Expressing animal words + phrases / English Addict EXTRA / LIVE CHAT / WED 18th May 2022

It's time to grab hold of your dictionary.

Sözlüğünüzü ele geçirmenin zamanı geldi.

Or your thesaurus.

Veya eş anlamlılar sözlüğünüz.

Or perhaps both.

Ya da belki her ikisi de.

Here we go again. Yes, we are back.

Yine başlıyoruz. Evet, geri döndük.

And we are live right now.

Ve şu anda yayındayız.

Looking out of the window, you can see the beautiful.

Pencereden dışarı baktığınızda güzelliği görebilirsiniz.

The Burnham, by the way.

Bu arada Burnham.

Do not eat the seeds from this tree.

Bu ağacın tohumlarını yemeyin.

They will make you very ill.

Seni çok hasta edecekler.

Or even worse, very dead.

Ya da daha kötüsü, çok ölü.

Here we go, then. Yes, it is.

İşte başlıyoruz o zaman. Evet öyle.

English addict coming to you live from the birthplace

İngiliz bağımlısı, tesadüfen İngilizcenin doğum yerinden size canlı olarak geliyor

of the English language, which just happens to be.

. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

I can't believe it. Is it true?

inanamıyorum Bu doğru mu?

Is it really England

Gerçekten İngiltere mi

TV, DVD,

TV, DVD,

Do you like my little friend?

beğendin mi küçük dostum?

He says Hello,

Merhaba diyor,

There is no need to be sheepish.

Utangaç olmaya gerek yok.

You don't have to be shy here.

Burada utangaç olmanıza gerek yok.

There is no need for any of that.

Bunların hiçbirine gerek yok.

Hi, everybody. This is Mr. Duncan in England.

Selam millet. Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today? Are you OK?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so.

Umarım. Mutlu hissediyor musun

Are you feeling happy? Are you feeling good today?

? Bugün iyi hissediyor musun?

I hope you are.

Umarım öylesindir.

We are having a very strange day with the weather.

Hava ile çok garip bir gün geçiriyoruz.

We're having a bit of everything.

Her şeyden biraz içiyoruz.

One of the things I have noticed at the moment is there are flies

Şu anda fark ettiğim şeylerden biri de

everywhere.

her yerde sinekler var.

I cannot get away from flies.

Sineklerden kaçamıyorum.

So outside at the moment, there are millions and millions of flies

Yani şu anda dışarıda,

buzzing around of all shapes and sizes.

her şekil ve büyüklükte vızıldayan milyonlarca ve milyonlarca sinek var.

I don't know about you.

seni bilmiyorum

I find flies interesting creatures,

Sinekleri ilginç yaratıklar buluyorum

but I don't like it when they

ama

become fascinated by me.

benden etkilenmeleri hoşuma gitmiyor.

To be honest with you, I'm not a big fan of flies.

Sana karşı dürüst olmak gerekirse, sineklerin büyük bir hayranı değilim.

I find them interesting as a type of insect.

Onları bir böcek türü olarak ilginç buluyorum.

But when they get too close to me and if there are many of them, I don't like it.

Ama bana çok yaklaştıklarında ve çok sayıda olduklarında bundan hoşlanmıyorum.

Especially when they are

Özellikle

near my food, I become rather angry.

yemeğimin yanında olduklarında oldukça sinirleniyorum. Senden ne haber

What about you?

?

Do you find

that you have difficulty controlling the flies

where you live this time of year?

Yılın bu zamanında yaşadığınız yerde sinekleri kontrol etmekte zorlanıyor musunuz?

All of the flies are beginning to hatch out, and of course it does not help

Tüm sinekler yumurtadan çıkmaya başlıyor ve tabii ki

with the fact that we live very close to a lot of farmland,

pek çok tarım arazisine çok yakın yaşamamız

and we do have some cattle at the moment at the back of the house as well.

ve şu anda evin arkasında da biraz sığırımız olması gerçeği yardımcı olmuyor .

You can imagine

there are lots of flies buzzing around.

Etrafta vızıldayan bir sürü sinek olduğunu hayal edebilirsiniz.

So yes, we have flies everywhere.

Yani evet, her yerde sineklerimiz var.

You might actually see some buzzing around behind me

Arkamızda olan canlı görüntümüzle bugün arkamda bazılarının vızıldadığını görebilirsiniz

today with our live view that we have behind us.

.

For those wondering who I am.

Kim olduğumu merak edenler için.

My name is Duncan.

Benim adım Duncan.

Hello.

Merhaba.

I talk about the English language.

İngilizce dilinden bahsediyorum.

I like English.

İngilizceyi severim.

You might say that. I am one of those

Bunu söyleyebilirsin. Ben

one of those up there, an English addict.

oradakilerden biriyim, bir İngiliz bağımlısıyım.

And I have a feeling that you might be as well Here we go again. Yes.

Ve senin de iyi olabileceğine dair bir his var. İşte yine başlıyoruz. Evet.

We have made it all the way to the middle of the week.

Haftanın ortasına kadar geldik.

And so far, for most of us, things are not too bad.

Ve şimdiye kadar, çoğumuz için işler o kadar da kötü değil.

But as we all know,

Ancak hepimizin bildiği gibi,

things can change, especially these days.

özellikle bu günlerde işler değişebilir.

Yes, it's Wednesday

Evet, çarşamba

speed keeping you busy.

hızı sizi meşgul ediyor.

It is so nice to have you here.

Burada olman çok güzel.

Today.

Bugün.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Thank you for joining me.

Bana katıldığın için teşekkür ederim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

It's very nice to see you all here today.

Bugün hepinizi burada görmek çok güzel.

Thank you very much for joining me on my livestream.

Canlı yayınıma katıldığınız için çok teşekkür ederim.

And yes, of course, you can catch me twice.

Ve evet, elbette, beni iki kez yakalayabilirsin.

You can catch me not just once, but also twice on Sunday and Wednesday,

Beni sadece bir kez değil, Pazar ve Çarşamba,

Sunday and Wednesday from 2 p.m. UK.

Pazar ve Çarşamba günleri saat 14.00'ten itibaren iki kez yakalayabilirsiniz. İngiltere

Can you see our you

Bizim seni görebiliyor musun,

I don't know what that was.

bunun ne olduğunu bilmiyorum.

2 p.m. UK.

öğleden sonra 2 İngiltere

Time is when I'm here with you. Hello.

Zaman, burada seninle olduğum zamandır. Merhaba.

Also to the live chat.

Ayrıca canlı sohbete.

I suppose I should say hello to you because you are

Sanırım sana merhaba demeliyim çünkü sen

the most important part of this.

bu işin en önemli parçasısın.

Without you.

Sensiz.

There would be no me and without me

Ben olmazdım ve bensiz

there would be no smiles and laughter

gülümsemeler, kahkahalar

and little furry animals.

ve küçük tüylü hayvanlar olmazdı.

Talking of which we are discussing

animals today, I'm going to show you some cute animals

Bugün hayvanlardan bahsetmişken, size sebepsiz yere bazı sevimli hayvanlar göstereceğim

for no reason.

.

Really, just because I think it might cheer us all up.

Gerçekten, hepimizi neşelendirebileceğini düşündüğüm için.

Let's face it, we do need cheering up.

Kabul edelim, neşelenmeye ihtiyacımız var.

At the moment.

Şu anda.

Everything seems to be doom and gloom right now,

Şu anda her şey kıyamet gibi görünüyor,

but hopefully I will make your day a little bit brighter.

ama umarım gününüzü biraz daha parlak hale getireceğim.

Hello, live chat. Hello. Also to.

Merhaba, canlı sohbet. Merhaba. ayrıca

Oh, very interesting.

Çok ilginç.

Our clicking champion,

Tıklama şampiyonumuz,

our finger clicker is back at the top.

parmak tıklayıcımız yeniden zirvede.

Congratulations.

Tebrikler.

Vitus, you are first on today's live stream

Vitus, bugünün canlı yayınında birincisin

You know, I haven't done it for a long time.

Biliyorsun, uzun zamandır yapmıyordum. Ben

I haven't done it.

yapmadım.

What? Mr.

Ne? Bay

Duncan, what haven't you done for a long time?

Duncan, uzun zamandır neyi yapmadınız?

I haven't had a fancy pants for a long time.

Uzun zamandır şık bir pantolon giymemiştim.

So welcome back.

Tekrar hoşgeldiniz.

At the top of the pile, at the top of the super chat live chat.

Yığının en üstünde, süper sohbetin en üstünde canlı sohbet.

Live stream chit chat.

Canlı yayın sohbet sohbeti.

It is v tense, and I suppose that also deserves a fancy pants

V gergin ve sanırım bu da süslü bir pantolon etek ucunu hak ediyor

hem. Well done, Vitesse.

. Aferin, Vitesse.

Also, we have.

Ayrıca bizde var.

Oh, Lewis. And

Ah, Lewis. Ve

hello, Lewis.

merhaba, Lewis. Siz

Welcome back as well.

de tekrar hoş geldiniz.

You are on the chat.

Sohbettesiniz.

Also, Z, Z care Palmira.

Ayrıca Z, Z Palmira'yı önemsiyor.

Beatrice We also have

Beatrice Victoria'mız da var

Victoria.

.

Hello, Victoria.

Merhaba Victoria.

Thank you very much for joining me again today.

Bugün tekrar bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Also, Paula hello to you.

Ayrıca, Paula sana merhaba.

Where are you watching at the moment? I'm intrigued.

Şu anda nereden izliyorsunuz? ilgimi çekti

If you are intrigued

by something, you feel interested you want to know more?

Bir şey ilginizi çekiyorsa, daha fazlasını öğrenmek ister misiniz?

I feel

intrigued.

ilgimi çekiyor.

I want to know where you are.

nerede olduğunu bilmek istiyorum.

Please tell me where you are watching to be intrigued.

Lütfen ilgimi çekmek için nereden izlediğini söyle.

You are interested. You are curious.

İlgilisin. Meraklısın.

You want to know more.

Daha fazla bilmek ister misin.

You want to learn more about that particular thing.

Belirli bir şey hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorsun.

If something draws your attention,

Bir şey dikkatinizi çekiyorsa ilginizi

we can say that you are intrigued by it.

çektiğini söyleyebiliriz.

You are fascinated by it.

Ondan büyülenmişsin.

You want to know more about that particular thing.

O belirli şey hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorsun.

Hello, WFAE.

Merhaba, WFAE.

We also have Paolo. Hello, Paolo.

Paolo'muz da var. Merhaba Paolo.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

A few people mentioning my appearance.

