English Conversation Skill Secrets - THIS is what GREAT speakers do!

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Hello, everyone,

- Herkese merhaba,

and welcome back to "English with Lucy."

"English with Lucy"ye tekrar hoş geldiniz.

Today, I have a video for you on conversation

Bugün sizin için sohbet

and how to be an amazing conversation partner.

ve nasıl harika bir sohbet partneri olunacağı hakkında bir videom var.

All of this is what amazing speakers do,

Tüm bunlar harika konuşmacıların,

what amazing conversationalists do.

harika konuşmacıların yaptığı şeylerdir.

I think we should get straight into it.

Bence doğrudan konuya girmeliyiz.

The first tip I have for you is ask hypothetical questions.

Sizin için sahip olduğum ilk ipucu, varsayımsal sorular sormak.

You might notice a trend here.

Burada bir eğilim fark edebilirsiniz.

We are going to be trying to avoid yes/no questions.

Evet/hayır sorularından kaçınmaya çalışacağız.

They are the devil when it comes to starting conversations

Sohbet başlatmak

and maintaining good conversations.

ve iyi sohbetleri sürdürmek söz konusu olduğunda onlar şeytandır.

Asking hypothetical questions

Varsayımsal sorular sormak

and talking about imaginary scenarios and situations

ve hayali senaryolar ve durumlar hakkında konuşmak,

is a really good way of getting to know someone better

birini daha iyi tanımanın

and getting them to open up as well,

ve aynı zamanda açılmasını sağlamanın gerçekten iyi bir yoludur

and it's not too difficult to do,

ve İngilizce'de çok ileri düzeyde olmasanız bile bunu yapmak çok zor değildir

even if you aren't very advanced at English.

. Tek

All you have to learn is the conditional tenses.

öğrenmen gereken şartlı zamanlar.

Maybe I should make a video on the conditionals.

Belki de şartlarla ilgili bir video yapmalıyım.

Let me know if you'd like one.

Bir tane istersen bana haber ver.

But really good questions are questions like,

Ama gerçekten iyi sorular,

if you could have any job in the world, what would it be?

eğer dünyada herhangi bir işin olsaydı , bu ne olurdu?

That's a really good one,

Bu gerçekten iyi

'cause you get to know someone's biggest desires,

çünkü birinin en büyük arzularını öğreniyorsun

and they get to really open up to you.

ve o sana gerçekten açılıyor.

So, for example, if you were to ask me that question,

Örneğin, bana bu soruyu soracak olsaydınız,

if I could have any job in the world, what it would be,

eğer dünyada herhangi bir işim olsaydı , bu ne olurdu,

I would say,

"I would love to be a reconstructive plastic surgeon."

" Rekonstrüktif plastik cerrah olmayı çok isterdim" derdim.

That is what I've always wanted to do.

Her zaman yapmak istediğim şey buydu.

Unfortunately, you have to go through

Ne yazık ki,

the whole medicine route, which wasn't quite for me.

benim için pek uygun olmayan tüm ilaç rotasını geçmek zorundasın.

But I wanted to help people rebuild their faces

Ama

after accidents and trauma.

kazalardan ve travmalardan sonra insanların yüzlerini yeniden inşa etmelerine yardım etmek istedim.

Fun fact about me.

Benim hakkımda eğlenceli gerçek.

Or another question:

Ya da başka bir soru:

if you won the lottery, what would you do?

Piyangoyu kazansaydın ne yapardın?

What would you buy first?

İlk önce ne satın alırdın?

That's a good one.

Bu iyi bir tanesi.

So if you asked me that,

Yani bana

what would I do if I won the lottery,

piyangoyu kazansaydım ne yapardım diye sorarsanız,

the first thing would be to pay off my parents' mortgage,

ilk işim ailemin ev kredisini ödemek olur

and then I would go about doing secret deeds.

ve sonra gizli işler yapmaya başlardım. Piyangoyu kazandığımı

I wouldn't tell anyone that I'd won the lottery,

kimseye söylemezdim

but I'd make sure that the money goes to good places.

ama paranın iyi yerlere gitmesini sağlardım.

This brings us on to our next point, our next tip,

Bu bizi bir sonraki noktamıza, bir sonraki ipucumuza,

which is to emphasise similarity.

yani benzerliği vurgulamaya getiriyor.

