8 Fast English Sentences: Can you say them?

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.  

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to speak fast  English? Let's talk about it.  

Hızlı İngilizce konuşmaya hazır mısınız ? Bunun hakkında konuşalım.

Have you ever watched an English TV show or movie  and thought, oh my goodness, they're speaking so  

Hiç bir İngiliz dizisi veya filmi izlediniz mi ve aman tanrım, çok

fast, it's just one long word? Well, today I  have some good news for you. Today, I'm going  

hızlı konuşuyorlar, bu sadece uzun bir kelime mi diye düşündünüz mü? Pekala, bugün size bazı iyi haberlerim var. Bugün,

to be helping you with some common English phrases  and sentences and questions, how to combine them,  

size bazı yaygın İngilizce ifadeler , cümleler ve sorular, bunların nasıl birleştirileceği,

how native English speakers make them quick  and fast, so that you can pronounce them like  

anadili İngilizce olanların bunları nasıl hızlı ve hızlı hale getirdiği konusunda yardımcı olacağım, böylece isterseniz bunları kendiniz bu şekilde telaffuz edebilirsiniz

this yourself if you feel like it, but also to  help you be able to understand fast English. 

. aynı zamanda hızlı İngilizce'yi anlamanıza yardımcı olmak için.

You're going to be pronouncing these eight  fast sentences in English in no time.  

Bu sekiz kısa cümleyi İngilizce olarak çok kısa sürede telaffuz edeceksiniz.

Let's get started. Our first five sentences  include some kind of reduction with the word  

Başlayalım. İlk beş cümlemiz, siz kelimesiyle bir tür kısaltma içeriyor

you. Let's take a look at our first sentence.  What do you think? But do you think that we  

. İlk cümlemize bir göz atalım. Ne düşünüyorsun? Ama

really say it this slowly, what do you think?  Absolutely not. I just bought this new dress.  

gerçekten bu kadar yavaş söylediğimizi düşünüyor musunuz, ne düşünüyorsunuz? Kesinlikle hayır. Bu elbiseyi yeni aldım.

What'd you think? What is happening in the middle  of this question? Let's break it down. There are  

Ne düşündün? Bu sorunun ortasında ne oluyor ? Hadi parçalayalım. Bu soruyu

a couple of different ways that we can reduce  this question, so let's talk about the first one. 

azaltmanın birkaç farklı yolu vardır , o yüzden ilkinden bahsedelim.

Whadaya think? Whadaya think? Here the final T  on the question word what is cut off. We just  

Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Burada soru kelimesindeki son T  kesiliyor. Biz sadece

say wha. And then instead of saying do with  a nice ooh sound, instead, it sounds like da,  

ne diyoruz. Ve sonra hoş bir ooh sesiyle do demek yerine da,   whada gibi ses çıkarır

whada. And then the next word you  is going to have a similar sound.  

. Ardından, bir sonraki kelime olan siz benzer bir sese sahip olacaktır.

Whadaya, daya. Whadaya think? Whadaya  think? Whadaya think? Can you say that  

Daya, gün. Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Bunu benimle   söyleyebilir misin

with me? Whadaya think? Whadaya think? But  would you imagine that we can reduce this  

? Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Ancak bunu   daha da azaltabileceğimizi düşünür müsünüz

even more? Yep. You will definitely hear  in English movies and TV shows people say,  

? Evet. İngiliz filmlerinde ve TV şovlarında insanların

"I just bought this new dress. Wha'ya think?" Wha'ya think? What is happening to the verb do?  

"Bu yeni elbiseyi yeni aldım. Ne düşünüyorsun?" Ne düşünüyorsun? do fiiline ne oluyor?

Listen carefully. I just bought this new dress.  What'ya think? What'ya think? Do is just gone.  

Dikkatli dinle. Bu elbiseyi yeni aldım. Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Do gitti.

It's completely absent from the sentence. It's  off on vacation somewhere. So you can say wha'ya  

Cümlede tamamen yok. Bir yerlerde tatile çıktı. Yani ne

think. Wha'ya think? Wha'ya think? What'ya think?  Our second question is, where did you get it?  

düşünüyorsun diyebilirsin. Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? İkinci sorumuz, nereden aldınız?

