Free English Class! Topic: Things That Go Together! ☕🍩 (Lesson Only)

Well hello and welcome to this English lesson where we're

Pekala merhaba ve birbirine çok yakışan İngilizce kelimeler hakkında konuşacağımız bu İngilizce dersine hoş geldiniz

going to talk about English words that just nicely go

together. In the English language we sometimes will say

. İngilizce dilinde bazen

one word and then there's another word that just

bir kelime söyleriz ve sonra

naturally goes along with it. These aren't co-locations.

doğal olarak onunla birlikte gelen başka bir kelime vardır. Bunlar ortak konumlar değil.

That's not what this lesson's about. This lesson is about

Bu dersin konusu bu değil . Bu ders,

things like hammer and nails or coffee and a donut. That's a

çekiç ve çivi veya kahve ve çörek gibi şeyler hakkındadır. Bu

very North American thing to say. But these are words that

söylenecek çok Kuzey Amerikalı bir şey . Ama bunlar,

when I'm Speaking English when I say one word I almost always

İngilizce konuşurken bir kelime söylediğimde neredeyse her zaman

naturally in the same conversation use the other word

doğal olarak aynı konuşmada diğer kelimeyi

at the same time. So I think you'll enjoy this you'll enjoy

aynı anda kullandığım kelimeler. Bu yüzden,

seeing how these words go together. And something

bu kelimelerin nasıl bir araya geldiğini görmekten keyif alacağınızı düşünüyorum .

interesting Jen and I noticed as we were brainstorming these

Jen ve ben bu kelimeler üzerinde beyin fırtınası yaparken ilginç bir şey fark ettik

words. We usually say them most of these in the order I will

. Bunları size vereceğim sırayla genellikle bunların çoğunu söyleriz

give them to you. If an English speaker says these two words in

. İngilizce konuşan biri bu iki kelimeyi

the opposite order it sounds funny when I say it doesn't

ters sırada söylerse, kulağa

really sound like natural English. So I'll try to make

doğal İngilizce gibi gelmediğini söylediğimde kulağa komik geliyor . Bu yüzden, içinden

sure I highlight that as I go through as well. But once again

geçerken bunu da vurguladığımdan emin olmaya çalışacağım . Ama bir araya gelen kelimeler hakkında konuşacağımız

welcome to this English lesson where we're going to talk about

bu İngilizce dersine bir kez daha hoş geldiniz

words that go together. Things that when we speak English

. İngilizce konuştuğumuzda

these things just naturally go together in the same sentence.

bu şeyler doğal olarak aynı cümlede bir araya geliyor.

Hammer and nails. So when we talk about building things.

Çekiç ve çiviler. Yani bir şeyler inşa etmekten bahsettiğimizde.

Often when we build something out of wood we need a hammer.

Genellikle tahtadan bir şey yaptığımızda bir çekice ihtiyaç duyarız.

But in order to attach two pieces of wood together we need

Ancak iki tahta parçasını birbirine tutturmak için

a nail. And you use the hammer to hit the nail. You might have

bir çiviye ihtiyacımız var. Ve çiviyi çakmak için çekici kullanırsın.

heard the phrase to hit the nail on the head. That means

Başına çivi çakmak tabirini duymuşsundur. Bu,

that you know literally when you swing a hammer you hit the

bir çekici salladığınızda

nail right on the head but it also means that you got

çiviyi tam başınıza vurduğunuzu tam anlamıyla bildiğiniz anlamına gelir, ancak aynı zamanda

something completely right or you guessed something

bir şeyi tamamen doğru yaptığınız veya bir şeyi doğru tahmin ettiğiniz anlamına gelir

correctly. But when you say the word hammer it's almost natural

. Ama çekiç kelimesini söylediğinizde,

to say hammer and nails. I'm going to go get some a hammer

çekiç ve çivi demek neredeyse doğaldır.

and some nails in order to hammer these two boards

Bu iki tahtayı

together or to nail these two boards together. So you can see

birbirine çakmak veya bu iki tahtayı birbirine çivilemek için gidip bir çekiç ve birkaç çivi alacağım. Resimde gördüğünüz gibi

in the picture this person is holding up a hammer and they

bu kişi bir çekiç tutuyor ve elinde

are holding a a nail. Two things that naturally go

bir çivi tutuyor. İngilizce konuşurken doğal olarak bir araya gelen iki şey

together when you're speaking English. Um when you buy

.

furniture from IKEA you don't need a hammer and nails to put

IKEA'dan mobilya aldığında, bir araya getirmek için çekiç ve çiviye ihtiyacın yok

it together. It's kind of nice. But when you build something

. Bu biraz hoş. Ama kendi başınıza bir şey inşa ettiğinizde,

yourself you sometimes need a hammer and nails in order to

bazen

put things together. Family and friends. So we often use these

bir şeyleri bir araya getirmek için bir çekiç ve çiviye ihtiyacınız olur. Aile ve arkadaşlar. Bu yüzden, tanıdığınız insanlardan

two words together when we're talking about the people you

bahsederken bu iki kelimeyi sıklıkla birlikte kullanırız

know. Someone will say is it going to be a large party? No

. Birisi büyük bir parti olacak mı diyecek? Hayır

just family and friends. Is it going to be a big event. No I'm

sadece aile ve arkadaşlar. Büyük bir olay mı olacak? Hayır,

just inviting family and some friends. Um sometimes too when

sadece ailemi ve birkaç arkadaşımı davet ediyorum. Bazen de

you start a business your first customers will probably be

bir işe başladığınızda ilk müşterileriniz muhtemelen

family and friends. Uh if you let's say you bought a little

aileniz ve arkadaşlarınız olacaktır. Uh, diyelim ki küçük bir

cart and you are going to sell food as a street vendor. Your

el arabası aldınız ve sokak satıcısı olarak yiyecek satacaksınız.

first customers might be family and friends. They might know

İlk müşterileriniz aileniz ve arkadaşlarınız olabilir.

that you're starting a business and they might come to buy some

Bir iş kurduğunuzu biliyor olabilirler ve yiyeceklerinizi almaya gelebilirler

of your food. So family and friends simply refers to all

. Yani aile ve arkadaşlar,

the people who you're related to and all of the people you

akraba olduğunuz ve

are friends with. And we often use these two words together.

arkadaş olduğunuz tüm insanları ifade eder. Ve çoğu zaman bu iki kelimeyi birlikte kullanırız.

You know oh invite your family and friends. It'll be fun.

Biliyorsun, aileni ve arkadaşlarını davet et. Eğlenceli olacak.

Invite everyone you know. Invite your family and friends.

Tanıdığınız herkesi davet edin. Ailenizi ve arkadaşlarınızı davet edin.

Coffee and donut. So again this is very North American. I think

Kahve ve çörek. Yani yine bu çok Kuzey Amerika. Bence

the British equivalent might be tea and crumpets. I'm not sure.

İngiliz eşdeğeri çay ve çörek olabilir. Emin değilim.

