STOP saying "I DON'T KNOW": Advanced English Vocabulary

Hi.

MERHABA. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

I don't know.

Bilmiyorum.

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

I don't know.

Bilmiyorum.

Do you know?

Biliyor musunuz?

There's a famous quote by Aristotle, well, maybe by Aristotle, that goes, "The more you

Aristoteles'in ünlü bir sözü vardır, belki de Aristoteles'e aittir, "Ne kadar çok

know, the more you know you don't know."

bilirsen, o kadar çok bilmediğini bilirsin."

Of course there are things that you don't know.

Elbette bilmediğiniz şeyler var .

If you think you know everything, you're probably a know-it-all.

Her şeyi bildiğinizi düşünüyorsanız, muhtemelen her şeyi bilen birisinizdir.

Not a popular character trait.

Popüler bir karakter özelliği değil.

So if you don't want to directly say I don't know, what can you say instead?

Yani doğrudan bilmiyorum demek istemiyorsan onun yerine ne söyleyebilirsin?

Of course there are times when you need to say I don't know, but there are plenty of

Tabii ki bilmiyorum demeniz gereken zamanlar vardır , ancak

other creative ways to tell someone that you don't have the knowledge that they're seeking.

birisine aradığı bilgiye sahip olmadığınızı söylemenin başka birçok yaratıcı yolu vardır.

Today, you're going to learn 20 ways to say I don't know.

Bugün, bilmiyorum demenin 20 yolunu öğreneceksiniz .

First we'll look at some polite expressions that are great for business or professional

Önce iş veya profesyonel durumlar için harika olan bazı kibar ifadelere bakacağız

situations, and then we'll take a look at some expressions that you can use in casual,

ve ardından

daily, everyday life.

günlük, gündelik hayatta kullanabileceğiniz bazı ifadelere göz atacağız.

Let's start with the polite expressions.

Kibar ifadelerle başlayalım.

First, there are five key tag expressions that you can add to any of these I don't know,

İlk olarak, bu bilmiyorum ifadelerinden herhangi birine ekleyebileceğiniz beş anahtar etiket ifadesi vardır

phrases, and it's going to help you to sound more professional and more polite.

ve bu, daha profesyonel ve daha kibar konuşmanıza yardımcı olacaktır.

They are, but I'll try to find out, but I'll double check, but I'll look into that, and

Öyle, ama öğrenmeye çalışacağım, ama tekrar kontrol edeceğim, ama bunu araştıracağım ve

I'll get back to you, and I'll let you know.

sana geri döneceğim ve sana haber vereceğim.

Can you guess why these tag expressions are so important?

Bu etiket ifadelerinin neden bu kadar önemli olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

If you just tell someone, "I don't know," well, you're not really showing that you care

Birine sadece "Bilmiyorum" dersen ,

an awful lot.

pek umursadığını göstermiyorsun demektir.

But when you use these key tag expressions, you're showing I care, I'm going to do some

Ancak bu anahtar etiket ifadelerini kullandığınızda, umursadığımı, biraz

more research, and I'll let you know what I find out.

daha araştırma yapacağımı ve ne bulduğumu size bildireceğimi göstermiş olursunuz. Bu

So we're going to be adding these tag expressions onto all of the I don't know sentences that

nedenle, bu etiket ifadelerini, hakkında konuşacağımız tüm bilmiyorum cümlelerine ekleyeceğiz,

we're about to talk about so that you can remember them and use them yourself.

böylece onları hatırlayabilir ve kendiniz kullanabilirsiniz.

If someone asks you, "Is the meeting at 4:00 PM?" you could say, "I'm not sure, but I'll

Birisi size "Toplantı 16: 00'da mı?" "Emin değilim ama

try to find out.

bulmaya çalışacağım. Emin

The expression I'm not sure is much softer and kinder than I don't know.

değilim ifadesi bilmediğimden çok daha yumuşak ve kibar. Bu

So this is really polite to use.

yüzden bunu kullanmak gerçekten kibar.

