Learn the English Phrases CARRY ON and CARRY OUT - A Short English Lesson with Subtitles

So today I wanted to help you learn

Bu yüzden bugün

the English phrase, "Carry on."

İngilizce "Devam et" deyimini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This has a number of meanings, I'll go over two of them.

Bunun birkaç anlamı var, iki tanesinin üzerinden geçeceğim.

One meaning is simply to continue doing something,

Bir anlamı basitçe bir şeyler yapmaya devam etmektir,

so I'm going to carry on making YouTube videos

bu yüzden hepiniz için YouTube videoları yapmaya devam edeceğim

for all of you.

.

I think you should carry on learning English this summer.

Bence bu yaz İngilizce öğrenmeye devam etmelisin.

It basically just means that you're going

Temelde sadece

to keep doing something.

bir şeyler yapmaya devam edeceğiniz anlamına gelir.

But you could also use it to talk about someone

Ama aynı zamanda

who just keeps complaining and won't stop.

sürekli şikayet eden ve susmayan biri hakkında konuşmak için de kullanabilirsin.

You could say, "Ah, they just keep carrying on.

"Ah, devam etmeye devam ediyorlar" diyebilirsiniz .

"I wish they wouldn't carry on so much when they talk

Keşke

"about their job or when they talk about their family."

"işleri hakkında veya aileleri hakkında konuşurken" bu kadar çok konuşmasalar.

So it has a number of different meanings.

Bu yüzden bir takım farklı anlamlara sahiptir.

As I said, the first, if you carry on,

Dediğim gibi, birincisi, eğer devam ediyorsan,

it means that you continue doing something.

bir şeyler yapmaya devam ediyorsun demektir.

And the second, it is used to describe someone

İkincisi,

who just won't stop complaining

şikayet etmekten vazgeçmeyen

or won't stop doing something.

veya bir şeyler yapmaktan vazgeçmeyen birini tanımlamak için kullanılır.

So for instance, sometimes I talk to one of my colleagues

Yani mesela bazen işyerindeki meslektaşlarımdan biriyle konuşuyorum

at work and they tend to carry on a little bit,

ve onlar biraz devam etme eğiliminde oluyorlar,

they tend to complain a little bit

when they talk about the job that we do.

yaptığımız işten bahsederken biraz şikayet etme eğilimindeler.

And then I have another English phrase here, "Carry out."

Ve sonra burada başka bir İngilizce deyimim var, "Yürütün."

This has a couple meanings as well.

Bunun da birkaç anlamı var.

I'm just going to go over the one meaning,

Ben sadece bir anlamın üzerinden geçeceğim,

which means that you do something.

bu da bir şey yaptığınız anlamına gelir.

So if you have a plan, you can carry out the plan.

Yani bir planınız varsa, planı uygulayabilirsiniz.

If you want to get something done

Bir işi halletmek istiyorsanız

and you decide how you're going to do it

ve onu nasıl yapacağınıza karar verirseniz,

then you carry out the plan that you have made.

yaptığınız planı uygularsınız.

Sometimes you'll see this in a movie or TV show

Bazen bunu,

where thieves have a plan and then they carry out the plan.

hırsızların bir planı olduğu ve ardından planı uyguladıkları bir filmde veya TV şovunda görürsünüz.

And then I think normally you would put

Ve sonra, normalde

a dash between carry and out,

taşımak ve götürmek arasına bir çizgi koyacağınızı düşünüyorum,

but when you go and get food from a restaurant and eat it

ama gidip bir restorandan yiyecek alıp

at home, in English we sometimes call that carry out.

evde yediğinizde, İngilizce'de buna bazen yürütmek deriz.

So you could say, "Oh I'm gonna just get

Yani, "Oh, ben sadece"

"some carry out tonight."

bu gece biraz "taşıma" yiyeceğim diyebilirsiniz.

So you might go to a restaurant and get some food

Böylece bir restorana gidip biraz yiyecek alabilir

and then take it home and eat it.

ve sonra onu eve götürüp yiyebilirsiniz.

Most restaurants in Ontario right now

Şu anda Ontario'daki çoğu restoran

are only serving carry out.

sadece taşıma servisi yapıyor.

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob burada,

it's a beautiful Friday, hope you're having a good day.

güzel bir Cuma, umarım gününüz iyi geçiyordur.

I'll see you on Monday with a new, small English lesson.

Pazartesi günü yeni, küçük bir İngilizce dersi ile görüşürüz.