Learn English: How to Speak English Well | English Speaking Lesson | Rachel’s English

Today you’re transforming your spoken English by studying a scene from the movie

Bugün benimle Brittany Runs a Marathon filminden bir sahneyi çalışarak İngilizcenizi değiştiriyorsunuz

Brittany Runs a Marathon, with me. She just had a job interview, she didn't get the job.

. Daha yeni bir iş görüşmesine gitti, işi alamadı.

But she gets a lead on her next job. We're going to go in-depth with the English used in this scene.

Ancak bir sonraki işinde bir ipucu bulur. Bu sahnede kullanılan İngilizceyi derinlemesine inceleyeceğiz.

What happens to the T in interview?

Röportajda T'ye ne olur?

When you study a scene like this, you’ll be able to understand American movies and TV effortlessly

Böyle bir sahneyi incelediğinizde Amerikan filmlerini ve dizilerini altyazısız ve zahmetsizce anlayabileceksiniz

without subtitles. The best part is, not only do you get to learn and study with the video,

. En iyi yanı, yalnızca video ile öğrenip çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda

you get to train with the training section in this video, audio.

bu videodaki eğitim bölümü olan sesli eğitimle de çalışıyorsunuz.

So that you can start to make a habit of all of these tricks you're learning.

Böylece öğrendiğiniz tüm bu numaraları alışkanlık haline getirmeye başlayabilirsiniz.

You know, if you like animals, I should refer you to my sister.

Biliyor musun, eğer hayvanları seviyorsan seni kız kardeşime yönlendirmeliyim.

We’re doing this all summer, we started in June and we're going through August, stick with me

Bütün yaz bunu yapıyoruz, Haziran'da başladık ve Ağustos'u geçeceğiz,

every Tuesday, they’re all great scenes, and there’s going to be so much to learn that can transform

her Salı benimle kalın, hepsi harika sahneler ve anlama şeklinizi değiştirebilecek öğrenecek çok şey olacak

the way you understand and speak English.

ve İngilizce konuş.

And as always, if you like this video, or you learn something new, please like and subscribe with notifications.

Ve her zaman olduğu gibi, bu videoyu beğendiyseniz veya yeni bir şey öğrenirseniz lütfen beğenin ve bildirimlerle abone olun.

You’re going to watch the clip, then we’re going to do a full pronunciation analysis together.

Klibi izleyeceksiniz, ardından birlikte tam bir telaffuz analizi yapacağız.

This is going to help so much with your listening comprehension when it comes to watching

Bu, televizyonda İngilizce film izlerken dinlediğini anlamanda çok yardımcı olacak

English movies in TV. But there’s going to be a training section.

. Ama bir eğitim bölümü olacak.

You’re going to take what you’ve just learned and practice repeating it, doing a reduction,

Az önce öğrendiklerinizi alıp, tıpkı analizde öğrendiğiniz gibi tekrarlama, azaltma,

flapping a T just like you learned in the analysis. Okay, here’s the scene.

bir T çırpma alıştırması yapacaksınız. Tamam, işte sahne.

I'm so sorry.

Ben çok üzgünüm.

No, it's fine. It's just I keep interviewing at places and no one thinks I'm the right fit.

Hayır, bu iyi. Sadece bazı yerlerde röportaj yapıyorum ve kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

Oh my goodness who is this gentleman?

Aman tanrım kim bu beyefendi?

Oh, this is a foster.

Oh, bu bir bakıcı.

You know, if you like animals, I should refer you to my sister.

Biliyor musun, eğer hayvanları seviyorsan seni kız kardeşime yönlendirmeliyim.

She owns a company. They do house sitting and pet sitting.

Bir şirketi var. Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı yaparlar.

And now, the analysis.

Ve şimdi, analiz.

I'm so sorry.

Ben çok üzgünüm.

Okay so we hear someone off-camera say: I'm so sorry.

Tamam, kamera dışından birinin şöyle dediğini duyduk: Çok üzgünüm.

I'm so sorry.

Ben çok üzgünüm.

I'm so sorry. Mmm so, I'm so sorry. And sorr-- both have a little bit of that up-down shape of stress.

Ben çok üzgünüm. Çok üzgünüm. Ve üzgünüm-- ikisinde de biraz yukarı-aşağı stres var.

The word I'm is reduced. It's really just the M sound, isn't it? Mmm so, mmm so, mmm so.