But do you think we say it like this, where  did you get it? No. If English speakers spoke  

Ama böyle mi söylediğimizi sanıyorsun, nereden aldın? Hayır. İngilizce konuşanlar

like this, then you probably wouldn't be here  because you'd already be able to understand fast  

bu şekilde   konuşsaydı, o zaman muhtemelen burada olmazdınız çünkü zaten hızlı

English because it would just be slow English. So let's see how this is actually said. I love  

İngilizce'yi anlayabilirdiniz çünkü bu sadece yavaş İngilizce olurdu. Öyleyse bunun gerçekte nasıl söylendiğini görelim.

that dress. Where'd ya ged it? Where'd ya  get it? Let's break this down. Where'd.  

O elbiseyi seviyorum. Nerede buldun? Nereden buldun? Bunu parçalayalım. D nerede.

Where'd. This is a contraction of where and did.  Where'd ya, this is a you, where'd ya. And then  

D nerede. Bu, nerede ve yaptı'nın bir daralmasıdır. Neredeydin, bu bir sen, neredeydin? Ve sonra

our final two words we're going to link together.  Ged it. Ged. Where's that D coming from? Ged,  

son iki kelimemizi birbirine bağlayacağız. Yap şunu. Ged. Bu D nereden geliyor? Ged,

get it. Well, in American English, when there is  a T between two vowels, we often change that T to  

anla. Amerikan İngilizcesinde, iki ünlü arasında bir T olduğu zaman, genellikle bu T'yi

a D sound. This is going to be extremely common  in American English, and it's going to help you  

bir D sesi olarak değiştiririz. Bu, Amerikan İngilizcesinde son derece yaygın olacak ve

to pick up on fast words like sweater, water. These are common examples of a T changing  

kazak, su gibi hızlı sözcükleri öğrenmenize yardımcı olacak. Bunlar bir T'nin D'ye dönüşmesinin yaygın örnekleridir.

to a D. And finally, in this question,  there's one more thing we need to mention.  

Ve son olarak, bu soruda bahsetmemiz gereken bir şey daha var.

Listen to the final sound of the question.  Where do you get it? It. It. Do you hear it?  

Sorunun son sesini dinleyin. Nereden buluyorsun? BT. BT. Duyuyor musun?

Nope. Listen, one more time. Where do you get it?  Where do you get it? That final T is not really  

Hayır. Dinle, bir kez daha. Nereden buluyorsun? Nereden buluyorsun? Bu son T gerçekten

pronounced. Your tongue is going to be in the  same place as if you're going to make a T sound.  

telaffuz edilmiyor. Sanki bir T sesi çıkaracakmışsınız gibi diliniz aynı yerde olacaktır.

But instead of letting that air flow out,  your tongue just stops on the top of your  

Ancak bu havanın dışarı akmasına izin vermek yerine, diliniz ağzınızın üzerinde durur

mouth. That's why we call this a stopped T. Can you say those final two words with me?  

. Bu yüzden buna durmuş T diyoruz. Son iki kelimeyi benimle söyler misin?

Ged i'. Ged i'. Ged i'. All right, let's put  it all together and I want you to say this  

Ged ben'. Ged ben'. Ged ben'. Pekala, hepsini bir araya getirelim ve bunu

out loud with me. Where'd ya ged i'? Where'd  ya ged i'? Where'd ya ged i'? Now, sometimes  

benimle yüksek sesle söylemeni istiyorum. Nerede buldun? Nerede buldun? Nerede buldun? Şimdi, bazen

we reduce this a little bit further and the  entire rest of the sentence sounds the same,  

bunu biraz daha azaltırız ve tüm cümlenin geri kalan kısmı kulağa aynı gelir,

except for the word you. Sometimes we say  where'd ja, where'd ja, instead of where'd ya.  

siz kelimesi hariç. Bazen neredeydin yerine neredeydin, neredeydin deriz.

This is the difference between ya and ja. Where'd  ja gedi'? Where'd ja gedi'? Where'd ja gedi'?  

Ya ve ja arasındaki fark budur. Ja gedi nerede? Ja gedi nerede? Ja gedi nerede?

