Free English Class! Topic: Sports! ⚽🏅🏐 (Lesson Only)

Well, hello and welcome to this English lesson about sports.

Merhaba, sporla ilgili bu İngilizce dersine hoş geldiniz.

This is probably one of the big topics when you are learning

Bu muhtemelen İngilizce öğrenirken en büyük konulardan biridir

English. There are so many people in the world that love

. Dünyada

watching sports and that love playing sports and it is a

spor izlemeyi seven ve spor yapmayı seven o kadar çok insan var ki bu çoğu insan

relatively familiar topic for most people. I know we just

için nispeten tanıdık bir konu .

recently watched the Olympics. I know there are several

Geçenlerde olimpiyatları izlediğimizi biliyorum.

sporting matches every evening, in every country, in all

Her akşam, her ülkede, tüm

different types of sports. So, I thought it would be a good

farklı spor türlerinde birkaç spor karşılaşması olduğunu biliyorum. Bu yüzden sporla

idea to do a lesson about sports. I'm sure you'll enjoy

ilgili bir ders vermenin iyi bir fikir olacağını düşündüm . Eminim hoşunuza gidecektir

it. Whether you are someone who watches a lot of sports, maybe

. İster çok spor müsabakası izleyen biri olun, belki

you're someone who plays a lot of sports or maybe you're just

çok spor yapan biri olun , belki de sadece

someone who's curious and wants to learn some words and phrases

meraklı ve spor hakkında konuşabilmek için İngilizce bazı kelime ve deyimler öğrenmek isteyen biri olun

in English to be able to talk about sports. So, the first

. Yani, ilk

picture is also from Eugene and it's the phrase sports fan or

resim de Eugene'den ve spor fanatiği veya

the term sports fan. When you are someone who likes watching

spor fanatiği terimi. Belirli bir sporu izlemeyi seven biri olduğunuzda

a certain sport, we say that You are a sports fan and then

, Sporseversiniz deriz ve

we use the word fan in other ways as well. We'll say things

taraftar kelimesini başka anlamlarda da kullanırız. Futbol

like, are you a fan of football? Which basically means

fanatiği misin gibi şeyler söyleyeceğiz. Hangisi temelde

do you watch football? Are you a fan of ice skating? Which is

futbol izliyorsun demektir? Buz pateni hayranı mısınız?

an Olympic winter sport and you might say, oh yeah, I'm a big

Olimpik bir kış sporu ve diyebilirsiniz ki, evet, ben büyük bir

fan. So, a sports fan is someone who likes to watch a

hayranıyım. Yani, bir spor hayranı bir sporu izlemeyi seven kişidir

sport. You can see in Eugene's picture here, the stands are

. Burada Eugene'nin resminde görebilirsiniz, tribünler

filled with sports fans. People have all worn red because the

sporseverlerle dolu. İnsanların hepsi kırmızı giydi çünkü

Toronto FC their one uniform is red so that is their team color

Toronto FC'nin tek forması kırmızı, bu onların takım rengi, bu yüzden

so they have worn red all of the fans are there wearing red

kırmızı giydiler, tüm taraftarlar takımlarını desteklemek için orada kırmızı giyiyorlar

to support their team and then we have something called a

ve sonra süper taraftar denen bir şey var,

super fan a super fan is someone who is really really

süper taraftar

into a sport in English when you say someone is into

İngilizce'de gerçekten bir sporla ilgilenen biri, birinin bir şeyle ilgilendiğini söylediğinizde,

something it means they really really like it a super fan is

bu onun gerçekten bundan gerçekten hoşlandığı anlamına gelir

more likely to dress up on game day they're more likely to do

crazy things. They might paint things on their faces. Um in

. Yüzlerine bir şeyler boyayabilirler. Um

university, sometimes super fans will some guys will paint

üniversitede, bazen süper taraftarlar bir maça gittiklerinde bazı adamlar

letters on their chest or other weird things when they go to a

göğüslerine harfler veya başka garip şeyler çizerler

game but a super fan is someone who really really loves the

ama süper taraftar

sport that they watch. Of course, fans will cheer. One of

izledikleri sporu gerçekten çok seven kişidir. Elbette hayranlar sevinecek.

the things that you do when you watch a game. Whether you're at

Bir maç izlerken yaptığınız şeylerden biri. İster

home or in the stadium is that you will probably cheer when

evde ister stadyumda olun, takımınız başarılı olduğunda muhtemelen tezahürat yapacaksınız

your team does well. You will say things like yay. You will

. Yaşasın gibi şeyler söyleyeceksin. Takımınızdaki oyuncu gol atmak üzereyken

say things like go go go when the player on your team is

git git gibi şeyler söyleyeceksin

about to score and then you might just sell yell yeah or

ve sonra onlar gol attığında evet ya da

something like that when they do score but you will

bunun gibi bir şey diye bağırabilirsin ama

definitely cheer when your team scores so I have to mention

takımın gol attığında kesinlikle tezahürat yapacaksın, bu yüzden bundan bahsetmem gerekiyor

this this is a lesson from about two anda/ 2 years ago but

yaklaşık iki buçuk yıl öncesinden bir ders ama

I have redone the lesson I've added a whole bunch of new

dersi yeniden yaptım bir sürü yeni

words I removed a couple of words so if some parts of this

kelime ekledim birkaç kelimeyi kaldırdım yani bu dersin bazı kısımları

lesson seem familiar to a few of you that not all of you were

birkaçınıza tanıdık geliyorsa hepsi değil

here two and a 2 years ago that why. So, a person who plays a

iki ve bir 2 yıl önce buradaydınız, bu yüzden. Bu nedenle, spor yapan kişiye

sport though is called a player. Someone who watches a

oyuncu denir. Bir sporu izleyen kişiye

sport is called a fan or a spectator. We'll talk about

taraftar veya seyirci denir.

that later. Someone who plays a sport is called a player. We

Bunun hakkında daha sonra konuşacağız. Spor yapan kişiye oyuncu denir.

have what are called professional athletes.

Profesyonel sporcular denen şeye sahibiz.

