REAL LIFE ENGLISH | Speak English Like A Native Speaker Episode 5

Hey today, I'm going to teach you real life English.

Hey bugün, sana gerçek hayattaki İngilizceyi öğreteceğim.

That's right.

The English that native English speakers actually use in real

Bu doğru.

Anadili İngilizce olanların gerçek

life, not just book English.

hayatta kullandıkları İngilizce, sadece kitap İngilizcesi değil.

This lesson is going to help you so much.

Bu ders sana çok yardımcı olacak.

Now this is episode five of our real life English series.

Şimdi bu, gerçek hayattaki İngilizce dizimizin beşinci bölümü.

Are you ready?

Hazır mısın?

Well, then I am teacher.

Peki, o zaman ben öğretmenim.

Tiffani, let's jump right in.

Tiffani, hemen konuya girelim.

Now what I'm going to show you right now is a very beautiful image, but I want to

Şimdi sana göstereceğim şey çok güzel bir resim ama ben

show you the right portion of this image.

sana bu resmin sağ tarafını göstermek istiyorum.

Look up top in the right when I see this, I immediately

Sağda yukarıya bakınca bunu görünce hemen

think magnificent, magnificent.

muhteşem, muhteşem diye düşünüyorum.

Now I want you to repeat after me magnificent.

Şimdi muhteşem benden sonra tekrar etmeni istiyorum.

Excellent last time after me magnificent.

Mükemmel benden sonra geçen sefer muhteşem.

Excellent.

Harika.

Now this word magnificent just means very good, beautiful,

Şimdi bu muhteşem kelime, sadece çok iyi, güzel

or deserving to be admired.

veya hayran olmayı hak eden anlamına gelir.

Something that is extremely beautiful.

Son derece güzel olan bir şey.

Like the image I just showed you now let's see an example sentence using this word.

Şimdi size az önce gösterdiğim görseldeki gibi bu kelimenin kullanıldığı örnek bir cümle görelim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

They live in an absolutely magnificent home.

Kesinlikle muhteşem bir evde yaşıyorlar.

One more time.

Bir kez daha.

They live in an absolutely magnificent home.

Kesinlikle muhteşem bir evde yaşıyorlar.

What are we saying?

Ne diyoruz?

We're saying that their home is extremely beautiful.

Evlerinin son derece güzel olduğunu söylüyoruz.

So whenever you want to say something is beautiful or worthy of being

Yani ne zaman güzel ya da beğenilmeye değer bir şey söylemek istersen

admired, you can now say magnificent.

, artık muhteşem diyebilirsin.

Excellent.

Harika.

Now, let me give you a sentence pattern for this word.

Şimdi size bu kelime için bir cümle kalıbı vereyim.

Here's the pattern you can use.

İşte kullanabileceğiniz desen.

The view from.dot.dot.dot is magnificent.

Dot.dot.dot'tan gelen görüntü muhteşem.

Again, the view from.dot.dot.dot is magnificent.

Yine, .dot.dot.dot'tan gelen görüntü muhteşem.

Now here's an example sentence using this pattern, the view from my new apartment.

Şimdi bu kalıbı kullanan örnek bir cümle , yeni dairemden manzara.

Is magnificent.

muhteşem

Again, the view from my new apartment is magnificent.

Yine, yeni dairemin manzarası muhteşem.

Now I want to show you the view from my new office.

Şimdi size yeni ofisimin manzarasını göstermek istiyorum.

It is also magnificent.

Aynı zamanda muhteşem.

That is the view I see every day.

Her gün gördüğüm manzara bu.

So I can say, Whoo!

Bu yüzden diyebilirim ki, Whoo!

The view from my new office is magnificent.

Yeni ofisimin manzarası muhteşem.

Now I want you to try to use this pattern, make your own sentence,

Şimdi sizden bu kalıbı kullanmayı denemenizi , kendi cümlenizi kurmanızı,

put it in the comments section.

yorumlar kısmına koymanızı istiyorum.

All right.

Elbette.

So again, we have magnificent.

