ENGLISH LISTENING - Late and Live Stream - 15th August 2018 - Mr Duncan/Mr Steve - Childhood fears

ooh hello where are you is there anyone there oh there you are hi everybody here

ooh merhaba neredesiniz orada kimseler var oh işte buradasınız merhaba millet işte

we go it's another Wednesday yes these Wednesday nights keep coming round so

başlıyoruz yine bir çarşamba evet bu çarşamba geceleri çok

quickly don't you think and also we are halfway through August already tonight

çabuk gelmeye devam ediyor değil mi ve ayrıca ağustos ayının yarısını geçtik bu gece

we'll be talking about lots of things including childhood fears did you have

hakkında konuşuyor olacağız çocukluk korkuları dahil pek çok şey,

any childhood fears and have any of those fears continued into your adult

herhangi bir çocukluk korkunuz oldu mu ve bu korkulardan herhangi biri yetişkin yaşamınızda da devam etti mi,

life also mr. Steve will be here talking about paranoia do you ever feel paranoid

ayrıca bay. Steve burada paranoya hakkında konuşacak, etrafınızdaki dünya hakkında hiç paranoyak hissediyor musunuz

about the world around you and of course you are more than welcome to join in on

ve tabii ki

the live chat as well yes you can join in live with me after all it's just

canlı sohbete de katılabilirsiniz evet, benimle canlı olarak katılabilirsiniz, sonuçta saat

after 10 o'clock here in the UK it's a Wednesday night and this is late and live English

10'dan hemen sonra. saat burada Birleşik Krallık'ta Çarşamba gecesi ve bu geç ve canlı İngilizce

dip-dip do here we go oh my goodness it's Wednesday again I can't believe how

dip-dip işte başlıyoruz aman tanrım yine Çarşamba Zamanın ne kadar

fast time is going 2018 is like a blur it is going by so quickly I really

hızlı geçtiğine inanamıyorum 2018 bir bulanıklık gibi çok hızlı geçiyor Gerçekten

really can't believe it well it's happening again we are now

buna gerçekten inanamıyorum, tekrar oluyor, şimdi

live across the internet live on YouTube in fact and here we go again hi

internet üzerinden canlı yayındayız aslında YouTube'da ve işte tekrar başlıyoruz

everybody this is mr. Duncan in England but I think you already know that how

herkese merhaba bu ben bay. Duncan İngiltere'de ama sanırım zaten biliyorsun ki

are you today are you okay I hope so are you happy well are you happy I

bugün nasılsın iyi misin umarım çok mutlusundur iyi misin mutlusundur

really really hope so it is Wednesday late and live I will get

gerçekten umarım çarşamba geç olur ve yaşarım

straight to the point because there is one I am here to help you with your

direk konuya geleceğim çünkü bir tane var ben İngilizce dinlemenize yardımcı olmak için buradayım,

English listening so for all those who are here for the first time can I say

bu yüzden buraya ilk kez gelen herkese

hello to you don't forget I am here twice a week on Sunday and Wednesday

merhaba diyebilir miyim, unutmayın, haftada iki kez Pazar ve Çarşamba Pazar

Sunday at 2 p.m. UK time and Wednesday at 10:00 p.m. UK time you can find me

günleri saat 14:00'te buradayım. Birleşik Krallık saati ve Çarşamba saat 22:00'de. Birleşik Krallık zamanı, beni

right here on YouTube besides myself there is also someone else who always

burada YouTube'da bulabilirsiniz, benim yanı sıra her zaman katılmaktan hoşlanan biri daha var,

likes to join in especially when the live chat is on

özellikle canlı sohbet açıkken burası

did it get colder in here...or is it just me?

soğudu mu... yoksa sadece ben mi?

think it's just you mr. Steve definitely I'm pretty sure it's just you so mr.

sadece siz olduğunuzu düşünün bayım Steve kesinlikle sadece siz olduğunuzdan oldukça eminim, bu yüzden bay.

Steve coming a little bit later on lots of things to talk about including

Steve biraz sonra, çocukluk korkuları da dahil olmak üzere konuşacak pek çok şey hakkında

childhood fears was there anything that made you feel afraid when you were young

gençken korkmanıza neden olan herhangi bir şey var mıydı

and have some of those childhood fears continued into your adult life so by

ve bu çocukluk korkularından bazıları yetişkin yaşamınızda da devam etti, yani bununla

that I mean the things that made you scared when you were young do they still

sizi siz yapan şeyleri kastediyorum. gençken korktun mu

make you feel afraid I can think of some good examples maybe

seni hala korkutuyorlar mı aklıma bazı iyi örnekler geliyor belki

the dark so perhaps when you were young you were afraid of the dark and maybe

karanlık yani belki gençken karanlıktan korkuyordun ve belki

now you are still afraid of being in the dark so there is a good example to to

şimdi hala karanlıkta olmaktan korkuyorsun

help you think about your childhood fears also mr. Steve will be talking

çocukluk korkularınız hakkında düşünmenize yardımcı olacak iyi bir örnek ayrıca mr. Steve

about other things later on including paranoia it would appear that these days

daha sonra paranoya da dahil olmak üzere başka şeylerden bahsedecek. Görünüşe göre bu günlerde otorite sahibi

there is a lot of distrust of those in authority now more than ever it would

kişilere karşı çok fazla güvensizlik var.

appear that people don't trust the people in authority those who hold

office or those who have high responsibilities or they have a job that

yüksek sorumlulukları olan veya iyi maaş alan bir işi olan,

is well paid maybe in the government or some other area so it would appear that

belki hükümette veya başka bir alanda, öyle görünüyor ki

we are and more we are more suspicious than we used to be is it so do you worry

biz eskisinden daha fazla şüpheleniyoruz, öyle mi,

about who is watching you do you worry about who is getting your information so

sizi kimin izlediği konusunda endişeleniyor musunuz? Bilgilerinizi kimin aldığı konusunda endişeleniyor musunuz, bu yüzden

have we all become a little bit too paranoid that's a great word by the way

hepimiz biraz fazla mı paranoyaklaştık bu arada bu harika bir kelime,

if you are paranoid it means you fear everything you believe that there are

eğer paranoyaksanız bu, inandığınız her

things happening around you that other people cannot see for example maybe you

şeyden korktuğunuz anlamına gelir, çevrenizde diğer insanların göremediği şeyler oluyor demektir. örneğin, belki

think people are listening to your conversations or maybe you are being

insanların konuşmalarınızı dinlediğini düşünüyorsunuz veya belki de

watched by strangers around the world in fact

dünyanın dört bir yanından yabancılar tarafından izleniyorsunuz.

I'm having that very same feeling right now I'm feeling right now is if lots and

lots of eyes are staring at me does that mean I'm paranoid now of

bu şimdi paranoyak olduğum anlamına mı geliyor

course not it means I'm live on YouTube on a

tabi ki bu bir çarşamba gecesi YouTube'da canlı yayında olduğum anlamına gelmiyor

Wednesday night and I hope you are okay some things to show you we were out

ve umarım sorun olmaz size

walking the other night and we saw a very unusual view and here it is

geçen gece dışarıda yürüdüğümüzü ve çok sıra dışı bir manzara gördüğümüzü göstermek için bazı şeyler Bu, evimden çok da uzakta olmayan

would you like to see it so this is a rather unusual view of the local

yerel bir dönüm noktasının oldukça sıra dışı bir görünümü, bu

landmark which is not very far away from my house so there you can see it do you

yüzden orada onu görebilirsiniz,

know what it is it is a rather different view of the thing we see all the time

ne olduğunu biliyor musunuz, bu bizim gördüğümüz şeyin oldukça farklı bir görünümü. Stüdyomdan her zaman görüyorum,

from my studio so there it is that is the Wrekin hill the Wrekin and that is a

işte orası Wrekin tepesi, Wrekin ve bu

famous landmark in the area in which i live so we filmed that the other night

yaşadığım bölgedeki ünlü bir dönüm noktası, bu yüzden geçen gece onu filme aldık

and i was quite surprised to see that from different angles this particular

ve bunu farklı açılardan görünce oldukça şaşırdım. belirli bir

hill looks very different so from one angle it looks very long and from

tepe çok farklı görünüyor, bu yüzden bir açıdan çok uzun görünüyor ve

another angle it looks very narrow so there you can see the Wrekin hill from a

başka bir açıdan çok dar görünüyor, yani orada Wrekin tepesini

rather unusual angle not the normal angle not the normal view that we have

oldukça alışılmadık bir açıdan görebilirsiniz, normal açıdan değil, benim stüdyo penceremden aldığımız normal görüntüden değil

from my studio window and also whilst out walking we saw this lovely old

ve ayrıca yürüyüş yaparken bu sevimli eski

church as well again not very far away from where i live but i thought it was

kiliseyi de yine yaşadığım yerden çok uzakta değil gördük ama

quite a nice area and if you look closely in the distance as we move

oldukça güzel bir bölge olduğunu düşündüm ve mesafeye yakından bakarsanız,

around right in the distance that is where i am right now so right in the

tam mesafe içinde hareket ederken orası benim olduğum yer. şu anda çok uzaktayım,

distance the very distance is where i am standing at this very moment in time

mesafe tam şu anda durduğum yer,

lots and lots of lovely views and one more before we continue oh look at this

çok ve çok güzel manzaralar ve devam etmeden önce bir tane daha oh buna bak

always in that nice another nice view there looking out across the countryside

her zaman o güzelde başka bir güzel manzara karşıdan bakıyor

of Shropshire a lot of people ask where I live the place I live in is called

Shropshire kırsalında pek çok insan nerede yaşadığımı soruyor, yaşadığım yerin adı

Shropshire and that is in the United Kingdom or more precisely England and

Shropshire ve burası Birleşik Krallık'ta veya daha doğrusu İngiltere'de ve

that is where I am right now on a Wednesday night it's late and live

şu anda bir Çarşamba gecesi olduğum yer, geç ve canlı

English not only me there is also mr. Steve and of course

İngilizce sadece ben değil bey de var Steve ve tabii ki

you as well on the live chat let's have a quick look at the live chat shall we

sen de canlı sohbette canlı sohbete hızlıca bir göz atalım mı

because I don't want to ignore the live chatters or else they might get a little

çünkü canlı sohbet edenleri görmezden gelmek istemiyorum yoksa

bit angry so let's have a look at the live chat there it is

biraz kızabilirler, bu yüzden canlı sohbete bir göz atalım sohbet orada

the big question is who was first on the live chat who was first let's have a

büyük soru şu ki canlı sohbette ilk kim ilk kimdi bir

look shall we oh that's very interesting

bakalım mı oh bu çok ilginç bu

so tonight the first person on the live chat is Belarusian and of course you

yüzden bu gece canlı sohbetteki ilk kişi Belaruslu ve tabii ki

know what that means it means you get a big SuperDuper mr. Duncan round of

bunun ne anlama geldiğini biliyorsunuz büyük bir SuperDuper alın mr. Duncan

applause well done Bellarussia well done for being first on the live chat and in

alkışları aferin Bellarussia canlı sohbette birinci olduğun için aferin ve

second place we have Alice hello my lovely teacher hello to you as well and

ikinci sırada Alice merhaba sevgili öğretmenim sana da merhaba ve

Alex now Alex I'm not sure if I should break the rules for you but you are in

Alex şimdi Alex, senin için kuralları çiğnemeli miyim emin değilim ama

third place maybe next week you will be first so so maybe you should be a little

üçüncü sıradasın belki gelecek hafta birinci olacaksın bu yüzden belki

bit quicker with your finger maybe on Sunday so perhaps on Sunday you will be

parmağını biraz daha hızlı kullanmalısın belki Pazar günü yani belki Pazar günü

first on the live chat so better luck next time

canlı sohbette birinci olacaksın o yüzden

Shirin is here hello Sharon and also to most side most side Farouk hello to you

Shirin bir dahaki sefere buradayken bol şans merhaba Sharon ve ayrıca çoğu tarafa Farouk size

is it your first time I would like to know if it is your first time on the

ilk kez mi merhaba Canlı sohbete ilk kez katılıp katılmadığınızı bilmek istiyorum, bu

live chat that would be super Alex win Sergei is saying hello to

süper olurdu Alex kazanır Sergei herkese merhaba diyor

everyone also we have pal Mira here hello pal Mira lots of regular viewers

ayrıca burada dostumuz Mira var merhaba dostum Mira çok sayıda düzenli izleyici

Akhil hello Akhil I want to improve my language can you help me yes I can I can

Akhil merhaba Akhil dilimi geliştirmek istiyorum bana yardım edebilir misin evet yapabilirim

help you to improve your English listening your English speaking and your

İngilizce konuşmanı ve genel dilini

general in lish so that means everything involved

lish'i dinleyerek İngilizceni geliştirmene yardım edebilirim, yani bu, ingilizce dilini kullanmayla ilgili her şey anlamına gelir.

in using the english language whether it is spoken written and of course if you

yazılı olarak konuşulur ve tabii ki

are listening to English and that is the reason why I do this live stream it is a

İngilizce dinliyorsanız ve bu canlı yayını yapmamın nedeni bu, dinleme becerilerinizi

very good way of improving your listening skills Louis Mendez hello

geliştirmenin çok iyi bir yolu Louis Mendez merhaba

Louie yes let's start another lesson and we have already MX 25 hello to you I

Louie evet başka bir derse başlayalım ve zaten MX 25'imiz var. merhaba

haven't seen you for a long time MS fairy says hello hello to you as well

size uzun zamandır görüşmüyorum MS peri size de merhaba diyor

thank you very much thanks also for your email I received a lovely email from you

çok teşekkür ederim e-postanız için de teşekkürler hafta sonu sizden çok güzel bir e-posta aldım

at the weekend so thank you very much for your very kind words concerning my

bu yüzden çok teşekkür ederim çok naziksiniz derslerimle ilgili sözler Söylemek

lessons I'm very moved by what you had to say and can I also say thank you to

zorunda olduklarınızdan çok etkilendim ve ayrıca

all those who sent messages on Sunday for my birthday thank you so much I had

Pazar günü doğum günüm için mesaj gönderen herkese teşekkür edebilir miyim çok teşekkür ederim, e-postamda

I had a round about 250 messages on email on my Facebook and through YouTube

yaklaşık 250 mesaj vardı. Facebook ve YouTube aracılığıyla

as well so lots and lots of birthday greetings from last Sunday so thanks a

da geçen Pazar gününden pek çok doğum günü selamı geldi, bunun

lot for that I was very overwhelmed and did you see mr. Steve he gave me a big

için çok teşekkürler, çok bunaldım ve gördünüz mü bay. Steve Pazar günkü canlı yayının sonunda bana büyük bir sürpriz yaptı

surprise at the end of Sunday's livestream I was very very surprised

çok çok şaşırdım oldukça

quite shocked in fact I almost cried by the way I was very close to tears I'm

şok oldum aslında bu arada neredeyse ağlayacaktım ağlamak üzereydim fark ettiniz mi

not sure if you noticed but I I almost started to cry like a baby Mavi hello to

bilmiyorum ama neredeyse ağlayacaktım bebek Mavi

Mavi from Turkey hello Turkey and a big hello to everyone watching in that

Türkiye'den Mavi'ye merhaba merhaba Türkiye ve dosia'nın Polonya'da olduğu o yeri izleyen herkese kocaman bir merhaba

particular place dosia is in Poland Alex says I can't believe it what what

Alex inanamıyorum neye

can't you believe please with us all Alice oh it's that t-shirt

inanamıyorsun diyor, lütfen hepimizle Alice oh bu tişört

again I really love it it's really vintage it reminds me of my childhood

Yine gerçekten onu çok seviyorum gerçekten vintage bana çocukluğumu hatırlatıyor

Thank You Alice so yes this is a vintage t-shirt that I'm wearing tonight it

Teşekkür ederim Alice yani evet bu bu gece giydiğim vintage bir tişört

looks like something from many years ago so when we talk about vintage it means

uzun yıllar öncesinden bir şeye benziyor bu yüzden vintage hakkında konuştuğumuzda

something old or something that was used or something that was around in the past

eski bir şey ifade ediyor ya da kullanılmış bir şey ya da geçmişte ortalıkta olan

and it has been kept normally in good condition

ve normalde iyi durumda tutulan bir şey eski paranoyak

vintage paranoid the paranoid is never entirely mistaken or the paranoid are

paranoyak asla tamamen yanılmaz ya da paranoyak asla

never are never entirely mistaken that was a quote by Freud yes people that are

tamamen yanılmaz bu Freud'un bir sözüdür evet

paranoid if you are a paranoid person you might sometimes be right but maybe

paranoyak insanlar paranoyak biriyseniz bazen haklı olabilirsiniz ama belki

most of the time you'll be wrong so maybe sometimes your paranoia the

çoğu zaman yanılıyorsunuz yani belki bazen paranoyanız

feeling of suspicion might be right but perhaps for most of the time it's wrong

şüphe duygusu doğru olabilir ama belki çoğu zaman yanlıştır

hello Gretel mr. Steve can't be absent no he isn't don't worry mr. Steve will

merhaba Gretel bay. Steve yok olamaz, yok merak etmeyin bayım. Steve

be here in a few moments so please everyone all you fans of mr. Steve don't

birkaç dakika içinde burada olacak, bu yüzden lütfen bay Bay'ın hayranları olan herkesi memnun edin. Steve

worry he will be here row sir hello mr. Duncan and everybody we like your

burada olacak merak etmeyin efendim merhaba bay. Duncan ve herkes tişörtünüzü beğendik

t-shirt is it a birthday gift no it isn't I've had this t-shirt for about

doğum günü hediyesi mi hayır değil mi bu tişört yaklaşık

two years I'm still afraid of remembering my bugbears

iki yıldır bende hala böceklerimi hatırlamaktan korkuyorum

the things that scared you when you were young Thank You Sergio for that that's a

gençken sizi korkutan şeyleri teşekkürler Sen Sergio bunun için

great word by the way bugbears the book bears are the things that upset

harika bir kelime bu arada kitap ayılar seni üzen şeyler

you or things that are on your mind something that annoys you over a long

ya da kafana takılan şeyler seni uzun

period of time or maybe makes you feel afraid your bugbears

süre rahatsız eden ya da belki de seni korkutan şeyler ayılar

that's a great word by the way thanks for introducing that tonight

bu harika bir kelime bu arada bu akşam tanıttığınız için teşekkürler

Reba hello Reba from Iraq and I watching you from Turkey hello to you Alice says

Reba merhaba Irak'tan Reba ve sizi Türkiye'den izliyorum size merhaba Alice diyor ki ben

