone's approval,

Sanki insanların takdirini kazanmazsam kimse bana yemek vermezmiş,

I wouldn't be fed.

I wouldn't be hugged. I wouldn't be comfortable.

sevilip okşanmazmış, hep rahatsız hissedermişim,

And if I didn't have those things, I died.

en sonunda da ölürmüşüm gibi.

You know, if I didn't stop crying, I died.

Böyle ağlarsam ölecekmişim.

If I --

Ne bileyim,

If I said no, I die.

hayır dersem ölecekmişim.

You know, giving your life away to the whims and approval of other people,

Başkalarının kaprislerini ve onayını ön plana koymak

it never looks like much.

çok bir şey gibi gelmiyor insana. Yavaş yavaş olur bu.

It happens very slowly.

Sure. Absolutely. Fine.

Tabii. Kesinlikle. Bana uyar. Hiç sorun değil.

No worries.

No. That's OK. Ignore me, I agree.

Yok canım, ne olacak, ben yokmuşum gibi. Sana katılıyorum. İyiyim ben. Sorun yok.

I'm fine. Nothing's wrong.

I'm fine.

İyiyim ben.

You know, the irony of a people pleaser is that people hate him.

Memnuniyet bağımlılığının ironisi, insanlar bundan nefret eder.

No one likes a guy with no spine.

Omurgasız adamı kimse sevmez. Yani kimseyi memnun ettiğimiz de yok.

I mean, we're not pleasing anybody.

And how could I like myself if I don't even respect myself?

Peki kendime daha saygı bile duymazken nasıl seveceğim kendimi?

You know, if you think one people pleaser is bad,

Memnuniyet bağımlılığı kulağına kötü geliyorsa

try getting two people pleasers alone in the same room.

iki tanesini bir odaya koy da gör.

It's like, "Oh, would you like some coffee?"

Kahve içer misin?

"Are you making some anyway?"

- Zaten yapacak mıydın? - İçeceksen yapacağım.

"Well, only if you'd like some."

"I'd only have some if you're having some."

- Sen içmeyeceksen içmeyeyim. - Sen içeceksen beraber içeriz demiştim.

"If you're having some, then I'll join you."

"But are you having some apart from me?

-Tamam ama sen ayrıca içiyor musun? Hani ben olmasam içecek miydin?

If I weren’t here, would you still have some?”

"No. But since you are here, I'll make some."

- Yok ama buradasın işte, yapayım. - Yok yok, zahmet etme.

"I don't want you to go out of your way."

“It’s really no trouble at all. Unless you don’t want me to make any.”

-Ne zahmeti. Tabii yapmamı istemiyorsan ayrı.

“I would like you to not make any if you don’t want to make any.”

-Yapmak istiyorsan yap canım.

"So what do you want again?"

-E ne istiyorsun yani?

"Whatever you want."

-Fark etmez. Nasıl istersen öyle yap, bana uyar.

"Well, whatever you want is fine with me."

“Whatever you want is fine with me. What do you want me to want?”

- Sen iste, öyle yapayım. - Ne istememi istiyorsun?

"I want you to want something

-Benim de hasbelkader isteyeceğim bir şey istemeni istiyorum.

that I will happen to want by coincidence."

“Which is what?”

- Yani? - Ne istersen.

“Whatever you want.”

(Laughter)

(Kahkaha)

You know why it's so --

Peki biliyor musunuz niye

You know why it's so tempting to submit and give your life away?

kendini arka plana atıp hep veren taraf olmak bu kadar cazip?

It's easy.

Kolay da ondan.

It's so much easier when someone else tells you how to eat, how to love,

Ne yiyeceğine, kimi seveceğine, ne düşünüp neyle vakit geçireceğine

how to think, how to spend your time.

başkası karar verince her şey çok kolay.

I mean, there's nothing to it.

Bir şeyi yok ki. Tak kemerini, yallah!

You just put on your seat belt and off you go,

watching your life go by from the passenger seat.

Hayatını yolcu koltuğundan seyredersin.

You give up your whole personality just to be liked.

Sevilmek için gittin seni sen yapan her şeyi çöpe attın. Peki neyin kaldı?

And what are you left with?

Just another joke.

Fıkradan bir silüet.

You people-please to survive

Yaşamak için herkesi memnun et,

only to survive into a life that's not even your own.

bir bakmışsın elinde sana ait bir yaşam kalmamış.

How's that for a punch line?

Nasıl şaka ama?

I know I have to do this.

Mecburum biliyorum.

I know I have to break up.

Bitirmem gerek.

I know I have to let go of ...

Söküp atmam gerekiyor...

that guy.

şu adamı.

God.

Tanrım.

Why can't I just go back to sleep and avoid my problems

Yine şöyle bir uyuyup bütün sorunlarımı geride bıraksam ya.

like I always do?

Why won't those melatonin gummies work?

Melatonin sakızları niye bir işe yaramıyor?

(Video) (Sighs)

(Video) (İç çeker)

Can't sleep, huh?

(Video) Uyuyamıyorsun demek?

You know, I heard a good one today.

(Video) Bugün güzel bir fıkra duydum.

A guy, he’s been seeing this matchmaker for 10 years now.

(Video) Adamın biri on senedir çöpçatana gidiyormuş.

And one day he meets with her,

Yine buluştukları bir gün demiş ki,

and he says, "You know, after years of disliking the way I look,

″Yıllardır görünüşümden nefret ettikten sonra,

I realize I'm not ugly.

çirkin olmadığımı anladım, sadece tipim değilim.″

I'm just not my type."

(Laughter)

(Kahkaha)

BR: Baron, sit down.

BR: Baron, otur yerine.

(Video) Where?

(Video) Nereye? BR: Oh.

BR: Oh.

We need to talk.