Yani yine muhteşemiz.

Now I want us to jump back to this image because we see the magnificent

Şimdi bu görüntüye geri dönmemizi istiyorum çünkü muhteşem

sky, but what about the other portion?

gökyüzünü görüyoruz, peki ya diğer kısım?

The larger portion.

Daha büyük kısım.

In English, I would say expansive, expansive again after me expansive.

İngilizcede geniş derdim, genişledikten sonra yine geniş.

There you go again.

İşte yeniden yapıyorsun.

One last time.

Son bir kez.

Expansive.

Geniş.

Excellent.

Very good.

Harika.

Çok güzel.

Now this word expansive just means covering a large area, covering a large

Şimdi bu geniş kelime, görselde gördüğümüz gibi sadece geniş bir alanı kaplamak, geniş bir

area, just like we saw in the image.

alanı kaplamak anlamına gelir.

A large area, a large portion of the sky.

Geniş bir alan, gökyüzünün büyük bir bölümü.

Right?

Sağ?

So here's an example sentence.

İşte örnek bir cümle.

I want you to look at.

bakmanı istiyorum.

We saw the expensive view from the window.

Pahalı manzarayı pencereden gördük.

Wow.

Vay.

We saw the expansive view from the window.

Pencereden geniş manzarayı gördük.

Makes sense right now, let me show you a sentence pattern

Şimdilik mantıklı geldi, size

you can use with this word.

bu kelime ile kullanabileceğiniz bir cümle kalıbı göstereyim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The sentence pattern you can use is the.dot.dot.dot is or was expansive.

Kullanabileceğiniz cümle kalıbı the.dot.dot.dot is or was expansive şeklindedir.

Again, we're using a simple pattern so that you can get used

Yine,

to using this word again, the.dot.dot.dot is or was expensive.

bu kelimeyi tekrar kullanmaya alışabilmeniz için basit bir kalıp kullanıyoruz, the.dot.dot.dot pahalıydı ya da pahalıydı.

Now here's a sentence using this pattern.

Şimdi bu kalıbı kullanan bir cümle var.

The grand canyon is expansive, right?

Büyük kanyon geniş, değil mi?

The grand canyon is huge.

Büyük kanyon çok büyük.

It's very big.

O çok büyük.

It is expansive.

Geniştir.

Makes sense.

Mantıklı.

Right.

Sağ.

So one more time after me expansive.

Yani benden sonra bir kez daha geniş.

Good job.

Aferin.

Very good.

Çok güzel.

Now, before we go to the next word, I want to.

Şimdi, bir sonraki kelimeye geçmeden önce, istiyorum.

I want to see if you're ready for this quiz.

Bu test için hazır olup olmadığınızı görmek istiyorum.

So we have our first quiz.

Böylece ilk testimizi yapıyoruz.

All right.

Here's the first question.

Elbette.

İşte ilk soru.

All right.

Now you are going to have five seconds for this quiz.

Elbette.

Şimdi bu sınav için beş saniyeniz olacak.

So I want you to look at this first question.

Bu yüzden bu ilk soruya bakmanızı istiyorum. Boşluğu doldurmanızı

Here's the question I want you to fill in the blank.

istediğim soru şu .

The woman likes.dot dot houses instead of tiny houses, five seconds.

Kadın minicik evler yerine nokta nokta evleri seviyor, beş saniye.

To one time.

Bir defaya mahsus.

What's the answer?

Cevap nedir?

Yes, you got it.

Evet anladın.

Excellent.

Harika.

The woman likes expansive, very large houses instead of tiny houses.

Kadın, küçücük evlerden çok geniş, çok büyük evleri sever.

Very, very good.

Çok çok iyi.

All right.

Elbette.

Let me reset the timer and I'm going to ask you question number two.

Zamanlayıcıyı sıfırlayayım ve size iki numaralı soruyu soracağım.

The food she made was absolutely dot, dot, dot 5 seconds two one time.

Yaptığı yemek kesinlikle nokta, nokta, nokta 5 saniye iki birdi.

What's the answer.

