Learn English Live - 23rd September 2018 - Uses of Cut / Watch / Listen/ Learn with Dunc & Steve

so here we go once again another Sunday

has arrived as we head towards the end

sonlarına doğru yol alırken bir pazar günü daha geldi

of September. October is just around the

. Ekim yaklaşıyor,

corner coming up today we have lots of

bugün geliyor, kesme kelimesiyle bağlantılı

things including words and phrases

kelimeler ve deyimler de dahil olmak üzere pek çok şeyimiz var

connected to the word cut also if we

ayrıca

have time we will have a mystery idiom

zamanımız olursa gizemli bir deyimimiz olacak

mr. Steve will be here as well but the

bay. Steve de burada olacak ama

big question is where in the world is he

asıl soru şu ki, o da dünyanın neresinde,

also we'll have a look at some very

çok sıra dışı bazılarına bir göz atacağız

unusual and some might say queer words

ve bazıları İngilizcede var olan tuhaf kelimeler söyleyebilir,

that exist in the English language all

of that coming up today after all it's

bunların hepsi bugün ortaya çıkıyor.

just after 2 o'clock here in the UK it's

Birleşik Krallık'ta saat 2'den sonra

a Sunday afternoon and this is live

bir Pazar öğleden sonra ve bu canlı

English

İngilizce,

did you it's just after 2 o'clock as the

nice man just said and here we are now

hoş adamın az önce söylediği gibi saat 2'den hemen sonra ve işte şimdi

live on YouTube coming to you live from

YouTube'da canlı yayındayız, Much Wenlock'tan canlı olarak size geliyor

Much Wenlock Much Wenlock in england oh

Much Wenlock ingiltere'de aman

my goodness

tanrım

celebrate good times come on here we are

güzel günleri kutlayın hadi burada

on a Sunday afternoon and everything is

bir pazar öğleden sonrayız ve her şey

SuperDuper I must admit

süper

despite the bad weather because the

kötü havaya rağmen itiraf etmeliyim çünkü

weather is pretty awful today however I

bugün hava oldukça berbat ama

am in a very good humor I am in a very

çok iyi bir ruh hali içindeyim çok

good mood hi everybody this is mr.

iyi bir ruh hali içindeyim herkese merhaba bu bay

Duncan in England how are you today are

Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

you ok I hope so

umarım

are you happy well are you happy I

öyleyse mutlusundur iyi misin mutlu musun Gerçekten gerçekten umarım

really really hope so here we go it's

işte başlıyoruz bugün

Sunday and we are coming towards the end

Pazar ve

of September just another week to go in

Eylül ayının sonuna doğru gidiyoruz sadece bir hafta daha

fact next Sunday is the final day of

aslında önümüzdeki Pazar

September 2018 and then we are into

Eylül 2018'in son günü ve ardından

October and already on television lots

Ekim'e girdik ve şimdiden birçok

of people are talking about Christmas

insan Noel hakkında konuşuyor

already it's too early it's too soon can

zaten çok erken çok erken

everyone please stop talking about

herkes lütfen Noel hakkında konuşmayı kesebilir mi Bugün

Christmas I've had such a busy morning

çok yoğun bir sabah

today because I've been rushing around

geçirdim çünkü çamaşır yıkamak için etrafta koşuşturuyorum

doing my washing because I had a very

çünkü

embarrassing moment this morning when I

bu sabah çok utanç verici bir an yaşadım,

discovered that I had no underpants I

iç çamaşırım olmadığını fark ettiğimde

couldn't put any Underpants on because

külot giyemedim çünkü

they were they were all dirty so I had

hepsi kirliydi, bu yüzden

to do some some washing this morning or

bu sabah biraz yıkamak zorunda kaldım yoksa

else I would have had to go commando

komandoya gitmek zorunda kalırdım

have you heard of that expression have

o deyimi duydunuz mu bunu

you heard of it it's a very interesting

duydunuz mu çok ilginç bir

expression it means to go without your

ifade iç çamaşırı olmadan gitmek demek

underwear so you put your clothes on but

yani kıyafetlerinizi giyin ama

you don't wear any Underpants and that's

külot giymiyorsunuz ve

what I nearly had to do today fortunate

ben de neredeyse bunu yapmak zorunda kalıyordum bugün şanslıyım ki

I had one pair of underpants left so

bir çift külotum kalmıştı, bu yüzden

I've got them on now although I'm not

onları şimdi giydim, ancak bunu

going to prove it to you but but I am

sana kanıtlamayacağım ama

wearing underpants so don't worry but

iç çamaşırı giyiyorum, bu yüzden endişelenme ama

I've been busy washing my underwear or

iç çamaşırımı yıkamakla meşguldüm veya

else I would have had to have gone

yoksa iç çamaşırı

commando style which means to wear no

giymemek anlamına gelen komando tarzına geçmek zorunda kalacaktım, bu yüzden işte

underpants

so here we go seven minutes past two

o'clock already

saat ikiyi yedi geçe başlıyoruz zaten

even this livestream is going by so

bu canlı yayın bile o kadar hızlı geçiyor ki

quickly I can't believe it how quickly

everything is going by terrible terrible

her şeyin bu kadar çabuk korkunç korkunç gittiğine inanamıyorum

day today the weather is all over the

gün bugün hava her

place so let's have a look outside shall

yerde o yüzden hadi dışarıya bir bakalım mı

we so there it is that is a live view

yani orada canlı bir görüntü var

outside very cloudy we have had some

dışarısı çok bulutlu

sunshine this morning but it's very cool

bu sabah biraz güneş ışığı gördük ama hava çok serin

very chilly and also we've had lots of

çok soğuk ve ayrıca çokça da hava aldık.

rain as you can see there is rain all

gördüğünüz gibi yağmur pencerenin her yerinde yağmur var

over the window and today is a special

ve bugün özel bir

day of course today is the beginning of

gün elbette bugün

the big change as far as the seasons are

mevsimler açısından büyük değişimin başlangıcı

concerned because today is the autumn

çünkü bugün sonbahar

equinox

ekinoksu

have you heard of that the autumn

sonbahar

equinox let's put the word up on the

ekinoksu olduğunu duydunuz mu hadi kelimeyi ekrana koyalım mı,

screen shall we so here it is it is the

burada

autumn equinox today and that is a noun

bugün sonbahar ekinoksu ve bu, benim bulunduğum kuzey yarımkürede

that describes the equinox in autumn on

or around about the 22nd of September in

22 Eylül'de veya civarında sonbahar ekinoksunu tanımlayan bir isim ve

the northern hemisphere which is where I

am and also the 20th of March in the

aynı zamanda 20 Mart

southern hemisphere so now we are

güney yarımkürede yani artık

heading into autumn you might say that

sonbahara doğru gidiyoruz

it is now officially the end of summer

artık resmi olarak yazın sonu diyebilirsiniz

and for those who are wondering what the

ve

word equinox means the word equinox

ekinoks kelimesinin ne anlama geldiğini merak edenler için ekinoks kelimesinin

means the time or date at which the Sun

Güneş'in kesiştiği saat veya tarih anlamına geldiğini söyleyebiliriz.

crosses the celestial equator so when

göksel ekvator yani

the days and nights are of equal length

gündüz ve gece eşit uzunlukta olduğunda

and this happens as I just mentioned

ve bu az önce bahsettiğim gibi

around the 22nd of September in the

22 Eylül civarında

North which is where I am and around the

benim bulunduğum yer olan Kuzeyde ve

20th of March if you are in the south of

20 Mart civarında

the planet Earth so I hope that's

Dünya gezegeninin güneyindeyseniz olur. Umarım bu

explained it so it's official that's it

açıklamıştır, bu yüzden resmidir, bu

there is nothing we can do about it

konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok,

it is now definitely autumn there is no

artık kesinlikle sonbahar,

doubt about it so I thought today it

bu konuda hiçbir şüphe yok, bu yüzden bugün, konuştuğum sonbahar derslerimden birinden

would be nice to show some excerpts from

bazı alıntılar göstermenin iyi olacağını düşündüm.

one of my autumn lessons I have talked

about also autumn many times in my

Derslerimde birçok kez sonbahar hakkında da

lessons but I did make a full length

ama

lesson all about autumn so I thought is

sonbahar hakkında uzun bir ders yaptım, bu yüzden

a way of welcoming autumn I thought it

sonbaharı karşılamanın bir yolu olduğunu düşündüm, sonbahar

would be nice to have some excerpts from

dersimden bazı alıntılar almanın güzel olacağını düşündüm

my autumn lesson and here is the first

ve işte

one right now

şimdi ilki

you

so what makes autumn so special well

yani sonbaharı bu kadar özel yapan şey tıpkı

just like spring autumn is a period of

ilkbahar gibi sonbaharın bir geçiş dönemi olması,

transition you could say that it is the

opposite of spring in the sense of it

being the time when plants and trees and

bitkilerin ve ağaçların ve

even many wild animals prepare for the

hatta birçok vahşi hayvanın

onset or arrival of winter it is the

gelişe veya gelişe hazırlandığı zaman olması anlamında baharın tam tersi diyebilirsiniz. Kış mevsimi,

season when almost everything in nature

doğadaki hemen hemen her şeyin rüzgarla

wind down the leaves on the trees turn

ağaçlardaki yaprakların

gold and fall to the ground flowers will

altın rengine dönüştüğü ve toprağa düştüğü mevsimdir. Çiçekler

wither away after shedding their seeds

tohumlarını döktükten sonra solacak,

animals will begin to store food in

hayvanlar yuvalarında ve yuvalarında yiyecek depolamaya başlayacak,

their nests and burrows the days will

günler

become shorter and the nighttime

kısalacak ve gece

temperature will begin to drop

sıcaklığı düşmeye başlayacak,

so there is no mistaking that autumn has

bu yüzden sonbaharın geldiğine dair bir yanılgı yok, biraz sonra

arrived we will have a look at another

excerpt from my big super-duper autumn

benim büyük süper-aldatıcı sonbahar

lesson a little bit later on but

dersimden başka bir alıntıya göz atacağız ama

meanwhile we have something even more

bu arada kontrol etmemiz gereken daha da önemli bir şey var

important to check out because we have

çünkü biz

yes the live chat you are more than

evet, canlı sohbete katılabilirsiniz,

welcome to join in today we have lots of

bugün katılmaktan memnuniyet duyacağınız pek çok şey var,

things coming your way including words

and phrases connected to the word cut

kesme kelimesiyle bağlantılı kelimeler ve deyimler de dahil olmak üzere,

there are many uses of the word cut in

kesme kelimesinin İngilizce dilinde pek çok kullanımı var

the English language and we will have a

ve bunlara bir

look at those later on another big

göz atacağız. daha sonra başka bir büyük

question must be where in the world is

soru, bay dünyanın neresinde olmalıdır

mr. Steve mr. Steve will be talking to

. steve bey Steve

us from a famous place but where in the

bizimle ünlü bir yerden konuşacak ama

world is that place all of that coming

o yer dünyanın neresinde

later on meanwhile as I mentioned we

daha sonra gelecek, bu arada bahsettiğim gibi

have the live chat coming up and there

canlı sohbet geliyor ve

it is on the screen now as if by magic

işte şimdi sanki sihir gibi ekranda görünüyor,

so who was first on the live chat shall

peki kimdi canlı sohbette ilk olarak

we have a look let's go back in time to

bir göz atalım mı

the start of today's live stream

bugünün canlı akışının başlangıcına geri dönelim

oh look it's Olga hello Olga

oh bak ben Olga merhaba Olga

congratulations you are first on the

tebrikler

live chat so

canlı sohbette birincisin bu yüzden

congratulations to you well done and if

tebrikler aferin ve

you want to be first on the live chat

ilk olmak istiyorsan canlı sohbette

you have to be very quick with your

parmağınızı çok hızlı kullanmalısınız

finger when you click you have to be

tıkladığınızda çok çok

very very quick so congratulations to

hızlı olmalısınız bu yüzden Olga'yı tebrik ederim

Olga also Tomic is here hi Tomic nice to

tomic de burada merhaba tomic sizi görmek güzel

see you

chris is here ekta hello Hector I don't

chris burada ekta merhaba hector

think I've seen your name before on the

Adınızı daha önce ekranda gördünüz mü

screen is it your first time on the live

canlı sohbete ilk kez mi geliyorsunuz,

chat oh if it is please let me know and

eğer öyleyse lütfen bana bildirin ve size

I can give you some special applause and

özel bir alkış ve

also maybe some fireworks as well also

ayrıca belki biraz havai fişek de verebilirim

Francisco is here hello Francisco mr.

Francisco da burada merhaba Francisco Bay.

Steve will be with us shortly but where

Steve kısa süre sonra bizimle olacak ama

is he where in the world is mr. Steve

o nerede, dünyanın neresinde Bay? Steve

Gretel is here as well

Gretel de burada

hello Gretel Gretel Luciano hello to you

merhaba Gretel Gretel Luciano size merhaba

blue thunder is here as well and also

mavi gök gürültüsü de burada ve

Alamgir hello to you as well Pedro it

Alamgir de size merhaba Pedro

wouldn't be a live stream without Pedro

Pedro

Belmont joining us so welcome Pedro nice

Belmont bize katılmadan canlı yayın olmazdı bu yüzden hoş geldiniz Pedro

to see you here again

sizi tekrar burada görmek güzel

it's September we are coming towards the

eylül ayı sonuna doğru geliyoruz

end of the month I can't believe how

quickly this year is going by meeker is

bu yılın ne kadar çabuk geçtiğine inanamıyorum meeker

here hello Mika nice to hear from you

burada merhaba mika senden tekrar haber almak güzel

again and I hope you are still

recovering from your super-duper trip to

Island I'm just wondering how long it

Sadece merak ediyorum adadan Japonya'ya

takes how long did it take to get from

gitmek ne kadar sürüyor

island to Japan or should I say from

ya da

Japan to Island so how long does it take

Japonya'dan adaya ne kadar mı demeliyim

how long did your journey take by plane

uçakla yolculuğunuz ne kadar sürdü

Mika if you could let me know please

Mika bana haber verirseniz lütfen

tell me on the live chat because that's

söyleyin canlı sohbette ben çünkü bu

why it's here Ilyas is here as well

yüzden burada İlyas da burada

hello to you also we have minal hello

sana merhaba da bizde son merhaba dostum

man al where are you watching at the

al şu

moment I'm always interested to find out

anda nereyi izliyorsun

where people are watching you

insanların seni nereden izlediğini her zaman merak ediyorum

world aha hello sujin sujin in south

dünya aha merhaba sujin sujin Güney

korea of course lots of people talking

Kore'de elbette pek çok insan

about both South and North Korea this

bu hafta hem Güney hem de Kuzey Kore hakkında konuşuyor

week lots of things going on there some

orada pek çok şey oluyor dünyada

some very positive news for a change in

bir değişiklik için bazı çok olumlu haberler

the world isn't that lovely blue thunder

o güzel mavi gök gürültüsü

and also Belarusian hi mr. Duncan how

ve ayrıca Belarusça değil mi merhaba bayım? Duncan

are you today

are you ok I hope so are you happy I

bugün nasılsın iyi misin

umarım

really really hope so

mutlusundur Gerçekten çok

Thank You Bella rusia you know what that

teşekkür ederim Bella rusya bunun

would be a very good catchphrase I might

çok iyi bir slogan olacağını biliyorsun

use that one week I might use it later

Bunu bir hafta kullanabilirim Daha sonra kullanabilirim

also we have Martha and also VIN vinamra

Ayrıca bizde Martha var ve ayrıca VIN vinamra

hello vinamra watching in India I know

merhaba vinamra Hindistan'da izliyor Biliyorum

that I do have lots of people now

şu anda Hindistan'da izleyen birçok insan var, bu

watching in India so a big hello to you

yüzden size büyük bir merhaba

also we have Kara deaths and tdn Irene

ayrıca Kara ölümlerimiz var ve tdn Irene

Gretel satury know is here oh hello set

Gretel satury biliyorum burada oh merhaba

arena here it should be autumn but now

arenayı ayarlayın sonbahar olmalı ama şimdi

it is sunny and hot 36 degrees ah I wish

hava güneşli ve 36 derece sıcak ah keşke

it was 36 degrees where I am it's

benim bulunduğum yerde 36 derece olsaydı hava

freezing today it's very cold in fact

çok soğuk aslında

this morning I had to put the heating on

bu sabah evin ısıtmasını açmam gerekti

in the house so yes they we now have the

bu yüzden evet şimdi

heating working in the house so that

evde ısıtma sistemi çalışıyor yani bu

gives you a good idea of how cold it is

size havanın ne kadar soğuduğuna dair iyi bir fikir verir

getting here also we have Abdo hello

ayrıca Abdo'muz var merhaba

Abdo nice to see you here on the live

Abdo sizi burada canlı sohbette görmek güzel

chat Andrew now I didn't think of that

Andrew şimdi bunu düşünmedim

Andrew that's a very good suggestion why

Andrew bu çok iyi bir öneri neden

don't you borrow mr. Steve's Underpants

siz ödünç almıyorsunuz bayım . Steve'in Külotu

well to be honest can I just let you in

Dürüst olmak gerekirse size bir sır verebilir miyim bayım?

on a secret

mr. Steve's Underpants are not in very

Steve'in Külotları çok

good condition they're not they're all

iyi durumda değiller, hepsi paramparça değiller,

falling to pieces they've they're full

of holes so know then that that's the

deliklerle dolular, o yüzden bilin ki, bu yüzden ödünç

reason why I'm not

almıyorum

borrowing mr. mr. Steeves and the pence

Bay. Bay. Steeves ve peni

because because they're they're full of

çünkü onlar

holes they're falling to pieces I can

deliklerle dolu oldukları için parçalara ayrılıyorlar

see a lot of blue sky oh do you mean

Çok fazla mavi gökyüzü görebiliyorum oh

from my window yes that the weather

benim penceremden mi demek istiyorsun evet hava

keeps changing but we have had a lot of

sürekli değişiyor ama biz çok

rain today it's been very wet it really

yağmur yağdı bugün hava çok yağışlı gerçekten

does feel as if autumn has arrived which

sonbahar gelmiş gibi hissettiriyor ki geldi geldi

it has it has arrived hon Dowell is here

tatlım Dowell burada

hello hon Dowell also we have Nicole

merhaba tatlım Dowell ayrıca bizde Nicole var

hello Nicole nice to see you as well and

merhaba Nicole de seni görmek güzel ve

I think we are now up to date with the

sanırım artık güncel

live chat thank you very much for

canlı sohbet bana katıldığınız için çok teşekkür ederim,

joining me

so if you want to get involved you are

bu yüzden dahil olmak istiyorsanız

more than welcome to and don't forget I

memnuniyetle beklerim ve unutmayın ben

am here every Sunday every Sunday from

her pazar her pazar saat 14:00'ten itibaren buradayım.

2:00 p.m. UK time you can now see across

İngiltere saati artık

the bottom of the screen the time of my

ekranın alt kısmında

livestream and if you wish to donate you

canlı yayınımın saatini görebilirsiniz ve bağış yapmak isterseniz

can make a small donation or if you have

küçük bir bağışta bulunabilirsiniz veya

just won the lottery you can make a big

piyangoyu yeni kazandıysanız büyük bir bağışta bulunabilirsiniz.

donation if you are feeling very

generous on my PayPal account you are

PayPal hesabım

more than welcome to make a donation and

bağışta bulunmaktan memnuniyet duyarım ve

thank you very much to all those who

have made donations over the past couple

son birkaç hafta içinde bağış yapan herkese çok teşekkür ederim çok

of weeks thank you so much I do it do

appreciate it hello to Youssef as well

teşekkür ederim Youssef'e de merhaba

Youssef is here hello mr. Duncan and

Youssef burada merhaba bayım . Duncan ve

everyone here isn't that nice so we have

buradaki herkes o kadar iyi değil, bu yüzden

lots of people on the live chat and

canlı sohbette çok sayıda insan var ve

that's the reason why we are all here to

bu nedenle,

share our love of the English language

whatever your experience of English

İngilizce deneyiminiz ne olursa olsun, İngilizce

whatever your level of English you are

seviyeniz ne olursa olsun, İngilizce diline olan sevgimizi paylaşmak için buradayız.

more than welcome to join in and for

katılmaya hoş geldiniz ve

those lucky people out there you can

oradaki şanslı insanlar için

also watch this live stream with live

bu canlı yayını canlı altyazılı da izleyebilirsiniz,

subtitles as well if you are lucky

eğer

enough to be able to do that

bunu yapabilecek kadar şanslıysanız

congratulations

tebrikler

we have the mystery idiom coming today I

bugün gizemli deyimimiz geliyor

think we have time to to show you the

sanırım gösterecek zamanımız var sen

mystery idiom also a sad moment we had

gizemli deyim aynı zamanda hüzünlü bir an

the last of the baby pigeons in the

bahçedeki son yavru güvercinleri de yaşadık

garden so now there are no more baby

yani artık yavru

pigeons they have all flown away that is

güvercin yok hepsi uçup gitti

it for this year so you can see there is

bu yıl için bu kadar yani

a baby pigeon

bir yavru güvercin olduğunu görebilirsin

and this is the final pigeon the final

ve bu son güvercin

baby to leave the nest but it isn't

yuvadan son çıkan bebek ama

alone because there's another one there

yalnız değil çünkü orada bir tane daha var

as well in fact there were three but one

aslında üç tane vardı ama

of them disappeared I have a strange

biri kayboldu İçimde garip bir

feeling that one of the baby pigeons was

his var yavru güvercinlerden biri

actually eaten but there is one of them

gerçekten yenmiş ama var onlardan biri

and it's trying to have a bath I think

ve banyo yapmaya çalışıyor sanırım

maybe this is the first time that it's

belki ilk kez

ever seen water perhaps this is the

su görüyor belki de

first time that this pigeon has ever

bu güvercin suya ilk kez

gone into water it seems very intrigued

giriyor çok meraklanmış görünüyor

very interested and also a little afraid

çok ilgili ve aynı zamanda biraz da

at the same time but there isn't just

korkmuş aynı zamanda ama sadece

one pigeon here comes another one yes

bir güvercin yok burada bir tane daha geliyor evet

can you see it it's just landed and

görebiliyor musunuz daha yeni indi ve

there are now two baby pigeons but these

şimdi iki yavru güvercin var ama bunlar

are the last ones to hatch out and to

yumurtadan en son çıkanlar ve uçup

fly away so now the season has come to

gidenler, bu yüzden artık mevsim geldi

an end for most birds they have now

çoğu kuş için artık

stopped breeding and they will prepare

üremeyi durdurdular ve

for the onset of autumn and also winter

sonbaharın ve ayrıca kışın başlangıcına hazırlanacaklar,

as well the big question is what will

asıl soru şu:

win to be like this year what will this

Bu yıl nasıl olacak, bu galibiyet nasıl olacak,

win to be like will it be as bad as last

geçen kış kadar kötü olacak mı?

