Learn the English Phrases DON'T PUT ALL YOUR EGGS IN ONE BASKET and A NEST EGG

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase,

"Don't put all your eggs in one basket."

"Tüm yumurtalarını aynı sepete koyma" İngilizce deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This phrase means don't rely on one source of money

Bu söz, hayatınız için tek bir para kaynağına güvenmeyin

for your life or don't rely on one thing

veya geçiminizi sağlamak için tek bir şeye güvenmeyin anlamına gelir

in order to have a livelihood.

.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

Jen and I grow flowers and we sell them

Jen ve ben çiçek yetiştiriyoruz ve onları

at the farmer's market, but we also sell them at the road,

pazarda satıyoruz ama aynı zamanda yolda da satıyoruz,

we have a little roadside stand

yol kenarında küçük bir standımız var

and we have people come to the farm and buy flowers.

ve insanlar çiftliğe gelip çiçek alıyor.

We have multiple different ways to sell our flowers

because we don't want to put all our eggs in one basket.

Tüm yumurtalarımızı aynı sepete koymak istemediğimiz için çiçeklerimizi satmanın birçok farklı yolu var. Para kazanmak için

We don't want to rely on just the farmer's market

sadece çiftçi pazarına güvenmek istemiyoruz, bu

in order to make money

so we have diversified the amount of places

nedenle

from which we get money when we sell our flowers.

çiçeklerimizi satarken para kazandığımız yerleri çeşitlendirdik.

So when you say don't put all your eggs in one basket,

Yani tüm yumurtalarınızı aynı sepete koymayın derken,

it means don't rely on one place for a source of income

bir gelir kaynağı

or for something else that you need.

veya ihtiyacınız olan başka bir şey için tek bir yere bel bağlamayın demektir. Bugün size öğretmek

The second phrase I wanted to teach you today is the phrase,

istediğim ikinci cümle,

a nest egg.

bir yuva yumurtası.

A nest egg is simply an amount of money

Bir yuva yumurtası, basitçe bir kenara koyduğunuz bir miktar paradır

that you've put away.

.

Sometimes when you work,

Bazen çalışırken,

you have enough money to pay your bills

faturalarınızı ödeyecek kadar paranız olur

and there's nothing left over,

ve geriye hiçbir şey kalmaz,

but sometimes you have a little bit leftover

ama bazen biraz artığınız olur

and you could put it in an envelope

ve onu bir zarfa koyup

and keep it in your house

evinizde saklayabilir

or maybe you put it in a savings account in the bank.

veya belki bir tasarruf hesabına koyabilirsiniz. bankada.

We would call that money that you are saving a nest egg.

Bir yuva yumurtası biriktirdiğiniz o paraya deriz. Gelecekte satın almak

It's just a small amount of money

that you set aside each week or each month

for something you want to buy in the future

istediğiniz bir şey için, hatta

or maybe even for retirement or a time in the future

belki emeklilik için veya gelecekte

when you know you'll need more money.

daha fazla paraya ihtiyacınız olacağını bildiğiniz bir zaman için her hafta veya her ay bir kenara ayırdığınız küçük bir miktar paradır.

So it's always nice when you make a little bit of money,

Bu yüzden biraz para kazanmak,

a little bit more money than you need

ihtiyacınız olandan biraz daha fazla para kazanmak her zaman güzeldir,

so that you can have a nest egg.

böylece bir yuva yumurtanız olabilir.

Anyways, to review.

Her neyse, gözden geçirmek için.

When you say, "Don't put all your eggs in one basket",

" Yumurtaların hepsini aynı sepete koyma" dediğinizde,

it means don't rely on one place or one thing

for all of your income or something else that you need.

tüm geliriniz veya ihtiyacınız olan başka bir şey için tek bir yere veya tek bir şeye bel bağlamayın demektir.

