THINK AND SPEAK IN ENGLISH | How To Talk About Your Goals Fluently In English

Hey in today's lesson, I'm going to teach you how to think

Merhaba, bugünün dersinde size

and then speak in English.

İngilizce düşünmeyi ve sonra konuşmayı öğreteceğim.

Fluently that's right.

Akıcı olarak bu doğru. Akıcı bir şekilde

In order to speak English fluently, you must master the

İngilizce konuşmak için

ability to organize your thoughts.

düşüncelerinizi organize etme becerisine hakim olmalısınız.

Like a native English speaker using the five W's.

Beş W'yi kullanan anadili İngilizce olan biri gibi.

Now, are you ready?

Şimdi, hazır mısın?

Well, then I'm teacher.

Peki, o zaman ben öğretmenim.

Tiffani let's jump right in.

Tiffani hemen devreye girelim.

Now.

I mentioned earlier that you must use the five W's.

Şimdi.

Beş W'yi kullanmanız gerektiğinden daha önce bahsetmiştim.

So let's look at this situation.

Öyleyse bu duruma bakalım.

We're talking about goals and his goal is to speak English.

Hedeflerden bahsediyoruz ve onun amacı İngilizce konuşmak.

So what would the first w B it would be who?

Peki ilk w B kim olurdu ne olurdu?

Michael, an intermediate English learner.

Orta düzeyde İngilizce öğrenen Michael.

What?

Ne?

He studies English regularly when every afternoon, prior to eating dinner, where

Her öğleden sonra, yerel kitapçıda akşam yemeği yemeden önce,

at the local bookstore, why he wants to speak English fluently and travel abroad.

neden akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak ve yurtdışına seyahat etmek istiyorsa, düzenli olarak İngilizce çalışıyor.

Now what just happened.

Şimdi az önce ne oldu.

We organized our thoughts, right?

Düşüncelerimizi düzenledik, değil mi?

About this young man's goal to speak English fluently, using the five W's.

Bu genç adamın beş W harfini kullanarak akıcı bir şekilde İngilizce konuşma hedefi hakkında.

Now we clearly understand what his goal is and why he has this goal.

Şimdi amacının ne olduğunu ve neden bu hedefe sahip olduğunu net bir şekilde anlıyoruz.

So now we need to use what we organized in our minds using the

Yani şimdi beş W'yi kullanarak zihnimizde organize ettiğimiz şeyi

five W's to speak in English.

İngilizce konuşmak için kullanmamız gerekiyor.

So here we go.

İşte başlıyoruz.

Here's the response using the five W's right.

İşte beş W'nin sağını kullanan yanıt.

Read along with me, Michael is an intermediate English learner.

Benimle birlikte okuyun, Michael orta düzeyde İngilizce öğrenen biridir. Düzenli olarak İngilizce

He has made it a habit to study English on a regular basis.

çalışmayı alışkanlık haline getirdi .

So every afternoon, prior to eating dinner, he goes to study

Bu yüzden her öğleden sonra, akşam yemeğini yemeden önce

English at the local bookstore.

yerel kitapçıda İngilizce çalışmaya gider.

Whenever someone asks him why he is studying.

Ne zaman biri ona neden ders çalıştığını sorsa.

Michael says it is because he wants to speak English fluently and travel abroad.

Michael, akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak ve yurtdışına seyahat etmek istediği için olduğunu söylüyor.

Now that is a fluent English response.

Şimdi bu akıcı bir İngilizce yanıtı.

This response is an advanced English response.

Bu yanıt, gelişmiş bir İngilizce yanıtıdır.

And you can do the same thing.

Ve sen de aynı şeyi yapabilirsin.

When someone asks you about your English goal.

Birisi size İngilizce hedefinizi sorduğunda.

Now there are a few expressions that I want to go over in this response.

Şimdi bu yanıtta üzerinden geçmek istediğim birkaç ifade var.

I want you to look very closely.

Çok yakından bakmanızı istiyorum.

The first one.

İlki. Bir

Make it a habit to do something, make it a habit to do something.

şeyler yapmayı alışkanlık haline getirin, bir şeyler yapmayı alışkanlık haline getirin.