Professional athletes are people who are so good at

Profesyonel sporcular, oyunu oynamakta çok iyi olan ve

playing the game that they get paid to play it. Their job is

oynamaları için para alan kişilerdir. Onların işi

to play a sport. When I was younger, was a brief moment

spor yapmaktır. Daha gençken,

where I thought oh it would be so cool to be a professional

profesyonel bir hokey oyuncusu olmanın çok güzel olacağını düşündüğüm kısa bir an oldu

hockey player. To be a professional athlete who plays

. Hokey oynayan profesyonel bir sporcu olmak

hockey. Um but I don't think I was good enough. I never really

. Ama yeterince iyi olduğumu düşünmüyorum.

pursued that dream. But could you imagine what it would be

Bu hayalin peşinden hiç gitmedim. Ama yapmayı

like to be paid to play the sport that you love playing?

sevdiğiniz sporu yapmak için para almanın nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

That must be a really cool experience. It must be a lot of

Bu gerçekten harika bir deneyim olmalı.

fun to be a professional athlete. We also have amateur

Profesyonel bir sporcu olmak çok eğlenceli olmalı . Amatör sporcularımız da var

athletes. I'm sure many of us have been or are amateur

. Eminim bir çoğumuz amatör sporcu olmuşuzdur ya da öyleyizdir

athletes. In Canada it's quite common for people to play

. Kanada'da insanların

volleyball one night a week. People play hockey. We call it

haftada bir gece voleybol oynaması oldukça yaygındır. İnsanlar hokey oynuyor. Biz buna

the Rec League recreational league. Uh people play soccer

Rec League eğlence ligi diyoruz. Yazın ülkenizde insanlar futbol

or football as you might call it in your country in the

ya da sizin dediğiniz gibi futbol oynuyorlar

summer. There are a lot of amateur athletes in Canada. And

. Kanada'da çok sayıda amatör sporcu var. Ve

I'm sure in your country as well. People who play a sport

eminim senin ülkende de.

just for exercise and for enjoyment. And they don't get

Sadece egzersiz yapmak ve eğlenmek için spor yapan insanlar. Ve

paid. They don't get paid anything. When you play a team

maaş almıyorlar. Hiçbir ücret almıyorlar . Bir takım

sport, you are on a team. Um there's a difference between

sporu yaptığınızda, bir takımdasınız demektir.

individual sports like running and those kinds of things. And

Koşu gibi bireysel sporlar ile bu tür şeyler arasında bir fark var. Ve

team sports like football or hockey or basketball or

futbol, hokey, basketbol veya

volleyball. Where you have teammates. So a team is a group

voleybol gibi takım sporları. Takım arkadaşlarının olduğu yer . Yani bir takım,

of people who all wear the same uniform usually and they play

genellikle aynı formayı giyen ve

the same sport together and this can be amateur or

aynı sporu birlikte yapan bir grup insandır ve bu amatör veya

professional. Um you can be on a a team as a professional

profesyonel olabilir. Profesyonel bir sporcu olarak bir takımda yer alabilirsin

athlete and as an amateur athlete, you can be on a team

ve amatör bir sporcu olarak da bir takımda olabilirsin

as well. Uh and then, again, I mentioned the word teammates.

. Uh ve sonra tekrar takım arkadaşları kelimesinden bahsettim.

Teammates are the other people who are on your team. This is

Takım arkadaşları, takımınızdaki diğer kişilerdir . Bu

the Phoenix Mercury. It is one of the teams in the WNBA, the

Phoenix Mercury. WNBA,

Women's National Basketball Association and the the woman

Kadınlar Ulusal Basketbol Birliği takımlarından biri ve

in the middle, the player in the middle is Kia Nurse. She's

ortadaki kadın, ortadaki oyuncu Kia Nurse. O

one of my favorite players on that team. She's Canadian. I

takımdaki en sevdiğim oyunculardan biri . O Kanadalı.

really, really like her. But a starting lineup, whenever a

Ondan gerçekten çok hoşlanıyorum. Ancak başlangıç ​​dizilişi,

professional or amateur team plays against another team, the

profesyonel veya amatör bir takım başka bir takıma karşı oynadığında,

players who start the game are usually your best players and

oyuna başlayan oyuncular genellikle en iyi oyuncularınızdır ve

that group of players is called the starting lineup. So, when

bu oyuncu grubuna başlangıç ​​dizilişi denir. Yani

there is a basketball game, there are five players on the

bir basketbol maçı olduğunda başlangıç dizilişinde beş oyuncu var ve

starting lineup they start the game. When you go to watch a

oyuna başlıyorlar . Bir

football game or soccer game. There are 11 players I think

futbol maçı veya futbol maçı izlemeye gittiğinizde. Başlangıç ​​kadrosunda olduğunu düşündüğüm 11 oyuncu var

who are on the starting lineup. Those are the players who

. Bunlar

usually they're the best players. Um most of them are

genellikle en iyi oyuncular olan oyunculardır. Um çoğu

usually the best players on the team and they make up the

genellikle takımdaki en iyi oyunculardır ve

starting lineup. Sometimes depending on the sport the team

başlangıç ​​dizilişini oluştururlar. Bazen spora bağlı olarak takımın

will have a captain. In hockey the captain of the team is not

bir kaptanı olabilir. Hokeyde takımın kaptanı

the coach. The captain is a player who kind of leads the

koç değildir. Kaptan, takımı

team in terms of keeping them happy and kind of demonstrating

mutlu etme ve

good behavior. In hockey, the captain usually has the letter

iyi davranış sergileme açısından bir nevi takıma liderlik eden bir oyuncu. Hokeyde kaptanın formasında genellikle C harfi bulunur

C on their jersey. You can see on his hockey jersey, he has

. Hokey formasının üzerinde gördüğünüz gibi

the letter C. This means that he is the captain of the team.

C harfi var. Bu onun takımın kaptanı olduğu anlamına geliyor.

