20 Common English Expressions you HAVE to Know (with Examples) (+ Free PDF & Quiz)

Hello everyone and welcome back to English with Lucy. Today, I am going to teach you

Herkese merhaba ve Lucy ile İngilizceye tekrar hoş geldiniz . Bugün size

some of the most commonly used slang phrases. I've got 20 to show you and I'm going to tell

en sık kullanılan argo ifadelerden bazılarını öğreteceğim. Sana gösterecek 20 tane var ve

you exactly what they mean. I have also created a free PDF that you can download and keep

sana tam olarak ne anlama geldiklerini söyleyeceğim. Ayrıca indirip saklayabileceğiniz ve

and use for your studies. If you'd like to download that, click on the link in the description

çalışmalarınız için kullanabileceğiniz ücretsiz bir PDF oluşturdum. Bunu indirmek isterseniz, açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayın

box, you enter your name, your email. You sign up to my mailing list and I send the

, adınızı ve e-posta adresinizi girin. Mail listeme üye oluyorsunuz ve

sheet directly to your inbox. Before we get started, I would just like to thank the sponsor

20 tane argo söze başla diye gönderiyorum tamam mı kolay bir tane ile başlayalım.

of today's video. It is Skillshare, which is an online learning community with thousands

Bir numara, bunu daha önce duymuş olabilirsiniz ama aynı zamanda öğrencilerin kafasını karıştıran bir kelime

of inspiring classes for lifelong learners. There are so many classes to choose from,

çünkü tam olarak ne zaman kullanacaklarını bilmiyorlar . Öyle, naber, naber. Bazı insanlar

from animation to languages, to cooking, to photography, which is the one I'm really excited

bu kelimeyi sadece merhaba olarak kullanır. Sadece basit bir selamlama ama diğer insanlar bunu ne yapıyorsun diye sormak için kullanıyor.

about. I'm trying to improve my skills. I wonder if you know Jessica Kobeissi, she's

Ya da ne düşünüyorsun? Her şey ses tonuna ve içeriğe bağlıdır.

a YouTuber and she has just launched a course on Skillshare called Portrait Photography,

Hızlıca bir naber yaparsam, bu bir merhaba. Hey, naber dersem? Yani,

shoot an edit Instagram worthy shots. Skillshare is specifically curated for learning, meaning

iyi misin, önemli bir şey mi var? Ne düşünüyorsun? Sıradaki, beni anladın mı

there are no ads and they are always launching new premium classes. It's less than $10 a

? Beni anlıyor musun? Bazen işi bırakırız ve sadece, beni anladın mı, anladın mı deriz? Bunun

month with an annual subscription. The first 1000 of my students to click on the link in

the description box, will get a free trial of Skillshare premium membership. Right, let's

anlamı, ne dediğimi anlıyor musun? Ya da bazen, beni anlıyor musun? Get

get started with the slang phrases all 20 of them, right, let's start with an easy one.

gerçekten kafa karıştırıcı bir kelime, bir sürü toplantı var. Al kelimesi ile ilgili bir video çektim,

Number one, you might've heard it before but it's also a word that sometimes confuses students

açıklama kutusuna link bırakacağım. Bu durumda, anladım, anladım demektir.

'cause they don't know exactly when to use it. It is, what's up, what's up. Some people

Anlıyorum, anladın mı? Çünkü anlamıyorum. Bunu anlıyor musun? Çünkü

use this word just as hello. Just a simple greeting, but other people use it to ask,

anlamıyorum. Birisi beni gerçekten anladığı için ondan hoşlandığımı söylerse. Bu

what are you doing? Or what are you thinking? It all depends on tone of voice and context.

beni bir insan olarak anladığı anlamına geliyor. Neyi sevdiğimi ve neyi sevmediğimi anlıyor. Bir sonraki, üç numara

If I do a quick what's up, that's a hello. If I say, hey, what's up? That means, are

, biliyorsun, biliyorsun, bunu gerçekten beğendim . Kesinlikle demek, ya da bu doğru.

you okay, is something that matter? What are you thinking? The next one is, do you get

