Master Class: Vocabulary, Pronunciation, Grammar with Vanessa

Hello, hello.

Merhaba Merhaba.

Welcome to today's live English lesson here on the Speak English with Vanessa YouTube

Bugünkü Speak English with Vanessa YouTube

channel.

kanalındaki canlı İngilizce dersine hoş geldiniz.

I'm Vanessa, and today we have something really special.

Ben Vanessa ve bugün gerçekten özel bir şeyimiz var .

I hope you're prepared.

Umarım hazırsındır.

I hope you have a notebook with a pencil, because we're going to talk about so many

Umarım kalemli bir defteriniz vardır çünkü

valuable topics today.

bugün çok değerli konulardan bahsedeceğiz.

This is a special Q&A, question and answer, time.

Bu özel bir Soru-Cevap, soru-cevap, zamanı.

Last week, I asked you to ask me your questions, and I got a lot of questions.

Geçen hafta sizden sorularınızı bana sormanızı istedim ve bir sürü soru aldım.

I have organized your questions.

Sorularınızı düzenledim. Kelime

We're going to talk about vocabulary, pronunciation, grammar, some learning tip ideas.

dağarcığı, telaffuz, gramer ve bazı öğrenme tüyoları hakkında konuşacağız.

Some of you also asked more personal questions, "Vanessa, how are you doing?" these kind of

Bazılarınız ayrıca daha kişisel sorular sordu, "Vanessa, nasılsın?" bu tür

things.

şeyler Bugün sizinle paylaşacağım

I have a lot of pictures and videos and ideas and hopefully useful tips to share with you

pek çok resim, video ve fikrim ve umarım faydalı ipuçlarım var

today.

.

Take some time, take a deep breath [inaudible 00:01:05] because we're going to be focusing

Biraz zaman ayırın, derin bir nefes alın [duyulmuyor 00:01:05] çünkü

a lot on English.

İngilizceye çok odaklanacağız.

Thanks so much if you're joining me here live.

Canlı yayında bana katılırsanız çok teşekkür ederim.

If you're not live, don't worry.

Canlı değilseniz, endişelenmeyin.

You can enjoy the replay, and you'll certainly learn a lot.

Tekrarın tadını çıkarabilirsiniz ve kesinlikle çok şey öğreneceksiniz.

Those of you who are here live, hi from India.

Burada yaşayanlarınız, Hindistan'dan merhaba.

Hi, Roger in Brazil.

Merhaba, Brezilya'dan Roger.

Hello, hello in Pakistan.

Merhaba, Pakistan'da merhaba.

Welcome.

Hoş geldin.

Morocco, Sudan, in Korea.

Fas, Sudan, Kore'de.

Welcome.

Hoş geldin.

Vietnam.

Vietnam.

Thanks for joining me.

Bana katıldığın için teşekkürler.

Today we're going to be taking a little bit longer than usual because this is my last

Bugün normalden biraz daha uzun süreceğiz çünkü bu benim

live lesson on YouTube for a short time.

YouTube'daki kısa süreli son canlı dersim.

I'm not going to be leaving YouTube.

YouTube'dan ayrılmayacağım.

I want to make sure that this is clear.

Bunun açık olduğundan emin olmak istiyorum.

There will be two videos, two new lessons every week, no problem, continuing for a long

İki video gelecek her hafta iki yeni ders sorun yok uzun zamandır devam ediyor

time.

. Sizin için

I have been working hard to prepare and to schedule and to plan and imagine great lessons

harika dersler hazırlamak, planlamak ve planlamak ve hayal etmek için çok çalışıyorum

for you, and they're recorded videos that I've prepared for you.

ve bunlar sizin için hazırladığım kayıtlı videolar.

There's also some free PDF guides coming up, some new guides, and a lot of great information.

Ayrıca bazı ücretsiz PDF kılavuzları, bazı yeni kılavuzlar ve pek çok harika bilgi geliyor.

Even though I won't be making live videos, there will still be a lot of lessons.

Canlı videolar çekmeyecek olsam da yine de birçok ders olacak.

I hope that they'll be really useful to you.

Umarım sizin için gerçekten yararlı olurlar.

I'll be here reading comments, answering comments, trying to give you some feedback, but just

Burada yorumları okuyacağım, yorumları cevaplayacağım, size bazı geri bildirimler vermeye çalışacağım, ancak

not a live lesson because I'm going to be having a baby soon, pretty soon.

canlı bir ders olmayacağım çünkü yakında bir bebeğim olacak, çok yakında.

It will be nice to prepare my life and take a little break and try to be the best mom

Hayatımı hazırlamak ve biraz ara vermek ve olabileceğim en iyi anne

and mother that I can be.

ve anne olmaya çalışmak güzel olacak.

Let's start with the first question.

İlk sorudan başlayalım.

I've prepared a document with some pictures, some ideas.

Bazı resimler, bazı fikirler içeren bir belge hazırladım .

I've prepared some information.

Bazı bilgiler hazırladım.

We're going to take a look at that screen.

O ekrana bir göz atacağız.

I'm going to share my screen a lot today.

Bugün ekranımı bol bol paylaşacağım.

I hope it will help you to focus and follow the different questions.

Umarım odaklanmanıza ve farklı soruları takip etmenize yardımcı olur .

Let's take a look at my screen here.

Buradaki ekranıma bir göz atalım.

All right.

Elbette.

Here you can see my screen.

Burada benim ekranımı görebilirsiniz.

This is our first question today.

Bugünkü ilk sorumuz bu.

"How will we improve our English without you in this period?"

"Bu dönemde siz olmadan İngilizcemizi nasıl geliştireceğiz ?"

Rafael asks me.

Rafael bana soruyor.

I talked about this for a moment, but I just want to emphasize that there will be a lot

Bir ara bundan bahsetmiştim ama

of videos coming on this channel.

bu kanala çokça video geleceğini belirtmek isterim.

I've been working hard to prepare them.

Onları hazırlamak için çok çalışıyorum.

There is a special series each month.

Her ay özel bir seri var.

In July, we're going to be focusing on basic English, back to basics, so really building

Temmuz ayında, temel İngilizceye odaklanacağız, temellere geri döneceğiz, yani gerçekten

your foundation of English.

İngilizce temelinizi oluşturacağız.

There will be idioms and expressions and ideas and tips.

Deyimler, ifadeler, fikirler ve ipuçları olacak.

Stay here.

Burada kal.

You'll certainly learn a lot, and I will be in the comments.

Kesinlikle çok şey öğreneceksiniz ve ben de yorumlarda olacağım.

Let's go down to the second question.

İkinci soruya geçelim.

Those of you who are here live, if you have any questions for me that you would like to

Burada bulunanlar, bana sormak istediğiniz herhangi bir sorunuz varsa

ask me, and I will try my best to answer live, feel free to ask me in the chat box, ask me

ve canlı olarak cevaplamak için elimden gelenin en iyisini yapacağım, bana sohbet kutusundan sormaktan çekinmeyin,

in the comments below.

aşağıdaki yorumlarda bana sorun.

If I see your question and have a moment, I will answer it, certainly.

Sorunuzu görürsem ve bir dakikam olursa, kesinlikle cevaplayacağım.

These first couple of questions are, as you can see here, personal questions.

Bu ilk birkaç soru, burada görebileceğiniz gibi, kişisel sorulardır.

They're questions about me or my personal experience.

Benimle veya kişisel deneyimimle ilgili sorular .

Christine from Russia asks, "What were your favorite subjects in school?"

Rusya'dan Christine, " Okulda en sevdiğin dersler nelerdi?" diye soruyor.

I want to ask you who are here with me, I want to ask you the same question.

Burada benimle olan sizlere sormak istiyorum, aynı soruyu size sormak istiyorum.

What were your favorite subjects in school?

Okulda en sevdiğiniz dersler nelerdi?

While I was thinking about this question, I decided to look at an old hard drive from

Bu soruyu düşünürken bilgisayarımdan eski bir sabit diske bakmaya

my computer and find some pictures from high school.

ve liseden bazı fotoğraflar bulmaya karar verdim .

Now school in the US could be college, university, elementary school, high school, but I decided

Şimdi ABD'de okul kolej, üniversite, ilkokul, lise olabilir ama ben

to think about high school.

liseyi düşünmeye karar verdim.

I found some old pictures.

Bazı eski resimler buldum. Lisede en sevdiğim anılarımdan

I'd like to share with you some of these pictures from my favorite memories in high school.

bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum .

Maybe they're favorite subjects.

Belki de favori konulardır.

We'll see.

Göreceğiz.

Down here I have ... These pictures are really old.

Aşağıda ... Bu resimler gerçekten eski.

They're from 2004.

2004'ten geliyorlar. O

That's why the quality is, of course, not like 2017.

yüzden kalite tabii ki 2017 gibi değil.

But my favorite subjects in school were not really the academic subjects.

Ama okuldaki en sevdiğim dersler pek akademik konular değildi.

I enjoyed all of the other subjects.

Diğer tüm konulardan keyif aldım.

I play the flute.

Flüt çalıyorum.

This is me here.

Bu benim.

I really loved playing in our school band.

Okul grubumuzda çalmayı gerçekten çok seviyordum.

This is a smaller group, this isn't the full band, but this is a picture that I found yesterday.

Bu daha küçük bir grup, tüm grup değil ama bu dün bulduğum bir resim.

I really loved playing music, being in the band, and just that kind of community field.

Müzik çalmayı, grupta olmayı ve bu tür bir topluluk alanını gerçekten çok seviyordum.

The next thing that I enjoyed in school was also not academic.

Okulda keyif aldığım bir sonraki şey de akademik değildi.

This was a theater group.

Bu bir tiyatro grubuydu.

We performed ... If you know Rudyard Kipling, Rudyard Kipling is an author, and he wrote

Oynadık... Rudyard Kipling'i tanıyorsanız, Rudyard Kipling bir yazar ve

short funny stories.

kısa komik hikayeler yazdı.

We performed one of his short stories for a huge audience, and we won first place.

Bir öyküsünü büyük bir izleyici kitlesine seslendirdik ve birinci olduk.

This is our group posing for our final picture together.

Bu, birlikte son fotoğrafımız için poz veren grubumuz .

This kind of group activity was something that I really enjoyed because we all had something

Bu tür bir grup faaliyeti benim gerçekten keyif aldığım bir şeydi çünkü

in common, like the other picture.

diğer resimdeki gibi hepimizin ortak bir yönü vardı.

We liked to play the flute or we liked to act and perform and memorize and pretend like

Flüt çalmayı severdik ya da rol yapmayı, icra etmeyi, ezberlemeyi ve

we were different characters.

farklı karakterlermişiz gibi davranmayı severdik.

It was really interesting.

Gerçekten ilginçti.

Just to let you know, some of you are asking in the comments: "Will we hear you play the

Haberiniz olsun diye, bazılarınız yorumlarda soruyor: "Flüt çaldığınızı duyacak mıyız

flute?"

?"

The answer is yes, if you are part of the Fearless Fluency Club.

Korkusuz Akıcılık Kulübü'nün bir parçasıysanız cevap evet.

If you're a part of my course, the Fearless Fluency Club, in a couple months ... You're

Birkaç ay içinde kursumun, Korkusuz Akıcılık Kulübü'nün bir parçasıysanız ...

going to have to be patient.

Sabırlı olmanız gerekecek.

But in a couple of months, one of the lesson sets is about music.

Ama birkaç ay sonra ders setlerinden biri müzikle ilgili.

It's biology and music mixed together, and I recorded myself playing the flute.

Biyoloji ve müzik birbirine karışmış durumda ve kendimi flüt çalarken kaydettim.

You'll be able to hear that in a little bit.

Bunu birazdan duyabileceksiniz.

Another activity that I liked a lot in high school was lunchtime.

Lisede çok sevdiğim bir diğer aktivite de öğle yemeğiydi.

Also not academic, but this was me 12, 13 years ago.

Ayrıca akademik değil, ama bu 12, 13 yıl önce bendim.

I was probably 15 years old, 16 years old maybe.

Muhtemelen 15 yaşındaydım, belki 16 yaşındaydım .

School lunches in the US are a time when you can just sit with your friends and enjoy relaxing.

ABD'deki okul öğle yemekleri, arkadaşlarınızla oturup dinlenmenin keyfini çıkarabileceğiniz bir zamandır.

It wasn't very academic, but enjoyable as well.

Çok akademik değildi ama aynı zamanda eğlenceliydi.

Something else that I enjoyed was the extra activities.

Zevk aldığım başka bir şey de ekstra aktivitelerdi.

This was a carnival, kind of like a festival, in high school.

Bu lisede bir tür festival gibi bir karnavaldı .

This was 2004 maybe, maybe 2005.

Bu belki 2004, belki 2005.

Probably 2004.

Muhtemelen 2004.

The senior class, so this is the oldest class in the high school, which was our class, we

Son sınıf, yani bu lisedeki en eski sınıf , bizim sınıfımızdı,

had a carnival, a festival, and we sold drinks and we played games.

bir karnaval, bir festival vardı ve içki sattık ve oyunlar oynadık.

A lot of younger kids bought tickets, so we could save money for our senior trip.

Pek çok küçük çocuk bilet aldı, böylece son sınıf gezimiz için para biriktirebildik.

This is a fun experience because I got to dress like a clown, as you can see.

Bu eğlenceli bir deneyim çünkü senin de görebileceğin gibi bir palyaço gibi giyinmem gerekiyor.

My friend also was dressed like a clown.

Arkadaşım da palyaço gibi giyinmişti.

We just did silly things.

Sadece aptalca şeyler yaptık.

Finally, as a bonus, this is not related to school.

Son olarak bonus olarak bunun okulla alakası yok .

Christine from Russia, I know you asked about school subjects, but I wanted to share with

Rusya'dan Christine, okul konularını sorduğunu biliyorum ama

you one of my favorite memories.

seninle en sevdiğim anılarımdan birini paylaşmak istedim.

As you know, I love watermelon.

Bildiğiniz gibi karpuzu çok severim.

This was the biggest watermelon that we have ever found.

Bu şimdiye kadar bulduğumuz en büyük karpuzdu .

This is my dad.

Bu benim babam.

This watermelon weighed ... Guess how much this watermelon weighed?

Bu karpuz tartıldı ... Bilin bakalım bu karpuz ne kadar ağırlığındaydı?

It was huge.

Devasaydı.

It weighed 18 kilograms.

18 kilo ağırlığındaydı.

Guess how much we paid for it?

Bilin bakalım bunun için ne kadar ödedik?

Not $50, not $20.

50 dolar değil, 20 dolar değil.

Only $5.

Sadece 5 dolar.

We paid $5 for this 18-kilogram watermelon.

18 kiloluk bu karpuz için 5 dolar ödedik.

I'm a big fan of watermelon, and so is my dad.

Ben büyük bir karpuz hayranıyım ve babam da öyle .

This was really a special treat.

Bu gerçekten özel bir zevkti.

Christine, I hope that this helps to answer your question about what kind of subjects,

Christine, umarım bu, okulda ne tür konulardan,

what subjects I enjoyed in school.

hangi derslerden hoşlandığımla ilgili sorunuzu yanıtlamanıza yardımcı olur. Eğer iyiysem,

I think that academic subjects in high school for me were interesting if I was well.

lisedeki akademik konuların benim için ilginç olduğunu düşünüyorum.