winter and there you can see another

ve orada

view of the baby pigeons and you can

yavru güvercinlerin başka bir görünümünü görebilirsiniz ve

always recognize baby pigeons because

yavru güvercinleri her zaman tanıyabilirsiniz çünkü

they don't have any any markings on

tüylerinde herhangi bir işaret yoktur, bu nedenle hiçbir

their feathers so they have no markings

işaret yoktur, bu nedenle

whatsoever

so that is how you can recognize baby

yavru güvercinleri bu şekilde tanıyabilirsiniz

pigeons and I'm often asked how can you

ve ben genellikle yavru güvercin olduklarını nasıl anlarsınız diye sordu,

how can you tell that they are baby

pigeons well that's how you can tell

there are no markings on their feathers

tüylerinde hiçbir işaret olmadığını bu şekilde anlayabilirsiniz, bu

so that's how you know it is live

yüzden canlı İngilizce olduğunu bu şekilde bilirsiniz

English and it's mr. Duncan that's me

ve bu Mr. Duncan, bu benim,

coming up soon we have mr. Steve as well

yakında Mr. Steve de

he is here but he's not exactly in the

burada ama tam olarak stüdyoda değil,

studio he is somewhere else but where in

başka bir yerde ama

the world is mr. Steve find out later on

dünyanın neresinde Mr. Steve daha sonra

we've had a lot of storms this week

bu hafta çok fazla fırtına yaşadığımızı öğrendi,

maybe where you're living

belki senin yaşadığın yerde

you've had some terrible weather as well

kötü havalar da yaşadın

but we've had all sorts of things

ama bu hafta bir sürü şey oldu,

happening this week we had on Thursday

Perşembe günü

we had storm alley a very strong storm

fırtına geçidimiz vardı. çok şiddetli bir fırtına

lots of rain lots of wind and as you can

çok yağmur çok rüzgar ve

see from this video clip the storm was

bu video klipten de görebileceğiniz gibi fırtına

very strong it was a very strong storm

çok güçlüydü çok şiddetli bir fırtınaydı bu

so that was storm alley and that was on

yüzden fırtına yoluydu ve o

Thursday but can you believe it

perşembe günüydü ama inanabiliyor musunuz

the following day we also had another

ertesi gün biz de başka bir

storm as well so storm alley was the

fırtına daha vardı, bu yüzden birincisi storm alley'di

first one and then on Friday we had

ve sonra Cuma günü

another storm as well and this time it

başka bir fırtına daha yaşadık ve bu sefer

was storm Brona that's a very unusual

fırtına Brona'ydı, bu çok sıra dışı bir

word a very strange name in fact storm

kelime, çok garip bir isim aslında fırtına

Broner it's actually a girl's name so

Broner, aslında bir kız adı,

there it was storm Brona

işte bu Brona fırtınasıydı

and you can see the trees blowing around

ve etrafta uçuşan ağaçları görebiliyorsunuz

and I filmed this during my walk to the

ve bunu dişçiye giderken çektim

dentist I went to the dentist on Friday

Cuma günü dişçiye gittim ah

oh dear I don't like going to the

canım dişçiye gitmeyi sevmiyorum bu

dentist so this particular footage was

yüzden bu görüntü

filmed on Friday whilst walking to the

Cuma günü dişçiye yürürken çekildi

dentist and you can see the trees are

diş hekimi ve ağaçların

blowing all

her

over the place everything is very glowy

yerde sallandığını görebilirsiniz, her şey çok parlak,

very windy and one more view you can see

çok rüzgarlı ve bir kez daha

the leaves on the trees are swaying

ağaçların üzerindeki yaprakların sallandığını görebilirsiniz, bir yandan diğer yana

they are swaying from side to side mr.

sallanıyorlar bay. Bay Steve'i

Steve will be here soon for those who

bekleyenler için birazdan Steve burada olacak

are waiting for mr. Steve to arrive

. Steve gelecek

don't worry don't worry he'll be here

merak etme merak etme o birazdan burada olacak

soon calm down take a deep breath and do

sakin ol derin bir nefes al ve

what mr. Steve has been doing this week

Mr. Steve bu hafta yapıyor

mr. Steve has been getting back into

Bay. Steve meditasyona geri dönüyor,

meditation he has found a little

application that he's installed on his

phone to help him to relax because

rahatlamasına yardımcı olmak için telefonuna yüklediği küçük bir uygulama buldu çünkü

sometimes Steve does get a little bit

Steve bazen biraz

stressed from time to time he just get a

strese giriyor, sadece

little bit stressed so let's have a look

biraz strese giriyor, o yüzden bir bakalım.

one of my full english lessons we are

tam ingilizce derslerimden

going to have a look at an excerpt from

full english 21 and in this video clip

tam ingilizce 21'den bir alıntıya bakacağız ve bu video klipte

you will see me playing around with a

beni belirli bir bahçe aletiyle oynarken göreceksiniz

certain garden implement

hi everybody this is mr. Duncan in

millet merhaba ben bay. Duncan

England how are you today are you ok I

İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım

hope so

are you happy I hope so

mutlusundur umarım öyledir

oh I haven't said that for such a long

oh bunu uzun

time do you remember when I used to

zamandır söylemedim hatırlıyor musun

introduce every video lesson like that

her video dersini böyle tanıttığımda zaten

anyway welcome to another full English

başka bir tam ingilizceye hoşgeldin

lesson yes I have decided to make

ders evet, bir

another one just in case you were

thinking that the previous one was the

öncekinin

last ever of course the name of the game

şimdiye kadarki son ders olduğunu düşünürsünüz diye bir tane daha yapmaya karar verdim elbette oyunun adı

is teaching English in England that is

İngiltere'de İngilizce öğretmek, yani

where I am England also happens to be

benim olduğum yer İngiltere, aynı zamanda

the birthplace of Sherlock Holmes James

Sherlock Holmes'un doğum yeridir. James

Bond

Bond

Harry Potter obi-wan Kenobi Oliver Twist

Harry Potter obi-wan Kenobi Oliver Twist

Mary Poppins Danger Mouse

Mary Poppins Danger Mouse

come to think of it I don't think any of

those people are real I think they are

Bu insanların hiçbirinin gerçek olduğunu düşünmüyorum Bence onlar

fictitious

uydurma

they are made-up characters they don't

onlar uydurma karakterler

really exist except in our imagination

Bizim dışımızda gerçekten yoklar hayal gücü

oh I seem to have strayed a little

oh, burada biraz konudan sapmış gibiyim,

off-topic here so before I get any

bu yüzden daha

further off the rails let's get back on

fazla raydan çıkmadan hadi geri dönelim,

can you see what I'm pushing here it's a

burada neyi zorladığımı görebiliyor musunuz, bu

very useful piece of God and apparatus a

çok yararlı bir Tanrı parçası ve kullanışlı bir aparat etrafında

handy thing to have about when you have

large loads and heavy objects to move

hareket ettirecek büyük yükleriniz ve ağır nesneleriniz olduğunda,

around this is a wheelbarrow you will

bu bir el arabasıdır,

often see builders and gardeners pushing

genellikle inşaatçıların ve bahçıvanların bunlardan birini ittiğini görürsünüz. yabani

one of these around you can transport

heavy and cumbersome things safely in a

wheelbarrow

you can put garden debris such as dead

leaves and pulled up weeds into a

wheelbarrow so they can be taken away

otları bir el arabasına koyun, böylece

and disposed of more conveniently on

şantiyelerde daha rahat bir şekilde atılabilir ve bertaraf edilebilirler, el

building sites you will often see

wheelbarrows used for moving heavy

arabalarının

material such as cement or bricks from

çimento veya tuğla gibi ağır malzemeleri el arabasından taşımak için kullanıldığını sıklıkla görürsünüz,

wheelbarrow an essential tool for making

those heavy duty jobs much easier to

bu ağır işlerin yapılmasını çok daha kolay hale getirmek için gerekli bir araçtır,

carry out but be careful not to overfill

ancak fazla doldurmamaya dikkat edin

it or it might tip over leaving you with

yoksa devrilip sizi

an even bigger mess to clear up

temizlemek için daha da büyük bir karmaşaya bırakabilir

here's a word that seems to be

burada

pronounced one way but is in fact

bir şekilde telaffuz ediliyor gibi görünen ama aslında

pronounced another the word is

başka bir şekilde telaffuz edilen bir kelime var kelime

cumulative the first syllable this word

birikimlidir ilk hece bu kelime kulağa harf

sounds like the letter Q the word

gibi gelir Q

cumulative is an adjective and means

kümülatif kelimesi bir sıfattır ve

increasing or increased in quantity

degree or force by successive editions

art arda yapılan baskılarla nicelik derecesinin veya kuvvetinin artması veya artması anlamına gelir,

for example the addition of other things

örneğin zamanla başka şeylerin eklenmesi

over time creates a cumulative effect we

kümülatif bir etki yaratır,

often talk about a cumulative effect

genellikle sağlık sorunlarını tartışırken kümülatif bir etkiden bahsederiz,

when discussing health issues the damage

caused to the human body by years of

insana verilen zarar vücut tarafından yıllarca

poor diet and neglect can be described

kötü beslenme ve ihmal

as being cumulative we often talk about

kümülatif olarak tanımlanabilir sürekli ekolojik ihmalin neden olduğu

the cumulative effect on the environment

çevre üzerindeki kümülatif etkiden sık sık bahsederiz

caused by steady ecological neglect a

cumulative effect normally occurs over a

kümülatif etki normalde belirli bir zaman diliminde meydana gelir,

period of time sometimes over many years

bazen uzun yıllar boyunca

the process of accumulation is

birikim süreci

cumulative accumulating growing

kümülatiftir artan giderek

progressive accruing snowballing

artan kartopu

mounting poor health in middle-age is

orta yaşta giderek kötüleşen sağlık durumu

seen as being caused by cumulative

kümülatif ihmalden kaynaklanıyor olarak görülüyor birikimli

neglect we can also use the word

kelimesini bu şekilde de kullanabiliriz, bir

accumulative in this way to whenever we

talk about something being subjective

şeyin öznel olduğundan bahsederken

what are we actually saying well the

aslında neyi iyi söylüyoruz

word subjective is often used when

öznel kelimesi sıklıkla ne zaman kullanılır

discussing opinions and points of view

Görüşleri ve bakış açılarını tartışırken,

we often refer to the subjective nature

genellikle bir şeyin öznel doğasına atıfta bulunuruz,

of something the word subjective relates

öznel kelimesi,

to each individual's view or perception

her bireyin bir şeye ilişkin görüşü veya algısı ile ilgilidir ve bu

of something that can be translated in

many ways a good example of this occurs

birçok şekilde tercüme edilebilir. Bunun iyi bir örneği,

when talking about art a painting or

sanat, resim veya bir şeyin çizimi hakkında konuşurken ortaya çıkar

drawing of something might be

interpreted

in many ways when we look at a piece of

birçok yönden yorumlanabilir bir sanat eserine baktığımızda

art we often try to work out what its

genellikle anlamını çözmeye çalışırız,

meaning is what is the artist trying to

sanatçının ne

convey what are they expressing of

aktarmaya çalıştığı, neyi ifade ettiğidir,

course one person's interpretation might

elbette bir kişinin yorumu

differ from others there might be many

diğerlerinden farklı olabilir, birçok

ways of looking at this particular piece

yol olabilir. bu özel sanat eserine bakıldığında,

of artwork so in this case we can say

bu durumda

that the views are all subjective each

görüşlerin tamamen öznel olduğunu söyleyebiliriz,

view expressed is a personal point of

ifade edilen her görüş kişisel bir bakış

view so any opinion expressed concerning

açısıdır, bu nedenle bir konu veya sorunla ilgili olarak ifade edilen herhangi bir görüş öznel

a topic or issue can be described as

olarak tanımlanabilir,

being subjective it is an individual

bireysel bir bakış

point of view it is a personal opinion

açısıdır. kişisel bir fikirdir

it is open for debate it is subjective

tartışmaya açıktır sübjektiftir size ve tabii ki Tatarca

thank you for watching me teaching you

öğretirken beni izlediğiniz için teşekkür ederim

and of course Tatar for now

şimdilik

doop doop doop do and of course you can

doop doop doop do ve tabii ki

find all of my full English lessons on

tüm İngilizce derslerimi youtube kanalımda bulabilirsiniz

my youtube channel

dip-dip did to do here we go we are live

dip-dip yapmak için buraya gidiyoruz

from England on a Sunday afternoon and

bir Pazar öğleden sonra İngiltere'den canlı yayındayız ve

for those who are not sure what this is

bunun ne olduğundan emin olmayanlar için

this is live English with mr. Duncan

mr. Duncan

that's me I've been teaching English on

bu benim

YouTube for over 11 years and can I just

YouTube'da 11 yılı aşkın süredir İngilizce öğretiyorum ve

say next month it will be my 12th

önümüzdeki ay 12. yıl dönümüm olacak diyebilir miyim?

anniversary it sounds unbelievable even

I can't believe that I've been doing

this for nearly 12 years on YouTube and

ve

of course don't forget I am the

tabii unutmayın ki ben

first-ever English English teacher it's

ilk İngilizce İngilizce öğretmeniyim

true on YouTube it's true I'm not what

YouTube'da doğru bu doğru

would I lie to you about such a thing of

böyle bir konuda size ne yalan söylerdim tabii ki

course not

değil

so I mentioned mr. Steve but the big

öyle bahsetmiştim bay. Steve ama asıl

question is the big question is where is

soru şu ki büyük soru o nerede o

he so now we are going to go live to mr.

yüzden şimdi canlı yayında Mr.

Steve I'm just trying to get a signal

Steve, sadece burada bir sinyal almaya çalışıyorum,

here I'm going to press some buttons and

bazı düğmelere basacağım ve

I'm going to see mr. Steve mr. Steve

Mr. steve bey Steve,

calling mr. Steve are you there over

Bay'ı arıyor. Steve orada mısınız

hello mr. Duncan are you there ah yes ah

merhaba bayım? Duncan orada mısın ah evet ah seni

I've got you hello hello mr. Duncan can

yakaladım merhaba merhaba bayım. Duncan

you hear me hello to everybody Wow how

beni duyabiliyor musunuz herkese merhaba Vay canına nasılsınız evet bayım

are you

yes mr. save yes Here I am I'm in New

. kaydet evet İşte buradayım New

York New York so good tonight

York'tayım New York çok iyi bu gece

so good they named it twice last week I

çok iyi adını verdiler geçen hafta iki kez

went east to Russia this week I've come

doğuya Rusya'ya gittim bu hafta

West to the US of A the United States of

batıya Amerika Birleşik Devletleri'ne geldim Amerika Birleşik Devletleri

America thanks for that so here I am

bunun için teşekkürler Burada

standing by the famous the iconic Statue

ünlü ikonik Özgürlük Anıtı'nın yanında duruyorum

of Liberty huh you're a bit of an icon

ha, siz biraz ikonsunuz,

aren't you mr. Duncan to the world of

değil mi bayım? Duncan'a

English I'm not sure if I'm an icon ha

İngiliz dünyasına Bir ikon olup olmadığımdan emin değilim ha

that icon something that stands out

o ikon göze çarpan bir şey

something that everybody knows about I

herkesin bildiği bir şey

heard I heard someone the other day say

Geçen gün birinin

that not that mr. Duncan he's a bit of a

öyle olmadığını söylediğini duydum bay. Duncan o biraz

cult at least at least I think that's

tarikat en azından ben öyle dediklerini düşünüyorum

what they said

they got one of the letters wrong but

harflerden birini yanlış anlamışlar ama

never mind oh it's I can't say the

boşver oh

weather's very nice here as you can see

burada havanın çok güzel olduğunu söyleyemem gördüğün gibi

it's all a little bit sort of cloudy yes

hepsi biraz bulutlu evet

I'm expecting you know a rain shower i

yağmur yağdığını bilmeni bekliyorum

toted it I'll tell you something Steve

sana bir şey söyleyeceğim Steve

the weather the weather outside I'm just

hava dışarıdaki hava Sadece

going to put the weather outside on the

dışarıdaki havayı ekrana koyacağım

screen look at that the weather here is

bak burada hava

a bit miserable so it's so at least you

biraz iç karartıcı yani en azından

have blue sky Steve I'll do either it's

gökyüzü mavi Steve Yapacağım ya hava

a bit cloudy I think there's a storm on

biraz bulutlu Sanırım yolda bir fırtına var

the way okay but never mind do you want

tamam ama boşver beni istiyor musun

me to - I've been right up I've walked

- Hemen yukarı çıktım

all the way up to the the top of the

Tüm yolu yürüdüm

Statue of Liberty and I've had a little

Özgürlük Anıtı'nın tepesine çıktım ve küçük bir

tour guide and I've got some facts and

tur rehberim oldu ve elimde bazı gerçekler ve

figures would you like to know some

rakamlar var Özgürlük

facts and figures about to the Statue of

Anıtı hakkında bazı gerçekleri ve rakamları bilmek ister misiniz? benim

Liberty okay well tell us something

about it because there are lots of

things that even I don't know now some

bile bilmediğim bir sürü şey var şimdi bazı

people are already complaining Pedro

insanlar şikayet ediyor Pedro

Pedro is already complaining about being

Pedro zaten New York'ta olmaktan şikayet ediyor,

in New York now don't forget we're going

to do this every week so if you have a

bunu her hafta yapacağımızı unutmayın, bu yüzden bir öneriniz varsa

suggestion that you would like to drop

in yes and maybe a place where we can

evet ve belki

visit and talk about so you can actually

ziyaret edip hakkında konuşabileceğimiz bir yer, böylece

make your own suggestion so today we are

kendi önerinizi yapabilirsiniz, bu yüzden bugün

outside we are in front of the Statue of

dışarıdayız, Özgürlük Heykeli'nin önündeyiz

Liberty but we can be anywhere early we

ama herhangi bir yere erken gelebiliriz, herhangi bir yere

can be anywhere because of the amazing

olabiliriz çünkü muhteşem

technology yes please tell us where you

teknolojinin evet, lütfen bize

like me to go next week and we'll we'll

önümüzdeki hafta nereye gitmemi istediğinizi söyleyin,

count up the votes and then I'll just

oyları sayalım ve sonra ben

fly there before mr. Duncan's show and

oraya uçacağım Bay Başkan'dan önce. Duncan'ın şovunu gör ve

tell you some facts and figures about

sana

about some of the local architecture or

bazı yerel mimariler veya

iconic pieces of statue or anything or

ikonik heykel parçaları hakkında bazı gerçekleri ve rakamları anlat ya da ülkeyle ilgili herhangi bir şey ya da başka

something about the country's if you

bir şey, senin

want me to go to your country let me

ülkene gitmemi istiyorsan bana

know and I'll go there next week and the

haber ver, gelecek hafta oraya gideceğim ve

week after and the week after I'm

hafta sonra ve hafta sonra

spending all your funds all the Hat for

tüm paranızı harcıyorum tüm paranızı

rent production funds mr. Duncan having

kiralık üretim fonları için Şapka Bey. Duncan

spent or flying me around the world

harcadı ya da beni dünyanın etrafında uçurdu sen

you are jet-setting I'm jet-setting look

jet sosluyorsun ben jet sosluyum bak

what I've got here in my hand oh okay

burada elimde ne var oh tamam

this is a facts and figures of the

bu Özgürlük Heykeli'nin gerçekleri ve figürleri

Statue of Liberty of course I picked

tabii ki

that up from a friendly tour guide very

onu oradan aldım arkadaş canlısı bir tur rehberi

nice she was too but she gave me this

o da çok iyiydi ama bunu bana

for free okay tell you was a long way at

ücretsiz verdi tamam İtalya'nın zirvesine 354 basamakta uzun bir yol olduğunu söyle

the 354 steps to the top of Italy

down in the statute Statue of Liberty so

Özgürlük Anıtı'nın aşağısında bu yüzden

it's very good exercise you've got to be

çok iyi bir egzersiz olmalısın

very fit to be able to do that mr.

Bunu yapabilmek için çok uygun Bay.