Now this just means if you make a habit of doing something,

Şimdi bu sadece, bir şeyi yapmayı alışkanlık haline getirirseniz,

you do it regularly or often.

düzenli olarak veya sık sık yaptığınız anlamına gelir.

So it can be in the past.

Yani geçmişte olabilir.

Or right now I made it.

Ya da şimdi yaptım.

Of doing.dot dot.

Dot nokta.

I make it a habit of doing.dot dot.

Nokta nokta yapmayı alışkanlık haline getiriyorum.

It just means you do it regularly or often just like Michael studies regularly.

Bu sadece düzenli olarak ya da sık sık tıpkı Michael'ın düzenli olarak çalıştığı gibi yaptığınız anlamına gelir.

He makes it a habit to study English.

İngilizce öğrenmeyi alışkanlık haline getiriyor.

Now the other one is prior to this is also a very important one

Şimdi diğeri bundan önce, ayrıca

every afternoon prior to eating.

her öğleden sonra yemekten önce çok önemli.

Prior to just means before a particular time or event.

Before just, belirli bir zaman veya olaydan önce anlamına gelir.

So I like to call my parents prior to starting my day

Bu yüzden,

before I start working hard.

sıkı çalışmaya başlamadan önce güne başlamadan önce ailemi aramayı seviyorum. İngilizce'de

I want to check in on my parents prior to before a particular time

belirli bir zamandan

or event in English, we say prior.

veya olaydan önce ailemi kontrol etmek istiyorum, önce diyoruz.

So now we have a good understanding of what Michael's

Artık Michael'ın

goals are related to English.

hedeflerinin İngilizce ile ilgili olduğunu iyi anladık.

And we simply started with step one, thinking in English, using

Ve İngilizce düşünerek,

the five W's about his goal.

hedefiyle ilgili beş W'yi kullanarak birinci adımla başladık.

Now, what if we talked about another situation, another goal that many of

Şimdi başka bir durumdan, bir

us have a goal dealing with health.

çoğumuzun sağlıkla ilgili bir hedefi olan başka bir hedeften bahsedecek olursak.

We, again, must use the five W's to think in English.

Yine, İngilizce düşünmek için beş W'yi kullanmalıyız.

Michelle, a mother of two young children.

Michelle, iki küçük çocuk annesi.

What does she do?

O ne yapıyor?

She does a vigorous workout with her coach when every morning at the crack of

Her sabah

Dawn, where at the 24 hour gym in her.

24 saat spor salonunda olduğu Dawn'ın çatlağında koçuyla birlikte güçlü bir egzersiz yapıyor.

Why she wants to get back in shape and lose all of her baby fat.

Neden yeniden forma girmek ve bebeklik yağlarından kurtulmak istiyor?

So what's happening again?

Peki yine ne oluyor?

This is step one, thinking in English in order to speak English fluently,

Bu birinci adım, İngilizce'yi akıcı bir şekilde konuşmak için İngilizce düşünmeye

you must start with the five W's.

beş W ile başlamalısınız. Michelle'in hedefleri

We've organized our thoughts about Michelle's goals and we're very clear.

hakkındaki düşüncelerimizi düzenledik ve çok netiz.

Why she is so focused on getting in shape.

Neden forma girmeye bu kadar odaklanıyor?

Now, let's see if we use the five W's what would her response be?

Şimdi, bakalım beş W'yi kullanırsak, tepkisi ne olur?

Here we go read along with me.

İşte benimle birlikte okumaya gidiyoruz.

Michelle is a mother of two young children every morning at the crack of Dawn.

Michelle her sabah iki küçük çocuk annesidir .

Michelle gets up and does a vigorous workout with her coach.

Michelle ayağa kalkar ve koçuyla güçlü bir antrenman yapar.

She usually exercises at the 24 hour gym in her neighborhood.

Genellikle mahallesindeki 24 saat spor salonunda egzersiz yapar.

Michelle works out so hard because she wants to get back in shape

Michelle çok çalışıyor çünkü forma geri dönmek

and finally lose all of her body.

ve sonunda tüm vücudunu kaybetmek istiyor.

Excuse me, baby fat.