Ben kelimesi azaldı. Bu gerçekten sadece M sesi, değil mi? Mmm yani, mmm yani, mmm yani.

The M sound hooked right on to the S. I'm so sorry.

M sesi tam olarak S'ye bağlandı. Çok üzgünüm.

I'm so sorry.

Ben çok üzgünüm.

No, it's fine. It's just I keep--

Hayır, bu iyi. Sadece ben--

So she does a little break here, after the word keep, breaking that up into another thought group.

O yüzden burada tut kelimesinden sonra küçük bir ara veriyor ve onu başka bir düşünce grubuna ayırıyor.

So let's look at this first thought group.

Şimdi bu ilk düşünce grubuna bakalım.

No, it's fine.

Hayır, bu iyi.

No, it's fine. Both of those have more volume.

Hayır, bu iyi. Her ikisinin de hacmi daha fazladır.

No, it's fine.

Hayır, bu iyi.

No, it's fine.

Hayır, bu iyi.

It's just I keep--

Sadece tutuyorum--

and then the second part, we have two peaks on just and keep, but they're definitely lower. Uhhhh. Uhhh.

ve sonra ikinci kısımda, sadece ve devam eden iki zirvemiz var, ama kesinlikle daha düşükler. Uhhhh. Ahh.

No, it's fine. It's just I keep--

Hayır, bu iyi. Ben sadece--

No, it's fine. It's just I keep--

Hayır, sorun değil. Ben sadece--

No, it's fine. It's just I keep--

Hayır, sorun değil. Ben sadece--

No, it's fine. It's just I keep--

Hayır, sorun değil. Ben sadece--

No, it's fine. We have an OH diphthong in no,

Hayır, sorun değil. Hayır'da

linking into an IH vowel. When the Oh diphthong links into another vowel or diphthong,

bir IH sesli harfine bağlanan bir OH diphthong'umuz var. Oh diphthong başka bir sesli harfe veya diphthong'a bağlandığında,

can definitely feel like we passed through a W sound,

kesinlikle bir W sesinden,

the glide consonant. No it's, so you can almost think of this word as being wits, wits, no it's, no it's, No, it's fine.

süzülme ünsüzünden geçtiğimizi hissedebiliriz. Hayır öyle, yani bu kelimeyi neredeyse zeka, zeka olarak düşünebilirsiniz, hayır o, hayır o, Hayır, sorun değil.

That might help you link those together more smoothly. No, it's fine. And we have all of these sounds T, S, and F.

Bu, bunları daha sorunsuz bir şekilde birbirine bağlamanıza yardımcı olabilir. Hayır, bu iyi. Ve tüm bu T, S ve F seslerine sahibiz.

No, it's fine.

Hayır, sorun değil.

No, it's fine.

Hayır, bu iyi.

It's just I keep--

Ben sadece--

Fine. It's just-- fine. It's-- the ending N links right into the beginning vowel of IH.

Güzel. Sorun değil. Bitişteki N, doğrudan IH'nin ilk sesli harfine bağlanır.

And there's no break even though grammatically, that would be written as another sentence probably.

Ve gramer olarak da olsa ara yok, bu muhtemelen başka bir cümle olarak yazılırdı.

There's no break in sound so it still links together. No, it's fine. It's--

Seste kesinti olmadığı için hala birbirine bağlı. Hayır, bu iyi. Bu--

No, it's fine. It's--

Hayır, sorun değil.

It's just I keep, it's just I. So we have an ST cluster here followed by the AI diphthong. We do make that T.

Bu-- Sadece tutuyorum, sadece I. Yani burada bir ST kümemiz var ve onu takip eden AI diphthong var. Bunu T yaparız. Bir

If the next word was something that began with a consonant, then we would drop it.

sonraki kelime sessiz harfle başlayan bir şey olsaydı, o zaman onu bırakırdık.

But when it begins with a vowel or diphthong, we do tend to say it and link it in.

Ama bir sesli harf veya iki ünlü ile başladığında, onu söyleme ve bağlantı kurma eğilimindeyiz.

It's just I, juh uh uh, not really uh, not really just, but more juh uh uh uh, less jaw drop.

Sadece ben, juh uh uh, gerçekten uh, gerçekten sadece değil, ama daha fazla juh uh uh uh, daha az çene düşmesi.

It's just I, I almost even write that as the schwa even though I am putting some length on it.

Sadece ben, biraz uzatmama rağmen bunu neredeyse schwa olarak yazıyorum.

But it has less jaw drop than ah, uh, it's just, it's just I keep.