So you could respond to some of the things I've said

Böylece söylediğim bazı şeylere cevap verebilir

and emphasise how similar we are

ve kendimize benzeyen insanları sevdiğimiz için ne kadar benzer olduğumuzu vurgulayabilirsiniz

because we like people who are like us.

.

Emphasising similarity improves social relations.

Benzerliği vurgulamak sosyal ilişkileri geliştirir.

And in fact, salespeople use this a lot,

Ve aslında, satış görevlileri bunu çok kullanırlar

and they do it in physical ways as well.

ve bunu fiziksel yollarla da yaparlar.

It's a known technique

that salespeople will mimic hand gestures

Satış görevlilerinin el hareketlerini

and body language, and that can actually improve sales

ve vücut dilini taklit ettiği ve aslında

without the buyer even realising it.

alıcı farkına bile varmadan satışları artırabileceği bilinen bir tekniktir.

Now, we don't want to do that.

Şimdi, bunu yapmak istemiyoruz.

We're not necessarily salespeople.

Biz mutlaka satış elemanı değiliz.

Well, you might be, so you can use that.

Olabilirsin, yani bunu kullanabilirsin.

But when we are having a conversation,

Ancak sohbet ederken,

we want to find points of connection

bağlantı noktaları

and points of mutual interest.

ve karşılıklı ilgi alanları bulmak isteriz.

If you hear your conversation partner say something

Muhatap arkadaşınızın

that you really relate with or that you can add to,

gerçekten bağ kurduğunuz veya ekleyebileceğiniz bir şey söylediğini duyarsanız,

you need to let them know.

ona haber vermelisiniz.

So, for example, with that first hypothetical question

Yani, örneğin, herhangi bir işim olsaydı ne yapardım hakkındaki o ilk varsayımsal soruda

about, if I could have any job what would I do,

,

if that related to you at all,

eğer bu seninle ilgiliyse, "

you could say phrases like, "Yes, I totally agree with you,"

Evet, sana tamamen katılıyorum"

or "We're really similar on that,"

veya "Biz" gibi ifadeler söyleyebilirsin. Bu konuda gerçekten aynı fikirdeyiz"

or "We think similarly on that,"

veya "Bu konuda benzer düşünüyoruz"

or "I'm on the same page as you."

veya "Seninle aynı fikirdeyim."

Those are really good phrases you can use

Bunlar,

to show connection

bağlantınızı

and the fact that you are similar to someone.

ve birine benzediğiniz gerçeğini göstermek için kullanabileceğiniz gerçekten iyi ifadelerdir.

Now, the next tip, tip number three, is slightly strange,

Şimdi, bir sonraki ipucu, üçüncü ipucu, biraz tuhaf

but it's really important.

ama gerçekten önemli. Düşünürken çıkardığın seslerin

It is to be aware of the sounds that you make

farkında olmaktır

whilst you are thinking.

.

Now, you might not be totally aware

Şimdi, düşünürken

of the sounds you make whilst you're thinking,

çıkardığınız seslerin

and more importantly,

ve daha da önemlisi farklı kültürlerde

how different they are in different cultures.

ne kadar farklı olduğunun tam olarak farkında olmayabilirsiniz .

In some cultures and in some languages,

Bazı kültürlerde ve bazı dillerde, bir şey düşünürken

it's totally and utterly normal

to make really loud open-mouthed sounds

gerçekten yüksek, ağzı açık sesler çıkarmak tamamen ve tamamen normaldir

when you're thinking of something.

.

And I noticed this in Spain.

Ve bunu İspanya'da fark ettim. Bir süre

I lived and taught in Spain for quite a while.

İspanya'da yaşadım ve öğretmenlik yaptım .

I had a Spanish partner.

İspanyol bir partnerim vardı.

I lived with his Spanish family.

İspanyol ailesiyle yaşadım. İspanyol toplumuna

I really did integrate into Spanish society.

gerçekten entegre oldum .

And one thing that surprised me at the beginning

Ve başlarda beni şaşırtan bir şey de

was the sounds they make when they think.

düşünürken çıkardıkları sesler oldu.

And it was something like this.

Ve bunun gibi bir şeydi.

Eh, eh.

Eh, ha.