I was afraid of any kind of lizard and phibian and snake well can I just tell

her türlü kertenkeleden, fibiden ve yılandan korkardım peki

you something Alice a little bit later on we are going to take a look at my

size bir şey söyleyebilir miyim Alice biraz sonra biz örümceklerime bir göz atacaklar

spiders yes the spiders are still living in the house we are at the moment taking

evet örümcekler hala evde yaşıyor şu anda

care of some spiders and I haven't showed the spiders for a long time so I

bazı örümceklerle ilgileniyoruz ve uzun zamandır örümcekleri göstermiyorum bu yüzden

thought tonight we would show the spiders or at least one of them and the

bu gece örümcekleri gösteririz diye düşündüm veya en az biri ve

spider is doing something very unusual

örümcek çok alışılmadık bir şey yapıyor

hello from Sao Paulo in Brazil hi to you thanks a lot for joining us Marella

Brezilya'daki Sao Paulo'dan merhaba size merhaba, bize katıldığınız için çok teşekkürler Marella

hello Marella I don't think I've seen your name before is it your first time

merhaba Marella İsminizi daha önce gördüğümü sanmıyorum, bu ilk seferiniz

Reder is here as well we miss you mr. Duncan Thank You Rader

mi Reder burada da özledik seni bay Duncan Teşekkür Ederim Rader pekala

well don't forget I am here twice a week twice a week on Wednesday and also

unutma ben haftada iki kez buradayım Haftada iki kez Çarşamba ve

Sunday I will give you the details once more later on

Pazar günleri Size ayrıntıları daha sonra bir kez daha vereceğim

Alex says it didn't happen all right maybe next time I will get revenge oh I

Alex bunun olmadığını söylüyor tamam belki bir dahaki sefere intikam alırım oh

think I think alex is talking about being first on the live chat anyway

Sanırım Alex canlı sohbette ilk olmaktan bahsediyor yine de

maybe better luck next time that's what I say

belki bir dahaki sefere daha iyi şanslar

Kamara thanks a lot for teaching is you are the best teacher I know Thank You

Kamara öğrettiğin için çok teşekkürler tanıdığım en iyi öğretmensin Teşekkür ederim

Kamara that's very kind of you and we are almost up-to-date with the live chat

Kamara çok naziksin ve biz neredeyse canlı sohbet ile güncel

Mexico is watching Galileo hello Galileo that's a great

Meksika Galileo'yu izliyor merhaba Galileo bu harika bir

name by the way and a unab a and bi yeah sorry about

isim bu arada ve bir unab a ve bi evet bunun için üzgünüm

that and by er hello to mr. Stephen mr.

ve by er merhaba to mr. Stephen bey

Duncan from Pakistan hello to you Paulo or Paulo is here watching in

Pakistan'dan Duncan size merhaba Paulo veya Paulo burada Brezilya'da izliyor

Brazil oh it would appear that I have a lot of people watching in Brazil I've

oh görünüşe göre Brezilya'da izleyen çok insan var gibi görünüyor

noticed this on Wednesday every Wednesday I have noticed that we do get

Bunu her Çarşamba Çarşamba günü farkettim

a lot of people watching in South America and that is the reason why I do

Bir çok insanın izlediğini fark ettim Güney Amerika ve bu yüzden

this late and live English there you can see the time now is 25 minutes past 10

bu kadar geç kalıyorum ve orada İngilizce yaşıyorum, şu anda saatin gece saat 10'u 25 geçe olduğunu görebilirsiniz, bu

o'clock at night so all my neighbours are now asleep they are all asleep in their

yüzden tüm komşularım şu anda uyuyor, hepsi yataklarında uyuyor

beds but I am still up so it is very late at night now here in the UK so for

ama ben hala yukarı, yani şimdi burada Birleşik Krallık'ta gece çok geç, bu yüzden

those watching in South America it is still morning or maybe almost midday so

Güney Amerika'da izleyenler için hala sabah veya neredeyse öğlen, bu yüzden

that's the reason why I do that that is the reason why we do the later live I

bunu yapmamın nedeni bu, daha sonra canlı yayın yapmamızın nedeni

also believe we have some people watching in the USA so if there is

de bu. ABD'de izleyen bazı insanlar var, bu yüzden

anyone watching in the United States at the moment please say a big hi on the

şu anda ABD'de izleyen biri varsa lütfen canlı sohbete büyük bir merhaba deyin devam edin

live chat go on don't be shy give it a try

utangaç olmayın deneyin

you never know you might like it so the live chat is very busy would you like to

beğeneceğinizi asla bilemezsiniz bu yüzden canlı sohbet çok meşgul

have a look at my giant spider now these are the spiders that we are looking

şimdi benim dev örümceğime bir göz atmak ister misin bunlar

after at the moment so if you don't like spiders if you don't like big spiders

şu anda baktığımız örümcekler bu yüzden örümcekleri sevmiyorsan büyük örümcekleri sevmiyorsan

you can cover your eyes now like this and then I will tell you when you can

şimdi gözlerini kapatabilirsin bunun gibi ve sonra tekrar bakabileceğiniz zaman size söyleyeceğim

look again okay so here is the spider one of them we have three at the moment

tamam işte örümcek bunlardan biri şu anda üçümüz var ve

that we are taking care of for for one of mr. Steve's friends so here is one of

biri için ilgilendiğimiz Mr. Steve'in arkadaşları işte

the spiders doing something very unusual can you see what it's doing so this is

örümceklerden biri çok alışılmadık bir şey yapıyor ne yaptığını görebiliyor musunuz bu

one of the tarantulas and it is cleaning itself it is actually having a wash it

tarantulalardan biri ve kendini temizliyor aslında yıkanıyor

is cleaning its legs and I was watching tonight I was actually sitting

bacaklarını temizliyor ve ben bu gece izliyordum aslında yerde oturmuş

on the floor watching the spider and I couldn't work out what he was doing so I

örümceği izliyordum ve ne yaptığını çözemedim bu yüzden

got really close with the camera and then I realised he was actually cleaning

kameraya gerçekten yaklaştım ve sonra aslında kendi kendini temizlediğini fark ettim ki bu

itself which is something I've never seen before I didn't realize that

daha önce hiç görmediğim bir şeydi bunu fark etmemiştim

tarantulas cleaned themselves but obviously they do so there is the

tarantulalar kendilerini temizlediler ama belli ki yapıyorlar, yani

tarantula and yes it is big so for those who don't like spiders please keep your

tarantula var ve evet büyük yani örümcekleri sevmeyenler için lütfen

eyes covered for another 10 seconds and I think that particular spider is maybe

gözlerinizi 10 saniye daha kapalı tutun ve bence belirli bir örümcek

starting to lose its shell so spiders sometimes will also lose their their

kabuğunu kaybetmeye başlıyor, bu yüzden örümcekler bazen

outer skin they will shed their skin so I have a strange feeling that this

dış derilerini de kaybedecekler derilerini değiştirecekler bu yüzden bu örümceğin derisini kaybetmeye hazırlanıyor olabileceğine dair garip bir his var içimde, bu yüzden

spider might be preparing to lose its skin so as the spider grows it has to

örümcek büyüdükçe

lose its skin so it can get larger so I think that's what it is doing ok the

derisini kaybetmesi gerekiyor ki büyüyebilsin, bence bu ne iyi gidiyor

spider has now gone it is there no more so for those who were hiding you can now

örümcek şimdi gitti artık orada değil yani saklananlar için şimdi

come back the spider has gone would you like to see something very cute now so

geri dönebilirsiniz örümcek gitti şimdi çok sevimli bir şey görmek ister misiniz yani

here once again some wildlife that I filmed two nights ago whilst walking

burada bir kez daha iki gece önce filme aldığım bazı vahşi yaşam

around the village and there you can see some little baby cows oh look there they

köyün etrafında dolaşırken orada bazı küçük yavru inekler görebilirsiniz oh bakın oradalar

are can you see them so in this field there

onları görebiliyor musunuz yani bu alanda

are lots of little newborn cows they are called calves calves so calves

bir sürü küçük yeni doğmuş inek var onlara buzağı denir yani buzağılar

are newborn cows and there you can see a closer look on they lovely and they look

yeni doğmuş ineklerdir ve orada bir tane görebilirsiniz. daha yakından bakın çok sevimliler ve

very very inquisitive they look quite interested in what is going on around

çok meraklı görünüyorlar şu anda etraflarında olup bitenlerle oldukça ilgileniyorlar

them now I would say that these calves are probably about two maybe two weeks

bu buzağıların benim için muhtemelen yaklaşık iki belki iki

old to me or maybe even three weeks old but they are they are not very old

haftalık hatta belki üç haftalık olduğunu söyleyebilirim ama öyleler çok yaşlı

aren't they lovely the thing I love about calves is that their legs always

değiller, sevimli değiller mi, baldırlarla ilgili sevdiğim şey, bacaklarının her zaman

look too long it always looks as if their legs are far

çok uzun görünmesi, her zaman bacaklarının çok

too long so there one of the views from the other night some little baby calves

uzun görünmesi, bu yüzden geçen geceki görüşlerden biri var, bazı küçük yavru buzağılar çok

are they cute and one or two of them were having difficulty to walk they were

tatlılar ve bir iki tanesi yürümekte zorluk çekiyorlardı

having difficulty standing up so so maybe they are just two weeks old

ayakta durmakta zorlanıyorlardı bu yüzden belki sadece iki haftalıktırlar yine de öyle

that's what I think anyway so I hope you enjoyed that some little baby cows some

düşünüyorum umarım bazı küçük inek yavrularının bazıları

of them are cows and some of them are little baby bulls so in a few weeks time

inek bazıları da inek olduğunu beğenmişsinizdir onlar küçük yavru boğalardır, bu yüzden birkaç hafta içinde

they will be running around in the field and having lots of fun but at the moment

tarlada koşuşturup çok eğlenecekler ama şu anda

they are rather nervous live-chat and then we will have a look

canlı sohbette oldukça gerginler ve sonra

at one of our full English lessons and then mr. Steve will be joining us as

tam İngilizce derslerimizden birine göz atacağız ve sonra Bay. Steve de bize katılacak, bu

well so the live chat is now on we will have another look

yüzden canlı sohbet şimdi başlıyor, bir kez daha bakacağız

yes the the spider is very clean Thank You Mavi for that

evet örümcek çok temiz Bunun için teşekkürler Mavi bence

I think the spider was actually cleaning itself I hate spiders since I watched

örümcek aslında kendi kendini temizliyordu Yüzüklerin Efendisini izlediğimden beri örümceklerden nefret ediyorum

Lord of the Rings says betel oh yes I remember there was a scene in Lord of

diyor betel oh evet

the Rings where that giant spider was coming down from the web yes

Yüzüklerin Efendisi'nde o dev örümceğin ağdan indiği bir sahne olduğunu hatırlıyorum evet

well I'm pleased to say that the spiders in my house are not as big as that

pekala evimdeki örümceklerin o örümcek kadar büyük olmadığını söylemekten memnuniyet duyuyorum

spider so don't worry too much about it Gretel your pet looks so fluffy yes

bu yüzden endişelenme Gretel evcil hayvanınız çok kabarık görünüyor evet

the spider looks very furry betel the spider looks very impressive oh thank

örümcek çok tüylü görünüyor betel örümcek çok etkileyici görünüyor oh

you I'm glad you like it hi everybody friends from jealous Co in

teşekkür ederim beğendiğinize sevindim herkese merhaba Meksika'daki kıskanç Co'dan arkadaşlar

Mexico and that comes from Oscar hello Oscar Sanchez nice to see you here

ve bu Oscar'dan geliyor merhaba Oscar Sanchez hoş geldiniz burada görüşürüz

palmyra is here or palmyra in lithuania where it is now after midnight in

palmyra burada ya da litvanya'da palmyra, şu anda Litvanya'da gece yarısından sonra

Lithuania alex says I like spiders they are killing the flies in my room but

Alex örümcekleri sevdiğimi söylüyor, odamdaki sinekleri öldürüyorlar ama

they are not so big well that's good I'm not sure if I would like to have a room

o kadar büyük değiller, bu iyi, isteyip istemediğimden emin değilim dürüst olmak gerekirse,

full of tarantulas walking around on my wall to be honest I think I would be

duvarımda tarantulalarla dolu bir oda dolansa,

very scared indeed Kennedy Pradeep iris says so cute

gerçekten çok korkardım.

oh yes the lovely young cows yes they were lovely yes very nice my nephew has

a little baby cow but it is not a real one it is a doll Thank You Gretel for

gerçek değil oyuncak bebek Bunun için Gretel'e teşekkür ederim

that Sergio is here yes vintage means something being older than

Sergio burada evet vintage, 25 yıldan daha eski ve çok değerli bir şey anlamına geliyor

25 years and of great value yes something vintage we often use the

evet vintage bir şey

word vintage to mean old so something that is from the past can also be

aynı zamanda vintage de olabilir,

vintage we will often used that word very loosely to

bu kelimeyi geçmişten bir şeyi ifade etmek için genellikle çok gevşek bir şekilde kullanırız,

mean something from the past so let's have a look at one of my full English

bu yüzden tam İngilizce derslerimden birine bir göz atalım

lessons and then we're going to do something very unusual we are going to

ve sonra çok sıra dışı bir şey yapacağız,

go into the kitchen where mr. Steve is going to show us what

mutfağa gideceğiz, Bay . Steve bize

is in our fridge do you have a refrigerator do you have a fridge in

buzdolabımızın içinde ne olduğunu gösterecek, buzdolabınız var mı, evinizde

your house that is full of stuff that you don't eat or that you haven't eaten

yemediğiniz veya

for a long time so we're going to do something very unusual in a few moments

uzun süredir yemediğiniz şeylerle dolu bir buzdolabınız var mı? birazdan çok sıra dışı bir şey yapacağız

we're going to have a look in our fridge and it will be completely live it will

buzdolabımıza bir göz atacağız ve tamamen canlı olacak,

be completely unrehearsed so whatever we find in that fridge we will show to you

tamamen provasız olacak, bu yüzden o buzdolabında ne bulursak bulalım,

however embarrassing it might be so here we go it is an excerpt from one of my

ne kadar utanç verici olursa olsun size göstereceğiz. işte başlıyoruz,

live English lessons and this is taken from live English or should I say full

canlı İngilizce derslerimden birinden bir alıntı ve bu, canlı İngilizce'den alınmıştır veya tam

English number twelve

İngilizce on iki numara mı demeliyim

well a big happy hello to you my name is mr. Duncan and I'm so pleased to see you

peki size büyük bir mutlu merhaba benim adım bay. Duncan ve ben sizi

here again for another full English lesson this is full English number 12

başka bir tam İngilizce dersi için burada tekrar görmekten çok memnunuz, bu tam İngilizce sayısı 12'dir,

which means that I have now made a dozen episodes of full English a dozen of

yani şu anda bir düzine tam İngilizce bölümü yaptım, bir düzine bir

something is 12 half a dozen of something is six and two dozen of

şey 12 yarım düzine bir şey altıdır ve iki düzine bir

something is twenty-four do you know how many things make up a

şey yirmi dörttür, biliyor musunuz, kaç şey brüt bir şeyi oluşturur

gross twelve dozen things is a gross which is 144 the word gross can also

on iki düzine şey brüttür ki bu 144 brüt kelimesi aynı zamanda

mean horrible all disgusting the way he picks his nose is so gross what's that

korkunç anlamına da gelebilir hepsi iğrenç burnunu karıştırma şekli çok iğrenç bu ne

Oh apparently we are now behind schedule so I'd better get on with today's full

Oh görünüşe göre biz şimdi programın gerisindeler, bu yüzden bugünün tam İngilizce dersine hemen başlasam iyi olur,

English lesson right now

do you believe in fate do you see your life is being won controlled by fate

kadere inanıyor musunuz, hayatınızın kader tarafından kontrol edildiğini görüyor musunuz,

the word fate means the course of a person's life or the events of someone's

kader kelimesi bir kişinin hayatının akışı veya birinin

life that are out of their control fate means that what will happen will happen

hayatındaki olaylar anlamına gelir kontrolleri dışında olan kader, olacakların olacağı

and there is nothing that can be done to stop it imagine your life being like a

ve bunu durdurmak için yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığı anlamına gelir, hayatınızı bir yol gibi hayal edin,

road all the things you will encounter and experience are already there waiting

karşılaşacağınız ve deneyimleyeceğiniz her şey zaten orada,

for you to meet them a predetermined outcome is fate some people believe that

onlarla tanışmanızı bekliyor. önceden belirlenmiş sonuç kaderdir bazı insanlar

their life is already mapped out that their fate is already sealed of course

hayatlarının zaten çizilmiş olduğuna inanırlar kaderlerinin çoktan belirlenmiş olduğuna inanırlar elbette

there are those who believe the opposite and feel that life is something we

aksini düşünenler ve hayatın bizim

determine for ourselves that each person has ultimate control of their own

kendimiz için belirlediğimiz bir şey olduğunu, her insanın kendi kaderi üzerinde nihai kontrole sahip olduğunu düşünenler vardır kader gibi görünebilecek

destiny sometimes an event or situation occurs that might appear fateful an

bir olay veya durum meydana geliyor

inevitable event might seem fateful in English there is the phrase fate worse

kaçınılmaz bir olay kader gibi görünebilir İngilizce'de kaderden beter ölümden daha kötü bir şey

than death which means something that is really bad

anlamına gelen gerçekten kötü bir şey

or something bad that is about to happen or has happened already do you believe

veya kötü bir şey olmak üzere olan veya zaten olmuş olan anlamına gelen bir ifade var

in fate

here is something that can come in very handy if you are out in the wilderness

burada kadere inanıyor musunuz vahşi doğadaysanız çok kullanışlı olabilecek bir şeydir

this is a piece of tree it's a stick a small piece of branch from a tree can be

bu bir ağaç parçasıdır bu bir çubuktur bir ağaçtan küçük bir dal parçasına

called a stick a length of branch that is not very heavy or thick can be called

sopa denilebilir çok ağır veya kalın olmayan bir dal uzunluğu olabilir sopa denir yürürken

a stick you can use a stick to support yourself

kendinizi desteklemek için bir sopa kullanabilirsiniz

as you walk a large amount of sticks can be used to make a shelter or a raft to

çok miktarda sopa bir sığınak veya suda yüzecek bir sal yapmak için kullanılabilir

float on water you can use a stick as a weapon to defend yourself with and a

sopayı kendinizi savunmak için bir silah olarak kullanabilirsiniz ve bir

stick makes a very good back scratcher oh yes a stick is a very useful thing

sopa çok iyi sırt kaşıyıcı oh evet bir sopa çok faydalı bir şey

indeed the word stick can also mean to fix two things together normally with

gerçekten sopa kelimesi iki şeyi birbirine sabitlemek anlamına da gelebilir

glue you stick two things together as an idiom stick together means stay with

each other whatever happens you and I will always

stick together

birbirinize bağlı kalın,

you

it's time now to take a look at another buzzword a buzzword is a phrase or

şimdi başka bir moda kelimeye bakma zamanı.

