What Does Poverty Look Like on a Plate? | Huiyi Lin | TED

Çeviri: Murat Güroğlu Gözden geçirme: Suat Utku Merter

Poverty is really linked to so many things in life.

Yoksulluk hayattaki pek çok şeyle gerçekten bağlantılıdır.

Because it is not just an economic phenomenon.

Çünkü bu sadece ekonomik bir olgu değil.

It’s not just a social phenomenon.

Bu sadece sosyal bir olgu değil.

It's an individual and a family.

Bu birey ve aile ile ilgili.

It's at the base of really what it means to be human

Bu, insan olmanın gerçekte ne anlama geldiği ve insan hakları hakkındaki

and how we think about human rights.

düşüncelerimizin temelinde yer alıyor.

My name is Huiyi Lin.

Benim adım Huiyi Lin.

I'm an artist with Chow and Lin.

Ben Chow and Lin’den bir sanatçıyım.

I've been creating a project called "The Poverty Line"

Son 14 yıldır ortağım Stefen Chow ile birlikte

“The Poverty Line” adlı bir proje yürütüyoruz.

for the past 14 years with my partner, Stefen Chow.

I calculated the per-person per-day rate of the national poverty line in China.

Çin’deki ulusal yoksulluk sınırının kişi başına günlük değerini hesapladım.

We then went to the local markets to purchase food items

Daha sonra bu parayla gıda satın almak için

with that amount of money.

yerel marketlere gittik.

Stefen photographed the food on local newspapers,

Stefen yerel gazetelerin üstünde yiyecekleri fotoğrafladı ve

showing what poverty looks like on a plate.

yoksulluğun tabak üzerinde nasıl göründüğünü gösterdi.

The poverty line tries to understand

Yoksulluk sınırı, çok basit bir soruyu anlamaya

and look at a very simple question:

ve incelemeye çalışıyor:

what does it mean to be poor?

yoksul olmak ne demektir?

We're looking at it from the angle of food choices,

Buna, bir ülkenin yoksulluk sınırında yaşayan birinin

which would be available for somebody living at the poverty line of a country.

sahip olabileceği gıda seçenekleri açısından bakıyoruz.

When we talk about choices,

Seçimlerden bahsetmişken

we also need to understand the scope in which we are able to make choices.

hangi çevrede seçim yapabileceğimizi de anlamamız gerekir.

And that really changes the way that we can behave,

Bu da davranış biçimimizi,

the way that we relate to each other,

birbirimizle ilişki kurma şeklimizi

birbirimizi nasıl gördüğümüzü ve birlikte çalışma şeklimizi

the way that we see each other

and the way that we can work together.

gerçekten değiştirir.

When we first created the project, we didn't even know what it was.

Projeyi ilk oluşturduğumuzda biz bile ne olduğunu bilmiyorduk.

It was kind of just a way of communicating between the two of us,

Bu ikimiz arasında sadece bir iletişim kurma yoluydu,

a way of extending that discussion about what poverty means.

yoksulluğun ne anlama geldiği konusundaki tartışmayı genişletmenin bir yoluydu.

But when we started releasing the photographs online

Ancak fotoğrafları internette yayınlamaya başladığımızda,

and we saw reactions coming from people in the US,

ABD’den, Avrupa’dan, Rusya’dan

from people in Europe and people in Russia,

ve çok daha sonra da Çin’deki insanlardan tepkilerin gelmeye başladığını gördük:

and then later on, only much later on, people in China themselves,

whether it was right, whether it was too little,

Tabaklar doğru muydu? Çok mu azdı?

whether it looks good, whether it looks fresh,

İyi görünüyor muydu? Taze görünüyor muydu?

whether it wasn't as what they expected.

Bekledikleri gibi miydi?

We found that different people have different responses

Farklı insanların aynı fotoğraflara farklı tepkiler

to the same set of photographs.

verdiğini gördük.

And it was very strange.

Bu çok garipti.

It was really unexpected.

Beklenmedik bir şeydi.

There is no policy report I could have ever written

Yazmış olabileceğim hiçbir politika raporu

that would have generated this kind of response.

bu denli bir etki yaratamazdı.

For me, that was supposed to be a very objective way

Ben bunun yoksulluğa bakmanın son derece nesnel bir yolu

of looking at poverty,

olacağını sanıyordum

but yet it became very subjective

ancak insanların sunduğumuz yiyeceklerle

in the way that people connected

bağlantı kurması ve duygusal

and felt emotional or very deeply personal

ya da çok derin bir şekilde kişisel hissetmesi açısından

about the food that we were presenting.

son derece öznel bir hale geldi.

We all have reactions, basically to food,

Hepimizin, temelde yiyeceğe, tepkileri var

because it is a daily unifying human ritual.

çünkü bu günlük birleştirici bir insani ritüel.

That kind of very visceral,

Bu tür, son derece içgüdüsel ve derin tepkiler

instinctive reaction was something that surprised me,

beni şaşırtan bir şeydi ancak daha sonra

but later on became a very meaningful part

çalışmanın insanlarla etkileşimi konusunda

of how the work engages people.

çok anlamlı bir parçası haline geldiler.

So we expanded the concept to different places.

Böylece konsepte farklı yerleri de ekledik.

We photographed what daily food choices at the poverty line looks like

Dünya çapında yoksulluk sınırındaki

günlük yiyecek seçimlerini fotoğrafladık

all over the world,

and we ultimately covered 38 countries and territories

ve sonunda 6 kıtada 38 ülke ve bölgeyi kapsadık.

across six continents.

Poverty is at the base of many issues that we see today,

Yoksulluk, bugün gördüğümüz birçok sorunun temelinde yer alıyor ve

and it will also be affected by many of the trends

iklim değişikliği, çatışmalar, göçler ve insan ya da doğa kaynaklı krizlerde

that we see in climate change,

in conflict, in migration,

gördüğümüz pek çok eğilimden de etkilenecek.

and many crises, whether man-made or natural.

Our photographs don't change that, but they do prompt conversations.

Fotoğraflarımız bunu değiştirmiyor ama konuşulmasını sağlıyor.

"The Poverty Line" images have sparked policy conversations

“The Poverty Line” fotoğrafları politika tartışmalarına

and prompted new research.

ve yeni araştırmalara yol açtı.

Working in policy or working in economic frameworks,

Politika veya ekonomik çerçevelerde çalışılırken

there is a tendency to look at the broad strokes,

genelde uzaktan, makro düzeyde bakma eğilimi olur

at the macro view,

but it really depends on what is the local context,

ancak bu aslında yerel özelliklere bağlıdır ve

and it's not something in the hands of somebody else.

başkalarının elinde olan bir şey değildir.

It really is, you know, the next person beside us,

Bu gerçekten hemen yanımızdaki kişiyi,

the people in our own communities.

kendi topluluklarımızdaki insanları etkiler.

We need to understand that we are all part of the same system

Hepimizin aynı sistemin bir parçası olduğunu ve hepimizin de

and we all play a role in it.

bunda bir rol oynadığını anlamalıyız.

"The Poverty Line" is really about bridging the gaps

“The Poverty Line” özünde anlayışımızdaki boşlukları kapatmak,

in our understanding, making us very curious,

bizi meraklı yapmak ve daha fazlasını anlamak için motive etmekle ilgili.

also motivated to want to understand more.

Because there are so many things which really bind us together,

Çünkü bizi birbirimize bağlayan o kadar çok şey var ki

and that really changes how we view the world,

bu da dünyaya, karar alma süreçlerine

how we view decision making,

ve çevremizdeki insanlara

and how we view the people around us.

bakışımızı gerçekten değiştiriyor.