So, the captain again doesn't show the players how to play

Yani, kaptan yine oyunculara nasıl oynayacaklarını göstermiyor

but the captain kind of leads in a way where they kind of

ama kaptan bir şekilde liderlik ediyor ve onlar

show they they're like a model player usually they're a

model bir oyuncu gibi olduklarını, genellikle

veteran player or a really good player and they kind of lead

deneyimli bir oyuncu olduklarını veya gerçekten iyi bir oyuncu olduklarını gösteriyorlar. Bir nevi

the team in that sense they they give direction on how to

takıma liderlik ediyorlar, bu anlamda nasıl

be excited how to act in a positive way in those kinds of

heyecanlanacakları, nasıl pozitif davranacakları konusunda yön veriyorlar bu tür

things and we have of course a coach. A coach is a person who

şeylerde ve tabii ki bir koçumuz var. Antrenör,

decides how to train the team. The coach decides who will play

takımı nasıl çalıştıracağına karar veren kişidir. Kimin oynayacağına

and who will sit on the bench. The coach decides what

ve yedek kulübesinde kimin oturacağına teknik direktör karar verir. Antrenör,

strategies a team is going to use in order to try and win.

bir takımın denemek ve kazanmak için hangi stratejileri kullanacağına karar verir.

The coach basically prepares the team before the game and

Antrenör temelde takımı maçtan önce hazırlar ve

then makes decisions during the game so the team can do the

ardından oyun sırasında takımın elinden gelenin en iyisini yapabilmesi için kararlar verir

best that they can. Again, a coach does not play. A coach

. Yine bir hoca oynamaz. Bir antrenör

usually wears a suit and tie and a lot of sports, a coach

genellikle takım elbise ve kravat takar ve bol bol spor yapar, bir antrenör

will dress very, very nicely. Um and they will be on the

çok ama çok güzel giyinir. Um ve onlar

sidelines or on the bench or off to the side of the field

kenarda, yedek kulübesinde veya sahanın kenarında olacaklar

and they will give advice to the players and make decisions

ve oyunculara tavsiyelerde bulunacaklar ve oyunu

about how to best try and win the game. We of course,

en iyi nasıl deneyip kazanabilecekleri konusunda kararlar verecekler . Elbette,

depending on the sport, you will have referees or umpires,

spora bağlı olarak, hakemleriniz veya hakemleriniz olacak,

there's a bunch of different names or the people who make

bir sürü farklı isim veya

sure all the players follow the rules of the game. Every sport

tüm oyuncuların oyunun kurallarına uymasını sağlayan insanlar olacak . Oynadığınız her sporun

that you play has rules and it's important that everyone

kuralları vardır ve herkesin

follows the rules but humans are humans and sometimes, we

kurallara uyması önemlidir, ancak insanlar da insandır ve bazen kuralları çiğneriz.

break rules Either intentionally like we decide to

break the rule or by accident, you just accidentally step off

the field or you accidentally trip someone and then the

ve sonra

referee or umpire will probably blow a whistle. I think I have

hakem veya hakem muhtemelen düdük çalacaktır. Sanırım

a whistle up here. We'll look at that in a sec. Uh and they

burada bir düdük var. Buna bir saniye içinde bakacağız. Uh ve

will stop the game and then they will either penalize one

oyunu durduracaklar ve sonra takımlardan birini cezalandıracaklar

of the teams. There might be a foul or a card or something

. Bir faul veya bir kart veya

like that. But a referee or umpire usually Make sure the

bunun gibi bir şey olabilir. Ancak hakem veya hakem genellikle

game goes smoothly. One thing to note in North America, we

oyunun sorunsuz ilerlemesini sağlar. Kuzey Amerika'da not edilmesi gereken bir şey,

usually call referee's refs and we call umpires ums. So we

genellikle hakemlerin hakemlerine ve hakemlere ums deriz. Bu yüzden

shorten the words. The words aren't that long but so you'll

kelimeleri kısaltıyoruz. Sözler o kadar uzun değil ama bu yüzden

you might hear people in the stand say ah come on ref that

kürsüdeki insanların " ah hadi ref bu

was a bad call. Or you might hear at a baseball game. You

kötü bir karardı" dediğini duyabilirsiniz. Veya bir beyzbol maçında duyabilirsiniz.

might say ah come on that was a strike. So you might hear

Hadi ama bu bir grevdi diyebilirsiniz. Yani

people use the short forms of those two words. Referee

insanların bu iki kelimenin kısa biçimlerini kullandığını duyabilirsiniz. Hakem

becomes ref. Umpire becomes I So, depending on the sport and

ref olur. Hakem I olur Yani, spora ve

what country you live in, there are definitely times when you

hangi ülkede yaşadığınıza bağlı olarak, kesinlikle oyun oynadığınız zamanlar vardır

play a game but there's also times where you practice. In

ama aynı zamanda antrenman yaptığınız zamanlar da vardır.

Canada, we usually refer to when a team gets together on a

Kanada'da, genellikle bir takımın

non-game day to be to work at becoming better at the sport.

sporda daha iyi olmak için çalışmak üzere maç dışı bir günde bir araya gelmesinden söz ederiz.

We call it a practice or we call it training. Um so, often

Biz buna uygulama diyoruz ya da eğitim diyoruz. Um, çoğu

times, a team will have a few games each week but they will

zaman, bir takımın her hafta birkaç maçı olur ama

also have times where they go to practice or where they have

aynı zamanda antrenmana gittikleri veya nerede antrenman yaptıkları

or where they have training. Where they just get to with the

veya nerede antrenman yaptıkları da olur.

other players and coaches and they improve their skills. So

Diğer oyuncular ve koçlarla ulaştıkları ve becerilerini geliştirdikleri yer. Yani konu basketbolsa

they might practice dribbling if it's basketball. They might

top sürme alıştırması yapabilirler .

practice shooting if it's basketball. Shooting the ball

Basketbolsa şut antrenmanı yapabilirler .

if it's football or hockey. They might practice skating

Futbol ya da hokey ise topa vurmak. Paten

drills. They might do a whole bunch of things so that they

tatbikatları yapabilirler.

become better at the sport. You practice a lot so that you can

Sporda daha iyi olmak için bir sürü şey yapabilirler.