sentence that is used a lot during a certain period or is generally popular

today's buzzword is corrupt this is a word that seems to come around again and

again the word corrupt means the action of being dishonest in return for money

bozuk kelime, para

or personal gain a person with high authority might be found to be corrupt

veya kişisel kazanç karşılığında dürüst olmama eylemi anlamına gelir, yüksek otoriteye sahip bir kişi,

if he or she is giving preferential treatment to someone in return for money

para veya iyilik karşılığında birine ayrıcalıklı muamele yapıyorsa,

or favours you scratch my back and I will scratch yours if you give something to

yolsuz olarak bulunabilir. seninki, eğer bana bir şey verirsen, o zaman ben de

me then I will do something for you more often than not corruption does involve

senin için bir şey yapacağım. yolsuzluk,

bribery taking place between powerful people bribery is the action of

güçlü insanlar arasında meydana gelen rüşveti içerir

exchanging money for personal favors or gain corruption is the noun that names

the act of being corrupt we will always describe a person involved in corruption

yolsuzluğa karışan bir kişiyi her zaman yolsuz olarak tanımlayacağız

as being corrupt a corrupt politician the official has been charged with

yolsuz bir politikacı yolsuzluğa bulaşmış bir yetkili yolsuzlukla suçlandı

corruption that person has accepted money or gifts in return for giving

o kişi birine iyilik yapması karşılığında para veya hediye kabul etti

favors to someone that person is corruptible easily bored dissolute

o kişi yolsuzluğa yatkındır kolayca sıkılır ahlaksız

self-indulgent and morally depraved

kendini beğenmiş ve ahlaki açıdan ahlaksız

doop doop doop do yes it is late and live English and there you just saw one

ahmak doop doop do yes geç ve canlı İngilizce ve tam İngilizce derslerimden birinin canlı

of the excerpts that I often show on my live streams of one of my full English

yayınlarında sık sık gösterdiğim alıntılardan birini gördünüz,

lessons don't forget there are lots and lots of lessons on my youtube channel

unutmayın youtube kanalımda çok fazla ders var

yes it is a Wednesday night every Wednesday we are late in live and now we

evet her çarşamba bir çarşamba gecesi canlı yayına geç kalıyoruz ve şimdi

are going to do something very different something quite unusual in fact now in

çok farklı bir şey yapacağız oldukça sıra dışı bir şey aslında şimdi

the past I used to go into the kitchen and quite often I would make a drink for

geçmişte mutfağa giderdim ve sık sık kendime bir içki yapardım

myself or do something may be connected to cooking but today we are going to do

ya da yapardım bir şeyler yemek yapmakla bağlantılı olabilir ama bugün

something very different mr. Steve is now live in the kitchen and we are going

çok farklı bir şey yapacağız bayım. Steve şimdi mutfakta yaşıyor ve biz

to take a live look inside our refrigerator mr. Steve can you hear me I

buzdolabımızın içine canlı bir göz atacağız bayım. Steve beni duyabiliyor musun

can indeed can you hear and see me I can oh this is exciting we haven't done that

gerçekten duyabiliyor musun beni görüp görebiliyor musun ah bu heyecan verici yapmadık

we haven't done a live stream like this with you in one room and me in the

böyle bir canlı yayın yapmadık seninle bir odada ben de

kitchen I've been outside before but this is very very different it is very

mutfakta bulundum dışarıda daha önce ama bu çok çok farklı

unusual indeed so what first of all I believe you have something to show us

gerçekten çok sıra dışı bu yüzden her şeyden önce bize gösterecek bir şeyin olduğuna inanıyorum

oh well I've got the register of course I've got the register so I've been

upstairs on my laptop and when you start at the live stream I have as I had been

dizüstü bilgisayar ve canlı akışa başladığınızda,

for the last two or three times now looking at who is coming on and ticking

son iki veya üç kez yaptığım gibi, kimin geldiğine bakıyorum ve

them off on my little register and I've been very busy because it's quite hard

onları küçük kayıt defterimde işaretliyorum ve çok meşguldüm çünkü bu oldukça zor bir

work doing this because there's so many messages coming on and you probably

iş. bunun nedeni, gelen çok fazla mesaj olması ve muhtemelen

already given the applause to Belarus here she was first today he wasn't she

Belarus'a alkışı çoktan vermiş olmanızdır, o bugün birinciydi, o değildi, bu

that's right but alex my wild has asked at least twice he wants some applause as

doğru ama benim vahşi arkadaşım en az iki kez sordu, olmamasına rağmen biraz alkış istiyor

well even though he wasn't first today you know what I think Steve I think I

ilk bugün ne düşündüğümü biliyorsun Steve bence

think alex is a is a bit cheeky well yes he's

alex biraz küstah evet evet

for a pause twice you think we should give him some applause maybe on Sunday

iki kez duraklama için ona biraz alkış vermemiz gerektiğini düşünüyorsun belki pazar günü

oh come on Alex and well I would have given you some applause but Mr Duncan

oh hadi Alex ve ben sana biraz alkış verirdim ama Bay Duncan

being the strict teacher he is has refused you applause but I'll give you

katı bir öğretmen olduğu için sizi alkışlamayı reddetti ama ben size

some I'll give this applause anyway but you

biraz vereceğim bu alkışı yine de vereceğim ama siz

might get it yeah try to get home first on Sunday and you'll get the proper

alabilirsiniz evet Pazar günü önce eve gitmeye çalışın ve uygun

applause well that's all we've got Aaron gas is here Steve yes that's the

alkışı alacaksınız pekala bu tüm sahip olduğumuz Aaron gazı burada Steve evet

whole point of it no I know exactly that's the whole point of being first on

bütün mesele bu hayır Canlı sohbette ilk olmanın bütün amacının bu olduğunu biliyorum, bu

the live chat so you get the applause Francisco Munoz is here Garcia Eagle a

yüzden alkışları alırsınız Francisco Munoz burada Garcia Eagle ve

Gretel Luciano is here you probably said the Connell from a Bejoy a badge I

Gretel Luciano muhtemelen buradasınız Bejoy a rozetinden Connell dedi

Albert Abid by Jam is here gotta avenge leave namenda it's not easy to say Luis

Jam by Albert Abid burada intikamını almalıyım namenda ayrılmalı Luis

Mendez says here we go again cause he was here on something maybe he's here MS

Mendez tekrar başlıyoruz demek kolay değil çünkü bir şey için buradaydı belki burada MS

ferry 4mx 25a hello Palmyra from with you on Dania Rita Maria Gomez from San

feribotu 4mx 25a merhaba Palmyra sizinle birlikte San Paolo Rosa Sergio'dan Dania Rita Maria Gomez

Paolo Rosa Sergio and we have quite a lot of new people though I'd like to

ve epeyce yeni insanımız var ama ben izlerken yukarıda

mention who I've written in in pen upstairs while I was watching ok mr.

kalemle kimi yazdığımdan bahsetmek isterim tamam mr.

Duncan we have a massive Rock we have a tall Morello and Akhil Akhil akela Akhil

Duncan devasa bir Rock'ımız var, uzun bir Morello'muz var ve Akhil Akhil akela Akhil

wants to improve the language can we help yes we can just keep watching and

dili geliştirmek istiyor yardımcı olabilir miyiz evet izlemeye ve izlemeye devam edebiliriz

watching mr. Duncan's 500 lessons and your English will definitely get better

bay. Duncan'ın 500 dersi ve İngilizceniz kesinlikle daha iyi olacak

T gen Iran says that they've missed us a lot

T gen İran bizi çok özlediklerini söylüyor

Diego Pope says hi and we've got maem maem in Senegal watching tonight says hi

Diego Pope merhaba diyor ve bu gece Senegal'de maem maem izliyoruz

to everyone around the world I don't know whether you'd be murmurs

dünyanın her yerinden herkese merhaba diyor bilmiyorum

before name but welcome very much welcome from Senegal Nizar Rashid wicker

isimden önce mırıldanırsınız ama hoş geldiniz Senegal'den çok hoş geldiniz Nizar Rashid hasır

M says hi again Laila says hi raver Cordy

M tekrar merhaba diyor Laila merhaba diyor raver Cordy

Reba Cordy are probably not pronouncing that correctly is in from Iraq Kurdistan

Reba Cordy muhtemelen doğru telaffuz etmiyor Irak Kürdistan'dan

but is actually in Turkey at the moment visiting visiting an uncle so that's

ama aslında şu anda Türkiye'de bir ziyareti ziyaret ediyor amca yani bu

quite interesting Ricardo is here al masses here Marella is here Galileo

oldukça ilginç Ricardo burada büyük kitleler burada Marella burada Galileo

there's a famous set of famous name if ever there was one but Galileo Volquez

ünlü bir dizi ünlü isim var eğer varsa ama Galileo Volquez

I'm guessing you're from Italy and

İtalya'dan olduğunuzu tahmin ediyorum ve

that's about it I think oh we've got Rafa rs is in London huh watching us in

bu kadar sanırım oh bizde var Rafa rs Londra'da ha bizi Londra'da izliyor

London and we've got an abaya sired in Pakistan Karachi so they're just that's

ve Pakistan Karaçi'de bir abayamız var yani onlar sadece

just a few of the new people that we've got on today incredible on the list the

bugün aramıza katılan yeni insanlardan sadece birkaçı listede inanılmaz

list keeps getting bigger and bigger mr. Duncan well it must be over 300 it's

liste büyümeye devam ediyor ve daha büyük bay Duncan, pekala, 300'ün üzerinde olmalı,

about 300 now 280 something it was and that's just people that is just people

yaklaşık 300, şimdi 280 falandı ve bu sadece insanlar, sadece

who are making comments so it's not gonna have to give up my day job just to

yorum yapan insanlar, bu yüzden onu izleyen herkesi takip etmek için günlük işimden vazgeçmek zorunda kalmayacağım bay

keep track of everybody that's watching it's mr. Duke that is that is actually

. Duke bu gerçekten

brilliant because you you do spend a lot of time compiling this register oh I'm

harika çünkü sen bu kaydı derlemek için çok zaman harcıyorsun oh çok

exhausted it's all my god possibly do anything

yoruldum aman tanrım başka bir şey yapabilirsin

else it's almost become an obsession it's an obsession

neredeyse bir saplantı haline geldi bu bir saplantı

I'm obsessed and I like to know I like to know where you're from so please when

saplantılıyım ve bilmeyi seviyorum ben nereli olduğunu bilmek istiyorum bu yüzden

you put a message on particularly at the beginning if you could say where you are

özellikle başta bir mesaj koyduğunda lütfen nereli olduğunu

from which country you're from I've got a lot here already but if you could just

hangi ülkeden olduğunu söylersen burada zaten çok şey var ama

do that that would be a great help because it's

şunu yapabilirsen çok yardımcı olur çünkü

it's nice to know where everybody is watching from and it gives us we can

herkesin nereden izlediğini bilmek güzel ve bize

picture where you are around the world in fact we might get or a big world map

dünyanın neresinde olduğunuzu resmedebilmemizi sağlar aslında alabiliriz veya büyük bir dünya haritası

oh that might be good idea mr. Duncan if we get a big world map when we stick

oh bu iyi bir fikir olabilir bay. Duncan eğer büyük bir dünya haritası elde edersek

pins in it yes I'm gonna try and sort something out maybe not a real thing

içine iğne batırdığımızda evet bir şeyi çözmeye çalışacağım belki gerçek olmayan bir şey

maybe something virtual on verge of the internet or maybe I can I can construct

belki internetin eşiğinde sanal bir şey veya belki yapabilirim

something well I'm in the kitchen and it's not looking very tidy no well we

iyi bir şey inşa edebilirim ben içindeyim mutfak ve çok düzenli görünmüyor hayır

did have a bit of a rush tonight didn't we we had a bit of a rush tonight we did

bu gece biraz acelemiz vardı değil mi bu gece biraz acelemiz vardı

and so I actually prepared a little meal for us mr. Duncan who's eating habits we

ve ben de aslında bizim için küçük bir yemek hazırladım bay. Duncan'ın yeme alışkanlıklarını

discuss virtually on every livestream mr. Duncan's eating habits are well they

neredeyse her canlı yayında tartışıyoruz Bay. Duncan'ın yeme alışkanlıkları iyi,

leave a lot to be desired I'll leave a lot to be desired which means they're

arzulanan çok şey bırakıyorlar Ben arzulanan çok şey bırakacağım, bu da

not as good as they should be and mr. Duncan to have nothing to eat

olmaları gerektiği kadar iyi olmadıkları anlamına geliyor ve bay. Duncan'ın yiyecek hiçbir şeyi olmaması için,

he often does this omelette on a day when he's doing a live stream he has

bu omleti sık sık canlı yayın yaptığı bir günde yapıyor,

nothing to eat and he have a little bit a little bit of cereal this morning and

yiyecek hiçbir şeyi yok ve bu sabah biraz mısır gevreği var ve

they said Oh mr. Duncan I don't feel like doing the live streamed and I said

Oh bay dediler. Duncan canlı yayın yapmak içimden gelmiyor ve kendimi

I don't feel very well and I said well when did you last have something to eat

pek iyi hissetmiyorum dedim ve peki dedim en son ne zaman bir şeyler yedin

and he said nine o'clock this morning so no wonder he wasn't feeling very well

ve bu sabah saat dokuz dedi, bu yüzden kendini iyi hissetmemesine şaşmamalı çok iyi

so I made him some beans on toast I was I was a little bit fatigued I made you

ben de ona tostun üzerine fasulye yaptım biraz yorgundum sana

some beans on toast and here's the evidence yes that's that's what's a left

tostun üzerine fasulye yaptım ve işte kanıt evet bu bir geriye kalan

there's the empty bean can we have such a glamorous life a glamorous life this

boş fasulye işte böyle göz alıcı bir hayatımız olabilir mi göz alıcı bir hayatımız bu

is what we have to do on a livestream day we haven't got time to eat properly

canlı yayın gününde yapmamız gereken şey, doğru düzgün yemek yemek için zamanımız olmadığı için

so it's just beans on toast wait because a lot of people think if you have a lot

sadece tost ekmeği beklemek çünkü birçok insan,

of viewers or subscribers on YouTube everyone assumes that you must be like a

YouTube'da çok sayıda izleyiciniz veya aboneniz varsa, herkesin sizin gibi olmanız gerektiğini varsaydığını düşünüyor. bir

millionaire and you live this extravagant wealthy lifestyle well of

milyoner ve siz bu abartılı zengin yaşam tarzını iyi yaşıyorsunuz,

course we reveal that we couldn't afford to buy

a hundred foot yacht now with the video clip on Sunday nope

pazar günü video kliple şimdi yüz fitlik bir yat satın almaya gücümüzün yetmeyeceğini ortaya koyuyoruz hayır

but all we can afford is about a five foot rusty old thing that we fit that's

ama paramızın tamamı sığdırdığımız yaklaşık beş fitlik paslı eski bir şey. bu

about anyway that was a bit of fun wasn't it mr. Duncan we haven't

konuda her neyse bu biraz eğlenceliydi, değil mi Mr. Duncan,

certainly haven't got anybody who's looking after us cooking our meals and

kesinlikle bizimle ilgilenen, yemeklerimizi pişiren ve

making sure putting our makeup on and relaxing this before a live stream so so

makyajımızı yaptığımızdan emin olan ve canlı yayından önce bunu rahatlatan kimsemiz yok, bu yüzden

an hour before we started we were sitting at the dining table and we were

başlamadan bir saat önce yemek masasında oturuyorduk ve yemek yiyorduk.

eating beans on toast that's it that's the hedonistic lifestyle that we lead I

tostta fasulye işte bu bizim sürdürdüğümüz hazcı yaşam tarzı Ben

would hardly I would hardly call it hedonistic yes hedonistic that's the the

buna pek hazcı demezdim evet hedonistik

the lifestyle of YouTube stars if only we were I don't know we don't want to be

YouTube yıldızlarının yaşam tarzı bu, keşke olsaydık Bilmiyorum öyle olmak istemiyoruz

that we just want to you just love teaching English to everybody around the

sadece Sadece dünyadaki herkese İngilizce öğretmeyi sevmenizi istiyorum

world and that's what we're doing and we're going to look inside the fridge

ve yaptığımız da bu ve

for some bizarre reason mr. Duncan well we're not looking inside just any old

tuhaf bir nedenle buzdolabının içine bakacağız Bay. Duncan, herhangi bir eski buzdolabının içine bakmıyoruz,

fridge this is our fridge and I decided to do this tonight because I've noticed

bu bizim buzdolabımız ve bunu bu gece yapmaya karar verdim çünkü

over the past few weeks that we have a lot of stuff in the fridge that we don't

son birkaç haftadır buzdolabında artık yemediğimiz pek çok şey olduğunu fark ettim.

eat anymore and and some of the stuff in there some of the food in there has

ve ve oradaki bazı şeyler oradaki yiyeceklerin bir kısmı

actually gone mouldy it's actually gone bad deep food no wonder we're not

gerçekten küflendi aslında kötü derin yiyecekler gitti

feeling very well if we're eating moldy food yes well that's my concern we

küflü yiyecekler yiyorsak pek iyi hissetmememize şaşmamalı evet peki bu benim endişem bizde

haven't got time to even throw out the old food we've got to all our time is

yok elimizdeki eski yiyecekleri bile atma zamanı tüm zamanımızı

devoted solely to these live streams every week twice a week something to do

sadece bu canlı yayınlara ayırıyoruz her hafta haftada iki kez fakir

with being it's nothing to do with being poor no it's just wait laziness really

olmakla ilgisi yok hayır sadece bekle tembellik gerçekten

how often do you actually clean in fact how often do you clean your fridge out

ne sıklıkta yapıyorsun aslında temiz aslında buzdolabınızı ne sıklıkla temizliyorsunuz

not very often in fact we had to defrost the freezer last weekend because

çok sık değil aslında geçen hafta sonu

we couldn't get the drawers out anymore has anybody experienced that where you

çekmeceleri artık çıkaramadığımız için dondurucunun buzunu çözmek zorunda kaldık, bunu kimse yaşadı mı

have to defrost your freezer but you keep leaving it and leaving it because

ve onu bırakmak, çünkü

it's a sort of a day-long job isn't it to defrost a freezer it is you have to

bu bir tür günlük bir iş, bir dondurucunun buzunu çözmek değil mi,

take everything out you have to either wait till the stocks have gone low or

her şeyi çıkarmanız gerekiyor, ya stoklar azalana kadar beklemeniz gerekiyor ya da

you have to put it in a bag and then you have to put top water bowls inside oh it

bir çantaya koymanız gerekiyor. ve sonra üst su kaselerini içine koymalısınız oh

was but now at least we can get into the roof into the deep freeze without

öyleydi ama şimdi en azından çekmeceleri kırmadan çatıya derin dondurucuya girebiliriz

breaking the drawers fact I had to I had to smash it open didn't I mr. Duncan

aslında zorundaydım onu ​​parçalamak zorundaydım, değil mi bayım. Duncan

because the there was ice blocking one of the drawers we couldn't get into the

çünkü çekmecelerden birini buz kapatıyordu üsttekine giremedik o kadar evet o

top one that's it yeah well that was the the deep freeze that was the deep freeze

derin dondurucuydu o derin dondurucuydu

we're talking about the refrigerator yeah

biz buzdolabından bahsediyoruz evet

which should always be kept between two and eight degrees yes by the way but at

her zaman iki arasında tutulması gereken buzdolabından bahsediyoruz ve sekiz derece evet bu arada ama

the moment it's full of rubbish and Palin crap do you want me to have a look

şu an çöp ve Palin saçmalıklarıyla dolu içine bakmamı ister misin

inside let's have a look now this is something we haven't rehearsed so

şimdi bir bakalım bu provasını yapmadığımız bir şey yani

everything you see now is real it's a hundred percent reality you're watching

şimdi gördüğün her şey gerçek yüz derece burada izlediğiniz gerçeklik yüzdesi,

here this is all the stinky horrible disgusting stuff that we have in our

buzdolabımızda sahip olduğumuz tüm kokuşmuş korkunç iğrenç şeyler bu

fridge so please Steve be the most found here as well lying around on on one of

yüzden lütfen Steve burada en çok bulunan kişi olsun ve ayrıca çalışma yüzeylerinden birinin üzerinde yatarken

