Top 7 Phrases with COME: Advanced English Vocabulary Lesson

Vanessa: Hi.

Vanessa: Merhaba. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Want to come over for lunch?

Öğle yemeğine gelmek ister misin?

Come on.

Hadi.

Do you want to come over tomorrow?

Yarın gelmek ister misin?

Dan: I don't know.

Bilmiyorum.

I heard a big storm's coming in.

Büyük bir fırtınanın geldiğini duydum.

Vanessa: The cashier said the total came to $60.

Vanessa: Kasiyer toplamın 60$ olduğunu söyledi.

Dan: What?

Dan: Neyi?

Why did it cost so much?

Neden bu kadar pahalıya mal oldu?

Vanessa: Well, the chicken came from a local farm.

Vanessa: Tavuk yerel bir çiftlikten geldi .

The verb come seems simple, but we use it in a lot of different ways.

Gel fiili basit gibi görünse de onu birçok farklı şekilde kullanırız. Biz

When I say we, I mean you, because I hope that by the end of this lesson, you will feel

dediğimde sizi kastediyorum, çünkü umarım bu dersin sonunda

empowered and ready to use the word come in seven common situations.

güçlenmiş hissedeceksiniz ve yedi ortak durumda "gel" kelimesini kullanmaya hazır olacaksınız.

Let's start by talking about the first one.

İlki hakkında konuşarak başlayalım.

Number one.

Bir numara.

Do you want to come over tomorrow?

Yarın gelmek ister misin?

I'm already in the location, probably in my house, and I'm asking you to move yourself

Zaten o konumdayım, muhtemelen evimdeyim ve sizden benim

to the same direction where I'm at.

olduğum yöne doğru hareket etmenizi istiyorum.

Let's imagine that someone in your house is pretty slow at getting ready, so you might

Diyelim ki evinizden birisi hazırlanmak konusunda oldukça yavaş, siz de

say, "Come on, hurry."

"Hadi, acele edin" diyebilirsiniz.

They might say, "I'm coming."

"Geliyorum" diyebilirler.

That means that they're going to moving themselves into your direction.

Bu, kendilerini sizin yönünüze doğru hareket ettirecekleri anlamına gelir .

Number two.

İki numaralı.

After her long explanation, I came to believe her story.

Uzun açıklamasından sonra hikayesine inanmaya başladım .

If I told you that I flew an airplane before I learned to drive a car, would you believe

Sana araba kullanmayı öğrenmeden önce uçak uçurduğumu söylesem , bana inanır mısın

me?

?

What if I told you some more details like I found an ad in the newspaper for a Father's

Ya size yerel uçuş okulunda Babalar Günü uçuş promosyonu için gazetede bir ilan buldum

Day flying promotion at the local flying school, and I cut it out.

ve onu kestim gibi daha fazla ayrıntı verseydim.

I took it into the pilot, and even though I'm not a father, she honored it and she let

Pilota götürdüm ve bir baba olmama rağmen onu onurlandırdı ve

me have a one-hour flying lesson with her.

onunla bir saatlik uçuş dersi almama izin verdi.

It was amazing, and it kind of put me on the track to volunteering at the airport and taking

İnanılmazdı ve beni havaalanında gönüllü olma ve

more flight lessons and all of this.

daha fazla uçuş dersi alma ve tüm bunlar için bir nevi yola soktu.

After I told you those details, would you believe me?

Sana bu detayları anlattıktan sonra bana inanır mısın?

Probably.

Muhtemelen. Size bu detayları anlattıktan

You would probably come to believe me after I told you those details.

sonra muhtemelen bana inanmaya başlayacaksınız .

You imagine that this is a longer process.

Bunun daha uzun bir süreç olduğunu hayal ediyorsunuz.

We could use the word eventually.

Sonunda kelimesini kullanabiliriz.

At the end of my story, you came to believe me.

Hikayemin sonunda bana inanmaya başladın .

The three most common ways to use this is came to believe someone, came to trust someone,

Bunu kullanmanın en yaygın üç yolu, birine inanmak, birine güvenmek

or maybe came to hate, like or love someone or something.

veya belki birinden veya bir şeyden nefret etmek, onu sevmek veya sevmektir .

You might say, I came to believe her, or, after his life story explanation, I came to

Ona inanmaya geldim ya da hayat hikayesini anlattıktan sonra

trust him.

ona güvenmeye başladım diyebilirsiniz.

