USED TO / USE TO / BE USED TO / GET USED TO / WOULD - English Grammar Lesson (+ Practice PDF)

- So I didn't have a high school reunion

-Yani lise buluşmam olmadı

but I always wonder what would that be like?

ama hep merak etmişimdir nasıl olurdu?

Wow, 20 years, this is crazy.

Vay canına, 20 yıl, bu çılgınlık.

Everyone looks so different.

Herkes çok farklı görünüyor.

I hope Mr. Smith. isn't here though.

Umarım Bay Smith. burada değil ama

Remember when he used to spit in our mouths

if we got a question wrong?

Bir soruyu yanlış yaparsak ağzımıza tükürdüğü zamanı hatırlıyor musun?

That was weird.

Bu tuhaftı.

- I think that guy used to be in our math class.

- Sanırım o adam bizim matematik sınıfımızdaydı.

Hey, poo pants.

Hey, kaka pantolonu.

- Catch up with you later.

- Sonra görüşürüz.

Hey, it's you.

Hey, sensin. Bu

It's Aly.

Aly.

Oh, I used to be fat and I used to be spotty.

Oh, eskiden şişmandım ve sivilceliydim.

- Sorry.

- Üzgünüm.

- No?

- HAYIR?

- Sorry.

- Üzgünüm.

- I would be sitting next to you

- Senin yanında oturuyor olurdum

and then you would fart whenever it went quiet, hilarious.

ve sonra sessiz, komik olduğunda gaz çıkarırdın. O

Do you remember doing that poo pants?

kaka pantolonunu yaptığını hatırlıyor musun?

- Mate, I've never done that. - But don't you remember?

- Dostum, bunu hiç yapmadım. - Ama hatırlamıyor musun?

You would poo yourself to get out of doing PE,

Beden eğitimi yapmaktan kurtulmak için kendini kaka edersin,

so genius.

çok zekice.

- Shush, mate, I have never done that, all right?

- Sus dostum, bunu hiç yapmadım, tamam mı?

- See you later, poo pants.

- Sonra görüşürüz kaka pantolon.

- Remember we would throw bits of fish at the teacher.

- Unutma, öğretmene balık parçaları atardık.

- Oh. - Nothing?

- Ah. - Hiç bir şey?

- I don't remember, I'm sorry.

- Hatırlamıyorum, üzgünüm.

- I used to have really bad acne,

- Eskiden çok kötü sivilcelerim vardı,

I look very different now.

şimdi çok farklı görünüyorum.

I also used to have hair.

Benim de saçlarım vardı.

No?

HAYIR?

Why does no one remember me?

Neden kimse beni hatırlamıyor?

Was I that forgettable?

O kadar unutulabilir miydim?

Maybe I didn't used to have friends.

Belki de eskiden hiç arkadaşım yoktu.

- Aly.

- Ali.

- Kyle, it's like, no one even knows me.

- Kyle, sanki kimse beni tanımıyor.

- Yeah, probably because I got the date wrong.

- Evet, muhtemelen tarihi yanlış aldığım için.

This isn't our reunion.

Bu bizim buluşmamız değil.

This is just a regular high school dance.

Bu sadece sıradan bir lise dansı.

- What, like prom?

- Balo gibi mi?

- Yeah, these people are all just like random teenagers.

- Evet, bu insanların hepsi sıradan gençler gibi.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Oh, I thought their skin was so much better than mine.

- Oh, ciltlerinin benimkinden çok daha iyi olduğunu düşündüm.

Geez, ah, that's a relief, I'll be honest.

Tanrım, ah, bu bir rahatlama, dürüst olacağım.

Oh.

Ah.

We need to leave.

Gitmemiz gerek.

- Yes, we do.

- Evet yaparız.

- Like now.

- Şimdiki gibi.

- Yep. - Yep.

- Evet. - Evet.

- Today we're doing used to, get used to,

- Bugün alıştık, alıştık,

be used to, and would.

alıştık ve olurduk.

Look at this photo of me as a kid.

Çocukluğumun bu fotoğrafına bak.