Oh, I like that dress. Where'd ja gedi'? Where'd ja. So that's the one main difference  

O elbiseyi beğendim. Ja gedi nerede? Neredeydin? İşte

here between these two different reductions,  and you're going to hear both of them. So now  

bu iki farklı indirgeme arasındaki tek temel fark bu ve ikisini de duyacaksınız. Şimdi

I hope that you'll be able to understand them.  Let's go to our next one. Sentence number three,  

Umarım onları anlayabilirsiniz. Bir sonrakimize geçelim. Üç numaralı cümle,

or I guess question number three is, are  you doing okay? Hmm, this is a very kind  

veya sanırım üç numaralı soru, iyi misin? Hmm, bu çok nazik bir

question you can ask someone who you feel  like might be having a hard time in life.  

soru, hayatında zor zamanlar geçiriyor olabileceğini düşündüğün birine sorabilirsin.

It's the year 2020, so a lot of people are in this  situation. And it's a kind question you can ask,  

2020 yılı olduğu için pek çok insan bu durumda. Ve sorabileceğiniz nazik bir sorudur

and you will also hear other people asking. But do they say, are you doing okay?  

ve diğer insanların da sorduğunu duyacaksınız. Ama iyi misin diyorlar mı?

No. This is often reduced in a couple different  ways within the sentence. So let's talk about it.  

Hayır. Bu, genellikle cümle içinde birkaç farklı şekilde kısaltılır. Bunun hakkında konuşalım.

Hey, I haven't seen you in a while.  Are ya doin' ok? Are ya doin' ok?  

Hey, seni bir süredir görmedim. iyi misin iyi misin

Here we have kept the word are, but then you,  listen carefully, are ya doin' ok? Does that  

Burada sözümüzü tuttuk, ama sonra sen, dikkatlice dinle, iyi misin? Bu

sound familiar? We already talked about how  sometimes you becomes ya. And this is extremely  

tanıdık geliyor mu? Bazen nasıl "ya" olduğunuzdan zaten bahsetmiştik.

common as we're speaking quickly and talking  with people in a comfortable situation. Are ya.  

Hızlı konuştuğumuz ve rahat durumdaki insanlarla konuştuğumuz için bu son derece yaygındır. öyle misin

And then listen to our verb, doin' ok. What's happening with the G at the end,  

Ve sonra fiilimizi dinle, doin' ok. Sondaki G'ye ne oluyor,

doin'? It's gone. It is on vacation. So make sure  that we say, are ya doin' ok? Are ya doin' ok?  

yapıyor? Gitti. Tatilde. Öyleyse , iyi misin dediğimizden emin ol? iyi misin

Are ya doin' ok? We can reduce this even further  by cutting off our first verb are. Ya doin' ok?  

iyi misin İlk fiilimizi keserek bunu daha da azaltabiliriz . İyi misin?

Ya doin' ok? Say that with me. Ya doin' okay?  I haven't seen you for a while. Ya doin' ok?  

İyi misin? Bunu benimle söyle. İyi misin? Seni bir süredir görmedim. İyi misin?

Ya doin' ok? Fast sentence. Number four, did  you eat yet? Did you eat yet? But do you think  

İyi misin? Hızlı cümle. Dördüncü, henüz yemek yemedin mi? Yemek yedin mi? Ama sizce

we say it like this? Nope. Instead, we're going  to reduce this in a couple of different ways.  

böyle mi söylüyoruz? Hayır. Bunun yerine, bunu birkaç farklı yolla azaltacağız.

So you might say, when I visit my grandma's  house, she always asks me, "Did you eat yet?" 

Yani, büyükannemin evini ziyaret ettiğimde bana her zaman "Yemek yedin mi?"

But she doesn't say it like that. Instead, she  says, "Did ya ea' ye'?" Did ya ea' ye'? Here the  

Ama o böyle söylemiyor. Bunun yerine , "Sen yedin mi?" Yedin mi? Burada

word you is being reduced ya. Did ya ea' ye'? And  also, notice what's happening with the two final  

kelimesi azaltılıyor ya. Yedin mi? Ayrıca, son iki

words, eat and yet. They both end in T, so think  back to another rule about T that we talked about.  

kelime olan ye ve henüz ne olduğuna dikkat et. İkisi de T ile biter, bu yüzden T hakkında konuştuğumuz başka bir kuralı düşünün.