If somebody comes up to you and says, "We're having a big company dinner next week.

Biri gelirse Sana kalmış ve " Haftaya büyük bir şirket yemeği veriyoruz.

Can you come?" you could say, "Let me think about it, and I'll get back to you."

Gelebilir misin?" diyebilirsiniz, " Bunun hakkında bir düşüneyim, size geri dönerim." Cümleyi tam olarak

If you said just the sentence let me think about it, it kind of sounds like, no, I'm

söylerseniz, bırakın bir düşüneyim , kulağa hayır,

definitely not going to come.

kesinlikle geliyorum gibi geliyor. gelmeyecek.

But if you add and I'll get back to you, it feels a little bit more tender, a little bit

Ama eklerseniz ve size geri dönersem, biraz daha hassas, biraz

more thoughtful and polite.

daha düşünceli ve kibar olur.

If someone asks you, "Did the marketing team send you their numbers?" you might say, "I

Biri size "Pazarlama ekibi size numaralarını gönderdi mi?" "

can't remember off the top of my head, but I'll look into it and let you know."

Aklımdan hatırlayamıyorum ama araştırıp sana haber vereceğim" diyebilirsin.

This is a great idiom.

Bu harika bir

I don't remember off the top of my head.

That means I don't remember immediately.

deyim. Hemen hatırlamıyorum.Şu an hatırlamıyorum

I don't remember right now, but I'll look into it and let you know.

ama araştırıp size haber vereceğim.Bu

You can see how these tag expressions can be combined to be even more polite and give

etiket ifadelerinin nasıl birleştirilebileceğini daha kibar olmak ve daha

more information.

fazla bilgi vermek için görebilirsiniz.

I'll look into it and let you know.

Araştırın haber verin.Aynı

With that same question, did the marketing team send you their numbers, you could say,

soruyla pazarlama ekibi size numarasını gönderdi mi,

"Not as far as I know, but I'll look into it and get back to you."

"Bildiğim kadarıyla yok ama araştırıp size geri dönerim " diyebilirsiniz.

This expression, not as far as I know, means that you think the answer is no, but you're

, bildiğim kadarıyla değil, cevabın hayır olduğunu düşündüğünüz, ancak

not 100% sure.

%100 emin olmadığınız anlamına gelir.

So here you're just telling them I'm not 100% sure, but I'm going to look into it and I'll

Yani burada onlara %100 emin olmadığımı ama araştıracağımı ve size geri döneceğimi söylüyorsunuz

get back to you.

.

Not as far as I know.

Bildiğim kadarıyla değil.

What were the marketing team's numbers from their report?

Raporlarından pazarlama ekibinin rakamları nelerdi ?

Well, I don't want to give you the wrong answer, so I'll double check and get back to you.

Pekala, sana yanlış cevap vermek istemiyorum, bu yüzden tekrar kontrol edip sana geri döneceğim.

I'll double check.

Tekrar kontrol edeceğim.

That means that maybe you have some kind of idea about the numbers, but you don't have

Bu, belki sayılar hakkında bir fikriniz olduğu, ancak

them right now.

şu anda onlara sahip olmadığınız anlamına gelir.

So you could say, "I don't want to give you the wrong answer, so I'll double check and

Böylece, "Size yanlış cevap vermek istemiyorum, bu yüzden iki kez kontrol edip

get back to you."

size geri döneceğim" diyebilirsiniz.

Very polite.

Çok kibar.

Do you know if the marketing team has started their report?

Pazarlama ekibinin raporlarına başlayıp başlamadığını biliyor musunuz ?

Sorry, marketing team.

Üzgünüm, pazarlama ekibi.

I'm kind of ragging on you a little bit today.

Bugün biraz sana kızıyorum.

Do you know if the marketing team has started their report?

Pazarlama ekibinin raporlarına başlayıp başlamadığını biliyor musunuz ?