the work surfaces it's a banana that I that I at about four hours ago a banana

o bir muz ki ben o ben yaklaşık dört saatler önce bir muz

skin good and but anyway I'm gonna go in the fridge and whatever we see we shall

kabuğu iyi ve ama yine de buzdolabına gideceğim ve ne görürsek onu

see mr. Steve yes Steve I'm back open the fridge door are you gonna give me a

göreceğiz bay. Steve evet Steve, buzdolabının kapısını tekrar açıyorum, bana bir

countdown no there we go was it very stressful for me because I

geri sayım yapacak mısın, hayır gidiyoruz, benim için çok stresliydi çünkü

don't like to leave the fridge door open shall we have shut shall we have a round

buzdolabının kapısını açık bırakmayı sevmiyorum, kapatalım mı, bir tur yapalım mı

of applause for the fridge

buzdolabı için alkış,

right we're just diving in can you hear me no

sadece dalıyoruz, beni duymuyor musunuz, bu

right so we've got oh look what I picked up first mr. Duncan oh this is what is

yüzden elimizde oh bak ilk ne aldım bayım. Duncan ah, bu

contributing towards your ever expanding waistline I know what you're doing here

senin sürekli genişleyen beline katkıda bulunan şey, burada ne yaptığını biliyorum, beni

you're trying to shame me this is the the mayonnaise which has the shape that

utandırmaya çalışıyorsun, bu mayonez,

you're rapidly turning into not to see how much mayonnaise mr. Duncan puts on

ne kadar mayonez olduğunu görmemek için hızla dönüştüğün şekle sahip Bay . Duncan

virtually everything he eats well why did you pick that first because because

neredeyse yediği her şeyi güzelce üzerine koyuyor, neden önce onu seçtiniz çünkü

it was there look what's left here mr. Duncan guess what this is small this oh

oradaydı, bakın burada ne kaldı bayım. Duncan tahmin et bu ne kadar küçük ah eğer

if I can get the lid off this is the remains of your birthday cake oh look

kapağını açarsam bu senin doğum günü pastandan geriye kalanlar

it's it's what's left of my birthday cake from Sunday we've eaten about three

quarters of it and we still got the rest to eat look there's a candle oh we can

yemek için bak bir mum var oh

save that for next year it's probably full of preservatives so we probably

onu gelecek yıl için saklayabiliriz muhtemelen koruyucularla dolu bu yüzden muhtemelen

could we didn't have a piece today we were going to have a piece with a cup of

bir parçamız yoktu bugün dışarıda bir bardak çay ile bir parça yiyecektik

tea outside but it was raining yeah I had a piece yesterday but it gave me it

ama yağmur yağıyordu evet ben dün bir parça yedim ama bende

gave me indigestion look what I found here mister don't oh I didn't

hazımsızlık yaptı bak burada ne buldum bayım yapma ben

here we go right here is some cheese oh no what does that look like mr. Duncan

gelmedim işte biraz peynir oh hayır bu neye benziyor bayım Duncan,

that does not look good do you think we could still eat that nope so those moldy

bu iyi görünmüyor, sence o küflü peyniri hala yiyebilir miyiz?

cheese that's the sort of thing I was talking about just now with all the

rubbish that we have all the stinky horrible rubbish I'm going to put that

straight in the bin yes in a moment there we go let's have

çöp kutusuna evet birazdan gidiyoruz hadi bir kez daha bakalım iyi buna bir

another look well we've got look at this this is posh we've got some marjorine

bakmalıyız bu lüks biraz marjorinimiz var

because it Margaery it's Bert only spread so this is like butter to

çünkü o Margaery, Bert sadece sürüyor, yani bu

put on your bread but it's a it's a it's made of olive oil and with a name like

ekmeğinize sürmek için tereyağı gibi ama a bu zeytinyağından yapılmış ve böyle bir isimle ta

that it must come all the way from Italy you would think wouldn't you so I don't

İtalya'dan gelmiş olmalı diye düşünürsünüz değil mi,

who makes that there we go some scrapings out of there cuz mr. Duncan

kim yapıyor bunu orada yapmıyoruz çünkü oradan bazı kazımalara gidiyoruz çünkü bayım. Duncan

likes a lot of butter this isn't butter this is a kind of

tereyağını çok sever bu tereyağı değil bu bir tür

marjorine but mr. so it's made of vegetable oil as

marjorin ama bay. yani hayvansal yağdan yapılan tereyağının aksine bitkisel yağdan yapılıyor

opposed to butter which is made of animal fat okay although usually we do

tamam ama biz genellikle

eat butter so show us something healthy ah how about this then this is your

tereyağı yiyoruz bu yüzden bize sağlıklı bir şeyler gösterin ah buna ne dersiniz o zaman bu sizin

spread this is your equivalent of butter now this is one of these modern types of

tereyağınızdır bu sizin tereyağı eşdeğeriniz şimdi bu modernlerden biri tereyağı türleri

butter the spreads that are supposed to lower your cholesterol levels and so

kolesterol seviyenizi düşürmesi gereken sürülebilir ürünler ve bu yüzden

you've been taking that supposedly to improve your health but of course it

sözde sağlığınızı iyileştirmek için alıyorsunuz ama tabii ki

doesn't go down very fast I noticed that the butter goes down a lot faster than

çok hızlı düşmüyor tereyağının bu sağlıktan çok daha hızlı düştüğünü fark ettim

this health spread yeah apparently that's supposed to lower your

yayıldı evet görünüşe göre kolesterolünüzü düşürmesi gerekiyor

cholesterol there is something that I make curries with ooh on a Friday night

bir cuma gecesi köri yaptığım bir şey var ooh

this is tikka masala sauce so I will make a curry with that and I'm gonna

bu tikka masala sosu yani onunla bir köri yapacağım ve bir

give it a sniff because I like this smell those spices mr. Duncan oh I can't

koklayacağım çünkü bu kokuları seviyorum baharat bey Duncan oh

wait for Friday okay calm down let's have a look it could show us something

Cumayı bekleyemem tamam sakin ol bir bakalım bize başka bir şey gösterebilir

else it's really stinky and old

gerçekten kokmuş ve eski tam

there must be there must be something right at the back that's been in there a

arka tarafta uzun zamandır orada olan bir şey olmalı bu

long time what is it it's a red onion chutni oh I remember that your sister

nedir o bir kırmızı soğan turşusu oh, kız kardeşinin

bought that for us oh so that's been in there since Christmas yes so do you

onu bizim için aldığını hatırlıyorum oh, bu Noel'den beri oradaydı evet, yani sence

think we should take that out I think we can leave that in there for a few

onu çıkarmalı mıyız, sanırım onu birkaç dakikalığına orada bırakabiliriz, daha

moments I knew it says here best before December 2020

önce burada yazdığını biliyordum Aralık 2020

oh okay in that case we can keep it I'll put it back in I think a thing that

oh tamam o zaman saklayabiliriz Onu geri koyacağım Sanırım

might refer to it unopened what Stevens's come on Steve here's something

açılmamış ona atıfta bulunabilecek bir şey Stevens'ın hadi Steve işte

healthy some strawberries ah finally finally some healthy strawberries I had

sağlıklı bir şey biraz çilek ah sonunda biraz sağlıklı çilek Bu

some of those tonight of course mr. Duncan didn't always wash you fruit

gece onlardan biraz yedim tabii ki bay Duncan, meyveleri yemeden önce her zaman yıkamazdı,

before you eat it I'm obsessed with that aren't I mr.

buna takıntılıyım, değil mi bay.

Duncan you certainly are washing my fruit because you don't know who's

Duncan, kesinlikle meyvemi yıkıyorsun çünkü orada

handled it what insects have been crawling over there and any way they

hangi böceklerin süründüğünü ve

spray them with insecticides so you need to wash that off as well so I I'm

onlara böcek ilacı sıktıklarını kimin hallettiğini bilmiyorsun, bu yüzden onu da yıkaman gerekiyor, bu yüzden

obsessed with washing all my fruit mind you having said that I do far

tüm meyvelerimi yıkamak konusunda takıntılıyım. Bundan çok daha sağlıksız şeyler yaptığımı söylediniz,

unhealthier things than that yes do you know what I think Steve

evet ne düşünüyorum biliyor musunuz Steve

what's that mr. Duncan I think you are paranoid I am a little paranoid here are

o bay nedir? Duncan bence sen paranoyaksın ben biraz paranoyağım burada buzdolabında bile

some protein packed bars which shouldn't even be in the fridge at all why did you

olmaması gereken bazı protein dolu barlar

put them in there I don't know why they're in there I must have done that

onları neden oraya koydun Neden orada olduklarını bilmiyorum yapmış olmalıyım

by mistake nothing that's old age look mr. Duncan that fridge door has been

yanlışlıkla hiçbir şey bu yaşlılık bak mr. Duncan, buzdolabının kapısı

open for about four minutes that's the worst thing you can do Oh calm down

yaklaşık dört dakikadır açık, bu yapabileceğin en kötü şey.

because it'll take a long time to get back down to its optimal temperature

just fine you can test with these things now you are right here some milk and moo

biraz süt ve moo

milk I'm sure everyone has milk in this everyone has know

sütü Eminim bunda herkesin sütü vardır, herkes

your cars have got Ribena oh yeah a lot of people ask you know they ask mr.

arabalarında Ribena olduğunu biliyor oh evet, birçok insan size soruyor, biliyorlar mr.

Duncan what's that red stuff you keep drinking huh and so now you know it's

Duncan, içmeye devam ettiğin o kırmızı şey nedir ve şimdi bunun

Ribena which is a blackcurrant drink which mr. Duncan loves very much

Ribena olduğunu biliyorsun, bu bir siyah frenk üzümü içeceğidir, ki bu Mr. Duncan çok seviyor

Hannah's always drunk it ever since I've known it

Hannah bunu bildiğimden beri hep içiyor

did you know Steve Steve what's that mr. Duncan did you know that the company

Steve Steve o bay nedir biliyor muydunuz? Duncan,

that makes Ribena is now owned by a Japanese company really did you know

Ribena'yı yapan şirketin artık bir Japon şirketine ait olduğunu biliyor muydunuz gerçekten biliyor muydunuz

that I do now yes right we've got some tomato sauce and some salad cream I

şimdi yapıyorum evet doğru biraz domates sosumuz ve biraz salata kremamız var

don't know why we keep them in the fridge because they don't need to be

Onları neden buzdolabında sakladığımızı bilmiyorum çünkü

kept in the fridge but it does say deep Steve Steve we've got here guess what

buzdolabında tutulmaları gerekmiyor ama derin diyor Steve Steve buradayız tahmin edin

this is mr. Duncan boys did you know what it is are you ignoring me now I

bu ne Bay. Duncan çocuklar, bunun ne olduğunu biliyor muydunuz, şimdi beni görmezden geliyorsunuz,

can't hear you well I'm talking to you what did you say

sizi iyi duyamıyorum, sizinle konuşuyorum,

repeat a silver play I'll come in there in a minute and I will slam your head in

gümüş bir oyunu tekrar edin, bir dakika içinde oraya geleceğim ve kafanızı çarpacağım

a silver play I will slam your head in that fridge door he would as well not

gümüş bir oyun Kafanı o buzdolabının kapısına çarpacağım o da

for the first time today so Steve what have you got in your hand it's a sweet

bugün ilk kez yapmasa iyi olur Steve elinde ne var o bir tatlı

potato oh okay that's the most exotic thing we've got in our fridge Wow I also

patates oh tamam bu buzdolabımızdaki en egzotik şey Vay canına Ayrıca buzdolabında sakladığım

have some oranges okay which I keep in the fridge because they

bazı portakallarım var, çünkü

keep much longer in the fridge as to apples

buzdolabında elmalara göre çok daha uzun süre kalıyorlar,

although some fruit you should never put in a fridge and that's including bananas

ancak bazı meyveler asla buzdolabına koymamalısınız ve buna muzlar da dahil,

apparently they they go off quicker if you put bananas in the fridge but not

görünüşe göre buzdolabına muz koyarsanız daha çabuk bozuluyorlar ama

oranges or apples that's very interesting because there are lots of

portakal veya elma değil bu çok ilginç çünkü

things there are lots of things that you shouldn't put in the fridge including

buzdolabına koymamanız gereken pek çok şey var

bread yes apparently bread doesn't keep very well in the fridge Oh

ekmek dahil evet görünüşe göre ekmek buzdolabında pek iyi durmuyor Oh

though I don't understand that because I always used to keep it in the fridge we

gerçi bunu anlamıyorum çünkü ben onu hep buzdolabında saklardım, öyle

did didn't we yes IIIi think it was alright I don't think I think you can

değil miydik evet IIIi bence sorun değil bence

keep bread in the fridge but bananas apparently you shouldn't put bananas in

buzdolabında ekmek saklayabilirsin ama muz görünüşe göre muzu buzdolabına koymamalısın ben

a fridge I don't know why we're giving it but were supposed to be teaching

neden verdiğimizi bilmiyorum ama İngilizce öğretiyor olmamız gerekiyordu

English I don't know why do we think we can give advice on what to keep in your

bilmiyorum neden buzdolabında neyi saklayıp neyi tutmayacağımıza dair tavsiye verebileceğimizi düşünüyoruz

fridge and what not it's all it's all part of life it's all a part of life

hepsi bu hayatın bir parçası hepsi hayatın bir parçası hayatın

we're just talking about things yes well you're answering your own questions

sadece şeylerden bahsediyoruz evet peki kendi sorularınızı cevaplıyorsunuz

we hang anything on the live stream yes someone said you should shut the door I

canlı yayında herhangi bir şey asıyoruz evet birisi kapıyı kapatmanız gerektiğini söyledi

know I will shut the door I'm gonna do it now posting eggs eggs of course yes I

biliyorum kapıyı kapatacağım şimdi yapacağım yumurta yumurta göndereceğim tabi ki evet ben

broke one the other day I broke an egg the other day you broke an egg I was

geçen gün bir yumurta kırdım geçen gün siz yumurta kırdınız

trying to make some poached eggs for mr. Steve and I I tried to crack the egg but

beye poşe yumurta yapmaya çalışıyordum. Steve ve ben yumurtayı kırmaya çalıştık ama

it slipped at my hand and it fell so now you tell me I was very angry

elimden kaydı ve düştü, bu yüzden şimdi bana çok kızdığımı söylüyorsun

I took some I said some very naughty swear words Steve profanities

biraz aldım bazı çok yaramaz küfürler söyledim Steve küfürler

profanities yes I wasn't here around to listen to that yes so that's it so I'm

küfürler evet bunu dinlemek için buralarda değildim evet bu yüzden

not sure if that was a success but maybe maybe in a year from now maybe a year's

başarılı olup olmadığından emin değilim ama belki bundan bir yıl sonra belki bu tarihten itibaren bir yıl sonra

time from from this date we will do what's in the fridge again and maybe

buzdolabında olanı tekrar yaparız ve

maybe those pieces of cheese will still be in there twelve months from now now

belki o peynir parçaları hala buzdolabındadır. şu andan on iki ay sonra

I've put them on the side they're going straight in the bin haven't we got some

onları bir kenara koydum, doğruca çöp kutusuna gidiyorlar, elimizde

other cheese we have if you want to see that mister don't go just to show you

başka peynir yok mu, eğer o bayımı görmek istiyorsanız, sadece size normalde yaptığımızı göstermek için gitmeyin.

what we normally have this this is the most amazing cheese in the world here we

buna sahip bu dünyanın en harika peyniri işte başlıyoruz işte

go here's some cheese extra mature cheddar so what are you doing there were

biraz peynir ekstra olgun kaşar yani ne yapıyorsun orada

your fingers nothing are you covering up the label well we don't want to

parmakların vardı hiçbir şey etiketi kapatıyorsun peki reklamını yapmak istemiyoruz

advertise but is it isn't this pretty chaals extra

ama değil mi bu güzel chaals ekstra

mature cheddar use cheddar cheese of course is probably the most popular

olgun çedar kullanın çedar peyniri elbette muhtemelen

cheese I would say in the UK certainly in England yes I was trying to ask you

İngiltere'de söyleyeceğim en popüler peynirdir kesinlikle İngiltere'de evet size sormaya çalışıyordum

then it is that the cheese that is made by Prince Charles yes I think he

o zaman bu peynir Prens Charles tarafından yapılmış evet bence

personally makes it yes because it's his because not a lot of people know that

şahsen o evet yapıyor çünkü onun çünkü İngiltere dışında pek çok insan

outside the UK that Prince Charles the Queen of England's son actually has a food

İngiltere Kraliçesi Prens Charles'ın oğlunun aslında

company that makes food company yes organic food and this cheese has been

gıda şirketi evet organik gıda yapan bir gıda şirketi olduğunu bilmiyor ve bu peynir

made by Prince Charles himself yes yeah I think he milks I think he milks the

Prens Charles'ın kendisi tarafından yapıldı evet evet ben sanırım inekleri sağıyor inekleri sağıyor

cows he milks the cows in the morning he takes the bucket of milk and then he

sabahları inekleri sağıyor bir kova süt alıyor ve sonra

goes along to where the milk is sort of fermented to make the cheese and then he

peynir yapmak için sütün bir nevi mayalandığı yere gidiyor ve sonra

gets into this big bathtub and he steps on all the all the curd to make the the

bu büyük küvete giriyor ve adım atıyor gerçek peyniri yapmak için tüm lor üzerinde

actual cheese and that's how it gets that special extra special strong cheese

ve o özel ekstra özel güçlü peynir

smell because it's actually the stinky feet of Prince Charles I've known that I

kokusunu böyle alıyor çünkü aslında Prens Charles'ın kokmuş ayakları Biliyordum ki

would never have bought it mister don't good it is it's a cheddar if people

onu asla almazdım bayım, iyi değil kaşar mı insanlar

don't know each other is it hard cheese yes it's not a soft

birbirini tanımıyorsa sert peynir mi evet yumuşak

cheese that's it like a lot of cheeses are particularly in France and are they

peynir değil sanki özellikle fransa'da çok peynir var ve

on the continent as we say which but when we say on the continent we mean

dediğimiz gibi kıtada mı ama kıtada derken kıtada mı

Europe they have a lot of soft cheeses but we have mainly hard cheeses so you

Avrupa'yı kastediyoruz, onların çok fazla yumuşak peynirleri var ama bizim esas olarak sert peynirlerimiz var, yani bununla

know you could hit someone over the head with that and cause an injury but

birinin kafasına vurabilir ve yaralanmaya neden olabilirsiniz ama

talking of Prince Charles again there are people who are very lucky because

yine Prens Charles'tan bahsederken çok şanslı insanlar var çünkü

sometimes you might get a block of cheese and it has one of Prince

bazen alabilirsiniz. bir blok peynir ve

Charles's toenails in it oh you've just been silly now mister

içinde Prens Charles'ın ayak tırnaklarından biri var oh, şimdi aptallık ettiniz bayım,

if you're very lucky and apparently people are selling them on eBay it goes

eğer çok şanslıysanız ve görünüşe göre insanlar onları eBay'de satıyor,

very nicely in means that it's a very strong cheese very strong strong and

çok güzel gidiyor, bunun anlamı çok güçlü bir peynir olduğu anlamına geliyor çok güçlü güçlü ve

it's very nice if you add it to beans we like strong cheese we always like to

fasulyeye eklerseniz çok güzel olur biz güçlü peynirleri severiz her zaman

melt cheese into our beans mm-hmm and I also like to add some mixed herbs as

peynirleri çekirdeklerimize eritmeyi severiz mm-hmm ve ayrıca bazı karışık otlar da eklemeyi severim

well you know what Steve one night we should do this live we should go into

Steve ne yapmalıyız bunu bir gece canlı olarak yapmalıyız mutfağa gitmeli

the kitchen and we should actually make some beans on toast live how exciting

ve tost üzerine biraz fasulye yapmalıyız canlı canlı ne kadar heyecan verici

mr. Duncan I think I think people would like that okay let's have a quick vote

bayım. Duncan bence insanlar bundan hoşlanır tamam haydi hızlı bir oylama yapalım

who would like to see mr. Steve and myself making baked beans on toast in

kim Bay Duncan'ı görmek ister? Steve ve ben mutfakta kızarmış ekmek üzerine kuru fasulye yapıyoruz

the kitchen maybe we could do it next Wednesday thankfully nobody so anyone

belki önümüzdeki Çarşamba yapabiliriz çok şükür ki kimse bu yüzden

who wants to see a live cooking section where we are making beans on toast I

canlı bir yemek pişirme bölümü görmek isteyen herkes tost üzerine fasulye yaptığımızı bence

think it will be amazing I think it will be almost as exciting almost as exciting

harika olacak bence neredeyse aynı olacak heyecan verici, neredeyse

as looking inside our fridge we may be losing viewers if we're not careful mr.

buzdolabımızın içine bakmak kadar heyecan verici, eğer dikkatli olmazsak izleyicileri kaybediyor olabiliriz bayım.