Ea' ye'. My tongue is stopped at the top of  my mouth and I'm not letting that air pass  

Evet. Dilim ağzımın üst kısmında durmuş durumda ve o havanın geçmesine izin vermiyorum

through. Listen to the full sentence. Did ya ea'  ye'? Did ya ea' ye'? Can you say that with me?  

. Cümlenin tamamını dinleyin. Ea' sen' sen '? Yedin mi? Bunu benimle söyler misin?

Did ya ea' ye'? We can reduce this another time  and say did ja. Did ja ea' ye'? Say it with me. 

Yedin mi? Bunu başka bir zaman azaltabilir ve did ja diyebiliriz. Ja ea 'ye' mi? Benimle söyle.

Did ja ea' ye'? Did ja ea' ye'? And then if we can  reduce this one final time and this is I think one  

Ja ea 'ye' mi? Ja ea 'ye' mi? Ve sonra bunu son bir kez azaltabilirsek ve bu bence

of my favorites. Growing up, my family sometimes  used to laugh about this because it's reduced so  

favorilerimden biri. Büyürken, ailem bazen buna gülerdi çünkü o

much, it doesn't sound like any English word. But  in the right context, you could totally understand  

kadar azaltıldı ki kulağa İngilizce bir kelime gibi gelmiyor. Ancak doğru bağlamda, onu tamamen anlayabilirsiniz

it. What if I said to you, jeet yet? It sounds  so weird. Jeet yet?jeet yet? This means, did you  

. Ya sana, henüz jeet desem? Kulağa çok tuhaf geliyor. Henüz yok mu? Bu,

eat yet? But we are reducing this again and again  and again. If you remember, we just talked about  

henüz yemek yemediniz mi? Ancak bunu tekrar tekrar azaltıyoruz . Hatırlarsanız, az önce

did ja, making you into ju, ju, a ju sound. So that's what's happening here,  

did ja'dan, sizi ju, ju, a ju sesine dönüştürmekten bahsetmiştik. Demek burada olan bu,

but we're dropping did and we're  keeping ju, and then eat. Jeet  

ama did'i bırakıyoruz ve ju'yu tutuyoruz ve sonra yemek yiyoruz. Jet

yet? Did you eat yet? Jeet yet? Jeet yet?  Now, if you are uncomfortable using these  

henüz? Yemek yedin mi? Henüz yok mu? Henüz yok mu? Şimdi,

extremely reduced versions of English sentences  yourself, that's no problem. One of the biggest  

İngilizce cümlelerin bu son derece indirgenmiş versiyonlarını kullanmaktan rahatsızsanız , sorun değil.

to knowing these types of reductions is being able  to understand other people when they use them. So  

Bu tür indirgemeleri bilmenin en büyük  önlerinden biri, diğer insanları kullandıklarında anlayabilmektir. Bu nedenle   İnsanları anlayabilmeniz için

I want to give you these tools in your figurative  English toolbox so that you can understand people. 

mecazi İngilizce araç kutunuzdaki bu araçları size vermek istiyorum .

If you're watching a movie  and they say, "Jeet yet,"  

Bir film izliyorsanız ve bu dersten önce "Yeter artık" derlerse,

before this lesson, you would have  thought, what in the world did they say?  

ne dediklerini düşünürdünüz?

But now you know that they're asking, did you  eat yet? So you have that tool in your toolbox  

Ama artık sorduklarını biliyorsunuz, henüz yemek yemediniz mi? Yani,

to know how they're saying this, what they're  saying, and how they're reducing it. Sentence  

bunu nasıl söylediklerini, ne dediklerini ve bunu nasıl kısalttıklarını bilmek için araç kutunuzda o araca sahipsiniz.

number five is, I'll text you later. I'll text you  later. We often use this if we just want to get in  

Beşinci cümle, sana sonra mesaj atacağım. Sana sonra mesaj atarım . Bunu genellikle

touch with a friend later. Maybe you don't have  the information they're asking about. You don't  

daha sonra bir arkadaşımızla   iletişime geçmek istiyorsak kullanırız. Belki de istedikleri bilgilere sahip değilsinizdir.

know if you're free on Saturday to get together. So you're going to go home, look at your calendar,  