Her zaman partilere giden bir arkadaşıma bu akşam partiye gidiyor musun diye sorsam?

me? Do you get me? Sometimes we drop the do, and we just say, you get me, you get me? This

Kesinlikle biliyorsun diyebilirler. Bazen alaycı bir şekilde kullanırız.

means, do you understand what I'm saying? Or sometimes, do you understand me? Get is

Yeni doğmuş bebeği olan arkadaşıma sorarsam, çok mu uyuyorsun? Kesinlikle biliyorsun diyebilir.

a really confusing word, it has loads of meetings. I have made a video about the word get, I

Ama gerçekte, demek istiyor ki, hayır, belli ki pek uyuyamıyorum.

will leave a link in the description box. In this case, it means understand, I get it.

Dördüncüsü, seni hissediyorum. Bu, seni anladığım veya seninle empati kurduğum anlamına gelir. Biri size

I understand it, do you get it? 'Cause I don't get it. Do you understand it? 'Cause I don't

understand it. If someone says I like him because he really gets me. It means he understands

yaşadığı bir sorunu anlatıyorsa ve siz de aynı sorunu yaşadıysanız, "Seni

anlıyorum, anlıyorum, empati kuruyorum" şeklinde yanıt verebilirsiniz. Aynı şey benim de başıma geldi,

me as a person. He understands what I like and what I dislike. The next one, number three

seni tamamen hissediyorum. Ya da birinin seni anlayıp anlamadığını ya da empati kurup kurmadığını soruyorsan, beni

is, you know it, you know it, I really like this one. It means absolutely, or that's true.

hissediyor musun, beni hissediyor musun? Beş numara , aynı ya da burada aynı. Bazen sen

If I ask a friend who always goes to parties, are you going to the party tonight? They might

aynısını söylüyorsun, bazen biz burada aynısını söylüyoruz. Bu, katılıyorum veya aynı deneyimi yaşadım anlamına gelir.

say, you know it, absolutely. Sometimes we use it sarcastically. If I ask my friend with

Sınavda başarısız mı oldun, burada da aynı, ben de kaldım. Bu bana da oldu. Ya da biri ben

a newborn baby, have you been getting lots of sleep? She might say, you know it, absolutely.

brokoliden nefret ederim derse, sen de brokoliden nefret edersin. Aynen bende brokoliye dayanamam brokoliye bayılırım.

But in reality, she means, no, I obviously haven't been getting lots of sleep. Number

Altı numara, kesinlikle hayır, kesinlikle hayır. Çok anlamlı, kesinlikle hayır anlamına geliyor. Bu büyük bir hayır,

four is, I feel you. This means I understand or I empathise with you. If somebody's telling

you about a problem that they've experienced and you've experienced that same problem,

gerçekten hayır olduğunu vurgulamak isteriz. Eski erkek arkadaşınla bir daha barışır mısın,

you could respond with, I feel you, I understand, I empathise. The same thing happened to me,

hayır. Bu gece çıkıyor musun? Hayır, doğruca pijamalarımı giyeceğim.

I totally feel you. Or if you're asking if somebody understands or empathises with you,

Yedi numara, gölgeli. Shady, bu kelime son yıllarda çok daha popüler hale geldi.

do you feel me, do you feel me? Number five is, same or same here. Sometimes you just

say same, sometimes we say same here. This means I agree or I've had the same experience.

Bir şey gölgeliyse, şüpheli veya şüphelidir. Bu çok gölgeli dersem,

bu çok şüpheli veya sorgulanabilir bir davranış anlamına gelir . Açıkçası gölgeli demek çok daha kolay

Did you fail the exam, same here, I did too. This also happened to me. Or if someone says,

. Bu çok şüpheli ve sorgulanabilir. Örneğin,

I hate broccoli and you also hate broccoli. Same, I can't stand broccoli, I love broccoli.