Ama ah, uh, bu sadece, sadece ben tutuyorum.

It's just I keep,

Sadece tutuyorum,

I keep, puts her lips together for the P, it's a stop consonant,

tutuyorum, P için dudaklarını birleştiriyor, bu bir dur ünsüz,

but she doesn't release it she doesn't say: keep, keep, she says: I keep.

ama bırakmıyor: tut, tut, diyor: tutuyorum.

I keep,

Tutuyorum,

And that stop signifies the P. I see her lips go together but she doesn't release a puff of air.

Ve bu durak P'yi gösteriyor. Dudaklarının birleştiğini görüyorum ama havayı bir üflemiyor.

I keep,

Devam ediyorum,

interviewing at places and--

yerlerde röportaj yapıyorum ve--

Interviewing at places and, another break here, breaking it up into another thought group.

Yerlerde röportaj yapıyorum ve burada başka bir mola, onu başka bir düşünce grubuna bölüyorum.

Interviewing, stress on the first syllable there. Interviewing at places and--

Mülakat, vurgu ilk hecede var. Yerlerde görüşme ve--

Interviewing at places and--

Yerlerde görüşme ve-- Yerlerde

Interviewing at places and--

Interviewing at places and--

görüşme ve-- Yerlerde görüşme ve--

We have some reductions here. Even though interviewing is

Burada bazı indirimlerimiz var. Röportaj

the stressed word, one of the stressed words,

vurgulanan kelime, vurgulanan kelimelerden biri olmasına rağmen,

the T is dropped, very common to do that in words with INTER, like internet.

internet gibi INTER ile kelimelerde bunu yapmak çok yaygındır.

Also in general, when a T comes after an N, it's not uncommon to drop it,

Ayrıca genel olarak, bir N'den sonra bir T geldiğinde,

like in the word center. You might hear that as center,

kelime merkezinde olduğu gibi onu bırakmak alışılmadık bir durum değildir. Bunu merkez olarak duyabilirsiniz

and then of course, interview, international, internet. Very common to drop that T.

ve ardından elbette röportaj, uluslararası, internet. Bu T. Görüşmeyi bırakmak çok yaygın

Interviewing,

,

at places and.

yerlerde ve.

Interviewing at, at at at.

Mülakat at, at at.

Do you notice the pronunciation of at? It's not at, its it ut ut,

at kelimesinin telaffuzuna dikkat ettiniz mi? at değil, it ut ut,

Schwa, Stop T, stop T because the next word begins with a consonant.

Schwa, Stop T, stop T çünkü sonraki kelime ünsüzle başlıyor.

Interviewing at places.

yerlerde görüşme.

Interviewing at places, interviewing at places, interviewing at places

Yerlerde röportaj, yerlerde röportaj, yerlerde röportaj

and--

ve--

Places and-- places and-- Okay so the ending S in places is a Z sound and that links into,

Yerler ve-- yerler ve-- Tamam, bu yüzden yerlerdeki son S bir Z sesidir ve bu,

I would write it as schwa N,

onu schwa N olarak yazardım,

the reduction of and, places and, zan zan zan zan. Places and--

ve'nin azaltılması , yerler ve zan zan zan zan. Yerler ve--

Places and--

Yerler ve--

no one thinks I'm the right fit.

kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

What are our most stressed words in this last thought group here?

Buradaki bu son düşünce grubunda en çok vurguladığımız sözler neler?

No one thinks I'm the right fit.

Kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

No one thinks I'm the right fit.

Kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

No one thinks I'm the right fit.

Kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

No one, a little bit of stress there, no one thinks I'm the right fit.

Kimse, biraz stres var, kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

I would say thinks and fit have the most up down shape. No and right have a little.

Düşünme ve uyum sağlamanın en yukarıya doğru şekle sahip olduğunu söyleyebilirim. Hayır ve doğru biraz var.

No one, no one, no one.

Hiç kimse, hiç kimse, hiç kimse.

No one,

Hiç kimse,

Make sure those really link together, it's the OH diphthong.

Bunların gerçekten birbirine bağlandığından emin olun, bu OH diphthong'dur.

No one, and then the word one, W, UH as in butter, N. No one, no one.

Hiç kimse ve ardından bir kelimesi, W, UH, tereyağında olduğu gibi, N. Hiç kimse, hiç kimse.

No one,

Hiç kimse,

No one thinks.

kimse düşünmez.