But if I wasn't doing well, then I didn't really enjoy it.

Ama iyi yapmıyorsam, bundan gerçekten zevk almıyordum.

But in college, so in university, that changed.

Ama kolejde, yani üniversitede bu değişti.

I had more varied interests, and the professors and teachers were more my style.

Daha çeşitli ilgi alanlarım vardı ve profesörler ve öğretmenler daha çok benim tarzımdı.

Let's go to the second question or the next one.

İkinci soruya veya sonraki soruya geçelim.

"I just want to know how did you learn a second language?"

"Sadece ikinci bir dili nasıl öğrendiğini bilmek istiyorum. "

"How did you learn a second language?"

"İkinci bir dili nasıl öğrendin?"

Oh, well, I'd like to share with you ... Here in this document, you're going to be seeing

Pekala, sizinle paylaşmak isterim... Bu belgede

a lot of pictures like this.

bunun gibi bir sürü resim göreceksiniz.

This is a screenshot of a video.

Bu bir videonun ekran görüntüsü.

If someone asked a question and I've already made a video about it, then I posted this

Birisi bir soru sorduysa ve ben zaten bununla ilgili bir video çektiysem, bu

video in the description.

videoyu açıklamada yayınladım.

Below this live lesson, in the description on YouTube, there are a lot of links, including

Bu canlı dersin altında, YouTube'daki açıklamada

My Language Success Story: How I learned French.

Dil Başarı Hikayem: Fransızca'yı Nasıl Öğrendim gibi birçok bağlantı var.

This is something that I've already talked about, how did I learn French, how was it

Bu daha önce bahsettiğim bir şey , Fransızcayı nasıl öğrendim, nasıl

successful.

başarılı oldu.

I also made another video about difficulties and maybe failures of learning other languages

Ayrıca diğer dilleri öğrenmenin zorlukları ve belki de başarısızlıkları

and why those didn't work for me.

ve bunların neden bende işe yaramadığı hakkında başka bir video hazırladım.

I hope that you can enjoy that video and learn a lot from it.

Umarım bu videodan keyif alabilir ve ondan çok şey öğrenebilirsiniz. Bir

Before we go to the next question, I would like to answer some of your live questions.

sonraki soruya geçmeden önce canlı yayında sorduğunuz bazı soruları cevaplamak istiyorum.

Let's come back here.

Buraya geri dönelim.

I saw a couple of questions live that I'd like to answer.

Canlı olarak cevaplamak istediğim birkaç soru gördüm .

One of them asked ... [Tristiani 00:12:52] asked, "How can I make myself confident enough

İçlerinden biri sordu ... [Tristiani 00:12:52] , "Grubunuza katılacak kadar kendime nasıl güvenebilirim

to join your group?"

?" diye sordu. Her şeyden önce

Well, first of all, if you would like to join the Fearless Fluency Club, just go to SpeakEnglishwithVanessa.com/fluency,

, Fearless Fluency Club'a katılmak istiyorsanız, SpeakEnglishwithVanessa.com/fluency adresine gidin

and you can learn a lot about it.

ve bu konuda çok şey öğrenebilirsiniz.

But the purpose of this group is that you're not fluent yet.

Ancak bu grubun amacı henüz akıcı konuşmamanızdır.

You're not 100% confident yet, so you're joining the course to learn more and to join other

Henüz %100 kendinize güvenmiyorsunuz, bu yüzden daha fazla bilgi edinmek ve

people who are on a similar path, because if you're already perfect, then great.

benzer bir yolda olan diğer insanlara katılmak için kursa katılıyorsunuz, çünkü zaten mükemmelseniz, o zaman harikadır.

You don't need to do more.

Daha fazlasını yapmana gerek yok.

But, really, I think everyone can do something to improve.

Ama, gerçekten, herkesin gelişmek için bir şeyler yapabileceğini düşünüyorum . Size

This is the method that I've tried to focus a lot of energy and effort on to help you.

yardımcı olmak için çok fazla enerji ve çaba sarf etmeye çalıştığım yöntem budur.

We have some other questions, live, some questions about my baby.

Başka sorularımız var, canlı, bebeğim hakkında bazı sorularımız.

All right, we're going to talk about that in just a second.

Tamam, birazdan bunun hakkında konuşacağız .

[Federica 00:13:59] asked, "Is the baby kicking a lot in your tummy?"

[Federica 00:13:59], "Bebek karnınızda çok mu tekmeliyor?" diye sordu.

Yes, nonstop.

Evet, kesintisiz.

Nonstop.

Durmaksızın.

I think he's trying to get out from my stomach.

Sanırım midemden çıkmaya çalışıyor. Bir

Let's take a look at the next page, because the next page of questions are somewhat about

sonraki sayfaya bir göz atalım, çünkü bir sonraki sayfadaki sorular

that as well.

da biraz bununla ilgili. Sözlük bölümüne geçmeden önce size

I have a couple more pictures to show you before we go to the vocabulary section.

gösterecek birkaç resmim daha var .

First are personal questions, then our vocabulary questions, then pronunciation and grammar

Önce kişisel sorular, ardından kelime bilgisi sorularımız, ardından telaffuz ve gramer

and English tips.

ve İngilizce ipuçları.

We've got a lot, so hang on.

Çok şeyimiz var, o yüzden bekle. Bir

Let's go to the next page.

sonraki sayfaya geçelim.

Marie asks, "Will you speak to your child in different languages?"

Marie, "Çocuğunuzla farklı dillerde konuşacak mısınız?" diye sorar.

For me, I can speak French.

Benim için Fransızca konuşabilirim.

It's something that is comfortable for me.

Benim için rahat olan bir şey.

It's not my native language, but it's comfortable for me.

Anadilim değil ama benim için rahat.

To be honest, I haven't 100% decided how I'm going to integrate French, or even other languages

Dürüst olmak gerekirse, Fransızcayı ve hatta bilmediğim diğer dilleri

that I don't know, into my child's life.

çocuğumun hayatına nasıl entegre edeceğime %100 karar vermiş değilim.

My first goal is to create a healthy child, then to give birth, and then to learn how

Öncelikli hedefim sağlıklı bir evlat yaratmak, sonra doğurmak, sonra da

to be a mother.

anne olmayı öğrenmek.

I still need to think about it.

Hala düşünmem gerekiyor.

I'm curious, what do you all think?

Merak ediyorum, hepiniz ne düşünüyorsunuz?

Those of you who are watching this video, do you think that it's helpful for a parent

Bu videoyu izleyenler, bir ebeveynin

to help their child, their young child, maybe a baby, learn a second language?

çocuğuna, küçük çocuğuna, belki de bir bebeğe ikinci bir dil öğrenmesine yardım etmesinin yararlı olduğunu düşünüyor musunuz?

There's no 100% correct answer about this.

Bu konuda %100 doğru cevap yok.

I'm curious, what's your opinion?

Merak ediyorum, fikriniz nedir?

Do you think that I should speak to my child in French, I should help them with French

Çocuğumla Fransızca konuşmalı mıyım , küçük bir çocukken onlara Fransızca konusunda yardım etmeli miyim

as a young child?

?

What do you think?

Ne düşünüyorsun? Bir

The next question is about the cards on the wall behind me.

sonraki soru arkamdaki duvardaki kartlarla ilgili . Rosa'nın neden bahsettiğini

I'll show you them in a second, if you don't know what Rosa is talking about.

bilmiyorsan, birazdan sana onları göstereceğim .

Rosa asks, "What are those cards on the wall behind you?"

Rosa, "Arkandaki duvardaki kartlar ne ?" diye soruyor.

These cards, let's take a look really quick.

Bu kartlar, gerçekten hızlı bir göz atalım.

These cards are here.

Bu kartlar burada.

These are some postcards that you all have sent to me just to say hi maybe for New Year's,

Bunlar hepinizin bana sadece merhaba demek için, belki Yeni Yıl için, belki

maybe for Christmas, or, yeah, just to say hi, thanks.

Noel için ya da evet, sadece merhaba, teşekkürler demek için gönderdiğiniz bazı kartpostallar.

These are from you all.

Bunlar hepinizden.

In the description of all my YouTube videos is my address.

Tüm YouTube videolarımın açıklamasında adresim var.

If you would like to send me a postcard, I will put it on my wall, and I'll enjoy it

Bana bir kartpostal göndermek isterseniz, duvarıma asarım ve bundan çok keyif alırım

a lot.

.

It's amazing.

Bu harika.

It's great to learn online, but when you have a physical connection, when you receive a

Çevrimiçi öğrenmek harika, ancak fiziksel bir bağlantınız olduğunda,

physical card from someone else, it's like another level.

başka birinden fiziksel bir kart aldığınızda, sanki başka bir seviye gibi.

It makes you realize that it's not just the Internet.

Bunun sadece İnternet olmadığını fark etmenizi sağlar .

There are real people and Vanessa's a real person who is getting your postcard.

Gerçek insanlar var ve Vanessa kartpostalınızı alan gerçek bir insan.

It's really cool.

Bu gerçekten havalı.

Of course, if you want to send other things, feel free, millions of dollars, lots of cats,

Tabii başka şeyler göndermek istiyorsanız, çekinmeyin, milyonlarca dolar, bir sürü kedi,

no problem.

sorun değil.

But a postcard is something nice that you can send from your country.

Ancak bir kartpostal, kendi ülkenizden gönderebileceğiniz güzel bir şeydir .

I will show you my address.

Sana adresimi göstereceğim.

It's also in the description of all the videos.

Tüm videoların açıklama kısmında da var.

This is my address here in the red box.

Bu, kırmızı kutunun içindeki adresim.

Vanessa Prothe, PO Box 104, Asheville, North Carolina 28802 USA.

Vanessa Prothe, Posta Kutusu 104, Asheville, Kuzey Karolina 28802 ABD. Bir

Let's go to the next question.

sonraki soruya geçelim.

Fabricio asks, "When will the baby come?"

Fabricio, "Bebek ne zaman gelecek?" diye sorar.

That is a great question.

Bu harika bir soru.

I don't know because babies can come at any time.

Bilmiyorum çünkü bebekler her an gelebilir.

Well, my first recommendation is to watch ... This video is in the description, to watch

Peki, ilk tavsiyem izleyin ... Bu video açıklamada var,

this video.

bu videoyu izleyin.

Dan and I made a video three months ago called We're Having a Baby: Polite and Rude Questions

Dan ve ben, üç ay önce Bebeğimiz Doğuyor:

to Ask a Pregnant Woman.

Hamile Bir Kadına Sormak İçin Kibar ve Kaba Sorular adlı bir video çektik.

Here we talk about some of the details of pregnancy and conversational ideas so that

Burada hamilelikle ilgili bazı ayrıntılardan ve konuşma fikirlerinden bahsediyoruz, böylece

you can also learn English while learning some more about what's happening in my life.

siz de İngilizce öğrenirken hayatımda neler olup bittiği hakkında biraz daha bilgi edinebilirsiniz.

I recommend watching that video, but if you have any other questions, feel free to ask.

Bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim, ancak başka sorularınız varsa sormaktan çekinmeyin.

I know some of you have asked about ... We have here a question about a baby shower.

Bazılarınızın şunu sorduğunu biliyorum ... Burada baby shower ile ilgili bir sorumuz var.

"Are you going to have a baby shower?"

"Baby shower yapacak mısın?"

This is a party, when your friends come over and maybe you play some baby type games with

Bu bir parti, arkadaşlarınız geldiğinde ve belki de arkadaşlarınızla bebek tipi oyunlar oynarsınız

your friends, and they give you some baby presents.

ve onlar da size bebek hediyeleri verirler.

Actually, we decided not to have a baby shower, mainly because ... Maybe it seems strange

Aslında baby shower yapmamaya karar verdik, çünkü...

to you because I'm making videos on the internet, but I feel kind of uncomfortable being the

İnternette videolar çektiğim için size garip gelebilir ama

center of attention with a lot of people and people just giving me presents.

bir sürü insan ve insanla ilgi odağı olmaktan rahatsızlık duyuyorum. sadece bana hediyeler veriyor

It feels a little bit strange.

Biraz garip hissettiriyor.

We decided to have a party after the baby arrives.

Bebek geldikten sonra bir parti vermeye karar verdik .

Maybe one month or two months, whenever we feel comfortable, we're going to have a party

Belki bir ay ya da iki ay, ne zaman kendimizi rahat hissetsek,

to meet the baby.

bebekle tanışmak için bir parti vereceğiz.

Our friends can come over and we'll have some cake and we'll have a good time meeting the

Arkadaşlarımız gelebilir ve biraz pasta yeriz ve

baby, instead of before the baby comes.

bebek gelmeden bebekle tanışmak yerine güzel vakit geçiririz.

Even though it's nice to receive baby presents before the baby comes, babies don't need too

Bebek hediyelerini bebek gelmeden önce almak güzel olsa da bebeklerin çok fazla bir şeye ihtiyacı yoktur

much.

.

They're pretty basic.

Oldukça basitler.

After the baby comes, we'll have a kind of celebration with our friends.

Bebek geldikten sonra arkadaşlarımızla bir nevi kutlama yapacağız.

I saw some other questions about babies as well.

Bebeklerle ilgili başka sorular da gördüm . Konu

Just to make sure that while we're on the topic, I can answer that.

açılmışken buna cevap verebileceğimden emin olmak için .

Oh, yes.

Oh evet.

We have a question about, "What are you going to name your baby?"

"Bebeğinize ne isim koyacaksınız?" ile ilgili bir sorumuz var.

If you are part of the Fearless Fluency Club, you will find out this week.

Fearless Fluency Club'ın bir parçasıysanız, bunu bu hafta öğreneceksiniz. Kurs üyeleri

We're going to have a little competition for members of the course.

için küçük bir yarışma yapacağız .

If you are not a member of the course, I will tell you after the baby is born.

Kursa üye değilseniz bebek doğduktan sonra anlatacağım.

Not too long of a wait.

Çok uzun süre beklemek değil.

The baby might be born around July 8th, but a healthy baby can be born three weeks early

Bebek 8 Temmuz civarında doğabilir, ancak sağlıklı bir bebek üç hafta erken

or two weeks late.

veya iki hafta geç doğabilir.

There is one month when the baby could be born.

Bebeğin doğabileceği bir ay vardır .

I don't know.

Bilmiyorum.

We'll see.

Göreceğiz.

We'll see what he wants.

Ne istediğini göreceğiz.

Also, a lot of you asked me ... I didn't write it here, but a lot of you asked me, "Vanessa,

Ayrıca çoğunuz bana sordunuz... Buraya yazmadım ama çoğunuz bana "Vanessa,

can we see your belly?

göbeğinizi görebilir miyiz?

Can we see what does it look like?"

Nasıl göründüğünü görebilir miyiz?"

I have some good news.

Bazı iyi haberlerim var.

Yesterday my friend, who is a professional photographer, his name is Davey Morgan.

Dün profesyonel fotoğrafçı olan arkadaşımın adı Davey Morgan.

If you would like to have pictures from him, they're amazing.

Ondan fotoğraflar almak isterseniz, harikalar.

We're really lucky that he's our friend.