Görünüşümden bahseden birkaç kişi.

I don't know what you're talking about.

Neden bahsettiğini bilmiyorum.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

Yes, I am wearing my red t shirt today.

Evet, bugün kırmızı tişörtümü giydim.

Something different.

Farklı birşey.

I haven't worn my red t shirts for a long time.

Uzun zamandır kırmızı tişörtlerimi giymemiştim. Bu

So I thought today I would wear this.

yüzden bugün bunu giyeceğimi düşündüm.

So maybe this is what all of the fuss is about.

Yani belki de tüm yaygara bununla ilgili.

You've noticed that I am wearing red

after a long time of wearing black.

Uzun süre siyah giydikten sonra kırmızı giydiğimi fark etmişsinizdir.

I see now. Oh, that's what you're talking about.

Şimdi görüyorum. Ah, bundan bahsediyorsun.

I think maybe.

Sanırım belki.

Hello, also, Fernando.

Merhaba, ayrıca Fernando.

Or should I say Fernando?

Yoksa Fernando mu demeliydim?

Can you hear the drum

Davul Fernando'yu duyabiliyor musun?

Fernando.

Well, can you.

Yapabilir misin?

Can you hear them?

Onları duyabiliyor musun?

Sandra Gonzalez is here today with some lovely rainbows.

Sandra Gonzalez bugün bazı güzel gökkuşaklarıyla burada.

We might be getting some of those later on today.

Bunlardan bazılarını bugün daha sonra alabiliriz.

We might be getting some rain.

Biraz yağmur yağıyor olabiliriz.

The weather very strange at the moment.

Şu anda hava çok garip.

We are having some really weird weather yesterday.

Dün gerçekten garip bir hava yaşıyoruz.

It was really warm and humid.

Gerçekten sıcak ve nemliydi.

It actually felt quite tropical yesterday.

Aslında dün oldukça tropikal hissettirdi.

And there it is. The view outside.

Ve işte burada. Dış görünüm.

It really does look as if summer is around the corner.

Gerçekten yaz köşedeymiş gibi görünüyor.

But we've had some very strange weather.

Ama çok tuhaf bir hava yaşadık.

We had lovely warm weather yesterday.

Dün çok güzel ılık bir hava yaşadık.

But in the afternoon, we had lots of heavy showers.

Ancak öğleden sonra çok şiddetli sağanak yağışlar gördük.

It actually felt tropical yesterday.

Aslında dün tropikal hissettirdi.

It felt as if I was in a tropical country.

Tropikal bir ülkedeymişim gibi hissettim.

So yesterday I think it was around about 26 yesterday.

Yani dün sanırım dün 26 civarındaydı.

26 cells yes, yesterday.

26 hücre evet, dün.

Today, not so warm.

Bugün çok sıcak değil.

It's around about 21 today.

Bugün yaklaşık 21 civarında.

So for those wondering what the temperature is,

Yani sıcaklığın ne olduğunu merak edenler için

it is 21 degrees, but it still feels rather humid.

21 derece ama yine de oldukça nemli. Vittoria bugün burada olursa,

I think we might get some more rain later on

sanırım daha sonra biraz daha yağmur yağabilir

if Vittoria is here today.

.

Thank you, Victoria.

Teşekkürler Victoria.

We also have Koan Nguyen

Bir de Koan Nguyen var,

I believe you are watching in Vietnam.

sanırım Vietnam'da izliyorsunuz.

Hello, Vietnam. A big special hello to you as well.

Merhaba, Vietnam. Sana da büyük bir özel merhaba.

We also have.

Ayrıca buna sahibiz.

Oh, hello to Claudia.

Ah, Claudia'ya merhaba.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Thank you very much, by the way, for all of your lovely messages.

Bu arada tüm güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim.

Concerning the song that I performed on Sunday,

Pazar günü

dedicated to Claudia

Claudia'ya

and her food and we will be doing that again on Sunday.

ve onun yemeğine adadığım şarkıya gelince, bunu Pazar günü tekrar yapacağız.

So next Sunday, we will be doing our all new feature.

Önümüzdeki Pazar, tamamen yeni özelliğimizi yapacağız.

What's cooking, Claudia?

Ne pişiriyorsun, Claudia?

On Sunday, we'll be doing that.

Pazar günü, onu yapacağız.

Hello.

Merhaba.

Also to Sandy

Ayrıca Sandy

EC actor.

EC aktörüne.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

And Michaela.

Ve Michaela.

Hello.

Michaela, Michaela, Lindsay, I am very happy to see you.

Merhaba.

Michaela, Michaela, Lindsay, sizi gördüğüme çok sevindim.

Guess what? I'm also happy to see you.

Ne oldu? Ben de seni gördüğüme sevindim.

I always feel relieved

when someone is watching me on the live stream.

Canlı yayında biri beni izlediğinde her zaman rahatlamış hissederim. Sık

I often have a nightmare.

sık kabus görüyorum. Arzu eder

Would you like to.

misiniz.

Would you like to listen to my nightmare?

Kabusumu dinlemek ister misin?

I often have nightmares where I start my live stream

Canlı yayına başladığımda sık sık kabuslar görüyorum

and then I realise is after around about ten or 15 minutes,

ve sonra yaklaşık 10-15 dakika sonra

I realise that no one's watching and I've been standing there talking to myself

kimsenin izlemediğini ve orada durmuş kendi kendime konuştuğumu fark ediyorum.

So I'm

very pleased to see that there are some people watching today.

bugün izleyenler var.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Oh, people are talking about food.

Oh, insanlar yemek hakkında konuşuyor.

As you know,

Bildiğiniz gibi,

one of my most favourite things in the world

dünyadaki en sevdiğim şeylerden biri, neredeyse

almost the most favourite of all things that exist

var olan her şeyin en sevileni

is food.

yemek.

Tonight we are having chilli con carne,

Bu gece chili con carne yiyoruz

but it is special because it is reheated.

ama bu özel çünkü tekrar ısıtılıyor.

So Mr.

Bay

Steve on Sunday made some chilli King Kong.

Steve Pazar günü acılı King Kong yaptı.

We always make too much.

Her zaman çok fazla kazanıyoruz.

We always make more than we need.

Her zaman ihtiyacımızdan fazlasını üretiyoruz.

So we put some of it in the refrigerator.

Bu yüzden bir kısmını buzdolabına koyuyoruz.

So tonight we are having reheated chilli con card.

Yani bu gece yeniden ısıtılmış kırmızı biber kartı yiyoruz.

I don't know about you, but sometimes certain

Sizi bilmem ama bazen bazı

dishes, certain meals

yemekler, bazı yemekler tekrar

taste better when you reheat them,

ısıttığınızda,

when you heat them up again.

tekrar ısıttığınızda daha lezzetli oluyor.

They taste better.

Tadı daha iyi.

And Mr.

Ve Bay

Steve's Chilli Hong Kong is a very good example of that.

Steve'in Chilli Hong Kong'u buna çok güzel bir örnek.

So I don't know why, but when he makes it on Sunday, or Saturday.

Nedenini bilmiyorum ama Pazar ya da Cumartesi günü geldiğinde. Bu

So quite often we have it at the weekend.

yüzden sık sık hafta sonları alırız.

It tastes nice. Don't get me wrong.

Tadı güzel. Beni yanlış anlama.

It does taste good.

Tadı güzel.

However, when you reheat

Ancak,

the meal, you heat it up again.

yemeği tekrar ısıttığınızda, tekrar ısıtırsınız.

I don't know what happens.

Ne olduğunu bilmiyorum.

It tastes even better.

Tadı daha da güzel.

Something happens.

Bir şey olur.

I think all of the flavour, all of the flavour in the sauce

Bence tüm lezzet, sostaki tüm lezzet

and all of the spices and the garlic.

ve tüm baharatlar ve sarımsak.

I think the flavour will, will, will become stronger.

Bence lezzet daha da güçlenecek, olacak.

And I don't know how that happens, but it is very nice

Ve bu nasıl oluyor bilmiyorum ama

Hello to Mahmoud.

Mahmoud'a merhaba demek çok güzel.

Mahmoud says, can you read?

Mahmud okur musun der.

You can read my comment.

yorumumu okuyabilirsiniz.

Well, I can read it In fact, I am right now.

Aslında okuyabiliyorum, şu an öyleyim.

Paris, sir says, Hello, Mr.

Paris, efendim diyor ki, Merhaba Bay

Duncan, you look so handsome.

Duncan, çok yakışıklı görünüyorsunuz.

I don't know what you mean.

Ne demek istediğini bilmiyorum.

It's just me, as usual.

Her zamanki gibi sadece ben.

Nothing different, nothing special.

Farklı bir şey yok, özel bir şey yok.

I'm wearing my red shirt, but nothing else.

Kırmızı gömleğimi giyiyorum ama başka bir şey yok.

Nothing else is changed.

Başka hiçbir şey değişmedi.

I don't know what you mean.

Ne demek istediğini bilmiyorum.

Maybe there is something on your screen.

Belki ekranda bir şey vardır.

Maybe there is a little bit of dirt on your screen.

Belki ekranda biraz kir vardır.

Maybe your screen needs cleaning.

Belki de ekranınızın temizlenmesi gerekiyor.

Maybe we will see.

Belki görüşürüz.

Victoria says

Victoria,

risotto is often better when you reheat it.

risottoyu yeniden ısıttığınızda genellikle daha iyi olduğunu söylüyor.

Risotto? Yes, I think.

Risotto? Evet, sanırım.

Well, risotto.

Peki, risotto.

Does just that have rice risotto?

Sadece pirinç risotto mu var?

So it's lots of different things added together, isn't it?

Pek çok farklı şeyin bir araya gelmesi demek, öyle değil mi?

Risotto?

Risotto?

I think so.

Bence de.

I think it has rice and maybe spices as well.

Sanırım pirinç ve belki baharatları da var.

I haven't had risotto for many years.

Uzun yıllardır risotto yemedim.

I can't remember the last time I had risotto.

En son ne zaman risotto yediğimi hatırlayamıyorum.

But yes, I would imagine that it is that

Ama evet, bunun

hello also to

aynı zamanda bir

hello, Manuel.

merhaba olduğunu hayal ediyorum, Manuel.

Don't be shy.

Utangaç olma.

Don't be shy, Manuel.

Utangaç olma, Manuel.

It's all right.

Her şey yolunda.

You don't have to retract your comment.

Yorumunuzu geri çekmek zorunda değilsiniz.

Type it again.

Tekrar yazın.

Right it again. Don't be shy.

Tekrar düzelt. Utangaç olma.