Cumartesi günü bir araya gelmek için boş olup olmadığınızı bilmiyorsunuz. Yani eve gideceksin, takvimine bakacaksın

and then you'll text them later. So let's break  down how we can say the sentence. I'll text you  

ve onlara daha sonra mesaj atacaksın. O halde cümleyi nasıl söyleyebileceğimizi inceleyelim. Sana sonra mesaj atarım

later. I'll text ya later. Did you notice what  we're doing here? You is becoming, listen again,  

. Sana sonra mesaj atacağım. Burada ne yaptığımızı fark ettiniz mi? Sen oluyorsun, tekrar dinle,

I'll text ya later. It's becoming ya again. As you  can tell, this is a very common reduction of the  

Sana sonra mesaj atacağım. Tekrar sana dönüşüyor. Sizin de anlayabileceğiniz gibi, bu siz kelimesinin çok yaygın bir kısaltmasıdır

word you. I'll text ya later. We have another  reduction that's happening here. What is that  

. Sana sonra mesaj atacağım. Burada gerçekleşen başka bir indirimimiz var. O

first word? I'll. This is simply a contraction  of I plus will, the future tense in English. 

ilk kelime nedir? Hasta. Bu, İngilizce'de gelecek zaman olan I artı iradenin basit bir kısaltmasıdır. Sana

I'll text ya lader. Listen to our final word,  lader, lader. There's a T, but it sounds like  

mesaj atacağım. Son sözümüzü dinleyin, merdiven, merdiven. T var ama kulağa

a D? Is this happening again? Yes. Here we  have a T between two vowels. And so the word  

D ​​gibi mi geliyor? Bu tekrar mı oluyor? Evet. Burada iki sesli harf arasında bir T var. Bu nedenle   kelimesi

later doesn't sound like ter, later. Instead, it's  going to sound like lader, lader. Can you say that  

daha sonra ter gibi gelmiyor. Bunun yerine, daha fazla ses çıkaracak. Şu

full sentence with me? I'll text ya lader. I'll  text ya lader. We can even reduce this a little  

tam cümleyi benimle birlikte söyler misin? Sana mesaj atacağım. Sana mesaj atacağım. Hatta

bit more, especially in an informal situation, and  drop the subject altogether. You might just say,  

özellikle gayri resmi bir durumda bunu biraz daha azaltabilir ve konuyu tamamen bırakabiliriz. Sadece,

text ya lader. This is kind of like when you say  goodbye to someone and you say, see you later. 

mesaj gönder diyebilirsin. Bu, birine veda edip sonra görüşürüz demeye benzer.

You're dropping I'll see you later. We  just say, see you later. Talk to you later.  

Düşüyorsun sonra görüşürüz. Sonra görüşürüz diyoruz. Sonra konuşuruz.

This is a similar idea, but you can say, text  ya lader. Okay. Text ya lader. I'll get back  

Bu da benzer bir fikir, ancak mesaj ya lader diyebilirsiniz. Tamam aşkım. Sana mesaj at.

in touch with you. Text ya lader. For our  final three fast sentences, we're going to be  

Sizinle tekrar iletişime geçeceğim. Sana mesaj at. Son üç hızlı cümlemiz için,

talking about reducing contractions even more and  sometimes cutting out verbs completely. Let's go  

kasılmaları daha da azaltmaktan ve bazen fiilleri tamamen kesmekten bahsedeceğiz.

to sentence number six, I don't get it. I don't  get it. This verb to get means to understand,  

Altıncı cümleye gidelim, anlamadım. Anlamıyorum. Bu almak fiili, anlamak anlamına gelir

and we often use this for jokes. So if someone  tells a joke, you might say, "I don't get it." 

ve bunu genellikle şakalar için kullanırız. Bu nedenle, birisi fıkra anlatırsa "Anlamıyorum" diyebilirsiniz.

