Speak English with Confidence | 5 Easy Tips For A Confident Voice

Do you want to sound confident?

Kendinden emin görünmek ister misin?

Do you want people to have confidence in you when you speak?

Konuştuğunuz zaman insanların size güven duymasını ister misiniz? Kendinden

Sounding confident can make the world of difference in every aspect of your life,

emin görünmek hayatınızın her alanında dünyayı değiştirebilir

and I'm going to give you five very quick tips that you can put into place right now

ve bugün kendinize güvenmeye başlamanız için hemen uygulamaya koyabileceğiniz çok hızlı beş ipucu vereceğim

to start sounding confident today.

.

I'm also going to let you into a very special little secret that will change everything.

Ayrıca size her şeyi değiştirecek çok özel küçük bir sır vereceğim.

But before we start, real quick:

Ama başlamadan önce çok hızlı:

my name is Anna English, this is English Like a Native and if you are an English language learner,

benim adım Anna English, bu English Like a Native ve eğer İngilizce öğrenen biriyseniz,

then you're in the right place.

o zaman doğru yerdesiniz.

Just be sure to hit that subscribe button and the bell notification button so you don't miss any future lessons.

Gelecekteki dersleri kaçırmamak için abone ol düğmesine ve zil bildirim düğmesine bastığınızdan emin olun.

Right, let's get started.

Peki, başlayalım. Bir

Number one: Choose the right voice type

numara: Doğru ses türünü seçin

Now, people will typically speak in one of three ways:

Şimdi, insanlar tipik olarak üç yoldan biriyle konuşacak:

with falsetto, in modal or with fry.

falsetto, kip veya kızartma.

Falsetto is higher in the range.

Falsetto, aralıkta daha yüksektir.

It's very weak and wispy and doesn't sound very confident.

Çok zayıf ve incecik ve kulağa pek kendinden emin gelmiyor.

Someone who speaks with falsetto sounds a little bit like this.

Falsetto ile konuşan birinin sesi biraz buna benziyor.

Many people say it's irritating to listen to.

Birçok insan dinlemenin rahatsız edici olduğunu söylüyor.

It certainly doesn't instill a feeling of confidence in your listener,

Dinleyicinizde kesinlikle bir güven duygusu uyandırmaz,

so avoid falsetto.

bu yüzden falsettodan kaçının.

At the bottom end of the range we have fry.

Aralığın alt ucunda kızartmamız var.

It's lowing your voice while bringing together the vocal folds very slowly, and it makes a creaking sound.

Ses tellerini çok yavaş bir araya getirirken sesini alçaltıyor ve gıcırtı sesi çıkarıyor.

A bit like this.

Biraz böyle.

Hello, my name is Anna and I am teaching a lesson right now on voice confidence.

Merhaba, benim adım Anna ve şu anda ses güveni üzerine bir ders veriyorum.

Culturally, this has become quite popular recently.

Kültürel olarak, bu son zamanlarda oldukça popüler hale geldi.

However, vocal fry is not a natural sound within the English language.

Bununla birlikte, sesli kızartma, İngilizce dilinde doğal bir ses değildir.

It's also being debated as to whether it's healthy for the voice or not.

Ses için sağlıklı olup olmadığı da tartışılıyor.

So, my advice is to avoid both fry and falsetto.

O yüzden tavsiyem hem kızartma hem de falsettodan uzak durmak.

Let's go for the healthy modal voice.

Sağlıklı modal sese geçelim.

This will certainly make you sound more confident.

Bu kesinlikle sesinizin daha özgüvenli çıkmasını sağlayacaktır.

If you're unsure whether you are using the right voice type or not, then try this little exercise:

Doğru ses türünü kullanıp kullanmadığınızdan emin değilseniz, o zaman şu küçük alıştırmayı deneyin: ses

in the middle of your range, so not pushing the voice up or down, standing up straight, say for me

aralığınızın ortasında, bu yüzden sesi yukarı veya aşağı itmeyin, dik durun, benim yerime söyleyin

It's got what we call a glottal onset.

Bu bizim dediğimiz şeye sahip gırtlaksı bir başlangıç.

It's a very strong onset.

Bu çok güçlü bir başlangıç.

Now take that feeling and make the sentence "Everybody eats apples",

Şimdi bu duyguyu alın ve "Herkes elma yer" cümlesini kurun

and feel that same glottal onset: everyone - eats - apples.

ve aynı gırtlaksı başlangıcı hissedin: herkes elma yer.

Everyone eats apples.

Herkes elma yer.

And there, hopefully, you'll've found a nice strong modal voice.

Ve orada, umarız, güzel, güçlü bir modal ses bulmuşsunuzdur.

Number two: Speak at the right speed

İki numara: Doğru hızda konuşun

A lot of people will speak too fast, and some people speak too slow.

Pek çok insan çok hızlı konuşacak ve bazı insanlar çok yavaş konuşacak.

But very few people speak at the right pace.

Ancak çok az insan doğru hızda konuşur.