Arkadaşımız olduğu için gerçekten şanslıyız.

He took some pictures of Dan and I. I'd like to share two of those with you.

Dan ve benim birkaç fotoğrafımızı çekti. Bunlardan ikisini sizinle paylaşmak istiyorum. Hadi

Let's take a look.

bir bakalım.

All right, I'm going to share my screen so that you can see two pictures, which will

Pekala,

include the first pictures of my child.

çocuğumun ilk resimlerini içeren iki resim göresiniz diye ekranımı paylaşacağım.

Let's go to the other screen, and I'm going to share this picture.

Diğer ekrana geçelim ve bu resmi paylaşacağım.

All right.

Elbette.

Here we have ... Oh, sorry.

Burada ... Oh, üzgünüm. Bir

I need to take it to the next page.

sonraki sayfaya götürmem gerekiyor.

Here we have the first picture.

İşte ilk resmimiz.

You can see the baby is growing nice and healthy.

Bebeğin güzel ve sağlıklı büyüdüğünü görebilirsiniz.

Actually, it's kind of strange because the rest of me is quite normal, but there is a

Aslında biraz garip çünkü geri kalan kısmım oldukça normal ama orada bir

basketball, which is a baby right there.

basketbol var, o da bir bebek. Bir

There's also ... Let's take a look at one more from yesterday.

de var... Dünden bir tanesine daha göz atalım .

This is a picture of Dan and I and our baby.

Bu Dan, benim ve bebeğimizin bir fotoğrafı.

This is at a place that's near our house.

Burası bizim eve yakın bir yerde. Halka

There's a public garden.

açık bir bahçe var.

We went there and our friend took pictures of us.

Oraya gittik ve arkadaşımız fotoğraflarımızı çekti .

It was really nice.

Gerçekten güzeldi.

But I think these kind of pictures, they're called maternity pictures.

Ama bence bu tür resimlere annelik resimleri deniyor.

They are really common in the US.

ABD'de gerçekten yaygınlar.

When you're pregnant, it's really common to take pictures, when you're engaged to be married,

Hamileyken, evlenmek için nişanlandığınızda,

when you're married, when you're going to have a baby like this, and then after the

evlenirken, böyle bir bebeğiniz olacakken ve sonra

baby's born.

bebek doğduktan sonra fotoğraf çekmek gerçekten yaygın.

Some of you are asking, "Who is that with you?"

Bazılarınız "Yanındaki kim ?" diye soruyor.

Well, that is my husband Dan.

Bu kocam Dan.

It's not a strange guy who happens to be here.

Burada olan garip bir adam değil.

This is Dan, my husband and the father of our baby.

Bu Dan, kocam ve bebeğimizin babası .

All right, hopefully in a couple of months, these pictures will be a little different,

Pekala, umarım birkaç ay içinde bu resimler biraz farklı olacak

and there will be a baby in our arms instead.

ve onun yerine kucağımızda bir bebek olacak.

But for those of you who are asking, those are some pictures of my belly.

Ama soranlarınız için, bunlar karnımın bazı resimleri.

Let's go back, and I believe we're almost ... Okay.

Geri dönelim ve inanıyorum ki neredeyse ... Tamam. Kelime dağarcığına

This is our final question before we get to vocabulary.

geçmeden önceki son sorumuz bu .

Thank you for your patience.

Sabrınız için teşekkürler.

The final question about ... Kind of a personal question is about 3D animation.

Son soru ... 3D animasyonla ilgili kişisel bir soru.

Jose asks, "Do you enjoy watching Disney, Pixar, or DreamWorks?

Jose, "Disney, Pixar veya DreamWorks izlemekten hoşlanıyor musunuz? En

What's your favorite?

sevdiğiniz hangisi?

What's your opinion about them?

Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Do you know anyone who works in the animation industry?"

Animasyon endüstrisinde çalışan birini tanıyor musunuz ?"

I want to know for you, those of you who are watching this video, what Disney or Pixar

Bu videoyu izleyenler, en çok hangi Disney, Pixar

or DreamWorks movies do you love the most?

veya DreamWorks filmlerini sevdiğinizi öğrenmek istiyorum.

What are your favorites?

Favorilerin neler?

For me, I think animation is a really interesting style of art.

Benim için animasyonun gerçekten ilginç bir sanat tarzı olduğunu düşünüyorum.

We're looking at a lot of pictures today, but when I was younger, I loved one movie

Bugün bir sürü fotoğrafa bakıyoruz ama ben gençken özellikle bir filme bayılırdım

in particular.

. En

It was my favorite movie.

sevdiğim filmdi. Bu filme dayanan

I had stickers and clothes and a lot of different things based on this movie.

çıkartmalarım, kıyafetlerim ve birçok farklı şeyim vardı.

Here, these clothes are not exactly from the movie, but this is me, this is my sister.

İşte bu kıyafetler tam olarak filmden değil ama bu benim, bu kız kardeşim.

We loved The Little Mermaid.

Küçük Deniz Kızı'nı çok sevdik.

The Little Mermaid is Ariel.

Küçük Deniz Kızı Ariel'dir.

She lives in the ocean and she falls in love with a human.

Okyanusta yaşıyor ve bir insana aşık oluyor.

I loved that movie so much that even though this is my real hair, my parents bought me

O filmi o kadar çok sevmiştim ki bu benim gerçek saçım olmasına rağmen ailem bana

a red wig.

kırmızı bir peruk aldı.

A wig is fake hair, W-I-G.

Peruk takma saçtır, W-I-G.

They bought me a wig.

Bana bir peruk aldılar.

I'm not wearing it in this picture, but I wore it almost every day because I loved The

Bu resimde giymiyorum ama neredeyse her gün giydim çünkü

Little Mermaid and we loved to wear fun clothes like this and just play.

Küçük Deniz Kızı'nı seviyordum ve bunun gibi eğlenceli kıyafetler giyip sadece oynamayı seviyorduk.

A lot of you who are here live say that you like Up, the movie Up.

Canlı yayında burada olan birçoğunuz Up filmini beğendiğinizi söylüyorsunuz.

That is also an excellent movie.

O da mükemmel bir film. Disney'de

Even though I don't know anyone who's working in Disney or animating Pixar movies, I think

çalışan veya Pixar filmlerini canlandıran birini tanımıyor olsam da

this is really great.

bunun gerçekten harika olduğunu düşünüyorum.

Some of you are asking, "Oh, I didn't know you had a little sister."

Bazılarınız, "Ah, küçük bir kız kardeşiniz olduğunu bilmiyordum."

Yes.

Evet.

Well, now she's not so little, she's 27 years old, but you can see her on my YouTube channel.

Şimdi o kadar küçük değil, 27 yaşında ama onu YouTube kanalımda görebilirsiniz.

You can see my sister in a video about reverse culture shock.

Kız kardeşimi ters kültür şoku ile ilgili bir videoda görebilirsiniz .

Here we're just playing dress up.

Burada sadece giydirme oynuyoruz.

We're wearing some fancy clothes and maybe every day we played and we dressed and just

Süslü kıyafetler giyiyoruz ve belki her gün oynadık ve giyindik ve

had fun wearing fun clothes.

eğlenceli kıyafetler giyerek eğlendik.

If you have a little daughter, maybe you also know what that's like.

Küçük bir kızınız varsa, belki bunun nasıl bir şey olduğunu da biliyorsunuzdur.

But my child is going to be a boy, so we'll see.

Ama çocuğum erkek olacak, bakalım.

We'll see what that's like.

Bunun nasıl bir şey olduğunu göreceğiz.

All right, let's go on to vocabulary, because we've been talking a lot about just personal

Pekala, kelime dağarcığına geçelim çünkü kişisel konulardan çokça bahsettik

things, but I don't want you to be waiting for too long.

ama fazla beklemeni istemiyorum .

Let's go to some vocabulary questions.

Biraz kelime sorularına geçelim.

Niteesh asks, "How can we use the word "grown"?

Niteesh sorar, "'Yetiştirilmiş' kelimesini nasıl kullanabiliriz? '

"Grown".

Yetiştirilmiş'.

Here, I wanted to give two sample sentences.

Burada iki örnek cümle vermek istedim. Canlı

Those of you who are here live, if you're watching the replay later, I challenge you

yayında olanlar, daha sonra tekrarını izliyorsanız,

to try to make your own sentences as well using all of the concepts that we're going

denemenizi rica ediyorum. konuşacağımız tüm kavramları kullanarak kendi cümlelerinizi de kurmak...

to talk about.

How can you make a sentence using the word "grown"?

"Grown" kelimesini kullanarak nasıl bir cümle kurarsınız?

Here in our first sentence, we're using it as an adjective.

İşte ilk cümlemizde onu sıfat olarak kullanıyoruz.

You are a grown man.

Siz yetişkin bir adamsın.

You could say you are a tall man.

uzun boylu bir adamsın diyebilirsin.

You are a nice man.

hoş bir adamsın.

These are all adjectives.

bunların hepsi sıfat.

"Grown" means you're not a child, you're an adult.

"yetişkin" demek, çocuk değilsin, yetişkinsin.

You are a grown man.

yetişkin bir adamsın.

Or we could use it like this.

ya da biz bu şekilde kullanabilirsiniz.kedim

My cat isn't fully grown yet.

henüz tam olarak büyümedi.o

She's still a kitten.

daha yavru kedi.yetişkin

She's not an adult, or we could say a cat.

değil ya da kedi diyebiliriz.yetişkin bir kedi

She's not an adult cat.

değil.hala yavru

She is still a kitten.

kedi.biz

We're using this word "grown".

bu kelimeyi kullanıyoruz "yetiştirilmiş".

"Grown".

"Grown".

We have some great comments using "grown".

"Grown" kelimesini kullanan bazı harika yorumlarımız var.

I have grown a beautiful plant.

Güzel bir bitki yetiştirdim.

Excellent.

Harika.

You're using this as a verb.

Bunu bir fiil olarak kullanıyorsunuz.

There's multiple ways.

Birden fazla yolu var.

We can use it as an adjective.

Bunu bir sıfat olarak da kullanabiliriz.

We can use it as a verb.

Yapabiliriz fiil olarak kullan

I have grown a beautiful plant.

güzel bir bitki yetiştirdim.

Excellent.

Harika. Bir

Let's go on to the next question.

sonraki soruya geçelim.

The next vocabulary question is: "How can we use "get"?

Bir sonraki kelime sorusu: " "Get"i nasıl kullanabiliriz?

Oh, wonderful.

Oh, harika.

There's so many ways to use "get".

"Get"i kullanmanın pek çok yolu var.

Heitor's sample sentence is, "Now that I get to talk to you, I won't miss this opportunity."

Heitor'un örnek cümlesi, "Artık seninle konuşabileceğime göre, bunu kaçırmayacağım. fırsat."

"Get to talk."

"Get to talk." İngilizce'de

There are almost endless ways to use "get" in English, so I just want to take a moment

"get" kelimesini kullanmanın neredeyse sonsuz yolu var , bu yüzden

to let you know that this is a picture, but this link is in the description below the

bunun bir resim olduğunu size bildirmek için bir dakikanızı ayırmak istiyorum, ancak bu bağlantı canlı yayının altındaki açıklamada yer alıyor.

live lesson.

ders.

There are a lot of videos on my channel about "get".

Kanalımda "al" ile ilgili bir çok video var .

If you go to YouTube and you go to my channel, of course, you can click in the description

YouTube'a girip kanalıma giderseniz tabi ki

to find this page.

bu sayfaya ulaşmak için açıklamaya tıklayabilirsiniz.

But also if you have another question and you're curious, "I wonder if Vanessa already

Ama ayrıca başka bir sorunuz varsa ve Merak ediyorsun, "Vanessa

made a video about this," well, there's a little search bar, and you can type "get"

bununla ilgili bir video yaptı mı merak ediyorum", küçük bir arama çubuğu var ve "get" yazabilirsin

or you can type "vocabulary" or you can type something else that you're curious about.

veya "sözcük dağarcığı" yazabilirsin veya başka bir şey yazabilirsin. merak ettiginiz

If there's a video about that topic, then you'll see it.

konu hakkinda bir video varsa onu izleyebilirsiniz. merak ettiginiz

You'll be able to see similar type videos that you're curious about.

benzer tur videolari gorebileceksiniz.

For this question, I recommend checking out some of these other "get" videos.

videolar.

That's a little YouTube trick.

Bu küçük bir YouTube hilesi. Bir

Let's go to the next vocabulary question.

sonraki kelime sorusuna geçelim.

This is a great one from Donnie.

Bu Donnie'den harika bir tane.

Donnie asks, "In some of your videos, you said, 'In my free ebook, you'll know what

Donnie, "Bazı videolarınızda, 'Ücretsiz e-kitabımda,

is the best path for you.'

sizin için en iyi yolun ne olduğunu bileceksiniz' dediniz." Bu bağlamda

Could you explain the difference between "to know", "to learn", "to see", and "to find

" bilmek", "öğrenmek", "görmek" ve "

out" in this context?"

keşfetmek" arasındaki farkı açıklar mısınız?

Here we've got four verbs that are quite similar.

Burada oldukça benzer olan dört fiilimiz var. Birbirinin tıpatıp aynısı

I wrote four sentences that are exactly the same.

olan dört cümle yazdım .

I want to know how to speak English.

İngilizce konuşmayı öğrenmek istiyorum.

I want to learn how to speak English.

İngilizce konuşmayı öğrenmek istiyorum.

I want to see how to speak English.

Nasıl İngilizce konuşulacağını görmek istiyorum.

I want to find out how to speak English.

İngilizce konuşmayı öğrenmek istiyorum.

As you can see here, they're all the same, except "to see".

Burada görebileceğiniz gibi, "görmek" dışında hepsi aynı.

This one here is a little more direct.

Buradaki biraz daha doğrudan.

These others are more general, but "to see" is going to be a little more direct.

Bu diğerleri daha geneldir, ancak "görmek" biraz daha doğrudan olacaktır.

I want to know, for those of you who are watching, can you make two sentences using two of these

İzleyenleriniz için bilmek istiyorum, bu fiillerden ikisini kullanarak iki cümle kurabilir misiniz

verbs?

?

I want "to know" ... I want "to learn" ... You can finish that sentence using these in a

"Bilmek" istiyorum... "Öğrenmek" istiyorum... Bunları kullanarak o cümleyi de

similar way.

benzer şekilde tamamlayabilirsiniz.

They all mean to learn something or to find out something.

Hepsi bir şey öğrenmek veya bir şey bulmak anlamına gelir.

You're searching for information.

Bilgi arıyorsunuz.

I hope that this will be useful just for expanding your vocabulary, because you probably already

Umarım bu sadece kelime dağarcığınızı genişletmek için faydalı olur , çünkü muhtemelen

know those words.

bu kelimeleri zaten biliyorsunuzdur.

But if you know that they mean the same thing, then you'll be able to use them in different

Ama aynı anlama geldiklerini bilirsen, o zaman onları farklı durumlarda kullanabilirsin

situations.

.

Let's go to the next question about vocabulary.

Kelime dağarcığıyla ilgili bir sonraki soruya geçelim.

Actually, I've never received this question before.

Aslında, bu soruyu daha önce hiç almadım.