(laughs)

(güler)

And it's just so different to what we do.

Ve bizim yaptığımızdan çok farklı.

I think in British culture, it's considered rude

Bence İngiliz kültüründe

to have your mouth open in front of someone.

birinin önünde ağzını açman kabalık sayılır.

It's not like a written rule, but in general,

Yazılı bir kural gibi değil ama genel olarak

we're very, very conscious of eating with our mouths closed,

ağzımız kapalı yemek yemenin,

of not talking with food in our mouths,

ağzımızda yemek varken konuşmamanın

and just not going "ah" in everyone's face.

ve herkesin yüzüne "ah" dememenin çok ama çok bilincindeyiz .

So when we are thinking,

Bu yüzden düşündüğümüzde, ağzımız kapalıyken

we are more likely to say "um," "mm,"

"ım", "mm" deme olasılığımız daha yüksektir

with our mouth closed.

.

So we still make that sound.

Yani hala o sesi yapıyoruz.

We still take that thinking time.

Hala bu düşünme zamanını alıyoruz.

Let me know in the comments below

Aşağıdaki yorumlarda, bir konuşmaya ve düşünmeye ara verdiğinizde kendi dilinizde ve kültürünüzde

what sort of sound and mouth shape you use

ne tür ses ve ağız şekli kullandığınızı bana bildirin

in your language and culture

when you are taking a break in a conversation and thinking,

and then maybe think about tweaking that

ve sonra belki de anadilinizle konuşacaksanız bunu değiştirmeyi düşünün.

if you're going to be speaking to native British people,

İngilizler

or Americans as well, just English speakers in general,

veya Amerikalılar da genel olarak sadece İngilizce konuşurlar,

because it's different to us.

çünkü bu bizim için farklı.

We would be maybe slightly surprised if someone went "eh"

Biri yüzümüze "eh"

(laughs) in our face.

(gülüyor) dese belki biraz şaşırırdık.

Now, tip number four, this is another one

Şimdi, dördüncü ipucu, bu

about filling in gaps, but it's a more general one.

boşlukları doldurmakla ilgili başka bir ipucu, ama daha genel.

It is improve fluency to avoid having gaps.

Boşlukları önlemek için akıcılığı geliştirmektir. Konuşmanın ortasında takılıp kalmanız

It can be really embarrassing and frustrating

gerçekten utanç verici ve sinir bozucu olabilir

when you keep getting stuck mid-conversation.

.

It's something that all language learners are scared of.

Bu, tüm dil öğrencilerinin korktuğu bir şeydir. İngilizce konuşma becerilerinizi

A great way of improving your English conversation skills

geliştirmenin harika bir yolu

is to aim for fluency.

akıcılığı hedeflemektir.

You can learn to speak fluently at your own pace

from the comfort of your own home 24/7,

thanks to Lingoda, the sponsor of this lesson segment,

Bu ders bölümünün sponsoru olan Lingoda

and their new, more flexible offer.

ve yeni, daha esnek teklifleri sayesinde, kendi evinizin rahatlığında 7/24 kendi hızınızda akıcı konuşmayı öğrenebilirsiniz.

It's the Language Marathon Challenge,

Bu,

which you can choose to do for three months,

üç ay,

six months, or 12 months.

altı ay veya 12 ay boyunca yapmayı seçebileceğiniz Dil Maratonu Yarışmasıdır. Ana dili İngilizce olan nitelikli öğretmenlerle etkileşimli, sanal çevrimiçi sınıflarda

You can learn English, business English, French, German,

İngilizce, iş İngilizcesi, Fransızca, Almanca

or Spanish in interactive, virtual online classes

veya İspanyolca öğrenebilirsiniz

with native-speaking qualified teachers.

.

You'll also get a free Cambridge certificate exam

Ayrıca sonunda ücretsiz bir Cambridge sertifika sınavı alacaksınız

at the end.

.

I'm very happy to bring you this offer,

Size bu teklifi sunmaktan çok mutluyum

because I have tried out a variety of Lingoda lessons,

çünkü çeşitli Lingoda derslerini denedim

and I had an excellent experience.

ve mükemmel bir deneyim yaşadım.

