Learn the English Phrases GOOD TO GO and READY TO ROLL

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase good to go.

good to go İngilizce ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

In English, when you say you are good to go,

İngilizce'de gitmeye hazır olduğunuzu söylediğinizde,

it means you are ready.

bu hazır olduğunuz anlamına gelir.

Sometimes when Jen and I are leaving for a trip,

Bazen Jen ve ben bir seyahate çıkarken

Jen will say, are you ready to go?

Jen, gitmeye hazır mısın?

And I'll say, yep, I'm good to go.

Ben de evet, gitmeye hazırım diyeceğim.

I'm all ready to leave.

Ben gitmeye hazırım.

I'm all ready to go to our destination.

Hedefimize gitmeye hazırım.

Sometimes it even means just to be prepared to do something.

Bazen sadece bir şeyler yapmaya hazır olmak anlamına bile gelir.

At the beginning of the school year,

Okul yılının başında

someone might say to me, hey, Bob, are you good to go?

birisi bana, hey Bob, gitmeye hazır mısın?

Do you have all of your lessons ready?

Tüm derslerin hazır mı?

Are you ready for the first day of school?

Okulun ilk gününe hazır mısınız?

And I might reply by saying yes, absolutely.

Ve kesinlikle evet diyerek cevap verebilirim.

I am good to go.

gitmek için iyiyim

A lot of times when I get home from work,

Çoğu zaman işten eve geldiğimde

I still have to make a little video like this.

buna benzer küçük bir video çekmem gerekiyor.

So I grab all of my camera gear,

Bu yüzden tüm kamera teçhizatımı alıyorum

and then once I have my paper, and my comment,

ve sonra makalemi, yorumumu

and my camera gear, then I am definitely good to go.

ve kamera teçhizatımı aldıktan sonra, kesinlikle gidebilirim. Bugün size öğretmek

The other phrase I wanted to teach you today

istediğim bir diğer ifade de

is the phrase ready to roll.

yuvarlanmaya hazır ifadesidir.

Now, I think I already taught this phrase

Şimdi, sanırım bu cümleyi

about six months ago, but it kind of matches good to go.

yaklaşık altı ay önce öğrettim, ama bu kulağa hoş geliyor.

Good to go and ready to roll

are both ways to say that you are ready to do something.

Bir şeyler yapmaya hazır olduğunuzu söylemenin iki yolu da hazır ve hazır olmaktır.

So when Jen says, Bob, are you ready to go?

Jen, Bob, gitmeye hazır mısın dediğinde?

I can say, yep, I'm ready to roll.

Evet, yuvarlanmaya hazırım diyebilirim.

I got my keys, I got my wallet.

Anahtarlarımı aldım, cüzdanımı aldım.

I got my watch, I got my wedding ring.

Saatimi aldım, alyansımı aldım.

What else do I usually bring?

Genellikle başka ne getiririm?

My phone, I'm ready to roll.

Telefonum, gitmeye hazırım.

So basically, just another way

Yani temelde,

to say that you are ready to do something.

bir şeyler yapmaya hazır olduğunuzu söylemenin başka bir yolu.

And I would even say this at the beginning of a school year.

Ve bunu bir okul yılının başında bile söyleyebilirim.

Bob, do you have your lesson plans ready?

Bob, ders planların hazır mı?

Are you ready for the first day of school?

Okulun ilk gününe hazır mısınız?

And I could reply, and say, yep, I'm ready to roll.

Ve cevap verebilir ve evet, yuvarlanmaya hazırım diyebilirim.

So to review, when you are good to go,

Gözden geçirmek için, hazır olduğunuzda,

when you are ready to roll,

yuvarlanmaya hazır olduğunuzda,

sorry, the paper's not working right.

üzgünüm, kağıt düzgün çalışmıyor.

When you are ready to roll,

Yuvarlanmaya hazır olduğunuzda,

it means that you are completely

and totally ready to do something.

bir şeyler yapmaya tamamen ve tamamen hazır olduğunuz anlamına gelir.

I should have worn my mittens today.

Bugün eldivenlerimi giymeliydim.

I guess I wasn't totally good to go

Sanırım

when I came out to do this video.

bu videoyu yapmak için dışarı çıktığımda gitmek için pek iyi değildim.

I guess I was a little bit good to go.

Sanırım gitmek için biraz iyiydim.

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Judit.

Bu yorum Judit'ten.

On Monday, we got an unexpected snowstorm here in Hungary.