I was pretty curious about how to explain it.

Nasıl anlatacağımı çok merak ediyordum .

Let's take a moment to talk about Viktor's question.

Viktor'un sorusu hakkında konuşmak için biraz zaman ayıralım .

"Can you explain why some people say "help someone do something" and other people say

"Neden bazı insanlar " birine yardım et" derken, diğer insanlar

"help someone to do something"? He says, "The first one looks strange to me, even though

"birinin bir şey yapmasına yardım et" dediğini açıklayabilir misin? "

I know that the sentence is correct.

Cümlenin doğru olduğunu bilmeme rağmen ilki bana garip geldi.

But I'm confused."

Ama kafam karıştı."

Let's take a look at this quickly.

Buna hızlıca bir göz atalım.

Really, in English, if you've been studying English for a little while, you might know

Gerçekten, İngilizce'de, bir süredir İngilizce çalışıyorsanız,

that sometimes rules don't apply.

bazen kuralların geçerli olmadığını bilirsiniz.

This is one of those situations.

Bu, o durumlardan biridir.

I'm going "to go see" a movie or I'm going "to go to see" a movie.

Bir filme "gideceğim" veya bir film "izlemeye gideceğim".

In conversation, we are more likely to drop the "to".

Sohbet sırasında, "to" kelimesini bırakmamız daha olasıdır.

I'm going to go see a movie.

Bir film izlemeye gideceğim.

Can you help me do something instead of help me to do something?

Can bir şey yapmam için bana yardım etmek yerine bir şey yapmama yardım ediyorsun ?

In conversation, we're more likely to drop that "to", but it's certainly not wrong.

Sohbette, "to" kelimesini kullanma ihtimalimiz daha yüksek, ancak bu kesinlikle yanlış değil.

Sometimes when we're writing, we will add it instead.

Bazen yazarken onun yerine onu ekleyeceğiz. sizin için

If this is something that's a new concept for you, I recommend as you're reading and

yeni bir kavram, tavsiye ederim, okurken ve

as you're listening to people, try to think about the sentence structure and if they're

insanları dinlerken, cümle yapısı hakkında düşünmeye çalışın ve eğer

using "to", if they're not using "to", if they're dropping it, what that's like.

"to" kullanıyorlarsa, "to" kullanmıyorlarsa , eğer bırakıyorlarsa, bu nasıl bir şey.

I hope that for you, it will just add to your sentence structures that you can use.

Umarım sizin için cümle yapılarınıza kullanabileceğiniz bir katkı sağlar. Bir

Before we go to the next question, I'd like to come back here.

sonraki soruya geçmeden önce buraya tekrar gelmek istiyorum.

Hello, hello, everyone.

Merhaba, Herkese merhaba Canlı yayında

I'd like to answer any of your questions that are here live.

sorularınızı cevaplamak istiyorum .

We had a couple of questions about movies.

Filmlerle ilgili birkaç sorumuz vardı.

[Hugen 00:34:46] asks, "How can I improve English through movies?"

[Hugen 00:34:46], " İngilizceyi filmlerle nasıl geliştirebilirim?" diye soruyor.

This is a great question.

Bu harika bir soru.

I think the first thing that you can do is to watch a movie that you already have watched

Bence yapabileceğiniz ilk şey, daha önce izlediğiniz bir filmi

in your native language.

ana dilinizde izlemek.

This way you know the story, you know the general ideas.

Bu şekilde hikayeyi bilirsiniz, genel fikirleri bilirsiniz.

For me, that's something that helped me a lot.

Benim için bu bana çok yardımcı olan bir şey .

When I was learning French, at the very beginning, I watched almost every Disney movie, because

Fransızca öğrenirken en başta neredeyse her Disney filmini izledim çünkü

I really knew those Disney movies from my childhood.

o Disney filmlerini çocukluğumdan gerçekten biliyordum .

I watched almost every Disney movie in French.

Neredeyse her Disney filmini Fransızca izledim.

Sometimes I watched them with French subtitles and speaking in French, but really watching

Bazen onları Fransızca altyazılı ve Fransızca konuşarak izledim, ama gerçekten

those movies again helped me to realize, "Oh, that's an expression that I've heard, but

o filmleri tekrar izlemek, "Ah, bu duyduğum bir ifade ama

I didn't know I could use in that situation."

bu durumda kullanabileceğimi bilmiyordum."

Rewatching movies is a really good first step.

Filmleri yeniden izlemek gerçekten iyi bir ilk adımdır.

Don't worry if you want to use English subtitles and also listen in English.

İngilizce altyazı kullanmak ve aynı zamanda İngilizce dinlemek istiyorsanız merak etmeyin.

Surrounding yourself with English is going to be great, especially if that's really challenging

Kendinizi İngilizce ile çevrelemek harika olacak, özellikle de

for you to watch movies.

film izlemek sizin için gerçekten zorsa. Mümkün olduğu kadar

Don't worry about having as much English as possible, reading and listening and trying

çok İngilizce bilmek , okumak, dinlemek ve zaten

to find stories that you already know about.

bildiğiniz hikayeleri bulmaya çalışmak konusunda endişelenmeyin.

This is the same for reading.

Bu okuma için de böyledir.

If you've already read a book, read it in English.

Zaten bir kitap okuduysanız, İngilizce olarak okuyun .

You'll learn a lot, I'm sure.

Çok şey öğreneceksin, eminim.

Let's go [Samir's 00:36:19]question.

[Samir'in 00:36:19] sorusuna geçelim.

"Can you recommend a good English to English dictionary?"

"İyi bir İngilizceden İngilizceye sözlük önerebilir misin ?"

Honestly, nowadays, for me, I use just the internet.

Dürüst olmak gerekirse, bugünlerde benim için sadece interneti kullanıyorum .

When I'm curious about a word, if some of you have any recommendations for physical

Bir kelimeyi merak ettiğimde, bazılarınızın fiziksel sözlükler için herhangi bir tavsiyesi varsa

dictionaries, go ahead.

, devam edin.

But if you want to look up a word that you're not sure about, you can type it into Google.

Ancak emin olmadığınız bir kelimeyi aramak isterseniz , onu Google'a yazabilirsiniz.

If your browser is in English, then English websites will come up.

Tarayıcınız İngilizce ise, İngilizce web siteleri açılacaktır.

Dictionary.com is the most basic, and you'll see English definitions, sample sentences.

Dictionary.com en temel olanıdır ve İngilizce tanımları, örnek cümleler göreceksiniz. Hatta

Some dictionaries online will even show you famous quotes from other people using that

bazı çevrimiçi sözlükler, bu kelimeyi kullanan diğer insanlardan ünlü alıntıları

word, maybe parts of books that use that word.

, belki de bu kelimeyi kullanan kitapların bölümlerini bile gösterecektir.

Really use the internet as your dictionary, too.

Gerçekten de interneti sözlüğünüz olarak kullanın .

You'll get a lot of information.

Birçok bilgi alacaksınız.

Some people are saying, "I use WordReference.com."

Bazı insanlar "WordReference.com kullanıyorum" diyor.

Great.

Harika.

Or free dictionary app.

Veya ücretsiz sözlük uygulaması.

Excellent.

Harika.

Lots of good choices here.

Burada pek çok iyi seçenek var.

Other people use WordReference as well.

Diğer insanlar da WordReference kullanıyor.

[Joel 00:37:33] has a good question.

[Joel 00:37:33] güzel bir sorusu var.

Before we go back here, he asks, "Have you ever taken some courses to learn other languages,

Buraya dönmeden önce, " Başka dilleri öğrenmek için hiç kursa gittin mi,

or did you only learn by yourself?"

yoksa kendi kendine mi öğrendin?" diye soruyor.

I have done both.

ikisini de yaptım

For French, the language that I feel like I have successfully learned, and I'm always

Başarıyla öğrendiğimi hissettiğim ve her zaman

learning, there's a lot more I can learn, but that I have learned the most successfully,

öğrendiğim Fransızca için, öğrenebileceğim daha çok şey var ama en başarılı öğrendiğim dil,

I started learning in a classroom.

bir sınıfta öğrenmeye başladım.

The other students weren't really interested in learning French, so I quit the class and

Diğer öğrenciler Fransızca öğrenmekle pek ilgilenmiyorlardı, bu yüzden dersi bıraktım ve

I started to learn only with the teacher one-on-one.

sadece öğretmenle bire bir öğrenmeye başladım.

She was really generous and let me come to her office and ask her questions and try to

Gerçekten cömertti ve ofisine gelip ona sorular sormama ve

talk with her.

onunla konuşmaya çalışmama izin verdi.

When I moved to France, I also took classes four days a week.

Fransa'ya taşındığımda, haftada dört gün de ders alıyordum.

I went to a class, and my teacher was so amazing.

Bir sınıfa gittim ve öğretmenim çok harikaydı.

I know that oftentimes classrooms can be boring and just not interactive, but this teacher,

Çoğu zaman sınıfların sıkıcı olabileceğini ve etkileşimli olmayabileceğini biliyorum ama bu öğretmen

he's my role model.

benim rol modelim.

As a teacher, he really included the students.

Bir öğretmen olarak, öğrencileri gerçekten dahil etti.

He used a lot of realistic ideas and sentences and situations.

Pek çok gerçekçi fikir, cümle ve durum kullandı.

In that situation, I did learn in a classroom and with the French family who I was living

Bu durumda, bir sınıfta ve birlikte yaşadığım Fransız aileyle öğrendim

with.

.

I tried to surround myself with it.

Kendimi onunla çevrelemeye çalıştım.

Now I'm living in the US and I'm also participating in a French course online.

Şimdi ABD'de yaşıyorum ve ayrıca çevrimiçi bir Fransızca kursuna katılıyorum.

If you're learning French, I recommend it.

Fransızca öğreniyorsanız tavsiye ederim.

You can go to Français Authentique.

Français Authentique'e gidebilirsiniz.

It looks like Français Authentique, but Français Authentique is a great website for learning

Français Authentique'e benziyor ama Français Authentique, Fransızca öğrenmek için harika bir web sitesi

French.

.

That's what I've used since I've lived in the US.

ABD'de yaşadığımdan beri kullandığım şey buydu .

I'm part of his course and learning a lot just through natural discussions.

Onun kursunun bir parçasıyım ve sadece doğal tartışmalar yoluyla çok şey öğreniyorum.

That's been my short story about this.

Bununla ilgili kısa hikayem bu kadardı.

Let's go back to the questions.

Sorulara geri dönelim.

I'd like to share with you some more vocabulary questions.

Sizinle birkaç kelime sorusu daha paylaşmak istiyorum .

Phrasal verbs.

Phrasal fiiller.

All right.

Elbette.

Thank you, Marco, for this great question.

Bu harika soru için teşekkürler Marco.

Marco asks, "When should I use "help" and when should I use "help out"?

Marco, "Ne zaman "yardım"ı, ne zaman "yardım"ı kullanmalıyım? Birbirlerinin

They seem to be interchangeable."

yerine kullanılabilir gibi görünüyorlar" diye soruyor.

This is a great word, "interchangeable".

Bu harika bir kelime, "değiştirilebilir".

"Which situations should I use which verb?"

"Hangi durumlarda hangi fiili kullanmalıyım?"

Those of you who are here watching, can you make sentences with these?

Burada izleyenler bunlarla cümle kurabilir misiniz?

I want to know.

Bilmek istiyorum.

Can you make sentences?

Cümleler kurabilir misin?

Here I've got some samples.

İşte bazı örneklerim var.

"Help".

"Yardım".

We can use help in any situation, serious situations or non-serious, lighter situations.

Yardımı her durumda, ciddi durumlarda veya ciddi olmayan, daha hafif durumlarda kullanabiliriz.

Can you help me carry this box?

Bu kutuyu taşımama yardım eder misin?

It's not a serious situation.

Ciddi bir durum değil.

It's just a light situation.

Bu sadece hafif bir durum.

Maybe the box is heavy, but this is a non-serious situation.

Belki kutu ağırdır ama bu ciddi olmayan bir durumdur.

Can you help me?

Bana yardım eder misiniz?

But our next one: Help me, I'm hurt!

Ama bir sonrakimiz: Yardım et, kırıldım!

This sentence is probably more serious.

Bu cümle muhtemelen daha ciddi.

There's probably some kind of emergency.

Muhtemelen acil bir durum var.

We can use "help" in both situations, but "help out" is generally for non-serious situations.

Her iki durumda da "yardım" kullanabiliriz, ancak "yardım" genellikle ciddi olmayan durumlar içindir.

Can you help me out with this homework question?

Bu ev ödevi sorusunda bana yardım eder misin?

Or Marco says, "Can you help me out with this problem?"

Ya da Marco, "Bana bu problemde yardımcı olabilir misin ?" der.

I could say this box is too heavy.

Bu kutunun çok ağır olduğunu söyleyebilirim.

Can you help me out?

Bana yardım edebilir misin?

This is great for lighter situations.

Bu, daha hafif durumlar için harikadır.

If you're in the middle of the ocean, maybe not the middle, but if you're in the ocean,

Okyanusun ortasındaysan, belki ortasında değilsen, ama okyanustaysan

and you can't get air and you need someone to help save you, you're not going to say,

ve hava alamıyorsan ve birinin seni kurtarmasına ihtiyacın varsa,

"Someone help me out."

" Biri bana yardım etsin."

You're going to say, "Help me."

"Bana yardım et" diyeceksin.

We need to use "help out" in these lighter situations.

Bu daha hafif durumlarda "yardım" kullanmalıyız .

All right, let's go to the next question, but I'd like to read ... We have a good sentence

Pekala, diğer soruya geçelim ama okumak isterim... Burada güzel bir cümlemiz var

here.

.

"I want you to help me out to improve my English."

"İngilizcemi geliştirmek için bana yardım etmeni istiyorum."

Excellent.

Harika.

I can help you out.

Sana yardım edebilirim.

"Vanessa, you helped me a lot with English."

"Vanessa, İngilizce konusunda bana çok yardımcı oldun."

Excellent.

Harika.

Thank you for sharing sentences.

Cümleleri paylaştığınız için teşekkür ederiz.

We have a good question.

Güzel bir sorumuz var.

Fabio asks, "Why are we using "out" here?"

Fabio, "Burada neden "dışarı" kullanıyoruz?

You know what?

Biliyor musun?

Sometimes phrasal verbs are not literal.

Bazen öbek fiiller değişmez değildir.

We're not talking about going outside or inside.

Dışarıya veya içeriye girmekten bahsetmiyoruz.

This phrasal verb is using "out" not literally.

Bu deyimsel fiil, kelimenin tam anlamıyla değil "out" kullanıyor.

Really, it could be helping me to get out of a difficult situation.

Gerçekten, zor bir durumdan çıkmama yardım ediyor olabilir.

We could think about it like that, but it's not necessarily a literal thing.

Bunun hakkında böyle düşünebiliriz, ancak bu mutlaka gerçek bir şey değildir. Bir

Let's go to our next section, which is pronunciation.

sonraki bölümümüze, yani telaffuza geçelim.

If any of you have any pronunciation questions, let's talk about them at this time.

Herhangi birinizin herhangi bir telaffuz sorusu varsa, bu sefer onlar hakkında konuşalım.