I didn't trust him at the beginning, but after he explained the story of his life, I came

Başta ona güvenmedim ama hayat hikayesini anlattıktan sonra

to trust him.

ona güvenmeye başladım.

It took some time, it was a process, but I came to trust him.

Biraz zaman aldı, bir süreçti ama ona güvenmeye başladım.

Or, you might say, I came to hate my Spanish class because my teacher was so scary.

Ya da, öğretmenim çok korkutucu olduğu için İspanyolca dersimden nefret etmeye başladım diyebilirsiniz.

I came to hate something.

Bir şeyden nefret etmeye geldim. Biraz

Took a while, but it just built up over time.

zaman aldı ama zamanla oluştu.

Or maybe I came to love mushrooms after trying them again and again day after day.

Ya da belki de mantarları her gün tekrar tekrar denedikten sonra sevmeye başladım .

I came to love them.

Onları sevmeye geldim.

It took a process, but eventually it worked.

Bir süreç aldı ama sonunda işe yaradı.

This is a wonderful way to use come.

Bu, come'ı kullanmanın harika bir yoludur.

Number three.

Üç numara.

YouTube video ideas always come to me in the shower.

YouTube video fikirleri bana her zaman duşta gelir . Bir

I heard once that our best inspiration come while we're taking a shower because there's

keresinde en iyi ilhamımızın duş alırken geldiğini duymuştum çünkü dikkatimizi

no distractions.

dağıtacak bir şey yok.

It's just relaxing.

Sadece rahatlatıcı.

You're washing your hair, so you can have great ideas.

Saçınızı yıkıyorsunuz, böylece harika fikirlere sahip olabilirsiniz.

The best ideas come to you in the shower.

En iyi fikirler duşta size gelir.

We just talked about how the word come to believe.

Az önce kelimenin nasıl inanıldığı hakkında konuştuk .

Come to trust implies eventually.

Güvene gel, sonunda ima eder.

A long time, a process, but here we have the opposite.

Uzun bir zaman, bir süreç ama burada tam tersi var.

YouTube video ideas come to me in the shower.

YouTube video fikirleri duşta aklıma geliyor.

Instantly, suddenly.

Aniden, aniden.

I don't know where this idea came from, but it came to me in the shower.

Bu fikir nereden çıktı bilmiyorum ama duşta aklıma geldi.

Wow.

Vay.

It's the opposite of what we talked about before.

Daha önce konuştuklarımızın tam tersi.

This is why I think the word come seems simple, but it really has a lot deeper meanings, and

Bu yüzden gel kelimesinin basit göründüğünü düşünüyorum ama gerçekten çok daha derin anlamları var ve

it deserves to be studied more in depth.

daha derinlemesine çalışılmayı hak ediyor.

Congratulations, you're doing that right now.

Tebrikler, şu anda bunu yapıyorsunuz.

If you're talking to your co-worker about some kind of customer service problem that

İş arkadaşınızla uğraştığınız bir tür müşteri hizmetleri sorunu hakkında konuşuyorsanız, aklıma

you're dealing with, you might say, an idea just came to me.

bir fikir geldi diyebilirsiniz.

I need to write it down.

Onu yazmam gerekiyor.

This means that you don't know where that idea originated from.

Bu, bu fikrin nereden geldiğini bilmediğiniz anlamına gelir .

It wasn't a long process.

Uzun bir süreç değildi.

It happened suddenly.

Aniden oldu.

An idea came to me.

aklıma bir fikir geldi

I need to write it down.

Onu yazmam gerekiyor.

This is an excellent way to use this.

Bu, bunu kullanmanın harika bir yoludur.

Number four.

Dört numara.

The grocery bill came to $83.

Bakkal faturası 83 dolara geldi.

At the grocery store, the cashier might say, it's going to be $83 when they tell you the

Markette, kasiyer size yiyecek alımınızın toplam fiyatını söylediğinde bunun 83 dolar olacağını söyleyebilir

total price of your purchase of food.

.

They might say, it comes to $83.

83 dolara geldiğini söyleyebilirler.

This is super common, and if you go to a grocery store in the U.S., you'll hear the cashier

Bu çok yaygındır ve ABD'de bir markete giderseniz , kasiyerin

either say it's going to be $83 or it comes to $83.

ya 83 $ olacağını söylediğini ya da 83 $ olduğunu duyarsınız.

I want to know how much is your grocery bill per week?

Bakkal faturanızın haftalık ne kadar olduğunu bilmek istiyorum.

How much do you spend on groceries every week?

Her hafta market alışverişine ne kadar harcıyorsunuz?

