Learn the English Phrases TIME TO and TO FIND THE TIME

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, İngilizce deyimi

I wanted to help you learn the English phrase time to.

öğrenmenize yardımcı olmak istedim .

This is actually a short form

Bu aslında

of the phrase it's time to, or it is time to,

it's time to veya it is time to ifadesinin kısa bir biçimidir

and we use this whenever something needs to be done,

ve bunu bir şey yapılması gerektiğinde

or when we're telling people to do something.

veya insanlara bir şey yapmalarını söylediğimizde kullanırız.

A lot of times in the morning,

Sabahları birçok kez

I yell to my children, time to get up.

çocuklarıma kalkma zamanı diye bağırırım.

I could say, it is time to get up,

Kalkma zamanı diyebilirim

but that just takes too long.

ama bu çok uzun sürüyor.

So I say, time to get up.

Bu yüzden kalkma zamanı diyorum. Kâğıdımdaki kelimelere

If you look closely at the words on my paper,

yakından bakarsanız

they're not as dark as they used to be.

eskisi kadar karanlık değiller.

So I think it's time to order some new toner.

Bu yüzden yeni bir toner sipariş etmenin zamanı geldiğini düşünüyorum.

It's time to order some new toner

so that my printer prints in dark black again.

Yazıcımın tekrar koyu siyah yazdırması için yeni toner sipariş etme zamanı.

My printers actually said order toner,

Yazıcılarım aslında

0% toner for about three weeks,

yaklaşık üç hafta boyunca toner siparişi ver, %0 toner dedi

and I just keep holding off

ve ben

because it just keeps printing.

sadece yazdırmaya devam ettiği için beklemeye devam ediyorum.

So, hopefully you can still see it.

Yani, umarım hala görebilirsin.

So when you say time to,

Yani zaman dediğin zaman, bir

it means that it is time to do something,

şey yapmanın zamanı geldi demektir,

that the moment has come for that thing to be done.

o şeyin yapılması için gereken an gelmiştir.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer bir deyim de

is to find the time.

zamanı bulmak.

When you talk about finding the time,

Zaman bulmaktan bahsettiğinizde,

it means you need to do something,

bir şeyler yapmanız gerektiği,

you're already busy,

zaten meşgul olduğunuz

and somehow you need to find the time to do something.

ve bir şekilde bir şeyler yapmak için zaman bulmanız gerektiği anlamına gelir.

Sometimes at work,

Bazen işte

I have a lot of stuff to do all day

bütün gün yapacak çok işim oluyor

and my boss asks me to do something extra.

ve patronum benden ekstra bir şeyler yapmamı istiyor.

And I will say,

Ve diyeceğim ki,

I don't know if I can find the time to do that.

bunu yapmak için zaman bulabilir miyim bilmiyorum.

I don't know if I have a moment in my day

Günümde fazladan bir şey yapabileceğim bir an var mı bilmiyorum

where I can do something extra.

.

I'm going to have to find the time,

Vakit bulmam gerekecek,

maybe after work.

belki işten sonra.

I might have to stay longer than I normally do.

Normalden daha uzun süre kalmam gerekebilir.

So it simply means that you're busy

Yani bu sadece meşgul olduğunuz

and you need to find some time to do something.

ve bir şeyler yapmak için biraz zaman bulmanız gerektiği anlamına gelir.

So to review,

Yani gözden geçirmek için,

when you start a phrase by saying time to,

bir cümleye time to diyerek başladığınızda,

it means you're saying that at that moment,

bu, o anda

you need to do something.

bir şeyler yapmanız gerektiğini söylüyorsunuz demektir.

So, a few minutes ago,

Birkaç dakika önce, dünkü videodaki

I finished replying to the comments from yesterday's video,

yorumları yanıtlamayı bitirdim

and I thought, time to go outside and make the next lesson.

ve dışarı çıkıp bir sonraki derse başlamanın zamanı geldi diye düşündüm.

And to find the time simply means

Ve zamanı bulmak,

to set aside some time to do it.

onu yapmak için biraz zaman ayırmak anlamına gelir.