Duncan know there's lots of people on now everyone once every one wants to see

Duncan, şu anda pek çok insan olduğunu biliyor, herkes bir kez

you make some beans on toast do they yes we've got some votes here

sizi tost üzerine fasulye yaptığınızı görmek istediğinde, evet, burada bazı oylarımız var evet,

yes but you see I also like my beans on toast with spiced up a bit yes you like

ama görüyorsunuz, ben de biraz baharatlı tost üzerindeki fasulyelerimi seviyorum evet beğeniyorsunuz

I like to put some curry powder yes you put curry in your beans curry either

Ben biraz köri tozu koymayı severim evet fasulyenize köri koyarsınız köri ya

like it with cheese and some mixed herbs or with curry powder hmm curried beans

peynir ve bazı karışık otlarla ya da köri tozuyla seversiniz hmm köri fasulyesi

I'll tell you if you make your own curried beans it's a lot cheaper than

Kendi köri fasulyenizi yaparsanız satın almaktan çok daha ucuz olduğunu size söyleyeceğim

buying because if you buy it current beans they're a lot more

mevcut fasulyeleri alırsanız,

expensive than the normal beans but all you have to do is buy some curry powder

normal fasulyelerden çok daha pahalıdırlar, ancak tek yapmanız gereken biraz köri tozu almak

and just add a teaspoon into that and it costs you pence or virtually nothing so

ve buna sadece bir çay kaşığı eklemek ve size peni veya neredeyse hiçbir maliyeti yok, böylece

I might make my own curried beans as probably do a lot of people

kendi körilerimi yapabilirim Fasulye muhtemelen birçok insanın yaptığı gibi

hmmm I think so oh this is fascinating mr. Duncan it's good no no I've enjoyed

hmmm bence bu çok büyüleyici bayım. Duncan bu iyi hayır hayır bundan keyif aldım

this would you like to come into the studio I would okay they're just behind

stüdyoya gelmek ister misin kayıt defterimin hemen arkasında benimle olmalarını sorun etmem

my register with me if anybody wants me to mark them off on the register please

eğer biri kayıt defterinde işaretlememi isterse lütfen

let me know and I will mark you off live to billions of people who are watching

bana haber ver ben de seni işaretleyeyim

us right now I'm not sure if it's billions

şu an bizi izleyen milyarlarca insana canlı yayında milyarlar mı emin değilim

I think it's billions mr. doe I usually say millions but I act i think it's

milyarlar bence. doe genellikle milyonlar derim ama hareket ediyorum

billions thank you so Steve will come back in but first of all can I can I

milyarlarca teşekkür ederim bu yüzden Steve geri gelecek ama her şeyden önce şunu

just say that we we have had a lot of people saying that they would like to

söyleyebilirim ki pek çok insan

see us make beans on toast next Wednesday well if this is what the

bizi fasülye yaparken görmek istediklerini söyledi. önümüzdeki çarşamba tost yapmak, eğer

people want this is what the people will have hmm so someone is just asking on

insanların istediği buysa, insanların sahip olacağı şey bu, yani birisi

the live chat poached egg well poached egg is egg that cooked

canlı sohbette soruyor haşlanmış yumurta iyi haşlanmış yumurta,

outside the shell so you cook the the egg but not in the shell you cook it

kabuğunun dışında pişirilen yumurtadır, bu nedenle yumurtayı pişirirsiniz ama içinde değil Dışarıda pişirirsen

outside you steam the egg or you boil it in water but outside the shell so you

yumurtayı buharda pişirirsin veya suda kaynatırsın ama kabuğun dışında yani

take the shell off first right Steve is coming back in and sometimes make a cook

önce kabuğunu çıkarırsın Steve geri geliyor ve bazen

a poached egg and then put it on top of the beans and that on beans on toast we

haşlanmış yumurta pişiriyor ve sonra fasulyelerin üzerine koyuyor ve tostun üstüne haşlanmış

put in a poached egg on top we can do that as well at the same time we could

yumurta koyarız üstüne haşlanmış yumurta koyarız aynı zamanda yapabiliriz

well maybe you could have a poached egg on toast and I could have beans on toast

belki sen tostun üzerine haşlanmış yumurta alabilirsin ve ben tostun üzerine fasulye alabilirim

no we've got to have the beans on toast with the egg on top okay we've got to

hayır almamız gerek tostta fasulye ve yumurta üstüne tamam tamam

have the full monty as they save it that everything the whole experience the full

tam monty'ye sahip olmalıyız çünkü onu kurtardılar ki her şey tüm deneyim tam

monty monty yes everything wasn't that a movie with naked men I think it was yes

monty monty evet her şey o çıplak erkeklerin olduğu bir film değildi bence evetti

but there are as we well know different explanations are different meanings to

ama var çok iyi bildiğimiz gibi farklı açıklamalar

different words and in sex crawling all over the windows here

farklı kelimelerin farklı anlamları ve sekste pencerelerin her tarafında sürünen

there's moths but they're attracted to the light this big I've got a big light

güveler var ama onlar bu kadar büyük ışıktan etkileniyorlar önümde büyük bir ışık var

in front of me so that obviously I look at my best for the viewers but it's

bu yüzden açıkçası bakıyorum izleyiciler için elimden geleni yapıyorum ama

attracting moths but we need the light you stay on the country Steve Steve we

güveleri çekiyor ama ışığa ihtiyacımız var sen ülkede kal Steve Steve

need the light because if you didn't have the light we wouldn't be able to

ışığa ihtiyacımız var çünkü eğer ışığın olmasaydı

see you it's very useful and I'd look 10 years older okay mister I'm coming back

seni göremezdik bu çok faydalı ve ben 10 yaş daha büyük görün tamam bayım geri geliyorum

in wait there when they don't they'll go yes I wonder I want to make it look

orada bekle onlar gitmeyince gidecekler evet merak ediyorum profesyonel görünmesini istiyorum

professional oh yes always professional to me mr. Steve thank you very much and

oh evet bana her zaman profesyonel bay . Steve çok teşekkür ederim ve

he's now going to come back in the studio

şimdi stüdyoya ölü olarak geri dönecek

the dead today it is a Wednesday night 10 minutes past 11:00 wow we're already

bugün bir Çarşamba gecesi saat 11 :00'i 10 dakika geçiyor vay canına çoktan geldik

I must admit I think tonight's live stream has gone by very quickly I'm just

itiraf etmeliyim ki bu geceki canlı yayın çok hızlı geçti ben sadece

bringing mr. Steve over slightly come on come closer he always seems so shy when

bay getiriyor Steve biraz yanaş, hadi yaklaş, stüdyoya geldiğinde hep çok utangaç görünür,

it comes into the studio it's mr. Steve everyone will hello again mr. Steve I've

o Mr. Steve herkes tekrar merhaba diyecek bay. Steve

shut the fridge door I can't remember did I shut the fridge door mr. Duncan I

Buzdolabının kapısını kapattım, buzdolabının kapısını kapattım mı hatırlamıyorum. Duncan

think it's your age I've noticed recently you've become very forgetful

sanırım senin yaşındasın Son zamanlarda farkettim çok unutkan oldun

pardon you've become very forgetful and death is well not forgetful I'm not

pardon çok unutkan oldun ve ölüm pek de unutkan değil Ben unutkan değilim

forgetful the tour I remember everything my memory is pin sharp so why did you

turu her şeyi hatırlıyorum hafızam çok keskin peki neden

put those peanut bars in the fridge they don't belong there I was in a rush when

koydun buzdolabındaki fıstıklı çubuklar oraya ait değiller

I came back and I mean some people like chocolate at refrigerator temperature

geri döndüğümde acelem vardı ve yani bazı insanlar buzdolabı sıcaklığındaki çikolatayı sever

don't they yes that's my excuse is still very unusual and I'm sticking to it okay

değil mi evet bu benim mazeretim hala çok sıra dışı ve buna bağlı kalıyorum tamam o

then so yes before we carry on here are some interesting words and expressions

zaman evet devam etmeden önce burada bazı ilginç kelimeler ve ifadeler var

and I thought this is a good one because I was asked about this a few weeks ago

ve bunun iyi bir kelime olduğunu düşündüm çünkü birkaç hafta önce bana bu soru soruldu

and I forgot to answer the question so here is a word that we often use in

ve soruyu cevaplamayı unuttum bu yüzden işte sık sık kullandığımız bir kelime

English and it's one that can have more than one meaning will you say Steve put

İngilizce ve birden fazla anlamı olabilen bir şey Steve erteledi mi diyeceksiniz

off yes so first of all put off if you put off something you postpone it or you

evet bu yüzden her şeyden önce erteleyin bir şeyi ertelerseniz ertelersiniz veya

cancel it so you put off something to a later date so you might put off a show

iptal edersiniz böylece bir şeyi daha sonraki bir tarihe ertelersiniz böylece erteleyebilirsiniz bir gösteri,

so maybe you put it off and then you do it on another day or you hold or you you

yani belki ertelersiniz ve sonra başka bir gün yaparsınız veya başka bir gün tutarsınız veya

perform on another day so you put off something quite often

performans sergilersiniz, bu nedenle,

certainly at this time of year when lots of places around the villages where we

yılın bu zamanında kesinlikle bir şeyi ertelersiniz, yaşadığımız köylerin çevresinde pek çok yer varken

live they have little celebrations or faiths or little parties and now and

küçük kutlamalar, inançlar veya küçük partiler düzenliyoruz ve ara

again when the weather turns bad it has recently we've had a lot of rain

sıra hava kötüleştiğinde, son birkaç gündür çok yağmur yağdı,

over the past few days they might put off the party so they put off the party

partiyi erteleyebilirler, bu yüzden ertelerler,

they put it off or postponed yes you should use that as well so they put it

ertelerler veya ertelendi evet onu da kullanmalısın

off to another day they put it off to another time so it will happen but not

başka bir güne ertelediler başka bir zamana ertelediler yani olacak ama olması gereken tarihte olmaz tamam

on the date it should have okay you could have a meeting at work couldn't

işte bir toplantı yapabilirsin değil mi

you and that may be rearranged or put off yes until a later date because maybe

sen ve bu olabilir yeniden düzenlenecek veya daha sonraki bir tarihe ertelenecek evet çünkü o sırada

there weren't enough people there in the office at the time or or something else

ofiste yeterince insan olmayabilir veya

happened that was more important and you you say well let's put that off until

daha önemli bir şey oldu ve siz bunu

another days or another time yes also put off can mean to to repulse someone

başka bir güne veya başka bir zamana erteleyelim evet diyorsunuz Ertelemek aynı zamanda birini itmek

or to make a person feel repulsed by something you've put someone off maybe

veya bir insanı itici hissettirmek anlamına da gelebilir Birini ertelediğinizde belki birisi yemek yerken

you talk about something horrible or disgusting while someone is eating and

korkunç veya iğrenç bir şey hakkında konuşursunuz ve

they might say oh do you have to talk about that you what you are putting me

onlar ah, bunun hakkında konuşmak zorunda mısın diyebilirler. beni

off my supper you are putting me off my food you are mating making me not want

akşam yemeğimden erteliyorsun beni yemeğimden erteliyorsun

to eat because of the disgusting thing you are talking about we had somebody

when we were showing the spiders yes a few weeks ago we had quite a few

comments from people saying oh do you have to show those spiders it's putting

ah o örümceklere göstermek zorunda mısın diyen insanlardan birkaç yorum, bu

us off our food or putting us off the live stream yes

bizi yemeğimizden veya canlı yayından uzaklaştırıyor evet,

meaning that they don't feel inclined to do it anymore so that's it so you can

yani artık bunu yapmaya meyilli hissetmiyorlar, bu yüzden bu kadar, böylece

put someone off maybe also you want to discourage someone from doing something

birini erteleyebilirsin belki de birini bir şey yapmaktan caydırmak istiyorsun,

so you try to put them off so to put off someone can also mean to discourage

bu yüzden onu ertelemeye çalışıyorsun, bu yüzden birini ertelemek, birinin cesaretini kırmak anlamına da gelebilir,

someone a friend is coming around today to see us but we don't want them to come

bugün bir arkadaşımız bizi görmeye geliyor ama biz onların

around today so I will try to put them off I will try to put them off I want to

bugün gelmelerini istemiyoruz, bu yüzden deneyeceğim onları ertelemek için ertelemeye çalışacağım onları

discourage them from coming today and then maybe they can come on another day

bugün gelmekten caydırmak istiyorum ve sonra belki başka bir gün gelebilirler,

so you put someone off you discourage someone from

böylece birini ertelersiniz, birinin bir

doing something and you might you might make up a white lie to put them off you

şey yapmasını caydırırsınız ve beyaz bir yalan uydurabilirsiniz. onları erteleyebilirsin

might say well I'm not feeling very well today can you can you can you come next

iyi diyebilirsin bugün pek iyi hissetmiyorum yapabilir misin yapabilir misin gelecek

week and you are feeling alright you just don't want them to come on that day

hafta gelebilirsin ve iyi hissediyorsun sadece o gün gelmelerini istemiyorsun

that's it till you put them off white lie there's another yes well oppression

onları beyaz yalandan erteleyene kadar bu kadar başka bir evet pekala baskı

well a white lies is a lie that it really isn't harmful it's not a harmful

pekala beyaz bir yalan bir yalandır ki gerçekten zararlı değildir zararlı bir

lie yeah you are saying something that's not true but it's harmless

yalan değildir evet doğru olmayan bir şey söylüyorsunuz ama zararsızdır beyaz bir yalandır her

it is a white lie although some people believe that white lies are just as bad

ne kadar bazı insanlar beyaz yalanların aynı şey olduğuna inansa da

as the dark lies or they could be it could be it could be an untruth but

karanlık yalanlar kadar kötü ya da olabilirler, bu bir gerçek olmayabilir ama

sometimes it's it's better sometimes to tell a little fib a little untruth fib

bazen bazen biraz yalan söylemek daha iyidir bazen böyle,

sometimes like that for example if you didn't feel very well and or you didn't

örneğin kendinizi çok iyi hissetmediyseniz ve / veya hissetmediyseniz'

want your friend to come around you could might just make up a little white

Arkadaşının buraya gelmesini istemiyorsan, küçük beyaz bir

lie and say oh I've got to go out and see the neighbor I've got to do some

yalan uydurup ah, dışarı çıkıp komşuyu görmem lazım, evde bazı işler yapmam lazım,

some job around the house can you come next week you don't really have anything

gelecek hafta gelebilir misin, diyebilirsin. Gerçekten yapacak bir şey yok

to do but you just don't want them to call on that particular day so it's a

ama sadece o gün aramalarını istemiyorsun, bu yüzden

bit of all you are going to see them you're just putting them off and you

onları göreceksin, sadece erteliyorsun ve

tell a little white lie Yukie another one here's another one I

küçük beyaz bir yalan söylüyorsun Yukie bir tane daha işte bana sorulan bir tane daha

was asked about because we were talking about light the other week when I was

çünkü geçen hafta

using my little spotlight to shine on mr. Steve's face and someone asked shed

küçük spot ışığımı Bay'ı aydınlatmak için kullanırken ışıktan bahsediyorduk . Steve'in yüzü ve birisi,

light on something you don't remember that I don't you don't remember when I

hatırlamadığın bir şeye ışık tut diye sordu, ben hatırlamıyorsam hatırlamıyorsun evet, evet, evet, evet,

do yes I do yes oh yeah haha I do I know what you're trying to do you're trying

haha, biliyorum, ne yapmaya çalıştığını biliyorum, yapmaya çalışıyorsun

to make aunt I'm forgetful well you just said you didn't remember ah but I did

teyze yap ben unutkanım peki az önce hatırlamadığını söyledin ah ama

really I was just joking okay then so really you you're not yet so you're not

gerçekten hatırladım sadece şaka yapıyordum tamam o zaman gerçekten sen değilsin yani

you're not actually going see no you just you just a pathological liar I'm

değilsin aslında gitmiyorsun hayır seni sadece sen sadece patolojik bir yalancı bunağım ben

senile I didn't what are you talking about I've got all my faculties mr.

