ENGLISH FLUENCY SECRETS | 5 Things You Must Do

Hey, in order for you to speak English, like a native English speaker,

Hey, ana dili İngilizce olan biri gibi İngilizce konuşabilmen için

there are five things you must do.

yapman gereken beş şey var.

Would you like to know what these five things are?

Bu beş şeyin ne olduğunu bilmek ister misiniz?

Well, then I am teacher.

Peki, o zaman ben öğretmenim.

Tiffani let's jump right in.

Tiffani hemen konuya girelim.

The first thing that you must do is listen.

Yapmanız gereken ilk şey dinlemek.

But you specifically need to listen to real English conversations.

Ama özellikle gerçek İngilizce konuşmaları dinlemen gerekiyor.

This is something that I emphasize all the time with my English students.

Bu, İngilizce öğrencilerimde her zaman vurguladığım bir şey.

You see, you can watch a video where the individuals are speaking in

Bakın, bireylerin İngilizce konuştuğu

English, where they're teaching you new things like this video and videos

, size yeni şeyler öğrettiği bir video izleyebilirsiniz, bu video gibi ve

like this one are very important.

bunun gibi videolar çok önemlidir.

But in order for you to speak English fluently, you must also watch real English

Ancak akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilmeniz için gerçek İngilizce

conversations, meaning conversations between two native English speakers.

konuşmaları, yani anadili İngilizce olan iki kişi arasındaki konuşmaları da izlemelisiniz. Anadili İngilizce olan iki kişinin sohbet ettiği

You can watch a video or you can listen to a podcast where two native English

bir video izleyebilir veya bir podcast dinleyebilirsiniz

speakers are having a conversation.

.

Now, why is this so important?

Şimdi, bu neden bu kadar önemli?

You see, when you listen to native English speakers, having a conversation, it will

Görüyorsunuz, anadili İngilizce olan kişileri dinlediğinizde, sohbet etmek

actually improve your listening skills.

aslında dinleme becerilerinizi geliştirecek.

Now, many students have told me that they love my accent and you probably

Pek çok öğrenci bana aksanımı sevdiklerini söyledi ve muhtemelen siz

like my accent as well, but there are many different accents in America.

de aksanımı beğeniyorsunuz ama Amerika'da birçok farklı aksan var.

When you go to the south, people sound different from those that

Güneye gittiğinizde, insanlar kuzeyde yaşayanlardan farklı geliyor

live in the Northern part of.

. Bu

So the more you listen to real English conversations, the

yüzden, gerçek İngilizce konuşmaları ne kadar çok dinlerseniz, dinleme becerileriniz o kadar iyi

better, and the more improved your listening skills will become.

ve daha da gelişecektir.

The second thing is you will improve your pronunciation skills as you shadow them.

İkincisi, telaffuz becerilerinizi gölgeledikçe geliştireceksiniz.

You see, when I was studying Korean, I actually did the same thing.

Görüyorsun, ben Korece çalışırken, aslında ben de aynı şeyi yaptım.

I would listen to Korean conversations.

Korece konuşmaları dinlerdim. Sohbet

I would watch people having conversations, and then I would

eden insanları izlerdim ve sonra

quietly mimic what they were saying.

sessizce söylediklerini taklit ederdim.

I was shadowing them and my pronunciation got so good that Koreans that did not know

Onları gölgeliyordum ve telaffuzum o kadar iyi oldu ki beni tanımayan Koreliler

me thought that I was actually Korean.

gerçekten Koreli olduğumu düşündüler.

When they spoke to me on the phone, this is what you need to happen.

Benimle telefonda konuştuklarında, olması gereken bu.

As you are studying English, and you're trying to improve your fluency, you

İngilizce çalışırken ve akıcılığınızı geliştirmeye çalışırken,

need your pronunciation to also improve.

geliştirmek için telaffuzunuza da ihtiyacınız var.

That's why you need to listen to real English conversations.

Bu yüzden gerçek İngilizce konuşmaları dinlemelisiniz.

The third point.

Üçüncü nokta.

It will help you learn how native English speakers actually speak.

Anadili İngilizce olan kişilerin gerçekte nasıl konuştuğunu öğrenmenize yardımcı olacaktır.