I know, I'm adorable.

Biliyorum, sevimliyim.

I was only like five, I don't know, kid age.

Sadece beş yaşındaydım, bilmiyorum, çocuk yaşı.

Compare that photo to now.

O fotoğrafı şimdi ile karşılaştırın.

Can you see any difference?

Herhangi bir fark görebiliyor musun?

I can't, it's like the same person.

Yapamam, aynı kişi gibi.

Okay, okay, so yeah, we can see hair, no hair, massive head.

Tamam, tamam, yani evet, saç görebiliriz, saç yok, kocaman kafa.

My mom tells me that my head was really big

Annem kafamın gerçekten büyük olduğunu

and it was quite painful.

ve çok ağrıdığını söylüyor.

Sorry, mum.

Üzgünüm anne.

Anyway, I can say I had hair when I was young.

Her neyse, gençken saçlarım vardı diyebilirim.

That's fine, the grammar is good,

Sorun değil, gramer iyi

but I want to show that something changed.

ama bir şeylerin değiştiğini göstermek istiyorum.

So we replace this with used to, I used to have hair.

Yani bunu alışkın olarak değiştiriyoruz , eskiden saçlarım vardı.

I used to have a massive head.

Eskiden kocaman bir kafam vardı.

The grammar, used to plus infinitive, used to have.

Eskiden artı mastar olan dilbilgisi eskiden vardı.

Not used to had, used to having, no.

Sahip olmaya alışkın değil, sahip olmaya alışkın, hayır.

And use it for descriptions.

Ve açıklamalar için kullanın.

I used to be small, in the past, small.

Eskiden küçücüktüm, küçücüktüm.

Now, no, try a negative.

Şimdi, hayır, negatif deneyin.

For example, I didn't use to like spicy food.

Örneğin, baharatlı yiyecekleri sevmezdim.

So when I was a kid, spicy food, blah,

Yani ben çocukken, baharatlı yiyecekler falan,

but now mm, spicy food.

ama şimdi mm, baharatlı yiyecekler.

It means something changed.

Bir şeylerin değiştiği anlamına gelir.

Practice this grammar.

Bu dil bilgisini uygulayın. Çocukluğunuzdan bu yana

What has changed for you since you were a kid?

sizin için neler değişti ?

Practice this in the comments

Bunu yorumlarda uygulayın

or practice in the ebook of sexiness.

veya seksilik e-kitabında pratik yapın.

Hmm, okay, question.

Hmm, tamam, soru.

If someone asks you,

Birisi size

"Did you use to smoke?"

"Sigara içer miydiniz?"

The pronunciation, use to, say it with me, use to,

Telaffuz, kullan, benimle söyle, kullan,

nice, good job.

güzel, aferin.

But how can you answer this?

Ama buna nasıl cevap verebilirsiniz?

Remember this means something changed,

Bunun bir şeylerin değiştiği anlamına geldiğini unutmayın,

but what if you never smoked?

peki ya hiç sigara içmediyseniz?

You have never smoked and you still don't smoke.

Hiç sigara içmedin ve hala içmiyorsun.

How can you answer that?

Buna nasıl cevap verebilirsin?

I've never smoked, easy.

Hiç sigara içmedim, kolay.

And a common mistake with this,

Ve bununla ilgili yaygın bir hata,

if you want to use present tense for use to,

eğer şimdiki zamanı kullanmak istiyorsanız,

don't, it doesn't exist.

yapmayın, yok.

Like, "Oh yeah, these days I use to smoke."

"Ah evet, bu günlerde sigara içiyorum" gibi.

No, this is a common mistake.

Hayır, bu yaygın bir hatadır.

You say,

"Yeah, I usually smoke."

"Evet, genellikle sigara içerim" diyorsunuz.

(ding noise)

(ding sesi) Sigara

Don't smoke, It gives you yellow teeth, it's gross.

içmeyin, Dişlerinizi sarartır , iğrenç.

So remember those two things,

O yüzden bu iki şeyi hatırlayın, eskiden

used to means a change happened either before yes,

bir değişikliğin ya evetten önce,

now no or before no, now yes.