You can choose from over 500 structured lessons

that include all important aspects and skills,

such as grammar, sentence structure, vocabulary, speaking,

Dilbilgisi, cümle yapısı, kelime dağarcığı, konuşma gibi tüm önemli hususları ve becerileri içeren 500'den fazla yapılandırılmış ders arasından seçim yapabilirsiniz

and it costs much less than regular offline courses,

ve normal çevrimdışı kurslardan çok daha ucuza,

from as little as just six euros per class.

sınıf başına yalnızca altı Euro'dan başlayan fiyatlarla.

And, as an extra motivational push,

Ayrıca, ekstra bir motivasyon olarak, derslerinizin %90'ından fazlasına katılırsanız

you can earn up to 400 euros cashback

400 Euro'ya kadar para iadesi kazanabilirsiniz

if you attend over 90% of your lessons.

.

So now you have two options for this offer.

Yani şimdi bu teklif için iki seçeneğiniz var.

You can use my code, LUCY15,

Kodum olan LUCY15'i kullanabilir

or you can claim a seven-day free trial.

veya yedi günlük ücretsiz deneme talebinde bulunabilirsiniz.

Choose wisely, as you can only pick one.

Yalnızca birini seçebileceğiniz için akıllıca seçin.

The link is in the description box.

Bağlantı, açıklama kutusundadır.

Best of luck, and let me know how it goes.

İyi şanslar ve nasıl gittiğini bana bildirin.

Right, number five.

Doğru, beş numara.

This is a tip

that I wish I had learnt a long, long time ago.

Bu, keşke çok çok

uzun zaman önce öğrenmiş olsaydım dediğim bir ipucu. İngilizce öğrenenler

It's useful for you as learners of English,

olarak sizin için yararlıdır

and it's also useful for native speakers of English.

ve aynı zamanda anadili İngilizce olan kişiler için de yararlıdır. Potansiyel olarak hassas soruları

It is be sensible with how you word

nasıl ifade ettiğiniz konusunda mantıklı olun

potentially sensitive questions.

.

So imagine I asked someone,

Birine

"How is your job at Google going?"

"Google'daki işiniz nasıl gidiyor?" diye sorduğumu hayal edin.

and they respond with, "I was fired.

ve "kovuldum.

"Thanks for asking,"

"Sorduğun için teşekkürler"

or, "What do you do for work?" and they respond with,

veya "İş için ne yapıyorsun ?" diye yanıt veriyorlar ve

"I'm employed and desperately searching."

"İşteyim ve çaresizce arıyorum" diye yanıt veriyorlar.

Oh.

It's such an awkward situation

when you ask someone a question,

trying to make positive conversation,

Pozitif sohbet etmeye çalışırken birine bir soru soruyorsun

and they just knock you down,

ve o seni yere seriyor ve bu

and it puts a downer on the whole conversation,

tüm sohbeti mahvediyor

and it makes you feel bad,

ve bu senin kendini kötü hissetmene neden oluyor

and it makes them feel negatively towards you.

ve bu onun sana karşı negatif hissetmesine neden oluyor.

Now, there are good ways of rewording these questions

so that it gives people some escape route,

insanlara bir kaçış yolu,

ways to avoid difficult topics.

zor konulardan kaçınma yolları verecek şekilde bu soruları yeniden ifade etmenin yolları.Yani

So instead of asking someone, "How's your job going?"

birisine "İşin nasıl gidiyor?" diye sormak yerine

you could say something like,

,

"Fill me in on your life since I last saw you,"

" Son gördüğümden beri bana hayatını anlat sen"

or "Catch me up on what's happened

ya da "

"since I've last seen you."

Seni son gördüğümden beri neler olduğunu bana anlat."

If you ask to be filled in or you ask to be caught up,

Doldurulmayı veya yakalanmayı isterseniz,

that's a good way of asking someone to update you

bu, birinden olup biten her şey hakkında size bilgi vermesini istemenin iyi bir yoludur

on everything that's going on.

.

Or instead of asking something like,

Ya da

"What do you do for work?", "What is your job?",

"İş olarak ne yapıyorsun?", " İşin ne?", "Yaşamak

"What do you do for a living?",

için ne yapıyorsun?"

you could ask a more general question like,

"So, what keeps you busy?"

meşgul musun?"

It's a little nicer than, "What do you do?"