You see, I've heard so many students say, Tiffani, what I studied from a book or,

Görüyorsunuz ya, pek çok öğrencinin, Tiffani, bir kitaptan öğrendiğim ya

or what I learned from a certain class is not what is actually used in real life.

da belirli bir dersten öğrendiğim şey gerçek hayatta kullanılan şey değil, dediğini duydum.

And that happens all the time.

Ve bu her zaman olur.

That is why you hear me often encourage you to learn real English, the English,

Bu yüzden beni sık sık gerçek İngilizceyi, yani

that native English speakers actually.

anadili İngilizce olan İngilizceyi öğrenmeye teşvik ettiğimi duyuyorsunuz.

So again, the first thing you must do in order to speak English fluently is

Yine, akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak için yapman gereken ilk şey,

listen to real English conversations.

gerçek İngilizce konuşmaları dinlemek.

Now, the second thing you need to do is right here, you need to learn,

Şimdi, yapmanız gereken ikinci şey tam burada, öğrenmeniz,

learn the words and expressions native English speakers use in real.

anadili İngilizce olanların gerçekte kullandığı kelimeleri ve ifadeleri öğrenmeniz gerekiyor.

This goes back to what I just said about you learning things from books

Bu, kitaplardan veya belirli derslerden bir şeyler öğrenmeniz hakkında az önce söylediğim şeye geri dönüyor

or from certain certain classes.

.

But when you get to real situations and native English speakers start speaking,

Ancak gerçek durumlara geldiğinizde ve anadili İngilizce olan kişiler konuşmaya başladığında,

you're confused simply because you weren't able to learn the expressions and

words that we actually use in real life.

gerçek hayatta kullandığımız ifadeleri ve kelimeleri öğrenemediğiniz için kafanız karışır.

So again, you must learn the words and expressions used in real life.

Yani yine gerçek hayatta kullanılan kelimeleri ve ifadeleri öğrenmelisiniz.

So let me explain.

Öyleyse açıklayayım.

This will help you understand the words and expressions faster because

Bu, kelimeleri ve ifadeleri daha hızlı anlamanıza yardımcı olacaktır çünkü

you'll know the context again.

bağlamı tekrar bileceksiniz.

Remember the first thing you had to do was listened to real English conversations.

Unutma, yapman gereken ilk şey gerçek İngilizce konuşmaları dinlemekti.

Well, now when you're learning the words and expressions that

İşte şimdi

are used in real life, suddenly.

gerçek hayatta kullanılan kelime ve ifadeleri öğrenirken birdenbire.

You won't be as frustrated because you'll know how to use them properly

because you heard them from a real conversation or you watched two native

Onları gerçek bir konuşmadan duyduğun için ya da anadili

English speakers use them in a real situation and you'll have the context.

İngilizce olan iki kişinin bunları gerçek bir durumda kullanmasını izlediğin için onları doğru bir şekilde nasıl kullanacağını bildiğin için eskisi kadar hayal kırıklığına uğramayacaksın ve bağlamı anlayacaksın.

Now, the second thing is you can be confident that you are actually

Şimdi, ikinci şey, gerçekten

learning the words and expressions.

kelimeleri ve ifadeleri öğrendiğinizden emin olabilirsiniz.

Used in real life, this will make you feel so much better.

Gerçek hayatta kullanıldığında, bu sizi çok daha iyi hissettirecek.

And finally, you will improve your ability to match words and

Ve son olarak, kelimeleri ve

expressions to certain topics.

ifadeleri belirli konularla eşleştirme becerinizi geliştireceksiniz. Anadili İngilizce olan

When you watch other individuals, native English, speakers, using words

diğer bireyleri

and expressions in real life, you will naturally understand and adapt those

gerçek hayatta kelime ve ifadeleri kullanırken izlediğinizde, doğal olarak bu

words and expressions to your own.

kelime ve ifadeleri anlayacak ve kendinize uyarlayacaksınız.

So when you speak in English, you'll sound more natural.

Yani İngilizce konuştuğunda daha doğal konuşacaksın.

You'll be more confident and you'll be able to speak fluently.

Kendinize daha fazla güvenecek ve akıcı bir şekilde konuşabileceksiniz.

That's number two.

Bu iki numara.

Now the third thing you must do, you must do is analyze English conversations.

