Lesson 107 👩‍🏫 Basic English with Jennifer - TOO and ENOUGH

Hi everyone. I'm Jennifer from English with Jennifer let's study basic

Herkese selam. Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer,

English together. You can learn with my students, Flavia

birlikte temel İngilizce çalışalım. Öğrencilerim Flavia

and Andreia. They learn new words and new grammar

ve Andreia ile öğrenebilirsiniz. Benimle konuşarak yeni kelimeler ve yeni gramer öğreniyorlar

through conversation with me. Are you ready?

. Hazır mısın?

Before we talked about "me too." Like, "I like chocolate." "Me too."

"Ben de" hakkında konuşmadan önce. " Çikolatayı severim" gibi. "Ben de."

"I love animals." "Me too." Now we're going to use

"Hayvanları severim." "Ben de." Şimdi

"too" for problems. Right? My shoes are too tight.

problemler için "çok" kullanacağız. Sağ? Ayakkabılarım çok dar.

My...the earrings are too heavy. That's not good.

Benim... küpelerim çok ağır. Bu iyi değil.

And how do we use it? We use "too" + an adjective or you can use an

Ve nasıl kullanıyoruz? "Too" + bir sıfat kullanıyoruz ya da bir

adverb. Right? I like movies, but they speak

zarf kullanabilirsiniz. Sağ? Filmleri severim ama

too fast. That's a problem. Right?

çok hızlı konuşurlar. Bu bir sorun. Sağ?

It's funny, but it's a little too fast.

Komik ama biraz fazla hızlı.

I like music, but...

Müziği severim ama...

again, they sing too fast. So "too" is creating a problem. Too fast. Too slow.

yine, çok hızlı şarkı söylüyorlar. Yani "çok" bir sorun yaratıyor. Çok hızlı. Çok yavaş.

I get angry when someone drives too slow. "Go faster!" I get upset. That's a problem

Birisi çok yavaş kullandığında sinirleniyorum. "Daha hızlı git!" Ben üzülürüm. Bu

for me.

benim için bir problem.

All right. So, I will describe a situation.

Elbette. Bu yüzden bir durumu tarif edeceğim.

Listen and tell me what the problem is using "too." Amy has a suitcase.

Dinle ve bana "çok" kullanma sorununun ne olduğunu söyle. Amy'nin bir valizi var.

She's going on a trip. She packed her suitcase.

Bir seyahate çıkıyor. Bavulunu hazırladı .

The suitcase won't close. What's the problem? This with suitcase

Bavul kapanmıyor. Sorun ne? Bu bavulla birlikte

is too full. Too full. It's too full. Yeah. It's

çok dolu. Çok dolu. Çok dolu. Evet.

probably going to be too heavy. Okay. Um, Ben is eating soup

Muhtemelen çok ağır olacak. Tamam aşkım. Um, Ben çorba yiyor

and he burned his tongue. Right? Burn. Ouch!

ve dilini yaktı. Sağ? Yakmak. Ah!

He burned his tongue. Why?

Dilini yaktı. Neden?

Because the soup is too hot.

Çünkü çorba çok sıcak.

Exactly. Right? Rick's neighbors are having a party.

Kesinlikle. Sağ? Rick'in komşuları bir parti veriyor.

Rick is trying to study, but it's hard. Why?

Rick çalışmaya çalışıyor ama bu zor. Neden?

Because

Çünkü

the people are speaking too loud.

insanlar çok yüksek sesle konuşuyor.

Yeah. Maybe they're speaking too loud. It's a party. Yeah. What else?

Evet. Belki de çok yüksek sesle konuşuyorlardır. Bu bir parti. Evet. Başka ne?

What else is too loud? The sound. The sound. The noise. The music. I'm sure there's music.

Başka ne çok gürültülü? Ses. Ses. Gürültü. Müzik. Eminim müzik vardır.

The music is too loud.

Müzik çok yüksek.

The noise is too loud.

Gürültü çok yüksek.

Ideas? What should they do or what should Rick do?