Give it a try. You never know.

Bir şans ver. Asla bilemezsin. Hoşunuza

You might

you might enjoy it.

gidebilir.

Oh, what a surprise.

Ah, ne sürpriz.

You have something on your face, says Manuel.

Yüzünde bir şey var, diyor Manuel.

I don't know what you're talking about.

Neden bahsettiğini bilmiyorum.

Perhaps I need a wash.

Belki de yıkanmaya ihtiyacım var.

Maybe. Maybe my face is a little bit dirty.

Belki. Galiba yüzüm biraz kirli.

I don't know.

Bilmiyorum.

I don't know what you're talking about, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse neden bahsettiğini bilmiyorum.

Vitoria says yes, risotto.

Vitoria evet diyor, risotto.

It is cooked with rice and other ingredients.

Pirinç ve diğer malzemelerle pişirilir.

I think actually, you can have fish.

Bence aslında balık yiyebilirsin.

Is that true?

Bu doğru mu?

I think you can have fish risotto.

Bence balıklı risotto yiyebilirsin.

As you know, I don't really like food

Bildiğiniz gibi

that has fish in inside.

içinde balık olan yemekleri pek sevmem.

But yes, it might be nice.

Ama evet, güzel olabilir.

Hello. Also, to Nystrom.

Merhaba. Ayrıca Nystrom'a.

Hello. Nystrom

Merhaba. Nystrom,

thank you very much for your comment.

yorumunuz için çok teşekkür ederim.

That is very kind of you

Çok naziksiniz,

I don't know what you mean by that, but there you go.

bununla ne demek istediğinizi bilmiyorum ama işte böyle.

Paris says, Mr.

Paris, "Bay

Duncan, you look like Johnny Depp today.

Duncan, bugün Johnny Depp'e benziyorsunuz" diyor.

You are not the first person to say that.

Bunu söyleyen ilk kişi değilsin.

By the way, over the years, a lot of people have said, Mr.

Bu arada, yıllar boyunca pek çok insan Bay

Duncan, you remind us of Jack Sparrow from Pirates of the Caribbean.

Duncan, bize Karayip Korsanları'ndaki Jack Sparrow'u hatırlattığınızı söyledi .

So I'm not sure if I'm flattered or not.

Bu yüzden gururum okşandı mı, değil mi emin değilim.

Should I be pleased

when people say that

İnsanlar

I look like Jack Sparrow or Johnny Depp?

Jack Sparrow'a veya Johnny Depp'e benzediğimi söylediğinde bundan memnun mu olmalıyım?

Is that a good thing or a bad thing?

Bu iyi birşey mi yoksa kötümü?

I'm not sure, really.

Emin değilim, gerçekten. Johnny Depp konusunda

I suppose it depends on which side of the fence you are sitting

çitin hangi tarafında oturduğuna bağlı sanırım

concerning Johnny Depp.

.

Some people love Johnny Depp.

Bazı insanlar Johnny Depp'i sever.

Other people don't like him very much

Diğer insanlar çeşitli sebeplerden ötürü ondan pek hoşlanmıyorlar ki buna

for various reasons, which I won't go into at the moment

for legal reasons.

yasal sebeplerden dolayı şu anda girmeyeceğim.

Hello.

Merhaba.

Apparently today is Mika.

Görünüşe göre bugün Mika.

Mika Ode.

Mika Ode.

Is that true?

Bu doğru mu?

Is it Mika's birthday today?

Bugün Mika'nın doğum günü mü?

So where is Mika?

Peki Mika nerede?

Hello, Mika. Are you here?

Merhaba Mika. Burada mısın?

Are you watching at the moment or are you celebrating your birthday?

Şu an izliyor musun yoksa doğum gününü mü kutluyorsun?

Congratulations, Mika.

Tebrikler Mika.

If you are watching the replay.

Tekrarını izliyorsanız.

Happy birthday to you.

Doğum günün kutlu olsun.

Happy birthday to you, Mika.

Doğum günün kutlu olsun Mika.

It's your birthday? Yes.

Bu senin doğumgünün? Evet.

Today it's your birthday.

Bugün senin doğum günün.

Hip, hip. Who read it to you?

Kalça, kalça. Sana kim okudu?

Happy birthday, Mika.

Doğum günün kutlu olsun Mika.

Another year older. Oh, dear.

Bir yıl daha yaşlı. Ah hayatım.

Manuel says sometimes we make new food with the meal from yesterday.

Manuel bazen dünkü yemeklerden yeni yemekler yaptığımızı söylüyor .

So it is not technically reheated,

Yani teknik olarak yeniden ısıtılmaz,

but a new meal is born.

ancak yeni bir yemek doğar.

That's is something that people are talking about at the moment in this country.

Bu, şu anda bu ülkede insanların konuştuğu bir şey .

I'm sure you've heard.

Eminim duymuşsundur.

Or maybe you are experiencing the situation

Ya da belki

where the prices of food and all the other things that we need to survive.

gıda fiyatlarının ve hayatta kalmamız için ihtiyaç duyduğumuz diğer tüm şeylerin olduğu bir durum yaşıyorsunuz.

They are all going up, including here.

Hepsi yükseliyor, burası da dahil.

In the UK and of course being part of the UK, England.

İngiltere'de ve tabii ki İngiltere'nin bir parçası olmak, İngiltere.

The prices are going up and people are talking about ways

Fiyatlar yükseliyor ve insanlar

of saving money.

para biriktirmenin yollarından bahsediyor.

So when you think of saving money, when you think of

Yani para biriktirmeyi düşündüğünüzde,

not spending

too much money, maybe you don't have much money

çok fazla para harcamamayı düşündüğünüzde, belki de

because the prices of everything are rising.

her şeyin fiyatları yükseldiği için fazla paranız yok.

They are all becoming more expensive.

Hepsi daha pahalı hale geliyor.

Food, electricity, gas,

Yiyecek, elektrik, gaz,

heating, vegetables,

ısınma, sebze,

grain, rice, all of these things

tahıl, pirinç, bunların

are all becoming more expensive for various reasons.

hepsi çeşitli nedenlerle daha pahalı hale geliyor.

Some of the things are in short supply.

Bazı şeyler yetersiz tedarik ediliyor.

You can't get hold of them or maybe they are becoming scarce

Onlara sahip olamıyorsunuz veya belki de

for various reasons.

çeşitli nedenlerle azalıyorlar.

And of course things are becoming more expensive because of the general state of the economy.

Ve elbette, ekonominin genel durumu nedeniyle işler daha pahalı hale geliyor.

Around the world, including here as well.

Burası da dahil olmak üzere tüm dünyada.

Things not looking good.

İşler iyi görünmüyor.

So many people are talking about how to live

Pek çok insan

without spending too much money.

çok fazla para harcamadan nasıl yaşanacağından bahsediyor.

And one of the things, of course, is eating.

Ve tabii ki şeylerden biri de yemek yemek.

Eating certain types of food.

Belirli yiyecek türlerini yemek.

A lot of people like to go out and have a meal.

Birçok insan dışarı çıkıp yemek yemeyi sever.

Maybe it's a restaurant or a fast food chain.

Belki bir restoran ya da fast food zinciridir.

Maybe now and again you like to treat yourself

Belki ara sıra kendinize

to a McDonald's or a KFC.

bir McDonald's veya KFC ısmarlamak istersiniz.

But many people

Ancak şimdi birçok insan

now are finding that they can't afford to go out to eat.

yemek yemek için dışarı çıkamayacaklarını fark ediyor.

They can't afford to actually eat in the restaurant.

Restoranda gerçekten yemek yemeyi göze alamazlar.

So there are ways now of of using food,

Yani artık yiyecekleri kullanmanın,

buying food, certain types of food

yiyecek satın almanın, belirli yiyecek türlerini,

that you can use for maybe two or three days

belki iki veya üç gün boyunca yeniden

to reheat food or reuse your food.

ısıtmak veya yeniden kullanmak için kullanabileceğiniz yollar var.

But we believe in that.

Ama biz buna inanıyoruz.

Steve love doing that.

Steve bunu yapmayı çok seviyor.

We hate throwing away food.

Yiyecekleri atmaktan nefret ederiz. Bu

So quite often we will keep the food in the refrigerator

yüzden çoğu zaman yiyecekleri buzdolabında saklarız

and then reheat it and then eat it later.

ve sonra yeniden ısıtırız ve daha sonra yeriz.

So there are many ways of doing that.

Yani bunu yapmanın birçok yolu var.

But saving money

Ancak para biriktirmek,

is something everyone is thinking

about, including us, including probably you as well.

biz dahil, muhtemelen siz de dahil olmak üzere herkesin düşündüğü bir şeydir.

We are all trying to tighten our belts.

Hepimiz kemerlerimizi sıkmaya çalışıyoruz.

If you tighten your belt, it means you are spending less money on things.

Kemerinizi sıkarsanız, şeylere daha az para harcıyorsunuz demektir.

So everyone at the moment is watching their pennies and their pounds

Yani şu anda herkes kuruşlarına ve poundlarına bakıyor

because things

çünkü

are going a little bit crazy

as far as the economy is concerned.

ekonomi söz konusu olduğunda işler biraz çılgına dönüyor.

Definitely.

Kesinlikle.

So happy birthday once again to me, care watching in Japan.

Bir kez daha doğum günün kutlu olsun , Japonya'da izlemeye özen gösterin.

I am assuming that we are talking about Mika Ode

Mika Ode'den bahsettiğimizi varsayıyorum

Happy birthday to you.

İyi ki doğdun.

It is just a pity that Mika is not here at the moment.

Mika'nın şu anda burada olmaması üzücü.

I have a feeling that Mika is celebrating her birthday.

Mika'nın doğum gününü kutladığını hissediyorum.

That's what I think.

Bu benim düşündüğüm şey.

And of course in many countries

Ve elbette birçok ülkede

people celebrate their birthdays in different ways.

insanlar doğum günlerini farklı şekillerde kutlarlar.

So not everyone has a party.

Yani herkesin partisi yok.

Not everyone will receive gifts on the same day.

Herkese aynı gün hediye verilmeyecektir.

Maybe you will receive your your gifts before or after your birthday.

Belki hediyelerinizi doğum gününüzden önce veya sonra alacaksınız.

Maybe you will have no cake. Here

Belki de hiç pastan olmayacak. Burada

we find any excuse,

any excuse to eat food and drink alcohol.

yemek yemek ve alkol almak için herhangi bir bahane, herhangi bir bahane buluyoruz.