şimdi hayırdan ya da hayırdan önce, şimdi evetten önce olduğu anlamına gelirdi.

And if you want to use this in present tense,

Ve bunu şimdiki zamanda kullanmak istersen,

don't say use to, use usually.

kullan deme, genellikle kullan.

Super easy, right?

Süper kolay, değil mi?

Now let's do get used to, this has a very different meaning.

Şimdi alışalım, bunun çok farklı bir anlamı var.

Okay, let's say you are from Brazil

Tamam, diyelim ki Brezilya'dansınız

and you just moved to London.

ve Londra'ya yeni taşındınız.

Brazil, it's sunny, great food, great weather,

Brezilya, hava güneşli, harika yemekler, harika hava,

the people are nice, but now you live in London.

insanlar hoş ama artık Londra'da yaşıyorsunuz.

It's always raining, people are miserable,

Hep yağmur yağıyor, insanlar mutsuz

and we only eat sandwiches.

ve biz sadece sandviç yiyoruz. Eskiden

I used to live in Brazil, before yes, now no.

Brezilya'da yaşıyordum, önceden evet, şimdi hayır.

But imagine, how does it feel

Ama hayal edin,

when you first moved to London?

Londra'ya ilk taşındığınızda nasıl bir duygu?

Feels bad, right?

Kötü hissettiriyor, değil mi?

Feels different, feels weird, ugh, it's not normal for you.

Farklı hissettiriyor, garip geliyor, ah, senin için normal değil.

But with time you slowly become accustomed to this.

Ama zamanla yavaş yavaş buna alışırsın.

It becomes normal-ish for you.

Senin için normale dönüşüyor.

And when you become accustomed to it,

Ve alıştığın zaman, bir

you,

get used to something.

şeye alışırsın.

Living in London was hard at first, but I got used to it.

Londra'da yaşamak başta zordu ama alıştım. Londra'da

It took some time to get used to living

yaşamaya alışmak

in London and notice the verb form here,

ve buradaki fiil formunu fark etmem biraz zaman aldı,

with I used to, the next verb is infinitive.

alıştığımda sonraki fiil mastardır.

But with get used to, or be used to,

Ama alışmak veya alışmak ile

the next verb is "ing", get used to living, for example.

sonraki fiil "ing" dir, örneğin yaşamaya alışmak.

When you say, "get used to,"

"Alış" derken,

you're saying I became accustomed to it.

alıştım diyorsun.

I became okay with it.

Onunla iyi oldum.

It became normal.

Normal oldu.

So with this, get means become, keep that in mind.

Yani bununla, elde etmek anlamına gelir , bunu aklınızda bulundurun.

It's very important.

Bu çok önemli.

Like, "The weather here is rubbish,

"Burada hava berbat,

I'm still getting used to it."

hala alışmaya çalışıyorum" gibi.

It's not normal yet,

Henüz normal değil

but I'm becoming accustomed to the weather.

ama havaya alışmaya başlıyorum.

To clarify, I got used to the food.

Açıklığa kavuşturmak için yemeğe alıştım.

I became accustomed, it's fine now.

Ben alıştım, şimdi iyi.

I'm getting used to the food,

Yemeğe alışıyorum,

it's becoming normal.

normalleşiyor.

Now, when you wanna say,

Şimdi,

"I am accustomed to something, it is normal.

"Ben bir şeye alıştım, bu normal.

Now I'm fine with this."

Şimdi bu benim için sorun değil" demek istediğinizde.

That is when you use, be used to.

İşte o zaman kullanırsın, alışırsın.

For example, if you come to London,

Örneğin, Londra'ya gelirseniz,

you will notice that we say, sorry a lot,

çok üzgünüm

but pretty quickly, that becomes normal.

ama çok çabuk normalleştiğimizi söylediğimizi fark edeceksiniz.

So you could say this,

Yani şöyle diyebilirsiniz,

"I'm used to everyone saying, sorry, all the time.

"Herkesin her zaman özür dilerim demesine alıştım.