No one thinks,

Kimse

I'm the right fit.

benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

No one thinks I'm the, I'm the, I'm the. Two words that are less stressed, lower in pitch.

Kimse ben olduğumu düşünmüyor, ben benim, ben benim. Daha az vurgulu, perdesi daha alçak iki kelime.

I'm the,

Ben,

So two unstressed words, and then the stressed word right, I'm the, I'm the, I'm the, I'm the right.

Yani iki vurgusuz kelime ve sonra vurgulu kelime doğru, ben, ben, ben, ben doğruyum.

I'm the right,

Ben haklıyım,

fit.

uygun.

And we do have a stop T there because the next word begins with a consonant fit.

Ve orada bir T noktamız var çünkü bir sonraki kelime ünsüz uyumuyla başlıyor.

Now let's look at our ending T here. It's a true T, she definitely releases it. Let's take a listen.

Şimdi buradaki T bitişimize bakalım. Bu gerçek bir T, kesinlikle serbest bırakıyor. Bir dinleyelim.

Fit.

Yerleştirmek.

It's very common to make an ending word like that with a stop T at the end of a thought group.

Bir düşünce grubunun sonunda T ile biten bir kelime yapmak çok yaygındır.

Fit, fit, instead of: fit fit, but she's really emphasizing it to say that someone's not the right fit.

Fit, fit yerine: fit fit, ancak birinin doğru fit olmadığını söylemek için bunu gerçekten vurguluyor. Diğer insanlar veya yerinde olan şeyler yüzünden

Means they wouldn't work well at a job at an organization on a project

bir projedeki bir kuruluştaki bir işte iyi çalışamayacakları anlamına gelir

because of the other people or things in place.

.

So it's a way to tell someone no without criticizing them too much. They're just not the right fit.

Yani birine onu çok fazla eleştirmeden hayır demenin bir yolu. Sadece uygun değiller.

Fit..

Uygun ..

And so she's been hearing that a lot. She's feeling not very good about it.

Ve bu yüzden bunu çok duyuyor. Bu konuda pek iyi hissetmiyor.

And so she's stressing that word a little bit more by doing the True T pronunciation.

Ve True T telaffuzunu yaparak bu kelimeyi biraz daha vurguluyor.

Right fit.

Doğru uyum.

Right fit.

Doğru uyum.

Oh my goodness who is--

Aman tanrım kim--

Okay, so now, her pitch goes up really high. Oh my goodness.

Tamam, şimdi, perdesi gerçekten yükseliyor. Aman tanrım.

She's very excited to have a moment with the dog.

Köpekle bir an geçireceği için çok heyecanlı.

Oh my goodness,

Aman Tanrım,

See if you can imitate that when you're working with the audio. Oh my goodness!

sesle çalışırken bunu taklit edip edemeyeceğinize bakın. Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh and good have the most stress there.

Oh ve iyi orada en çok stres var.

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Goodness. Something interesting is happening here she's dropping the D,

iyilik Burada ilginç bir şey oluyor, D'yi düşürüyor,

goodness, I’ve definitely heard that happen before,

aman Tanrım, bunun daha önce olduğunu kesinlikle duydum,

so instead of goodness, it's goodness, goodness, goodness.

bu yüzden iyilik yerine iyilik, iyilik, iyilik.

When you think about it, the tongue position for the D, ddd, with the tongue tip up, is really similar to the N, nnn.

Düşündüğünüzde, D, ddd için dilin ucu yukarıdayken dil konumu gerçekten N, nnn'ye benzer.

Also with the tongue tip up, maybe that's why it's dropped.

Ayrıca dil ucu yukarıda, belki de bu yüzden düşürülmüştür.

At any rate, you can drop it too here when you're imitating this.

Her neyse, bunu taklit ederken buraya da bırakabilirsin.

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Also rather than the EH vowel in goodness, it's really more of an IH. Goodness. Goodness.

Ayrıca iyilikte EH sesli harfinden ziyade, gerçekten daha çok bir IH. iyilik iyilik

So she's playing with this word a little bit.

Yani bu kelimeyle biraz oynuyor.

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness!

Aman tanrım!

Oh my goodness who is this gentleman?

Aman tanrım kim bu beyefendi?

Who is this-- still that really high pitch.

Bu kim-- hala çok yüksek perde.

Who is this gentleman?

Bu beyefendi kim?

Who is this gentleman?

Bu beyefendi kim?

Who is this gentleman?

Bu beyefendi kim?

Who is this gentleman?