Those people who speak too slow tend to add lots of pauses and drag the words out

Çok yavaş konuşan insanlar, çok fazla duraklama ekleme ve kelimeleri uzatma eğilimindedirler

and they sound like they're not quite sure what they're going to say next.

ve bundan sonra ne söyleyeceklerinden tam olarak emin değillermiş gibi görünürler.

That doesn't make me feel very confident as a listener.

Bu, bir dinleyici olarak kendime pek güvenmeme neden olmuyor.

It also can bore the listener, so get to the point!

Dinleyiciyi de sıkabilir, o yüzden konuya gelin!

However, if you speed through what you're saying, then it sounds like you just really, really want to get it out

Ancak, söylediklerinizi hızlı bir şekilde okursanız, o zaman gerçekten, gerçekten ağzınızdan çıkarmak istiyormuşsunuz gibi görünür

because you're not very confident and you just want to leave and you don't really want to speaking right now

çünkü kendinize pek güvenmiyorsunuz ve sadece gitmek istiyorsunuz ve şu anda gerçekten konuşmak istemiyorsunuz.

so you just talk talk talk talk talk talk talk.

yani sen sadece konuş konuş konuş konuş konuş konuş.

And if you speak too fast, people just shut down.

Ve çok hızlı konuşursan, insanlar susar.

They stop listening, they just look at you and smile and nod and go "okay".

Dinlemeyi bırakırlar, sadece size bakarlar, gülümserler, başlarını sallarlar ve "tamam" derler.

The best thing to do is to take a deep breath, to have a generally steady pace, adding in a few pauses

Yapılacak en iyi şey, derin bir nefes almak, genel olarak sabit bir tempoda olmak ve

at important points in the speech.

konuşmanın önemli noktalarında birkaç duraklama eklemektir.

What I tend to do is watch videos of incredible public speakers.

Yapma eğiliminde olduğum şey, inanılmaz konuşmacıların videolarını izlemek. Seyircinin düşünmesini ve özümsemesini sağlamak için

You'll notice that they have a nice steady pace and they allow big pauses

güzel bir sabit hızları olduğunu ve

at points where they want to really give emphasis to a point, to allow the audience to think, and absorb.

bir noktayı gerçekten vurgulamak istedikleri noktalarda büyük duraklamalara izin verdiklerini fark edeceksiniz.

Number three: Clarity

Üç numara: Netlik

There are many natives who are quite lazy with their diction.

Diksiyon konusunda oldukça tembel olan pek çok yerli insan vardır.

They miss off sounds, the ends of words, or in the middle of words.

Sesleri, kelimelerin sonlarını veya kelimelerin ortalarını kaçırırlar.

They sometimes miss out complete syllables.

Bazen tam heceleri atlarlar.

Don't follow their example.

Onların örneğini takip etmeyin.

Be in love with the language.

Dile aşık olun.

Enjoy making the sounds.

Sesleri çıkarmanın tadını çıkarın.

Chew on the words.

Kelimeleri çiğneyin.

If you have better articulation and diction then people will just enjoy listening to you.

Daha iyi ifade ve diksiyona sahipseniz, insanlar sizi dinlemekten keyif alacaktır.

Number four, nice and easy: Vocabulary

Dört numara, güzel ve kolay: Kelime Bilgisi

Spend a little bit of time each day learning a new word or two.

Her gün bir veya iki yeni kelime öğrenmek için biraz zaman harcayın. Aynı eski kelimeleri tekrar tekrar kullanmak yerine, söylediğiniz şeyler konusunda

Try to enrich your vocabulary so that you feel empowered and excited

kendinizi güçlü ve heyecanlı hissetmek için kelime dağarcığınızı zenginleştirmeye çalışın

about the things that you're saying, rather than using the same old words over and over again.

.

For example, if you say, uhm, "My business meeting was very good",

Örneğin, "İş görüşmem çok iyiydi" derseniz

and you always say that things are "very good",

ve her zaman her şeyin "çok iyi" olduğunu söylerseniz,

then why not look up another way of saying "very good"?

o zaman neden "çok iyi" demenin başka bir yolunu aramıyorsunuz?

My business meeting was exciting.

İş toplantım heyecan vericiydi.

My business meeting was interesting.

İş görüşmem ilginçti.

My business meeting was inspiring.

İş toplantım ilham vericiydi.

Number five: Body language

Beş numara: Beden dili

Your body language can tell the audience so much.

Beden diliniz seyirciye çok şey anlatabilir.

So don't think that having a confident voice alone is going to be enough to convince your audience

Bu nedenle, kendinden emin bir sese sahip olmanın, izleyicilerinizi kendinize güvendiğinize ve size inanmaları gerektiğine ikna etmeye tek başına yeterli olacağını düşünmeyin

that you are confident and that they should believe in you.