You might say our grocery bill comes to $150 every week, or our grocery bill comes to $45

Bakkal faturamızın her hafta 150$'a geldiğini veya market faturamızın her hafta 45$'a geldiğini söyleyebilirsiniz

every week.

.

This is a great way to use it.

Bu, onu kullanmanın harika bir yoludur.

Number five.

Beş numara.

Love comes in all shapes and sizes.

Aşk tüm şekil ve boyutlarda gelir. Çeşitli şeylerden

We're using the expression comes in to talk about a variety of something.

bahsetmek için gelir ifadesini kullanıyoruz .

You can love your mom.

Anneni sevebilirsin.

You can love your friend.

Arkadaşını sevebilirsin.

You can love men.

Erkekleri sevebilirsin.

you can love women.

kadınları sevebilirsin

You can love your husband.

Kocanı sevebilirsin.

You can love in a variety of ways.

Çeşitli şekillerde sevebilirsin.

Love comes in different shapes and sizes.

Aşk farklı şekil ve boyutlarda gelir.

We can use this for something that's not love.

Bunu aşk olmayan bir şey için kullanabiliriz.

Maybe if you walk into a paint store.

Belki bir boyahaneye girersen.

You'll hear, this type of paint comes in all colors.

Duyacaksınız, bu tür boyalar her renkte gelir .

Comes in all colors.

Tüm renklerde gelir.

It is available in a lot of different varieties.

Birçok farklı çeşitte mevcuttur.

Or, in a bike shop, you might here, this is bike model comes in blue and red.

Veya bir bisiklet mağazasında, burada olabilirsiniz, bu bisiklet modeli mavi ve kırmızı olarak gelir.

It doesn't come in all shapes and sizes.

Tüm şekil ve boyutlarda gelmez.

It doesn't come in all colors.

Her renkte gelmiyor.

It comes in blue and red.

Mavi ve kırmızı olarak gelir.

Those are the varieties that are available.

Mevcut çeşitler bunlar.

This is a great phrasal verb.

Bu harika bir deyimsel fiildir.

Number six.

Altı numara.

I hope that some good comes from your bad experience.

Umarım yaşadığın kötü deneyimden bir iyilik çıkar .

Did you get into a car accident?

Araba kazası mı geçirdin?

What's something good that can come from this bed experience?

Bu yatak deneyiminden gelebilecek iyi bir şey nedir ?

Maybe your car's really old and it was the other person's fault, so their insurance will

Belki arabanız gerçekten eskidir ve bu diğer kişinin hatasıdır, bu yüzden onların sigortası

help to fix your car, or maybe their insurance will help to pay for you to get a better car.

arabanızı tamir etmenize yardımcı olur veya belki onların sigortası daha iyi bir araba almanız için ödeme yapmanıza yardımcı olur.

This is some kind of result or an effect.

Bu bir tür sonuç veya etkidir.

This something good can come from this bad experience.

Bu iyi bir şey, bu kötü deneyimden gelebilir.

What if you break up with your girlfriend?

Kız arkadaşından ayrılırsan ne olur?

What's something good that can come from that experience?

Bu deneyimden gelebilecek iyi bir şey nedir ?

Maybe you realized that she's not a good fit for you, and you can in the process learn

Belki onun sana uygun olmadığını fark ettin ve bu süreçte

more about yourself.

kendin hakkında daha çok şey öğrenebilirsin.

Something good can come from something else.

İyi bir şey başka bir şeyden gelebilir.

Number seven.

Yedi Numara.

This lesson came to an end way too fast.

Bu ders çok çabuk bitti.

We're talking about reaching a certain point and in this sentence, it is the end.

Belli bir noktaya ulaşmaktan bahsediyoruz ve bu cümlede bu son.

It came to an end.

Sona geldi.

The lesson came to an end.

Ders sona erdi.

It's true, this lesson is coming to an end.

Doğru, bu ders sona eriyor.

I hope that you learned a lot.

Umarım çok şey öğrenmişsindir.

Before we go, we're going to do a little review test.

Gitmeden önce, küçük bir gözden geçirme testi yapacağız.

Unlike other tests that I've done here on YouTube, I'm going to give you the correct

YouTube'da yaptığım diğer testlerden farklı olarak size doğru

expression, but I want you to guess the correction conjugation of the expression.

ifadeyi vereceğim ama ifadenin düzeltme çekimini tahmin etmenizi istiyorum .