play a game or play a match. Depending on the sport you're

Bir oyun oynayabilmek veya bir maç oynayabilmek için çok pratik yaparsınız. Yaptığınız spora bağlı olarak

playing. It will possibly have a different name. Uh in Canada

. Muhtemelen farklı bir isme sahip olacaktır. Kanada'da

sometimes people use match. Sometimes people use game. Game

bazen insanlar kibrit kullanır. Bazen insanlar oyunu kullanır. Oyun

I think is the general term for a time when one team plays

bence bir takımın

against someone else or a person plays against someone

başka birine karşı oynadığı veya bir kişinin başka birine karşı oynadığı bir zaman için kullanılan genel terimdir

else. Um if you do something wrong in a game, there will

. Bir oyunda yanlış bir şey yaparsanız,

most likely be a whistle. Referees and umpires usually

büyük olasılıkla bir düdük sesi çıkacaktır. Hakemler ve hakemler

have a whistle in most sports. Some sports they don't. They

çoğu sporda genellikle düdük çalarlar. Bazı sporlar yapmazlar.

just need to yell really loudly. But if you hear a

Sadece gerçekten yüksek sesle bağırmaları gerekiyor. Ama

whistle in a soccer game. Play will stop and then the referee

bir futbol maçında düdük sesi duyarsanız. Oyun duracak ve ardından hakem

will make a decision whether someone is getting a warning or

birisinin uyarı mı yoksa

a yellow card or a red card or maybe it's just off sides or

sarı kart mı yoksa kırmızı kart mı aldığına veya belki sadece kenardan mı yoksa

another rule has been broken and they blow the whistle to

başka bir kuralın mı çiğnendiğine karar verecek ve herkese kuralları hatırlatmak için düdük çalıyor.

kind of remind everyone of the rules and restart the game. So,

ve oyunu yeniden başlatın. Bu yüzden

I mentioned these words a bit earlier. People who watch the

bu kelimelerden biraz önce bahsetmiştim. Maçı izleyen kişilere

game are called fans. When you're at the game, you're

taraftar denir. Maçta olduğunuzda size

called spectators or you're just called the crowd. So, the

seyirci denir ya da sadece tribün olarak adlandırılırsınız. Yani

crowd cheered or the spectators cheered. Um so, if you are at a

kalabalık tezahürat yaptı veya seyirciler tezahürat yaptı. Um, eğer bir

game and you are watching a game, you're part of the crowd

maçtaysanız ve bir maç izliyorsanız,

that's watching the game or you're one of the spectators.

maçı izleyen kalabalığın bir parçasısınız veya seyircilerden birisiniz.

You're part of the spectators who are watching the game. Um

Siz maçı izleyen seyircilerin bir parçasısınız.

let me get a little sip of water here. Often times,

Bir yudum su içmeme izin ver . Çoğu zaman,

spectators or the crowd at a game will wear the colors that

bir maçtaki seyirciler veya kalabalık,

their team normally wears. You'll see in this picture,

takımlarının normalde giydiği renkleri giyer. Bu resimde göreceksiniz,

they're wearing, it looks like yellow and some purple for the

giyiyorlar, tezahürat yaptıkları takım için sarı ve biraz mor gibi görünüyor

team that they are cheering for. And you will sit in the

. Ve tribün kelimesinin

stands which I think is short for the word grandstand but

kısaltması olduğunu düşündüğüm tribünlerde oturacaksınız ama

these are either called stands or bleachers, okay? When you go

bunlara ya tribün ya da tribün deniyor, tamam mı?

to a game, if it's inside of a building or if it's outside, it

Bir maça gittiğinizde, eğer bir binanın içindeyse veya dışarıdaysa,

will usually have stands or bleachers. Um I think bleed are

genellikle tribünleri veya tribünleri olur. Sanırım kanamalar

smaller than stands. Like at our school we have bleachers in

tribünlerden daha küçük. Okulumuzda olduğu gibi spor salonumuzda da tribünlerimiz var

our gym. Uh basically it's row seating. There's not chairs.

. Uh temelde sıra oturma. Sandalye yok. Sıra

There's like these benches row on row. And you sit in the

sıra sıra sıra bu banklar var . Ve izlemeye gittiğiniz takıma tezahürat yaparken

stands or you sit in the bleachers when you cheer on

tribünlerde veya tribünde oturuyorsunuz

whatever team you've gone to watch. Um the bleachers are

. Tribünler

sometimes really hard and your butt gets a little sore. So

bazen gerçekten zor oluyor ve popon biraz ağrıyor. Bu yüzden

people often bring a small cushion if they're going to sit

insanlar tribünde uzun süre oturacaklarsa genellikle küçük bir minder getirirler

on the bleachers for a long time. So, we have two terms. We

. Yani elimizde iki terim var.

have home. When you go to watch a game, if I go to Toronto to

Evimiz var. Bir maç izlemeye gittiğinizde, ben Toronto'ya

watch a game and I'm watching the Toronto Maple Leafs, they

maç izlemeye gidersem ve Toronto Maple Leafs'i izliyorsam, onlar

are the home team. The home team is the team that's playing

ev sahibi takımdır. Ev sahibi takım, kendi şehirlerindeki

in the stadium or on the field that is in their city. The

stadyumda veya sahada oynayan takımdır .

opposite of home is either the away team, the guest team, or

Evin zıttı ya deplasman takımı, misafir takım ya da

the visiting team. So, we could say the away team, the

misafir takımdır. Yani deplasman takımı,

visitors, the guests. We often in Canada use home and away.

ziyaretçiler, misafirler diyebiliriz. Kanada'da sık sık evde ve dışarıda kullanırız.