Don't quote me on that. I'm very North American when I

Bu konuda benden alıntı yapma. İngilizce konuştuğumda çok Kuzey Amerikalıyım

speak English. But let's see here. Coffee and donuts is

. Ama burada görelim. Kahve ve çörek, aynı anda

something that I do like having at the same time. I don't drink

sahip olmaktan hoşlandığım bir şey .

coffee anymore but when I was a coffee drinker it was always

Artık kahve içmiyorum ama kahve tiryakisiyken

tempting to have coffee and a donut. Um sometimes at work

kahve ve çörek içmek her zaman cazip gelirdi . Bazen işte

someone has a birthday and they buy everyone coffee and donuts.

birinin doğum günü vardır ve herkese kahve ve çörek alırlar.

So again North American. I think in different parts of the

Yani yine Kuzey Amerika. Bence dünyanın farklı yerlerinde atıştırmalık

world there are other drinks and foods that go together as

olarak bir araya gelen başka içecekler ve yiyecekler var

snacks. But here in Canada and certainly in the United States

. Ama burada Kanada'da ve kesinlikle Amerika Birleşik Devletleri'nde

as well coffee and donuts seem to go together. That's why we

kahve ve çörek bir arada görünüyor. Bu yüzden

have coffee shops and donut shops. So when we want coffee

kahvehanelerimiz ve donut dükkanlarımız var. Yani kahve

and a donut we can just pop in and get one. Thunder and

ve çörek istediğimizde gelip bir tane alabiliriz. Gök gürültüsü ve

lightning. So thunder and lightning again is something

yıldırım. Yani gök gürültüsü ve şimşek yine

that goes together. Tonight we might have a storm and there

birlikte giden bir şeydir. Bu gece bir fırtına olabilir ve

will be lots of thunder and lightning. Um we don't off say

çok fazla gök gürültüsü ve şimşek olacak.

lightning and thunder. It's kind of weird how a lot of

Şimşek ve gök gürültüsü demiyoruz.

these have kind of a natural order. You know there was a

Bunların birçoğunun doğal bir düzene sahip olması biraz garip.

huge storm last night. There was lots of thunder and

Dün gece büyük bir fırtına olduğunu biliyorsun. Çok fazla gök gürültüsü ve

lightning. I could say there was lots of lightning and

şimşek çaktı. Çok fazla şimşek ve

thunder. But it doesn't roll off my tongue the same way. So

gök gürültüsü olduğunu söyleyebilirim. Ama dilimden aynı şekilde çıkmıyor. Yani

again something that happens during a storm. Lightning is

yine bir fırtına sırasında olan bir şey. Şimşek,

certainly the bright flash of electrical energy that comes

kesinlikle aşağıya inen elektrik enerjisinin parlak parıltısıdır

down and thunder is the boom bada boom bada boom noise that

ve gök gürültüsü, daha sonra duyduğunuz bom bada boom bada boom sesidir

you hear afterwards. Problem and solutions. So problems and

. Sorun ve çözümler. Yani sorunlar ve

solutions. It's nice when these two go together. When you have

çözümler. Bu ikisi bir araya gelince güzel oluyor.

a problem it's nice to have a solution. So again a problem is

Bir problemin olduğunda, bir çözümün olması güzel . Yani yine bir sorun,

something that you need to figure out like how are we

going to get to work if we don't have a vehicle today. So

bugün bir aracımız yoksa işe nasıl gideceğiz gibi çözmeniz gereken bir şey.

that was a problem that we had because our van is in the

Minibüsümüz garajda olduğu için bu bir problemimizdi

garage. But the solution is that my school is closed today.

. Ama çözüm şu ki okulum bugün kapalı.

So I don't have to go to my school. I'll talk more about

Bu yüzden okuluma gitmek zorunda değilim . Bunun hakkında daha

that later. So it's always nice when you have problems no sorry

sonra konuşacağım. Yani problemlerin olduğunda her zaman güzeldir hayır üzgünüm

it's not nice to have problems. It's always nice to have

problemlerin olması hoş değil. Sorunlarınız olduğunda çözümlerin olması her zaman güzeldir

solutions when you have problems. It's not nice to have

. Hayatın bir

problems although it is part of life isn't it? Cup and saucer.

parçası olmasına rağmen sorun yaşamak hoş değil mi ? Fincan ve çay tabağı.

So this is something I don't do. Let me make this a little

Yani bu benim yapmadığım bir şey . Bunu biraz daha

bigger. Um when I have a cup of tea I don't put a saucer

büyüteyim. Ben çay içerken

underneath. I usually just grab a mug or a cup and I put my tea

altına tabak koymam. Genellikle bir kupa veya bir fincan alırım ve içine çayımı koyarım

in it and I just put the cup right on the table. And when we

ve fincanı masanın üzerine koyarım. Ve

visit parents they often will have a cup and saucer. So

ebeveynleri ziyaret ettiğimizde genellikle bir fincan ve tabakları olur. Böylece bardağı

they'll have something to put the cup on. I think depending

koyacak bir şeyleri olacak . Çayınızı veya kahvenizi

on how fancy you are when you drink your tea or coffee. Uh

içerken ne kadar havalı olduğunuza bağlı olarak düşünüyorum . Altına

you might or might not put a saucer underneath. Kind of to

bir tabak koyabilirsin ya da koymayabilirsin . Bardağı

protect the table that you're putting the cup on. Nuts and

koyduğun masayı korumak için . Somunlar ve

bolts. So if you put two pieces of wood together you can use

cıvatalar. Yani iki tahta parçasını bir araya getirirseniz

nails. If you put two pieces of metal together you can use nuts

çivi kullanabilirsiniz. İki metal parçasını bir araya getirirseniz, somun

and bolts. The bolt is the longer thing with the thread.

ve cıvata kullanabilirsiniz. Cıvata, iplik ile daha uzun olan şeydir.

The nut is the smaller thing that you can put onto the bolt.

Somun, cıvataya koyabileceğiniz daha küçük şeydir.

So sometimes I guess even with wood. If you drill a hole

Yani bazen ahşapla bile sanırım .

through two pieces of metal. Or if you drill a hole through two

İki metal parçasından bir delik açarsanız. Veya iki tahta parçasına bir delik açarsanız,

pieces of wood you can put a bolt through and then you can

içinden bir cıvata geçirebilir ve ardından

turn a nut onto the end. You can screw a nut onto the end.

ucuna bir somun çevirebilirsiniz. Ucuna bir somun vidalayabilirsiniz.