Şimdi yapmanız gereken üçüncü şey, yapmanız gereken İngilizce konuşmaları analiz etmektir.

This is something you must do.

Bu yapman gereken bir şey.

So we already have learning words and expressions in real.

Yani zaten gerçek anlamda kelime ve ifade öğreniyoruz.

Again, you must analyze English conversations.

Yine, İngilizce konuşmaları analiz etmelisin.

Now this is something that can be a little tricky in the beginning.

Şimdi bu, başlangıçta biraz zor olabilecek bir şey.

You see, when you're analyzing English conversations, you literally have to break

Görüyorsunuz, İngilizce konuşmaları analiz ederken, kelimenin tam anlamıyla

down what the individuals are saying.

bireylerin söylediklerini analiz etmeniz gerekiyor.

Now this will help you improve your ability to think in English.

Şimdi bu, İngilizce düşünme yeteneğinizi geliştirmenize yardımcı olacak.

For example, as you're watching an English conversation or

Örneğin, bir İngilizce konuşmayı izlerken veya

listening to two individuals have a conversation in English.

iki kişinin İngilizce konuşmasını dinlerken.

You will start to recognize, oh wait, she asked a question and

Tanımaya başlayacaksın, ah bekle, bir soru sordu ve o

he responded by telling a story.

bir hikaye anlatarak cevap verdi.

You guys know how much I love to tell stories.

Hikâye anlatmayı ne kadar sevdiğimi bilirsiniz.

Story time.

Hikaye zamanı.

So again, you're listening to the conversations and trying

Yani yine, konuşmaları dinliyorsunuz ve

to find those points within the conversation where something happens.

konuşmada bir şeylerin olduğu noktaları bulmaya çalışıyorsunuz.

Wait, she told a story and then he gave a reason, or he gave a detail or some

Bekle, bir hikaye anlattı ve sonra bir sebep verdi ya da bir ayrıntı ya da

other supporting piece of information.

başka bir destekleyici bilgi verdi.

So when you're analyzing the conversation, it will apple app

Böylece, konuşmayı analiz ederken , apple uygulaması

actually help you think in English.

aslında İngilizce düşünmenize yardımcı olacaktır.

The second thing is you will improve your ability to give a more fluid.

İkincisi, daha fazla sıvı verme yeteneğinizi geliştireceksiniz.

English response.

İngilizce yanıt.

That's right.

The more you analyze the way that native English speakers

Bu doğru.

Anadili İngilizce olan kişilerin

actually speak, it will help you.

gerçekte nasıl konuştuklarını ne kadar çok analiz edersen, bu sana yardımcı olacaktır.

You will improve the more you analyze, the more you will improve.

Analiz ettikçe gelişeceksin, daha çok gelişeceksin.

This is something that I've seen happen to.

Bu, başına geldiğini gördüğüm bir şey.

So many of my students.

Öğrencilerim çok.

Now, the other thing is right here.

Şimdi, diğer şey tam burada.

When you analyze a conversation, it will help you learn how to have

Bir konuşmayı analiz ettiğinizde,

a natural English conversation.

doğal bir İngilizce konuşmayı öğrenmenize yardımcı olacaktır.

The more you watch native English speakers, the more you will improve

Anadili İngilizce olan kişileri ne kadar çok izlerseniz , o kadar gelişirsiniz

and your skills, your ability to speak English fluently will also.

ve becerileriniz, akıcı bir şekilde İngilizce konuşma beceriniz de gelişir.

So again, number three, you need to analyze English conversations.

Tekrar ediyorum, üç numara, İngilizce konuşmaları analiz etmelisin.

Now I want to get to step number four, but I want to let you know this,

Şimdi dördüncü adıma geçmek istiyorum , ama şunu bilmenizi isterim ki,

what I'm teaching is actually found.

öğrettiğim şey aslında bulunur.

In my course, you can go to English fluency plan.com.

Kursumda English fluency plan.com'a gidebilirsiniz.

Many students are following these five steps and they are really improving.

Pek çok öğrenci bu beş adımı takip ediyor ve gerçekten gelişiyor.

So you can join us, go to English, fluency plan.com.

Bize katılabilmeniz için İngilizce akıcılık plan.com'a gidin.

Now the fourth thing you must do.

Şimdi yapmanız gereken dördüncü şey.

The fourth thing is apply what you learn.