yapmadım neden bahsediyorsun tüm yeteneklerim var bayım

Duncan so they we've got all our faculties

Duncan yani onlar bizim tüm yetilerimize sahipler,

means mentally we're sharp and as we were when we were young except mr. Steve

zihinsel olarak zekiyiz ve gençken olduğumuz gibiyiz, Mr. Steve

shared its living with you shed light on some things so if you shed light on

hayatını sizinle paylaştı bazı şeylere ışık tutuyor yani bir şeye ışık tutuyorsanız bu

something it means you it means that you you explain something yes about

sizsiniz demektir bir şey hakkında evet bir şeyi açıklıyorsunuz bir şeyi

something that's it you explain something you make something very clear

açıklıyorsunuz bir şeyi çok netleştiriyorsunuz

or something very obvious you make it clear to maybe one person or maybe a

veya çok bariz bir şeyi açıklığa kavuşturuyorsunuz belki bir kişi belki bir

group of people you shed light on something you reveal something maybe or

grup insan bir şeyi aydınlatırsın bir şeyi ortaya çıkarırsın belki veya bir şeyin

you show the meaning of something so you shed light on something so you should

anlamını gösterirsin ki bir şeyi aydınlatırsın

light on a subject so maybe something a person is unaware of so you explain it

ki bir konuyu aydınlatmalısın yani belki bir insanın bilmediği bir şeyi açıklayacaksın

to them you will shed light on that subject you will allow them to

onlara bu konuyu aydınlatacaksınız, anlamalarını sağlayacaksınız bayım

understand it I could say mr. Duncan what's happening in in tonight's

diyebilirim. Duncan bu geceki canlı yayında neler oluyor

livestream yes and mr. Duncan might say oh you know it'll just happen and I

evet ve bay. Duncan diyebilir ki, bunun olacağını biliyorsun ve ben de

might say too well will you just shed a little light on

çok iyi diyebilirim, buna biraz ışık tutabilir misin,

that yes you know to give me some idea of what's going on shed some light on on

evet, bana neler olup bittiğine dair bir fikir ver, buna biraz ışık tut, bu

that so shed light on something means to explain or to show what something is or

yüzden bir şeye ışık tut bir şeyin ne olduğunu açıklamak veya

reveal the inference being that it was all a bit dark and you couldn't really

göstermek veya bunun biraz karanlık olduğu ve gerçekten hiçbir

see anything yes cheddy you put in some light on oh it's all clear

şey göremediğiniz çıkarımını ortaya çıkarmak

so somebody explains what's happening and suddenly it's clear to you well

tabi bunun

there is the opposite of course in that and that's being in the dark so you can

tersi de var ve bu karanlıkta olmak, böylece

be in the dark about something as well and that means you don't know so it's

bir şey hakkında da karanlıkta kalabilirsiniz ve bu, bilmediğiniz anlamına gelir, yani bu biraz tersidir,

kind of the opposite so you shed light on something if you are in the dark so

eğer öyleyseniz bir şeye ışık tutabilirsiniz. in the dark yani

both of those expressions are used quite often in English yeah so mr. Steve what

bu ifadelerin her ikisi de İngilizce'de oldukça sık kullanılır, evet yani mr. Steve

was what was in your hand just you you CN you've seemed very eager to show me

elindeki neydi sadece sen sen CN bana bir şey göstermek için çok istekli görünüyordun

something no oh okay then you were waving this around all over the place

hayır oh tamam o zaman bunu bir kayıtla her yerde sallıyordun

with a register yes but so we've got lots of new people so we think we have

evet ama bu yüzden bir sürü yeni insanımız var yani

around 300 people now on my lists on mr. Steeves register and I can't believe how

şu anda listelerimde yaklaşık 300 kişi olduğunu düşünüyoruz. Steeves kayıt oldu ve

much time you spend two hours and hours it's incredible well I said yes I spent

iki saat ve saat harcadığına inanamıyorum bu inanılmaz iyi evet dedim bu

about an hour tonight because when it when the livestream starts I've got this

gece yaklaşık bir saat harcadım çünkü canlı yayın başladığında bunun

printed off ready and I'm ticking going through here ticking off peoples and

çıktısını aldım ve başlıyorum burada insanları ve

names tick and it's actually because the live stream is very busy it I'm

isimleri işaretliyorum ve aslında canlı yayın çok meşgul olduğu için

frantically oh there's another name of the new the names are popping up all

çılgınca oh yeninin başka bir adı var isimler her yerde beliriyor

over the place or left right and center you often

veya sol sağ ve orta sen sık sık

that's an expression we use a lot isn't it oh it's the names popped up left

bu bir ifade biz çok kullanıyorsun değil mi oh isimler sol

right and center it means they're coming from if something's coming from all

sağda ve ortada beliriyor demek ki bir şey her

directions you say oh they were coming from all over the place from left right

yönden geliyorsa diyorsun ki oh her yerden geliyorlardı soldan sağdan

and center yeah something that's hard to control or deal with so maybe lots of

ve merkezden evet bu zor bir şey kontrol etmek ya da uğraşmak yani belki birçok

things are occurring at the same time we can say they're coming from left right

şey aynı anda oluyor bunlar soldan sağdan ve merkezden geliyorlar diyebiliriz

and center left right and center I haven't seen the live chat tick I've

been here mr. Duncan over half an hour okay 40 minutes in fact and I haven't

. Duncan yarım saatten fazla tamam 40 dakika aslında ve ben

seen the live stream at all well but since we caught you you can't see the

canlı yayını hiç iyi görmedim ama seni yakaladığımızdan beri

live stream because we're in it I meant the the live chat always see oh yeah

canlı yayını göremiyorsun çünkü biz de içindeyiz canlı sohbeti kastetmiştim her zaman gör oh evet

maybe I am going a bit seen on this thing I think you might be that's it

belki ben bu konuda biraz görülmüşümdür bence siz bu

the end is coming mr. Steve is losing his marbles losing his marbles yes

son geliyordur bayım. Steve bilyelerini kaybediyor bilyelerini kaybediyor evet bu

that's another expression it is to say that you are mentally not as astute well

başka bir ifade, zihinsel olarak

as you used to be yes it means you're going senile it means you're going a bit

eskisi kadar zeki olmadığınızı söylemektir evet, bunaksınız demektir, biraz gidiyorsunuz demektir

yes forgetful your brain is starting to dissolve in your skill you often say

evet unutkan beyniniz becerinizde çözülmeye başlıyorsunuz sık sık

about old people that they're losing their marbles yeah that's it is an

yaşlı insanlar hakkında akıllarını yitirdiklerini söylüyorsunuz evet bu

expression we use it here in the UK it comes to all of us MARAC ek now that's

burada Birleşik Krallık'ta kullandığımız bir ifade hepimize geliyor MARAC ek şimdi bu

an interesting name Iraq because there was a car

ilginç bir isim Irak çünkü bir zamanlar araba

a Maserati was my favorite car when I was growing up called a Maserati Merak

Maserati, ben büyürken Maserati Merak olarak adlandırdığım en sevdiğim arabaydı,

so that obvious I think that must mean something Barack must mean something

bu yüzden bariz bir şekilde bunun bir anlamı olması gerektiğini düşünüyorum Barack bir anlamı olmalı

because to name a car the RAC it that obviously must mean something so maybe

çünkü bir arabaya RAC adını vermek için bunun bir anlamı olmalı, bu yüzden belki

you can tell us what your name means miracle i'll you're on i'm going to take

bize ne istediğinizi söyleyebilirsiniz. adı mucize anlamına geliyor

you off the list because you are on here i've seen you

seni listeden çıkaracağım çünkü buradasın

before my racket l there we go i've just ticked you off on my list manual fan

tony says hi mr. Duncan hi mr. Steve nice to meet you as a surprise when I go

merhaba diyor bay Duncan merhaba bayım. Steve, ben yatağa gittiğimde sürpriz olarak seninle tanıştığıma memnun oldum

to bed and I opened YouTube to facilitate my sleep manual are you

ve uyku kılavuzumu kolaylaştırmak için YouTube'u açtım, seni

saying that we are sending you to sleep Manuela's but is YouTube on because he

uyuttuğumuzu mu söylüyorsun Manuela'nın ama o uyumak istediği için YouTube açık

wants to go to sleep and we've popped up marbles says Shirin exactly Sergio says

ve biz aniden ortaya çıktık. misketler Şirin diyor tam olarak Sergio

this is a Russian joke oh ok Putin goes to kitchen at night when the fridge

bunun bir Rus şakası olduğunu söylüyor oh tamam Putin gece mutfağa gidiyor ve buzdolabı motorun

suddenly shivers because of starting engine Putin calm down don't panic there

çalışması nedeniyle aniden titredi Putin sakin ol panik yapma

is nothing to worry about I just want to have my yogurt yeah don't get that

endişelenecek bir şey yok sadece yoğurdumu içmek istiyorum evet don 'Anlayın

Sergio don't understand that joke I'm sure it's very funny I hope we're not

Sergio bu şakayı anlamıyor Eminim çok komiktir Umarım bunu

offending any Russians yet by reading that out yes well you read it out I

okuyarak henüz herhangi bir Rus'u gücendirmiş

didn't well I quite admire pew ting wrong it's it's a shame you don't

olmayız

pronounce his name right ok Putin then if you're gonna admire someone at least

adını doğru telaffuz etmemen ayıp tamam Putin o zaman birine hayran olacaksan en azından

get the name right nobody messes with Putin ok then do you need a strong

adını doğru söyle kimse Putin'e bulaşmasın tamam o zaman güçlü bir lidere ihtiyacın var mı peki tamam

leader alright I don't know where this is going

bunun nereye varacağını bilmiyorum

but I don't either I don't know where we're going with this

ama Ben de bilmiyorum bununla nereye varacağımızı bilmiyorum

because you've got a Russian watch you see but we're trying to you know and

çünkü bir Rus saatiniz var ama biz de Gracie'yi tanımaya çalışıyoruz ve

Gracie ourselves well you can see eight if you

ingratiate yourself ingratiate yourself with somebody it means that you you're

kendinizi sevindirirseniz sekizi görebilirsiniz. birine

very nice to them you you're fawning over them your money

çok iyi davrandığınız anlamına gelir onlara yaltaklanıyorsunuz paranız

Oh mr. Duncan you look do me for tonight you're forwarding your you're young

Oh bay. Duncan, bak bu gece için beni gönderiyorsun, gençsin,

aren't you mr. Duncan you how old are you 24 or you do things for them the

değil mi Bay? Duncan kaç yaşındasın 24 ya da onlar için bir şeyler yapıyorsun

breath stinks tonight by the way thanks a lot halitosis are you saying I've got

bu gece nefes kokuyor bu arada çok teşekkürler ağız kokusu Bende ağız kokusu var mı diyorsun

halitosis which is bad breath I'm not looking at your feet

Ayaklarına bakmıyorum bu

that's the beans on toast with with cheese don't forget to join us on Sunday

tosttaki fasulyeler peynirli bu arada pazar günü bize katılmayı unutmayın

by the way don't forget to join us on Sunday because we are going to the beach

bu arada pazar günü bize katılmayı unutmayın çünkü pazar günü plaja gidiyoruz

on Sunday we're doing something extra special and to give you a taste of where

ekstra özel bir şey yapıyoruz ve size nerede

of where we are going so we will be at the beach on Sunday and there is a

olduğumuzu tattırmak için gidiyoruz yani pazar günü kumsalda olacağız ve

little taste because we were away last week on our holiday and we did some

biraz tat var çünkü geçen hafta tatilimizde uzaktaydık ve

filming by the beach so there you can see the sea you can see the sand and on

kumsalda biraz çekim yaptık orada denizi görebileceksiniz kumu görebileceksiniz ve

Sunday I will show you some more bits including something very special

Pazar günü ben size çok özel bir şey de dahil olmak üzere biraz daha fazla parça gösterecek,

something very wonderful and amazing that mr. Steve did it wasn't that

çok harika ve şaşırtıcı bir şey, o bay. Steve yaptı, o kadar da harika değildi, harikaydı,

amazing it was amazing I thought it was keep saying that it's amazing okay it

harika olduğunu söyleyip durduğunu sanıyordum, tamam,

was amazing yes it could ever possibly do what I do

harikaydı evet, muhtemelen benim yaptığım şeyi yapabilirdi,

we want people to eat we want people to watch yes MARAC is from Turkey sorry I'm

insanların yemesini istiyoruz, insanların izlemesini istiyoruz evet, MARAC Türkiye'den özür dilerim ben

just going back to the okay let me find the right button there we go

Tamam'a geri dönüyorum doğru düğmeyi bulmama izin ver oraya gidiyoruz

thanks Steve apparently Steve is now producing this program well Meraki is

teşekkürler Steve görünüşe göre Steve şimdi bu programı yapıyor iyi Meraki

from Turkey okay and peach as Pete Pete tad okay

Türkiye'den tamam ve şeftali gibi Pete Pete tad tamam

thinks that MARAC means something like satisfaction will baby muratcan tell us

MARAC'ın tatmin gibi bir şey ifade ettiğini düşünüyor mu bebek muratcan anlatacak mı

as he is Turkish and has he heard of a a Maserati which is an Italian sports car

Türk olduğu için ve bir Maserati'yi duydu mu?

well on the road and there at Muroc means something like satisfaction well

that's what Pete had says yes is that what it does mean to be happy or

satisfied - no to be happy I always wanted this

mutlu olmak için hep

this car this Maserati Merak my favorite car so you tell us every week it had

bu arabayı istemişimdir bu Maserati Merak en sevdiğim araba bu yüzden bize her hafta

flying buttresses really flying buttresses okay look it up I don't want

uçan payandaları olduğunu söylüyorsun gerçekten uçan payandaları tamam bak

to know about your car goodness sake I don't know I don't want to know about

arabanı bilmek istemiyorum Allah aşkına bilmiyorum ben

your buttress Nicole's going to sleep we're sending Nicole to sleep as well

payandanı bilmek istemiyorum Nicole uyuyacak Nicole'ü de uyutuyoruz o da

he's sending me to sleep I'll be honest it is harpist eleven though yes Alice

beni uyutuyor Dürüst olacağım arpçı on bir ama evet Alice

our WL ingratiate means to butter up yes Alice to butter up to you you try to get

bizim WL'miz nankör yağlamak demek evet Alice yağlamak sana kalmış

favor from someone you ingratiate yes you decide to get favor it's a good word

nankörlük yaptığın birinden iltifat almaya çalışmak evet iltifat etmeye karar veriyorsun aslında bu iyi bir

actually I like that word will you suck up to that's another phrase you you suck

kelime bu kelimeyi beğendim bu da başka bir tabir sen

up to somebody it's it's not a particularly positive phrase because it

birine yalakasın bu pek olumlu bir tabir değil çünkü

means that you're you're doing anything to please that person and you don't

demek ki o kişiyi memnun etmek için her şeyi yapıyorsun ve

necessarily want to do it Svetlana asks is is it not topped on the beach it

bunu yapmak istemiyorsun Svetlana

wasn't hot last week when we were there it was very windy though and there were

geçen hafta biz oradayken hava sıcak değildi ama çok rüzgarlıydı ve orada

quite a few people there but it wasn't too hot but it was incredibly windy I

epeyce insan vardı ama çok sıcak değildi ama inanılmaz derecede rüzgarlıydı İnanamıyorum o

can't believe I couldn't believe at the time how how windy it was

zamanlar ne kadar rüzgarlı olduğuna inanamadım

oh sure Ian sure Ian says flying buttresses I suppose now Steve now now

oh eminim Ian Ian'ın uçan payandalar söylediğinden eminim Sanırım şimdi Steve şimdi

it's out we should explain what what on earth are flying buttresses right okay

çıktı, uçan payandaların ne olduğunu açıklamalıyız tamam tamam

what is a flying buttress flying but I'm gonna have to draw it because I can't

uçan payanda nedir ama onu çizmem gerekecek çünkü

possibly describe how dear we're all in we're all in trouble now there we go

hepimizin ne kadar değerli olduğunu muhtemelen tarif edemem hepimiz içindeyiz sorun şimdi işte

that's it oh boy while Steve is drawing Belarusian

bu kadar oh oğlum Steve Beyaz Rusça çizerken

says my one of my childhood fears was sleeping alone ah yes

çocukluk korkularımdan birinin yalnız uyumak olduğunu söylüyor

do you know what that was one of mine as well I used to hate I used to hate it

when when my parents closed the bedroom door and switched the light off I always

yatak odasının kapısını kapattım ve ışığı söndürdüm karanlıkta hep çok çok

felt very very scared in the dark I used to

korkardım karanlıktan

hate it so much in fact what I used to do when I was a child I used to open the

o kadar nefret ederdim ki aslında çocukken yaptığım şey perdeleri açardım

curtains so the street lights outside would shine into my bedroom and light my

dışarıdaki sokak lambaları yansın diye yatak odama gir ve odamı aydınlat,

room up so I used to love that but the only problem is way back in the 1970s

ben de buna bayılırdım ama tek sorun şu ki 1970'lerde

they used to switch the street lights off they don't do it anymore but the

sokak ışıklarını söndürürlerdi artık kapatmıyorlar ama

street lights all of the lights in the streets would go off it around about

sokak lambaları sokaklardaki tüm ışıkları aydınlatıyor

midnight or 1 o'clock in the morning so I used to hate it I used to hate the

gece yarısı ya da sabah saat 1 civarında sönerdi, bu yüzden bundan nefret ederdim,

fact that the street lights would go off because that was my last little bit of

sokak lambalarının sönmesinden nefret ederdim çünkü bu benim son

light so I oh I would always try to get to sleep before the street lights went

ışığımdı, bu yüzden ben ah, her zaman denerdim sokak lambaları sönmeden önce uyumak

off and it became it became an obsession I don't think I've ever told anyone this

ve bu bir saplantı haline geldi Bunu daha önce kimseye söylediğimi sanmıyorum

before but it was actually an obsession every night I would get so anxious so

ama aslında her gece bir saplantıydı o kadar

upset that I couldn't get to sleep before the street lights went off I used

endişelenirdim ki anlatamazdım. sokak lambaları sönmeden önce uyumak eskiden

to hate it I used to get very very nervous so let's have a look oh yes my

nefret ederdim eskiden çok çok gergindim o yüzden hadi bir bakalım oh evet

t-shirt is not a birthday present it isn't a birthday present I've had this

tişörtüm doğum günü hediyesi değil doğum günü hediyesi değil bunu benim

for about two years

için aldım yaklaşık iki yıldır

Barzan asks what's the difference between truck and lorry well they are

Barzan kamyon ve kamyon arasındaki farkın ne olduğunu soruyor, peki onlar

kind of the same thing I just yeah just different words so truck lorry are the

aynı şey, ben sadece evet sadece farklı kelimeler yani truck truck

same things the only difference of course is in American English they say

aynı şeyler tabi ki tek fark Amerikan İngilizcesinde

truck in British English we tend to say lorry so that is the main difference

İngiliz İngilizcesinde truck diyorlar we tend kamyon demek, yani ana fark bu, şimdi burada da

although having said that we often say truck over here now as well so you might

sık sık kamyon dediğimizi söylemiş olmamıza rağmen,

hear someone say look at that truck it's going too fast or look at that lorry

birisinin şu kamyona bak çok hızlı gidiyor veya şu kamyona bak

it's going too fast but they are basically the same thing

çok hızlı gidiyor dediğini duyabilirsiniz ama temelde onlar

Mrak said that that means I think he said one day

Mrak'ın söylediği şeyin aynısı, sanırım bir gün

back back there mr. Duncan I think okay name means wonder so what a wonderful

orada Mr. Duncan, tamam adın merak anlamına geldiğini düşünüyorum, yani sahip olmak için ne kadar harika bir

name to have that's great and somebody wanted to know what our flying

isme sahip olmak harika ve birisi bizim uçan payandalarımızın neye benzediğini bilmek istedi

buttresses like well I have I as you know I'm a wonderful artist mr. Duncan I

Bende var, bildiğiniz gibi ben harika bir sanatçıyım Bay. Duncan, aslında çizimde berbat

haven't had any evidence of that I'm actually crap

olduğumu gösteren hiçbir kanıtım yok,

at drawing I'm not very good but let's here is an example right this is a

pek iyi değilim ama işte bir örnek verelim, bu

flying buttress you could have used you could have used it where's the camera

uçan bir payanda, kullanabilirdin, kullanabilirdin, kamera nerede

did you use this pen then they can see it oh right right that's a building okay

kullandın? bu kalem o zaman görebilirler oh doğru doğru bu bir bina tamam mı

are you going I don't know where's the cam you're gonna fall over in a second

gidiyorsun bir saniye sonra düşeceğin kameranın nerede olduğunu bilmiyorum

where has the building it's that thing with the big eye on the Forester Duncan

binanın neresinde büyük gözü Forester Duncan'ın üzerinde olan o şey değil

right so you've got it that's a that's a church with a big steeple come back come

