Learn ENGLISH (almost) EVERY DAY #7 - L I V E - from England / Monday 11th APRIL 2022

Apparently

Görünüşe göre

here we are.

Hello and welcome.

buradayız.

Merhaba ve hoşgeldin.

It is another live stream

after yesterday, which was rather eventful with Mr.

Bay Steve ile oldukça olaylı geçen dünden sonra başka bir canlı yayın

Steve.

Joining is because he was feeling unwell.

.

Katılmak, kendini iyi hissetmediği içindi.

He has the dreaded.

Korkulan var.

You know what?

Biliyor musun?

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

This morning I decided to test myself.

Bu sabah kendimi test etmeye karar verdim.

And now I have it as well, which is great.

Ve şimdi bende de var, bu harika.

So at the moment, I have a temperature.

Yani şu anda bir ateşim var. Kendimi

I feel a little unwell, but I will spend some time

biraz kötü hissediyorum ama bugün seninle biraz zaman geçireceğim

with you today, but not very long.

ama çok uzun değil.

So make the most of it.

Bu yüzden bundan en iyi şekilde yararlanın.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr.

Ben

Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today? Are you okay? I hope so.

Bugün nasılsın? İyi misin? Umarım. Mutlu

Are you happy?

musun?

I hope you are feeling happy, and I hope you are enjoying the start of your week.

Umarım mutlu hissediyorsunuzdur ve umarım haftanızın başlangıcından keyif alıyorsunuzdur.

Well,

Isn't it strange how things turn out?

İşlerin böyle gelişmesi garip değil mi?

Yesterday, I was talking to Steve,

Dün,

who is under the weather with Corona Virus.

Corona Virüsü ile havaya giren Steve ile konuşuyordum.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

I tested myself this morning, and guess what?

Bu sabah kendimi test ettim ve tahmin edin ne oldu?

I have it now.

şimdi bende var

Now I have Corona virus, so that's great.

Şimdi Corona virüsüm var, bu harika.

I woke up with a terrible temperature.

Korkunç bir sıcaklıkla uyandım.

I couldn't stop coughing all morning.

Bütün sabah öksürüğümü durduramadım.

And I spent most of the morning in bed.

Ve sabahın çoğunu yatakta geçirdim.

To be honest, I got out of bed at about 11 a.m.,

Dürüst olmak gerekirse, sabah 11 civarında yataktan kalktım

and well, here I am.

ve işte buradayım.

Just for a few moments, though,

Sadece birkaç dakikalığına olsa da,

so this might be the shortest live stream I've ever done.

bu şimdiye kadar yaptığım en kısa canlı yayın olabilir .

I have a temperature of about 115 which is good.

115 civarı bir ateşim var ki bu iyi.

So you might actually be able to feel the heat

Yani

coming off me at the moment.

şu anda üzerimden çıkan ısıyı gerçekten hissedebiliyor olabilirsiniz. Az önce

Did I just see Mr.

Bay

Steve behind me?

Steve'i arkamda mı gördüm?

Mr. Steve is outside in the garden

Bay Steve dışarıda bahçede

getting some fresh air, and I think I just saw him.

biraz temiz hava alıyor ve sanırım onu ​​az önce gördüm.

Did I?

Ben mi? Az önce

Did I just see Mr.

Bay

Steve walk behind me outside?

Steve'in arkamda yürüdüğünü mü gördüm?

I think so. He's outside.

Bence de. O dışarıda.

Just getting a little bit of fresh air

Biraz temiz hava alıyorum

and I suppose I should say also that we are at the start of the week.

ve sanırım haftanın başında olduğumuzu da söylemeliyim.

My voice is not great.

Sesim harika değil.

In fact, my whole body isn't too good today.

Aslında, tüm vücudum bugün pek iyi değil.

Unfortunately. So I hope you will bear with me.

Maalesef. Bu yüzden umarım bana katlanırsın.

I will be

with you for about half an hour and then I am going back to bed.

Yaklaşık yarım saat seninle olacağım ve sonra yatağa geri dönüyorum.