It's going to test your grammar skills, make sure that it matches with the subject of the

Dilbilgisi becerilerinizi test edecek, cümlenin öznesiyle eşleştiğinden emin olun

sentence.

.

Make sure it matches with the feel of the sentence and the right chronological order.

Cümlenin duygusuyla ve doğru kronolojik sırayla eşleştiğinden emin olun.

Are you ready?

Hazır mısın?

Let's start with the first sentence.

İlk cümleden başlayalım.

I invite Bill Gates to for dinner.

Bill Gates'i akşam yemeğine davet ediyorum.

I invited to come over for dinner.

Akşam yemeğine davet ettim.

I invited Bill Gates to came over for dinner.

Bill Gates'i akşam yemeğine davet ettim.

Which one's correct?

Hangisi doğru?

Three, two, one.

Üç iki bir.

I invited Bill Gates to come over for dinner.

Bill Gates'i akşam yemeğine davet ettim.

While I was taking a walk, it what to cook for the special dinner.

Yürüyüşe çıkarken, özel akşam yemeği için ne pişireceğimi düşünüyordum.

While I was taking a walk, it was coming to me what to me what to cook for the special

Yürüyüşe çıkarken bana özel akşam yemeği için ne pişirsem diye düşünüyordum

dinner.

.

Or, it came to be what to cook for the special dinner.

Ya da sıra özel akşam yemeğine ne pişirileceğine geldi .

Three, two, one.

Üç iki bir.

While I was taking a walk, it came to me what to cook for the special dinner.

Yürüyüşe çıkarken özel akşam yemeği için ne pişirsem geldi aklıma.

A simple quiche and salad, not that much money, and they're easy to make.

Basit bir kiş ve salata, o kadar para değil ve yapımı da kolay.

A simple quiche and salad comes to not that much money.

Basit bir kiş ve salata o kadar para etmez.

Or, a simple quiche and salad come to not that much money.

Ya da basit bir kiş ve salata o kadar para etmez.

A simple quiche and salad come to not that much money, and they're easy to make.

Basit bir kiş ve salata o kadar para etmez ve yapımı kolaydır.

Salads a lot of different varieties, so I decided to make a spinach salad with beets

Salataların pek çok çeşidi var, ben de pancarlı ve keçi peynirli ıspanak salatası yapmaya karar verdim

and goat cheese.

.

Salads come in a lot of different varieties.

Salatalar birçok farklı çeşitte gelir.

Or, salads have come in a lot of different varieties.

Veya salatalar birçok farklı çeşitte geldi.

Salads come in a lot different varieties.

Salatalar çok farklı çeşitlerde gelir.

Unfortunately, during the dinner Bill Gates told me that he is slightly lactose intolerant,

Ne yazık ki, yemek sırasında Bill Gates bana biraz laktoza tahammülsüz olduğunu söyledi

but I didn't believe him because he had already eaten some of the salad with the goat cheese,

ama ona inanmadım çünkü keçi peynirli salatanın bir kısmını çoktan yemişti

and he seemed fine, but when he ran off to the bathroom, I that it was true.

ve iyi görünüyordu ama koşarak tuvalete gittiğinde Bunun doğru olduğunu düşündüm.

When he ran ff to the bathroom, I came to believe that it was true.

Banyoya koştuğunda, bunun doğru olduğuna inanmaya başladım.

Or, when he ran off to the bathroom, I had come to believe that it was true.

Ya da banyoya kaçtığında bunun doğru olduğuna inanmaya başlamıştım.

Three, two, one.

Üç iki bir.

When he ran off to the bathroom, I came to believe that it was true.

Banyoya kaçtığında, bunun doğru olduğuna inanmaya başladım.

The only good thing that this experience is that Bill Gates didn't sue me for making him

Bu deneyimin tek iyi yanı, Bill Gates'in kendisini hasta ettiğim için bana dava açmamış olması

sick.

.

The only good thing that that comes from this experience is that Bill Gates didn't sue me.

Bu deneyimden gelen tek iyi şey, Bill Gates'in beni dava etmemiş olması.

Or, the only good thing that came from this experience is that Bill Gates didn't sue me.

Ya da bu deneyimden gelen tek iyi şey, Bill Gates'in beni dava etmemiş olması. En

Which one's the best answer?

iyi cevap hangisi?

Three, two, one.

Üç iki bir.

The only good thing that came from this experience is that Bill Gates didn't sue me for making

Bu deneyimden gelen tek iyi şey, Bill Gates'in onu hasta ettiğim için bana dava açmamasıydı

him sick.