Duncan so what is the Statue of Liberty

Duncan öyleyse Özgürlük Heykeli nedir

or as it used to be called the Liberty

ya da eskiden olduğu gibi

enlightening the world Liberty

Dünyayı aydınlatan Özgürlük

enlightening the world it used to be

Dünyayı aydınlatan Özgürlük deniyordu

called and they shortened it to the

ve onu Özgürlük Heykeli olarak kısalttılar,

Statue of Liberty there's a bit of a

mouthful for the Liberty the Liberty

Özgürlük için biraz ağız dolusu Özgürlük

enlightening the world Liberty

aydınlatıcı Dünyayı

enlightening the world that's what they

aydınlatan Özgürlük, dünyayı aydınlatan,

used to call it doesn't really roll off

buna eskiden böyle derlerdi, gerçekten dilden yuvarlanmaz, hayır demek o

the tongue no not so easy to say no so

kadar kolay değil, bu yüzden

they shortened it to the Statue of

onu Özgürlük Heykeli olarak kısalttılar

Liberty and it's a colossal a

ve devasa bir

neoclassical sculpture so it's very

neoklasik heykel, bu yüzden çok

colossal it's large okay neoclassical so

devasa, büyük tamam neoklasik, yani

it's sort of it's a the style is a sort

bu bir tür stil, bir tür

of Roman sort of ancients or a Greek

Roma türü eskiler veya bir Yunan

Roman sort of theme so yeah well when we

Roma türü tema yani evet peki

say well normally when we're saying neo

iyi dediğimizde normalde neo derken

it means new yes or something that's

bu yeni bir evet anlamına gelir veya

come along in place of something else so

yerine gelen bir şey başka bir şeyin yani

you might say neo art or neo sculptures

neo sanat veya neo heykeller

or neo fashion not that you often use

veya neo moda diyebilirsiniz, bu terimleri sık kullandığınızdan değil

those terms but it just means new yeah

ama sadece yeni anlamına geliyor evet

so it's a it's a sort of a modern

yani bu

depiction of a sort of Roman

bir tür Roma

architecture that's a modern

mimarisinin modern bir tasviri bu bir şeyin modern bir

representation of something from the

temsili

past from the past exactly and it's on

geçmişten geçmişten tam olarak ve

Liberty Island which of course is New

Liberty Adası'nda, tabii ki New

York and it's over the Hudson River goes

York'ta ve Hudson Nehri'nin üzerinde

through there and it's a it's in New

oradan geçiyor ve New

York Harbor so what was it it was a gift

York Limanı'nda, yani neydi o Fransa halkından bir hediyeydi.

from the people of France to the people

of the US as a symbol of a Liberty

ABD halkını, bağımsızlığın 1776'da ilan edildiği Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı onurlandıran bir Özgürlük sembolü olarak

honoring the American War of

Independence which was that the

independence was declared in 1776 I

think we've covered that in the past in

görüyordu.

past lessons yes but that's what it's

because of course the French helped the

Americans kick us out really didn't they

Amerikalılar bizi gerçekten kovmadılar mı gerçekten

they decided to really nears in the

kasıklarımıza yaklaşmaya karar verdiler

groin you're my sending them a statue

onlara bir heykel gönderiyorsunuz

yes Steve you might say that it was a

evet Steve bunun

very chaotic period of

çok kaotik bir

time because they wanted to get rid of

dönem olduğunu söyleyebilirsiniz çünkü İngilizlerden kurtulmak isteseler

the British even though quite a lot of

bile

people in the United States at that time

O zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nde oldukça fazla insan,

well before of course it became

elbette bağımsız hale gelmeden çok önce,

independent that they they actually

aslında

quite liked the British being there but

İngilizlerin orada olmasından oldukça hoşlandılar, ancak İngilizlerin gitmesini isteyen

there were that there was a large group

büyük bir grup insan vardı.

of people who wanted the British to be

to be gone one of them was a French so

Onlardan biri Fransızdı, bu yüzden

they helped help the Americans out and

Amerikalılara yardım ettiler ve

away we went

gittik

and then they sent them a lovely statue

ve sonra onlara

to remind us in the rest of the world

dünyanın geri kalanında

basically that they helped them and so

temelde onlara yardım ettiklerini hatırlatmak için onlara güzel bir heykel gönderdiler ve bu yüzden

yeah it's a representation of liberty

evet, bu özgürlüğün bir temsili

really it's a a conic statue opened in

gerçekten bu bir konik heykel 1886'da açıldı

1886 Wow

Vay canına, bağımsızlık ilan edildikten

so quite some considerable time after

oldukça uzun bir süre sonra

independence was declared in fact 110

aslında 110

years afterwards in fact it was designed

yıl sonra aslında

by Frederic Bartholdi

Frederic Bartholdi

bartholdi Bartholdi a French person and

bartholdi Bartholdi tarafından bir Fransız tarafından tasarlandı ve

built a by Gustave Eiffel ah so the same

Gustave Eiffel tarafından inşa edildi, yani

person that built the Eiffel Tower now

şimdi Eyfel Kulesi'ni inşa eden aynı kişi

as I understand it as I understand it

Anladığım kadarıyla

Steve Gustave Eiffel was actually used

Steve Gustave Eiffel aslında heykelin kendisini destekleyecek

to to give advice on the structure that

yapı hakkında tavsiye vermeye alışkındı, bu

would actually support the statue itself

so inside the statue it's it's hollow so

yüzden heykelin içi boş, bu yüzden tüm bunları çelikten

there is a framework of metal holding

tutan metal bir çerçeve var

all of that up of steel and apparently

ve görünüşe göre

Gustave Eiffel was was a bit of an

Gustave Eiffel, konu bu tür yapılar

expert when it when it comes to building

inşa etmeye geldiğinde biraz uzmandı, bu

structures like that so he actually

yüzden Özgürlük Anıtı'nın

helped to design the support inside the

içindeki desteği tasarlamaya gerçekten yardım etti

Statue of Liberty I thought I was

telling people about the Statue of

İnsanlara

Liberty you know you mr. Duncan okay

Özgürlük Heykeli'nden bahsettiğimi sanıyordum, biliyorsunuz bayım. Duncan tamam devam et bence

carry on there I think it's gonna rain

yağmur

any minute now yes so yes he also built

her an yağabilir evet bu yüzden evet aynı zamanda inşa etmesi

the the the Eiffel Tower it took 20

20 yıl süren Eyfel Kulesi'ni de yaptı

years to build and they built it in

ve onu Fransa'da inşa ettiler

France and then they dismantled it and

ve sonra

shipped it over to the US and rebuilt it

onu söküp ABD'ye gönderdiler ve yeniden inşa ettiler bu

so I think that's quite amazing so 20

yüzden bence bu oldukça şaşırtıcı, bu yüzden

years it took to build it a 300 copper

onu

sheets around a steel framework yes and

çelik bir çerçeve etrafında 300 bakır levha inşa etmek 20 yıl sürdü evet ve

I've been up all three

üç

hundred and fifty four steps Wow they go

yüz elli dört basamağın hepsini çıktım Vay canına tam

right at the center all the way up to

merkezden ta yukarıya kadar gidiyorlar

the crown and there are all sorts of

taç ve taçta her türden

windows in the crown so you can have a

pencere var, böylece

panoramic view across New York and the

New York ve limanın panoramik manzarasına sahip olabilirsiniz.

harbor I always I've just had a

Her zaman

wonderful time mr. Duncan all on all on

harika zaman geçirdim bay. Duncan hepsi bir yana

hat for rent expenses do you know what

kira giderleri için şapka ne biliyor musun

Steve at the some thing I didn't realize

Steve bir şeyde

this this shows sometimes you can be

bunu farketmemiştim bu bazen çok saf olabildiğini gösteriyor Özgürlük

very naive I didn't realize you could

actually go up inside the Statue of

Anıtı'nın içine gerçekten girebileceğini

Liberty until a few years ago where in

birkaç saate kadar fark etmemiştim. yıllar önce,

fact it was after it was after 9/11 and

aslında 11 Eylül'den sonraydı ve

they closed the Statue of Liberty

Özgürlük Anıtı'nı kapattılar,

indeed they closed it down for about two

gerçekten de onu yaklaşık iki

years and then that's only when I

yıl kapattılar ve sonra, ancak o zaman

realized that you could actually go

gerçekten içeri girebileceğinizi fark ettiğimde,

inside now I have a couple of

şimdi elimde birkaç

interesting photographs Steve still yes

ilginç şey var. fotoğraflar Steve hala evet, şimdi göstereceğim

I have a couple of interesting

birkaç ilginç fotoğrafım var,

photographs I'm going to show now so

here are a couple of photographs here is

işte birkaç fotoğraf burada Özgürlük

one of the actual face of the Statue of

Anıtı'nın gerçek yüzünün

Liberty close-up and there you can see

yakın çekimi ve orada

it before it was installed so so before

kurulmadan önce görebilirsiniz yani Özgürlük

they actually built the Statue of

Anıtı'nı fiilen inşa etmeden önce

Liberty they had to put it together like

onu dev bir yapboz gibi bir araya getirmek zorunda kaldılar

a giant jigsaw and there is the actual

ve

statue face which is 8 foot tall

2,5 metre uzunluğundaki gerçek heykel yüzü var,

apparently oh okay

görünüşe göre oh tamam,

the face is 8 foot tall so it's quite a

yüz 2,5 metre uzunluğunda, bu yüzden oldukça

big face there is something I've never

büyük bir yüz var.

noticed before the Statue of Liberty

Özgürlük Anıtı'nın

looks really unhappy well you know she's

gerçekten mutsuz göründüğünü daha önce hiç fark etmemiştim, bilirsiniz,

standing there with all the wind blowing

orada duruyor ve

all over her look probably of you know

görünüşünün her tarafında tüm rüzgar esiyor, muhtemelen biliyorsunuzdur, muhtemelen ilk giyildiğinde

she'd probably probably looked happy

muhtemelen mutlu görünüyordu

when she was first put up but she's

ama

hungry about that

buna aç.

she's probably taken on that sad

Muhtemelen o üzgün

expression over the many years being

ifadeyi uzun yıllar boyunca

battered by the winds

rüzgarlar tarafından hırpalanmış olarak almıştır.

she actually look old weather Steve she

Aslında eski havaya benziyor Steve

actually looks a bit miserable well yes

aslında biraz sefil görünüyor, evet, görünüşe göre

you can

apparently when it was first built

ilk yapıldığında yapabilirsin

because it was made of copper the lovely

çünkü o güzel

coppery color sort of brown yes but of

bakırımsı renkteki bakırdan yapılmıştı. kahverengi evet ama

course over the years its weathered and

tabii ki yıllar geçtikçe yıprandı ve

and turned green as copper does yeah

bakır gibi yeşile döndü evet

they'd have cleaned it because they up

onu temizlerlerdi çünkü yükselttiler güncellediler

they they they did update it didn't they

bit of a restoration in at 1996 or 8

1996 veya 8 1986'da biraz restorasyon yapmadılar mı

1986 yes it has had a couple of

evet var birkaç

restorations and to celebrate I think it

restorasyon geçirdi ve kutlamak için sanırım

was when they celebrated its anniversary

yıldönümünü kutladıklarında

they actually painted the torch at the

meşaleyi

top they actually painted it with gold

tepeye boyadılar aslında onu altınla boyadılar

so now the torch at the top actually has

yani şimdi tepedeki meşale aslında

gold leaf that must have been 1986 oh

1986 olmalı altın varak var oh

okay I had to figure by the way the

tamam ben bu arada

figure if anyone wants to know what the

figürün ne

figure depicts it's it's the road it's a

tasvir ettiğini bilmek isteyen varsa figürle uğraşmak zorundaydı bu yol bu bir

road woman and it's the depicts the

yol kadın ve bu tasvirler

goddess of Liberty Oh a Roman goddess I

özgürlük tanrıçası Ah bir Roma tanrıçası

didn't know that

Bunu bilmiyordum evet pekala evet

yes well yeah I've got them all here my

bende var hepsi burada benim

facts and figures ah the goddess

gerçeklerim ve rakamlarım ah tanrıça

libertas her name is the Roman goddess

libertas onun adı Roma'nın

of Liberty which is an icon of freedom

Özgürlük tanrıçasıdır ki bu bir özgürlük simgesidir, bu

so the Romans had it even though they

yüzden Romalılar buna sahip olsalar da

were a very the Romans weren't exactly I

çok Romalılar değildi tam olarak Romalılar değildi

would never never thought of the Romans

Romalıları asla düşünmezdim

as being released celebrating Liberty

Özgürlüğü kutlayarak serbest bırakıldıkları için tam

the opposite really but they did have a

tersi gerçekten ama onların bir

goddess you know the Liberty you know

tanrıçaları vardı, yani Özgürlük'ü biliyorsunuz,

that the Romans invented democracy their

Romalıların demokrasiyi kendi biçimleriyle icat ettiğini biliyorsunuz

own form of it yes it was a welcoming

evet,

sight to immigrants arriving from abroad

yurt dışından gelen göçmenler için hoş bir manzaraydı,

so that lovely sort of the right hand up

bu yüzden çok hoş bir sağ el yukarı

with the with with the torch

welcoming people into the country

insanları ülkeye davet eden meşale ile

because of course that's what the u.s.

çünkü elbette ABD'nin yaptığı bu.

is founded on immigrants coming into the

country

without having a free life being able to

özgür bir yaşama sahip olmadan ülkeye gelen göçmenlerin

build their lives for themselves and

hayatlarını kendileri için inşa etmeleri ve

then building the u.s. from there so

ardından ABD'yi inşa etmeleri üzerine kurulu. oradan yani

that's that's what it's all about and it

her şey bununla ilgili ve

must have been you imagine that hundred

yüz

years ago you were sailing in you wanted

yıl önce yelken açtığını hayal etmiş olmalısın

to come from your country and and and

kendi ülkenden gelmek ve

emigrate to America the promised land

Amerika'ya göç etmek istiyorsun vaat edilmiş topraklar

and the first thing that sees you as you

ve yaklaşırken seni ilk gören şey

approach America and your big ship is

Amerika ve büyük geminiz

this Statue of Liberty welcoming you to

bu Özgürlük Heykeli sizi Amerika'ya davet ediyor, bu

America that must have been quite a

oldukça harika bir

wonderful sight I think so I would

manzara olmalı bence bu yüzden

imagine I think the torch used to be

tahmin ediyorum meşalenin de yalandığını düşünüyorum

licked as well

is also apart from there's a tablet

ayrıca bir tablet var,

she's holding a tablet she's holding a

elinde bir tablet tutuyor.

tablet yes so in one hand she's holding

tablet tutuyor evet yani bir elinde meşaleyi tutuyor meşale var

the torch she's got the torch lighting

the way for for people to arrive she's

insanların gelmesi için yolu aydınlatıyor

got a tablet which is basically that is

bir tableti var ki bu temelde

depicting the independence when you say

bağımsızlığı tasvir ediyor tablet derken

tablet you mean an iPad is she holding

iPad demek istiyorsun

an iPad but is it quite a big tablet you

iPad mi tutuyor ama oldukça büyük bir tablet mi,

know they should update it they should

biliyorsunuz onu güncellemeliler

update the Statue of Liberty and she

Özgürlük Anıtı'nı güncellemeliler ve

should be holding a big a big iPad in a

elinde büyük bir iPad tutuyor olmalı

hand that the tablets just got a

ki tabletlerin üzerinde

statement about the American

Amerikan bağımsızlığı hakkında bir açıklama var

independence on it okay and then there

tamam ve sonra

is also an inscription with her famous

var ayrıca onun ünlü şiirini içeren bir yazıt

poem which people I'm going to read a

ki,

few lines from it and people may

ondan birkaç satır okuyacağım ve insanlar

recognize certain parts of this is this

bunun bazı kısımlarını tanıyabilirler, bu,

is this something to do huddled masses

toplanmış kitleler için yapılacak bir şey mi,

it's that that's the one welcoming

bu,

people welcoming freedom and liberty and

insanları özgürlüğü ve hürriyeti kucaklayan ve

welcoming people to America give me your

kucaklayan kişidir. Amerika'daki insanlar bana

tired your poor your huddled masses

yorgunlarını, fakirlerini, nefes almaya can atan, toplanmış kitlelerini, dolup taşan Kıyılarının sefil çöplerini serbest bırak,

yearning to breathe free the wretched

refuse of your teeming Shore send these

bunları bana gönder,

the homeless tempest-tost to me lift my

lamp beside the Golden Door Wow

Altın Kapı'nın yanındaki lambamı kaldır, Vay

so there we go that was welcoming people

canına, işte başlıyoruz, insanları

to America so there we are mr. don't

Amerika'ya davet ediyordu. işte buradayız bay hadi

come on I've got to get on a plane and

gelme, uçağa binmem gerekiyor ve

there's all sorts of people police men

her türden insan polis kadın

and women and I think they're trying to

ve erkek var ve bence

push me out because I think don't think

beni dışarı atmaya çalışıyorlar çünkü bence

I should be standing here I must have it

burada dikilmemeliydim, yapmalıydım

you think I'm a bit of a bit of a bit of

a bit of a risk standing here mr. Duncan

Burada durarak biraz riskli olduğumu mu düşünüyorsunuz Bay? Duncan

I better get on the plane before I miss

uçağa binsem iyi olur kaçırmadan

it you do look a bit suspicious I don't

want to get arrested not really standing

here just talking to a camera they might

think I'm a complete lunatic there is

something quite interesting about the

fact that the Statue of Liberty exists

Özgürlük Anıtı'nın

especially in this time because a lot of

özellikle bu zamanda var olduğu gerçeği, çünkü pek çok

people seem to feel at the moment

insan şu anda hissediyor gibi görünüyor,

certain people feel that maybe the

bazı insanlar Amerika

Liberty in the United States isn't as

Birleşik Devletleri'ndeki Özgürlük'ün belirli nedenlerle

free and as generous as it used to be

eskisi kadar özgür ve cömert olmadığını düşünüyor.

for certain reasons so yes yes

evet evet

it's I think it's quite an interesting

bu bence oldukça ilginç bir

emblem it's it's a very iconic figure

amblem bu çok ikonik bir figür

but Steve don't do that it's very

ama Steve bunu yapma çok dikkat

distracting I'll tell you what was the

dağıtıcı

most iconic sight in a film

okay Statue of Liberty okay it was in

returned to the Forbidden Planet the

Yasak Gezegen

planet of the eighth it's just a

sekizinci gezegen bu sadece

completely different movie and it's of

tamamen farklı bir film ve

the 8th a completely different film

8. tamamen farklı bir film

regional film Planet of the Apes with

bölgesel film Maymunlar Gezegeni

Charlton Heston okay he's he's golf and

Charlton Heston ile tamam o golf ve

a spaceship hasn't he and then he gets

bir uzay gemisi değil mi ve sonra

lost and it makes the entire film to for

kayboluyor ve o tüm filmi,

him to realize that in fact when he's

aslında uzay gemisi kazalarında

woken up from his deep sleep in the

derin uykusundan uyandığında

spaceship crashes he's in fact back on

aslında dünyaya geri döndüğünü

earth but in the future okay and what

ama gelecekte iyi olduğunu ve kıyı

does he see on the shoreline that

şeridinde

confirms that he's back I don't know uh

geri döndüğünü doğrulayan ne gördüğünü fark etmesine neden oluyor. Bilmiyorum yani

ie on planet earth he walks along the

dünya gezegeninde kıyı

shoreline and sees the Statue of Liberty

şeridinde yürüyor ve Özgürlük Heykeli'nin

half buried in sand okay so if anyone's

yarı yarıya kuma gömülü olduğunu görüyor, tamam yani

ever watched Planet of the Apes and

Maymunlar Gezegeni ve

Nixon Oh

Nixon'u izleyen biri varsa Aman tanrım

oh my god you did it you blew us all up

başardın, eğer birileri varsa hepimizi havaya uçurdun.

if anyone's ever seen plant of the apes

maymunların bitkisini gördünüz bunu

you'll remember that as the camera hands

hatırlayacaksınız çünkü kamera ellerini

round to the back and you see the

arkaya doğru çeviriyor ve siz

familiar crown and then he realizes that

tanıdık tacı görüyorsunuz ve sonra o

all this time he was back on earth you

bunca zamandır dünyaya geri döndüğünü fark ediyor

know what you know what Steve there are

ne bildiğinizi biliyorsunuz Steve

there are probably people who haven't

orada muhtemelen insanlar var

seen the movie and and you've just given

filmi izlememiş olanlar ve sen sadece

the ending away see the movie and forget

sonunu verdin filmi izle ve

what I've said but everyone seemed

söylediklerimi unut ama herkes bunu planlıyor gibiydi,

planning to the I don't think they need

to know it's so far in the future that

gelecekte o kadar uzak olduğunu bilmelerine gerek yok

the Apes have become intelligent they've

Maymunlar akıllı hale geldiler

taken over from human oh he thinks he's

insanlardan devraldılar oh kendini

on another planet but in fact he's back

başka bir gezegende sanıyor ama aslında

on earth but like thousands of years in

dünyaya geri döndü ama binlerce yıl sonra gibi

the future

anyway I'm looking forward to seeing you

her neyse seni

back in the studio soon yes it won't

yakında tekrar stüdyoda görmek için sabırsızlanıyorum evet kazandı '

take me long it said I'm taking the the

uzun sürmedi' dedi, az önce havalanan

new supersonic flight that's just been

yeni süpersonik uçuşa biniyorum

launched

oh my in fact and I'm gonna get on it in

oh benim aslında ve

about five minutes time okay then and

yaklaşık beş dakika sonra uçacağım tamam o zaman ve

we'll see you in the studio soon Road

yakında stüdyoda görüşürüz Road

ooh thank you very much mr. Steve mr.

ooo çok teşekkür ederim bay steve bey

Steve live from the United States in New

Steve Amerika Birleşik Devletleri'nden New York'ta yaşıyor

York it's incredible isn't it Wow I

inanılmaz değil mi Vay canına

can't believe it I can't believe it

inanamıyorum Buna inanamıyorum

I just hope Steve

Sadece Steve'in

realizes that his microphone is still

mikrofonunun hala

live okay because Steve has has a habit

canlı olduğunu fark etmesini umuyorum çünkü Steve'in

of banging around so let's hope he

ortalıkta dolanma alışkanlığı var. umalım

doesn't do it this time we are live on

bu sefer YouTube'da canlı yayındayız birazdan

YouTube we'll be going back to the live

canlı sohbete geri döneceğiz

chat in a moment but this is a special

ama bugün özel bir

day today because it's the first day of

gün çünkü sonbaharın ilk günü

autumn the autumn equinox has arrived

sonbahar ekinoksu geldi

and as a way of celebrating and marking

ve Bu olayı kutlamanın ve kutlamanın bir yolu, sonbahar hakkında konuştuğum

that occasion we are going to take a

look at one of my English lessons where

İngilizce derslerimden birine bir göz atacağız,

I talk all about autumn here is an

burada bir alıntı var,

excerpt

everyone has their own favorite season

herkesin benim için kendi favori mevsimi var Favorim olarak

for me I have to pick summer as my

yazı seçmem gerekiyor,

favorite closely followed by spring

ardından bahar geliyor

autumn and winter I would love to live

sonbahar ve kış

in a place that has long hot summers a

Uzun sıcak yazları olan bir yerde yaşamayı çok isterdim,

sunny climate really does cheer the soul

güneşli bir iklim ruhu gerçekten neşelendirir

but then I would find myself missing the

ama sonra kendimi karlı

unique sensation of walking out on a

bir kış gününde dışarı çıkmanın eşsiz hissini kaçırırken bulurdum,

snowy winters day so living in England

bu yüzden İngiltere'de yaşamak

gives me the chance to experience both

bana şans verir. hem

with spring and autumn added is a

ilkbaharı hem de sonbaharı birlikte deneyimlemek

pleasant bonus do you have many seasons

hoş bir bonus ülkenizde birçok mevsim var mı

in your country which one is your

favoriniz hangisi

favorite

you

doo-doo-doo-doo yes we are live live on

doo-doo-doo-doo evet YouTube'da canlı yayındayız

YouTube people often ask where are you

insanlar sık ​​sık neredesiniz diye soruyor baylar

mr. Duncan well we are broadcasting live

Duncan,

from a lovely little town we are live

küçük sevimli bir kasabadan canlı yayın yapıyoruz,

from Much Wenlock in England and here he

İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı yayın yapıyoruz ve işte

is here is the man who needs no

burada, tanıtıma ihtiyacı olmayan adam, bu

introduction so he's not going to get

yüzden

one

bir tane almayacak,

it's mr. Steve everyone howdy howdy

Bay. Steve millet merhaba, merhaba

partner

ortak,

well I an introduction wouldn't be nice

ben bir tanışma hoş olmaz bay

mr. Duncan just something yes anyone

. Duncan sadece bir şey evet, kimse

gonna take this office a bit hot in your

bu ofisi stüdyonuzda biraz sıcak alacak

studio mr. Duncan it's very hot in here

Bay. Duncan burası çok sıcak

and I've been on this plane I haven't

ve ben bu uçağa bindim Üstümü

had time to have a shower even to change

değiştirmek için bile duş almaya vaktim olmadı

I wonder what the smell was yes well

Kokunun ne olduğunu merak ediyorum evet

anyway it was a nice time thank you for

neyse güzel bir zamandı

a pain for everything mr. Duncan I think

her şey için uğraştığınız için teşekkürler bayım. Duncan,

it only cost about a couple of thousand

pounds to send me there and back well

beni oraya göndermenin sadece birkaç bin sterline mal olduğunu düşünüyorum ve geri dönmek

would have almost brought you a new

size neredeyse yeni bir bilgisayar getirecekti.