. Emin olmanız gereken

What you need to make sure is that you're not betraying yourself with any nervous tics

şey, vücudunuzda herhangi bir gergin tik veya tuhaf davranışla kendinize ihanet etmediğinizden emin olmanızdır.

or any bizarre behaviours in your body

For example, some people might tap with their hand or tap with their foot.

Örneğin, bazı insanlar elleriyle veya ayaklarıyla tıklayabilir.

Some people might scratch a lot when they're nervous.

Bazı insanlar gergin olduklarında çok fazla kaşınabilirler.

Some people might wring their hands or constantly wipe their brow.

Bazı insanlar ellerini ovuşturabilir veya sürekli kaşlarını silebilir.

So just be aware of what you do physically when you feel nervous and try to keep that under control.

Bu yüzden gergin hissettiğinizde fiziksel olarak ne yaptığınızın farkında olun ve bunu kontrol altında tutmaya çalışın. Kendine

A good confident speaker will have a very open posture: they won't cross their arms,

güvenen iyi bir konuşmacı çok açık bir duruşa sahip olacaktır: kollarını kavuşturmayacaklar,

they won't have their hands in their pockets; they'll be very open and relaxed.

elleri ceplerinde olmayacaklar; çok açık ve rahat olacaklar.

Just... be loose, and chill, and... yeah, relax.

Sadece... gevşe ve rahatla ve... evet, rahatla.

Alright, it's time for the big secret.

Pekala, büyük sırrın zamanı geldi.

Okay.

Tamam aşkım. Kendinden

The big secret, the trick, as to how to achieve a confident voice,

emin bir ses tonuna nasıl ulaşılacağının,

to make people confident in you when you speak is:

konuşurken insanların size güvenmesini sağlamanın büyük sırrı, püf noktası şudur:

Pretend

Rol yap Kendinden

If you pretend to be confident, if you tell yourself "I am confident, I know what I'm talking about,

emin gibi davranırsan, kendine "Kendime güveniyorum, ne olduğumu biliyorum" dersen. hakkında konuşurken,

they're gonna love me, and I'm just gonna go out there and pretend", something incredible happens.

beni sevecekler ve ben de oraya gidip numara yapacağım", inanılmaz bir şey oluyor.

You go out there, pretending;

Rol yaparak oraya gidiyorsun;

the audience don't know that you are pretending, so the audience straight away relax,

Seyirci rol yaptığınızı bilmez, bu yüzden seyirci hemen rahatlar

and they believe you, they go with it.

ve size inanır, onunla devam ederler.

And because they relax, and because they seem to believe you,

Ve rahatladıkları için ve size inandıkları için,

you naturally start to feel more and more confident.

doğal olarak kendinizi giderek daha fazla güvende hissetmeye başlarsınız.

So, suddenly, it's this big circle of you pretending, the audience believing,

Yani, birdenbire, senin rol yaptığın, seyircilerin inandığı,

then you believing, and they believing and you believing, and you're confident, and they're confident,

sonra senin inandığın, onlar inanıyor, sen inanıyorsun ve sen kendine güveniyorsun, onlar kendine güveniyor

and you're confident; and voilà... voilà... voilà... why am I speaking French?

ve sen kendine güveniyorsun; ve voilà... voilà... voilà... neden Fransızca konuşuyorum?

Uhm... I didn't even say it properly, I said "wala" it's "voilà".

Uhm... Düzgün söylemedim bile, "wala" dedim, "voilà".

Anyway, the point is, and trust me on this because I have done it countless times,

Her neyse, mesele şu ki, bu konuda bana güvenin çünkü bunu defalarca yaptım,

if you go out there pretending that you are good, pretending that you are confident,

eğer oraya iyiymiş gibi davranarak, kendinize güveniyormuş gibi davranarak çıkarsanız,

it will breed confidence.

bu güveni besleyecektir.

Think of the alternative:

Alternatifi düşünün:

if you go out there thinking "I'm rubbish, I'm scared, they're not gonna like me,

"Ben bir pisliğim, korkuyorum, beni sevmeyecekler,

no one is gonna be interested in what I have to say", then that's going to be a self-fulfilling prophecy.

kimse benim ne söyleyeceğimle ilgilenmeyecek" diye düşünerek dışarı çıkarsanız, o zaman bu bir kendi kendini doğrulayan kehanet.

Okay, if you found this helpful, then don't forget to show your appreciation by giving it a thumb.

Tamam, eğer bunu faydalı bulduysan, takdirini baş parmağınla göstermeyi unutma.

If you are not yet subscribed, then do press that subscribe button, I'm gonna stop eating my hair,

Henüz abone olmadıysanız, o zaman abone ol düğmesine basın, saçımı yemeyi bırakacağım

and if you know anyone that you think would benefit from this lesson,

ve bu dersten yararlanacağını düşündüğünüz birini tanıyorsanız,

then please do click that share button and share it right now.

lütfen o paylaş düğmesine tıklayın ve hemen şimdi paylaşın. Bir

Until next time, take care and goodbye!

dahaki sefere kadar kendinize iyi bakın ve hoşçakalın!