Two different verbs there. But nuts and bolts definitely go

Orada iki farklı fiil var. Ancak somunlar ve cıvatalar kesinlikle bir

together for sure. So this is an interesting one depending on

araya geliyor. Yani bu,

where you are from in Canada or the United States. You might

Kanada'da veya Amerika Birleşik Devletleri'nde nereli olduğunuza bağlı olarak ilginç bir şey.

like peanut butter and jam sandwiches or you might like

Fıstık ezmeli ve reçelli sandviçleri veya

peanut butter and jelly sandwiches. We never say jam

fıstık ezmeli ve reçelli sandviçleri sevebilirsiniz. Asla reçel

and peanut butter. We never say jelly and peanut butter. It's

ve fıstık ezmesi demeyiz. Biz asla jöle ve fıstık ezmesi demeyiz.

always peanut butter and jam or peanut butter and jelly. Now

Her zaman fıstık ezmesi ve reçel veya fıstık ezmesi ve jöle. Şimdi

jam and jelly are very similar. Jam is made from fruit. Jelly

reçel ve jöle çok benzer. Reçel meyveden yapılır. Jöle

is made from more of the juice from the fruit but they are

daha çok meyvenin suyundan yapılır ama

both you know semi semi solid. That's not a nice way to

ikisi de bildiğiniz yarı yarı katıdır. Bu, yemeği tarif etmenin hoş bir yolu değil

describe food. It's a spreadable fruit. A sweet

. Sürülebilir bir meyvedir.

spreadable fruit concoction that you can put on a sandwich.

Bir sandviçin üzerine koyabileceğiniz tatlı, sürülebilir bir meyve karışımı.

But it tastes really good with peanut butter. In fact this

Ama fıstık ezmesiyle çok güzel oluyor . Aslında bu

phrase is so common. Peanut butter and jam. Peanut butter

ifade çok yaygın. Fıstık ezmesi ve reçel.

and jelly that we just call them PB and J. Um I'm going to

Onlara sadece PB ve J adını verdiğimiz fıstık ezmesi ve jöle. Öğle yemeği için

have a few PB and J sandwiches for lunch. Um so definitely

birkaç PB ve J sandviçi yiyeceğim . Kesinlikle nefis

something that I think is yummy. I say peanut butter and

olduğunu düşündüğüm bir şey . Fıstık ezmesi ve

jam. And again we don't ever reverse it. Um could I have a

reçel diyorum. Ve yine asla tersine çevirmiyoruz.

jam and peanut butter sandwich? Just sounds really weird to my

Reçel ve fıstık ezmeli sandviç alabilir miyim? Sadece benim yıllarıma gerçekten garip geliyor

years. Pen and paper. So pen and paper naturally go

. Kalem ve kağıt. Yani kalem ve kağıt doğal olarak

together. Even in our world of printers and photocopiers and

birlikte gider. Yazıcılar ve fotokopi makineleri ve

all that kind of stuff. We still sometimes need pen and

bu tür şeylerle dolu dünyamızda bile. Hala bazen kalem ve kağıda ihtiyacımız var

paper. Um sometimes I'll say to Jen hey let's make a grocery

. Bazen Jen'e hey, bir alışveriş

list. I'll grab I'll grab a pen and some paper. Um or I'll grab

listesi yapalım derim. Bir kalem ve biraz kağıt alacağım. Um yoksa ben elime bir

pen and paper will sit down and we'll write down what we need

kalem alırım ve kağıt oturur ve marketten almamız gerekenleri yazarız

to buy at the grocery store. Um still a pretty standard thing

. Bir liste yapmanız

to grab a pen and paper when you need to make a list. When

gerektiğinde bir kalem ve kağıt almak için hala oldukça standart bir şey .

you need to kind of write down a few things so that you don't

Unutmamak için birkaç şey yazmanız gerektiğinde

forget them. Yet today when I brought my van to the garage I

. Yine de bugün minibüsümü garaja getirdiğimde

grabbed a pen and paper and I wrote down oil change takes

bir kalem ve kağıt aldım ve yağ değişiminin

snow tires off so I used pen and paper to make a list of the

kar lastiklerini çıkardığını yazdım, böylece minibüsümde yapılması gereken işlerin bir listesini yapmak için kalem ve kağıt kullandım

work that needed to be done on my van. Soap and water we've

. Sabun ve su,

heard this one a lot over the last two and then over two

bunu son iki yılda ve ardından iki

years soap and water is a good way to wash up or to wash your

yıldan fazla bir süredir çok duyduk. Sabun ve su, ellerinizi yıkamak veya yıkamak için iyi bir yoldur

hands. Um when you have water it doesn't quite clean your

. Um, suyunuz olduğunda ellerinizi tamamen temizlemez

hands all the way. But when you use soap and water it cleans

. Ama sabun ve su kullandığınızda

your hands really well. So we often will have signs now that

ellerinizi gerçekten iyi temizliyor. Bu yüzden artık sık sık

say please wash your hands with soap and water. Um please wash

lütfen ellerinizi sabun ve suyla yıkayın diyen işaretlerimiz olacak. Um lütfen

your hands frequently with soap and water. Um a very common

ellerinizi sık sık sabun ve suyla yıkayın. Um

thing right now in the world. Um still asking people to stay

şu anda dünyada çok yaygın bir şey. Hâlâ insanlardan

about two metres apart and still asking people to wash

yaklaşık iki metre uzakta durmalarını istiyor ve insanlardan gün içinde sık sık

their hands with soap and water frequently as they go through

ellerini sabun ve suyla yıkamalarını istiyor

the day. Track and field. So we had an Olympics recently not

. Atletizm. Yani geçenlerde bir olimpiyat yaptık

the Winter Olympics by the way. But the one before that in the

Kış Olimpiyatları değil bu arada. Ama ondan önceki

summer and there are events that take place that are called

yaz aylarında ve

track and field when you run the 100 meter dash It's called

100 metrelik koşuyu koştuğunuzda atletizm adı verilen olaylar var. Buna

a track event. When you do something like shot put it's a

pist olayı denir. Gülle atma gibi bir şey yaptığınızda, bu bir

field event. But track and field is something that

saha olayıdır. Ancak atletizm,

naturally goes together. The reason I thought about this one

doğal olarak birlikte giden bir şeydir. Bunu düşünmemin nedeni, geçen gün

is one of my children was at a track and field meet the other

çocuklarımdan birinin atletizm karşılaşmasında olmasıydı

day. So they are on a track and field team and they went to a

. Yani bir atletizm takımındalar ve bir

track and field meet. Which is when a whole bunch of schools

atletizm karşılaşmasına gittiler. Bir sürü okul bir

get together. And compete in track events and field events.

araya geldiğinde. Pist etkinliklerinde ve saha etkinliklerinde rekabet edin.

But these two words very often go together in English. Track

Ancak bu iki kelime İngilizce'de sıklıkla bir araya gelir.

and field. Rest and relaxation. They say that in order to be

Atletizm. Dinlenme ve rahatlama.

healthy and in order to be happy you should have a good

Sağlıklı olmak ve mutlu olmak için

the proper amount of rest and relaxation. Um rest is of

uygun miktarda dinlenmeniz ve rahatlamanız gerektiğini söylüyorlar. Um dinlenme

course things like taking a nap just laying down and looking at

elbette şekerleme yapmak, sadece uzanmak ve

clouds I'm usually just thinking rest is taking a nap.

bulutlara bakmak gibi şeylerdir, ben genellikle dinlenmenin sadece kestirmek olduğunu düşünürüm.