Matthew has a great question about -ed and -th.

Matthew'un -ed ve -th hakkında harika bir sorusu var .

All right.

Elbette.

He says, "How do Americans pronounce the -ed ending plus the -th sound?"

"Amerikalılar -ed eki artı -th sesini nasıl telaffuz ediyor?"

Here we have some sample sentences.

Burada bazı örnek cümleler var.

I changed the game.

oyunu değiştirdim

I called the doctor.

doktoru aradım

He says, "If we say these sentences fast, what's the difference between them?"

"Bu cümleleri hızlıca söylersek aralarındaki fark ne?"

Matthew, I have some bad news.

Matthew, bazı kötü haberlerim var.

When we say them fast, there's no difference.

Hızlı dediğimiz zaman bir fark yok.

I'm going to say this sentence here.

Bu cümleyi burada söyleyeceğim.

I changed the game.

oyunu değiştirdim

I called the doctor.

doktoru aradım

I'm going to say them quickly, but I'm going to go back to my video so that you can see

Onları hızlıca söyleyeceğim ama ağzımı görmeniz için videoma geri döneceğim

my mouth.

.

I want you to see my lips and see how they're forming.

Dudaklarımı görmeni ve nasıl şekillendiklerini görmeni istiyorum .

When we use -ed plus -th and we speak fast, like a native speaker, we often drop the -ed

-ed artı -th kullandığımızda ve anadili gibi hızlı konuştuğumuzda, genellikle -ed

sound.

sesini düşürürüz.

It's going to sound exactly like the present tense.

Kulağa tam olarak şimdiki zaman gibi gelecek .

I know that this is going to be frustrating and difficult to understand immediately when

you're listening to someone or a TV show.

Birini veya bir TV şovunu dinlerken bunun hemen anlaşılmasının sinir bozucu ve zor olacağını biliyorum.

Are they talking about past tense, present tense?

Geçmiş zamandan mı bahsediyorlar, şimdiki zamandan mı?

But really we only have context to help us in that specific situation.

Ama gerçekten, yalnızca bu özel durumda bize yardımcı olacak bağlamımız var .

Let me say these two sentences.

Bu iki cümleyi söyleyelim.

I'll say it slowly and then I'll say it quickly.

Yavaş yavaş söyleyeceğim ve sonra hızlı bir şekilde söyleyeceğim.

I changed the game.

oyunu değiştirdim

I called the doctor.

doktoru aradım

This is slowly.

Bu yavaşça.

You can hear the 'd', you can hear the 'th'.

'd'yi duyabilirsiniz, 'th'yi duyabilirsiniz.

But if we say it quickly, I changed the game.

Ama çabuk söylersek oyunu değiştirdim.

I changed the game.

oyunu değiştirdim

-ed, that 'd' sound, is gone.

-ed, o 'd' sesi gitti.

If I say the second sentence, I called the doctor.

İkinci cümleyi söylersem doktoru aradım .

I called the doctor.

doktoru aradım

Your tongue is kind of in that position to say the 'd', called the doctor, and no air

Dilin bir nevi 'd' diyecek pozisyonda, doktor aradı ve hava

is coming out, but sometimes we just drop it completely.

çıkmıyor ama bazen tamamen düşürüyoruz.

This is a great question.

Bu harika bir soru.

If you feel worried about listening to people, just it's good to know.

İnsanları dinlemek konusunda endişeleniyorsanız, bilmek güzel.

If you don't feel comfortable using it in that fast style yourself, don't worry about

Bu hızlı stilde kullanmaktan kendiniz rahat hissetmiyorsanız, endişelenmeyin

it.

.

But if you know about it, then when you hear someone, it's going to be easier for you to

Ama bunu biliyorsanız, o zaman birisini duyduğunuzda bağlamı anlamanız daha kolay olacaktır

understand the context.

.

Let's go back quickly to the screen.

Hızlıca ekrana geri dönelim. Size

I want to show you here on my YouTube channel and also in the comments, or in the description

burada YouTube kanalımda ve ayrıca yorumlarda veya

below this video, there are two videos on my YouTube channel about -ed, because there

bu videonun altındaki açıklamada göstermek istiyorum, YouTube kanalımda -ed hakkında iki video var çünkü

are multiple ways to pronounce -ed.

-ed'i telaffuz etmenin birden fazla yolu var.

There are two videos that you can study after this to help you with -ed pronunciations.

Bundan sonra -ed telaffuzları konusunda size yardımcı olması için çalışabileceğiniz iki video var.

I recommend checking them out.

Onları kontrol etmeni tavsiye ederim.

Both of the links are in the description below this video.

Her iki bağlantı da bu videonun altındaki açıklamada bulunmaktadır .

All right, let's go to the next pronunciation question.

Pekala, bir sonraki telaffuz sorusuna geçelim.

Iury has a great question about three words.

Iury'nin üç kelimeyle ilgili harika bir sorusu var.

"Can you explain how to pronounce "threaten", "threatening", and "threatened"?

"Tehdit etmek", "tehdit etmek" ve "tehdit etmek" kelimelerinin nasıl telaffuz edildiğini açıklayabilir misiniz?

I would appreciate it a lot."

Çok memnun olurum."

This is a beautifully kind expression, "I would appreciate it a lot."

Bu çok güzel ve nazik bir ifade, " Çok minnettar olurum."

Thanks for using that, Iury.

Bunu kullandığın için teşekkürler, Iury.

I appreciate it.

Bunu takdir ediyorum.

Here we have a special situation.

Burada özel bir durumumuz var.

As you can tell by the color red, I highlighted this letter because something special happens

Kırmızı renkten de anlayabileceğiniz gibi, bu mektubu vurguladım çünkü ortasında özel bir şey oluyor

to it in the middle.

.

I want you to listen while I say these three words, and try to guess what is happening

Ben bu üç kelimeyi söylerken beni dinlemeni ve ortadaki 't'ye ne olduğunu tahmin etmeni istiyorum

to that middle 't'.

.

Threaten, threatening, threatened.

Tehdit etmek, tehdit etmek, tehdit etmek.

Oh.

Ah.

What happened to that 't'?

O 't'ye ne oldu?

Did you hear threaten, threatening, threatened?

Tehdit, tehdit, tehdit duydun mu?

Did you hear a strong 't'?

Güçlü bir 't' duydunuz mu?

Probably not, because this 't' sound is swallowed.

Muhtemelen hayır, çünkü bu 't' sesi yutulur.

It's in my throat.

Boğazımda.

Here we need to ... If you can say the 't', in some situations, you're going to be speaking

Burada yapmamız gereken... Eğer 't' diyebiliyorsanız, bazı durumlarda

really clearly and you're going to be emphasizing really strongly.

gerçekten net konuşacak ve gerçekten güçlü bir şekilde vurgu yapacaksınız.

This 't', you could say it in some situations, but a lot of the time, when we're speaking

Bu 't', bazı durumlarda söyleyebilirsin, ama çoğu zaman, biz

normally, it's going to be in your throat.

normal konuşurken, gırtlağında olacak.

I want to practice these three sentences together.

Bu üç cümleyi birlikte uygulamak istiyorum.

Those of you who are here watching right now, exercise your pronunciation muscles, get them

Şu anda burada izleyenleriniz, telaffuz kaslarınızı çalıştırın, onları

ready.

hazırlayın.

We're going to practice these three sentences.

Bu üç cümleyi çalışacağız.

The final one is an extra challenge sentence with three words.

Sonuncusu, üç kelimelik ekstra bir meydan okuma cümlesidir .

Let's practice having this 't' in your throat.

Bu 't'yi boğazınızda hissetmeye çalışalım.

Are you ready?

Hazır mısın?

I have a button on my shirt.

Gömleğimde bir düğme var. Burada

You can imagine there's almost an apostrophe here.

neredeyse bir kesme işareti olduğunu hayal edebilirsiniz .

Button.

Düğme.

Button.

Düğme.

I have a button on my shirt.

Gömleğimde bir düğme var.

Can you say this with me?

Bunu benimle söyler misin?

I have a button on my shirt.

Gömleğimde bir düğme var.

What about this sentence?

Peki ya bu cümle? Bu kelimeyi

How do you imagine that we could pronounce this word?

telaffuz edebileceğimizi nasıl düşünürsün ?

Have you gotten the package yet?

Paketi aldınız mı?

Have you gotten the package yet?

Paketi aldınız mı?

We can pretend it's not even there.

Orada bile yokmuş gibi davranabiliriz.

Gotten.

Yakalandı.

Gotten.

Yakalandı.

Have you gotten the package yet?

Paketi aldınız mı?

Our final sentence, let's combine all of these words together using lots of 't's that are

Son cümlemiz, tüm bu kelimeleri bir araya getirelim, gırtlağınızda, gırtlağınızda kalan 't'leri bolca kullanarak

in your throat, in your throat.

.

He had forgotten my threatening button.

Tehdit düğmemi unutmuştu.

This sentence is a little crazy, but let's say this together.

Bu cümle biraz çılgınca ama bunu birlikte söyleyelim.

Then I'm going to show you my mouth.

O zaman sana ağzımı göstereceğim. Ağzımı

I'll put the video back so that you can see my mouth.

görmeniz için videoyu geri koyacağım .

He had forgotten my threatening button.

Tehdit düğmemi unutmuştu.

As we practice here, in your mind, delete the 't'.

Burada alıştırma yaparken, aklınızdaki 't'yi silin.

Pretend that it's not even there.

Orada bile yokmuş gibi davran. Ağzımı

Let's go back to the video so that you can see my mouth.

görebilmeniz için videoya geri dönelim .

As I pronounce this, I want you to see what it's doing.

Ben bunu telaffuz ederken, onun ne yaptığını görmenizi istiyorum .

I'm going to take a look over here at these sentences.

Bu cümlelere bir göz atacağım .

He had forgotten my threatening button.

Tehdit düğmemi unutmuştu.

All right.

Elbette.

I'm going to say this again.

Bunu tekrar söyleyeceğim.

He had forgotten my threatening button.

Tehdit düğmemi unutmuştu.

There's no air coming out.

Hava çıkışı yok.

When you say a 't', threatening, button, when you say a 't', there's a lot of air that's

't' deyince, tehdit, düğme , 't' deyince çok hava

coming out, but here, there's not.

çıkıyor ama burada yok.

Make sure that when you say this word, if you want to say it quickly, it's going to

Bu kelimeyi söylediğinizde, hızlı bir şekilde söylemek istiyorsanız,

be dropped.

bırakılacağından emin olun.

Thanks to all of you who are watching live.

Canlı izleyen herkese teşekkürler.

I really appreciate it.

Gerçekten onu takdir ederim. Bir

Let's go on to the next section of questions.

sonraki soru bölümüne geçelim.

We've got a lot of questions today, and I want to make sure I have enough time to answer

Bugün pek çok sorumuz var ve hepsini yanıtlamak için yeterli zamanım olduğundan emin olmak istiyorum

all of them.

.

If you're here live and you have any other questions for me, feel free to ask and I'll

Canlı yayındaysanız ve bana başka sorularınız varsa, sormaktan çekinmeyin,

try to take some time.

biraz zaman ayırmaya çalışırım.

Let's go back to our questions.

Sorularımıza geri dönelim. Bir

The next section is grammar.

sonraki bölüm gramerdir.

Are you ready?

Hazır mısın?

Oh, I just dropped something.

Az önce bir şey düşürdüm.

Don't mind that.

Buna aldırma. Bir

The next section is grammar.

sonraki bölüm gramerdir.

We have a great question from Moiso.

Moiso'dan harika bir sorumuz var.

Maybe that's how you say it, I'm not so sure, from Colombia.

Belki de böyle diyorsun, pek emin değilim, Kolombiya'dan.

He asks, "I would like to know about reported speech and conditionals.

"Dolaylı konuşma ve koşullu ifadeler hakkında bilgi almak istiyorum.

I'm in the second semester now, but in the third, I'm going to see that topic."

Şu an ikinci dönemdeyim ama üçüncü dönemde o konuyu göreceğim."

He's in school and he wants to be prepared in advance.

Okulda ve önceden hazırlanmak istiyor .

That's awesome.

Bu harika.

It's my pleasure to help you in advance.

Size şimdiden yardımcı olmak benim için bir zevktir.

Let's first talk about the second part of your question here.

Önce sorunuzun ikinci kısmı hakkında konuşalım .

We've got a question about conditionals.

Koşullu ifadelerle ilgili bir sorumuz var.

Conditionals are "if" sentences.

Koşul cümleleri "eğer" cümleleridir.

If I go to the store, I will buy cheese.

Markete gidersem peynir alırım.

If I were a boy, my life would be much different.

Bir erkek olsaydım, hayatım çok farklı olurdu.

These are conditionals.

Bunlar koşulludur.

Practice these.

Bunları uygulayın. Bazı koşullu ifadelerden bahseden

I have a video about "could", "would", and "should" that talks about some conditionals.

"olabilir", "olabilir" ve "gerekir" hakkında bir videom var .

The link to this video is in the description.

Bu videonun linki açıklama kısmındadır.

I recommend checking that out.

Bunu kontrol etmenizi öneririm.

I'm not going to talk about it in this live video because you can check out this video.

Bu canlı videoda bunun hakkında konuşmayacağım çünkü bu videoyu kontrol edebilirsiniz.

But let's talk about reported speech or passive speech, passive voice.

Ama dolaylı konuşma veya pasif konuşma, pasif ses hakkında konuşalım.

We're going to be talking about this in much more detail later in the course the Fearless

Bundan daha sonra Fearless Fluency Club kursunda çok daha detaylı olarak bahsedeceğiz

Fluency Club.

.

If you're part of the course, we're going to be focusing on this in a couple months.

Kursun bir parçasıysanız, birkaç ay içinde buna odaklanacağız. O ay

It's going to be really something that we're going to master over that month.

gerçekten ustalaşacağımız bir şey olacak .

But let's take a look quickly at these two sentences.

Ama bu iki cümleye hızlıca bir göz atalım .

These are passive sentences.

Bunlar edilgen cümlelerdir.

Does anyone know why?

Nedenini bilen var mı?

Why is this sentence a passive sentence?

Bu cümle neden edilgen bir cümledir?

My car was made in 2006.

Arabam 2006'da yapıldı.

My car was made in 2006.

Arabam 2006'da yapıldı.

Why is this a passive sentence?

Bu neden pasif bir cümle?

Well, we have a little hint here, that my car is the subject.

Pekala, burada küçük bir ipucumuz var, konu benim arabam.

Or the second sentence, the city was destroyed.

Ya da ikinci cümle, şehir yıkıldı.

The underlined part is the subject, my car, the city.

Altı çizili kısım konu, arabam, şehir.

The red part is our verb.

Kırmızı kısım fiilimizdir.

My car was made.

Arabam yapıldı.

The city was destroyed.

Şehir yok edildi.

But the subject is not the one who's doing the action.

Ancak özne, eylemi yapan kişi değildir .

The car didn't make itself.

Araba kendi kendine yapmadı.

We're not living in the 3000s yet.

Henüz 3000'lerde yaşamıyoruz.

It's still 2017, so my car didn't make itself.

Hala 2017, bu yüzden arabam kendi kendine yapmadı.

It was made by who?