Bu beyefendi kim?

Who is this gentleman?

Bu beyefendi kim?

Do you notice the T in gentlemen? Gentlemen. Ladies and gentlemen.

Beylerdeki T'yi fark ettiniz mi? beyler Bayanlar ve Baylar.

No T there. Again, T after N just like in interviewing, internet, gentleman, no T, T is dropped.

Orada değil. Yine aynı mülakatta olduğu gibi N'den sonra T, internet, beyefendi, T yok, T düşüyor.

Gentleman?

Beyefendi?

Also notice in the word a man, the syllable man, it's not AA, it's a schwa. Gentleman, man, man, man, man.

Ayrıca man kelimesindeki man hecesine dikkat edin, bu AA değil, schwa. Beyefendi, adam, adam, adam, adam.

Try not to even put a vowel in there. It's an unstressed syllable. It should not be man. Man, man, gentlemen.

Oraya bir sesli harf bile koymamaya çalış. Vurgusuz bir hecedir. adam olmamalı. Beyler.

Gentleman?

Beyefendi?

Oh, this is a foster.

Oh, bu bir bakıcı.

This is a foster. Oh, this is a foster.

Bu bir bakıcı. Oh, bu bir bakıcı.

So again, her intonation is a little bit higher than normal. This is not a conversational intonation.

Yani yine, tonlaması normalden biraz daha yüksek. Bu bir konuşma tonlaması değil.

This is like: oh my goodness, what a cute dog intonation. Lifted.

Bu şöyle: aman tanrım, ne sevimli bir köpek tonlaması. Kaldırıldı.

This is a foster. You would never have an normal conversation with somebody at this pace,

Bu bir bakıcı. Bu tempoda, bu perdede biriyle asla normal bir konuşma yapmazsınız

at this pitch, but this pitch being higher shows a different emotional state. This is a foster.

, ancak bu perdenin daha yüksek olması farklı bir duygusal durumu gösterir. Bu bir bakıcı.

This is a foster.

Bu bir bakıcı.

This is a foster.

Bu bir bakıcı.

This is a foster.

Bu bir bakıcı.

Everything links together. This is a, the ending S of this goes right into the IH vowel of is.,

Her şey birbirine bağlanır. Bu a'dır, bunun S harfi, is.'nin IH sesli harfine gider, is'in

the ending z of is goes right into the schwa, UH, which goes right into the F.

sonu, schwa'ya gider, UH, bu da F'ye gider

This is a foster.

.

This is a foster. And actually her pitch goes up in the end after that.

Bu bir bakıcı. Ve aslında perdesi bundan sonra sonunda yükseliyor.

Foster. After that up-down shape.

Bakmak. Bundan sonra aşağı yukarı şekil.

And it does because she's gonna keep going. She could have made it go down, but by making it go up,

Ve öyle çünkü o devam edecek. Düşürebilirdi ama yükselterek bekle der

she's like wait, I have an idea, I want to say more.

gibi, bir fikrim var, daha fazlasını söylemek istiyorum.

This is a foster.

Bu bir bakıcı.

You know, if you like animals, I should refer you to my sister.

Biliyor musun, eğer hayvanları seviyorsan seni kız kardeşime yönlendirmeliyim.

You know,

Biliyorsun,

More stress on know, the word you, you're probably noticing it's not you, it's ya, a reduction,

daha fazla stres, kelime sen, muhtemelen fark ediyorsun, sen değilsin, o sensin, bir azalma,

you know, you know.

biliyorsun, biliyorsun.

You know,

Biliyor musun,

if you like animals, I should refer you to my sister.

eğer hayvanları seviyorsan seni kız kardeşime yönlendirmeliyim. Bir

What are our peaks of stress in this next phrase?

sonraki ifadede stres zirvelerimiz nelerdir?

If you like animals, I should refer you to my sister.

Hayvanları seviyorsanız, sizi kız kardeşime yönlendirmeliyim.

If you like animals, I should refer you to my sister.

Hayvanları seviyorsanız, sizi kız kardeşime yönlendirmeliyim.

If you like animals, I should refer you to my sister.

Hayvanları seviyorsanız, sizi kız kardeşime yönlendirmeliyim.

If you like, if you like, The F

İsterseniz, isterseniz, F

linking right into the JU diphthong. It almost sounds like we can hear the word few in there.

doğrudan JU diphthong'a bağlanır. Neredeyse orada birkaç kelimesini duyabiliyormuşuz gibi geliyor.