computer I believe this is what we call

taking taking something too far you do

Bir şeyi çok ileri götürmek dediğimiz buna inanıyorum.

realize there might be people out there

who think that you are really spending

our money on flying around the world but

paramızı gerçekten dünyanın etrafında uçmak için harcıyorsun ama biz

we're not okay I've been to America

iyi değiliz Amerika'ya

before no it's time ever well I've never

daha önce gittim hayır zamanı geldi oraya hiç gitmedim

been there ever ever ever we had some

hiç

complaints on the live length complaints

canlı yayında bazı şikayetler aldık

from people saying ID

insanlardan şikayetler ID diyerek

already don't anything yet it always

zaten bir şey yapmıyorsunuz, her zaman bay

seems to happen when you appear whenever

göründüğünüzde oluyor gibi görünüyor

mr. Steve appears on the live chat we

. Steve canlı sohbette görünüyor,

get complaints straight away so well so

şikayetleri hemen alıyoruz o kadar iyi ki

we was it Tomic we can be anywhere in

biz de öyleydik Tomic dünyanın herhangi bir yerinde olabiliriz bu yüzden Amerika Birleşik

the world so we don't have to be in the

Devletleri'nde olmamıza gerek yok

United States we can be anywhere so if

her yerde olabiliriz yani

you have a suggestion yes you would like

bir önerin varsa evet yaparsın

to suggest a place please let us know

bir yer önermek isterseniz lütfen

the live chat is up and running and

canlı sohbetin açık ve çalışır durumda olduğunu bize bildirin ve

we'll go there next week I'll be there

haftaya oraya gideceğiz haftaya orada olacağım

next week and I'll tell you something

ve size

about your country you didn't know yes

ülkeniz hakkında bilmediğiniz bir şey söyleyeceğim evet o

so there we go

yüzden oradayız

apparently you you have intrigued a lot

görünüşe göre maymunlar

of people by talking about Planet of the

gezegeni hakkında konuşarak pek çok insanın ilgisini çektin

Apes

oh well an ape is a generic word for an

oh pekala maymun biraz maymuna benzeyen bir hayvan için genel bir kelimedir bu

animal that looks a little bit like a

monkey so there is

so there is a difference between monkey

yüzden maymun ve maymun arasında bir fark

and ape there is so an ape if I remember

vardır yani bir maymun, eğer

rightly an ape doesn't have a tail I

doğru hatırlıyorsam, bir maymunun kuyruğu yoktur

don't know I'm not gonna even attempt to

Bilmiyorum, maymunlar arasındaki

try and pretend I know the difference

farkı biliyormuşum gibi davranmaya çalışmayacağım bile,

between monkey monkeys monkeys tend to

maymunların kuyruğu olma eğilimindedir,

have tails

whereas apes tend not to write for

oysa maymunlar yazı yazmaz

example chimpanzee mr. Lomax doesn't

örnek şempanze mr. Lomax'ın

have a tail I've looked have you looked

kuyruğu yok baktım

in the right place mr. Duncan I don't

doğru yere mi baktınız bayım. Duncan

know what that means

bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum

oh yes Belarus ear is missing mr. Lomax

oh evet Beyaz Rusya kulağı kayıp bayım. Lomax

oh yes if you haven't watched Planet of

oh evet, Maymunlar Cehennemi'ni izlemediyseniz, 1980'lerin

the Apes it's an iconic film from the

ikonik bir filmi, hayır,

1980s would you say no try the 1960s

1960'ları deneyin diyebilir misiniz

really yes Planet of the Apes the

gerçekten evet Maymunlar Cehennemi

original one was the 1960s without with

orijinali,

Charlton Heston I'm sure it was the late

Charlton Heston olmadan 1960'lardı, eminim ki öyleydi

nineteen sixties yeah antastic film

1960'ların sonları evet antastik film

brilliant film and with that fantastic

harika bir film ve o harika

ending a lavarro

sonla bir lavarro, Özgürlük

says I am browned off with the Statue of

Anıtı konuşmasıyla kızardığımı söylüyor.

Liberty talk I couldn't care less about

it well maybe you don't but maybe some

people do it because it's a very big

büyük

world we live in use however us tell us

dünya kullanımda yaşıyoruz ama bize

where you are

nerede olduğunu söyle

and we'll go there next week well maybe

ve haftaya oraya gideriz belki belki

maybe and we'll bore everybody with

ve ülkenizin detaylarıyla herkesi sıkarız

details of your country oh great

oh harika bu

I didn't say that by the way I'm only

arada bunu söylemedim sadece ben

joking now I'm willing to go anywhere so

şaka yapıyorum şimdi herhangi bir yere gitmeye istekliyim bu yüzden

please tell me somebody the first person

lütfen bana birisini söyleyin

to tell me where to go next week I will

gelecek hafta nereye gideceğimi söyleyen ilk kişi

go I can think of a place all right

gideceğim aklıma bir yer gelebilir pekala

nobody's said nobody suggested anything

kimse bir şey önermedi henüz aklıma

yet I I can think of a place where you

senin gelebileceğin bir yer geliyor

can go Steve

gidebilir Steve

of course I've always wanted to go to

tabii ki her zaman Brezilya'ya gitmek istemişimdir

Brazil as you well know so I'm maybe

senin de bildiğin gibi bu yüzden belki

going there next week well maybe we

haftaya oraya giderim belki

could go to Rio de Janeiro yes maybe we

Rio de Janeiro'ya gidebiliriz evet belki

will Rio we can do a bit of dancing a

gideriz Rio biraz dans edebiliriz

bit of seltzer and you can try some

seltzer ve biraz guacamole deneyebilirsiniz

guacamole

Antonia as Antonio said yes 1969

Antonia, Antonio'nun dediği gibi evet 1969

apparently yes so there we go would you

görünüşe göre evet yani işte

move down yes it starred Charlton Heston

aşağı iner misiniz evet başrolde Charlton Heston vardı o silahlara

he's the guy that was was very much into

çok düşkün bir adamdı

guns and he said you will

ve

ever ever take my gun from me the only

silahımı bir daha asla almayacağını söyledi Bana

way you will get it is to take it from

ulaşmanın tek yolu, onu

my cold dead hand was that in a film or

soğuk ölü elimden almak, bir filmde ya da

in real life in real life that was his

gerçek hayatta gerçek hayattaki

actual stance because he was very into

gerçek duruşuydu çünkü silahlara çok düşkündü,

guns right matrix's first next week I'm

sağ matrisin önümüzdeki hafta ilki ben gidiyorum

off to Afghanistan I'm gonna write that

Afganistan Bunu yazacağım

down okay I was yeah but we don't want

tamam evet öyleydim ama

to tell people before we go that's the

gitmeden önce insanlara

whole we actually call it where in the

hepsi bu diyoruz aslında dünyanın neresindeyse onu adlandırmanın bir

world

there's no point calling it where in the

anlamı yok

world's one suggestion then okay we have

dünyanın neresinde bir öneri o zaman tamam anladık demek istemiyoruz

some suggestions so this isn't this

bazı öneriler, bu yüzden bu

isn't official voting they were not

resmi bir oylama değil,

definitely going there so no no it's

kesinlikle oraya gitmiyorlardı, bu yüzden hayır,

just some ideas some suggestions so so

sadece bazı fikirler, bazı öneriler, bu yüzden

we might we might not it depends it

yapmayabiliriz,

depends Danzig yeah says says Martha

Danzig'e bağlı, evet, Martha

that must be in Poland okay yes I could

bunun Polonya'da olması gerektiğini söylüyor tamam evet

go there eventually it's gonna become

oraya gidebilirim sonunda

too expensive we're going to need we're

çok pahalı olacak ihtiyacımız olacak

going to need a funding for this I'm

bunun için bir fona ihtiyacımız olacak daha çok

thinking more I'm thinking more about

düşünüyorum ünlü yerler hakkında daha çok düşünüyorum

famous landmarks though yes then just

ama evet o zaman sadece

standing in the middle of a desert but

bir ortasında durmak çöl ama

but maybe sort of a famous landmark that

belki de

exists in a certain place alum beer

belli bir yerde var olan ünlü bir dönüm noktası şap birası

there's another suggestion Rio de

Rio de Janeiro Rio'da başka bir öneri var

Janeiro Rio in yes her name is Rio and

evet onun adı Rio ve

she likes to go naked on the beach well

kumsalda çıplak gezmeyi seviyor peki

that's a nice suggestions there we will

bu güzel bir öneri orada

pick one of those okay or maybe

birini seçeceğiz tamam ya da belki tamamen

somewhere else altogether

başka bir yerde, bu

it's up to you you you're the one you

sana kalmış, sadece sen

just say here's the ticket

diyorsun, işte bilet

off you go find out something about this

indirimi, gidip bu bölge hakkında bir şeyler öğren

area and and then when you're live on

ve sonra

Sunday you can tell everybody about it

Pazar günü canlı yayında bunu herkese anlatabilirsin

Rita says if you come to Rio de Janiero

Rita diyor. Rio de Janiero'ya gelirseniz

you will eat Phil de fer Giada was that

yiyeceksiniz Phil de fer Giada öyleydi,

I hope I pronounced that right

umarım bunu doğru telaffuz etmişimdir,

also pedro agrees Thank You Pedro so we

Pedro da aynı fikirdedir Teşekkürler Pedro, bu yüzden

might be somewhere near you next week

haftaya size yakın bir yerde olabiliriz,

who knows that's it's so exciting and

kim bilir bu çok heyecan verici ve

also we have oh I think we have a person

ayrıca bizde oh sanırım

to go to one landmark and send pictures

Bir dönüm noktasına gidip Bay'a fotoğraf gönderecek bir adamımız var

for mr. Steve after after that he

. Steve daha sonra

explains about his landmark

dönüm noktasını açıklıyor

oh I know what you mean Pedro what

oh ne demek istediğini anlıyorum Pedro, demek istediğin

you're saying is maybe people can send

belki insanlar

their photograph in and then you can

fotoğraflarını gönderebilir ve sonra

stand in front of the photograph and

fotoğrafın önünde durabilirsin ve

then talk about that place so yes maybe

sonra o yer hakkında konuşabilirsin yani evet belki de

so these are these are just ideas so

bunlar Bunlar sadece fikir mi, yani

nothing is planned at the moment so who

şu anda hiçbir şey planlanmadı, kim

knows where mr. Steve will be next week

bilir nerede bay. Steve haftaya gelecek öğrenmemiz

we will have to find out can I just

gerekecek

mention something very important I have

çok önemli bir şeyden bahsedebilir miyim YouTube

started posting some new lessons on my

kanalımda bazı yeni dersler yayınlamaya başladım

YouTube channel some grammar lessons and

bazı gramer dersleri ve

a new one will be posted every Wednesday

her Çarşamba yeni bir tane yayınlanacak

so there are some new lessons being

bu yüzden bazı yeni dersler

posted right now and thank you very much

doğru zamanda yayınlanıyor şimdi ve

for your lovely comments and on

güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim ve

Wednesday we will be taking a look at

çarşamba günü, bir sonraki konuda zorunluluklara bir göz atacağız,

imperatives on the next how's your

dilbilginiz nasıl,

grammar so that coming on Wednesday back

böylece çarşamba günü

to the live chat oh it's so busy Steve

canlı sohbete geri döneceğiz oh, çok meşgul Steve,

now you have some things to show us

şimdi bize gösterecek bazı şeyleriniz var

today don't you I do I have some some

bugün yok mu bazı

words with it cut within them phrases

kelimelerim var içlerinde cümleleri kesiyor

yes

evet

with cut either at the beginning or the

başında ya da sonunda kesiyor

end yes it seems like a very simple word

evet çok basit bir kelime gibi görünüyor pek çok anlamı

it seems like a word that maybe doesn't

olmayan bir kelime gibi görünüyor

have many meanings or uses but actually

ya da kullanımlar ama aslında

the word cut has many uses you can use

kesmek kelimesinin birçok kullanımı var,

it in many ways and also there are

onu birçok şekilde kullanabilirsiniz ve ayrıca

expressions and phrases to do with this

bu belirli kelimeyle ilgili ifadeler ve deyimler var,

particular word we'll have a look at

that in a moment something I noticed

buna birazdan bakacağız, dün fark ettiğim bir şey,

yesterday now I always love springtime

şimdi baharı hep severim

Steve I love spring very much and during

Steve Baharı çok seviyorum ve

the spring well one thing in particular

ilkbaharda özellikle bir şey

happens we get lots of lovely lambs

oluyor, yaşadığımız yerde bir sürü sevimli kuzu oluyor

around where we live

wandering around in the fields but I

tarlalarda dolaşıyoruz ama

noticed yesterday when I was walking I

dün yürürken fark ettim ki

was actually knows Friday sorry Friday

aslında Cuma günü biliyordum özür dilerim Cuma

when I was coming back from the dentist

geri dönerken dişçiden

yes I went to the dentist on Friday I

evet Cuma günü dişçiye gittim

noticed that there were some you

in the field near where we live and I

yaşadığımız yerin yakınındaki tarlada bazılarının olduğunu fark ettim ve

noticed that these particular use seem

bu özel kullanımların

to look a little bit pregnant

biraz hamile gibi göründüğünü fark ettim

ah so what do you think Steve oh that

ah ne düşünüyorsun Steve oh o

one definitely does that let's they've

kesinlikle Bu, hadi

been eating too much grass so it so it

çok fazla ot yiyorlar, bu yüzden sanki

looks as if it looks as if these

bu

particular sheep or should I say these

belirli koyunlar gibi görünüyor ya da

female sheep that are called use au is a

use au denilen bu dişi koyunlar

female sheep so are you pregnant do you

dişi bir koyun mu demeliyim, hamile misiniz, beğendiniz mi

like that

Oh mr. Duncan are always getting a joke

Oh Bay. Duncan her zaman çok komik bir şaka alır, bu

very funny

so yes so it looks as if these

yüzden evet, bu

particular sheep are are already already

koyunlar zaten

growing little babies inside them

içlerinde küçük bebekler büyüyor gibi görünüyor,

they'll be born at Christmas time maybe

belki Noel zamanı doğacaklar, bu yüzden

so maybe we will have some Christmas

belki Noel

lambs don't know what the gestation

kuzularımız olacak, ne olduğunu bilmiyorum gebelik

period is for a sheep some Christmas

süresi bir koyun içindir bazı Noel

lambs so we can have lamb for Christmas

kuzuları bu yüzden Noel yemeği için kuzu yiyebiliriz

dinner no thanks I have turkey turkey no

hayır teşekkürler hindim var hindi hayır

of course will be having turkey

tabii ki hindi olacak

definitely how long what the gestation

kesinlikle gebelik süresi ne kadardır kuzu yavrusu

period is for for a baby lamb a

için

gestation period that's an interesting

gebelik süresi bu ilginç bir

word yes the the the amount of time that

kelime evet

it has to spend in the womb the amount

anne karnında geçirmesi gereken süre

of time it spends out nine months is the

dokuz ay boyunca geçirdiği süre

gestation period for a human baby but

bir insan yavrusunun gebelik süresidir ama

what is it for a baby lamb so how long

kuzu yavrusu ne kadardır yani anne

does it take for it from the little egg

karnından çıkması ne kadar sürer küçük yumurta

to the full-grown lamb how long does it

yetişkin kuzuya ne kadar sürer

take apparently I was talking to him

görünüşe göre onunla

three months I don't think I was talking

üç aydır konuşuyordum

to Tameka earlier on the live chat it's

Daha önce canlı sohbette Tameka ile konuştuğumu sanmıyorum

nothing to do with pregnant sheep but I

hamile koyunla ilgisi yok ama

did ask Myka how long it takes or how

Myka'ya ne kadar sürdüğünü sordum

long it took to get from Japan to Island

Japonya'dan Ada'ya gitmek ya da ne kadar sürdü

because Myka went there for a few days

çünkü Myka İngilizce çalışmak için birkaç günlüğüne oraya gitti,

to study English apparently is 12 hours

görünüşe göre 12 saat kulağa doğru geliyor,

sounds about right

it's a long time to be on a plane I

uçakta olmak uzun bir süre, eskiden

remember our days when we used to go to

gittiğimiz günleri hatırlıyorum.

Malaysia all the time and thirteen and a

Malezya her zaman ve on üç buçuk

half hours it used to take thirteen and

saat, eskiden

a half hours on the plane Oh 10 hours

uçakta on üç buçuk saat sürerdi Ah, 10 saat

too long

çok uzundu,

I couldn't do that anymore so we have

bunu artık yapamadım, bu yüzden

the live chat I know Steve you get very

canlı sohbetimiz var Steve,

excited about the live chat so I will

canlı yayın için çok heyecanlandığını biliyorum sohbet et, bu yüzden birkaç

let you have a look at the live chat for

dakikalığına canlı sohbete bir göz atmana izin vereceğim

a few moments yes we've been looking at

evet bakıyorduk bir

there's been all sorts of nice comments

sürü güzel yorum var

any other ideas of that way you want me

bu şekilde başka fikirler varsa

to go for next week please let me know

gelecek hafta için gitmemi istediğin lütfen bana haber ver

yeah well Antonia has said there can you

evet peki Antonia

explain what is a mooncake oh okay now

ay çöreğinin ne olduğunu açıklayabilir misin dedi oh tamam şimdi bu

that's interesting I don't know if

ilginç

that's come up from a previous question

Daha önce sorulan bir sorudan mı geldi bilmiyorum

that's been asked now a mooncake we had

şimdi bir ay çöreği

plenty of mooncake in malaysia didn't we

Malezya'da bol bol ay çöreği yedik,

in Malaysia and also when I was in China

Malezya'da değil miydik ve ayrıca ben Çin'deyken,

when I lived in China we used to eat

Çin'de yaşarken,

moon cake during the Autumn Festival

Sonbahar Festivali sırasında ay pastası yerdik,

they would have lots of moon cake

çok fazla ay pastası yerlerdi

because the moon would come out and look

çünkü ay dışarı çıkar ve

really big and fantastic so so people

gerçekten büyük ve harika görünürdü, böylece insanlar

would eat moon cake so there are there

ay pastası yerdi, yani orada

are different types of moon cake but

ay çöreğinin farklı türleri var ama

traditionally it is eaten in China I I

geleneksel olarak Çin'de yeniyor Ben

want to also say now I might be wrong

de şimdi söylemek istiyorum burada yanılıyor olabilirim bu

here so this is off the top of my head I

yüzden bu kafamın üstünden çıktı

also think in Japan as well they have

Japonya'da da

moon cake but I might be wrong there I'm

ay çöreği olduğunu düşünüyorum ama yanılıyor olabilirim orada

sure Mika will put me right what's it

eminim ki Mika beni neyin kutladığını haklı çıkaracaktır

celebrating mr. Duncan listen normally

bay. Duncan normal dinle,

the if I remember rightly it's the

eğer yanlış hatırlamıyorsam,

Autumn Festival okay well I remember

Sonbahar Festivaliydi, tamam,

going we had a Malaysian friend and he

gittiğimi hatırlıyorum Malezyalı bir arkadaşımız vardı ve dedi ki,

said oh I'm going to buy you some I

sana

bought you some moon cake and of course

biraz ay pastası alacağım ve tabii ki

we both thought all cake how delicious

ikimiz de pastanın ne kadar lezzetli olduğunu düşündük

we love cake you know what can what can

pastayı seviyoruz neyin

go wrong yes until we tasted it and

yanlış gidebileceğini biliyorsunuz taaa kadar evet ve buna

although it's called cake it's not cake

pasta denilse de

in the in the in the form that we would

know cake as yes I Eve Airy sweet with

pasta olarak bildiğimiz şekliyle pasta değil evet Eve Havadar tatlı

with sort of settlers and currents or

ile bir çeşit yerleşimci ve akıntılar veya

jamming in fact the one I had had eggs

sıkışma aslında yumurta içtiğimin

had an egg inside yeah just a just like

içinde yumurta vardı evet tıpkı

a boiled egg the problem is when we hear

haşlanmış yumurta gibi sorun şu ki

the word or see the word cake

kek kelimesini duyduğumuzda veya kelimesini gördüğümüzde

we always think it's something very

her zaman bunun çok

sweet tea cake so something's showing

tatlı bir şey olduğunu düşünürüz çay keki yani bir şey

okay something sweet and delicious but

tamam gösteriyor tatlı bir şey ve lezzetli ama

certain types of cake isn't actually

bazı kek türleri aslında

cake it's more like a pie

kek değildir, daha çok bir turtaya benzer

or maybe something that's very solid so

veya belki çok katı bir şeydir, bu yüzden

normally we think of a cake as being

normalde bir pastayı

something very sweet and very creamy

çok tatlı ve çok kremsi bir şey olarak düşünürüz çok

very delicious but moon cake is is quite

lezzetli ama ay pastası

different from from the cake that we

pastadan oldukça farklıdır

would think of yes it wasn't sweet at

düşünecektik evet hiç tatlı değildi hiç

all very different if you're not used to

alışkın değilsen çok farklı

it it's horrible Nicole yes oh sorry you

korkunç Nicole evet oh üzgünüm

go on Steve I was gonna say Nicole has

devam et Steve Nicole

given us the answer to the you gestation

bize hamilelik döneminin cevabını verdi diyecektim.

period you about five four to five

beş dört ila beş

months five minutes at four counts so

ay dörtte beş dakika yani

that's right then so so there might be

bu doğru o zaman bu yüzden

some early winter lambs so if it's now

bazı erken kış kuzuları olabilir yani şimdiyse

September said oak Tober November

Eylül dedi meşe Tober Kasım

December January February

Aralık Ocak Şubat

well that spring that's it so the Lambs

peki o bahar bu kadar yani Kuzular

but they're already looking pregnant

ama şimdiden hamile görünüyorlar muhtemelen

they're probably quite far you know

oldukça uzaktalar, biliyorsunuz

there might only have a month to go oh I

sadece bir ay kalmış olabilir oh

see yes months to go yes it just depends

görüyorum evet daha aylar var evet sadece duruma bağlı

I suppose so five months five months yes

sanırım yani beş ay beş ay evet o yüzden

so so we will see we will see what

göreceğiz

happens there according to Sri Sri sham

orada ne olacağını göreceğiz Sri Sri'ya göre sahte

it is mid-autumn festival tomorrow oh I

yarın güz ortası festivali oh

see so I think now we know why people

anlıyorum, sanırım şimdi insanların neden

were talking about moon cake so tomorrow

ay pastasından bahsettiğini biliyoruz, bu yüzden yarın

it is mid-autumn festival and I would

sonbahar ortası festivali ve bunun

assume that's in China or maybe across

Çin'de veya belki Asya genelinde de olduğunu varsayabilirim

Asia as well Nicole asks what does

Nicole rehavet ne yapar diye soruyor

complacency me ah to be complacent means

ah, kayıtsız olmak,

to be overconfident or very sure of your

yeteneklerinize aşırı güvenmek veya çok emin olmak anlamına gelir,

abilities but you become very careless

ancak çok dikkatsiz hale gelirsiniz, bu

so sometimes if you are if you are

yüzden bazen, eğer

complacent

kayıtsızsanız,

it means you forget to keep improving or

gelişmeye devam etmeyi veya yeteneklerinizin farkında olmaya devam etmeyi unuttuğunuz anlamına gelir.