And having a birthday

Ve

for many people is a really good excuse for doing that.

birçok insan için doğum günü olması, bunu yapmak için gerçekten iyi bir bahane.

I think so.

Bence de.

Lewis says, Mr.

Lewis diyor ki, Bay

Duncan, I saw this morning that inflation

Duncan, bu sabah

in the UK has or will increase by 9%.

Birleşik Krallık'ta enflasyonun %9 arttığını veya artacağını gördüm.

Yes, it is a big increase for us

Evet, bu bizim için büyük bir artış

because we've been living through some strange times since

çünkü 2008'den beri garip zamanlar yaşıyoruz.

since 2008.

Things have been a little strange because of course as you know, in 2008

Olaylar biraz garip oldu çünkü tabii ki bildiğiniz gibi 2008'de

there was a big economic crash, the credit crunch.

büyük bir ekonomik çöküş, kredi krizi yaşandı.

Who remembers that?

Bunu kim hatırlıyor?

It seems like such a long time ago now, doesn't it?

Şimdi çok uzun zaman önce gibi görünüyor, değil mi?

And I suppose in certain ways it was.

Ve sanırım bazı yönlerden öyleydi.

But since then the economy has been slowly building back up.

Ancak o zamandan beri ekonomi yavaş yavaş yeniden toparlanıyor. Son on yılda

We've had many cutbacks as well here in the UK over

burada, Birleşik Krallık'ta da çeşitli nedenlerle birçok kesinti yaşadık

the previous ten years for various reasons.

.

And of course then we had to year's

Ve tabii ki o zaman,

of coronavirus, like many people around the world did.

dünyanın dört bir yanındaki birçok insanın yaptığı gibi, bir yıl boyunca koronavirüse yakalanmak zorunda kaldık.

So everyone is still recovering from that physically.

Yani herkes hala fiziksel olarak bundan kurtuluyor.

And financially.

Ve finansal olarak.

And then on top of that,

Üstelik,

we now have

artık

political situations that have that have taken over many people's lives.

birçok insanın hayatını ele geçiren siyasi durumlarımız var.

We have Ukraine being invaded by Russia.

Ukrayna Rusya tarafından işgal ediliyor.

A lot of people feel strongly about that in various ways.

Pek çok insan bu konuda çeşitli şekillerde güçlü duygular besliyor.

So I suppose all of these things are slowly coming together

Sanırım tüm bunlar yavaş yavaş bir araya geliyor

and that is the reason why we are in the mess that we are.

ve bu yüzden içinde bulunduğumuz karmaşanın içindeyiz.

Oh, the other thing that we have here that you don't.

Oh, bizde olan ama sende olmayan bir şey daha var.

Is Brexit, of course,

Elbette Brexit mi,

that is now back in the news

bu şimdi haberlere geri döndü, bu

so everyone once again is talking about Brexit.

yüzden herkes bir kez daha Brexit'ten bahsediyor.

We are talking about the war in Ukraine.

Ukrayna'daki savaştan bahsediyoruz.

We are talking about the end of lockdown on and people now going back to work.

Karantinanın sona ermesinden ve insanların artık işe geri dönmesinden bahsediyoruz.

And some people don't want to go back to work.

Ve bazı insanlar işe geri dönmek istemiyor.

They want to stay at home.

Evde kalmak istiyorlar.

And then the price of everything is starting to go up.

Ve sonra her şeyin fiyatı yükselmeye başlıyor.

Fuel, food.

Yakıt, yemek.

It's a crazy time.

Çılgın bir zaman.

What a time to be alive.

Hayatta olmak için ne zaman.

I still don't quite know how I am still able

Hala

how I am able to stand here and do this

nasıl ayakta durabildiğimi ve bunu yere

without collapsing on the floor.

yığılmadan nasıl yapabildiğimi hala tam olarak bilmiyorum.

Because of all

the things going on in the world.

Dünyada olup biten her şey yüzünden. Senden ne haber

What about you?

?

What do you think

Ne düşünüyorsun

Hello.

Merhaba.

Mahmood Mahmud says I have followed

Mahmood Mahmud, 2013'ten beri seni takip ettiğimi söylüyor.

you since 2013.

Thank you very much, Mahmud. Thank you for following me.

Çok teşekkür ederim Mahmud. Beni takip ettiğiniz için teşekkür ederim.

It's very nice and very kind of you to say hello

Merhaba demeniz ve beni ilk izleyişinizi hatırlamanız çok hoş ve çok nazik

and to remember

your first time watching me.

.

I hope it was a nice experience.

Umarım güzel bir deneyim olmuştur.

I feel it was.

Öyle olduğunu hissediyorum.

Maybe,

Belki

yes. Mika is having a birthday.

evet. Mika'nın doğum günü var.

Of course.

Mika is one of our long

Elbette.

Mika, uzun süredir

subscribed viewers.

abone olduğumuz izleyicilerimizden biri.

For many years, Mika has been watching.

Uzun yıllardır Mika izliyor.

So that is the reason why we are sending

İşte bu yüzden

a super big happy birthday to Mika.

Mika'ya çok büyük bir mutlu yıllar gönderiyoruz.

16%. Palmira says in my country,

%16 Palmira, benim ülkemde

the inflation rate is now 16%.

enflasyon oranının şu anda %16 olduğunu söylüyor.

It's incredible.

İnanılmaz.

In some countries, I suppose one particular country

Bazı ülkelerde, sanırım, ekonomilerinin tamamen çöktüğü şu

that a lot of people are talking about at the moment

anda pek çok insanın bahsettiği belirli bir ülke

where their economy has completely collapsed

and now people are getting quite upset and angry about it.

ve şimdi insanlar buna oldukça üzülüyor ve kızıyor.

So around the world, everyone is feeling the pinch.

Yani dünyanın her yerinde herkes sıkıntıyı hissediyor.

If you feel the pinch,

Kıstırma hissediyorsanız, zorluk veya başka bir şeyin

it means you are now feeling the pain caused

neden olduğu acıyı şimdi hissediyorsunuz demektir

by difficulty or something.

.

That is happening to you in a negative way.

Bu sana olumsuz bir şekilde oluyor.

You feel the pinch.

Sıkıntıyı hissediyorsun.

It's like someone pinching your arm

Sanki birisi kolunuzu çimdikliyor,

how how you are feeling the pinch.

siz nasıl hissediyorsanız öyle hissediyorsunuz.

Fernando says inflation is much more worse.

Fernando, enflasyonun çok daha kötü olduğunu söylüyor.

It is more worse.

Daha kötü.

It is worse in South America.

Güney Amerika'da daha kötü.

Yes, yes.

Evet evet.

I think it's fair to say that all around the world, everyone is feeling

Bence tüm dünyada herkesin olup

the effects of everything that has happened.

biten her şeyin etkilerini hissettiğini söylemek adil olur.

Hello to Can I say hello? To

Merhaba merhaba diyebilir miyim?

I'm still interested to know where poor Lay is.

Hala zavallı Lay'in nerede olduğunu bilmekle ilgileniyorum.

Hello, poor Lay.

Merhaba, zavallı Lay.

Where were you watching at the moment?

Şu anda nereden izliyordunuz?

Please let me know

Lütfen

Paris says I love Johnny Depp.

Paris'in Johnny Depp'i sevdiğimi söylediğini bana bildirin.

Oh, but does he know that you love him?

Oh, ama onu sevdiğini biliyor mu?

Maybe you should let him know.

Belki de ona haber vermelisin.

Send him an email.

Ona bir e-posta gönder.

You never know.

Asla bilemezsin.

I'm waiting for the day when Johnny Depp

Johnny Depp'in

is having to do his personal messages on cameo.

kişisel mesajlarını kamera hücresinde yapmak zorunda kalacağı günü bekliyorum.

Can you imagine that? Can you?

Bunu hayal edebiliyor musun? Yapabilir misin?

Can you imagine Johnny Depp having to to.

Johnny Depp'in buna mecbur olduğunu hayal edebiliyor musun?

To do

cameo videos?

Kamera hücresi videoları yapmak için mi?

Have you heard of them?

Onları duydunmu?

It's a website you can go to.

Girebileceğiniz bir web sitesidir.

And all of these big celebrities, they will send you a personal message

Ve tüm bu büyük ünlüler, sana kişisel bir mesaj gönderecekler

Of course, you have to pay them first.

Tabii ki, önce onlara ödeme yapmalısın.

So you send them the money and then they give you a lovely message.

Yani onlara parayı gönderirsiniz ve sonra size güzel bir mesaj verirler.

Hi there, Johnny.

Merhaba Johnny.

Depp here.

Depp burada.

Yeah.

I want to say happy birthday to Jamaica.

Evet.

Jamaika'ya mutlu yıllar demek istiyorum.

All right.

Elbette.

No problem. All right.

Sorun değil. Elbette.

All right.

Elbette.

Hello, Maha.

Merhaba Maha.

I am a new student of your channel.

Kanalınızın yeni öğrencisiyim.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

It's very nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek çok güzel.

We're having a quick break.

Hızlı bir mola veriyoruz.

And then today we are looking at animal words, animal phrases,

Ve sonra bugün, hayvanlar alemiyle ilgili hayvan kelimelerine, hayvan deyimlerine,

lots of things to do with the animal kingdom.

pek çok şeye bakıyoruz.

And also, we will be looking at some cute animals as well.

Ayrıca bazı sevimli hayvanlara da bakacağız.

Don't go away.

Gitme.

Oh, isn't that lovely?

Ah, çok hoş değil mi?

I hope you enjoyed that.

Umarım bundan zevk almışsındır.

The cows that are living at the back of the house at the moment

Şu anda evin arka tarafında yaşayan inekler

and there they were all resting in the field

ve orada hepsi tarlada dinleniyordu.

This is English Addict Extra.

Bu English Addict Extra.

It is an extra slice of English for your midweek.

Hafta ortası için fazladan bir İngilizce dilimidir.

It is Wednesday.

Çarşamba.

And I hope you are having a good time.

Ve umarım iyi vakit geçiriyorsundur.

We have found out where poor Lay is watching in Myanmar.

Zavallı Lay'in Myanmar'da nerede izlediğini bulduk .

Hello to you.

Merhaba sana.

I hope you are having a good day where you are

Umarım olduğun yerde iyi bir gün geçiriyorsundur

or is is well as you can be.

ya da olabileceğin kadar iyidir.

That's all we can do. Really.

Tüm yapabileceğimiz bu. Gerçekten mi.