You can see on the scoreboard there's a spot for the home

Skor tabelasında ev sahibi takımın skoru için bir nokta olduğunu

team's score and there's a spot for the away team's score. But

ve deplasman takımının skoru için bir nokta olduğunu görebilirsiniz. Ancak

you can also use guest or visitor. You'll see variations

misafir veya ziyaretçi de kullanabilirsiniz . Bunun varyasyonlarını göreceksiniz

of this. But again the home team is the team that's playing

. Ama yine de ev sahibi takım

in their home city. In their home stadium. So let's talk

kendi şehrinde oynayan takımdır. Kendi stadyumlarında. Öyleyse

about where people play. People play sports in stadiums. People

insanların nerede oynadığı hakkında konuşalım. İnsanlar stadyumlarda spor yapıyor. İnsanlar

play sports in arenas. So a stadium is a place to go for

arenalarda spor yapıyor. Yani bir stadyum, Amerikan futbolu için gidilecek bir yerdir

American football. Generally referred to as a stadium and

. Genellikle stadyum olarak anılır ve

then an arena is generally used for hockey. So you go to a

daha sonra genellikle hokey için bir arena kullanılır . Yani

hockey arena to watch a hockey game. Look at how nice that ice

bir hokey maçı izlemek için bir hokey arenasına gidiyorsunuz . Şu buzun ne kadar güzel

looks. It's very very smooth. Um baseball games are usually

göründüğüne bak. Çok pürüzsüz. Beyzbol oyunları genellikle

played at a park or ballpark. Um so it's not really a park.

bir parkta veya basketbol sahasında oynanır. Um, bu gerçekten bir park değil.

But it's very green and it looks a little bit like a park.

Ama çok yeşil ve biraz parka benziyor.

But it's main purpose is for people to play baseball. So you

Ama asıl amacı insanların beyzbol oynaması. Yani

will go to a ballpark. You might go And watch a game on a

bir basketbol sahasına gideceksin. Gidip kortta maç izleyebilirsin

court. So you might watch tennis or basketball. Um there

. Yani tenis veya basketbol izleyebilirsiniz. Um,

are a lot of sports that are played on a court which is just

sadece o spora uygun çizgilerle hazırlanmış bir yüzey olan bir sahada oynanan birçok spor var

a surface that's prepared with the proper lines for that

sport. You can see this is a basketball court and it has the

. Gördüğünüz gibi burası bir basketbol sahası ve

lines of the court, the center line, the three point line, the

sahanın çizgileri, orta çizgisi, üç sayı çizgisi,

foul line. So you might watch a game that is played on a court.

faul çizgisi var. Yani kortta oynanan bir maçı izleyebilirsiniz.

Or it might be played on a field or pitch. By the way,

Veya bir sahada veya sahada oynanabilir. Bu

this picture is also from Eugene. This is of BMO Field

arada bu resim de Eugene'den. Bu,

where the Toronto FC play. So, thanks again Eugene. I think

Toronto FC'nin oynadığı BMO Alanından. Tekrar teşekkürler Eugene.

that's the the third and last photo that I used from Eugene

Sanırım Eugene'den kullandığım üçüncü ve son fotoğraf

but thank you. But you would call this a field. Notice I

ama teşekkürler. Ama siz buna alan diyeceksiniz. Dikkat edin

said it's BMO field. In England, in Canada, we say BMO

BMO alanı dedim. İngiltere'de, Kanada'da BMO diyoruz

but it's the Bank of Montreal, I think, BMO. Um so, this is

ama sanırım Bank of Montreal, BMO. Um, burası

BMO Field where the Toronto FC play. Um in different parts of

Toronto FC'nin oynadığı BMO Sahası . Dünyanın farklı yerlerinde

the world, you might call it a pitch as well. You play on the

buna satış konuşması da diyebilirsiniz.

soccer pitch or the football pitch. I mentioned earlier that

Futbol sahasında veya futbol sahasında oynuyorsunuz. Daha önce motor sporları

there's something called motorsports motorsports are

denen bir şey olduğundan bahsetmiştim, motor sporları, birinci olmaya çalışmak için

sports where you drive either race cars or motorcycles or

yarış arabaları veya motosikletler veya

some sort of vehicle in order to try and get first place.

bir tür araç kullandığınız sporlardır .

Some people think that motorsports aren't real sports.

Bazı insanlar motor sporlarının gerçek bir spor olmadığını düşünüyor.

But there is a word in English, motorsports, which makes me

Ama İngilizce'de bir kelime var, motor sporları, bana

think that they are a sport. So you might watch Formula 1, you

onların bir spor olduğunu düşündürüyor. Yani Formula 1'i izleyebilirsiniz,

might watch IndyCar. In North America, there's something

IndyCar'ı izleyebilirsiniz. Kuzey Amerika'da Nascar diye bir şey var

called Nascar. I'm sure in your part of the world, there are

. Eminim dünyanın sizin tarafınızda,

different kinds of motorsport with different kinds of

farklı türde

vehicles and they would of course have their competitions

araçlarla farklı türde motor sporları vardır ve yarışmalarını elbette

on a race track. A race track is like a road but it's

bir yarış pistinde yaparlar. Bir yarış pisti bir yola benzer, ancak genellikle bir daire içinde

specially designed to go usually in a circle and it's

gitmek için özel olarak tasarlanmıştır ve

there so that people can go in a race and they can do their

insanların yarışa katılabilmeleri ve

motorsport. When there is a game, there is almost always a

motor sporlarını yapabilmeleri için oradadır. Bir oyun olduğunda, neredeyse her zaman bir

score. I just put 31 here for fun but there's usually a

skor vardır. Buraya sadece eğlenmek için 31 koydum ama genellikle bir

score. In English, common phrases would be, what's the

skor vardır. İngilizce'de yaygın ifadeler,

score? Or did you see the game last night? Yeah, what was the

puan nedir? Yoksa dün geceki maçı izledin mi? Evet,

final score? The score is the number of goals or points that

final skoru neydi? Skor,

a team has gotten versus the other team when they're

bir takımın oynarken diğer takıma karşı kazandığı gol veya puan sayısıdır

playing. So, when you watch a football game or soccer game,

. Yani bir futbol maçı veya futbol maçı izlediğinizde, şu anda

I'm using football as soccer right now. The score is usually

futbolu futbol olarak kullanıyorum . Skor genellikle

something like three to one or five to two or two to nothing

üçe bir veya beşe ikiye veya ikiye sıfıra

or one to nothing. But when you watch something like

veya bire sıfıra benzer. Ancak basketbol gibi bir şey izlediğinizde

basketball, the score is usually 102-90 or 97 -78.

skor genellikle 102-90 veya 97-78 olur.