Afedersiniz, şişko bebek.

So what happened again?

Peki yine ne oldu?

Speaking about her health goal, using the five W's first to think

Sağlık hedefi hakkında konuşmak, İngilizce düşünmek için ilk beş W'yi kullanmak

in English, organizing our ideas.

, fikirlerimizi organize etmek.

No matter what the topic is, when you do that first, you can

Konu ne olursa olsun, önce bunu yaptığınızda

give a fluent English response.

akıcı bir İngilizce yanıtı verebilirsiniz.

Now, in this response, there is a.

Şimdi, bu yanıtta, bir var. Size açıklamak istediğim

There were a few words and expressions that I wanted to explain to you.

birkaç kelime ve ifade vardı .

The first one is vigorous yeah, I know this can be a little

İlki kuvvetli evet, biliyorum bu

bit tricky after me again.

benden sonra biraz zor olabilir.

Vigorous.

güçlü.

Excellent.

Now this word vigorous just means very forceful, energetic, or intense.

Harika.

Şimdi bu kuvvetli kelime, sadece çok güçlü, enerjik veya yoğun anlamına gelir.

We say vigorous.

Kuvvetli diyoruz.

A lot of times when you go to the gym to exercise, you're running on the

Çoğu zaman egzersiz yapmak için spor salonuna gittiğinizde , koşu bandında koşuyorsunuz

treadmill, maybe you're lifting weights or doing something you usually sweat a lot.

, belki ağırlık kaldırıyorsunuz ya da genellikle çok terlediğiniz bir şey yapıyorsunuz.

Right?

Sağ?

Very intense workout.

Çok yoğun egzersiz.

Very vigorous.

Çok kuvvetli.

You got it.

Anladın mı?

Now I want to pause really quickly because sometimes you

Şimdi gerçekten hızlı bir şekilde duraklamak istiyorum çünkü bazen

have trouble with pronunciation.

telaffuzda sorun yaşıyorsunuz.

Like vigorous is hard.

Güçlü gibi zor.

I want to encourage you again to get the English with Tiffani app,

Sizi tekrar Tiffani ile İngilizce öğrenmeye teşvik etmek istiyorum

because I have some pronunciation lessons in the app that will help you.

çünkü uygulamada size yardımcı olacak bazı telaffuz derslerim var.

Many of you already have downloaded the app.

Çoğunuz uygulamayı zaten indirmişsinizdir.

You can download it for free.

Ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

There are certain paid portions.

Belli ücretli bölümler var.

But you can download it for free and start learning and improving

Ancak ücretsiz olarak indirebilir ve öğrenmeye ve

your pronunciation, learning new words, sentences, and so much more.

telaffuzunuzu geliştirmeye, yeni kelimeler, cümleler ve çok daha fazlasını öğrenmeye başlayabilirsiniz.

I do believe that this app will help you with your pronunciation so

Bu uygulamanın telaffuzunuzda size yardımcı olacağına inanıyorum, böylece

that when you come up to words like this vigorous again in the app, I

uygulamada tekrar bu kadar güçlü kelimelerle karşılaştığınızda

explain front teeth, bottom lip.

ön dişler, alt dudak açıklarım.

and vibrate.

ve titreştirin.

Vigorous.

güçlü.

Excellent job.

Mükemmel iş.

Very good.

Çok güzel.

Now the other word, the other expression was back in shape.

Şimdi diğer kelime, diğer ifade şekline geri dönmüştü.

She wants to get back in shape.

Forma geri dönmek istiyor.

Now, when you say back in shape, it just means that the person saying it

Şimdi, forma geri döndüğünüzde, bu sadece bir zamanlar bunu söyleyen kişinin

once was a healthy in-shape person.

sağlıklı, formda bir insan olduğu anlamına gelir.

Nice body, good shape, and wants to get back to being healthy and in shape.

Güzel vücut, iyi şekil ve sağlıklı ve forma geri dönmek istiyor.

Again, think about a mother that is pregnant nine months.

Yine dokuz aylık hamile olan bir anneyi düşünün.

Her body changes shape because it has to fit and accommodate a baby.