However, I suppose I should also say

Ancak,

that I will not be here tomorrow

yarın

and quite possibly for the rest of the week.

ve büyük olasılıkla haftanın geri kalanında burada olmayacağımı da söylemeliyim sanırım.

So please don't be surprised if I'm not here tomorrow.

O yüzden yarın burada olmazsam lütfen şaşırmayın.

In fact, I can safely say that I will not be here tomorrow live

Aslında, yarın canlı olarak burada olmayacağımı

and quite likely for the rest of the week.

ve büyük olasılıkla haftanın geri kalanında burada olmayacağımı rahatlıkla söyleyebilirim.

So the next time you see me here will probably be Sunday.

Yani beni bir dahaki sefere burada gördüğün zaman muhtemelen Pazar günü olacak. Bir

Next Sunday.

sonraki Pazar.

I will be here next Sunday because it's Easter next Sunday.

Gelecek Pazar Paskalya olduğu için önümüzdeki Pazar burada olacağım .

So that's what I'm doing next

Önümüzdeki

weekend, celebrating Easter with Mr. Steve.

hafta sonu Bay Steve ile Paskalya'yı kutluyorum.

And hopefully we will have some Easter eggs as well,

Ve umarım biraz Paskalya yumurtası da yeriz,

some chocolate Hmm.

biraz çikolata Hmm.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

I am only here for a few moments till around

Yaklaşık 2:30'a kadar sadece birkaç dakika buradayım

maybe 2:30, and then I will go back to bed.

ve sonra yatağa geri döneceğim.

I couldn't resist coming on because I felt a little bit bad

Gelmeye karşı koyamadım çünkü

not telling you that I wasn't going to be here.

sana burada olmayacağımı söylemediğim için kendimi biraz kötü hissettim.

So that's the reason why I'm here now.

Demek şimdi burada olmamın nedeni bu.

So I hope you will be okay

Bu nedenle, umarım

with that particular situation.

bu özel durumla ilgili sorun yaşamazsınız.

We have made it all the way to the beginning of the week.

Haftanın başına kadar tüm yolu katettik.

As I said, it is Monday

Dediğim gibi, bugün Pazartesi

and I'm not doing the high voice or the echo.

ve yüksek sesi veya yankıyı yapmıyorum.

Well, okay, maybe a little bit of Echo debit.

Peki, tamam, belki biraz Echo borç.

Haven't ever there but I have an app there and I've been a bit of it.

Hiç orada bulunmadım ama orada bir uygulamam var ve biraz bulundum.

It is Monday.

Bugün Pazartesi.

I hope your week is going better than mine so far.

Umarım haftanız şu ana kadar benimkinden daha iyi geçiyordur.

Hello. Also to the live chat.

Merhaba. Ayrıca canlı sohbete.

Oh, hello.

Oh merhaba.

Live chat.

Canlı sohbet.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

I am only here for around about another 20 minutes, so if you want to say hello, you can

Sadece yaklaşık 20 dakika daha buradayım, bu yüzden merhaba demek istersen,

Hello, Vitus.

merhaba diyebilirsin Vitus.

And also Beatriz Paolo.

Ve ayrıca Beatriz Paolo.

We have

Luis Mendez is here today.

Luis Mendez bugün burada.

And my roots, Sarina.

Ve köklerim, Sarina.

So at Meeker,

Yani Meeker'de,

you Youssef.

Youssef.

Nice to see you all here today.

Bugün hepinizi burada görmek güzel.

I'm so sorry if I seem.

Göründüysem çok üzgünüm.

I don't sing great.

Harika şarkı söylemiyorum.

I apologise.

Özür dilerim.

I do not want to bring my misery into your life.

Acımı senin hayatına sokmak istemiyorum.

I'm sure you have your own things to think about,

Eminim düşünecek kendi şeyleriniz vardır,

but I am going to be here for a few more moments.

ama ben birkaç dakika daha burada olacağım.

What happened this morning, Bill?

Bu sabah ne oldu Bill?

Because Mr.

Steve has been ill for the last week, for the past few days.

Çünkü Bay

Steve son bir haftadır, son birkaç gündür hasta.