basketball, it's a fun sport. People score a lot. And then

basketbol, ​​eğlenceli bir spor. İnsanlar çok puan alıyor. Ve sonra bir

you have a scoreboard as well. So, you could see on this

de çetele var. Yani, bu skor tahtasında görebilirsiniz

scoreboard, it's 31 to 17. I would imagine they're playing

, 31'e 17. Amerikan futbolu oynadıklarını hayal ediyorum

American football. That's the kind of score you would see on

. Bu, Amerikan futbolu izlediğinizde bir puan tablosunda göreceğiniz türden bir skordur,

a scoreboard when you watch American football but you can

ancak

see a scoreboard is a big light board that will show you what

bir puan tablosunun, bir spor karşılaşmasını izlerken size skorun ne olduğunu gösteren büyük bir ışık panosu olduğunu görebilirsiniz

the score is when you watch a sporting event. Um often times,

. Çoğu zaman,

when you go to see a game, it's nice to sit in a place where

bir maçı izlemeye gittiğinizde, skor tablosunu net bir şekilde görebileceğiniz bir yerde oturmak güzeldir

you have a clear view of the scoreboard. Sometimes, you go

. Bazen

to a sporting event and the scoreboard is far away or

bir spor karşılaşmasına gidersiniz ve skorbord çok uzaktadır ya da göremediğiniz bir

you're sitting somewhere where you can't see it. I like to be

yerde oturuyorsunuzdur .

able to see the scoreboard so that I know what the score is.

Skor tahtasını görebilmeyi seviyorum, böylece skorun ne olduğunu biliyorum.

Now, I talked about the score depending on the the sport that

Şimdi, oynanan spora bağlı olarak skordan bahsettim

is being played. You will score a goal, you will score a point,

. Bir gol atacaksın, bir puan alacaksın,

you will get a point, you will get a goal. There's a number of

bir puan alacaksın, bir gol alacaksın.

ways to refer to it but generally, in most sports, the

Buna atıfta bulunmanın birkaç yolu vardır, ancak genellikle, çoğu sporda

reason you play is to get points or to score goals so

oynamanızın nedeni, diğer takımdan

that you can get more goals or points than the other team and

daha fazla gol veya puan alabilmeniz ve

you can win the game. So, in this shot, you can see this

oyunu kazanabilmeniz için puan almak veya gol atmaktır. Bu çekimde, bu

girl is about to kick the soccer ball. She is going to

kızın futbol topuna tekme atmak üzere olduğunu görebilirsiniz .

try and get a goal so that her team can get another point.

Takımının bir puan daha alabilmesi için bir gol atmaya çalışacak .

Notice I do kind of flip goal and point around a lot. That's

Dikkat edin, bir tür hedefi çeviriyorum ve etrafı işaret ediyorum. Spor hakkında

fairly common when talking about sports. And of course you

konuşurken bu oldukça yaygın . Ve tabii ki

want to win. Um you want to win the game. You want to get a

kazanmak istiyorsun. Oyunu kazanmak istiyorsun . Kazanmak istiyorsun

win. Notice there's a a verb and a noun version. So a team

. Bir fiil ve bir isim versiyonu olduğuna dikkat edin. Yani bir takım

can have seven wins. So that's the noun. They've won seven

yedi galibiyet alabilir. Yani isim bu. Yedi

times. When you play a game you want to win the game. So to win

kez kazandılar. Bir oyun oynadığınızda oyunu kazanmak istersiniz. Yani kazanmak

is the verb form. Um so the Goal of a team is to win.

fiil şeklidir. Yani bir takımın amacı kazanmaktır.

That's the goal. That's a lot of times people say it's not

Amaç bu. Çoğu zaman insanlar

important to win. It's just important to have fun but in

kazanmanın önemli olmadığını söyler. Sadece eğlenmek önemli ama

professional sports, I think it's also important to win. And

profesyonel sporlarda kazanmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Ve

of course, the opposite is a loss, okay? So, if you have a

tabii ki bunun tersi bir kayıptır, tamam mı? Yani,

seven wins, you might have three losses. That would be a

yedi galibiyetiniz varsa, üç mağlubiyetiniz olabilir. Bu

pretty good record. Um and then, I think I don't, I don't

oldukça iyi bir rekor olurdu. Um ve sonra, sanırım yok, bende

have the verb form but the verb form is to lose, okay? So, L O

fiil formu yok ama fiil formu kaybetmek, tamam mı? Yani L O

S E. So, the Noun is a loss, the verb is to lose. And then

S E. Yani İsim kayıp, fiil kaybetmektir. Ve sonra

sometimes you have a tie. I think this might be called a

bazen bir kravatın olur. Sanırım buna

draw in some sports. Um but a tie is when each team has the

bazı sporlarda beraberlik denilebilir. Ama beraberlik, her takımın

same number of points. Or each team has the same number of

aynı sayıda puana sahip olduğu zamandır. Veya her takımın aynı sayıda

goals. Sometimes people are disappointed with a tie. I'm

golü vardır. Bazen insanlar bir kravatla hayal kırıklığına uğrarlar.

usually a little bit disappointed when a game is

Bir oyun berabere kaldığında genellikle biraz hayal kırıklığına uğrarım

tied. Overtime, sometimes when there is a tie, depending on

. Uzatmalar, bazen beraberlik olduğu zaman spora bağlı olarak

the sport, there might be overtime. Overtime is extra

uzatmalar olabilir. Uzatma,

time in the game where Each team tries to win. So you can

her takımın kazanmaya çalıştığı oyunda uzatma süresidir. Yani

see here the score is 1414. You can also see this scoreboard

burada skorun 1414 olduğunu görebilirsiniz. Bu skorbordda

says home and guest. The last scoreboard said home in a way.

ev sahibi ve misafir yazıyor da görebilirsiniz. Son skorbord bir bakıma ev dedi.