Dördüncü şey, öğrendiklerinizi uygulamaktır.

He mediumly notice.

Orta derecede fark etti.

I said he immediately, this is something that I have found

Hemen dedim ki, bu

many English learners do.

birçok İngilizce öğrenen kişinin yaptığı bir şey.

They'll learn something.

Bir şeyler öğrenecekler.

And they'll put a lot of information in, but they won't give themselves an

Ve bir sürü bilgi koyacaklar ama kendilerine

opportunity to use what they've learned.

öğrendiklerini kullanma fırsatı vermeyecekler. O

So that's why I say apply what you learn immediately and you learn

yüzden öğrendiğini hemen uygula ve

a new word, use it immediately.

yeni bir kelime öğrenirsen hemen kullan derim.

So here are the tips that I want you to remember related to this step.

İşte bu adımla ilgili hatırlamanızı istediğim ipuçları.

And this point you will start recognizing what you need to work on.

Ve bu noktada, ne üzerinde çalışmanız gerektiğini fark etmeye başlayacaksınız.

When you apply what you learn fast and immediately you'll see,

Öğrendiklerini hızlıca uyguladığında ve hemen göreceksin ki,

oh man, I made that mistake.

ahbap, o hatayı ben yaptım.

I need to work on that.

Bunun üzerinde çalışmalıyım.

It will help you improve faster.

Daha hızlı gelişmenize yardımcı olacaktır.

This will also help you gain more confidence in your English skills.

Bu aynı zamanda İngilizce becerilerinize daha fazla güvenmenize yardımcı olacaktır .

Just try.

Sadece dene.

Don't be afraid to make mistakes.

Hata yapmaktan korkmayın.

And finally, it will help you see how much you are improving.

Ve son olarak, ne kadar geliştiğinizi görmenize yardımcı olacaktır.

That is when your confidence in yourself will continue to grow.

İşte o zaman kendinize olan güveniniz artmaya devam edecek.

So number four, apply what you learn immediately.

Dördüncüsü, öğrendiklerinizi hemen uygulayın.

Don't wait.

bekleme

Now the fifth thing you must do, this is something I want you to

Şimdi yapmanız gereken beşinci şey, bu

pay attention to every single day.

her gün dikkat etmenizi istediğim bir şey.

You must speak English.

İngilizce konuşmalısınız.

That's right.

Bu doğru.

Every single day.

Her gün.

In order for you to speak English fluently, you must

Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilmeniz için,

give yourself an opportunity to practice what you've learned.

öğrendiklerinizi pratik yapma fırsatı vermelisiniz.

You're thinking in English, you're speaking in English every single day.

İngilizce düşünüyorsun, her gün İngilizce konuşuyorsun.

Even if you have to talk to yourself, that's okay, but you need to speak to

Kendinle konuşman gerekse bile sorun değil ama kendi kendine konuşman

yourself and you need to speak English.

ve İngilizce konuşman gerekiyor.

Every single.

Her bir.

The first thing that will happen.

Olacak ilk şey.

Your confidence in your English speaking ability will increase faster.

İngilizce konuşma becerinize olan güveniniz daha hızlı artacaktır.

Your confidence will grow as you see yourself in.

Kendinizi içinde gördükçe özgüveniniz artacak.

The thick, the CVV, the second thing, every once in awhile, I

Kalın, CVV, ikinci şey, arada bir,

choose to leave these, uh, hiccups in the videos just to show you all

sırf size

that your teacher is human as well.

öğretmeninizin de insan olduğunu göstermek için bu hıçkırıkları videolarda bırakmayı seçiyorum.

So I'm going to leave it here.

O yüzden burada bırakacağım.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Number two, you will improve your pronunciation.

İkincisi, telaffuzunuzu geliştireceksiniz.

That's right.

Bu doğru.

The more you speak, the more your pronunciation will also.

Ne kadar çok konuşursanız telaffuzunuz da o kadar artacaktır.

And finally you will stop being nervous.

Ve sonunda gergin olmayı bırakacaksın.

It's okay.

Sorun değil.

But again, practice does make perfect, but practice also will help you

Ama yine de, pratik yapmak mükemmelleştirir, ancak pratik aynı zamanda

feel more confident in yourself.

kendinize daha fazla güvenmenize yardımcı olur.