Cevap nedir.

Very good.

Çok güzel.

The food she made was absolutely magnificent.

Yaptığı yemek kesinlikle muhteşemdi.

It was really good.

Gerçekten iyiydi.

This is a really good compliment.

Bu gerçekten iyi bir iltifat.

So if you have some good food from a native English, Tell

Bu yüzden, anadili İngilizce olan iyi bir yemeğiniz varsa ,

them your food was magnificent.

onlara yemeğinizin muhteşem olduğunu söyleyin.

They'll really be pleased.

Gerçekten memnun olacaklar.

All right.

Elbette.

So very good.

Çok iyi.

Those two we've learned so far magnificent and expansive.

Şimdiye kadar öğrendiğimiz bu ikisi muhteşem ve geniş.

Now I want us to go back to the image.

Şimdi resme geri dönmemizi istiyorum.

I want us to look at a different portion of the image.

Resmin farklı bir bölümüne bakmamızı istiyorum.

Let's move closer to where the rocks are.

Kayaların olduğu yere yaklaşalım.

This looks very serene, serene.

Bu çok sakin görünüyor, sakin.

Again, look at me.

Yine bana bak.

Serene.

Sakin.

Excellent.

Last time after me.

Harika.

Benden sonra son kez

Serene.

Sakin.

Good.

İyi.

Now the word serene just means peaceful and calm marked

Şimdi sakin kelimesi, yalnızca mutlak sakinlik veya sessizlikle işaretlenmiş huzurlu ve sakin anlamına gelir

by utter calm or quietness.

.

Very peaceful.

Çok huzurlu.

Think about walking through the woods and there's a very quiet stream.

Ormanda yürümeyi düşünün ve çok sessiz bir dere var.

You can hear the leaves rustling.

Yaprakların hışırtısını duyabilirsiniz.

That is a very serene environment.

Yani çok sakin bir ortam.

All right, now let's look at an example sentence.

Pekala, şimdi örnek bir cümleye bakalım.

Here we go.

İşte başlıyoruz. Dağın tepesindeki

We enjoyed the serene landscape at the top of the mountain.

sakin manzaranın tadını çıkardık . Dağın tepesindeki

We enjoyed the calm and the peacefulness at the top of the mountain.

sakinliğin ve huzurun tadını çıkardık .

So one more time we enjoyed the serene landscape at the top of the mountain.

Böylece bir kez daha dağın tepesindeki sakin manzaranın tadını çıkardık.

Now, let me give you a pattern, a sentence pattern you can use.

Şimdi size bir kalıp vereyim, kullanabileceğiniz bir cümle kalıbı.

Here's the pattern, the dot.dot looked so serene.

İşte model, dot.dot çok sakin görünüyordu.

It looked so calm again.

Yine çok sakin görünüyordu.

The dot.dot looked so serene.

dot.dot çok sakin görünüyordu.

Now here's a sentence using this.

Şimdi burada bunu kullanan bir cümle var.

Man, the sleeping baby looked so serene.

Dostum, uyuyan bebek çok sakin görünüyordu. Uyuyan bir bebeğe

You know what it feels like to look at a baby sleeping, just peaceful and calm.

bakmanın nasıl bir his olduğunu bilirsiniz , sadece huzurlu ve sakin.

It makes us feel good.

Bizi iyi hissettiriyor.

The sleeping baby looked so serene.

Uyuyan bebek çok huzurlu görünüyordu.

So again, last time after me serene.

Yani yine, son kez benden sonra sakin.

Excellent.

Harika.

All right, now let's look at another part of this image.

Pekala, şimdi bu görüntünün başka bir bölümüne bakalım.

If we move our eyes to the right a bit, we see this a reflection.

Gözümüzü biraz sağa kaydırırsak bunun bir yansıma olduğunu görürüz.

Reflection again after me reflection.

Benden sonra yine yansıma.

Good.

İyi.

Last time reflection.

Son kez yansıma.

Good.

İyi.