"Ne yapıyorsun?"dan biraz daha hoş.

It's funny because in British English,

Komik çünkü İngiliz İngilizcesinde

"What do you do?" is quite a common question.

"Ne yapıyorsun?" oldukça yaygın bir sorudur.

It means what do you do for a living,

Geçinmek için ne yapıyorsun,

what do you do for work?

iş için ne yapıyorsun?

But when I went over to America and I asked people,

Ama Amerika'ya gittiğimde insanlara

"What do you do?", they were a bit confused.

"Ne iş yapıyorsun?" diye sorduğumda biraz kafaları karışmıştı.

Maybe they were just being difficult.

Belki de sadece zorluk çıkarıyorlardı.

I'm sure they understood me.

Eminim beni anladılar.

But had I asked a question like, "What keeps you busy?",

Ama "Seni meşgul eden ne?" gibi bir soru sorsaydım,

maybe they would have been more chatty with me.

belki benimle daha konuşkan olurlardı.

Now, number six is a great one

Şimdi,

if you have a lower level of English

İngilizce seviyeniz düşükse

but you want to keep conversation going.

ancak sohbeti sürdürmek istiyorsanız altı numara harika.

It is ask open-ended questions.

Açık uçlu sorular sormaktır.

And again, this is part of avoiding yes/no questions.

Ve yine, bu evet/hayır sorularından kaçınmanın bir parçasıdır.

So if I ask someone, "Do you like London?"

Yani birine "Londra'yı seviyor musun?" diye sorarsam.

they could say "yes" or "no," and then that might be it.

"evet" veya "hayır" diyebilirler ve o zaman bu olabilir.

And then I'm stuck searching for something else to say.

Ve sonra söyleyecek başka bir şey ararken sıkışıp kaldım.

However, if I ask a question like,

Ancak,

"So what do you like most about London?"

"Peki, Londra hakkında en çok neyi seviyorsunuz?"

or "What do you like least about London?",

veya "Londra hakkında en az neyi seviyorsunuz?",

that gets the person talking.

bu da kişinin konuşmasını sağlar.

They've got no way out.

Çıkış yolu yok.

They have to say something a bit broader,

Biraz daha geniş bir şey söylemeleri gerekiyor

and then you can expand on that.

ve sonra bunu genişletebilirsiniz.

So questions using "what" and "how" are really good

Dolayısıyla, "ne" ve "nasıl" sorularını kullanan sorular,

for keeping conversation going,

sohbeti devam ettirmek için gerçekten iyidir

and then you can use all the other tricks,

ve ardından benzerliği vurgulamak gibi diğer tüm hileleri kullanabilirsiniz

like emphasising similarity.

.

If someone dislikes the same thing as you,

Seninle aynı şeyi beğenmeyen biri varsa,

"I'm with you on that one.

"O konuda seninleyim. "

"I can't stand queuing."

Kuyruğa girmeye dayanamıyorum." Aklıma

Queuing came to my mind because we're in lockdown

at the moment because of the coronavirus,

şu anda koronavirüsten dolayı kapalı olduğumuz için kuyruğa girmek geldi,

and I don't like the queues outside of the supermarkets.

ben de sevmiyorum. Süpermarketlerin dışındaki kuyruklar gibi.

Now, number seven is ask for advice.

Şimdi, yedi numara tavsiye istemek.

And I'm not sure if I have a video on asking for advice,

Ve tavsiye istemekle ilgili bir videom olup olmadığından emin değilim

and if I don't, I should definitely make one,

ve yoksa kesinlikle bir tane yapmalıyım

'cause it's a big topic,

çünkü bu büyük bir konu

and it's a great tool in conversation.

ve sohbet için harika bir araç.

So when you ask someone for their advice

Yani birinden tavsiyesini

or for their opinion, but more advice,

veya fikrini istediğinde, ama daha çok tavsiye,

it's showing that you trust them, that you respect them,

onlara güvendiğini, onlara saygı duyduğunu gösteriyor,

it makes them feel knowledgeable,

kendilerini bilgili hissetmelerini sağlıyor

and it just improves the connection between the two of you.

ve sadece ikiniz arasındaki bağı geliştirir.