to to carry on being aware of your

abilities so you can be complacent you

kayıtsız

can be overconfident yes you can be for

aşırı özgüvenli olabilirsiniz evet olabilirsiniz,

example if you're preparing these live

örneğin bu canlı

lessons and you put a lot of effort into

dersleri hazırlıyorsanız ve bunun için çok çaba harcıyorsanız ve

it and then one week you just decided or

sonra bir hafta sadece karar verdiniz veya

for several weeks oh I'm just gonna go

birkaç hafta boyunca oh sadece

on and just see what happens I do that

devam edeceğim ve sadece göreceğim ne olur ben bunu

every week oh you don't mr. doke

her hafta yapıyorum siz yapmayın bayım doke

so that would be complacent you're not

ki bu kayıtsız olurdu sen sen değilsin sen sen

you you you you're not sort of living up

to the responsibility of what needs to

yapılması gerekenlerin sorumluluğunu yerine getirmiyorsun bir bakıma evet

be done yes completely even it's

tamamen bu

actually a very negative thing so we

aslında çok olumsuz bir şey olsa bile bu yüzden

never use complacent in a positive way

kayıtsızlığı asla olumlu bir şekilde kullanmıyoruz

it is always used in a negative way so

her zaman olumsuz bir şekilde kullanılır, bu yüzden

if a person is complacent it means they

eğer bir kişi kendini beğenmişse, bu onun kendine

are maybe overconfident

aşırı güvendiği anlamına gelir,

maybe they are good at something and

belki bir konuda iyidir ve

they've become too comfortable with that

bu yetenekle fazla rahat hale gelmiştir,

ability but of course when you become

ama tabii ki kendini

complacent that is when you start making

beğenmiş hale geldiğin zaman, hata yapmaya başladığın andır.

mistakes so you can be too confident

aşırı özgüven kendini

overconfidence is complacency yes you

beğenmişliktir evet

start you stop just you stop doing the

başlarsın bırakırsın sadece bazı şeyleri yapmayı bırakırsın ve bu

things it and it made you become

seni

successful in the first place and then

en başta başarılı kılar ve sonra

it all starts to fall apart yes so

her şey dağılmaya başlar evet yani bu kendini

that's complacent so I think that's a

beğenmişlik yani bence bu

very good explanation can I just point

çok iyi bir açıklama olabilir Birkaç gün önce

something out I had a lovely email from

Valentina'dan güzel bir e-posta aldım

Valentina a few days ago and I forgot to

ve

mention this last week so I'm going to

geçen hafta bundan bahsetmeyi unuttum, bu yüzden

mention it now Valentina now this is

şimdi bahsedeceğim Valentina şimdi bu

something that is very useful for those

who want to use my live streams as a way

benim canlı yayınımı kullanmak isteyenler için çok yararlı bir şey. akışlarını

of improving their word power and can

kelime güçlerini geliştirmenin bir yolu olarak görüyor ve orada

you see can you see what is happening

neler olduğunu görebiliyor musunuz

there you can see that Valentina is

Valentina'nın

actually writing all of the notes from

aslında

my live stream down on on paper or into

canlı yayınımdaki tüm notları kağıda veya

a notebook so I think that's a brilliant

bir deftere yazdığını görebiliyor musunuz, bu yüzden bence bu harika Canlı

idea what a fantastic way of using my

yayınlarımı kullanmanın ne kadar harika bir yol olduğunu düşünüyorum,

live streams so Thank You Valentina for

bu yüzden Valentina'ya bana haber verdiğin için teşekkür ederim

letting me know and there you can see

ve orada

some of the notes that Valentina has

Valentina'nın

actually written now and it's that

gerçekten yazdığı bazı notları görebilirsin ve bu o kadar

amazing I think that's fantastic so

harika ki bence bu harika, bu yüzden

thank you very much Valentina fir for

çok teşekkür ederim Valentina köknar

showing me that so that is a very good

gösterdiğin için bu

example of how useful my live streams

benim canlı yayınlarımın

can actually be yes I think that's

aslında ne kadar faydalı olabileceğinin çok iyi bir örneği evet bence bu

amazing yes if you you know taking notes

harika evet not almayı biliyorsanız

yes and that's the way to learn never be

evet ve öğrenmenin yolu bu asla bir

afraid to write things down never never

şeyler yazmaktan korkmayın asla yazmaktan asla

be a

afraid to listen and repeat - what what

korkmayın dinle ve tekrar et -

you hear so the things you hear the

duyduklarını yani duyduklarını okuduklarını

things you read the things you see on my

derslerimde gördüklerin veya

lessons or you hear in my lessons never

derslerimde duydukların

be afraid to write these things down or

bunları yazmaktan asla korkma veya

of course as I said before you can

tabi ki daha önce dediğim gibi

repeat you can say what you hear so so

tekrarlayabilirsin duyduğunuzu söyleyin, bu yüzden

never be afraid to do that that is one

asla korkmayın, bu

of the best ways to learn to be honest

dürüst olmayı öğrenmenin en iyi yollarından biridir, bu yüzden

so don't be afraid to write things down

bir şeyler yazmaktan korkmayın

and then you can go back later on and

ve daha sonra geri dönüp

have a look at the words and you can

kelimelere bir göz atabilirsiniz ve

improve your your word power and learn

kelime gücünüzü geliştirebilir ve

some new things at the same time nicole

aynı zamanda bazı yeni şeyler öğrenebilirsiniz, nicole

says is trump complacent well probably

kozun kayıtsız olduğunu söylüyor, muhtemelen

wouldn't be the right way to use that

bu kelimeyi kullanmanın doğru yolu olmaz tamam, demek istediğim,

word okay I mean you could say he was

complacent if he's not taking proper

eğer onunla düzgün ilgilenmiyorsa, onun kayıtsız olduğunu söyleyebilirsiniz.

care of running the country yes and he's

ülkeyi yönetiyor evet ve

just sort of letting other people do it

diğer insanların bunu yapmasına izin veriyor

or he's not but yes you might you might

ya da vermiyor ama evet

be able to say that but it's usually

bunu söyleyebilirsiniz ama bu genellikle

after somebody's been successful for a

birileri bir süre başarılı olduktan sonra olur

period of time and then they drop the

ve sonra

ball on things they stop doing the

durdurdukları şeylere topu atarlar.

things that made them successful and

onları başarılı kılan şeyleri yapmak ve

then the success falls away hmm so I

sonra başarı düşüyor hmm yani

wouldn't have said that he was

complacent no I want to avoid talking

rehavet demezdim hayır

about this too much because of course

bu konudan çok bahsetmemek istiyorum çünkü bu tabi ki çok

this is a subject that divides opinion

fikir ayrılığı yaratan bir konu

very much but yes complacency is just

ama evet rehavet sadece

being overconfident if you get too too

aşırı kendine güvenmek, eğer

sure of your abilities if you become too

yeteneklerinden fazla emin olursan, eğer fazla

arrogant that's a good word arrogant so

kibirli olursan, bu kibirli olmak için iyi bir kelimedir, bu yüzden kendine

you might become arrogant too confident

çok fazla kibirli olabilirsin

and then you stop doing the things that

ve sonra seni başarılı kılan şeyleri yapmayı bırakırsın

made you successful in the first place

and then faults and problems start to

, sonra hatalar ve problemler Sizi başarılı kılan şeyleri

occur because you don't your foundation

temellendirmediğiniz için oluşmaya başlar, söylediğim

the things that you do that makes you

successful exactly stop you stop doing

them like as I said if you stopped

gibi yapmayı bırakırsanız,

preparing for these lessons people would

bu derslere hazırlanmayı bırakırsanız, insanlar

notice that you didn't have video clips

video kliplerinizin

ready or you didn't bother shaving or

hazır olmadığını veya hazır olmadığını fark edeceklerdir. tıraş olmak ya da

things like that so you thought that

bunun gibi şeylerle uğraşmadın, bu yüzden o

despite the fact that you're so success

kadar başarılı olduğun gerçeğine rağmen,

that people watch you no matter what you

ne yaparsan yap insanların seni izlediğini düşündün,

do yes you know you and you stop caring

evet, seni tanıyorsun ve

about the process and about what you're

süreci ve ne

doing you become careless and sloppy

yaptığını umursamayı bırakıyorsun. dikkatsiz ve özensiz olmak kendini

that's complacent yes and then people

beğenmiş evet ve sonra insanlar

stop watching you and and things you

seni izlemeyi bırakır ve

know that that sort of that would start

bu tür şeylerin

to happen hmm

olmaya başlayacağını bildiğin şeyler hmm

but as long as you keep on doing the

ama seni en başta başarılı kılan şeyleri yapmaya devam ettiğin sürece kendini

things that make you successful in the

first place then complacency won't set

beğenmişlik kazanır' Nasılsa batıyor, saat

in anyway it is having it is coming up

to quarter past three already water mr.

üçü çeyrek geçe geliyor zaten su bay.

Duncan well here's my water I haven't

Duncan işte benim suyum benim

got my little my little glass of water

küçük benim küçük bir bardak suyum yok

oh okay then well you can have some of

oh tamam o zaman

mine I'll wait till we have a little

benimkinden biraz alabilirsin biraz ara verene kadar bekleyeceğim

break a war infection that's some of my

bir savaş enfeksiyonu bu benim

warts you know water I need to see the

siğillerimden bazıları biliyorsun suya ihtiyacım var

results of blood tests before I ever

kan testlerinin sonuçlarını görmek için daha önce

before I drink out of that bottle uh mr.

o şişeden içmeden önce uh bayım.

dink I don't know what that means

Dink, bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum,

what are you saying are you saying that

ne diyorsun, ben iğrendiğimi mi söylüyorsun?

I'm I'm disgusted away your mouth being

mr. doing this mouth has been well you

bu ağzı yapmak iyi oldu

can see where it's been and you can

nerede olduğunu görebilirsin ve

certainly see where it is anyway you

kesinlikle nerede olduğunu görebilirsin yine de

have a drink what's the topic the topic

bir içki içersin

today is anything you want it to be yes

bugünün konusu ne bunun olmasını istediğin herhangi bir şey evet

but we're specifically words connected

ama biz özellikle

with cut yes we will be talking about

kesme ile bağlantılı kelimeleriz evet biz

words connected to the word cut in a few

birazdan cut kelimesiyle bağlantılı kelimelerden bahsedeceğiz

moments but here is another word another

ama işte başka bir kelime bir

phrase which can be used in many ways as

çok şekilde kullanılabilen başka bir deyim

well

do you recognize how to sell out so a

sell out can be used in many ways we can

describe something that is no longer in

artık arzı olmayan bir şey,

supply so maybe if you sell out of

bu yüzden belki bir

something it means you have nothing left

şeyi satarsanız, o belirli şeyden geriye hiçbir şey kalmadığı anlamına gelir, bu nedenle ekmeğinizi

of that particular thing so you sell out

satarsınız, ekmeğiniz tükenir,

of bread you have sold out of bread

so you sell out you have no more of that

böylece o belirli şeyden daha fazla kalmadığınızı da satarsınız.

particular thing also a person who

decides to take money very easily or to

parayı çok kolay almaya karar veren ya da

give up their their morals for money can

para için ahlakından vazgeçen bir kişi

be described as a sellout so for example

satılmış olarak tanımlanabilir, örneğin

maybe I present these English less

bu İngilizceleri daha az sunuyorum

and maybe a big company comes along and

ve belki büyük bir şirket geliyor ve

they want to give me a million dollars

bana bir milyon dolar vermek istiyorlar.

to talk about take it take it mr. Duncan

hakkında konuş al onu al mr. Duncan,

to talk about their products but people

ürünleri hakkında konuşmak için ama insanlar

might describe me as a sellout if I do

beni bir satış olarak tanımlayabilirler, eğer

it now you see so the word sellout can

bunu şimdi yaparsam, satış kelimesi

be used in more than one way so you'd be

birden fazla şekilde kullanılabilir, bu nedenle bir

getting something but the people

şey elde edersiniz, ancak sizi

watching you would lose something yes

izleyen insanlar bir şey kaybeder, evet

in the long run so over time the thing I

uzun vadede, zamanla daha önce yaptığım şey

did before stops happening so maybe all

gerçekleşmez, bu yüzden belki

of the quality changes or maybe the

tüm kalite değişir veya belki

things I did before stopped happening so

daha önce yaptığım şeyler gerçekleşmez, bu yüzden

if you sellout it means you you give up

satarsanız bu, vazgeçtiğiniz

or you give over the things that you've

veya yaptığınız şeylerden vazgeçtiğiniz anlamına gelir

done for money and then after that the

para için ve ondan sonra

things that you did in the past maybe it

geçmişte yaptığınız şeyler belki eskisi

may not be as good as they used to be

kadar iyi olmayabilir

because you decided to sell out and

çünkü satmaya karar verdiniz ve

because you because you're now doing

çünkü siz çünkü şimdi

something and someone's paying you yes

bir şeyler yapıyorsunuz ve biri size para ödüyor evet

you have to you have to do what they

mecbursunuz sana

tell you to do exactly you can't do what

söyleneni yapmalısın tam olarak yapmak

you necessarily want to do we would talk

istediğin şeyi yapamazsın

all the people and fans and people that

tüm insanlarla, hayranlarla ve

watched you yes we'll see won't you

seni izleyen insanlarla konuşuruz evet, göreceğiz, değil mi,

won't be doing what you used to used to

yapmayacaksın eskiden yapardın

do you'll be doing so no different

yapacaksın yani başka

people say oh he's sold out that's it

kimse ah o tükendi demez yani

so if you sell out it means you give up

satarsan bu

the the essence of the thing you used to

yaptığın şeyin özünden vazgeçtiğin anlamına gelir

do because now money is more important

çünkü artık para paradan daha önemli

than the thing that you used to do and

eskiden yaptığınız bir şey ve

we were talking about this this morning

bu sabah

where we we were but then if someone was

bulunduğumuz yerde bundan bahsediyorduk ama sonra biri

to offer you a million pounds mr. Duncan

size bir milyon sterlin teklif etse bayım. Duncan

I wouldn't stop you I don't hang out I

seni durdurmazdım takılmam

don't think anyone anyone is ever going

kimsenin

to offer a million pounds for this

bunun için bir milyon pound teklif edeceğini düşünmüyorum

really which would you watch money would

gerçekten hangi parayı izlerdin

you sell out for mr. Duncan that's

bay için satar mıydın? Duncan bu

interesting well how'd you sell out for

ilginç peki nasıl

a thousand pounds no here is an

bin sterline sattın hayır burada

interesting thing I know we shouldn't be

ilginç bir şey biliyorum

talking about this because we are

bunun hakkında konuşmamalıyız çünkü

running out of time but can I just say

zamanımız azalıyor ama

every week I get offers from companies

her hafta şirketlerden teklifler aldığımı söyleyebilir miyim

and people and websites all wanting me

ve insanlar ve web siteleri

to promote their products in the lessons

derslerde ürünlerini tanıtmamı istiyor

and then they will send me a little bit

ve sonra bana biraz

of money

or maybe a percentage of the sales so if

para gönderecekler

veya belki satışların bir yüzdesini gönderecekler, bu yüzden

someone buys something because I

birisi bir şeyi ben bahsettiğim için satın alırsa

mentioned it I will get a percentage but

bir yüzde alacağım ama

to be honest with you I don't want to

dürüst olmak gerekirse size

sell out I don't want to give that

satış yapmak istemiyorum bu

freedom up and I think really it would

özgürlüğümden vazgeçmek istemiyorum ve canlı yayınlarım sırasında sürekli ürünlerden bahsetmeye

be annoying for you as well if I kept

devam edersem gerçekten sizin için de can sıkıcı olur diye düşünüyorum

mentioning products all the time during

my live streams I think you would soon

kısa sürede sinirleneceğinizi düşünüyorum

get annoyed so I do get offers all the

bu yüzden her zaman teklifler alıyorum,

time it's just that I don't take them I

sadece onları almıyorum,

don't take the office because I'm always

ofisi almıyorum çünkü her zaman

worried about taking something away from

from what I do and what I love Victor

yaptığım ve sevdiğim şeylerden bir şeyler eksiltmekten endişe ediyorum. Victor,

says that he would take the money oh

işi alacağını söylüyor. para oh hadi

let's have a look oh yes Victor says I

bir bakalım oh evet Victor

would take the money yes well it depends

parayı alacağımı söylüyor evet peki bu

on how much I'm a sellout satury know

benim ne kadar çok

has said and sell in there isn't a

phrase selling there's no the phrase

satan biri

sell out there isn't sell in there isn't

olduğuma bağlı orada satma bunun tam

the opposite to that although having

tersi değildir, ancak

said that there is buy in so you can buy

satın alma olduğunu söylemiş olsam da,

into something mitt which means to

bir şeyi satın alabilirsiniz, bu da bir

actually accept a way of doing something

şeyi yapmanın bir yolunu kabul etmek anlamına gelir,

so you buy in buy-in I will write that

böylece katılımda satın alırsınız, bunu

down very quickly because I think it's

çok hızlı bir şekilde yazacağım çünkü bunu düzgün bir şekilde

important to express and explain that

ifade etmenin ve açıklamanın önemli olduğunu düşünüyorum,

properly so if you buy do you buy into

bu yüzden satın alırsanız,

what mr. Duncan is doing on his live

bayın ne satın alırsınız? Duncan canlı yayınında yapıyor

stream yeah

evet, işte

so there it is I will put it on the full

orada, onu tam

screen so you can see it properly there

ekrana koyacağım ki düzgün bir şekilde görebilesin, orada,

it is so you can buy into something so

böylece bir şeye inanabilirsin,

if you buy in it means you accept it you

yani eğer kabul edersen onu kabul etmiş olursun ve onunla

go along with it you're not not

birlikte gidersin.

necessarily purchasing something no it's

mutlaka bir şey satın almıyorsunuz hayır, bu bir

it's it's going along with something so

şeyle birlikte gidiyor, bu yüzden

it's used as as a sort of phrase an

bir tür deyim (deyim) olarak kullanılıyor,

idiom so it means you accept or go along

yani bir şeyi kabul ettiğiniz veya onunla birlikte hareket ettiğiniz anlamına geliyor, dahil olmaya

with something you decide to get

karar verdiğiniz

involved or join something you take on a

veya üstlendiğiniz bir şeye katıldığınız

certain way of thinking you buy in to it

belirli bir şey Bunu kabul ettiğinizi düşünmenin bir yolu

and I got the buy-in talking of words

ve ben de sözlerden söz ederken satın alma hakkına sahibim

mr. Steve I don't leave

bay. Steve,

you have some uses of the word cut quite

kesme kelimesinin bazı kullanımlarını bırakmıyorum

a few actually mr. Duncan this seems of

aslında bay. Duncan bu

you I'm always fascinated by small words

sana benziyor İngilizcedeki küçük kelimelerden her zaman etkilenmişimdir

in English I love these small words

bu küçük kelimeleri seviyorum

because sometimes they can have so many

çünkü bazen çok fazla anlama sahip olabiliyorlar

meanings well I've got quite a few here

pekala burada

with cut in them okay first of all with

cut in olan epeyce var tamam her şeyden önce

cut at the beginning cut down to size Oh

başlangıçta cut ile boyuta göre küçült Oh

cut someone down to size so you cut a

birini boyuta göre küçült, böylece bir

person down to size it's not literally

insanı boyutuna göre kesebilirsin, bu tam anlamıyla

so we're not literally chopping them and

değil, bu yüzden onları tam anlamıyla doğramıyoruz ve

cutting them up this means to deflate

kesmiyoruz, bu,

somebody's self-importance so somebody

birinin kendine verdiği önemi söndürmek anlamına gelir, böylece

has sort of got ideas about their

birileri hakkında bir tür fikir sahibi olur.

station if they think they're more

istasyon,

important than they really are

gerçekte olduklarından daha önemli olduklarını düşünürlerse, o zaman

then you might want to cut them down to

onları boyuta göre küçültmek isteyebilirsiniz

size or put them down to size so for

veya boyutlarına göre küçültmek isteyebilirsiniz, örneğin, işte

example if you've got somebody at work

who's doing an equivalent job to you but

size eşdeğer bir iş yapan biri varsa ama

they suddenly think that they can start

aniden

bossing you about or ordering you about

senin hakkında patronluk taslamaya veya sana emir vermeye başlayabileceklerini düşünürler

and they're not they're not the boss of

ve senin patronun değillerdir onlar

you they're just somebody on the same

sadece seninle aynı işi yapan ve

pay the same job as you you might decide

aynı işi yapan kişilerdir onları küçültmeye karar verebilirsin

that you want to cut them down to size

by saying something to them like you

onlara bir şey söyleyerek, sanki

know stop talking to me like that you're

benimle böyle konuşmayı bırak,

not the boss of me yes so you want to

benim patronum değilsin evet, yani

you want to cut somebody down to size so

birini küçültmek istiyorsun, böylece

somebody's got to overconfident and

birileri aşırı özgüvenli ve

arrogant and you want to you want to you

kibirli olmalı ve sen de istiyorsun

want to cut them down to size or put

onları küçültmek ya da

them back down to where they should be

olmaları gereken yere geri koymak istiyorsunuz

because they think there's something

çünkü onlar,

more than they are yes because some

evet olduklarından daha fazlası olduğunu düşünüyorlar çünkü bazı

people do that though especially in in

insanlar bunu yapıyor ama özellikle de

maybe if you work in a company where

there are lots of positions so people

pek çok pozisyonun olduğu bir şirkette çalışıyorsanız belki de. yani insanlar

are at different positions and someone

farklı konumlardadır ve birileri

might think that they are better than

someone else because they hold a certain

belirli bir konuma sahip oldukları için başkalarından daha iyi olduklarını düşünebilir,

position so sometimes you have to cut

bu yüzden bazen

that person down to size you have to

o kişiyi küçültmeniz gerekir, sandıkları

make them realise that they are not as

kadar önemli olmadıklarını anlamalarını sağlamanız gerekir.