The only things we can do in life is try our best

Hayatta yapabileceğimiz tek şey, elimizden gelenin en iyisini yapmak

and be as good

ve

as you can be or to be as well as you can

olabildiğince iyi olmak ya da olabildiğince iyi olmak,

that's all you can do.

yapabileceğin tek şey bu.

You can't do anything more.

Daha fazla bir şey yapamazsın.

Of course you can always do anything less,

Elbette her zaman daha azını yapabilirsiniz,

but it's always best to try.

ancak denemek her zaman en iyisidir.

Your upmost to be well and happy.

En iyisi iyi ve mutlu olmak.

Yesterday I taught many advanced words.

Dün birçok ileri düzey kelime öğrettim.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

Including a Malays.

Malaylar dahil.

Malays.

Malaylar.

Preposterous.

Saçma.

Some people say that my my English dreams are preposterous.

Bazı insanlar benim İngiliz rüyalarımın saçma olduğunu söylüyor.

I don't know what they mean by that.

Bununla ne demek istediklerini bilmiyorum.

What's the other word?

Diğer kelime nedir?

Ubiquitous and contentious.

Her yerde ve tartışmalı.

Or consensus.

Veya fikir birliği.

Very interesting.

Çok ilginç.

I mean, a myriad.

Yani, sayısız.

I like that word, by the way. Myriad.

Bu arada bu kelime hoşuma gitti. Sayısız.

If you have a myriad of something, it means you have many.

Bir şeyin sayısızına sahipsen, bu, çok şeye sahip olduğun anlamına gelir.

A copious amount of something.

Bol miktarda bir şey.

A myriad. Maybe you have a lot of choice.

sayısız. Belki çok fazla seçeneğiniz vardır.

Maybe there are lots of things on offer.

Belki de sunulan birçok şey vardır.

Myriad. I like that one,

Sayısız. Bunu beğendim,

Claudia says.

diyor Claudia.

I like the word pamper.

Şımartmak kelimesini seviyorum.

That's what I do with my niece when I'm cooking for her.

Yeğenime yemek pişirirken yaptığım şey bu .

Pamper. It's a great word. Yes.

Şımartmak. Bu harika bir kelime. Evet.

You take care of someone.

Biriyle ilgileniyorsun.

Quite often, someone special.

Oldukça sık, özel biri.

You will pamper that person.

O kişiyi şımartacaksın.

You will treat them nicely.

Onlara iyi davranacaksın.

You will give them lovely things.

Onlara güzel şeyler vereceksin.

You pamper that person.

O kişiyi şımartırsın.

Hello, Riccardo.

Merhaba Riccardo.

You know, the idea that the world needs an end to endless

Biliyorsunuz, dünyanın sonsuz büyümeye bir son vermesi gerektiği fikri

growing is the cause of inflation.

enflasyonun nedenidir.

And another diff different disaster,

Ve

which there are only a few beneficiaries.

sadece birkaç faydalanıcının olduğu başka bir farklı felaket.

Yes, maybe you are talking about people becoming

Evet, belki insanların

wealthy or people exploiting others for financial gain.

zenginleşmesinden veya başkalarını finansal kazanç için sömürmesinden bahsediyorsunuz.

Maybe something like that.

Belki böyle bir şey.

So there might be many situations where people are exploiting others.

Dolayısıyla, insanların başkalarını sömürdüğü birçok durum olabilir.

I suppose when you think about it,

Sanırım düşündüğünüzde,

we are all exploited from time to time.

hepimiz zaman zaman sömürülüyoruz. YouTube'da

When you watch adverts, TV advertisements,

reklamlar, TV reklamları

or even advertisements here on YouTube,

ve hatta burada reklamlar izlediğinizde,

you might say that that is

bunun

also a type of exploitation using people.

da insanları kullanarak bir tür sömürü olduğunu söyleyebilirsiniz.

Yes, I suppose so, but I would imagine that lots of people will be buying less

Evet, sanırım öyle, ancak durum kötüleştikçe birçok insanın daha az satın alacağını

and they will be purchasing fewer things

ve daha az şey satın alacaklarını tahmin ediyorum

as the situation becomes worse.

.

I think so.

Bence de.

Hello also to Suman.

Suman'a da merhaba.

Hello, Suman. How are you, sir?

Merhaba Suman. Nasılsınız efendim?

Hello, Suman.

Merhaba Suman.

Where were you watching?

Nereden izliyordun?

I am so nosy.

çok meraklıyım

I am such a nosy person.

Ben çok meraklı bir insanım.

Have you noticed? Mr. Duncan, you are so nosy.

Fark ettin mi? Bay Duncan, çok meraklısınız.

You are always asking where people are.

Sürekli insanların nerede olduğunu soruyorsun.

Would you like to see some cute animals? Oh, I know.

Sevimli hayvanlar görmek ister misiniz? A, biliyorum.

I know you do.

Yaptığını biliyorum.

I know.

Biliyorum.

I know. I do.

Biliyorum. Evet.

I know you do.

Yaptığını biliyorum.

Here are some cute animals.

İşte bazı sevimli hayvanlar.

Are you ready?

Here is the first cute animal.

Hazır mısın?

İşte ilk sevimli hayvan.

In a few moments, we are talking about

Birazdan

animal idioms and expressions.

hayvan deyimlerinden ve ifadelerinden bahsediyoruz.

And I know I've done this subject before, but today I'm.

Ve bu konuyu daha önce yaptığımı biliyorum ama bugün yapıyorum.

I'm adding some new ones.

Yenilerini ekliyorum.

I'm Fancy pants.

Ben Fancy Pants.

Oh, here is our first cute animal.

Oh, işte ilk sevimli hayvanımız.

Now, this does look like a lamb.

Şimdi, bu bir kuzuya benziyor.

But it isn't. This is not a lamb.

Ama değil. Bu bir kuzu değil.

This is actually a baby alpaca.

Bu aslında bir yavru alpaka.

Have you ever seen an alpaca They are very unusual creatures.

Hiç alpaka gördünüz mü Çok sıradışı yaratıklar.

They look a little bit like llamas.

Biraz lamalara benziyorlar.

They seem to be the cross between a llama and a camel.

Bir lama ve bir deve arasındaki melez gibi görünüyorlar.

I think so. Anyway.

Bence de. Her neyse.

Maybe I'm completely wrong.

Belki de tamamen yanılıyorum.

So there is a baby alpaca.

Yani bir yavru alpaka var.

Lots of people in the UK like to keep alpacas as pets.

Birleşik Krallık'ta pek çok insan alpakaları evcil hayvan olarak beslemeyi sever.

But they can be rather difficult to.

Ancak oldukça zor olabilirler.

To look after because they make lots of mess.

Bakmak için çünkü çok fazla dağınıklık yaratıyorlar.

And they also like lots of room to run around, and

Ayrıca etrafta dolaşmak için çok fazla alandan hoşlanırlar ve

they need lots of space.

çok fazla alana ihtiyaç duyarlar.

Oh, here's another one.

İşte bir tane daha.

So this is a well, what is this?

Peki bu bir kuyu, bu nedir?

I thought it was Mick Jagger.

Mick Jagger olduğunu düşündüm.

But it isn't.

Ama değil.

It's. It's an adult alpaca.

Onun. Bu yetişkin bir alpaka.

So this is what an adult alpaca looks like.

Demek yetişkin bir alpaka böyle görünüyor.

Very unusual creatures.

Çok sıradışı yaratıklar.

Very strange.

Çok ilginç.

Something more familiar.

Daha tanıdık bir şey.

Oh, look at that.

Şuna bak.

Near where I live, we have lots of these animals

Yaşadığım yerin yakınında, vahşi doğada dolaşan bu hayvanlardan çok var

running around in the wild, lots of deer.

, bir sürü geyik.

So where I live, I'm very close to some forests and lots of open area.

Bu yüzden yaşadığım yerde bazı ormanlara ve birçok açık alana çok yakınım.

And you will often see deer,

Ve özellikle sabahın erken saatlerinde sık sık geyik göreceksiniz

especially early in the morning.

.

If you are lucky to wake up early in the morning, you can often

Sabah erken kalktığınız için şanslıysanız,

see the deer running around

etrafta koşturan geyikleri sık sık görebilirsiniz

Oh, here's another familiar animal.

Oh, işte başka bir tanıdık hayvan.

This particular bird, a heron.

Bu özel kuş, bir balıkçıl.

We sometimes get herons flying over the house.

Bazen evin üzerinde uçan balıkçıllara rastlarız.

They are beautiful birds, and they are so big as well.

Güzel kuşlar ve aynı zamanda çok büyükler.

So this particular heron is a real one.

Yani bu özel balıkçıl gerçek bir balıkçıl.

And the reason why I say that

Ve bunu söylememin nedeni

is because in my garden, I have a fake

, bahçemde

heron made of plastic,

plastikten yapılmış sahte bir balıkçıl balığım olması ve

which lots of people often comment

birçok insanın

about because they think it's real.

gerçek olduğunu düşündükleri için hakkında sık sık yorum yapması.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

Oh, another cute animal.

Oh, başka bir sevimli hayvan.

Look at those eyes and the cute nose

Şu gözlere, sevimli buruna

and the little whiskers.

ve küçük bıyıklara bakın.

I think that otter

Su samurunun

has a better moustache than I do,

benden daha iyi bıyığı olduğunu düşünüyorum,

so I am a little bit jealous, to be honest.

bu yüzden dürüst olmak gerekirse biraz kıskanıyorum.

So there is an otter.

Yani bir su samuru var.

They live in water.

Suda yaşarlar.

And you often find them in rivers

Ve onları sık sık nehirlerde

or lakes, and you will see them quite often where there are lots of,

veya göllerde bulursunuz ve onları çokça olan yerlerde görürsünüz,

I suppose on the riverbank, you will often see otters.

sanırım nehir kıyısında, su samurlarını sık sık görürsünüz.

If you are lucky, they're not easy animals

Şanslıysanız,

to see or find because they are quite shy.

oldukça utangaç oldukları için görmesi veya bulması kolay hayvanlar değildir.

Here's another animal that's quite shy.

İşte oldukça utangaç olan başka bir hayvan.

An owl.

Baykuş.

We often see owls if we are lucky at night.

Geceleri şanslıysak sık sık baykuş görürüz.

You will certainly hear them

Baykuşları kesinlikle duyacaksınız

owls.

.

We have lots of owls where we live and quite often at night.

Yaşadığımız yerde ve oldukça sık olarak geceleri çok sayıda baykuş var.

If you go outside in the evening, you will hear

Akşam dışarı çıkarsanız,

all the owls calling to each other.

tüm baykuşların birbirini çağırdığını duyacaksınız.