You could say, "That's a good question, so I'll try to find out."

"Bu iyi bir soru, bu yüzden bulmaya çalışacağım" diyebilirsiniz.

That means I don't know, but I think that your question is valid.

Bu, bilmediğim anlamına geliyor, ancak sorunuzun geçerli olduğunu düşünüyorum.

That's a good question, so I'll try to find out.

Bu iyi bir soru, bu yüzden öğrenmeye çalışacağım .

Do you know if the marketing team has started their report?

Pazarlama ekibinin raporlarına başlayıp başlamadığını biliyor musunuz ? Buna

I'm not sure if I'm the best person to answer that, but John, the marketing manager, probably

cevap verecek en iyi kişinin ben olup olmadığımdan emin değilim ama pazarlama müdürü John muhtemelen

knows.

biliyordur.

Would you like me to ask him and get back to you?

Ona sormamı ve sana geri dönmemi ister misin ?

In this situation, I'm not the best person to have that information, but you can direct

Bu durumda, bu bilgiye sahip en iyi kişi ben değilim , ancak

them towards someone who does probably have that information, the marketing manager.

onları muhtemelen bu bilgiye sahip olan birine, pazarlama müdürüne yönlendirebilirsiniz.

You might notice that at the end of this tag question I said, "Would you like me to ask

Bu etiket sorusunun sonunda "Ona sormamı ister misin

him?"

?" dediğimi fark etmişsinizdir.

I'm just kind of offering this out of kindness.

Bunu nezaketen sunuyorum.

Maybe the other person will say, "Oh, no.

Belki diğer kişi, "Ah, hayır.

I can ask him.

Ona sorabilirim.

That's fine."

Sorun değil" diyecektir.

But if you want to just have an extra added polite layer, you can offer.

Ancak, ekstra eklenmiş bir kibar katmana sahip olmak istiyorsanız, sunabilirsiniz. Ona

Would you like me to ask him, and I'll get back to you?

sormamı ister misin, ben de sana dönerim?

Now let's take a look at some casual daily life ways to say I don't know.

Şimdi gündelik hayatta bilmiyorum demenin bazı yollarına bir göz atalım.

These expressions all have slightly different implications or feelings, so let's talk about

Bu ifadelerin hepsinin biraz farklı imaları veya duyguları vardır, bu yüzden

each one in detail.

her biri hakkında ayrıntılı olarak konuşalım.

Why didn't Sarah come to the party last night?

Sarah dün geceki partiye neden gelmedi?

No clue.

İpucu yok.

Not a clue.

Bir ipucu değil. Bu sıradan ifadelerin sonuna

You don't need to add the tag expressions onto the end of these casual phrases because

etiket ifadeleri eklemenize gerek yok çünkü

you don't really need to go out of your way to say, "Oh, well, I'll find out and get back

gerçekten "Oh, peki, öğrenip size geri döneceğim

to you."

" demek için kendi yolunuzu değiştirmenize gerek yok.

No, you just simply don't have the information.

Hayır, sadece bilgiye sahip değilsin. Bu gündelik ifadelerle

Notice also the body language that goes with these casual expressions.

birlikte gelen beden diline de dikkat edin .

No clue.

İpucu yok.

Not a clue.

Bir ipucu değil.

You probably shrug your shoulders.

Muhtemelen omuzlarını silkiyorsun.

That means you raise your shoulders up and down a little bit.

Bu, omuzlarınızı biraz yukarı ve aşağı kaldırdığınız anlamına gelir .

No clue.

İpucu yok.

You might even put your hands up like this.

Hatta bu şekilde ellerinizi kaldırabilirsiniz.

Not a clue.

Bir ipucu değil.

You might even kind of wave your hands away to say, "Nope, not a clue."

Hatta "Hayır, hiçbir ipucu yok" demek için ellerinizi sallayabilirsiniz.

Why didn't Sarah come to the party last night?

Sarah dün geceki partiye neden gelmedi?