If you like animals. Stress on an--, now this is not a pure AA.

Eğer hayvanları seviyorsanız. Bir--, şimdi bu saf bir AA değil.

If you look it up the dictionary, it's written with the AA symbol

Sözlüğe bakarsanız, AA simgesiyle yazılır,

but when AA gets followed by N, it's not pure anymore.

ancak AA'nın ardından N geldiğinde, artık saf değildir.

Jaw doesn't drop quite as much, the back of the tongue relaxes, so we have a little bit of an UH vowel in between.

Çene eskisi kadar düşmez, dilin arkası gevşer, bu nedenle arada biraz UH ünlüsü olur.

AAUH, animals, animals, animals.

AAUH, hayvanlar, hayvanlar, hayvanlar.

Animals,

Hayvanlar,

I should refer you to my sister.

sizi kız kardeşime yönlendirmeliyim.

I should refer you to my sister. A little bit of stress on I, refer, second syllable stress there.

Seni kız kardeşime yönlendirmeliyim. I üzerine biraz vurgu, bakın, ikinci hece vurgusu var.

I should refer you to my sister.

Seni kız kardeşime yönlendirmeliyim.

First syllable stress on sister. That has some of that up-down shape too.

Kız kardeş üzerinde ilk hece vurgusu. Bunda da biraz yukarı-aşağı şekli var.

The word should, not pronounced should, it's pronounced: should should.

should kelimesi, should olarak telaffuz edilmez, şu şekilde telaffuz edilir: should should.

Unstressed, reduced, it’s the schwa,

Vurgusuz, azaltılmış, bu schwa

and we can drop that D, I do hear it very faintly before the R. Should, should, should, should.

ve bu D'yi bırakabiliriz, R'den önce çok zayıf bir şekilde duyuyorum. Should, should, should, should.

Should refer, should refer. Now, the word refer has a schwa in that first unstressed syllable, re-fer.

Atıf yapmalı, atıfta bulunmalı. Şimdi, referans kelimesinin o ilk vurgusuz hecede bir schwa'sı vardır, re-fer.

So don't make that REE. Refer, refer, but re re re refer, refer.

O yüzden REE yapmayın. Bak, bak, ama yeniden bak, bak.

I should refer,

Ben başvurmalıyım,

Refer you to my. Refer you dadada. Flap T schwa for the word to. Refer you to my sister.

size benim. Sana dadada bakın. Kelime için flep T schwa. Seni kız kardeşime yönlendir.

Refer you to my sister.

Seni kız kardeşime yönlendir.

She owns a company.

Bir şirketi var.

What's her stress here?

Buradaki stresi nedir?

She owns a company.

Bir şirketi var.

She owns a company.

Bir şirketi var.

She and com-- our most stressed syllables there.

O ve com-- oradaki en vurgulu hecelerimiz.

She owns, okay she ends in EE, owns begins with the OH diphthong.

Sahiptir, tamam EE'de biter, sahiplik OH diphthong ile başlar.

When a word that ends in EE links in to a word that begins with a vowel or diphthong,

EE ile biten bir kelime sesli harf veya ünlü ile başlayan bir kelimeye bağlandığında,

that can be hard for some people to link really smoothly, she owns. It might help if you think of a Y

bazı insanlar için gerçekten düzgün bir şekilde bağlantı kurmak zor olabilir, o bunu kabul ediyor.

being in front of the word owns, she owns.

Sahip, sahip, kelimesinin önünde bir Y harfi olduğunu düşünmeniz yardımcı olabilir.

She owns,

a company.

Bir şirketin sahibi.

She owns a company. Endings Z of owns linking right into the schwa.

Bir şirketi var. Sahiplerin Z'si doğrudan schwa'ya bağlanıyor.

She owns a, which links right into the K sound of company.

Doğrudan şirketin K sesine bağlanan bir a'ya sahip.

Company. Now, this is a letter A, compa-- but that should be a schwa. Pany, Pany, Pany, Pany, Pany.

Şirket. Şimdi, bu bir A harfi, compa-- ama bu bir schwa olmalı. Pani, Pani, Pani, Pani, Pani.

These two unstressed syllables should be really simple. Pany, Pany, Pany, Pany,

Bu iki vurgusuz hece gerçekten basit olmalı. Pany, Pany, Pany, Pany,

low in pitch, less fully pronounced. Compared to com, com, company, company, company.

düşük perde, daha az belirgin. com, com, şirket, şirket, şirket ile karşılaştırıldığında.