So again, five things you need to do every single day.

Yine, her gün yapmanız gereken beş şey.

First, you need to listen to real English conversations.

Öncelikle, gerçek İngilizce konuşmaları dinlemelisiniz.

Second, learn the words and expressions native English speakers use in real.

İkinci olarak, anadili İngilizce olanların gerçekte kullandığı kelimeleri ve ifadeleri öğrenin.

Third, analyze English conversations.

Üçüncüsü, İngilizce konuşmaları analiz edin.

Fourth apply what you learn immediately and finally speak every single day.

Dördüncüsü, öğrendiklerinizi hemen uygulayın ve sonunda her gün konuşun.

Don't forget to speak English every single day.

Her gün İngilizce konuşmayı unutmayın.

Follow these five things and trust me, your English will improve again.

Bu beş şeyi takip edin ve bana güvenin, İngilizceniz tekrar gelişecektir. Benimle

If you want to keep setting with me, all you have to do is

çalışmaya devam etmek istiyorsan tek yapman gereken

go to English fluency plan.com.

English fluency plan.com'a gitmek.

You can enroll in my course where these five states.

Bu beş halin bulunduğu kursuma kayıt olabilirsiniz.

Our applied and we'll help you speak English fluently.

Uygulamalı ve akıcı bir şekilde İngilizce konuşmanıza yardımcı olacağız.

All right.

Elbette.

I hope you have a wonderful day and I'll talk to you next time, but as

Umarım harika bir gün geçirirsin ve bir dahaki sefere seninle konuşurum ama

always remember to speak English,

her zaman olduğu gibi İngilizce konuşmayı unutma,

you still there.

hala oradasın.

You know what time it is?

Saatin kaç olduğunu biliyor musun?

Here we go.

İşte başlıyoruz.

It's story time.

Hikaye zamanı.

Hey, I said it's story time.

Hey, hikaye zamanı dedim.

All right.

Elbette.

So for today's story, I actually want to tell you about a really good job

Bugünün hikayesi için size Kore'ye gitmeden önce aldığım çok iyi bir işten bahsetmek istiyorum

that I got before I went to Korea.

.

Now I want to tell you about the interview.

Şimdi size röportajdan bahsetmek istiyorum .

So.

Bu yüzden.

Interviews can be stressful.

Mülakatlar stresli olabilir.

And I'm sure you've experienced the stress of trying to get a job

Ve eminim bir iş bulmaya çalışmanın

and preparing for an interview.

ve mülakata hazırlanmanın stresini yaşamışsınızdır. Kore'ye gitmek istediğim

So I remember I needed this job because I did want to go to Korea, but I

için bu işe ihtiyacım olduğunu hatırlıyorum ama Kore'ye gitmeden önce

had some bills that I needed to pay before I went to Korea and some other

ödemem gereken bazı faturalarım ve

things that I wanted to take care of.

halletmek istediğim başka şeyler vardı.

So I needed a job for about maybe an eight to nine month.

Bu yüzden yaklaşık sekiz ila dokuz aylık bir işe ihtiyacım vardı.

And I finally found one.

Ve sonunda bir tane buldum.

So I received the information for the date of my interview, and I knew that I

Bu yüzden görüşme tarihimle ilgili bilgileri aldım ve

needed to make sure I did well at the end.

sonunda başarılı olduğumdan emin olmam gerektiğini biliyordum.

So I actually prepared for weeks.

Bu yüzden aslında haftalarca hazırlandım.

I prepared a presentation.

bir sunum hazırladım.

I, I wanted to show them my skills and also my potential.

Ben, ben onlara yeteneklerimi ve potansiyelimi göstermek istedim.

So I remember walking into the room and I saw there were two individuals.

Bu yüzden odaya girdiğimi hatırlıyorum ve iki kişi olduğunu gördüm.

These individuals were going to be interviewing me.

Bu kişiler benimle röportaj yapacaklardı.

So I walked in and one of the individuals actually walked out.

Bu yüzden içeri girdim ve bireylerden biri gerçekten dışarı çıktı.

I said, okay.

Tamam dedim.

And only one stayed with me.

Ve sadece biri benimle kaldı.

So I proceeded to, you know, move forward.

Ben de ilerledim, bilirsiniz, ilerlemek.