But this game is tie and they might then have overtime. It

Ama bu maç berabere biter ve o zaman uzatmaları olabilir. Bu

really depends on the sport. Some sports you're allowed to

gerçekten spora bağlı. Bazı sporları

end in a tie. Other sports sometimes have overtime or

berabere bitirmenize izin verilir. Diğer sporlarda bazen birisi kazanana kadar fazla mesai veya

multiple overtimes until someone wins. And they might

birden fazla fazla mesai vardır . Ve

even have a shootout. That's where each team takes turns

hatta bir çatışma bile yaşayabilirler. Burada her takım, kazananın kim olduğunu öğrenmek için sırayla

having one player shoot on the net or try to score in order to

bir oyuncuya fileye atış yaptırır veya gol atmaya çalışır

find out who the winner is. Players who don't play are

. Oynamayan oyuncular

usually on a bench. They literally sit on a bench in

genellikle yedek kulübesindedir. Bazı sporlarda adeta yedek kulübesine otururlar

some sports but these players have chairs even if it's all

ama bu oyuncuların hepsi sandalye olsa bile sandalyeleri vardır

chairs. We still call it a bench. And people will even

. Hala ona tezgah diyoruz. Ve insanlar

describe themselves as you know oh I play for this team but I'm

kendilerini bildiğiniz gibi bile tanımlayacaklar, oh ben bu takım için oynuyorum ama

a bench player or I'm on the starting lineup. So a bench

yedek oyuncuyum ya da ilk onbirdeyim. Yani yedek

player is someone who doesn't start the game. So a bench

oyuncu, oyuna başlamayan kişidir. Yani yedek

player is someone who starts the game sitting and probably

oyuncu, oyuna oturarak başlayan ve muhtemelen

gets subbed in later. Most teams will have a uniform. Here

daha sonra oyuna giren kişidir. Çoğu takımın forması olacak. Burada

you can see this uniform is for a baseball team. They have a

bu üniformanın bir beyzbol takımı için olduğunu görebilirsiniz.

helmet. Um probably they only wear the helmet when they're

Kaskları var. Muhtemelen miğferi sadece

doing the batting. Um and then they have all obviously all of

vuruş yaparken takıyorlar. Um ve sonra hepsi belli ki tüm

the uniform is in the team colors. And then you need

üniformalara sahipler takımın renklerinde. Ve sonra ekipmana ihtiyacınız var

equipment. Um I didn't talk about cricket at all but

. Kriket hakkında hiç konuşmadım ama

cricket is one game where you need certain kinds of equipment

kriket, oyunu oynamak için belirli türden ekipmanlara ihtiyaç duyduğunuz bir oyundur

in order to play the game. Uh you need certain gloves, you

. Belli eldivenlere ihtiyacın var,

need a bat, you need padding as well. So, some sports require

sopaya ihtiyacın var, dolguya da ihtiyacın var . Yani bazı sporlar

equipment. Some sports require a lot of equipment. One of the

ekipman gerektirir. Bazı sporlar çok fazla ekipman gerektirir.

reasons that hockey is an expensive sport to play is that

Hokeyin oynaması pahalı bir spor olmasının nedenlerinden biri de hokey oynamak

you need a lot of equipment to play hockey. Whereas soccer is

için çok fazla ekipmana ihtiyaç duymanızdır . Oysa futbol

a little bit cheaper to play because you don't need as much

oynamak biraz daha ucuz çünkü çok fazla ekipmana ihtiyacınız yok

equipment. You need a good pair of shoes and maybe one other

. İyi bir çift ayakkabıya ve belki bir

piece of protective gear. Um sometimes, when you play a

parça daha koruyucu donanıma ihtiyacın var. Bazen,

sport professionally, you will have a sponsor. You can see

profesyonel olarak bir spor yaptığınızda, bir sponsorunuz olur.

this car is sponsored by Michelin. If you look at the

Bu arabanın Michelin sponsorluğunda olduğunu görebilirsiniz .

very front of the car, you see the word Michelin there. So, it

Arabanın en önüne bakarsanız orada Michelin yazısını görürsünüz.

looks like the Michelin Tire Company is one of the sponsors.

Görünüşe göre Michelin Tire Company sponsorlardan biri.

A sponsor is someone who gives money so that a sport can

Sponsor, bir sporun var olabilmesi için para veren kişidir

exist, okay? So, many teams are sponsored by different brands

, tamam mı? Yani dünyadaki birçok takıma farklı markalar sponsor oluyor

in the world. Different companies will sponsor a And

. Farklı şirketler bir sponsor olacak ve

then often a professional team will play in a league like the

ardından genellikle profesyonel bir takım, her ikisi de farklı futbol türleri olan

National Football League or the European Football League which

Ulusal Futbol Ligi veya Avrupa Futbol Ligi gibi bir ligde oynayacak

are both different kinds of football. Um but a league is a

. Um ama lig,

group of teams where everyone is at the same level or very

herkesin aynı seviyede veya çok

close in skill level and they play against each other

yakın beceri düzeyinde olduğu ve

repeatedly until someone proves themselves to be the best team.

birileri en iyi takım olduğunu kanıtlayana kadar birbirlerine karşı tekrar tekrar oynadıkları bir takımlar grubudur.

Um if you are in a league, you will have a schedule. So, maybe

Um, eğer bir ligdeyseniz, bir programınız olacaktır. Yani, belki

you have a 14-game season or a 90-game season. You have a

14 maçlık bir sezonunuz veya 90 maçlık bir sezonunuz var.

schedule that shows every day when you are going to be

Her gün

playing that game. And you have a season. So, different sports

o oyunu ne zaman oynayacağınızı gösteren bir programınız var. Ve senin bir sezonun var. Yani, farklı sporların

have different seasons. The NBA, the basketball league in

farklı mevsimleri vardır. Kuzey Amerika'daki basketbol ligi NBA'in

North America, their season starts in about five or six

sezonu yaklaşık beş veya altı gün içinde başlıyor

days. I think the Raptors play their first basketball game on

. Bence Raptors ilk basketbol maçını

October 20th and their season goes to mid to late spring.