Now this word reflection just means the image of something in a

Şimdi bu yansıma kelimesi, bir şeyin

mirror or any reflective surface.

aynadaki veya herhangi bir yansıtıcı yüzeydeki görüntüsü anlamına gelir.

Now let me show you the image one more time.

Şimdi size görüntüyü bir kez daha göstereyim.

What is being reflected?

Ne yansıtılıyor?

The sun, you can see the sun's rays on the water.

Güneş, su üzerinde güneş ışınlarını görebilirsiniz.

So again, we have the word reflection.

Yani yine, yansıma kelimemiz var.

Good.

Now let me give you an example sentence.

İyi.

Şimdi size örnek bir cümle vereyim.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

They were looking at their reflection in the mirror.

Aynadaki yansımalarına bakıyorlardı.

One more time.

Bir kez daha.

They were looking at their reflection in the mirror.

Aynadaki yansımalarına bakıyorlardı.

Makes sense, looking at themselves, making sure everything was okay,

Kendilerine bakmak, her şeyin yolunda olduğundan emin olmak,

checking their hair, their makeup, making sure everything was okay.

saçlarını, makyajlarını kontrol etmek, her şeyin yolunda olduğundan emin olmak mantıklı.

They were looking at their reflection.

Yansımalarına bakıyorlardı.

Now, what if you want to use this real life English vocabulary

Şimdi, bu gerçek hayattaki İngilizce kelime

word, here's a pattern for you.

kelimesini kullanmak istersen, işte sana bir kalıp. Nokta nokta noktasında

He could see his reflection in the.dot dot dot.

kendi yansımasını görebiliyordu .

Remember, it's not just.

Unutma, bu sadece değil.

He could see his reflection in the.dot dot.

Nokta noktasındaki yansımasını görebiliyordu.

This is a pattern you can use so we could say, he could see his reflection

Bu, erkek kendi yansımasını görsün

or she could see her reflection in the mirror at the end of the hall.

ya da kendisi koridorun sonundaki aynada kendi yansımasını görsün diye kullanabileceğiniz bir kalıp.

Now we're saying where it's located.

Şimdi nerede olduğunu söylüyoruz.

So we made the sentence longer.

O yüzden cümleyi uzattık.

Right?

Sağ?

So again, he could see his reflection in the mirror at the end of the

Yani yine salonun sonundaki aynada kendi yansımasını görebiliyordu

hall, we use this word reflection.

, biz bu yansıma kelimesini kullanıyoruz.

So last time after.

Yani son kez sonra.

Reflection.

Refleks.

Excellent.

Harika.

All right.

Now what about this next word?

Elbette.

Şimdi bu sonraki kelime ne olacak?

So again, we have reflection, but our eyes kind of zoom out and we see the

Yani yine, yansımamız var, ama gözlerimiz bir nevi uzaklaşıyor ve

man looking and we have in, or into the distance again in or into the distance.

adamın baktığını görüyoruz ve içeri girdik ya da tekrar mesafeye ya da mesafeye girdik. Telaffuz pratiği

One more time after me for pronunciation practice, I'll do both.

için benden sonra bir kez daha , ikisini de yapacağım.

In the distance.

Uzakta.

Good second into the distance.

Mesafeye iyi saniye.

Excellent.

We use both of these patterns, these expressions.

Harika.

Bu kalıpların ikisini de kullanıyoruz , bu ifadeler.

So this just means to look at, or to look to a place that is very, very

Yani bu, hala bir şeyler görebilmenize veya duyabilmenize rağmen, bulunduğunuz yerden çok çok uzaktaki bir yere bakmak veya bakmak anlamına gelir

far from where you are, although you can still see or hear things.

.

We can see the sun, but it's very far away, right?

Güneşi görebiliyoruz ama çok uzakta değil mi?

Just like the man was looking very far into the distance.

Tıpkı adamın çok uzaklara baktığı gibi.

So let's look at an example sentence using this.

Bunu kullanarak örnek bir cümleye bakalım.

This man, excuse me, the man, was looking off into the distance again.

Bu adam, afedersiniz, adam yine uzaklara bakıyordu.