He's been unwell

Hastaydı, emin olmak için

I thought I would test myself this morning just to make sure.

bu sabah kendimi test etmeyi düşündüm .

And also, when I woke up, I felt dreadful.

Ayrıca uyandığımda kendimi çok kötü hissettim.

I have a headache.

Başım ağrıyor.

The room was spinning around.

Oda dönüyordu.

My throat was so.

Boğazım öyleydi.

And I thought, hmm.

Ve düşündüm ki, hmm.

I think maybe I have caught

Sanırım

the dreaded leg from Mr.

Bay Steve'in korkunç bacağını yakaladım

Steve. And guess what?

. Ve tahmin et ne oldu?

I have.

Sahibim.

Unfortunately, I have caught COVID for Mr.

Maalesef

Steve, even though we've kept our distance from each other.

birbirimizle mesafemizi korumuş olmamıza rağmen Bay Steve için COVID'e yakalandım.

We've we've stayed very far away from each other.

Birbirimize çok uzak kaldık.

And I suppose that shows just how easy it is

Ve sanırım bu, onu gerçekten yakalamanın ne kadar kolay olduğunu gösteriyor

to to actually catch it.

.

And well, you can probably imagine my reaction.

Ve muhtemelen tepkimi tahmin edebilirsiniz. Aynı zamanda

It was a feeling of disappointment and also anger at the same time,

bir hayal kırıklığı ve aynı zamanda öfke duygusuydu

because I knew straight away that this will affect

çünkü bunun

my my work

for the rest of the week, and I think it will.

haftanın geri kalanında çalışmamı etkileyeceğini hemen biliyordum ve etkileyeceğini düşünüyorum.

So I think it's fair to say that I will be off,

Bu yüzden, kapalı olacağımı,

I won't be on, I will be off for the rest of the week.

çıkmayacağımı, haftanın geri kalanında kapalı olacağımı söylemenin adil olduğunu düşünüyorum. Bu

So please make the most of these next few moments

yüzden lütfen önümüzdeki birkaç dakikayı en iyi şekilde değerlendirin

because you won't be seeing me live until next Sunday.

çünkü beni önümüzdeki Pazar gününe kadar canlı göremeyeceksiniz.

It is a shame.

Bu bir utanç. Neredeyse

I know I was really looking forward to doing my almost every day livestreams.

her gün canlı yayınlarımı yapmak için gerçekten sabırsızlandığımı biliyorum.

Hopefully next week we'll be back to normal.

İnşallah haftaya normale döneriz.

Hopefully next Monday.

İnşallah önümüzdeki pazartesi.

So this time next week, I hope that I will be here.

Yani haftaya bu zamanlar, umarım burada olurum.

Hello to you.

Merhaba sana.

Oh, a lot of people here

Oh, burada bir çok insan var

Hello, Hilda.

Merhaba Hilda.

Hilda.

Hilda.

Goo Guevarra.

İyi Guevara.

Hello, Hilda.

Merhaba Hilda.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

How are you?

Nasılsın?

Haven't seen you for a long time.

Seni uzun zamandır görmedim.

Nice to see you back.

Seni tekrar görmek güzel.

Thank you.

Also to Christina.

Teşekkür ederim.

Ayrıca Christina'ya.

Thank you, Rosa.

Teşekkürler Rosa.

Oh, I didn't know that.

Bunu bilmiyordum.

I didn't realise that Rosa is retired.

Rosa'nın emekli olduğunu bilmiyordum.

I know you've all retired.

Hepinizin emekli olduğunu biliyorum.

That's interesting.

İlginç.

Thank you for your good wishes.

İyi dileklerin için çok teşekkür ederim.

Thank you, Mika.

Teşekkürler Mika.

I hope you and Mr.

Umarım sen ve Bay

Steve get well soon.

Steve bir an önce iyileşirsiniz.

Steve I think he is over the worst,

Steve bence en kötüsünü atlattı,

so I still have the worst to come,

bu yüzden hala en kötüsünü yaşıyorum

because, obviously, this is just starting

çünkü, açıkçası, bu daha yeni başlıyor

I have a high temperature, very high.