Relaxation is maybe reading a book or doing something where

Gevşeme belki bir kitap okumak veya

you don't need to spend a lot of energy. We've actually short

çok fazla enerji harcamanıza gerek olmayan bir şey yapmaktır . Aslında

this phrase. It's so common in English that we just call it R

bu cümleyi kısalttık. İngilizcede o kadar yaygın ki biz ona sadece R

and R. Um sometimes you need some rest and relaxation. You

ve R diyoruz. Um bazen biraz dinlenmeye ve rahatlamaya ihtiyacın olur.

need a little bit of R and R. But again rest would be

Biraz R ve R'ye ihtiyacınız var. Ama yine de dinlenme, şekerleme

anything where you're having a nap. Uh or just doing nothing.

yaptığınız her şey olabilir . Ya da hiçbir şey yapmamak.

Just kind of sitting and watching boats go by on a lake

Sadece bir tür oturmak ve gölde geçen tekneleri izlemek

would be considered rest and relaxation. Um and relaxation I

dinlenme ve rahatlama olarak kabul edilir . Um ve rahatlama

guess watching boats go by is both isn't it? You're sitting

sanırım geçen tekneleri izlemek ikisi de değil mi? Oturuyor

and resting. Let's say it this way. Rest is when you're laying

ve dinleniyorsun. Bu şekilde söyleyelim. Dinlenme, ya

down either having a nap or just laying down or sitting

kestirirken ya da sadece uzanırken ya da

down. You're not walking or running or And relaxation is

otururken uzandığınız zamandır. Yürümüyorsun, koşmuyorsun ya da rahatlamak

anything that makes you feel at peace. Bird watching, reading a

seni huzurlu hissettiren herhangi bir şey değil . Kuş gözlemciliği, kitap okuma

book, all of those kinds of things. Lock and key. So when

, tüm bu tür şeyler. Kilit ve anahtar. Bu nedenle, bir

you lock something you usually have a key there's usually a

şeyi kilitlediğinizde, genellikle bir anahtarınız olur ve genellikle bir

lock and we even have the phrase it's under lock and key.

kilit vardır ve bizde, o kilit ve anahtar altında' ifadesine sahibiz.

So you could say where is the where is the suitcase with the

Yani

million dollars in it. And then on the TV show if someone said

içinde milyon dolar olan bavul nerede diyebilirsiniz. Ve sonra TV programında, eğer birisi ah diyebileceklerini söylerse,

that they might say oh it's back at my house under lock and

evimde kilit altında

key. It means that it's somewhere where there's a lock

. Bu, kilidin olduğu bir yerde olduğu

and they used a key to lock the lock. So when something is

ve kilidi kilitlemek için bir anahtar kullandıkları anlamına gelir . Yani bir şey

under lock and key it means it's locked. And the words lock

kilit altında olduğunda, kilitli olduğu anlamına gelir. Kilit

and key quite often are seen together in English. I saw this

ve anahtar sözcükleri İngilizce'de sıklıkla birlikte görülür. Bunu

one earlier in the chat. Someone mentioned bed and

daha önce sohbette gördüm. Birisi yatak ve

breakfast. So a bed and breakfast is actually a place.

kahvaltıdan bahsetmişti. Yani bir yatak ve kahvaltı aslında bir yerdir.

A bed and breakfast is a house where the people who live there

Pansiyonlar, orada yaşayan insanların

will rent out bedrooms the bed part for you to sleep in and

yatak odalarını uyumanız için kiraladıkları ve

every morning they will give you breakfast. So you obviously

her sabah size kahvaltı verdikleri bir evdir. Yani belli ki

pay money to go to a bed and breakfast. But if Jen and I

bir yatak ve kahvaltıya gitmek için para ödüyorsunuz . Ama Jen ve ben

went on a trip we could decide to in a hotel or we could stay

bir seyahate çıkarsak, bir otelde karar verebiliriz ya da

out of bed and breakfast. When you stay out of bed and

yatak ve kahvaltı dışında kalabiliriz. Yatak ve kahvaltı dışında kaldığınızda size

breakfast they give you a bedroom. There's a bed. When

bir yatak odası veriyorlar. Bir yatak var.

you get up in the morning you go to the kitchen or dining

Sabah kalktığınızda mutfağa veya yemekhaneye gidiyorsunuz

area and they feed you breakfast. So bed and breakfast

ve size kahvaltı veriyorlar. Yani yatak ve kahvaltı, burada

is an actual type of business over here. Uh in Canada and in

gerçek bir iş türüdür . Uh, Kanada'da ve Amerika

the United States and I'm sure in many parts of the world and

Birleşik Devletleri'nde ve eminim dünyanın birçok yerinde ve

it might just have a slightly different name. Research and

biraz farklı bir adı olabilir. Araştırma ve

development. This is something that companies that businesses

Geliştirme. Bu, şirketlerin, işletmelerin,

that organizations do in order to become better. They want to

kuruluşların daha iyi olmak için yaptığı bir şeydir. Daha

become smarter. They want to know more things. They want to

akıllı olmak istiyorlar. Daha fazla şey bilmek istiyorlar.

do things in a more efficient way. So they will do research.

İşleri daha verimli bir şekilde yapmak istiyorlar. Yani araştırma yapacaklar.

When you do research you might study another organization or

Araştırma yaptığınızda, sizinle aynı şeyi yapan başka bir kuruluş veya işletmeyi inceleyebilirsiniz

business that does the same thing as you. You might analyze

.

how your production works. You might look at how people spend

Üretiminizin nasıl çalıştığını analiz edebilirsiniz. İnsanların işte zamanlarını nasıl geçirdiklerine bakabilirsiniz

their time at work. You're doing research. You're

. Araştırma yapıyorsun.

collecting data. And then development is when you take

Veri topluyorsunuz. Ve sonra geliştirme,

that research and you decide to do something in a new way or to

bu araştırmayı yaptığınızda ve yeni bir şekilde bir şeyler yapmaya veya

do something new with your business. So businesses and

işinizle ilgili yeni bir şeyler yapmaya karar verdiğiniz zamandır . Bu nedenle işletmeler ve

organizations are often doing research and development. We

kuruluşlar genellikle araştırma ve geliştirme yapmaktadır.

even do this as teachers. We have special meetings called R

Bunu bile öğretmenler olarak yapıyoruz. Ar

and D which stands for research and development. Where we look

-Ge diye adlandırılan, araştırma geliştirme anlamına gelen özel toplantılarımız oluyor.

at new ways to teach and we develop ways or plan on using

Öğretmenin yeni yollarına baktığımız ve yeni yollar geliştirdiğimiz veya

those new ways in our classroom. Macaroni and cheese.

bu yeni yolları sınıfımızda kullanmayı planladığımız yer. Makarna ve peynir.