Pazartesi günü burada, Macaristan'da beklenmedik bir kar fırtınası yaşadık.

Not only the snow had fallen, but the wind also blew.

Sadece kar yağmakla kalmamış, rüzgar da esmişti.

And now we are looking forward to spring.

Ve şimdi baharı dört gözle bekliyoruz.

I have read a lot of idioms with spring.

Baharla ilgili bir çok deyim okudum.

As I got a client for massage on Friday,

Cuma günü masaj için müşterim olduğu için

I can't join you live,

canlı katılamayacağım

but definitely will watch your lesson afterward.

ama sonrasında mutlaka dersinizi izleyeceğim.

And my response, I'm sorry to hear you can't make Friday,

Cevabım, Cuma günü gelemeyeceğinizi duyduğuma üzüldüm

but I'm happy that you can watch it later.

ama daha sonra izleyebileceğiniz için mutluyum.

So thanks, Judit, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler Judit.

Yes, sometimes people who like to watch my Friday lesson

Evet bazen

on my other channel, sometimes they're not able to make it.

diğer kanalımda cuma dersimi izlemeyi sevenler bazen gelemiyorlar.

And that is totally understandable.

Ve bu tamamen anlaşılabilir.

We are all very, very busy people.

Hepimiz çok ama çok meşgul insanlarız.

I know that for myself,

Kendi adıma,

I make sure that I schedule my week as best I can,

haftamı elimden geldiğince planladığımdan emin olduğumu biliyorum

but sometimes there are things where

ama bazen

I'm just not able to make it,

başaramadığım,

where I'm just not able to do it.

yapamadığım şeyler oluyor.

So I'm glad that when I do my live lessons,

Bu yüzden canlı derslerimi yaptığımda

it actually is recorded.

aslında kaydedildiği için mutluyum.

And then later in the week,

Ve sonra haftanın ilerleyen saatlerinde,

people can actually watch it when they have a bit more time.

insanlar biraz daha zamanları olduğunda onu gerçekten izleyebilirler.

I do still really enjoy doing those Friday lessons,

O Cuma derslerini yapmaktan hala gerçekten zevk alıyorum,

so I'm glad that people are able to enjoy them,

bu yüzden insanların onlardan zevk alıp

and watch them.

izleyebilmelerine sevindim.

So what was I going to talk about today?

Peki bugün ne hakkında konuşacaktım?

I was gonna talk about

for the first time in a very long time,

Çok uzun zaman sonra ilk kez konuşacaktım,

I had a really long day at work.

işte gerçekten uzun bir gün geçirdim.

I mean, it was a normal length day,

Yani, normal uzun bir gündü,

but in English when you say, ah, I had a really long day,

ama İngilizce'de, ah, gerçekten uzun bir gün geçirdim,

it means that you had a really hard day.

bu sizin gerçekten zor bir gün geçirdiğiniz anlamına gelir.

So I'm not sure why,

Neden olduğundan emin değilim,

I just had a lot of stuff to do today.

sadece bugün yapacak çok işim vardı.

I had to go to work early this morning,

Bu sabah erkenden işe gitmem gerekiyordu

because I had a meeting.

çünkü bir toplantım vardı.

Maybe that was part of it.

Belki de bunun bir parçasıydı.

And it's not that I'm behind on my work,

Ve işimde geride kaldığımdan değil,

but I just had a lot of little things to do today,

ama bugün birbiri ardına yapacak çok küçük işim vardı

one after the other.

.

And so the day kind of got away on me a little bit.

Ve böylece gün biraz üzerimden kaçtı.

When you say the day got away on you,

Günün senden kaçtığını söylediğinde,

it means that you didn't get all of the things done

that you wanted to get done that day.

o gün yapmak istediğin her şeyi yapmadığın anlamına gelir.

I mean, I got most of the things done,

Yani, çoğu şeyi hallettim

but yeah, I'm just home, I'm exhausted.

ama evet, daha yeni evdeyim, çok yorgunum.

I need to have a little nap,

Biraz kestirmeye ihtiyacım var,

just a little nap before supper.

sadece akşam yemeğinden önce biraz şekerleme.

And then I think I'll be good again.

Ve sonra tekrar iyi olacağımı düşünüyorum.

Anyways, thanks for watching this little English lesson.

Her neyse, bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a few days with another one.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz.

You can tell my brain's not going full speed, bye.

Beynimin tam hızda çalışmadığını söyleyebilirsin, güle güle.