The man was looking off into the distance.

Adam uzaklara bakıyordu.

Now, what, if you want to use this in a sentence?

Şimdi, bunu bir cümle içinde kullanmak istersen ne olur? Sana

Let me give you this.

bunu vereyim.

The dot.dot could be seen in the distance.

Dot.dot uzaktan görülebiliyordu.

The dot.dot could be seen in the distance.

Dot.dot uzaktan görülebiliyordu.

A very simple pattern.

Çok basit bir desen.

Now using this pattern, here's an example sentence.

Şimdi bu kalıbı kullanarak, işte bir örnek cümle.

The large boat could be seen in the distance right now.

Büyük tekne şu anda uzaktan görülebiliyordu. Yine

We could also say again, looking at the image, we could also say.

görsele bakarak şunu da söyleyebiliriz.

The sun could be seen in the distance the clouds could be seen in the distance,

Güneş uzaktan görülebiliyordu, bulutlar uzaktan görülebiliyordu,

a very simple pattern for you to use.

kullanmanız için çok basit bir model.

Now we have our second quiz.

Şimdi ikinci sınavımız var.

I need to make sure you understood all of the words and expressions.

Tüm kelimeleri ve ifadeleri anladığından emin olmam gerekiyor.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

Our second quiz, first question.

İkinci sınavımız, ilk sorumuz.

Now again, remember you have a five second timer.

Şimdi tekrar, beş saniyelik bir zamanlayıcınız olduğunu unutmayın.

Here's the first sentence.

İşte ilk cümle.

The view from the top of the mountain was truly five seconds time.

Dağın tepesinden manzara gerçekten beş saniyeydi.

What's the answer.

Cevap nedir.

Come on.

Hadi.

You got it was truly excellent.

Gerçekten mükemmel olduğunu anladınız.

Magnificent.

Muhteşem.

Very good.

Çok güzel.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Now, second question.

Şimdi, ikinci soru.

Let's restart the timer.

Zamanlayıcıyı yeniden başlatalım.

The seals formed small groups on the.dot.dot.dot Beaches

Foklar,

where they breed five seconds.

beş saniye üredikleri.dot.dot.dot Sahillerinde küçük gruplar oluşturdu.

Start time.

Başlangıç ​​saati.

What's the answer.

Cevap nedir.

Come on.

Hadi. sende olduğunu

I know you have it.

biliyorum

What's the answer.

Cevap nedir.

Exactly.

Kesinlikle.

Expensive beaches.

Pahalı plajlar.

Very, very large.

Çok, çok büyük.

All right, here we go.

Pekala, başlıyoruz.

Question number three.

Üç numaralı soru. Yeniden

Let me restart the.

başlatayım. Küçük and.dot.dot.dot gölünün

He enjoyed writing in his journal next to the small and.dot.dot.dot lake.

yanında günlüğüne yazmaktan keyif alıyordu .

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Time starts.

Zaman başlar.

What time what's the answer?

Cevap ne zaman?

Come on.

Hadi.

You know it?

Biliyorsun?

Yes.

The serene calm and peaceful lake.

Evet.

Sakin sakin ve huzurlu göl.

Excellent job.

Mükemmel iş.

All right.

Elbette.

Question number four.

Dördüncü soru.

Let's see if you can find the answer before she left the house,

Bakalım cevabı bulabilecek misin evden çıkmadan önce

she looked at her.dot.dot.dot.

her.dot.dot.dot'a baktı.

In the mirror.

Aynada.

What's the answer.

Cevap nedir.

Five seconds.

Beş saniye.

Time.

Zaman.

What's the answer.

Cevap nedir.

Excellent reflection in the mirror.

Aynada mükemmel yansıma.

Very good.

All right.

Çok güzel.

Elbette.

Number five.

Beş numara.

Here's question number five, the youngest student stared off.dot dot dot.

İşte beşinci soru, en genç öğrenci gözlerini dikti. nokta nokta nokta.

Instead of focusing on the lesson, five seconds starts now

Derse odaklanmak yerine şimdi beş saniye başlıyor

time.