Kim tarafından yapıldı?

Who made this car?

Bu arabayı kim yaptı?

Mazda.

Mazda.

Who destroyed the city?

Şehri kim yok etti?

The enemy.

Düşman.

A good way to imagine reported speech or passive sentences is to notice is the subject doing

Aktarılan konuşmayı veya pasif cümleleri hayal etmenin iyi bir yolu, öznenin eylemi yaptığını fark etmektir.

the action?

Oftentimes the verb will include "was".

Çoğu zaman fiil "was" içerecektir.

We've got a special verb structure "was made", "was destroyed".

"Yapıldı", "yok edildi" gibi özel bir fiil yapımız var .

Maybe your sentence doesn't include this.

Belki cümleniz bunu içermiyor.

Maybe this part is not in the sentence.

Belki bu kısım cümlede yoktur.

My car was made in 2006.

Arabam 2006'da yapıldı.

We don't know who made it.

Kimin yaptığını bilmiyoruz.

Maybe we don't care.

Belki de umursamıyoruz.

Maybe it's not important.

Belki de önemli değil.

We're noticing that this is reported, this is a passive sentence.

Bunun bildirildiğini fark ediyoruz, bu edilgen bir cümle.

The city was destroyed.

Şehir yok edildi.

Who destroyed the city?

Şehri kim yok etti?

The enemy.

Düşman.

Here we have a passive sentence.

Burada pasif bir cümlemiz var.

This is the subject not doing the action.

Bu, eylemi yapmayan öznedir.

All right.

Elbette.

I want to see if any of you who are here live can make also ... Can you also make passive

Burada canlı olarak bulunanlarınız da yapabilir mi görmek istiyorum ... Edilgen cümleler de kurabilir misiniz

sentences?

?

Oh, Gabriel says, "The Apple was eaten by the voracious worm."

Ah, Gabriel, "Elmayı doymak bilmez solucan yemiş," diyor.

Wonderful.

Müthiş.

"The Apple was eaten."

"Elma yendi."

The Apple is not eating itself.

Elma kendini yemiyor.

The worm, the voracious worm.

Solucan, doymak bilmez solucan.

Voracious is a great word to mean super hungry.

Obur, süper aç anlamına gelen harika bir kelimedir.

The worm is eating it.

Kurt onu yiyor.

"The Apple was eaten by the voracious worm."

"Elma doymak bilmez solucan tarafından yendi."

The watermelon was eaten by Vanessa.

Karpuz Vanessa tarafından yenildi. Bir

Let's go to the next grammar point.

sonraki gramer noktasına geçelim.

Gabriella asks, "Vanessa, could you explain to me what do all of these words mean: a friend

Gabriella, "Vanessa, bana tüm bu kelimelerin ne anlama geldiğini açıklayabilir misin: benim bir arkadaşım

of mine, a book of mine, a friend of yours, a car of yours?"

, benim bir kitabım, senin bir arkadaşın, senin bir araban?"

What does that mean?

Bu ne anlama gelir?

Those of you who are here, I want you to try make a sentence using this kind of structure,

Burada bulunanlarınız, bu tür bir yapı kullanarak bir cümle kurmayı denemenizi istiyorum,

because it means the same thing as our second sentence here.

çünkü buradaki ikinci cümlemizle aynı anlama geliyor .

A friend of mine told me about the movie.

Bir arkadaşım filmden bahsetmişti.

My friend told me about the movie.

Arkadaşım bana filmden bahsetti.

Both of these are the same.

Bunların ikisi de aynıdır.

Now in English, we are more likely to use this version.

Şimdi İngilizce olarak, bu sürümü kullanma olasılığımız daha yüksek .

I know in a lot of other romantic languages, maybe in Portuguese or French or Italian or

Diğer birçok romantik dilde biliyorum, belki Portekizce veya Fransızca veya İtalyanca veya

Spanish, you're more likely to use a construction that includes "of", but in English, we often

İspanyolca'da "of" içeren bir yapı kullanma olasılığınız daha yüksektir , ancak İngilizce'de genellikle

like to make it much shorter and just say my friend.

onu çok daha kısaltmayı ve sadece söylemeyi severiz. Arkadaşım.

But it's no problem to say a friend of mine.

Ama arkadaşım demek sorun değil.

Make sure we're using "mine", not a friend of me, not a friend of I, a friend of mine

Emin olun "benim" kullanıyoruz, bir arkadaşım değil , bir arkadaşım değil, bir arkadaşım

told me about the movie.

bana filmden bahsetmişti.

Or you could say, "A teacher of mine taught me this lesson," or, "My teacher taught me

Veya " Bu dersi bana bir öğretmenim öğretti" veya "Bu dersi bana öğretmenim öğretti

this lesson."

" diyebilirsiniz. Sahiplik hakkında

We're talking about two different ways to talk about ownership, something that is yours.

konuşmanın iki farklı yolundan bahsediyoruz , size ait olan bir şey.

We have some great sentences.

Harika cümlelerimiz var.

This postcard was sent to me by a friend of mine.

Bu kartpostal bana bir arkadaşım tarafından gönderildi .

Great.

Harika.

This postcard was sent to me by a friend of mine.

Bu kartpostal bana bir arkadaşım tarafından gönderildi .

This postcard was sent to me by my friend.

Bu kartpostal bana arkadaşım tarafından gönderildi.

Great.

Harika.

Federica says, "An old-time friend of mine lives in Canada."

Federica, "Eski bir arkadaşım Kanada'da yaşıyor" diyor.

Great.

Harika.

Or my old-time friend lives in Canada.

Veya eski zaman arkadaşım Kanada'da yaşıyor.

We've got lots of options.

Birçok seçeneğimiz var.

[Rodwan 00:57:13] says, "This channel of yours is extremely beneficial."

[Rodwan 00:57:13], "Bu kanalınız son derece faydalı" diyor.

Excellent.

Harika.

I'm so glad, Rodwan.

Çok sevindim, Rodwan.

We could say, "This channel of yours is extremely beneficial," or, "Your channel is extremely

"Bu kanalınız çok faydalı" veya "Kanalınız çok

beneficial."

faydalı" diyebiliriz.

Great.

Harika.

I would like to know if any of these concepts are new for you.

Bu kavramlardan herhangi birinin sizin için yeni olup olmadığını bilmek isterim.

Maybe you've never thought about this kind of structure.

Belki de bu tür bir yapıyı hiç düşünmediniz.

After this lesson, take some time and write your own sentences.

Bu dersten sonra biraz zaman ayırın ve kendi cümlelerinizi yazın.

Do some research about it.

Bu konuda biraz araştırma yapın.

This is a really quick explanation for these to help you feel comfortable.

Bu, kendinizi rahat hissetmenize yardımcı olmak için gerçekten hızlı bir açıklamadır . Bir

Let's go to our next question.

sonraki sorumuza geçelim.

"When can I use -ing or the infinitive to talk about purpose?"

"Amaçtan bahsetmek için -ing veya mastarı ne zaman kullanabilirim ?"

Here's a specific question from Marco about when to use -ing or an infinitive.

İşte -ing veya mastarın ne zaman kullanılacağı hakkında Marco'dan özel bir soru. Her şeyden önce

First of all, if you feel like there's a specific rule that's challenging for you, then it's

, sizi zorlayan belirli bir kural olduğunu düşünüyorsanız, o zaman

good to know the rule, but I don't want it to stop you from progressing.

kuralı bilmek iyidir, ancak ilerlemenizi engellemesini istemiyorum.

You don't feel like you need to master it.

Ustalaşmanız gerektiğini hissetmiyorsunuz.

Before you watch a movie or before you write an email in English, I want to help you learn

Bir film izlemeden veya İngilizce bir e-posta yazmadan önce, genel fikri öğrenmenize yardımcı olmak istiyorum

the general idea.

.

Here, we have two options.

Burada iki seçeneğimiz var.

Purpose.

Amaç.

What is the purpose of the door?

Kapının amacı nedir? Kapının amacı

We've got two ways that we can talk about the purpose of the door.

hakkında konuşabileceğimiz iki yol var .

The door is for going into another room.

Kapı başka bir odaya geçmek içindir.

If the beginning of our sentence is talking about the object, the door, the thing.

Cümlemizin başı ise nesneden, kapıdan, şeyden bahsediyor.

The door is for going into another room.

Kapı başka bir odaya geçmek içindir.

I open the door, I go to another room.

Kapıyı açıyorum, başka bir odaya gidiyorum.

The door is for going into another room.

Kapı başka bir odaya geçmek içindir.

Or we could talk about the person, if the person is at the beginning of the sentence.

Veya kişi cümlenin başındaysa kişi hakkında konuşabiliriz.

I use, I use the door to go into another room.

Kullanıyorum, kapıyı başka bir odaya geçmek için kullanıyorum.

I use the door to go into another room.

Başka bir odaya geçmek için kapıyı kullanıyorum.

Then we're going to need to use the infinitive, not -ing.

O zaman mastarı kullanmamız gerekecek, -ing'i değil.

Let's have a little challenge here.

Burada biraz meydan okuyalım.

I have two lines waiting for your sentences.

Cümlelerinizi bekleyen iki satırım var.

What is the purpose of a smartphone?

Bir akıllı telefonun amacı nedir?

I want you to use these two sentence structures and talk about the purpose of a smartphone.

Bu iki cümle yapısını kullanarak akıllı telefonun kullanım amacından bahsetmenizi istiyorum.

The smartphone is for what?

Akıllı telefon ne için?

What is a smartphone for?

Akıllı telefon ne içindir?

I use a smartphone to ... What?

Bir akıllı telefon kullanıyorum ... Ne?

What are some sample sentences that we can use to use this concept?

Bu kavramı kullanmak için kullanabileceğimiz bazı örnek cümleler nelerdir?

I'm going to take a drink of water here, and I want you to think about how we can complete

Ben burada bir bardak su içeceğim ve sizden bu cümleleri nasıl tamamlayacağımızı düşünmenizi istiyorum

these sentences.

.

All right, let's write our first sentence here.

Pekala, ilk cümlemizi buraya yazalım.

The purpose of a smartphone, for communicating.

Bir akıllı telefonun amacı, iletişim kurmaktır.

Great.

Harika.

Let's say the phone is for communicating with other people.

Diyelim ki telefon diğer insanlarla iletişim kurmak içindir .

Great.

Harika.

Here we've got for communicating.

Burada iletişim için var.

We're using -ing.

-ing kullanıyoruz.

How can we use that same sentence and talk about a person?

Aynı cümleyi kullanarak bir insan hakkında nasıl konuşabiliriz?

A person.

Bir kişi.

Gabriel says, "I use Vanessa's channel to learn English."

Gabriel, "İngilizce öğrenmek için Vanessa'nın kanalını kullanıyorum " diyor.

Great.

Harika.

Beautiful sentence structure.

Güzel cümle yapısı.

We could say, "I use the phone to communicate with other people."

"Telefonu diğer insanlarla iletişim kurmak için kullanıyorum " diyebiliriz.

"A smartphone is for texting."

"Akıllı telefon mesajlaşmak içindir."

Great sentence.

Harika cümle.

[Elliota 01:01:10], great.

[Elliota 01:01:10], harika.

A smartphone is for texting.

Akıllı telefon mesajlaşmak içindir.

I use a smartphone to learn English.

İngilizce öğrenmek için akıllı telefon kullanıyorum.

I use a smartphone to contact people.

İnsanlarla iletişim kurmak için akıllı telefon kullanıyorum.

I use a smartphone to surf the internet.

İnternette gezinmek için akıllı telefon kullanıyorum.

"A smartphone is for watching your amazing videos, Vanessa."

"Akıllı telefon harika videolarını izlemek içindir , Vanessa."

Oh, excellent.

Harika. Amaç

We've got two different ways we can talk about purpose.

hakkında konuşmanın iki farklı yolu var .

This is really advanced, so feel free to take some time later to write your own sentences,

Bu gerçekten ileri düzeydedir, bu yüzden başka durumlarda bunları nasıl yapacağınızı düşünmek için kendi cümlelerinizi yazmak için biraz zaman ayırın

to think about how to make these in other situations.

.

But don't stress about the grammar.

Ancak gramer konusunda strese girmeyin.

Just learn it and listen for it as you're using English.

Sadece öğrenin ve İngilizce kullanırken dinleyin. Bir

Let's talk about the next question.

sonraki soru hakkında konuşalım.

The next question is from Natasha in the Ukraine.

Sıradaki soru Ukrayna'dan Natasha'dan.

"The sentence: 'When you are gone,' is really strange for me because I don't understand

"'Gittiğinde' cümlesi bana gerçekten garip geliyor çünkü

what grammar rule is suitable for it.

buna hangi dilbilgisi kuralının uygun olduğunu anlamıyorum.

Why don't we say, 'When you are going,' or 'When you have gone'?

Neden 'Giderken' veya 'Gittiğinde' demiyoruz.

It looks like passive voice, but it's not.

Pasif sese benziyor ama değil. Bir sonraki videonda

I will be very grateful if you explain it in your next video."

anlatırsan çok sevinirim ."

Oh, this is a really polite sentence.

Ah, bu gerçekten kibar bir cümle.

Thank you, Natasha.

Teşekkürler Nataşa.

I really like those polite expressions for asking for requests or suggestions or advice.

İstek, öneri veya tavsiye istemek için bu kibar ifadeleri gerçekten seviyorum.

That makes it so much nicer.

Bu onu çok daha güzel yapıyor.

We've got some ideas here.

Burada bazı fikirlerimiz var.

The main thing is that this word "gone", "gone" is a keyword that needs a "be" verb in front

Esas olan, bu "gitti", "gitti" kelimesinin, önünde "olmak" fiilini gerektiren bir anahtar kelime olmasıdır

of it.

.

We call this an auxiliary verb.

Buna yardımcı fiil diyoruz.

We need an extra verb, "have gone", "are gone".

Fazladan bir fiile ihtiyacımız var, "gitti", "gitti".

"Gone" cannot be by itself.

"Gitti" kendi başına olamaz.

We can't say, "When you gone."

"Sen gidince" diyemeyiz.

We need to use another verb in front of it.

Onun önüne başka bir fiil kullanmamız gerekiyor.

When you are gone, I feel lonely.

Sen gidince kendimi yalnız hissediyorum.

When you leave, I feel lonely.

Sen gidince kendimi yalnız hissediyorum.

These have the same meaning, but "gone" requires "are".

Bunlar aynı anlama gelir, ancak "gitti", " vardır" ı gerektirir.

It requires that auxiliary verb.

Bu yardımcı fiili gerektirir.

I want to know, can you make a sentence?

Bilmek istiyorum, bir cümle kurabilir misin?

Can you finish this?

Bunu bitirebilir misin?

When I'm gone ... When Vanessa's gone, how will you feel?

Ben gittiğimde... Vanessa gittiğinde kendini nasıl hissedeceksin?

When I'm gone ... "Oh, I will feel deeply sad."

Ben gittiğimde... "Ah, çok üzüleceğim."

Gabriel says, "When you're gone, I will feel deeply sad."

Gabriel, "Gittiğinde çok üzüleceğim" diyor.

When you're gone, I will continue to learn English.

Sen gittiğinde, ben İngilizce öğrenmeye devam edeceğim .