Ateşim çok yüksek, çok yüksek.

I'm burning up at the moment. And

an itibariyle yanıyorum. Ve

Steve at the

moment is is, I suppose you might say that he is okay.

Steve

şu anda, sanırım onun iyi olduğunu söyleyebilirsin.

Is he is much better than he was even yesterday.

Dün olduğundan bile çok daha iyi mi?

He's improved a lot since yesterday.

Dünden beri kendini çok geliştirdi.

Thank you, Anna.

Teşekkürler Anna.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Also to Guadeloupe. Hello, Guadeloupe.

Ayrıca Guadeloupe'a. Merhaba, Guadeloupe.

Your health always comes first.

Sağlığınız her zaman önce gelir. Bence

I think you're right. Yes.

haklısın. Evet.

Health comes above everything else, I suppose.

Sağlık her şeyin önünde gelir herhalde.

Family is is near the very top as well, I would imagine.

Aile de en tepeye yakın, tahmin ediyorum.

I think family is up there as well.

Sanırım aile de orada. Ben

I feel

terrible.

kötü hissediyorum.

That's all I can say.

Tüm söyleyebileceğim bu.

I'm sure many of you out there watching have had COVID.

Eminim orada izleyen birçoğunuzun COVID'i olmuştur.

Maybe some of you haven't and maybe some of you have.

Belki bazılarınız yapmadı ve belki bazılarınız yaptı.

But I'm pretty sure a lot of people out there have already,

Ama eminim ki pek çok insan çoktan almıştır,

Palmira says, What does it mean?

diyor Palmira, Bu ne anlama geliyor?

Luigi?

Luigi?

Luigi means big virus, something that makes you feel sick.

Luigi, büyük virüs anlamına gelir, sizi hasta hissettiren bir şey. Bu

So it is a general term, quite often used informally

nedenle, mikropları tanımlamak için gayri resmi olarak sıklıkla kullanılan genel bir terimdir

to describe germs.

.

So if you catch

Yani

the Luigi,

Luigi'ye yakalanırsanız,

it means you have contracted

some illness because of a virus.

bir virüs nedeniyle bazı hastalıklara yakalanmışsınız demektir.

So that's the reason why I describe

Corona virus as the Luigi

Corona virüsünü Luigi olarak tanımlamamın nedeni bu.

It is something we often use

to describe a virus or something that makes you unwell.

Bir virüsü veya sizi hasta eden bir şeyi tanımlamak için sıklıkla kullandığımız bir şey.

And you can see here the dreaded Luigi.

Ve burada korkunç Luigi'yi görebilirsiniz.

So if something is dreaded, it means something

Yani bir şeyden korkuluyorsa,

that people don't want or people dislike.

insanların istemediği veya hoşlanmadığı bir şey demektir.

The dreaded Luigi.

Korkunç Luigi.

And that's what I have at the moment.

Ve şu anda sahip olduğum şey bu.

I have the dreaded look that has been making many people

Birçok insanı

miserable and unwell and worse than that.

perişan eden, hasta eden ve bundan daha kötü hale getiren korkunç bir görünüme sahibim.

Over the past two and a half years, I have to be honest with you,

Son iki buçuk yıldır size karşı dürüst olmalıyım,

Thank you.

100, Dobby.

teşekkürler.

100 Dobby.

That's very kind of you.

Çok naziksiniz.

My it's okay.

benim tamam

I thought I was going to cough.

Öksüreceğimi sandım.

I don't want you to see me doing that. You see,

Beni bunu yaparken görmeni istemiyorum. Görüyorsun,

I have my emergency screen ready just in case.

her ihtimale karşı acil durum ekranım hazır.

Maybe I have to have my emergency screen ready.

Belki de acil durum ekranım hazır olmalı.

This is my emergency screen.

Bu benim acil durum ekranım.

So when you see that

Yani

you know something is going wrong,

bir şeylerin ters gittiğini anladığınızda

And at the moment,

ve şu anda

I'm already thinking this is not a good idea.

bunun iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum.

To thank you very much for your kind wishes.

İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim.

And I didn't want to to just not come on to die.