Fikirler? Ne yapmalılar ya da Rick ne yapmalı?

He can't study. Ideas?

Çalışamıyor. Fikirler?

He should study in another place.

Başka bir yerde okumalı.

Maybe. Maybe he should go to the library. Or?

Belki. Belki de kütüphaneye gitmeli. Veya?

He should call the police.

Polisi aramalı.

If it's really loud. Yes. Oh yeah. Um, should he call the neighbors?

Eğer gerçekten gürültülüyse. Evet. Ah evet. Um, komşuları aramalı mı?

Should he talk to the neighbors? Or no? Yeah.

Komşularla konuşmalı mı? Ya da hayır? Evet.

No. No? Yeah. I wouldn't.

Hayır hayır? Evet. yapmazdım Senin

Your turn. Tell me what the problem is.

sıran. Sorunun ne olduğunu söyle.

Julia and Paul have three kids and only two bedrooms.

Julia ve Paul'ün üç çocuğu ve sadece iki yatak odası var.

Why don't they like their apartment?

Neden dairelerini sevmiyorlar?

They think it's too small. Right?

Çok küçük olduğunu düşünüyorlar. Sağ?

Ben wants to take a short trip, but airplane tickets are over two hundred

Ben kısa bir yolculuk yapmak ister ama uçak biletleri iki yüz

dollars. Why is he upset?

doların üzerindedir. Neden üzgün?

He's upset because the tickets are too expensive.

Biletler çok pahalı olduğu için üzgün .

Allison can't hear her professor. He has a soft voice, so what's the problem?

Allison profesörünü duyamıyor. Yumuşak bir sesi var, peki sorun ne?

He speaks too softly.

Çok yumuşak konuşuyor.

Okay. Let's think about another word in English.

Tamam aşkım. İngilizcede başka bir kelime düşünelim .

"Enough." What does it mean? How do we use it? Listen.

"Yeterli." Bu ne anlama geliyor? Nasıl kullanırız? Dinlemek.

So, we know that "too" is a problem and "enough" isn't perfect, but it's

Yani, "çok" un bir sorun olduğunu ve "yeterince"nin mükemmel olmadığını biliyoruz, ama

okay. Right? Fast enough. Hot enough. Warm enough.

sorun değil. Sağ? Yeterince hızlı. Yeterince sıcak. Yeterince sıcak.

Okay. So, let's make some comparisons between the US and Brazil.

Tamam aşkım. O halde ABD ve Brezilya arasında bazı karşılaştırmalar yapalım.

Life here. Life back home. What's one difference?

Burada hayat. Hayat eve döndü. Bir fark nedir?

The cold. For me. Okay. The winter. Yes. The winter.

Soğuk. Benim için. Tamam aşkım. Kış. Evet. Kış. Sorun

What's wrong? Here it's too cold. It's too cold. It's too cold. Is the

nedir? Burası çok soğuk. Çok soğuk. Çok soğuk.

winter too long? It's too long. Okay. So, winter's too cold.

Kış çok mu uzun? Çok uzun. Tamam aşkım. Yani kış çok soğuk.

The winter's too long. Okay. Yeah. Okay. Um, do you like the food?

Kış çok uzun. Tamam aşkım. Evet. Tamam aşkım. Yemeği beğendin mi?

Which do you like better, the food in Brazil or the food here?

Hangisini daha çok seversin, Brezilya'daki yemekleri mi yoksa buradaki yemekleri mi?

The food in here...The food here...here ...not "in here." The food here. The food here

Buradaki yiyecekler... Buradaki yiyecekler... buradaki yiyecekler "burada" değil. Burada yemek. Buradaki yemekler

is good enough.

yeterince iyi.

So, it's not too bad. It's good enough. But you have to be careful because if

Yani, çok kötü değil. Yeterince iyi. Ama dikkatli olmalısın çünkü

you say "good enough" it's like...uh.

"yeterince iyi" dersen, bu sanki... uh.