Excellent.

Harika.

We can make sure that we're adding this auxiliary in front.

Bu yardımcıyı önüne eklediğimizden emin olabiliriz . Bir

Let's go to the next grammar question.

sonraki gramer sorusuna geçelim.

Actually, the next ones are English learning tips.

Aslında bundan sonrakiler İngilizce öğrenme ipuçları.

Excellent.

Harika.

For these, I have a lot of website suggestions.

Bunlar için bir çok web sitesi önerim var.

If you want to take any notes about the websites, feel free to, but a lot of them are really

Web siteleri hakkında herhangi bir not almak isterseniz, çekinmeyin, ancak birçoğunu

easy to find on the internet.

internette bulmak gerçekten çok kolay.

My first question is from Gabriella.

İlk sorum Gabriella'dan.

"How many words and tenses do you recommend for all English learners to learn, so we're

"İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşabilmemiz için tüm İngilizce öğrencilerine öğrenmeleri için kaç kelime ve zaman kipi önerirsiniz

able to be fluent in English?"

?"

How many verb tenses do I need to know?

Kaç tane fiil zamanı bilmem gerekiyor?

Well, first of all, let's take a look at this website.

Öncelikle bu siteye bir göz atalım .

I typed into Google.

Google'a yazdım.

You can type this, too.

Bunu da yazabilirsiniz.

I typed English verb tenses, and I found this website.

İngilizce fiil zamanları yazdım ve bu web sitesini buldum.

Pretty simple.

Gayet basit.

I found this website.

Bu web sitesini buldum. Sana

Let me show you here.

burada göstereyim.

I'm going to share it on my screen.

Ekranımda paylaşacağım.

It has a list of verb tenses and then a list of how to use each one.

Fiil zamanlarının bir listesi ve ardından her birinin nasıl kullanılacağının bir listesi vardır.

Yes, these are pretty basic descriptions, but I would say if you want to be fluent,

Evet, bunlar oldukça basit açıklamalar, ancak akıcı olmak istiyorsanız, çoğu fiil zamanının

you need to have a good idea about how to use most verb tenses.

nasıl kullanılacağı hakkında iyi bir fikriniz olması gerektiğini söyleyebilirim .

You don't need to use them perfectly, but on this website, this is a good place to start.

Bunları mükemmel bir şekilde kullanmanıza gerek yok, ancak bu web sitesinde burası başlamak için iyi bir yer.

You can check out how they're used, the form, how they're used.

Nasıl kullanıldıklarına, biçimlerine, nasıl kullanıldıklarına göz atabilirsiniz.

This will just give you a good basis.

Bu sadece size iyi bir temel sağlayacaktır.

If you want to be fluent, then, yes, you need to be comfortable with all of the verb tenses.

Akıcı olmak istiyorsanız, evet, tüm fiil zamanlarında rahat olmanız gerekir.

But if you want to speak English, if you want to be understood, you don't need to be perfect

Ama İngilizce konuşmak istiyorsan, anlaşılmak istiyorsan hepsiyle mükemmel olmana gerek yok

with all of them.

.

This is just a good resource.

Bu sadece iyi bir kaynak.

You can type into Google the same thing, English verb tenses, and take a look at it.

Google'a aynı şeyi, İngilizce fiil zamanlarını yazıp bir göz atabilirsiniz. İngilizce

Let's go to the next question about learning English.

öğrenmekle ilgili bir sonraki soruya geçelim .

"Could you explain in a video how to understand the news in English?"

"Bir videoda İngilizce haberlerin nasıl anlaşılacağını açıklayabilir misiniz ?"

Kevin, great question.

Kevin, harika soru.

"It's frustrating because they combine so many words."

"Çok fazla kelimeyi bir araya getirdikleri için sinir bozucu ."

Oh, I understand.

Anlıyorum.

Yes, they combine a lot of words.

Evet, birçok kelimeyi birleştiriyor.

This is normal when people are speaking quickly.

İnsanlar hızlı konuşurken bu normaldir.

I have two recommendations.

İki tavsiyem var.

The first is a website called breakingnewsenglish.com.

İlki,breaknewsenglish.com adlı bir web sitesi.

The second is newsinlevels.com.

İkincisi, newsinlevels.com.

This is a good place to start because it's for English learners, but it's still real

Burası İngilizce öğrenenler için olduğu için başlamak için iyi bir yer ama yine de gerçek bir

news.

haber.

Here's a screenshot.

İşte bir ekran görüntüsü.

You can see an article and you can click level one, level three, level six, and the article

Bir makale görebilir ve birinci düzey, üçüncü düzey, altıncı düzey tıklayabilirsiniz ve makale giderek

will become more and more complex.

daha karmaşık hale gelecektir.

You can also listen to someone read the article in British English, in American English.

Makaleyi İngiliz İngilizcesi, Amerikan İngilizcesi olarak okuyan birini de dinleyebilirsiniz.

You can check out vocabulary.

Sözlüğe bakabilirsin.

This is a really good resource for ... I use Breaking News English more than News in Levels,

Bu, ... için gerçekten iyi bir kaynak ... Breaking News English'i News in Levels'dan daha çok kullanıyorum,

but feel free to check them both out.

ancak ikisini de kontrol etmekten çekinmeyin.

This is a really great resource for learning formal speech and learning about the news,

Bu, resmi konuşmayı öğrenmek ve haberler hakkında bilgi edinmek için gerçekten harika bir kaynak

because it's really great to learn about the news in other languages.

çünkü diğer dillerdeki haberler hakkında bilgi edinmek gerçekten harika .

Maybe you can get some real-life ideas from other countries and compare it to the news

Belki diğer ülkelerden bazı gerçek hayattan fikirler edinebilir ve bunu ülkenizdeki haberlerle karşılaştırabilirsiniz

in your country, but sometimes it is challenging, so I recommend starting with these two websites.

, ancak bazen zorlayıcıdır, bu nedenle bu iki web sitesiyle başlamanızı tavsiye ederim.

Let's go to the next question, on YouTube.

YouTube'daki bir sonraki soruya geçelim.

This is probably not the person's real name, but their YouTube channel, they ask, "Is 'Y'

Bu muhtemelen kişinin gerçek adı değil, ama YouTube kanalında soruyorlar, "'Y'

a vowel in English?

İngilizcede bir ünlü mü?

Because 'Y' is a vowel in French.

Çünkü 'Y' Fransızcada bir sesli harf.

But if you watch English videos, they never talk about 'Y' as a vowel."

Ama İngilizce videolar izlerseniz asla 'Y'den bahsetmezler. ' sesli harf olarak."

A good key for this is let's look at the word sky.

Bunun için iyi bir anahtar, gökyüzü kelimesine bakalım .

Sky.

Gökyüzü.

Sky has no 'a', 'e', 'i', 'o', 'u'.

Gökyüzünde 'a', 'e', ​​'i', 'o', 'u' yoktur.

These are vowels.

Bunlar ünlüler.

'a', 'e', 'i', 'o', 'u'.

'a', 'e', ​​'i', 'o', 'u'.

These are typical vowels.

Bunlar tipik sesli harflerdir.

But every word in English needs to have a vowel.

Ancak İngilizce'deki her kelimenin bir sesli harfe sahip olması gerekir .

What's wrong with sky?

Gökyüzünün nesi var?

Well, sometimes 'Y' is a vowel.

Bazen 'Y' bir sesli harftir.

It's not a traditional vowel, but 'Y' can be a vowel or it can be a consonant.

Geleneksel bir sesli harf değildir, ancak 'Y' bir sesli harf veya ünsüz olabilir.

The quick answer is that it's kind of a vowel in English, but it's not one of the traditional

Hızlı cevap, İngilizcede bir tür sesli harf olduğu , ancak geleneksel

vowels.

sesli harflerden biri olmadığıdır.

Usually we don't talk about it as one of the top five vowels.

Genellikle ondan ilk beş ünlüden biri olarak bahsetmeyiz. Bir

Let's talk about his next question: hair.

sonraki sorusu hakkında konuşalım: saç.

This is a great question.

Bu harika bir soru.

"Is hair plural or singular?

"Saç çoğul mu yoksa tekil mi?

I'm a bit confused because, in French, it is plural, but we never say, 'My hairs' in

Biraz kafam karıştı çünkü Fransızca'da çoğul ama biz İngilizce'de asla 'My hairs' demiyoruz

English.'"

."

Let's take a look at these two sample sentences.

Bu iki örnek cümleye bir göz atalım.

The first one: my hair is really long.

İlki: saçlarım gerçekten uzun.

My hair is really long.

Saçlarım gerçekten uzun.

Is this talking about one hair?

Bu tek saçtan mı bahsediyor?

There's no 's'.

's' yok.

There's no 's' here.

Burada 's' yok.

Is it just one hair or am I talking about all of the hair on my head?

Sadece bir saç mı yoksa kafamdaki tüm saçlardan mı bahsediyorum?

Well, when we use "my" or "your", these possessive words, "his" hair, then we don't use an 's'.

Pekala, "benim" veya "senin" kelimelerini kullandığımızda, bu iyelik sözcükleri, "onun" saçı, o zaman 's' kullanmayız.

His hair is short.

Onun saçı kısa.

His hair is curly.

Saçları kıvırcık.

My hair is brown.

Benim saçım kahverengi.

My hair is really long.

Saçlarım gerçekten uzun.

There's no 's'.

's' yok.

But when we don't have a possessive ... Think about the second question, second sentence

Ama iyelik ekimiz olmadığında... İkinci soruyu, ikinci cümleyi düşünün

here.

.

There are a lot of hairs on the floor.

Yerde bir sürü kıl var.

When you go to the haircutter, you will see a lot of hair or hairs on the floor.

Kuaföre gittiğinizde yerde bir sürü saç veya kıl göreceksiniz.

We have two choices.

İki seçeneğimiz var.

We could say, "There is a lot of hair on the floor," or we could say, "There are a lot

"Yerde çok kıl var " veya "Yerde çok

of hairs on the floor."

kıl var" diyebiliriz.

We've got two choices, two choices here.

Burada iki seçeneğimiz var, iki seçeneğimiz var.

But when we're using a possessive, we need to forget about the 's'.

Ama iyelik kipi kullanırken 's'yi unutmamız gerekir.

The 's' is not there.

'S' orada değil. Bir

Let's go to the next question.

sonraki soruya geçelim.

Ryan asks, "I want to ask you about how to understand rude words in movies."

Ryan, "Sana filmlerdeki kaba sözcükleri nasıl anlayacağımı sormak istiyorum" diye soruyor.

All right, Ryan wants to know how can I learn more bad words.

Pekala, Ryan daha fazla kötü kelimeyi nasıl öğrenebileceğimi öğrenmek istiyor.

Well, this website is pretty useful because it talks about all kinds of slang, urbandictionary.com.

Pekala, bu web sitesi oldukça kullanışlı çünkü her türlü argodan bahsediyor, urbandictionary.com.

Well, I want to tell you something really quick about this website.

Pekala, size bu web sitesi hakkında gerçekten hızlı bir şey söylemek istiyorum.

On this website, urbandictionary.com, you're going to find a lot of slang that hardly anyone

Bu web sitesinde, urbandictionary.com'da, neredeyse hiç kimsenin kullanmadığı bir sürü argo bulacaksınız

uses.

.

Most of the things on this website, I have never heard of and a lot of other people haven't

Bu web sitesindeki çoğu şeyi hiç duymadım ve diğer birçok insan da

heard of.

duymadı.

My recommendation is when you hear a slang word or maybe a bad word in English that you

Benim tavsiyem, İngilizce'de ne olduğunu bilmediğiniz bir argo kelime ya da belki de kötü bir kelime duyduğunuzda,

don't know what it is, type into the search bar of this website and it will give you a

bu web sitesinin arama çubuğuna yazın, size bir

definition.

tanım verecektir.

It'll probably give you some sample sentences.

Muhtemelen size bazı örnek cümleler verecektir.

But I recommend not searching for other words on the website, because, most likely they're

Ancak web sitesinde başka kelimeler aramamanızı tavsiye ederim çünkü büyük olasılıkla

really unknown.

gerçekten bilinmiyorlar.

Anyone can add to this dictionary, so it's kind of freeform.

Herkes bu sözlüğe ekleme yapabilir, yani bu bir tür serbest biçimdir.

I could add something in the dictionary.

Sözlüğe bir şeyler ekleyebilirim.

If you just use any word that you see on that website, most likely it's not common and people

O web sitesinde gördüğünüz herhangi bir kelimeyi kullanırsanız , büyük olasılıkla yaygın değildir ve insanlar

don't use it often.

onu sık kullanmazlar.

But there are common slang and bad words in this dictionary if you search for them.

Ancak bu sözlükte arama yaparsanız yaygın argo ve kötü kelimeler var .

I recommend using this as a good place to find current slang or maybe some strange words

Güncel argoyu veya belki de duymadığınız bazı garip kelimeleri,

that you haven't heard maybe that are new, or even bad words.

belki de yeni ve hatta kötü kelimeleri bulmak için burayı iyi bir yer olarak kullanmanızı tavsiye ederim.

There's a lot of stuff that you can find there.

Orada bulabileceğiniz birçok şey var.

Let's go back and finish up with some of our questions.

Geri dönelim ve bazı sorularımızla bitirelim .

Himanshu asks, "How can I join your Facebook group, Vanessa?"

Himanshu, "Facebook grubunuza nasıl katılabilirim Vanessa?" diye sorar.

Well, I have a private Facebook group.

Benim özel bir Facebook grubum var.

I know some of you who are here live are part of this Facebook group.

Burada canlı olarak bulunan bazılarınızın bu Facebook grubunun bir parçası olduğunu biliyorum.

It is a lovely place.

Güzel bir yer.

The way you can join it is to be part of one of my courses.

Buna katılmanın yolu, kurslarımdan birinin parçası olmaktır .

I have two courses: the Fearless Fluency Club, which I've talked about, and also the 50 Natural

İki kursum var: Bahsettiğim Fearless Fluency Club ve ayrıca 50 Natural

English Expressions course.

English Expressions kursu.

You can go to my website, speakenglishwithvanessa.com/speakenglish, or you can click on 'Courses'.

Speakenglishwithvanessa.com/speakenglish adlı web siteme gidebilir veya 'Dersler'e tıklayabilirsiniz.

When you join a course, I will give you a link so that you can join the private Facebook

Bir kursa katıldığınızda, size özel Facebook grubuna katılabilmeniz için bir bağlantı vereceğim

group.

.

In the Facebook group, we have live lessons.

Facebook grubumuzda canlı derslerimiz bulunmaktadır. Dünyanın her yerinden

There's a lot of ways to meet friends from around the world.

arkadaşlarla tanışmanın birçok yolu var .

You can talk with them on Skype, if you'd like.

Dilerseniz skype üzerinden konuşabilirsiniz .

This is the only way to join the Facebook group is to be part of a course.

Facebook grubuna katılmanın tek yolu bir kursun parçası olmaktır.

Chloe has a good question.

Chloe'nin güzel bir sorusu var.

"I need some study plan ideas for each week.

"Her hafta için bazı çalışma planı fikirlerine ihtiyacım var. Sence

Do you think that's a good idea?"

bu iyi bir fikir mi?"