Ve ölmek için gelmemek istemedim.

I didn't want to just vanish because I know a lot of people worry when I do that.

Öylece ortadan kaybolmak istemedim çünkü bunu yaptığımda birçok insanın endişelendiğini biliyorum.

So I won't be doing that today.

O yüzden bugün bunu yapmayacağım. Bu

So I am here just to say I'm still alive.

yüzden sadece hala hayatta olduğumu söylemek için buradayım.

Anyway, you can see I'm alive.

Her neyse, yaşadığımı görebilirsin.

I don't feel alive.

canlı hissetmiyorum

I feel half asleep.

Yarı uykulu hissediyorum.

I feel as if I want to go back to bed, which is what I'm going to do.

Yatağa geri dönmek istiyormuşum gibi hissediyorum, yapacağım şey de bu.

Take a break and come back stronger than before.

Bir mola verin ve eskisinden daha güçlü bir şekilde geri dönün.

Yes, I will.

Evet yapacağım.

I'm not looking for sympathy today, by the way.

Bu arada, bugün sempati aramıyorum.

I'm not looking for sympathy.

Sempati aramıyorum.

I'm here just to let you know I'm okay.

Sadece iyi olduğumu bilmen için buradayım.

Because if I say I'm not here because I've got COVID, I think a lot of people will worry.

Çünkü COVID olduğum için burada değilim dersem, birçok insanın endişeleneceğini düşünüyorum.

But I'm here to show you that I am alive and well ish.

Ama sana yaşadığımı ve iyi olduğumu göstermek için buradayım.

Although I have a feeling over the next 24 hours,

Önümüzdeki 24 saat içinde içimde bir his olsa da

I think things are going to get much worse.

işlerin çok daha kötüye gideceğini düşünüyorum.

I think so.

Bence de.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

I'm losing my voice now,

Şimdi sesimi kaybediyorum ki

which is not very good.

bu pek iyi değil.

One of the things I have noticed is

Fark ettiğim şeylerden biri,

when you take those lateral flow tests, you have to put that thing right up your nose.

yanal akış testlerini yaptığınızda, o şeyi tam burnunuzun üstüne koymanız gerektiğidir.

It's horrible, isn't it?

Korkunç, değil mi?

It's really horrible.

Bu gerçekten korkunç.

You have to take that little swab

O küçük çubuğu alıp

and you have to

push it right up into your nose.

burnunun içine doğru itmelisin.

And I have to be honest with you,

Ve sana karşı dürüst olmalıyım,

it doesn't feel very good.

pek iyi hissettirmiyor.

Normally when you are feeling okay, it is very unpleasant.

Normalde kendinizi iyi hissettiğinizde, bu çok nahoştur.

But when your nose is really sensitive and then you push that thing up into your nose,

Ama burnunuz gerçekten hassas olduğunda ve sonra o şeyi burnunuzun içine doğru ittiğinizde,

it's even worse because the inside of your nose

bu daha da kötüdür çünkü burnunuzun içi

has become very sensitive

çok hassas hale gelmiştir Efendim

Hello

to Florence

Robles, sir, who says, Please, Mr.

, lütfen, Bay

Duncan, go to bed.

Duncan, yatağa gidin diyen Florence Robles'e merhaba efendim. .

I will be. Don't worry.

Olacağım. Merak etme.

As soon as I finish this.

Bunu bitirir bitirmez.

I'm going to go straight to bed.

Doğruca yatağa gideceğim.

I'm going to curl up under the duvet.

Yorganın altına kıvrılacağım.

The nice warm duvet.

Güzel sıcak yorgan.

And that's what I'm going to do in a few minutes.

Ve birkaç dakika içinde yapacağım şey de bu.

Hello also to you.

Sana da merhaba.

Oh, I wish I could see the writing on here.

Ah keşke şuradaki yazıyı görebilseydim.

Even with my

reading glasses, the writing is is out of focus.

Okuma gözlüğümle bile yazı net değil.

Irene.

Irene.

Irene, a scene.

Irene, bir sahne.

Hello, Irene. Nice to see you here.

Merhaba, Irene. Seni burada görmek güzel.