I'm not busy today, but if I was,

Bugün meşgul değilim, ama olsaydım,

I would have to find the time to make this English lesson.

bu İngilizce dersini yapmak için zaman bulmam gerekirdi.

Luckily, I had time to do it.

Neyse ki, bunu yapmak için zamanım vardı.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from, I can't remember, from Noriko.

Bu yorum, hatırlayamıyorum, Noriko'dan.

The comment is, "Wow, that's surprising and makes sense.

Yorum, "Vay canına, bu şaşırtıcı ve mantıklı.

In North Japan,

Kuzey Japonya'da, kışın

doors of downstairs are covered with snow in the winter,

alt katların kapıları karla kaplıdır,

so they have a second,

bu yüzden bir saniyeleri var,

they have a second entrance upstairs,

üst katta ikinci bir girişleri var,

sorry, a little fixed there.

pardon, orada biraz sabitlendi.

It it a common thing in the world?

dünyada yaygın bir şey mi?

Thanks a lot, Mr. Bob."

Çok teşekkürler, Bay Bob."

And my response, we do not have doors like that here,

Ve cevabım, bizim burada böyle kapılarımız yok

but I imagine in Northern Canada, they do.

ama Kuzey Kanada'da olduğunu hayal ediyorum.

So I'm not familiar with what they do in Northern Canada

Bu yüzden, benim olduğum yerden

where there is a lot more snow than there is where I am.

çok daha fazla karın olduğu Kuzey Kanada'da ne yaptıklarına aşina değilim.

But I'm going to guess,

Ama tahmin edeceğim, Güney Kanada'da

there's a few things that we do here in Southern Canada.

yaptığımız birkaç şey var .

For one, we put snow tires on our vehicles.

Bir kere araçlarımıza kar lastiği takıyoruz. Bu

So later this month,

yüzden bu ayın sonlarında

I need to have these tires taken off,

bu lastikleri çıkarmam gerekiyor

and snow tires will be put on.

ve kar lastikleri takılacak.

But what we don't do,

Ama bizim yapmadığımız, Kuzey Kanada'da

one thing I know they do do in Northern Canada

yaptıklarını bildiğim bir şey,

is they have an electrical cord

on the front of their vehicles so they can plug them in

araçlarının ön tarafında bir elektrik kablosu olması, böylece kışın onları

in the winter when they're not driving them.

kullanmadıkları zamanlarda fişe takabilirler.

I have cords like that on my tractors,

Traktörlerimde böyle kordonlar var

I think because my tractors

sanırım çünkü benim traktörler

are diesel engines and diesel engines are harder to start.

dizel motorlu ve dizel motorlar daha zor çalışıyor.

But I do not have a plug on the front

Ama

of my van to plug in at night

minibüsümün önünde geceleri

so that it can stay just a little bit warm.

biraz sıcak kalabilmesi için fişe takacak bir fişim yok.

But that is definitely something

Ama bu kesinlikle

that they do in Northern Canada.

Kuzey Kanada'da yaptıkları bir şey.

Where I live is actually quite mild.

Yaşadığım yer aslında oldukça ılıman.

I don't know if I've explained that to you a lot,

Bunu size çok anlattım mı bilmiyorum

but I live between Lake Ontario and Lake Erie.

ama Ontario Gölü ile Erie Gölü arasında yaşıyorum. Diğer videolarımda da

We do get winter, as you've seen in my other videos.

gördüğünüz gibi kışı yaşıyoruz .

We do get snow,

Kar yağar

but it is considered to be a very mild place

ama Kanada'da yaşamak için çok ılıman bir yer olarak kabul edilir

to live in Canada.

.

If you live in Montreal or Quebec City,

Montreal ya da Quebec City ya

or Edmonton or Calgary, it's much, much colder.

da Edmonton ya da Calgary'de yaşıyorsanız, hava çok çok daha soğuktur.

Anyways, thanks for watching this little short lesson.

Her neyse, bu küçük kısa dersi izlediğiniz için teşekkürler.

I'm glad that I had time to do it.

Bunu yapmak için zamanım olduğu için mutluyum.

And I'll see you in a couple of days with another one, bye.

Ve birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz, hoşçakal.