This is I think very North American. I know originally

Bu bence çok Kuzey Amerikalı. Aslında

this is probably an Italian dish but what we eat in North

bunun muhtemelen bir İtalyan yemeği olduğunu biliyorum ama Kuzey Amerika'da yediklerimiz artık

America is doesn't resemble that as much anymore. Macaroni

buna pek benzemiyor. Makarna

and cheese would be small noodles. Small pasta noodles.

ve peynir küçük erişte olurdu. Küçük makarna erişteleri.

They're usually curved. We call them elbow macaroni cooked and

Genellikle kavislidirler. Biz bunlara pişip

then mixed with cheese. It is a very common dish in North

peynirle karıştırılan dirsek makarnası diyoruz. Kuzey Amerika'da çok yaygın bir yemektir

America. It comes in a box. Again if you are Italian and

. Bir kutu içinde gelir. Yine İtalyansanız ve Kuzey Amerika'da

you haven't ever had mac and cheese or macaroni and cheese

hiç makarna ve peynir veya makarna ve peynir yemediyseniz

in North America. You might be shocked. It's not the

. Şok olabilirsin. En

healthiest way. It's not the healthiest way to eat it. Uh

sağlıklı yol değil. Onu yemenin en sağlıklı yolu değil.

sorry it's not the healthiest recipe. But mac and cheese is

Üzgünüm, en sağlıklı tarif değil. Ancak mac ve peynir

the short form. And it's so popular from one company called

kısa formdur. Ve buna zanaat yemeği diyen bir şirketten o kadar popüler ki,

that calls it craft dinner that we also call it KD. Um but yes

biz de ona KD diyoruz. Um ama evet,

it's basically little elbow macaroni's noodles. Elbow pasta

temelde küçük dirsek makarna eriştesi. Peynirle

mixed with cheese. And again It's called macaroni and

karıştırılmış dirsek makarna. Ve yine makarna ve

cheese. The short form is mac and cheese. And we do not call

peynir denir. Kısa biçim mac ve peynirdir. Ve biz

it cheese and macaroni. That just sounds funny. If we are

buna peynir ve makarna demiyoruz. Kulağa komik geliyor.

making this for our kids we usually say do you guys want

Bunu çocuklarımız için yapıyorsak, genellikle

macaroni and cheese tonight? Or do you want mac and cheese? We

bu akşam makarna ve peynir ister misiniz? Yoksa mac ve peynir mi istersin? Biz

I don't think I've ever in my life said do you want cheese

hayatımda hiç

and macaroni tonight? That doesn't sound normal at all.

bu gece peynir ve makarna ister misin dediğimi sanmıyorum. Bu hiç normal gelmiyor.

Needle and thread. So we also when we have to fix something

İğne iplik. Bu yüzden biz de bir şeyi tamir etmemiz gerektiğinde

we might need to use needle and thread. So when you have a hole

iğne ve iplik kullanmamız gerekebilir . Yani elbisenizde bir delik olduğunda ah iğne ipliğe

in your clothes you might say oh I'm going to need needle and

ihtiyacım olacak diyebilirsiniz

thread. I'm going to need a needle and thread to fix this.

. Bunu düzeltmek için bir iğne ve ipliğe ihtiyacım olacak.

Do you know where the needle and thread is. So in our house

İğne ve ipliğin nerede olduğunu biliyor musunuz? Bu yüzden bizim evde

I've sewn buttons back on. So when you do that you need a

düğmeleri tekrar diktim. Yani bunu yaptığınızda bir

needle and thread. But when something has a hole in it I'm

iğne ve ipliğe ihtiyacınız var. Ama bir şeyin içinde bir delik olduğunda,

usually not the one to fix it. Usually someone else in the

onu tamir edecek kişi genellikle ben değilimdir. Genellikle

house with more skills will do that. But needle and thread is

evde daha fazla beceriye sahip başka biri bunu yapar. Ancak iğne ve iplik, İngilizce'de

a very common word pair to see in English. Socks and shoes.

görmek için çok yaygın bir kelime çiftidir . Çoraplar ve ayakkabılar.

This is an interesting one. Because we're often telling our

Bu ilginç bir tanesidir. Çünkü çocuklarımıza okula

kids that they need to wear socks and shoes when they go to

giderken çorap ve ayakkabı giymeleri gerektiğini sık sık söylüyoruz

school. Uh sometimes kids just want to wear shoes with no

. Bazen çocuklar çorapsız ayakkabı giymek isterler

socks. But I think I'm pretty sure our schools have a rule

. Ama sanırım okullarımızın

that you need to wear socks and shoes. Um socks and shoes it's

çorap ve ayakkabı giymeniz gerektiğine dair bir kuralı olduğuna eminim . Çoraplar ve ayakkabılar,

another thing where if someone's going somewhere

başka bir şey de, eğer birisi bir yere gidiyorsa,

you're usually like do you got your socks and shoes? Do you

genellikle hoşunuza gider, çoraplarınız ve ayakkabılarınız var mı?

have socks and shoes? Uh do you have clean clothes? Do you have

Çorap ve ayakkabın var mı? Ah, temiz kıyafetlerin var mı?

socks and shoes? It's a common thing to go together. Again a

Çorap ve ayakkabın var mı? Beraber gitmek adettendir. Yine

sock is something you put on your foot. It's just made out

çorap ayağınıza giydiğiniz bir şeydir . Sadece

of fabric and then a shoe of course is what you wear on a

kumaştan yapılmış ve sonra bir ayakkabı elbette günlük olarak giydiğiniz şeydir

daily basis. Table and chairs. So table and chairs I'm not

. Masa ve sandalyeler. Yani masa ve sandalyeler

sure why. You almost always refer to table and chairs

neden olduğundan emin değilim. Bahsettiğiniz zaman neredeyse her zaman masa ve sandalyelerden bahsediyorsunuz

together when you're talking about it. Like oh our kitchen

. Ah mutfağımız gibi

we want to replace the table and chairs. Or we're going to

masa ve sandalyeleri değiştirmek istiyoruz. Ya da verandaya veya güverteye

buy table and chairs to put outside on the patio or on the

koymak için masa ve sandalyeler alacağız

deck. Uh oh you have a nice set of table a nice table and chair

. Uh oh güzel bir masa takımınız var güzel bir masa ve sandalye

set. It's very very cool. It's made out of wood or something

takımınız var. Bu çok çok havalı. Tahtadan ya da onun gibi bir şeyden yapılmış

like that. But often people will say yeah we just need to

. Ancak çoğu zaman insanlar evet, sadece

move a few things. Uh we got all of the we moved in the

birkaç şeyi taşımamız gerektiğini söyleyecektir. Yataklarda taşıdığımız her şeyi aldık

beds. We in the furniture. Uh we just have to move in the

. Mobilyadayız. Uh, sadece mutfak

table and chairs yet for the kitchen. Um often these two

için masa ve sandalyeleri yerleştirmemiz gerekiyor . Um, genellikle bu iki

things go together in English. Fish and chips. I think I saw

şey İngilizce'de bir araya gelir. Balık ve cips. Sanırım

this one in the chat too. I think someone was guessing a

bunu sohbette de görmüştüm. Sanırım birisi

lot of these are food related. Well not a lot about half of

bunların çoğunun yemekle ilgili olduğunu tahmin ediyordu. Bunların yarısı kadar değil

them. But fish and chips definitely are often said

. Ancak balık ve cips kesinlikle

together in English. When you go to a certain kind of

İngilizce'de sıklıkla birlikte söylenir. Belli bir

restaurant if you order fish you might order fish and chips.

restorana gittiğinizde balık sipariş ederseniz, balık ve patates kızartması sipariş edebilirsiniz.