They asked me to introduce myself and I did, and then they asked

Benden kendimi tanıtmamı istediler , ben de tanıştırdım ve ardından

me the other questions that come out normally during an interview.

bir görüşme sırasında normal olarak çıkan diğer soruları bana sordular.

Now with any interview, you're going to feel a level of nervousness.

Şimdi, herhangi bir röportajda, bir düzeyde gerginlik hissedeceksiniz.

And I was a little nervous, but I felt very confident in what I was showing.

Ve biraz gergindim, ama gösterdiğim şeyden çok emindim.

Oh, showing the gentlemen.

Oh, beyefendileri gösteriyorum.

So I was showing him this project I had created just showing him

Ben de ona yarattığım bu projeyi gösteriyordum, sadece ona

the potential I had to really make, um, the other projects.

gerçekten yaratmam gereken potansiyeli gösteriyordum, um, diğer projeler.

They were working on, improving them and helping them.

Onlar üzerinde çalışıyor, onları geliştiriyor ve onlara yardım ediyorlardı.

And I was willing to work with the team.

Ve ekiple çalışmaya istekliydim. Bu

So it seemed to be going well.

yüzden iyi gidiyor gibiydi.

He was sitting there, nodding his head and said, okay, that's nice.

Orada oturuyordu, başını salladı ve tamam, bu güzel dedi.

That's nice.

Bu güzel.

And it went on for about 30 minutes, the interview.

Ve görüşme yaklaşık 30 dakika sürdü.

So by the end of the interview, I said, okay, now my nerves are calm.

Ben de görüşmenin sonunda, tamam, şimdi sinirlerim yatıştı dedim.

And I thought everything was done.

Ve her şeyin yapıldığını sanıyordum.

He said, Tiffani, thank you so much for coming to the interview.

Tiffani, görüşmeye geldiğiniz için çok teşekkür ederim dedi.

I said, okay.

Tamam dedim.

And then he got really quiet and he picked up his phone and he started

Sonra gerçekten sessizleşti ve telefonunu aldı ve

what looked like texting someone.

birine mesaj atar gibi bir şey yapmaya başladı.

I said, this is odd.

Bu tuhaf dedim.

Like I'm S I think I'm still in an interview.

S gibiyim, sanırım hala bir röportajdayım.

I didn't say anything though.

Yine de bir şey demedim.

And then he said, Tiffani, I need you to meet someone else.

Sonra dedi ki, Tiffani, başka biriyle tanışmana ihtiyacım var.

So I said, oh, I didn't know if maybe what I said was not good enough.

Ben de dedim ki, ah, söylediklerimin yeterince iyi olup olmadığını bilmiyordum.

And he needed someone else to check me as a potential employee.

Ve beni potansiyel bir çalışan olarak kontrol edecek başka birine ihtiyacı vardı.

I said, oh, okay.

Ah, tamam dedim.

And he went back and got the previous woman, the woman that

Ve geri döndü ve bir önceki kadını aldı,

had been there at the beginning.

başlangıçta orada olan kadını. İçeri

And she came in and said, hi, and we proceeded to have a conversation.

girdi ve merhaba dedi ve sohbet etmeye başladık.

Now I knew there was another.

Artık başka biri olduğunu biliyordum.

They probably had other candidates right.

Muhtemelen başka adayları da vardı.

For the job.

İş için.

So anyways, I sat there and spoke with her and, and him and again, I was

Her neyse, orada oturdum ve onunla konuştum ve onunla ve yine,

getting more nervous because I didn't understand why there were two people

daha da gerginleşiyordum çünkü şimdi röportajda neden iki kişinin benimle röportaj yaptığını anlayamıyordum

now in the interview interviewing me.

.

So we continued our conversation and she asked me some questions and I

Böylece sohbetimize devam ettik ve bana bazı sorular sordu ve ona

showed her what I had showed to him.

gösterdiğimi ona gösterdim. O

And she said, okay, thank you very much.

da tamam çok teşekkür ederim dedi.

And then the interview was over now.

Ve sonra görüşme artık bitmişti.

I was extremely nervous because they didn't give me any sign of yes, we

Çok gergindim çünkü bana evet işareti vermediler,

really like you, we're going to call you.

seni gerçekten seviyoruz, seni arayacağız.

Definitely don't worry.