WhatsApp grubundan ayrılması şüpheliydi. Ya da onun biraz gölgeli olduğunu düşündüm . Sekiz numara, efsane. Birisi

Number six is, hell no, hell no. It's so expressive, it means absolutely not. That is a big no,

bir efsane ise, onu gerçekten sevdiğiniz anlamına gelir . O bir efsane, harika,

ondan gerçekten hoşlanıyorum. Mary'yi tanıyor musun? Mary'yi seviyorum, o bir efsane, o harika. Bazen

we really like to emphasise hell no. Would you ever get back with your ex-boyfriend,

sevmediğimiz, sevmediğimiz ya da sevmediğimiz insanlar hakkında konuşmak için kullanırız

hell no. Are you going out tonight? Hell no, I'm going to get straight into my pyjamas.

. Sadece topluluğumuzda veya bölgemizde iyi tanınıyorlar. Mesela benzin

Number seven is, shady. Shady, this word has become much more popular in recent years.

istasyonu görevlisi böyle bir efsanedir. Herkes onu tanıyor. Dokuz numara, epik. Bu destansıydı,

yani inanılmazdı. Bu unutulmazdı. Dün gece efsane bir gece geçirdik. Bu

If something is shady, then it's suspicious or questionable. If I say, that's so shady,

it means that such suspicious or questionable behaviour. Obviously it's much easier to say

beni bir sonrakine getiriyor. Destansı bir başarısızlık olan 10 numara . Bir şey epik bir başarısızlıksa,

shady. That's so suspicious and questionable. For example it was shady of her to leave the

bunun büyük bir başarısızlık olduğu anlamına gelir. Ona çıkma teklif ettim ve hayır dediği epik bir başarısızlıktı

WhatsApp group. Or, I thought that was a bit shady of him. Number eight, legend. If someone

. Sınavım epik bir başarısızlıktı, geçemediğimi biliyorum. 11 numara yırtık, yırtık.

is a legend, it means that you really like them. He's a legend, he's great, I really

Birisi yırtılırsa, gerçekten kaslı veya formda olduğu anlamına gelir. Aman Tanrım, baban

like him. Do you know Mary? I love Mary, she's such a legend, she's amazing. Sometimes we

kesinlikle yırtık, çok kaslı. Kimin babasından bahsettiğimi bilmiyorum, aslında

use it to talk about people that we don't necessarily like, we don't like or dislike

benim babam 60 yaşında ve altılı bir paket var. 12 numara, söylemeliyim ki bunu kullanırken kendimi aptal gibi hissediyorum ama

them. Just that they're well known in our community or area. For example, the petrol

station attendant is such a legend. Everyone knows him. Number nine, epic. That was epic,

birçok insan kullanıyor. Sadece ağzımdan doğru çıkmıyor. Ama bomba.

that means that was incredible. That was unforgettable. We had an epic night last night. This brings

Amerikalılar bomba deyince kulağa çok daha iyi geliyor ama benim ağzımdan bomba,

me onto my next one. Number 10, which is an epic fail. If something is an epic fail, it

kulağa doğru gelmiyor. Bir şey bomba ise, o zaman harikadır. Oh, ayakkabıların bomba,

means it's a massive failure. I asked him out on a date and it was an epic fail he said

no. My exam was an epic fail, I know that I haven't passed. Number 11 is, ripped, ripped.

ayakkabıların çok güzel. Sizinle paylaşayım dedim çünkü belki siz

çalıştırabilirsiniz, ben çalıştıramam. 13 numara pul pul veya pul pul. Biri pul pulsa veya biri

If somebody is ripped, it means they are really muscly or in shape. Oh my God, your dad is

absolutely ripped, he is so muscly. I don't know whose dad I'm talking about, mine actually,

pul pulsa, bu onların her zaman dışarı çıktıkları anlamına gelir. Bu bir fiil öbeğidir, yani

son dakikada, başlangıçta katılacaklarını söyledikleri bir şeye gitmemeye veya katılmamaya karar verirler

my dad is 60 and has a six pack. Number 12, I must say I feel silly using this one but

. Yani Pazartesi günü, Çarşamba günü arkadaşınızla sinemaya gideceğinizi söylediyseniz

a lot of people use it. It just doesn't sound right coming out of my mouth. But it is bomb.