And of course, we can't forget

Ve tabii ki

our lovely little friend, the lamb.

sevimli küçük dostumuz kuzuyu da unutamayız.

Oh, and at the moment there are lambs running around everywhere.

Oh, ve şu anda her yerde koşuşturan kuzular var. Kuzulama mevsimi olduğu için etrafta

There are many lambs running around

koşuşturan çok kuzu var

because this is the lambing season.

.

Normally, between the months of March and May,

Normalde, Mart ve Mayıs ayları arasında,

You often find that many farms

çoğu çiftliğin

will have lots of lambs in their fields.

tarlalarında çok sayıda kuzu olduğunu görürsünüz.

So there is a lovely, lovely lamb, some cute animals for us to look at.

Yani sevimli, sevimli bir kuzu var, bakmamız için bazı sevimli hayvanlar.

And the reason why I'm doing it is, well,

Ve bunu yapmamın nedeni,

first of all, to cheer myself up

öncelikle kendimi neşelendirmek

And also because we are going to talk about

ve ayrıca

animals in idioms and expressions,

hayvanlar hakkında deyimler ve ifadeler hakkında konuşacağız,

all of that coming up in a few moments.

bunların hepsi birazdan gelecek.

Here are some more animals for you to look at.

İşte bakmanız için birkaç hayvan daha.

Yes, some more cows

Evet,

in the

oh, so lovely.

oh, çok güzel birkaç inek daha.

Some more cows, though.

Yine de biraz daha inek.

Those particular cows are baby cows.

Bu özel inekler yavru ineklerdir.

And they were at the back of the house about three years ago.

Ve yaklaşık üç yıl önce evin arka tarafındaydılar.

Mm. Here we go again. We are back.

mm. Yine başlıyoruz. geri döndük

I hope you are having a good day.

Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur.

Vittoria says the fake heron was a present from Steve.

Vittoria, sahte balıkçılın Steve'den bir hediye olduğunu söylüyor.

If I'm not wrong. Yes.

Eğer yanılmıyorsam. Evet. iyi

You all right?

misin?

In fact, I have two fake herons.

Aslında iki sahte balıkçılım var.

I forgot.

Unuttum.

I've actually got two of them.

Aslında bende iki tane var.

So there is one in the front garden.

Yani ön bahçede bir tane var.

A plastic one.

Plastik bir tane.

And, of course, in the back garden, there is another one made of metal that mr.

Ve tabii ki arka bahçede de metalden yapılmış bir tane daha var ki o Mr.

Steve bought for me as well.

Steve benim için de satın aldı. Bugün canlı sohbette

We are having some interesting conversations on the live chat today.

bazı ilginç sohbetler yapıyoruz .

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

It's lovely not only to see you on the live chat,

Sizi sadece canlı sohbette görmek değil,

but also to see your actual

aynı zamanda gerçek

chats, the things that you are talking about.

sohbetlerinizi, bahsettiğiniz şeyleri görmek de çok güzel.

Philosophy.

Felsefe.

Oh, it would appear

Ah, anlaşılan şu

the subjects

that is being talked about at the moment is philosophy.

anda konuşulan konu felsefe.

I'm interested in philosophy.

Felsefe ile ilgileniyorum.

I'm interested in thinking.

Düşünmekle ilgileniyorum.

Some people say that philosophy is something

Bazı insanlar, felsefenin

that comes to you naturally as you get older.

yaşlandıkça size doğal olarak gelen bir şey olduğunu söyler.

Age quite often brings with it wisdom

Yaş, hayattan derslerinizi öğrenirken genellikle bilgeliği de beraberinde getirir

as you learn your lessons in life.

.

I think also philosophy is very good for

Bence felsefe,

for teaching you lessons when you are young as well,

gençken de size ders vermek,

learning from other people's thoughts and ideas

about this crazy thing we call life.

hayat dediğimiz bu çılgınca şey hakkında başkalarının düşüncelerinden ve fikirlerinden ders almak için çok iyi. Bu

So today we are looking at some expressions

yüzden bugün,

to do with animals, some animal idioms

to take us through to the end of today's live stream.

bizi bugünkü canlı yayının sonuna götürmek için hayvanlarla ilgili bazı ifadelere, bazı hayvan deyimlerine bakıyoruz.

Of course, if you want to say anything on the live chat, you can.

Elbette canlı sohbette bir şey söylemek istersen söyleyebilirsin.

No problem.

Sorun değil.

You are more than welcome.

Başımın üstünde yerin var.

So we are looking at animal idioms

Yani hayvan deyimlerine bakıyoruz

we will go through these one by one and I will explain

bunları tek tek inceleyeceğiz ve anlamını açıklayacağım

the meaning

Here's an interesting one.

İşte ilginç bir tanesi. Bariz sebeplerden dolayı

An animal that you will never, ever want to get near

asla ama asla yanına yaklaşmak istemeyeceğiniz bir hayvan

for obvious reasons.

.

Have a tiger by the tail.

Kuyruğunda bir kaplan olsun.

If you have a tiger by the tail, this expression means

Kuyruğunda bir kaplan varsa, bu ifade

to undertake a task that proves more difficult than expected.

sanıldığından daha zor olan bir görevi üstlenmek anlamına gelir.

But must be completed.

Ama tamamlanması gerekir.

So imagine

putting your hand

Elinizi

somewhere and then grabbing hold

bir yere koyduğunuzu ve ardından

of a tiger's tail.

bir kaplanın kuyruğunu tuttuğunuzu hayal edin.

But at that point, you have to continue because you have to do that job.

Ama o noktada devam etmek zorundasın çünkü o işi yapmak zorundasın.

You have to do that thing.

O şeyi yapmak zorundasın.

The thing you are doing is something that must be carried out.

Yaptığın şey yapılması gereken bir şey.

However, that particular thing

Ancak, o belirli şey,

has become more difficult or more dangerous than you intended.

niyet ettiğinizden daha zor veya daha tehlikeli hale geldi.

And because of that, we can

Ve bu nedenle,

say that you have a tiger by the tail.

kuyruğunuzda bir kaplan olduğunu söyleyebiliriz.

It is figurative.

Figüratiftir.

It is saying that you are now doing something

Şu anda

that is more dangerous than you realised.

fark ettiğinizden daha tehlikeli bir şey yaptığınızı söylüyor.

You have a tiger by the tail.

Kuyruğunda bir kaplan var.

You have taken on something that must be done,

Yapılması gereken bir şeyi üstlendiniz,

but it is now more dangerous

ancak bu artık düşündüğünüzden daha tehlikeli

or more risky than you thought it would be.

veya daha riskli.

Talking of risky things.

Riskli şeylerden bahsetmek.

Here is another thing that is quite risky.

İşte oldukça riskli olan başka bir şey. Kafanı

Put your head in the lion's mouth.

aslanın ağzına sok.

If you put your head in the lion's mouth,

Başınızı aslanın ağzına sokarsanız, kelimenin

not literally, of course.

tam anlamıyla değil elbette.

We can say that you are doing something risky,

Riskli,

something that might have terrible consequences.

korkunç sonuçları olabilecek bir şey yaptığınızı söyleyebiliriz.

So to do something risky or that might or a thing

Yani riskli bir şey yapmak için ya da

that might have terrible consequences,

korkunç sonuçları olabilecek bir şey için,

you put your head in the lion's mouth.

kafanı aslanın ağzına sokuyorsun.

And of course, many years ago,

Ve elbette yıllar önce

we would go to the circus

sirke giderdik

and we would see

ve

someone taming a lion.

birinin aslanı evcilleştirdiğini görürdük.

The lion would be angry or ferocious.

Aslan kızgın veya vahşi olurdu.

And so the tamer would calm the lion down.

Ve böylece terbiyeci aslanı sakinleştirirdi.

The lion would become tame.

Aslan evcilleşecekti.

And then he would go up to the lion.

Sonra da aslanın yanına giderdi.

He would open the lion's mouth,

Aslanın ağzını açar,

and he'd put his head

başını

into the lion's mouth.

aslanın ağzına sokardı.

Of course, people don't do that anymore.

Tabii ki, insanlar artık bunu yapmıyor.

For obvious reasons.

Bariz sebeplerden dolayı.

If you put your head in the lion's

Başınızı aslanın ağzına sokarsanız

mouth, you are doing something risky or something

, riskli veya

that might have terrible consequences.

korkunç sonuçları olabilecek bir şey yapıyorsunuz demektir.

You put your head in the lion's mouth.

Başını aslanın ağzına sokuyorsun.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

So not all of these phrases are connected to lions,

Yani bu ifadelerin hepsi aslanlarla bağlantılı değil

but these are

ama bunlar

to go into the lion's den.

aslanın inine girmek içindir.

Oh, if you go into the lion's den,

Oh, eğer aslanın inine girersen,

it means you are going in to a a hostile

düşmanca

or maybe desperate or dangerous situation.

veya belki çaresiz veya tehlikeli bir duruma giriyorsun demektir.

Maybe you are going into a room to be punished.

Belki de cezalandırılmak için bir odaya giriyorsun.

Maybe you are going into a room

Belki bir odaya giriyorsun

and you are trying to calm down an angry crowd of people.

ve öfkeli bir insan kalabalığını sakinleştirmeye çalışıyorsun.

You go in to the lion's den.

Aslanın inine giriyorsun.

You go in to the place where you might come to harm

Zarar görebileceğiniz

or where things might be hostile.

veya işlerin düşmanca olabileceği bir yere gidersiniz.

Sometimes in war, people will express

Bazen savaşta insanlar

the the moment where you have to face danger

tehlikeyle karşılaşmak zorunda olduğunuz anı

as going into the lion's den.

aslanın inine girmek olarak ifade ederler.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

Oh, by the way, this particular phrase

Oh, bu arada, bu özel ifade,

got my my lifestream blocked on YouTube earlier.

daha önce YouTube'da yaşam akışımın engellenmesine neden oldu.

I don't know why, but they seem they don't seem to like that word for some reason.

Neden bilmiyorum ama nedense bu kelimeden hoşlanmıyor gibiler.

I don't know why, but I did put this in my title,

Neden bilmiyorum ama bunu kendi başlığıma,

the actual title of the live stream.

canlı yayının gerçek başlığına koydum.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

YouTube blocked it

YouTube engelledi

They said it was using offensive

Saldırgan

or sensitive language, so I had to change it to something else.

veya hassas bir dil kullandığını söylediler, bu yüzden başka bir şeyle değiştirmek zorunda kaldım.