I would love to have something to talk about today, but I haven't prepared anything

Bugün konuşacak bir şeyim olmasını çok isterdim ama hiçbir şey hazırlamadım

Suffice it to say

when we say that, by the way, suffice it means short.

.

And so suffice it suffice it means brief to be brief about something.

Ve bu yüzden yeterli, bir şey hakkında kısa olmak için kısa anlamına gelir.

So suffice means to shorten or to make something brief.

Yani yeterli kısaltmak veya bir şeyi kısa yapmak anlamına gelir.

Suffice it to say,

Söylemek yeterli,

I've had better days.

daha iyi günlerim oldu.

I think so.

Bence de.

The French election has been taking place at the weekend, and I have been.

Fransa seçimleri hafta sonu yapılıyor ve ben de oldum.

I I've been watching it on the news.

Haberlerde izlemiştim.

I'm interested.

İlgilenirim.

I don't know why.

Neden bilmiyorum. Fransa'ya

I always feel a strange closeness

her zaman tuhaf bir yakınlık duyarım

to France because I am, of course, partly descended

çünkü tabi kısmen

from from French stock as we say

dediğimiz gibi Fransız soyundan geliyorum.

But yes, the elections are taking place.

Ama evet, seçimler yapılıyor.

It looks as if it's going through to the next round

Görünüşe göre bir sonraki tura geçiyor

and people are becoming a little concerned

ve insanlar

with the possible result,

which may or may not

bring in a very different government.

çok farklı bir hükümet getirsin ya da getirmesin olası sonuçla biraz ilgilenmeye başlıyor.

We'll see what happens there.

Orada ne olacağını göreceğiz.

Talking of France.

Fransa'dan bahsediyor.

Do you remember when I went to France with Mr.

Bay Steve ile Fransa'ya gittiğim zamanı hatırlıyor musun

Steve?

We had our free holiday courtesy of Mr.

?

Ücretsiz tatilimizi Bay

Steve's company because Steve won a prise.

Steve'in şirketi sayesinde geçirdik çünkü Steve bir ödül kazandı. Güzel romantik Paris'e

Who remembers the time that we went

gittiğimiz zamanı kim hatırlıyor

to lovely romantic Paris

Oh, I could eat some creme brulee right now.

Oh, şu anda biraz krem ​​brüle yiyebilirim.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Maybe it's the fever

Belki de

I could really eat some creme brulee.

gerçekten biraz krem ​​brüle yiyebileceğim ateşimdir.

It sounds very nice, actually.

Kulağa çok hoş geliyor aslında.

So there were some video clips,

Yani Paris'e gittiğim zamandan bazı video klipler,

some sequences from the time I went to Paris.

bazı sekanslar vardı.

With Mr.

Bay

Steve, because Steve is so good at his job.

Steve ile, çünkü Steve işinde çok iyi.

That he won a trip to Paris.

Paris'e bir gezi kazandığını.

And we had a lovely time. A very nice time.

Ve güzel zaman geçirdik. çok güzel bir zaman

You probably remember

Muhtemelen

I was standing on the street corner in Paris talking

Paris'te bir sokağın köşesinde durup

for for over 3 hours.

3 saatten fazla konuştuğumu hatırlarsınız.

I I don't think I could do that

today if I was honest with you.

Sana karşı dürüst olsaydım, bugün bunu yapabileceğimi sanmıyorum.

Hello to Moises.

Moises'e merhaba.

Moises Martins. Hello,

Moises Martins. Merhaba,

I remember you you used to watch a long time ago.

uzun zaman önce izlediğin seni hatırlıyorum.

I remember having watched your live stream last year

Geçen yıl o sırada koronavirüsle mücadele ederken canlı yayınınızı izlediğimi hatırlıyorum

while suffering with coronavirus at that time.

.

You and Mr.

Sen ve Bay

Steve raised me up, so I hope you recover soon.

Steve beni büyüttünüz, umarım yakında iyileşirsiniz.

Thank you.

Moises Martin thank you very much as very kind of you.

Teşekkür ederim.