She owns a company.

Bir şirketi var.

She owns a company.

Bir şirketi var.

They do house-sitting and pet sitting.

Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı yaparlar.

They do, a little pause there, tiny little break. They do, they do, they do, they do, they do.

Yapıyorlar, orada biraz duraklama, küçük bir mola. Yaparlar, yaparlar, yaparlar, yaparlar, yaparlar.

Those both have a little bit of a stress feel to me.

İkisi de bana biraz stres hissi veriyor.

They do, they do, they do house-sitting and pet sitting.

Yaparlar, yaparlar, ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı yaparlar.

House sitting and pet sitting.

Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı.

Little tiny break there. House sitting, house sitting and pet sitting.

Orada küçük küçük bir mola. Ev bakıcılığı, ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı.

Okay, so maybe you notice the T's, the double T's in sitting, those are flap T's. House sitting, pet sitting.

Tamam, belki T'leri fark etmişsinizdir, çift T'ler otururken, bunlar flep T'ler. Ev bakıcılığı, evcil hayvan bakıcılığı.

Dadadada. Sitting, sitting, sitting, sitting.

Babadada. Oturmak, oturmak, oturmak, oturmak.

House sitting. Do you notice that those two words are just linking together with a single S sound?

Ev oturması. Bu iki kelimenin tek bir S sesiyle birbirine bağlandığını fark ettiniz mi?

House sitting. House sitting.

Ev oturması. Ev oturması.

House sitting,

Ev bakıcılığı

and pet sitting.

ve evcil hayvan bakıcılığı.

House sitting. The word and reduced, the D is dropped, I don't think the vowel reduces, I think it's still AA, but it's

Ev oturması. Kelime ve indirgenmiş, D düşürülmüştür, sesli harfin azaldığını düşünmüyorum, bence hala AA, ama

unstressed, subtle, and, and, and, and, and pet sitting. And, and.

vurgusuz, ince ve, ve, ve, ve, evcil hayvan bakıcılığı. Ve ve.

And pet sitting.

Ve evcil hayvan bakıcılığı.

And pet sitting. And it links right, the N links right into the P. And pet sitting, pet sitting.

Ve evcil hayvan bakıcılığı. Ve sağa bağlanır, N doğrudan P'ye bağlanır. Ve evcil hayvan bakıcılığı, evcil hayvan bakıcılığı.

Little stop there to show the T, stop T because the next word begins with a consonant.

Küçük T'yi göstermek için orada durun, T'yi durdurun çünkü bir sonraki kelime bir ünsüzle başlıyor. Evcil

Pet sitting. So these two words are related to the word babysitting, which just means to take care of.

hayvan bakıcılığı. Yani bu iki kelime, sadece ilgilenmek anlamına gelen bebek bakıcılığı kelimesiyle ilişkilidir.

If you're house-sitting, then you're taking care of someone's house, probably living there while they're gone

Ev bakıcılığı yapıyorsanız, o zaman birisinin evine bakıyorsunuz demektir, muhtemelen onlar yokken orada yaşıyorsunuz,

if they want...they don't they want their house to be empty.

isterlerse... evlerinin boş olmasını istemiyorlar. Evcil

Pet sitting as well.

hayvan bakıcılığı da.

And pet sitting.

Ve evcil hayvan bakıcılığı.

You go to someone's house, you take care of their pet while they're on vacation, or

Birinin evine gidiyorsunuz, evcil hayvanına tatildeyken bakıyorsunuz ya da

maybe that pet lives with you while they're gone. Oh I have a dog at my house, I'm pet sitting for my friend.

o evcil hayvan onlar yokken sizinle birlikte yaşıyor. Ah evimde bir köpeğim var, arkadaşım için evcil hayvan bakıcılığı yapıyorum.

House sitting. Pet Sitting. Babysitting.

Ev oturması. Evcil hayvan bakıcılığı. bebek bakıcılığı

House sitting and pet sitting.

Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı.

House sitting and pet sitting.

Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı.

House sitting and pet sitting.

Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı.

Okay, let's listen to this whole conversation one more time.

Tamam, tüm bu konuşmayı bir kez daha dinleyelim.

I'm so sorry.

Ben çok üzgünüm.

No, it's fine. It's just I keep interviewing at places and no one thinks I'm the right fit.

Hayır, bu iyi. Sadece bazı yerlerde röportaj yapıyorum ve kimse benim doğru kişi olduğumu düşünmüyor.