So, some people might be like, "What?!" It's like you have to be very careful with,

Yani, bazı insanlar "Ne?!" Sanki iltifat konusunda çok dikkatli olmalısın

um, a compliment. If you say, "Is she pretty?" "She's pretty enough." That's not good.

. "Güzel mi?" "Yeterince güzel." Bu iyi değil.

So, if you say, "How's the food?" "It's good enough."

Peki, "Yemekler nasıl?" " Yeterince iyi."

You're saying it could be better, so people can get angry.

Daha iyi olabileceğini söylüyorsun, böylece insanlar kızabilir.

So, just think of like, um, you know the girl. "Am I pretty?"

Yani, kızı tanıyorsun gibi düşün . "Ben güzel miyim?"

"You're pretty enough." Oh! No. That's not good.

"Yeterince güzelsin." Ah! Hayır. Bu iyi değil.

Remember we use "too" + an adjective or an adverb: too hot, too slow.

"too" + bir sıfat veya zarf kullandığımızı unutmayın: çok sıcak, çok yavaş. "Yeter" kelimesinden

We use an adjective or an adverb before the word "enough":

önce bir sıfat veya zarf kullanırız :

hot enough, slow enough.

yeterince sıcak, yeterince yavaş. Senin

Your turn! Answer my questions. Here's a sweater for you. It's size small.

sıran! Sorularıma cevap ver. İşte senin için bir kazak. Boyutu küçük.

Is it big enough for you?

Senin için yeterince büyük mü?

You can visit me in Boston this winter. Here are some gloves for you.

Bu kış beni Boston'da ziyaret edebilirsiniz. İşte sizin için bazı eldivenler.

Will they be warm enough?

Yeterince sıcak olacaklar mı?

When you watch a TV show in English, is it too

İngilizce bir TV şovu izlediğinizde çok mu

fast or do they speak slowly enough for you to understand?

hızlı konuşuyorlar yoksa anlamanız için yeterince yavaş mı konuşuyorlar ?

There's one more use of "enough."

"Yeter"in bir kullanımı daha var.

"Enough" + a noun. Right? "Enough" + a noun.

"Yeter" + bir isim. Sağ? "Yeter" + bir isim.

So you're saying if i go to a restaurant in Brazil,

Yani Brezilya'da bir restorana gidersem

it's going to be more expensive. So, if I go with my husband, there's two

daha pahalı olacağını söylüyorsun. Yani, kocamla gidersem, iki

of us, and we have a nice dinner, we get dessert...if i go with

kişi oluruz ve güzel bir akşam yemeği yeriz, tatlı yeriz...

forty dollars, is that enough money for two people to have dinner?

kırk dolarla gidersem, bu iki kişinin akşam yemeği yemesi için yeterli mi?

In Brazil? In Brazil. And I go to a Brazilian restaurant with forty dollars. Is forty

Brezilya'da? Brezilya'da. Ve kırk dolarla bir Brezilya restoranına gidiyorum. Kırk

dollars enough? Yes. Yes. For two people? Yes.

dolar yeterli mi? Evet. Evet. İki kişi için? Evet.

And if we order glasses of wine? It depends on the restaurant. Is thirty dollars enough? No. No. No.

Ya bir bardak şarap sipariş edersek? Restorana göre değişir. Otuz dolar yeterli mi? Hayır. Hayır. Hayır.

So, $30 isn't enough. I won't have enough money.

Yani 30 dolar yeterli değil. Yeterli param olmayacak.

Yeah. Okay. So, you could also do a sentence like this. That's enough.

Evet. Tamam aşkım. Yani böyle bir cümle de kurabilirsin. Bu yeterli.

That's not enough.

Bu yeterli değil.

So, if someone is pouring you juice or tea or whatever, and I'm pouring, and I

Yani, biri size meyve suyu veya çay ya da her neyse dolduruyorsa ve ben döküyorum ve

stop there, I could ask

orada duruyorum,

"Is that enough?" Yes. And then I give it. Yeah, that's enough.

"Yeter mi?" diye sorabilirim. Evet. Ve sonra veriyorum. Evet, bu kadar yeter.