If you shared a problem,

Bir sorunu paylaştıysanız

and you feel like you've spent quite a long time

ve bunun hakkında konuşmak için oldukça uzun bir süre harcamış gibi hissediyorsanız

talking about it, and you want to pass the baton

ve

to send it over to the other person for their response,

yanıt vermesi için bayrağı diğer kişiye göndermek istiyorsanız ,

you could say something like,

"So what would you do in my situation?

"Peki benim durumumda ne yapardın?

"What would you do if you were me?"

"Ben olsan ne yapardın?"

And that's a really nice way of asking for advice

Ve bu,

and asking for opinion without saying,

"What is your advice?", "What is your opinion?"

"Tavsiyeniz nedir?", " Fikriniz nedir?" demeden tavsiye istemenin ve fikir sormanın gerçekten güzel bir yolu.

Another great way is to say,

Başka bir harika yol da,

"I've always wondered about

"Her zaman

"why there are so many pigeons in England."

"İngiltere'de neden bu kadar çok güvercin olduğunu merak etmişimdir."

Why do I always end up talking about pigeons?

Neden hep güvercinlerden bahsediyorum?

I think my first ever video, I spoke about pigeons.

Sanırım ilk videomda güvercinlerden bahsettim.

Maybe it was my second.

Belki de öyleydi. ikincisi. Her

Anyway, "I've always wondered why

neyse,

"there are so many pigeons in England.

"İngiltere'de neden bu kadar çok güvercin olduğunu hep merak etmişimdir.

"Maybe you could offer some insight on that?"

"Belki bu konuda biraz fikir verebilirsin?"

And then they could give their opinion

Ve sonra

as to why there are so many pigeons.

neden bu kadar çok güvercin olduğuna dair fikirlerini verebilirler.

What a ridiculous example.

gülünç örnek.

So in general, the majority of these tips have been about

Yani genel olarak, bu ipuçlarının çoğu,

making sure that the other person has lots of opportunities

diğer kişinin

to speak.

konuşmak için birçok fırsatı olmasını sağlamakla ilgiliydi.

In general, people enjoy talking

Genel olarak, insanlar dinlemekten çok konuşmaktan zevk alır.

more than they do listening.

You can use this to your advantage

if you are a learner of English.

İngilizce öğrenen biri.

I have some extra little mini tips.

Fazladan küçük küçük ipuçlarım var.

These could be considered obvious,

Bunlar bariz kabul edilebilir,

but I think they're quite important.

ancak bence oldukça önemliler.

And these are more specific to learners of English.

Ve bunlar daha çok İngilizce öğrenenler için özel.

A big one is don't be afraid to ask for repetition.

Büyük bir tanesi, sormaktan korkmayın. Öğrencilerime

A really good tip that I provide to my students is

sağladığım gerçekten iyi bir ipucu,

just don't use the same asking-for-repetition phrase

aynı tekrarı isteme ifadesini tekrar tekrar kullanmamaları

over and over again.

.

Have a couple up your sleeve.

Kolunuzda bir çift olsun.

"I'm sorry, what was that?" or "Could you repeat that?"

"Özür dilerim, o neydi?" veya "Bunu tekrar edebilir misin?"

"Would you mind saying that again?"

"Bunu tekrar söyler misin?"

"What does that word mean?"

"Bu kelime ne anlama geliyor?"

Different ways.

Farklı yollar.

And maybe brief the person.

Ve belki kişiyi bilgilendirin.

Say, "Do you mind if I ask you a couple of questions

"

"about the language you use, because I am learning,

Kullandığın dil hakkında "birkaç soru sormamın sakıncası var mı , çünkü öğreniyorum

"and I really like the way you speak?"

" ve konuşma tarzını gerçekten seviyorum?

Start by offering a compliment and making them feel good.

Bir iltifat sunarak ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlayarak başlayın.

They'll feel flattered that you like the way they speak,

Konuşma tarzlarını beğendiğiniz için gururları okşanacak

and they should be more than willing to help you.

ve size yardım etmeye fazlasıyla istekli olmaları gerekir.

This brings me on to my next little tip,

Bu beni bir sonraki küçük ipucuma getiriyor,

which is offer sincere compliments.

o da samimi iltifatlar sunmak.

I'm not talking about physical compliments.

Fiziksel iltifatlardan bahsetmiyorum.