Vücudu şekil değiştirir çünkü bir bebeğe sığması ve uyum sağlaması gerekir.

Once the baby is delivered, there's lots of excess weight.

Bebek doğduktan sonra, çok fazla fazla kilo var.

So this mother Michelle wants to get rid of that and get back in shape.

Yani bu anne Michelle bundan kurtulmak ve tekrar forma girmek istiyor.

Makes sense.

Right now she mentioned something else.

Mantıklı.

Şu anda başka bir şeyden bahsetti.

She mentioned that she wants to get rid of.

kurtulmak istediğinden bahsetmiştir.

Her baby fat.

Bebeği şişman.

Yeah, baby fat.

Evet, şişman bebek.

Now baby fat is used to refer to mother's.

Artık bebek yağı, anneninkini ifade etmek için kullanılıyor.

Um, when it's used to refer to mothers, it means the excess fat

Um, anneleri ifade etmek için kullanıldığında , fazladan bir insanın

remaining after childbirth nine months of having an extra human being in.

doğumdan dokuz ay sonra kalan fazla yağı anlamına gelir .

Your skin has stretched.

Cildiniz gerildi.

There's a lot of excess fat.

Çok fazla yağ var. Annelerden

We call that baby fat when we are speaking about mothers.

bahsederken o bebeğe şişman diyoruz .

So again, after me, baby fat.

Yani yine benden sonra bebek şişman.

Excellent.

Harika.

All right.

Elbette.

So we were able to speak English fluently about her situation.

Böylece durumu hakkında akıcı bir şekilde İngilizce konuşabildik.

Why?

Because we first thought in English using the five W's to

Neden?

Çünkü ilk olarak onun sağlık hedefini düşünmek için beş W'yi kullanarak İngilizce düşündük

think about her health goal.

.

Now, what if we talk about.

Şimdi ne hakkında konuşsak.

Money or career or a success goal.

Para ya da kariyer ya da başarı hedefi.

Look at this individual right here.

Şuradaki kişiye bakın.

He looks like he's successful.

Başarılı gibi görünüyor.

His goal is to be more successful.

Amacı daha başarılı olmaktır.

Who is he?

Kim o?

Samuel an ambitious stockbroker.

Samuel hırslı bir borsacıdır.

What?

Ne? Her gün borsa ile ilgili

He studies every publication, article and website about the stock

her yayını, makaleyi ve web sitesini inceler

market when day in and day out.

.

Where in New York, why he wants to be the most acclaimed

New York'un neresinde, neden New York tarihinin en beğenilen borsacısı olmak istiyor?

stockbroker in New York history.

Now what just happened?

Şimdi az önce ne oldu? Hedefi, başarı hedefi

We organized our thoughts using the five W's to talk about his

hakkında konuşmak için beş W'yi kullanarak düşüncelerimizi düzenledik

goal, his success goal right.

.

So our thoughts are organized.

Böylece düşüncelerimiz organize olur.

We understand this man, Samuel.

Bu adamı anlıyoruz, Samuel.

He's an ambitious stockbroker.

O hırslı bir borsacı.

Now how about speaking English fluently using this information?

Şimdi bu bilgiyi kullanarak akıcı bir şekilde İngilizce konuşmaya ne dersiniz?

Here we go again right here.

İşte burada tekrar başlıyoruz.

Follow along with me.

Benimle birlikte takip et.

Samuel is an ambitious New York stockbroker.

Samuel hırslı bir New York borsacısıdır.

His main goal is to one day be the most acclaimed stockbroker in New York history.

Ana hedefi, bir gün New York tarihinin en beğenilen borsacısı olmaktır.

So in order to reach his goal, Samuel studies, every publication, article

Bu yüzden Samuel, amacına ulaşmak için borsa ile ilgili her yayını, makaleyi

and website about the stock market, he does this day in and day out.

ve web sitesini inceler ve bunu her gün yapar. Beş W

Every piece of information for the five Ws is included in this response.

için her bilgi parçası bu yanıta dahil edilmiştir.

And that's why it's an advanced English response.

İşte bu yüzden ileri düzey bir İngilizce yanıtıdır.