Kesinlikle merak etmeyin.

They just said, thank you so much for coming.

Geldiğiniz için çok teşekkür ederim dediler.

And you know, someone will be in contact with you to let you know that this.

Ve biliyorsun, birisi bunu sana bildirmek için seninle temasa geçecek. Dışarı

And I walked out, got in my car and I just sat there, like, was that good?

çıktım, arabama bindim ve orada öylece oturdum, bu iyi miydi?

Was that bad?

Bu kötü müydü?

And I drove home, talk to my parents, my family, and within,

Ve eve gittim, ailemle, ailemle konuştum ve içeride,

I think I was on my way home.

sanırım eve gidiyordum.

I was on the phone and she talked to my family and I got a call.

Telefondaydım ve ailemle konuştu ve beni aradı.

I said, oh, I'm getting a call already.

Ah dedim, zaten bir telefon alıyorum. Bana

They're telling me I didn't get the job.

işi almadığımı söylüyorlar.

So I told my family, Hey, I'll call you back.

Ben de aileme Hey, seni sonra arayacağım dedim.

So I hung up the phone and I switched back over and I said,

Ben de telefonu kapattım ve geri döndüm ve

yes, this is Tiffani.

evet, bu Tiffani dedim.

And they

Ve

said, yes, Ms.

Clayborne, um, that, that, that, that we would love to have you.

evet, Bayan

Clayborne, um, bu, bu, bu, sizi aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı söylediler.

Now I was driving, I have my cell phone.

Şimdi araba kullanıyordum, cep telefonum var.

Don't worry.

Merak etme.

I had headphones in and I said, excuse me.

Kulaklık taktım ve pardon dedim.

They said, yes, Ms.

Clayborne, we were very impressed with your interview.

Evet Bayan

Clayborne, görüşmenizden çok etkilendik dediler.

We would like to have you now.

Şimdi seni almak isteriz.

I have to be professional.

Profesyonel olmalıyım.

I was driving, so I couldn't scream.

Araba kullanıyordum, bu yüzden çığlık atamadım.

I said, well, thank you.

Peki, teşekkür ederim dedim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Um, I'll await your email.

E-postanı bekleyeceğim.

They're gonna send me an offer letter via email, and I hung up that phone.

Bana e-posta yoluyla bir teklif mektubu gönderecekler ve ben de o telefonu kapattım.

And let me tell you, I was dancing in my car praising God, because I had

Ve size şunu söyleyeyim, arabamda Tanrı'ya şükrederek dans ediyordum çünkü

been so nervous during the interview because I thought something was.

görüşme sırasında çok gergindim çünkü bir şey olduğunu düşündüm.

When actually they liked me so much.

Aslında beni çok sevdiklerinde.

They caught the guy called the woman to come back so that

Adamı yakaladılar, kadın

she could talk to me as well.

benimle de konuşabilsin diye geri çağırdı.

So sometimes you're in a situation and you may feel very nervous even when

Yani bazen bir durumdasın ve İngilizce konuşurken bile çok gergin hissedebilirsin

you're speaking in English and you feel like people are thinking something about

ve insanların senin hakkında bir şeyler düşündüğünü hissediyorsun

you, but it might not even be true.

ama bu doğru bile olmayabilir. Sizin düşündüğünüzün

They may be thinking something totally opposite of what you're thinking.

tam tersi bir şey düşünüyor olabilirler .

They're probably impressed with your English.

Muhtemelen İngilizcenizden etkilenmişlerdir.

They're impressed with how hard you've worked.

Ne kadar sıkı çalıştığından etkilendiler.

So instead of worrying.

Yani endişelenmek yerine.

Actually enjoy the process.

Aslında sürecin tadını çıkarın.

Don't worry about mistakes, just enjoy what you're doing and just

Hatalar için endişelenmeyin, yaptığınız şeyin tadını çıkarın ve tıpkı

like I experienced a good result.

benim iyi bir sonuç aldığım gibi.

I'm sure that you will also experience a good result.

Eminim siz de güzel bir sonuç yaşayacaksınız.

Keep practicing.

Denemeye devam.

I hope you enjoy the story and the lesson and I'll talk to you next time.

Umarım hikayeyi ve dersi beğenirsiniz ve bir dahaki sefere sizinle konuşurum.