.

Thank Goodness.

Tanrıya şükür.

Except for that, we had a good time.

Onun dışında iyi vakit geçirdik.

The dinner too fast and we promised to do it again sometime but without the cheese.

Akşam yemeği çok hızlıydı ve bir ara yine peynirsiz yapacağımıza söz verdik.

The dinner came to an end too fast.

Yemek çok çabuk bitti.

Or, the dinner has come to an end too fast.

Veya akşam yemeği çok hızlı sona erdi.

Which verb tense is the best?

Hangi fiil zamanı en iyisidir?

Three, two, one.

Üç iki bir.

The dinner came to an end too fast, but we promised to do it again without the cheese.

Yemek çok çabuk bitti ama yine peynirsiz yapacağımıza söz verdik.

Let's go back and look at all of these sentences so that you can see the full story with all

Geri dönüp tüm bu cümlelere bakalım, böylece hikayenin tamamını

of the correct verb tenses.

doğru fiil zamanlarıyla birlikte görebileceksiniz.

I invited Bill Gates to come over for dinner.

Bill Gates'i akşam yemeğine davet ettim.

While I was taking a walk, it came to me what to good for this special meal.

Yürüyüş yaparken aklıma bu özel yemeğe ne iyi gelir diye geldi.

A simple quiche and salad come to not that much money, and they're easy to make.

Basit bir kiş ve salata o kadar para etmez ve yapımı kolaydır.

Salads come in a lot of different varieties, so I decided on a spinach salad with beets

Salataların pek çok farklı çeşidi var, bu yüzden pancar ve keçi peynirli ıspanak salatası yapmaya karar verdim

and goat cheese.

.

Unfortunately, during the dinner, Bill Gates told me that he's slightly lactose intolerant.

Ne yazık ki yemek sırasında Bill Gates bana biraz laktoza tahammülsüz olduğunu söyledi.

I didn't believe him because because he had already eaten the salad and seemed fine, but

Ona inanmadım çünkü salatayı çoktan yemişti ve iyi görünüyordu ama

when he ran off to the bathroom, I came to believe that it was true.

koşarak banyoya gittiğinde bunun doğru olduğuna inanmaya başladım.

The only good thing that came from this experience was that Bill Gates didn't sue me for making

Bu deneyimden gelen tek iyi şey, Bill Gates'in onu hasta ettiğim için bana dava açmamasıydı

him sick.

.

Except for that, we had a good time.

Onun dışında iyi vakit geçirdik.

The dinner came to an end too fast, and we promised to do it again sometime but without

Yemek çok çabuk sona erdi ve bir ara yine peynirsiz yapacağımıza söz verdik

the cheese.

.

How did you do on this review quiz?

Bu gözden geçirme testinde nasıl yaptınız?

Just to let you know, this is completely fictional.

Bilmeniz için söylüyorum, bu tamamen hayal ürünüdür. ben

I made it up.

uydurdum

I don't even know if Bill Gates is lactose intolerant.

Bill Gates'in laktoz intoleransı olup olmadığını bile bilmiyorum .

If I invited him to my house, he would definitely not come because he doesn't know me.

Onu evime davet etsem beni tanımadığı için kesinlikle gelmezdi.

Now I have a question for you.

Şimdi size bir sorum var.

In the comments, let me know, why did you come to love English?

Yorumlarda bana bildirin, neden İngilizceyi sevmeye başladınız?

This assumes of course that you love English now, but it also assumes that you didn't love

Bu, tabii ki şu anda İngilizceyi sevdiğinizi varsayar , ancak aynı zamanda başlangıçta İngilizceyi sevmediğinizi de varsayar

English at the beginning.

.

Maybe when you took English lessons in elementary school, it just wasn't that fun for you.

Belki ilkokulda İngilizce dersleri aldığında , senin için o kadar eğlenceli değildi.

You didn't fall in love with English when you were taking those classes in elementary

İlkokulda o dersleri alırken İngilizceye aşık olmadınız

school.

.

What happened that made you fall in love with English?

Seni İngilizceye aşık eden ne oldu ?

Maybe you came to love English because you found some great online lessons.

Belki de harika çevrimiçi dersler bulduğunuz için İngilizceyi sevmeye başladınız .

What happened that you came to love English?

Ne oldu da İngilizceyi sevmeye başladın?

Let me know the comments.

Yorumları bana bildirin.

Thanks so much for learning English with me, and I'll see you again next Friday for a new

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler, önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel.

.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free e-book, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.