Now, in this response, there are a few words and expressions

Şimdi bu yanıtta size açıklamak istediğim birkaç kelime ve ifade var

that I want to explain to you.

.

So check this one out right here.

Bu yüzden burayı kontrol edin.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

The first one is a claimed right here.

İlki burada bir iddiadır.

Acclaimed.

alkışlandı.

Excellent.

Harika.

Last time.

Son kez.

Acclaimed.

alkışlandı.

Good job.

Now this just means receiving public praise and approval.

Aferin.

Şimdi bu sadece halkın övgüsünü ve onayını almak anlamına geliyor.

Like amazing.

Harika gibi.

Yes, you are amazing.

Evet, harikasın.

Receiving public approval.

Halkın onayını almak.

He wants to be the most acclaimed stockbroker makes sense.

En çok beğenilen borsacı olmak istemesi mantıklı.

Right.

Sağ.

All right.

Now what about this one right here?

Elbette.

Peki ya buradaki? Her

Day in and day out again after me day in and day out.

gün ve her gün benden sonra her gün.

Excellent.

Harika.

Now this just means every day for a long time, especially in a way that is boring

Şimdi bu, uzun bir süre boyunca her gün anlamına geliyor , özellikle sıkıcı

or unpleasant, we say day in or day out.

ya da nahoş bir şekilde, her gün diyoruz.

For example, let's say you don't like your job, but you have to get up every

Örneğin, diyelim ki işinizi sevmiyorsunuz ama her

morning, go to work, work for eight hours day in and day out every day you

sabah kalkıp işe gitmeniz, her gün sekiz saat çalışmanız gerekiyor ve

have to do this and it's boring, right?

bunu yapmanız gerekiyor ve sıkıcı değil mi?

Because you don't enjoy.

Çünkü zevk almıyorsun.

In English, we say day in and day out.

İngilizcede gün içinde ve gün dışında deriz.

Makes sense.

Right.

Mantıklı.

Sağ.

All right.

So you see, again, we have all five W's included in this response, which

Elbette.

Görüyorsunuz, yine, bu cevaba dahil edilen beş W'nin hepsine sahibiz, bu da

makes it an advanced English response.

onu gelişmiş bir İngilizce cevabı yapıyor.

The five W's we organized in step one, thinking about Samuel

Birinci adımda, Samuel

and ambitious stockbroker.

ve hırslı borsacıyı düşünerek düzenlediğimiz beş W.

This is again how you speak English fluently.

Bu yine akıcı bir şekilde İngilizce konuşma şeklinizdir.

Think, and speak in English, use the five.

İngilizce düşün ve konuş, beşi kullan.

W's organize your thoughts and then speak like a native English speaker.

W'ler düşüncelerinizi düzenleyin ve ardından anadili İngilizce olan biri gibi konuşun.

I really hope you enjoyed today's lesson.

Umarım bugünkü dersten keyif almışsındır.

I hope you master the five Ws.

Umarım beş W'de ustalaşırsın.

So that you also can sound like a native English speaker.

Böylece aynı zamanda anadili İngilizce olan biri gibi konuşabilirsiniz.

Don't forget to download the English with Tiffani app.

English with Tiffani uygulamasını indirmeyi unutmayın.

The link is right in the description.

Bağlantı doğrudan açıklamanın içindedir.

I want you to keep studying with me.

Benimle çalışmaya devam etmeni istiyorum.

I want to continue helping you be confident in your English.

İngilizcenizden emin olmanıza yardımcı olmaya devam etmek istiyorum.

All right.

I will see you all next time.

Elbette. Bir

dahaki sefere görüşürüz.

Have an awesome week, but as always remember to speak English,

Harika bir hafta geçirin, ancak her zaman olduğu gibi İngilizce konuşmayı unutmayın,

You still there, you know what time it is?

Hala oradasınız, saatin kaç olduğunu biliyor musunuz?

It's story time.

Hikaye zamanı.

I said it's story time.

Hikaye zamanı dedim.

All right.

Elbette.

Now for today's story, I want to tell you about one of my closest.

Şimdi bugünün hikayesi için size en yakınlarımdan birini anlatmak istiyorum.

Now we were talking about goals today, right?