20 Ekim'de oynuyor ve sezonları baharın ortalarına kadar devam ediyor.

That's their season. The National Football League, the

Bu onların mevsimi. Ulusal Futbol Ligi,

NFL, their season started in September and it goes to about

NFL, sezonları Eylül'de başladı ve dünyanın

the first second week of February when they have the

Super Bowl, one of the biggest championship games in the

en büyük şampiyonluk maçlarından biri olan Super Bowl'a sahip oldukları Şubat ayının ilk ikinci haftasına kadar gidiyor

world. So, when you play a sport, especially a

. Bu nedenle, bir spor yaptığınızda, özellikle

professional sport, you usually have a season. And then, as you

profesyonel bir spor yaptığınızda, genellikle bir sezonunuz olur. Ve sonra,

play through your season, there are standings. So, this is a

sezonunuz boyunca oynadıkça sıralamalar ortaya çıkar. Bu,

list of the teams in order of who's doing the best down to

kimin en iyiyi yaptığından

who's doing the worst. So, the team at the top has the most

kimin en kötüsünü yaptığına göre sıralanmış takımların bir listesi. Yani, zirvedeki takım en çok

wins. The team at the bottom has the fewest wins and

galibiyete sahip. En alttaki takım en az galibiyete ve

probably the most losses. So, that's what we would call the

muhtemelen en çok mağlubiyete sahiptir. Yani, biz buna sıralamalar diyeceğiz

standings. So, teams are always trying to move up in the

. Bu yüzden takımlar her zaman sıralamalarda yükselmeye çalışır

standings. If they lose a game, they might move down in the

. Bir maç kaybederlerse, sıralamalarda aşağı inebilirler

standings. You always want to move up in the standings. Um

. Her zaman sıralamalarda yükselmek istersiniz. Um

sometimes you have a regular season but you might also have

bazen normal bir sezonun olur ama

a tournament. So, our teams at school are school sports teams.

bir turnuvan da olabilir. Yani okuldaki takımlarımız okul spor takımlarıdır.

They have a regular season. They play about 10 or 15 games,

Normal bir sezonları var. Yaklaşık 10-15 maç oynuyorlar

but every once in a while on a weekend, they'll go to a

ama arada bir hafta sonlarında bir

tournament. A tournament is outside of their season. The

turnuvaya gidiyorlar. Bir turnuva sezonlarının dışındadır.

games don't count towards their standings but it's just a day

Maçlar puan durumlarını etkilemez ama

to go and play against a bunch of other teams one after the

gidip bir grup başka takıma karşı arka arkaya oynamak için sadece bir gün

other. Tournaments are pretty fun. Covid has made them pretty

. Turnuvalar oldukça eğlenceli. Covid

much impossible right now. I don't think we go to

şu anda onları neredeyse imkansız hale getirdi.

tournaments right now. But a tournament is a fun thing to

Şu anda turnuvalara gideceğimizi sanmıyorum. Ama turnuva yapmak eğlenceli bir şey

do. It's usually over a weekend or a long weekend. And then of

. Genellikle bir hafta sonu veya uzun bir hafta sonu olur. Ve

course at the end of a season you have playoffs where

tabii ki bir sezonun sonunda,

different teams play each other. When you are in playoffs

farklı takımların birbiriyle oynadığı play-off'lar oluyor . Play-off'dayken

if you lose you are probably out. When you're out it means

kaybederseniz muhtemelen elenirsiniz. Çıktığınızda

that your season is over. So there's a regular season at the

sezonun bittiği anlamına gelir. Yani sonunda normal bir sezon var

end. There's a time when teams the best teams maybe the top

. Takımların, en iyi takımların, belki de ilk

four or the top eight teams start to play each other until

dört veya ilk sekiz takımın,

they determine who is the best. And that usually happens in the

kimin en iyi olduğunu belirleyene kadar birbirleriyle oynamaya başladığı bir zaman vardır. Ve bu genellikle

finals or the championship game. So the very last game of

finallerde veya şampiyonluk maçında olur. Yani sezonun son maçı

the season determines the winner of the whole season. Uh

tüm sezonun galibini belirliyor. Uh

and it's usually called the finals or the championship. Now

ve buna genellikle finaller veya şampiyonluk denir. Şimdi

it might be a series. Many times it's best three out of

bir dizi olabilir. Çoğu zaman beşte üç en iyisidir

five. Best best five out of seven. So in hockey they

. Yedi üzerinden en iyi beş . Yani hokeyde

usually play during the playoffs. They play seven games

genellikle playofflarda oynarlar . Yedi oyun oynuyorlar

and you need to win four of the seven So best three out of

ve sizin yedi oyundan dördünü kazanmanız gerekiyor Yani en iyi beş oyundan üçü

five, best four out of seven. I think I said five out of seven.

, en iyi yedi oyundan dördü. Sanırım yedide beş dedim.

Um but usually it is a best of. So it is a series of games

Um ama genellikle en iyisidir. Yani

where you try to find who is the best. And then here just a

kimin en iyi olduğunu bulmaya çalıştığınız bir oyun serisidir . Ve sonra burada

couple of things to wrap up the lesson. Um when the ref blows

dersi tamamlamak için sadece birkaç şey var . Hakem

the whistle, you might get a penalty. In some sports, you

düdük çaldığında, bir penaltı alabilirsiniz. Bazı sporlarda,

might get a card in other sports. Um if you do something

diğer sporlarda bir kart alabilirsiniz . Um, gerçekten kötü bir şey yaparsan

really bad, you might be ejected from the game. When

, oyundan atılabilirsin. Dışarı

you're ejected, it means that you're at to leave the building

atılmanız, oyun oynanırken binayı terk etmeniz gerektiği anlamına gelir

while the game is still being played. You have to do

. Bir oyundan atılmak için

something pretty serious to be ejected from a game. And then

oldukça ciddi bir şey yapmalısın . Ve

finally, if you do something really bad, you might get a

son olarak, gerçekten kötü bir şey yaparsan

suspension. A suspension means that you probably get ejected

uzaklaştırma alabilirsin. Askıya alma, muhtemelen oyundan atılacağın

and then you can't play the next game or maybe the game

ve ardından bir sonraki oyunu veya belki de

after as well. Often when players do something bad during

sonraki oyunu oynayamayacağın anlamına gelir. Çoğu zaman oyuncular oyun sırasında kötü bir şey yaptıklarında

the game or even if they do something in life, like if they

veya hayatta bir şey yapsalar bile, örneğin

get arrested or they get caught doing something illegal, they

tutuklanırlarsa veya yasa dışı bir şey yaparken yakalanırlarsa,

will get a suspension and they will not be able to play.

ceza alırlar ve oynayamazlar.