What's the.

.

Bu ne.

Excellent.

Harika.

The young student stared off into the distance instead

Genç öğrenci

of focusing on the lesson.

derse odaklanmak yerine uzaklara baktı.

Excellent job.

Mükemmel iş.

I am so proud of.

çok gurur duyuyorum Bugün

You learned so many real life, English, words, and expressions today.

çok fazla gerçek hayat, İngilizce, kelime ve ifade öğrendiniz.

I want you to use them in real life so that you can sound more

Daha çok

like a native English speaker.

anadili İngilizce olan biri gibi konuşabilmen için onları gerçek hayatta kullanmanı istiyorum.

Now I want to remind you again, before we go get the English with Tiffani app.

Şimdi Tiffani uygulaması ile İngilizce'ye geçmeden önce tekrar hatırlatmak istiyorum.

If you have not already downloaded it, I have a ton of lessons,

Henüz indirmediyseniz , İngilizcede

pronunciation helping you make longer sentences in English, English, fluency

daha uzun cümleler kurmanıza yardımcı olan telaffuz, İngilizce, akıcı kelime

vocabulary, and the list goes on.

dağarcığı ve liste uzayıp giden tonlarca dersim var.

You can download it for free right now by going to the Android store

Android mağazasına

or the apple store, or clicking the link in the description and go

veya Apple mağazasına giderek veya açıklamadaki bağlantıya tıklayarak hemen şimdi ücretsiz olarak indirebilir ve

get the English with Tiffani app.

Tiffani uygulamasıyla İngilizce'yi edinebilirsiniz.

I want to help you more.

Sana daha fazla yardım etmek istiyorum.

And if you want to keep studying with me, get your app now.

Ve benimle çalışmaya devam etmek istiyorsan , uygulamanı şimdi al.

All right, guys, I hope you enjoyed today's lesson.

Pekala çocuklar, umarım bugünkü dersten keyif almışsınızdır.

Remember, I'll see you next week, but as always remember to speak English to.

Unutma, haftaya görüşürüz ama her zamanki gibi İngilizce konuşmayı unutma.

Doo doo doo...

Doo doo doo...

You still there?

Hala orada mısın?

You know what time it is?

Saatin kaç olduğunu biliyor musun?

It's story time.

Hikaye zamanı.

Hey, I said it's story time.

Hey, hikaye zamanı dedim.

All right.

Elbette.

So this story that I want to tell you came to mind because last

Size anlatmak istediğim bu hikaye aklıma geldi çünkü geçen

week, so I moved to a new office.

hafta yeni bir ofise taşındım.

Remember earlier I showed you all the view from my office, right?

Daha önce size ofisimin tüm manzarasını gösterdiğimi hatırlayın , değil mi?

The view from my office.

Ofisimden manzara.

Remember we talked about that a little.

Bunun hakkında biraz konuştuğumuzu unutmayın.

Beautiful office.

Güzel ofis.

Beautiful apartment, beautiful area.

Güzel daire, güzel alan.

It's wonderful.

Bu harika.

But I got home late one night last week.

Ama geçen hafta bir gece eve geç döndüm.

I think I got home maybe around 10 30 or 11:00 PM.

Sanırım eve 10:30 ya da 23:00 gibi varabildim.

It was dark outside.

Dışarısı karanlıktı.

It was very calm and serene.

Çok sakin ve dingindi.

Right.

Sağ.

So I got out of my car and I have an automatic lock, so I just hit the

Arabamdan indim ve otomatik kilidim var, bu yüzden sadece

button and it locks my car on my key.

düğmeye basıyorum ve arabamı anahtarımla kilitliyor.

So I hit the button and it went "Doot doot".

Bu yüzden düğmeye bastım ve "Doot doot" oldu.

So I stepped out my car again, locked it to "Doot doot".

Ben de arabamdan tekrar indim ve "Doot doot"a kilitledim.

And I was about to walk on the sidewalk toward my apartment.

Ve kaldırımda daireme doğru yürümek üzereydim .