So here we go to pussyfoot around and a person

Yani burada ortalıkta dolanıyoruz ve

who pussy fits to do something cautiously,

korkak olan bir kişi bir şeyi dikkatli,

possibly overcautious.

muhtemelen aşırı temkinli yapmaya uyuyor.

So if you are being careful if you are approaching

Yani dikkatli oluyorsanız, bir

something carefully or cautiously,

şeye dikkatli ya da temkinli yaklaşıyorsanız, [ __ ]

we can say that you are pussy footing you pussy foot.

ayağınıza basıyorsunuz diyebiliriz.

Imagine a cat walking along silently.

Sessizce yürüyen bir kedi hayal edin.

Maybe it is hunting for a bird or a mouse.

Belki bir kuş ya da fare avlıyor.

You pussy foot.

Seni kedi ayağı.

You are doing something cautiously, carefully.

Dikkatli bir şekilde bir şeyler yapıyorsun.

And sometimes, of course, a person can be too cautious or too careful.

Ve bazen, elbette, bir kişi çok dikkatli veya çok dikkatli olabilir.

We say that that person is pussyfooting around.

O kişinin ortalıkta dolandığını söylüyoruz.

Oh, come on.

Ah, hadi ama.

Just. Just stop pussyfooting around.

Sadece. Sadece ortalıkta dolanmayı bırak.

Just tell me what you want.

Sadece bana ne istediğini söyle.

Stop being so cautious.

Bu kadar dikkatli olmayı bırak.

Stop being so careful.

Bu kadar dikkatli olmayı bırak.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

To hound someone.

Birini avlamak için.

Of course. Hound is a generic term for a dog.

Elbette. Hound, bir köpek için genel bir terimdir.

A type of dog.

Bir köpek türü.

Quite often we will describe a dog that is used for hunting

Oldukça sık olarak, avlanmak için kullanılan bir köpeği,

as a hound to hound someone.

birini avlamak için bir tazı olarak tanımlayacağız.

And the meaning of this is to pursue someone or to keep following someone.

Bunun anlamı da birini takip etmek ya da birisini takip etmeye devam etmektir.

You stalk someone.

Birini takip ediyorsun.

So maybe you constantly bother someone or you follow them.

Yani birilerini sürekli rahatsız ediyor veya takip ediyor olabilirsiniz.

Or maybe you are stalking that person.

Ya da belki o kişiyi takip ediyorsundur.

Stalking.

takip.

If you stalk, it means you follow.

Takip ediyorsan takip ediyorsun demektir.

You are following someone carefully.

Birini dikkatle takip ediyorsunuz.

Or if you keep bothering them,

Ya da sürekli rahatsız ediyorsan peşinden koştuğun

we can say that you found someone

birini buldun diyebiliriz birinin

to hound is to follow, pursue

peşinden koşmak, peşinden koşmak

or bother someone.

ya da canını sıkmak.

Stop hounding me.

Beni takip etmeyi bırak.

They keep my neighbours keep hounding me.

Komşularımın beni kovalamasına neden oluyorlar.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

A leopard never changes its spots.

Bir leopar asla beneklerini değiştirmez.

Never, ever, ever.

Hiç ama hiçbir zaman.

Never, never, ever, ever, ever.

Asla, asla, asla, asla, asla.

A leopard never changes its spots.

Bir leopar asla beneklerini değiştirmez.

And this particular phrase is referring

Ve bu özel ifade,

to someone who will never alter their bad habits.

kötü alışkanlıklarını asla değiştirmeyecek birine atıfta bulunuyor.

They will never change their bad ways.

Kötü yollarını asla değiştirmeyecekler.

A leopard never changes its spots.

Bir leopar asla beneklerini değiştirmez.

A person who is bad quite often will never change.

Oldukça sık kötü olan bir kişi asla değişmeyecektir.

They will continue being bad.

Kötü olmaya devam edecekler.

They will continue being a horrible person.

Korkunç bir insan olmaya devam edecekler.

They cannot change their spots.

Yerlerini değiştiremezler.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

We had Hound, and now we have toxic dogs.

Tazımız vardı ve şimdi zehirli köpeklerimiz var.

Let sleeping dogs lie.

Uyuyan köpeklerin uzanmasına izin ver.

Sometimes it is better to leave something alone to avoid harm.

Bazen zarar görmemek için bir şeyi kendi haline bırakmak daha iyidir .

Sometimes you must let sleeping dogs lie.

Bazen uyuyan köpeklerin yalan söylemesine izin vermelisin.

You don't disturb them.

Onları rahatsız etmiyorsun.

You don't wake them up quite often.

Onları pek sık uyandırmazsın.

Used in English.

İngilizce olarak kullanılır.

When we want to express something that you should avoid doing.

Yapmaktan kaçınmanız gereken bir şeyi ifade etmek istediğimizde.

Maybe you

Belki de

should avoid bringing up a certain subject or topic.

belirli bir konuyu veya konuyu gündeme getirmekten kaçınmalısınız.

You should let sleeping dogs lie

Uyuyan köpeklerin yatmasına izin vermelisiniz.

Do not disturb the situation or make it worse.

Durumu rahatsız etmeyin veya daha da kötüleştirmeyin.

A wolf in sheep's clothing.

Koyun kılığındaki bir kurt.

I remember many years ago someone described me

Yıllar önce birinin beni

as a wolf in sheep's clothing.

koyun postuna bürünmüş bir kurt olarak tanımladığını hatırlıyorum.

I don't know why they said that.

Neden öyle dediler bilmiyorum.

They said, Mr. Duncan, you.

Bay Duncan, siz dediler.

You appear to be a nice person.

İyi bir insan gibi görünüyorsun.

But we think underneath.

Ama altında düşünüyoruz.

Maybe you are horrible,

Belki korkunçsun,

charming.

çekicisin.

Lovely.

Sevimli.

How kind.

Ne kadar kibar.

A wolf in sheep's clothing is referring to a person

Koyun kılığına girmiş bir kurt, göründüğünden daha tehlikeli bir insanı kastediyor

that is more dangerous than they appear

And no, it has nothing to do with my moustache.

Ve hayır, bunun benim bıyığımla hiçbir ilgisi yok.

Nothing to do with that.

Bununla ilgisi yok.

I can't believe you said that, Nedra.

Bunu söylediğine inanamıyorum, Nedra.

A wolf in sheep's clothing.

Koyun kılığındaki bir kurt. Göründüğünden

It refers to a person who is more dangerous than they appear to be.

daha tehlikeli olan bir kişiyi ifade eder .

So maybe the person looks like this.

Yani belki kişi böyle görünüyor.

All lovely and cute,

Hepsi sevimli ve sevimli,

but maybe, really, they are, in fact, a wolf

ama belki, gerçekten, aslında

in sheep's clothing.

koyun postuna bürünmüş bir kurtturlar.

I believe that particular phrase is biblical.

Belirli bir ifadenin İncil'e ait olduğuna inanıyorum.

Flog a dead horse.

Ölü bir atı kırbaçla.

The word flog means hit

Flog kelimesi vurmak,

or strike or beat.

vurmak veya dövmek anlamına gelir. Etkisi geçtikten sonra bir şeyi yapmaya devam etmek için

You flog a dead horse

ölü bir atı kırbaçlarsınız

to continue doing something after its effectiveness has gone.

.

Maybe something that was popular, but now is not popular.

Belki eskiden popüler olan ama şimdi popüler olmayan bir şey.

But you keep doing it.

Ama yapmaya devam ediyorsun.

You still do it, even though it's no longer popular.

Artık popüler olmasa da hala yapıyorsun.

We can say that that person is flogging a dead horse.

O kişinin ölü bir atı kırbaçladığını söyleyebiliriz. Herkes ilgisini kaybettikten çok sonra bile

You are trying to get something to work

işe yarayacak veya başarılı olacak bir şeyler bulmaya çalışıyorsunuz

or to be successful

long after everyone else has lost interest.

.

You are flogging a dead horse

Ölü bir atı kırbaçlıyorsunuz

Here's a good one.

İşte iyi bir at.

I'm sure we've all been in this situation in the past

Eminim hepimiz geçmişte

to be a fish out of water.

sudan çıkmış balık olmak için bu duruma düştük.

If you are a fish out of water, it means you are in a situation.

Sudan çıkmış balıksanız, bir durumdasınız demektir.

Or we can describe it as a situation

Ya da

where a person feels out of place and awkward

kişinin kendini yersiz hissetmesi ve kendini

to to feel awkward or out of place.

tuhaf veya yersiz hissetmesi durumu olarak tanımlayabiliriz.

We can say that you are like a fish out of water.

Sudan çıkmış balık gibisiniz diyebiliriz.

You are in a strange place.

Garip bir yerdesin.

And because of that, you feel uncomfortable.

Ve bu yüzden kendinizi rahatsız hissediyorsunuz.

A situation or a place where a person feels out of place

Bir kişinin kendini yersiz ve garip hissettiği bir durum veya yer

and awkward They are a fish out of water.

Onlar sudan çıkmış bir balıktır.

Here is

something that has happened to me and maybe to you as well.

İşte

benim ve belki de sizin de başınıza gelen bir şey. Köpek kulübesinde köpek

To be in the doghouse in the doghouse.

kulübesinde olmak.

A person who is in the doghouse

Köpek kulübesinde olan bir kişi,

is a person who is in a situation

where they are in trouble for something they did wrong.

yanlış yaptığı bir şey yüzünden başının belaya girdiği bir durumda olan bir kişidir.

For example,

Örneğin,

maybe

your husband

kocanız

came back last night very late

dün gece çok geç geldi

and he was drunk

ve sarhoştu

and you had prepared a beautiful dinner for him.

ve siz onun için güzel bir akşam yemeği hazırlamış olabilirsiniz.

And he didn't come back home.

Ve eve geri dönmedi.

He came back home very late.

Eve çok geç döndü.

And now you feel angry towards him.

Ve şimdi ona karşı kızgın hissediyorsun.

You feel angry.

Kızgın hissediyorsun.

So you ignore him.

Yani onu görmezden geliyorsun.

You don't make him any animals.

Onu herhangi bir hayvan yapmazsın.

You want getting no food from me today.

Bugün benden yiyecek almak istemiyorsun.

You are in the doghouse.

Köpek kulübesindesin.

So maybe the husband came back late and now the wife will not speak to him.

Yani belki koca geç geldi ve şimdi karısı onunla konuşmuyor.

The husband

Kocası

is now in the doghouse.

şimdi köpek kulübesinde.

He has done something wrong.

Yanlış bir şey yaptı.

To pull the wool over someone's eyes.

Yünü birinin gözlerine çekmek.