Moises Martin çok naziksiniz çok teşekkür ederim.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Beatriz remembers

Beatriz,

the name of that piece of music Jazz in Paris.

Paris'teki Jazz adlı müzik parçasının adını hatırlıyor.

And if you remember, during the lockdown

Ve hatırlarsanız,

here in the UK, I did some special live streams, and I was in the garden,

Birleşik Krallık'taki karantina sırasında bazı özel canlı yayınlar yaptım ve bahçedeydim

and I actually did a little dance to that song.

ve aslında o şarkıda biraz dans ettim.

I don't know if you remember it.

Hatırlar mısın bilmiyorum.

Most of my life streams have faded away.

Yaşam akışlarımın çoğu söndü.

Isn't it strange?

Bu garip değil mi?

I've done hundreds of videos, hundreds of live streams,

Yüzlerce video, yüzlerce canlı yayın yaptım

and most of them now have faded away on YouTube.

ve bunların çoğu artık YouTube'da kayboldu.

They still exist

Hala varlar

and they're still there on YouTube.

ve YouTube'da hala oradalar.

It's just that because there is so much content

Sadece şu anda YouTube'da çok fazla içerik

and so many new videos, so many

ve çok sayıda yeni video olduğu için, çok sayıda

young

genç,

vibrant,

enerjik,

attractive people now on YouTube,

çekici insan olduğu için,

all of my old videos and my live streams of all faded away

tüm eski videolarım ve canlı yayınlarımın hepsi

into the distance, which is sad, really.

birdenbire kaybolup gitti, bu gerçekten üzücü.

Gulu says Yes.

Gül, Evet diyor.

The food looks very nice.

Yemekler çok güzel görünüyor.

We were lucky to go into the the windmill.

Yel değirmenine girdiğimiz için şanslıydık.

Did you see that?

Şunu gördün mü? İşte

That very famous place and the painter Monet

o çok ünlü yer ve ressam Monet tam da

He painted a very famous picture in that very place.

o yerde çok ünlü bir tablo çizmiştir.

And yes, it was really nice.

Ve evet, gerçekten güzeldi.

Very expensive.

Çok pahalı.

To eat in there.

Orada yemek için.

But fortunately, Mr.

Neyse ki, Bay

Steve's company was paying for it,

Steve'in şirketi parasını ödüyordu

but very, very expensive.

ama çok ama çok pahalıydı.

That's one of the things I do remember about Paris.

Paris hakkında hatırladığım şeylerden biri de bu. Christina, Paris'in merkezindeyken

Some of the places are quite expensive to eat at

bazı yerlerin yemek yemenin oldukça pahalı olduğunu

Christina says, I remember when you were

when you were in the centre of Paris, and there was a lot of traffic.

ve çok trafik olduğunu hatırlıyorum.

There was there were cars, there were people shouting and screaming.

Arabalar vardı, bağırıp çağıran insanlar vardı.

At each other because they were trying to to move by car and they couldn't.

Arabayla gitmeye çalıştıkları ve başaramadıkları için birbirlerine atıldılar.

It was quite chaotic.

Oldukça kaotikti.

But one of the reasons why it was so busy is

Ancak bu kadar yoğun olmasının sebeplerinden biri de o dönemde

because there was a public holiday at that time as well.

resmi tatil olmasıydı .

So that's the reason why it was so busy.

Demek bu kadar meşgul olmasının nedeni buydu.

Steve's company had decided to send us

Steve'in şirketi,

to Paris during their big public holiday.

büyük resmi tatillerinde bizi Paris'e göndermeye karar vermişti.

So many people were actually off at that time

O sırada pek çok insan aslında izinliydi

and it was really busy.

ve gerçekten meşguldü.

I will be going in a moment.

Birazdan gideceğim.

My voice now is starting to wear out

Sesim artık yıpranmaya başlıyor

You might notice my voice does not sound great today.

Bugün sesimin pek iyi çıkmadığını fark edebilirsiniz.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

I can't do anything about it. Unfortunately,

Bu konuda hiçbir şey yapamam. Ne yazık ki,

Thank you very much for joining me for this short time.

bu kısa süreliğine bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I was dancing a lot to the song during the pandemic.