Chips in this case are actually what we call French fries. But

Bu durumda cipsler aslında patates kızartması dediğimiz şeydir. Ama

in some parts of the world they would call those chips. It's

dünyanın bazı yerlerinde bu çiplere çip diyorlardı.

fried potatoes. Fish and chips is deep fried in oil. So they

Kızarmış patates. Balık ve cips yağda kızartılır. Bu yüzden

have very hot oil and they butter the fish. They put like

çok kızgın yağları var ve balıkları yağlıyorlar. Üzerine

some flour, egg and flour on the outside or another mixture

biraz un, yumurta ve un gibi dıştan veya başka bir karışımdan koyup

and then they'll put it into the hot oil. And the French

kızgın yağa atacaklar. Ve patates

fries or chips are also put into the oil. Uh and so you get

kızartması veya cips de yağın içine konur. Uh ve böylece

what's called fish and chips. Again in Canada we call this

balık ve cips denen şeyi alırsınız. Yine Kanada'da buna

fish and chips. If you ordered the chip part separately you

balık ve cips diyoruz. Çip parçasını ayrıca sipariş ettiyseniz,

would probably just call them French fries. I know in the UK

muhtemelen onlara patates kızartması derdiniz. Birleşik Krallık'ta

they call those chips sometimes but here chips are actually

bu cipslere bazen cips dediklerini biliyorum ama burada cipsler aslında

potato chips that come in a bag. I think in Britain they

bir torba içinde gelen patates cipsleridir . Sanırım İngiltere'de

call them crisps. But these would be fish and chips if

onlara cips diyorlar. Ancak

you're in a fish and chips restaurant. But if you were

bir balık ve patates kızartması restoranındaysanız bunlar balık ve patates kızartması olacaktır. Ama

somewhere else and there was no fish we would call them French

başka bir yerde olsaydınız ve hiç balık olmasaydı, ona patates

fries. I I hope that made sense to you. Uh two flavours that go

kızartması derdik. Umarım bu sana mantıklı gelmiştir . Birbiriyle uyumlu iki lezzet

together are sweet and sour. When we Chinese food we often

tatlı ve ekşidir. Çin yemeği yediğimizde genellikle

will order sweet and sour chicken or sweet and sour pork.

tatlı ve ekşi tavuk veya tatlı ve ekşi domuz eti sipariş ederiz.

It is delicious. It's a a really cool flavour combination

Lezzetli. Bu gerçekten harika bir lezzet kombinasyonu

because you have the kind of the sourness of things like

çünkü

pineapple and other things in there. But the sweetness of you

ananas ve diğer şeyler gibi şeylerin ekşiliğine sahipsiniz . Ama tatlılığınız

know the sauce usually has a little bit of sugar or brown

sosun içinde genellikle biraz şeker veya kahverengi

sugar in it. Not sure of the details. Please don't get angry

şeker olduğunu biliyorsunuz. Ayrıntılardan emin değilim .

if I'm describing sweet and sour wrong. But it's certainly

Tatlıyı ve ekşiyi yanlış anlatıyorsam lütfen kızmayın. Ama kesinlikle

a mixture of different ingredients that have a sour

taste with ingredients that are very very sweet and it just

çok çok tatlı olan malzemelerle ekşi bir tada sahip farklı malzemelerin bir karışımı ve onu

makes it super super tasty. It's one of my favorite things

süper süper lezzetli yapıyor. Yemeyi en sevdiğim şeylerden biri

to eat. Uh sweet and sour pork, sweet and sour chicken are

. Tatlı ve ekşi domuz eti, tatlı ve ekşi tavuk

super super yummy. And then I thought it was funny yesterday

süper süper lezzetli. Ve sonra dün bunun komik olduğunu düşündüm

because as I was making this lesson we were talking about

çünkü bu dersi yaparken

whether is it you know pizza and wings or is it beer and

pizza ve kanatları biliyor musunuz yoksa bira ve

pizza or pizza and beer like we were trying to figure out

pizza mı yoksa pizza ve bira mı hakkında konuşuyorduk, sanki

what's the most common and I and Jen was like it's pizza and

en yaygın olanı anlamaya çalışıyorduk ve ben ve Jen pizza ve

wings. Like do you want to get pizza and wings? And so then we

kanat gibiydi. Mesela pizza ve kanat ister misin? Ve sonra

went out to get pizza and the place we went to. This is from

pizza ve gittiğimiz yeri almak için dışarı çıktık . Bu

yesterday. The front sign actually said twice the deal

dünden. Ön tabela aslında

pizza and wings. So pizza and wings are two common types of

pizza ve kanatların iki katı olduğunu söyledi. Yani pizza ve kanatlar,

fast food in North America. Obviously pizza is a big round

Kuzey Amerika'da iki yaygın fast food türüdür. Açıkçası pizza,

thing with cheese and tomato sauce and pepperoni and other

peynir ve domates sosu ve biberli büyük yuvarlak bir şeydir ve diğer

things and wings are actually chicken wings. They're really

şeyler ve kanatlar aslında tavuk kanadıdır. Bunlar gerçekten

small pieces of chicken and usually they're they have a

küçük tavuk parçaları ve genellikle

really yummy sauce on them. So it's very common for people in

üzerlerinde gerçekten nefis bir sos var. Bu yüzden Kuzey Amerika'daki insanlar için çok yaygın

North America. If you have a party and you're watching like

. Bir partiniz varsa ve

a basketball game or a football game. You might order pizza and

basketbol maçı ya da futbol maçı gibi izliyorsanız. Pizza ve kanat sipariş edebilirsiniz

wings. That's a very common thing to order to have

.

delivered to your house if you're having a small party.

Küçük bir parti veriyorsanız, evinize sipariş verilmesi çok yaygın bir şeydir.

Chips and salsa. Again this is very North American. Again this

Cips ve salsa. Yine bu çok Kuzey Amerika. Yine bu

is a North American lesson. When I was a kid we didn't eat

bir Kuzey Amerika dersi. Ben çocukken

chips and salsa. It was not common. But over the last 40

cips ve salsa yemezdik. Yaygın değildi. Ama son 40

years in North America. Eating tortilla chips with salsa.

yılda Kuzey Amerika'da. salsa ile tortilla cips yemek.