This means you don't understand why it's funny. So  they might have to explain it to you. And this is  

Bu, neden komik olduğunu anlamadığınız anlamına gelir. Bu nedenle size açıklamak zorunda kalabilirler. Ve bu

something that's common. As you're learning  another language, there's probably a lot of  

yaygın olan bir şeydir. Başka bir dil öğrenirken, muhtemelen

twists of language or jokes and different things  that people will say that you won't understand  

insanların

why it's funny, or why it was interesting, or  why it was sad. So you might need to say this,  

neden komik, neden ilginç veya neden üzücü olduğunu anlamayacağınızı söyleyecek pek çok dil çarpıtma veya şaka ve farklı şeyler olacaktır. Yani şunu söylemeniz gerekebilir,

"Hey, I'm sorry. I don't get it. Can you  explain it to me?" That's perfectly fine,  

"Hey, üzgünüm. Anlamıyorum. Bana açıklayabilir misin?" Bu gayet iyi,

but let's break down the pronunciation  of how you can reduce I don't get it. 

ama nasıl azaltabileceğinizin telaffuzunu çözelim, anlamıyorum.

Our first way is to say, I don' gedi'. I don'.  Don'. This is a negative contraction, do not,  

İlk yolumuz, 'gedi yapmıyorum' demek. bilmiyorum. Giymek'. Bu negatif bir kasılmadır,

and that T is just going to be stopped  at the time top of your mouth. Don'.  

ve bu T tam ağzınızın ucunda durdurulacaktır. Giymek'.

Don'. So you're making a slight N sound, but  you want to make sure that that T is stopped.  

Giymek'. Yani hafif bir N sesi çıkarıyorsunuz, ancak bu T'nin durduğundan emin olmak istiyorsunuz.

Don'. I don'. And then we're going to link  together gedi', gedi'. Do you notice here at T  

Giymek'. bilmiyorum. Ve sonra gedi', gedi'yi birbirine bağlayacağız. Burada T  'nin

is between two vowels. Even though they're  different words, it's okay. It's still  

iki sesli harf arasında olduğunu fark ettiniz mi? Farklı kelimeler olsalar da sorun değil. Hâlâ

between two vowels. We're going to link them  together. Not get it, but ged, ged, gedi'. It  

iki ünlü arasında. Bunları birbirine bağlayacağız. Anlamadım ama ged, ged, gedi'.

what's happening with the word it? Here that word it has a stopped T at the end.  

It   kelimesine ne oluyor? İşte bu kelimenin sonunda durmuş bir T var.

So it's just i', i'. My tongue is stopped at the  top of my mouth. Do you think we can put it on all  

Yani sadece ben', ben'. Dilim ağzımın üst kısmında duruyor. Bunların hepsini bir araya getirebileceğimizi düşünüyor musunuz

of this together? I know it's a short sentence,  but isn't it amazing how so many pronunciation  

? Kısa bir cümle olduğunu biliyorum, ancak bu kadar çok telaffuz

tips can be packed into one short sentence? All  right. Let's say it altogether. I don' gedi'.  

ipucunun kısa bir cümleye sığdırılabilmesi şaşırtıcı değil mi? Elbette. Tamamını söyleyelim. Ben gedi değilim.

I don' gedi'. I don' gedi'. I don' gedi'. But you  might've imagined, we can reduce the contraction  

Ben gedi değilim. Ben gedi değilim. Ben gedi değilim. Ancak hayal etmiş olabilirsiniz, kasılmayı azaltabiliriz   daha

don't even further. Listen to this, I 'on'  gedi'. I 'on' gedi'. I 'on' gedi'. I 'on', 'on'. 

fazla değil. Bunu dinle, ben ' gedi' yapıyorum. Gedi'deyim. Gedi'deyim. Ben 'açık', 'açık'.

What's happening to the D here, I 'on'? It's  just gone. Sometimes we just cut it out when  

Buradaki D'ye ne oluyor, ben 'on'? Az önce gitti. Bazen

we're speaking really fast, so you might hear  I 'on', I 'on', I 'on'. And that is I don't.  

çok hızlı konuşurken sesi keseriz, bu yüzden ben 'yanıyorum', ben 'yanıyorum', ben 'yanıyorum' duyabilirsiniz. Ve bu ben yapmıyorum.

I 'on' gedi'. I 'on'. I 'on' gedi'. The final  part is the same as before. We're changing the T  

Gedi'deyim. ben. Gedi'deyim. Son bölüm, öncekiyle aynıdır. T  'yi

to a D, ged, and then it is a stopped T,  gedi'. But that first part with the vowel,  

D, ged olarak değiştiriyoruz ve sonra bu durdurulmuş bir T, gedi' oluyor. Ama sesli harfli o ilk kısım,

listen again, I 'on' gedi'. I 'on'. I 'on'. I  'on' gedi'. I 'on' gedi'. I 'on'. I 'on' gedi'. 

tekrar dinle, 'on' gedi'. ben. ben. Gedi'deyim. Gedi'deyim. ben. Gedi'deyim.