important as they think they are exactly

tam olarak

you cut them down to size now mr. Duncan

şimdi onları boyuta indirdiniz mi bay. Duncan, canlı yayınınızı

do you ever cut corners when you're

hazırlarken hiç köşeleri kestiriyor musunuz?

preparing your live stream I do sand

Ben kum yaparım,

I do sometimes not today though not

bugün bazen yapmasam da

today

bugün değil, bu,

that means to cut corners means to take

a short cut I mean in a task or a goal

kestirmeden gitmek anlamına gelir, yani bir görevde veya hedefte kestirmeden gitmek

or to leave out important steps and a

veya önemli adımları atlamak anlamına gelir. ve

process to reduce the effort of a task

bir görevin eforunu azaltmak için bir süreç,

if you want to get something done and

eğer bir şeyi halletmek istiyorsanız ve onu bitirmeniz gereken

you might have a timeframe in which that

bir zaman diliminiz olabilir

you need to get it done and you realize

ve bir şeyler

you're running out of time to do

yapmak için zamanınızın tükendiğini fark ederseniz

something and you might decide in order

ve buna karar verebilirsiniz.

to get that task completed on time you

o görevi zamanında tamamlamak için

will cut some corners

bazı köşeleri kestireceksin

you may leave out some steps sometimes

bazı adımları atlayabilirsin bazen bunu yapmak

some important steps in order to get

için bazı önemli adımları atlayabilirsin, bu

that done an example would be so you're

bir örnek olabilir, bu yüzden kelimenin

not literally cutting corners but it

tam anlamıyla köşeleri kestirmezsin ama

well the idea is that instead of having

fikir şu ki bunun yerine

to make do it go with the difficult way

bunu zor yoldan yapmak zorundasın

you're rounding it off you're cutting

yuvarlatıyorsun

the corners you're taking the easy path

köşeleri kesiyorsun bir şeye giden kolay yolu seçiyorsun

to something the new building was

yeni bina

completed in time but they cut corners

zamanında tamamlandı ama onlar köşeleri

with the safety so a new buildings

güvenli bir şekilde kestiler böylece yeni bir bina

opened it's a it's ahead of schedule or

açıldı bu bir programın ilerisinde ya da

it's right on schedule but in fact then

tam zamanında ama aslında o zaman

it starts falling apart because they've

dağılmaya başlıyor çünkü inşaat malzemelerinin

cut corners with the quality of the

kalitesiyle köşeleri kestiler

building materials or something like

ya da bunun gibi bir şey,

that so to cut corners on something if

you go any other examples with that this

başka örneklere giderseniz bir şeyde köşeleri kesmek için Bu

thing that's pretty good now quite often

oldukça iyi olan bu şey şimdi oldukça sık,

if you cut corners it can cause problems

köşeleri kestirirseniz sorunlara neden olabilir, bu

so again it's a thing that is often said

yüzden yine bu genellikle olumsuz bir şekilde söylenen bir şeydir,

in a negative way

yeah so maybe if you construct a

evet, bu yüzden belki bir bina inşa ederseniz,

building I've just said that and oh I'm

bunu az önce söyledim ve oh ben

just what you just said I'm just adding

sadece neyim az önce buna

something to it it's not all about

bir şey eklediğimi söylediniz, bu sadece binalarla ilgili değil,

buildings but things normally to do with

normalde

safety so quite often we think of

güvenlikle ilgili şeylerdir, bu yüzden çoğu zaman bir

cutting corners to make something easier

şeyi kolaylaştırmak için köşeleri kestirmeyi düşünürüz,

but if you cut corners you can also make

ancak köşeleri kestirirseniz,

things earn safe as they might not be

işlerin mümkün olduğu kadar güvenli olmasını da sağlayabilirsiniz.

obvious straight away but those those

hemen belli olmaz ama o

shortcuts or the things that you've

kısayollar veya

missed out may become more obvious they

gözden kaçırdığınız şeyler daha belirgin hale gelebilir

may be hidden yes they may be hidden but

gizlenmiş olabilir evet gizlenmiş olabilir ama

they may come out later on so for

daha sonra ortaya çıkabilir

example you could you could spend a lot

mesela çok

of money on a nice new car

para harcayabilirsiniz güzel yeni bir arabada

and you've only got so much money but

ve sadece çok fazla paran var ama

you buy a car and then you put rubbish

bir araba alıyorsun ve sonra

tires on it hmm or you put poor quality

üzerine çöp lastikler takıyorsun hmm ya da kalitesiz

fuel in huh yes good point so if you put

yakıt koyuyorsun ha evet iyi bir nokta bu yüzden

bad tires on your car that the car looks

arabana kötü lastikler takarsan araba

alright but you have an accident because

iyi görünüyor ama bir kaza yapıyorsun çünkü

you cut corners yes you didn't put the

virajları kestirdin evet

proper tongue as on or maybe the

doğru dili kullanmadın ya da belki

performance of the car will be

arabanın performansından

compromised yes a similar phrase would

ödün verilecek

be shortcut if you took shortcuts to

achieve something that you could use

that as well in a similar way but a

bunu da benzer bir şekilde kullanın, ancak

shortcut literally means a quick way to

kısayol kelimenin tam anlamıyla bir yere giden hızlı bir yol anlamına gelir,

somewhere so if you wanted to go across

bu nedenle nehri geçmek istiyorsanız

the river the shortcut route would be

kısayol rotası köprünün

over the bridge but he might have to

üzerinden geçer, ancak

drive all the way round so taking a

tüm yolu sürmek zorunda kalabilir, bu yüzden

shortcut so you go instead of going

kısayol kullanmak gittiğiniz

round all the bends you go you take it

tüm virajları dönmek yerine

an easy route that right mr. Duncan yes

kolay bir yoldan gidiyorsunuz doğru bayım. Duncan evet, bu yüzden

so may take a sure so maybe instead of

emin olabilir, bu yüzden belki

going all the way around you go across

tüm yolu dolaşmak yerine karşıdan karşıya geçersiniz,

so you go across you take a shortcut so

böylece karşıdan karşıya geçersiniz, böylece

you could walk all the way around there

tüm yolu yürüyebilir ve bunun

so instead you find a shorter route so

yerine daha kısa bir rota bulursunuz, yani

if we wanted to walk into Much Wenlock

yürümek isteseydik Wenlock'a göre, uzun bir yol olan

we could go up the road which is the

yoldan yukarı gidebiliriz

long way round or we could take a

ya da bir

shortcut and go across the field

kestirmeden gidip araziyi geçebiliriz

hmm so the shortcut may be you may not

hmm yani kestirme yol,

be allowed to go there but you you've

oraya gitmenize izin verilmeyebilir ama bir

taken a quicker route to somewhere who's

yere daha hızlı bir yoldan gittiniz. kim

a good example actually Gretel says

iyi bir örnek aslında Gretel diyor ki

don't cut corners on this project it has

bu projede köşeleri kısmayın maliyeti

to be done thoroughly no matter what the

ne olursa olsun

cost or no matter the cost so yes that's

ya da maliyeti ne olursa olsun baştan sona yapılması gerekiyor bu yüzden evet bu kadar evet bence

it yes i think i think that something

Gretel has got off the internet so yes

Gretel'in internetten bir şey kaptığını düşünüyorum bu yüzden evet

that's it to cut corners and if you cut

köşeleri kestirmek budur ve

corners quite often you will get into

sık sık köşeleri keserseniz

some sort of difficult yes Carrodus we

bir tür zorluğa girersiniz evet Carrodus

can say that cutting corners may lead to

köşeleri kesmenin gizli kusurlara yol açabileceğini söyleyebiliriz, bu

hidden defects that's right not be

doğru,

obvious straight away but then maybe may

hemen belli olmaz ama sonra

take years to come out but it might

ortaya çıkması belki yıllar alabilir ama

eventually hmm to cut no ice okay to cut

sonunda hmm no ice kesmek tamam

no ice it's an interesting one yes that

buz kesmek yok ilginç bir evet bu

means to have no impact or effect oh

hiçbir etki veya etki olmaması anlamına gelir oh

especially on your opinion about

özellikle bir

something or someone to cut no ice yes

şey veya biri hakkındaki fikriniz üzerinde buz kesmemek evet

you are not impressed you are not

etkilenmediniz

influenced it comes from ice skating

etkilenmediniz geliyor buz pateninden

actually well they're not quite sure

aslında iyi

where the phrase comes from but in order

ifadenin nereden geldiğinden tam olarak emin değiller ama

to to be able to ice skate effectively

etkili bir şekilde buz pateni yapabilmek için

this the skates have to cut into the ice

patenlerin buzu kesmesi gerekiyor,

you see I'm I'm ice skating and it also

ben buz pateni yapıyorum ve

probably derived from cutting ice before

muhtemelen buzdolaplarımız olmadan önce buz kesmekten türetildi

we had refrigerators which is obviously

ki bu açıkça

something that's quite difficult to do

yapılması oldukça zor bir şey, bu

so I don't care Hugh who you are mr.

yüzden kim olduğunuz umurumda değil Bay Hugh.

Duncan I don't care how important you

Duncan,

are as an English teacher I'm still not

bir İngilizce öğretmeni olarak ne kadar önemli olduğun umrumda değil, yine de sana her zaman

going to make you tea and coffee all the

çay ve kahve yapmayacağım, benim için

time it cuts no ice with me no it cuts

buz kesmiyor, hayır,

no ice I'm not impressed so the your

buz kesmiyor, etkilenmedim, bu yüzden

your importance cuts no ice so in other

senin önemin buzları eritmez, yani başka bir

words your importance doesn't influence

deyişle, öneminiz,

the way that you would behave towards

them just because they've got an

sırf

elevated position in some way I'm sorry

bir şekilde yüksek bir konuma sahip oldukları için onlara karşı davranış biçiminizi etkilemez, üzgünüm

but that argument cuts no ice with me

ama bu argüman benimle buz kesmiyor

hmm I won't change my mind so we can say

hmm yapmayacağım fikrimi değiştir ki

cut no ice or it cuts no ice that's it

buz kesme ya da buz kesme diyebilelim bu kadar

so somebody might be trying to change

yani birileri bir konuda fikrinizi değiştirmeye çalışıyor olabilir

your mind over something and they come

ve

up with an argument but you are going to

bir tartışma ortaya atabilirler ama siz

stand firm on your original opinion

ilk baştaki fikrinizde sabit kalacaksınız

you're not going to change your mind

siz değilsiniz

what they're saying to you cut snow ice

sana ne söyledikleri fikrini değiştirecek kar buzu kes

and it doesn't influence or change your

ve bu senin fikrini etkilemez veya değiştirmez

opinion yeah since in in any way they

evet çünkü herhangi bir şekilde

might be trying to influence you away

seni

from doing the right thing for example

doğru şeyi yapmaktan alıkoymaya çalışıyor olabilirler, örneğin

by trying to persuade you I mean you

ikna etmeye çalışarak Demek istediğim,

could say for example going back to your

örneğin, birinin

your example of selling out somebody

satılması örneğinize geri dönersek, bir ürün hakkında

might offer you a lot of money to talk

konuşmak için size çok para teklif edebilir

about a products and then you say no

diyebilirsiniz ve sonra

standing by my principles I'm not going

ilkelerime bağlı kalmamak yok,

to do that and then they might come back

bunu yapmayacağım ve sonra onlar

to you with an argument oh yes but mr.

size bir tartışma ile geri gelebilir oh evet ama bay.

Duncan

we'll pay you this much a month and that

Duncan

sana ayda şu kadar para ödeyeceğiz ve bu

will give you an opportunity to do blah

sana falan filan yapma fırsatı verecek

blah and you was used to go back to them

ve sen onlara geri dönüp özür dilerim

say I'm sorry that cuts no ice with me

demeye alıştın, bu benimle buzları kesmez,

no seeking to my original decision I'm

orijinal kararımı aramam

not going to do it yes but I suppose in

yapmayacağım evet ama sanırım

a slightly broader sense you can also

biraz daha geniş anlamda bir şeyden etkilenmediğini de söyleyebilirsin

say that you were not impressed by

something yes so influence yes so it

evet öyleyse etkile evet yani beni

doesn't influence me I'm not really

etkilemesin

impressed by it I won't change my mind

Ondan gerçekten etkilenmedim değiştirmeyeceğim boşver,

it cuts no ice with me that's it you can

benim için hiç buz kesmiyor, bu kadar,

said of a people you can say do it over

bir insan hakkında diyebilirsin, bunu genellikle insanlara atıfta bulunulan şeyler üzerinden yap diyebilirsin, saat

things it's usually said in reference to

people it's coming up to half-past three

üç buçukta geliyor,

believe it where we are going to take a

inan nerede

break because we are talking also about

mola vereceğimize çünkü biz ayrıca

autumn today it is the autumn equinox

bugün sonbahardan bahsediyorum bugün sonbahar ekinoksu

today kid did you know that Steve I do

çocuk bunu biliyor muydun Steve şimdi yapıyorum daha

now I didn't before you just said that

önce yapmadım dedin

so today it is the autumn equinox it is

yani bugün sonbahar ekinoksu

the time of the year when the days and

yılın gece ve

nights are in equal length

gündüzlerin olduğu zamanı eşit uzunlukta

but of course from now on the days will

ama elbette bundan sonra günler

get much much shorter night time will

çok daha kısalacak gece vakti

arrive early and for those who are

erken gelecek ve

wondering what the word equinox means

ekinoks kelimesinin ne anlama geldiğini merak edenler için

because it's a very interesting word

çünkü çok ilginç bir kelime

slightly unusual a little queer that

biraz alışılmadık biraz tuhaf ekinoks

word equinox the time or date at which

kelimesinin saat veya tarih

the Sun crosses the celestial equator

Güneşin göksel ekvatoru geçtiği yer,

isn't it I love that word celestial it

değil mi, göksel kelimesini seviyorum, kulağa

sounds sort of like a like a little

fairy skipping around celestial when

when the days and nights are of equal

gece ve gündüzlerin eşit

length so yes we are now entering the

uzunlukta olduğu, yani evet, şimdi

autumn equinox and autumn is now here so

sonbahar ekinoksuna ve sonbahara girdiğimizde, gökselin etrafında zıplayan küçük bir peri gibi geliyor. şimdi burada yani

as a way of a wave on the equator yes it

ekvatorda bir dalga şekli olarak evet bu

doesn't make much everybody you don't

herkesi pek bir şey ifade etmiyor

really see any any equinox because the

gerçekten herhangi bir ekinoks görmüyorsunuz çünkü

days and nights remain of equal length

geceler ve gündüzler yılın eşit uzunlukta kalıyor

yes of the year and that is something I

evet ve bu bahsettiğim bir şey

mention in my autumn lesson and we are

sonbahar dersim ve derslerimden

going to take a look at an excerpt from

birinden bir alıntıya göz atacağız

one of

my lessons and this is all about the

ve bu tamamen

season of autumn see you in a bit you

sonbahar mevsimi ile ilgili birazdan görüşürüz,

may notice that the trees behind me have

arkamdaki ağaçların

not yet begun to lose their leaves this

henüz yapraklarını dökmeye başlamadığını fark edebilirsiniz.

is because autumn affects the various

çünkü sonbahar çeşitli hayvanları etkiler

animals

tree and plant life at different times

ağaç ve bitki yaşamı farklı zamanlarda

some trees will shed their leaves at the

bazı ağaçlar

start of the season while others will

sezon başında yapraklarını dökecek, diğerleri ise

lose theirs towards the end

sonlarına doğru yapraklarını dökecek

ah and of course you can find this

ah ve tabii ki bu

lesson on my youtube channel it is

dersi youtube kanalımda bulabilirsiniz.

available to watch now I was going to

şimdi izlemek için

have a mystery idiom today but as I said

bugün gizemli bir deyimim olacaktı ama

at the beginning of today's lesson it

bugünün dersinin başında söylediğim gibi

looks as if we won't have time to do it

bunu kestirip atmaya vaktimiz olmayacak gibi görünüyor bayım

cutting corners mr. Duncan I'm not

. Duncan,

cutting you cutting corners I did warn

seni köşeye sıkıştırmıyorum,

everyone I said at the beginning today

herkesi uyardım bugün başında gizemli

that we might not have time for a

bir deyim için zamanımız olmayabilir

mystery idiom but we will have one next

ama haftaya bir tane olacak,

week don't forget we are here every

unutma her

single week every week every Sunday from

hafta buradayız her hafta her Pazar

2 p.m. UK time I'm often asked when are

öğleden sonra 2'den itibaren Birleşik Krallık saati bana sık sık ne zaman açık olduğun soruluyor

you on and there you can see now right

ve orada şu anda tam orada görebiliyorsun, saat

underneath there it is going by now 2

14.00'e kadar gidiyor. Birleşik

p.m. UK time every single Sunday it's

Krallık saati her Pazar günü

gone and of course you can also make

gitti ve tabii ki

donations to my paypal as well if you'd

like to make a small donation or if you

küçük bir bağış yapmak isterseniz veya

have recently won the lottery a big

yakın zamanda piyangoyu kazandıysanız büyük bir

donation that would be ever so nice then

bağış yapmak çok güzel olur, o zaman benim paypal'ıma da bağış

I can be sent all around the world why'd

yapabilirsiniz. dünyanın her yerine gönderilecek, neden dürüst

you keep saying that we won't be doing

olmak gerekirse

that we we honestly won't be paying for

air tickets for mr. Steve please that's

Bay'in uçak biletini ödemeyeceğimizi yapmayacağımızı söyleyip duruyorsunuz? Steve lütfen

that's the opposite there there is a

bu tam tersi orada

point where where the joke has to end or

şakanın bitmesi gereken bir nokta var yoksa

else people might get the wrong idea

insanlar yanlış fikre kapılabilirler bunu

they might think we're really doing that

gerçekten yaptığımızı düşünebilirler Bence

I don't I think people realize I'm

insanlar benim biz olduğumu anlamıyor ben yapmadım

we I didn't really travel all the way to

Moscow last week and I didn't travel all

Geçen hafta Moskova'ya kadar gerçekten seyahat etmedim ve

the way to to New York okay anyway I

New York'a kadar seyahat etmedim tamam neyse

hope we're all clear on that but I'd

umarım hepimiz bu konuda netizdir ama bu yüzden

like to so please donate right and we

lütfen bağış yapın ve

could do live lessons in all these

canlı dersler yapabiliriz tüm bu

countries couldn't wouldn't that be

ülkelerde olamaz, bu harika olmaz mıydı, bu

amazing that would be amazing I would

harika olurdu Yine çok

love well again it all comes down to

isterim her şey

money because flying around the world

paraya bağlı çünkü dünyanın etrafında uçmak

costs money does we're not really asking

paraya mal oluyor, gerçekten

for that it's very expensive note just

bunu istemiyoruz, bu sadece çok pahalı bir not

to just to maintain the studio at the

sadece stüdyonun

lights and the cameras and the equipment

ışıklarını ve kameraları ve ekipmanı

and the encoder and my lovely new

ve kodlayıcıyı ve güzel yeni

computer all of this needs taking care

bilgisayarımla ilgilenmek için tüm bunların halledilmesi gerekiyor

of and there's there's lots of other

ve

things that you you don't know about

senin bilmediğin ve benim

that I have to pay for to do this it's

ödemem gereken daha birçok şey var. bunu yapmak

very expensive this hobby it's very

çok pahalı bu hobi çok

expensive hobby hobby it's a business

pahalı bir hobi hobi bu bir iş

mr. Duncan right I've got another word

bayım Duncan haklı, içinde kesik olan başka bir kelimem var

with cut in it okay cut off your nose to

tamam, yüzüne inat etmek için burnunu kes burnunu

spite your face cut off your nose to

spite your face which actually literally

yüzüne rağmen kesmek ki aslında kelimenin tam anlamıyla

that that does come apparently they

bu geliyor görünüşe göre bu kelimenin

think that the derivation or the origin

türetilmesinin veya kökeninin

of that word hmm

hmm

was when people were there was a I think

olduğunu düşünüyorlar insanlar oradayken, sanırım

a particular city that was being invaded

belirli bir şehir işgal ediliyordu

yes and all the women cut off their

evet ve tüm kadınlar

noses to make themselves unattractive to

kendilerini işgalcilere karşı itici kılmak için burunlarını kestiler,

the invaders but the expression cut off

ancak

your nose to spite your face means that

yüzünüze inat etmek için burnunuzu kesmek ifadesi,

it's a self-destructive means to fix a

bunun kendi kendini yok etme anlamına geldiği anlamına gelir. bir

situation it's to punish somebody for

durumu düzeltmek, birini cezalandırmak için bir şeyi cezalandırmaktır,

something to punish somebody but in

ancak bunu

doing so you harm yourself more than the

yapmakla, zarar vermeye çalıştığınız kişiden daha çok kendinize zarar vermiş olursunuz,

person that you're trying to harm it's

to disadvantage yourself in the course

of trying to disadvantage somebody else

başka birini dezavantajlı duruma düşürmeye çalışırken kendinizi dezavantajlı hale getirmiş

so for example the manager would like to

olursunuz, örneğin yönetici

would would like to promote John to the

John'u

office manager's position he doesn't

ofis müdürü pozisyonuna terfi ettirmek istiyor

want to promote him to the office

onu ofis müdürü pozisyonuna terfi ettirmek istemiyor

manager's position but if he doesn't

ama yapmazsa suratına

he'll be cutting off his nose to spite

inat burnunu kesecek

his face so what you're saying is that

yani ne diyorsun

there

orada belki

that maybe they managed it maybe some of

başardılar belki

the boss doesn't like this particular

patronlardan bazıları işteki bu belirli

person at work they maybe had an

kişiyi sevmiyordur belki

argument in the past but he is in fact

geçmişte bir tartışma yaşamışlardır ama aslında ofis müdürü olarak

the best person to take up this position

bu pozisyonu alacak en iyi kişi odur, bu

as office manager

so really he'd like to punish him by not

yüzden gerçekten o' terfi vermeyerek onu cezalandırmak istiyorum

giving in the promotion but if he does

ama

that the whole business will suffer so

bunu yaparsa tüm iş zarar görecek yani

in fact he'll be punishing himself more

aslında diğer kişiyi cezalandırdığından daha çok kendini cezalandırmış olacak bu

than he's punishing the other person so

yüzden

to cut up your nose to spite your face

yüzüne inat burnunu kesmek sensin

it means you do something so for example

demektir bir şey yap mesela

you want to go to a party somewhere and

bir yere bir partiye gitmek istiyorsun ve

you say oh I'm not going I'm not going

ah gitmiyorum gitmiyorum diyorsun

you've been invited to somebody's party

birinin partisine davet edildin

what's the matter what's the matter it

ne oldu ne oldu

should be never oh I've missed an eff

hiç olmamalı ah kaçırdım bir eff

off nevermind and I've taken a shortcut

kapalı boşver ve bir kestirme yol kullandım

yeah mr. Duncan cut off Oh double F yes

evet bayım. Duncan kesti Oh çift F evet

it was really annoying 90 minute go on

gerçekten sinir bozucuydu 90 dakika devam et

they put it in the code just put another

onu koda koydular oraya bir F daha koy

F there there

oraya

it certainly if you'd be careful how you

kesinlikle dikkat edersen nasılsın

how you how you denounced mr. Duncan

nasılsın nasılsın bayım nasıl ihbar ettin. Duncan

because know right there we go cut off

çünkü biliyoruz ki,

your nose to spite your face so you

yüzünüze inat gitmek için burnunuzu keseceğiz, böylece

might have been invented invited to a

bir

party somebody's birthday party but you

partiye birinin doğum günü partisine davet edilmiş olabilirsiniz ama

don't like the person you've had an

argument with a person a few days before

birkaç gün önce bir kişiyle tartıştığınız kişiden hoşlanmıyorsunuz.