In general, I find that physical compliments

Genel olarak, gerçekten samimi olmadıkça, fiziksel iltifatların

can actually make people feel uncomfortable,

aslında insanları rahatsız edebileceğini düşünüyorum

unless they're really genuine.

.

Say I have two people come up to me.

Yanıma iki kişi geldiğini söyleyin.

One says, "Oh my god, you look great,"

Biri "Aman Tanrım, harika görünüyorsun"

and the other one says,

diyor ve diğeri "

"Wow, I really enjoyed our conversation.

Vay canına, sohbetimizden gerçekten keyif aldım.

"It was so interesting to talk to you."

"Seninle konuşmak çok ilginçti" diyor.

I would find the compliment about my personality

and about an experience that you've shared

Paylaşmış olduğunuz deneyim, fiziksel görünüme iltifat etmekten

much more flattering and much more easy to digest

çok daha gurur verici ve hazmı çok daha kolay

than a compliment on physical appearance.

.

But everyone's different.

Ama herkes farklı.

But I do feel like in general,

Ama genel olarak, görünüşle ilgili olmayan

offering sincere compliments that aren't about looks

samimi iltifatlar sunmak

can be a really good way of bonding with someone.

gerçekten iyi bir yol olabilir gibi hissediyorum. biriyle bağ kurmak.

It's like in the comment section of my videos.

Videolarımın yorum bölümündeki gibi. Görünüşümle ilgili

I don't necessarily respond to comments

yorumlara mutlaka yanıt vermem

about the way I look,

but I do often respond to comments

ama

about the quality of my lessons,

derslerimin kalitesiyle ilgili yorumlara,

especially open-ended questions with what, how, and why.

özellikle açık uçlu sorulara, neyle, nasıl ve neden.

But if someone just says, "I like your top today,"

Ama biri "Bugün üstünü beğendim" derse,

I don't really have much to say apart from "thank you."

"teşekkür ederim"den başka söyleyecek pek bir şeyim yok.

And the last little mini tip is talk about emotions

and make sure that you know how to talk about emotions.

Duygular hakkında nasıl konuşulacağını bilin.Duygularla ilgili

There's lots of obscure vocabulary related to emotions,

pek çok anlaşılmaz sözcük

and lots of little nuances,

ve özellikle olumsuz olanlarla ilgili pek çok küçük nüans var

especially to do with negative ones.

.

There are lots of idioms attached to them as well.

Onlara eklenmiş birçok deyim de var.

I have done a video on happy, happiness-related idioms,

Mutlu, mutlulukla ilgili deyimler üzerine bir video yaptım ,

which I think is a really good one,

ki bunun gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum,

because when people say things like,

çünkü insanlar

"Oh, I'm absolutely over the moon,"

"Oh, kesinlikle ayın üzerindeyim"

or "I'm on cloud nine," it can be really, really confusing,

veya "Dokuzuncu bulutun üzerindeyim" gibi şeyler söylediğinde, " Gerçekten, gerçekten kafa karıştırıcı olabilir

and you can wonder if they're being positive or negative.

ve olumlu mu yoksa olumsuz mu olduklarını merak edebilirsiniz.

I mean, even I sometimes get confused.

Yani bazen benim bile kafam karışıyor.

I used to have an American boss,

Eskiden Amerikalı bir patronum vardı

and I remember she said,

ve onun,

can you come in and help with a coworker's presentation

gelip bir iş arkadaşınızın sunumuna yardım edebilir misiniz,

because she's absolutely bombing it?

çünkü o onu kesinlikle bombalıyor, dediğini hatırlıyorum.

And I thought bombing it, like whoo, bomb,

Ve onu bombalamayı düşündüm, whoo, bomba gibi, sanki

like absolutely she is the bomb.

kesinlikle bombaymış gibi.

I was like, "Great, what does she need help with?"

"Harika, ne konuda yardıma ihtiyacı var?"

And she was like, "I need you to take over."

Ve o, "Senin devralmana ihtiyacım var" gibiydi.

And I was so confused,

Kafam çok karışmıştı

but it turned out that I just didn't understand

ama

the idiom she was using.

kullandığı deyimi anlamadığım ortaya çıktı.