You're going to hear people say this in movies and  TV shows really fast. If someone says something  

İnsanların bunu filmlerde ve TV şovlarında çok hızlı söylediğini duyacaksınız. Birisi komik bir şey söylerse

funny and the other person doesn't laugh, they  might say, "Sorry, I 'on' gedi'." I 'on'. I 'on'.  

ve diğer kişi gülmezse, "Üzgünüm, gedi'deyim" diyebilir. ben. ben.

I 'on' gedi'. Sentence. Number seven is,  I have got to go to someplace, the store,  

Gedi'deyim. Cümle. Yedi numara, Bir yere, dükkana,

my friend's house, work. But do we say it  like that? Oh, I bet you wish that we did.  

arkadaşımın evine, işe gitmem gerekiyor. Ama bunu böyle mi söylüyoruz? Ah, bahse girerim bizim öyle olmamızı isterdin.

But unfortunately, we reduce this many times, so  let's talk about it from the beginning. First,  

Ancak ne yazık ki bunu birçok kez azaltıyoruz, bu yüzden baştan konuşalım. Önce,

we're going to make a contraction with I  have, I've, I've, and then we have got to. 

i var, ive, ive ile bir kasılma yapacağız ve sonra mecburuz.

Got to implies a necessity. I have to do  something, but got to mean something very similar.  

Got to bir gerekliliği ima eder. Bir şey yapmalıyım, ancak buna çok benzer bir şeyi kastediyorum.

But we can reduce these words together.  Instead of saying I've got to, we can say  

Ancak bu kelimeleri birlikte azaltabiliriz. Mecburum demek yerine

gada, gada. We often write this in a text message  or in a quick email as G-O-T-T-A. Gada, gada,  

gada, gada diyebiliriz. Bunu genellikle kısa mesajla veya G-O-T-T-A olarak kısa bir e-postayla yazarız. Gada, gada,

gada. What's happening with the pronunciation?  That T is changing to a D. Say it with me,  

gada. Telaffuza ne oluyor? Bu T, D'ye dönüşüyor. Benimle birlikte söyle,

I've gada. I've gada study English every day. I've  gada. The same thing is going to happen with the  

Ben gadayım. Her gün İngilizce çalışmak zorundayım. Gada'm var. Sonraki iki fiil için de aynı şey olacak

next two verbs, go to the store. Instead of go  to, we're going to say, I've gada goda, goda. 

, dükkana git. Gitmek yerine , ben gada goda, goda diyeceğiz.

I've gada goda the store. I've gada goda. That T  is changing to a D. Say it with me. I've gada goda  

Mağazayı açtım. Tanrım. Bu T , D'ye dönüşüyor. Benimle birlikte söyle.

the store. I've gada goda the store. Now, just  to let you know, sometimes in American English,  

Mağazayı açtım. Mağazayı açtım. Şimdi, bilmen için söylüyorum, bazen Amerikan İngilizcesinde,   bir

when there is a present perfect verb tense, like  I have got to do something, with the word have  

şey yapmak zorundayım gibi, have sözcüğüyle birlikte

sometimes we drop have completely, especially  with got to. We might just say I' gada. I' gada  

bazen have'yi tamamen bırakırız, özellikle got ile. Sadece ben gada diyebiliriz.

goda the store. I' gada goda the  store. Where are you going? Oh, I'  

Mağazayı gada   goda. Mağazayı ziyaret edeceğim . Nereye gidiyorsun? Oh, ben

gada goda work. I'm sorry. I'm late. I' gada goda. Our final sentence, number eight, is, I'm about to  

bir iş yapacağım. Üzgünüm. Geciktim. Tanrı aşkına. Sekiz numaralı son cümlemiz şu: I'm about to

plus some kind of verb. Like I'm about to pass  out, I'm so hungry! Or I'm about to go to work.  

artı bir tür fiil. Bayılmak üzereymişim gibi , çok açım! Ya da işe gitmek üzereyim.