for example and some and you say to

örneğin bazıları ve

somebody or I'm not going to their party

birine diyorsunuz yoksa artık onlardan hoşlanmıyorum çünkü onların partisine gitmiyorum

because I don't like them anymore and

ve

somebody might say well don't cut off

birisi de iyi diyebilir ki

your nose to spite your face in other

yüzünüze inat burnunuzu kesmeyin başka bir

words you'll be harming yourself more by

deyişle kendinize zarar vermiş olursunuz

not going yeah because you'd have had a

gitmeyerek daha fazlası evet çünkü

lovely time there and but because

orada çok güzel zaman geçirmiş olurdun ve ama

there's lots of other people at that

o partide bir sürü insan olduğu için onlar seni

party they're not going to really miss

gerçekten özlemeyecekler onlar

you that much they will miss you but not

seni o kadar özleyecekler ama senin

as much as you will miss the experience

kadar özleyemeyeceğin kadar değil

of going to the party you know sometimes

partiye gitme deneyimi biliyorsun bazen bunu

we do that don't we we want to punish

yapıyoruz değil mi

somebody for something and in fact we do

birini bir şey için cezalandırmak istiyoruz ve aslında

it we harming ourselves more in the

bunu yapıyoruz bu süreçte kendimize daha çok zarar veriyoruz

process and that's what that expression

ve bu ifadenin

means another another way of describing

anlamı da bu

that is is to be passive-aggressive so

pasif-agresif olmak yani

you are you are kind of being aggressive

sen bir tür agresifsin

but in a non-violent way but quite often

ama şiddet içermeyen bir şekilde ama çoğu zaman bunu

when you do that you can actually be

yaptığında aslında

harming yourself

kendine zarar verebilirsin,

you know by not talking to someone you

biliyorsun ki biriyle konuşmayarak

think oh yes I'm telling them I'm

oh evet onlara söylüyorum

showing them fishing them yes but really

Onlara balık tuttuklarını gösteriyorum evet ama gerçekten

you you have this wonderful friendship

harika bir arkadaşlığa sahipsin,

that you are now destroying so you what

şu anda mahvediyorsun yani

you are teaching that person a lesson

o kişiye bir ders veriyorsun

but at the same time you are also

ama aynı zamanda

destroying the friendship and now

arkadaşlığı da mahvediyorsun ve şimdi

val/val think I've had enough of them

val/val düşün ben' onlardan bıktık, gidip

they'll go off and find out signs and

işaretler bulacaklar ve

then you'll be cut out of this social

sonra bu sosyal

circle that's it so yes it literally

çevreden atılacaksın, bu yüzden evet, kelimenin tam

means apparently there was this city

anlamıyla, görünüşe göre bu şehir

somewhere whether in hundreds of years

bir yerlerde vardı ya da yüzlerce yıl

ago that we're going to be invaded and

önce gidiyoruz işgal edilmek ve

the women all cut off their noses so

kadınların hepsi işgalciler

that they wouldn't be attractive to the

için çekici olmasınlar diye burunlarını kestiler

the invaders yes of course that was

evet elbette bu

harming them probably more because it's

onlara daha çok zarar veriyordu çünkü

very painful to cut of your nose I would

burnunuzu kesmek çok acı verici

imagine yes and also also you'd have a

Tahmin ediyorum evet ve ayrıca siz de'

big hole in the front of your head I did

Kafanın önünde büyük bir delik olurdu

despite your face yes despite me spite

yüzüne rağmen yaptım evet bana rağmen

of course is to do something nasty or

tabii ki birine kötü ya da korkunç bir şey yapmak intikam

horrible to someone to try and get

almaya çalışmak

revenge from so so yeh trying to get

yani sen

revenge on somebody that's what it means

birinden intikam almaya çalışıyorsun anlamı bu

revenge get them back for something but

intikam almak onları bir şey için geri almak ama bunu

in the process of doing that you harm

yapma sürecinde

yourself more and you're harming them

kendine daha çok zarar veriyorsun ve onlara zarar veriyorsun

that's it yes of course we often do

öyle mi evet tabii ki çoğu zaman

don't do that this is the point I was

yapmıyoruz ki benim de üzerinde duracağım nokta bu

going to make I think quite often we do

sanırım oldukça sık biz

this I think it's it's it's one of these

bunu yapın bence bu,

human behavioral things that we actually

aslında oldukça sık yaptığımız bu insan davranışsal şeylerden biri.

do quite often we like to teach people a

lesson now by that I mean we like to

show them that that that we are in

charge or maybe we like to assert our

dominance in some way so you like to to

bir şekilde hakimiyet, bu yüzden

show this and quite often we will be

bunu göstermeyi seviyorsunuz ve oldukça sık olarak

arrogant or maybe rude or maybe we will

kibirli veya belki kaba olacağız veya belki

be bad-tempered or maybe we will just go

huysuz olacağız veya belki öylece çekip gideceğiz ve bu

away and soak it's a pride yes your

bir gurur, evet

pride

gururunuz

and you'll hurt over something and you

ve sizi inciteceksiniz bir şey ve

want to get back at somebody but quite

birinden intikam almak istiyorsun ama

often you might do something that harms

çoğu zaman onlara zarar vermekten çok sana zarar veren bir şey yapabilirsin işte o

you more than it harms them that's when

zaman

you can use that expression yes cut off

o ifadeyi kullanabilirsin evet

your nose to spite your face

yüzüne inat etmek için burnunu kes ben bu yüzden

that's what I'm cut up mr. Duncan you

kesildim bayım. Duncan ayrılmak

want cut up you are cut up if you're cut

istiyorsun, parçalandın, eğer

up over something it means you're very

bir şey yüzünden parçalandıysan, bu çok üzgün olduğun anlamına gelir,

upset sad but just just very upset over

üzgün ama sadece bir şey için çok üzgünsün,

something hmm she was cut up over her

hmm,

boyfriend breaking up with her last

erkek arkadaşının geçen

weekend so somebody is very upset you

hafta sonu ondan ayrılması yüzünden kesildi, bu yüzden birisi çok

break up with your boyfriend you're

erkek arkadaşından ayrıldığın için üzgünsün üzgünsün ayrıldın bir şeyden

upset you cut up really deeply affected

gerçekten derinden etkilendin

by something John was cut up over the

John'un

loss of his job or you can be if

işini kaybetmesi nedeniyle kırıldığı ya da

somebody dies that you know very well

biri ölürse çok iyi bildiğini biliyorsun

Excel God they were really cut up over

Excel Tanrı onlar gerçekten bu yüzden ayrıldılar

the death of that person so to be very

o kişinin ölümü çok

deeply affected distancing distraught

derinden etkilenmek uzaklaşmak perişanlık yok etmek sus

destroy shut up Oh mr. Duncan would be

oh bay. Duncan,

cut up if he couldn't do his live

lessons every week got you use cut up on

her hafta canlı derslerini yapamasaydı, seni yolda kesmeyi kullansaydı kesilirdi, evet

the road yes you can yep if you're all

yapabilirsin, eğer yolda tamamen

cut up

kesiliyorsan,

on the road it means somebody somebody

bu, birisinin kelimenin tam anlamıyla

literally pulled right in front of you

önünüze çektiği anlamına gelir.

cuts you off yes that is very true mr.

kapalısınız evet bu çok doğru bayım

Duncan wondering how long it would take

Duncan, bu alternatifi bulmanızın ne kadar süreceğini merak ediyor,

you to come up with that alternative can

I just say can I just say it's one of

sadece şunu söyleyebilir miyim,

the things that really upset Steve when

people cut him up so so if someone goes

insanlar Steve'i sürerken biri

across in front of him whilst his

önünden geçerse, insanlar onu kestiğinde

driving Steve gets very annoyed I do I

Steve'i gerçekten üzen şeylerden biri bu. çok sinirleniyor

don't like people cutting me up it means

İnsanların beni kesmesinden hoşlanmıyorum bu

they're just pulling too quickly and you

sadece çok hızlı çekildikleri anlamına geliyor ve

have to break otherwise you crash into

kırılmanız gerekiyor aksi halde

them that means that and also it means

onlara çarpıyorsunuz bu şu anlama geliyor ve ayrıca bu

you're very upset over something yes

bir şeye çok üzüldüğünüz anlamına geliyor evet

good cut up cut your teeth on if you cut

iyi kesim yukarı dişlerini kes dişlerini kesersen

your teeth that means to gain experience

bu, gençken

in a career in the early part of your

kariyerinin başlarında bir kariyerde deneyim kazanmak demektir

career when you're young news

haber

means you're learning a trade the singer

bir zanaat öğreniyorsun demektir şarkıcı daha önce

cut his teeth in the small clubs and

küçük kulüplerde ve barlarda dişlerini kesmiştir

bars before becoming famous so it's like

ünlü olmak yani

an apprenticeship in a way it's how you

çıraklık gibi bir bakıma

learn the basics of your job your

mesleğinizin temellerini böyle öğreniyorsunuz

profession hmm and you cut your teeth on

mesleğiniz hmm ve dişlerinizi kesiyorsunuz

it actually does refer to your your baby

aslında süt

teeth coming through yes it come often

dişlerinizin çıkmasını ifade ediyor evet sık sık geliyor

it's difficult it might be painful it it

zor oluyor acı verici olabilir

might take a lot of effort but once

çok çaba gerektirebilir ama

you've done all that you've set the

tüm bunları yaptıktan sonra kariyerinizin temellerini attınız yani

foundations for your career that's it so

in the term that you just mentioned when

az önce bahsettiğiniz terimde

when a baby starts to produce its teeth

bir bebek ağzında diş çıkarmaya başladığında

in its mouth of course we can say that

tabii ki yapabiliriz

the teeth are cutting so or maybe you

dişlerinin kesildiğini söyleyin ya da belki

can say that the baby is cutting and

bebeğin kestiğini söyleyebilirsiniz ve

that means that their teeth are starting

bu, dişlerinin

to emerge in their mouth him of course

ağzında çıkmaya başladığı anlamına gelir, elbette

it can be quite painful for the baby yes

bebek için oldukça acı verici olabilir, evet,

the the analogy is that when your teeth

benzetme şu ki, dişleriniz olduğunda

are coming through it's painful and and

içinden geçiyorsanız, bu acı vericidir ve

often in the early part of your career

genellikle kariyerinizin başlarında bu deneyimi kazanmak için

you have to you have to do a lot of

çok

effort a lot of work pain in order to

çaba sarf etmeniz gerekir, çok fazla iş sancısı çekmeniz gerekir, hepsi

gain that experience that's it and the

bu ve

first is owned by a mistake and the

ilki bir hataya aittir ve

first time the first time something

ilki ilk kez bir şey

happens so that's good yes good I like

olduğunda, bu iyi evet iyi

that one cut your teeth so mr. Duncan

Dişlerini kesmesi hoşuma gitti, bu yüzden bay. Duncan,

you you cut your teeth in English when

sen Çin'de öğretmenlik yaparken İngilizce olarak dişlerini kesiyorsun

you were teaching in China I'd say that

you could say that further for the whole

four years I was in China I cut my teeth

Çin'de bulunduğum dört yıl boyunca, iş

when it comes to teaching and being used

öğretmeye ve

to standing in front of a big classroom

önünde durmaya alışmaya gelince dişlerimi kestiğimi söyleyebilirim. büyük bir sınıf olmasına

although although having said that this

rağmen, bunun

is a pretty big classroom now it's the

oldukça büyük bir sınıf olduğunu söylememize rağmen, şimdi

whole world clear cut Oh something is

tüm dünya net bir şekilde Oh, bir şey

clear cut it's definite it's there's no

net, kesin,

nothing vague about it it's obvious well

bu konuda belirsiz hiçbir şey yok, açık, iyi

explain sharply-defined

açıkla, keskin bir şekilde tanımlanmış, tam

the opposite would be it not clear cut

tersi net olamaz mı?

yes so that was a case of clear-cut

evet yani bu kesin bir

murder yes so it with a court case it's

cinayet vakasıydı evet yani bir mahkeme davası söz konusu olduğunda

obvious there is no

hiçbir

doubt whatsoever that was clear-cut

şüphe yok ki bu kesin bir

murder it could also mean clear-cut can

cinayettir, aynı zamanda net bir şekilde

mean clearing an area of forest trees

orman ağaçlarından bir alanın temizlenmesi anlamına da gelebilir

okay a clear-cut it means you like a

tamam a açık- kes,

hillside to clear all the trees away but

tüm ağaçları temizlemek için bir yamaçtan hoşlandığın anlamına gelir ama

usually something's not clear-cut it

genellikle bir şey net değildir, bunun ne

means it's not obvious what it is it's

olduğu açık değildir,

not definite there is doubt hmm

kesin değildir, şüphe vardır hmm

doubt in what you're saying that's not

şüphe, söylediğin şey

very clear-cut what you the way we could

çok net değil, ne söylediğin

explain a word and some of might say

bir kelimeyi açıklama şeklimiz ve bazıları

that's not very clear-cut I don't really

bunun çok net olmadığını söyleyebilir, gerçekten

understand so it's the difference so it

anlamıyorum bu yüzden fark bu yüzden

is clear-cut it is understandable and

net anlaşılır ve açık

obvious it isn't clear-cut means

net olmadığı

something that isn't clear and might be

bir şey anlamına geliyor 'açık ve bir şeyle

confusing a set of instructions on

ilgili bir dizi talimat kafa karıştırıcı olabilir,

something say for example you bought you

örneğin,

bought something new and there was a set

yeni bir şey satın aldınız ve bir dizi

of instructions and then you know I

talimat vardı ve sonra biliyorsunuz ki,

don't really understand they're not very

bunların çok net olmadığını gerçekten anlamıyorum

clear-cut I don't understand that at all

. İş

or some instruction from your boss at

yerindeki patronunuzdan

work on on how to start a project or how

bir projeye nasıl başlayacağınıza veya

to do a project and you might think

bir projeyi nasıl yapacağınıza dair herhangi bir talimatın hiç veya bir kısmını anlamayın ve

that's not very clear cutter don't run

someone are supposed to be doing there

so that's clear-cut next one do you make

bunun çok net olmadığını düşünebilirsiniz. bir sonraki tura geçmek için yeterli puana ihtiyacınız olduğu

the cut do you make the cut mmm that

means that comes from a golfing term or

anlamına gelen bir golf teriminden veya

certainly a sporting term which means

kesinlikle bir spor teriminden gelir, kesim

that you need enough points to get

through to the next round do you make

yapar mısınız,

the cut are you good enough and it's a

yeterince iyi misiniz? ve bu bir

sporting term but then it's used in

spor terimi ama daha sonra

everyday life too to about situations in

günlük hayatta da hayattaki durumlar hakkında kullanılıyor mu

life do you reach certain standards or

requirements in order to do a job are

bir işi yapmak için belirli standartlara veya gerekliliklere ulaşıyor musunuz

you good enough he didn't make the cut

yeterince iyi misiniz

for university as his English skills

İngilizce becerileri olmadığı için üniversiteye giremedi

weren't good enough so you might be very

' Yeterince iyi değil, bu yüzden

good at some things for example you

bazı şeylerde çok iyi olabilirsiniz, örneğin

might have a you might have a very good

çok iyi bir

CV or resume a as a very good CV but if

özgeçmişiniz olabilir veya çok iyi bir özgeçmiş olarak devam ettirebilirsiniz, ancak

you haven't got into interview skills

mülakat becerilerine sahip değilseniz

you're not going to make the cut you

başarılı olamayacaksınız. kesim

know I'm gonna get the job so if you say

biliyorsun işi alacağım bu yüzden

to make the cut it means that you're

kesim yapmak dersen bu

good enough to succeed in something so

bir şeyi başaracak kadar iyi olduğun anlamına gelir bu yüzden

you you tick all the boxes you Kamath

tüm kutuları işaretlersin Kamath

all all the requirements are met so you

tüm gereklilikler karşılanır yani

meet all the requirements you make the

hepsini karşılarsın kesimi yapman gerekenler

cut that's it one more I've read this

bir kez daha bu kadar bunu okudum

one no clean cut clean cut clean cut

temiz kesim yok temiz kesim temiz kesim

means refers to a person's appearance

bir kişinin görünümüne atıfta bulunur

and that's somebody who is very smartly

ve bu çok akıllıca

dressed and their whole appearance is

giyinmiş biri ve tüm görünümü

very precise has been ver ver very

çok hassas çok

detailed so they've got a perfect

ayrıntılı olmuş yani mükemmel bir

haircut the glass is a very very very

saç kesimleri var cam çok çok çok

stylish maybe a very clear clean-shaven

şık belki çok net temiz traşlı bir

shirt and collar very very very smart

gömlek ve yaka çok çok çok şık

clean-cut but but not not overly

temiz kesim ama aşırı moda değil

fashionable oh I wouldn't say I would

say somebody he was just smartly dressed

sadece akıllıca giyinmişti,

well presented but nothing outlandish so

iyi sunuldu ama tuhaf bir şey yoktu, bu yüzden

it would be fairly maybe traditional

oldukça geleneksel

sort of clothing I would say yes I think

bir kıyafet olurdu, evet derdim, bence

a good clean-cut look neat a clean-cut

iyi, temiz bir görünüm, düzgün, temiz bir

look is somebody who in a man would have

görünüm, bir erkekte

a very tidy haircut wouldn't have long

çok düzenli bir saç kesimi olan biridir. 'Uzun

hair will be clean-shaven and it just

saçlara sahip olmak temiz traşlı olacak ve

would look very smart yes clean so you

çok şık evet temiz görünecek, bu yüzden

often describe somebody as if someone

sık sık birisini sanki biri dağınıkmış gibi tanımlarsınız,

was scruffy it would mean their hair is

bu onların saçlarının her yerde olduğu anlamına gelir,

all over the place the opposite would be

tersi

scruffy a scruffy look wearing old

dağınık olur eski giysiler içinde dağınık bir görünüm

clothes maybe the shirt wasn't I and but

belki gömlek ben değildim ve ama bunun tam

the opposite of that the opposite that

tersi

would be clean-cut

temiz olurdu

they were very precise very smart the

onlar çok hassastı çok akıllılardı

opposite could be disheveled yes you see

tersi darmadağınık olabilirdi evet görüyorsun beyi

you wouldn't describe mr. Duncan as

tarif etmezdin. Duncan,

clean-cut that wouldn't isn't a

clean-cut look wearing a baseball cap

beysbol şapkası ve tişört giyen temiz kesimli bir görünüm olmayacak kadar temiz kesim,

and a t-shirt isn't a clean-cut look

where is it I may be more

nerede bu şekilde daha fazla olabilirim

that way and if I had a shirt and a

ve bir gömleğim olsaydı ve bir

collar a tie on and a suit then you

yaka kravat ve bir takım elbise o zaman

would describe me as a clean-cut fellow

beni temiz bir adam olarak tanımlayacaksın

you are definitely one of them that's it

kesinlikle onlardan birisin

that's all I've got is that all you got

hepsi bu kadar sahip olduğum tek şey

we've got ten minutes still to go

gitmek için hala on dakikamız var

what are we gonna do it early and I

ne yapıyoruz erken yapacağım ve

could make make the tea cake early

çay kekini erken yapabilirim

mother I've got a good look at the live

anne canlı sohbete iyi bakıyorum

chat I've got nothing else to do that's

yapacak başka bir şeyim yok o

it I'm out of amount of stuff can you

kadar malzemem bitti

think of any other example you could go

başka örnek düşünebilir misin

back use of the word can you go back to

geri dönebilirsin kelimeyi kullanabilirsin

the Statue of Liberty do some fly all

Özgürlük Anıtı'na geri dönebilir misin oraya kadar biraz uçarsın

the way back there again I know I'm just

tekrar oraya kadar uçarsın biliyorum sadece

joking of course

şaka yapıyorum elbette işte

here is another strange word because

başka bir garip kelime çünkü

there are so many strange words in the

İngilizcede çok fazla garip kelime var

English language and here is another one

dil ve işte başka bir kelime

this is a very strange word finicky

bu çok garip bir kelime titiz

finicky now this is such an unusual word

titiz şimdi bu çok sıradışı bir kelime

and it's so unusual here is mr. Steve in

ve burası çok sıradışı bay. Steve

the garden to explain it finicky finicky

bahçede bunu açıklamak için finicky finicky

is an english adjective the word finicky

İngilizce bir sıfattır finicky kelimesi,

is an english adjective that means to be

fussy or picky about things a fastidious

titiz

or hard-to-please person can be

veya memnun edilmesi zor bir kişinin

described as being finicky for example

titiz olarak tanımlanabileceği şeyler hakkında telaşlı veya seçici olmak anlamına gelen İngilizce bir sıfattır, örneğin

you are such a finicky eater I can't

siz çok titizsiniz. titiz yiyen

stand your finicky behavior a finicky

titiz davranışınıza dayanamıyorum titiz bir

person is often hard to please because

insanı memnun etmek çoğu zaman zordur çünkü

they will always find fault in

her zaman her şeyde hata bulurlar

everything a finicky person can be

titiz bir insan

described as fussy choosy pernickety

telaşlı olarak tanımlanabilir huysuz seçici

picky selective and hard to please

seçici ve memnun etmesi zor

finicky

titiz

Thank You mr. Steve

Teşekkür ederim bayım. Steve

do-do-do-do it is sunday afternoon

do-do-do-do bugün pazar öğleden sonra saat dörtten

coming up to seven minutes away from

yedi dakikaya kadar geliyor

four o'clock we will be gone in around

about seven minutes but don't worry

yaklaşık yedi dakika sonra gitmiş olacağız ama merak etmeyin

we will be back next week 2 p.m. UK time

gelecek hafta öğleden sonra 2'de döneceğiz.