It's normal now, I am used to it."

Artık normal, alıştım."

I'm used to, and remember the verb "ing."

Ben alışkınım ve "ing" fiilini hatırlıyorum.

I'm used to people saying, blah, blah, blah.

İnsanların blah blah blah demesine alışkınım.

It's normal for me now.

Artık benim için normal.

I am accustomed to it.

Ben buna alışkınım.

It's normal, it's not weird.

Normaldir, garip değildir.

But the negative, how do we use that?

Ama olumsuz, bunu nasıl kullanırız?

Nice and easy.

Güzel ve kolay.

If it's still weird for you,

Senin için hâlâ tuhafsa,

I'm not used to people saying sorry, all the time.

insanların sürekli özür dilemesine alışkın değilim.

It's so weird, maybe I'll never be used to it.

Çok garip, belki de asla alışamayacağım.

People are weird here.

Buradaki insanlar tuhaf.

So practice this right now.

O yüzden şimdi bunu uygulayın.

What in your life has changed?

Hayatında ne değişti?

Maybe you changed schools, changed cities, changed jobs.

Belki okul değiştirdin, şehir değiştirdin, iş değiştirdin.

Was it weird in the beginning?

Başlangıçta garip miydi?

Did you have to get used to something very strange?

Çok garip bir şeye alışmak zorunda mıydın?

Are you still getting used to something strange?

Hâlâ garip bir şeye alışıyor musun?

Let me know in the comments

Yorumlarda bana haber verin

or boost your learning with this guy.

veya bu adamla öğrenmenizi artırın.

Let's put all of this together

Tüm bunları

for one final example and a very important point.

son bir örnek ve çok önemli bir nokta için bir araya getirelim.

Let's imagine that you are a fish.

Bir balık olduğunuzu hayal edelim. Eskiden

You used to live in the sea, but now you live in London,

denizde yaşardın ama şimdi Londra'da yaşıyorsun,

you have a job.

bir işin var.

What could you say?

Ne söyleyebilirsin?

I used to swim every day.

Her gün yüzerdim.

I used to see my fish friends.

Balık arkadaşlarımı görürdüm.

I used to play fish games.

Balık oyunları oynardım.

Your English teacher will hate this repetition,

İngilizce öğretmeniniz bu tekrardan nefret edecek, bu

so we can change this.

yüzden bunu değiştirebiliriz.

You start with used to, that sets the time.

Alışıldık diye başlarsın , bu süreyi ayarlar.

I used to swim every day.

Her gün yüzerdim.

Okay, we know this is past, fine,

Tamam, bunun geçmişte kaldığını biliyoruz, peki

but now to avoid repetition,

ama şimdi tekrarı önlemek için

we can replace the next used to's with would.

sonraki alışılmışın yerine will koyabiliriz.

I used to swim every day.

Her gün yüzerdim.

I would see my fish friends

Balık arkadaşlarımı görürdüm

and I'd play fish games, but be careful.

ve balık oyunları oynardım ama dikkatli ol.

With would, you only use it for repeated actions,

ile, bunu yalnızca tekrarlanan eylemler için kullanırsınız,

not states.

durumlar için değil.

So earlier when I said I used to be small,

Daha önceleri küçüktüm dediğimde

I used to have hair.

saçlarım vardı.

Those are fine.

Bunlar iyi.

I would have hair, I would be small, no,

Saçım olurdu, ufak tefek olurdum, hayır

Because those aren't actions.

çünkü bunlar eylem değil.

Only replace used to for would with repeated actions.

Tekrarlanan eylemlerle yalnızca for will yerine kullanılır.

These are fine because these are actions,

Bunlar iyi çünkü bunlar eylemler,

repeated actions.

tekrarlanan eylemler.

Use this in your writing when you're talking

about when you were a kid

Çocukken

and what changed and I'll see you in the next class.

nelerin değiştiğinden ve nelerin değiştiğinden bahsederken bunu yazınızda kullanın, bir sonraki derste görüşürüz.

(warm music)

(sıcak müzik)