Sorry if your name's Sarah.

Adın Sarah ise özür dilerim. Senin

I'm going to be using your name a lot.

adını çok kullanacağım.

You might say, "I don't have the faintest idea."

"En ufak bir fikrim yok" diyebilirsiniz.

This means it kind of implies that you don't know, but also you don't really care.

Bu, bilmediğiniz anlamına gelir , ama aynı zamanda gerçekten umursamazsınız.

The word faint means that something is difficult to see.

Soluk kelimesi, bir şeyin görülmesinin zor olduğu anlamına gelir .

So if your pen doesn't have much ink in it, the writing will be faint.

Yani kaleminizin mürekkebi azsa yazı silik olur.

The words on the page will be faint.

Sayfadaki kelimeler soluk olacaktır.

So in this situation, you're saying, "I don't have the faintest idea."

Yani bu durumda, " En ufak bir fikrim yok" diyorsunuz.

That means my ideas about where Sarah was are very faint.

Bu, Sarah'nın nerede olduğuna dair fikirlerimin çok zayıf olduğu anlamına geliyor.

I don't see them.

Onları görmüyorum. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

Why didn't Sarah come to the party last night?

Sarah dün geceki partiye neden gelmedi?

I haven't the foggiest idea.

En ufak bir fikrim yok.

It's the same idea as faintest idea.

En zayıf fikirle aynı fikir.

We're using the root word fog or foggy.

Sis veya sisli kök kelimesini kullanıyoruz.

Sometimes in the morning there's a fog outside and it's tough to see.

Bazen sabahları dışarıda sis olur ve görmek zordur.

It's difficult to see because of the fog.

Sis nedeniyle görmek zor.

In the US, this expression feels a little bit British, like something that Sherlock

ABD'de bu ifade, Sherlock Holmes'un söyleyebileceği bir şey gibi biraz İngiliz hissi veriyor

Holmes might say, so we usually say it with a little smile.

, bu yüzden genellikle biraz gülümseyerek söylüyoruz.

And you'll also see people drop the final word and say simply, "I haven't the foggiest."

Ayrıca insanların son sözü söylediğini ve basitçe "En sisli değilim" dediğini göreceksiniz.

But you need to say it with a little humor.

Ama biraz mizahla söylemelisin. En

I haven't the foggiest.

sisli değilim.

Kind of with a silly little tone in your voice because it doesn't feel exactly serious.

Sesinde biraz aptalca bir ton var çünkü tam olarak ciddi gelmiyor.

It feels a little bit funny.

Biraz komik geliyor.

Interestingly enough, even though we say I haven't the foggiest idea or I haven't the

İlginç bir şekilde, en sisli fikrim yok ya da en

foggiest, we don't drop that final word with the previous expression.

sisli fikrim yok desek bile, o son sözü bir önceki ifadeyle birlikte düşürmüyoruz.

I don't have the faintest idea.

En ufak bir fikrim yok.

We never say I don't have the faintest.

Hiç bayılmam yok demeyiz.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Sometimes English is a little weird.

Bazen İngilizce biraz tuhaftır.

Who knows?

Kim bilir?

Who cares?

Kimin umurunda?

Which is an expression we'll talk about in just a minute.

Bu birazdan bahsedeceğimiz bir ifade .

Why didn't Sarah come to the party last night?

Sarah dün geceki partiye neden gelmedi?

How should I know?

Ne bileyim ben?

This expression, how should I know, is a little defensive.

Bu ifade, nereden bileyim, biraz savunmacı.

Maybe Sarah is your ex-girlfriend and your friend expects you to know where she is, but

Belki Sarah eski kız arkadaşındır ve arkadaşın onun nerede olduğunu bilmeni bekliyor ama

you don't know where she is.

sen onun nerede olduğunu bilmiyorsun.

So you could say, "How should I know?"

Yani, "Nasıl bileyim?" diyebilirsiniz.

It's a little defensive, so make sure that you use it in the right situations.

