Learn the English Saying, "One of those days!" (Homework at the end) 😃

Hey everybody.

Selam millet.

Just a short lesson today.

Bugün sadece kısa bir ders.

It's been one of those days.

O günlerden biri oldu. İngilizce'de

I don't know if you're familiar with that saying in English but when we say, "It's been

bu söze aşina olup olmadığınızı bilmiyorum ama "It's

one of those days.", it means that I had a day where I was just really busy, where I

one of o days" dediğimizde, gerçekten meşgul olduğum, tek

would do one thing and then I would go right to the next thing and I just, I was busy all

bir şey yapacağım bir günüm olduğu anlamına gelir. ve sonra hemen bir sonraki şeye geçiyordum ve bütün

day long.

gün meşguldüm.

Another way to describe that is to just say, "I never got a chance to sit down today.",

Bunu tanımlamanın başka bir yolu da, "Bugün hiç oturma fırsatım olmadı." demek,

really.

gerçekten.

So and I also had one of those days yesterday.

Ben de dün o günlerden birini yaşadım. Dün

I had a day yesterday where I was super, super busy.

çok, çok meşgul olduğum bir gün geçirdim .

It was actually Mother's Day yesterday.

Aslında dün anneler günüydü.

In Canada we have a day called Mother's Day where we celebrate all of the mothers in our

Kanada'da, hayatımızdaki tüm anneleri kutladığımız Anneler Günü adında bir günümüz var

lives.

.

So I actually got up early yesterday and I went to see my Mom.

Aslında dün erken kalktım ve annemi görmeye gittim.

I had a, just a little cup of tea with my Mom.

Annemle küçük bir çay içtim .

So I went to visit her just to say hi for Mother's Day.

Ben de Anneler Günü'ne merhaba demek için onu ziyarete gittim .

And then we, we loaded all the kids up in the van and Jen and I headed off to her Mom

Sonra tüm çocukları minibüse yükledik ve Jen'le birlikte

and Dad's place just to spend a little bit of time with them as well.

biraz zaman geçirmek için annesiyle babasının evine gittik .

So it was a, a pretty busy day yesterday.

Yani dün oldukça yoğun bir gündü.

It was kind of one of those days as well, a day where I was super busy, but it was busy

O günlerden biriydi, çok meşgul olduğum bir gündü ama

with fun stuff.

eğlenceli şeylerle meşguldü.

This past Saturday was also one of those days.

Geçtiğimiz cumartesi de o günlerden biriydi.

It was a day where Jen and I, we had a lot of work to do on the farm and as we were doing

Jen ve benim çiftlikte yapacak çok işimiz olduğu bir gündü ve

all of the chores that we were doing that day things went ok, but there was a lot to

o gün yaptığımız tüm işleri yaparken işler yolunda gitti ama yapacak çok şey vardı

do.

.

So it was one of those days as well.

Demek o günlerden biriydi.

So you can probably already guess the point of this video.

Yani muhtemelen bu videonun amacını zaten tahmin edebilirsiniz .

This is kind of just a short video to let you know that there's no real video this week.

Bu, bu hafta gerçek bir video olmadığını bilmeniz için kısa bir video.

There's just this video.

Sadece bu video var.

Me just kind of touching base with you.

Ben sadece seninle temas halindeyim.

In English when we say touch base it's when we, when we connect with someone just to let

İngilizce'de touch base dediğimizde , birisiyle sadece neler olup bittiğini anlamalarını sağlamak için bağlantı kurduğumuz zamandır

them know what's going on.

.

So even though you're watching a video, I'm kind of touching base with you to let you

Bu yüzden, bir video izliyor olmanıza rağmen, gerçek bir video olmadığını size bildirmek için sizinle biraz temas kuruyorum

know that there is no real video.

.

But this video's still useful.

Ama bu video yine de faydalı.

There's already been a couple of little English phrases for you to learn.

Zaten öğrenmen için birkaç küçük İngilizce kelime öbeği var.

So, since there's no real video, just this kind of video where I'm letting you now that

Yani, gerçek bir video olmadığı için,

everything's ok over here and I'll do another good video for next week.

burada her şey yolunda olduğuna göre size izin verdiğim bu tür bir video ve gelecek hafta için başka bir güzel video yapacağım. Sana

I thought that I should give you some homework.

biraz ev ödevi vermem gerektiğini düşündüm. Bu hafta

I thought I should just, since there's no full 10 minute video lesson for you to watch

izlemen için 10 dakikalık tam bir video dersi olmadığı için

this week I should give you some homework.

sana biraz ev ödevi vermem gerektiğini düşündüm.

So the first thing I thought I should do is I should challenge you to learn 100 vocabulary

Yapmam gerektiğini düşündüğüm ilk şey,

words in the next couple of days.

önümüzdeki birkaç gün içinde 100 kelimelik kelime öğrenmen için sana meydan okumaktı.