mi anladın işte bu büyük çan kulesi olan bir kilise geri gel geri gel

back hey come back you're making me wait there I will I

hey geri gel beni orada bekletiyorsun yapacağım

will go in the middle I will do something very clever I'm

ortasına gideceğim çok zekice bir şey yapacağım

gonna zoom in I will zoom in none of my wrinkles

yakınlaştıracağım ben kırışıklarımın hiçbirini yakınlaştırmayacak kırışıklıklarımı yakınlaştırma

don't zoom in on my wrinkles they calm down Steve go on then zoom in this is

onlar sakinleşiyorlar Steve devam et sonra yakınlaştır bu

too exciting oh it's that one Oh aah Oh mr. Duncan

çok heyecan verici oh bu o Oh aah Oh bay. Duncan

that's perfect right that'll do he's a building let's call it a church and it's

bu mükemmel doğru yapacak o bir bina hadi ona bir kilise diyelim ve

got a spire on top now the spire yes it has to be secure Steve can I put the

tepesinde bir kule var şimdi kule evet güvenli olmalı Steve önce kamerayı koyabilir miyim

camera on first oh I didn't know the Capitol isn't that right okay display

oh Capitol'ün olmadığını bilmiyordum t o doğru tamam göster

here we go here's a building here's a building and it's got a spire a big a

işte başlıyoruz işte bir bina burada bir bina ve bir kulesi var büyük bir kulesi var ona

big spire let's call it a church but with that plunked on top of the building

kilise diyelim ama binanın tepesine dikilmiş olması

it makes it a bit unstable so they put these little things on the side here to

onu biraz dengesiz yapıyor bu yüzden bu küçük şeyleri koyuyorlar burada

stabilize the the structure and they call them flying buttresses you see them

yapıyı sabitlemek için yan tarafta ve onlara uçan payanda diyorlar, görüyorsunuz, bunlar bir

are lots of buildings lots of churches now the Maserati Merak okay

sürü bina, bir sürü kilise şimdi Maserati Merak tamam

shouting just get closer to the camera shut up mr. Duncan

bağırıyor sadece kameraya yaklaşın sus bay. Duncan,

the Maserati Murata this is the sports car you have to show had these flying

Maserati Murata, göstermeniz gereken spor araba bu,

buttresses on the back like that going from the roof of the car down to the

arabanın tavanından

bonnet why because it was style and it looked nice and it probably made the car

kaportasına kadar uzanan bu uçan payandalara sahipti, çünkü bu tarzdı ve güzel görünüyordu ve muhtemelen arabayı daha

stronger so there we go that's my explanation of flying

güçlü kılıyordu. işte başlıyoruz uçan

buttresses did it make the car go faster yes huh all these things make the car go

payandalarla ilgili açıklamam bu arabanın daha hızlı gitmesini sağladı mı evet ha tüm bunlar arabayı hareket ettiriyor

will you go revert back to the other camera mr. Duncan I'm aware that I'm far

diğer kameraya geri dönecek misiniz bayım . Duncan,

too big much I quite like this I don't we should I'm gonna click back there we

çok büyük olduğumun farkındayım, bundan oldukça hoşlanıyorum değil mi yapmamalıyız Geri tıklayacağım oraya

go I'm just taking Steve Steve Oh what am I

gideceğiz Sadece Steve Steve'i alıyorum Oh neyle işim bitti

done with ok you put that right now Steve I don't know what Steve's been

tamam sen onu düzelt şimdi Steve, Steve'in kodlayıcımda neye tıkladığını bilmiyorum

clicking on my encoder and now he's broken it so so what you gonna do now

ve şimdi onu bozdu, bu yüzden şimdi ne yapacaksın

Steve no idea reset all how about no don't press whatever you do please

Steve hiçbir fikrim yok sıfırlamaya ne dersin hayır ne yaparsan yap basma lütfen lütfen

please don't press reset all go on then go for the red the cross and there we go

sıfırlamaya basma hepsi git sonra kırmızı haça git ve işte başlıyoruz

oh I see now you know how to do it okay there dear MA there we go we're back to

oh görüyorum ki şimdi nasıl yapacağını biliyorsun tamam orada sevgili MA işte başlıyoruz sözümüze geri döndük

our word back clapton all good job you know what you're doing mr. Duncan it's a

geri clapton aferin ne yaptığını biliyorsun bay. Duncan bu

good job I know anyway I just thought everybody explaining what a flying

iyi bir iş zaten biliyorum ben sadece herkesin uçan payandaların ne olduğunu açıkladığını düşündüm o zaman

buttresses I know a flying buttress is just normally some sort of support that

support it exactly it is in mid air it's a support yes dear so why didn't you

explain it then well because I asked you to because you mentioned it you've had

iyi çünkü senden istedim çünkü bundan bahsetmiştin

all that time to think that up yes back to the live comments mr. Duncan's know

bunu düşünmek için o kadar zamanın oldu evet canlı yorumlara geri dönelim bay. Duncan,

how I like to look at the live comments yes well maybe we could look at this for

canlı yorumlara bakmayı ne kadar sevdiğimi biliyor evet, belki buna bir

a while

süre

we can look at mr. Steve's face close-up horror it's hideous I'm hideous mr.

bakabiliriz, Mr. Steve'in yüzü yakın plan korku bu iğrenç Ben çirkinim Bay.

Duncan well you said it Iraq yes

Duncan peki sen dedin Irak evet bence bu ne

what which I think means wonder how many times have you said Mrak tonight I just

anlama geliyor merak ediyorum bu gece kaç kez Mrak dedin Ben sadece

that was my favorite car in the 1970s I always wanted a Maserati in Iraq and I

o 1970'lerde en sevdiğim arabaydı Irak'ta hep bir Maserati istemiştim ve

never got one took this have all now rusted away so are you telling me they

hiç almadım bunu aldım şimdi hepsi paslandı yani bana

don't make Maseratis anymore they do but they don't make Maseratis don't make

artık Maseratis yapmadıklarını ama Maseratis'in

sports cars in the sense that when they used to two-door that they make sort of

spor araba yapmamasını sağlamadıklarını mı söylüyorsunuz, yani eskiden iki kapılı arabaları

saloon cars now and they're not independently owned I think they're

şimdi bir çeşit salon arabaları yapıyorlar ve onlar bağımsız sahiplenilmiyor bence

owned by by an Italian I think that are owned by Fiat oh I see it doesn't have

bir İtalyana ait bence onların sahibi Fiat'a ait Ah görüyorum ki aynı halkaya sahip değil mi

the same ring does it it doesn't sound quite the same Fiat mind you I think

kulağa tam olarak aynı gelmiyor Fiat aklınızda bulunsun bence

Ferraris owned by Fiat the Fiat Maserati hmm Oh Mika says I'm an artist there we

Ferrari'lerin sahibi Fiat Fiat Maserati hmm Oh Mika, ben bir sanatçıyım diyor,

go Carrodus says a flying buttress is an

gidiyoruz Carrodus uçan bir payandanın bir yay olduğunu söylüyor

arc Bhutan or arc or buttress that's it is it supporting something you see them

Bhutan veya yay veya payanda,

often in churches going across the the ceiling or the roof you will see them

kiliselerde sık sık tavandan veya çatıdan geçerken gördüğünüz bir şeyi destekliyor mu? onları

above you no that's that's something different mr. doom a flying buttress

üstünüzde görün hayır bu farklı bir şey bayım .

there on the outside of the building yes yes okay and they're supporting the

orada binanın dışında uçan bir payanda var evet evet tamam ve

structure that's nice still a star an architect well I watched a program the

güzel olan yapıyı destekliyorlar hala bir mimar bir yıldız geçen gece bir program izledim

other night and then there was someone going around a big stately home and they

ve sonra biri büyük görkemli bir evin etrafında dolaşıyordu ve onlar

were inside the building and they looked up and they say you can see the flying

binanın içinde ve yukarı baktılar ve uçan payandaları görebileceğinizi söylediler, bunlar

buttresses are they were lying going across the cross the ceiling and they

tavan boyunca uzanıyordu ve

were the main supports so I think I think you've so now I'm not an expert

ana desteklerdi, bu yüzden sanırım artık öyle yaptınız, ben bir uzman değilim

and that was on the BBC I'm not an expert it was on the BBC buttress it was

ve bu BBC'deydi Ben uzman değilim BBC payandasındaydı

on the BBC so it must be true I'm not an architect but all I know is that that's

BBC'deydi bu yüzden doğru olmalı Mimar değilim ama tek bildiğim öyle

what they look like I'm the Maserati murack someone asked all the tapes are the

göründükleri Ben Maserati murack biriyim tüm kasetlerin

cassettes on your shirt real no they're not this is a stylish t-shirt I've had

gömleğinizdeki kasetler olduğunu sordum gerçek hayır değiller bu şık bir tişört

this for about two years I didn't have it for my birthday however I did have

bunu yaklaşık iki yıldır bende doğum günümde yoktu ama

this rather nice watch mr. Steve bought this shall i in fact we could do this on

oldukça güzel bir saatim vardı bayım . Steve bunu satın aldı mı aslında bunu kamerada yapabilirdik

the camera let me just arrange that let's just have a look

ayarlayayım şuna bir bakayım

putting putting a hand in my face like that mister don't know I'm just I'm just

elini suratıma koyarak o bay gibi bilmiyorum ben sadece

showing the watch where you want to zoom in on your watch do you know it's the

saati gösteriyorum sadece Saatinizi yakınlaştırmak istiyorsunuz, bunun

gilt lovely gift from you yes so wait a moment here it comes

sizden gelen yaldızlı sevimli hediye olduğunu biliyor musunuz, evet, bir dakika işte geliyor, işte

so there it is there is the watch that mr. Steve bought for me isn't that isn't

orada, Bay'ın saatinin orada olduğunu biliyor musunuz? Steve benim için satın aldı, bu o

that lovely all the way from a Far Eastern country when it's East to us the

kadar da güzel değil mi? Uzakdoğu ülkesinden, bizim için Doğu'dayken,

company is Russian owned but the watch is made in Lithuania are people really

şirket Rus'a ait, ancak saat Litvanya'da yapıldı, insanlar gerçekten bu

that interested mr. Duncan well I've been asked oh I see well there you go

kadar ilgileniyor bay. Duncan peki bana soruldu oh iyi görüyorum işte gidiyorsun

I'm bankrupt now I've got no money left that watch cost me all my bonus from

şimdi iflas ettim hiç param kalmadı o saat bana

last year there it is there's there's mr. Steve so I'm gonna give you a

geçen yılki tüm ikramiyeme mal oldu işte orada bay var. Steve, sana bir

Chinese burn and that's what we used to call it at school I'm gonna give you a

Çin yanığı vereceğim ve buna okulda böyle derdik Suratına bir yumruk atacağım o yüzden

punch in the face

so there we go there I hope you enjoyed that so that's what mr. Steve do you

oraya gidiyoruz umarım beğenmişsindir, yani Mr. Steve

know you're being a bit of a show-off mr. Duncan I'm showing what you bought me because I

biraz gösterişçi olduğunun farkında mısın Bay? Duncan bana aldığın şeyi gösteriyorum çünkü

was asked on the live chat what I had for my birthday could you show is what

canlı sohbette bana doğum günümde ne aldığım soruldu

you had for your birthday and I'm showing it why are you so annoyed I'm

doğum gününde ne aldığını gösterebilir misin ve gösteriyorum neden bu kadar sinirlendin

showing the gift that you gave me that none of that makes sense I really do

hediyeyi gösteriyorum bana bunların hiçbirinin mantıklı gelmediğini söyledin gerçekten endişeleniyorum sanırım

worry I think I'm sure you're losing your mind I really think that no you're

aklını kaçırdığına eminim gerçekten bence hayır

losing your mind mr. Dingle yes okay then phosphorescent yes because there's

aklını kaybediyorsun bay Dingle evet tamam o zaman fosforlu evet çünkü

Carrodus yes my still watch the watch glows in the dark

Carrodus var evet hala saatim karanlıkta parlıyor saat

very clever carried Asif phosphorescent it's got a green glow

çok zekice taşınmış Asif fosforlu yeşil bir parıltısı

this particular watch has mm-hmm well it was maybe it was mr. Duncan that

var bu özel saatin mm-hmm var peki öyleydi belki de baydı. Duncan

wanted a watch but the story is is not quite as simple as that

bir saat istedi ama hikaye

I mentioned a few months ago in fact it was after Christmas I mentioned that I

birkaç ay önce bahsettiğim kadar basit değil aslında Noel'den sonraydı

saw this watch on television and I said to stevis a tall hat isn't that lovely

Bu saati televizyonda gördüğümden bahsetmiştim ve stevis'e uzun bir şapka o kadar da güzel değil dedim

that watch and Steve remembered that I said that so he gave this to me on my

o saat ve Steve bunu söylediğimi hatırladı, bu yüzden bunu bana

birthday last Sunday and it was many months ago that I said that I like this

geçen Pazar doğum günümde verdi ve ben bu saati bu özel saati sevdiğimi söylememin üzerinden aylar geçti, bu yüzden

watch this particular watch so that's what Steve does sometimes he's he's so

Steve'in yaptığı da bazen o çok

kind I I'm just wonderful English says yes

nazik ben' İngilizcem harika evet diyor

or should I say Clemson from Brazil do you say what what's the time or what

yoksa Brezilya'dan Clemson mu demeliyim saatin kaç olduğunu veya saatin kaç olduğunu söyleyebilirsin ya evet diyebilirsin

time is it you can say either you can say or either

yes you can say what's the time or what time is it or you can ask do you have

saatin kaç olduğunu veya saatin kaç olduğunu söyleyebilirsin ya da sorabilirsin

the time or could you do you have the time on you what time is it now hmm what

vaktin var mı yoksa vaktin var mı senin üzerinde şu an saat kaç hmm

time is it yes you would probably what's the time if you would say that it more

saat kaç evet muhtemelen saat kaç diye söylersen

sort of slight slightly more informal probably you can hold someone at

biraz daha gayri resmi muhtemelen birisini tutabilirsin

gunpoint and ask them to hand the watch over and

silah zoruyla ve saati teslim etmelerini isteyin ve

then you will know what time it is what time is it please you would say after

sonra saatin kaç olduğunu bileceksiniz, lütfen

that after that you wouldn't just say what time is it

bundan sonra sadece saatin kaç olduğunu söylemezsiniz,

well after taking their watch what's the time please please please could you

saatin kaç olduğunu lütfen lütfen lütfen yapar mısınız lütfen lütfen

please could you please tell me what time it is Mika says I still have many

bana saatin kaç olduğunu söyler misiniz Mika hala en sevdiğim şarkıları

cassette tapes that I used to record my favorite songs yes well people do people

kaydetmek için kullandığım birçok kasetim olduğunu söylüyor evet insanlar

still use cassettes to record things I've got lots and lots

hala bir şeyleri kaydetmek için kaset kullanıyor bende çok ama çok

of cassettes of many different types of recording some music some from my my

kaset var birçok farklı türde kayıt bazı müzikler Steve ile tanışmadan önceki

early radio shows from that the 1980s before I met Steve so yes they were they

1980'lerdeki ilk radyo programlarımdan bazı müzikler yani evet onlar

were very useful form of recording media yes a

kayıt ortamının çok kullanışlı bir biçimiydi evet

great form of recording peach at Pete Pete add whose name I'm struggling to

Pete Pete'de şeftali kaydetmenin harika bir biçimi adını eklediğim kişi

pronounce yeah Babu is is is saying that sometimes the

evet Babu'yu telaffuz etmekte zorlanıyorum, bazen

translation is probably different in different languages but satisfaction or

çevirinin muhtemelen farklı dillerde farklı olduğunu söylüyor ama memnuniyet veya

Wonder the car certainly was a wonder the Maserati Merak was a wondrous car

Merak araba kesinlikle bir mucizeydi Maserati Merak harika bir arabaydı mm

mm-hmm Oh

-hmm Oh

palmyra says she's got a watch know if literally is made it's not made in China

palmyra bir saati olduğunu söylüyor kelimenin tam anlamıyla bilip bilmediğini Çin'de üretilmiyor

it is made in Lithuania yes we know that for a fact

Litvanya'da yapılıyor evet biliyoruz ki bir gerçek için

yes it is it is not a joke it is real this this company is actually Russian

evet bu bir şaka değil gerçek bu şirket aslında Rus

and they have teamed up with another company to make these watches in

ve bu saatleri Litvanya'da yapmak için başka bir şirketle işbirliği yaptılar.