BR: Konuşmamız lazım. -(Video) Konu ne?

(Video) What about?

BR: About our future together.

BR: İlişkimizin geleceği. (Video) Geleceğimizin nesi varmış?

(Video) What about our future together?

BR: Well, that's the thing. There isn't one. I can't do this anymore.

BR: Mesele de o ya, bir geleceğimiz yok. Ben daha fazla devam edemeyeceğim.

(Video) What are you talking about?

(Video) Ne demeye çalışıyorsun? BR: Bu ilişkiye devam edemiyorum diyorum.

BR: I mean, I can't do this anymore.

This relationship.

We're done.

BR: Buraya kadarmış. (Video) O biraz imkansız yalnız.

(Video) Well, that's going to be a bit impossible.

BR: I know this is a lot to hear, but -- Impossible? Why do you say that?

BR: Tamam, hazmetmesi zor da ama neden imkansız olsun?

(Video) Because you're talking to yourself.

(Video) Çünkü karşındaki kişi kendinsin.

BR: Well, I don't care. All right?

BR: Umurumda değil. Tamam mı?

I don't want to be in this relationship anymore.

BR: Artık bu ilişkide olmak istemiyorum. Ne düşündüğümü de söyledim, tamam mı?

And that's just the way I feel about it, OK?

(Video) The way you feel about it?

(Video) Ne düşündüğünü mü? Burada kendi kendine konuşuyorsun.

You're talking to yourself here.

BR: Baron, I just don't love you anymore.

BR: Baron, seni artık sevmiyorum. (Video) Sen kendini hiç sevmedin ki.

(Video) You never loved yourself.

(Video) Bu yüzden herkes seni takdir etsin istedin.

That's why you wanted to be liked by everybody.

You thought if no one could love you, at least they could like you.

Sevemiyorlarsa bari takdir ederler diye düşündün.

BR: Don't change the subject. You always do that.

BR: Konuyu değiştirme yine. Hep böyle yapıyorsun.

(Video) You mean you always do that.

(Video) Sen hep böyle yapıyorsun yani.

BR: Don't pin the blame on me now.

BR: Hiç suçu bana atma. Hiç değilse yaptıklarının sorumluluğunu üstlen.

At least take some responsibility for what you've done here.

(Video) What I've done to whom?

(Video) Kime ne yapmışım ben? BR: Bana.

BR: To me.

(Video) Ben senim zaten.

(Video) I am you.

BR: I'm nothing like you.

BR: Benim seninle alakam yok. (Video) Hadi ya?

(Video) Oh, yeah?

Who are you talking to, then? What do you see here?

(Video) Kiminle konuşuyorsun o zaman? Karşında kim var?

BR: I see a guy who's been taking steps back

BR: Dünyaya geldiğinden beri adımlarını geri geri atan biri

since the day he was born.

And I can't do it anymore, I tell you.

ve ben devam edemiyorum.

It's become too much.

Buna dayanamıyorum artık.

I'm not even a person anymore. I'm just background.

Bir birey bile değilim artık. Arka plana döndüm resmen.

(Sighs)

(İç çeker)

I betrayed my whole damn self.

Kendime bakacak yüzüm kalmadı. Hem de ne uğruna? Koca bir hiç.

And for what? For nothing!

So I could be liked by people I don't even like myself?

Kendim sevmediğim adamlar beni sevsin diye mi?

Surely life can't be all this.

Hayat bundan ibaret olamaz.

I can't even logically explain how I let my life get to this.

Bu noktaya nasıl geldiğimi kendime bile doğru dürüst anlatamıyorum.

I'm me.

Ben benim. Ben kendime aitim.

I belong to me.

I'm not what you or her or what anyone else said I was.

Senin ya da onun bunun dayattığı kişi değilim.

You know your problem?

Senin sıkıntın ne biliyor musun? Bizim sıkıntımız yani.

Our problem.

You never wanted to be the villain.

Asla kötü adam olmak istemedin. Hep iyi adam, kahraman olmak istedin.

You always wanted to be the hero, the good guy.

Let me tell you,

Ama ne oldu? Herkesin kahramanı olmaya çalışan kimsenin kahramanı olamaz.

you're no hero to anybody

if you're trying to be a hero to everybody.

(Video) You know, people yelled at us as a kid.

(Video) Hani çocukken bize bağırıp çağırırlardı ya.

I couldn't take it.

Ben dayanamazdım, sussunlar isterdim

I wanted to make it go away.

And it wouldn’t go away

ama onların yoluna gelmedikçe o bağrış çağrış bitmezdi.

unless I just agreed and went along with it.

BR: I know.

BR: Biliyorum.

And I felt so safe being that way.

Güvenli bir limandı bu

But I think I have to let go of what makes me feel safe now.

ama sanırım artık o limandan ayrılma vakti geldi.

(Video) I guess so.

(Video) Galiba öyle.

Want to hear a closer?

(Video) Son bir fıkra duymak ister misin? BR: Olur.

BR: Sure.

(Video) A chicken, a doctor and a lawyer all walk into a bar,

(Video) Bir tavuk, bir doktor ve bir avukat bir bara girmiş,

and the bartender says,

Barmen de demiş ki, ″Ne bu, bir fıkra mı?″

"What is this, some kind of joke?"

And the chicken says,

Tavuk da demiş ki,

"Well, hell, man,

″Sen söyle o zaman,

what is it?"

ne bu?″

Good night, Baron.

(Video) İyi geceler Baron. BR: İyi geceler Baron.

BR: Good night, Baron.

(Video) I love you.

(Video) Seni seviyorum.

BR: I love you too.

BR: Ben de seni seviyorum.

I love you too.

Ben de seni seviyorum.

(Applause)

(Alkış) Teşekkürler.

Thank you.