Biraz savunmacıdır, bu yüzden onu doğru durumlarda kullandığınızdan emin olun.

If your car breaks down and you're sitting in the lobby of the mechanic shop and your

Arabanız bozulur ve tamirci dükkanının lobisinde otururken

husband calls you and says, "How long do you think the mechanic is going to take?" you

kocanız sizi arar ve "Tamircinin ne kadar süreceğini düşünüyorsun?"

might say, "Beats me."

"Beni yener" diyebilirsiniz.

This is really casual, but it's perfect for this situation because you have absolutely

Bu gerçekten sıradan, ancak bu durum için mükemmel çünkü

no idea when the mechanic's going to be done.

tamircinin ne zaman yapılacağı hakkında hiçbir fikriniz yok.

You're kind of a little annoyed too because no one wants to sit in the mechanic's lobby

Sen de biraz sinirlisin çünkü kimse tamircinin lobisinde saatlerce oturmak istemiyor

for hours and hours.

.

So you might just say, "Beats me."

Yani sadece "Beni yener" diyebilirsin.

With that same question, how long do you think the mechanic is going to take, you might say,

Aynı soruyla, tamircinin ne kadar süreceğini düşünüyorsunuz,

"I wish I knew."

"Keşke bilseydim" diyebilirsiniz.

Do you see that tone in my voice?

Sesimdeki o tonu görüyor musun?

Kind of sad.

Biraz üzücü.

Kind of wistful.

Biraz hüzünlü.

You might add a sigh.

Bir iç çekiş ekleyebilirsiniz.

I wish I knew.

Keşke bilseydim.

How long do you think the mechanic is going to take?

Tamircinin ne kadar süreceğini düşünüyorsun ?

Who knows.

Kim bilir.

Do you hear that tone in my voice?

Sesimdeki o tonu duyuyor musun?

It's a little bit upset.

Biraz üzgün.

Maybe a little bit angry.

Belki biraz kızgın.

You might even roll your eyes a little bit.

Hatta biraz gözlerini devirebilirsin.

Who knows.

Kim bilir.

Probably forever.

Muhtemelen sonsuza kadar.

How long do you think the mechanic is going to take?

Tamircinin ne kadar süreceğini düşünüyorsun ? Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

Okay, maybe you have some idea, not three minutes, not three days, but you don't have

Tamam, belki bir fikrin vardır, üç dakika değil, üç gün değil, ama

a specific amount of time that he's going to take so you could say, "I have no idea."

alacağı belirli bir süre yok, bu yüzden "Hiçbir fikrim yok" diyebilirsin.

Whew.

Vay. Kelime

Great work expanding your vocabulary.

dağarcığınızı genişleten harika bir çalışma.

I hope now that you'll be able to use some of these I don't know phrases, and also you'll

Umarım artık bu bilmiyorum ifadelerden bazılarını kullanabileceksiniz ve ayrıca anadili İngilizce olan

be able to better understand when native speakers use them because there are some slight differences

kişiler tarafından ne zaman kullanıldığını daha iyi anlayabileceksiniz çünkü her birinde bazı küçük farklılıklar var

in each of them, so I want you to accurately understand the context.

, bu yüzden istiyorum bağlamı doğru bir şekilde anlamanız için.

And now I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var.

In the comments, I want you to answer this question.

Yorumlarda, bu soruyu cevaplamanızı istiyorum .

Is Dan coming to dinner next week?

Dan gelecek hafta yemeğe geliyor mu?

This could be a professional question or it could be a casual question.

Bu profesyonel bir soru olabilir veya sıradan bir soru olabilir.

You choose based on your answer.

Vereceğiniz cevaba göre seçim yaparsınız.

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

And thank you so much for learning English with me.

Ve benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim .

I'll see you again next Friday for a new lesson here on my YouTube channel.

Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere .

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free e-book, 5 Steps to Becoming a Confident English Speaker.

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin 5 Adım'ı indirmek.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.