I'm about to do something. Let's reduce the  beginning of this sentence. Our first word is  

Bir şeyler yapmak üzereyim. Bu cümlenin başlangıcını kısaltalım. İlk kelimemiz

a contraction, I'm, which is I am. I'm. Our next  word about, sometimes we cut off the first letter  

bir kısaltmadır, yani ben'im. Ben. Bir sonraki sözümüz, bazen ilk A harfini keser

A and just say 'bout, 'bout. And then for the word  to, sometimes instead of saying to, we say ta, ta.  

ve sadece 'bout, 'bout' deriz. Ve to kelimesi için bazen to demek yerine ta, ta deriz.

You saw this previously with gada goda the  store. Here it's the same thing, I'm 'bout ta. 

Bunu daha önce mağazada gada goda ile gördünüz . İşte aynı şey, ben de ta. Ben

I'm 'bout ta. I'm 'bout ta pass out, I'm so  hungry! I'm 'bout ta go to the store. I'm 'bout ta  

hazırım. Bayılmak üzereyim, çok açım! Dükkana gitmek üzereyim.

go to work. I'm 'bout ta do something. But we have  one more reduction that we can have. Think about  

İşe gitmek üzereyim. Bir şeyler yapmak üzereyim. Ancak yapabileceğimiz bir indirim daha var. about

those two T's at the end of the word about and at  the beginning of the word to. Those are two teas  

kelimesinin sonundaki ve to kelimesinin başındaki iki T harfini düşünün . Bunlar birlikte iki çaydır

together. And on either side of that, what do you  see? Oh, is that a vowel? That's right. There are  

. Ve bunun her iki tarafında ne görüyorsunuz? Oh, bu bir sesli harf mi? Bu doğru.

T's surrounded by vowels. So what happens? We can  change them to a D sound. And this is all going  

Ünlülerle çevrili   T'ler vardır. Peki ne olur? Bunları bir D sesi olarak değiştirebiliriz. Ve bunların hepsi

to link together in one fast word, I'm bouda. I'm bouda. I'm bouda. Here D, D, this D sound,  

tek bir hızlı kelimede birbirine bağlanacak, ben boudayım. Ben boudayım. Ben boudayım. Burada D, D, bu D sesi,

is the T that's been changed into a D. Actually  the two T's that have been changed into D's.  

D olarak değiştirilen T'dir. Aslında, D olarak değiştirilen iki T'dir.

Let's try to say this all together. I'm bouda to  pass out, I'm so hungry! I'm bouda. I'm bouda to  

Bunu hep birlikte söylemeye çalışalım. Bayılmak üzereyim, çok açım! Ben boudayım.

pass out. I'm bouda. I'm bouda to pass out, I'm  so hungry! Great work in practicing all eight of  

Bayılmak üzereyim. Ben boudayım. Bayılmak üzereyim, çok açım!

these shortened, quick, reduced fast sentences. I  hope that this helped you to be able to understand  

Bu kısaltılmış, hızlı, azaltılmış hızlı cümlelerden sekizinin tümünü uygulamak için harika bir çalışma. Umarım bu,

some principles of English pronunciation  and to level up your listening skills. 

İngilizce telaffuzun bazı ilkelerini anlamanıza ve dinleme becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olmuştur.

I want to know in the comments, whatdayathink  about this lesson? Was it helpful for you?  

Yorumlarda bilmek istiyorum, bu ders hakkında ne düşünüyorsunuz? Size yardımcı oldu mu?

Wha' ja think about this lesson? Let me know in  the comments if you enjoyed this. If you did,  

Bu ders hakkında ne düşünüyorsun? Bunu beğendiyseniz yorumlarda bana bildirin. Yaptıysan

maybe I'll make some more in the future. Well,  thanks so much for learning English with me,  

belki gelecekte biraz daha yaparım. Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler.

and I'll see you again next Friday for a  new lesson here on my YouTube channel. Bye. 

Önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşmek üzere. Hoşçakal.

The next step is to download my free ebook, Five  Steps to Becoming a Confident English Speaker.  

Sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmektir.

You'll learn what you need to do  to speak confidently and fluently.  

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapmanız gerektiğini öğreneceksiniz.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel  for more free lessons. Thanks so much. Bye.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın. Çok teşekkürler. Hoşçakal.