So yes, the one on happy expressions

Yani evet, mutlu ifadelerle ilgili olan

would be really useful for you.

sizin için gerçekten faydalı olacaktır.

And fun fact: That was a video I filmed

Ve eğlenceli gerçek: Bu, nişanlımla

after going on a first date with my fiance, I think.

ilk randevumuza gittikten sonra çektiğim bir videoydu sanırım.

I was in a really happy mood,

Gerçekten mutlu bir ruh halindeydim

and I decided to write a happy video.

ve mutlu bir video yazmaya karar verdim.

And I remember all the comments were like,

Ve tüm yorumların

"Oh my god, you've drunk a lot of coffee."

"Aman Tanrım, çok kahve içmişsin" gibi olduğunu hatırlıyorum.

And the funny thing was that I hadn't drunk any coffee.

Ve komik olan şey, hiç kahve içmemiş olmamdı.

I was just, I'd met a really great man,

Ben sadece, gerçekten harika bir adamla tanışmıştım

and we'd been on a date finally.

ve sonunda bir randevumuz vardı.

So yeah, if you want to see giddy Lucy

Yani evet,

who has just fallen in love

yeni aşık olan

and has just realised that she's met the man of her dreams,

ve hayallerinin erkeğiyle tanıştığını yeni fark eden baş döndürücü Lucy'yi görmek istiyorsanız

then you can watch that video.

o videoyu izleyebilirsiniz.

I'll link it down below.

Aşağıda linkini vereceğim.

I've done another video (claps)

about ways to express disgust, because that's an emotion

Tiksintiyi ifade etme yolları hakkında başka bir video (alkışlar) yaptım, çünkü bu,

that I've never really seen lessons on that in school,

okulda bununla ilgili dersleri gerçekten hiç görmediğim bir duygu,

but I felt that it was a really important topic to cover

ama bunun öğrencilerim için ele alınması gereken gerçekten önemli bir konu olduğunu hissettim

for my students.

.

Let me know if there are any lesson topics on emotions

Duygular

and feelings that you think that I haven't covered

ve hisler üzerine benim işlemediğimi düşündüğünüz ya da işlemem

that you think I should cover

gerektiğini düşündüğünüz ilginizi çekeceğini düşündüğünüz ders konuları varsa bana bildirin

that would be interesting for you.

.

I think that brings me to the end of today's video.

Sanırım bu da beni bugünkü videonun sonuna getiriyor.

I hope you enjoyed it, and I hope you learnt something.

Umarım beğenmişsinizdir ve umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir.

Don't forget to check out Lingoda.

Lingoda'ya göz atmayı unutmayın.

They've got their new Marathon Language Challenge.

Yeni Maraton Dil Yarışmaları var.

You can get up to 400 euros cashback,

400 Euro'ya kadar geri ödeme alabilirsiniz

and also the access to the Cambridge certificate exams

ve ayrıca Cambridge sertifika sınavlarına erişim

is pretty phenomenal, actually.

aslında oldukça olağanüstü.

When they told me about that new feature,

Bana bu yeni özelliği anlattıklarında

I was really excited for my students.

öğrencilerim için gerçekten heyecanlandım.

Don't forget to connect with me on all my social media.

Tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram, and my Twitter,

Facebook'um, Instagram'ım ve Twitter'ım var

and I have my personal channel,

ve şimdi vlog kanalıma dönüşmekte olan kişisel kanalım var ve

which is now turning into my vlogging channel,

where I do vlogs of my life here on the farm.

burada çiftlikte hayatımın vlog'larını çekiyorum.

If you don't know, I am marrying a farmer.

Bilmiyorsanız, bir çiftçiyle evleniyorum.

We live here on a farm.

Burada bir çiftlikte yaşıyoruz.

And we have a very quiet and peaceful life,

Ve özellikle karantinada çok sessiz ve huzurlu bir hayatımız var

especially in lockdown.

.

Ah, well, I really enjoyed filming this video for you.

Ah, pekala, bu videoyu senin için çekmekten gerçekten keyif aldım.

I've got lots more planned.

Planladığım daha çok şey var.

But do put your recommendations down below.

Ama önerilerinizi aşağıya yazın.

I will see you soon for another lesson.

Yakında başka bir ders için görüşürüz.

Muah.

Muah.

(upbeat music)

(iyimser müzik)