100 vocabulary words.

100 kelimelik kelime.

And then I think the other thing I'm going to challenge you to do is to, you know how

Ve sonra, sizi yapmaya davet edeceğim diğer bir şey de , İngilizce

I really like when my students who are learning English listen to music, I think I'm going

öğrenen öğrencilerimin müzik dinlemesini gerçekten ne kadar sevdiğimi biliyorsunuz, sanırım

to challenge to find a really good English song and to listen to the song ten times this

gerçekten iyi bir İngilizce bulmak için meydan okuyacağım. şarkı ve şarkıyı bu hafta on kez dinlemek için

week.

.

And then I'm trying to think of something else I could challenge you to do.

Ve sonra sana meydan okuyabileceğim başka bir şey düşünmeye çalışıyorum.

Maybe just spend some time speaking English out loud in all the crazy ways that I normally

Belki de normalde tavsiye ettiğim tüm çılgın yollarla yüksek sesle İngilizce konuşarak biraz zaman geçirebilirsin

recommend.

.

Maybe just take some time while you're driving in your car to talk out loud.

Belki arabanı sürerken yüksek sesle konuşmak için biraz zaman ayırabilirsin.

Talk to yourself in the mirror.

Aynada kendinle konuş.

In the live stream this past week someone mentioned that when they talk to themselves

Geçen hafta canlı yayında birileri aynada kendi kendilerine konuştuklarında

in the mirror people think they're kind of going a little bit crazy, but maybe do that,

insanların biraz delirdiklerini düşündüklerinden bahsetti, ama belki bunu yapın, aynada kendi

take some time to talk English to yourself in the mirror.

kendinize İngilizce konuşmak için biraz zaman ayırın . O

And then I should give you one more challenge shouldn't I?

zaman sana bir meydan okuma daha vermeliyim, değil mi? Sizden aşağıdaki yorumlara biraz yazmanızı

Shouldn't there be a challenge where I ask you to maybe write down a little bit in the

isteyeceğim bir meydan okuma olmamalı mı

comments below, just write down something that you did today, something that you did

, sadece bugün yaptığınız bir şeyi, işte yaptığınız bir şeyi

at work, something that you did for fun, but maybe just take a minute to go down to the

, eğlenmek için yaptığınız bir şeyi yazın, ama belki de sadece alın.

comments below and let me know something that you did today.

Aşağıdaki yorumlara gidip bugün yaptığınız bir şeyi bana bildirmek için bir dakika .

And, yeah, I don't care what it is, maybe just tell me that you had a long day at work,

Ve evet, ne olduğu umurumda değil, belki sadece işte uzun bir gün geçirdiğini söyle, ya da bana

or tell me that you wrote a test at school, or tell me that you had actually a day where

okulda bir sınav yazdığını söyle, ya da bana gerçekten bir gün geçirdiğini söyle.

maybe you just had a nap all day and ate really yummy snacks, maybe that, maybe that was your

bütün gün kestirdim ve gerçekten lezzetli atıştırmalıklar yedim, belki o, belki o gün senin

day.

günündü.

But do that, but anyways, I think I'm going to wrap this up.

Ama bunu yap, ama her neyse, sanırım bunu bitireceğim.

Bob the Canadian here, if you haven't subscribed yet, subscribe below.

Kanadalı Bob burada, henüz abone olmadıysanız aşağıdan abone olun.

Give me a thumbs up for this really short, not really a lesson, lesson in English, and

Bu gerçekten kısa, gerçekten bir ders değil, İngilizce dersi için bana bir başparmak verin ve

I hope that you have a really good week.

umarım gerçekten iyi bir hafta geçirirsiniz.

I'll see you Friday, live stream lesson Friday morning as always, and I'll see you this coming

Cuma günü görüşmek üzere, her zaman olduğu gibi Cuma sabahı canlı yayın dersi ve bu

Saturday evening question and answer English hangout session.

Cumartesi akşamı soru cevap İngilizce sohbet oturumunda görüşmek üzere.

Bob the Canadian here.

Kanadalı Bob burada.

You're learning English with Bob the Canadian, and I'm hoping you're having a good day.

Kanadalı Bob ile İngilizce öğreniyorsunuz ve umarım iyi bir gün geçiriyorsunuzdur.

Let's take one more look at the river.

Nehre bir kez daha bakalım.

It's slowly going back to normal and that makes me pretty happy.

Yavaş yavaş normale dönüyor ve bu beni oldukça mutlu ediyor.

So, anyways, sorry no real lesson, not a problem I don't think for you guys, I'll see you next

Her neyse, üzgünüm gerçek bir ders yok, sorun değil sizin için düşünmüyorum çocuklar,

week with a real lesson again.

haftaya tekrar gerçek bir dersle görüşürüz.

Bye bye!

Güle güle!