When all of a sudden I heard footsteps behind me.

Birden arkamda ayak sesleri duydum.

And I remember it was late at night.

Ve gece geç olduğunu hatırlıyorum.

It was dark.

Karanlıktı.

It was very calm, but all of a sudden I heard footsteps behind me now immediately.

Çok sakindi ama bir anda arkamda ayak sesleri duydum şimdi hemen.

I thought that someone was following me.

Birinin beni takip ettiğini düşündüm.

So I turned around quickly and there was a man standing there.

Bu yüzden hızla arkamı döndüm ve orada duran bir adam vardı.

He had a hood on and he was walking towards me and I looked at him

Kapşonluydu ve bana doğru yürüyordu, ona baktım

and he said, Hey, how are you?

ve "Hey, nasılsın?" dedi.

I said, dude, you can't just walk up on me like that.

Dostum, üstüme öylece çıkamazsın dedim.

It was actually my neighbor.

Aslında komşumdu.

He said, oh, I'm sorry.

Ah özür dilerim dedi.

And I think he was cold.

Ve sanırım soğuktu.

So he was walking kind of quickly.

Yani biraz hızlı yürüyordu.

And he was kind of leaned over like.

Ve sanki üzerine eğilmişti.

And I thought about, man.

Ve şunu düşündüm dostum.

If I had been in South Korea, it would have been totally different.

Güney Kore'de olsaydım, tamamen farklı olurdu.

You see, I was scared at that moment because I thought

O an korktum çünkü

someone was coming to attack me.

birinin bana saldırmaya geldiğini düşündüm.

But when I lived in South Korea, again, this situation reminded me of

Ama Güney Kore'de yaşadığımda bu durum bana yine

South Korea because living in south.

Güney Kore'yi hatırlattı çünkü güneyde yaşıyorum. Gece

Even at midnight as a single female living alone, I could go

yarısı bile yalnız yaşayan bekar bir kadın olarak

outside at midnight, walk to a park by myself where it was dark.

gece yarısı dışarı çıkıp, karanlık olan bir parka tek başıma yürüyebiliyordum.

They had a few lights there and I could walk and not worry

Orada birkaç ışık vardı ve yürüyebiliyordum ve

about anyone attacking me.

bana saldıracak diye endişelenmeden.

That's how safe Korea was and the situation that happened last week reminded

Kore bu kadar güvenliydi ve geçen hafta yaşanan durum

me of how much I miss Korea and walking around at night without worrying about any

bana Kore'yi ve geceleri

one attacking me now, my neighbor's great.

kimsenin bana saldırmasından endişe etmeden dolaşmayı ne kadar özlediğimi hatırlattı, komşum harika.

He didn't do anything of course, but that fear that someone may

Elbette hiçbir şey yapmadı, ama birinin

have been walking up on me,

üzerime yürümüş olabileceği korkusu,

that fear went away.

o korku uçup gitti.

When I was in South Korea, it's a very safe country.

Güney Kore'deyken çok güvenli bir ülkeydi.

Maybe your country is just like Korea, very safe, or maybe your

Belki ülkeniz tıpkı Kore gibi, çok güvenli, ya da

country is similar to more of a dangerous company company, country,

ülkeniz daha çok tehlikeli bir şirket, şirket, ülke gibi

but I'm glad everything worked out.

ama her şeyin yolunda gitmesine sevindim.

Of course, and my neighbor, he's a cool guy, but it reminded me

Tabii ki, ve komşum, o havalı bir adam, ama bu bana

that sometimes you can be in an area that's safe and sometimes

bazen güvenli bir bölgede olabileceğinizi ve bazen

you can be in an area that's not.

güvenli olmayan bir bölgede olabileceğinizi hatırlattı.

All right, guys.

I hope you enjoyed this short story today.

Pekala çocuklar.

Umarım bugün bu kısa hikayeyi beğenmişsinizdir.

Have an awesome week and I will see you all next time.

Harika bir hafta geçirin ve bir dahaki sefere görüşürüz.