Bugün gollerden bahsediyorduk değil mi?

In our lesson, we talked about different goals.

Dersimizde farklı hedeflerden bahsettik.

People have health goals, um, success goals, and different goals people have.

İnsanların sağlık hedefleri, um, başarı hedefleri ve insanların sahip olduğu farklı hedefleri vardır.

But I want to tell you about a goal.

Ama ben size bir hedeften bahsetmek istiyorum.

My friend and I had it's dealing with health.

Arkadaşım ve ben sağlıkla uğraşıyorduk.

We had a goal to run five miles every day.

Her gün beş mil koşma hedefimiz vardı.

That's right.

Five miles every day.

Bu doğru.

Her gün beş mil. Nerede yaşadığınıza bağlı olarak

That may be seven K or six K, depending on where you live.

yedi K veya altı K olabilir .

That's a lot.

Bu çok fazla.

Now at this time I was living in South Korea and my friend was still in Maryland.

Şimdi o zamanlar Güney Kore'de yaşıyordum ve arkadaşım hala Maryland'deydi.

We were very close.

Çok yakındık.

And again, we were trying to get back in shape and we decided to

Ve yine forma girmeye çalışıyorduk ve

have this friendly competition.

bu dostça rekabeti yapmaya karar verdik.

Now, at that time, we were using an app on our phones called the Nike running app.

Şimdi, o zamanlar, telefonlarımızda Nike koşu uygulaması adı verilen bir uygulama kullanıyorduk.

Right.

Very popular.

Sağ.

Çok popüler.

And you could connect with your friends no matter where they were

Ve nerede olurlarsa olsunlar arkadaşlarınızla bağlantı kurabilir

and they could see your progress and you could see their progress.

ve ilerlemenizi görebilirler ve siz de onların ilerlemesini görebilirsiniz.

So my friend and I decided to do this challenge, Hey, let's

Böylece arkadaşım ve ben bu mücadeleyi yapmaya karar verdik, Hey, hadi

run five miles every day.

her gün beş mil koşalım.

Now I'm competitive.

Şimdi rekabetçiyim.

And my friend is also competitive.

Ve arkadaşım da rekabetçi.

So what ended up happening was we knew we had to run five miles, but then

Sonunda beş mil koşmamız gerektiğini biliyorduk ama sonra beş

we started to try run five, to run five miles faster than each other.

kilometre koşmaya başladık, birbirimizden beş mil daha hızlı koşmaya başladık.

So Korea is ahead of America by about 13 or 14 hours, depending on

Yani Kore, yaz saati uygulaması olup olmamasına bağlı olarak Amerika'nın yaklaşık 13 veya 14 saat ilerisindedir

if it's daylight savings time or not.

.

So I was always ahead of her in the time zone.

Bu yüzden zaman diliminde her zaman onun önündeydim.

So I'd wake up in the morning, nighttime for her the previous day and I would run.

Ben de önceki gün onun için sabah, akşam uyanır ve koşardım.

And let's say the first time I ran five miles in about 50 minutes, right?

Ve diyelim ki ilk kez yaklaşık 50 dakikada 5 mil koştum, değil mi?

10 minute mile I'd log in to my app and I'd put in 50 minute, five.

10 dakika mil uygulamasına giriş yapardım ve 50 dakika beş koyardım.

Right training.

Doğru eğitim.

So I'd go to work that day.

Yani o gün işe gidecektim.

And during the work day, I'd be working this excited feeling good

Ve iş günü boyunca, kendimi iyi hissederek bu heyecanlı çalışıyor olurdum

about myself and I'd come home in the evening, morning time for her.

ve onun için akşam, sabah vakti eve gelirdim.

And I would see her name is Monica Monica, five miles, 49 minutes and 48 seconds.

Ve adının Monica Monica olduğunu görürdüm, 5 mil, 49 dakika ve 48 saniye.

I said, oh, okay.

Ah, tamam dedim.

You want to beat me by 12 seconds?

Beni 12 saniye farkla yenmek mi istiyorsun?

Right.

Again, very competitive.

Sağ.

Yine çok rekabetçi.

Both of us.

İkimiz de.