Either like a red salsa or a green salsa has become very

Ya kırmızı salsa ya da yeşil salsa gibi çok

very common. Any party I go to if I goes to someone's house to

çok yaygınlaştı.

watch a football game. If I have if we have a party at

Bir futbol maçı izlemek için birinin evine gidersem gittiğim herhangi bir parti. Eğer varsa,

school for someone's birthday there is a high likelihood that

okulda birinin doğum günü için bir parti veriyorsak, orada

there will be chips and salsa there. It is delicious. Um the

cips ve salsa olma ihtimali yüksek . Lezzetli.

salsa can be mild, medium or hot. There's different levels

Salsa hafif, orta veya sıcak olabilir. Farklı

of spiciness or heat. But chips and salsa are definitely a very

müstehcenlik veya ısı seviyeleri vardır. Ama cips ve salsa kesinlikle çok

common thing. In fact if you go somewhere and they order pizza

yaygın bir şey. Aslında bir yere giderseniz ve pizza

and wings you've probably already been eating chips and

ve kanat sipariş ederlerse, muhtemelen

salsa before that. So in North America we have to thank our

ondan önce cips ve salsa yemişsinizdir. Bu yüzden Kuzey Amerika'da Meksika'daki arkadaşlarımıza yarattıklarından dolayı teşekkür etmeliyiz,

friends in Mexico for creating I'm sure it's Very Americanized

eminim artık çok Amerikanlaştı

now but chips and salsa thank you for that gift. Um my

ama cips ve salsa bu hediye için teşekkür ederim.

friends way down to the south in North America. Now I'm sure

Arkadaşlarım güneyde, Kuzey Amerika'da. Şimdi eminim ki

people from other parts of the world will claim they invented

dünyanın diğer yerlerinden insanlar onu icat ettiklerini iddia edecekler

it. And maybe I don't even know who invented it. But it's

. Ve belki onu kimin icat ettiğini bile bilmiyorum. Ama çok

yummy. You should try it. Milk and cookies. Again I think a

lezzetli. Onu denemelisin. Süt ve kurabiyeler. Yine

very I'm going to say a very North American thing but maybe

çok Kuzey Amerikalı bir şey söyleyeceğimi düşünüyorum ama belki de

not. People often when they have a chocolate chip cookie

değil. İnsanlar genellikle çikolatalı kurabiye yediklerinde yanında

they like to have a glass of milk with it. For some reason

bir bardak süt içmeyi severler . Nedense

chocolate chip cookies in particular taste really really

çikolata parçacıklı kurabiyeler, özellikle sütle içtiğinizde tadı gerçekten çok

good when you have them with milk. Um you can also eat Oreo

güzel oluyor . Um, Oreo

cookies with milk but milk and cookies is a very common thing

kurabiyelerini sütle de yiyebilirsin ama süt ve kurabiye, atıştırırken birlikte giden çok yaygın bir şeydir

that goes together when you're having a snack. Um I like milk

. Sütü

and cookies but I don't know if you knew this. I can't actually

ve kurabiyeleri severim ama bunu biliyor muydunuz bilmiyorum. Aslında

drink milk. It makes me sick. So I drink almond milk with my

süt içemiyorum. Beni hasta ediyor. Bu yüzden kurabiyelerimle badem sütü içerim

cookies. So if someone makes fresh cookies in our house I

. Yani biri bizim evde taze kurabiye yaparsa

sometimes will have almond milk and cookies. But milk and

bazen badem sütü ve kurabiye yerim. Ama süt ve

cookies definitely Law and order. When you live in a

kurabiye kesinlikle Kanun ve düzen. Bir ülkede yaşadığınızda,

country you want it to be a safe place. You want to be able

onun güvenli bir yer olmasını istersiniz .

to go about your day without being afraid of criminals or

Suçlulardan,

crime or bad things happening to you. So you want to make

suçlardan veya başınıza kötü şeyler gelmesinden korkmadan gününüze devam edebilmek istiyorsunuz . Yani

sure there's law and order. I don't know why we put these two

kanun ve düzen olduğundan emin olmak istiyorsun. Bu ikisini neden bir araya getirdiğimizi bilmiyorum

together. Law would refer to the fact that there are

. Kanun,

different rules in society for how you're allowed to behave.

toplumda nasıl davranmanıza izin verildiğine dair farklı kurallar olduğu gerçeğine atıfta bulunur.

You can't just take something without paying for it. There's

Parasını ödemeden bir şey alamazsın.

a law against that. And order means that when you go

Buna karşı bir yasa var. Ve düzen,

somewhere you can expect things to happen in a normal polite

bir yere gittiğinizde her şeyin normal ve kibar bir

way. Um people aren't going to speed. There's going to be the

şekilde olmasını bekleyebileceğiniz anlamına gelir. İnsanlar hız yapmayacak. Kanunlar olacak, düzenli olan

laws are going to create a certain kind of behavior which

belirli bir tür davranış yaratacak

is orderly. So it's nice to live somewhere where there's

. Bu yüzden kanun ve düzenin olduğu bir yerde yaşamak güzel

law and order. Burger and fries. This is another I think

. Hamburger ve patates kızartması. Bu, bence

very North American thing. Um and I have to go back and talk

çok Kuzey Amerika olan başka bir şey. Um ve ben geri dönüp

about in the chat someone said that chips and salsa is

sohbette birisinin cips ve salsanın

originally from South America. So maybe the Chips and the

aslen Güney Amerika'dan olduğunu söylediği hakkında konuşmamız gerekiyor. Yani belki de Cips,

chips and salsa have been slowly coming up north for many

cips ve salsa yıllardır yavaş yavaş kuzeye geliyor

many years. Um but that was from Diana. She says chips and

. Ama bu Diana'dandı. Cips ve

salsa are originally from South America and other Latino

salsanın aslen Güney Amerika ve diğer Latin

countries. So anyways thank you. They're yummy. Wherever

ülkelerinden olduğunu söylüyor. Neyse teşekkür ederim. Nefisler. Nereden

they're from. Uh we also in North America. We eat a lot of

olurlarsa olsunlar. Uh, biz de Kuzey Amerika'dayız. Çok fazla

burgers and fries. It's pretty common when you're going to

hamburger ve patates kızartması yiyoruz.

have a burger to have fries with it or French fries.

Bir burger yiyeceğiniz zaman yanında patates kızartması veya patates kızartması olması oldukça yaygındır.

Especially if you're buying it from a restaurant. If you order

Özellikle de bir restorandan alıyorsanız.

a hammer in a restaurant it most likely comes with fries.

Bir restoranda bir çekiç sipariş ederseniz, büyük olasılıkla patates kızartmasıyla birlikte gelir.