If you pull the wool over someone's eyes,

Birinin gözüne yün çekerseniz,

of course we get wool from one of these

tabii ki

to pull the wool over someone's eyes.

birinin gözüne yün çekmek için bunlardan birinden yün alıyoruz.

Means to cheat or hide something from another person.

Başka bir kişiden bir şeyi aldatmak veya gizlemek anlamına gelir.

To fool someone.

Birini kandırmak için.

If you fool another person, or you try to hide something from them,

Başka birini kandırırsanız veya onlardan bir şey saklamaya çalışırsanız,

you're trying to trick them into thinking something.

onları bir şeyler düşünmeleri için kandırmaya çalışırsınız.

You pull the wool over their eyes

Gözlerine perde çekiyorsun,

you are trying to do something without them finding out

onlar farketmeden bir şeyler yapmaya çalışıyorsun

to cry wolf.

.

If you cry wolf, it means well.

Kurt ağlarsan, iyi demektir.

The definition is to pretend that something bad is happening when it is not.

Tanım, kötü bir şey olmadığı halde oluyormuş gibi yapmaktır.

At the risk of not being believed when a bad thing does happen.

Kötü bir şey olduğunda inanılmama riskiyle.

This is the old fable about the boy who cried wolf

Bu, ağlayan çocukla ilgili eski bir masal. Size

I won't tell you the whole story, but let's just say

tüm hikayeyi anlatmayacağım ama

the ending is not very good.

sonunun pek iyi olmadığını söyleyelim.

It's a rather gruesome ending.

Oldukça ürkütücü bir son.

So if you cry wolf, it means you are saying

Yani ağlarsanız, bu

that something bad is happening

kötü bir şey olduğunu söylüyorsunuz demektir

Maybe to yourself, or maybe to other people

Belki kendinize, belki başkalarına

when it isn't

değilken.

And the problem with doing that

is if you get found out the next time you do it, people will not believe you.

sana inanmayacak

And they will say that you are just crying wolf.

Ve senin sadece ağlayan bir kurt olduğunu söyleyecekler.

You cry wolf.

Sen ağla kurt

You are saying there is a wolf coming when there isn't

Yokken kurt geliyor diyorsun.

And yes, the story

Ve evet

of the boy who cried wolf is not very nice.

kurt diye bağıran çocuğun hikayesi pek hoş değil.

It doesn't have a good ending.

İyi bir sonu yok.

A lame duck

Topal ördek

a lame duck.

topal ördek.

If something is described as a lame duck,

Bir şey topal ördek olarak tanımlanıyorsa,

we can say it's

something underwhelming or seen as useless.

yetersiz görülen veya yararsız görülen bir şey diyebiliriz.

And a letdown.

Ve bir hayal kırıklığı.

If something is described as a letdown,

Bir şey hayal kırıklığı olarak tanımlanıyorsa,

it means it is disappointing.

hayal kırıklığı yaratıyor demektir.

A lame duck,

Topal bir ördek,

something that is seen as useless

yararsız görülen bir şey

or something that is not very impressive.

ya da pek etkileyici olmayan bir şey.

It is a lame duck.

Bu bir topal ördek.

No one wants to watch that programme.

Kimse o programı izlemek istemiyor.

No one wants to see that movie.

Kimse o filmi görmek istemiyor.

It is a lame duck.

Bu bir topal ördek.

It is not popular.

Popüler değil.

Vitesse.

Vitesse.

Oh, hello, Vitesse.

Merhaba, Vitesse.

Vitesse has gone crocodile tears.

Vitesse timsah gözyaşlarına boğuldu.

Oh, I'm saying nothing.

Ah, hiçbir şey söylemiyorum.

I'm saying nothing.

Hiçbir şey söylemiyorum.

You know what I'm thinking?

Ne düşünüyorum biliyor musun?

I know what I'm thinking.

Ne düşündüğümü biliyorum. Şu an

I'm thinking about something that is in the news at the moment.

haberlerde olan bir şeyi düşünüyorum .

Crocodile tears when a person cries,

Bir insan ağladığında timsah gözyaşı döker

but they pretend to cry.

ama ağlıyormuş gibi yapar.

They are

now pretending to be upset.

Şimdi üzülmüş gibi yapıyorlar.

The tears are not genuine.

Gözyaşları gerçek değil.

The tears are not real.

Gözyaşları gerçek değil.

They are crocodile tears.

Onlar timsah gözyaşları.

So that's a good one. Thank you, Vitesse.

Yani bu iyi bir şey. Teşekkürler Vitesse.

That's a good one.

Bu iyi bir tanesi.

I like that one.

Bunu beğendim.

I like it a lot.

Onu çok severim.

And final one.

Ve sonuncusu. Farlarda

Animal idioms

to appear like a deer

geyik gibi görünmek için hayvan deyimleri İşte böyle

in the headlights

That's what it looks like.

görünüyor.

To look shocked or surprised.

Şok veya şaşırmış görünmek.

To stare ahead in amazement or shock.

Şaşkınlık veya şok içinde ileriye bakmak.

You appear like a deer in the headlights.

Farlarda geyik gibi görünüyorsun.

So imagine an animal crossing the road at night.

Geceleri yoldan geçen bir hayvan hayal edin.

And then suddenly a car comes towards them.

Ve aniden onlara doğru bir araba gelir.

And the animal doesn't know what to do.

Ve hayvan ne yapacağını bilmiyor.

They just stare at the car coming towards them.

Sadece kendilerine doğru gelen arabaya bakarlar.

They are shocked.

Şok oldular.

They are surprised They don't know what to do.

Şaşırırlar, ne yapacaklarını bilemezler.

And we can describe a person

Ve

who has the same expression on their face.

yüzünde aynı ifadeye sahip bir insanı tarif edebiliriz.

They look like a deer in the headlights.

Farlarda geyik gibi görünüyorlar.

They are so shocked by what they see

Gördükleri karşısında o kadar şok olurlar ki

That is the final warn.

Bu son uyarıdır.

I'm sure there are many others as well.

Eminim başkaları da vardır.

Many others.

diğerleri.

Animal idioms.

Hayvan deyimleri.

Learning idioms.

Deyimler öğrenmek.

Can be fun because it is a good way of learning expressions.

İfadeleri öğrenmenin iyi bir yolu olduğu için eğlenceli olabilir.

It's also a good way of learning words.

Ayrıca kelimeleri öğrenmenin iyi bir yolu.

And also it gives you a good idea

Ayrıca

of how to process things to do with English words.

İngilizce kelimelerle yapılacak şeyleri nasıl işleyeceğiniz konusunda size iyi bir fikir verir.

Phrases appear in your brain.

Cümleler beyninizde belirir.

So it can. It can do lots of things, in fact.

Yani olabilir. Aslında pek çok şey yapabilir.

But some people don't like idioms or expressions.

Ancak bazı insanlar deyimleri veya ifadeleri sevmezler.

Other people do. They love them.

Diğer insanlar yapar. Onları seviyorlar.

Hello, Aris.

Merhaba Aris.

Hello, Aris.

Merhaba Aris.

Nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek güzel.

Thank you very much for joining us.

Bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz.

I will be going in a moment. Or two.

Birazdan gideceğim. Ya da iki.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

There are some bird expressions.

Bazı kuş ifadeleri var.

I can't believe I did not include birds.

Kuşları dahil etmediğime inanamıyorum.

Today there are some bird expressions.

Bugün bazı kuş ifadeleri var.

I suppose the one that I think of straight away

Sanırım hemen aklıma gelen,

is the early bird catches the worm.

erken kalkanın solucanı yakalamasıdır.

The early bird catches the worm

Erkenci kuş,

to do something before other people

to be prepared to do something before others.

diğerlerinden önce bir şeyler yapmaya hazırlanmak için diğer insanlardan önce bir şeyler yapmak için solucanı yakalar.

The early bird

Erken kalkan

catches the worm.

yol alır.

It's a good one.

İyi bir tane.

And there are lots of other ones as well.

Ve başka birçokları da var.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim. İngiltere'de öğleden sonra saat

I will be coming in a moment as we come up to 3:07

3:07'ye gelirken birazdan geleceğim

o'clock in the afternoon in the UK.

.

I am in England but I won't be with you much longer.

İngiltere'deyim ama artık sizinle olmayacağım.

I will be saying goodbye.

Hoşçakal diyeceğim.

But don't worry because I am back with you on Sunday and yes,

Ama merak etmeyin çünkü pazar günü tekrar sizlerleyim ve evet

he is also with us on Sunday.

o da pazar günü bizimle.

Mr. Steve will be with us.

Bay Steve bizimle olacak.

He will be here. So don't worry.

O burada olacak. Bu yüzden endişelenme.

Mr. Steve will be here as well.

Bay Steve de burada olacak.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Thank you for saying hello.

Merhaba dediğin için teşekkür ederim.

Thank you for joining in on the live chat.

Canlı sohbete katıldığınız için teşekkür ederiz.

I hope this has been useful.

Umarım bu faydalı olmuştur.

And if not, well, join me again on Sunday.

Olmazsa, Pazar günü tekrar bana katıl.

There might be something useful there.

Orada yararlı bir şeyler olabilir.

This is Mr.

Bu,

Duncan in the birthplace of English, saying Thanks for watching.

İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler diyor.

We've looked at quite a few subjects today.

Bugün epeyce konuya baktık.

We looked at food.

Yiyeceklere baktık.

We looked at inflation,

Enflasyona baktık,

we looked at reusing food, reheating food.

yiyecekleri yeniden kullanmaya, yiyecekleri yeniden ısıtmaya baktık.

Tonight, I am having chilli con carne,

Bu gece acılı con carne,

some reheated chilli Hong Kong, Mr.

biraz tekrar ısıtılmış kırmızı biber Hong Kong yiyeceğim, Bay

Steve's speciality. I can't wait.

Steve'in spesiyalitesi. bekleyemem

Whatever you are eating, whatever you are doing.

Ne yersen, ne yaparsan yap.

I hope the rest of this Wednesday is good to you.

Umarım bu çarşamba gününün geri kalanı sizin için iyidir.

This is Mr.

Bu,

Duncan, in the birthplace of English.

İngilizcenin doğum yeri olan Bay Duncan.

Saying, Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

See you soon. Take care.

Yakında görüşürüz. Dikkatli ol.

See you on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'den itibaren görüşmek üzere.

U.K..

Time is when I'm with you next And of course, you know what's coming next.

U.K..

Zaman, sıradaki seninle olduğum zamandır. Ve tabii ki, sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

ta ta for now.

Şimdilik ta ta.