So now I knew that, okay, she was working and I was going to.

Artık biliyordum ki, tamam, o çalışıyordu ve ben de çalışacaktım.

So I wake up the next morning, her night early and I'd go to the gym before work.

Ben de ertesi sabah, onun gecesi erkenden uyanır ve işten önce spor salonuna giderdim.

I said, okay, she did 49 minutes and 48 seconds.

Tamam dedim, 49 dakika 48 saniye yaptı.

I'd get on the treadmill and I'd run and I'd run.

Koşu bandına çıkardım ve koşardım ve koşardım.

And I got 48 minutes and 30 seconds.

Ve 48 dakika 30 saniyem var.

Excuse me, 49 minutes and 30 seconds.

Affedersiniz, 49 dakika 30 saniye.

I said beat that.

Bunu yen dedim.

Now.

Şimdi.

Of course we couldn't talk at the time because she was

Tabii o sırada o

sleeping and I was on my way.

uyuduğu ve ben de yolda olduğum için konuşamadık.

So I went to work again, feeling good, 49 minutes and 30 seconds.

Bu yüzden tekrar işe gittim, kendimi iyi hissettim, 49 dakika 30 saniye.

So I went to work all day.

Bu yüzden bütün gün işe gittim.

Everything was great.

Her şey harikaydı.

Came home in the evening.

Akşam eve geldi.

Perfect.

Looked at my phone, Monica Mac, five miles, 48 minutes and 56 seconds.

Mükemmel.

Telefonuma baktım, Monica Mac, 5 mil, 48 dakika ve 56 saniye.

I said, you have got to be kidding me.

Benimle dalga geçiyor olmalısın dedim.

And we continued to do this back and forth, back and forth.

Ve bunu ileri geri, ileri geri yapmaya devam ettik .

Now it was friendly competition.

Artık dostça bir rekabet vardı.

We're super close.

Çok yakınız.

Like.

Beğenmek.

But what I remember about that situation at that time is we were

Ama o zamanlar bu durumla ilgili hatırladığım şey,

in the best shape of our lives.

hayatımızın en iyi halindeydik.

Now, excluding college, because in college you're really slim, you know,

Şimdi, üniversite hariç, çünkü üniversitede gerçekten zayıfsın,

but for our adult lives, we were in the best shape because we were

ama yetişkin hayatlarımız için en iyi durumdaydık çünkü

challenging each other and it was fun.

birbirimize meydan okuyorduk ve bu eğlenceliydi.

And we had a goal to get in shape.

Ve forma girmek gibi bir hedefimiz vardı.

So sometimes you can have a friendly challenge and it

Yani bazen dostça bir meydan okuma yaşayabilirsiniz ve bu

ends up making both of you.

ikinizi de yapar.

She looked good.

İyi görünüyordu.

I looked good and we were happy.

İyi görünüyordum ve mutluyduk.

And we continued doing that for several months, but we ended up having

Ve bunu birkaç ay boyunca yapmaya devam ettik , ancak

to stop because schedules and other things happened, but we always talk

programlar ve diğer şeyler olduğu için durmak zorunda kaldık, ama her zaman bir hedefe ulaşmak için birbirimizle

about how much fun we had competing against each other to reach a goal.

yarışmaktan ne kadar keyif aldığımızdan bahsederiz .

Maybe you can find a friend and you can start a challenge.

Belki bir arkadaş bulabilirsin ve bir meydan okumaya başlayabilirsin.

Hey, let's learn three English vocabulary words every day.

Hey, her gün üç İngilizce kelime öğrenelim.

And you guys can challenge each other.

Ve siz birbirinize meydan okuyabilirsiniz.

Something to make your goal, reaching your goal, a fun process.

Hedefinizi gerçekleştirecek bir şey, hedefinize ulaşmak, eğlenceli bir süreç.

All right, guys, I hope you enjoyed today's story.

Pekala çocuklar, umarım bugünkü hikayemizi beğenmişsinizdir.

Remember to get the English with Tiffani app, the link is in the description.

İngilizce ile Tiffani uygulamasını almayı unutmayın , link açıklamada.

I will see you next time.

Bir dahaki sefere seni göreceğim.