ve ardından bir Çarşamba öğleden sonra, Ah, aslında yapamam, sen

It sounds so much better when Americans say it, that is bomb, but bomb from my mouth,

bir pulsun, sen pul pulsun. Pul olma, bu gece gelmelisin. 14 numara

it doesn't sound right. If something is bomb, then it's great. Oh, your shoes are bomb,

ter yok, ter yok. Bu, endişelenme, endişelenme, sorun değil demektir. Örneğin,

nişanlım bana özel olarak deodorant almak için mağazalara gittiğinde ve o kadar

your shoes are lovely. I thought I'd share it with you because maybe you can make it

çok şeyle geri geldi ki deodorantı yoktu. Terleme yok, sorun değil dedim. Bu bir yalandı,

work, I can't make it work. Number 13 is flake or flaky. If somebody is a flake or if somebody

çok ter vardı. 15, bu aynı anlama geliyor , önemli değil. Bu büyük bir anlaşma olmadığı anlamına gelir

is flaky, it means that they always pull out. This is a phrase verb, meaning that at the

. Önemli değil, endişelenme, önemli değil, önemli değil, ter yok. 16 numara, bu

last minute, they decide not to go or not to attend something that they had originally

da yeni. Kelimelerin sonuna ish koymak, bir nevi, bir nevi, yeni, bir nevi yeni, yeni gibi anlamlarına gelir.

said they would attend. So if on Monday you said that on Wednesday you would go to the

cinema with your friend and then a Wednesday afternoon you say, ah, actually I can't, you're

Ben düştüm, sen mi düştün? Çünkü düştüm. Bu aslında bir şeye hazır olmak demektir. Yani

a flake, you are flaky. Don't be a flake, you have to come tonight. Number 14 is no

biraz tersi. Ve bir şeye hazır olmak, istekli hissetmek veya

sweat, no sweat. This means don't worry, don't worry, it's not a problem. For example, when

bir şeyler yapmak istemek demektir. Buz pateni yapmak ister misin? Buz patenine hazır mısın,

buz patenine hazır mısın? Buz pateni yapmaya geldim. Sen düştün, ben düştüm, tamam düştük, düştük.

my fiance went to the shops specifically to buy deodorant for me and he came back with

17 numara şahane. Geçen gece çok eğlendim. Harika zaman geçirdim, eğlenmek

so many things but no deodorant. I said, no sweat, that's fine. That was a lie, there

was a lot of sweat. 15, this means the same thing, no biggie. This means it's not a big

gerçekten iyi vakit geçirmektir. Dün gece kütüphanede çok eğlendim. Yine,

deal. No biggie, don't worry, no biggie, no biggie, no sweat. Number 16, this is new-ish

alaycı bir şekilde de kullanabiliriz. Sınavlara çalışıyorsak ve bütün geceyi kütüphanede çalışarak geçirmişsek

too. Putting ish on the end of words means kind of, sort of, new, kind of new, new-ish.

, " Dün gece çok eğlendim, alaycı" diyebiliriz.

I'm down, are you down? 'Cause I'm down. This actually means to be up for something. So

Alaycılık hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, aslında İngiliz mizahı üzerine bir video yaptım. Adı

Örneklerle Açıklanan İngiliz Mizahı. Bağlantıyı açıklama kutusuna bırakacağım çünkü özellikle İngiliz mizahını

it's kind of the opposite. And to be up for something means to feel keen or to want to

anlamak istiyorsanız bu önemli bir bağlantı . 18 numara, bir

do something. Do you want to go ice skating? Are you up for ice skating, are you down for

soygun, bir soygun. Bir şey bir soygunsa, o zaman aşırı fiyatlı bir satın almadır.

ice skating? I'm down for ice skating. You're down, I'm down, okay we're down, we are down.