And a nest egg is, of course, when you put some money away,

Ve bir yuva yumurtası, elbette, biraz para koyduğunuzda,

maybe under your mattress, of your bed,

belki yatağınızın altına,

we don't keep money under our mattress,

yatağımızın altında para tutmayız,

but usually it means you have a savings account at the bank

ancak bu genellikle bankada

or another place where you save some money.

veya başka bir yerde bir tasarruf hesabınız olduğu anlamına gelir. biraz para biriktirdiğin yer.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Andrew.

Bu yorum Andrew'dan.

When you encounter a snake, look at its eyes.

Bir yılanla karşılaştığınızda gözlerine bakın.

If the pupils are round, it isn't a dangerous one.

Gözbebekleri yuvarlaksa, tehlikeli değildir.

If the pupils are like cats have, run away.

Gözbebekleri kedilerinki gibiyse, kaçın.

And my response is "Thanks for the advice.

Yanıtım "Tavsiye için teşekkürler.

If I see a snake though,

Yine de bir yılan görürsem,

I don't think I'll be getting that close.

o kadar yaklaşacağımı sanmıyorum.

LOL."

So thanks Andrew for that comment.

LOL."

Bu yorum için teşekkürler Andrew.

I think you were being a little bit funny

Bence biraz komik oldun

because I'm not sure anyone would really want

çünkü kimsenin yılanın gözbebeklerinin

to get super close to a snake in order to figure out

what color or what the pupils of the snake's eye

ne renk veya neye

looked like.

benzediğini anlamak için bir yılana çok yaklaşmak isteyeceğinden emin değilim.

Anyways, I'm just going for a little walk.

Her neyse, ben biraz yürüyüşe çıkıyorum. Bugün bahsetmek

There's two things I wanted to mention today.

istediğim iki şey var .

I think in my lesson last Friday on my other channel,

Geçen cuma diğer kanalımdaki dersimde sanırım

I mentioned the word intense.

yoğun kelimesinden bahsetmiştim.

We are having some intense sunlight here today.

Bugün burada yoğun bir güneş ışığı alıyoruz.

When you say something is intense,

Bir şeyin yoğun olduğunu söylediğinizde,

it means it's very, very bright.

bu onun çok, çok parlak olduğu anlamına gelir.

The sun is definitely very intense today.

Güneş bugün kesinlikle çok yoğun.

And we also had a bit of a windstorm.

Ayrıca biraz rüzgar fırtınası yaşadık.

You'll notice over here,

Burada fark edeceksiniz,

I was planning to cut this dead tree down anyways,

zaten bu ölü ağacı kesmeyi planlıyordum,

but you'll notice that the wind kind of took care of that

ama fark edeceksiniz ki rüzgar bunu

for me.

Let me get my shadow out of the way.

benim için halletti.

Gölgemi yolumdan çekmeme izin ver.

You'll see that this tree, which was dead,

Ölü olan bu ağacın

decided to fall over.

devrilmeye karar verdiğini göreceksiniz.

We are slowly preparing for winter here.

Burada yavaş yavaş kışa hazırlanıyoruz.

We are very happy that before the wind storm came,

Rüzgar fırtınası gelmeden

we took down the basketball net.

basketbol filesini indirdiğimiz için çok mutluyuz.

Let me get in the shade here.

Burada gölgeye gireyim.

We took down the basketball net.

Basketbol filesini indirdik.

We still need to put it into the shed

Hâlâ kulübeye koymamız gerekiyor

because we knew that when the storm came

çünkü fırtına geldiğinde

that it would probably knock it over.

muhtemelen onu devireceğini biliyorduk.

And then one other fun thing.

Ve sonra başka bir eğlenceli şey. Geçen cumartesi

We had the power was actually out for six hours

altı saat boyunca elektriğimiz kesikti

this past Saturday.

.

So that was a kind of fun.

Yani bu bir çeşit eğlenceydi.

We lit some candles,

Biraz mum yaktık,

we played some games with the kids,

çocuklarla biraz oyun oynadık

and then we were all happy when it came back on again.

ve sonra tekrar yandığında hepimiz mutlu olduk .

Anyways, see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson. Bye.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere. Hoşçakal.