I want to know for you, for those of you who are here watching, do you have a study plan

Sizin için bilmek istiyorum, burada izleyenleriniz için, her hafta için bir çalışma planınız var mı

for each week?

?

Do you plan what you're going to do with English?

İngilizce ile ne yapacağını planlıyor musun?

"This day I'm going to watch this video.

"Bugün bu videoyu izleyeceğim.

This day I'm going to listen to a podcast.

Bu gün bir podcast dinleyeceğim.

This day I'm going to meet with my English friend."

Bu gün İngiliz arkadaşımla buluşacağım ."

Do you have a study plan for each week?

Her hafta için bir çalışma planınız var mı?

Some people like to have more structure, some people like to just do it whenever they want

Bazı insanlar daha fazla yapıya sahip olmayı sever, bazı insanlar bunu istedikleri zaman yapmayı

and just learn English when they can, but for Chloe, because she's thinking about this

ve yapabildikleri kadar İngilizce öğrenmeyi severler, ancak Chloe bunu düşündüğü ve

and she's worried that maybe she needs more structure, I would recommend trying it, because

daha fazla yapıya ihtiyacı olabileceğinden endişelendiği için bunu denemenizi tavsiye ederim. , çünkü yanlış

it's something that you're concerned you're doing wrong.

yaptığınızdan endişe ettiğiniz bir şey .

Try it, see if it works for you.

Deneyin, işinize yarayıp yaramadığını görün.

If it's too much structure, maybe too much stress, because, "Oh, I forgot to watch the

Çok fazla yapı, belki çok fazla stres, çünkü "Ah,

video today that's on my list," if it's too much stress, don't worry about it.

bugün listemde olan videoyu izlemeyi unuttum", çok fazla stres varsa, endişelenmeyin.

But for some people, it could be really helpful to make a plan at the beginning of the week.

Ancak bazı insanlar için haftanın başında bir plan yapmak gerçekten yardımcı olabilir.

"This week here are three English goals that I want to accomplish.

"Bu hafta burada başarmak istediğim üç İngilizce hedef var .

I want to watch Vanessa's live video.

Vanessa'nın canlı videosunu izlemek istiyorum.

I want to write 10 sentences."

10 cümle yazmak istiyorum."

You can make this kind of weekly plan and see if it works for you.

Bu tür bir haftalık plan yapabilir ve sizin için işe yarayıp yaramadığını görebilirsiniz.

Also, if you would like someone else to help you with this structure, this is something

Ayrıca, bu yapıda başka birinin size yardım etmesini istiyorsanız , bu

that is really good about courses.

kurslar için gerçekten iyi olan bir şey.

For example, in the Fearless Fluency Club, in my course, I have monthly material.

Örneğin, Fearless Fluency Club'da kursumda aylık materyalim var.

Every month I give you new material, and in that material is a guide.

Her ay size yeni malzeme veriyorum ve o malzemede bir rehber var. Size

I give you a suggested study guide, and you can study week one, here's information.

önerilen bir çalışma kılavuzu veriyorum ve birinci hafta çalışabilirsiniz, işte bilgiler.

Week two, here's the information.

İkinci hafta, işte bilgiler.

This helps you to finish the material in one month and also to not feel too overwhelmed.

Bu, materyali bir ayda bitirmenize ve ayrıca bunalmış hissetmemenize yardımcı olur.

This is a good way to have someone else create the structure for you, but you can always

Bu, bir başkasının yapıyı sizin için oluşturması için iyi bir yoldur , ancak halihazırda kullandığınız

create your own kind of plan using materials that you already use.

malzemeleri kullanarak her zaman kendi planınızı oluşturabilirsiniz .

Those of you who are here live, some of you said, "There's things that I do every day,

Burada yaşayanlarınız, bazılarınız , "Her gün yaptığım şeyler var

but I don't really have a specific plan."

ama gerçekten belirli bir planım yok" dedi.

[Delia 01:16:24] says, "No, I don't have a weekly plan.

[Delia 01:16:24], "Hayır, haftalık planım yok.

It's too complicated."

Çok karmaşık" diyor.

Others say, "Yeah, sometimes I have a plan, sometimes I don't."

Diğerleri, "Evet, bazen bir planım olur, bazen olmaz" der.

Well, if you would like to create a plan, try it.

Bir plan oluşturmak istiyorsanız, deneyin.

If you would like me to help you create a plan, join the Fearless Fluency Club and follow

Bir plan oluşturmanıza yardım etmemi istiyorsanız , Fearless Fluency Club'a katılın ve

that guide, the monthly guide.

aylık kılavuz olan bu kılavuzu izleyin.

If the plans are not for you, you do what works best for you.

Planlar size göre değilse, sizin için en iyi olanı yaparsınız. Hadi geri

Let's go back.

dönelim.

I believe we have only one more question.

Sanırım tek bir sorumuz daha var.

Let's go back to our screen here.

Buradaki ekranımıza geri dönelim.

Zoe has a question about polite conversations.

Zoe'nin kibar konuşmalarla ilgili bir sorusu var.

She asks, "I would like to know what we need to pay attention to when we're talking to

"Amerikalılarla konuşurken nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğrenmek istiyorum

Americans.

. Kültürel farklılıktan dolayı

What's the topic we cannot discuss with them due to the cultural difference?"

onlarla konuşamayacağımız konu nedir ?" diye soruyor.

Here I want to give you one topic that is definitely controversial.

Burada size kesinlikle tartışmalı olan bir konu vermek istiyorum .

If you would like more topics, there's a video that Dan and I made two years ago.

Daha fazla konu istiyorsanız, Dan'le iki yıl önce yaptığımız bir video var.

Wow!

Vay!

A long time ago.

Uzun zaman önce.

It's in the description of this lesson today about small talk.

Bugünkü bu dersin açıklamasında havadan sudan konuşmak var.

Polite topics, rude topics, we talk about our opinions.

Kibar konular, kaba konular, fikirlerimiz hakkında konuşuruz .

But one that I want to talk about with you today is someone's body appearance, talking

Ama bugün sizinle konuşmak istediğim bir tanesi, birinin vücut görünümü,

about their eyes, their figure, their skin.

gözleri, şekli, teni hakkında konuşmak.

You can talk about their clothing, "Oh, that's a nice shirt," "Oh, are those new shoes?"

Kıyafetleri hakkında konuşabilirsiniz, "Oh, bu güzel bir gömlek", "Oh, bu ayakkabılar yeni mi?"

"Is that a new dress?"

"Bu yeni bir elbise mi?"

No problem.

Sorun değil.

You can talk about clothing, but talking about someone's body is usually uncomfortable.

Giyim hakkında konuşabilirsiniz, ancak birinin vücudu hakkında konuşmak genellikle rahatsız edicidir.

Let's take a look at three quick examples.

Üç hızlı örneğe bir göz atalım.

The first one is, "Your eyes look tired today."

İlki, "Gözlerin bugün yorgun görünüyor."

Oh, this is too negative.

Oh, bu çok olumsuz.

I know in some cultures it can be acceptable to talk about some negative things, because

Bazı kültürlerde bazı olumsuz şeyler hakkında konuşmanın kabul edilebilir olduğunu biliyorum, çünkü

maybe you're trying to ask them, "Are you okay?

onlara " İyi misin?

Why are you tired?"

Neden yorgunsun?"

But in the US, when you say, "You look tired," or, "Your eyes look tired," "Oh, your skin

Ama ABD'de, "Yorgun görünüyorsun" ya da "Gözlerin yorgun görünüyor" dediğinde, "Ah, cildin

is kind of pale today.

bugün biraz solgun.

Are you sick?"

Hasta mısın?"

Well, if they are not sick, then they're going to feel pretty uncomfortable.

Pekala, eğer hasta değillerse, kendilerini oldukça rahatsız hissedecekler.

I recommend avoiding talking about their body appearance.

Vücut görünümleri hakkında konuşmaktan kaçınmanızı tavsiye ederim .

What about something positive?

Peki ya olumlu bir şey?

If you say, "You're really slim," slim is the opposite of fat.

"Gerçekten zayıfsın" derseniz, ince, şişmanın zıttıdır.

If you say to someone, "You're really slim," it's not a negative thing, it's a positive

Birine "Gerçekten zayıfsın" derseniz, bu olumsuz bir şey değil, olumlu bir

thing, but someone might feel uncomfortable because they don't know how to respond.

şeydir, ancak kişi nasıl tepki vereceğini bilmediği için kendini rahatsız hissedebilir.

Should they say, "Thank you"?

"Teşekkür ederim" mi demeliler?

Should they say, "Oh, you too"?

"Ah, sen de" mi demeliler?

It's uncomfortable to know how to respond.

Nasıl cevap vereceğini bilmek rahatsız edici.

If you say something that is definitely positive, like, "Your hair is beautiful," "Wow!

"Saçların çok güzel", "Vay canına!

Your eyes are amazing," oh, this means that maybe you want to go on a date with that person.

Gözlerin harika" gibi kesinlikle olumlu bir şey söylersen, bu, belki o kişiyle çıkmak istediğin anlamına gelir.

If you want to go on a date with that person, great.

O kişiyle çıkmak istiyorsan, harika.

You can say that.

Bunu söyleyebilirsin.

But if you are just trying to say something nice to them, this is probably not the right

Ama onlara sadece güzel bir şey söylemeye çalışıyorsanız , bu muhtemelen

thing to say, because they will think, "Oh, are they romantically interested in me?

söylenecek doğru şey değildir, çünkü şöyle düşünürler: "Ah, benimle romantik bir şekilde ilgileniyorlar mı?

My hair is beautiful?

Saçım güzel mi?

Well, thank you, but I don't know what else they're trying to say."

Şey, teşekkür ederim ama ben başka ne söylemeye çalıştıklarını bilmiyorum."

This is something I recommend avoiding is talking about their physical body.

Bu, fiziksel bedenleri hakkında konuşmaktan kaçınmanızı tavsiye ettiğim bir şey .

You could talk about my hair clip.

Saç tokam hakkında konuşabilirsin.

Maybe you like my hair clip.

Belki saç tokamı beğenirsin.

You could say, "Oh, Vanessa, that's a really cool hair clip."

"Oh, Vanessa, bu gerçekten harika bir saç tokası" diyebilirsin.

Great, no problem.

Harika, sorun değil.

This is just something nice because I can say, "Oh, thanks.

Bu güzel bir şey çünkü "Oh, teşekkürler.

I like it, too."

Ben de beğendim" diyebiliyorum.

But if you're going to talk about someone's physical appearance, their body, they might

Ama birinin fiziksel görünümünden, vücudundan bahsedecekseniz,

feel a little uncomfortable.

biraz rahatsız olabilirler.

This is my quick tip about small talk.

Bu, havadan sudan konuşmakla ilgili hızlı ipucum.

Feel free to check out the video in the description so that you can get more details about that.

Bununla ilgili daha fazla ayrıntı alabilmeniz için açıklamadaki videoyu kontrol etmekten çekinmeyin.

I want to know for you, what are some topics that are uncomfortable in small talk?

Sizin için bilmek istiyorum, havadan sudan sohbetlerde rahatsız edici bazı konular nelerdir?

What shouldn't you talk about?

Ne hakkında konuşmamalısın?

Even though some people say you shouldn't talk about politics or religion or relationships,

Bazı insanlar siyaset, din ya da ilişkiler hakkında konuşmamanız gerektiğini söylese de,

a lot of people do talk about that.

pek çok insan bundan bahsediyor.

It just depends on your situation and how you talk about it.

Bu sadece durumunuza ve bunun hakkında nasıl konuştuğunuza bağlıdır.

But bodily appearance is one thing that definitely is uncomfortable for both men and women.

Ancak bedensel görünüm, hem erkekler hem de kadınlar için kesinlikle rahatsız olan bir şeydir. Vakit

Thank you so much, everyone, for taking your time.

ayırdığınız için hepinize çok teşekkür ederim .

We talked today for, I think, an hour and a half.

Bugün sanırım bir buçuk saat konuştuk .

I'm quite thirsty.

Çok susadım.

I'm going to say goodbye.

Hoşça kal diyeceğim.

Thank you for all of your wonderful questions.

Tüm harika sorularınız için teşekkür ederim.

Thank you for your patience.

Sabrınız için teşekkürler.

I hope that you could learn a lot.

Umarım çok şey öğrenebilirsin. Öğrenmeye devam etmek için açıklamada bulunan

Feel free to use all of these extra videos that are in the description to continue to

tüm bu ekstra videoları kullanmaktan çekinmeyin

learn.

.

I will continue to be making videos, be sharing information.

Video çekmeye, bilgi paylaşmaya devam edeceğim .

If you are receiving my free email lessons, I will continue to send you email lessons

Ücretsiz e-posta derslerimi alıyorsanız, size haftada iki kez e-posta dersleri göndermeye devam edeceğim

two times a week.

.

If you would like to get these email lessons, all you need to do is download my free ebook,

Bu e-posta derslerini almak istiyorsanız, tek yapmanız gereken ücretsiz e-kitabım olan Kendine

Five Steps to Becoming a Confident English Speaker.

Güvenen İngilizce Konuşmacısı Olmanın Beş Adımı'nı indirmek .

In this ebook, you will learn, you'll find out, you'll see, you'll know what is the best

Bu e-kitapta,

path for you as you're progressing in English.

İngilizcede ilerlerken sizin için en iyi yolun ne olduğunu öğrenecek, öğrenecek, görecek ve bileceksiniz.

I recommend reading the free ebook.

Ücretsiz e-kitabı okumanızı tavsiye ederim.

The link is in the description and it'll be on the screen at the end.

Link açıklamada var ve sonunda ekranda olacak.

I want to help you to continue to learn English.

İngilizce öğrenmeye devam etmenize yardımcı olmak istiyorum.

I will be reading your comments.

Yorumlarınızı okuyor olacağım.

I'll be giving feedback.

Geri bildirimde bulunacağım.

But our live lessons are going to take a little break because my baby is getting ready.

Ama canlı derslerimiz bebeğimin hazırlık yaptığı için biraz ara verecek.

He is growing day-by-day.

Gün geçtikçe büyüyor.

I'm growing day-by-day.

Günden güne büyüyorum.

Thank you, everyone, for your support.

Desteğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Thanks for your kind words.

Nazik sözlerin için teşekkürler.

I hope that the next videos on my YouTube channel are going to be extra special for

Umarım YouTube kanalımdaki sonraki videolar sizler için çok özel olur

you.

.

I've prepared them, scheduled them, recorded them just for you.

Onları sizin için hazırladım, planladım, kaydettim .

I hope that you'll enjoy them and continue to learn English with me.

Umarım onları beğenirsiniz ve benimle İngilizce öğrenmeye devam edersiniz.

I'm not going away, just not having live lessons.

Uzaklara gitmiyorum, sadece canlı dersler yapmıyorum.

I will continue to be here on my YouTube channel.

YouTube kanalımda burada olmaya devam edeceğim.

Thank you, everyone.

Herkese teşekkürler.

I appreciate your time, your energy, and effort.

Zamanını, enerjini ve çabanı takdir ediyorum.

Have a wonderful day.

İyi günler.

I'll see you the next time.

Bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.