Oh my goodness who is this gentleman?

Aman tanrım kim bu beyefendi?

Oh, this is a foster.

Oh, bu bir bakıcı.

You know, if you like animals, I should refer you to my sister.

Biliyor musun, eğer hayvanları seviyorsan seni kız kardeşime yönlendirmeliyim.

She owns a company. They do house sitting and pet sitting.

Bir şirketi var. Ev bakıcılığı ve evcil hayvan bakıcılığı yaparlar.

Now for the fun part,

Şimdi eğlenceli kısma gelince,

you’ll look at the notes we took together and you’ll hear a part of the conversation on a loop three times.

birlikte aldığımız notlara bakacaksınız ve konuşmanın bir bölümünü üç kez döngü halinde duyacaksınız.

Then there’s a space for you to repeat.

Sonra tekrarlamanız için bir boşluk var.

For example, you’ll hear this:

Örneğin şunu duyacaksınız:

Maybe so, sir.

Olabilir efendim.

Then you’ll repeat it: Maybe so, sir. Try to imitate everything about this exactly so when you see this,

Sonra tekrar edeceksiniz: Olabilir, efendim. Bununla ilgili her şeyi aynen taklit etmeye çalışın, böylece bunu gördüğünüzde

then you’ll repeat it. Maybe so, sir.

tekrar edeceksiniz. Belki öyledir, efendim.

That’s from Top Gun: Maverick which was the first movie we studied in this summer series.

Bu, bu yaz dizisinde incelediğimiz ilk film olan Top Gun: Maverick'ten.

You’ll also have the opportunity to listen and repeat in slow motion.

Ayrıca ağır çekimde dinleme ve tekrar etme fırsatına da sahip olacaksınız.

This will be important for you if you’re more of a beginner,

Daha yeni başlayan biriyseniz

or if you’re having a hard time focusing on linking or the melody.

veya bağlamaya veya melodiye odaklanmakta zorlanıyorsanız, bu sizin için önemli olacaktır.

Maybe you’ll want to do it both ways, but the important thing is here is your opportunity

Belki her iki şekilde de yapmak isteyeceksin ama burada önemli olan

to take what you learned and put it into your body and your own habit.

öğrendiklerini alıp vücuduna ve kendi alışkanlığına sokma fırsatın.

That’s what’s going to transform your speaking.

Konuşmanızı değiştirecek olan şey budur.

You might do well to work with the audio section of this video every day for a week.

Bir hafta boyunca her gün bu videonun ses bölümü üzerinde çalışmanız iyi olabilir.

Imitating the rhythm and the simplifications will get easier each time you do it.

Ritmi ve basitleştirmeleri taklit etmek, her yaptığınızda daha da kolaylaşacaktır.

If you can’t keep up with the native speaker, do the slow-motion imitation.

Ana dili İngilizce olan kişiye ayak uyduramıyorsanız, ağır çekim taklit yapın.

Okay, here’s our audio training section.

Tamam, işte ses eğitimi bölümümüz.

Don’t forget to come back and do this audio again tomorrow and the next day.

Yarın ve ertesi gün tekrar gelip bu sesi yapmayı unutmayın.

You want to build habits here, so you don’t need to think about it so much when you’re speaking in conversation,

Burada alışkanlıklar oluşturmak istiyorsunuz, böylece bir sohbette konuşurken bunun hakkında çok fazla düşünmenize gerek kalmıyor,

you can focus on the words and not the expression or pronunciation.

ifadeye veya telaffuza değil kelimelere odaklanabiliyorsunuz.

Don’t forget, this is part of a series, all summer long, 13 videos, 13 scenes for movies, check out each one,

Unutmayın, bu bir serinin parçası, bütün yaz boyunca, 13 video, 13 film sahnesi, her birine göz atın,

learn something new each time.

her seferinde yeni bir şeyler öğrenin.

I make new videos on the English language every Tuesday and I’d love to have you back here again.

Her salı İngilizce dilinde yeni videolar hazırlıyorum ve sizi tekrar burada görmeyi çok isterim.

Please subscribe with notifications and continue your studies right now with this video.

Lütfen bildirimlerle abone olun ve bu video ile hemen çalışmalarınıza devam edin.

And if you love this video, share it with a friend.

Ve bu videoyu beğendiyseniz, bir arkadaşınızla paylaşın. Hepsi

That’s it guys and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar arkadaşlar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.