Lithuania for the European market yes you look it up car mirror it's very it's

Avrupa pazarı için evet bakın araba aynası çok çok

very complicated but it's true yes they're all handmade they only make

karmaşık ama doğru evet hepsi el yapımı

about five or six a day Bobby says it is now nearly quarter to 2:145 in the

günde sadece beş altı tane yapıyorlar Bobby diyor ki şu anda Türkiye'de sabah 2:145'e neredeyse çeyrek var

morning in Turkey Mavi is up so late it is already tomorrow

Mavi çok geç kalktı Türkiye'de yarın zaten yarın

in Turkey how is tomorrow is it good is it better than today I hope so Clemson

nasıl yarın iyi mi bugünden daha iyi umarım öyledir Clemson

says that sort of name that she or he gives themselves English a vida hmm that

öyle diyor ki kendine İngilizce a vida hmm

means English is life yes like vida loca living la vida loca yes

yani İngilizce hayattır evet vida loca gibi la vida loca yaşamak evet evet

yes I wondered when you just bought that I did a long time ago I'm getting tired

uzun zaman önce yaptığımı yeni satın aldığınızda merak ettim yoruldum bayım

mr. Duncan I know I can tell my energy is flagging I can always tell

. Duncan biliyorum enerjimin azaldığını söyleyebilirim

well thanks Steve for letting us have a look around the fridge tonight I enjoyed

Steve'e bu gece buzdolabına bir göz atmamıza izin verdiği için her zaman teşekkür edebilirim

I enjoyed looking around the refrigerator so that's what you missed

earlier you missed mister Steve taking us through the refrigerator

Bay Steve'in bizi buzdolabına götürmesini daha önce kaçırdınız.

who gave is a live tour so that's what you missed but don't worry you can watch

kim verdi canlı tur yani kaçırdığınız buydu ama merak etmeyin

it all again later because we will be back on Sunday and you can watch the

hepsini daha sonra tekrar izleyebilirsiniz çünkü pazar günü geri döneceğiz ve

live streams they are recorded on YouTube and they will also have

canlı yayınların kaydedildiği YouTube'da izleyebilirsiniz ve daha

subtitles later on so for those who don't understand a single word mr. Steve

sonra altyazılı olacaklar yani tek kelime anlamayanlar için mr. Steve

says you can actually watch the subtitles and then you will know what

altyazıları gerçekten izleyebileceğinizi ve o zaman

he's going on about has anyone admired our kitchen cabinets

onun ne hakkında konuştuğunu anlayacağınızı söylüyor, kimse mutfak dolaplarımıza hayran kaldı

no probably because they're out of date well i reaiiy i refurbished those

mı, muhtemelen eski oldukları için değil, gerçekten o

kitchen cabinets refurbish refurbished i sanded them down and i revonnah shhhhht

mutfak dolaplarını yeniledim, yeniledim, yeniledim, onları zımparaladım ve revonnah şşşşt

them yes because they were looking tired and old they look they look fantastic

onlara evet çünkü onlar yorgun ve yaşlı görünüyorlardı harika görünüyorlar

they look brand-new they look okay but but I think they are now out of date now

yepyeni görünüyorlar iyi görünüyorlar ama bence artık modası geçti şimdi

they're very old fashioned they are a bit but then we are so yes let's have

çok modası geçti biraz ama o zaman biz çok evet bir kez

another look so you can see yes I think our kitchen is a little out of out of

daha bakalım görebilsin evet bence mutfağımızın modası biraz geçti

fashion now it is a bit it is a little bit but that microwave looks dreadful

şimdi biraz öyle ama o mikrodalga berbat görünüyor

yes we we bought that microwave about 20 years ago it's like the cattle we've had

evet biz o mikrodalgayı 20 yıl kadar önce aldık sığırlar gibi

the same cattle for about 25 years yes we hope we've had the kettle no even

yaklaşık 25 yıldır aynı sığıra sahibiz evet umarız su ısıtıcımız bundan daha

longer than that we've had the kettle for nearly 30 years

uzun süredir yoktur, su ısıtıcımız yaklaşık 30 yıldır bizdedir,

well we thought we'd broken it have we told this story about the cattle your

onu kırdığımızı düşündük, bu hikayeyi anlattık mı? inek

mum broke it isn't she yes we thought my well my mother came to stay we've had

annen kırdı onu değil mi evet biz de annemin kalmaya geldiğini düşündük

this kettle we're quite attached to this kettle by the way if mr. Steve's mum is

bu çaydanlığımız vardı bu arada bu çaydanlığa oldukça bağlıyız bu arada eğer mr. Steve'in annesi

watching she isn't hi my sister could be and then she could tell my mother but I

izliyor o merhaba değil kız kardeşim olabilir ve sonra anneme söyleyebilirdi ama bundan

doubt it yes my mother likes a hot-water bottle when she goes to bed so when she

şüpheliyim evet annem yatağa gittiğinde sıcak su şişesini sever, bu yüzden

came to stay I put the kettle on but mother switched the kettle off now

kalmaya geldiğinde su ısıtıcısını koydum ama anne su ısıtıcısını kapattı şimdi anne anne

mother mother it sound like Norman Bates which is the kettle off

kulağa Norman Bates gibi geliyor ki bu su ısıtıcısı kapalı ki

that at the socket you're so like Norman Bates when you say mother mother I

prizde o kadar çok Norman Bates gibisin ki anne anne derken Norman Bates'in

didn't say it like that you know who Norman Bates is don't you

kim olduğunu biliyormuşsun gibi söylemedim .

yes your honor about that psycho film aren't you anyway to cut a long story

o psiko film hakkında evet sayın yargıç yine de uzun lafın

short we thought we'd broken the fridge it was mom's fault because I switched it

kısası buzdolabını kırdığımızı düşündük bu annemin suçuydu çünkü

on the next day and it was already on at the socket and there was no water in it

ertesi gün açtım ve zaten prizde ve oradaydı. içinde su yoktu

and it made a funny noise and all the lights went off her to blow the fuse and

ve komik bir ses çıkardı ve sigortayı atmak için tüm ışıklar söndü ve

so I thought it was broken we did get it going eventually so I looked up whether

bu yüzden kırıldığını düşündüm, sonunda çalıştırdık, bu yüzden

we could buy a new one exactly the same and we couldn't because they were no

tamamen aynı yeni bir tane alıp alamayacağımıza baktım ve yapamadık çünkü

longer available being 25 years old but when I looked it up on Google there was

25 yaşında oldukları için artık mevcut değildi ama Google'da baktığımda

one in a museum yes our kettle is in a museum in Switzerland

bir müzede vardı evet bizim su ısıtıcımız İsviçre'de bir müzede

a Swiss Museum actually has a kettle it's an example because it's made of its

bir İsviçre Müzesi'nde aslında bir su ısıtıcısı var bu bir örnek çünkü yapılmış

it's a very unusual kettle made of green plastic and they obviously made it 25

Yeşil plastikten yapılmış çok sıra dışı bir çaydanlık ve belli ki 25

years ago and I wanted to get an exact replacement for it and it wasn't

yıl önce yaptılar ve onun yerine tam olarak bir yedek almak istedim ve

available of course but it's in a museum so it's probably worth an extreme amount

elbette mevcut değildi ama bir müzede, bu yüzden muhtemelen çok değerli.

of money anyway it's working again now because all it needed was to cool down

para her neyse şimdi tekrar çalışıyor çünkü tek ihtiyacı olan

again and there it is oh is it so this kettle is is almost 30 years old it's

tekrar soğumaktı ve işte ah, yani bu su ısıtıcısı neredeyse 30 yaşında,

from the 1980s yes I'm not joking so this kettle is very old it's made by a

1980'lerden geliyor evet şaka yapmıyorum, bu yüzden bu su ısıtıcısı çok eski

company called Phillips they said it's that must be an

Phillips adında bir şirket, bunun

incredibly tough make of kettle because it's been going Oh since the 1980s since

inanılmaz derecede sert bir su ısıtıcısı olması gerektiğini söylediler çünkü 1980'lerden beri 1980'lerden beri

the 1980s we've had this and it still works even though mr. Steve's mum tried

buna sahibiz ve Bay. Steve'in annesi

to break it it was an accident I'm not sure about that well you think

onu kırmaya çalıştı, bir kazaydı Bundan pek emin değilim,

when the kettle is just now an inner museum this is in a museum you look up

çaydanlık şu anda bir iç müze olduğunda, bu bir müzede,

that that's not joking Lips course inna yeah

bunun şaka olmadığını araştırırsanız, Lips kursu inna evet

and you will find it in a museum I think it's Switzerland exactly then there is a

ve onu bulacaksınız. bir müzede tam olarak İsviçre olduğunu düşünüyorum o zaman bir

Museum of plastic design yes it's a Museum of plastic design and one of the

plastik tasarım müzesi var evet bu bir plastik tasarım müzesi ve

museum pieces is this Capitol yeah exactly the same

müze parçalarından biri bu Capitol evet tamamen aynı

color they made a pink one and an orange one

renk pembe ve turuncu yaptılar

yes but the green one is in the museum the green ones in the museum welcome to

evet ama yeşil biri müzede yeşiller müzede hoşgeldiniz

mr. Duncan and mr. Steve reminisce about our old kettle well I don't like you see

bayım. Duncan ve Mr. Steve eski çaydanlığımızı iyi anıyor Seni sevmiyorum

I hate some people if something's looking old even if it's still working

bazı insanlardan nefret ediyorum bir şey eski görünüyorsa hala çalışıyor olsa bile

they'll chuck it out and buy something new hmm now I love I get a lot of

atıp yeni bir şey alıyorlar hmm şimdi seviyorum Bundan çok

pleasure and satisfaction from you literally using things do they wear out

zevk ve tatmin alıyorum kelimenin tam anlamıyla bir şeyler kullanıyorsunuz, yıpranıyorlar mı

yes I think you've mentioned this before so that kettle will not be replaced

evet sanırım bundan daha önce bahsetmiştiniz, böylece su ısıtıcısı

until it stops working that story is almost as old as this

çalışmayı durdurana kadar değiştirilmeyecek bu hikaye neredeyse bu

kettle can you guess where this is made any any guesses we let's have a look at

su ısıtıcısı kadar eskidir bunun nerede yapıldığını tahmin edebilir misiniz herhangi bir tahminde bulunalım

the live chat I'm sure everyone is falling asleep can you guess how old

canlı sohbete bir bakın eminim herkes uyuyakalmıştır tahmin edebilir misiniz kaç yaşında

sorry not how old but where this was made well I'm what would it be made in

pardon kaç yaşında değil ama nerede iyi yapılmıştı bu ne olurdu

China 1980 this this shows the age because it wasn't made in China so

Çin'de 1980 bu bu yaşı gösteriyor çünkü değildi Çin'de yapıldı, bu yüzden bu

that's what's surprising about this so it actually income I'm not asking you to

konuda şaşırtıcı olan şey bu, bu yüzden aslında gelir

guess Steve that's where things always used to be made before they were made in

Steve'i tahmin etmenizi istemiyorum, Çin'de yapılmadan önce her zaman orada yapılırdı,

China so lots of things during the 1970s and 1980s were made in Hong Kong but

bu yüzden 1970'ler ve 1980'lerde birçok şey Hong Kong'da yapıldı. ama

that's when Hong Kong was still owned or run by the British you see and that's

bu, Hong Kong'un hala İngilizler tarafından sahiplenildiği veya yönetildiği zamandı ve bu

been in the news recently yesterday Hong Kong was in the news because there are

geçenlerde haberlerde yer aldı.

lots of things going on there political things so where do you think this was

made the Netherlands that's a good guess I like then it says is it a Nordic

bu iyi bir tahmin hoşuma gitti o zaman bir İskandinav

company yes I think they are based in the Netherlands myths and they still

şirketi mi diyor evet bence Hollanda mitlerine dayanıyorlar ve hala buna

this they're still going now Manuel says it's almost a pita piece of a modernism

devam ediyorlar Manuel bunun neredeyse bir modernizmin pide parçası olduğunu söylüyor

yes maybe said it's older than she is yes it's older than most of our viewers

evet belki daha eski olduğunu söyledi o evet, izleyicilerimizin çoğundan daha yaşlı

I think I know imagine how how many people do you know

Sanırım biliyorum, kaç kişinin bildiğini hayal edin, biz onu aldığımızda kız

my sister's got had about ten kettles in the time that we've had that one so this

kardeşimin yaklaşık on su ısıtıcısı vardı, bu yüzden bu

very simple plastic wasn't even expensive at the time this very simple

çok basit plastik pahalı bile değildi. Bu çok basit

plastic kettle is nearly 30 years old whoever designed that needs to get get

plastik çaydanlık yaklaşık 30 yaşında ve bunu kim tasarladıysa

an award and the make yes the make is on the bottom and yes made in yes it just

bir ödül alması gerekiyor ve marka evet marka altta ve evet yapım yeri evet altında sadece

say underneath where it's made you couldn't read that mr. Dean Oh Louie

yapıldığı yerin altında yazıyor, onu okuyamıyorsunuz. . Dean Oh Louie

Mendez is very clever well learned well done Louie yes this kettle was made

Mendez çok zeki iyi öğrenilmiş aferin Louie evet bu çaydanlık

in Poland I think Louis I should say not Louie Lewis needs some applause for that

Polonya'da yapıldı bence Louis değil Louie Lewis'in bunun için biraz alkışa ihtiyacı olduğunu söylemeliyim

well then Lewis Lewis Lewis yes yes it was made in Poland way back in the 1980s

Lewis Lewis Lewis evet evet 1980'lerde Polonya'da yapıldı

I think it was about 1989 we bought this it's one of the first things we ever

Sanırım 1989 yılı civarındaydı, bunu satın aldık, bu ilk satın aldığımız şeylerden biri

bought and it's still working perfectly despite mr. Steeves murmur and despite

ve Bay'a rağmen hala mükemmel çalışıyor . Steeves mırıldanır ve

mr. Steve turning it on with no water inside

Mr. Steve içinde su yokken çalıştırıyor

he must have very good safety systems turned it on with no water in because my

güvenlik sistemleri çok iyi olmalı su yokken açmış çünkü

mother see that's how you turn it on and of course it automatically switches off

annem görüyor öyle açıyorsun ve tabii ki otomatik olarak

like that but before it boiled my mother switched it off it at the socket so the

bu şekilde kapanıyor ama kaynamadan annem kapatmış prizde yani

next morning it was still on so I switched it on because I was turn the

ertesi sabah hala açıktı o yüzden açtım çünkü

socket off at night so I thought I'd switched it off so I turned it on there

gece prizi kapatıyordum ben de kapattığımı düşündüm o yüzden açtım

was nothing in the cattle the cattle came on made a funny noise blew the fuse

sığırlarda bir şey yok sığırlar geldi komik bir ses çıkardı evdeki sigortayı attırdı

in the house and that fascinating story will be here forever I think we might be

ve bu büyüleyici hikaye sonsuza kadar burada kalacak Sanırım

the only people on the internet talking live to the world about a very old

internette dünyayla canlı olarak çok eski bir

kettle thing so I can yes nobody nobody anywhere has probably ever spoken

çaydanlık olayı hakkında konuşan tek insanlar biz olabiliriz, bu yüzden yapabilirim evet kimse hiçbir yerde muhtemelen hiç duymadı

about this kettle and certainly at this particular moment in time they will

bu su ısıtıcısı hakkında konuşuldu ve kesinlikle şu anda

certainly not be talking about the Philips kettle yes it was made in 1988

kesinlikle Philips su ısıtıcısı hakkında konuşmayacaklar evet 1988'de yapıldı

or whenever it was made let's have a look man you're making me very sleepy

veya ne zaman yapıldıysa bir bakalım adamım beni çok uykuluyorsunuz

Manuel says you can make a new t-shirt with the drawing of that object I think

Manuel yapabileceğinizi söylüyor o nesnenin çizimini içeren yeni bir tişört

so this would make a great design on a t-shirt you could have this as a retro

Bence bu, bir tişört üzerinde harika bir tasarım olur, bunu

vintage t-shirt showing the old kettle maybe maybe on something I go to bed

eski çaydanlığı gösteren retro vintage bir tişört olarak alabilirsin belki belki bir şeyin üzerinde yatarım

mister don't go we are going time we are going now because we've had such a lot

bay don 'hadi gidiyoruz zaman şimdi gidiyoruz çünkü çok

of interesting chat we went into the kitchen to have a look around the

ilginç sohbetler ettik mutfağa gittik

refrigerator we looked at some phrases we looked at some words we looked at mr.

buzdolabına baktık bazı cümlelere baktık bazı kelimelere baktık beyefendiye baktık.

Steve's wrinkles very close-up we looked at my new watch and now we are looking

Steve'in kırışıklıkları çok yakından yeni saatime baktık ve şimdi güzelce

forward to going to sleep well I am yes so I will see you later Steve and we'll

uyumayı dört gözle bekliyoruz.

say goodbye to the live chat goodbye to Manuel goodbye to Carrodus goodbye to

Tomas goodbye to English Aveda Clemson 1,500 watts

Tomas'a veda İngiliz'e Aveda Clemson 1.500 watt

I think it's more than that I think it's two thousand two thousand watts

Sanırım bundan daha fazla bence iki bin iki bin watt

I'm guessing it's two thousand so it's it's not very steve steve has just steve

Sanırım iki bin yani çok değil steve az önce steve

has just turned the kettle upside down and poured water all over my keyboard

çaydanlığı ters çevirdi ve su doldurdu klavyemin her yerinde

because I'm tired oh you do realise that electricity and

çünkü yorgunum oh elektrik ve

water don't go together yes but that's not plugged in is it well

suyun birlikte gitmediğinin farkındasın evet ama prize takılı değil değil mi

no but Steve if we suddenly disappear in a puff of

hayır ama Steve eğer aniden bir duman bulutu içinde kaybolursak

smoke yes well there'll be a puff of something in a minute then it'll be my

evet pekala bir şey olacak bir dakika sonra bir şey üflersem benim

fault I must admit that was my I did just say Oh what what's them yes don't

hatam olur kabul etmeliyim ki benimdi dedim sadece ah ne onlar evet evet bir

do it again what's the wattage of this kettle oh my

daha yapma bu çaydanlığın gücü nedir aman

god is that what is this what what we've actually sunk to now that's just it but

tanrım bu ne bu ne bu ne aslında şimdiye kadar battık sadece bu kadar ama

you've poured water all over my keyboard it's 2,000 watts by the way I really I

klavyemin her yerine su döktün bu arada 2.000 watt gerçekten

really do think that you have 13 amp fuse I think I think you need a 13 I

13 amperlik bir sigortan olduğunu düşünüyorum sanırım 13'e ihtiyacın olduğunu

think you need a 13 amp fuses mine blew years ago goodness me anyway we'll see you

düşünüyorum ihtiyacın olduğunu düşünüyorum benimki 13 amperlik bir sigorta yıllar önce patladı aman Allahım yine de

later Steve huh bye Rosa bye bye everybody Manuel T Jenn everybody are

sonra görüşürüz Steve huh bye Rosa bye millet Manuel T Jenn herkes

you gonna fade me away or should I just slink I'm just gonna put the live chat

beni unutturacak mısınız yoksa sadece sıvışayım mı Canlı sohbeti

over your face so you can say goodbye one last time goodbye goodbye oh I see

senin yerine koyacağım yüz, böylece son bir kez veda edebilirsin, hoşçakal, oh görüyorum, hadi

go there we go mr. Steve is going there get off get off take the cattle with me

gidiyoruz bay. Steve oraya gidiyor, in, in, inekleri benimle al

mr. Steve has gone away but he will be back another day

Bay. Steve gitti ama başka bir gün geri gelecek

so thanks Steve he's gone I now have to mop everywhere up I now have to clean

bu yüzden teşekkürler Steve o gitti Şimdi her yeri paspaslamam gerekiyor

all the water up that Steve has spilled everywhere I'll see you on Sunday yes we

Steve'in her yere döktüğü tüm suyu temizlemem gerekiyor Pazar günü görüşürüz evet

will be back on Sunday I have to now clean and clear and dry everything up

geri döneceğiz Pazar, şimdi her şeyi temizlemem, temizlemem ve kurutmam gerekiyor

because it's all covered with water thanks to mr. Steve I will see you a

çünkü Mr. Steve,

Sunday 2:00 p.m. UK time for those who are not sure you can see the details

Pazar günü öğleden sonra 2:00'de görüşürüz. İngiltere saatinden emin olmayanlar için detayları

right now on the screen live English every Sunday 2:00 p.m. UK time and

şu anda her Pazar saat 14.00'te İngilizce canlı yayında görebilirsiniz. İngiltere saati ve

Wednesday 10:00 p.m. UK time thank you very much for your messages on the live

Çarşamba 22:00 Birleşik Krallık zamanı,

chat thanks to Gretel Jamelia oh hello Jamelia I didn't see you also Manuel

Gretel Jamelia sayesinde canlı sohbetteki mesajlarınız için çok teşekkür ederim oh merhaba Jamelia sizi de görmedim Manuel

bitl and also Mavi svetlana carlos Meeker thank you very

bitl ve ayrıca Mavi svetlana carlos Meeker

much for all your messages tonight it's been a very busy one and also a very

tüm mesajlarınız için çok teşekkür ederim bu gece çok meşguldü ve ayrıca çok

long one nearly two hours we were on tonight and I will see you on Sunday it

uzun bir gece yaklaşık iki saat yayındaydık ve Pazar günü görüşürüz,

is coming up to midnight now in the UK this is mr. Duncan in the birthplace of

şimdi İngiltere'de gece yarısına geliyor, bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan, sizinle canlı konuşmamı

English saying thanks for watching me talking to you live thanks also to mr.

izlediğiniz için teşekkür ederim diyen Bay Duncan'a da teşekkürler.

Steve for joining us here tonight as well and of course you know what's

Steve, bu gece burada da bize katıldığı için ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsun,

coming next yes you do until Sunday...

evet, Pazar gününe kadar yapabilirsin...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)