Bir elbiseye 100 sterlin harcadım ve sonra aynı elbiseyi 20 sterline gördüm, ne büyük bir soygun. Ya da

Number 17 is a blast. I had a blast the other night. I had a great time, to have a blast

ben kazıklandım ya da onlar beni kazıkladılar diyebilirsiniz, bir öbek fiil. Dün gece tam bir

is to have a really good time. I had a blast at the library last night. Oh again, we can

soygundu, içecekler çok pahalıydı. Hepimiz bir şeyler içmek için dışarı çıkıp

also use it sarcastically. If we're studying for exams and we've spent all night studying

ne kadar pahalı olduklarından şikayet ettiğimizi hatırlıyor musun? Pahalı içecekler için dışarı çıkmak istiyorum,

in the library we might say, I had such a blast last night, sarcasm. If you want to

şikayet etmek istiyorum. Gelecekten izliyorsanız ve COVID bittiyse, yorum yapıp bana her şeyin yoluna gireceğini söyleyebilir misiniz?

learn more about sarcasm, I did actually make a video on British humour. It's called British

19 Numara, çok geçmeden, çok geçmeden burada olacak.

Humour Explained With Examples. I will leave the link in the description box 'cause I think

that's an important one if you want to understand British humour in particular. Number 18, a

Hiçbir zaman çok kısa bir süre içinde anlamına gelir . Gerçekten, çok yakında,

kısa sürede üniversitenle işin bitecek. Çok, çok yakında üniversitenle işin bitecek. Uni, üniversitenin kısaltması. Sen

rip-off, a rip-off. If something is a rip-off then it is an overpriced purchase. I spent

üniversiteye gittin mi evet ben üniversiteye gittim. Sonuncusu, 20 numara kefaletle.

£100 on a dress and then I saw the same dress for £20, what a rip-off. Or you can also

Ayrılmak zorundayım derseniz, erken veya aniden ayrılmam gerekiyor demektir. Hepimiz daha önce yaptık.

say I got ripped off or they ripped me off, a phrasal verb. Last night was such a rip

Bir partideydik, bunu hissetmiyorduk. Biliyorsun, bundan zevk almadık. Bu yüzden

off, the drinks were so expensive. Do you remember when we could all go out for drinks

etrafta dolaşıp herkese veda etmek yerine çok sessizce ve hızlıca

and complain about how expensive they were? I want to go out for expensive drinks, I want

ayrılıyoruz. Ertesi gün aradık ve kaçtığım için çok üzgünüm, eve gitmem gerekti, bu

to complain. If you're watching from the future and COVID's over, can you comment and tell

balyalamadır. Doğru, çok yaygın 20 argo cümlem için bu kadar. Umarım beğenmişsinizdir

me it's going to be okay. Number 19, in no time, in no time, he'll be here in no time.

ve umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir. Unutma, tüm bu ifadelerin tam kılavuzuna sahibim

In no time means in a very short amount of time. Really, really soon, you'll be finished

, tek yapmamız gereken açıklama kutusundaki bağlantıya tıklamak,

with uni in no time. You'll be finished with uni very, very soon. Uni, short for university.

sosyal medya hesabıma adını girmek. Facebook'um, Instagram'ım ve web sitem Englishwithlucy.co.uk var.

Did you go to uni, yes, I went to uni. The last one, number 20 is to bail. If you say

Yakında başka bir ders için görüşürüz.

I have to bail, it means I have to leave early or abruptly. We've all done it before. We've

been at a party, we haven't been feeling it. You know, we haven't been enjoying it. So

instead of going round and saying goodbye to everyone, we just very quietly and quickly

leave. We phone up the next day and say so sorry I bailed, I just had to go home, that

is baling. Right, that is it for my 20 very common slang phrases. I hope you enjoyed it

and I hope you learnt something. Remember, I have got the full guide to all of these

phrases, all we've got to do is click on the link in the description box, enter your name

and your email address, you sign up to my meeting list and I send it directly to your

inbox. Thank you once again to the sponsor of today's video, Skillshare. Remember that

the first 1000 of my students to click on the link in the description box will get a

free trial of Skillshare premium membership. Don't forget to connect with me on all of

my social media. I've got my Facebook, my Instagram and my website, Englishwithlucy.co.uk.

I will see you soon for another lesson.