Pandemi döneminde şarkıya çok dans ediyordum.

Thanks.

Teşekkürler.

Thanks to you.

Sayende.

Thank you. Beatriz.

Teşekkür ederim. Beatriz.

That's very kind of you to say.

Bunu söylemen çok nazik.

I am going and I will see you hopefully on Sunday.

Ben gidiyorum ve Pazar günü inşallah görüşürüz. Bir

Next Sunday.

sonraki Pazar. Saat 14:00'den itibaren

I hope to be with you

sizlerle olmayı umuyorum.

from 2 p.m.

UK time next Sunday.

İngiltere saati ile gelecek Pazar.

I don't think I'm going to be with you during the week.

Hafta boyunca seninle olacağımı sanmıyorum. Çok

I would love to, but I don't think I'm going to be well enough.

isterdim ama yeterince iyi olacağımı sanmıyorum.

This is only going to get worse

Bu sadece

over the next 48 hours.

önümüzdeki 48 saat içinde daha da kötüleşecek.

But at least now you know.

Ama en azından şimdi biliyorsun.

You know the reason why.

Nedenini biliyorsun.

Thank you, Guadalupe.

Teşekkürler Guadalupe.

Thank you, Mr. Duncan.

Teşekkürler, Bay Duncan.

You always do your best.

Her zaman elinden gelenin en iyisini yapıyorsun.

This demonstrates the strong responsibility you feel.

Bu, hissettiğiniz güçlü sorumluluğu gösterir.

Well, I always think that sometimes you have to be fair with people

Her zaman, bazen insanlara karşı adil olman gerektiğini

and you spend a lot of your time watching me.

ve zamanının çoğunu beni izleyerek geçirdiğini düşünürüm.

So I think it's.

Bence öyle.

It's only fair to do that.

Bunu yapmak adil.

Hello, Jemmy.

Merhaba Jemmy.

Jemmy from Hong Kong is here as well.

Hong Kong'dan Jemmy de burada.

Hello, Jemmy. Nice to see you here.

Merhaba Jemmy. Seni burada görmek güzel.

I'm losing my voice.

sesimi kaybediyorum

I will see you on Sunday.

Pazar günü görüşürüz.

I think that is when I am going to be with you again on Sunday.

Sanırım o zaman Pazar günü tekrar seninle olacağım.

And hopefully Mr.

Ve umarım Bay

Steve will also be here on Sunday.

Steve de Pazar günü burada olur.

The this is the problem

when you have to use your voice

Sesini kullanmak zorunda kaldığında

and then you become ill.

ve sonra hastalandığında sorun budur.

It does affect the way you work.

Çalışma şeklinizi etkiler.

Quite a lot.

Bayağı çok.

Thank you, Louis.

Teşekkürler Louis.

Thank you. Christina, that's very kind of you.

Teşekkür ederim. Christina, çok naziksin.

Steve is feeling much better, but I unfortunately, I'm now

Steve çok daha iyi hissediyor, ama ne yazık ki, artık

starting my long road of suffering.

acı çekmeyle geçen uzun yoluma başlıyorum.

As ideal With the dreaded lucky

İdeal olarak Korkunç şans

catch you later.

sizi sonra yakalar.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

And enjoy the rest of your week.

Ve haftanın geri kalanının tadını çıkar.

I really hope you do have a good week.

Umarım gerçekten iyi bir hafta geçirirsin.

Take care of yourselves, please.

Kendine iyi bak lütfen.

Whatever you are doing, please take care.

Her ne yapıyorsanız, lütfen dikkat edin.

And I will see you very soon.

Ve seni çok yakında göreceğim.

I'm using all of my strength at the moment to stand up

Şu an tüm gücümü yere düşmemek

so I don't fall to the ground.

için ayağa kalkmaya harcıyorum.

I don't faint or pass out.

Bayılmam ya da bayılmam.

See you. See you next Sunday.

Görüşürüz. Gelecek Pazar görüşürüz.

And, of course, you know what's coming next.

Ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

ta ta for now.

Şimdilik ta ta.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.