When you go to McDonald's or a fast food restaurant you would

McDonald's'a veya bir fast food restoranına gittiğinizde,

need to order it separately but often people will say you know

ayrı olarak sipariş etmeniz gerekir, ancak çoğu zaman insanlar

I'll have a cheeseburger and with fries. Cheeseburger and a

çizburger ve patates kızartması alacağımı bildiğinizi söylerler. Çizburger ve

small fry or something like that. Definitely they go

küçük bir kızartma ya da onun gibi bir şey . Kesinlikle sık

together quite often. Over here in North America and I'm sure

sık bir araya geliyorlar. Burada, Kuzey Amerika'da ve eminim ki

this is spreading to other parts of the world as well. I

bu, dünyanın diğer bölgelerine de yayılıyor. Hamburger

like to have fries when I have a burger. Cream and sugar So

yerken patates kızartması yemeyi severim . Krema ve şeker Yani, özellikle

when you drink coffee in particular you will most likely

kahve içtiğinizde,

put cream and sugar in it if that's how you like to have it.

eğer böyle olmasını istiyorsanız, muhtemelen içine krema ve şeker koyacaksınız .

Remember we talked about in Canada a double double is when

Kanada'da bahsettiğimizi hatırlayın, double double, kahvenize

you have two like you put twice as much cream in and two scoops

iki kat daha fazla krema ve iki kaşık

of sugar into your coffee. If you order a coffee in Canada

şeker koyduğunuz iki tane olduğu zamandır. Kanada'da bir kahve sipariş

and order a double double it has two creams and two sugars

edip duble duble sipariş ederseniz, içinde iki krema ve iki şeker bulunur

in it. Um but super yummy when you have cream and sugar in

. Hmm ama kahvende krema ve şeker varken çok lezzetli oluyor

your coffee. Now if you drink tea you might put milk and

. Şimdi çay içerseniz içine süt ve

sugar in. But definitely when you have coffee if you are

şeker koyabilirsiniz. Ama kesinlikle kahve içerken

looking to add something to it cream is a very common thing to

içine bir şeyler katmak istiyorsanız şeker kadar krema da çok yaygın kullanılan bir şey

put in as well as sugar. If you are going to rest and relax. If

. Eğer dinlenecek ve rahatlayacaksanız. Daha önce konuştuğumuz gibi

you need some rest and relaxation like we talked about

biraz dinlenmeye ve rahatlamaya ihtiyacınız varsa

earlier. You will most likely do it wearing jeans and a

. Büyük olasılıkla kot pantolon ve tişört giyerek yapacaksınız

T-shirt. These two words very often go together when people

. Bu iki kelime, insanlar

talk about after work or the weekend. Oh I can't wait to get

işten sonra veya hafta sonundan bahsederken sıklıkla yan yana gelir. Ah,

home from work and just change into some jeans and a T-shirt

işten eve gelip üzerimi bir kot pantolon ve bir tişört geçirip

and sit around on the couch. Or I love working from home

kanepede oturmak için sabırsızlanıyorum. Ya da evden çalışmayı seviyorum

because I can just wear jeans and a T-shirt. So again a

çünkü kot pantolon ve tişört giyebiliyorum. Yani yine bir

T-shirt Is a white shirt. I don't often wear them in my

T-shirt beyaz bir gömlektir. Videolarımda pek takmam

videos. Sorry it doesn't have to be white. A T-shirt is a

. Maalesef beyaz olmak zorunda değil. Bir tişört

very simple shirt. There's a hole for your head and a hole

çok basit bir gömlektir. Başınız için bir delik ve

for each arm and short sleeves. This man is wearing a T-shirt.

her bir kol ve kısa kollu için birer delik vardır. Bu adam bir tişört giyiyor.

And jeans are blue pants made out of what's called denim. But

Ve kot pantolon, kot denen şeyden yapılmış mavi pantolonlardır. Ama

definitely if you are going to relax you will most likely take

kesinlikle rahatlayacaksanız, büyük olasılıkla

off your formal work attire. If you're wearing a suit or you're

resmi iş kıyafetlerinizi çıkaracaksınız. Eve döndüğünüzde bir takım

wearing a dress or a skirt or some sort of common work

elbise veya bir elbise veya etek veya bir tür genel iş

clothes when you get home you probably will change into jeans

kıyafeti giyiyorsanız,

and a T-shirt if that's what you like to wear to relax. Fun

rahatlamak için giymeyi sevdiğiniz şey buysa, muhtemelen kot pantolon ve tişört giyeceksiniz. Eğlence

and games. So we often will say that there's going to be a lot

ve oyunlar. Bu yüzden sık sık

of fun and games somewhere. Um so when you go especially to a

bir yerlerde çok fazla eğlence ve oyun olacağını söyleyeceğiz. Um, özellikle bir

fair or a festival you could say oh there's just lots of fun

panayır veya festivale gittiğinizde, ah, çok fazla eğlence

and games. So there's fun things to do and there might

ve oyun var diyebilirsiniz. Yani yapılacak eğlenceli şeyler var ve

even be games to play. There's a lot of fun and games. Horse

hatta oynanacak oyunlar bile olabilir. Çok fazla eğlence ve oyun var. At

and rider go together. Um lot of times lot of times. A lot of

ve binici birlikte hareket eder. Pek çok kez pek çok kez.

times around here there are certain trails where you can

Buralarda çoğu zaman atınızı sürebileceğiniz belirli yollar vardır

ride your horse and there will be signs that say something

ve

like horse and rider must be aware of pedestrians at all

at ve binicinin yayaların her

times or horse and rider crossing those kinds of things.

zaman farkında olması gerektiğini veya bu tür şeyleri geçen at ve binicinin farkında olması gerektiğini söyleyen işaretler olacaktır.

So when you talk about horses you almost always talk about

Yani atlardan bahsettiğinizde, neredeyse her zaman

the rider that goes with it. And then the last one here I

onunla birlikte gelen biniciden bahsedersiniz. Ve sonra buradaki sonuncusunda

have three things. Sun, moon and stars. The things that you

üç şeyim var. Güneş, ay ve yıldızlar.

see in the sky that are guess further away than clouds. Cos

Gökyüzünde gördüğünüz şeyler sanırım bulutlardan daha uzakta. Çünkü

there's clouds as well. But you will also often say oh I bought

bulutlar da var. Ama siz de sık sık ah

a nice bracelet and has the sun moon and stars on it. Or I like

güzel bir bileklik aldım üzerinde güneş ay ve yıldızlar var diyeceksiniz. Ya da ben

looking at the sky. I love the sun moon and stars. I love

gökyüzüne bakmayı seviyorum. Güneşi ayı ve yıldızları seviyorum.

watching the sunrise or the sunset. I like walking at night

Gün doğumunu veya gün batımını izlemeyi seviyorum. Geceleri yürümeyi,

and seeing the moon and stars. But definitely when you're

ayı ve yıldızları görmeyi seviyorum. Ama kesinlikle

talking about the things that are in the night sky and the

gece gökyüzünde ve

daytime sky we often will say the sun moon and stars at the

gündüz gökyüzünde olan şeylerden bahsederken, genellikle aynı anda güneş, ay ve yıldızlar diyeceğiz

same time.

.