for those who aren't sure your a bit of

Biraz titiz bir yiyici olduğunuzdan emin olmayanlar için İngiltere zamanı,

a finicky eater aren't you mr. Duncan I

bayım. Duncan

can be very finicky fussy finicky for

çok titiz olabilirim

example yesterday we went for a meal in

örneğin dün çok

too much Wenlock yesterday and ordered a

fazla Wenlock'ta yemek yemeye gittik ve

baked potato yes and it came with salad

fırında patates sipariş ettik evet ve şimdi salata ile geldi

now mr. Duncan was picking out all the

bay. Duncan tüm

green and red peppers and the tomatoes

yeşil ve kırmızı biberleri ve domatesleri topluyordu

and you could describe that as a bit

ve bunu biraz titiz olarak tanımlayabilirsiniz, bu

finicky so I wasn't willing to eat all

yüzden hepsini yemeye istekli değildim,

of it he was picking out the bits he

istemediği parçaları ayırıyordu, bu

didn't want it is true that sometimes I

doğru, bazen ben

can be a very finicky eater but it's

çok titiz bir yiyici olabilir ama

certain things like for example I don't

belirli şeyler örneğin

like to eat cucumber I don't like to eat

salatalık yemeyi sevmiyorum

fresh or raw tomatoes because it upsets

taze veya çiğ domates yemeyi sevmiyorum çünkü

my stomach and also a chili pepper chili

midemi bozuyor ve ayrıca acı biber acı

pepper can be too too strong and also

biber çok güçlü olabilir ve ayrıca

once again it upsets my stomach

bir kez daha midemi bulandırıyor midemden

stop talking of my stomach did you hear

bahsetmeyi kes duydun mu az

my stomach earlier was was rumbling

önce midem gurulduyordu

because I'm hungry I haven't eaten

çünkü acıktım

anything today

bugün

again I've eaten nothing I was so busy

yine bir şey yemedim hiçbir şey yemedim

preparing today's livestream that I

bugünün canlı yayınını hazırlamakla o kadar meşguldüm ki

haven't had anything to eat I could have

yemedim' Yiyecek hiçbir şeyim yoktu,

cut corners cuz you and yelling and and

senin yüzünden ve bağırarak köşeleri kestirebilirdim ve yemek

made some time to eat you could have cut

için biraz zaman ayırabilirdim,

corners and left out some of all these

köşeleri kesebilir ve tüm bu kliplerden bazılarını dışarıda bırakabilirdik

clips and we could have just talked

ve

about the live stream yeah time I I

canlı yayın hakkında konuşabilirdik, evet, feda ettiğim zaman

sacrificed my my morning meal so I could

benim sabah yemeği bu yüzden

bring you this mister don't could bring

size bunu getirebilirim bayım size

you this live stream you read me sad

bu canlı yayını getiremedim bana hüzünlü

music a violin playing for example no I

müzik okudunuz keman çalıyor mesela hayır bende

haven't got any of that live chat or the

o canlı sohbetten hiç yok ya da

live chat is very busy by the way so

canlı sohbet bu arada çok meşgul yani hadi

let's put it on the screen shall we here

ekrana koyalım mı

it comes before we go here is the live

buradayız gitmeden önce geliyor işte canlı

chat we

sohbet bizde

you've got John we've got somebody in

John var

Dallas Texas Dallas Texas watching us

Dallas Texas'ta bizi izleyen biri var

hello there

merhaba orada

I can't John where is that third from

yapamam John üçüncüden nerede

the top okay second from the top I'm

üst tamam üstten ikinci

going to go back oh yes I see John Gero

geri döneceğim oh evet John Gero'yu görüyorum çünkü ah

becaise ah thank you very much that's

çok teşekkür ederim bu

crazy

çılgınca evet Ah daha da

yes Oh worse that's fantastic Dallas

kötüsü bu harika Dallas

Texas well there was a famous soap opera

Texas 1980'lerde izlemekten zevk aldığımız ünlü bir pembe dizi vardı

we used to enjoy watching back in the

1980s well you did literally what was it

Pekala, tam anlamıyla yaptın,

called it was called Dallas it was

adı neydi, adı Dallas'tı, adı Dallas'tı, işte

called Dallas that's it how could you

bu,

not remember love those say proper

estate Steve used to watch a TV show

Steve'in Dallas adında bir TV şovu izlerdi

called Dallas and of course we were in

ve tabii ki

the United States today mr. Steve was in

bugün Amerika Birleşik Devletleri'ndeydik. Steve

front of the Statue of Liberty talking

Özgürlük Anıtı'nın önünde bu

all about it

konuda

very interesting Tomic says curiosity

çok ilginç konuşuyordu Tomic

killed the cat I don't know what that

kediyi merakın öldürdüğünü söylüyor Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum

refers to

maybe it's something we said earlier

belki daha önce de söylediğimiz bir şeydir

Louise Louise Vittorio says I am finicky

Louise Louise Vittorio titiz olduğumu söylüyor

so if you if you are finicky you are

yani siz titizseniz

fussy you can be very choosy so yes I

telaşlısın çok seçici olabilirsin bu yüzden evet

could be about food it could be about

yemek konusunda olabilirim arkadaşların hakkında olabilir

your friends it could be about you could

be finicky about choosing a partner in

eş seçme konusunda titiz olabilirsin

fact I've got a lot of friends I've got

aslında benim bir sürü arkadaşım var

friends like that one particular friend

böyle arkadaşlarım var Hiç evlenmemiş belirli bir arkadaş, partner olarak seçtiği

who's never got married because he's

very fussy about about the person that

kişi hakkında çok titiz olduğu için

he chooses to have as a partner

perfect okay what - there's like a

mükemmel tamam ne - tanışmaları gereken şeylerin bir kontrol listesi gibi bir şey var

checklist of things that they've got to

meet and if they don't meet all those he

ve eğer hepsiyle tanışmazlarsa o

won't he won't go out with them well you

onlarla çıkmaz mı iyi bilirsin

know you can be too finicky you can be

çok titiz olabilirsin

right you can be too choosy and if you

haklı olabilirsin çok seçici olabilirsin ve

are too choosy if you are fussy about

çok seçiciysen

everything then you might find your life

her şey hakkında telaşlıysan o zaman hayatının

will be very unhappy Oh

çok mutsuz olduğunu görebilirsin Oh

run sack is here hello wrung sack now

run çuval burada merhaba wrung çuval şimdi

wrung sack is someone who actually

wrung çuval

follows me on my Twitter all right Oh

beni Twitter'ımda gerçekten takip eden biri, tamam Oh

Chloe not a lot of people know that I

Chloe pek çok insan benim

have a Twitter page but I also have a

bir Twitter sayfam olduğunu bilmiyor ama benim de bir

Twitter

account and rank sac is one of my

Twitter

hesabım var ve rank sac benim sayfalarımdan biri

regular commenters so wrung sac will

Düzenli yorum yapanlar, sık sık Twitter'a koyduğum

often favorite or like the posts that I

gönderileri sık sık beğenecek veya beğenecek evet,

put on Twitter yes I do have a Twitter

benim de bir Twitter hesabım var evet,

account as well yes you can have a face

with clean-cut features very neat very

net hatlara sahip bir yüzünüz olabilir, çok düzgün, çok

smart looking

akıllı görünümlü

yes I think so go up a bit

evet, bence biraz yukarı çıkın

mohamad there are you going too far back

mohamad yine çok

back again hello Jen promote just please

geriye mi gidiyorsunuz merhaba Jen terfi sadece lütfen

let me know what does it mean when below

bana bildirin bunun ne anlama geldiğini aşağıda

or according to the lesson context it

veya ders içeriğine göre

mean cut out

kesmek anlamına geliyor

oh sure you mean by that I'm let me just

oh eminim bununla demek istediğiniz

have another hello gentlemen I have just

başka bir merhaba beyler Az önce

come in please let me know what does it

geldim lütfen

mean when wend below - according to the

aşağıya gitmenin ne anlama geldiğini bana bildirin -

lesson context I'm not I'm not sure I'm

ders içeriğine göre emin değilim

not sure wend

below whether there is no word wend it

Aşağıya gideceğine dair bir kelime olup olmadığından emin değilim

might be went went below cut out means

aşağıya gitti kesip çıkarmak

to me it means to delete it means to

benim için silmek anlamına gelir, kelimenin

literally cut something out yes so if

tam anlamıyla bir şeyi kesmek anlamına gelir evet, yani

you cut out it means you remove or you

keserseniz, kaldırırsınız veya

avoid it or you you even ignore

ondan kaçınırsınız veya hatta bir

something so you cut something out you

şeyi görmezden gelirsiniz, böylece bir şeyi kesersiniz,

ignore or you you leave out for example

görmezden gelirsiniz veya çıkarırsınız örneğin

maybe maybe when you die people will

belki öldüğünüzde insanlar

read your will the thing that you've

vasiyetinizi okuyacaklar

left behind and maybe you will cut your

geride bıraktıklarınızı ve belki de

rent relations or your relatives out of

kira ilişkinizi ya da akrabalarınızı vasiyetten çıkaracaksınız

the will you remove them you leave

nothing to them you remove something so

onlara hiçbir şey bırakmıyorsunuz bir şeyi kaldırıyorsunuz yani bir

to cut something that means you remove

şeyi kesmek ne anlama geliyor kelimenin tam anlamıyla kaldırmak anlamına gelir, kelimenin

literally it literally means lift it's a

literal meaning to literally cut

tam anlamıyla kaldırmak anlamına gelir, kelimenin tam anlamıyla

something out cut out yes it literally

bir şeyi kesmek için gerçek bir anlamdır kesip biçmek evet kelimenin tam anlamıyla

explains itself John yes mm-hmm well I

kendini açıklar John evet mm-hmm peki

don't think we've had it ever had anyone

in carrot from from Dallas before no we

daha önce Dallas'tan havuçta hiç kimse olduğunu sanmıyorum hayır biz

Texas well we do have quite a few people

Teksas, Amerika

watching in the United States and this

Birleşik Devletleri'nde izleyen epeyce insanımız var ve bunun

is because I always like to watch and

nedeni, izlemeyi her zaman sevmem ve

keep an eye on who is watching and

kimin izlediğini ve

where they are watching and I know I

nerede izlediğine göz kulak olmam ve

have a lot a lot of people now watching

şu anda izleyen birçok insan olduğunu biliyorum.

in places like Australia now you might

Avustralya gibi yerler şimdi

not imagine that to be to be a real

bunun gerçek bir şey olduğunu hayal etmeyebilirsiniz

thing but yes Australia United States

ama evet Avustralya Amerika Birleşik Devletleri

Canada so these are places that tend to

Kanada yani bunlar

use English as their first language of

İngilizceyi ilk dilleri olarak kullanma eğiliminde olan yerlerdir tabii ki

course in Canada French is widely spoken

Kanada'da Fransızca yaygın olarak konuşulmaktadır, bu yüzden

so maybe maybe that one is a slight gray

belki de orası bir hafif gri

area but yes yes generally speaking we

alan ama evet evet genel olarak konuşursak,

do have a lot of people watching now in

şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde izleyen çok sayıda insan var, bu

the United States so just in case you

yüzden

are watching in the USA can I say a big

ABD'de izliyorsanız büyük bir merhaba diyebilir miyim merhaba merhaba

hi hi howdy do they say howdy

nasıl derler merhaba

I always remember getting into trouble I

her zaman başımın belaya girdiğini hatırlıyorum ben merhaba demekten bahsettiğim

got into trouble once for saying howdy

in one of my lessons the lesson where

derslerimden birinde

I'm talking about saying hello and I

merhaba dediğim için bir keresinde başım belaya girdi ve

said howdy and I I had so many people

merhaba dedim ve o kadar çok insan

complaining they say mr. Duncan we don't

şikayet etti ki bay diyorlar. Duncan

say howdy in the United States unless

Amerika Birleşik Devletleri'nde kovboy olmadığınız sürece merhaba demiyoruz,

you are a cowboy we stand corrected

düzeltilmiş durumdayız bu

that's a fair comment I think so

adil bir yorum bence bu yüzden

Stanislaw says I'm very finicky when it

Stanislaw iş eş seçmeye gelince çok titiz olduğumu söylüyor

comes to choosing a wife well I was just

ben sadece

describing a friend of mine yes it was

bir arkadaşımı tarif ediyordum evet

the same the problem is if you're too

sorun aynıydı eğer çok

finicky you will never find anybody

titizsen asla mükemmel birini bulamazsın

that's perfect you can be chill end up

sakin olabilirsin sonunda

being on your own in in life you can be

hayatta kendi başına kalırsın

too choosy you have to sometimes you

çok seçici olabilirsin bazen buna razı olmak

have to settle for Less well I think you

zorundasın bence

have to you you can't go through a

zorundasın sana eş seçmeye geldiğinde bir kontrol listesinden geçemezsin bence

checklist when you're coming to choose a

partner I think maybe maybe you have to

belki

have a few important you know that you

birkaç önemliye sahip olmalısın

don't want them to be mass murderers no

onların toplu katil olmalarını istemediğini biliyorsun hayır

not really no or maybe never water that

gerçekten hayır ya da belki asla su verme yani bu

is that is that is actually a very good

aslında çok iyi bir

point Steve if you are going to date

nokta Steve eğer

someone can you make sure that they are

biriyle çıkacaksan onun

not a mass murderer because that might

bir seri katil olmadığından emin olabilir misin çünkü bu

cause problems in the relationship down

ileride ilişkide sorunlara neden olabilir

the road you not not for everybody you

sen herkes için değil

know some people are married to mass

bazı insanlar toplu

murderers and they go and visit them in

katillerle evlidir ve onları hapishanede ziyaret ederler

prison yes but it's a kind of attraction

evet ama bu bazı insanlar için bir tür çekimdir

to some people

yes but I I would imagine that they

evet ama onların daha

become mass murderers later what do you

sonra toplu katil olduklarını düşünürdüm, zaten insanları öldürmüş

mean they start dating someone who's

biriyle çıkmaya başlamaları ne demek?

already murdered people

but yes apparently if you are a murderer

ama evet görünüşe göre hapishanede bir katilsen

in prison some some people are attracted

bazı insanlar sana ilgi duyuyor

to you because you're a murderer I tell

çünkü sen bir katilsin eğer

you something if you're if you're if

öyleysen sana bir şey söyleyeyim eğer öyleysen

your level of dating starts with people

flört seviyen

who have committed mass murders you you

toplu katliamlar işleyen insanlarla başlar sen

really your bar is very low I sort of

gerçekten çıtanız çok düşük

program about it there are men in prison

bununla ilgili bir program yapıyorum

who have committed murder or mass murder

cinayet ya da toplu katliam işlemiş hapishanelerde erkekler var

and they get lots of letters from women

ve onları tanımak isteyen kadınlardan bir sürü mektup alıyorlar

who want to want to know them I don't

know why just one of those one of those

neden bilmiyorum sadece bir tane Bu

there's no answer to that I know there

was a program about it it's probably I

konuda bir program olduğunu biliyorum, muhtemelen bilmiyorum, muhtemelen

don't know it's probably I don't know I

bilmiyorum,

have no idea but yes it's probably when

hiçbir fikrim yok ama evet, muhtemelen

we're not giving out advice on dating

flört konusunda tavsiye vermediğimiz zamandır

but you probably shouldn't be writing

ama muhtemelen siz

down a list of criteria yes things that

bir kriter listesi yazmak olmamalı evet, sizden

you met before you would get when we say

önce tanıştığınız şeyler,

criteria we mean a list of things that

kriterler derken, ihtiyaç duyduğunuz şeylerin bir listesini kastediyoruz,

you require so the things that must

yani

exist for you to go ahead with with that

o şeyle devam edebilmeniz için var olması gereken şeyler bence

thing I think you need you need to be

sizsiniz ihtiyacın olmalı

you need to see so you need to be first

görmen lazım o yüzden

of all attracted to some yes and then

önce bazılarına ilgi duyman lazım evet ve sonra onların olması lazım

they need to there need to be a few

bir kaç

things in place yes I don't think they

şeyin yerli yerine oturması lazım evet bence onlar

should be a mass murderer I think that

bir toplu katil olmamalı bence

suggests I always do no I wasn't I was

her zaman yapmamı öneriyor hayır ben değildim

just about to say that they cross that

tam da bunu bir listeden çıkardıklarını söylemek üzereydim

off a list but but sometimes you do have

ama ama bazen

to settle for less

daha azına razı olmak zorundasın, bu yüzden

so sometimes don't mean settle for those

bazen bunlarla yetinmek anlamına gelme,

I'm trying to make a point that sounds

bir noktaya değinmeye çalışıyorum Kulağa

like a negative but sometimes you do I

olumsuz gibi geliyor ama bazen buluyorsun Bence

think most people settle for less so

çoğu insan daha azına razı olur bu yüzden

they go over it is perfect they go out

üstesinden gelirler mükemmeldir

into the world looking for that perfect

o mükemmel insanı aramak için dünyaya giderler

person but they will never find them

ama onları asla bulamazlar

sometimes you have to settle for less

bazen daha azına razı olmak zorundasın

that's what I did I did that waiting for

ben de öyle yaptım Bunu beklemek için yaptım,

that that's what I do is waiting for

yaptığım şey o

that Mister Donut what I did I said

Bay Donut'u beklemek, ne yaptım,

settle for a lot less wine you settle

çok daha az şarapla yetin dedim, sen

for one last one last look at the live

canlı sohbete son bir kez bak

chat and then we

ve sonra

are going Sergio says that women like

gidiyoruz, Sergio kadınların medleri sevdiğini söylüyor

med like mr. Duncan I'm not sure what

bay gibi Duncan,

that means they knew mr. Duncan had them

bunun Bay Duncan'ı bildikleri anlamına geldiğinden emin değilim. Duncan'ın elindeydi

hey wouldn't like we meant like men like

hey, bay gibi adamlar demek istemeyiz

mr. Duncan

. Duncan

okay Thank You Sergio that is very nice

tamam Teşekkürler Sergio bu çok hoş

Jeff isn't here today where is Jo Jeff's

Jeff bugün burada değil Jo Jeff

in America isn't he yes he is and he's

Amerika'da nerede değil mi evet burada ve

not here is he in California Jeff Jeff

burada değil o California'da Jeff Jeff

is in I want to say Florida Florida the

burada Florida demek istiyorum Florida

Orange County yes okay

Orange County evet

is that what else can you tell us about

tamam, bize Florida hakkında başka ne söyleyebilirsiniz, tek

Florida nothing all I know is it's it's

bildiğim hiçbir şey

a very hot and it's very good for

çok sıcak ve portakal yetiştirmek için çok iyi, bu

growing oranges that's it so that's it

yüzden

is that everything that's it what I know

about Florida maybe I'll go there next

Florida hakkında bildiklerim bu kadar, belki sonra oraya giderim

week so whilst mr. Steve goes upstairs

hafta yani bay. Steve üst kata çıkıyor

and goes to Wikipedia to find out some

ve Florida hakkında daha fazla şey öğrenmek için Wikipedia'ya gidiyor

more things about Florida we will go we

will thank you very much to Blue Thunder

Blue Thunder'a çok teşekkür edeceğiz

Sergio

Sergio

also hundl Maria Martha thank you very

ayrıca hundl Maria Martha

much for joining us today a very busy

bugün bize katıldığınız için çok teşekkür ederim

one a very busy one today it's a very

çok yoğun bir bugün çok yoğun çok

nice picture Maria it's a very nice

güzel bir resim Maria, senin çok güzel,

clear smiley picture of you I can can't

net bir gülen yüz resmin,

usually see the what have you call them

genellikle göremiyorum, onlara ne diyorsun,

the ident on the on the lettuce idents

maruldaki kimlikler,

what do you call them mister they are

onlara ne diyorsun bayım, onlar

the icons but yours is very clear

ikonlar ama seninki çok net

earlier although I can see very Aikido

daha önce çok Aikido görebilsem de

is very clear earlier although I can see

daha önce çok net görebilsem de

very I can see straight away that you're

çok net görebilsem de hemen görebiliyorum ki sen

a woman the name would give that whoever

bir kadınsın bu ismi her kimse verirdi

but quite often you see because we don't

ama oldukça sık gördüğün için bilmediğimiz için söyleyemeyiz adından

know we can't tell the sex of somebody

birinin cinsiyeti

from the name but it's nice to see you

ama seni görmek güzel

nice clear smiling pretty face by sex he

güzel net gülümsüyor güzel yüz cinsiyetten kastediyor

means he means gender gender yes that's

demek ki cinsiyet cinsiyet evet bu

good then Tatar for now thank you very

iyi o zaman Tatar şimdilik çok teşekkür ederim

much Martha Arora

Martha Arora

nee mo thank you very much and mr. Steve

nee mo çok teşekkür ederim ve bay. Steve

is going thanks Steve Thank You mr.

gidiyor teşekkürler Steve Teşekkürler bay.

Duncan you may say your good-byes first

Duncan önce vedalaşabilirsin

goodbye

au revoir adios Tata for now

au revoir adios Tata şimdilik

any of this you didn't think of sayonara

bunların hiçbiri aklınıza gelmedi sayonara

sayonara a wiedersehen goodbye

sayonara a wiedersehen hoşçakalın önümüzdeki hafta hangi ülkeden olursam olayım

look forward to seeing you all again

hepinizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum

next week from whichever country I mr.

bayım.

Duncan decides he's gonna send me to yes

Duncan beni evet'e göndereceğine karar veriyor,

who knows it could be anywhere somewhere

kim bilir bunun Dünya gezegeninde herhangi bir yerde olabileceğini, bu

on planet Earth so maybe I won't marry

yüzden belki evlenmeyeceğim

I'll be on the moon or on Mars well we

Ay'da ya da Mars'ta olacağım, peki

can it we could hope we can only hope I

yapabiliriz, umabiliriz, umabiliriz, sadece umabiliriz, ben

and I will see you next Sunday as well

ve ben yaparız Pazar günü de görüşmek üzere,

don't forget next Sunday 2 p.m. UK time

Pazar 14:00'ü unutmayın. İngiltere saati,

this is mr. Duncan saying thanks for

bu bay. Duncan, izlediğiniz için teşekkürler

watching and I will see you later don't

ve sonra görüşürüz,

forget there is a new lesson on

unutmayın, Çarşamba günü yeni bir ders var,

Wednesday we will be talking all about

imperatives of the English grammar so

İngilizce dilbilgisinin zorunlulukları hakkında konuşacağız, bu yüzden

all of that to come and of course we're

bunların hepsi gelecek ve elbette

back next Sunday

this is mr. Duncan in the birthplace of

önümüzdeki Pazar geri dönüyoruz.

Bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan,

English saying thanks for watching

izlediğiniz için teşekkürler, size

thanks for watching me teaching you live

canlı ders vermemi izlediğiniz için teşekkürler

and of course - mr. Steve thank you very

ve tabii ki - Mr. Steve çok teşekkür ederim

much and you know what's coming next yes

ve sonra ne olacağını biliyorsun evet

you do did do...ta ta for now

yaptın... şimdilik yaptın