Right? Maybe you don't want the full glass. Say, "Jennifer, that's

Sağ? Belki de dolu bardağı istemiyorsun. "Jennifer, bu

enough." Stop. That's enough for me. I don't want to

kadar yeter" de. Durmak. Bu bana yeter.

drink more. Is that enough? That's enough. That's not enough. And the

Daha fazla içmek istemiyorum. Bu yeterli mi? Bu yeterli. Bu yeterli değil. Ve

question: Is that enough? It could be anything in terms of size,

soru: Bu yeterli mi? Boyut,

number, whatever. Enough money. Okay. Let's say I'm

sayı, her neyse, herhangi bir şey olabilir. Yeterli para. Tamam aşkım. Diyelim ki

going on a trip to Brazil, and I want to buy

Brezilya'ya gidiyorum ve

sneakers. like this. I'm gonna go with fifty dollars. Is that enough?

spor ayakkabı almak istiyorum. bunun gibi. Elli dolarla gideceğim. Bu yeterli mi?

Yes. It's enough. It's enough. Do you agree? Maybe? Dollars. In dollars, it's enough.

Evet. Yeter. Yeter. Katılıyor musun? Belki? dolar. Dolar olarak yeterli.

$50 is enough? For good sneakers. Yeah.

50 dolar yeterli mi? İyi spor ayakkabılar için. Evet.

Okay. I want to go and buy, um, a very nice swimsuit in Brazil,

Tamam aşkım. Gidip Brezilya'da çok güzel bir mayo almak istiyorum

and I have $20. Is that enough?

ve 20 dolarım var. Bu yeterli mi?

That's not...

Bu değil...

That isn't enough. That isn't enough. That isn't enough or

Bu yeterli değil. Bu yeterli değil. Bu yeterli değil ya da

that's not enough. Okay. How much do I need for a nice

bu yeterli değil. Tamam aşkım. Güzel bir mayo için ne kadara ihtiyacım var

bathing suit?

?

In dollars?

dolar cinsinden mi?

$50?

50 dolar mı?

Or more. Or more...oh! A very nice bathing suit, huh? Yes. A hundred dollars?

Yada daha fazla. Ya da daha fazlası... ah! Çok güzel bir mayo, değil mi? Evet. Yüz dolar mı?

Really? It depends. It's expensive. Yeah. I think if I see a swimsuit and it's $200,

Gerçekten mi? Duruma göre değişir. Pahalı. Evet. Sanırım bir mayo görürsem ve fiyatı 200 dolar ise

that's too expensive. It's too expensive. That's

bu çok pahalı. Çok pahalı. Bu

too expensive. Yeah. I can't spend $200 on a swimsuit.

çok pahalı. Evet. Bir mayoya 200 dolar harcayamam.

Me too.

Ben de.

Ah! I can't spend...I cannot. Me neither. Me neither. Good.

Ah! Harcayamam... Yapamam. Ben de değil. Ben de değil. İyi. Senin

Your turn. Answer my questions.

sıran. Sorularıma cevap ver.

Are the genes too long or too short?

Genler çok mu uzun yoksa çok mu kısa?

Is the office big enough for four people? Are there enough chairs?

Ofis dört kişi için yeterince büyük mü? Yeterli sandalye var mı?

How about eight? Is there enough room?

Sekize ne dersin? Yeterli yer var mı?

What sometimes happens when someone drives too fast?

Birisi çok hızlı sürdüğünde bazen ne olur?

Is $75 enough for one week of groceries?

Bir haftalık market alışverişi için 75 dolar yeterli mi?

We'll end here. Was the lesson useful? I hope so. Please like and share the

Burada bitireceğiz. Ders faydalı mıydı? Umarım. Lütfen videoyu beğenin ve

video with others. As always, thanks for watching and happy studies!

başkalarıyla paylaşın. Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Follow me on Facebook, Twitter, and Instagram.

Beni Facebook, Twitter ve Instagram'da takip edin.

Don't forget to subscribe. Turn on those notifications.

Abone olmayı unutmayın. Bu bildirimleri açın.